Buradasınız

Madde 227 İspat Edici Kağıtlar

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 39044742-180-143728

Konu : Elektronik para transferi hizmetinin vergilendirilmesi ve belgelendirilmesi

…..

İlgi : ..… tarihli ve ….. evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin 6493 sayılı "Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun" kapsamında para transferi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunduğu, ödeme kuruluşlarının ödeme hizmetlerinde bulunmasının anılan Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) iznine tabi olduğu, bu kapsamda Şirketinizce Türkiye'de ödeme hizmeti sağlamak ve lisans almak üzere BDDK'ya faaliyet izni başvurusunda bulunmak için gerekli hazırlıkların tamamlandığı belirtilerek, söz konusu hizmetin katma değer vergisi (KDV) veya banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) hangisine tabi olduğu ile dekont düzenlemek suretiyle belgelendirmenin yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

Vergi Usul Kanunu Yönünden

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde "Banka"nın, mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" başlıklı (A) bölümünde ise; bankaların, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları Tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak fatura yerine düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyecekleri belirtilmiştir.

435 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Finansman Şirketlerinin Düzenleyeceği Belge" başlıklı (2.) bölümünde ise 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve

Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansman şirketlerinin BSMV'ye tabi bütün hizmet veya satışlarını fatura yerine geçmek üzere düzenleyecekleri dekontlarla tevsik edecekleri düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, banka veya finansman şirketi olarak faaliyet göstermeyen, 6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan/bulunacak olan Şirketinizin teslim ve hizmetlerinin fatura düzenlenmek suretiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Yönünden

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği, 31 inci maddesinde ise BSMV'nin matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konu hakkında 11.03.2017 tarihli ve 30004 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "Elektronik para ve ödeme kuruluşlarının mükellefiyeti ve matrah" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, "6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar." açıklaması yer almaktadır. Öte yandan, anılan Tebliğin muhtelif maddelerinde farklı ödemeye aracılık işlemlerinin ne şekilde vergilendirileceğine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, 6493 sayılı Kanun kapsamında para havalesi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunan/bulunacak olan Şirketinizin sunduğu söz konusu ödeme hizmetleri karşılığında lehe aldığı tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

 

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 39044742-180-143728

Konu : Elektronik para transferi hizmetinin vergilendirilmesi ve belgelendirilmesi

…..

İlgi : ..… tarihli ve ….. evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin 6493 sayılı "Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun" kapsamında para transferi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunduğu, ödeme kuruluşlarının ödeme hizmetlerinde bulunmasının anılan Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) iznine tabi olduğu, bu kapsamda Şirketinizce Türkiye'de ödeme hizmeti sağlamak ve lisans almak üzere BDDK'ya faaliyet izni başvurusunda bulunmak için gerekli hazırlıkların tamamlandığı belirtilerek, söz konusu hizmetin katma değer vergisi (KDV) veya banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) hangisine tabi olduğu ile dekont düzenlemek suretiyle belgelendirmenin yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

Vergi Usul Kanunu Yönünden

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde "Banka"nın, mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" başlıklı (A) bölümünde ise; bankaların, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları Tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak fatura yerine düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyecekleri belirtilmiştir.

435 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Finansman Şirketlerinin Düzenleyeceği Belge" başlıklı (2.) bölümünde ise 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve

Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansman şirketlerinin BSMV'ye tabi bütün hizmet veya satışlarını fatura yerine geçmek üzere düzenleyecekleri dekontlarla tevsik edecekleri düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, banka veya finansman şirketi olarak faaliyet göstermeyen, 6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan/bulunacak olan Şirketinizin teslim ve hizmetlerinin fatura düzenlenmek suretiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Yönünden

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği, 31 inci maddesinde ise BSMV'nin matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konu hakkında 11.03.2017 tarihli ve 30004 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "Elektronik para ve ödeme kuruluşlarının mükellefiyeti ve matrah" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, "6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar." açıklaması yer almaktadır. Öte yandan, anılan Tebliğin muhtelif maddelerinde farklı ödemeye aracılık işlemlerinin ne şekilde vergilendirileceğine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, 6493 sayılı Kanun kapsamında para havalesi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunan/bulunacak olan Şirketinizin sunduğu söz konusu ödeme hizmetleri karşılığında lehe aldığı tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

 

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 39044742-180-143728

Konu : Elektronik para transferi hizmetinin vergilendirilmesi ve belgelendirilmesi

…..

İlgi : ..… tarihli ve ….. evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin 6493 sayılı "Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun" kapsamında para transferi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunduğu, ödeme kuruluşlarının ödeme hizmetlerinde bulunmasının anılan Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) iznine tabi olduğu, bu kapsamda Şirketinizce Türkiye'de ödeme hizmeti sağlamak ve lisans almak üzere BDDK'ya faaliyet izni başvurusunda bulunmak için gerekli hazırlıkların tamamlandığı belirtilerek, söz konusu hizmetin katma değer vergisi (KDV) veya banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) hangisine tabi olduğu ile dekont düzenlemek suretiyle belgelendirmenin yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

Vergi Usul Kanunu Yönünden

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde "Banka"nın, mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" başlıklı (A) bölümünde ise; bankaların, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları Tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak fatura yerine düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyecekleri belirtilmiştir.

435 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Finansman Şirketlerinin Düzenleyeceği Belge" başlıklı (2.) bölümünde ise 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve

Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansman şirketlerinin BSMV'ye tabi bütün hizmet veya satışlarını fatura yerine geçmek üzere düzenleyecekleri dekontlarla tevsik edecekleri düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, banka veya finansman şirketi olarak faaliyet göstermeyen, 6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan/bulunacak olan Şirketinizin teslim ve hizmetlerinin fatura düzenlenmek suretiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Yönünden

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği, 31 inci maddesinde ise BSMV'nin matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konu hakkında 11.03.2017 tarihli ve 30004 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "Elektronik para ve ödeme kuruluşlarının mükellefiyeti ve matrah" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, "6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar." açıklaması yer almaktadır. Öte yandan, anılan Tebliğin muhtelif maddelerinde farklı ödemeye aracılık işlemlerinin ne şekilde vergilendirileceğine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, 6493 sayılı Kanun kapsamında para havalesi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunan/bulunacak olan Şirketinizin sunduğu söz konusu ödeme hizmetleri karşılığında lehe aldığı tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

 

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20954]-E.868784

28.09.2018

Konu

:

Türkiye'de mukim olmayan yabancı müşterilerden yapılan tahsilatların tevsik zorunluluğu kapsamında olup olmadığı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; kurumlar vergisi mükellefi olarak inşaat, taahhüt, otel ve benzeri konaklama tesisleri işletmeciliği alanlarında faaliyette bulunduğunuz, otel ve benzeri tesislerinizde Türkiye'de mukim olmayan yabancılara da hizmet verdiğiniz, Türkiye' de mukim olmayan yabancı müşterilerinizin bir kısmının konaklama ücretini nakit olarak ödemek istediklerinden bahisle, bu müşterilerinizden mal ve hizmet bedeli olarak yapılan tahsilat ve ödemelerin, banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşüne başvurduğunuz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesi hükmüne göre, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kağıtların tevsiki mecburidir.

Mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinde, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsiki uygulamasının usul ve esasları 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Bu bağlamda, tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarların, serbest meslek erbabının, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarların, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin ve vergiden muaf esnafın, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemeleri girmekte olup, yine mezkûr Tebliğde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Söz konusu Tebliğin;

- "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünde, "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.",

açıklamaları yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Türkiye'de mukim olmayan yabancılara yapacağınız mal ve hizmet teslimlerinize ilişkin olarak bu kişilerce bedelin Türkiye'de ödenmek istenilmesi durumunda söz konusu bedelin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, bahse konu ödemelerin/tahsilatların aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılmaması durumunda, ilgililere Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi kapsamında ceza tatbik edileceği tabiidir.  

Bilgi edinilmesini rica ederim.        

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20954]-E.868784

28.09.2018

Konu

:

Türkiye'de mukim olmayan yabancı müşterilerden yapılan tahsilatların tevsik zorunluluğu kapsamında olup olmadığı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; kurumlar vergisi mükellefi olarak inşaat, taahhüt, otel ve benzeri konaklama tesisleri işletmeciliği alanlarında faaliyette bulunduğunuz, otel ve benzeri tesislerinizde Türkiye'de mukim olmayan yabancılara da hizmet verdiğiniz, Türkiye' de mukim olmayan yabancı müşterilerinizin bir kısmının konaklama ücretini nakit olarak ödemek istediklerinden bahisle, bu müşterilerinizden mal ve hizmet bedeli olarak yapılan tahsilat ve ödemelerin, banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşüne başvurduğunuz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesi hükmüne göre, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kağıtların tevsiki mecburidir.

Mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinde, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsiki uygulamasının usul ve esasları 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Bu bağlamda, tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarların, serbest meslek erbabının, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarların, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin ve vergiden muaf esnafın, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemeleri girmekte olup, yine mezkûr Tebliğde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Söz konusu Tebliğin;

- "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünde, "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.",

açıklamaları yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Türkiye'de mukim olmayan yabancılara yapacağınız mal ve hizmet teslimlerinize ilişkin olarak bu kişilerce bedelin Türkiye'de ödenmek istenilmesi durumunda söz konusu bedelin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, bahse konu ödemelerin/tahsilatların aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılmaması durumunda, ilgililere Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi kapsamında ceza tatbik edileceği tabiidir.  

Bilgi edinilmesini rica ederim.        

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20954]-E.868784

28.09.2018

Konu

:

Türkiye'de mukim olmayan yabancı müşterilerden yapılan tahsilatların tevsik zorunluluğu kapsamında olup olmadığı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; kurumlar vergisi mükellefi olarak inşaat, taahhüt, otel ve benzeri konaklama tesisleri işletmeciliği alanlarında faaliyette bulunduğunuz, otel ve benzeri tesislerinizde Türkiye'de mukim olmayan yabancılara da hizmet verdiğiniz, Türkiye' de mukim olmayan yabancı müşterilerinizin bir kısmının konaklama ücretini nakit olarak ödemek istediklerinden bahisle, bu müşterilerinizden mal ve hizmet bedeli olarak yapılan tahsilat ve ödemelerin, banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşüne başvurduğunuz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesi hükmüne göre, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kağıtların tevsiki mecburidir.

Mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinde, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsiki uygulamasının usul ve esasları 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Bu bağlamda, tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarların, serbest meslek erbabının, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarların, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin ve vergiden muaf esnafın, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemeleri girmekte olup, yine mezkûr Tebliğde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Söz konusu Tebliğin;

- "4.1. Kapsam ve Tutar" bölümünde, "Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.",

açıklamaları yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Türkiye'de mukim olmayan yabancılara yapacağınız mal ve hizmet teslimlerinize ilişkin olarak bu kişilerce bedelin Türkiye'de ödenmek istenilmesi durumunda söz konusu bedelin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, bahse konu ödemelerin/tahsilatların aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılmaması durumunda, ilgililere Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi kapsamında ceza tatbik edileceği tabiidir.  

Bilgi edinilmesini rica ederim.        

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

63611781-130[1-2018/2]-E.17115

20.09.2018

Konu

:

Gelir makbuzunun fatura yerine kullanılıp kullanılamayacağı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Müdürlüğünüz tarafından … Kalkınma Ajansı'nın ÇEDEP Programı kapsamında Güneş Enerji Sistemi projesi yapılmasının planlandığı, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin 18 ve 19 uncu maddelerinde yer alan ihtiyaç fazlası enerjinin satın alınması ve değerlendirilmesi kapsamında tesisinizin faaliyete geçmesi ile birlikte ürettiğiniz enerjiyi mahsuplaştırdıktan sonra fazlasının satışının yapılabilmesi için bölgenin elektrik dağıtım şirketi olan … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne faturalandırılmasının istendiği, fakat Müdürlüğünüzün iktisadi işletmesinin olmamasından (KDV’den muaf kamu kuruluşu olmasından) dolayı, üretilen fazla enerji için faturalandırma işlemi gerçekleştiremediğiniz belirtilerek, kesmekte olduğunuz gelir makbuzunun (KDV’den muaf tutularak) fatura yerine geçip geçmeyeceği hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşlarının kazançları kurumlar vergisi kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında ise bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kar edilmemesinin veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamalar içeren ve 3/4/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.3.1.) bölümünde iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Anılan Genel Tebliğin "Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" başlıklı (2.4) bölümünde de; iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.

İktisadi işletmenin belirgin özellikleri; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır.

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 1 inci maddesinde, Kanunun amacının, elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması olduğu; 2 nci maddesinde, bu Kanunun, elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan veya perakende satışı, ithalat ve ihracatı, piyasa işletimi ile bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsadığı; 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında da lisans alma yükümlülüğünden muaf olan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten kişilerin ihtiyacının üzerinde ürettiği elektrik enerjisinin sisteme verilmesi hâlinde elektrik enerjisi son kaynak tedarik şirketince, 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda kaynak türü bazında belirlenen fiyatlardan alınacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, elektrik piyasasında, 6446 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi kapsamında, tüketicilerin elektrik ihtiyaçlarının tüketim noktasına en yakın üretim tesislerinden karşılanması, arz güvenliğinin sağlanmasında küçük ölçekli üretim tesislerinin ülke ekonomisine kazandırılması ve etkin kullanımının sağlanması, elektrik şebekesinde meydana gelen kayıp miktarlarının düşürülmesi amacıyla lisans alma ile şirket kurma yükümlülüğü olmaksızın, elektrik enerjisi üretebilecek gerçek veya tüzel kişilere uygulanacak usul ve esasların belirlenmesine ilişkin 2/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelikte ise lisanssız üretim yapan gerçek ve tüzel kişilerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yapmalarının esas olduğu, Yönetmelikte belirtilen üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin, üretim tesisi ile aynı yerde kurulu tüketim tesisi ya da tesislerinde tüketilemeyen miktarının, aynı dağıtım bölgesinde olması şartıyla aynı kişinin uhdesindeki başka bir tüketim tesisinde ya da tesislerinde tüketilebileceği ifade edilmiştir.

