Buradasınız

-  KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞLERİ

Resmi Gazete No: 24394 Resmi Gazete Tarihi: Pazar, 6 Mayıs, 2001 Adı: UID: ORDKAEFS55WCSQLJ
İçerik:

 

4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak indirim oranının uygulanması suretiyle hesaplanacak tutarın % 25' inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2001 Ocak-Mart geçici vergi dönemi kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 31 olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 31 x % 25 = ) % 7.7 sini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.









İçerik 1:

 

4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak indirim oranının uygulanması suretiyle hesaplanacak tutarın % 25' inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2001 Ocak-Mart geçici vergi dönemi kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 31 olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 31 x % 25 = ) % 7.7 sini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.









İçerik 2:

 

4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak indirim oranının uygulanması suretiyle hesaplanacak tutarın % 25' inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2001 Ocak-Mart geçici vergi dönemi kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 31 olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 31 x % 25 = ) % 7.7 sini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.









Resmi Gazete No: 20626 Resmi Gazete Tarihi: Çarşamba, 5 Eylül, 1990 Adı: UID: P743NUM2KH9YNAEW
İçerik:




 
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin son paragrafına 3239 sayılı Kanunla eklenen hükme göre; Kurumların, yıl içinde yaptıkları araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere. ilgili dönemde ödemeleri gereken yıllık kurumlar vergisinin % 20'sinin kanuni süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi üç yıl süreyle faizsiz olarak ertelenebilmektedir. Ertelenen bu verginin, üç yıl içinde kurumlar vergisinin ödenme taksitleri ile birlikte eşit taksitler halinde ödenmesi gerekmektedir. Bu teşvikten yararlanmak isteyen mükelleflerin yerine getirmeleri gereken hususlar, 5 Nisan 1986 tarih ve 19067 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 31 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 4/b bölümünde açıklanmıştır.

Buna göre, vergi ertelenmesinden yararlanmak isteyen kurumların, ilgili yıl kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinden önce, 31 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde açıklanan belgelerle Maliye ve Gümrük Bakanlığına (Gelirler Genel Müdürlüğü'ne) başvurmaları gerekmektedir. Bakanlık, bu kurumların araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ilişkin müracaatlarını, yeni teknoloji arayışına yönelik olup olmadığı açısından incelenmek üzere, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumuna ve/veya üniversitelerle kurumun araştırma yaptığı konuda uzmanlaşmış kuruluşlara intikal ettirecektir.

Diğer taraftan, Bakanlık vergi ertelemesi talebinde bulunan kuruma, yıl içinde yaptığı yeni teknolojik arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 0.5'ini, incelemeyi yapacak olan ilgili kuruluşun veznesine yatırması için ayrıca bir yazı gönderecektir. Ancak, araştırma ve geliştirme harcamalarının % 0.5'i oranında hesaplanan söz konusu tutar 1990 yılı içinde hiçbir şekilde 20 milyon lirayı aşmayacaktır. Daha sonraki yıllar için esas alınacak azami tutar, bir önceki yılda uygulanan azami tutarın, yine bir önceki yıl için belirlenen yeniden değerleme oranı ile değerlenmesi suretiyle hesaplanacaktır.

Söz konusu meblağın incelemeyi yapacak olan kuruluşun veznesine ödenmesinden sonra bu kuruluş, kendi uzmanları veya görevlendireceği başka kuruluşlara ait uzmanlar marifetiyle gerekli incelemeleri yaptıracak ve inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunun bir örneğini, görüşünü de belirtmek suretiyle kurumlar vergisi beyanname verme süresinden önce Maliye ve Gümrük Bakanlığına gönderecektir.

Maliye ve Gümrük Bakanlığı, söz konusu ekspertiz raporunun ve ilgili kuruluşun görüşünün olumlu olması halinde, kurumun yıl içinde yaptığı ve ekspertiz raporunda yeni teknoloji arayışına yönelik olduğu belirtilen araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere, ilgili dönemde ödemesi gereken kurumlar vergisini üç yıl içinde dokuz eşit taksitte ödenmek üzere erteleyebilecektir.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin son paragrafına 3239 sayılı Kanunla eklenen hükme göre; Kurumların, yıl içinde yaptıkları araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere. ilgili dönemde ödemeleri gereken yıllık kurumlar vergisinin % 20'sinin kanuni süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi üç yıl süreyle faizsiz olarak ertelenebilmektedir. Ertelenen bu verginin, üç yıl içinde kurumlar vergisinin ödenme taksitleri ile birlikte eşit taksitler halinde ödenmesi gerekmektedir. Bu teşvikten yararlanmak isteyen mükelleflerin yerine getirmeleri gereken hususlar, 5 Nisan 1986 tarih ve 19067 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 31 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 4/b bölümünde açıklanmıştır.

Buna göre, vergi ertelenmesinden yararlanmak isteyen kurumların, ilgili yıl kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinden önce, 31 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde açıklanan belgelerle Maliye ve Gümrük Bakanlığına (Gelirler Genel Müdürlüğü'ne) başvurmaları gerekmektedir. Bakanlık, bu kurumların araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ilişkin müracaatlarını, yeni teknoloji arayışına yönelik olup olmadığı açısından incelenmek üzere, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumuna ve/veya üniversitelerle kurumun araştırma yaptığı konuda uzmanlaşmış kuruluşlara intikal ettirecektir.

Diğer taraftan, Bakanlık vergi ertelemesi talebinde bulunan kuruma, yıl içinde yaptığı yeni teknolojik arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 0.5'ini, incelemeyi yapacak olan ilgili kuruluşun veznesine yatırması için ayrıca bir yazı gönderecektir. Ancak, araştırma ve geliştirme harcamalarının % 0.5'i oranında hesaplanan söz konusu tutar 1990 yılı içinde hiçbir şekilde 20 milyon lirayı aşmayacaktır. Daha sonraki yıllar için esas alınacak azami tutar, bir önceki yılda uygulanan azami tutarın, yine bir önceki yıl için belirlenen yeniden değerleme oranı ile değerlenmesi suretiyle hesaplanacaktır.

Söz konusu meblağın incelemeyi yapacak olan kuruluşun veznesine ödenmesinden sonra bu kuruluş, kendi uzmanları veya görevlendireceği başka kuruluşlara ait uzmanlar marifetiyle gerekli incelemeleri yaptıracak ve inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunun bir örneğini, görüşünü de belirtmek suretiyle kurumlar vergisi beyanname verme süresinden önce Maliye ve Gümrük Bakanlığına gönderecektir.

Maliye ve Gümrük Bakanlığı, söz konusu ekspertiz raporunun ve ilgili kuruluşun görüşünün olumlu olması halinde, kurumun yıl içinde yaptığı ve ekspertiz raporunda yeni teknoloji arayışına yönelik olduğu belirtilen araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere, ilgili dönemde ödemesi gereken kurumlar vergisini üç yıl içinde dokuz eşit taksitte ödenmek üzere erteleyebilecektir.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin son paragrafına 3239 sayılı Kanunla eklenen hükme göre; Kurumların, yıl içinde yaptıkları araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere. ilgili dönemde ödemeleri gereken yıllık kurumlar vergisinin % 20'sinin kanuni süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi üç yıl süreyle faizsiz olarak ertelenebilmektedir. Ertelenen bu verginin, üç yıl içinde kurumlar vergisinin ödenme taksitleri ile birlikte eşit taksitler halinde ödenmesi gerekmektedir. Bu teşvikten yararlanmak isteyen mükelleflerin yerine getirmeleri gereken hususlar, 5 Nisan 1986 tarih ve 19067 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 31 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 4/b bölümünde açıklanmıştır.

Buna göre, vergi ertelenmesinden yararlanmak isteyen kurumların, ilgili yıl kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinden önce, 31 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde açıklanan belgelerle Maliye ve Gümrük Bakanlığına (Gelirler Genel Müdürlüğü'ne) başvurmaları gerekmektedir. Bakanlık, bu kurumların araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ilişkin müracaatlarını, yeni teknoloji arayışına yönelik olup olmadığı açısından incelenmek üzere, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumuna ve/veya üniversitelerle kurumun araştırma yaptığı konuda uzmanlaşmış kuruluşlara intikal ettirecektir.

Diğer taraftan, Bakanlık vergi ertelemesi talebinde bulunan kuruma, yıl içinde yaptığı yeni teknolojik arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 0.5'ini, incelemeyi yapacak olan ilgili kuruluşun veznesine yatırması için ayrıca bir yazı gönderecektir. Ancak, araştırma ve geliştirme harcamalarının % 0.5'i oranında hesaplanan söz konusu tutar 1990 yılı içinde hiçbir şekilde 20 milyon lirayı aşmayacaktır. Daha sonraki yıllar için esas alınacak azami tutar, bir önceki yılda uygulanan azami tutarın, yine bir önceki yıl için belirlenen yeniden değerleme oranı ile değerlenmesi suretiyle hesaplanacaktır.

Söz konusu meblağın incelemeyi yapacak olan kuruluşun veznesine ödenmesinden sonra bu kuruluş, kendi uzmanları veya görevlendireceği başka kuruluşlara ait uzmanlar marifetiyle gerekli incelemeleri yaptıracak ve inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunun bir örneğini, görüşünü de belirtmek suretiyle kurumlar vergisi beyanname verme süresinden önce Maliye ve Gümrük Bakanlığına gönderecektir.

Maliye ve Gümrük Bakanlığı, söz konusu ekspertiz raporunun ve ilgili kuruluşun görüşünün olumlu olması halinde, kurumun yıl içinde yaptığı ve ekspertiz raporunda yeni teknoloji arayışına yönelik olduğu belirtilen araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere, ilgili dönemde ödemesi gereken kurumlar vergisini üç yıl içinde dokuz eşit taksitte ödenmek üzere erteleyebilecektir.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 21815 Resmi Gazete Tarihi: Salı, 11 Ocak, 1994 Adı: UID: QG5KP1V55PT6BK6U
İçerik:




 
Bilindiği üzere, 26.12.1993 tarihli ve 3946 sayılı Kanunla Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında değişiklikler yapılmış bulunmaktadır. Ayrıca 31 Aralık 1993 tarihli ve 21805 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 93/5148 ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesine göre yapılmakta olan vergi tevkifat oranları yeniden belirlenmiştir.

Yapılan bu düzenlemeler çerçevesinde Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerin ve menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması işlemlerinden sağlanan menfaatlerin (repo gelirlerinin) vergilendirilmesi konusunda aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu Faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince Çıkarılan Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde, her nevi tahvil faizleri ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler menkul sermaye iradı sayılmıştır. Öte yandan aynı Kanunun 94 üncü maddesinde ve Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinde bu menkul sermaye iratları üzerinden vergi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

Bu durumda, yukarıda belirtilen menkul kıymetlerin vergilendirilmesi aşağıda belirtilen esaslara göre yapılacaktır.

1. Gerçek Kişilerde Vergileme

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerden daha önce ödeme sırasında "0" sıfır oranda vergi tevkifatı yapılmaktaydı. 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 7 numaralı bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre, 1.1.1994 tarihinden itibaren ihraç edilen anılan menkul kıymetlerden elde edilecek bu faiz ve gelirlerin gerçek kişilere ödenmesi sırasında % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifat, söz konusu faiz ve gelirlerin dar mükellef gerçek kişilere ödenmesi halinde de sözkonusudur.

Öte yandan, tam mükellef gerçek kişilerce 1.1.1997 tarihine kadar elde edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymet gelirleri Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 7 numaralı bendine göre yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir. Mükelleflerin diğer gelirleri dolayısıyla yıllık beyanname vermeleri halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir.

Tam mükellef gerçek kişilerce 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen bu tür gelirler Gelir Vergisi Kanununun 85, 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan hadler dikkate alınmak suretiyle beyan edilecektir. Bu tarihten itibaren beyan edilecek faiz ve gelirler, Gelir Vergisi Kanununun geçici 39 uncu maddesinin 5 numaralı bendinde belirtilen indirim oranına göre hesaplanacak istisna tutarı düşüldükten sonra kalan kısım olacaktır. Öte yandan, 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilecek bu gelirlerin beyanı halinde, bu gelirler üzerinden tevkifat yoluyla ödenmiş olan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Dar mükellefiyete tabi gerçek kişilerce elde edilecek bu gelirler beyan edilmeyecektir. Bu uygulama dar mükellef gerçek kişilerin 1.1.1997 tarihinden sonra elde edecekleri gelirler için de geçerlidir.

Diğer taraftan, Devlet tahvili, Hazine Bonosu ve Toplu Konut İdaresi ile Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin ticari işletmeye dahil olması halinde, 1.1.1994 tarihinden itibaren elde edilecek bu faiz ve gelirler, diğer kazanç ve iratlarla birlikte beyan edilerek vergilendirilecektir.

Söz konusu gelirlerin ticari işletmelerce 1993 yılı içinde elde edilmesi halinde, bu gelirler Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerine göre vergilendirilecektir. Değişiklikten önceki hükümlere göre, söz konusu gelirler önce hasılat yazılacak daha sonra Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre ticari kazançtan indirilecektir. Ancak indirilen bu gelirler üzerinden gelir vergisi beyannamesi verme süresi içinde Hazine bonosu faizlerinde % 15, diğerlerinde % 10 tevkifat yapılacaktır.

2. Kurumlarda Vergileme

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin olarak tam mükellef kurumlarca elde edilen faiz ve gelirler üzerinden, Gelir Vergisi Kanununda 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlere göre ödeme sırasında "0" sıfır oranda vergi tevkifatı yapılmaktaydı. Ancak bu gelirler, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre, kurum kazancından indirim konusu yapılmakta ve indirilen bu gelirler üzerinden kurum tarafından beyanname verme süresi içinde 94 üncü maddenin 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki hükmüne göre, Hazine bonosu faizlerinden % 15, diğerlerinden ise % 10 oranında vergi tevkifatı yapılmaktaydı. Bu uygulama, 1993 yılında elde edilen bu tür faiz ve gelirler hakkında da aynen uygulanacaktır. Ayrıca, bu faiz ve gelirler asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

Gelir Vergisi Kanununun yeniden düzenlenen 94 üncü maddesi ve bu maddedeki yetkiye dayanılarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 7 numaralı bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre, 1.1.1994 tarihinden itibaren ihraç olunan söz konusu menkul kıymetlerin faiz ve gelirlerinin tam mükellefiyete tabi kurumlara ödenmesi sırasında, sorumlularca % 5 vergi tevkifatı yapılacaktır. Söz konusu faiz ve gelirlerin dar mükellefiyete tabi kurumlara ödenmesi halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi ve bu madde ile ilgili olarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, aynı oranda vergi tevkifatına tabi tutulacaktır.

Öte yandan, Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden elde edilen gelirler kurum kazancına dahil edilerek kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, bu faiz ve gelirlerin ödenmesi sırasında kesilen gelir veya kurumlar vergisinin beyannameye dahil edilen gelire isabet eden kısmı, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir. Bu faiz ve gelirlerden kesilen vergilerin mahsup edilebilmesi için, erginin kesildiğini gösteren belge veya belgelerin beyannamelere eklenmesi zorunludur.

ÖRNEK:

(A) Bankası 1 Şubat 1994 tarihinde 1 milyar lira bedelle ihraç edilen ve değeri üç aylık vade sonunda 1.150.000.000 liraya ulaşacak olan Hazine bonosunu vadesine bir ay süre kala 1.100.000.000 liraya satın almıştır. Banka vade sonunda ana para ile birlikte 1.150.000.000 lira tahsil etmiştir. 150 milyon liralık faiz üzerinden ödeme sırasında (150.000.000 x % 5 =) 7.500.000 lira vergi tevkif edilmiştir.

Bu durumda, bankanın kurumlar vergisi matrahına dahil edeceği faiz tutarı (1.150.000 - 1.100.000.000 =) 50.000.000 liradır. Bankanın bu faiz geliri nedeniyle kurumlar vergisinden mahsup edeceği tutar, (50.000.000 x % 5=) 2.500.000 lira olacaktır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 3946 sayılı Kanunla değişen 4 numaralı bendinde, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların indirim ve istisnalardan önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmıştır. Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 1 ve 6 numaralı bentlerine göre kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile yatırım indirimi tutarı, bu bentte yazılı menkul sermaye iradının kapsamına dahil edilmemiştir. Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendi hükmü ile de söz konusu menkul sermaye iratları gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur. Bu tevkifat, 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince halka açık anonim şirketlerde % 10, diğerlerinde ise % 20 oranında yapılacaktır.

Bunun yanısıra, aynı maddedeki yetkiye dayanılarak çıkarılan söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin (6/b) numaralı bendinde, anılan menkul sermaye iradından Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkartılan menkul kıymet gelirlerine isabet eden kısım için tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiştir. Bu nedenle kurumlar, bu alt bent hükmüne göre söz konusu gelirlere isabet eden kısım üzerinden "0" sıfır oranda tevkifat yapacaklardır.

Öte yandan, "0" sıfır oranda tevkifata tabi tutulacak olan bu kısım, söz konusu menkul kıymetlere ilişkin faiz ve gelirlerin, toplam kurum hasılatı içindeki payına göre hesaplanacaktır.

Örnek:

(A) Bankası, 1994 yılında kredi verme işlemlerinden 8 trilyon lira, Hazine bonosu faizlerinden ise 4 trilyon lira olmak üzere 12 trilyon lira hasılat elde etmiştir. Hazine bonosu faizi üzerinden ödeme sırasında % 5 oranında (4 trilyon x % 5=) 200 milyar lira tevkifat yapılmıştır.

Bu kurumun ilgili yılda 10 trilyon liralık gideri bulunmaktadır. Dolayısıyla, ilgili yıl kurum kazancı (12 trilyon - 10 trilyon=) 2 trilyon liradır. Bu kazanç üzerinden (2 trilyonx% 25=) 500 milyar lira kurumlar vergisi hesaplanmıştır. Hesaplanan bu vergiden Hazine bonosu faizlerinden tevkif edilen 200 milyar lira tutarında vergi mahsup edilecektir. Kurumlar vergisi matrahından kurumlar vergisi indirildikten sonra kalan (2 trilyon - 500 milyar =) 1,5 trilyon lira ise, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b numaralı bendine göre yapılan vergi tevkifatının matrahını oluşturacaktır.

Anılan bankanın 4 trilyon lira olan Hazine bonosu faizlerinin toplam 12 trilyon lira hasılat içindeki oranı (4 trilyon/12 trilyon =) 1/3'dür. Dolayısıyla, gelir vergisi tevkifat matrahı olan 1,5 trilyon liranın Hazine bonosu faizlerine isabet eden kısmı, bu tutarın 1/3'ü olan 500 milyar liradır. Bu tutar üzerinden anılan bent hükmüne göre "0" sıfır oranda tevkifat yapılacaktır. bu durumda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre % 20 (halka açık anonim şirketlerde % 10) oranında yapılacak tevkifatın matrahı (1,5 trilyon - 500 milyar=) 1 trilyon lira olmaktadır.

Dar mükellef kurumların beyanname vermeleri halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesine 3946 sayılı Kanunla eklenen hükümle, yukarıda belirtilen menkul kıymetlere ilişkin faiz ve gelirlerin verilecek beyannamelere dahil edilmesi zorunlu tutulmuştur. Bu nedenle dar mükellefiyete tabi kurumlar 24 üncü madde kapsamındaki gelirleri veya diğer gelirleri için yıllık veya özel beyanname verdiklerinde, bu beyannameye söz konusu menkul kıymetlerden elde ettikleri faiz ve gelirlerini de dahil edeceklerdir. Ancak bu gelirler üzerinden tevkif edilen vergilerin beyannameye dahil edilen gelirlere isabet eden kısmının, hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği tabiidir.

Kurumlarca, 1.1.1994 tarihinden itibaren elde edilen faiz ve gelirlerin, 1.1.1994 tarihinden önce ihraç edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ev Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin olması halinde, bu faiz ve gelirler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişik 94 üncü maddesinin 7 numaralı bendine göre % 5 gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak bu gelirler, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 1994 yılının kurum kazancı olarak beyan edilerek vergilendirilecektir.

II _ Menkul Kıymetlerin Geri Alım veya Satım Taahhüdü ile İktisap veya Elden Çıkarılması Karşılığında Sağlanan Gelirlerin Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına 3946 sayılı Kanunla eklenen 14 numaralı bendinde, maddenin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatler (repo gelirleri) menkul sermaye iradı sayılmıştır. Öte yandan, aynı Kanunla değişik 94 üncü maddenin 14 numaralı bendi ile söz konusu gelirler tevkifat kapsamına alınmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin Bakanlar Kurulu'na verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 14 numaralı bendinde, bu gelirler üzerinden yapılacak vergi tevkifat oranı % 5 olarak belirlenmiştir. Aynı Kararın III. maddesinin 4 numaralı bendinde ise bu tevkifatın, menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile 1.1.1994 tarihinden itibaren iktisap veya elden çıkarılması işlemleri dolayısıyla, bu tarihten sonra sağlanan menfaatlere uygulanacağı belirtilmiştir.

Bankaların bu tür işlemlerden sağladıkları menfaatler üzerinden tevkifat yapılmayacaktır.

Bu hükümlere göre, geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan repo gelirlerinin vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

1. Gerçek Kişilerde Vergileme

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 14 numaralı bendinde belirtilen repo gelirlerinin gerçek kişilerce elde edilmesi halinde, bu gelirler üzerinden 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 14 numaralı bendine göre, ödeme yapanlarca % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifat, söz konusu gelirlerin dar mükellef gerçek kişilere ödenmesi halinde de yapılacaktır.

Söz konusu tevkifat, 1.1.1994 tarihinden itibaren geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetler dolayısıyla sağlanan menfaatlere (repo gelirlerine) uygulanacaktır. Bu tarihten önce geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan repo gelirleri, 1.1.1994 tarihinden sonra sağlanmış olsa dahi eski hükümlere tabi olacak ve herhangi bir tevkifat yapılmayacaktır.

Bununla beraber, 1.1.1994 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerin, 1.1.1994 tarihinden sonra geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilmesi veya elden çıkarılması halinde, bu repo işleminden sağlanan menfaatlere % 5 oranında vergi tevkifatının uygulanacağı tabiidir.

Öte yandan, tam mükellef gerçek kişiler tarafından 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen bu tür gelirlerin, bu Tebliğin I/1 bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde beyan edilmesi gerektiği açıktır.

2. Kurumlarda Vergileme

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatlerin (repo gelirleri) kurumlarca sağlanması halinde, bu kazançlar üzerinden, 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 14 numaralı bendine göre ödemeyi yapanlarca % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Öte yandan bankaların bu tür işlemlerden elde ettikleri gelirler tevkifata tabi değildir.

Diğer taraftan, Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatler, kurum kazancına dahil edilerek, Kurumlar Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre çıkarılan 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre % 5 oranında kesilen gelir vergisi, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

Bilindiği üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişik 25 inci maddesinde, bu Kanuna göre hesaplanan kurum kazancından % 25 oranında kurumlar vergisi alınması hükme bağlanmıştır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 3946 sayılı Kanunla değişen 4 numaralı bendine göre Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların, vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmış ve bu kısım üzerinden 94 üncü maddenin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre, halka açık şirketlerde % 10, diğer kurumlarda ise % 20 gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. Bu durumda, kurumların, yukarıda belirtilen gelirleri % 25 oranında kurumlar vergisine tabi tutulacak ve kurumlar vergisinin düşülmesinden sonra kalan kısım üzerinden yukarıda belirtilen oranda gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Diğer taraftan, dar mükellef kurumlarca elde edilen repo gelirleri de Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 11 numaralı bendine göre % 5 kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Türkiye'de şube açarak bankacılık faaliyetinde bulunan dar mükellefiyete tabi bankalara sağlanan repo gelirleri üzerinden söz konusu tevkifat yapılmayacaktır. Bunların dışında kalan dar mükellefiyete tabi bankaların repo gelirleri üzerinden bu tevkifat yapılacaktır.

Dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi tutulan bu kazançları ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi kapsamına girmeyen kazançları için aynı Kanunun 20 ve 22 nci maddelerine göre verecekleri kurumlar vergisi beyannamelerine bu kazançları dahil etmeleri ihtiyaridir.

Dar mükellef kurumun beyanname verme yolunu seçmesi halinde, daha önce % 5 oranında yapılan tevkifatın, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği tabiidir.

