Buradasınız

Madde 227 İspat Edici Kağıtlar

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

BURDUR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

43456486-130-13882

18.12.2020

Konu

:

internet üzerinden izlenen videoların yurtiçi, yurtdışı izleyenler fatura düzenleme, e-fatura ve defter beyan sistemi

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan; … isimli internet sitesinde video kanalınız bulunması nedeniyle vergi mükellefiyeti açtırdığınız, video yayınının izlenmesi nedeniyle elde ettiğiniz gelirinizin … tarafından hesabınıza yatırıldığı, videolarınızın hangi ülkede ne kadar izlendiğine ilişkin bilgileri internet üzerinde takip edebildiğinizden bahisle faturanın nasıl düzenlenmesi gerektiği, ayrıca defter beyan sistemi üzerinden … firmasına fatura düzenlenirken vergi numarası girilemediğinden nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususunda görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmıştır.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesi, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.

...",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi, "5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2020 yılı için 1.400, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2020 yılı için 1.400, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümlerini amirdir.

Buna göre, …isimli internet sitesinde yayımlanan videolarınızın yurt içi ve yurt dışında izlenmesi nedeniyle yurt dışı mukimi …tarafından hesabınıza aktarılan yayın bedelleri karşılığında, genel hükümler çerçevesinde, fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

Öte yandan, 17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sistemine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Defter-Beyan Sisteminin internet adresi olan https://defterbeyan.gov.tr'de sisteme yönelik "Yardım" bölümü altında soru-cevap, kılavuz ve videolar yer almaktadır. Buna göre, internet sitesinde bulunan kanalınız nedeniyle hesabınıza yatırılan gelirinizle ilgili olarak Defter-Beyan Sisteminde yapılan gelir/gider kayıtları için vergi kimlik numarası girişi zorunlu olmakla birlikte yurtdışı hizmet satımına ilişkin gelir belge girişinin, TCKN/VKN alanına VKN biçiminde 10 adet 2 rakamının girilmesi suretiyle yapılması mümkündür.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği,

- 6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

- 11/1-a maddesinde, ihracat teslimlerinin ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

- 12/2 nci maddesinde ise, bir hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilebilmesi için hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği

 hüküm altına alınmıştır.

 KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II.A/2.1.) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 gerekir.

Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurt dışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurt dışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurt dışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurt dışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

" açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, "…"da yayımlanan video içeriklerinizin yurt dışının yanı sıra yurt içinde de izlenmesinin mümkün olması durumunda, münhasıran yurt dışındaki müşteriler için yapılmayan söz konusu hizmete ilişkin elde ettiğiniz gelirlerin, hizmet ihracı kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, bu hizmetler için genel hükümlere göre KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

BURDUR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

43456486-130-13882

18.12.2020

Konu

:

internet üzerinden izlenen videoların yurtiçi, yurtdışı izleyenler fatura düzenleme, e-fatura ve defter beyan sistemi

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan; … isimli internet sitesinde video kanalınız bulunması nedeniyle vergi mükellefiyeti açtırdığınız, video yayınının izlenmesi nedeniyle elde ettiğiniz gelirinizin … tarafından hesabınıza yatırıldığı, videolarınızın hangi ülkede ne kadar izlendiğine ilişkin bilgileri internet üzerinde takip edebildiğinizden bahisle faturanın nasıl düzenlenmesi gerektiği, ayrıca defter beyan sistemi üzerinden … firmasına fatura düzenlenirken vergi numarası girilemediğinden nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususunda görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmıştır.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesi, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.

...",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi, "5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2020 yılı için 1.400, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2020 yılı için 1.400, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümlerini amirdir.

Buna göre, …isimli internet sitesinde yayımlanan videolarınızın yurt içi ve yurt dışında izlenmesi nedeniyle yurt dışı mukimi …tarafından hesabınıza aktarılan yayın bedelleri karşılığında, genel hükümler çerçevesinde, fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

Öte yandan, 17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sistemine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Defter-Beyan Sisteminin internet adresi olan https://defterbeyan.gov.tr'de sisteme yönelik "Yardım" bölümü altında soru-cevap, kılavuz ve videolar yer almaktadır. Buna göre, internet sitesinde bulunan kanalınız nedeniyle hesabınıza yatırılan gelirinizle ilgili olarak Defter-Beyan Sisteminde yapılan gelir/gider kayıtları için vergi kimlik numarası girişi zorunlu olmakla birlikte yurtdışı hizmet satımına ilişkin gelir belge girişinin, TCKN/VKN alanına VKN biçiminde 10 adet 2 rakamının girilmesi suretiyle yapılması mümkündür.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği,

- 6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

- 11/1-a maddesinde, ihracat teslimlerinin ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

- 12/2 nci maddesinde ise, bir hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilebilmesi için hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği

 hüküm altına alınmıştır.

 KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II.A/2.1.) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 gerekir.

Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurt dışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurt dışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurt dışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurt dışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

" açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, "…"da yayımlanan video içeriklerinizin yurt dışının yanı sıra yurt içinde de izlenmesinin mümkün olması durumunda, münhasıran yurt dışındaki müşteriler için yapılmayan söz konusu hizmete ilişkin elde ettiğiniz gelirlerin, hizmet ihracı kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, bu hizmetler için genel hükümlere göre KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

BURDUR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

43456486-130-13882

18.12.2020

Konu

:

internet üzerinden izlenen videoların yurtiçi, yurtdışı izleyenler fatura düzenleme, e-fatura ve defter beyan sistemi

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan; … isimli internet sitesinde video kanalınız bulunması nedeniyle vergi mükellefiyeti açtırdığınız, video yayınının izlenmesi nedeniyle elde ettiğiniz gelirinizin … tarafından hesabınıza yatırıldığı, videolarınızın hangi ülkede ne kadar izlendiğine ilişkin bilgileri internet üzerinde takip edebildiğinizden bahisle faturanın nasıl düzenlenmesi gerektiği, ayrıca defter beyan sistemi üzerinden … firmasına fatura düzenlenirken vergi numarası girilemediğinden nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususunda görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmıştır.

I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesi, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.

...",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi, "5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2020 yılı için 1.400, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2020 yılı için 1.400, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

hükümlerini amirdir.

Buna göre, …isimli internet sitesinde yayımlanan videolarınızın yurt içi ve yurt dışında izlenmesi nedeniyle yurt dışı mukimi …tarafından hesabınıza aktarılan yayın bedelleri karşılığında, genel hükümler çerçevesinde, fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

Öte yandan, 17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 486 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sistemine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Defter-Beyan Sisteminin internet adresi olan https://defterbeyan.gov.tr'de sisteme yönelik "Yardım" bölümü altında soru-cevap, kılavuz ve videolar yer almaktadır. Buna göre, internet sitesinde bulunan kanalınız nedeniyle hesabınıza yatırılan gelirinizle ilgili olarak Defter-Beyan Sisteminde yapılan gelir/gider kayıtları için vergi kimlik numarası girişi zorunlu olmakla birlikte yurtdışı hizmet satımına ilişkin gelir belge girişinin, TCKN/VKN alanına VKN biçiminde 10 adet 2 rakamının girilmesi suretiyle yapılması mümkündür.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği,

- 6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

- 11/1-a maddesinde, ihracat teslimlerinin ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

- 12/2 nci maddesinde ise, bir hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilebilmesi için hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği

 hüküm altına alınmıştır.

 KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II.A/2.1.) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 gerekir.

Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurt dışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurt dışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurt dışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurt dışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

" açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, "…"da yayımlanan video içeriklerinizin yurt dışının yanı sıra yurt içinde de izlenmesinin mümkün olması durumunda, münhasıran yurt dışındaki müşteriler için yapılmayan söz konusu hizmete ilişkin elde ettiğiniz gelirlerin, hizmet ihracı kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, bu hizmetler için genel hükümlere göre KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Şanlıurfa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

93562567-105-36264

03.12.2020

Konu

:

Hatalı düzenlenen e-Fatura

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formundan; tarafınızca düzenlenen … no.lu e-Fatura mal ve hizmet tutarının 579.729,12 TL olarak düzenlenmesi gerekirken hatalı olarak 579.729.115,00 TL olarak düzenlendiği, taraflar arasındaki iş ilişkisinden kaynaklı olarak sehven düzenlenmiş olan hatalı e-Faturanın iptal edilmesinin akabinde şirketinizce … no.lu e-Faturanın 579.729,12 TL (KDV hariç) olarak düzenlendiğinden bahisle, hatalı olarak düzenlenen söz konusu e-Faturanın yasal deftere kaydının yapılıp yapılmayacağı ile beyanlara dahil olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş, 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Hazine ve Maliye Bakanlığında veya muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı; elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Hazine ve Maliye Bakanlığına veya Hazine ve Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, aynı Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkili kılınmıştır.

Söz konusu fıkrada ayrıca, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığınca e-Fatura uygulamasından yararlanma yöntemlerine göre Teknik Kılavuzlar yayımlanmış ve bu kılavuzların fatura senaryoları ile ilgili bölümlerinde e-Faturaların düzenlenebileceği senaryo türleri açıklanmış olup, şu an e-Fatura Uygulamasında "Temel, Ticari, Yolcu Beraberi Eşya, İhracat, Kamu Fatura ve Hal Tipi Fatura" olmak üzere altı senaryo baz alınarak fatura düzenlenebilmektedir.

Bu senaryo tiplerinden en sık kullanılanlar "Temel Fatura" ve "Ticari Fatura" senaryoları olup, mükellefler kendilerine uygun olan fatura tiplerini (Satış, İade, Tevkifat, İstisna, Özel Matrah, İhraç Kayıtlı) seçerek faturalarını oluşturabilmektedir.

"Temel Fatura" senaryosunda, düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönülme imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla Temel Fatura İptal Portalı üzerinden satıcının ilgili fatura için iptal talebinde bulunma hakkı vardır. "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara ise e-Fatura Uygulaması üzerinden itiraz mahiyetinde, mali mühür ile imzalı elektronik bir belge üreten yapıyı barındıran "red yanıtı" dönülebilmektedir. "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı"nın dönülememesi ya da Temel Fatura İptal Portalı üzerinden iptal talebinde bulunulmamış olması, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesi imkanını ortadan kaldırmamaktadır. Bir başka ifade ile "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile itiraz edilebilmesi imkanı bulunmaktadır. "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemlerin, Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönülmesi ya da iptal talebinde bulunulması, gerekse Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar, iptal talepleri ve e-Fatura Uygulaması üzerinden dönülen "red yanıtları" söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Diğer taraftan, bir mal teslimi için fatura düzenlendiğinde mal teslim edildikten sonra kısmen veya tamamen iadesinin yapılması durumunda ortada mal hareketinden kaynaklı bir iade bulunduğundan, düzenlenecek e-Fatura "İade Fatura" tipinde olmalı ve bu şekilde alınan faturaya ilişkin muhasebe kayıtları, muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzeltme kayıtları ile düzeltilmelidir.

Ancak alıcısına e-Fatura Uygulaması üzerinden başarıyla gönderilmiş bir e-Faturaya konu malların, alıcısı tarafından hiç teslim alınmaması ve stok kayıtlarına hiç girmemesi veya herhangi bir mal iadesi bulunmaksızın sadece hatalı bir fatura olması, alıcısının faturayı kabul etmek istememesi vb. durumlarda;

- Faturanın "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle veya Temel Fatura İptal Portalı üzerinden yapılan iptal talebiyle,

-  Faturanın "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde ise, bu yöntemlere ek olarak e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı"yla

söz konusu faturaya itiraz edilebilmesi mümkün olup, bu durumlarda bir iade faturası düzenlenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır.

İlgili fatura e-Fatura sistemi üzerinde başarıyla iletilmiş olmasına rağmen, gerçekte bir mal veya hizmet alışı olmadığı halde düzenlendiği değerlendirilen faturaların, muhatabı tarafından kanuni defter kayıtlarına alınma zorunluluğu bulunmamakla birlikte, muhasebe kayıtlarına alınmış olduğunun tespiti durumunda muhasebe kayıt ve düzeltme kuralları dikkate alınarak ters kayıt ile muhasebe kayıtlarının düzeltilmesi de mümkün bulunmaktadır. Söz konusu düzeltme kayıtlarının tevsik edici bilgi ve belgeleri olarak, muhatabı tarafından yapılan sistemsel veya harici itirazlara ilişkin bilgi ve belgeler, ilgililere ibraz edilmek bakımından muhasebe kayıtları ile birlikte muhafaza edilecek ve istenildiğinde ibraz edilecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Şanlıurfa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

93562567-105-36264

03.12.2020

Konu

:

Hatalı düzenlenen e-Fatura

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formundan; tarafınızca düzenlenen … no.lu e-Fatura mal ve hizmet tutarının 579.729,12 TL olarak düzenlenmesi gerekirken hatalı olarak 579.729.115,00 TL olarak düzenlendiği, taraflar arasındaki iş ilişkisinden kaynaklı olarak sehven düzenlenmiş olan hatalı e-Faturanın iptal edilmesinin akabinde şirketinizce … no.lu e-Faturanın 579.729,12 TL (KDV hariç) olarak düzenlendiğinden bahisle, hatalı olarak düzenlenen söz konusu e-Faturanın yasal deftere kaydının yapılıp yapılmayacağı ile beyanlara dahil olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş, 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Hazine ve Maliye Bakanlığında veya muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı; elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Hazine ve Maliye Bakanlığına veya Hazine ve Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, aynı Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkili kılınmıştır.

Söz konusu fıkrada ayrıca, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığınca e-Fatura uygulamasından yararlanma yöntemlerine göre Teknik Kılavuzlar yayımlanmış ve bu kılavuzların fatura senaryoları ile ilgili bölümlerinde e-Faturaların düzenlenebileceği senaryo türleri açıklanmış olup, şu an e-Fatura Uygulamasında "Temel, Ticari, Yolcu Beraberi Eşya, İhracat, Kamu Fatura ve Hal Tipi Fatura" olmak üzere altı senaryo baz alınarak fatura düzenlenebilmektedir.

Bu senaryo tiplerinden en sık kullanılanlar "Temel Fatura" ve "Ticari Fatura" senaryoları olup, mükellefler kendilerine uygun olan fatura tiplerini (Satış, İade, Tevkifat, İstisna, Özel Matrah, İhraç Kayıtlı) seçerek faturalarını oluşturabilmektedir.

"Temel Fatura" senaryosunda, düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönülme imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla Temel Fatura İptal Portalı üzerinden satıcının ilgili fatura için iptal talebinde bulunma hakkı vardır. "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara ise e-Fatura Uygulaması üzerinden itiraz mahiyetinde, mali mühür ile imzalı elektronik bir belge üreten yapıyı barındıran "red yanıtı" dönülebilmektedir. "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı"nın dönülememesi ya da Temel Fatura İptal Portalı üzerinden iptal talebinde bulunulmamış olması, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesi imkanını ortadan kaldırmamaktadır. Bir başka ifade ile "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile itiraz edilebilmesi imkanı bulunmaktadır. "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemlerin, Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönülmesi ya da iptal talebinde bulunulması, gerekse Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar, iptal talepleri ve e-Fatura Uygulaması üzerinden dönülen "red yanıtları" söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Diğer taraftan, bir mal teslimi için fatura düzenlendiğinde mal teslim edildikten sonra kısmen veya tamamen iadesinin yapılması durumunda ortada mal hareketinden kaynaklı bir iade bulunduğundan, düzenlenecek e-Fatura "İade Fatura" tipinde olmalı ve bu şekilde alınan faturaya ilişkin muhasebe kayıtları, muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzeltme kayıtları ile düzeltilmelidir.

Ancak alıcısına e-Fatura Uygulaması üzerinden başarıyla gönderilmiş bir e-Faturaya konu malların, alıcısı tarafından hiç teslim alınmaması ve stok kayıtlarına hiç girmemesi veya herhangi bir mal iadesi bulunmaksızın sadece hatalı bir fatura olması, alıcısının faturayı kabul etmek istememesi vb. durumlarda;

- Faturanın "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle veya Temel Fatura İptal Portalı üzerinden yapılan iptal talebiyle,

-  Faturanın "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde ise, bu yöntemlere ek olarak e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı"yla

söz konusu faturaya itiraz edilebilmesi mümkün olup, bu durumlarda bir iade faturası düzenlenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır.

İlgili fatura e-Fatura sistemi üzerinde başarıyla iletilmiş olmasına rağmen, gerçekte bir mal veya hizmet alışı olmadığı halde düzenlendiği değerlendirilen faturaların, muhatabı tarafından kanuni defter kayıtlarına alınma zorunluluğu bulunmamakla birlikte, muhasebe kayıtlarına alınmış olduğunun tespiti durumunda muhasebe kayıt ve düzeltme kuralları dikkate alınarak ters kayıt ile muhasebe kayıtlarının düzeltilmesi de mümkün bulunmaktadır. Söz konusu düzeltme kayıtlarının tevsik edici bilgi ve belgeleri olarak, muhatabı tarafından yapılan sistemsel veya harici itirazlara ilişkin bilgi ve belgeler, ilgililere ibraz edilmek bakımından muhasebe kayıtları ile birlikte muhafaza edilecek ve istenildiğinde ibraz edilecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Şanlıurfa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

93562567-105-36264

03.12.2020

Konu

:

Hatalı düzenlenen e-Fatura

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formundan; tarafınızca düzenlenen … no.lu e-Fatura mal ve hizmet tutarının 579.729,12 TL olarak düzenlenmesi gerekirken hatalı olarak 579.729.115,00 TL olarak düzenlendiği, taraflar arasındaki iş ilişkisinden kaynaklı olarak sehven düzenlenmiş olan hatalı e-Faturanın iptal edilmesinin akabinde şirketinizce … no.lu e-Faturanın 579.729,12 TL (KDV hariç) olarak düzenlendiğinden bahisle, hatalı olarak düzenlenen söz konusu e-Faturanın yasal deftere kaydının yapılıp yapılmayacağı ile beyanlara dahil olup olmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş, 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Hazine ve Maliye Bakanlığında veya muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı; elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Hazine ve Maliye Bakanlığına veya Hazine ve Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, aynı Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkili kılınmıştır.

Söz konusu fıkrada ayrıca, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığınca e-Fatura uygulamasından yararlanma yöntemlerine göre Teknik Kılavuzlar yayımlanmış ve bu kılavuzların fatura senaryoları ile ilgili bölümlerinde e-Faturaların düzenlenebileceği senaryo türleri açıklanmış olup, şu an e-Fatura Uygulamasında "Temel, Ticari, Yolcu Beraberi Eşya, İhracat, Kamu Fatura ve Hal Tipi Fatura" olmak üzere altı senaryo baz alınarak fatura düzenlenebilmektedir.