Buna göre, İl Müdürlüğünüzün tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamakla birlikte, kurumunuza ait güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektrik ile yurt tarafından tüketilen elektriğin yıl içinde dönemsel olarak farklılık göstermesi göz önünde tutulduğunda, kurumunuzun elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla üretilen ve yıllık tüketim miktarınızı aşmayan elektriğin Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne satışının yapılması halinde iktisadi kamu kuruluşu oluşmayacaktır. Ancak, kurumunuza ait güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektriğin yıllık miktarının devamlı olarak yıllık tüketim miktarınızı aşacak şekilde Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne satışının yapılması halinde, bu faaliyet dolayısıyla kurumunuz bünyesinde oluşan iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (1/3-g) maddesinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV'ye tabi olduğu,

- (2/3) maddesinde, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV'ye tabi olup, kurumunuz tarafından güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektriğin tesliminin bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde yapılması halinde, söz konusu elektrik teslimlerinin Katma Değer Vergisi Kanununun (1/1) maddesine göre KDV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Ancak, söz konusu proje kapsamında üretilen elektriğin, iktisadi işletme oluşturmayacak şekilde teslimi halinde söz konusu teslimler KDV'ye tabi olmayacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesinde, iktisadi kamu müesseselerinin defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabi oldukları; 173 üncü maddesinde, kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara iktisadi işletmelerin defter tutma mecburiyetinin olmadığı, istisna hükümlerinin gelir veya kurumlar vergilerinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olan ve bu vergileri götürü usulde tesbit edilmeyen mükelleflerin muaf olmadıkları vergiler için tutacakları defterlere şümulünün olmadığı; 176 ncı maddesinde defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılmış tüccarlardan I inci sınıf tüccarların bilanço esasına göre defter tutacakları; 177 nci maddesinde, her türlü ticaret şirketleri ile kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişilerin I inci sınıfa dahil oldukları hüküm altına alındıktan sonra, 182 nci maddede, bilanço esasında tutulacak defterler sayılmış, 220 nci maddede ise tasdike tabi defterlere ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkur Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibariyle, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı fıkrasında, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde de "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler…"

hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca;

- 164 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (III.) bölümünde; "Genel ve Katma Bütçeli İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyeler ve Köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile 233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde tanımı yapılan Teşebbüs, Teşekkül, Kuruluş, Müessese, Bağlı Ortaklık, İştirak ve İşletmeler tasdik mecburiyetine tabi olmaksızın Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerine göre yukarıda sayılan belgeleri düzenleyeceklerdir.

Ancak bu kuruluşlar kullanacakları belgelerin üzerine 'Vergi Usul Kanunu Yönetmelik Hükümlerine Tabi Değildir' ibaresini kaşe ile basacaklar veya matbaa baskısı ile belirleyeceklerdir.",

- Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmeliğin (13/e) maddesinde, "e) Genel ve Katma Bütçeli İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyeler ve Köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde tanımı yapılan teşebbüs, teşekkül, kuruluş, müessese, bağlı ortaklık, iştirak ve işletmeler kullanacakları belgeleri Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerinde belirtilen bilgileri taşıması kaydıyla anlaşmalı matbaalar dışındaki matbaalara da bastırabilirler.

Ancak, bu şekilde belge bastırılması halinde, belgenin üzerine "Vergi Usul Kanunu Yönetmelik hükümlerine tabi değildir." ibaresinin yazılması zorunludur."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu belgelerin düzenlenmesi sırasında söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre anlaşmalı matbaalara veya mezkûr Genel Tebliğ uyarınca notere tasdik ettirmeleri şartı aranmamakta ancak, düzenlenen belgede bulunması zorunlu asgari bilgilerin yer alması gerekmektedir.

Diğer taraftan mezkûr Tebliğ ile Yönetmeliğin verdiği izin gereği bu tür belgeleri kullanan işletmelerden kurumlar vergisinden muaf olanların, kullanacakları belgelere "Kurumlar Vergisinden Muaftır" şerhi koymaları gerektiği 206 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.

Buna göre, söz konusu proje kapsamında üretilen elektriğin satışı nedeniyle kurumunuz bünyesinde iktisadi kamu kuruluşu oluşması halinde, söz konusu iktisadi kamu kuruluşu tarafından, yukarıda belirtilen açıklamalara uygun olarak fatura düzenleme yükümlülüğü olacaktır. Kurumunuz bünyesinde iktisadi kamu kuruluşu oluşmaması halinde ise Vergi Usul Kanunu kapsamında, belge düzenleme zorunluluğunuz bulunmayacağından, bahse konu elektrik satışlarınızın, tabi olduğunuz ilgili mevzuat çerçevesinde düzenlenecek belgelerle tevsik edilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

63611781-130[1-2018/2]-E.17115

20.09.2018

Konu

:

Gelir makbuzunun fatura yerine kullanılıp kullanılamayacağı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Müdürlüğünüz tarafından … Kalkınma Ajansı'nın ÇEDEP Programı kapsamında Güneş Enerji Sistemi projesi yapılmasının planlandığı, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin 18 ve 19 uncu maddelerinde yer alan ihtiyaç fazlası enerjinin satın alınması ve değerlendirilmesi kapsamında tesisinizin faaliyete geçmesi ile birlikte ürettiğiniz enerjiyi mahsuplaştırdıktan sonra fazlasının satışının yapılabilmesi için bölgenin elektrik dağıtım şirketi olan … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne faturalandırılmasının istendiği, fakat Müdürlüğünüzün iktisadi işletmesinin olmamasından (KDV’den muaf kamu kuruluşu olmasından) dolayı, üretilen fazla enerji için faturalandırma işlemi gerçekleştiremediğiniz belirtilerek, kesmekte olduğunuz gelir makbuzunun (KDV’den muaf tutularak) fatura yerine geçip geçmeyeceği hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşlarının kazançları kurumlar vergisi kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında ise bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kar edilmemesinin veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamalar içeren ve 3/4/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.3.1.) bölümünde iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Anılan Genel Tebliğin "Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" başlıklı (2.4) bölümünde de; iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.

İktisadi işletmenin belirgin özellikleri; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır.

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 1 inci maddesinde, Kanunun amacının, elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması olduğu; 2 nci maddesinde, bu Kanunun, elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan veya perakende satışı, ithalat ve ihracatı, piyasa işletimi ile bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsadığı; 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında da lisans alma yükümlülüğünden muaf olan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten kişilerin ihtiyacının üzerinde ürettiği elektrik enerjisinin sisteme verilmesi hâlinde elektrik enerjisi son kaynak tedarik şirketince, 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda kaynak türü bazında belirlenen fiyatlardan alınacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, elektrik piyasasında, 6446 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi kapsamında, tüketicilerin elektrik ihtiyaçlarının tüketim noktasına en yakın üretim tesislerinden karşılanması, arz güvenliğinin sağlanmasında küçük ölçekli üretim tesislerinin ülke ekonomisine kazandırılması ve etkin kullanımının sağlanması, elektrik şebekesinde meydana gelen kayıp miktarlarının düşürülmesi amacıyla lisans alma ile şirket kurma yükümlülüğü olmaksızın, elektrik enerjisi üretebilecek gerçek veya tüzel kişilere uygulanacak usul ve esasların belirlenmesine ilişkin 2/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelikte ise lisanssız üretim yapan gerçek ve tüzel kişilerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yapmalarının esas olduğu, Yönetmelikte belirtilen üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin, üretim tesisi ile aynı yerde kurulu tüketim tesisi ya da tesislerinde tüketilemeyen miktarının, aynı dağıtım bölgesinde olması şartıyla aynı kişinin uhdesindeki başka bir tüketim tesisinde ya da tesislerinde tüketilebileceği ifade edilmiştir.

Buna göre, İl Müdürlüğünüzün tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamakla birlikte, kurumunuza ait güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektrik ile yurt tarafından tüketilen elektriğin yıl içinde dönemsel olarak farklılık göstermesi göz önünde tutulduğunda, kurumunuzun elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla üretilen ve yıllık tüketim miktarınızı aşmayan elektriğin Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne satışının yapılması halinde iktisadi kamu kuruluşu oluşmayacaktır. Ancak, kurumunuza ait güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektriğin yıllık miktarının devamlı olarak yıllık tüketim miktarınızı aşacak şekilde Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne satışının yapılması halinde, bu faaliyet dolayısıyla kurumunuz bünyesinde oluşan iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (1/3-g) maddesinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV'ye tabi olduğu,

- (2/3) maddesinde, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV'ye tabi olup, kurumunuz tarafından güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektriğin tesliminin bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde yapılması halinde, söz konusu elektrik teslimlerinin Katma Değer Vergisi Kanununun (1/1) maddesine göre KDV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Ancak, söz konusu proje kapsamında üretilen elektriğin, iktisadi işletme oluşturmayacak şekilde teslimi halinde söz konusu teslimler KDV'ye tabi olmayacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesinde, iktisadi kamu müesseselerinin defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabi oldukları; 173 üncü maddesinde, kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara iktisadi işletmelerin defter tutma mecburiyetinin olmadığı, istisna hükümlerinin gelir veya kurumlar vergilerinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olan ve bu vergileri götürü usulde tesbit edilmeyen mükelleflerin muaf olmadıkları vergiler için tutacakları defterlere şümulünün olmadığı; 176 ncı maddesinde defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılmış tüccarlardan I inci sınıf tüccarların bilanço esasına göre defter tutacakları; 177 nci maddesinde, her türlü ticaret şirketleri ile kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişilerin I inci sınıfa dahil oldukları hüküm altına alındıktan sonra, 182 nci maddede, bilanço esasında tutulacak defterler sayılmış, 220 nci maddede ise tasdike tabi defterlere ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkur Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibariyle, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı fıkrasında, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde de "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler…"

hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca;

- 164 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (III.) bölümünde; "Genel ve Katma Bütçeli İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyeler ve Köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile 233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde tanımı yapılan Teşebbüs, Teşekkül, Kuruluş, Müessese, Bağlı Ortaklık, İştirak ve İşletmeler tasdik mecburiyetine tabi olmaksızın Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerine göre yukarıda sayılan belgeleri düzenleyeceklerdir.

Ancak bu kuruluşlar kullanacakları belgelerin üzerine 'Vergi Usul Kanunu Yönetmelik Hükümlerine Tabi Değildir' ibaresini kaşe ile basacaklar veya matbaa baskısı ile belirleyeceklerdir.",

- Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmeliğin (13/e) maddesinde, "e) Genel ve Katma Bütçeli İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyeler ve Köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde tanımı yapılan teşebbüs, teşekkül, kuruluş, müessese, bağlı ortaklık, iştirak ve işletmeler kullanacakları belgeleri Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerinde belirtilen bilgileri taşıması kaydıyla anlaşmalı matbaalar dışındaki matbaalara da bastırabilirler.

Ancak, bu şekilde belge bastırılması halinde, belgenin üzerine "Vergi Usul Kanunu Yönetmelik hükümlerine tabi değildir." ibaresinin yazılması zorunludur."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu belgelerin düzenlenmesi sırasında söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre anlaşmalı matbaalara veya mezkûr Genel Tebliğ uyarınca notere tasdik ettirmeleri şartı aranmamakta ancak, düzenlenen belgede bulunması zorunlu asgari bilgilerin yer alması gerekmektedir.

Diğer taraftan mezkûr Tebliğ ile Yönetmeliğin verdiği izin gereği bu tür belgeleri kullanan işletmelerden kurumlar vergisinden muaf olanların, kullanacakları belgelere "Kurumlar Vergisinden Muaftır" şerhi koymaları gerektiği 206 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.

Buna göre, söz konusu proje kapsamında üretilen elektriğin satışı nedeniyle kurumunuz bünyesinde iktisadi kamu kuruluşu oluşması halinde, söz konusu iktisadi kamu kuruluşu tarafından, yukarıda belirtilen açıklamalara uygun olarak fatura düzenleme yükümlülüğü olacaktır. Kurumunuz bünyesinde iktisadi kamu kuruluşu oluşmaması halinde ise Vergi Usul Kanunu kapsamında, belge düzenleme zorunluluğunuz bulunmayacağından, bahse konu elektrik satışlarınızın, tabi olduğunuz ilgili mevzuat çerçevesinde düzenlenecek belgelerle tevsik edilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

63611781-130[1-2018/2]-E.17115

20.09.2018

Konu

:

Gelir makbuzunun fatura yerine kullanılıp kullanılamayacağı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Müdürlüğünüz tarafından … Kalkınma Ajansı'nın ÇEDEP Programı kapsamında Güneş Enerji Sistemi projesi yapılmasının planlandığı, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin 18 ve 19 uncu maddelerinde yer alan ihtiyaç fazlası enerjinin satın alınması ve değerlendirilmesi kapsamında tesisinizin faaliyete geçmesi ile birlikte ürettiğiniz enerjiyi mahsuplaştırdıktan sonra fazlasının satışının yapılabilmesi için bölgenin elektrik dağıtım şirketi olan … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne faturalandırılmasının istendiği, fakat Müdürlüğünüzün iktisadi işletmesinin olmamasından (KDV’den muaf kamu kuruluşu olmasından) dolayı, üretilen fazla enerji için faturalandırma işlemi gerçekleştiremediğiniz belirtilerek, kesmekte olduğunuz gelir makbuzunun (KDV’den muaf tutularak) fatura yerine geçip geçmeyeceği hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşlarının kazançları kurumlar vergisi kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında ise bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kar edilmemesinin veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamalar içeren ve 3/4/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.3.1.) bölümünde iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Anılan Genel Tebliğin "Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" başlıklı (2.4) bölümünde de; iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.