Diğer taraftan, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının değişmeden önceki şeklinde kurumların elde ettikleri repo gelirleri, devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım-satım kazançları içinde mütalaa ediliyordu. Bu gelirler de Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki 8 inci maddesinin 17 numaralı bendine göre kurumlar vergisinden müstesna bulunmakta idi. Bu bakımdan, kurumların 1993 yılında elde ettikleri repo gelirleri Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 21 inci maddesinin (a) bendi gereğince kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Ancak kurumlar vergisinden müstesna tutulan bu kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki 94 üncü maddesinin 8 numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Bu tevkifat, Hazine bonosu gelirleri için % 15, diğerleri için de % 10 oranında yapılacaktır. Ayrıca bu gelirler, Kurumlar Vergisi Kanununun değişiklik yapılmadan önceki 25 inci maddesine göre, asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

III _ Devlet Tahvili, Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince Çıkarılan Menkul Kıymetlerin Elden Çıkarılmasından Sağlanan Kazançların Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde, borsada kayıtlı olanlar ve ivazsız olarak iktisap edilenler hariç, menkul kıymetlerin iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkarılmasından sağlanan kazançların bir takvim yılındaki tutarının 200.000 lirayı aşmayan kısmı, gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ancak, 30.12.1993 tarihli ve 93/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 200.000 liralık istisna tutarı, 1994 yılı gelirlerine uygulanmak üzere 800.000 liraya yükseltilmiştir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 27 nci maddesi hükmü ile menkul kıymet sahiplerinin, 31.12.1999 tarihine kadar menkul kıymet alım satımına yetkili olan bankalar, aracı kurumlar ve borsa komisyoncuları vasıtasıyla menkul kıymetlerini elden çıkarmak suretiyle sağladıkları kazançlar, gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ancak aynı maddeye 3946 sayılı Kanunla eklenen parantez içi hükümle Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı bulunan menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, bu istisnanın dışında bırakılmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 5 numaralı bendinde, yıllık beyanname ile beyanı gereken ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5, 6, 7, 12 ve 14 numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarının, bu maddede belirtilen indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmı, 31.12.1999 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ayrıca bu istisnanın, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı menkul kıymetlerin alım satımından doğan kazançlar hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm, 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanacaktır.

Sözü edilen indirim oranının, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, son oniki aylık dönemde 1 yıl vadeli Devlet tahvili için uygulanan ortalama faiz oranına bölünmesi suretiyle Maliye Bakanlığı'nca bulunacağı belirtilmiştir.

Bu hükümlere göre, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde belirtilen menkul kıymetlerden Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satım gelirlerinin vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

1. Tam Mükellef Gerçek Kişilerde Vergileme

Gerçek kişilerin birikimlerini değerlendirmek amacıyla ticari bir organizasyon dışında iktisap ettikleri Devlet tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satımından elde ettikleri kazançların 800.000 lirası, hiç bir sınırlamaya tabi olmaksızın gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu menkul kıymetlerin iktisap tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların 800.000 lirayı aşan kısmı, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin ikinci fıkrasının 2 numaralı bendi kapsamında değer artışı kazancı olarak deerlendirilerek beyan edilmek suretiyle vergilendirilecektir. Bu menkul kıymetlerin menkul kıymet alım-satımına yetkili olan bankalar, aracı kurumlar veya borsa komisyoncuları vasıtasıyla elden çıkarılmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Öte yandan, söz konusu menkul kıymetlerin iktisap tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra elden çıkarılması halinde, elde edilen kazançların 800.000 lirayı aşıp aşmadığına bakılmayacak ve tamamı vergilendirilmeyecektir.

Söz konusu menkul kıymetlerin satışından doğan değer artışı kazançlarına, Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddesinin 5 numaralı bendi gereğince Maliye Bakanlığı'nca belirlenen "indirim oranı"nın uygulanması suretiyle bulunacak kısmı, 1.1.1997 tarihinden itibaren vergiden müstesna tutulacağından, bu tarihten itibaren bu şekilde hesaplanan istisna tutarını aşan değer artışı kazancı vergilendirilecektir.

Gerçek kişilerin sahip oldukları Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin satılmasından elde ettikleri kazançlar, herhangi bir tevkifata tabi tutulmayacaktır.

Ticari bir organizasyon çerçevesinde kendi nam ve hesabına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların söz konusu menkul kıymetlerin alım satımından elde ettikleri kazançlar ile ticari işletmeye dahil bu menkul kıymetlerin satışından doğan kazançlar, hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.

2. Dar Mükellef Gerçek Kişilerde Vergileme

Tam mükellef gerçek kişiler hakkında yukarıda yapılan açıklamalar, dar mükellef gerçek kişiler hakkında da geçerli bulunmaktadır. Buna göre, dar mükellef gerçek kişilerin Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkarılmasından doğan kazançlarının 800.000 lirayı aşan kısmının değer artış kazancı olarak münferit beyanname ile beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 3418 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci maddesine eklenen hükümde dar mükelleflerin, yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'ye getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan değer artışının dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. Bu hüküm, dar mükellef kurumlar için de geçerli bulunmaktadır.

Buna göre, dar mükellef gerçek kişilerin yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'ye getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerini elden çıkarmaları halinde, kur farkından doğan değer artışı kazançları vergilendirilmeyecektir. Dolayısıyla değer artışı kazancı kur farkı dışındaki kazançtan oluşacaktır.

Kur farkından doğan kazancın hesabında, Türkiye'ye bizzat getirilen bu menkul kıymetlerin iktisabına tahsis edilen nakdi ve ayni sermayenin, menkul kıymetlerin iktisap tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı ile menkul kıymetlerin elden çıkarılma tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin T.C. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı arasındaki fark esas alınacaktır.

Kur farklarının değer artışı kazancı olarak vergilendirilmemesi için, bu mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri gelirin, sadece sahip oldukları menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazancından ibaret olması gerekmektedir.

Dar mükellef gerçek kişilerin Türkiye'de elde ettiği gelirler arasında maddede belirtilen değer artışı kazancı ve menkul sermaye iradının yanısıra Türkiye'de ticari, zirai veya serbest meslek kazancı gibi başka gelir unsurlarının da bulunması halinde, bu kazançlar ile yurt dışından getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetlerin elden çıkarmasından doğan değer artışı kazancının hesabında, kur farklarının kazançtan düşülmeyeceği tabiidir.

Kur farkına isabet eden kazançları vergilendirilmeyen dar mükellef gerçek kişiler, 1.1.1997 tarihinden sonra elde ettikleri bu tür kazançları için Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 5 numaralı bendinde yer alan istisnadan yararlanamayacaklardır.

3. Tam Mükellef Kurumlarda Vergileme

Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre, kurum kazancının tespitinde, ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Buna ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bent hükmü ile ilgilendirilmeksizin kurum kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, kurumların söz konusu gelirleri % 25 oranında kurumlar vergisine tabi tutulacak ve kurumlar vergisinin düşülmesinden sonra kalan kısım üzerinden % 20 oranında (Halka açık şirketlerde % 10) gelir vergisi tevkifatı yapılmış olacaktır.

Bilindiği üzere, söz konusu menkul kıymetlerin satışından sağlanan kazançlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki 8 inci maddesinin 17 numaralı bendi gereğince kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur. Kurumlar Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici maddeler ile 1993 yılı kazançlarına eski hükümlerin uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle, 1993 yılı kazançlarına eski hükümlerin uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle, 1993 yılında söz konusu menkul kıymetlerin satışından sağlanan kazançlar kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Ancak, vergiden müstesna tutulan bu kazançlar üzerinden Hazine bonosunda % 15, diğerlerinden % 10 gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Ayrıca bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

4. Dar Mükellef Kurumlarda Vergileme

Kurumlar Vergisi Kanununun 11 ve 12/7. maddelerinde, kanuni veya iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de bulunmayan kurumların, Türkiye'de elde ettikleri sair kazanç ve iratların, dar mükellefiyet esasına göre vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 13. maddesinin son fıkrasında dar mükellefiyete tabi kurumların kurum kazançlarının, ticari kazanç gibi tespit edilmesi gereken kazanç ve iratlardan ibaret bulunması halinde, Gelir Vergisi Kanununun bu gibi kazanç ve iratların tespiti hakkındaki hükümlerinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde de dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 45 inci maddesinde de "kazanç ve iradın ve gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi" ve "Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması" hususlarında, Gelir Vergisi Kanununun 7 nci ve 8 inci maddeleri hükümlerinin cari olacağı, gayrimenkullerin ve hakların satışından, iştirak hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazanç ve arızi kazanç tabirlerinin Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 ve 82 nci maddeleri şumulüne giren kazanç ve iratları ifade ettiği belirtilmiştir. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 ve 82 nci maddelerinde yer alan vergilendirmeme konusunda yer alan istisna, kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamaların dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre, Türkiye'de bir işyeri açmak suretiyle veya daimi temsilci vasıtasıyla devamlı olarak menkul kıymet alım-satımı ile uğraşan kurumların, Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satımından elde ettiği kazançlar, ticari kazanç olarak kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.

Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef bir kurumun Devlet tahvili, Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetleri alıp satması halinde ise, elde edilen kazanç, değer artışı kazancı olarak vergilendirilecektir. Bu vergilendirme sırasında Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80/2 nci maddesinde yer alan istisna uygulanmayacaktır. Ancak, dar mükellef kurumların iktisap ettikleri söz konusu menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazancının hesabında, kur farkından doğan değer artışı, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci maddesi çerçevesinde vergilendirilmeyecektir.

Dar mükellef kurumların söz konusu menkul kıymet alım satımından doğan ve değer artışı kazancı kapsamına giren kazançlarının, bu kurum veya Türkiye'de namına hareket eden kimseler tarafından, iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde Gelir Vergisi Kanununun 101. maddesinde belirtilen vergi dairelerine beyanname ile bildirilmesi gerekmektedir. Dar mükellef kurumun Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisinin bulunmaması halinde ise bu bildirim yabancı kuruma kazanç sağlayanlar tarafından yerine getirilecektir. Bu kurumların menkul kıymetlerini farklı kişiler aracılığı ile alıp satmaları halinde, menkul kıymetin satışına aracılık eden kişiler, dar mükellef kuruma kazancı sağlayan mükellef olarak kabul edilecektir.

Bu kurumların Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi vasıtasıyla Devlet tahvili, Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetleri alıp satması halinde, bu satıştan doğan kazançlarının ticari kazanç olarak vergilendirileceği tabiidir.

IV _ Kurumlar Vergisinden Muaf Bulunan Kurumlar ile Dernek ve Vakıfların Vergilendirilmesi

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin gelirlerin kurumlar vergisinden muaf tutulan kurumlar ile dernek ve vakıflara ödenmesi sırasında bu faiz ve gelirler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7 numaralı bendi gereğince % 5 vergi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak, bu tevkifatın yapılmaması için anılan kuruluşlar, söz konusu menkul kıymetlerin kurumlarına ait olduğunu tevsik eden bir belgeyi ödemeyi yapan kuruluşa ibraz etmeleri şarttır.

Dernek veya vakıflara bağlı bir iktisadi işletmenin mevcut olması veya söz konusu gelirlerin elde edilmesinin iktisadi işletme oluşturacak organizasyon içinde olması halinde, söz konusu tevkifatın yapılacağı tabiidir. Öte yandan yukarıda belirtilen hususlar, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması dolayısıyla sağlanan menfaatlerden 94 üncü maddenin 14 numaralı bendine göre yapılacak tevkifat hakkında da geçerlidir.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
Bilindiği üzere, 26.12.1993 tarihli ve 3946 sayılı Kanunla Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında değişiklikler yapılmış bulunmaktadır. Ayrıca 31 Aralık 1993 tarihli ve 21805 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 93/5148 ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesine göre yapılmakta olan vergi tevkifat oranları yeniden belirlenmiştir.

Yapılan bu düzenlemeler çerçevesinde Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerin ve menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması işlemlerinden sağlanan menfaatlerin (repo gelirlerinin) vergilendirilmesi konusunda aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu Faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince Çıkarılan Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde, her nevi tahvil faizleri ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler menkul sermaye iradı sayılmıştır. Öte yandan aynı Kanunun 94 üncü maddesinde ve Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinde bu menkul sermaye iratları üzerinden vergi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

Bu durumda, yukarıda belirtilen menkul kıymetlerin vergilendirilmesi aşağıda belirtilen esaslara göre yapılacaktır.

1. Gerçek Kişilerde Vergileme

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerden daha önce ödeme sırasında "0" sıfır oranda vergi tevkifatı yapılmaktaydı. 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 7 numaralı bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre, 1.1.1994 tarihinden itibaren ihraç edilen anılan menkul kıymetlerden elde edilecek bu faiz ve gelirlerin gerçek kişilere ödenmesi sırasında % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifat, söz konusu faiz ve gelirlerin dar mükellef gerçek kişilere ödenmesi halinde de sözkonusudur.

Öte yandan, tam mükellef gerçek kişilerce 1.1.1997 tarihine kadar elde edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymet gelirleri Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 7 numaralı bendine göre yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir. Mükelleflerin diğer gelirleri dolayısıyla yıllık beyanname vermeleri halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir.

Tam mükellef gerçek kişilerce 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen bu tür gelirler Gelir Vergisi Kanununun 85, 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan hadler dikkate alınmak suretiyle beyan edilecektir. Bu tarihten itibaren beyan edilecek faiz ve gelirler, Gelir Vergisi Kanununun geçici 39 uncu maddesinin 5 numaralı bendinde belirtilen indirim oranına göre hesaplanacak istisna tutarı düşüldükten sonra kalan kısım olacaktır. Öte yandan, 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilecek bu gelirlerin beyanı halinde, bu gelirler üzerinden tevkifat yoluyla ödenmiş olan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Dar mükellefiyete tabi gerçek kişilerce elde edilecek bu gelirler beyan edilmeyecektir. Bu uygulama dar mükellef gerçek kişilerin 1.1.1997 tarihinden sonra elde edecekleri gelirler için de geçerlidir.

Diğer taraftan, Devlet tahvili, Hazine Bonosu ve Toplu Konut İdaresi ile Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin ticari işletmeye dahil olması halinde, 1.1.1994 tarihinden itibaren elde edilecek bu faiz ve gelirler, diğer kazanç ve iratlarla birlikte beyan edilerek vergilendirilecektir.

Söz konusu gelirlerin ticari işletmelerce 1993 yılı içinde elde edilmesi halinde, bu gelirler Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerine göre vergilendirilecektir. Değişiklikten önceki hükümlere göre, söz konusu gelirler önce hasılat yazılacak daha sonra Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre ticari kazançtan indirilecektir. Ancak indirilen bu gelirler üzerinden gelir vergisi beyannamesi verme süresi içinde Hazine bonosu faizlerinde % 15, diğerlerinde % 10 tevkifat yapılacaktır.

2. Kurumlarda Vergileme

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin olarak tam mükellef kurumlarca elde edilen faiz ve gelirler üzerinden, Gelir Vergisi Kanununda 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlere göre ödeme sırasında "0" sıfır oranda vergi tevkifatı yapılmaktaydı. Ancak bu gelirler, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre, kurum kazancından indirim konusu yapılmakta ve indirilen bu gelirler üzerinden kurum tarafından beyanname verme süresi içinde 94 üncü maddenin 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki hükmüne göre, Hazine bonosu faizlerinden % 15, diğerlerinden ise % 10 oranında vergi tevkifatı yapılmaktaydı. Bu uygulama, 1993 yılında elde edilen bu tür faiz ve gelirler hakkında da aynen uygulanacaktır. Ayrıca, bu faiz ve gelirler asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

Gelir Vergisi Kanununun yeniden düzenlenen 94 üncü maddesi ve bu maddedeki yetkiye dayanılarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 7 numaralı bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre, 1.1.1994 tarihinden itibaren ihraç olunan söz konusu menkul kıymetlerin faiz ve gelirlerinin tam mükellefiyete tabi kurumlara ödenmesi sırasında, sorumlularca % 5 vergi tevkifatı yapılacaktır. Söz konusu faiz ve gelirlerin dar mükellefiyete tabi kurumlara ödenmesi halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi ve bu madde ile ilgili olarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, aynı oranda vergi tevkifatına tabi tutulacaktır.

Öte yandan, Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden elde edilen gelirler kurum kazancına dahil edilerek kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, bu faiz ve gelirlerin ödenmesi sırasında kesilen gelir veya kurumlar vergisinin beyannameye dahil edilen gelire isabet eden kısmı, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir. Bu faiz ve gelirlerden kesilen vergilerin mahsup edilebilmesi için, erginin kesildiğini gösteren belge veya belgelerin beyannamelere eklenmesi zorunludur.

ÖRNEK:

(A) Bankası 1 Şubat 1994 tarihinde 1 milyar lira bedelle ihraç edilen ve değeri üç aylık vade sonunda 1.150.000.000 liraya ulaşacak olan Hazine bonosunu vadesine bir ay süre kala 1.100.000.000 liraya satın almıştır. Banka vade sonunda ana para ile birlikte 1.150.000.000 lira tahsil etmiştir. 150 milyon liralık faiz üzerinden ödeme sırasında (150.000.000 x % 5 =) 7.500.000 lira vergi tevkif edilmiştir.

Bu durumda, bankanın kurumlar vergisi matrahına dahil edeceği faiz tutarı (1.150.000 - 1.100.000.000 =) 50.000.000 liradır. Bankanın bu faiz geliri nedeniyle kurumlar vergisinden mahsup edeceği tutar, (50.000.000 x % 5=) 2.500.000 lira olacaktır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 3946 sayılı Kanunla değişen 4 numaralı bendinde, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların indirim ve istisnalardan önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmıştır. Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 1 ve 6 numaralı bentlerine göre kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile yatırım indirimi tutarı, bu bentte yazılı menkul sermaye iradının kapsamına dahil edilmemiştir. Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendi hükmü ile de söz konusu menkul sermaye iratları gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur. Bu tevkifat, 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince halka açık anonim şirketlerde % 10, diğerlerinde ise % 20 oranında yapılacaktır.

Bunun yanısıra, aynı maddedeki yetkiye dayanılarak çıkarılan söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin (6/b) numaralı bendinde, anılan menkul sermaye iradından Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkartılan menkul kıymet gelirlerine isabet eden kısım için tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiştir. Bu nedenle kurumlar, bu alt bent hükmüne göre söz konusu gelirlere isabet eden kısım üzerinden "0" sıfır oranda tevkifat yapacaklardır.

Öte yandan, "0" sıfır oranda tevkifata tabi tutulacak olan bu kısım, söz konusu menkul kıymetlere ilişkin faiz ve gelirlerin, toplam kurum hasılatı içindeki payına göre hesaplanacaktır.

Örnek:

(A) Bankası, 1994 yılında kredi verme işlemlerinden 8 trilyon lira, Hazine bonosu faizlerinden ise 4 trilyon lira olmak üzere 12 trilyon lira hasılat elde etmiştir. Hazine bonosu faizi üzerinden ödeme sırasında % 5 oranında (4 trilyon x % 5=) 200 milyar lira tevkifat yapılmıştır.

Bu kurumun ilgili yılda 10 trilyon liralık gideri bulunmaktadır. Dolayısıyla, ilgili yıl kurum kazancı (12 trilyon - 10 trilyon=) 2 trilyon liradır. Bu kazanç üzerinden (2 trilyonx% 25=) 500 milyar lira kurumlar vergisi hesaplanmıştır. Hesaplanan bu vergiden Hazine bonosu faizlerinden tevkif edilen 200 milyar lira tutarında vergi mahsup edilecektir. Kurumlar vergisi matrahından kurumlar vergisi indirildikten sonra kalan (2 trilyon - 500 milyar =) 1,5 trilyon lira ise, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b numaralı bendine göre yapılan vergi tevkifatının matrahını oluşturacaktır.

Anılan bankanın 4 trilyon lira olan Hazine bonosu faizlerinin toplam 12 trilyon lira hasılat içindeki oranı (4 trilyon/12 trilyon =) 1/3'dür. Dolayısıyla, gelir vergisi tevkifat matrahı olan 1,5 trilyon liranın Hazine bonosu faizlerine isabet eden kısmı, bu tutarın 1/3'ü olan 500 milyar liradır. Bu tutar üzerinden anılan bent hükmüne göre "0" sıfır oranda tevkifat yapılacaktır. bu durumda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre % 20 (halka açık anonim şirketlerde % 10) oranında yapılacak tevkifatın matrahı (1,5 trilyon - 500 milyar=) 1 trilyon lira olmaktadır.

Dar mükellef kurumların beyanname vermeleri halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesine 3946 sayılı Kanunla eklenen hükümle, yukarıda belirtilen menkul kıymetlere ilişkin faiz ve gelirlerin verilecek beyannamelere dahil edilmesi zorunlu tutulmuştur. Bu nedenle dar mükellefiyete tabi kurumlar 24 üncü madde kapsamındaki gelirleri veya diğer gelirleri için yıllık veya özel beyanname verdiklerinde, bu beyannameye söz konusu menkul kıymetlerden elde ettikleri faiz ve gelirlerini de dahil edeceklerdir. Ancak bu gelirler üzerinden tevkif edilen vergilerin beyannameye dahil edilen gelirlere isabet eden kısmının, hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği tabiidir.

Kurumlarca, 1.1.1994 tarihinden itibaren elde edilen faiz ve gelirlerin, 1.1.1994 tarihinden önce ihraç edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ev Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin olması halinde, bu faiz ve gelirler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişik 94 üncü maddesinin 7 numaralı bendine göre % 5 gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak bu gelirler, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 1994 yılının kurum kazancı olarak beyan edilerek vergilendirilecektir.

II _ Menkul Kıymetlerin Geri Alım veya Satım Taahhüdü ile İktisap veya Elden Çıkarılması Karşılığında Sağlanan Gelirlerin Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına 3946 sayılı Kanunla eklenen 14 numaralı bendinde, maddenin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatler (repo gelirleri) menkul sermaye iradı sayılmıştır. Öte yandan, aynı Kanunla değişik 94 üncü maddenin 14 numaralı bendi ile söz konusu gelirler tevkifat kapsamına alınmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin Bakanlar Kurulu'na verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 14 numaralı bendinde, bu gelirler üzerinden yapılacak vergi tevkifat oranı % 5 olarak belirlenmiştir. Aynı Kararın III. maddesinin 4 numaralı bendinde ise bu tevkifatın, menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile 1.1.1994 tarihinden itibaren iktisap veya elden çıkarılması işlemleri dolayısıyla, bu tarihten sonra sağlanan menfaatlere uygulanacağı belirtilmiştir.

Bankaların bu tür işlemlerden sağladıkları menfaatler üzerinden tevkifat yapılmayacaktır.

Bu hükümlere göre, geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan repo gelirlerinin vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

1. Gerçek Kişilerde Vergileme

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 14 numaralı bendinde belirtilen repo gelirlerinin gerçek kişilerce elde edilmesi halinde, bu gelirler üzerinden 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 14 numaralı bendine göre, ödeme yapanlarca % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifat, söz konusu gelirlerin dar mükellef gerçek kişilere ödenmesi halinde de yapılacaktır.

Söz konusu tevkifat, 1.1.1994 tarihinden itibaren geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetler dolayısıyla sağlanan menfaatlere (repo gelirlerine) uygulanacaktır. Bu tarihten önce geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan repo gelirleri, 1.1.1994 tarihinden sonra sağlanmış olsa dahi eski hükümlere tabi olacak ve herhangi bir tevkifat yapılmayacaktır.

Bununla beraber, 1.1.1994 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerin, 1.1.1994 tarihinden sonra geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilmesi veya elden çıkarılması halinde, bu repo işleminden sağlanan menfaatlere % 5 oranında vergi tevkifatının uygulanacağı tabiidir.

Öte yandan, tam mükellef gerçek kişiler tarafından 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen bu tür gelirlerin, bu Tebliğin I/1 bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde beyan edilmesi gerektiği açıktır.

2. Kurumlarda Vergileme

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatlerin (repo gelirleri) kurumlarca sağlanması halinde, bu kazançlar üzerinden, 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 14 numaralı bendine göre ödemeyi yapanlarca % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Öte yandan bankaların bu tür işlemlerden elde ettikleri gelirler tevkifata tabi değildir.

Diğer taraftan, Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatler, kurum kazancına dahil edilerek, Kurumlar Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre çıkarılan 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre % 5 oranında kesilen gelir vergisi, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

Bilindiği üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişik 25 inci maddesinde, bu Kanuna göre hesaplanan kurum kazancından % 25 oranında kurumlar vergisi alınması hükme bağlanmıştır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 3946 sayılı Kanunla değişen 4 numaralı bendine göre Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların, vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmış ve bu kısım üzerinden 94 üncü maddenin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre, halka açık şirketlerde % 10, diğer kurumlarda ise % 20 gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. Bu durumda, kurumların, yukarıda belirtilen gelirleri % 25 oranında kurumlar vergisine tabi tutulacak ve kurumlar vergisinin düşülmesinden sonra kalan kısım üzerinden yukarıda belirtilen oranda gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Diğer taraftan, dar mükellef kurumlarca elde edilen repo gelirleri de Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 11 numaralı bendine göre % 5 kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Türkiye'de şube açarak bankacılık faaliyetinde bulunan dar mükellefiyete tabi bankalara sağlanan repo gelirleri üzerinden söz konusu tevkifat yapılmayacaktır. Bunların dışında kalan dar mükellefiyete tabi bankaların repo gelirleri üzerinden bu tevkifat yapılacaktır.

Dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi tutulan bu kazançları ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi kapsamına girmeyen kazançları için aynı Kanunun 20 ve 22 nci maddelerine göre verecekleri kurumlar vergisi beyannamelerine bu kazançları dahil etmeleri ihtiyaridir.

Dar mükellef kurumun beyanname verme yolunu seçmesi halinde, daha önce % 5 oranında yapılan tevkifatın, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği tabiidir.