Bu senaryo tiplerinden en sık kullanılanlar "Temel Fatura" ve "Ticari Fatura" senaryoları olup, mükellefler kendilerine uygun olan fatura tiplerini (Satış, İade, Tevkifat, İstisna, Özel Matrah, İhraç Kayıtlı) seçerek faturalarını oluşturabilmektedir.

"Temel Fatura" senaryosunda, düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönülme imkanı bulunmamakla birlikte, 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla Temel Fatura İptal Portalı üzerinden satıcının ilgili fatura için iptal talebinde bulunma hakkı vardır. "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara ise e-Fatura Uygulaması üzerinden itiraz mahiyetinde, mali mühür ile imzalı elektronik bir belge üreten yapıyı barındıran "red yanıtı" dönülebilmektedir. "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı"nın dönülememesi ya da Temel Fatura İptal Portalı üzerinden iptal talebinde bulunulmamış olması, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesi imkanını ortadan kaldırmamaktadır. Bir başka ifade ile "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenen faturalara Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile itiraz edilebilmesi imkanı bulunmaktadır. "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemlerin, Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönülmesi ya da iptal talebinde bulunulması, gerekse Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar, iptal talepleri ve e-Fatura Uygulaması üzerinden dönülen "red yanıtları" söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Diğer taraftan, bir mal teslimi için fatura düzenlendiğinde mal teslim edildikten sonra kısmen veya tamamen iadesinin yapılması durumunda ortada mal hareketinden kaynaklı bir iade bulunduğundan, düzenlenecek e-Fatura "İade Fatura" tipinde olmalı ve bu şekilde alınan faturaya ilişkin muhasebe kayıtları, muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzeltme kayıtları ile düzeltilmelidir.

Ancak alıcısına e-Fatura Uygulaması üzerinden başarıyla gönderilmiş bir e-Faturaya konu malların, alıcısı tarafından hiç teslim alınmaması ve stok kayıtlarına hiç girmemesi veya herhangi bir mal iadesi bulunmaksızın sadece hatalı bir fatura olması, alıcısının faturayı kabul etmek istememesi vb. durumlarda;

- Faturanın "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle veya Temel Fatura İptal Portalı üzerinden yapılan iptal talebiyle,

-  Faturanın "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde ise, bu yöntemlere ek olarak e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı"yla

söz konusu faturaya itiraz edilebilmesi mümkün olup, bu durumlarda bir iade faturası düzenlenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır.

İlgili fatura e-Fatura sistemi üzerinde başarıyla iletilmiş olmasına rağmen, gerçekte bir mal veya hizmet alışı olmadığı halde düzenlendiği değerlendirilen faturaların, muhatabı tarafından kanuni defter kayıtlarına alınma zorunluluğu bulunmamakla birlikte, muhasebe kayıtlarına alınmış olduğunun tespiti durumunda muhasebe kayıt ve düzeltme kuralları dikkate alınarak ters kayıt ile muhasebe kayıtlarının düzeltilmesi de mümkün bulunmaktadır. Söz konusu düzeltme kayıtlarının tevsik edici bilgi ve belgeleri olarak, muhatabı tarafından yapılan sistemsel veya harici itirazlara ilişkin bilgi ve belgeler, ilgililere ibraz edilmek bakımından muhasebe kayıtları ile birlikte muhafaza edilecek ve istenildiğinde ibraz edilecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-711311

28.09.2020

Konu

:

Serbest Bölgeye Mal Tesliminde Fatura Düzeni ve KDV İadesi

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden;

- Şirketiniz tarafından yurt dışında araba parçası üreten bir firmadan 409.500,00 Euro'ya 14 adet kalıp işi alındığı,

- Kalıpların yurt içindeki tedarikçi firmaya 152.640,00 TL KDV yüklenmek suretiyle toplam 1.000.640,00- TL karşılığında yaptırıldığı,

- Yurt dışındaki firmanın ödemelerini Fransa'dan yaptığı ve Aralık/2016 döneminde 334.500,00- Euro ve Eylül/2015 döneminde 82.500,00- Euro olarak şirketinizce yurt dışındaki firmaya fatura düzenlendiği,

- Kalıpların yurt dışına çıkmadığı ve bu kalıplarla şirketiniz tarafından parça üretilmeye devam edildiği,

- Sipariş aldığınız söz konusu firma tarafından Şubat/2017 döneminde kalıpların ... Serbest Bölgesinde bulunan şubesine teslim edilmesinin istendiği,

- Söz konusu kalıpların serbest bölgeye girebilmesi için muhakkak fatura düzenlenmesi gerektiği ancak faturaların şirketiniz tarafından daha önce düzenlendiği

hususlarından bahisle, belge düzeni açısından nasıl hareket etmeniz gerektiği ve şirketinizce kalıpların yaptırıldığı tedarikçiye ödenen 152.640,00 TL KDV'nin iadesinin alınıp alınamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu,

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere malı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulmasının şart olduğu; malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gerektiği, bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanacağı, irsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiğinin ayrıca belirtileceği; şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmayacağı,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 232 nci maddesinin birinci fıkrasında, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu

hükme bağlanmıştır.

Bu bağlamda, tacirler arasındaki faaliyetlerin belgelendirilmesi amacıyla tahakkuk esasına bağlı kalınarak, bedelin tahsil edilip edilmediğine ve tahsilat/ödeme şekline bakılmaksızın, malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren azami yedi gün içerisinde müşteri adına fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, bu süre dahilinde düzenlenmeyen faturalar Vergi Usul Kanunu uygulamasında hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır.

Ayrıca, Kanunun (230/5) maddesinden de anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge mahiyetindedir.

Buna göre, sipariş üzerine yurtiçinde tedarikçi firmaya imal ettirildiği ve yurtdışındaki firmaya faturasının daha önce düzenlendiği belirtilen bahse konu kalıpların, yurtdışındaki firmanın talebi üzerine … Serbest Bölgesindeki temsilcisine gönderilmesi/sevkine ilişkin olarak sevk irsaliyesi düzenlemeniz gerekmekte olup, fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmamaktadır.

Ancak, serbest bölge mevzuatı gereğince, yurt dışı firmanın serbest bölgede bulunan temsilcisi adına, serbest bölge adresli fatura düzenlenmesinin zorunluluk arz etmesi durumunda, gerçekleştirilecek bedelsiz gönderim işlemine ilişkin olarak, daha önce düzenlenen faturaların tarih ve sayılarına ve işlemin mahiyetini açıklayacak şekilde şerhlere yer verilmek suretiyle bedelsiz olduğunu gösterecek şekilde fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, ilgide kayıtlı başvurunuzda belirtilen, KDV uygulamasına ilişkin husus ile ilgili açıklamalara Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ve 60 No.lu KDV Sirkülerinde yer verilmiştir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-711311

28.09.2020

Konu

:

Serbest Bölgeye Mal Tesliminde Fatura Düzeni ve KDV İadesi

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden;

- Şirketiniz tarafından yurt dışında araba parçası üreten bir firmadan 409.500,00 Euro'ya 14 adet kalıp işi alındığı,

- Kalıpların yurt içindeki tedarikçi firmaya 152.640,00 TL KDV yüklenmek suretiyle toplam 1.000.640,00- TL karşılığında yaptırıldığı,

- Yurt dışındaki firmanın ödemelerini Fransa'dan yaptığı ve Aralık/2016 döneminde 334.500,00- Euro ve Eylül/2015 döneminde 82.500,00- Euro olarak şirketinizce yurt dışındaki firmaya fatura düzenlendiği,

- Kalıpların yurt dışına çıkmadığı ve bu kalıplarla şirketiniz tarafından parça üretilmeye devam edildiği,

- Sipariş aldığınız söz konusu firma tarafından Şubat/2017 döneminde kalıpların ... Serbest Bölgesinde bulunan şubesine teslim edilmesinin istendiği,

- Söz konusu kalıpların serbest bölgeye girebilmesi için muhakkak fatura düzenlenmesi gerektiği ancak faturaların şirketiniz tarafından daha önce düzenlendiği

hususlarından bahisle, belge düzeni açısından nasıl hareket etmeniz gerektiği ve şirketinizce kalıpların yaptırıldığı tedarikçiye ödenen 152.640,00 TL KDV'nin iadesinin alınıp alınamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu,

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere malı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulmasının şart olduğu; malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gerektiği, bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanacağı, irsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiğinin ayrıca belirtileceği; şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmayacağı,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 232 nci maddesinin birinci fıkrasında, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu

hükme bağlanmıştır.

Bu bağlamda, tacirler arasındaki faaliyetlerin belgelendirilmesi amacıyla tahakkuk esasına bağlı kalınarak, bedelin tahsil edilip edilmediğine ve tahsilat/ödeme şekline bakılmaksızın, malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren azami yedi gün içerisinde müşteri adına fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, bu süre dahilinde düzenlenmeyen faturalar Vergi Usul Kanunu uygulamasında hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır.

Ayrıca, Kanunun (230/5) maddesinden de anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge mahiyetindedir.

Buna göre, sipariş üzerine yurtiçinde tedarikçi firmaya imal ettirildiği ve yurtdışındaki firmaya faturasının daha önce düzenlendiği belirtilen bahse konu kalıpların, yurtdışındaki firmanın talebi üzerine … Serbest Bölgesindeki temsilcisine gönderilmesi/sevkine ilişkin olarak sevk irsaliyesi düzenlemeniz gerekmekte olup, fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmamaktadır.

Ancak, serbest bölge mevzuatı gereğince, yurt dışı firmanın serbest bölgede bulunan temsilcisi adına, serbest bölge adresli fatura düzenlenmesinin zorunluluk arz etmesi durumunda, gerçekleştirilecek bedelsiz gönderim işlemine ilişkin olarak, daha önce düzenlenen faturaların tarih ve sayılarına ve işlemin mahiyetini açıklayacak şekilde şerhlere yer verilmek suretiyle bedelsiz olduğunu gösterecek şekilde fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, ilgide kayıtlı başvurunuzda belirtilen, KDV uygulamasına ilişkin husus ile ilgili açıklamalara Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ve 60 No.lu KDV Sirkülerinde yer verilmiştir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-711311

28.09.2020

Konu

:

Serbest Bölgeye Mal Tesliminde Fatura Düzeni ve KDV İadesi

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden;

- Şirketiniz tarafından yurt dışında araba parçası üreten bir firmadan 409.500,00 Euro'ya 14 adet kalıp işi alındığı,

- Kalıpların yurt içindeki tedarikçi firmaya 152.640,00 TL KDV yüklenmek suretiyle toplam 1.000.640,00- TL karşılığında yaptırıldığı,

- Yurt dışındaki firmanın ödemelerini Fransa'dan yaptığı ve Aralık/2016 döneminde 334.500,00- Euro ve Eylül/2015 döneminde 82.500,00- Euro olarak şirketinizce yurt dışındaki firmaya fatura düzenlendiği,

- Kalıpların yurt dışına çıkmadığı ve bu kalıplarla şirketiniz tarafından parça üretilmeye devam edildiği,

- Sipariş aldığınız söz konusu firma tarafından Şubat/2017 döneminde kalıpların ... Serbest Bölgesinde bulunan şubesine teslim edilmesinin istendiği,

- Söz konusu kalıpların serbest bölgeye girebilmesi için muhakkak fatura düzenlenmesi gerektiği ancak faturaların şirketiniz tarafından daha önce düzenlendiği

hususlarından bahisle, belge düzeni açısından nasıl hareket etmeniz gerektiği ve şirketinizce kalıpların yaptırıldığı tedarikçiye ödenen 152.640,00 TL KDV'nin iadesinin alınıp alınamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu,

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere malı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulmasının şart olduğu; malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gerektiği, bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanacağı, irsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiğinin ayrıca belirtileceği; şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmayacağı,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 232 nci maddesinin birinci fıkrasında, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu

hükme bağlanmıştır.

Bu bağlamda, tacirler arasındaki faaliyetlerin belgelendirilmesi amacıyla tahakkuk esasına bağlı kalınarak, bedelin tahsil edilip edilmediğine ve tahsilat/ödeme şekline bakılmaksızın, malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren azami yedi gün içerisinde müşteri adına fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, bu süre dahilinde düzenlenmeyen faturalar Vergi Usul Kanunu uygulamasında hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır.

Ayrıca, Kanunun (230/5) maddesinden de anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge mahiyetindedir.

Buna göre, sipariş üzerine yurtiçinde tedarikçi firmaya imal ettirildiği ve yurtdışındaki firmaya faturasının daha önce düzenlendiği belirtilen bahse konu kalıpların, yurtdışındaki firmanın talebi üzerine … Serbest Bölgesindeki temsilcisine gönderilmesi/sevkine ilişkin olarak sevk irsaliyesi düzenlemeniz gerekmekte olup, fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmamaktadır.

Ancak, serbest bölge mevzuatı gereğince, yurt dışı firmanın serbest bölgede bulunan temsilcisi adına, serbest bölge adresli fatura düzenlenmesinin zorunluluk arz etmesi durumunda, gerçekleştirilecek bedelsiz gönderim işlemine ilişkin olarak, daha önce düzenlenen faturaların tarih ve sayılarına ve işlemin mahiyetini açıklayacak şekilde şerhlere yer verilmek suretiyle bedelsiz olduğunu gösterecek şekilde fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, ilgide kayıtlı başvurunuzda belirtilen, KDV uygulamasına ilişkin husus ile ilgili açıklamalara Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ve 60 No.lu KDV Sirkülerinde yer verilmiştir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

70280967-105-E.83060

28.09.2020

Konu

:

Yurtdışında mukim firmadan alınan Debit Note'un VUK 'na göre ispat edici belge olup olmayacağı, yurtiçindeki firmanın credit note düzenleyip düzenleyemeyeceği ile KDV açısından durumu.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, yurt dışına ihraç ettiğiniz oto camların kalite problemi nedeniyle yurt dışındaki firma tarafından kabul edilmeyerek imha edilebildiği, bu durumda yurt dışında mukim firmanın kendi ülke mevzuatına göre fatura düzenlemesinin mümkün olmadığı durumlarda tarafınıza debit note düzenleyip düzenleyemeyeceği, firmanızdan credit note düzenleme talebinde bulunulması halinde firmanızın credit note düzenleyip düzenleyemeceği, bu belgelerin Vergi Usul Kanunu uyarınca ispat edici belge olarak kabul edilip edilmeyeceği ile firmanız tarafından belli bir ciroya ulaşan yurt dışındaki müşterinize "ciro primi" adı altında credit note düzenlenip düzenlenemeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (11/1-a) maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

- 32 nci maddesinde, bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak KDV'den indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen KDV'nin, Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı,

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği

hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, konuya ilişkin olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

- "İstisna Kapsamında Yapılan Teslim ve/veya Hizmetin Matrahının Değişmesi ve Düzeltme İşlemleri" başlıklı (IV/D-4.) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi kaydıyla, düzeltebilecekleri hükme bağlanmıştır.

İstisna kapsamındaki teslim veya hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle işlem matrahının değişmesi durumunda bir düzeltme yapılması gerekmektedir. Bu düzeltme defter kayıtları ve beyanname üzerinde yapılır.

...

Öte yandan, istisna kapsamında yapılan bir işleme ait iade talebi sonuçlandırıldıktan sonra KDV iadesini ortaya çıkaran işlemden vazgeçilmesi veya satılan malların bir kısmının geri gelmesi durumunda aşağıdaki şekilde hareket edilir.

- Matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme döneminde, yukarıda belirtildiği şekilde defter kaydı ve beyanname üzerinde gerekli düzeltmeyi yapan mükellefin vergi dairesine yazılı olarak müracaat edip, daha önce iadesini aldığı tutarı iade etmesi halinde bu tutar, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın mükelleften geri alınır.

- Mükellefin, matrahta değişikliğin vuku bulduğu dönemde düzeltme işlemini yapmaması halinde; istisna kapsamındaki işlem nedeniyle iade edilen KDV, matrahta değişikliğin vuku bulduğu dönemden düzeltmenin yapıldığı döneme kadar gecikme faizi uygulanarak vergi ziyaı cezası ile birlikte mükelleften aranır.",

- "İstisna Kapsamındaki İşlemin Gerçekleştiği Dönemden Sonra Ortaya Çıkan Ödemeler" başlıklı (IV/D-5.) bölümünde ise, "İstisna kapsamındaki işlemin gerçekleşmesinden sonra, satıcı lehine veya aleyhine bazı ödemeler (vade farkı, kur farkı, reklâmasyon vb.) ortaya çıkabilmektedir. İstisna kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak ortaya çıkan bu gibi ödemelerin KDV'ye tabi olması söz konusu değildir. Bu tutarlar KDV matrahını etkilediğinden, iade edilebilecek azami vergi tutarının hesabında dikkate alınmalıdır.

İstisna kapsamındaki işlemi gerçekleştiren lehine meydana gelen ödemeler, ortaya çıktıkları ilgili dönem beyannamesinde asıl işlemin beyan usulü doğrultusunda beyan edilir."

açıklamaları yer almaktadır.

Bu çerçevede, yurtdışında mukim firmaya şirketinizce ihraç edilen ve müşterisi tarafından kalite problemi nedeniyle yurtdışında imha edilen oto camlarına ilişkin işlemin ihracat teslimleri kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu kapsamda bulunan mallara ilişkin varsa daha önce alınan KDV iadesinin, KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/D-4.) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde Hazine'ye iade edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, belli bir ciroyu yakalayan yurtdışı müşterilere "ciro pirimi" adı altında yapılan ödemeler KDV'ye tabi olmayıp, bu tutarlar KDV matrahını etkilediğinden, ihracat teslimlerine ilişkin iade edilebilecek azami vergi tutarının hesabında dikkate alınması icap etmektedir.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak düzenlenmesi uygun görülen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun 278 inci maddesinde, yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi hâller neticesinde iktisadî kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartaların emsal bedeli ile değerleneceği hüküm altına alınmış olup, söz konusu maddenin uygulamasına ilişkin açıklamaların yapıldığı 496 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- 6 ncı maddesinde, "İhraç edilen emtiadan ticari sebeplerle iadesi gerekenlerin geri getirilme maliyetinin yüksek olması veya hukuki nedenlerle geri getirilememesi ya da bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi nedenlerle imha edilmesinin gerekmesi durumunda, söz konusu emtianın imha edildiğine ilişkin ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgeler esas alınmak suretiyle takdir komisyonu tarafından verilecek karara istinaden gerekli yasal kayıtlar yapılır. Bu durumda, imha işlemine ilişkin olarak ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgelerin istenildiğinde ibraz edilmek üzere mükelleflerce muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Yukarıda ifade edildiği şekilde yurt dışında imha edilen emtianın değerleme işlemleri, 213 sayılı Kanunun 278/A maddesi kapsamında ve mükelleflere tayin olunan imha oranı dahilinde bulunmamaktadır.",

- 8 inci maddesinde, "213 sayılı Kanunun 278 inci maddesi kapsamında yapılan değerleme işlemlerinde;

...