İktisadi işletmenin belirgin özellikleri; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır.

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 1 inci maddesinde, Kanunun amacının, elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması olduğu; 2 nci maddesinde, bu Kanunun, elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan veya perakende satışı, ithalat ve ihracatı, piyasa işletimi ile bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsadığı; 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında da lisans alma yükümlülüğünden muaf olan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten kişilerin ihtiyacının üzerinde ürettiği elektrik enerjisinin sisteme verilmesi hâlinde elektrik enerjisi son kaynak tedarik şirketince, 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda kaynak türü bazında belirlenen fiyatlardan alınacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, elektrik piyasasında, 6446 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi kapsamında, tüketicilerin elektrik ihtiyaçlarının tüketim noktasına en yakın üretim tesislerinden karşılanması, arz güvenliğinin sağlanmasında küçük ölçekli üretim tesislerinin ülke ekonomisine kazandırılması ve etkin kullanımının sağlanması, elektrik şebekesinde meydana gelen kayıp miktarlarının düşürülmesi amacıyla lisans alma ile şirket kurma yükümlülüğü olmaksızın, elektrik enerjisi üretebilecek gerçek veya tüzel kişilere uygulanacak usul ve esasların belirlenmesine ilişkin 2/10/2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelikte ise lisanssız üretim yapan gerçek ve tüzel kişilerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yapmalarının esas olduğu, Yönetmelikte belirtilen üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin, üretim tesisi ile aynı yerde kurulu tüketim tesisi ya da tesislerinde tüketilemeyen miktarının, aynı dağıtım bölgesinde olması şartıyla aynı kişinin uhdesindeki başka bir tüketim tesisinde ya da tesislerinde tüketilebileceği ifade edilmiştir.

Buna göre, İl Müdürlüğünüzün tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamakla birlikte, kurumunuza ait güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektrik ile yurt tarafından tüketilen elektriğin yıl içinde dönemsel olarak farklılık göstermesi göz önünde tutulduğunda, kurumunuzun elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla üretilen ve yıllık tüketim miktarınızı aşmayan elektriğin Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne satışının yapılması halinde iktisadi kamu kuruluşu oluşmayacaktır. Ancak, kurumunuza ait güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektriğin yıllık miktarının devamlı olarak yıllık tüketim miktarınızı aşacak şekilde Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde … Elektrik Perakende Satış A.Ş.'ne satışının yapılması halinde, bu faaliyet dolayısıyla kurumunuz bünyesinde oluşan iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (1/3-g) maddesinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV'ye tabi olduğu,

- (2/3) maddesinde, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV'ye tabi olup, kurumunuz tarafından güneş enerjisi sistemi projesi kapsamında üretilen elektriğin tesliminin bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde yapılması halinde, söz konusu elektrik teslimlerinin Katma Değer Vergisi Kanununun (1/1) maddesine göre KDV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Ancak, söz konusu proje kapsamında üretilen elektriğin, iktisadi işletme oluşturmayacak şekilde teslimi halinde söz konusu teslimler KDV'ye tabi olmayacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesinde, iktisadi kamu müesseselerinin defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabi oldukları; 173 üncü maddesinde, kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara iktisadi işletmelerin defter tutma mecburiyetinin olmadığı, istisna hükümlerinin gelir veya kurumlar vergilerinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olan ve bu vergileri götürü usulde tesbit edilmeyen mükelleflerin muaf olmadıkları vergiler için tutacakları defterlere şümulünün olmadığı; 176 ncı maddesinde defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılmış tüccarlardan I inci sınıf tüccarların bilanço esasına göre defter tutacakları; 177 nci maddesinde, her türlü ticaret şirketleri ile kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişilerin I inci sınıfa dahil oldukları hüküm altına alındıktan sonra, 182 nci maddede, bilanço esasında tutulacak defterler sayılmış, 220 nci maddede ise tasdike tabi defterlere ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkur Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibariyle, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde; "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı fıkrasında, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinde de "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler…"

hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca;

- 164 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (III.) bölümünde; "Genel ve Katma Bütçeli İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyeler ve Köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile 233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde tanımı yapılan Teşebbüs, Teşekkül, Kuruluş, Müessese, Bağlı Ortaklık, İştirak ve İşletmeler tasdik mecburiyetine tabi olmaksızın Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerine göre yukarıda sayılan belgeleri düzenleyeceklerdir.

Ancak bu kuruluşlar kullanacakları belgelerin üzerine 'Vergi Usul Kanunu Yönetmelik Hükümlerine Tabi Değildir' ibaresini kaşe ile basacaklar veya matbaa baskısı ile belirleyeceklerdir.",

- Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmeliğin (13/e) maddesinde, "e) Genel ve Katma Bütçeli İdarelere, İl Özel İdarelerine, Belediyeler ve Köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde tanımı yapılan teşebbüs, teşekkül, kuruluş, müessese, bağlı ortaklık, iştirak ve işletmeler kullanacakları belgeleri Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerinde belirtilen bilgileri taşıması kaydıyla anlaşmalı matbaalar dışındaki matbaalara da bastırabilirler.

Ancak, bu şekilde belge bastırılması halinde, belgenin üzerine "Vergi Usul Kanunu Yönetmelik hükümlerine tabi değildir." ibaresinin yazılması zorunludur."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu belgelerin düzenlenmesi sırasında söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre anlaşmalı matbaalara veya mezkûr Genel Tebliğ uyarınca notere tasdik ettirmeleri şartı aranmamakta ancak, düzenlenen belgede bulunması zorunlu asgari bilgilerin yer alması gerekmektedir.

Diğer taraftan mezkûr Tebliğ ile Yönetmeliğin verdiği izin gereği bu tür belgeleri kullanan işletmelerden kurumlar vergisinden muaf olanların, kullanacakları belgelere "Kurumlar Vergisinden Muaftır" şerhi koymaları gerektiği 206 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.

Buna göre, söz konusu proje kapsamında üretilen elektriğin satışı nedeniyle kurumunuz bünyesinde iktisadi kamu kuruluşu oluşması halinde, söz konusu iktisadi kamu kuruluşu tarafından, yukarıda belirtilen açıklamalara uygun olarak fatura düzenleme yükümlülüğü olacaktır. Kurumunuz bünyesinde iktisadi kamu kuruluşu oluşmaması halinde ise Vergi Usul Kanunu kapsamında, belge düzenleme zorunluluğunuz bulunmayacağından, bahse konu elektrik satışlarınızın, tabi olduğunuz ilgili mevzuat çerçevesinde düzenlenecek belgelerle tevsik edilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 39044742-180-143728

Konu : Elektronik para transferi hizmetinin vergilendirilmesi ve belgelendirilmesi

…..

İlgi : ..… tarihli ve ….. evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin 6493 sayılı "Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun" kapsamında para transferi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunduğu, ödeme kuruluşlarının ödeme hizmetlerinde bulunmasının anılan Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) iznine tabi olduğu, bu kapsamda Şirketinizce Türkiye'de ödeme hizmeti sağlamak ve lisans almak üzere BDDK'ya faaliyet izni başvurusunda bulunmak için gerekli hazırlıkların tamamlandığı belirtilerek, söz konusu hizmetin katma değer vergisi (KDV) veya banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) hangisine tabi olduğu ile dekont düzenlemek suretiyle belgelendirmenin yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

Vergi Usul Kanunu Yönünden

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde "Banka"nın, mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" başlıklı (A) bölümünde ise; bankaların, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları Tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak fatura yerine düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyecekleri belirtilmiştir.

435 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Finansman Şirketlerinin Düzenleyeceği Belge" başlıklı (2.) bölümünde ise 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve

Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansman şirketlerinin BSMV'ye tabi bütün hizmet veya satışlarını fatura yerine geçmek üzere düzenleyecekleri dekontlarla tevsik edecekleri düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, banka veya finansman şirketi olarak faaliyet göstermeyen, 6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan/bulunacak olan Şirketinizin teslim ve hizmetlerinin fatura düzenlenmek suretiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Yönünden

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği, 31 inci maddesinde ise BSMV'nin matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konu hakkında 11.03.2017 tarihli ve 30004 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "Elektronik para ve ödeme kuruluşlarının mükellefiyeti ve matrah" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, "6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar." açıklaması yer almaktadır. Öte yandan, anılan Tebliğin muhtelif maddelerinde farklı ödemeye aracılık işlemlerinin ne şekilde vergilendirileceğine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, 6493 sayılı Kanun kapsamında para havalesi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunan/bulunacak olan Şirketinizin sunduğu söz konusu ödeme hizmetleri karşılığında lehe aldığı tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 39044742-180-143728

Konu : Elektronik para transferi hizmetinin vergilendirilmesi ve belgelendirilmesi

…..

İlgi : ..… tarihli ve ….. evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin 6493 sayılı "Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun" kapsamında para transferi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunduğu, ödeme kuruluşlarının ödeme hizmetlerinde bulunmasının anılan Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) iznine tabi olduğu, bu kapsamda Şirketinizce Türkiye'de ödeme hizmeti sağlamak ve lisans almak üzere BDDK'ya faaliyet izni başvurusunda bulunmak için gerekli hazırlıkların tamamlandığı belirtilerek, söz konusu hizmetin katma değer vergisi (KDV) veya banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) hangisine tabi olduğu ile dekont düzenlemek suretiyle belgelendirmenin yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

Vergi Usul Kanunu Yönünden

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde "Banka"nın, mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" başlıklı (A) bölümünde ise; bankaların, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları Tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak fatura yerine düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyecekleri belirtilmiştir.

435 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Finansman Şirketlerinin Düzenleyeceği Belge" başlıklı (2.) bölümünde ise 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve

Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansman şirketlerinin BSMV'ye tabi bütün hizmet veya satışlarını fatura yerine geçmek üzere düzenleyecekleri dekontlarla tevsik edecekleri düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, banka veya finansman şirketi olarak faaliyet göstermeyen, 6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan/bulunacak olan Şirketinizin teslim ve hizmetlerinin fatura düzenlenmek suretiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Yönünden

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği, 31 inci maddesinde ise BSMV'nin matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konu hakkında 11.03.2017 tarihli ve 30004 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "Elektronik para ve ödeme kuruluşlarının mükellefiyeti ve matrah" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, "6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar." açıklaması yer almaktadır. Öte yandan, anılan Tebliğin muhtelif maddelerinde farklı ödemeye aracılık işlemlerinin ne şekilde vergilendirileceğine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, 6493 sayılı Kanun kapsamında para havalesi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunan/bulunacak olan Şirketinizin sunduğu söz konusu ödeme hizmetleri karşılığında lehe aldığı tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

Sayı : 39044742-180-143728

Konu : Elektronik para transferi hizmetinin vergilendirilmesi ve belgelendirilmesi

…..

İlgi : ..… tarihli ve ….. evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin 6493 sayılı "Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun" kapsamında para transferi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunduğu, ödeme kuruluşlarının ödeme hizmetlerinde bulunmasının anılan Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) iznine tabi olduğu, bu kapsamda Şirketinizce Türkiye'de ödeme hizmeti sağlamak ve lisans almak üzere BDDK'ya faaliyet izni başvurusunda bulunmak için gerekli hazırlıkların tamamlandığı belirtilerek, söz konusu hizmetin katma değer vergisi (KDV) veya banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) hangisine tabi olduğu ile dekont düzenlemek suretiyle belgelendirmenin yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

Vergi Usul Kanunu Yönünden

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde "Banka"nın, mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" başlıklı (A) bölümünde ise; bankaların, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları Tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak fatura yerine düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyecekleri belirtilmiştir.

435 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Finansman Şirketlerinin Düzenleyeceği Belge" başlıklı (2.) bölümünde ise 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve

Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansman şirketlerinin BSMV'ye tabi bütün hizmet veya satışlarını fatura yerine geçmek üzere düzenleyecekleri dekontlarla tevsik edecekleri düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, banka veya finansman şirketi olarak faaliyet göstermeyen, 6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan/bulunacak olan Şirketinizin teslim ve hizmetlerinin fatura düzenlenmek suretiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.

Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Yönünden

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği, 31 inci maddesinde ise BSMV'nin matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Konu hakkında 11.03.2017 tarihli ve 30004 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "Elektronik para ve ödeme kuruluşlarının mükellefiyeti ve matrah" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, "6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar." açıklaması yer almaktadır. Öte yandan, anılan Tebliğin muhtelif maddelerinde farklı ödemeye aracılık işlemlerinin ne şekilde vergilendirileceğine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, 6493 sayılı Kanun kapsamında para havalesi ve ödemeye aracılık faaliyetinde bulunan/bulunacak olan Şirketinizin sunduğu söz konusu ödeme hizmetleri karşılığında lehe aldığı tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[Mük.257-2017-331]-83240

23.02.2018

Konu

:

Tahsilat ve ödemelerin tevsiki hk.