Diğer taraftan, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının değişmeden önceki şeklinde kurumların elde ettikleri repo gelirleri, devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım-satım kazançları içinde mütalaa ediliyordu. Bu gelirler de Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki 8 inci maddesinin 17 numaralı bendine göre kurumlar vergisinden müstesna bulunmakta idi. Bu bakımdan, kurumların 1993 yılında elde ettikleri repo gelirleri Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 21 inci maddesinin (a) bendi gereğince kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Ancak kurumlar vergisinden müstesna tutulan bu kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki 94 üncü maddesinin 8 numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Bu tevkifat, Hazine bonosu gelirleri için % 15, diğerleri için de % 10 oranında yapılacaktır. Ayrıca bu gelirler, Kurumlar Vergisi Kanununun değişiklik yapılmadan önceki 25 inci maddesine göre, asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

III _ Devlet Tahvili, Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince Çıkarılan Menkul Kıymetlerin Elden Çıkarılmasından Sağlanan Kazançların Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde, borsada kayıtlı olanlar ve ivazsız olarak iktisap edilenler hariç, menkul kıymetlerin iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkarılmasından sağlanan kazançların bir takvim yılındaki tutarının 200.000 lirayı aşmayan kısmı, gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ancak, 30.12.1993 tarihli ve 93/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 200.000 liralık istisna tutarı, 1994 yılı gelirlerine uygulanmak üzere 800.000 liraya yükseltilmiştir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 27 nci maddesi hükmü ile menkul kıymet sahiplerinin, 31.12.1999 tarihine kadar menkul kıymet alım satımına yetkili olan bankalar, aracı kurumlar ve borsa komisyoncuları vasıtasıyla menkul kıymetlerini elden çıkarmak suretiyle sağladıkları kazançlar, gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ancak aynı maddeye 3946 sayılı Kanunla eklenen parantez içi hükümle Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı bulunan menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, bu istisnanın dışında bırakılmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 5 numaralı bendinde, yıllık beyanname ile beyanı gereken ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5, 6, 7, 12 ve 14 numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarının, bu maddede belirtilen indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmı, 31.12.1999 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ayrıca bu istisnanın, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı menkul kıymetlerin alım satımından doğan kazançlar hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm, 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanacaktır.

Sözü edilen indirim oranının, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, son oniki aylık dönemde 1 yıl vadeli Devlet tahvili için uygulanan ortalama faiz oranına bölünmesi suretiyle Maliye Bakanlığı'nca bulunacağı belirtilmiştir.

Bu hükümlere göre, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde belirtilen menkul kıymetlerden Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satım gelirlerinin vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

1. Tam Mükellef Gerçek Kişilerde Vergileme

Gerçek kişilerin birikimlerini değerlendirmek amacıyla ticari bir organizasyon dışında iktisap ettikleri Devlet tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satımından elde ettikleri kazançların 800.000 lirası, hiç bir sınırlamaya tabi olmaksızın gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu menkul kıymetlerin iktisap tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların 800.000 lirayı aşan kısmı, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin ikinci fıkrasının 2 numaralı bendi kapsamında değer artışı kazancı olarak deerlendirilerek beyan edilmek suretiyle vergilendirilecektir. Bu menkul kıymetlerin menkul kıymet alım-satımına yetkili olan bankalar, aracı kurumlar veya borsa komisyoncuları vasıtasıyla elden çıkarılmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Öte yandan, söz konusu menkul kıymetlerin iktisap tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra elden çıkarılması halinde, elde edilen kazançların 800.000 lirayı aşıp aşmadığına bakılmayacak ve tamamı vergilendirilmeyecektir.

Söz konusu menkul kıymetlerin satışından doğan değer artışı kazançlarına, Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddesinin 5 numaralı bendi gereğince Maliye Bakanlığı'nca belirlenen "indirim oranı"nın uygulanması suretiyle bulunacak kısmı, 1.1.1997 tarihinden itibaren vergiden müstesna tutulacağından, bu tarihten itibaren bu şekilde hesaplanan istisna tutarını aşan değer artışı kazancı vergilendirilecektir.

Gerçek kişilerin sahip oldukları Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin satılmasından elde ettikleri kazançlar, herhangi bir tevkifata tabi tutulmayacaktır.

Ticari bir organizasyon çerçevesinde kendi nam ve hesabına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların söz konusu menkul kıymetlerin alım satımından elde ettikleri kazançlar ile ticari işletmeye dahil bu menkul kıymetlerin satışından doğan kazançlar, hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.

2. Dar Mükellef Gerçek Kişilerde Vergileme

Tam mükellef gerçek kişiler hakkında yukarıda yapılan açıklamalar, dar mükellef gerçek kişiler hakkında da geçerli bulunmaktadır. Buna göre, dar mükellef gerçek kişilerin Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkarılmasından doğan kazançlarının 800.000 lirayı aşan kısmının değer artış kazancı olarak münferit beyanname ile beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 3418 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci maddesine eklenen hükümde dar mükelleflerin, yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'ye getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan değer artışının dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. Bu hüküm, dar mükellef kurumlar için de geçerli bulunmaktadır.

Buna göre, dar mükellef gerçek kişilerin yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'ye getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerini elden çıkarmaları halinde, kur farkından doğan değer artışı kazançları vergilendirilmeyecektir. Dolayısıyla değer artışı kazancı kur farkı dışındaki kazançtan oluşacaktır.

Kur farkından doğan kazancın hesabında, Türkiye'ye bizzat getirilen bu menkul kıymetlerin iktisabına tahsis edilen nakdi ve ayni sermayenin, menkul kıymetlerin iktisap tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı ile menkul kıymetlerin elden çıkarılma tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin T.C. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı arasındaki fark esas alınacaktır.

Kur farklarının değer artışı kazancı olarak vergilendirilmemesi için, bu mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri gelirin, sadece sahip oldukları menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazancından ibaret olması gerekmektedir.

Dar mükellef gerçek kişilerin Türkiye'de elde ettiği gelirler arasında maddede belirtilen değer artışı kazancı ve menkul sermaye iradının yanısıra Türkiye'de ticari, zirai veya serbest meslek kazancı gibi başka gelir unsurlarının da bulunması halinde, bu kazançlar ile yurt dışından getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetlerin elden çıkarmasından doğan değer artışı kazancının hesabında, kur farklarının kazançtan düşülmeyeceği tabiidir.

Kur farkına isabet eden kazançları vergilendirilmeyen dar mükellef gerçek kişiler, 1.1.1997 tarihinden sonra elde ettikleri bu tür kazançları için Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 5 numaralı bendinde yer alan istisnadan yararlanamayacaklardır.

3. Tam Mükellef Kurumlarda Vergileme

Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre, kurum kazancının tespitinde, ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Buna ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bent hükmü ile ilgilendirilmeksizin kurum kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, kurumların söz konusu gelirleri % 25 oranında kurumlar vergisine tabi tutulacak ve kurumlar vergisinin düşülmesinden sonra kalan kısım üzerinden % 20 oranında (Halka açık şirketlerde % 10) gelir vergisi tevkifatı yapılmış olacaktır.

Bilindiği üzere, söz konusu menkul kıymetlerin satışından sağlanan kazançlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki 8 inci maddesinin 17 numaralı bendi gereğince kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur. Kurumlar Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici maddeler ile 1993 yılı kazançlarına eski hükümlerin uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle, 1993 yılı kazançlarına eski hükümlerin uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle, 1993 yılında söz konusu menkul kıymetlerin satışından sağlanan kazançlar kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Ancak, vergiden müstesna tutulan bu kazançlar üzerinden Hazine bonosunda % 15, diğerlerinden % 10 gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Ayrıca bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

4. Dar Mükellef Kurumlarda Vergileme

Kurumlar Vergisi Kanununun 11 ve 12/7. maddelerinde, kanuni veya iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de bulunmayan kurumların, Türkiye'de elde ettikleri sair kazanç ve iratların, dar mükellefiyet esasına göre vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 13. maddesinin son fıkrasında dar mükellefiyete tabi kurumların kurum kazançlarının, ticari kazanç gibi tespit edilmesi gereken kazanç ve iratlardan ibaret bulunması halinde, Gelir Vergisi Kanununun bu gibi kazanç ve iratların tespiti hakkındaki hükümlerinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde de dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 45 inci maddesinde de "kazanç ve iradın ve gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi" ve "Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması" hususlarında, Gelir Vergisi Kanununun 7 nci ve 8 inci maddeleri hükümlerinin cari olacağı, gayrimenkullerin ve hakların satışından, iştirak hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazanç ve arızi kazanç tabirlerinin Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 ve 82 nci maddeleri şumulüne giren kazanç ve iratları ifade ettiği belirtilmiştir. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 ve 82 nci maddelerinde yer alan vergilendirmeme konusunda yer alan istisna, kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamaların dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre, Türkiye'de bir işyeri açmak suretiyle veya daimi temsilci vasıtasıyla devamlı olarak menkul kıymet alım-satımı ile uğraşan kurumların, Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satımından elde ettiği kazançlar, ticari kazanç olarak kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.

Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef bir kurumun Devlet tahvili, Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetleri alıp satması halinde ise, elde edilen kazanç, değer artışı kazancı olarak vergilendirilecektir. Bu vergilendirme sırasında Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80/2 nci maddesinde yer alan istisna uygulanmayacaktır. Ancak, dar mükellef kurumların iktisap ettikleri söz konusu menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazancının hesabında, kur farkından doğan değer artışı, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci maddesi çerçevesinde vergilendirilmeyecektir.

Dar mükellef kurumların söz konusu menkul kıymet alım satımından doğan ve değer artışı kazancı kapsamına giren kazançlarının, bu kurum veya Türkiye'de namına hareket eden kimseler tarafından, iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde Gelir Vergisi Kanununun 101. maddesinde belirtilen vergi dairelerine beyanname ile bildirilmesi gerekmektedir. Dar mükellef kurumun Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisinin bulunmaması halinde ise bu bildirim yabancı kuruma kazanç sağlayanlar tarafından yerine getirilecektir. Bu kurumların menkul kıymetlerini farklı kişiler aracılığı ile alıp satmaları halinde, menkul kıymetin satışına aracılık eden kişiler, dar mükellef kuruma kazancı sağlayan mükellef olarak kabul edilecektir.

Bu kurumların Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi vasıtasıyla Devlet tahvili, Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetleri alıp satması halinde, bu satıştan doğan kazançlarının ticari kazanç olarak vergilendirileceği tabiidir.

IV _ Kurumlar Vergisinden Muaf Bulunan Kurumlar ile Dernek ve Vakıfların Vergilendirilmesi

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin gelirlerin kurumlar vergisinden muaf tutulan kurumlar ile dernek ve vakıflara ödenmesi sırasında bu faiz ve gelirler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7 numaralı bendi gereğince % 5 vergi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak, bu tevkifatın yapılmaması için anılan kuruluşlar, söz konusu menkul kıymetlerin kurumlarına ait olduğunu tevsik eden bir belgeyi ödemeyi yapan kuruluşa ibraz etmeleri şarttır.

Dernek veya vakıflara bağlı bir iktisadi işletmenin mevcut olması veya söz konusu gelirlerin elde edilmesinin iktisadi işletme oluşturacak organizasyon içinde olması halinde, söz konusu tevkifatın yapılacağı tabiidir. Öte yandan yukarıda belirtilen hususlar, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması dolayısıyla sağlanan menfaatlerden 94 üncü maddenin 14 numaralı bendine göre yapılacak tevkifat hakkında da geçerlidir.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
Bilindiği üzere, 26.12.1993 tarihli ve 3946 sayılı Kanunla Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında değişiklikler yapılmış bulunmaktadır. Ayrıca 31 Aralık 1993 tarihli ve 21805 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 93/5148 ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesine göre yapılmakta olan vergi tevkifat oranları yeniden belirlenmiştir.

Yapılan bu düzenlemeler çerçevesinde Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerin ve menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması işlemlerinden sağlanan menfaatlerin (repo gelirlerinin) vergilendirilmesi konusunda aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu Faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince Çıkarılan Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde, her nevi tahvil faizleri ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler menkul sermaye iradı sayılmıştır. Öte yandan aynı Kanunun 94 üncü maddesinde ve Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinde bu menkul sermaye iratları üzerinden vergi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

Bu durumda, yukarıda belirtilen menkul kıymetlerin vergilendirilmesi aşağıda belirtilen esaslara göre yapılacaktır.

1. Gerçek Kişilerde Vergileme

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerden daha önce ödeme sırasında "0" sıfır oranda vergi tevkifatı yapılmaktaydı. 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 7 numaralı bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre, 1.1.1994 tarihinden itibaren ihraç edilen anılan menkul kıymetlerden elde edilecek bu faiz ve gelirlerin gerçek kişilere ödenmesi sırasında % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifat, söz konusu faiz ve gelirlerin dar mükellef gerçek kişilere ödenmesi halinde de sözkonusudur.

Öte yandan, tam mükellef gerçek kişilerce 1.1.1997 tarihine kadar elde edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymet gelirleri Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 7 numaralı bendine göre yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir. Mükelleflerin diğer gelirleri dolayısıyla yıllık beyanname vermeleri halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir.

Tam mükellef gerçek kişilerce 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen bu tür gelirler Gelir Vergisi Kanununun 85, 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan hadler dikkate alınmak suretiyle beyan edilecektir. Bu tarihten itibaren beyan edilecek faiz ve gelirler, Gelir Vergisi Kanununun geçici 39 uncu maddesinin 5 numaralı bendinde belirtilen indirim oranına göre hesaplanacak istisna tutarı düşüldükten sonra kalan kısım olacaktır. Öte yandan, 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilecek bu gelirlerin beyanı halinde, bu gelirler üzerinden tevkifat yoluyla ödenmiş olan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Dar mükellefiyete tabi gerçek kişilerce elde edilecek bu gelirler beyan edilmeyecektir. Bu uygulama dar mükellef gerçek kişilerin 1.1.1997 tarihinden sonra elde edecekleri gelirler için de geçerlidir.

Diğer taraftan, Devlet tahvili, Hazine Bonosu ve Toplu Konut İdaresi ile Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin ticari işletmeye dahil olması halinde, 1.1.1994 tarihinden itibaren elde edilecek bu faiz ve gelirler, diğer kazanç ve iratlarla birlikte beyan edilerek vergilendirilecektir.

Söz konusu gelirlerin ticari işletmelerce 1993 yılı içinde elde edilmesi halinde, bu gelirler Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerine göre vergilendirilecektir. Değişiklikten önceki hükümlere göre, söz konusu gelirler önce hasılat yazılacak daha sonra Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre ticari kazançtan indirilecektir. Ancak indirilen bu gelirler üzerinden gelir vergisi beyannamesi verme süresi içinde Hazine bonosu faizlerinde % 15, diğerlerinde % 10 tevkifat yapılacaktır.

2. Kurumlarda Vergileme

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin olarak tam mükellef kurumlarca elde edilen faiz ve gelirler üzerinden, Gelir Vergisi Kanununda 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlere göre ödeme sırasında "0" sıfır oranda vergi tevkifatı yapılmaktaydı. Ancak bu gelirler, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre, kurum kazancından indirim konusu yapılmakta ve indirilen bu gelirler üzerinden kurum tarafından beyanname verme süresi içinde 94 üncü maddenin 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki hükmüne göre, Hazine bonosu faizlerinden % 15, diğerlerinden ise % 10 oranında vergi tevkifatı yapılmaktaydı. Bu uygulama, 1993 yılında elde edilen bu tür faiz ve gelirler hakkında da aynen uygulanacaktır. Ayrıca, bu faiz ve gelirler asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

Gelir Vergisi Kanununun yeniden düzenlenen 94 üncü maddesi ve bu maddedeki yetkiye dayanılarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 7 numaralı bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre, 1.1.1994 tarihinden itibaren ihraç olunan söz konusu menkul kıymetlerin faiz ve gelirlerinin tam mükellefiyete tabi kurumlara ödenmesi sırasında, sorumlularca % 5 vergi tevkifatı yapılacaktır. Söz konusu faiz ve gelirlerin dar mükellefiyete tabi kurumlara ödenmesi halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi ve bu madde ile ilgili olarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, aynı oranda vergi tevkifatına tabi tutulacaktır.

Öte yandan, Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden elde edilen gelirler kurum kazancına dahil edilerek kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, bu faiz ve gelirlerin ödenmesi sırasında kesilen gelir veya kurumlar vergisinin beyannameye dahil edilen gelire isabet eden kısmı, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir. Bu faiz ve gelirlerden kesilen vergilerin mahsup edilebilmesi için, erginin kesildiğini gösteren belge veya belgelerin beyannamelere eklenmesi zorunludur.

ÖRNEK:

(A) Bankası 1 Şubat 1994 tarihinde 1 milyar lira bedelle ihraç edilen ve değeri üç aylık vade sonunda 1.150.000.000 liraya ulaşacak olan Hazine bonosunu vadesine bir ay süre kala 1.100.000.000 liraya satın almıştır. Banka vade sonunda ana para ile birlikte 1.150.000.000 lira tahsil etmiştir. 150 milyon liralık faiz üzerinden ödeme sırasında (150.000.000 x % 5 =) 7.500.000 lira vergi tevkif edilmiştir.

Bu durumda, bankanın kurumlar vergisi matrahına dahil edeceği faiz tutarı (1.150.000 - 1.100.000.000 =) 50.000.000 liradır. Bankanın bu faiz geliri nedeniyle kurumlar vergisinden mahsup edeceği tutar, (50.000.000 x % 5=) 2.500.000 lira olacaktır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 3946 sayılı Kanunla değişen 4 numaralı bendinde, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların indirim ve istisnalardan önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmıştır. Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 1 ve 6 numaralı bentlerine göre kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile yatırım indirimi tutarı, bu bentte yazılı menkul sermaye iradının kapsamına dahil edilmemiştir. Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendi hükmü ile de söz konusu menkul sermaye iratları gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur. Bu tevkifat, 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince halka açık anonim şirketlerde % 10, diğerlerinde ise % 20 oranında yapılacaktır.

Bunun yanısıra, aynı maddedeki yetkiye dayanılarak çıkarılan söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin (6/b) numaralı bendinde, anılan menkul sermaye iradından Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkartılan menkul kıymet gelirlerine isabet eden kısım için tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiştir. Bu nedenle kurumlar, bu alt bent hükmüne göre söz konusu gelirlere isabet eden kısım üzerinden "0" sıfır oranda tevkifat yapacaklardır.

Öte yandan, "0" sıfır oranda tevkifata tabi tutulacak olan bu kısım, söz konusu menkul kıymetlere ilişkin faiz ve gelirlerin, toplam kurum hasılatı içindeki payına göre hesaplanacaktır.

Örnek:

(A) Bankası, 1994 yılında kredi verme işlemlerinden 8 trilyon lira, Hazine bonosu faizlerinden ise 4 trilyon lira olmak üzere 12 trilyon lira hasılat elde etmiştir. Hazine bonosu faizi üzerinden ödeme sırasında % 5 oranında (4 trilyon x % 5=) 200 milyar lira tevkifat yapılmıştır.

Bu kurumun ilgili yılda 10 trilyon liralık gideri bulunmaktadır. Dolayısıyla, ilgili yıl kurum kazancı (12 trilyon - 10 trilyon=) 2 trilyon liradır. Bu kazanç üzerinden (2 trilyonx% 25=) 500 milyar lira kurumlar vergisi hesaplanmıştır. Hesaplanan bu vergiden Hazine bonosu faizlerinden tevkif edilen 200 milyar lira tutarında vergi mahsup edilecektir. Kurumlar vergisi matrahından kurumlar vergisi indirildikten sonra kalan (2 trilyon - 500 milyar =) 1,5 trilyon lira ise, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b numaralı bendine göre yapılan vergi tevkifatının matrahını oluşturacaktır.

Anılan bankanın 4 trilyon lira olan Hazine bonosu faizlerinin toplam 12 trilyon lira hasılat içindeki oranı (4 trilyon/12 trilyon =) 1/3'dür. Dolayısıyla, gelir vergisi tevkifat matrahı olan 1,5 trilyon liranın Hazine bonosu faizlerine isabet eden kısmı, bu tutarın 1/3'ü olan 500 milyar liradır. Bu tutar üzerinden anılan bent hükmüne göre "0" sıfır oranda tevkifat yapılacaktır. bu durumda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre % 20 (halka açık anonim şirketlerde % 10) oranında yapılacak tevkifatın matrahı (1,5 trilyon - 500 milyar=) 1 trilyon lira olmaktadır.

Dar mükellef kurumların beyanname vermeleri halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesine 3946 sayılı Kanunla eklenen hükümle, yukarıda belirtilen menkul kıymetlere ilişkin faiz ve gelirlerin verilecek beyannamelere dahil edilmesi zorunlu tutulmuştur. Bu nedenle dar mükellefiyete tabi kurumlar 24 üncü madde kapsamındaki gelirleri veya diğer gelirleri için yıllık veya özel beyanname verdiklerinde, bu beyannameye söz konusu menkul kıymetlerden elde ettikleri faiz ve gelirlerini de dahil edeceklerdir. Ancak bu gelirler üzerinden tevkif edilen vergilerin beyannameye dahil edilen gelirlere isabet eden kısmının, hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği tabiidir.

Kurumlarca, 1.1.1994 tarihinden itibaren elde edilen faiz ve gelirlerin, 1.1.1994 tarihinden önce ihraç edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ev Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin olması halinde, bu faiz ve gelirler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişik 94 üncü maddesinin 7 numaralı bendine göre % 5 gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak bu gelirler, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 1994 yılının kurum kazancı olarak beyan edilerek vergilendirilecektir.

II _ Menkul Kıymetlerin Geri Alım veya Satım Taahhüdü ile İktisap veya Elden Çıkarılması Karşılığında Sağlanan Gelirlerin Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına 3946 sayılı Kanunla eklenen 14 numaralı bendinde, maddenin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatler (repo gelirleri) menkul sermaye iradı sayılmıştır. Öte yandan, aynı Kanunla değişik 94 üncü maddenin 14 numaralı bendi ile söz konusu gelirler tevkifat kapsamına alınmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin Bakanlar Kurulu'na verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 14 numaralı bendinde, bu gelirler üzerinden yapılacak vergi tevkifat oranı % 5 olarak belirlenmiştir. Aynı Kararın III. maddesinin 4 numaralı bendinde ise bu tevkifatın, menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile 1.1.1994 tarihinden itibaren iktisap veya elden çıkarılması işlemleri dolayısıyla, bu tarihten sonra sağlanan menfaatlere uygulanacağı belirtilmiştir.

Bankaların bu tür işlemlerden sağladıkları menfaatler üzerinden tevkifat yapılmayacaktır.

Bu hükümlere göre, geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan repo gelirlerinin vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

1. Gerçek Kişilerde Vergileme

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 14 numaralı bendinde belirtilen repo gelirlerinin gerçek kişilerce elde edilmesi halinde, bu gelirler üzerinden 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 14 numaralı bendine göre, ödeme yapanlarca % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifat, söz konusu gelirlerin dar mükellef gerçek kişilere ödenmesi halinde de yapılacaktır.

Söz konusu tevkifat, 1.1.1994 tarihinden itibaren geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetler dolayısıyla sağlanan menfaatlere (repo gelirlerine) uygulanacaktır. Bu tarihten önce geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilen veya elden çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan repo gelirleri, 1.1.1994 tarihinden sonra sağlanmış olsa dahi eski hükümlere tabi olacak ve herhangi bir tevkifat yapılmayacaktır.

Bununla beraber, 1.1.1994 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerin, 1.1.1994 tarihinden sonra geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap edilmesi veya elden çıkarılması halinde, bu repo işleminden sağlanan menfaatlere % 5 oranında vergi tevkifatının uygulanacağı tabiidir.

Öte yandan, tam mükellef gerçek kişiler tarafından 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen bu tür gelirlerin, bu Tebliğin I/1 bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde beyan edilmesi gerektiği açıktır.

2. Kurumlarda Vergileme

Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatlerin (repo gelirleri) kurumlarca sağlanması halinde, bu kazançlar üzerinden, 30.12.1993 tarihli ve 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 14 numaralı bendine göre ödemeyi yapanlarca % 5 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Öte yandan bankaların bu tür işlemlerden elde ettikleri gelirler tevkifata tabi değildir.

Diğer taraftan, Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılmasından sağlanan menfaatler, kurum kazancına dahil edilerek, Kurumlar Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre çıkarılan 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre % 5 oranında kesilen gelir vergisi, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

Bilindiği üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişik 25 inci maddesinde, bu Kanuna göre hesaplanan kurum kazancından % 25 oranında kurumlar vergisi alınması hükme bağlanmıştır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 3946 sayılı Kanunla değişen 4 numaralı bendine göre Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların, vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmış ve bu kısım üzerinden 94 üncü maddenin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre, halka açık şirketlerde % 10, diğer kurumlarda ise % 20 gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. Bu durumda, kurumların, yukarıda belirtilen gelirleri % 25 oranında kurumlar vergisine tabi tutulacak ve kurumlar vergisinin düşülmesinden sonra kalan kısım üzerinden yukarıda belirtilen oranda gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Diğer taraftan, dar mükellef kurumlarca elde edilen repo gelirleri de Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü ve 93/5147 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının I. maddesinin 11 numaralı bendine göre % 5 kurumlar vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Türkiye'de şube açarak bankacılık faaliyetinde bulunan dar mükellefiyete tabi bankalara sağlanan repo gelirleri üzerinden söz konusu tevkifat yapılmayacaktır. Bunların dışında kalan dar mükellefiyete tabi bankaların repo gelirleri üzerinden bu tevkifat yapılacaktır.

Dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi tutulan bu kazançları ile Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi kapsamına girmeyen kazançları için aynı Kanunun 20 ve 22 nci maddelerine göre verecekleri kurumlar vergisi beyannamelerine bu kazançları dahil etmeleri ihtiyaridir.

Dar mükellef kurumun beyanname verme yolunu seçmesi halinde, daha önce % 5 oranında yapılan tevkifatın, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği tabiidir.

Diğer taraftan, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının değişmeden önceki şeklinde kurumların elde ettikleri repo gelirleri, devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım-satım kazançları içinde mütalaa ediliyordu. Bu gelirler de Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki 8 inci maddesinin 17 numaralı bendine göre kurumlar vergisinden müstesna bulunmakta idi. Bu bakımdan, kurumların 1993 yılında elde ettikleri repo gelirleri Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 21 inci maddesinin (a) bendi gereğince kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Ancak kurumlar vergisinden müstesna tutulan bu kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişmeden önceki 94 üncü maddesinin 8 numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Bu tevkifat, Hazine bonosu gelirleri için % 15, diğerleri için de % 10 oranında yapılacaktır. Ayrıca bu gelirler, Kurumlar Vergisi Kanununun değişiklik yapılmadan önceki 25 inci maddesine göre, asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

III _ Devlet Tahvili, Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince Çıkarılan Menkul Kıymetlerin Elden Çıkarılmasından Sağlanan Kazançların Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde, borsada kayıtlı olanlar ve ivazsız olarak iktisap edilenler hariç, menkul kıymetlerin iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkarılmasından sağlanan kazançların bir takvim yılındaki tutarının 200.000 lirayı aşmayan kısmı, gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ancak, 30.12.1993 tarihli ve 93/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 200.000 liralık istisna tutarı, 1994 yılı gelirlerine uygulanmak üzere 800.000 liraya yükseltilmiştir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 27 nci maddesi hükmü ile menkul kıymet sahiplerinin, 31.12.1999 tarihine kadar menkul kıymet alım satımına yetkili olan bankalar, aracı kurumlar ve borsa komisyoncuları vasıtasıyla menkul kıymetlerini elden çıkarmak suretiyle sağladıkları kazançlar, gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ancak aynı maddeye 3946 sayılı Kanunla eklenen parantez içi hükümle Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı bulunan menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, bu istisnanın dışında bırakılmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 5 numaralı bendinde, yıllık beyanname ile beyanı gereken ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5, 6, 7, 12 ve 14 numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarının, bu maddede belirtilen indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmı, 31.12.1999 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Ayrıca bu istisnanın, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı menkul kıymetlerin alım satımından doğan kazançlar hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm, 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanacaktır.

Sözü edilen indirim oranının, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, son oniki aylık dönemde 1 yıl vadeli Devlet tahvili için uygulanan ortalama faiz oranına bölünmesi suretiyle Maliye Bakanlığı'nca bulunacağı belirtilmiştir.

Bu hükümlere göre, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde belirtilen menkul kıymetlerden Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satım gelirlerinin vergilendirilmesi aşağıdaki gibi olacaktır.

1. Tam Mükellef Gerçek Kişilerde Vergileme

Gerçek kişilerin birikimlerini değerlendirmek amacıyla ticari bir organizasyon dışında iktisap ettikleri Devlet tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satımından elde ettikleri kazançların 800.000 lirası, hiç bir sınırlamaya tabi olmaksızın gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu menkul kıymetlerin iktisap tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların 800.000 lirayı aşan kısmı, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin ikinci fıkrasının 2 numaralı bendi kapsamında değer artışı kazancı olarak deerlendirilerek beyan edilmek suretiyle vergilendirilecektir. Bu menkul kıymetlerin menkul kıymet alım-satımına yetkili olan bankalar, aracı kurumlar veya borsa komisyoncuları vasıtasıyla elden çıkarılmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Öte yandan, söz konusu menkul kıymetlerin iktisap tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra elden çıkarılması halinde, elde edilen kazançların 800.000 lirayı aşıp aşmadığına bakılmayacak ve tamamı vergilendirilmeyecektir.

Söz konusu menkul kıymetlerin satışından doğan değer artışı kazançlarına, Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddesinin 5 numaralı bendi gereğince Maliye Bakanlığı'nca belirlenen "indirim oranı"nın uygulanması suretiyle bulunacak kısmı, 1.1.1997 tarihinden itibaren vergiden müstesna tutulacağından, bu tarihten itibaren bu şekilde hesaplanan istisna tutarını aşan değer artışı kazancı vergilendirilecektir.

Gerçek kişilerin sahip oldukları Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin satılmasından elde ettikleri kazançlar, herhangi bir tevkifata tabi tutulmayacaktır.

Ticari bir organizasyon çerçevesinde kendi nam ve hesabına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların söz konusu menkul kıymetlerin alım satımından elde ettikleri kazançlar ile ticari işletmeye dahil bu menkul kıymetlerin satışından doğan kazançlar, hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.

2. Dar Mükellef Gerçek Kişilerde Vergileme

Tam mükellef gerçek kişiler hakkında yukarıda yapılan açıklamalar, dar mükellef gerçek kişiler hakkında da geçerli bulunmaktadır. Buna göre, dar mükellef gerçek kişilerin Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkarılmasından doğan kazançlarının 800.000 lirayı aşan kısmının değer artış kazancı olarak münferit beyanname ile beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 3418 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci maddesine eklenen hükümde dar mükelleflerin, yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'ye getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan değer artışının dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. Bu hüküm, dar mükellef kurumlar için de geçerli bulunmaktadır.

Buna göre, dar mükellef gerçek kişilerin yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'ye getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerini elden çıkarmaları halinde, kur farkından doğan değer artışı kazançları vergilendirilmeyecektir. Dolayısıyla değer artışı kazancı kur farkı dışındaki kazançtan oluşacaktır.

Kur farkından doğan kazancın hesabında, Türkiye'ye bizzat getirilen bu menkul kıymetlerin iktisabına tahsis edilen nakdi ve ayni sermayenin, menkul kıymetlerin iktisap tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı ile menkul kıymetlerin elden çıkarılma tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin T.C. Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı arasındaki fark esas alınacaktır.

Kur farklarının değer artışı kazancı olarak vergilendirilmemesi için, bu mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri gelirin, sadece sahip oldukları menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazancından ibaret olması gerekmektedir.

Dar mükellef gerçek kişilerin Türkiye'de elde ettiği gelirler arasında maddede belirtilen değer artışı kazancı ve menkul sermaye iradının yanısıra Türkiye'de ticari, zirai veya serbest meslek kazancı gibi başka gelir unsurlarının da bulunması halinde, bu kazançlar ile yurt dışından getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetlerin elden çıkarmasından doğan değer artışı kazancının hesabında, kur farklarının kazançtan düşülmeyeceği tabiidir.

Kur farkına isabet eden kazançları vergilendirilmeyen dar mükellef gerçek kişiler, 1.1.1997 tarihinden sonra elde ettikleri bu tür kazançları için Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 5 numaralı bendinde yer alan istisnadan yararlanamayacaklardır.

3. Tam Mükellef Kurumlarda Vergileme

Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre, kurum kazancının tespitinde, ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Buna ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bent hükmü ile ilgilendirilmeksizin kurum kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, kurumların söz konusu gelirleri % 25 oranında kurumlar vergisine tabi tutulacak ve kurumlar vergisinin düşülmesinden sonra kalan kısım üzerinden % 20 oranında (Halka açık şirketlerde % 10) gelir vergisi tevkifatı yapılmış olacaktır.

Bilindiği üzere, söz konusu menkul kıymetlerin satışından sağlanan kazançlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki 8 inci maddesinin 17 numaralı bendi gereğince kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur. Kurumlar Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici maddeler ile 1993 yılı kazançlarına eski hükümlerin uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle, 1993 yılı kazançlarına eski hükümlerin uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle, 1993 yılında söz konusu menkul kıymetlerin satışından sağlanan kazançlar kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Ancak, vergiden müstesna tutulan bu kazançlar üzerinden Hazine bonosunda % 15, diğerlerinden % 10 gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Ayrıca bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacaktır.

4. Dar Mükellef Kurumlarda Vergileme

Kurumlar Vergisi Kanununun 11 ve 12/7. maddelerinde, kanuni veya iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de bulunmayan kurumların, Türkiye'de elde ettikleri sair kazanç ve iratların, dar mükellefiyet esasına göre vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 13. maddesinin son fıkrasında dar mükellefiyete tabi kurumların kurum kazançlarının, ticari kazanç gibi tespit edilmesi gereken kazanç ve iratlardan ibaret bulunması halinde, Gelir Vergisi Kanununun bu gibi kazanç ve iratların tespiti hakkındaki hükümlerinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde de dikkate alınacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 45 inci maddesinde de "kazanç ve iradın ve gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi" ve "Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması" hususlarında, Gelir Vergisi Kanununun 7 nci ve 8 inci maddeleri hükümlerinin cari olacağı, gayrimenkullerin ve hakların satışından, iştirak hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazanç ve arızi kazanç tabirlerinin Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 ve 82 nci maddeleri şumulüne giren kazanç ve iratları ifade ettiği belirtilmiştir. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 ve 82 nci maddelerinde yer alan vergilendirmeme konusunda yer alan istisna, kayıt, şart ve sürelere ait sınırlamaların dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre, Türkiye'de bir işyeri açmak suretiyle veya daimi temsilci vasıtasıyla devamlı olarak menkul kıymet alım-satımı ile uğraşan kurumların, Devlet tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satımından elde ettiği kazançlar, ticari kazanç olarak kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.

Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef bir kurumun Devlet tahvili, Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetleri alıp satması halinde ise, elde edilen kazanç, değer artışı kazancı olarak vergilendirilecektir. Bu vergilendirme sırasında Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80/2 nci maddesinde yer alan istisna uygulanmayacaktır. Ancak, dar mükellef kurumların iktisap ettikleri söz konusu menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazancının hesabında, kur farkından doğan değer artışı, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 81 inci maddesi çerçevesinde vergilendirilmeyecektir.

Dar mükellef kurumların söz konusu menkul kıymet alım satımından doğan ve değer artışı kazancı kapsamına giren kazançlarının, bu kurum veya Türkiye'de namına hareket eden kimseler tarafından, iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde Gelir Vergisi Kanununun 101. maddesinde belirtilen vergi dairelerine beyanname ile bildirilmesi gerekmektedir. Dar mükellef kurumun Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisinin bulunmaması halinde ise bu bildirim yabancı kuruma kazanç sağlayanlar tarafından yerine getirilecektir. Bu kurumların menkul kıymetlerini farklı kişiler aracılığı ile alıp satmaları halinde, menkul kıymetin satışına aracılık eden kişiler, dar mükellef kuruma kazancı sağlayan mükellef olarak kabul edilecektir.

Bu kurumların Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi vasıtasıyla Devlet tahvili, Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetleri alıp satması halinde, bu satıştan doğan kazançlarının ticari kazanç olarak vergilendirileceği tabiidir.

IV _ Kurumlar Vergisinden Muaf Bulunan Kurumlar ile Dernek ve Vakıfların Vergilendirilmesi

Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin gelirlerin kurumlar vergisinden muaf tutulan kurumlar ile dernek ve vakıflara ödenmesi sırasında bu faiz ve gelirler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7 numaralı bendi gereğince % 5 vergi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak, bu tevkifatın yapılmaması için anılan kuruluşlar, söz konusu menkul kıymetlerin kurumlarına ait olduğunu tevsik eden bir belgeyi ödemeyi yapan kuruluşa ibraz etmeleri şarttır.

Dernek veya vakıflara bağlı bir iktisadi işletmenin mevcut olması veya söz konusu gelirlerin elde edilmesinin iktisadi işletme oluşturacak organizasyon içinde olması halinde, söz konusu tevkifatın yapılacağı tabiidir. Öte yandan yukarıda belirtilen hususlar, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yazılı menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması dolayısıyla sağlanan menfaatlerden 94 üncü maddenin 14 numaralı bendine göre yapılacak tevkifat hakkında da geçerlidir.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 19067 Resmi Gazete Tarihi: Perşembe, 3 Nisan, 1986 Adı: UID: R42AL88R7K6HR1W5
İçerik:

 

 
 



4.12.1985 gün 3239 sayılı Kanunla 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun bazı maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle ilgili olarak, aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1. İŞ ORTAKLIKLARI:

A _ Tanım ve Kapsamı;

Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesine (E) bendi ortaklıkları" eklenmiştir.

İş ortaklıkları, KVK'nun l. maddesinin A, B, C ve D bentlerinde yazılı kurumların; kendi aralarında, şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerle belli bir işin birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardır.

1.1. 1986 tarihinden önce kurulan ve adi şirket şeklinde faaliyette bulunan ortaklıklar diledikleri takdirde aşağıda belirtilen unsurları taşımaları şartıyla iş ortaklığı olarak faaliyetlerini sürdürebilirler.

b) Unsurları:

Kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en az aşağıdaki unsurları taşıması gerekir.

i) Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,

ii) Ortaklığı belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,

iii) İş ortaklğı konusunun, belli bir iş olması,

iv) Birlikte yapılacak olan işin, belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,

v) İşin, birden fazla takvim yılına yaygın; inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetler olması,

vi) iş ortaklığı ile işveren arasında bir taahhüt sözleşmesinin olması,

vii) Tarafların, müştereken taahhüt edilen işin, belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,

viii) İşin bitiminde kazancın paylaşılması,

ix) Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken taahhüt edilen işin bitimi ve Vergi Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi,

Yukarıda belirtilen genel unsurlar dikkate alındığında; her ortağın işin belli bir bölümünün yapımı taahhüt ettiği konsorsiyumlar, iş ortaklığı tanımı dışında kalmaktadır. Bu tür ortaklıklarda (konsorsiyum) her bir ortağın yapacağı işin taahhüt sözleşmesinde açıkça belirtilmesi zorunludur. Ancak, taahhüt sözleşmesinde belirtilmemekle beraber, ortakların kendi aralarında yapacakları mukavele ile her bir ortağın yükleneceği işin belirlenmesi ve işveren idarece de bu mukavelenin kabulü halinde, iş ortaklığı sözkonusu olmayacak, bu tür ortaklık "konsorsiyum" olarak adlandırılacaktır.

İş ortaklığı, devamlılık arzeden ve aynı nitelikte olan iş veya işler için değil, belirli bir sürede bilecel: bir iş için kurulacak ve tam mükellefiyete tabi olacaktır.

Örnek: "A" bankasına mali müşavirlik yapmak üzere iş ortaklığı kurulması mümkün değildir. Ancak aynı bankaya yıllara yaygın bir inşaat işini taahhüt etmek üzere iş ortaklığı kurulabilecektir.

Belli bir iş için kurulan iş ortaklığında işverenin birden fazla olması, iş ortaklığının da birden fazla olmasını gerektirmez. Ancak bir işverene karşı birden fazla işin, yukarıda tanımı yapılan iş ortaklığı çerçevesinde taahhüt edilmesi halinde, her iş, ayrı bir iş ortaklığının kurulmasını gerektirecektir.

Örnek: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye Elektrik Kurumu'nun birlikte ihaleye çıkardıkları bir baraj inşaatı için tek bir iş ortaklığı sözkonusudur. İşverenin birden fazla olması (belli bir iş dolayısıyla) iş ortaklığının da birden fazla olmasını gerektirmez. Öte yandan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün ihaleye çıkardığı iki baraj inşaatı dolayısıyla iki ayrı iş ortaklığının kurulması zorunludur.

İş ortaklığının bağlı olduğu vergi dairesi; ortaklığın kuruluş mukavelesinde gösterilen merkezinin bulunduğu yer vergi dairesidir. Mukavelede ortaklığı merkezi belirtilmemiş ise iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesi olacaktır.

Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi Gelir Vergisi Kanununun 44. maddesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır.

Ancak, işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının da yerine getirilmesi gerekir (Örneğin tahakkuk eden verginin tamamının ödenmesi gibi).

Öte yandan, iş ortaklığının sona ermesinden sonra, ortaklık adına tarh olunacak vergi ve cezalar müteselsilen ortaklardan aranacaktır. Çünkü ortaklar belli bir işin birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmişlerdir.

2. MUAFİYETLER:

a) İdman ve Spor Müesseseleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 8 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, sadece idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. Kurulacak olan anonim şirketler, Beden Terbiyesi Teşkilatının yayınlayacağı tüzük ve genelgeler çerçevesinde idman ve sport faaliyetlerinde bulunacaklar, bunun dışında herhangi bir faaliyette bulunmayacaklardır. Bu şartların ihlali halinde muafiyetten yararlanmaları mümkün olamayacaktır. Ancak anılan şirketlerin sporcularının formalarına aldıkları reklamlar, idman ve spor faaliyeti çerçevesinde mütalaa edilecektir. Öte yandan Beden Terbiyesi Teşkilatına dahil derneklere veya kamu idare ve müesseselerine ait idman ve spor müesseselerinin muafiyetler aynen devam etmekte olup, bunlar için bir değişiklik söz konusu değildir.

b) Genel Bütçeli Dairelere Ait Konuk Evleri ve Kantinleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 13 numaralı bendinde yapılan değişiklikle genel bütçeli dairelere ait olup, sadece kamu mensuplarına hizmet veren, kar amacı gütmeyen ve üçüncü kişilere kiralanmayan konuk evleri ve bunların kantinleri kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Bu muafiyet, sadece kamu mensuplarına hizmet etmek amacıyla kurulan, karlılık gayesi olmayan ve üçüncü kişilere kiralanmayan genel bütçeli dairelere ait konuk evleri ile kantinlerine uygulanacaktır. Ancak bu kuruluşların amaçları dışında faaliyet göstermeleri halinde vergiye tabi olacakları tabiidir.

Öte yandan, söz konusu kantinler, konuk evlerinde kalan kamu mensuplarının bu süre zarfında ihtiyaç duydukları malların satışının yapıldığı yerlerdir. Kantinlerde diğer malların (giyecek, buzdolabı, çamaşır makinası gibi dayanıklı tüketim malları v.b.) veya konukevinde kalanlar dışındaki kişilere de satış yapılması hallerinde muafiyetten yararlanılamayacaktır.

Genel bütçe dışında kalan özel ve katma bütçeli idareler ile kamu iktisadi teşebbüslerine ait konuk evleri ve kantinleri bu madde kapsamı dışında olup muafiyetten yararlanmaları mümkün değildir.

Öte yandan, ordu evleri ve askeri kantinler genel bütçeli dairelere ait kuruluşlar olduğundan yukarıda belirtilen esaslar dahilinde muafiyetten aynen yararlanacaklardır.

c) Vakıflar ile Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Faaliyetinde Bulunan Kurum ve Kuruluşlar:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 15 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, Türk Medeni Kanununa göre kurulan vakıflara, 903 sayılı Kanununun 4. maddesine göre Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti verilebilmesi için vakfın kurulmuş olması şartı getirilmiştir.

Vergi muafiyeti verilebilecek vakıflarla ilgili usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir tüzükle belirlenecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişen 94. maddesinin 6/b numaralı bendi hükmüyle dernek ve vakıflara ait gayrimenkullerin işyeri olarak kiralanması karşılığında, dernek ve vakıflara yapılan kira ödemelerinden, ödemeyi yapanlarca gelir vergisi tefkilatı yapılması öngörülmüştür. Ancak anılan bent hükmü uyarınca yapılan tevkifat, 903 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan kira ödemelerini kapsamamaktadır. Bunlara yapılan kira ödemelerinden tevkifat yapılmayacaktır. Bunun dışında kalan tüm dernek ve vakıfların kira gelirleri tevkifata tabi tutulacaktır.

Öte yandan, sadece bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunmak amacıyla kurulan ve faaliyette bulunan kurum ve kuruluşlar da belli şartlarla vergi muafiyetinden yararlanabileceklerdir. Söz konusu kuruluşlara muafiyet; ilgili Bakanlıkların ve kuruluşların olumlu görüşü alındıktan ve Maliye ve Gümrük Bakanlığının da kabul etmesi üzerine Bakanlar Kurulunca verilebilecektir.

Bu kuruluşlar için de, muafiyetten yararlanma veya muafiyetin kaybedilmesine ilişkin şartlar, usul ve esaslar bir tüzükle belirlenecektir.

d) Basılı Kağıt ve Plaka Satışı:

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 131. maddesinde, Trafik şube veya bürolarında işleri gereği, iş sahiplerince verilmesi, kullanılması zorunlu basılı kağıtlarla plakaların cins ve nevilerinin İçişleri ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca tesbit edileceği ve bu belgeler ile plakaların Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'nca bastırılacağı ve anılan Bakanlıklarla birlikte tesbit edilecek bedel mukabilinde satılacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesine eklenen 19 numaralı bent hükmüne göre; Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu ile bu Federasyona bağlı şoförler ve otomobilciler derneklerinin Karayolları Trafik Kanununu 131. maddesinde belirtilen basılı kağıt ve plakaların satışı faaliyeti kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. Ancak muafiyeti yapan müesseselerin münhasıran bu faaliyette bulunmaları halinde geçerlidir.

Öte yandan, bu müesseselerin söz konusu kazançları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesine göre de herhangi bir tevkifat yapılamayacaktır.

3. İSTİSNALAR:

a) İştirak Kazançları İstisnası:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 1 numaralı bendi yürürlükten kaldırılarak iştirak kazançları istisnasına son verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle vergi alacağı müessesesi kaldırılmış bulunmaktadır. Diğer taraftan aynı Kanuna eklenen mükerrer 39. madde hükmüyle de, kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar paylarının beyan edilecek ticari kazançtan indirilmesi öngörülmüştür. Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesinin, safi kurum kazancının tesbiti ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın tesbitine ilişkin hükümlerine yaptığı atıf dolayısıyla, mükerrer 39. madde kurum kazancının tesbitinde de geçerli olacaktır. Yapılan bu düzenlemeler sonucu iştirak kazançları istinası uygulama imkanını yitirdiğinden, yürürlükten kaldırılmıştır.

Öte yandan, 3239 sayılı Kanuna eklenen geçici 1. maddenin (c) bendi hükmüne göre, 1985 takvim yılı kazançlarına ilişkin olarak 1986 takvim yılı içinde kurumlar vergisi beyannamesi veren kurumların 1985 takvim yılında elde ettikleri iştirak kazançları üzerinden % 10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

Bu tevkifat, kurumların kurumlar vergisi beyannamelerini vermeleri gereken süre içinde yapılarak muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecektir.

Bu kazançların dağıtılmaması tevkifatın yapılması açısından önem taşımamaktadır.

Özel hesap dönemi kulanan ve hesap dönemi Ağustos 1985 veya bu tarihten önce kapanan kurumların, 1985 yılı kazançlarına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi 1.1.1986 tarihinden önce verilmesi gerektiğinden bu tevkifat uygulanmayacaktır.

1985 takvim yılında elde edilen iştirak kazançları içerisinde, kurumlar vergisi istisnasından yararlanmış kazançların bulunması halinde bu kazançlar, tevkifat matrahından indirilebilecektir.

Örnek: (X) Limited Şirketinin 1985 yılı iştirak kazancı bir milyon (1.000.000) liradır. Bu kazancı 500.000 lirası yatırım indirimi istisnasından oluşmaktadır.

Bu durumda tevkif edilecek vergi şöyle hesaplanacaktır.



_ İştirak kazancı
1.000.000.-TL.
_ Toplam iştirak kazançları içindeki yatırım

indirimi istisnası tutarı
- 500.000.-TL.)
_ Tevkifat matrahı
500.000.-TL.
_ Gelir vergisi (500.000 x % 10)
50.000.-TL.


Ancak kurum; ortağı olduğu şirketten alacağı bir belge ile elde ettiği iştirak kazancı içindeki istisna kazançların miktarını belgeleyecektir.

b) Yurt Dışı Kazançlar ile Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili Faizleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 3 numaralı bendinde yer alan "İhraç kanunlarına veya Devletin kanunların verdiği yetkiye göre mevcut ve çıkacak vergilerden muaflığı kabul edilmiş olan menkul kıymetlerin temettü, faiz ve ikramiyeleri"ne ilişkin istisna kaldırılmıştır.

Ancak Kanuna eklenen geçici 11. madde hükmüyle 1 Ocak 1986 tarihinden önce her türlü vergiden muaf olarak ihraç edilmiş olan menkul kıymetlerden elde edilecek temettü, faiz ve ikramiyeler eskiden olduğu gibi kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Bunlara ilişkin giderler ise kurumlar vergisi matrahına dahil edilecektir.

Öte yandan, sözkonusu gelirler dağıtılmadığı sürece, vergi kesintisine tabi tutulmayacaktır. Bu gelirler dağıtıldıklarında ise, 3239 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 23. madde hükmü uyarınca % 25 oranında vergi tevkifatına tabi tutulacaklardır.

3 numaralı bent hükmünün bu şekilde kaldırılması sonucu aynı numara ile yeniden düzenlenen bent hükmüyle; Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunan dar mükellefiyete tabi kurumların, yurt dışı faaliyetlerinden elde ettikleri ve döviz olarak Türkiye'ye getirdikleri kazançlar vergiden istisna edilmiştir.