- Yurt dışında gerçekleştirilen imhalara ilişkin olarak ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgelere istinaden verilen takdir komisyonu kararının (Tebliğin 6 ncı maddesi),

mükelleflere bildirildiği tarih itibariyle değer düşüklüğü belli olduğundan, emtianın maliyet bedeli ile emsal bedeli arasındaki farkın, takdir komisyonu kararının veya tutanağın tebliğ edildiği dönemde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir."

açıklamaları yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Bedellerle İlgili İşlemler" başlıklı bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebildikleri, yurt dışındaki kişi veya firmalardan alınan bu belgelerin defter kayıtlarında gider olarak gösterilmesi sırasında belgelerde yazılı bedellerin, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarda gösterileceği, ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelleflerin bu belgeleri tercüme ettirmek zorunda oldukları belirtilmiştir.

Diğer taraftan, alacak ve borç notu (credit note-debit note), uluslararası ticaret yapan şirketlerce ticarette öngörülmeyecek şekilde ortaya çıkan maliyete ilişkin unsurları karşılıklı olarak dengelemek amacıyla kullanılan notlardır. Bu notlar, genellikle firmalar tarafından fiyat farklılıklarına ilişkin birer düzeltme aracı olarak kullanıldığı gibi, satıcı tarafından alıcıya ticari, lojistik, teknik talepler, komisyon ve indirim gibi nedenlerle de gönderilebilmektedir.

Buna göre;

- Şirketiniz tarafından ihraç edilen ve müşteriniz tarafından kalite problemi nedeniyle yurtdışında imha edildiği belirtilen oto camların maliyet bedellerinin, 496 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde öngörülen doğrultuda, takdir komisyonu tarafından verilecek kararın veya tutanağın tarafınıza tebliğ edildiği dönemde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. 

- Belirli ciroyu yakalayan yurt dışındaki müşterilerinize ciro primi ödenmesine karar verilmesi durumunda, yurt dışındaki müşterinizin borcu azalacak olup, geliri artmış olacaktır. Bu durumda yurt dışındaki alıcı firmanın şirketinize fatura veya ilgili ülke mevzuatı uyarınca muteber belgelerin düzenlenmesi gerekmektedir.

Bu bakımdan ilgili ülke mevzuatına göre geçerli bir belge olması ve bu durumun gerektiğinde ispatı şartıyla, yurt dışındaki firmanın düzenleyeceği "debit note"un kayıtların tevsiki açısından ispat edici belge olarak kullanılması mümkündür.

Öte yandan, tüm tevsik edici belge ve yazışmaların muhafazasının ve gerektiğinde ibraz edilmesinin şart olduğu tabiidir. 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

70280967-105-E.83060

28.09.2020

Konu

:

Yurtdışında mukim firmadan alınan Debit Note'un VUK 'na göre ispat edici belge olup olmayacağı, yurtiçindeki firmanın credit note düzenleyip düzenleyemeyeceği ile KDV açısından durumu.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, yurt dışına ihraç ettiğiniz oto camların kalite problemi nedeniyle yurt dışındaki firma tarafından kabul edilmeyerek imha edilebildiği, bu durumda yurt dışında mukim firmanın kendi ülke mevzuatına göre fatura düzenlemesinin mümkün olmadığı durumlarda tarafınıza debit note düzenleyip düzenleyemeyeceği, firmanızdan credit note düzenleme talebinde bulunulması halinde firmanızın credit note düzenleyip düzenleyemeceği, bu belgelerin Vergi Usul Kanunu uyarınca ispat edici belge olarak kabul edilip edilmeyeceği ile firmanız tarafından belli bir ciroya ulaşan yurt dışındaki müşterinize "ciro primi" adı altında credit note düzenlenip düzenlenemeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (11/1-a) maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

- 32 nci maddesinde, bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak KDV'den indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen KDV'nin, Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı,

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği

hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, konuya ilişkin olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

- "İstisna Kapsamında Yapılan Teslim ve/veya Hizmetin Matrahının Değişmesi ve Düzeltme İşlemleri" başlıklı (IV/D-4.) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi kaydıyla, düzeltebilecekleri hükme bağlanmıştır.

İstisna kapsamındaki teslim veya hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle işlem matrahının değişmesi durumunda bir düzeltme yapılması gerekmektedir. Bu düzeltme defter kayıtları ve beyanname üzerinde yapılır.

...

Öte yandan, istisna kapsamında yapılan bir işleme ait iade talebi sonuçlandırıldıktan sonra KDV iadesini ortaya çıkaran işlemden vazgeçilmesi veya satılan malların bir kısmının geri gelmesi durumunda aşağıdaki şekilde hareket edilir.

- Matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme döneminde, yukarıda belirtildiği şekilde defter kaydı ve beyanname üzerinde gerekli düzeltmeyi yapan mükellefin vergi dairesine yazılı olarak müracaat edip, daha önce iadesini aldığı tutarı iade etmesi halinde bu tutar, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın mükelleften geri alınır.

- Mükellefin, matrahta değişikliğin vuku bulduğu dönemde düzeltme işlemini yapmaması halinde; istisna kapsamındaki işlem nedeniyle iade edilen KDV, matrahta değişikliğin vuku bulduğu dönemden düzeltmenin yapıldığı döneme kadar gecikme faizi uygulanarak vergi ziyaı cezası ile birlikte mükelleften aranır.",

- "İstisna Kapsamındaki İşlemin Gerçekleştiği Dönemden Sonra Ortaya Çıkan Ödemeler" başlıklı (IV/D-5.) bölümünde ise, "İstisna kapsamındaki işlemin gerçekleşmesinden sonra, satıcı lehine veya aleyhine bazı ödemeler (vade farkı, kur farkı, reklâmasyon vb.) ortaya çıkabilmektedir. İstisna kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak ortaya çıkan bu gibi ödemelerin KDV'ye tabi olması söz konusu değildir. Bu tutarlar KDV matrahını etkilediğinden, iade edilebilecek azami vergi tutarının hesabında dikkate alınmalıdır.

İstisna kapsamındaki işlemi gerçekleştiren lehine meydana gelen ödemeler, ortaya çıktıkları ilgili dönem beyannamesinde asıl işlemin beyan usulü doğrultusunda beyan edilir."

açıklamaları yer almaktadır.

Bu çerçevede, yurtdışında mukim firmaya şirketinizce ihraç edilen ve müşterisi tarafından kalite problemi nedeniyle yurtdışında imha edilen oto camlarına ilişkin işlemin ihracat teslimleri kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu kapsamda bulunan mallara ilişkin varsa daha önce alınan KDV iadesinin, KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/D-4.) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde Hazine'ye iade edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, belli bir ciroyu yakalayan yurtdışı müşterilere "ciro pirimi" adı altında yapılan ödemeler KDV'ye tabi olmayıp, bu tutarlar KDV matrahını etkilediğinden, ihracat teslimlerine ilişkin iade edilebilecek azami vergi tutarının hesabında dikkate alınması icap etmektedir.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak düzenlenmesi uygun görülen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun 278 inci maddesinde, yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi hâller neticesinde iktisadî kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartaların emsal bedeli ile değerleneceği hüküm altına alınmış olup, söz konusu maddenin uygulamasına ilişkin açıklamaların yapıldığı 496 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- 6 ncı maddesinde, "İhraç edilen emtiadan ticari sebeplerle iadesi gerekenlerin geri getirilme maliyetinin yüksek olması veya hukuki nedenlerle geri getirilememesi ya da bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi nedenlerle imha edilmesinin gerekmesi durumunda, söz konusu emtianın imha edildiğine ilişkin ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgeler esas alınmak suretiyle takdir komisyonu tarafından verilecek karara istinaden gerekli yasal kayıtlar yapılır. Bu durumda, imha işlemine ilişkin olarak ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgelerin istenildiğinde ibraz edilmek üzere mükelleflerce muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Yukarıda ifade edildiği şekilde yurt dışında imha edilen emtianın değerleme işlemleri, 213 sayılı Kanunun 278/A maddesi kapsamında ve mükelleflere tayin olunan imha oranı dahilinde bulunmamaktadır.",

- 8 inci maddesinde, "213 sayılı Kanunun 278 inci maddesi kapsamında yapılan değerleme işlemlerinde;

...

- Yurt dışında gerçekleştirilen imhalara ilişkin olarak ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgelere istinaden verilen takdir komisyonu kararının (Tebliğin 6 ncı maddesi),

mükelleflere bildirildiği tarih itibariyle değer düşüklüğü belli olduğundan, emtianın maliyet bedeli ile emsal bedeli arasındaki farkın, takdir komisyonu kararının veya tutanağın tebliğ edildiği dönemde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir."

açıklamaları yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Bedellerle İlgili İşlemler" başlıklı bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebildikleri, yurt dışındaki kişi veya firmalardan alınan bu belgelerin defter kayıtlarında gider olarak gösterilmesi sırasında belgelerde yazılı bedellerin, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarda gösterileceği, ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelleflerin bu belgeleri tercüme ettirmek zorunda oldukları belirtilmiştir.

Diğer taraftan, alacak ve borç notu (credit note-debit note), uluslararası ticaret yapan şirketlerce ticarette öngörülmeyecek şekilde ortaya çıkan maliyete ilişkin unsurları karşılıklı olarak dengelemek amacıyla kullanılan notlardır. Bu notlar, genellikle firmalar tarafından fiyat farklılıklarına ilişkin birer düzeltme aracı olarak kullanıldığı gibi, satıcı tarafından alıcıya ticari, lojistik, teknik talepler, komisyon ve indirim gibi nedenlerle de gönderilebilmektedir.

Buna göre;

- Şirketiniz tarafından ihraç edilen ve müşteriniz tarafından kalite problemi nedeniyle yurtdışında imha edildiği belirtilen oto camların maliyet bedellerinin, 496 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde öngörülen doğrultuda, takdir komisyonu tarafından verilecek kararın veya tutanağın tarafınıza tebliğ edildiği dönemde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. 

- Belirli ciroyu yakalayan yurt dışındaki müşterilerinize ciro primi ödenmesine karar verilmesi durumunda, yurt dışındaki müşterinizin borcu azalacak olup, geliri artmış olacaktır. Bu durumda yurt dışındaki alıcı firmanın şirketinize fatura veya ilgili ülke mevzuatı uyarınca muteber belgelerin düzenlenmesi gerekmektedir.

Bu bakımdan ilgili ülke mevzuatına göre geçerli bir belge olması ve bu durumun gerektiğinde ispatı şartıyla, yurt dışındaki firmanın düzenleyeceği "debit note"un kayıtların tevsiki açısından ispat edici belge olarak kullanılması mümkündür.

Öte yandan, tüm tevsik edici belge ve yazışmaların muhafazasının ve gerektiğinde ibraz edilmesinin şart olduğu tabiidir. 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul ve Tahsilat Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

70280967-105-E.83060

28.09.2020

Konu

:

Yurtdışında mukim firmadan alınan Debit Note'un VUK 'na göre ispat edici belge olup olmayacağı, yurtiçindeki firmanın credit note düzenleyip düzenleyemeyeceği ile KDV açısından durumu.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, yurt dışına ihraç ettiğiniz oto camların kalite problemi nedeniyle yurt dışındaki firma tarafından kabul edilmeyerek imha edilebildiği, bu durumda yurt dışında mukim firmanın kendi ülke mevzuatına göre fatura düzenlemesinin mümkün olmadığı durumlarda tarafınıza debit note düzenleyip düzenleyemeyeceği, firmanızdan credit note düzenleme talebinde bulunulması halinde firmanızın credit note düzenleyip düzenleyemeceği, bu belgelerin Vergi Usul Kanunu uyarınca ispat edici belge olarak kabul edilip edilmeyeceği ile firmanız tarafından belli bir ciroya ulaşan yurt dışındaki müşterinize "ciro primi" adı altında credit note düzenlenip düzenlenemeyeceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (11/1-a) maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

- 32 nci maddesinde, bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak KDV'den indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen KDV'nin, Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı,

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği

hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, konuya ilişkin olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

- "İstisna Kapsamında Yapılan Teslim ve/veya Hizmetin Matrahının Değişmesi ve Düzeltme İşlemleri" başlıklı (IV/D-4.) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi kaydıyla, düzeltebilecekleri hükme bağlanmıştır.

İstisna kapsamındaki teslim veya hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminden sonra malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle işlem matrahının değişmesi durumunda bir düzeltme yapılması gerekmektedir. Bu düzeltme defter kayıtları ve beyanname üzerinde yapılır.

...

Öte yandan, istisna kapsamında yapılan bir işleme ait iade talebi sonuçlandırıldıktan sonra KDV iadesini ortaya çıkaran işlemden vazgeçilmesi veya satılan malların bir kısmının geri gelmesi durumunda aşağıdaki şekilde hareket edilir.

- Matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme döneminde, yukarıda belirtildiği şekilde defter kaydı ve beyanname üzerinde gerekli düzeltmeyi yapan mükellefin vergi dairesine yazılı olarak müracaat edip, daha önce iadesini aldığı tutarı iade etmesi halinde bu tutar, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın mükelleften geri alınır.

- Mükellefin, matrahta değişikliğin vuku bulduğu dönemde düzeltme işlemini yapmaması halinde; istisna kapsamındaki işlem nedeniyle iade edilen KDV, matrahta değişikliğin vuku bulduğu dönemden düzeltmenin yapıldığı döneme kadar gecikme faizi uygulanarak vergi ziyaı cezası ile birlikte mükelleften aranır.",

- "İstisna Kapsamındaki İşlemin Gerçekleştiği Dönemden Sonra Ortaya Çıkan Ödemeler" başlıklı (IV/D-5.) bölümünde ise, "İstisna kapsamındaki işlemin gerçekleşmesinden sonra, satıcı lehine veya aleyhine bazı ödemeler (vade farkı, kur farkı, reklâmasyon vb.) ortaya çıkabilmektedir. İstisna kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak ortaya çıkan bu gibi ödemelerin KDV'ye tabi olması söz konusu değildir. Bu tutarlar KDV matrahını etkilediğinden, iade edilebilecek azami vergi tutarının hesabında dikkate alınmalıdır.

İstisna kapsamındaki işlemi gerçekleştiren lehine meydana gelen ödemeler, ortaya çıktıkları ilgili dönem beyannamesinde asıl işlemin beyan usulü doğrultusunda beyan edilir."

açıklamaları yer almaktadır.

Bu çerçevede, yurtdışında mukim firmaya şirketinizce ihraç edilen ve müşterisi tarafından kalite problemi nedeniyle yurtdışında imha edilen oto camlarına ilişkin işlemin ihracat teslimleri kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu kapsamda bulunan mallara ilişkin varsa daha önce alınan KDV iadesinin, KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/D-4.) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde Hazine'ye iade edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, belli bir ciroyu yakalayan yurtdışı müşterilere "ciro pirimi" adı altında yapılan ödemeler KDV'ye tabi olmayıp, bu tutarlar KDV matrahını etkilediğinden, ihracat teslimlerine ilişkin iade edilebilecek azami vergi tutarının hesabında dikkate alınması icap etmektedir.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak düzenlenmesi uygun görülen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, mezkûr Kanunun 278 inci maddesinde, yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi hâller neticesinde iktisadî kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartaların emsal bedeli ile değerleneceği hüküm altına alınmış olup, söz konusu maddenin uygulamasına ilişkin açıklamaların yapıldığı 496 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

- 6 ncı maddesinde, "İhraç edilen emtiadan ticari sebeplerle iadesi gerekenlerin geri getirilme maliyetinin yüksek olması veya hukuki nedenlerle geri getirilememesi ya da bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi nedenlerle imha edilmesinin gerekmesi durumunda, söz konusu emtianın imha edildiğine ilişkin ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgeler esas alınmak suretiyle takdir komisyonu tarafından verilecek karara istinaden gerekli yasal kayıtlar yapılır. Bu durumda, imha işlemine ilişkin olarak ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgelerin istenildiğinde ibraz edilmek üzere mükelleflerce muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Yukarıda ifade edildiği şekilde yurt dışında imha edilen emtianın değerleme işlemleri, 213 sayılı Kanunun 278/A maddesi kapsamında ve mükelleflere tayin olunan imha oranı dahilinde bulunmamaktadır.",

- 8 inci maddesinde, "213 sayılı Kanunun 278 inci maddesi kapsamında yapılan değerleme işlemlerinde;

...

- Yurt dışında gerçekleştirilen imhalara ilişkin olarak ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgelere istinaden verilen takdir komisyonu kararının (Tebliğin 6 ncı maddesi),

mükelleflere bildirildiği tarih itibariyle değer düşüklüğü belli olduğundan, emtianın maliyet bedeli ile emsal bedeli arasındaki farkın, takdir komisyonu kararının veya tutanağın tebliğ edildiği dönemde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir."

açıklamaları yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Bedellerle İlgili İşlemler" başlıklı bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebildikleri, yurt dışındaki kişi veya firmalardan alınan bu belgelerin defter kayıtlarında gider olarak gösterilmesi sırasında belgelerde yazılı bedellerin, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarda gösterileceği, ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelleflerin bu belgeleri tercüme ettirmek zorunda oldukları belirtilmiştir.

Diğer taraftan, alacak ve borç notu (credit note-debit note), uluslararası ticaret yapan şirketlerce ticarette öngörülmeyecek şekilde ortaya çıkan maliyete ilişkin unsurları karşılıklı olarak dengelemek amacıyla kullanılan notlardır. Bu notlar, genellikle firmalar tarafından fiyat farklılıklarına ilişkin birer düzeltme aracı olarak kullanıldığı gibi, satıcı tarafından alıcıya ticari, lojistik, teknik talepler, komisyon ve indirim gibi nedenlerle de gönderilebilmektedir.

Buna göre;

- Şirketiniz tarafından ihraç edilen ve müşteriniz tarafından kalite problemi nedeniyle yurtdışında imha edildiği belirtilen oto camların maliyet bedellerinin, 496 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde öngörülen doğrultuda, takdir komisyonu tarafından verilecek kararın veya tutanağın tarafınıza tebliğ edildiği dönemde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. 