 

     

 

 

 

 

İlgi

:

…tarihli ve … sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin … Paz. ve Satış A.Ş.'nin … Çevre Distribütörü olduğu ve yaklaşık … tekel bayiine satış yaptığı, ilgili firma ile olan anlaşmanız gereği bayilere teslim ettiğiniz ürünlere ilişkin tahsilatın 5-7 günlük periyotlarla yapılmasının zorunlu olduğu, bazen birkaç faturanın aynı anda tahsil edildiği, bayilerin büyük bir kısmının tek kişinin işlettiği şahıs işletmesi olması nedeniyle bankaya gidemedikleri ve parayı satış elemanınıza bayi adına yatırmak için teslim ettikleri ve bu durumun firmanızla bankalar arasında problemlere sebep olduğu belirtilerek, personeliniz tarafından gün içinde yapılan bu şekildeki tahsilatların "tekel bayii tahsilatı" adı altında tek seferde bankaya yatırılmasının ve kayıtlarınızda alıcılar hesap detaylarında ilgili cari tahsilatların detaylandırılarak işlem yapılmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat Edici Kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almaktadır.

Mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinde de, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsiki uygulamasının usul ve esasları 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

 Bu bağlamda, tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarların, serbest meslek erbabının, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarların, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin ve vergiden muaf esnafın, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemeleri girmekte olup, yine mezkûr Tebliğde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Ayrıca, söz konusu Genel Tebliğin, "4. Tevsik Zorunluluğunun Kapsamı ve Tutarı" başlıklı bölümünde;

4.1. Kapsam ve Tutar

"Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin

belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.

...

 4.1.1. Aynı Günde Aynı Kişi veya Kurumlarla Yapılan İşlemler

Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

Örnek: Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş., aynı gün içerisinde (B) Ltd. Şti.'nden sırasıyla 1.000 TL, 3.000 TL, 3.500 TL ve 500 TL tutarında ayrı ayrı mal alımları gerçekleştirmiştir. Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş.'nin (B) Ltd. Şti.'nden aynı günde yaptığı mal alımları toplamı 3.500 TL'lik alımla 7.000 TL'lik haddi aştığından, son iki işleme ait tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması gerekmektedir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda (A) A.Ş. ile (B) Ltd. Şti.'ne ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

4.1.2. Kısım Kısım Yapılan Tahsilat ve Ödemeler

Tahsilat ve ödemeye konu işlem tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenmesinde işlemin toplam tutarı dikkate alınacak ve her bir tahsilat ve ödeme, tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilecektir.

Örnek: Serbest meslek erbabı (C), (D) A.Ş.'ye bir yıl süreyle vereceği hizmet karşılığında 12.000 TL alacaktır. Aralarındaki anlaşma gereği (D) A.Ş., hizmet bedelini 1.000 TL'lik taksitler halinde ödeyecektir. Bu durumda serbest meslek makbuzunun, taksitlerin ödendiği tarihlerde 1.000 TL üzerinden düzenlenmesi tevsik zorunluluğunu ortadan kaldırmayacak, sözleşmenin toplam tutarı belirlenen haddi aştığından kısım kısım yapılan her bir tahsilat ve ödeme de aracı finansal kurumlar kanalıyla tevsik edilecektir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda serbest meslek erbabı (C) ile (D) A.Ş.'ye ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

…" açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın %5'i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, mezkûr Genel Tebliğin (4.2) bölümünde belirtilen tahsilat ve ödemler hariç olmak üzere, 7.000 TL ve üzerindeki her türlü tahsilat ve ödemelerinizin (mezkûr Genel Tebliğin  4.1.1 ve 4.1.2 bölümleri kapsamındaki tahsilat ve ödemeler dahil), aracı finansal kurumlar (banka, ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.) aracılığı ile yapılması ve bu tahsilat ve ödemelerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur. Bu bakımdan,tevsik zorunluluğu kapsamında olan bir tahsilatın, müşterilerinizden nakden yapılarak firmanız tarafından "tekel bayii tahsilatı" adı altında tek seferde bankaya yatırılması halinde, mezkur Tebliğ düzenlemesine aykırı davranılmış olacağı tabiidir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğuna uyulmaması halinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinde öngörülen cezanın tatbik edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[Mük.257-2017-331]-83240

23.02.2018

Konu

:

Tahsilat ve ödemelerin tevsiki hk.

 

     

 

 

 

 

İlgi

:

…tarihli ve … sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin … Paz. ve Satış A.Ş.'nin … Çevre Distribütörü olduğu ve yaklaşık … tekel bayiine satış yaptığı, ilgili firma ile olan anlaşmanız gereği bayilere teslim ettiğiniz ürünlere ilişkin tahsilatın 5-7 günlük periyotlarla yapılmasının zorunlu olduğu, bazen birkaç faturanın aynı anda tahsil edildiği, bayilerin büyük bir kısmının tek kişinin işlettiği şahıs işletmesi olması nedeniyle bankaya gidemedikleri ve parayı satış elemanınıza bayi adına yatırmak için teslim ettikleri ve bu durumun firmanızla bankalar arasında problemlere sebep olduğu belirtilerek, personeliniz tarafından gün içinde yapılan bu şekildeki tahsilatların "tekel bayii tahsilatı" adı altında tek seferde bankaya yatırılmasının ve kayıtlarınızda alıcılar hesap detaylarında ilgili cari tahsilatların detaylandırılarak işlem yapılmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat Edici Kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almaktadır.

Mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinde de, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsiki uygulamasının usul ve esasları 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

 Bu bağlamda, tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarların, serbest meslek erbabının, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarların, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin ve vergiden muaf esnafın, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemeleri girmekte olup, yine mezkûr Tebliğde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Ayrıca, söz konusu Genel Tebliğin, "4. Tevsik Zorunluluğunun Kapsamı ve Tutarı" başlıklı bölümünde;

4.1. Kapsam ve Tutar

"Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin

belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.

...

 4.1.1. Aynı Günde Aynı Kişi veya Kurumlarla Yapılan İşlemler

Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

Örnek: Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş., aynı gün içerisinde (B) Ltd. Şti.'nden sırasıyla 1.000 TL, 3.000 TL, 3.500 TL ve 500 TL tutarında ayrı ayrı mal alımları gerçekleştirmiştir. Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş.'nin (B) Ltd. Şti.'nden aynı günde yaptığı mal alımları toplamı 3.500 TL'lik alımla 7.000 TL'lik haddi aştığından, son iki işleme ait tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması gerekmektedir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda (A) A.Ş. ile (B) Ltd. Şti.'ne ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

4.1.2. Kısım Kısım Yapılan Tahsilat ve Ödemeler

Tahsilat ve ödemeye konu işlem tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenmesinde işlemin toplam tutarı dikkate alınacak ve her bir tahsilat ve ödeme, tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilecektir.

Örnek: Serbest meslek erbabı (C), (D) A.Ş.'ye bir yıl süreyle vereceği hizmet karşılığında 12.000 TL alacaktır. Aralarındaki anlaşma gereği (D) A.Ş., hizmet bedelini 1.000 TL'lik taksitler halinde ödeyecektir. Bu durumda serbest meslek makbuzunun, taksitlerin ödendiği tarihlerde 1.000 TL üzerinden düzenlenmesi tevsik zorunluluğunu ortadan kaldırmayacak, sözleşmenin toplam tutarı belirlenen haddi aştığından kısım kısım yapılan her bir tahsilat ve ödeme de aracı finansal kurumlar kanalıyla tevsik edilecektir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda serbest meslek erbabı (C) ile (D) A.Ş.'ye ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

…" açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın %5'i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, mezkûr Genel Tebliğin (4.2) bölümünde belirtilen tahsilat ve ödemler hariç olmak üzere, 7.000 TL ve üzerindeki her türlü tahsilat ve ödemelerinizin (mezkûr Genel Tebliğin  4.1.1 ve 4.1.2 bölümleri kapsamındaki tahsilat ve ödemeler dahil), aracı finansal kurumlar (banka, ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.) aracılığı ile yapılması ve bu tahsilat ve ödemelerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur. Bu bakımdan,tevsik zorunluluğu kapsamında olan bir tahsilatın, müşterilerinizden nakden yapılarak firmanız tarafından "tekel bayii tahsilatı" adı altında tek seferde bankaya yatırılması halinde, mezkur Tebliğ düzenlemesine aykırı davranılmış olacağı tabiidir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğuna uyulmaması halinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinde öngörülen cezanın tatbik edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[Mük.257-2017-331]-83240

23.02.2018

Konu

:

Tahsilat ve ödemelerin tevsiki hk.

 

     

 

 

 

 

İlgi

:

…tarihli ve … sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin … Paz. ve Satış A.Ş.'nin … Çevre Distribütörü olduğu ve yaklaşık … tekel bayiine satış yaptığı, ilgili firma ile olan anlaşmanız gereği bayilere teslim ettiğiniz ürünlere ilişkin tahsilatın 5-7 günlük periyotlarla yapılmasının zorunlu olduğu, bazen birkaç faturanın aynı anda tahsil edildiği, bayilerin büyük bir kısmının tek kişinin işlettiği şahıs işletmesi olması nedeniyle bankaya gidemedikleri ve parayı satış elemanınıza bayi adına yatırmak için teslim ettikleri ve bu durumun firmanızla bankalar arasında problemlere sebep olduğu belirtilerek, personeliniz tarafından gün içinde yapılan bu şekildeki tahsilatların "tekel bayii tahsilatı" adı altında tek seferde bankaya yatırılmasının ve kayıtlarınızda alıcılar hesap detaylarında ilgili cari tahsilatların detaylandırılarak işlem yapılmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat Edici Kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almaktadır.

Mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinde de, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsiki uygulamasının usul ve esasları 469, 479 ve 480 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

 Bu bağlamda, tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarların, serbest meslek erbabının, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarların, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin ve vergiden muaf esnafın, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemeleri girmekte olup, yine mezkûr Tebliğde belirlenen tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Ayrıca, söz konusu Genel Tebliğin, "4. Tevsik Zorunluluğunun Kapsamı ve Tutarı" başlıklı bölümünde;

4.1. Kapsam ve Tutar

"Tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

- Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

- Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

- İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin

belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.

...

 4.1.1. Aynı Günde Aynı Kişi veya Kurumlarla Yapılan İşlemler

Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

Örnek: Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş., aynı gün içerisinde (B) Ltd. Şti.'nden sırasıyla 1.000 TL, 3.000 TL, 3.500 TL ve 500 TL tutarında ayrı ayrı mal alımları gerçekleştirmiştir. Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş.'nin (B) Ltd. Şti.'nden aynı günde yaptığı mal alımları toplamı 3.500 TL'lik alımla 7.000 TL'lik haddi aştığından, son iki işleme ait tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması gerekmektedir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda (A) A.Ş. ile (B) Ltd. Şti.'ne ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

4.1.2. Kısım Kısım Yapılan Tahsilat ve Ödemeler

Tahsilat ve ödemeye konu işlem tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında bu Tebliğin (4.1.) bölümünde belirlenen haddi aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenmesinde işlemin toplam tutarı dikkate alınacak ve her bir tahsilat ve ödeme, tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilecektir.

Örnek: Serbest meslek erbabı (C), (D) A.Ş.'ye bir yıl süreyle vereceği hizmet karşılığında 12.000 TL alacaktır. Aralarındaki anlaşma gereği (D) A.Ş., hizmet bedelini 1.000 TL'lik taksitler halinde ödeyecektir. Bu durumda serbest meslek makbuzunun, taksitlerin ödendiği tarihlerde 1.000 TL üzerinden düzenlenmesi tevsik zorunluluğunu ortadan kaldırmayacak, sözleşmenin toplam tutarı belirlenen haddi aştığından kısım kısım yapılan her bir tahsilat ve ödeme de aracı finansal kurumlar kanalıyla tevsik edilecektir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda serbest meslek erbabı (C) ile (D) A.Ş.'ye ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

…" açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın %5'i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, mezkûr Genel Tebliğin (4.2) bölümünde belirtilen tahsilat ve ödemler hariç olmak üzere, 7.000 TL ve üzerindeki her türlü tahsilat ve ödemelerinizin (mezkûr Genel Tebliğin  4.1.1 ve 4.1.2 bölümleri kapsamındaki tahsilat ve ödemeler dahil), aracı finansal kurumlar (banka, ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.) aracılığı ile yapılması ve bu tahsilat ve ödemelerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur. Bu bakımdan,tevsik zorunluluğu kapsamında olan bir tahsilatın, müşterilerinizden nakden yapılarak firmanız tarafından "tekel bayii tahsilatı" adı altında tek seferde bankaya yatırılması halinde, mezkur Tebliğ düzenlemesine aykırı davranılmış olacağı tabiidir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğuna uyulmaması halinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinde öngörülen cezanın tatbik edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20258]-74452

23.01.2018

Konu

:

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonrası müteahhitlerin adi ortaklık kurması ve inşaat işinin vergilendirilmesi hk.