Bu bent hükmüyle; mevcut uygulamaya açıklık getirilmiştir.

Bilindiği üzere, kurumlar vergisine tabi kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikiside Türkiye içinde bulunmayanlar, dar mükellefiyet esasına göre, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilmektedirler (K.V.K. Madde 11).

Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinde, kanuni merkez, vergiye tabi kurumların esas nizamname veya mukavelenamelerinde eya teşkilat kanunlarında gösterilen merkez, iş merkezi ise; iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkez olarak açıklanmıştır.

Sözü edilen kanuni ve iş merkezleri yurt dışında bulunan kurumların Türkiye'de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun bir işyeri veya kanuni temsilcileri bulunabilir. Bu kurumların Türkiye'de elde ettikleri kazançlar Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyetle ilgili hükümlerine göre vergiye tabidir. Dolayısıyla bu kurumların yurt dışında elde ettikleri kazançların Türkiye'de vergilendirilmesi mümkün değildir.

c) Yatırım İndirimi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 9 numaralı bendinde yapılan değişiklikle; dar mükellefiyete tabi kurumlar ile tam mükellefiyete tabi kurumlardaki yabancı sermayeli ortakların da, yatırım indiriminden yararlanmaları öngörülmüştür.

Ancak, yatırım indiriminden yararlanma konusunda harcama esası geçerli olduğundan; dar mükellefiyete tabi kurumlar ile yabancı sermayeli ortakları bulunan tam mükellefiyete tabi kurumların 1.1.1986 tarihinden sonra yapacakları harcamalar dolayısıyla yatırım indirimi istisnası geçerli olacaktır.

d) Emisyon Primleri:

Anonim şirketlerin gerek kuruluşlarında gerekse sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerini itibari değerlerinin üzerinde bedelle elden çıkarmaları halinde; hisse senetlerinin itibarı değerleri toplamı ile elden çıkarma bedelleri toplamı arasındaki fark, emisyon primi niteliğindedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 13 numaralı bent hükmü ile söz konusu emisyon primleri kurumlar vergisinden müstesna tutulmaktadır. Ancak istisna, elden çıkarılan hisse senetlerinin borsaya kayıtlı olması ve emisyon primlerinin dağıtılmaması şartıyla uygulanacaktır.

Öte yandan, emisyon primleri, şartlar bulunduğunda, kurumlar vergisine tabi tutulmamakla beraber, Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi olacaktır.

Emisyon primlerinin ortaklara dağıtılması halinde, dağıtımın yapıldığı yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edilecektir. Ayrıca bunlar üzerinden daha önce tevkif yoluyla ödenmiş bulunan gelir vergisi de, ödenecek kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

İstisna, anonim şirketlerin portföylerinde bulunan başka şirketlere ait hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar hakkında uygulanmayacaktır.

e) Devralınan Kurumlara Ait Zararların Devralan Kurum Kazancından İndirimi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 14 numaralı bent hükmü ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devirlerde münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen mahsubu yapılmamış zararların devralan kurumca beyan edilen kurum kazancından indirilmesine imkan tanınmıştır.

Devir işlemi, Kurumlar Vergisi Kanununun 37. maddesinde öngörülen şartlar çerçevesinde yapılacaktır. Bu şartlara uyularak yapılan devirlerde, münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen zararlar devralan kurumca 5 yıl içinde kurum kazancından indirilebilecektir. Kazancın yeterli olması halinde ise bu zararın daha kısa sürede de mahsup edilmesi mümkündür.

Ancak, zararlı şirketleri devralan kurumun, zararlı şirketin devir öncesi son bilançosu ile devir bilançosunun (devalan şirket yetkililerince onaylanmış) birer örneğini bir dilekçeye bağlayarak devir tarihinden itibaren en geç bir ay içinde Maliye ve Gümrük Bakanlığına bildirmesi gerekmektedir. Bu bildirim üzerine, zararlı şirketin defter ve belgeleri merkez denetim elemanlarınca incelenir. Ancak zarar, beş yılı aşkın bir dönemi kapsıyorsa, o döneme ait defter ve belgelerin de, denetim elemanına eksiksiz ibraz edilmesi zorunludur. İnceleme sonucu, devralan kurumun, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla indirebileceği zarar tutarı belirlenecektir.

Devir alınan kurumun birikmiş zararlarının kurum matrahından indirilecek olması, bilinen anlamda bir zarar mahsubu değildir. Bu bir vergi istisnasıdır. Bu nedenle, kurumlar vergisi matrahından düşülecek olan istisna tutarı (zararlar), Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca vergi tevkifatına tabi olacaktır.

f) Eğitim, Sağlık ve Spor Tesislerine İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 15 numaralı bent hükmüyle okul, kreş ve spor tesisleri ile 50 yatak (Kalkınmada öncelikli yörelerde 35 yatak) kapasitesinden az olmamak üzere yurt ve sağlık tesislerinin (Huzurevleri dahil) işletilmesinden elde edilen kazançların 5 yıl süreyle kurumlar vergisinden müstesna tutulması öngörülmektedir. Bu kuruluşların kalkınmada öncelikli yörelerde kurulması halinde ise, bunlardan elde edilecek kazançlar 10 yıl süreyle kurumlar vergisinden istisna olacaktır.

İstisna, anılan bentte sayılan işletmelere tanınmış bulunmaktadır. Bu nedenle, istisnadan yararlanan mükelleflerin bu işletmeleri başka bir kuruma devretmeleri halinde, devralan kurum, istisnadan 5 yıl süre ile değil, faydalanılmayan süre kadar yararlanacaktır. (Örnek: (X) Anonim şirketi 1986 yılı içinde faaliyete geçirdiği bir özel okulu, 31 Aralık 1987 tarihinde (Y) Limited şirketine satmıştır. Bu durumda (Y) Limited şirketinin bu özel okul işletmesinden 1988, 1989 ve 1990 yıllarında elde ettiği kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Daha sonraki yıl kazançları için istisna uygulanmıyacaktır).

Öte yandan istisna; bu işletmelerin faaliyete geçtiği tarihten itibaren 5 yıl süreyle, kalkınmada öncelikli yörelerde ise 10 yıl süre ile uygulanacaktır.

İstisnadan yararlanan mükelleflerin işletmeye ek yatırımlarda bulunmaları halinde sağlanan kazancın ne kadarının ek yatırımlar sonucu elde edildiğinin tespitinde, ek yatırım ile yaratılan ilave kapasitenin, toplam kapasite içindeki oranı esas alınacaktır.

Öte yandan; mükellefler sözü edilen yatırımları için istisna süresinin bitiminden itibaren mevcut hükümler çerçevesinde yatırım indiriminden aynen yararlanacaklardır.

Aynı bentte, kurumlar vergisinden müstesna tutulan sözkonusu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesine göre herhangi bir tevkifat yapılmayacağı, ortaklara dağıtımın kar dağıtımı olarak nitelendirilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, bu kazançlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı gibi, ortaklara dağıtımı halinde ortak tarafından da beyan edilmeyecektir.

Sözü edilen bentte yer alan istisnadan yararlanmak isteyen mükelleflerin, anılan kuruluşları faaliyete geçirmeden önce kurdukları eğitim, spor, yurt ve sağlık tesislerinin niteliklerini belirten (Tesisin kurulduğu yer, kapasitesi, hizmet karşılığı alınacak ücretin miktarı, tesisten yararlanacaklar gibi) bir dilekçeyle Bakanlığımıza başvurmaları gerekmektedir. Bu başvuru üzerine ilgili bakanlığın veya bakanlıkların olumlu görüşü alındıktan sonra kendilerine 5 yıl süreyle vergiden istisna olduklarına ilişkin (Kalkınmada öncelikli yörelerde 10 yıl) belge verilecektir. Ancak eğitim kuruluşlarında ve yurtlarda istisnadan yararlanmak için % 7 kapasitenin kimsesiz veya yoksul ve yetenekli öğrencilere ayrılmış olması zorunludur. bu zorunluluğa uymayanlar muafiyetten yararlanamazlar.

Hastane ve huzurevlerinde bu istisnanın uygulanabilmesi için ise, bu kuruluşların hizmetlerinin en az % 7'sinin, muhtaç oldukları ilgili kuruluşlarca belirlenen kimselere ayrılması gerekir.

Sözü edilen istisna hükmü, 1.1.1986 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, ilk olarak 1986 takvim yılı kazançlarına uygulanacaktır. 1982 ve daha sonraki bir yılda faaliyete geçen işletmelerde ise istisna; 14 yıl süreyle uygulanacaktır. (Örnek: 1982 takvim yılı içinde faaliyete geçen bir özel okul işletmesi için istisna sadece 1986 yılı kazançlarına uygulanacak, bu işletmeden daha sonraki yıllarda sağlanan kazançlar vergilendirilecektir.) Ancak, 1.1.1986 tarihinden önce faaliyete geçen tesislerin bu istisnadan yararlanabilmeleri için; yukarıda açıklanan şartlara sahip olmaları ve Maliye ve Gümrük Bakanlığından istisnadan yararlanacaklarına ilişkin bir belge almaları gerekir.

Örnek: (X) Anonim şirketi Ankara'da 100 yatak kapasiteli bir hastane işletmektedir. Bu işletmeden elde edilen kazanç dolayısıyla istisnadan yararlanabilmek için hastanenin poliklinik hizmetlerinin ve yatak sayısının yüzde 7'si olan 7 yatağın muhtaç durumunda bulunanlara ayrılması ve bu kişilerin parasız veya devlet hastanelerinde alınan ücreti geçmeyecek bir bedel karşılığında tedavi edilmesi gerekir.

g) Emekli ve Yardım Sandıkları, OYAK, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığının İştiraklerinde İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 16 numaralı bent hükmü ile T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur gibi Kanunla kurulan Emekli ve Yardım Sandıkları ile Ordu Yardımlaşma Kurumu ve 2983 sayılı Kanunla kurulan Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığının ortak olduğu kurumların, kurum kazançlarından, yukarıda sayılan kuruluşlara sermayeye iştirak oranında ödenecek miktarların yarısı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

İstisnadan yararlanmak için;

i) Kar payını elde eden kurumun söz konusu bentte sayılan kuruluşlardan biri veya kanunla kurulan emekli ve yardım sandığı olması,

ii) Bu kuruluşların sermaye payına isabet eden kar payları hakkında şirket yetkili organınca kar dağıtım kararı alınmış olması,

gerekmektedir.

Dağıtılmayan kurum kazançları için istisna uygulanmayacaktır.

diğer taraftan kurumların 1985 takvim yılı kazançları % 46 oranında kurumlar vergisine tabi tutulduğundan, kurumların bu yıl kazançlarından ortakların dağıttıkları kar payları için vergi alacağı sözkonusu değildir. Bu nedenle, 3239 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 16 numaralı bent hükmü kurumların 1985 takvim yılı kazançlarına da uygulanacaktır.

Öte yandan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesine göre bankalar, sigorta şirketleri, ticaret ve sanayi odaları ve borsalar tarafından kurulan emekli ve yardım sandıkları, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan yardım sandıkları, 2908 sayılı Dernekler Kanununa göre kurulan yardımlaşma sandıkları ile Türk Medeni Kanununa göre vakıf şeklinde kurulan yardımlaşma sandıkları anılan bent hükmü kapsamı dışındadırlar. Bilindiği gibi her türlü emekli ve yardım sandıklar bir kanuna dayanılarak kurulmaktadır. Ancak Kurumlar Vergisi Kanununun yukarıda belirtilen bent hükümde yer alan istisna sadece mezkür bentte ismen sayılan kuruluşlar ile kendi özel kuruluş kanunu bulunan ve emekli ve yardım sandığı mahiyetinde bulunan kuruluşlar için uygulanacaktır.

h) Kurumlar Vergisinden Muaf veya Müstesna Kazançlar:

1985 yılı içinde elde edilen kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendi hükmü gereğince yapılacak tevkifatın kurumlar vergisi beyanname verme süresi olan Nisan 1986 ayı içinde yapılması ve müteakip ayın 20. günü akşamına kadar bağlı bulunulan vergi dairesine yatırılması gerekmektedir. Bu tarihte 27.2.1986 gün 86/10145 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yürürlükte bulunduğundan, söz konusu muaf veya müstesna kazançlar % 10 oranında tevkifata tabi tutulacaktır.

Öte yandan 1980-1984 yıllarında elde edilmiş ve ihtiyata ayrılmış kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlar hakkında Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 13 üncü maddesi hükmüne göre işlem yapılacağı tabiidir.

4. İNDİRİMLER:

a) Bağış ve Yardımlar:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin birinci paragrafına eklenen fıkra hükmüne göre;

i) Genel bütçeye dahil dairelere, katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere veya köylere bağışlanan okul, kreş ve spor tesisleri ile 50 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 35 yatak) kapasitesinden az olmamak üzere yurt ve sağlık tesislerinin (huzurevleri dahil) inşaası dolayısıyla yapılan harcamalar,

ii) Bu tesislerin inşaası için yurarıda belirtilen kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

iii) Halen mevcut olan aynı mahiyetteki tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

iv) Bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

kurum kazancının tesbitinde, mükelleflerce gider olarak indirilebilecektir.

Gider olarak indirilebilecek bağışın miktarı, yapılacağı yerler ve tahsis edileceği kuruluşlar, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecektir.

b) Araştırma ve Geliştirmeyi Teşvik Amacıyla Vergi Ertelemesi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin son paragrafına eklenen hüküm ile kurumların işletme içi araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmaları teşvik edilmiştir. Getirilen hükümle; kurumların, yıl içinde yaptıkları araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere ilgili dönemde ödemeleri gereken yıllık kurumlar vergisinin % 20'sinin kanuni süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi üç yıl süre ile faizsiz olarak ertelenebilecektir. Ertelenen bu vergi üç yıl içinde kurumlar vergisinin ödenme taksitleri ile birlikte eşit taksitler halinde geri ödenecektir.

Ancak, maddede sözü edilen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yeni teknoloji arayışına yönelik faaliyetlerden olması gerekir. Aksi halde söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.

Bu haktan yararlanmak isteyen mükelleflerin aşağıda belirtilen hususları tevsik eden belgeleri dilekçelerine ekleyerek Bakanlığımıza başvurmaları gerekmektedir.

i) İşletme içinde kurulan araştırma ve geliştirme ünitesinin amaçları,

ii) Araştırma ve geliştirme ünitesinde çalışan personelin sayısı ve kadroları ile eğitim durumu,

iii) Araştırma ve geliştirme faaliyeti ile ilgili projeler ve bu projelerin sonuçları ile uygulanma durumu,

iv) Varsa araştırma ve geliştirme ünitesine ait Yatırım Teşvik ve Yatırmı İndirimi Belgesinin noterden onaylı bir örneği,

v) Araştırma ve geliştirme harcamalarının kalemleri (Personel giderleri, yatırım harcamaları ve işletme giderleri olarak),

vi) Araştırma alet ve teçhizat imkanları,

Bu belgelerin Bakanlığımıza ibrazından sonra; ilgili bakanlık veya kuruluşların olumlu görüşü üzerine, araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kuruluşların ödemeleri gereken vergilerinin % 20'si, ertelenecektir.

Örnek: (A) Anonim şirketinin 1986 yılı beyannamesine göre ödemesi gereken kurumlar vergisi 400 milyon liradır. Kurumun 1986 yılı içinde yaptığı bilimsel araştırma ve geliştirme harcamaları tutarı ise 72 milyon liradır.







Ödenmesi gereken kurumlar vergisi
400.000.000.-TL.
Kurumlar Vergisininin (% 20) si (400 milyon x % 20)
80.000.000.-TL.
Ertelenecek vergi tutarı
72.000.000.-TL.


(Ertelenecek tutar yıl içinde yapılan araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını aşamayacağından)

Ertelenen Verginin Ödemeleri Şu Şekilde Yapılacaktır:











 
Milyon TL

 
Nisan

______
Temmuz

_______
Ekim

______
1987
8
8
8
1988
8
8
8
1989
8
8
8


c) Özel Finans Kurumlarınca Ödenek Kar Payları:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 8 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları yanında, özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarının da gider yazılması konusuna açıklık getirilmiştir.

Bu bentte sözkonsu edilen özel finans kurumları, Bankalar Kanunu ve Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun uyarınca Bakanlar kurulu kararı ile kurulan kuruluşlardır.

d) Safi Kurum Kazancına Dahil Edilmeyecek Gelirler:

Gelir Vergisi Kanununa eklenen ve Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesi hükmü uyarınca kurumlar vergisi mükellefleri için de uygulanacak olan mükerrer 39. madde hükmüne göre;

_ İratları vergiden müstesna bulunan menkul kıymetlerin iratları,

_ Kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar payları,

_ Hazine bonosu ve Devlet tahvil faizleri,

kurumun ticari bilanço karına dahil olacak, ancak vergiye tabi mali bilanço karının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.

i) Sözü edilen "İratları vergiden müstesna olan menkul kıymetlerin iratları", 1 Ocak 1986 tarihinden önce kurumlar vergisinden istisna olarak ihraç edilmiş olan Devlet tahvil ve Hazine bonosu faizlerinden ibarettir. Kurumlar Vergisi Kanununa eklenmiş bulunan geçici 11. madde hükmüyle anılan menkul kıymet gelirleri, 1 Ocak 1986 tarihinden sonra da kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır. Gelir Vergisi kanununun mükerrer 39. maddesi hükmü açısından da sözkonusu menkul kıymet gelirleri, vergiye tabi safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir.

Öte yandan, 1 Ocak 1986 tarihinden önce, ihraç edilmiş bulunan gelir ortaklığı senetlerinin gelirleri de (İhraç kanununda belirtilen istisna süresi dikkate alınarak) Devlet tahvil ve hazine bonosu faizleri gibi safi kurum kazancı dışında tutularak vergilendirilmeyecektir.

Ancak, kurumlar vergisine tabi tutulmayan "Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile gelir ortaklığı senetlerinin gelirleri" dağıtılmadığı sürece vergilendirilmeyecek dağıtımı halinde ise Gelir Vergisi Kanununun geçici 23. maddesi hükmü uyarınca tevkifata tabi tutulacaktır.

ii) Safi kurum kazancına dahil edilmeyecek diğer bir gelir grubunu, kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar payları teşkil etmektedir. Bilançolarında hisse senedi bulunan kurumların, bu hisse senetleri karşılığında elde ettikleri kar payları, mali bilanço karının tesbitinde dikkate alınmayacaktır.

Öte yandan, kurumların 1985 takvim yılı kazançlarına ilişkin olarak 1986 Nisan ayında verilecek beyannamede gösterilen kazanca, 3239 sayılı Kanunla artırılan kurumlar vergisi oranı uygulanacaktır. Buna göre, kurumların 1985 yılı kazançlarından 1986 yılında elde edilecek karlar hakkında da Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesi uyarınca işlem yapılacaktır.

iii) Devlet Tahvili ve Hazine Bonolarının İratları:

1.1.1986 tarihinden önce ihraç edilmiş devlet tahvili ve Hazine bonoları iratları ergiden müstesna menkul kıymet iradı olduğu için safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir. 1.1.1986 tarihinden sonra ihraç edilen, Devlet Tahvili ve Hazine bonolarının iratları ise; kurumlar vergisinden istisna edilmemiştir. Ancak, sözkonusu iratlar bu hüküm uyarınca safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir. Sözkonusu menkul kıymetlerin iratları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca yapılacak stopaj nihai vergi niteliğindedir.

Devlet Tahvili ve Hazine Bonoları dışında kalan diğer tahviller (şirket tahvilleri v.b.) safi kurum kazancına dahil olup, genel rejim uyarınca vergiye tabidir. Bunlardan, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca kesilen vergi, Kurumlar Vergisi Kanununun 44. maddesi hükmü uyarınca hesaplanacak vergiden mahsup edilecektir.

c) İşveren Sendika Aidatları:

Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesine 3239 sayılı Kanunla eklenen 8 numaralı bent hükmüyle işverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatların gider olarak hasılattan indirilmesi öngörülmüştür. Ancak, ödenen aidatın bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük tutarını aşamayacaktır. Söz konusu hüküm aynı esaslar dahilinde kurumlar ergisi mükellefleri için de uygulanacaktır.

5. BEYANNAMENİN MUHTEVİYATI:

Kurumlar Vergisi Kanununun 23. maddesinde yapılan değişiklikle, Kurumlar Vergisi beyannamesinin yasal düzenlemelere paralel olarak ihtiyaç duyulan bilgileri içerecek şekilde düzenlenmesini ve mümkün olduğu ölçüde basitleştirilmesini temin amacıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na yetki verilmektedir.

6. DAR MÜKELLEFİYET:

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinde yapılan değişiklikle, dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi kazanç ve iratları için tek bir oran (% 25) belirlenmiştir.

Dar mükellefiyete tabi kurumların aşağıda yazılı kazanç ve iratları tevkif yoluyla vergilendirilecektir.

a) Ücretler;

b) Serbest meslek kazançları;

c) Gayrimenkul sermaye iratları;

d) Menkul sermaye iratları;

c) Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devri ve temliki karşılığında alınan bedeller.

Ancak, 20.12.1985 tarih ve 85/10178 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu maddede belirtilen kazanç ve iratlardan yapılacak tevkifat oranları yeniden belirlenmiş bulunmaktadır.

Bu karara göre tevkifat oranları şöyle olacaktır.

1. Ücretlerden % 25;

2. Serbest meslek kazançlarından;

a) Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5,

b) Diğerlerinden % 15,

3. Gayrimenkul sermaye iratlarından % 20;

4. Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellefiyete tabi kurumlar vergisi mükelleflerinin, Gelir Vergisi Kanununun 30. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yazılı kazançlarından sıfır;

5. Menkul sermaye iratlarından;

a) Tahvilat faizler,

i) Devlet tahvili ve hazine bonosu faizlerinden % 3,

ii) Gelir ortaklığı senetlerinden sağlanan gelirlerden sıfır,

iii) Nama yazılı tahvil faizlerinden % 10,

iv) Hamiline yazılı tahvil faizlerinden % 10,

v) Diğerlerinden % 10

b) Mevduat faizlerinden,

i) Döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizler ile özel finans kurumlarınca dövize katılma hesaplarına ödenen kar paylarından % 1,

ii) Nama yazılı mevduat hesaplarına yürütülen faizlerden % 10,

iii) Sırdaş hesaplara yürütülen faizlerden % 10,

iv) Diğerlerinden % 10,

c) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarından % 10,

d) Her nevi alacak faizlerinden,

i) Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden sıfır,

ii) Diğerlerinden % 10,

e) Gelir Vergisi Kanununu'nun 75. maddesinin 1, 2, 3, 4, 8 (tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller hariç) ve 9 numaralı bentlerinde sayılan menkul sermaye iratlarından sıfır,

f) 5. maddenin a, b, c, d ve e fıkralarında sayılanlar dışında kalan Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinde yazılı diğer menkul sermaye iratlarından % 10.

6. Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki mukabilinde alınacak bedellerden % 25.

1.1.1986 tarihinden itibaren nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen kazanç ve iratlar hakkında yukarıda belirtilen yeni tevkifat oranları uygulanacaktır. Ancak bu tebliğin yayımı tarihinde veya daha sonra yukarıda belirtilen tevkifat oranlarında değişiklik yapılması hakkında Bakanlar Kurulunca yeni bir karar alınması halinde, bu kararlara göre tevkifat yapılacağı tabiidir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinde yer alan ve yukarıda açıklanan nispetlere göre vergisi tevkif suretiyle alınan kazanç ve iratlar için 20 ve 22. maddelere göre yıllık veya özel beyanname verilmesi veya 24. madde kapsamına girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere mezkur kazanç ve iratların dahil edilmesi mükelleflerin ihtiyarındadır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinin beşinci fıkrasının sonunda yeralan parantez içi hükmü gereğince Türkiye'de ticari faaliyette bulunmayan kurumların doğrudan yurt dışındaki merkezleri tarafından elde edilen her nevi tahvil ve hazine bonolarından elde ettikleri faizler ile gelir ortaklığı senetlerinden sağlanan gelirler için beyanname verilmeyecek veya verilecek beyannamelere bu gelirler dahil edilmeyecektir. Bu kazançlar üzerinden yapılacak tevkifat nihai vergi niteliğindedir. Bu hüküm Türkiye'de ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumlara uygulanmayacaktır. Çünkü 3239 sayılı Kanunun 24. maddesinin gerekçesinde "Yapılan düzenleme ile tam ve dar mükellefler arasındaki uygulama farklılıkları giderilmekte ve sistem basitleştirilmektedir." denilmiştir. Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesi uyarınca kurumlara da uygulanan Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. madde hükmü gereğince tam mükellefiyete tabi kurumlar, sadece Devlet tahvili ve Hazine bonoları faizlerini kurum kazançlarına dahil etmeyeceklerdir. Elde ettikleri diğer faizlerini ise; kurum kazançlarına dahil edecekler ancak beyannamelerinde gösterdikleri bu kazançlar üzerinden daha önce tevkifat suretiyle ödedikleri vergileri beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edeceklerdir. Dolayısıyla tam mükellef kurumların elde ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri dışında kalan tahvil faizleri % 46 oranında vergilenmektedir.