- Belirli ciroyu yakalayan yurt dışındaki müşterilerinize ciro primi ödenmesine karar verilmesi durumunda, yurt dışındaki müşterinizin borcu azalacak olup, geliri artmış olacaktır. Bu durumda yurt dışındaki alıcı firmanın şirketinize fatura veya ilgili ülke mevzuatı uyarınca muteber belgelerin düzenlenmesi gerekmektedir.

Bu bakımdan ilgili ülke mevzuatına göre geçerli bir belge olması ve bu durumun gerektiğinde ispatı şartıyla, yurt dışındaki firmanın düzenleyeceği "debit note"un kayıtların tevsiki açısından ispat edici belge olarak kullanılması mümkündür.

Öte yandan, tüm tevsik edici belge ve yazışmaların muhafazasının ve gerektiğinde ibraz edilmesinin şart olduğu tabiidir. 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.705468

25.09.2020

Konu

:

Sendika üyelerine verilen indirimin market alışverişlerinde kullanılmasının vergi kanunları karşısındaki durumu

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; sivil toplum kuruluşlarını ve işçi sendikalarını hedef alan … Kart adında bir sadakat programı yürüten şirketinizin amacının, anlaşma yapılan sendika üyelerinin toplu alım gücü kullanılarak sendika üyelerine avantaj sağlamak olduğu, … Kart sahiplerinin anlaşma yapılan firmalarda alışveriş yaparak kazandıkları puanları üye iş yerlerinde kullanarak mal veya hizmet alabileceklerini belirtilerek, söz konusu sitem dahilindeki para yükleme/aktarımı, alış veriş, kazanılan puanların kullanımı hususlarının Vergi Usul Kanunu ve Katma Değer Vergisi (KDV) mevzuatı karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

1- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

- 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

- 228 inci maddesinde, "Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz:

1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;

2. Vesikanın teminine imkan olmayan giderler;

3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.

1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2020 yılı için 1.400 TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2020 yılı için 1.400 TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.",

- 233 üncü maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur.

1. Perakende satış fişleri;

2. Makineli kasaların kayıt ruloları;

3. Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

...

Makineli kasa kullanılıp da müşteriye fiş (makineli kasanın önceki fıkrada belirtilen malumatı ihtiva eden fişi) verilmemesi halinde, perakende satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir."

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre;

- Şirketinizce yürütülen sadakat programı kapsamında satış yapan ve müşterisinin sonraki alışverişinde kullanabileceği puan kazandıran üye iş yeri tarafından, satış bedeli üzerinden müşteri adına fatura veya fatura yerine geçen belge düzenlenecektir.

- Sadakat programınıza üye kullanıcılara kazandırılan puan karşılıklarının üye iş yerleri tarafından şirketinize aktarımına ilişkin olarak şirketinizce fatura düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, bu işleme ilişkin dekont, ekstre gibi belgelerin kayıtların tevsikinde kullanılması mümkündür.

- Sadakat programı çerçevesinde kazanılan puanların müşterilere hediye çeki olarak, sistem dahilinde kullanılacak karta tanımlanması işleminde, mal teslimi veya hizmet ifası olmadığı için, belge düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

- Sadakat programı kapsamında kullanıcılarının kazandıkları hediye puanları üye iş yerlerinde kısmen veya tamamen kullanarak satın aldıkları mal veya hizmetler için, üye iş yerleri mal veya hizmet bedelinin tamamı karşılığında müşteri/kullanıcı adına fatura veya fatura yerine geçen belge düzenleyeceklerdir.

- Şirketinizce, sendikalardan, üyelerinizden ve/veya anlaşmalı işletmelerden, verilen hizmet karşılığında komisyon ve benzeri adlar altında hizmeti bedeli alınması durumunda, hizmeti verdiğiniz tarihten itibaren azami yedi gün içerisinde fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

2- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (2/1) maddesinde, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

- (3/a) maddesinde; vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin de teslim hükmünde olduğu,

- 10 uncu maddesinin (a) bendinde, vergiyi doğuran olayın mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması anında; (b) bendinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana geleceği,

 - 20 nci maddesinde, KDV matrahının teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, "… Kart" adlı sadakat programı kapsamında;

- Anlaşmalı iş yerleri olan ve … Kart sahibi müşterisine, yaptığı alışveriş kapsamında puan kazandıran mükelleflerin, kart sahiplerine bu kapsamdaki mal teslimi veya hizmet ifası genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır.

- Anlaşmalı iş yerleri tarafından … Kart sahibine kazandırılan puanların şirketinize aktarılması, bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'ye tabi tutulmayacaktır.

- Kazanılan puanların … Kart sahiplerine sistem dahilinde şirketinizce tanımlanması KDV'ye tabi tutulmayacak olup, bu tanımlama sonucu … Kart sahibinin puanları kullanarak anlaşmalı iş yerlerinden mal veya hizmet satın alması genel hükümler çerçevesinde KDV'ye olacaktır.

- Şirketiniz tarafından sendikalara, üyelerinize veya anlaşmalı iş yerlerine verilen hizmete ilişkin olarak komisyon, hizmet bedeli vb. adlar altında düzenleyeceğiniz faturalarda ise genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.705468

25.09.2020

Konu

:

Sendika üyelerine verilen indirimin market alışverişlerinde kullanılmasının vergi kanunları karşısındaki durumu

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; sivil toplum kuruluşlarını ve işçi sendikalarını hedef alan … Kart adında bir sadakat programı yürüten şirketinizin amacının, anlaşma yapılan sendika üyelerinin toplu alım gücü kullanılarak sendika üyelerine avantaj sağlamak olduğu, … Kart sahiplerinin anlaşma yapılan firmalarda alışveriş yaparak kazandıkları puanları üye iş yerlerinde kullanarak mal veya hizmet alabileceklerini belirtilerek, söz konusu sitem dahilindeki para yükleme/aktarımı, alış veriş, kazanılan puanların kullanımı hususlarının Vergi Usul Kanunu ve Katma Değer Vergisi (KDV) mevzuatı karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

1- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

- 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

- 228 inci maddesinde, "Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz:

1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;

2. Vesikanın teminine imkan olmayan giderler;

3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.

1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2020 yılı için 1.400 TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2020 yılı için 1.400 TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.",

- 233 üncü maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur.

1. Perakende satış fişleri;

2. Makineli kasaların kayıt ruloları;

3. Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

...

Makineli kasa kullanılıp da müşteriye fiş (makineli kasanın önceki fıkrada belirtilen malumatı ihtiva eden fişi) verilmemesi halinde, perakende satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir."

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre;

- Şirketinizce yürütülen sadakat programı kapsamında satış yapan ve müşterisinin sonraki alışverişinde kullanabileceği puan kazandıran üye iş yeri tarafından, satış bedeli üzerinden müşteri adına fatura veya fatura yerine geçen belge düzenlenecektir.

- Sadakat programınıza üye kullanıcılara kazandırılan puan karşılıklarının üye iş yerleri tarafından şirketinize aktarımına ilişkin olarak şirketinizce fatura düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, bu işleme ilişkin dekont, ekstre gibi belgelerin kayıtların tevsikinde kullanılması mümkündür.

- Sadakat programı çerçevesinde kazanılan puanların müşterilere hediye çeki olarak, sistem dahilinde kullanılacak karta tanımlanması işleminde, mal teslimi veya hizmet ifası olmadığı için, belge düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

- Sadakat programı kapsamında kullanıcılarının kazandıkları hediye puanları üye iş yerlerinde kısmen veya tamamen kullanarak satın aldıkları mal veya hizmetler için, üye iş yerleri mal veya hizmet bedelinin tamamı karşılığında müşteri/kullanıcı adına fatura veya fatura yerine geçen belge düzenleyeceklerdir.

- Şirketinizce, sendikalardan, üyelerinizden ve/veya anlaşmalı işletmelerden, verilen hizmet karşılığında komisyon ve benzeri adlar altında hizmeti bedeli alınması durumunda, hizmeti verdiğiniz tarihten itibaren azami yedi gün içerisinde fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

2- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (2/1) maddesinde, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

- (3/a) maddesinde; vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin de teslim hükmünde olduğu,

- 10 uncu maddesinin (a) bendinde, vergiyi doğuran olayın mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması anında; (b) bendinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana geleceği,

 - 20 nci maddesinde, KDV matrahının teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, "… Kart" adlı sadakat programı kapsamında;

- Anlaşmalı iş yerleri olan ve … Kart sahibi müşterisine, yaptığı alışveriş kapsamında puan kazandıran mükelleflerin, kart sahiplerine bu kapsamdaki mal teslimi veya hizmet ifası genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır.

- Anlaşmalı iş yerleri tarafından … Kart sahibine kazandırılan puanların şirketinize aktarılması, bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'ye tabi tutulmayacaktır.

- Kazanılan puanların … Kart sahiplerine sistem dahilinde şirketinizce tanımlanması KDV'ye tabi tutulmayacak olup, bu tanımlama sonucu … Kart sahibinin puanları kullanarak anlaşmalı iş yerlerinden mal veya hizmet satın alması genel hükümler çerçevesinde KDV'ye olacaktır.

- Şirketiniz tarafından sendikalara, üyelerinize veya anlaşmalı iş yerlerine verilen hizmete ilişkin olarak komisyon, hizmet bedeli vb. adlar altında düzenleyeceğiniz faturalarda ise genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.705468

25.09.2020

Konu

:

Sendika üyelerine verilen indirimin market alışverişlerinde kullanılmasının vergi kanunları karşısındaki durumu

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; sivil toplum kuruluşlarını ve işçi sendikalarını hedef alan … Kart adında bir sadakat programı yürüten şirketinizin amacının, anlaşma yapılan sendika üyelerinin toplu alım gücü kullanılarak sendika üyelerine avantaj sağlamak olduğu, … Kart sahiplerinin anlaşma yapılan firmalarda alışveriş yaparak kazandıkları puanları üye iş yerlerinde kullanarak mal veya hizmet alabileceklerini belirtilerek, söz konusu sitem dahilindeki para yükleme/aktarımı, alış veriş, kazanılan puanların kullanımı hususlarının Vergi Usul Kanunu ve Katma Değer Vergisi (KDV) mevzuatı karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

1- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

- 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

- 228 inci maddesinde, "Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz:

1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;

2. Vesikanın teminine imkan olmayan giderler;

3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.

1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2020 yılı için 1.400 TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2020 yılı için 1.400 TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.",

- 233 üncü maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur.

1. Perakende satış fişleri;

2. Makineli kasaların kayıt ruloları;

3. Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

...

Makineli kasa kullanılıp da müşteriye fiş (makineli kasanın önceki fıkrada belirtilen malumatı ihtiva eden fişi) verilmemesi halinde, perakende satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir."

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre;

- Şirketinizce yürütülen sadakat programı kapsamında satış yapan ve müşterisinin sonraki alışverişinde kullanabileceği puan kazandıran üye iş yeri tarafından, satış bedeli üzerinden müşteri adına fatura veya fatura yerine geçen belge düzenlenecektir.

- Sadakat programınıza üye kullanıcılara kazandırılan puan karşılıklarının üye iş yerleri tarafından şirketinize aktarımına ilişkin olarak şirketinizce fatura düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, bu işleme ilişkin dekont, ekstre gibi belgelerin kayıtların tevsikinde kullanılması mümkündür.

- Sadakat programı çerçevesinde kazanılan puanların müşterilere hediye çeki olarak, sistem dahilinde kullanılacak karta tanımlanması işleminde, mal teslimi veya hizmet ifası olmadığı için, belge düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

- Sadakat programı kapsamında kullanıcılarının kazandıkları hediye puanları üye iş yerlerinde kısmen veya tamamen kullanarak satın aldıkları mal veya hizmetler için, üye iş yerleri mal veya hizmet bedelinin tamamı karşılığında müşteri/kullanıcı adına fatura veya fatura yerine geçen belge düzenleyeceklerdir.

- Şirketinizce, sendikalardan, üyelerinizden ve/veya anlaşmalı işletmelerden, verilen hizmet karşılığında komisyon ve benzeri adlar altında hizmeti bedeli alınması durumunda, hizmeti verdiğiniz tarihten itibaren azami yedi gün içerisinde fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

2- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (2/1) maddesinde, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

- (3/a) maddesinde; vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin de teslim hükmünde olduğu,

- 10 uncu maddesinin (a) bendinde, vergiyi doğuran olayın mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması anında; (b) bendinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana geleceği,

 - 20 nci maddesinde, KDV matrahının teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, "… Kart" adlı sadakat programı kapsamında;

- Anlaşmalı iş yerleri olan ve … Kart sahibi müşterisine, yaptığı alışveriş kapsamında puan kazandıran mükelleflerin, kart sahiplerine bu kapsamdaki mal teslimi veya hizmet ifası genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır.

- Anlaşmalı iş yerleri tarafından … Kart sahibine kazandırılan puanların şirketinize aktarılması, bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'ye tabi tutulmayacaktır.

- Kazanılan puanların … Kart sahiplerine sistem dahilinde şirketinizce tanımlanması KDV'ye tabi tutulmayacak olup, bu tanımlama sonucu … Kart sahibinin puanları kullanarak anlaşmalı iş yerlerinden mal veya hizmet satın alması genel hükümler çerçevesinde KDV'ye olacaktır.

- Şirketiniz tarafından sendikalara, üyelerinize veya anlaşmalı iş yerlerine verilen hizmete ilişkin olarak komisyon, hizmet bedeli vb. adlar altında düzenleyeceğiniz faturalarda ise genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

67854564-105[1741-6746]-E.231249

17.08.2020

Konu

:

Hurda plastik malzemelerin granül hale getirilmesinde belge düzeni.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; hurda plastiğin granüle dönüştürülmesine ilişkin fason hizmetiniz kapsamında, sevk irsaliyesi ile işletmenize gelen hurda plastiğin granüle dönüştürülmesinde oluşan fire ve imalat kayıplarına ilişkin bilgilerin, söz konusu hizmetinize ilişkin olarak düzenleyeceğiniz faturada gösterilip gösterilemeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunun,

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...",

- 229 ncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

-  230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)",

- 231 inci maddesinin beşinci bendinde, " Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler...''

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanında, 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (C/e) bölümünde, "Mükelleflerin, yarı mamül veya mamul mallarını, bazı işlemler yapılmak üzre, diğer mükelleflere göndermeleri ve bu mükelleflerden malları geri getirmeleri durumunda götürülen ve geri getirilen mallar için gidiş ve geliş taşımaları sırasında ayrı ayrı sevk irsaliyesi düzenlemeleri zorunludur.

Malların götürülmesinde düzenlenecek sevk irsaliyelerinin müşteriler bölümüne işlemi yapacak kimsenin adı ve soyadı, varsa ticaret ünvanı, vergi dairesi ve hesap numarası ile, yapılacak işin türü (Mesela : "Boyatılmak, tamir etirilmek, parça değiştirmek üzere" şeklinde bir ibare) yazılacak, işlem gördükten sonra malın tekrar taşınmasında düzenlenecek sevk irsaliyelerinin müşteriler bölümüne ise, işlem türü ile işlemi yapana ilişkin bilgiler yazılacaktır.

Ancak, sözkonusu malların işlemi yapacak mükellefler tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde sevk irsaliyesinin, yukarıda belirtilen esaslara göre bu kimseler tarafından düzenleneceği tabiidir." açıklamaları bulunmaktadır.

Buna göre;

1- İşlemden geçirilerek granüle dönüştürülmesini müteakiben mal sahibine gönderilmek üzere hurda plastiğin işletmenize sevki ve işletmenizce granülün hizmet verdiğiniz müşterinize sevki aşamalarında, malın müşteriniz tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde müşterinizce, aksi halde ise tarafınızca yukarıda belirtilen şekilde sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.

2- Hurda plastiğin granüle dönüştürülmesine ilişkin fason hizmetinize ilişkin olarak, hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde müşteriniz adına fatura düzenlemeniz gerekmekte olup, firelere/imalat atıklarına ilişkin olarak müşteriniz adına Vergi Usul Kanununa göre bir belge düzenlenmesi gerekmemektedir.

Ancak söz konusu hizmet faturanızda, faturada bulunması zorunlu bilgilere ilave mahiyette bilgi veya açıklamaya yer verilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

67854564-105[1741-6746]-E.231249

17.08.2020

Konu

:

Hurda plastik malzemelerin granül hale getirilmesinde belge düzeni.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; hurda plastiğin granüle dönüştürülmesine ilişkin fason hizmetiniz kapsamında, sevk irsaliyesi ile işletmenize gelen hurda plastiğin granüle dönüştürülmesinde oluşan fire ve imalat kayıplarına ilişkin bilgilerin, söz konusu hizmetinize ilişkin olarak düzenleyeceğiniz faturada gösterilip gösterilemeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunun,

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...",

- 229 ncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

-  230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)",

- 231 inci maddesinin beşinci bendinde, " Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler...''

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanında, 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (C/e) bölümünde, "Mükelleflerin, yarı mamül veya mamul mallarını, bazı işlemler yapılmak üzre, diğer mükelleflere göndermeleri ve bu mükelleflerden malları geri getirmeleri durumunda götürülen ve geri getirilen mallar için gidiş ve geliş taşımaları sırasında ayrı ayrı sevk irsaliyesi düzenlemeleri zorunludur.

Malların götürülmesinde düzenlenecek sevk irsaliyelerinin müşteriler bölümüne işlemi yapacak kimsenin adı ve soyadı, varsa ticaret ünvanı, vergi dairesi ve hesap numarası ile, yapılacak işin türü (Mesela : "Boyatılmak, tamir etirilmek, parça değiştirmek üzere" şeklinde bir ibare) yazılacak, işlem gördükten sonra malın tekrar taşınmasında düzenlenecek sevk irsaliyelerinin müşteriler bölümüne ise, işlem türü ile işlemi yapana ilişkin bilgiler yazılacaktır.

Ancak, sözkonusu malların işlemi yapacak mükellefler tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde sevk irsaliyesinin, yukarıda belirtilen esaslara göre bu kimseler tarafından düzenleneceği tabiidir." açıklamaları bulunmaktadır.

Buna göre;

1- İşlemden geçirilerek granüle dönüştürülmesini müteakiben mal sahibine gönderilmek üzere hurda plastiğin işletmenize sevki ve işletmenizce granülün hizmet verdiğiniz müşterinize sevki aşamalarında, malın müşteriniz tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde müşterinizce, aksi halde ise tarafınızca yukarıda belirtilen şekilde sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.

2- Hurda plastiğin granüle dönüştürülmesine ilişkin fason hizmetinize ilişkin olarak, hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde müşteriniz adına fatura düzenlemeniz gerekmekte olup, firelere/imalat atıklarına ilişkin olarak müşteriniz adına Vergi Usul Kanununa göre bir belge düzenlenmesi gerekmemektedir.