 

     

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve …evrak kayıt sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda;

- Şirket envanterinizde kayıtlı arsa ile ilgili olarak … İnş. ve Yapı Tekn. Ltd. Şti. ve …Yapı Malz. İnş. Petrol Maden Ür. San. ve Tic. A.Ş. ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı,

- Sözleşmenin taraflar maddesinde her iki firmanın da "müteahhit" olarak yer aldığı,

- Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanmasını müteakip müteahhit firmaların, yüklenmiş oldukları söz konusu işin yürütülmesi maksadı ile aralarında adi ortaklık sözleşmesi düzenleyerek "… Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesi"ni kurdukları ve işin sonunda faturalaşmanın bu adi ortaklık üzerinden yapılacağının tarafınıza iletildiği,

- Söz konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesinde ise, ana taşınmazın eksiksiz olarak tamamlanmasını müteakip en geç 15 gün içinde müteahhitin, maliyetine istinaden Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kuralları çerçevesinde arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin inşaat bedelinin hissesine tekabul eden %50 kısmını fatura edeceği ve arsa sahibinin ise aynı bedelle arsa payını müteahhitin hissesine düşen kısmını fatura edeceği şartının yer aldığı,

- Müteahhitlerin mezkur inşaat sözleşmesi kapsamında tarafınıza düşecek bağımsız bölümlerden satın almak  ve faturasının adi ortaklık adına kesilmesini talep ettikleri

hususlarından bahisle, işin sonunda bahse konu adi ortaklık ile şirketiniz arasında faturalaşmanın mümkün olup olmadığı, şirketinizin maliki olduğu bağımsız bölümlerin müteahhit firmalara satışında adi ortaklık adına fatura düzenlenip düzenlenemeyeceği ile fatura düzenlenmesi durumunda gayrimenkulün tapusunun adi ortaklığın göstereceği üçüncü şahıslara devredilip devredilemeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü uyarınca vergi sistemimiz mükelleflerin mal teslimi, hizmet ifası ve diğer muameleler sebebiyle bir vesika düzenlemesini benimsemiş olup, söz konusu işlemlerin, esas itibariyle, mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Aynı Kanunun;

- 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- (231/5) maddesinde, faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu,

- 267 nci maddesinde emsal bedelinin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin olunacağı, emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetvellerin ispat edici kağıtlar olarak muhafaza edileceği,

hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, genel itibariyle, kat/arsa karşılığı inşaat işlerinde;

- Arsa karşılığı olmak üzere arsa sahibine daire/iş yeri verilmesi durumunda, karşılığı ayni olan bir taahhüt söz konusudur. Arsa sahibi arsasının bir kısmını müteahhide devretme, müteahhit ise bunun karşılığında inşa edeceği dairelerin/iş yerlerinin bir kısmını arsa sahibine devretme taahhüdünde bulunmaktadır.

- Bu taahhüt nedeniyle müteahhit işletme, inşa ettiği dairelerden/iş yerlerinden bir kısmını arsa sahibine vermekte olup, bunun karşılığında arsa sahibinden, kendinde kalan daire/iş yerlerinin arsa payını devralmaktadır.

Ayrıca, kat/arsa karşılığı inşaat işlerinde, arsa karşılığında daire/iş yeri teslimi, karşılıklı olarak eş zamanlı olarak gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması durumunda arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, eş zamanlı olarak gerçekleşecek arsa ve daire/iş yeri teslim tarihinden itibaren yedi gün içerisinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olmaması durumunda ise arsa için, müteahhit tarafından arsa sahibi adına gider pusulası düzenlenmesi icap etmektedir.

Diğer taraftan, tahakkuka ilişkin bir belge olduğundan düzenlenmesi bedelin ödenmesine değil, malın teslimine veya hizmetin ifasına bağlı olan faturaya ilişkin yukarıda yer verilen hükümlerdeki müşteri tanımından, malı satın alan veya kendisine iş yapılanın anlaşılması, dolayısıyla faturanın malı satın alan veya kendisine iş yapılan adına düzenlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 620 ila 645 inci maddeleri arasında düzenlenen adi ortaklık, iki veya daha fazla kişinin, bir sözleşmeye dayanarak, ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olup, bu ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. Ancak, adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmekte, ortaklarından ayrı olarak defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğu yüklenilmekte ve adi ortaklıkların ortaya çıkan kâr veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir. Bu kapsamda, adi ortaklığın faaliyeti süresince ortaklık bünyesinde oluşan gider/maliyet ile gelirin karşılaştırılması sonucu kâr veya zarar oluşmaktadır. Dolayısıyla, adi ortaklığın gelir ve giderlerinin ortaklık adına belgelendirilmesi, adi ortaklık nezdinde oluşan kâr veya zararın ortaklık hisseleri oranında ortaklar tarafından kendi kazançlarının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre;

1) Mevcut kat karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde;

- Müteahhit şirketler tarafından kat karşılığı olmak üzere şirketinize bırakılacak daireler/iş yerleri için, söz konusu dairelerin/iş yerlerinin teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin fiili kullanıma terk edilmesinden) itibaren yedi gün içerisinde şirketiniz adına bu daireler/iş yerleri için Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesine göre tespit edilen emsal bedel üzerinden, hisseleri dikkate alınarak ayrı ayrı, fatura düzenlenmesi,

- Şirketinizin aktifinde bulunan arsa için, vergiyi doğuran olay müteahhitlerin arsa karşılığı yapmış olduğu dairelerin/iş yerlerinin şirketinize teslimiyle gerçekleşeceğinden, söz konusu dairelerin/iş yerlerinin şirketinize teslimini müteakip azami yedi gün içinde, dairelerin/iş yerlerinin emsal bedelleri üzerinden, müteahhit firmalar adına, hisseleri dikkate alınarak ayrı ayrı, arsa satış faturası düzenlenmesi

gerekmektedir.

Bununla birlikte, bahse konu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin revize edilmesi ve sözleşmede müteahhit olarak …Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesinin belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen işlemlere ait faturalaşmanın adı geçen adi ortaklık ile yapılması gerektiği tabiidir.

2) Müteahhit veya şirketiniz tarafından, inşaatlar devam ederken, kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden kendi paylarınıza isabet eden bağımsız birimlerin (dairelerin/iş yerlerinin) üçüncü şahıslara satışının gerçekleştirildiği durumda, bu aşamada şirketinizce fatura düzenlenmesinin söz konusu olmayacağı tabiidir.

3) Söz konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden kendi payınıza isabet eden bağımsız birimlerin şirketinize teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesinden) sonra, inşaat aşamasındaki bağımsız birim satışlarınız dahil maliki olduğu bağımsız bölümlerin adi ortaklık ve ortakları dahil üçüncü kişilere satışında şirketinizce alıcı adına genel hükümler çerçevesinde fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20258]-74452

23.01.2018

Konu

:

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonrası müteahhitlerin adi ortaklık kurması ve inşaat işinin vergilendirilmesi hk.

 

     

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve …evrak kayıt sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda;

- Şirket envanterinizde kayıtlı arsa ile ilgili olarak … İnş. ve Yapı Tekn. Ltd. Şti. ve …Yapı Malz. İnş. Petrol Maden Ür. San. ve Tic. A.Ş. ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı,

- Sözleşmenin taraflar maddesinde her iki firmanın da "müteahhit" olarak yer aldığı,

- Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanmasını müteakip müteahhit firmaların, yüklenmiş oldukları söz konusu işin yürütülmesi maksadı ile aralarında adi ortaklık sözleşmesi düzenleyerek "… Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesi"ni kurdukları ve işin sonunda faturalaşmanın bu adi ortaklık üzerinden yapılacağının tarafınıza iletildiği,

- Söz konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesinde ise, ana taşınmazın eksiksiz olarak tamamlanmasını müteakip en geç 15 gün içinde müteahhitin, maliyetine istinaden Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kuralları çerçevesinde arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin inşaat bedelinin hissesine tekabul eden %50 kısmını fatura edeceği ve arsa sahibinin ise aynı bedelle arsa payını müteahhitin hissesine düşen kısmını fatura edeceği şartının yer aldığı,

- Müteahhitlerin mezkur inşaat sözleşmesi kapsamında tarafınıza düşecek bağımsız bölümlerden satın almak  ve faturasının adi ortaklık adına kesilmesini talep ettikleri

hususlarından bahisle, işin sonunda bahse konu adi ortaklık ile şirketiniz arasında faturalaşmanın mümkün olup olmadığı, şirketinizin maliki olduğu bağımsız bölümlerin müteahhit firmalara satışında adi ortaklık adına fatura düzenlenip düzenlenemeyeceği ile fatura düzenlenmesi durumunda gayrimenkulün tapusunun adi ortaklığın göstereceği üçüncü şahıslara devredilip devredilemeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü uyarınca vergi sistemimiz mükelleflerin mal teslimi, hizmet ifası ve diğer muameleler sebebiyle bir vesika düzenlemesini benimsemiş olup, söz konusu işlemlerin, esas itibariyle, mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Aynı Kanunun;

- 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- (231/5) maddesinde, faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu,

- 267 nci maddesinde emsal bedelinin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin olunacağı, emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetvellerin ispat edici kağıtlar olarak muhafaza edileceği,

hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, genel itibariyle, kat/arsa karşılığı inşaat işlerinde;

- Arsa karşılığı olmak üzere arsa sahibine daire/iş yeri verilmesi durumunda, karşılığı ayni olan bir taahhüt söz konusudur. Arsa sahibi arsasının bir kısmını müteahhide devretme, müteahhit ise bunun karşılığında inşa edeceği dairelerin/iş yerlerinin bir kısmını arsa sahibine devretme taahhüdünde bulunmaktadır.

- Bu taahhüt nedeniyle müteahhit işletme, inşa ettiği dairelerden/iş yerlerinden bir kısmını arsa sahibine vermekte olup, bunun karşılığında arsa sahibinden, kendinde kalan daire/iş yerlerinin arsa payını devralmaktadır.

Ayrıca, kat/arsa karşılığı inşaat işlerinde, arsa karşılığında daire/iş yeri teslimi, karşılıklı olarak eş zamanlı olarak gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması durumunda arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, eş zamanlı olarak gerçekleşecek arsa ve daire/iş yeri teslim tarihinden itibaren yedi gün içerisinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olmaması durumunda ise arsa için, müteahhit tarafından arsa sahibi adına gider pusulası düzenlenmesi icap etmektedir.

Diğer taraftan, tahakkuka ilişkin bir belge olduğundan düzenlenmesi bedelin ödenmesine değil, malın teslimine veya hizmetin ifasına bağlı olan faturaya ilişkin yukarıda yer verilen hükümlerdeki müşteri tanımından, malı satın alan veya kendisine iş yapılanın anlaşılması, dolayısıyla faturanın malı satın alan veya kendisine iş yapılan adına düzenlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 620 ila 645 inci maddeleri arasında düzenlenen adi ortaklık, iki veya daha fazla kişinin, bir sözleşmeye dayanarak, ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olup, bu ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. Ancak, adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmekte, ortaklarından ayrı olarak defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğu yüklenilmekte ve adi ortaklıkların ortaya çıkan kâr veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir. Bu kapsamda, adi ortaklığın faaliyeti süresince ortaklık bünyesinde oluşan gider/maliyet ile gelirin karşılaştırılması sonucu kâr veya zarar oluşmaktadır. Dolayısıyla, adi ortaklığın gelir ve giderlerinin ortaklık adına belgelendirilmesi, adi ortaklık nezdinde oluşan kâr veya zararın ortaklık hisseleri oranında ortaklar tarafından kendi kazançlarının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre;

1) Mevcut kat karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde;

- Müteahhit şirketler tarafından kat karşılığı olmak üzere şirketinize bırakılacak daireler/iş yerleri için, söz konusu dairelerin/iş yerlerinin teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin fiili kullanıma terk edilmesinden) itibaren yedi gün içerisinde şirketiniz adına bu daireler/iş yerleri için Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesine göre tespit edilen emsal bedel üzerinden, hisseleri dikkate alınarak ayrı ayrı, fatura düzenlenmesi,

- Şirketinizin aktifinde bulunan arsa için, vergiyi doğuran olay müteahhitlerin arsa karşılığı yapmış olduğu dairelerin/iş yerlerinin şirketinize teslimiyle gerçekleşeceğinden, söz konusu dairelerin/iş yerlerinin şirketinize teslimini müteakip azami yedi gün içinde, dairelerin/iş yerlerinin emsal bedelleri üzerinden, müteahhit firmalar adına, hisseleri dikkate alınarak ayrı ayrı, arsa satış faturası düzenlenmesi

gerekmektedir.

Bununla birlikte, bahse konu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin revize edilmesi ve sözleşmede müteahhit olarak …Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesinin belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen işlemlere ait faturalaşmanın adı geçen adi ortaklık ile yapılması gerektiği tabiidir.

2) Müteahhit veya şirketiniz tarafından, inşaatlar devam ederken, kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden kendi paylarınıza isabet eden bağımsız birimlerin (dairelerin/iş yerlerinin) üçüncü şahıslara satışının gerçekleştirildiği durumda, bu aşamada şirketinizce fatura düzenlenmesinin söz konusu olmayacağı tabiidir.

3) Söz konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden kendi payınıza isabet eden bağımsız birimlerin şirketinize teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesinden) sonra, inşaat aşamasındaki bağımsız birim satışlarınız dahil maliki olduğu bağımsız bölümlerin adi ortaklık ve ortakları dahil üçüncü kişilere satışında şirketinizce alıcı adına genel hükümler çerçevesinde fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK-1-20258]-74452

23.01.2018

Konu

:

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonrası müteahhitlerin adi ortaklık kurması ve inşaat işinin vergilendirilmesi hk.