Türkiye'de ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumlar, tam mükellefler gibi aynı esaslara tabi olacağından bu kurumların elde ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri için hiç bir surette beyanname verilmeyecek ve verilecek beyannamelere de bu iratlar dahil edilmeyecektir. Bunun dışında kalan tahvil faizleri için ise; tam mükellefler için uygulanan esaslar aynen bunlara da uygulanacaktır.

Diğer taraftan kurumlar vergisi mükelleflerinin 1985 takvim yılına ilişkin olup 1/1/1986 tarihinden itibaren beyanı gereken kurum kazançları % 46 nispetinde vergilendirilecektir. Bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 7 ve 8 numaralı bentlerine göre yapılacak tevkifatın kurumlar vergisi beyanname verme süresi olan Nisan 1986 ayı içinde yapılması ve müteakip ayın (Mayıs) yirminci günü akşamına kadar bağlı bulunulan vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir. Bu tarihte 20.12.1985 gün ve 85/10178 sayılı 27.2.1986 gün ve 86/10145 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları yürürlükte bulunduğundan, anılan kararnamede belirlenen tevkifat oranları uygulanacaktır.

Aynı şekilde, dara mükellefiyete tabi kurumların Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin 1 ve 2 numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarının ortağı bulunduğu kurumların 1985 yılı kazançlarından dağıtılmış bulunması halinde 24. madde hükmüne göre tevkifat yapılmayacaktır. (Kararnamede bu iratlar için tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiştir.)

Diğer taraftan dar mükellefiyete tabi kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 30. maddesinde belirtilen Hükümetin müsaadesiyle açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar (Türkiye'de başkaca bir işyeri veya daimi temsilcileri bulunmamak şartıyla) üzerinden yapılacak tevkifat oranı, anılan kararnamede sıfır olarak belirlenmiştir. bu durumda bu kazançlar üzerinden bir tevkifat yapılmayacağından beyanname de verilmeyecektir.

Bunun yanısıra, Türkiye'de bir işyeri açmak suretiyle ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumların, bu işyerlerinden elde ettikleri ve kurum kazancına dahil kazanç ve iratları üzerinden de Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesine göre bir tevkifat yapılmayacaktır. Ancak sözkonusu dar mükellef kurumların, bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmayan diğer kazanç ve iratları üzerinden tevkifat yapılacağı tabiidir. Bir örnek vermek gerekirse,

6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu Hükümlerine göre; belli bir sermaye getirerek Türkiye'de şube açan yabancı bankaların, anılan şubelerinin bizzat bankacılık faaliyeti çerçevesinde elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesine göre tevkifat yapılmayacaktır. Bu kazanç ve iratlar ticari kazanca dahil edilerek vergilenecektir. Ancak, bu bankaların şube dışında elde ettikleri ve bankacılık faaliyetine dahil olmayan kazanç ve iratları üzerinden yine anılan 24. madde hükmü uyarınca tevkifat yapılacağı tabiidir.

Bu çerçevede sözkonusu yabancı bankanın, Türkiye'de ticari faaliyet gösteren diğer kurumlara telif, patent hakkı kiralaması sonucunda elde ettiği gayrimenkul sermaye iradı, hiçbir şekilde şube faaliyetleriyle ilgili olmadığından tevkifata tabi olacaktır.

7. VERGİNİN NİSPETİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesinde yapılan değişiklikle kurumlar vergisi nispeti 1.1.1986 tarihinden geçerli olmak üzere tam kurumlar için % 46 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 12. madde hükmü gereğince yeni vergi nispetinin, kurumların 1.1.1986 tarihinden sonra beyan edecekleri kazançları hakkında da uygulanması öngörülmüştür.

Özel hesap dönemine tabi kurumlardan, Kurumlar Vergisi Kanununun 21. maddesi hükmüne göre beyannamelerini 1.1.1986 tarihinden itibaren vermeleri gerekenler için de yeni nispet uygulanacaktır. diğer bir anlatımla, özel hesap dönemi 1985 eylül ayı sonunda veya daha sonraki bir tarihte kapanan kurumların, bu döneme ilişkin kazançları için kurumlar vergisi oranının % 46 olarak uygulanması gerekir.

Dar mükellefiyete tabi kurumlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 22. maddesinde belirtilen kazançlarına ilişkin olarak 1 Ocak 1986 tarihinden önce vermeleri gereken beyannamelerinde gösterilen kazançlara da % 40 oranında kurumlar vergisi nispeti uygulayacaklardır. Diğer bir anlatımla sözkonusu kazançların (15 gün içinde özel beyanname ile beyanı gerektiğinden) 16 Aralık 1985 veya daha önceki bir tarihte elde edilmiş olması gerekir.

8. KURUMLARDA DAHİLİ TEVKİFAT:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 40. madde ile kurumlar vergisi mükellefleri dahili tevkifat kapsamına alınmıştır.

Bu madde hükmüne göre, kurumlar vergisi mükellefleri, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanununun dahili tevkifat ile ilgili hükümleri çerçevesinde dahili tevkifat yaparak vergi dairesine yatırmak zorundadırlar.

Eshamlı komandit şirketlerde şirkete ait dahili tevkifat tutarı hesaplanırken komandite ortağın kar payı oranında hesaplanan dahili tevkifat düşülecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 94. maddesinin "B" fıkrasında dahili tevkifata ilişkin hükümler düzenlenmiş bulunmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefleri bu fıkrada belirtilen esaslara göre dahili tevkifat yaparak vergi dairesine ödeyeceklerdir.

Öte yandan, Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, 25 Mart 1986 gün ve 19058 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 30 Seri No.'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "uluslararası taşıma işleri yapan dar mükellef kurumlarda dahili tevkifat" başlığı altındaki 13 numaralı bentle ilgili olarak bazı tereddütlerin bulunduğu anlaşılmıştır. Söz konusu tebliğin anılan bendinde yer alan örnekte % 3 oranında dahili tevkifatın uygulandığı 15.000.000.- liralık hasılat, yabancı ulaştırma kurumunun Şubat 1986 ayı içinde Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılat kısmını ifade etmekte olup, kurumlar vergisi matrahını göstermemektedir. Bir başka ifadeyle örnekteki kurumun Şubat 1986 ayı içindeki hasılatının % 85'i olan 85 milyon liranın, kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesi uyarınca Türkiye dışında elde edilmiş sayılan hasılat olduğu varsayılmıştır.

9. GEÇİCİ HÜKÜMLER:

a) Gayrimenkul ve İştirak Hisselerinin Satışından Doğan Kazançlarda İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesi hükmüne göre; tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazançlarının tamamı, 1985 yılında satışından doğan kazançlarının ise % 80'i kurum sermayesine ilave edilmek şartıyla kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Anılan maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, şirketlerin aktifine dahil bulunan iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin 1985 ve 1986 yıllarında satışından doğan kazançların % 80'inin, 1987 yılında satışından doğan kazançların % 70'inin ve 1988 yılında satışından doğan kazançların ise % 60'ının kurumun sermayesine ilave edilmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançların kurumlar vergisinden müstesna tutulması öngörülmüştür. Böylece mükelleflere sözü edilen istisnadan yararlanmaları için ek üç yıllık bir süre daha tanınmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle de; anılan yıllarda istisnadan yararlanan söz konusu kazançların 5 yıl içinde herhangi bir suretle işletmeden çekilmesi veya işletmelerin tasfiyesi halinde, bu kazançların o yılın kazancı sayılarak vergiye tabi tutulması göngörülmüştür.

Maddeye eklenen bir fıkra ile de; kooperatiflerin, ortağın sahip olabileceği en fazla pay tutarı dikkate alınmaksızın söz konusu istisnadan yararlanmaları öngörülmektedir. Ancak iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin satışından doğan kazançlar sermayeye eklenmeyerek özel bir fonda gösterilecek ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayacaktır. Bu kazançlar kooperatifin sözleşmesinde yer alan amaçların gerçekleştirilmesinde kullanılacaktır. Bu şartların ihlali halinde istisna uygulanmayacak ve zamanında alınamayan vergiler cezalı tahsil edilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesinde sözü edilen gayrimenkuller, Türk Medeni Kanununun 632. maddesinde yer alan gayrimenkullerdir. Bu gayrimenkuller ile birlikte gayrimenkulün mütemmim cüzü niteliğinde olan sabit istihsal vasıtalarının da satışa konu olması halinde, satışın tamamı istisna kapsamı içinde mütalaa edilecektir. "sabit istihsal vasıtaları" satışa konu olan gayrimenkulün zeminine, duvarlarına veya tabanına rapdedilmek suretiyle bina ile birlikte bir bütün oluşturan ve binanın genel mahiyeti itibariyle sınai bir müessese haline gelmesini sağlayan makina ve benzeri aletlerdir.

Ancak; raptedilmiş olmakla beraber münferiden veya toplu olarak sökülüp satılması mümkün olan ve bu takdirde işletmenin sınai olma vasfını değiştirmeyen ve üretimi de aksatmayan makina ve benzeri aletler sabit istihsal vasıtası addolunamayacağından bunların satışından doğan kazanç dolayısıyla istisnadan yararlanılmıyacaktır.

Öte yandan, sabit istihsal vasıtalarının gayrimenkulden bağımsız olarak satılması halinde mütemmim cüzü olma vasfı kalmayacağından bunlar menkul mal satışı olarak nitelendirilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesi uyarınca sermaye artışı yapan iştiraklerden bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin şirket aktifine kaydı dolayısıyla meydana gelen artışların, pasifte özel bir fonda tutulması gerekmektedir. Söz konusu fonun sermayeye ilave edilmesi, sermayede nakit olarak bir artış sağlamayacağından istisna uygulanmayacaktır. Bu durumda fon, sermayeye eklendiği yılın kazancı olarak vergilenecektir. Diğer taraftan bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin satışından elde edilen kazancın nakit olarak sermayeye eklenmesi halinde ise; sermayeye eklenen bu kazançlar istisnadan yararlanacaktır.

Gayrimenkullerin satışı sırasında ödenen tapu harçları, sermayeye eklenmesi gereken gayrimenkul satış kazancından indirilecektir.

İstisnanın uygulanması için aranacak bir diğer şart da, gayrimenkullerin veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın o yıl için belirlenen asgari miktarının tamamının nakit olarak satışın yapıldığı yılda sermayeye eklenmesidir. Bu miktarın altında kalan kısmı ilaveler dolayısıyla istisna uygulanmayacaktır. Ancak bazı hallerde sermaye artışı için gerekli işlemler satışın yapıldığı yılda tamamlanamayabilir. Bu durumda, satışın yapıldığı yılda sermaye artışı için şirket yönetim kurulunca ilgili Bakanlığı başvurulmuş olması yeterlidir.(*)

Öte yandan, istisnanın uygulanması ile ilgili olarak 31 Aralık 1982 gün ve 17915 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunan 26 Seri No.'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar aynen geçerlidir.

b) Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 13. maddeyle, 2362 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 3239 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ayrılmış olan ihtiyat akçeleri ve banka provizyonlarının sermayeye eklenmesi veya ortaklara dağıtılması hallerinde bu işlemlerin gerçekleştirildiği yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edilmesi, teşebbüsün tasfiyesi halinde ise tasfiye karının hesaplanmasında dikkate alınması öngörülmüştür. Böylece, sözkonusu ihtiyatlar ve provizyonlar, ticari kazanca (kurum kazancına) veya tasfiye karına eklendiği yılda, 3239 sayılı kanunla getirilen oranda vergilenecek, evvelce ödenmiş olan vergiler ise mahsup edilecektir. Şu kadar ki; bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca bu vergiden müstesna tutulmuş kazançlara isabet eden bölümünün, vergiden önceki brüt tutarları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendinin 3239 sayılı Kanunla değişik hükmüne göre vergi tevkifatına tabi tutulacağı tabiidir.

Yine aynı madde hükmü ile bu ihtiyat akçeleri ve banka provizyonları üzerinden daha önce ödenmiş bulunan kurumlar vergisi ile tevkif yoluyla ödenen gelir vergilerinin ödenecek gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilmesi esası getirilmiştir.

Bu madde kapsamına dahil bulunan karlar, kurumların bilançolarında, dağıtılmayan karlar, kanuni ihtiyatlar, fevkalade ihtiyatlar, olağanüstü yedek akçeler, ihtiyari ihtiyatlar v.b. adlar altında yer almaktadır.

Örnek 1 :

1981 yılı kazancından ayrılmış olup kurumlar vergisine tabi tutulmuş olan 1.000.000.-lira tutarındaki ihtiyat 1986 yılında ortaklara dağıtılmıştır. Kurumun yapacağı işlemler şöyle olacaktır.

Öncelikle net tutarı 1.000.000.-lira olan ihtiyat akçesinin brüt tutarı hesaplanacaktır. (1981 yılında kurumlar vergisi oranı % 50'dir.)







 
50
 
Kurumlar vergisi matrahı: 1.000.000 + 1.000.000 x
= 2.000.000 .- Lira
 
100 - 50
 

Bulunan 2.000.000.-lira, önce dağıtımın yapıldığı 1986 yılı kurumlar vergisi matrahına brüt tutar üzerinden ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 2.000.000.-lira üzerinde % 46 oranı esas alınarak 920.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 1.000.000 lira kurumlar vergisi mahsup edilecektir. Ancak, mahsup edilemeyen 80.000.-lira tutarındaki vergi hiçbir zaman mükellefe iade edilmeyecektir.

Örnek 2 :

1983 yılında vergiden istisna edilmiş 2.000.000.-lira tutarındaki yatırım indirimi fonu 1986 yılı içinde dağıtılmıştır. Üzerinden sadecc gelir vergisi tevkifatı yapılmış bir ihtiyat akçcsi oldugundan brütleştirme işlemi şöyle olacaktır. Tevkifat matrahı:







 
20
 
2.000.000 + 2.000.000 x
= 2.500.000 .- Lira
 
100 - 20
 

Bulunan 2.500.000.-lira 1986 yılı ticari kazancına dahil edilecektir. Ancak ticari kazanca dahil edilen bu ihtiyatın kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmaması gerekir. Bu ihtiyatları aynen o yıl içinde elde edilen istisna konusu kazançlar gibi işleme tabi tutulacaktır. DoIayısıyla bu ihtiyatlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi hükmüne göre % 10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Ancak bu ihtiyatlar üzerinden daha önce tevkif edilen gelir vergisi mahsup edilecektir.

Bu açıklamalara göre yapılacak işlem şöyle olacaktır. 1986 yılı Ticari kazanca eklenen 2.500.000.-lira üzerinden % 10 oranında yapılacak tevkifat tutarı (2.500.000 x % 10 =) 250.000.-lira olacaktır. Bu tutardan önceden tevkif edilen 500.000.- liranın mahsubu gerekir. Ancak hesaplanan tevkifat tutarının daha az olması nedeniyle sadece 250.000.- lira mahsup edilecektir. Mahsup edilemeyen 250.000.- liranın ise Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 13. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca mükellefe iadesi mümkün değildir. Bu miktar beyannameye dahil diğer kazançlar üzerinden ödenecek gelir veya kurumlar vergisinden de mahsup edilemeyecektir.

Öte yandan, kurumlar vergisinden istisna olup, gelir vergisi tevkifatına da tabi tutulmamış gelir unsurlarının (yurt dışı inşaat, onarım ve teknik hizmet kazançları gibi) dağıtımı halinde bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendine göre tevkifat yapılacaktır.

c) Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 11. madde hükmüne göre; 1.1.1986 tarihinden önce vergiden muaf olarak ihraç edilen menkul kıymetlerin temettü faiz ve ikramiyeleri kurumlar vergisinden istisna olması nedeniyle bunlara isabet eden giderlerin de matraha dahil edilmesi gerekir. Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 14. maddeyle sözü edilen menkul kıymetlere isabet eden giderlerin gerçek olarak tesbit edilememesi halinde bu giderlerin ne şekilde tesbit edileceği açıklanmaktadır. Maddenin uygulanmasında 24 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar doğrultusunda hareket edilecektir.

Tebliğ olunur.

(*) 32 Sıra no'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değişmiştir.

İçerik 1:

 

 
 



4.12.1985 gün 3239 sayılı Kanunla 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun bazı maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle ilgili olarak, aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1. İŞ ORTAKLIKLARI:

A _ Tanım ve Kapsamı;

Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesine (E) bendi ortaklıkları" eklenmiştir.

İş ortaklıkları, KVK'nun l. maddesinin A, B, C ve D bentlerinde yazılı kurumların; kendi aralarında, şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerle belli bir işin birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardır.

1.1. 1986 tarihinden önce kurulan ve adi şirket şeklinde faaliyette bulunan ortaklıklar diledikleri takdirde aşağıda belirtilen unsurları taşımaları şartıyla iş ortaklığı olarak faaliyetlerini sürdürebilirler.

b) Unsurları:

Kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en az aşağıdaki unsurları taşıması gerekir.

i) Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,

ii) Ortaklığı belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,

iii) İş ortaklğı konusunun, belli bir iş olması,

iv) Birlikte yapılacak olan işin, belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,

v) İşin, birden fazla takvim yılına yaygın; inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetler olması,

vi) iş ortaklığı ile işveren arasında bir taahhüt sözleşmesinin olması,

vii) Tarafların, müştereken taahhüt edilen işin, belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,

viii) İşin bitiminde kazancın paylaşılması,

ix) Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken taahhüt edilen işin bitimi ve Vergi Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi,

Yukarıda belirtilen genel unsurlar dikkate alındığında; her ortağın işin belli bir bölümünün yapımı taahhüt ettiği konsorsiyumlar, iş ortaklığı tanımı dışında kalmaktadır. Bu tür ortaklıklarda (konsorsiyum) her bir ortağın yapacağı işin taahhüt sözleşmesinde açıkça belirtilmesi zorunludur. Ancak, taahhüt sözleşmesinde belirtilmemekle beraber, ortakların kendi aralarında yapacakları mukavele ile her bir ortağın yükleneceği işin belirlenmesi ve işveren idarece de bu mukavelenin kabulü halinde, iş ortaklığı sözkonusu olmayacak, bu tür ortaklık "konsorsiyum" olarak adlandırılacaktır.

İş ortaklığı, devamlılık arzeden ve aynı nitelikte olan iş veya işler için değil, belirli bir sürede bilecel: bir iş için kurulacak ve tam mükellefiyete tabi olacaktır.

Örnek: "A" bankasına mali müşavirlik yapmak üzere iş ortaklığı kurulması mümkün değildir. Ancak aynı bankaya yıllara yaygın bir inşaat işini taahhüt etmek üzere iş ortaklığı kurulabilecektir.

Belli bir iş için kurulan iş ortaklığında işverenin birden fazla olması, iş ortaklığının da birden fazla olmasını gerektirmez. Ancak bir işverene karşı birden fazla işin, yukarıda tanımı yapılan iş ortaklığı çerçevesinde taahhüt edilmesi halinde, her iş, ayrı bir iş ortaklığının kurulmasını gerektirecektir.

Örnek: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye Elektrik Kurumu'nun birlikte ihaleye çıkardıkları bir baraj inşaatı için tek bir iş ortaklığı sözkonusudur. İşverenin birden fazla olması (belli bir iş dolayısıyla) iş ortaklığının da birden fazla olmasını gerektirmez. Öte yandan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün ihaleye çıkardığı iki baraj inşaatı dolayısıyla iki ayrı iş ortaklığının kurulması zorunludur.

İş ortaklığının bağlı olduğu vergi dairesi; ortaklığın kuruluş mukavelesinde gösterilen merkezinin bulunduğu yer vergi dairesidir. Mukavelede ortaklığı merkezi belirtilmemiş ise iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesi olacaktır.

Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi Gelir Vergisi Kanununun 44. maddesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır.

Ancak, işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının da yerine getirilmesi gerekir (Örneğin tahakkuk eden verginin tamamının ödenmesi gibi).

Öte yandan, iş ortaklığının sona ermesinden sonra, ortaklık adına tarh olunacak vergi ve cezalar müteselsilen ortaklardan aranacaktır. Çünkü ortaklar belli bir işin birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmişlerdir.

2. MUAFİYETLER:

a) İdman ve Spor Müesseseleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 8 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, sadece idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. Kurulacak olan anonim şirketler, Beden Terbiyesi Teşkilatının yayınlayacağı tüzük ve genelgeler çerçevesinde idman ve sport faaliyetlerinde bulunacaklar, bunun dışında herhangi bir faaliyette bulunmayacaklardır. Bu şartların ihlali halinde muafiyetten yararlanmaları mümkün olamayacaktır. Ancak anılan şirketlerin sporcularının formalarına aldıkları reklamlar, idman ve spor faaliyeti çerçevesinde mütalaa edilecektir. Öte yandan Beden Terbiyesi Teşkilatına dahil derneklere veya kamu idare ve müesseselerine ait idman ve spor müesseselerinin muafiyetler aynen devam etmekte olup, bunlar için bir değişiklik söz konusu değildir.

b) Genel Bütçeli Dairelere Ait Konuk Evleri ve Kantinleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 13 numaralı bendinde yapılan değişiklikle genel bütçeli dairelere ait olup, sadece kamu mensuplarına hizmet veren, kar amacı gütmeyen ve üçüncü kişilere kiralanmayan konuk evleri ve bunların kantinleri kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Bu muafiyet, sadece kamu mensuplarına hizmet etmek amacıyla kurulan, karlılık gayesi olmayan ve üçüncü kişilere kiralanmayan genel bütçeli dairelere ait konuk evleri ile kantinlerine uygulanacaktır. Ancak bu kuruluşların amaçları dışında faaliyet göstermeleri halinde vergiye tabi olacakları tabiidir.

Öte yandan, söz konusu kantinler, konuk evlerinde kalan kamu mensuplarının bu süre zarfında ihtiyaç duydukları malların satışının yapıldığı yerlerdir. Kantinlerde diğer malların (giyecek, buzdolabı, çamaşır makinası gibi dayanıklı tüketim malları v.b.) veya konukevinde kalanlar dışındaki kişilere de satış yapılması hallerinde muafiyetten yararlanılamayacaktır.

Genel bütçe dışında kalan özel ve katma bütçeli idareler ile kamu iktisadi teşebbüslerine ait konuk evleri ve kantinleri bu madde kapsamı dışında olup muafiyetten yararlanmaları mümkün değildir.

Öte yandan, ordu evleri ve askeri kantinler genel bütçeli dairelere ait kuruluşlar olduğundan yukarıda belirtilen esaslar dahilinde muafiyetten aynen yararlanacaklardır.

c) Vakıflar ile Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Faaliyetinde Bulunan Kurum ve Kuruluşlar:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 15 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, Türk Medeni Kanununa göre kurulan vakıflara, 903 sayılı Kanununun 4. maddesine göre Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti verilebilmesi için vakfın kurulmuş olması şartı getirilmiştir.

Vergi muafiyeti verilebilecek vakıflarla ilgili usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir tüzükle belirlenecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişen 94. maddesinin 6/b numaralı bendi hükmüyle dernek ve vakıflara ait gayrimenkullerin işyeri olarak kiralanması karşılığında, dernek ve vakıflara yapılan kira ödemelerinden, ödemeyi yapanlarca gelir vergisi tefkilatı yapılması öngörülmüştür. Ancak anılan bent hükmü uyarınca yapılan tevkifat, 903 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan kira ödemelerini kapsamamaktadır. Bunlara yapılan kira ödemelerinden tevkifat yapılmayacaktır. Bunun dışında kalan tüm dernek ve vakıfların kira gelirleri tevkifata tabi tutulacaktır.

Öte yandan, sadece bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunmak amacıyla kurulan ve faaliyette bulunan kurum ve kuruluşlar da belli şartlarla vergi muafiyetinden yararlanabileceklerdir. Söz konusu kuruluşlara muafiyet; ilgili Bakanlıkların ve kuruluşların olumlu görüşü alındıktan ve Maliye ve Gümrük Bakanlığının da kabul etmesi üzerine Bakanlar Kurulunca verilebilecektir.

Bu kuruluşlar için de, muafiyetten yararlanma veya muafiyetin kaybedilmesine ilişkin şartlar, usul ve esaslar bir tüzükle belirlenecektir.

d) Basılı Kağıt ve Plaka Satışı:

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 131. maddesinde, Trafik şube veya bürolarında işleri gereği, iş sahiplerince verilmesi, kullanılması zorunlu basılı kağıtlarla plakaların cins ve nevilerinin İçişleri ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca tesbit edileceği ve bu belgeler ile plakaların Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'nca bastırılacağı ve anılan Bakanlıklarla birlikte tesbit edilecek bedel mukabilinde satılacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesine eklenen 19 numaralı bent hükmüne göre; Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu ile bu Federasyona bağlı şoförler ve otomobilciler derneklerinin Karayolları Trafik Kanununu 131. maddesinde belirtilen basılı kağıt ve plakaların satışı faaliyeti kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. Ancak muafiyeti yapan müesseselerin münhasıran bu faaliyette bulunmaları halinde geçerlidir.

Öte yandan, bu müesseselerin söz konusu kazançları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesine göre de herhangi bir tevkifat yapılamayacaktır.