Ancak söz konusu hizmet faturanızda, faturada bulunması zorunlu bilgilere ilave mahiyette bilgi veya açıklamaya yer verilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

67854564-105[1741-6746]-E.231249

17.08.2020

Konu

:

Hurda plastik malzemelerin granül hale getirilmesinde belge düzeni.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; hurda plastiğin granüle dönüştürülmesine ilişkin fason hizmetiniz kapsamında, sevk irsaliyesi ile işletmenize gelen hurda plastiğin granüle dönüştürülmesinde oluşan fire ve imalat kayıplarına ilişkin bilgilerin, söz konusu hizmetinize ilişkin olarak düzenleyeceğiniz faturada gösterilip gösterilemeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunun,

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...",

- 229 ncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

-  230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)",

- 231 inci maddesinin beşinci bendinde, " Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler...''

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanında, 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (C/e) bölümünde, "Mükelleflerin, yarı mamül veya mamul mallarını, bazı işlemler yapılmak üzre, diğer mükelleflere göndermeleri ve bu mükelleflerden malları geri getirmeleri durumunda götürülen ve geri getirilen mallar için gidiş ve geliş taşımaları sırasında ayrı ayrı sevk irsaliyesi düzenlemeleri zorunludur.

Malların götürülmesinde düzenlenecek sevk irsaliyelerinin müşteriler bölümüne işlemi yapacak kimsenin adı ve soyadı, varsa ticaret ünvanı, vergi dairesi ve hesap numarası ile, yapılacak işin türü (Mesela : "Boyatılmak, tamir etirilmek, parça değiştirmek üzere" şeklinde bir ibare) yazılacak, işlem gördükten sonra malın tekrar taşınmasında düzenlenecek sevk irsaliyelerinin müşteriler bölümüne ise, işlem türü ile işlemi yapana ilişkin bilgiler yazılacaktır.

Ancak, sözkonusu malların işlemi yapacak mükellefler tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde sevk irsaliyesinin, yukarıda belirtilen esaslara göre bu kimseler tarafından düzenleneceği tabiidir." açıklamaları bulunmaktadır.

Buna göre;

1- İşlemden geçirilerek granüle dönüştürülmesini müteakiben mal sahibine gönderilmek üzere hurda plastiğin işletmenize sevki ve işletmenizce granülün hizmet verdiğiniz müşterinize sevki aşamalarında, malın müşteriniz tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde müşterinizce, aksi halde ise tarafınızca yukarıda belirtilen şekilde sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.

2- Hurda plastiğin granüle dönüştürülmesine ilişkin fason hizmetinize ilişkin olarak, hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde müşteriniz adına fatura düzenlemeniz gerekmekte olup, firelere/imalat atıklarına ilişkin olarak müşteriniz adına Vergi Usul Kanununa göre bir belge düzenlenmesi gerekmemektedir.

Ancak söz konusu hizmet faturanızda, faturada bulunması zorunlu bilgilere ilave mahiyette bilgi veya açıklamaya yer verilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20596]-432383

18.06.2020

Konu

:

AVM' de belli tutarda alışveriş yapan müşteriler için yapılacak araç çekilişinde vergilendirme ve belge düzeni.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinize ait alışveriş merkezinde, kiracınız olarak faaliyet gösteren mağazalardan belli tutarlarda alışveriş yapan müşterilere çekiliş düzenleyerek araç vermek istediğiniz, söz konusu aracın şirketinizce tedarik edilerek Milli Piyango İdaresinden alınacak izin kapsamında verileceğinden bahisle söz konusu aracın;

- Faturadaki araç bedeli ve masraflarının gider yazılıp yazılmayacağı, katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı,

- Kazanan talihliye tesliminde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenmesi durumunda hangi bedel üzerinden fatura düzenleneceği, KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı,

- Sorumlu sıfatıyla veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilip verilmeyeceği, verilmesi halinde, beyannameye konu matrahın hangi unsurlardan oluşacağı,

- Faturaya yazılacak olan bedel ile veraset ve intikal beyannamesinde matrah olarak belirlenen tutarın aynı olup olmayacağı

hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirlenmiştir.

Öte yandan, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani gelir veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre, alışveriş merkezinizde kiracınız olan mağazalardan belli tutarda alışveriş yapan kişilere çekilişle araç verilmesi dolayısıyla katlandığınız giderlerin, işin mahiyeti ve genişliği ile uygun olması şartıyla, tahakkuk ve dönemsellik esasları çerçevesinde ilgili dönem kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- 2/1 inci maddesinde, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

- 3/a maddesinde, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin de teslim sayılacağı,

- 10 uncu maddesinin (a) bendinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde malın tesimi veya hizmetin yapılması anında; (b) bendinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

- 27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde belirlenecek emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu,

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

- 30/b maddesinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV nin mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den indirilemeyeceği,

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği

hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan KDV Genel Uygulama Tebliği'nin "I/B-10. Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonlar" başlıklı bölümünde konu hakkında açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, sahibi olduğunuz alışveriş merkezinde kiracılarınız olan mağazalardan alışveriş yapan müşterilere belli harcama tutarı dahilinde çekilişi düzenlenen aracın, çekilişi kazanana tesliminde, tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmekte olup, aracın alımında yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecbur olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, faturanın  malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 267 nci maddesinde emsal bedelinin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin ise ortalama fiyat esasına, maliyet bedeli esasına veya takdir esasına göre tespit edileceği

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, sahibi olduğunuz alışveriş merkezinde kiracılarınız olan mağazalardan belli tutarda alışveriş yapan müşterilere çekiliş sonunda verilecek olan; tescile tabi aracın tesliminden itibaren yedi gün içinde talihli adına, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalar ile KDV matrahına esas bedel ve hesaplanan KDV tutarı gibi bilgilere yer verilmek suretiyle fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

IV- VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre, para ve mal üzerine düzenlenen yarışmalarda kazanılan ikramiyeler de ivazsız intikal kapsamına girdiğinden veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaktadır.

Diğer taraftan, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (e) bendinde, para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında kazanılan ikramiyelerin 4.068 TL'sinin (2017 yılı için) vergiden istisna edileceği, aynı Kanunun 16 ncı maddesinin son fıkrasında da 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunları ile gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin % 10 oranında vergilendirileceği ve ikramiyenin ayni olarak ödenmesi halinde fatura değerinin esas alınacağı belirlenmiştir.

Ayrıca, aynı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında ise 5602 sayılı Kanun kapsamında şans oyunları düzenleyen ilgili kurum ve kuruluşlar ile yarışma ve çekiliş düzenleyen gerçek ve tüzel kişilerin, ikramiye kazananların ikramiyelerinden kesilen vergileri bir beyanname ile bildirmek zorunda oldukları, ikinci fıkrasında da, Kanunun 16 ncı maddesinin son fıkrasına göre kazandıkları ikramiyeler üzerinden vergi tevkifatı yapılanların bu ikramiyeleri için beyanname vermeyecekleri hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 28 Seri No.lu Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "Yarışma ve çekilişlerle ilgili olarak beyanname vermeyecek olanlar" başlıklı 3.4 üncü bölümünde, yarışma ve çekilişlerde kazananlara verilen ikramiyelerin değerinin istisna haddinin altında kalması halinde, bu tutar üzerinden yarışma ve çekilişi düzenleyenlerce vergi tevkif edilmeyeceği ve beyanname verilmeyeceği açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz tarafından yapılacak araç çekilişi sonrası müşteriye teslim edilecek aracın fatura değerinin, 7338 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (e) bendinde yer alan;

-  İstisna haddinin altında kalması halinde, bu tutar üzerinden çekilişi düzenleyenlerce vergi tevkif edilmemesi,

- İstisna haddini aşması halinde, aşan kısım üzerinden %10 oranında vergi tevkifatı yapılması ve tevkif edilen vergilerin, yarışmaların düzenlendiği tarihi izleyen ayın 20 nci günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine beyan edilmesi ve aynı süre içinde ödenmesi

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20596]-432383

18.06.2020

Konu

:

AVM' de belli tutarda alışveriş yapan müşteriler için yapılacak araç çekilişinde vergilendirme ve belge düzeni.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinize ait alışveriş merkezinde, kiracınız olarak faaliyet gösteren mağazalardan belli tutarlarda alışveriş yapan müşterilere çekiliş düzenleyerek araç vermek istediğiniz, söz konusu aracın şirketinizce tedarik edilerek Milli Piyango İdaresinden alınacak izin kapsamında verileceğinden bahisle söz konusu aracın;

- Faturadaki araç bedeli ve masraflarının gider yazılıp yazılmayacağı, katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı,

- Kazanan talihliye tesliminde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenmesi durumunda hangi bedel üzerinden fatura düzenleneceği, KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı,

- Sorumlu sıfatıyla veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilip verilmeyeceği, verilmesi halinde, beyannameye konu matrahın hangi unsurlardan oluşacağı,

- Faturaya yazılacak olan bedel ile veraset ve intikal beyannamesinde matrah olarak belirlenen tutarın aynı olup olmayacağı

hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirlenmiştir.

Öte yandan, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani gelir veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre, alışveriş merkezinizde kiracınız olan mağazalardan belli tutarda alışveriş yapan kişilere çekilişle araç verilmesi dolayısıyla katlandığınız giderlerin, işin mahiyeti ve genişliği ile uygun olması şartıyla, tahakkuk ve dönemsellik esasları çerçevesinde ilgili dönem kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- 2/1 inci maddesinde, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

- 3/a maddesinde, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin de teslim sayılacağı,

- 10 uncu maddesinin (a) bendinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde malın tesimi veya hizmetin yapılması anında; (b) bendinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

- 27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde belirlenecek emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu,

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

- 30/b maddesinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV nin mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den indirilemeyeceği,

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği

hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan KDV Genel Uygulama Tebliği'nin "I/B-10. Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonlar" başlıklı bölümünde konu hakkında açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, sahibi olduğunuz alışveriş merkezinde kiracılarınız olan mağazalardan alışveriş yapan müşterilere belli harcama tutarı dahilinde çekilişi düzenlenen aracın, çekilişi kazanana tesliminde, tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmekte olup, aracın alımında yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecbur olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, faturanın  malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 267 nci maddesinde emsal bedelinin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin ise ortalama fiyat esasına, maliyet bedeli esasına veya takdir esasına göre tespit edileceği

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, sahibi olduğunuz alışveriş merkezinde kiracılarınız olan mağazalardan belli tutarda alışveriş yapan müşterilere çekiliş sonunda verilecek olan; tescile tabi aracın tesliminden itibaren yedi gün içinde talihli adına, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalar ile KDV matrahına esas bedel ve hesaplanan KDV tutarı gibi bilgilere yer verilmek suretiyle fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

IV- VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre, para ve mal üzerine düzenlenen yarışmalarda kazanılan ikramiyeler de ivazsız intikal kapsamına girdiğinden veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaktadır.

Diğer taraftan, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (e) bendinde, para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında kazanılan ikramiyelerin 4.068 TL'sinin (2017 yılı için) vergiden istisna edileceği, aynı Kanunun 16 ncı maddesinin son fıkrasında da 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunları ile gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin % 10 oranında vergilendirileceği ve ikramiyenin ayni olarak ödenmesi halinde fatura değerinin esas alınacağı belirlenmiştir.

Ayrıca, aynı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında ise 5602 sayılı Kanun kapsamında şans oyunları düzenleyen ilgili kurum ve kuruluşlar ile yarışma ve çekiliş düzenleyen gerçek ve tüzel kişilerin, ikramiye kazananların ikramiyelerinden kesilen vergileri bir beyanname ile bildirmek zorunda oldukları, ikinci fıkrasında da, Kanunun 16 ncı maddesinin son fıkrasına göre kazandıkları ikramiyeler üzerinden vergi tevkifatı yapılanların bu ikramiyeleri için beyanname vermeyecekleri hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 28 Seri No.lu Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "Yarışma ve çekilişlerle ilgili olarak beyanname vermeyecek olanlar" başlıklı 3.4 üncü bölümünde, yarışma ve çekilişlerde kazananlara verilen ikramiyelerin değerinin istisna haddinin altında kalması halinde, bu tutar üzerinden yarışma ve çekilişi düzenleyenlerce vergi tevkif edilmeyeceği ve beyanname verilmeyeceği açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz tarafından yapılacak araç çekilişi sonrası müşteriye teslim edilecek aracın fatura değerinin, 7338 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (e) bendinde yer alan;

-  İstisna haddinin altında kalması halinde, bu tutar üzerinden çekilişi düzenleyenlerce vergi tevkif edilmemesi,

- İstisna haddini aşması halinde, aşan kısım üzerinden %10 oranında vergi tevkifatı yapılması ve tevkif edilen vergilerin, yarışmaların düzenlendiği tarihi izleyen ayın 20 nci günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine beyan edilmesi ve aynı süre içinde ödenmesi

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20596]-432383

18.06.2020

Konu

:

AVM' de belli tutarda alışveriş yapan müşteriler için yapılacak araç çekilişinde vergilendirme ve belge düzeni.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinize ait alışveriş merkezinde, kiracınız olarak faaliyet gösteren mağazalardan belli tutarlarda alışveriş yapan müşterilere çekiliş düzenleyerek araç vermek istediğiniz, söz konusu aracın şirketinizce tedarik edilerek Milli Piyango İdaresinden alınacak izin kapsamında verileceğinden bahisle söz konusu aracın;

- Faturadaki araç bedeli ve masraflarının gider yazılıp yazılmayacağı, katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı,

- Kazanan talihliye tesliminde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenmesi durumunda hangi bedel üzerinden fatura düzenleneceği, KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı,

- Sorumlu sıfatıyla veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilip verilmeyeceği, verilmesi halinde, beyannameye konu matrahın hangi unsurlardan oluşacağı,

- Faturaya yazılacak olan bedel ile veraset ve intikal beyannamesinde matrah olarak belirlenen tutarın aynı olup olmayacağı

hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirlenmiştir.

Öte yandan, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani gelir veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre, alışveriş merkezinizde kiracınız olan mağazalardan belli tutarda alışveriş yapan kişilere çekilişle araç verilmesi dolayısıyla katlandığınız giderlerin, işin mahiyeti ve genişliği ile uygun olması şartıyla, tahakkuk ve dönemsellik esasları çerçevesinde ilgili dönem kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- 2/1 inci maddesinde, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

- 3/a maddesinde, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesinin de teslim sayılacağı,

- 10 uncu maddesinin (a) bendinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde malın tesimi veya hizmetin yapılması anında; (b) bendinde, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği,

- 27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde belirlenecek emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu,

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

- 30/b maddesinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV nin mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den indirilemeyeceği,

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği

hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan KDV Genel Uygulama Tebliği'nin "I/B-10. Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonlar" başlıklı bölümünde konu hakkında açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, sahibi olduğunuz alışveriş merkezinde kiracılarınız olan mağazalardan alışveriş yapan müşterilere belli harcama tutarı dahilinde çekilişi düzenlenen aracın, çekilişi kazanana tesliminde, tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmekte olup, aracın alımında yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecbur olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, faturanın  malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 267 nci maddesinde emsal bedelinin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin ise ortalama fiyat esasına, maliyet bedeli esasına veya takdir esasına göre tespit edileceği

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, sahibi olduğunuz alışveriş merkezinde kiracılarınız olan mağazalardan belli tutarda alışveriş yapan müşterilere çekiliş sonunda verilecek olan; tescile tabi aracın tesliminden itibaren yedi gün içinde talihli adına, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalar ile KDV matrahına esas bedel ve hesaplanan KDV tutarı gibi bilgilere yer verilmek suretiyle fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

IV- VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre, para ve mal üzerine düzenlenen yarışmalarda kazanılan ikramiyeler de ivazsız intikal kapsamına girdiğinden veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaktadır.

Diğer taraftan, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (e) bendinde, para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında kazanılan ikramiyelerin 4.068 TL'sinin (2017 yılı için) vergiden istisna edileceği, aynı Kanunun 16 ncı maddesinin son fıkrasında da 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunları ile gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin % 10 oranında vergilendirileceği ve ikramiyenin ayni olarak ödenmesi halinde fatura değerinin esas alınacağı belirlenmiştir.

Ayrıca, aynı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında ise 5602 sayılı Kanun kapsamında şans oyunları düzenleyen ilgili kurum ve kuruluşlar ile yarışma ve çekiliş düzenleyen gerçek ve tüzel kişilerin, ikramiye kazananların ikramiyelerinden kesilen vergileri bir beyanname ile bildirmek zorunda oldukları, ikinci fıkrasında da, Kanunun 16 ncı maddesinin son fıkrasına göre kazandıkları ikramiyeler üzerinden vergi tevkifatı yapılanların bu ikramiyeleri için beyanname vermeyecekleri hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 28 Seri No.lu Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "Yarışma ve çekilişlerle ilgili olarak beyanname vermeyecek olanlar" başlıklı 3.4 üncü bölümünde, yarışma ve çekilişlerde kazananlara verilen ikramiyelerin değerinin istisna haddinin altında kalması halinde, bu tutar üzerinden yarışma ve çekilişi düzenleyenlerce vergi tevkif edilmeyeceği ve beyanname verilmeyeceği açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz tarafından yapılacak araç çekilişi sonrası müşteriye teslim edilecek aracın fatura değerinin, 7338 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (e) bendinde yer alan;

-  İstisna haddinin altında kalması halinde, bu tutar üzerinden çekilişi düzenleyenlerce vergi tevkif edilmemesi,

- İstisna haddini aşması halinde, aşan kısım üzerinden %10 oranında vergi tevkifatı yapılması ve tevkif edilen vergilerin, yarışmaların düzenlendiği tarihi izleyen ayın 20 nci günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine beyan edilmesi ve aynı süre içinde ödenmesi

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-21059]-E.390593

05.06.2020

Konu

:

Sözleşmeye istinaden ödenen damga vergisinin yansıtma faturası ile yansıtılması ve Ba bildirim formuna esas alınıp alınmayacağı hk.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, ticari faaliyetleriniz kapsamında muhtelif firmalardan yapmış olduğunuz mal ve hizmet alımlarına ilişkin imzalanan sözleşmeler üzerinden tahakkuk edecek damga vergisinin tamamının fatura düzenlenmek suretiyle bire bir sözleşmeye taraf olan diğer tarafa yansıtılacağı, söz konusu uygulamanın vergi kanunları açısından nasıl değerlendirileceği, yansıtma faturasının 5.000 TL ve üzerinde olması durumunda mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirimde bulunulup bulunulmayacağı, satıcı ile yapılan sözleşmeye ilişkin damga vergisinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safi Kurum Kazancı" başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde ise, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükümlerine yer verilmiştir.

Kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin (6) numaralı bendinde işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirket faaliyetlerinize ilişkin olarak diğer firmalarla yaptığınız sözleşmelere ilişkin olarak ödediğiniz damga vergisinin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Öte yandan, şirketinizce ödenen damga vergisinin daha sonra sözleşmeye taraf olan satıcı firmalara düzenlenecek bir fatura ile yansıtılan kısmının şirketinizce gelir olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.

II- DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun;

- 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu,

- 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imzalayanlar olduğu,

- 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı,

- 10 uncu maddesinde, belli para teriminin, kâğıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hâsıl edeceği parayı ifade ettiği,

- 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kağıtların vergisinin, ertesi ayın yirminci (371 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yirmiüçüncü) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödeneceği;

- 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birden fazla kişi tarafından imza edilen kâğıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu oldukları; aynı maddenin üçüncü fıkrasında da 22 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunanların, taraf oldukları işlemlere ilişkin kağıtlara ait verginin beyan ve ödenmesinden sorumlu olduğu, verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi durumunda vergi, ceza ve ferileri, vergi için diğer işlem taraflarına rücu hakkı olmak üzere bu fıkrada belirtilen kişilerden alınacağı

hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun, "I- Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (A/1) fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin nispi damga vergisine tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

16, 32, 43 ve 44 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğlerinde, sürekli mükellefiyet tesis ettirecek olan ve ihtiyarilik sağlanan kurum ve kuruluşlar belirtilmiş olup, anonim şirketler zorunlu olarak sürekli mükellefiyet tesis ettirebilecek kurumlar arasında sayılmıştır.

Ayrıca, 43 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "4- Vergi ve cezada sorumluluk" başlıklı bölümünde; Damga Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası çerçevesinde, zorunlu veya ihtiyari olarak sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirenler için taraf oldukları işlemlere ilişkin kağıtlara ait verginin beyan ve ödenmesi bakımından sorumluluk getirildiği, buna göre, zorunlu veya ihtiyari olarak sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettiren mükellefler ile diğer kişiler arasında düzenlenen ve damga vergisine tabi olan kağıtlara ait verginin tamamının sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettiren mükellefler tarafından Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirlenen süre içinde beyan edilip ödeneceği, verginin zamanında beyan edilip ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumunda, vergi, ceza ve ferilerinin işleme taraf olan ve damga vergisini sürekli makbuz verilmesi şekliyle ödemek zorunda olan mükelleflerden alınacağı ancak bu mükelleflerin vergi aslı için karşı tarafa rücu hakkının saklı olduğu açıklanmıştır.

Buna göre;

- Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunan şirketiniz ile süreksiz damga vergisi mükellefiyeti bulunan mükellefler arasında düzenlenen kağıtların damga vergisinin sürekli mükellefiyet tesis ettirmek zorunda olan şirketiniz tarafından,

- Şirketiniz ile sürekli mükellefiyet tesis ettiren mükellefler arasında düzenlenen kağıtların damga vergisinin ise taraflardan herhangi biri tarafından,

beyan edilip ödenmesi gerekmekte olup, söz konusu damga vergisinin beyan edilip ödenmesinden tarafların müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır.

Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinde yer alan "Vergi kanunlariyle kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz." hükmü uyarınca, şirketiniz tarafından ödenen damga vergisinin kağıdın diğer tarafına yansıtılması hususu vergi uygulamalarına ilişkin olmayıp, bu hususun şirketiniz ile ilgili kişiler arasında özel hukuk hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

1) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, faturaya müşterinin adı, ticaret ünvanı, adresi varsa vergi dairesi ve hesap numarasının yazılmasının mecburi olduğu

hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, anılan maddelerdeki müşteri tanımından, malı satın alan veya kendisine iş yapılan gerçek kişi veya tüzel kişi anlaşılmalıdır. Faturanın düzenlenmesinde fatura bedelinin kimin tarafından ödendiği hususu önemli olmayıp, fatura malı satın alan veya kendisine iş yapılan gerçek kişi veya tüzel kişi adına düzenlenmelidir.

Bunun yanı sıra, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş ve işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına ödeme veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir. Bu durumda mükellefler tarafından üçüncü kişiler adına yapılan giderlerin/harcamaların asıl muhatabına, işlemin mahiyetini açıklamaya yönelik şerhleri/ibareleri içerecek şekilde, yansıtma faturası düzenlenmek suretiyle aktarılması sağlanabilmektedir. Söz konusu fatura ekine yansıtmaya konu harcamaya ait belgelerin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Bu çerçevede, ilgide kayıtlı başvurunuzda belirtilen damga vergisinin, sözleşmenin taraflarına fatura düzenlenmek suretiyle yansıtılması/rücu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu durumda düzenlenen faturaya "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu harcamaya ait belgenin bir örneğinin eklenmesi icap etmektedir.

2) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirimleri verme yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile duyurulmuştur. Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilmiş olup, Tebliğin "1.2. Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler" başlıklı bölümünün;

- (1.2.1.) maddesinde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.",

- (1.2.2.) maddesinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Tebliğin "3.2. Bildirimlerin doldurulmasında uyulacak esaslar" başlıklı bölümünün (3.2.4.) maddesinde ise, "Bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar" hükmü ile bildirim verme yükümlülüğü bulunan mükellefler hakkındaki zorunluluk açıklanmıştır.

Buna göre, Form Ba ve Form Bs Bildirimlerinin konusunu, "belirli hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları" oluşturmakta olup, özelge talebine konu olayda ise herhangi bir mal ve/veya hizmet satışının bulunmaması, sadece sözleşmeye istinaden ödenmesi gereken damga vergisi için düzenlenen yansıtma faturasından bahsedilmesi nedeniyle, söz konusu faturanın Form Bs ile bildirilmesi gerekmemektedir.

Bununla birlikte; bildirime konu mal ve/veya hizmet alış/satışının olmaması halinde, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği hükümleri uyarınca, belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde bildirim verme zorunluluğu devam etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-21059]-E.390593

05.06.2020

Konu

:

Sözleşmeye istinaden ödenen damga vergisinin yansıtma faturası ile yansıtılması ve Ba bildirim formuna esas alınıp alınmayacağı hk.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, ticari faaliyetleriniz kapsamında muhtelif firmalardan yapmış olduğunuz mal ve hizmet alımlarına ilişkin imzalanan sözleşmeler üzerinden tahakkuk edecek damga vergisinin tamamının fatura düzenlenmek suretiyle bire bir sözleşmeye taraf olan diğer tarafa yansıtılacağı, söz konusu uygulamanın vergi kanunları açısından nasıl değerlendirileceği, yansıtma faturasının 5.000 TL ve üzerinde olması durumunda mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirimde bulunulup bulunulmayacağı, satıcı ile yapılan sözleşmeye ilişkin damga vergisinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safi Kurum Kazancı" başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde ise, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükümlerine yer verilmiştir.

Kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin (6) numaralı bendinde işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirket faaliyetlerinize ilişkin olarak diğer firmalarla yaptığınız sözleşmelere ilişkin olarak ödediğiniz damga vergisinin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Öte yandan, şirketinizce ödenen damga vergisinin daha sonra sözleşmeye taraf olan satıcı firmalara düzenlenecek bir fatura ile yansıtılan kısmının şirketinizce gelir olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.

II- DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun;

- 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu,

- 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imzalayanlar olduğu,

- 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı,

- 10 uncu maddesinde, belli para teriminin, kâğıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hâsıl edeceği parayı ifade ettiği,

- 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kağıtların vergisinin, ertesi ayın yirminci (371 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yirmiüçüncü) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödeneceği;

- 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birden fazla kişi tarafından imza edilen kâğıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu oldukları; aynı maddenin üçüncü fıkrasında da 22 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunanların, taraf oldukları işlemlere ilişkin kağıtlara ait verginin beyan ve ödenmesinden sorumlu olduğu, verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi durumunda vergi, ceza ve ferileri, vergi için diğer işlem taraflarına rücu hakkı olmak üzere bu fıkrada belirtilen kişilerden alınacağı

hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun, "I- Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (A/1) fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin nispi damga vergisine tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

16, 32, 43 ve 44 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğlerinde, sürekli mükellefiyet tesis ettirecek olan ve ihtiyarilik sağlanan kurum ve kuruluşlar belirtilmiş olup, anonim şirketler zorunlu olarak sürekli mükellefiyet tesis ettirebilecek kurumlar arasında sayılmıştır.

Ayrıca, 43 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "4- Vergi ve cezada sorumluluk" başlıklı bölümünde; Damga Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası çerçevesinde, zorunlu veya ihtiyari olarak sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirenler için taraf oldukları işlemlere ilişkin kağıtlara ait verginin beyan ve ödenmesi bakımından sorumluluk getirildiği, buna göre, zorunlu veya ihtiyari olarak sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettiren mükellefler ile diğer kişiler arasında düzenlenen ve damga vergisine tabi olan kağıtlara ait verginin tamamının sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettiren mükellefler tarafından Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirlenen süre içinde beyan edilip ödeneceği, verginin zamanında beyan edilip ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumunda, vergi, ceza ve ferilerinin işleme taraf olan ve damga vergisini sürekli makbuz verilmesi şekliyle ödemek zorunda olan mükelleflerden alınacağı ancak bu mükelleflerin vergi aslı için karşı tarafa rücu hakkının saklı olduğu açıklanmıştır.

Buna göre;

- Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunan şirketiniz ile süreksiz damga vergisi mükellefiyeti bulunan mükellefler arasında düzenlenen kağıtların damga vergisinin sürekli mükellefiyet tesis ettirmek zorunda olan şirketiniz tarafından,

- Şirketiniz ile sürekli mükellefiyet tesis ettiren mükellefler arasında düzenlenen kağıtların damga vergisinin ise taraflardan herhangi biri tarafından,

beyan edilip ödenmesi gerekmekte olup, söz konusu damga vergisinin beyan edilip ödenmesinden tarafların müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır.

Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinde yer alan "Vergi kanunlariyle kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz." hükmü uyarınca, şirketiniz tarafından ödenen damga vergisinin kağıdın diğer tarafına yansıtılması hususu vergi uygulamalarına ilişkin olmayıp, bu hususun şirketiniz ile ilgili kişiler arasında özel hukuk hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

1) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, faturaya müşterinin adı, ticaret ünvanı, adresi varsa vergi dairesi ve hesap numarasının yazılmasının mecburi olduğu

hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, anılan maddelerdeki müşteri tanımından, malı satın alan veya kendisine iş yapılan gerçek kişi veya tüzel kişi anlaşılmalıdır. Faturanın düzenlenmesinde fatura bedelinin kimin tarafından ödendiği hususu önemli olmayıp, fatura malı satın alan veya kendisine iş yapılan gerçek kişi veya tüzel kişi adına düzenlenmelidir.

Bunun yanı sıra, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş ve işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına ödeme veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir. Bu durumda mükellefler tarafından üçüncü kişiler adına yapılan giderlerin/harcamaların asıl muhatabına, işlemin mahiyetini açıklamaya yönelik şerhleri/ibareleri içerecek şekilde, yansıtma faturası düzenlenmek suretiyle aktarılması sağlanabilmektedir. Söz konusu fatura ekine yansıtmaya konu harcamaya ait belgelerin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Bu çerçevede, ilgide kayıtlı başvurunuzda belirtilen damga vergisinin, sözleşmenin taraflarına fatura düzenlenmek suretiyle yansıtılması/rücu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu durumda düzenlenen faturaya "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu harcamaya ait belgenin bir örneğinin eklenmesi icap etmektedir.

2) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirimleri verme yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile duyurulmuştur. Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilmiş olup, Tebliğin "1.2. Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler" başlıklı bölümünün;

- (1.2.1.) maddesinde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.",

- (1.2.2.) maddesinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Tebliğin "3.2. Bildirimlerin doldurulmasında uyulacak esaslar" başlıklı bölümünün (3.2.4.) maddesinde ise, "Bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar" hükmü ile bildirim verme yükümlülüğü bulunan mükellefler hakkındaki zorunluluk açıklanmıştır.

Buna göre, Form Ba ve Form Bs Bildirimlerinin konusunu, "belirli hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları" oluşturmakta olup, özelge talebine konu olayda ise herhangi bir mal ve/veya hizmet satışının bulunmaması, sadece sözleşmeye istinaden ödenmesi gereken damga vergisi için düzenlenen yansıtma faturasından bahsedilmesi nedeniyle, söz konusu faturanın Form Bs ile bildirilmesi gerekmemektedir.

Bununla birlikte; bildirime konu mal ve/veya hizmet alış/satışının olmaması halinde, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği hükümleri uyarınca, belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde bildirim verme zorunluluğu devam etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-21059]-E.390593

05.06.2020

Konu

:

Sözleşmeye istinaden ödenen damga vergisinin yansıtma faturası ile yansıtılması ve Ba bildirim formuna esas alınıp alınmayacağı hk.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, ticari faaliyetleriniz kapsamında muhtelif firmalardan yapmış olduğunuz mal ve hizmet alımlarına ilişkin imzalanan sözleşmeler üzerinden tahakkuk edecek damga vergisinin tamamının fatura düzenlenmek suretiyle bire bir sözleşmeye taraf olan diğer tarafa yansıtılacağı, söz konusu uygulamanın vergi kanunları açısından nasıl değerlendirileceği, yansıtma faturasının 5.000 TL ve üzerinde olması durumunda mal ve hizmet alımlarına ilişkin bildirimde bulunulup bulunulmayacağı, satıcı ile yapılan sözleşmeye ilişkin damga vergisinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safi Kurum Kazancı" başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde ise, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükümlerine yer verilmiştir.

Kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin (6) numaralı bendinde işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, şirket faaliyetlerinize ilişkin olarak diğer firmalarla yaptığınız sözleşmelere ilişkin olarak ödediğiniz damga vergisinin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Öte yandan, şirketinizce ödenen damga vergisinin daha sonra sözleşmeye taraf olan satıcı firmalara düzenlenecek bir fatura ile yansıtılan kısmının şirketinizce gelir olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.

II- DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun;

- 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu,

- 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imzalayanlar olduğu,

- 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı,

- 10 uncu maddesinde, belli para teriminin, kâğıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hâsıl edeceği parayı ifade ettiği,

- 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kağıtların vergisinin, ertesi ayın yirminci (371 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yirmiüçüncü) günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirileceği ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödeneceği;

- 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birden fazla kişi tarafından imza edilen kâğıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu oldukları; aynı maddenin üçüncü fıkrasında da 22 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunanların, taraf oldukları işlemlere ilişkin kağıtlara ait verginin beyan ve ödenmesinden sorumlu olduğu, verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi durumunda vergi, ceza ve ferileri, vergi için diğer işlem taraflarına rücu hakkı olmak üzere bu fıkrada belirtilen kişilerden alınacağı

hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun, "I- Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (A/1) fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin nispi damga vergisine tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

16, 32, 43 ve 44 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğlerinde, sürekli mükellefiyet tesis ettirecek olan ve ihtiyarilik sağlanan kurum ve kuruluşlar belirtilmiş olup, anonim şirketler zorunlu olarak sürekli mükellefiyet tesis ettirebilecek kurumlar arasında sayılmıştır.

Ayrıca, 43 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "4- Vergi ve cezada sorumluluk" başlıklı bölümünde; Damga Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası çerçevesinde, zorunlu veya ihtiyari olarak sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirenler için taraf oldukları işlemlere ilişkin kağıtlara ait verginin beyan ve ödenmesi bakımından sorumluluk getirildiği, buna göre, zorunlu veya ihtiyari olarak sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettiren mükellefler ile diğer kişiler arasında düzenlenen ve damga vergisine tabi olan kağıtlara ait verginin tamamının sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettiren mükellefler tarafından Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirlenen süre içinde beyan edilip ödeneceği, verginin zamanında beyan edilip ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumunda, vergi, ceza ve ferilerinin işleme taraf olan ve damga vergisini sürekli makbuz verilmesi şekliyle ödemek zorunda olan mükelleflerden alınacağı ancak bu mükelleflerin vergi aslı için karşı tarafa rücu hakkının saklı olduğu açıklanmıştır.

Buna göre;

- Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunan şirketiniz ile süreksiz damga vergisi mükellefiyeti bulunan mükellefler arasında düzenlenen kağıtların damga vergisinin sürekli mükellefiyet tesis ettirmek zorunda olan şirketiniz tarafından,

- Şirketiniz ile sürekli mükellefiyet tesis ettiren mükellefler arasında düzenlenen kağıtların damga vergisinin ise taraflardan herhangi biri tarafından,

beyan edilip ödenmesi gerekmekte olup, söz konusu damga vergisinin beyan edilip ödenmesinden tarafların müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır.

Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinde yer alan "Vergi kanunlariyle kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz." hükmü uyarınca, şirketiniz tarafından ödenen damga vergisinin kağıdın diğer tarafına yansıtılması hususu vergi uygulamalarına ilişkin olmayıp, bu hususun şirketiniz ile ilgili kişiler arasında özel hukuk hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

1) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, faturaya müşterinin adı, ticaret ünvanı, adresi varsa vergi dairesi ve hesap numarasının yazılmasının mecburi olduğu

hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, anılan maddelerdeki müşteri tanımından, malı satın alan veya kendisine iş yapılan gerçek kişi veya tüzel kişi anlaşılmalıdır. Faturanın düzenlenmesinde fatura bedelinin kimin tarafından ödendiği hususu önemli olmayıp, fatura malı satın alan veya kendisine iş yapılan gerçek kişi veya tüzel kişi adına düzenlenmelidir.

Bunun yanı sıra, yansıtma; ticari faaliyet kapsamında bir işlemin yapılmaması, yapılan iş ve işlemlerde bir gelir elde etme veya kar ve zarar beklentisini taşıyacak herhangi bir unsurun bulunmaması, yasal uygulamalar nedeniyle muhatap olunan ya da diğer bir işletme adına ödeme veya tahsilat yapılması durumlarında, yapılan ödeme veya henüz ödeme yapılmamışsa tahakkuk eden bedellerin asıl muhatabına aktarılmasını ifade etmektedir. Bu durumda mükellefler tarafından üçüncü kişiler adına yapılan giderlerin/harcamaların asıl muhatabına, işlemin mahiyetini açıklamaya yönelik şerhleri/ibareleri içerecek şekilde, yansıtma faturası düzenlenmek suretiyle aktarılması sağlanabilmektedir. Söz konusu fatura ekine yansıtmaya konu harcamaya ait belgelerin bir örneğinin eklenmesi işlemin gerçek mahiyetinin tevsiki açısından önem arz etmektedir.