 

     

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve …evrak kayıt sayılı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda;

- Şirket envanterinizde kayıtlı arsa ile ilgili olarak … İnş. ve Yapı Tekn. Ltd. Şti. ve …Yapı Malz. İnş. Petrol Maden Ür. San. ve Tic. A.Ş. ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı,

- Sözleşmenin taraflar maddesinde her iki firmanın da "müteahhit" olarak yer aldığı,

- Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanmasını müteakip müteahhit firmaların, yüklenmiş oldukları söz konusu işin yürütülmesi maksadı ile aralarında adi ortaklık sözleşmesi düzenleyerek "… Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesi"ni kurdukları ve işin sonunda faturalaşmanın bu adi ortaklık üzerinden yapılacağının tarafınıza iletildiği,

- Söz konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesinde ise, ana taşınmazın eksiksiz olarak tamamlanmasını müteakip en geç 15 gün içinde müteahhitin, maliyetine istinaden Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kuralları çerçevesinde arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin inşaat bedelinin hissesine tekabul eden %50 kısmını fatura edeceği ve arsa sahibinin ise aynı bedelle arsa payını müteahhitin hissesine düşen kısmını fatura edeceği şartının yer aldığı,

- Müteahhitlerin mezkur inşaat sözleşmesi kapsamında tarafınıza düşecek bağımsız bölümlerden satın almak  ve faturasının adi ortaklık adına kesilmesini talep ettikleri

hususlarından bahisle, işin sonunda bahse konu adi ortaklık ile şirketiniz arasında faturalaşmanın mümkün olup olmadığı, şirketinizin maliki olduğu bağımsız bölümlerin müteahhit firmalara satışında adi ortaklık adına fatura düzenlenip düzenlenemeyeceği ile fatura düzenlenmesi durumunda gayrimenkulün tapusunun adi ortaklığın göstereceği üçüncü şahıslara devredilip devredilemeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü uyarınca vergi sistemimiz mükelleflerin mal teslimi, hizmet ifası ve diğer muameleler sebebiyle bir vesika düzenlemesini benimsemiş olup, söz konusu işlemlerin, esas itibariyle, mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Aynı Kanunun;

- 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- (231/5) maddesinde, faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu,

- 267 nci maddesinde emsal bedelinin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin olunacağı, emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetvellerin ispat edici kağıtlar olarak muhafaza edileceği,

hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, genel itibariyle, kat/arsa karşılığı inşaat işlerinde;

- Arsa karşılığı olmak üzere arsa sahibine daire/iş yeri verilmesi durumunda, karşılığı ayni olan bir taahhüt söz konusudur. Arsa sahibi arsasının bir kısmını müteahhide devretme, müteahhit ise bunun karşılığında inşa edeceği dairelerin/iş yerlerinin bir kısmını arsa sahibine devretme taahhüdünde bulunmaktadır.

- Bu taahhüt nedeniyle müteahhit işletme, inşa ettiği dairelerden/iş yerlerinden bir kısmını arsa sahibine vermekte olup, bunun karşılığında arsa sahibinden, kendinde kalan daire/iş yerlerinin arsa payını devralmaktadır.

Ayrıca, kat/arsa karşılığı inşaat işlerinde, arsa karşılığında daire/iş yeri teslimi, karşılıklı olarak eş zamanlı olarak gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması durumunda arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, eş zamanlı olarak gerçekleşecek arsa ve daire/iş yeri teslim tarihinden itibaren yedi gün içerisinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olmaması durumunda ise arsa için, müteahhit tarafından arsa sahibi adına gider pusulası düzenlenmesi icap etmektedir.

Diğer taraftan, tahakkuka ilişkin bir belge olduğundan düzenlenmesi bedelin ödenmesine değil, malın teslimine veya hizmetin ifasına bağlı olan faturaya ilişkin yukarıda yer verilen hükümlerdeki müşteri tanımından, malı satın alan veya kendisine iş yapılanın anlaşılması, dolayısıyla faturanın malı satın alan veya kendisine iş yapılan adına düzenlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 620 ila 645 inci maddeleri arasında düzenlenen adi ortaklık, iki veya daha fazla kişinin, bir sözleşmeye dayanarak, ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olup, bu ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. Ancak, adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmekte, ortaklarından ayrı olarak defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğu yüklenilmekte ve adi ortaklıkların ortaya çıkan kâr veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir. Bu kapsamda, adi ortaklığın faaliyeti süresince ortaklık bünyesinde oluşan gider/maliyet ile gelirin karşılaştırılması sonucu kâr veya zarar oluşmaktadır. Dolayısıyla, adi ortaklığın gelir ve giderlerinin ortaklık adına belgelendirilmesi, adi ortaklık nezdinde oluşan kâr veya zararın ortaklık hisseleri oranında ortaklar tarafından kendi kazançlarının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre;

1) Mevcut kat karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde;

- Müteahhit şirketler tarafından kat karşılığı olmak üzere şirketinize bırakılacak daireler/iş yerleri için, söz konusu dairelerin/iş yerlerinin teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin fiili kullanıma terk edilmesinden) itibaren yedi gün içerisinde şirketiniz adına bu daireler/iş yerleri için Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesine göre tespit edilen emsal bedel üzerinden, hisseleri dikkate alınarak ayrı ayrı, fatura düzenlenmesi,

- Şirketinizin aktifinde bulunan arsa için, vergiyi doğuran olay müteahhitlerin arsa karşılığı yapmış olduğu dairelerin/iş yerlerinin şirketinize teslimiyle gerçekleşeceğinden, söz konusu dairelerin/iş yerlerinin şirketinize teslimini müteakip azami yedi gün içinde, dairelerin/iş yerlerinin emsal bedelleri üzerinden, müteahhit firmalar adına, hisseleri dikkate alınarak ayrı ayrı, arsa satış faturası düzenlenmesi

gerekmektedir.

Bununla birlikte, bahse konu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin revize edilmesi ve sözleşmede müteahhit olarak …Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesinin belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen işlemlere ait faturalaşmanın adı geçen adi ortaklık ile yapılması gerektiği tabiidir.

2) Müteahhit veya şirketiniz tarafından, inşaatlar devam ederken, kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden kendi paylarınıza isabet eden bağımsız birimlerin (dairelerin/iş yerlerinin) üçüncü şahıslara satışının gerçekleştirildiği durumda, bu aşamada şirketinizce fatura düzenlenmesinin söz konusu olmayacağı tabiidir.

3) Söz konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden kendi payınıza isabet eden bağımsız birimlerin şirketinize teslim edilmesinden (inşaatın tamamlanarak mülkiyetin alıcıya geçmesinden veya tescilden önce dairelerin alıcıların kullanımına terk edilmesinden) sonra, inşaat aşamasındaki bağımsız birim satışlarınız dahil maliki olduğu bağımsız bölümlerin adi ortaklık ve ortakları dahil üçüncü kişilere satışında şirketinizce alıcı adına genel hükümler çerçevesinde fatura düzenlenmesi icap etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

95462982-105[VUK.ÖZLG-16-41]-148185

29.12.2017

Konu

:

Mal alımlarına ilişkin olarak imzalanan sözleşmenin feshinden dolayı teslim alınamayan mallar için düzenlenecek iade faturası hk.

 

     

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ileride yapılacak mal alımlarına ilişkin olarak imzalanan sözleşmeye istinaden satıcı tarafından adınıza fatura düzenlenmiş olduğu, ancak satıcı firma ile aranızda yaşanan ihtilaf nedeniyle ilgili malların alımından vazgeçilmiş olduğu, bu kapsamda düzenlenecek iade faturasında "tutar" ve "KDV" bedellerinin ayrı ayrı gösterilip gösterilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinin birinci fıkrası, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesi, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

...",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

3. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler."

hükümlerine amirdir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta "iade faturası" şeklinde bir düzenleme yer almamakla birlikte, mal iade işlemleri de teslim kapsamında değerlendirilmekte ve Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde belgelendirilmesi aranmaktadır.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 34 üncü maddesinde, "Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.",

- 35 inci maddesinde, "Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukubulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vukubulduğu dönem içinde düzeltilir."

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin;

- (III/C-5) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesine göre, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin indirilebilmesi için aşağıda sayılan iki şartın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

a) Vergi, alış faturası veya benzeri vesikalar ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmeli,

b)Söz konusu vesikalar, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla kanuni defterlere kaydedilmelidir.

Öte yandan, yukarıda da belirtildiği üzere verginin indirim konusu yapılabilmesi için fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.",

- (III/C-5.1) bölümünde, "3065 sayılı Kanunda geçen fatura ve benzeri vesika tabiri Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade etmektedir.

KDV mükellefleri, düzenleyecekleri bu vesikalarda KDV'yi hesaplayıp, satış bedelinden ayrı olarak göstereceklerdir."

açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, yapılan sözleşmenin ihtilaf sebebiyle bozulması sonrasında teslim alınamayan mallar için düzeltme işlemi kapsamında fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, faturada tutar ve KDV bedellerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve bu faturaya düzeltme amaçlı/iade faturası olduğunu belirten bir şerh düşülmesi icap etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

95462982-105[VUK.ÖZLG-16-41]-148185

29.12.2017

Konu

:

Mal alımlarına ilişkin olarak imzalanan sözleşmenin feshinden dolayı teslim alınamayan mallar için düzenlenecek iade faturası hk.

 

     

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ileride yapılacak mal alımlarına ilişkin olarak imzalanan sözleşmeye istinaden satıcı tarafından adınıza fatura düzenlenmiş olduğu, ancak satıcı firma ile aranızda yaşanan ihtilaf nedeniyle ilgili malların alımından vazgeçilmiş olduğu, bu kapsamda düzenlenecek iade faturasında "tutar" ve "KDV" bedellerinin ayrı ayrı gösterilip gösterilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinin birinci fıkrası, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesi, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

...",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

3. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler."

hükümlerine amirdir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta "iade faturası" şeklinde bir düzenleme yer almamakla birlikte, mal iade işlemleri de teslim kapsamında değerlendirilmekte ve Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde belgelendirilmesi aranmaktadır.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 34 üncü maddesinde, "Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.",

- 35 inci maddesinde, "Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukubulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vukubulduğu dönem içinde düzeltilir."

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin;

- (III/C-5) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesine göre, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin indirilebilmesi için aşağıda sayılan iki şartın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

a) Vergi, alış faturası veya benzeri vesikalar ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmeli,

b)Söz konusu vesikalar, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla kanuni defterlere kaydedilmelidir.

Öte yandan, yukarıda da belirtildiği üzere verginin indirim konusu yapılabilmesi için fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.",

- (III/C-5.1) bölümünde, "3065 sayılı Kanunda geçen fatura ve benzeri vesika tabiri Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade etmektedir.

KDV mükellefleri, düzenleyecekleri bu vesikalarda KDV'yi hesaplayıp, satış bedelinden ayrı olarak göstereceklerdir."

açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, yapılan sözleşmenin ihtilaf sebebiyle bozulması sonrasında teslim alınamayan mallar için düzeltme işlemi kapsamında fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, faturada tutar ve KDV bedellerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve bu faturaya düzeltme amaçlı/iade faturası olduğunu belirten bir şerh düşülmesi icap etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

95462982-105[VUK.ÖZLG-16-41]-148185

29.12.2017

Konu

:

Mal alımlarına ilişkin olarak imzalanan sözleşmenin feshinden dolayı teslim alınamayan mallar için düzenlenecek iade faturası hk.

 

     

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ileride yapılacak mal alımlarına ilişkin olarak imzalanan sözleşmeye istinaden satıcı tarafından adınıza fatura düzenlenmiş olduğu, ancak satıcı firma ile aranızda yaşanan ihtilaf nedeniyle ilgili malların alımından vazgeçilmiş olduğu, bu kapsamda düzenlenecek iade faturasında "tutar" ve "KDV" bedellerinin ayrı ayrı gösterilip gösterilmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinin birinci fıkrası, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

- 229 uncu maddesi, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesi, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

...",

- 232 nci maddesi, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2. Serbest meslek erbabına;

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

3. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5. Vergiden muaf esnafa

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler."

hükümlerine amirdir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta "iade faturası" şeklinde bir düzenleme yer almamakla birlikte, mal iade işlemleri de teslim kapsamında değerlendirilmekte ve Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde belgelendirilmesi aranmaktadır.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 34 üncü maddesinde, "Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.",

- 35 inci maddesinde, "Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukubulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vukubulduğu dönem içinde düzeltilir."

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin;

- (III/C-5) bölümünde, "3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesine göre, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin indirilebilmesi için aşağıda sayılan iki şartın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

a) Vergi, alış faturası veya benzeri vesikalar ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmeli,

b)Söz konusu vesikalar, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla kanuni defterlere kaydedilmelidir.

Öte yandan, yukarıda da belirtildiği üzere verginin indirim konusu yapılabilmesi için fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.",

- (III/C-5.1) bölümünde, "3065 sayılı Kanunda geçen fatura ve benzeri vesika tabiri Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade etmektedir.

KDV mükellefleri, düzenleyecekleri bu vesikalarda KDV'yi hesaplayıp, satış bedelinden ayrı olarak göstereceklerdir."

açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, yapılan sözleşmenin ihtilaf sebebiyle bozulması sonrasında teslim alınamayan mallar için düzeltme işlemi kapsamında fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, faturada tutar ve KDV bedellerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve bu faturaya düzeltme amaçlı/iade faturası olduğunu belirten bir şerh düşülmesi icap etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-499874

28.11.2017

Konu

:

Kira alacağı karşılığı bankadan demirbaş devir alınmasında belge düzeni ve dekontta gösterilen KDV tutarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı

 

İlgi

:

06/02/2017 tarih ve 151782 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Bankasının kira alacağınızın bir kısmı karşılığında Şirketinize devredeceği demirbaşlar için düzenleyeceği "fiyatlarımıza KDV dahildir" ibaresi bulunan dekonttaki katma değer vergisi (KDV) tutarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

A- 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü mevcut olup, 229-242 nci maddelerinde ise belgelendirmeye ait hükümlere yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla Maliye Bakanlığı, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya; bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye veya kaldırmaya, bu Kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu kaldırmaya yetkili kılınmıştır.