3. İSTİSNALAR:

a) İştirak Kazançları İstisnası:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 1 numaralı bendi yürürlükten kaldırılarak iştirak kazançları istisnasına son verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle vergi alacağı müessesesi kaldırılmış bulunmaktadır. Diğer taraftan aynı Kanuna eklenen mükerrer 39. madde hükmüyle de, kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar paylarının beyan edilecek ticari kazançtan indirilmesi öngörülmüştür. Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesinin, safi kurum kazancının tesbiti ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın tesbitine ilişkin hükümlerine yaptığı atıf dolayısıyla, mükerrer 39. madde kurum kazancının tesbitinde de geçerli olacaktır. Yapılan bu düzenlemeler sonucu iştirak kazançları istinası uygulama imkanını yitirdiğinden, yürürlükten kaldırılmıştır.

Öte yandan, 3239 sayılı Kanuna eklenen geçici 1. maddenin (c) bendi hükmüne göre, 1985 takvim yılı kazançlarına ilişkin olarak 1986 takvim yılı içinde kurumlar vergisi beyannamesi veren kurumların 1985 takvim yılında elde ettikleri iştirak kazançları üzerinden % 10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

Bu tevkifat, kurumların kurumlar vergisi beyannamelerini vermeleri gereken süre içinde yapılarak muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecektir.

Bu kazançların dağıtılmaması tevkifatın yapılması açısından önem taşımamaktadır.

Özel hesap dönemi kulanan ve hesap dönemi Ağustos 1985 veya bu tarihten önce kapanan kurumların, 1985 yılı kazançlarına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi 1.1.1986 tarihinden önce verilmesi gerektiğinden bu tevkifat uygulanmayacaktır.

1985 takvim yılında elde edilen iştirak kazançları içerisinde, kurumlar vergisi istisnasından yararlanmış kazançların bulunması halinde bu kazançlar, tevkifat matrahından indirilebilecektir.

Örnek: (X) Limited Şirketinin 1985 yılı iştirak kazancı bir milyon (1.000.000) liradır. Bu kazancı 500.000 lirası yatırım indirimi istisnasından oluşmaktadır.

Bu durumda tevkif edilecek vergi şöyle hesaplanacaktır.



_ İştirak kazancı
1.000.000.-TL.
_ Toplam iştirak kazançları içindeki yatırım

indirimi istisnası tutarı
- 500.000.-TL.)
_ Tevkifat matrahı
500.000.-TL.
_ Gelir vergisi (500.000 x % 10)
50.000.-TL.


Ancak kurum; ortağı olduğu şirketten alacağı bir belge ile elde ettiği iştirak kazancı içindeki istisna kazançların miktarını belgeleyecektir.

b) Yurt Dışı Kazançlar ile Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili Faizleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 3 numaralı bendinde yer alan "İhraç kanunlarına veya Devletin kanunların verdiği yetkiye göre mevcut ve çıkacak vergilerden muaflığı kabul edilmiş olan menkul kıymetlerin temettü, faiz ve ikramiyeleri"ne ilişkin istisna kaldırılmıştır.

Ancak Kanuna eklenen geçici 11. madde hükmüyle 1 Ocak 1986 tarihinden önce her türlü vergiden muaf olarak ihraç edilmiş olan menkul kıymetlerden elde edilecek temettü, faiz ve ikramiyeler eskiden olduğu gibi kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Bunlara ilişkin giderler ise kurumlar vergisi matrahına dahil edilecektir.

Öte yandan, sözkonusu gelirler dağıtılmadığı sürece, vergi kesintisine tabi tutulmayacaktır. Bu gelirler dağıtıldıklarında ise, 3239 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 23. madde hükmü uyarınca % 25 oranında vergi tevkifatına tabi tutulacaklardır.

3 numaralı bent hükmünün bu şekilde kaldırılması sonucu aynı numara ile yeniden düzenlenen bent hükmüyle; Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunan dar mükellefiyete tabi kurumların, yurt dışı faaliyetlerinden elde ettikleri ve döviz olarak Türkiye'ye getirdikleri kazançlar vergiden istisna edilmiştir.

Bu bent hükmüyle; mevcut uygulamaya açıklık getirilmiştir.

Bilindiği üzere, kurumlar vergisine tabi kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikiside Türkiye içinde bulunmayanlar, dar mükellefiyet esasına göre, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilmektedirler (K.V.K. Madde 11).

Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinde, kanuni merkez, vergiye tabi kurumların esas nizamname veya mukavelenamelerinde eya teşkilat kanunlarında gösterilen merkez, iş merkezi ise; iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkez olarak açıklanmıştır.

Sözü edilen kanuni ve iş merkezleri yurt dışında bulunan kurumların Türkiye'de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun bir işyeri veya kanuni temsilcileri bulunabilir. Bu kurumların Türkiye'de elde ettikleri kazançlar Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyetle ilgili hükümlerine göre vergiye tabidir. Dolayısıyla bu kurumların yurt dışında elde ettikleri kazançların Türkiye'de vergilendirilmesi mümkün değildir.

c) Yatırım İndirimi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 9 numaralı bendinde yapılan değişiklikle; dar mükellefiyete tabi kurumlar ile tam mükellefiyete tabi kurumlardaki yabancı sermayeli ortakların da, yatırım indiriminden yararlanmaları öngörülmüştür.

Ancak, yatırım indiriminden yararlanma konusunda harcama esası geçerli olduğundan; dar mükellefiyete tabi kurumlar ile yabancı sermayeli ortakları bulunan tam mükellefiyete tabi kurumların 1.1.1986 tarihinden sonra yapacakları harcamalar dolayısıyla yatırım indirimi istisnası geçerli olacaktır.

d) Emisyon Primleri:

Anonim şirketlerin gerek kuruluşlarında gerekse sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerini itibari değerlerinin üzerinde bedelle elden çıkarmaları halinde; hisse senetlerinin itibarı değerleri toplamı ile elden çıkarma bedelleri toplamı arasındaki fark, emisyon primi niteliğindedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 13 numaralı bent hükmü ile söz konusu emisyon primleri kurumlar vergisinden müstesna tutulmaktadır. Ancak istisna, elden çıkarılan hisse senetlerinin borsaya kayıtlı olması ve emisyon primlerinin dağıtılmaması şartıyla uygulanacaktır.

Öte yandan, emisyon primleri, şartlar bulunduğunda, kurumlar vergisine tabi tutulmamakla beraber, Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi olacaktır.

Emisyon primlerinin ortaklara dağıtılması halinde, dağıtımın yapıldığı yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edilecektir. Ayrıca bunlar üzerinden daha önce tevkif yoluyla ödenmiş bulunan gelir vergisi de, ödenecek kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

İstisna, anonim şirketlerin portföylerinde bulunan başka şirketlere ait hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar hakkında uygulanmayacaktır.

e) Devralınan Kurumlara Ait Zararların Devralan Kurum Kazancından İndirimi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 14 numaralı bent hükmü ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devirlerde münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen mahsubu yapılmamış zararların devralan kurumca beyan edilen kurum kazancından indirilmesine imkan tanınmıştır.

Devir işlemi, Kurumlar Vergisi Kanununun 37. maddesinde öngörülen şartlar çerçevesinde yapılacaktır. Bu şartlara uyularak yapılan devirlerde, münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen zararlar devralan kurumca 5 yıl içinde kurum kazancından indirilebilecektir. Kazancın yeterli olması halinde ise bu zararın daha kısa sürede de mahsup edilmesi mümkündür.

Ancak, zararlı şirketleri devralan kurumun, zararlı şirketin devir öncesi son bilançosu ile devir bilançosunun (devalan şirket yetkililerince onaylanmış) birer örneğini bir dilekçeye bağlayarak devir tarihinden itibaren en geç bir ay içinde Maliye ve Gümrük Bakanlığına bildirmesi gerekmektedir. Bu bildirim üzerine, zararlı şirketin defter ve belgeleri merkez denetim elemanlarınca incelenir. Ancak zarar, beş yılı aşkın bir dönemi kapsıyorsa, o döneme ait defter ve belgelerin de, denetim elemanına eksiksiz ibraz edilmesi zorunludur. İnceleme sonucu, devralan kurumun, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla indirebileceği zarar tutarı belirlenecektir.

Devir alınan kurumun birikmiş zararlarının kurum matrahından indirilecek olması, bilinen anlamda bir zarar mahsubu değildir. Bu bir vergi istisnasıdır. Bu nedenle, kurumlar vergisi matrahından düşülecek olan istisna tutarı (zararlar), Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca vergi tevkifatına tabi olacaktır.

f) Eğitim, Sağlık ve Spor Tesislerine İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 15 numaralı bent hükmüyle okul, kreş ve spor tesisleri ile 50 yatak (Kalkınmada öncelikli yörelerde 35 yatak) kapasitesinden az olmamak üzere yurt ve sağlık tesislerinin (Huzurevleri dahil) işletilmesinden elde edilen kazançların 5 yıl süreyle kurumlar vergisinden müstesna tutulması öngörülmektedir. Bu kuruluşların kalkınmada öncelikli yörelerde kurulması halinde ise, bunlardan elde edilecek kazançlar 10 yıl süreyle kurumlar vergisinden istisna olacaktır.

İstisna, anılan bentte sayılan işletmelere tanınmış bulunmaktadır. Bu nedenle, istisnadan yararlanan mükelleflerin bu işletmeleri başka bir kuruma devretmeleri halinde, devralan kurum, istisnadan 5 yıl süre ile değil, faydalanılmayan süre kadar yararlanacaktır. (Örnek: (X) Anonim şirketi 1986 yılı içinde faaliyete geçirdiği bir özel okulu, 31 Aralık 1987 tarihinde (Y) Limited şirketine satmıştır. Bu durumda (Y) Limited şirketinin bu özel okul işletmesinden 1988, 1989 ve 1990 yıllarında elde ettiği kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Daha sonraki yıl kazançları için istisna uygulanmıyacaktır).

Öte yandan istisna; bu işletmelerin faaliyete geçtiği tarihten itibaren 5 yıl süreyle, kalkınmada öncelikli yörelerde ise 10 yıl süre ile uygulanacaktır.

İstisnadan yararlanan mükelleflerin işletmeye ek yatırımlarda bulunmaları halinde sağlanan kazancın ne kadarının ek yatırımlar sonucu elde edildiğinin tespitinde, ek yatırım ile yaratılan ilave kapasitenin, toplam kapasite içindeki oranı esas alınacaktır.

Öte yandan; mükellefler sözü edilen yatırımları için istisna süresinin bitiminden itibaren mevcut hükümler çerçevesinde yatırım indiriminden aynen yararlanacaklardır.

Aynı bentte, kurumlar vergisinden müstesna tutulan sözkonusu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesine göre herhangi bir tevkifat yapılmayacağı, ortaklara dağıtımın kar dağıtımı olarak nitelendirilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, bu kazançlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı gibi, ortaklara dağıtımı halinde ortak tarafından da beyan edilmeyecektir.

Sözü edilen bentte yer alan istisnadan yararlanmak isteyen mükelleflerin, anılan kuruluşları faaliyete geçirmeden önce kurdukları eğitim, spor, yurt ve sağlık tesislerinin niteliklerini belirten (Tesisin kurulduğu yer, kapasitesi, hizmet karşılığı alınacak ücretin miktarı, tesisten yararlanacaklar gibi) bir dilekçeyle Bakanlığımıza başvurmaları gerekmektedir. Bu başvuru üzerine ilgili bakanlığın veya bakanlıkların olumlu görüşü alındıktan sonra kendilerine 5 yıl süreyle vergiden istisna olduklarına ilişkin (Kalkınmada öncelikli yörelerde 10 yıl) belge verilecektir. Ancak eğitim kuruluşlarında ve yurtlarda istisnadan yararlanmak için % 7 kapasitenin kimsesiz veya yoksul ve yetenekli öğrencilere ayrılmış olması zorunludur. bu zorunluluğa uymayanlar muafiyetten yararlanamazlar.

Hastane ve huzurevlerinde bu istisnanın uygulanabilmesi için ise, bu kuruluşların hizmetlerinin en az % 7'sinin, muhtaç oldukları ilgili kuruluşlarca belirlenen kimselere ayrılması gerekir.

Sözü edilen istisna hükmü, 1.1.1986 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, ilk olarak 1986 takvim yılı kazançlarına uygulanacaktır. 1982 ve daha sonraki bir yılda faaliyete geçen işletmelerde ise istisna; 14 yıl süreyle uygulanacaktır. (Örnek: 1982 takvim yılı içinde faaliyete geçen bir özel okul işletmesi için istisna sadece 1986 yılı kazançlarına uygulanacak, bu işletmeden daha sonraki yıllarda sağlanan kazançlar vergilendirilecektir.) Ancak, 1.1.1986 tarihinden önce faaliyete geçen tesislerin bu istisnadan yararlanabilmeleri için; yukarıda açıklanan şartlara sahip olmaları ve Maliye ve Gümrük Bakanlığından istisnadan yararlanacaklarına ilişkin bir belge almaları gerekir.

Örnek: (X) Anonim şirketi Ankara'da 100 yatak kapasiteli bir hastane işletmektedir. Bu işletmeden elde edilen kazanç dolayısıyla istisnadan yararlanabilmek için hastanenin poliklinik hizmetlerinin ve yatak sayısının yüzde 7'si olan 7 yatağın muhtaç durumunda bulunanlara ayrılması ve bu kişilerin parasız veya devlet hastanelerinde alınan ücreti geçmeyecek bir bedel karşılığında tedavi edilmesi gerekir.

g) Emekli ve Yardım Sandıkları, OYAK, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığının İştiraklerinde İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 16 numaralı bent hükmü ile T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur gibi Kanunla kurulan Emekli ve Yardım Sandıkları ile Ordu Yardımlaşma Kurumu ve 2983 sayılı Kanunla kurulan Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığının ortak olduğu kurumların, kurum kazançlarından, yukarıda sayılan kuruluşlara sermayeye iştirak oranında ödenecek miktarların yarısı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

İstisnadan yararlanmak için;

i) Kar payını elde eden kurumun söz konusu bentte sayılan kuruluşlardan biri veya kanunla kurulan emekli ve yardım sandığı olması,

ii) Bu kuruluşların sermaye payına isabet eden kar payları hakkında şirket yetkili organınca kar dağıtım kararı alınmış olması,

gerekmektedir.

Dağıtılmayan kurum kazançları için istisna uygulanmayacaktır.

diğer taraftan kurumların 1985 takvim yılı kazançları % 46 oranında kurumlar vergisine tabi tutulduğundan, kurumların bu yıl kazançlarından ortakların dağıttıkları kar payları için vergi alacağı sözkonusu değildir. Bu nedenle, 3239 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 16 numaralı bent hükmü kurumların 1985 takvim yılı kazançlarına da uygulanacaktır.

Öte yandan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesine göre bankalar, sigorta şirketleri, ticaret ve sanayi odaları ve borsalar tarafından kurulan emekli ve yardım sandıkları, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan yardım sandıkları, 2908 sayılı Dernekler Kanununa göre kurulan yardımlaşma sandıkları ile Türk Medeni Kanununa göre vakıf şeklinde kurulan yardımlaşma sandıkları anılan bent hükmü kapsamı dışındadırlar. Bilindiği gibi her türlü emekli ve yardım sandıklar bir kanuna dayanılarak kurulmaktadır. Ancak Kurumlar Vergisi Kanununun yukarıda belirtilen bent hükümde yer alan istisna sadece mezkür bentte ismen sayılan kuruluşlar ile kendi özel kuruluş kanunu bulunan ve emekli ve yardım sandığı mahiyetinde bulunan kuruluşlar için uygulanacaktır.

h) Kurumlar Vergisinden Muaf veya Müstesna Kazançlar:

1985 yılı içinde elde edilen kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendi hükmü gereğince yapılacak tevkifatın kurumlar vergisi beyanname verme süresi olan Nisan 1986 ayı içinde yapılması ve müteakip ayın 20. günü akşamına kadar bağlı bulunulan vergi dairesine yatırılması gerekmektedir. Bu tarihte 27.2.1986 gün 86/10145 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yürürlükte bulunduğundan, söz konusu muaf veya müstesna kazançlar % 10 oranında tevkifata tabi tutulacaktır.

Öte yandan 1980-1984 yıllarında elde edilmiş ve ihtiyata ayrılmış kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlar hakkında Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 13 üncü maddesi hükmüne göre işlem yapılacağı tabiidir.

4. İNDİRİMLER:

a) Bağış ve Yardımlar:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin birinci paragrafına eklenen fıkra hükmüne göre;

i) Genel bütçeye dahil dairelere, katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere veya köylere bağışlanan okul, kreş ve spor tesisleri ile 50 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 35 yatak) kapasitesinden az olmamak üzere yurt ve sağlık tesislerinin (huzurevleri dahil) inşaası dolayısıyla yapılan harcamalar,

ii) Bu tesislerin inşaası için yurarıda belirtilen kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

iii) Halen mevcut olan aynı mahiyetteki tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

iv) Bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

kurum kazancının tesbitinde, mükelleflerce gider olarak indirilebilecektir.

Gider olarak indirilebilecek bağışın miktarı, yapılacağı yerler ve tahsis edileceği kuruluşlar, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecektir.

b) Araştırma ve Geliştirmeyi Teşvik Amacıyla Vergi Ertelemesi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin son paragrafına eklenen hüküm ile kurumların işletme içi araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmaları teşvik edilmiştir. Getirilen hükümle; kurumların, yıl içinde yaptıkları araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere ilgili dönemde ödemeleri gereken yıllık kurumlar vergisinin % 20'sinin kanuni süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi üç yıl süre ile faizsiz olarak ertelenebilecektir. Ertelenen bu vergi üç yıl içinde kurumlar vergisinin ödenme taksitleri ile birlikte eşit taksitler halinde geri ödenecektir.

Ancak, maddede sözü edilen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yeni teknoloji arayışına yönelik faaliyetlerden olması gerekir. Aksi halde söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.

Bu haktan yararlanmak isteyen mükelleflerin aşağıda belirtilen hususları tevsik eden belgeleri dilekçelerine ekleyerek Bakanlığımıza başvurmaları gerekmektedir.

i) İşletme içinde kurulan araştırma ve geliştirme ünitesinin amaçları,

ii) Araştırma ve geliştirme ünitesinde çalışan personelin sayısı ve kadroları ile eğitim durumu,

iii) Araştırma ve geliştirme faaliyeti ile ilgili projeler ve bu projelerin sonuçları ile uygulanma durumu,

iv) Varsa araştırma ve geliştirme ünitesine ait Yatırım Teşvik ve Yatırmı İndirimi Belgesinin noterden onaylı bir örneği,

v) Araştırma ve geliştirme harcamalarının kalemleri (Personel giderleri, yatırım harcamaları ve işletme giderleri olarak),

vi) Araştırma alet ve teçhizat imkanları,

Bu belgelerin Bakanlığımıza ibrazından sonra; ilgili bakanlık veya kuruluşların olumlu görüşü üzerine, araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kuruluşların ödemeleri gereken vergilerinin % 20'si, ertelenecektir.

Örnek: (A) Anonim şirketinin 1986 yılı beyannamesine göre ödemesi gereken kurumlar vergisi 400 milyon liradır. Kurumun 1986 yılı içinde yaptığı bilimsel araştırma ve geliştirme harcamaları tutarı ise 72 milyon liradır.







Ödenmesi gereken kurumlar vergisi
400.000.000.-TL.
Kurumlar Vergisininin (% 20) si (400 milyon x % 20)
80.000.000.-TL.
Ertelenecek vergi tutarı
72.000.000.-TL.


(Ertelenecek tutar yıl içinde yapılan araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını aşamayacağından)

Ertelenen Verginin Ödemeleri Şu Şekilde Yapılacaktır:











 
Milyon TL

 
Nisan

______
Temmuz

_______
Ekim

______
1987
8
8
8
1988
8
8
8
1989
8
8
8


c) Özel Finans Kurumlarınca Ödenek Kar Payları:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 8 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları yanında, özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarının da gider yazılması konusuna açıklık getirilmiştir.

Bu bentte sözkonsu edilen özel finans kurumları, Bankalar Kanunu ve Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun uyarınca Bakanlar kurulu kararı ile kurulan kuruluşlardır.

d) Safi Kurum Kazancına Dahil Edilmeyecek Gelirler:

Gelir Vergisi Kanununa eklenen ve Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesi hükmü uyarınca kurumlar vergisi mükellefleri için de uygulanacak olan mükerrer 39. madde hükmüne göre;

_ İratları vergiden müstesna bulunan menkul kıymetlerin iratları,

_ Kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar payları,

_ Hazine bonosu ve Devlet tahvil faizleri,

kurumun ticari bilanço karına dahil olacak, ancak vergiye tabi mali bilanço karının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.

i) Sözü edilen "İratları vergiden müstesna olan menkul kıymetlerin iratları", 1 Ocak 1986 tarihinden önce kurumlar vergisinden istisna olarak ihraç edilmiş olan Devlet tahvil ve Hazine bonosu faizlerinden ibarettir. Kurumlar Vergisi Kanununa eklenmiş bulunan geçici 11. madde hükmüyle anılan menkul kıymet gelirleri, 1 Ocak 1986 tarihinden sonra da kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır. Gelir Vergisi kanununun mükerrer 39. maddesi hükmü açısından da sözkonusu menkul kıymet gelirleri, vergiye tabi safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir.

Öte yandan, 1 Ocak 1986 tarihinden önce, ihraç edilmiş bulunan gelir ortaklığı senetlerinin gelirleri de (İhraç kanununda belirtilen istisna süresi dikkate alınarak) Devlet tahvil ve hazine bonosu faizleri gibi safi kurum kazancı dışında tutularak vergilendirilmeyecektir.

Ancak, kurumlar vergisine tabi tutulmayan "Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile gelir ortaklığı senetlerinin gelirleri" dağıtılmadığı sürece vergilendirilmeyecek dağıtımı halinde ise Gelir Vergisi Kanununun geçici 23. maddesi hükmü uyarınca tevkifata tabi tutulacaktır.

ii) Safi kurum kazancına dahil edilmeyecek diğer bir gelir grubunu, kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar payları teşkil etmektedir. Bilançolarında hisse senedi bulunan kurumların, bu hisse senetleri karşılığında elde ettikleri kar payları, mali bilanço karının tesbitinde dikkate alınmayacaktır.

Öte yandan, kurumların 1985 takvim yılı kazançlarına ilişkin olarak 1986 Nisan ayında verilecek beyannamede gösterilen kazanca, 3239 sayılı Kanunla artırılan kurumlar vergisi oranı uygulanacaktır. Buna göre, kurumların 1985 yılı kazançlarından 1986 yılında elde edilecek karlar hakkında da Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesi uyarınca işlem yapılacaktır.

iii) Devlet Tahvili ve Hazine Bonolarının İratları:

1.1.1986 tarihinden önce ihraç edilmiş devlet tahvili ve Hazine bonoları iratları ergiden müstesna menkul kıymet iradı olduğu için safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir. 1.1.1986 tarihinden sonra ihraç edilen, Devlet Tahvili ve Hazine bonolarının iratları ise; kurumlar vergisinden istisna edilmemiştir. Ancak, sözkonusu iratlar bu hüküm uyarınca safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir. Sözkonusu menkul kıymetlerin iratları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca yapılacak stopaj nihai vergi niteliğindedir.

Devlet Tahvili ve Hazine Bonoları dışında kalan diğer tahviller (şirket tahvilleri v.b.) safi kurum kazancına dahil olup, genel rejim uyarınca vergiye tabidir. Bunlardan, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca kesilen vergi, Kurumlar Vergisi Kanununun 44. maddesi hükmü uyarınca hesaplanacak vergiden mahsup edilecektir.

c) İşveren Sendika Aidatları:

Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesine 3239 sayılı Kanunla eklenen 8 numaralı bent hükmüyle işverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatların gider olarak hasılattan indirilmesi öngörülmüştür. Ancak, ödenen aidatın bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük tutarını aşamayacaktır. Söz konusu hüküm aynı esaslar dahilinde kurumlar ergisi mükellefleri için de uygulanacaktır.

5. BEYANNAMENİN MUHTEVİYATI:

Kurumlar Vergisi Kanununun 23. maddesinde yapılan değişiklikle, Kurumlar Vergisi beyannamesinin yasal düzenlemelere paralel olarak ihtiyaç duyulan bilgileri içerecek şekilde düzenlenmesini ve mümkün olduğu ölçüde basitleştirilmesini temin amacıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na yetki verilmektedir.

6. DAR MÜKELLEFİYET:

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinde yapılan değişiklikle, dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi kazanç ve iratları için tek bir oran (% 25) belirlenmiştir.

Dar mükellefiyete tabi kurumların aşağıda yazılı kazanç ve iratları tevkif yoluyla vergilendirilecektir.

a) Ücretler;

b) Serbest meslek kazançları;

c) Gayrimenkul sermaye iratları;

d) Menkul sermaye iratları;

c) Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devri ve temliki karşılığında alınan bedeller.

Ancak, 20.12.1985 tarih ve 85/10178 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu maddede belirtilen kazanç ve iratlardan yapılacak tevkifat oranları yeniden belirlenmiş bulunmaktadır.

Bu karara göre tevkifat oranları şöyle olacaktır.