Bu çerçevede, ilgide kayıtlı başvurunuzda belirtilen damga vergisinin, sözleşmenin taraflarına fatura düzenlenmek suretiyle yansıtılması/rücu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu durumda düzenlenen faturaya "fatura muhteviyatı işlemin bir masraf aktarımı olduğu ve masrafların gerçek ilgilisine intikal ettirildiğine" ilişkin bir şerh düşülmesi ve ekine masraf aktarımına konu harcamaya ait belgenin bir örneğinin eklenmesi icap etmektedir.

2) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirimleri verme yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile duyurulmuştur. Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilmiş olup, Tebliğin "1.2. Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler" başlıklı bölümünün;

- (1.2.1.) maddesinde, "Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.",

- (1.2.2.) maddesinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Tebliğin "3.2. Bildirimlerin doldurulmasında uyulacak esaslar" başlıklı bölümünün (3.2.4.) maddesinde ise, "Bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar" hükmü ile bildirim verme yükümlülüğü bulunan mükellefler hakkındaki zorunluluk açıklanmıştır.

Buna göre, Form Ba ve Form Bs Bildirimlerinin konusunu, "belirli hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları" oluşturmakta olup, özelge talebine konu olayda ise herhangi bir mal ve/veya hizmet satışının bulunmaması, sadece sözleşmeye istinaden ödenmesi gereken damga vergisi için düzenlenen yansıtma faturasından bahsedilmesi nedeniyle, söz konusu faturanın Form Bs ile bildirilmesi gerekmemektedir.

Bununla birlikte; bildirime konu mal ve/veya hizmet alış/satışının olmaması halinde, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği hükümleri uyarınca, belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde bildirim verme zorunluluğu devam etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

64597866-130[13/i]-E.22555

29.09.2020

Konu

:

KDV Kanununun (13/i) maddesi kapsamında konut veya iş yeri tesliminde KDV istisnası

 

 

İlgi

:

27/09/2019 tarih ve … sayı ile kayıtlarımıza giren özelge talep formunuz.

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 13/i maddesinde yer alan istisna kapsamında, teslim anında diğer tüm şartların sağlanmış olması ve yurt dışından gelen dövizin söz konusu konut/iş yeri için geldiğinin tevsik edilmesi şartıyla proje aşamasında konut satışı yapılarak teslime kadar geçen sürede bedelin döviz olarak tahsil edilmesinin istisna uygulamasına engel teşkil edip etmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            3065 sayılı KDV Kanununun 13/i maddesinde, konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak Türkiye'ye getirilmek kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye'de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi Türkiye'de olmayan ve bir işyeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla Türkiye'de kazanç elde etmeyen kurumlara yapılan konut veya iş yeri teslimlerinin (Şu kadar ki bentte öngörülen şartları taşımadığı halde istisnanın uygulandığının tespit edilmesi halinde zamanında tahsil edilmeyen vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden mükellef ile birlikte alıcı müteselsilen sorumludur. İstisna kapsamında teslim alınan konut veya iş yerinin bir yıl içerisinde elden çıkarılması halinde zamanında tahsil edilmeyen verginin, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre hesaplanan tecil faiziyle birlikte tapu işleminden önce elden çıkaran tarafından ödenmesi şarttır.) KDV'den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

            KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

            -"İstisna Kapsamına Giren Taşınmazlar" başlıklı (II/B-12.1.1.) bölümünde;

            "3065 sayılı Kanunun (13/i) maddesinde düzenlenen istisnanın kapsamına konut veya iş yeri olarak inşa edilen binalar girmektedir.

            Konut veya iş yerinin bu istisna kapsamında teslime konu edilebilmesi için; konut veya iş yeri olarak inşa edilen binanın yapı ruhsatının bulunması ve alıcıların kullanımına hazır vaziyette fiilen teslim edilmesi şarttır. Kat irtifakı kurulabilen konut veya iş yerlerinde ayrıca kat irtifakının kurulmuş olması gerekir. Yapı ruhsatında konut, dükkan, ofis, büro, rezidans, apart daire, devre mülk ve benzeri olarak tanımlanan konut veya iş yerleri istisna kapsamında değerlendirilir.

            İstisna uygulamasında, kat mülkiyeti kurulan konut veya iş yerlerinin tesliminde fiili teslimin tevsiki aranmaz."

            -"Konut veya İş Yerinin İlk Teslimi" başlıklı (II/B-12.1.2.) bölümünde;

            "3065 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu, bir malın iki veya daha fazla kimse tarafından zincirleme akit yapılmak suretiyle el değiştirmeksizin doğrudan son alıcıya devredilmesi halinde, son alıcıya kadar aradaki safhaların her birinin ayrı birer teslim sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

            İstisna, 1/4/2017 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, konut veya iş yerini inşa eden mükellefin yapacağı ilk teslimde uygulanır. Konut veya iş yerinin inşa edenlerden satın alınarak bir başkasına satılması halinde yapılan konut veya iş yeri teslimi ilk teslim olarak değerlendirilmez.

            …"

            -"Bedelin Türkiye'ye Getirilme Zamanı" başlıklı (II/B-12.2.1.) bölümünde;

            "Konut veya iş yeri tesliminde KDV istisnasının uygulanabilmesi için, bedelin en az %50'sinin satışa ilişkin faturanın düzenlendiği tarihten önce, kalan kısmının da en geç bir yıl içerisinde alıcı tarafından döviz olarak Türkiye'ye getirilerek satıcıya ödenmesi gerekir.

            …"

            -"Bedelin Türkiye'ye Getirildiğinin Tevsiki" başlıklı (II/B-12.2.2.) bölümünde;

            "…

            6824 sayılı Kanunun Resmî Gazete'de yayımlandığı 8/3/2017 tarihinden önce getirilen dövizler, bu istisna kapsamında Türkiye'ye getirilen döviz olarak değerlendirilmez. Ancak, belirli konut veya iş yeri almak amacıyla bu tarihten önce getirilen ve satıcıya ödenen dövizler, tevsik edilmek şartıyla istisna kapsamında teslime konu edilen konut veya işyerlerine ilişkin Türkiye'ye getirilen döviz olarak kabul edilir."

            açıklamalarına yer verilmiştir.

            Buna göre, proje aşamasında satışı gerçekleştirilen konut/işyerlerinin KDV Kanununun 13/i maddesi kapsamında teslimi, satışa konu taşınmazlara ilişkin tapuda alıcı adına kat mülkiyetinin kurulduğu tarih veya kat mülkiyetinin kurulmasından önce alıcıların kullanımına hazır vaziyette fiilen teslim edildiği tarih itibarıyla KDV Genel Uygulama Tebliğinin ilgili bölümünde belirtilen şartların sağlanması halinde mümkün bulunmaktadır.

            Bu kapsamda, proje aşamasında satışı yapılan konut/işyerlerine ilişkin bedelin en az %50'sinin satışa ilişkin faturanın düzenlendiği tarihten önce, kalan kısmının da en geç bir yıl içerisinde alıcı tarafından döviz olarak Türkiye'ye getirilerek satıcıya ödenmesi gerekir. Dolayısıyla, proje aşamasında satışı yapılan ve yukarıda belirtilen teslim tarihi itibarıyla bedeli yurt dışından gelmiş bulunan taşınmazların istisna kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

            Diğer taraftan, 8/3/2017 tarihinden önce getirilen dövizler bu istisna kapsamında Türkiye'ye getirilen döviz olarak değerlendirilmemektedir. Ancak, bu tarihten önce getirilen ve satıcıya ödenen dövizler, teslimi yapılacak belirli konut veya iş yeri ile ilgili olduğunun tevsik edilmesi şartıyla, teslime konu edilen konut veya iş yerlerine ilişkin Türkiye'ye getirilen döviz olarak kabul edilebilecektir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.                         

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

64597866-130[13/i]-E.22555

29.09.2020

Konu

:

KDV Kanununun (13/i) maddesi kapsamında konut veya iş yeri tesliminde KDV istisnası

 

 

İlgi

:

27/09/2019 tarih ve … sayı ile kayıtlarımıza giren özelge talep formunuz.

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 13/i maddesinde yer alan istisna kapsamında, teslim anında diğer tüm şartların sağlanmış olması ve yurt dışından gelen dövizin söz konusu konut/iş yeri için geldiğinin tevsik edilmesi şartıyla proje aşamasında konut satışı yapılarak teslime kadar geçen sürede bedelin döviz olarak tahsil edilmesinin istisna uygulamasına engel teşkil edip etmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            3065 sayılı KDV Kanununun 13/i maddesinde, konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak Türkiye'ye getirilmek kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye'de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi Türkiye'de olmayan ve bir işyeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla Türkiye'de kazanç elde etmeyen kurumlara yapılan konut veya iş yeri teslimlerinin (Şu kadar ki bentte öngörülen şartları taşımadığı halde istisnanın uygulandığının tespit edilmesi halinde zamanında tahsil edilmeyen vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden mükellef ile birlikte alıcı müteselsilen sorumludur. İstisna kapsamında teslim alınan konut veya iş yerinin bir yıl içerisinde elden çıkarılması halinde zamanında tahsil edilmeyen verginin, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre hesaplanan tecil faiziyle birlikte tapu işleminden önce elden çıkaran tarafından ödenmesi şarttır.) KDV'den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

            KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

            -"İstisna Kapsamına Giren Taşınmazlar" başlıklı (II/B-12.1.1.) bölümünde;

            "3065 sayılı Kanunun (13/i) maddesinde düzenlenen istisnanın kapsamına konut veya iş yeri olarak inşa edilen binalar girmektedir.

            Konut veya iş yerinin bu istisna kapsamında teslime konu edilebilmesi için; konut veya iş yeri olarak inşa edilen binanın yapı ruhsatının bulunması ve alıcıların kullanımına hazır vaziyette fiilen teslim edilmesi şarttır. Kat irtifakı kurulabilen konut veya iş yerlerinde ayrıca kat irtifakının kurulmuş olması gerekir. Yapı ruhsatında konut, dükkan, ofis, büro, rezidans, apart daire, devre mülk ve benzeri olarak tanımlanan konut veya iş yerleri istisna kapsamında değerlendirilir.

            İstisna uygulamasında, kat mülkiyeti kurulan konut veya iş yerlerinin tesliminde fiili teslimin tevsiki aranmaz."

            -"Konut veya İş Yerinin İlk Teslimi" başlıklı (II/B-12.1.2.) bölümünde;

            "3065 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu, bir malın iki veya daha fazla kimse tarafından zincirleme akit yapılmak suretiyle el değiştirmeksizin doğrudan son alıcıya devredilmesi halinde, son alıcıya kadar aradaki safhaların her birinin ayrı birer teslim sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

            İstisna, 1/4/2017 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, konut veya iş yerini inşa eden mükellefin yapacağı ilk teslimde uygulanır. Konut veya iş yerinin inşa edenlerden satın alınarak bir başkasına satılması halinde yapılan konut veya iş yeri teslimi ilk teslim olarak değerlendirilmez.

            …"

            -"Bedelin Türkiye'ye Getirilme Zamanı" başlıklı (II/B-12.2.1.) bölümünde;

            "Konut veya iş yeri tesliminde KDV istisnasının uygulanabilmesi için, bedelin en az %50'sinin satışa ilişkin faturanın düzenlendiği tarihten önce, kalan kısmının da en geç bir yıl içerisinde alıcı tarafından döviz olarak Türkiye'ye getirilerek satıcıya ödenmesi gerekir.

            …"

            -"Bedelin Türkiye'ye Getirildiğinin Tevsiki" başlıklı (II/B-12.2.2.) bölümünde;

            "…

            6824 sayılı Kanunun Resmî Gazete'de yayımlandığı 8/3/2017 tarihinden önce getirilen dövizler, bu istisna kapsamında Türkiye'ye getirilen döviz olarak değerlendirilmez. Ancak, belirli konut veya iş yeri almak amacıyla bu tarihten önce getirilen ve satıcıya ödenen dövizler, tevsik edilmek şartıyla istisna kapsamında teslime konu edilen konut veya işyerlerine ilişkin Türkiye'ye getirilen döviz olarak kabul edilir."

            açıklamalarına yer verilmiştir.

            Buna göre, proje aşamasında satışı gerçekleştirilen konut/işyerlerinin KDV Kanununun 13/i maddesi kapsamında teslimi, satışa konu taşınmazlara ilişkin tapuda alıcı adına kat mülkiyetinin kurulduğu tarih veya kat mülkiyetinin kurulmasından önce alıcıların kullanımına hazır vaziyette fiilen teslim edildiği tarih itibarıyla KDV Genel Uygulama Tebliğinin ilgili bölümünde belirtilen şartların sağlanması halinde mümkün bulunmaktadır.

            Bu kapsamda, proje aşamasında satışı yapılan konut/işyerlerine ilişkin bedelin en az %50'sinin satışa ilişkin faturanın düzenlendiği tarihten önce, kalan kısmının da en geç bir yıl içerisinde alıcı tarafından döviz olarak Türkiye'ye getirilerek satıcıya ödenmesi gerekir. Dolayısıyla, proje aşamasında satışı yapılan ve yukarıda belirtilen teslim tarihi itibarıyla bedeli yurt dışından gelmiş bulunan taşınmazların istisna kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

            Diğer taraftan, 8/3/2017 tarihinden önce getirilen dövizler bu istisna kapsamında Türkiye'ye getirilen döviz olarak değerlendirilmemektedir. Ancak, bu tarihten önce getirilen ve satıcıya ödenen dövizler, teslimi yapılacak belirli konut veya iş yeri ile ilgili olduğunun tevsik edilmesi şartıyla, teslime konu edilen konut veya iş yerlerine ilişkin Türkiye'ye getirilen döviz olarak kabul edilebilecektir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.                         

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

64597866-130[13/i]-E.22555

29.09.2020

Konu

:

KDV Kanununun (13/i) maddesi kapsamında konut veya iş yeri tesliminde KDV istisnası

 

 

İlgi

:

27/09/2019 tarih ve … sayı ile kayıtlarımıza giren özelge talep formunuz.

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 13/i maddesinde yer alan istisna kapsamında, teslim anında diğer tüm şartların sağlanmış olması ve yurt dışından gelen dövizin söz konusu konut/iş yeri için geldiğinin tevsik edilmesi şartıyla proje aşamasında konut satışı yapılarak teslime kadar geçen sürede bedelin döviz olarak tahsil edilmesinin istisna uygulamasına engel teşkil edip etmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            3065 sayılı KDV Kanununun 13/i maddesinde, konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak Türkiye'ye getirilmek kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye'de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi Türkiye'de olmayan ve bir işyeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla Türkiye'de kazanç elde etmeyen kurumlara yapılan konut veya iş yeri teslimlerinin (Şu kadar ki bentte öngörülen şartları taşımadığı halde istisnanın uygulandığının tespit edilmesi halinde zamanında tahsil edilmeyen vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden mükellef ile birlikte alıcı müteselsilen sorumludur. İstisna kapsamında teslim alınan konut veya iş yerinin bir yıl içerisinde elden çıkarılması halinde zamanında tahsil edilmeyen verginin, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre hesaplanan tecil faiziyle birlikte tapu işleminden önce elden çıkaran tarafından ödenmesi şarttır.) KDV'den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

            KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

            -"İstisna Kapsamına Giren Taşınmazlar" başlıklı (II/B-12.1.1.) bölümünde;

            "3065 sayılı Kanunun (13/i) maddesinde düzenlenen istisnanın kapsamına konut veya iş yeri olarak inşa edilen binalar girmektedir.

            Konut veya iş yerinin bu istisna kapsamında teslime konu edilebilmesi için; konut veya iş yeri olarak inşa edilen binanın yapı ruhsatının bulunması ve alıcıların kullanımına hazır vaziyette fiilen teslim edilmesi şarttır. Kat irtifakı kurulabilen konut veya iş yerlerinde ayrıca kat irtifakının kurulmuş olması gerekir. Yapı ruhsatında konut, dükkan, ofis, büro, rezidans, apart daire, devre mülk ve benzeri olarak tanımlanan konut veya iş yerleri istisna kapsamında değerlendirilir.

            İstisna uygulamasında, kat mülkiyeti kurulan konut veya iş yerlerinin tesliminde fiili teslimin tevsiki aranmaz."

            -"Konut veya İş Yerinin İlk Teslimi" başlıklı (II/B-12.1.2.) bölümünde;

            "3065 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu, bir malın iki veya daha fazla kimse tarafından zincirleme akit yapılmak suretiyle el değiştirmeksizin doğrudan son alıcıya devredilmesi halinde, son alıcıya kadar aradaki safhaların her birinin ayrı birer teslim sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

            İstisna, 1/4/2017 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, konut veya iş yerini inşa eden mükellefin yapacağı ilk teslimde uygulanır. Konut veya iş yerinin inşa edenlerden satın alınarak bir başkasına satılması halinde yapılan konut veya iş yeri teslimi ilk teslim olarak değerlendirilmez.

            …"

            -"Bedelin Türkiye'ye Getirilme Zamanı" başlıklı (II/B-12.2.1.) bölümünde;

            "Konut veya iş yeri tesliminde KDV istisnasının uygulanabilmesi için, bedelin en az %50'sinin satışa ilişkin faturanın düzenlendiği tarihten önce, kalan kısmının da en geç bir yıl içerisinde alıcı tarafından döviz olarak Türkiye'ye getirilerek satıcıya ödenmesi gerekir.

            …"

            -"Bedelin Türkiye'ye Getirildiğinin Tevsiki" başlıklı (II/B-12.2.2.) bölümünde;

            "…

            6824 sayılı Kanunun Resmî Gazete'de yayımlandığı 8/3/2017 tarihinden önce getirilen dövizler, bu istisna kapsamında Türkiye'ye getirilen döviz olarak değerlendirilmez. Ancak, belirli konut veya iş yeri almak amacıyla bu tarihten önce getirilen ve satıcıya ödenen dövizler, tevsik edilmek şartıyla istisna kapsamında teslime konu edilen konut veya işyerlerine ilişkin Türkiye'ye getirilen döviz olarak kabul edilir."

            açıklamalarına yer verilmiştir.

            Buna göre, proje aşamasında satışı gerçekleştirilen konut/işyerlerinin KDV Kanununun 13/i maddesi kapsamında teslimi, satışa konu taşınmazlara ilişkin tapuda alıcı adına kat mülkiyetinin kurulduğu tarih veya kat mülkiyetinin kurulmasından önce alıcıların kullanımına hazır vaziyette fiilen teslim edildiği tarih itibarıyla KDV Genel Uygulama Tebliğinin ilgili bölümünde belirtilen şartların sağlanması halinde mümkün bulunmaktadır.