Bu kapsamda, söz konusu yetkiye istinaden yayımlanan 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "A- Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" bölümünde, "Bankalar, yaptıkları hizmet ve satış işlemlerine ilişkin kayıtlarının dayanağı olan fatura yerine, aşağıda açıklanan şartlara uygun olarak belge düzenlemek zorundadırlar.

1- Bankalar, döviz alım-satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları aşağıdaki şartlara uygun olarak düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyeceklerdir.

..." düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, … Bankası A.Ş. tarafından kira alacağınıza karşılık şirketinize yapılan demirbaş devir işlemi için, fatura yerine geçmek üzere, bahse konu Genel Tebliğin (A) bölümü çerçevesinde, dekont düzenlenmesi gerekmektedir.

B- 3065 SAYILI KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- (17/4-e) maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemleri ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergilerini indirebilecekleri,

- 53 üncü maddesinde de, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, … Bankası A.Ş. tarafından kira alacağınıza karşılık şirketinize yapmış olduğu demirbaş devir işlemi BSMV kapsamına girdiğinden Katma Değer Vergisi Kanununun (17/4-e) maddesi gereğince KDV'den istisnadır.

Bu nedenle, anılan banka tarafından devredilen demirbaşlar için KDV hesaplanması söz konusu olmayıp, şirketiniz tarafından bu işlemlere ilişkin "fiyatlarımıza KDV dahildir" ibaresi bulunan dekontta yer alan KDV'nin indirimi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-499874

28.11.2017

Konu

:

Kira alacağı karşılığı bankadan demirbaş devir alınmasında belge düzeni ve dekontta gösterilen KDV tutarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı

 

İlgi

:

06/02/2017 tarih ve 151782 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Bankasının kira alacağınızın bir kısmı karşılığında Şirketinize devredeceği demirbaşlar için düzenleyeceği "fiyatlarımıza KDV dahildir" ibaresi bulunan dekonttaki katma değer vergisi (KDV) tutarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

A- 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü mevcut olup, 229-242 nci maddelerinde ise belgelendirmeye ait hükümlere yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla Maliye Bakanlığı, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya; bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye veya kaldırmaya, bu Kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu kaldırmaya yetkili kılınmıştır.

Bu kapsamda, söz konusu yetkiye istinaden yayımlanan 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "A- Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" bölümünde, "Bankalar, yaptıkları hizmet ve satış işlemlerine ilişkin kayıtlarının dayanağı olan fatura yerine, aşağıda açıklanan şartlara uygun olarak belge düzenlemek zorundadırlar.

1- Bankalar, döviz alım-satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları aşağıdaki şartlara uygun olarak düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyeceklerdir.

..." düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, … Bankası A.Ş. tarafından kira alacağınıza karşılık şirketinize yapılan demirbaş devir işlemi için, fatura yerine geçmek üzere, bahse konu Genel Tebliğin (A) bölümü çerçevesinde, dekont düzenlenmesi gerekmektedir.

B- 3065 SAYILI KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- (17/4-e) maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemleri ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergilerini indirebilecekleri,

- 53 üncü maddesinde de, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, … Bankası A.Ş. tarafından kira alacağınıza karşılık şirketinize yapmış olduğu demirbaş devir işlemi BSMV kapsamına girdiğinden Katma Değer Vergisi Kanununun (17/4-e) maddesi gereğince KDV'den istisnadır.

Bu nedenle, anılan banka tarafından devredilen demirbaşlar için KDV hesaplanması söz konusu olmayıp, şirketiniz tarafından bu işlemlere ilişkin "fiyatlarımıza KDV dahildir" ibaresi bulunan dekontta yer alan KDV'nin indirimi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-499874

28.11.2017

Konu

:

Kira alacağı karşılığı bankadan demirbaş devir alınmasında belge düzeni ve dekontta gösterilen KDV tutarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı

 

İlgi

:

06/02/2017 tarih ve 151782 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Bankasının kira alacağınızın bir kısmı karşılığında Şirketinize devredeceği demirbaşlar için düzenleyeceği "fiyatlarımıza KDV dahildir" ibaresi bulunan dekonttaki katma değer vergisi (KDV) tutarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

A- 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü mevcut olup, 229-242 nci maddelerinde ise belgelendirmeye ait hükümlere yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla Maliye Bakanlığı, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya; bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye veya kaldırmaya, bu Kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu kaldırmaya yetkili kılınmıştır.

Bu kapsamda, söz konusu yetkiye istinaden yayımlanan 243 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "A- Bankalar Tarafından Düzenlenecek Belgeler" bölümünde, "Bankalar, yaptıkları hizmet ve satış işlemlerine ilişkin kayıtlarının dayanağı olan fatura yerine, aşağıda açıklanan şartlara uygun olarak belge düzenlemek zorundadırlar.

1- Bankalar, döviz alım-satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları aşağıdaki şartlara uygun olarak düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyeceklerdir.

..." düzenlemesine yer verilmiştir.

Buna göre, … Bankası A.Ş. tarafından kira alacağınıza karşılık şirketinize yapılan demirbaş devir işlemi için, fatura yerine geçmek üzere, bahse konu Genel Tebliğin (A) bölümü çerçevesinde, dekont düzenlenmesi gerekmektedir.

B- 3065 SAYILI KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- (17/4-e) maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemleri ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

- (29/1-a) maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergilerini indirebilecekleri,

- 53 üncü maddesinde de, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, … Bankası A.Ş. tarafından kira alacağınıza karşılık şirketinize yapmış olduğu demirbaş devir işlemi BSMV kapsamına girdiğinden Katma Değer Vergisi Kanununun (17/4-e) maddesi gereğince KDV'den istisnadır.

Bu nedenle, anılan banka tarafından devredilen demirbaşlar için KDV hesaplanması söz konusu olmayıp, şirketiniz tarafından bu işlemlere ilişkin "fiyatlarımıza KDV dahildir" ibaresi bulunan dekontta yer alan KDV'nin indirimi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130-492337

24.11.2017

Konu

:

6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme sistemi ve elektronik para lisansına sahip kuruluşlarda belge düzeni

 

 

İlgi : 21/04/2016 tarih 214631 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; dünyanın çeşitli ülkelerindeki para transfer merkezleri ve bankalar ile sözleşmeler yapılarak bu ülkelere para havalesi işlemlerine aracılık faaliyetinde bulunduğunuz, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun … tarihli ve … sayılı Kararı ile Ödeme Sistemi ve Elektronik Para Lisansına sahip olduğunuz belirtilerek, Türkiye'den yurt dışına yapılacak para havalesi işlemlerinde yurt dışındaki anlaşmalı şirkete aktarılacak komisyon tutarının müşteriden tahsil edilen komisyondan düşülmesi suretiyle BSMV matrahının belirlenip belirlenemeyeceği, BSMV'nin iç yüzde yöntemiyle hesaplanmasının uygun olup olmayacağı ile yapılan işlemler için fatura düzenleme zorunluğunuzun olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

A- 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI:

Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu; yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (1.1.2017'den itibaren) 900,-TL'yi geçmesi veya bedeli (1.1.2017'den itibaren) 900,-TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecburi olduğu,

- 233 üncü maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedellerinin perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt rulosu, giriş veya yolcu taşıma bileti vesikalarından herhangi biri ile tevsik olunacağı

hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (B) bölümünde, "... yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler. Ancak ..., anılan Kanun'un mükerrer 257'inci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışında temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elamanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan şirketinizin, işlemleri için Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde fatura veya fatura yerine geçen belge düzenlemesi icap etmektedir.

Bunun yanı sıra, yurt dışından aldığınız hizmetler karşılığında yurt dışındaki firmalara aktardığınız komisyon tutarlarına ilişkin kayıtların, söz konusu firmalardan alınan ve ilgili ülke mevzuatına göre muteber olan belgeler ile tevsik edilmesi gerektiği tabiidir.

B- 6802 SAYILI GİDER VERGİLERİ KANUNU UYGULAMASI:

Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar." hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde ise, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, konu ile ilgili olarak, 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin 5 inci maddesinin;

- Birinci fıkrasında, ''6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar.'',

- İkinci fıkrasında, ''Elektronik para ve ödeme kuruluşları tarafından ödeme hizmeti kullanıcısına verilen hizmet nedeniyle tahsil edilen komisyon, ücret vb. tutarların tamamının vergilendirilmesi esastır. Komisyon tutarının bir kısmının yurt dışında veya yurt içinde yerleşik bir kuruluşa aktarılmasının BSMV matrahına etkisi bulunmaz.''

açıklamaları yer almaktadır. Bunun yanı sıra, söz konusu Tebliğin 8 inci maddesinde, para havalesi hizmetlerinin vergilendirilmesi ve matraha ilişkin gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, şirketiniz tarafından 6493 sayılı Kanun uyarınca BDDK'dan alınan faaliyet izni ile yapılan para havalesi hizmetleri dolayısıyla lehe alınan tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Bu kapsamda, Türkiye'de yerleşik BSMV veya KDV mükellefi temsilcilere aktarılan komisyonların lehe alınan paranın hesabında işlem maliyeti olarak dikkate alınması mümkün bulunmakla birlikte, yurt dışında yerleşik kuruluşlara aktarılan komisyonların lehe alınan paranın hesabında işlem maliyeti olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Öte yandan, tahsil edilen komisyonun vergi dahil olarak tespit edilmesi halinde BSMV'nin iç yüzde yöntemiyle ayrılıp ödenmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, gerekli belgelerde herhangi bir belirleme yapılmaması durumunda tahsil edilen komisyon tutarının tamamı BSMV matrahını oluşturacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130-492337

24.11.2017

Konu

:

6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme sistemi ve elektronik para lisansına sahip kuruluşlarda belge düzeni

 

 

İlgi : 21/04/2016 tarih 214631 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; dünyanın çeşitli ülkelerindeki para transfer merkezleri ve bankalar ile sözleşmeler yapılarak bu ülkelere para havalesi işlemlerine aracılık faaliyetinde bulunduğunuz, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun … tarihli ve … sayılı Kararı ile Ödeme Sistemi ve Elektronik Para Lisansına sahip olduğunuz belirtilerek, Türkiye'den yurt dışına yapılacak para havalesi işlemlerinde yurt dışındaki anlaşmalı şirkete aktarılacak komisyon tutarının müşteriden tahsil edilen komisyondan düşülmesi suretiyle BSMV matrahının belirlenip belirlenemeyeceği, BSMV'nin iç yüzde yöntemiyle hesaplanmasının uygun olup olmayacağı ile yapılan işlemler için fatura düzenleme zorunluğunuzun olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

A- 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI:

Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu; yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (1.1.2017'den itibaren) 900,-TL'yi geçmesi veya bedeli (1.1.2017'den itibaren) 900,-TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecburi olduğu,

- 233 üncü maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedellerinin perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt rulosu, giriş veya yolcu taşıma bileti vesikalarından herhangi biri ile tevsik olunacağı

hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (B) bölümünde, "... yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler. Ancak ..., anılan Kanun'un mükerrer 257'inci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışında temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elamanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan şirketinizin, işlemleri için Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde fatura veya fatura yerine geçen belge düzenlemesi icap etmektedir.

Bunun yanı sıra, yurt dışından aldığınız hizmetler karşılığında yurt dışındaki firmalara aktardığınız komisyon tutarlarına ilişkin kayıtların, söz konusu firmalardan alınan ve ilgili ülke mevzuatına göre muteber olan belgeler ile tevsik edilmesi gerektiği tabiidir.

B- 6802 SAYILI GİDER VERGİLERİ KANUNU UYGULAMASI:

Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar." hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde ise, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, konu ile ilgili olarak, 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin 5 inci maddesinin;

- Birinci fıkrasında, ''6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar.'',

- İkinci fıkrasında, ''Elektronik para ve ödeme kuruluşları tarafından ödeme hizmeti kullanıcısına verilen hizmet nedeniyle tahsil edilen komisyon, ücret vb. tutarların tamamının vergilendirilmesi esastır. Komisyon tutarının bir kısmının yurt dışında veya yurt içinde yerleşik bir kuruluşa aktarılmasının BSMV matrahına etkisi bulunmaz.''

açıklamaları yer almaktadır. Bunun yanı sıra, söz konusu Tebliğin 8 inci maddesinde, para havalesi hizmetlerinin vergilendirilmesi ve matraha ilişkin gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, şirketiniz tarafından 6493 sayılı Kanun uyarınca BDDK'dan alınan faaliyet izni ile yapılan para havalesi hizmetleri dolayısıyla lehe alınan tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Bu kapsamda, Türkiye'de yerleşik BSMV veya KDV mükellefi temsilcilere aktarılan komisyonların lehe alınan paranın hesabında işlem maliyeti olarak dikkate alınması mümkün bulunmakla birlikte, yurt dışında yerleşik kuruluşlara aktarılan komisyonların lehe alınan paranın hesabında işlem maliyeti olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Öte yandan, tahsil edilen komisyonun vergi dahil olarak tespit edilmesi halinde BSMV'nin iç yüzde yöntemiyle ayrılıp ödenmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, gerekli belgelerde herhangi bir belirleme yapılmaması durumunda tahsil edilen komisyon tutarının tamamı BSMV matrahını oluşturacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130-492337

24.11.2017

Konu

:

6493 sayılı Kanun kapsamında ödeme sistemi ve elektronik para lisansına sahip kuruluşlarda belge düzeni

 

 

İlgi : 21/04/2016 tarih 214631 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; dünyanın çeşitli ülkelerindeki para transfer merkezleri ve bankalar ile sözleşmeler yapılarak bu ülkelere para havalesi işlemlerine aracılık faaliyetinde bulunduğunuz, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun … tarihli ve … sayılı Kararı ile Ödeme Sistemi ve Elektronik Para Lisansına sahip olduğunuz belirtilerek, Türkiye'den yurt dışına yapılacak para havalesi işlemlerinde yurt dışındaki anlaşmalı şirkete aktarılacak komisyon tutarının müşteriden tahsil edilen komisyondan düşülmesi suretiyle BSMV matrahının belirlenip belirlenemeyeceği, BSMV'nin iç yüzde yöntemiyle hesaplanmasının uygun olup olmayacağı ile yapılan işlemler için fatura düzenleme zorunluğunuzun olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

A- 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI:

Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde olduğu; yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (1.1.2017'den itibaren) 900,-TL'yi geçmesi veya bedeli (1.1.2017'den itibaren) 900,-TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecburi olduğu,

- 233 üncü maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedellerinin perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt rulosu, giriş veya yolcu taşıma bileti vesikalarından herhangi biri ile tevsik olunacağı

hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (B) bölümünde, "... yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler. Ancak ..., anılan Kanun'un mükerrer 257'inci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışında temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe'ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.

Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elamanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar." açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında ödeme kuruluşu olarak faaliyette bulunan şirketinizin, işlemleri için Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde fatura veya fatura yerine geçen belge düzenlemesi icap etmektedir.

Bunun yanı sıra, yurt dışından aldığınız hizmetler karşılığında yurt dışındaki firmalara aktardığınız komisyon tutarlarına ilişkin kayıtların, söz konusu firmalardan alınan ve ilgili ülke mevzuatına göre muteber olan belgeler ile tevsik edilmesi gerektiği tabiidir.

B- 6802 SAYILI GİDER VERGİLERİ KANUNU UYGULAMASI:

Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde, "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.

90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar." hükümleri yer almaktadır.

Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde ise, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, konu ile ilgili olarak, 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin 5 inci maddesinin;

- Birinci fıkrasında, ''6493 sayılı Kanun uyarınca esas itibariyle BDDK tarafından verilen izin çerçevesinde ve bu Kurum denetimine tabi olarak gerçekleştirilen ödeme hizmetleri, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen banka muamele ve hizmetlerinden olduğundan, bu işlemleri anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre esas iştigal konusu olarak yapan elektronik para ve ödeme kuruluşlarının banker kapsamında BSMV mükellefiyeti doğar.'',

- İkinci fıkrasında, ''Elektronik para ve ödeme kuruluşları tarafından ödeme hizmeti kullanıcısına verilen hizmet nedeniyle tahsil edilen komisyon, ücret vb. tutarların tamamının vergilendirilmesi esastır. Komisyon tutarının bir kısmının yurt dışında veya yurt içinde yerleşik bir kuruluşa aktarılmasının BSMV matrahına etkisi bulunmaz.''

açıklamaları yer almaktadır. Bunun yanı sıra, söz konusu Tebliğin 8 inci maddesinde, para havalesi hizmetlerinin vergilendirilmesi ve matraha ilişkin gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, şirketiniz tarafından 6493 sayılı Kanun uyarınca BDDK'dan alınan faaliyet izni ile yapılan para havalesi hizmetleri dolayısıyla lehe alınan tutarların 91 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Bu kapsamda, Türkiye'de yerleşik BSMV veya KDV mükellefi temsilcilere aktarılan komisyonların lehe alınan paranın hesabında işlem maliyeti olarak dikkate alınması mümkün bulunmakla birlikte, yurt dışında yerleşik kuruluşlara aktarılan komisyonların lehe alınan paranın hesabında işlem maliyeti olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Öte yandan, tahsil edilen komisyonun vergi dahil olarak tespit edilmesi halinde BSMV'nin iç yüzde yöntemiyle ayrılıp ödenmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, gerekli belgelerde herhangi bir belirleme yapılmaması durumunda tahsil edilen komisyon tutarının tamamı BSMV matrahını oluşturacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[229-2014-22]-462203

21.11.2017

Konu

:

Teslim veya hizmet karşılığı olmayan nakit ödemenin promosyon ödemesinin vergisel boyutu

 

 

İlgi : 15/04/2013 tarihli ve 30375 sayılı özelge talep formunuz

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, … ile şirketiniz arasında 7/1/2013-31/12/2013 tarihlerini içeren kuru yemiş ürünleri satış sözleşmesi yapıldığı, sözleşme şartları gereği ödenmesine karar verilen promosyonun, nakit olarak ve sekiz eşit taksitte ödeneceğinin taahhüt altına alındığı belirtilerek, ödenecek promosyonun Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi karşısındaki durumu ve belge düzeni hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında, kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu; 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilerek 38 inci maddesinde;

"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

hükmü yer almaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler safi kazancın tespitinde indirilebilmektedir. Bir giderin kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olduğunun kabulü için; işin mahiyeti ve genişliğine uygun olması, yapılan giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olunması ve Vergi Usul Kanununa göre tevsik edici belgelere dayandırılması gerekmektedir.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde vergi tevkifatına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, vergi mükellefi olmayan veya vergiden muaf olan kurumlara ödenmesi sözleşme ile kararlaştırılan promosyonlar, vergi kesintisine tabi tutulacak kazanç ve iratlar arasında bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 07/01/2013 tarihinde imzalanan "… Kuruyemiş Alım Sözleşmesi" ne istinaden şirketinizce, sözleşmenin tarafı olan … Başkanlığına promosyon adı altında yapılacak nakit ödemelerin, işin mahiyeti ve genişliğiyle uygun olması ve bu ödemelerle kazancınızın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağı bulunması şartıyla, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 1/1 maddesinde; ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- 4 üncü maddesinde; hizmetin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

- 17/3-a maddesinde; askeri fabrika, tersane ve atölyeler, orduevi ve bağlı şubeleri, askeri gazinolar, kışla gazinoları, vardiya yatakhaneleri ve bunların müştemilatı, özel, yerel ve kış eğitim merkezleri, askeri kantinler ve askeri müzelerin kuruluş amaçlarına uygun olarak yaptıkları teslim ve hizmetler ile bu kurum ve kuruluşların yapacağı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'den istisna olduğu,

- 20 nci maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedel deyiminin de, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, … Başkanlığının şirketinize verdiği pazarlama hizmeti (… Başkanlığının kuruluş amaçlarına uygun olması şartıyla) karşılığında nakit olarak yaptığınız ödemeler 3065 sayılı KDV Kanununun 17/3-a maddesine göre KDV'den istisna olacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun, "İspat edici kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu kayıtların ise anılan kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların vesikalara dayanılarak tevsik edilmesi zorunlu bulunmaktadır.

Anılan Kanunun  234 üncü maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:

...

3. Vergiden muaf esnafa;

Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir..." hükmü yer almaktadır.

Buna göre ,… ile şirketiniz arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden … Başkanlığına promosyon adı altında yapılacak nakit ödemelerin şirketinizce düzenlenecek gider pusulası ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[229-2014-22]-462203

21.11.2017

Konu

:

Teslim veya hizmet karşılığı olmayan nakit ödemenin promosyon ödemesinin vergisel boyutu

 

 

İlgi : 15/04/2013 tarihli ve 30375 sayılı özelge talep formunuz

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, … ile şirketiniz arasında 7/1/2013-31/12/2013 tarihlerini içeren kuru yemiş ürünleri satış sözleşmesi yapıldığı, sözleşme şartları gereği ödenmesine karar verilen promosyonun, nakit olarak ve sekiz eşit taksitte ödeneceğinin taahhüt altına alındığı belirtilerek, ödenecek promosyonun Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi karşısındaki durumu ve belge düzeni hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında, kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu; 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilerek 38 inci maddesinde;

"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

hükmü yer almaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler safi kazancın tespitinde indirilebilmektedir. Bir giderin kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olduğunun kabulü için; işin mahiyeti ve genişliğine uygun olması, yapılan giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olunması ve Vergi Usul Kanununa göre tevsik edici belgelere dayandırılması gerekmektedir.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde vergi tevkifatına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, vergi mükellefi olmayan veya vergiden muaf olan kurumlara ödenmesi sözleşme ile kararlaştırılan promosyonlar, vergi kesintisine tabi tutulacak kazanç ve iratlar arasında bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 07/01/2013 tarihinde imzalanan "… Kuruyemiş Alım Sözleşmesi" ne istinaden şirketinizce, sözleşmenin tarafı olan … Başkanlığına promosyon adı altında yapılacak nakit ödemelerin, işin mahiyeti ve genişliğiyle uygun olması ve bu ödemelerle kazancınızın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağı bulunması şartıyla, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 1/1 maddesinde; ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- 4 üncü maddesinde; hizmetin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

- 17/3-a maddesinde; askeri fabrika, tersane ve atölyeler, orduevi ve bağlı şubeleri, askeri gazinolar, kışla gazinoları, vardiya yatakhaneleri ve bunların müştemilatı, özel, yerel ve kış eğitim merkezleri, askeri kantinler ve askeri müzelerin kuruluş amaçlarına uygun olarak yaptıkları teslim ve hizmetler ile bu kurum ve kuruluşların yapacağı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'den istisna olduğu,

- 20 nci maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedel deyiminin de, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, … Başkanlığının şirketinize verdiği pazarlama hizmeti (… Başkanlığının kuruluş amaçlarına uygun olması şartıyla) karşılığında nakit olarak yaptığınız ödemeler 3065 sayılı KDV Kanununun 17/3-a maddesine göre KDV'den istisna olacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun, "İspat edici kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu kayıtların ise anılan kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların vesikalara dayanılarak tevsik edilmesi zorunlu bulunmaktadır.

Anılan Kanunun  234 üncü maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:

...

3. Vergiden muaf esnafa;

Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir..." hükmü yer almaktadır.

Buna göre ,… ile şirketiniz arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden … Başkanlığına promosyon adı altında yapılacak nakit ödemelerin şirketinizce düzenlenecek gider pusulası ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[229-2014-22]-462203

21.11.2017

Konu

:

Teslim veya hizmet karşılığı olmayan nakit ödemenin promosyon ödemesinin vergisel boyutu

 

 

İlgi : 15/04/2013 tarihli ve 30375 sayılı özelge talep formunuz

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, … ile şirketiniz arasında 7/1/2013-31/12/2013 tarihlerini içeren kuru yemiş ürünleri satış sözleşmesi yapıldığı, sözleşme şartları gereği ödenmesine karar verilen promosyonun, nakit olarak ve sekiz eşit taksitte ödeneceğinin taahhüt altına alındığı belirtilerek, ödenecek promosyonun Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi karşısındaki durumu ve belge düzeni hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında, kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu; 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilerek 38 inci maddesinde;

"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

hükmü yer almaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler safi kazancın tespitinde indirilebilmektedir. Bir giderin kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olduğunun kabulü için; işin mahiyeti ve genişliğine uygun olması, yapılan giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olunması ve Vergi Usul Kanununa göre tevsik edici belgelere dayandırılması gerekmektedir.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde vergi tevkifatına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, vergi mükellefi olmayan veya vergiden muaf olan kurumlara ödenmesi sözleşme ile kararlaştırılan promosyonlar, vergi kesintisine tabi tutulacak kazanç ve iratlar arasında bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 07/01/2013 tarihinde imzalanan "… Kuruyemiş Alım Sözleşmesi" ne istinaden şirketinizce, sözleşmenin tarafı olan … Başkanlığına promosyon adı altında yapılacak nakit ödemelerin, işin mahiyeti ve genişliğiyle uygun olması ve bu ödemelerle kazancınızın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağı bulunması şartıyla, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- 1/1 maddesinde; ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

- 4 üncü maddesinde; hizmetin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

- 17/3-a maddesinde; askeri fabrika, tersane ve atölyeler, orduevi ve bağlı şubeleri, askeri gazinolar, kışla gazinoları, vardiya yatakhaneleri ve bunların müştemilatı, özel, yerel ve kış eğitim merkezleri, askeri kantinler ve askeri müzelerin kuruluş amaçlarına uygun olarak yaptıkları teslim ve hizmetler ile bu kurum ve kuruluşların yapacağı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'den istisna olduğu,

- 20 nci maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedel deyiminin de, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, … Başkanlığının şirketinize verdiği pazarlama hizmeti (… Başkanlığının kuruluş amaçlarına uygun olması şartıyla) karşılığında nakit olarak yaptığınız ödemeler 3065 sayılı KDV Kanununun 17/3-a maddesine göre KDV'den istisna olacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun, "İspat edici kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu kayıtların ise anılan kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların vesikalara dayanılarak tevsik edilmesi zorunlu bulunmaktadır.

Anılan Kanunun  234 üncü maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:

...

3. Vergiden muaf esnafa;

Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir..." hükmü yer almaktadır.

Buna göre ,… ile şirketiniz arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden … Başkanlığına promosyon adı altında yapılacak nakit ödemelerin şirketinizce düzenlenecek gider pusulası ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sayfalar