            Bu kapsamda, proje aşamasında satışı yapılan konut/işyerlerine ilişkin bedelin en az %50'sinin satışa ilişkin faturanın düzenlendiği tarihten önce, kalan kısmının da en geç bir yıl içerisinde alıcı tarafından döviz olarak Türkiye'ye getirilerek satıcıya ödenmesi gerekir. Dolayısıyla, proje aşamasında satışı yapılan ve yukarıda belirtilen teslim tarihi itibarıyla bedeli yurt dışından gelmiş bulunan taşınmazların istisna kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

            Diğer taraftan, 8/3/2017 tarihinden önce getirilen dövizler bu istisna kapsamında Türkiye'ye getirilen döviz olarak değerlendirilmemektedir. Ancak, bu tarihten önce getirilen ve satıcıya ödenen dövizler, teslimi yapılacak belirli konut veya iş yeri ile ilgili olduğunun tevsik edilmesi şartıyla, teslime konu edilen konut veya iş yerlerine ilişkin Türkiye'ye getirilen döviz olarak kabul edilebilecektir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.                         

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

41931384-130[29-2016-61]-42479

02.11.2020

Konu

:

Adi Ortaklık Kurulmadan Önce Ortaklar Adına Kesilen Faturaların Adi Ortaklıkta Kullanımı

 

İlgi

:

13/12/2016 tarih ve … kayıt sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun ve ortaklığınıza ait mükellefiyet sicil kaydının incelenmesinden, 16/11/2016 tarihinde … ve … olmak üzere iki gerçek kişiden oluşan adi ortaklık mükellefiyeti tesis edildiği, adi ortaklığın konusunun, özel muayenehanelerde sağlanan diş hekimliği uygulama faaliyetleri olduğu ve mükellefiyet tesis edilmeden önce gerçekleşen alımlarınız nedeniyle ortaklardan biri adına düzenlenen faturaların yasal defterlere kaydının nasıl yapılacağı ve faturalardaki katma değer vergisinin (KDV) ortaklığın KDV beyannamesinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hakkında Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- (3/B) maddesinde, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.",

- 174 üncü maddesinde, "Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.",

- 219 uncu maddesinde, "Muameleler defterlere zamanında kaydedilir.

Şöyle ki:

1.Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

2.Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

3.Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.",

- Geçici 5 inci maddesinde, "Bu kanunun mer'iyete girdiği tarihte veya müteakip yıllarda ticari, zirai veya mesleki kazançları dolayısiyle yeniden Gelir Vergisine girecek veya basit usulden gerçek usule geçecek olan mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerlenir. Şu kadar ki, bu kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş veya gerçek usule geçiş tarihi arasındaki yıllara ait amortismanlar tutarı bu değerden düşülür ve bakiyesinin amortismanına devam olunur.

…"

 hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların, esas itibariyle, Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen belgelerden biri ile tevsik edilmesi aranmaktadır.

Buna göre, adi ortaklığınıza mükellefiyet tesis ettirilmeden önce, adi ortaklık olarak yürüteceğiniz faaliyetinize ilişkin satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlere ait bulunan ve ortaklarınız adına düzenlenen belgelerin, işe başlanılmasını müteakip 213 sayılı Kanunun 219 uncu maddesine uygun olarak kayıtlara intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ancak, söz konusu durumda, adi ortaklık mükellefiyetinin tesis edilmesinden evvel iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin 213 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesine uygun olarak adi ortaklık envanterine dahil edilmesi ve amortisman uygulamasına konu edilmesi gerekmektedir.                 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır." hükmü yer almakta olup, Kanunun 68 inci maddesinde ise serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler sayılmıştır.

Borçlar Kanununun 620 nci maddesinde adi ortaklık, iki veya daha çok kişinin bir sözleşmeye dayanarak, ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. Adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmektedir. Adi ortaklıkların ortaya çıkan kar veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir.

Bu hükümlere göre; özel muayenehanelerde sağlanan diş hekimliği uygulama faaliyeti nedeniyle kurulan Adi Ortaklığınızın ve Ortaklığınıza bağlı çalışan ortakların elde ettiği kazancın serbest meslek kazancı olarak kabul edilerek, ortakların serbest meslek faaliyeti neticesinde elde ettikleri kazançlardan dolayı ayrı ayrı gelir vergisi, ortaklık adına Katma Değer Vergisi ile Gelir Stopaj Vergisi yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerekmekte olup adi ortaklıktan elde edilen kar veya zararın, ortaklıktaki hisseler oranında paylaşılarak serbest meslek kazancına ilişkin genel esaslar çerçevesinde beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Ortaklığınız adına yapılan mükellefiyet tesisi tarihinden önce her iki ortağınız tarafından diş hekimliği faaliyeti nedeniyle verilen hizmetlerin serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmekte olup bu faaliyetler dolayısıyla yapılan giderlerin, Ortaklığınıza ait bir gider niteliğinde olmaması ve adi ortaklık adına belgelendirilmemesi halinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, Ortaklık adına mükellefiyet tesis ettirilmeden önce yapılan gider ve harcamaların, ortakların kendi şahsi işleri ile ilgili olmaması, yeni kurulan ortaklığın faaliyetinin yürütülmesi ile ilgili olması kaydıyla Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesine göre serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

KDV KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:  

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-29/1 inci maddesinin (a) bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

-29/3 üncü maddesinde; indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği (7104 sayılı Kanun ile değişmeden önceki şekli),

-34/1 inci maddesinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği

 hükme bağlanmıştır.

 Konu ile ilgili olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Adi Ortaklıklarda Vergileme" başlıklı (I/B-7.) bölümünde;

 "KDV uygulamasında adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerinin ortaklarından ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekir.

...

KDV yönünden işletme bazında değerlendirilen adi ortaklıklarda, KDV beyannamesi ortaklık adına düzenlenir ve ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle ilgili vergi dairesine verilir. Ortakların verginin ödenmesi bakımından müteselsil sorumluluk taşımaları nedeniyle, ortakların adı, soyadı, adresleri ve bağlı bulundukları vergi dairelerini gösteren bir liste vergi dairesine verilir. Listede yer alan bilgilerde değişiklik olması halinde bu değişikliler de vergi dairesine bildirilir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; adi ortaklık adına mükellefiyet tesis edilmeden önce gerçekleşen alımlar nedeniyle ortaklardan biri adına düzenlenen belgelerde gösterilen KDV'nin, söz konusu alımların ortakların kendi şahsi işleri ile ilgili olmaması ve ortaklar tarafından varsa kendi KDV beyannamelerinde indirim konusu yapılmamış olması, yeni kurulan ortaklık faaliyetinin yürütülmesine ilişkin olması, belgelerin işe başlanılmasını müteakip Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca öngörülen sürede yasal defterlere kaydedilmesi ve (özelge talep tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve işlemlere konu dönemde geçerli olan düzenlemeye göre) vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılının aşılmaması şartıyla ortaklık tarafından indirime konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

41931384-130[29-2016-61]-42479

02.11.2020

Konu

:

Adi Ortaklık Kurulmadan Önce Ortaklar Adına Kesilen Faturaların Adi Ortaklıkta Kullanımı

 

İlgi

:

13/12/2016 tarih ve … kayıt sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun ve ortaklığınıza ait mükellefiyet sicil kaydının incelenmesinden, 16/11/2016 tarihinde … ve … olmak üzere iki gerçek kişiden oluşan adi ortaklık mükellefiyeti tesis edildiği, adi ortaklığın konusunun, özel muayenehanelerde sağlanan diş hekimliği uygulama faaliyetleri olduğu ve mükellefiyet tesis edilmeden önce gerçekleşen alımlarınız nedeniyle ortaklardan biri adına düzenlenen faturaların yasal defterlere kaydının nasıl yapılacağı ve faturalardaki katma değer vergisinin (KDV) ortaklığın KDV beyannamesinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hakkında Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- (3/B) maddesinde, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.",

- 174 üncü maddesinde, "Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.",

- 219 uncu maddesinde, "Muameleler defterlere zamanında kaydedilir.

Şöyle ki:

1.Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

2.Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

3.Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.",

- Geçici 5 inci maddesinde, "Bu kanunun mer'iyete girdiği tarihte veya müteakip yıllarda ticari, zirai veya mesleki kazançları dolayısiyle yeniden Gelir Vergisine girecek veya basit usulden gerçek usule geçecek olan mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerlenir. Şu kadar ki, bu kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş veya gerçek usule geçiş tarihi arasındaki yıllara ait amortismanlar tutarı bu değerden düşülür ve bakiyesinin amortismanına devam olunur.

…"

 hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların, esas itibariyle, Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen belgelerden biri ile tevsik edilmesi aranmaktadır.

Buna göre, adi ortaklığınıza mükellefiyet tesis ettirilmeden önce, adi ortaklık olarak yürüteceğiniz faaliyetinize ilişkin satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlere ait bulunan ve ortaklarınız adına düzenlenen belgelerin, işe başlanılmasını müteakip 213 sayılı Kanunun 219 uncu maddesine uygun olarak kayıtlara intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ancak, söz konusu durumda, adi ortaklık mükellefiyetinin tesis edilmesinden evvel iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin 213 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesine uygun olarak adi ortaklık envanterine dahil edilmesi ve amortisman uygulamasına konu edilmesi gerekmektedir.                 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır." hükmü yer almakta olup, Kanunun 68 inci maddesinde ise serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler sayılmıştır.

Borçlar Kanununun 620 nci maddesinde adi ortaklık, iki veya daha çok kişinin bir sözleşmeye dayanarak, ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. Adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmektedir. Adi ortaklıkların ortaya çıkan kar veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir.

Bu hükümlere göre; özel muayenehanelerde sağlanan diş hekimliği uygulama faaliyeti nedeniyle kurulan Adi Ortaklığınızın ve Ortaklığınıza bağlı çalışan ortakların elde ettiği kazancın serbest meslek kazancı olarak kabul edilerek, ortakların serbest meslek faaliyeti neticesinde elde ettikleri kazançlardan dolayı ayrı ayrı gelir vergisi, ortaklık adına Katma Değer Vergisi ile Gelir Stopaj Vergisi yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerekmekte olup adi ortaklıktan elde edilen kar veya zararın, ortaklıktaki hisseler oranında paylaşılarak serbest meslek kazancına ilişkin genel esaslar çerçevesinde beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Ortaklığınız adına yapılan mükellefiyet tesisi tarihinden önce her iki ortağınız tarafından diş hekimliği faaliyeti nedeniyle verilen hizmetlerin serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmekte olup bu faaliyetler dolayısıyla yapılan giderlerin, Ortaklığınıza ait bir gider niteliğinde olmaması ve adi ortaklık adına belgelendirilmemesi halinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, Ortaklık adına mükellefiyet tesis ettirilmeden önce yapılan gider ve harcamaların, ortakların kendi şahsi işleri ile ilgili olmaması, yeni kurulan ortaklığın faaliyetinin yürütülmesi ile ilgili olması kaydıyla Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesine göre serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

KDV KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:  

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-29/1 inci maddesinin (a) bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

-29/3 üncü maddesinde; indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği (7104 sayılı Kanun ile değişmeden önceki şekli),

-34/1 inci maddesinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği

 hükme bağlanmıştır.

 Konu ile ilgili olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Adi Ortaklıklarda Vergileme" başlıklı (I/B-7.) bölümünde;

 "KDV uygulamasında adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerinin ortaklarından ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekir.

...

KDV yönünden işletme bazında değerlendirilen adi ortaklıklarda, KDV beyannamesi ortaklık adına düzenlenir ve ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle ilgili vergi dairesine verilir. Ortakların verginin ödenmesi bakımından müteselsil sorumluluk taşımaları nedeniyle, ortakların adı, soyadı, adresleri ve bağlı bulundukları vergi dairelerini gösteren bir liste vergi dairesine verilir. Listede yer alan bilgilerde değişiklik olması halinde bu değişikliler de vergi dairesine bildirilir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; adi ortaklık adına mükellefiyet tesis edilmeden önce gerçekleşen alımlar nedeniyle ortaklardan biri adına düzenlenen belgelerde gösterilen KDV'nin, söz konusu alımların ortakların kendi şahsi işleri ile ilgili olmaması ve ortaklar tarafından varsa kendi KDV beyannamelerinde indirim konusu yapılmamış olması, yeni kurulan ortaklık faaliyetinin yürütülmesine ilişkin olması, belgelerin işe başlanılmasını müteakip Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca öngörülen sürede yasal defterlere kaydedilmesi ve (özelge talep tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve işlemlere konu dönemde geçerli olan düzenlemeye göre) vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılının aşılmaması şartıyla ortaklık tarafından indirime konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

41931384-130[29-2016-61]-42479

02.11.2020

Konu

:

Adi Ortaklık Kurulmadan Önce Ortaklar Adına Kesilen Faturaların Adi Ortaklıkta Kullanımı

 

İlgi

:

13/12/2016 tarih ve … kayıt sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun ve ortaklığınıza ait mükellefiyet sicil kaydının incelenmesinden, 16/11/2016 tarihinde … ve … olmak üzere iki gerçek kişiden oluşan adi ortaklık mükellefiyeti tesis edildiği, adi ortaklığın konusunun, özel muayenehanelerde sağlanan diş hekimliği uygulama faaliyetleri olduğu ve mükellefiyet tesis edilmeden önce gerçekleşen alımlarınız nedeniyle ortaklardan biri adına düzenlenen faturaların yasal defterlere kaydının nasıl yapılacağı ve faturalardaki katma değer vergisinin (KDV) ortaklığın KDV beyannamesinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hakkında Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- (3/B) maddesinde, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.",

- 174 üncü maddesinde, "Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.",

- 219 uncu maddesinde, "Muameleler defterlere zamanında kaydedilir.

Şöyle ki:

1.Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

2.Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

3.Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir.",

- Geçici 5 inci maddesinde, "Bu kanunun mer'iyete girdiği tarihte veya müteakip yıllarda ticari, zirai veya mesleki kazançları dolayısiyle yeniden Gelir Vergisine girecek veya basit usulden gerçek usule geçecek olan mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerlenir. Şu kadar ki, bu kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş veya gerçek usule geçiş tarihi arasındaki yıllara ait amortismanlar tutarı bu değerden düşülür ve bakiyesinin amortismanına devam olunur.

…"

 hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların, esas itibariyle, Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenen belgelerden biri ile tevsik edilmesi aranmaktadır.

Buna göre, adi ortaklığınıza mükellefiyet tesis ettirilmeden önce, adi ortaklık olarak yürüteceğiniz faaliyetinize ilişkin satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlere ait bulunan ve ortaklarınız adına düzenlenen belgelerin, işe başlanılmasını müteakip 213 sayılı Kanunun 219 uncu maddesine uygun olarak kayıtlara intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ancak, söz konusu durumda, adi ortaklık mükellefiyetinin tesis edilmesinden evvel iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin 213 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesine uygun olarak adi ortaklık envanterine dahil edilmesi ve amortisman uygulamasına konu edilmesi gerekmektedir.                 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır." hükmü yer almakta olup, Kanunun 68 inci maddesinde ise serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler sayılmıştır.

Borçlar Kanununun 620 nci maddesinde adi ortaklık, iki veya daha çok kişinin bir sözleşmeye dayanarak, ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. Adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmektedir. Adi ortaklıkların ortaya çıkan kar veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir.

Bu hükümlere göre; özel muayenehanelerde sağlanan diş hekimliği uygulama faaliyeti nedeniyle kurulan Adi Ortaklığınızın ve Ortaklığınıza bağlı çalışan ortakların elde ettiği kazancın serbest meslek kazancı olarak kabul edilerek, ortakların serbest meslek faaliyeti neticesinde elde ettikleri kazançlardan dolayı ayrı ayrı gelir vergisi, ortaklık adına Katma Değer Vergisi ile Gelir Stopaj Vergisi yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerekmekte olup adi ortaklıktan elde edilen kar veya zararın, ortaklıktaki hisseler oranında paylaşılarak serbest meslek kazancına ilişkin genel esaslar çerçevesinde beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Ortaklığınız adına yapılan mükellefiyet tesisi tarihinden önce her iki ortağınız tarafından diş hekimliği faaliyeti nedeniyle verilen hizmetlerin serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmekte olup bu faaliyetler dolayısıyla yapılan giderlerin, Ortaklığınıza ait bir gider niteliğinde olmaması ve adi ortaklık adına belgelendirilmemesi halinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, Ortaklık adına mükellefiyet tesis ettirilmeden önce yapılan gider ve harcamaların, ortakların kendi şahsi işleri ile ilgili olmaması, yeni kurulan ortaklığın faaliyetinin yürütülmesi ile ilgili olması kaydıyla Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesine göre serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

KDV KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:  

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-29/1 inci maddesinin (a) bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

-29/3 üncü maddesinde; indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği (7104 sayılı Kanun ile değişmeden önceki şekli),

-34/1 inci maddesinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği

 hükme bağlanmıştır.

 Konu ile ilgili olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Adi Ortaklıklarda Vergileme" başlıklı (I/B-7.) bölümünde;

 "KDV uygulamasında adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerinin ortaklarından ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekir.

...

KDV yönünden işletme bazında değerlendirilen adi ortaklıklarda, KDV beyannamesi ortaklık adına düzenlenir ve ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle ilgili vergi dairesine verilir. Ortakların verginin ödenmesi bakımından müteselsil sorumluluk taşımaları nedeniyle, ortakların adı, soyadı, adresleri ve bağlı bulundukları vergi dairelerini gösteren bir liste vergi dairesine verilir. Listede yer alan bilgilerde değişiklik olması halinde bu değişikliler de vergi dairesine bildirilir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; adi ortaklık adına mükellefiyet tesis edilmeden önce gerçekleşen alımlar nedeniyle ortaklardan biri adına düzenlenen belgelerde gösterilen KDV'nin, söz konusu alımların ortakların kendi şahsi işleri ile ilgili olmaması ve ortaklar tarafından varsa kendi KDV beyannamelerinde indirim konusu yapılmamış olması, yeni kurulan ortaklık faaliyetinin yürütülmesine ilişkin olması, belgelerin işe başlanılmasını müteakip Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca öngörülen sürede yasal defterlere kaydedilmesi ve (özelge talep tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve işlemlere konu dönemde geçerli olan düzenlemeye göre) vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılının aşılmaması şartıyla ortaklık tarafından indirime konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sayfalar