1. Ücretlerden % 25;

2. Serbest meslek kazançlarından;

a) Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5,

b) Diğerlerinden % 15,

3. Gayrimenkul sermaye iratlarından % 20;

4. Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellefiyete tabi kurumlar vergisi mükelleflerinin, Gelir Vergisi Kanununun 30. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yazılı kazançlarından sıfır;

5. Menkul sermaye iratlarından;

a) Tahvilat faizler,

i) Devlet tahvili ve hazine bonosu faizlerinden % 3,

ii) Gelir ortaklığı senetlerinden sağlanan gelirlerden sıfır,

iii) Nama yazılı tahvil faizlerinden % 10,

iv) Hamiline yazılı tahvil faizlerinden % 10,

v) Diğerlerinden % 10

b) Mevduat faizlerinden,

i) Döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizler ile özel finans kurumlarınca dövize katılma hesaplarına ödenen kar paylarından % 1,

ii) Nama yazılı mevduat hesaplarına yürütülen faizlerden % 10,

iii) Sırdaş hesaplara yürütülen faizlerden % 10,

iv) Diğerlerinden % 10,

c) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarından % 10,

d) Her nevi alacak faizlerinden,

i) Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden sıfır,

ii) Diğerlerinden % 10,

e) Gelir Vergisi Kanununu'nun 75. maddesinin 1, 2, 3, 4, 8 (tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller hariç) ve 9 numaralı bentlerinde sayılan menkul sermaye iratlarından sıfır,

f) 5. maddenin a, b, c, d ve e fıkralarında sayılanlar dışında kalan Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinde yazılı diğer menkul sermaye iratlarından % 10.

6. Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki mukabilinde alınacak bedellerden % 25.

1.1.1986 tarihinden itibaren nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen kazanç ve iratlar hakkında yukarıda belirtilen yeni tevkifat oranları uygulanacaktır. Ancak bu tebliğin yayımı tarihinde veya daha sonra yukarıda belirtilen tevkifat oranlarında değişiklik yapılması hakkında Bakanlar Kurulunca yeni bir karar alınması halinde, bu kararlara göre tevkifat yapılacağı tabiidir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinde yer alan ve yukarıda açıklanan nispetlere göre vergisi tevkif suretiyle alınan kazanç ve iratlar için 20 ve 22. maddelere göre yıllık veya özel beyanname verilmesi veya 24. madde kapsamına girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere mezkur kazanç ve iratların dahil edilmesi mükelleflerin ihtiyarındadır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinin beşinci fıkrasının sonunda yeralan parantez içi hükmü gereğince Türkiye'de ticari faaliyette bulunmayan kurumların doğrudan yurt dışındaki merkezleri tarafından elde edilen her nevi tahvil ve hazine bonolarından elde ettikleri faizler ile gelir ortaklığı senetlerinden sağlanan gelirler için beyanname verilmeyecek veya verilecek beyannamelere bu gelirler dahil edilmeyecektir. Bu kazançlar üzerinden yapılacak tevkifat nihai vergi niteliğindedir. Bu hüküm Türkiye'de ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumlara uygulanmayacaktır. Çünkü 3239 sayılı Kanunun 24. maddesinin gerekçesinde "Yapılan düzenleme ile tam ve dar mükellefler arasındaki uygulama farklılıkları giderilmekte ve sistem basitleştirilmektedir." denilmiştir. Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesi uyarınca kurumlara da uygulanan Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. madde hükmü gereğince tam mükellefiyete tabi kurumlar, sadece Devlet tahvili ve Hazine bonoları faizlerini kurum kazançlarına dahil etmeyeceklerdir. Elde ettikleri diğer faizlerini ise; kurum kazançlarına dahil edecekler ancak beyannamelerinde gösterdikleri bu kazançlar üzerinden daha önce tevkifat suretiyle ödedikleri vergileri beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edeceklerdir. Dolayısıyla tam mükellef kurumların elde ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri dışında kalan tahvil faizleri % 46 oranında vergilenmektedir.

Türkiye'de ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumlar, tam mükellefler gibi aynı esaslara tabi olacağından bu kurumların elde ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri için hiç bir surette beyanname verilmeyecek ve verilecek beyannamelere de bu iratlar dahil edilmeyecektir. Bunun dışında kalan tahvil faizleri için ise; tam mükellefler için uygulanan esaslar aynen bunlara da uygulanacaktır.

Diğer taraftan kurumlar vergisi mükelleflerinin 1985 takvim yılına ilişkin olup 1/1/1986 tarihinden itibaren beyanı gereken kurum kazançları % 46 nispetinde vergilendirilecektir. Bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 7 ve 8 numaralı bentlerine göre yapılacak tevkifatın kurumlar vergisi beyanname verme süresi olan Nisan 1986 ayı içinde yapılması ve müteakip ayın (Mayıs) yirminci günü akşamına kadar bağlı bulunulan vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir. Bu tarihte 20.12.1985 gün ve 85/10178 sayılı 27.2.1986 gün ve 86/10145 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları yürürlükte bulunduğundan, anılan kararnamede belirlenen tevkifat oranları uygulanacaktır.

Aynı şekilde, dara mükellefiyete tabi kurumların Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin 1 ve 2 numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarının ortağı bulunduğu kurumların 1985 yılı kazançlarından dağıtılmış bulunması halinde 24. madde hükmüne göre tevkifat yapılmayacaktır. (Kararnamede bu iratlar için tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiştir.)

Diğer taraftan dar mükellefiyete tabi kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 30. maddesinde belirtilen Hükümetin müsaadesiyle açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar (Türkiye'de başkaca bir işyeri veya daimi temsilcileri bulunmamak şartıyla) üzerinden yapılacak tevkifat oranı, anılan kararnamede sıfır olarak belirlenmiştir. bu durumda bu kazançlar üzerinden bir tevkifat yapılmayacağından beyanname de verilmeyecektir.

Bunun yanısıra, Türkiye'de bir işyeri açmak suretiyle ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumların, bu işyerlerinden elde ettikleri ve kurum kazancına dahil kazanç ve iratları üzerinden de Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesine göre bir tevkifat yapılmayacaktır. Ancak sözkonusu dar mükellef kurumların, bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmayan diğer kazanç ve iratları üzerinden tevkifat yapılacağı tabiidir. Bir örnek vermek gerekirse,

6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu Hükümlerine göre; belli bir sermaye getirerek Türkiye'de şube açan yabancı bankaların, anılan şubelerinin bizzat bankacılık faaliyeti çerçevesinde elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesine göre tevkifat yapılmayacaktır. Bu kazanç ve iratlar ticari kazanca dahil edilerek vergilenecektir. Ancak, bu bankaların şube dışında elde ettikleri ve bankacılık faaliyetine dahil olmayan kazanç ve iratları üzerinden yine anılan 24. madde hükmü uyarınca tevkifat yapılacağı tabiidir.

Bu çerçevede sözkonusu yabancı bankanın, Türkiye'de ticari faaliyet gösteren diğer kurumlara telif, patent hakkı kiralaması sonucunda elde ettiği gayrimenkul sermaye iradı, hiçbir şekilde şube faaliyetleriyle ilgili olmadığından tevkifata tabi olacaktır.

7. VERGİNİN NİSPETİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesinde yapılan değişiklikle kurumlar vergisi nispeti 1.1.1986 tarihinden geçerli olmak üzere tam kurumlar için % 46 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 12. madde hükmü gereğince yeni vergi nispetinin, kurumların 1.1.1986 tarihinden sonra beyan edecekleri kazançları hakkında da uygulanması öngörülmüştür.

Özel hesap dönemine tabi kurumlardan, Kurumlar Vergisi Kanununun 21. maddesi hükmüne göre beyannamelerini 1.1.1986 tarihinden itibaren vermeleri gerekenler için de yeni nispet uygulanacaktır. diğer bir anlatımla, özel hesap dönemi 1985 eylül ayı sonunda veya daha sonraki bir tarihte kapanan kurumların, bu döneme ilişkin kazançları için kurumlar vergisi oranının % 46 olarak uygulanması gerekir.

Dar mükellefiyete tabi kurumlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 22. maddesinde belirtilen kazançlarına ilişkin olarak 1 Ocak 1986 tarihinden önce vermeleri gereken beyannamelerinde gösterilen kazançlara da % 40 oranında kurumlar vergisi nispeti uygulayacaklardır. Diğer bir anlatımla sözkonusu kazançların (15 gün içinde özel beyanname ile beyanı gerektiğinden) 16 Aralık 1985 veya daha önceki bir tarihte elde edilmiş olması gerekir.

8. KURUMLARDA DAHİLİ TEVKİFAT:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 40. madde ile kurumlar vergisi mükellefleri dahili tevkifat kapsamına alınmıştır.

Bu madde hükmüne göre, kurumlar vergisi mükellefleri, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanununun dahili tevkifat ile ilgili hükümleri çerçevesinde dahili tevkifat yaparak vergi dairesine yatırmak zorundadırlar.

Eshamlı komandit şirketlerde şirkete ait dahili tevkifat tutarı hesaplanırken komandite ortağın kar payı oranında hesaplanan dahili tevkifat düşülecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 94. maddesinin "B" fıkrasında dahili tevkifata ilişkin hükümler düzenlenmiş bulunmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefleri bu fıkrada belirtilen esaslara göre dahili tevkifat yaparak vergi dairesine ödeyeceklerdir.

Öte yandan, Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, 25 Mart 1986 gün ve 19058 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 30 Seri No.'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "uluslararası taşıma işleri yapan dar mükellef kurumlarda dahili tevkifat" başlığı altındaki 13 numaralı bentle ilgili olarak bazı tereddütlerin bulunduğu anlaşılmıştır. Söz konusu tebliğin anılan bendinde yer alan örnekte % 3 oranında dahili tevkifatın uygulandığı 15.000.000.- liralık hasılat, yabancı ulaştırma kurumunun Şubat 1986 ayı içinde Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılat kısmını ifade etmekte olup, kurumlar vergisi matrahını göstermemektedir. Bir başka ifadeyle örnekteki kurumun Şubat 1986 ayı içindeki hasılatının % 85'i olan 85 milyon liranın, kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesi uyarınca Türkiye dışında elde edilmiş sayılan hasılat olduğu varsayılmıştır.

9. GEÇİCİ HÜKÜMLER:

a) Gayrimenkul ve İştirak Hisselerinin Satışından Doğan Kazançlarda İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesi hükmüne göre; tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazançlarının tamamı, 1985 yılında satışından doğan kazançlarının ise % 80'i kurum sermayesine ilave edilmek şartıyla kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Anılan maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, şirketlerin aktifine dahil bulunan iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin 1985 ve 1986 yıllarında satışından doğan kazançların % 80'inin, 1987 yılında satışından doğan kazançların % 70'inin ve 1988 yılında satışından doğan kazançların ise % 60'ının kurumun sermayesine ilave edilmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançların kurumlar vergisinden müstesna tutulması öngörülmüştür. Böylece mükelleflere sözü edilen istisnadan yararlanmaları için ek üç yıllık bir süre daha tanınmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle de; anılan yıllarda istisnadan yararlanan söz konusu kazançların 5 yıl içinde herhangi bir suretle işletmeden çekilmesi veya işletmelerin tasfiyesi halinde, bu kazançların o yılın kazancı sayılarak vergiye tabi tutulması göngörülmüştür.

Maddeye eklenen bir fıkra ile de; kooperatiflerin, ortağın sahip olabileceği en fazla pay tutarı dikkate alınmaksızın söz konusu istisnadan yararlanmaları öngörülmektedir. Ancak iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin satışından doğan kazançlar sermayeye eklenmeyerek özel bir fonda gösterilecek ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayacaktır. Bu kazançlar kooperatifin sözleşmesinde yer alan amaçların gerçekleştirilmesinde kullanılacaktır. Bu şartların ihlali halinde istisna uygulanmayacak ve zamanında alınamayan vergiler cezalı tahsil edilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesinde sözü edilen gayrimenkuller, Türk Medeni Kanununun 632. maddesinde yer alan gayrimenkullerdir. Bu gayrimenkuller ile birlikte gayrimenkulün mütemmim cüzü niteliğinde olan sabit istihsal vasıtalarının da satışa konu olması halinde, satışın tamamı istisna kapsamı içinde mütalaa edilecektir. "sabit istihsal vasıtaları" satışa konu olan gayrimenkulün zeminine, duvarlarına veya tabanına rapdedilmek suretiyle bina ile birlikte bir bütün oluşturan ve binanın genel mahiyeti itibariyle sınai bir müessese haline gelmesini sağlayan makina ve benzeri aletlerdir.

Ancak; raptedilmiş olmakla beraber münferiden veya toplu olarak sökülüp satılması mümkün olan ve bu takdirde işletmenin sınai olma vasfını değiştirmeyen ve üretimi de aksatmayan makina ve benzeri aletler sabit istihsal vasıtası addolunamayacağından bunların satışından doğan kazanç dolayısıyla istisnadan yararlanılmıyacaktır.

Öte yandan, sabit istihsal vasıtalarının gayrimenkulden bağımsız olarak satılması halinde mütemmim cüzü olma vasfı kalmayacağından bunlar menkul mal satışı olarak nitelendirilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesi uyarınca sermaye artışı yapan iştiraklerden bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin şirket aktifine kaydı dolayısıyla meydana gelen artışların, pasifte özel bir fonda tutulması gerekmektedir. Söz konusu fonun sermayeye ilave edilmesi, sermayede nakit olarak bir artış sağlamayacağından istisna uygulanmayacaktır. Bu durumda fon, sermayeye eklendiği yılın kazancı olarak vergilenecektir. Diğer taraftan bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin satışından elde edilen kazancın nakit olarak sermayeye eklenmesi halinde ise; sermayeye eklenen bu kazançlar istisnadan yararlanacaktır.

Gayrimenkullerin satışı sırasında ödenen tapu harçları, sermayeye eklenmesi gereken gayrimenkul satış kazancından indirilecektir.

İstisnanın uygulanması için aranacak bir diğer şart da, gayrimenkullerin veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın o yıl için belirlenen asgari miktarının tamamının nakit olarak satışın yapıldığı yılda sermayeye eklenmesidir. Bu miktarın altında kalan kısmı ilaveler dolayısıyla istisna uygulanmayacaktır. Ancak bazı hallerde sermaye artışı için gerekli işlemler satışın yapıldığı yılda tamamlanamayabilir. Bu durumda, satışın yapıldığı yılda sermaye artışı için şirket yönetim kurulunca ilgili Bakanlığı başvurulmuş olması yeterlidir.(*)

Öte yandan, istisnanın uygulanması ile ilgili olarak 31 Aralık 1982 gün ve 17915 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunan 26 Seri No.'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar aynen geçerlidir.

b) Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 13. maddeyle, 2362 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 3239 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ayrılmış olan ihtiyat akçeleri ve banka provizyonlarının sermayeye eklenmesi veya ortaklara dağıtılması hallerinde bu işlemlerin gerçekleştirildiği yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edilmesi, teşebbüsün tasfiyesi halinde ise tasfiye karının hesaplanmasında dikkate alınması öngörülmüştür. Böylece, sözkonusu ihtiyatlar ve provizyonlar, ticari kazanca (kurum kazancına) veya tasfiye karına eklendiği yılda, 3239 sayılı kanunla getirilen oranda vergilenecek, evvelce ödenmiş olan vergiler ise mahsup edilecektir. Şu kadar ki; bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca bu vergiden müstesna tutulmuş kazançlara isabet eden bölümünün, vergiden önceki brüt tutarları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendinin 3239 sayılı Kanunla değişik hükmüne göre vergi tevkifatına tabi tutulacağı tabiidir.

Yine aynı madde hükmü ile bu ihtiyat akçeleri ve banka provizyonları üzerinden daha önce ödenmiş bulunan kurumlar vergisi ile tevkif yoluyla ödenen gelir vergilerinin ödenecek gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilmesi esası getirilmiştir.

Bu madde kapsamına dahil bulunan karlar, kurumların bilançolarında, dağıtılmayan karlar, kanuni ihtiyatlar, fevkalade ihtiyatlar, olağanüstü yedek akçeler, ihtiyari ihtiyatlar v.b. adlar altında yer almaktadır.

Örnek 1 :

1981 yılı kazancından ayrılmış olup kurumlar vergisine tabi tutulmuş olan 1.000.000.-lira tutarındaki ihtiyat 1986 yılında ortaklara dağıtılmıştır. Kurumun yapacağı işlemler şöyle olacaktır.

Öncelikle net tutarı 1.000.000.-lira olan ihtiyat akçesinin brüt tutarı hesaplanacaktır. (1981 yılında kurumlar vergisi oranı % 50'dir.)







 
50
 
Kurumlar vergisi matrahı: 1.000.000 + 1.000.000 x
= 2.000.000 .- Lira
 
100 - 50
 

Bulunan 2.000.000.-lira, önce dağıtımın yapıldığı 1986 yılı kurumlar vergisi matrahına brüt tutar üzerinden ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 2.000.000.-lira üzerinde % 46 oranı esas alınarak 920.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 1.000.000 lira kurumlar vergisi mahsup edilecektir. Ancak, mahsup edilemeyen 80.000.-lira tutarındaki vergi hiçbir zaman mükellefe iade edilmeyecektir.

Örnek 2 :

1983 yılında vergiden istisna edilmiş 2.000.000.-lira tutarındaki yatırım indirimi fonu 1986 yılı içinde dağıtılmıştır. Üzerinden sadecc gelir vergisi tevkifatı yapılmış bir ihtiyat akçcsi oldugundan brütleştirme işlemi şöyle olacaktır. Tevkifat matrahı:







 
20
 
2.000.000 + 2.000.000 x
= 2.500.000 .- Lira
 
100 - 20
 

Bulunan 2.500.000.-lira 1986 yılı ticari kazancına dahil edilecektir. Ancak ticari kazanca dahil edilen bu ihtiyatın kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmaması gerekir. Bu ihtiyatları aynen o yıl içinde elde edilen istisna konusu kazançlar gibi işleme tabi tutulacaktır. DoIayısıyla bu ihtiyatlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi hükmüne göre % 10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Ancak bu ihtiyatlar üzerinden daha önce tevkif edilen gelir vergisi mahsup edilecektir.

Bu açıklamalara göre yapılacak işlem şöyle olacaktır. 1986 yılı Ticari kazanca eklenen 2.500.000.-lira üzerinden % 10 oranında yapılacak tevkifat tutarı (2.500.000 x % 10 =) 250.000.-lira olacaktır. Bu tutardan önceden tevkif edilen 500.000.- liranın mahsubu gerekir. Ancak hesaplanan tevkifat tutarının daha az olması nedeniyle sadece 250.000.- lira mahsup edilecektir. Mahsup edilemeyen 250.000.- liranın ise Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 13. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca mükellefe iadesi mümkün değildir. Bu miktar beyannameye dahil diğer kazançlar üzerinden ödenecek gelir veya kurumlar vergisinden de mahsup edilemeyecektir.

Öte yandan, kurumlar vergisinden istisna olup, gelir vergisi tevkifatına da tabi tutulmamış gelir unsurlarının (yurt dışı inşaat, onarım ve teknik hizmet kazançları gibi) dağıtımı halinde bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendine göre tevkifat yapılacaktır.

c) Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 11. madde hükmüne göre; 1.1.1986 tarihinden önce vergiden muaf olarak ihraç edilen menkul kıymetlerin temettü faiz ve ikramiyeleri kurumlar vergisinden istisna olması nedeniyle bunlara isabet eden giderlerin de matraha dahil edilmesi gerekir. Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 14. maddeyle sözü edilen menkul kıymetlere isabet eden giderlerin gerçek olarak tesbit edilememesi halinde bu giderlerin ne şekilde tesbit edileceği açıklanmaktadır. Maddenin uygulanmasında 24 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar doğrultusunda hareket edilecektir.

Tebliğ olunur.

(*) 32 Sıra no'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değişmiştir.

İçerik 2:

 

 
 



4.12.1985 gün 3239 sayılı Kanunla 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun bazı maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle ilgili olarak, aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1. İŞ ORTAKLIKLARI:

A _ Tanım ve Kapsamı;

Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesine (E) bendi ortaklıkları" eklenmiştir.

İş ortaklıkları, KVK'nun l. maddesinin A, B, C ve D bentlerinde yazılı kurumların; kendi aralarında, şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerle belli bir işin birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardır.

1.1. 1986 tarihinden önce kurulan ve adi şirket şeklinde faaliyette bulunan ortaklıklar diledikleri takdirde aşağıda belirtilen unsurları taşımaları şartıyla iş ortaklığı olarak faaliyetlerini sürdürebilirler.

b) Unsurları:

Kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en az aşağıdaki unsurları taşıması gerekir.

i) Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,

ii) Ortaklığı belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,

iii) İş ortaklğı konusunun, belli bir iş olması,

iv) Birlikte yapılacak olan işin, belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,

v) İşin, birden fazla takvim yılına yaygın; inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetler olması,

vi) iş ortaklığı ile işveren arasında bir taahhüt sözleşmesinin olması,

vii) Tarafların, müştereken taahhüt edilen işin, belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,

viii) İşin bitiminde kazancın paylaşılması,

ix) Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken taahhüt edilen işin bitimi ve Vergi Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi,

Yukarıda belirtilen genel unsurlar dikkate alındığında; her ortağın işin belli bir bölümünün yapımı taahhüt ettiği konsorsiyumlar, iş ortaklığı tanımı dışında kalmaktadır. Bu tür ortaklıklarda (konsorsiyum) her bir ortağın yapacağı işin taahhüt sözleşmesinde açıkça belirtilmesi zorunludur. Ancak, taahhüt sözleşmesinde belirtilmemekle beraber, ortakların kendi aralarında yapacakları mukavele ile her bir ortağın yükleneceği işin belirlenmesi ve işveren idarece de bu mukavelenin kabulü halinde, iş ortaklığı sözkonusu olmayacak, bu tür ortaklık "konsorsiyum" olarak adlandırılacaktır.

İş ortaklığı, devamlılık arzeden ve aynı nitelikte olan iş veya işler için değil, belirli bir sürede bilecel: bir iş için kurulacak ve tam mükellefiyete tabi olacaktır.

Örnek: "A" bankasına mali müşavirlik yapmak üzere iş ortaklığı kurulması mümkün değildir. Ancak aynı bankaya yıllara yaygın bir inşaat işini taahhüt etmek üzere iş ortaklığı kurulabilecektir.

Belli bir iş için kurulan iş ortaklığında işverenin birden fazla olması, iş ortaklığının da birden fazla olmasını gerektirmez. Ancak bir işverene karşı birden fazla işin, yukarıda tanımı yapılan iş ortaklığı çerçevesinde taahhüt edilmesi halinde, her iş, ayrı bir iş ortaklığının kurulmasını gerektirecektir.

Örnek: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye Elektrik Kurumu'nun birlikte ihaleye çıkardıkları bir baraj inşaatı için tek bir iş ortaklığı sözkonusudur. İşverenin birden fazla olması (belli bir iş dolayısıyla) iş ortaklığının da birden fazla olmasını gerektirmez. Öte yandan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün ihaleye çıkardığı iki baraj inşaatı dolayısıyla iki ayrı iş ortaklığının kurulması zorunludur.

İş ortaklığının bağlı olduğu vergi dairesi; ortaklığın kuruluş mukavelesinde gösterilen merkezinin bulunduğu yer vergi dairesidir. Mukavelede ortaklığı merkezi belirtilmemiş ise iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesi olacaktır.

Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi Gelir Vergisi Kanununun 44. maddesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır.

Ancak, işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının da yerine getirilmesi gerekir (Örneğin tahakkuk eden verginin tamamının ödenmesi gibi).

Öte yandan, iş ortaklığının sona ermesinden sonra, ortaklık adına tarh olunacak vergi ve cezalar müteselsilen ortaklardan aranacaktır. Çünkü ortaklar belli bir işin birlikte yapılmasını müştereken taahhüt etmişlerdir.

2. MUAFİYETLER:

a) İdman ve Spor Müesseseleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 8 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, sadece idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. Kurulacak olan anonim şirketler, Beden Terbiyesi Teşkilatının yayınlayacağı tüzük ve genelgeler çerçevesinde idman ve sport faaliyetlerinde bulunacaklar, bunun dışında herhangi bir faaliyette bulunmayacaklardır. Bu şartların ihlali halinde muafiyetten yararlanmaları mümkün olamayacaktır. Ancak anılan şirketlerin sporcularının formalarına aldıkları reklamlar, idman ve spor faaliyeti çerçevesinde mütalaa edilecektir. Öte yandan Beden Terbiyesi Teşkilatına dahil derneklere veya kamu idare ve müesseselerine ait idman ve spor müesseselerinin muafiyetler aynen devam etmekte olup, bunlar için bir değişiklik söz konusu değildir.

b) Genel Bütçeli Dairelere Ait Konuk Evleri ve Kantinleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 13 numaralı bendinde yapılan değişiklikle genel bütçeli dairelere ait olup, sadece kamu mensuplarına hizmet veren, kar amacı gütmeyen ve üçüncü kişilere kiralanmayan konuk evleri ve bunların kantinleri kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Bu muafiyet, sadece kamu mensuplarına hizmet etmek amacıyla kurulan, karlılık gayesi olmayan ve üçüncü kişilere kiralanmayan genel bütçeli dairelere ait konuk evleri ile kantinlerine uygulanacaktır. Ancak bu kuruluşların amaçları dışında faaliyet göstermeleri halinde vergiye tabi olacakları tabiidir.

Öte yandan, söz konusu kantinler, konuk evlerinde kalan kamu mensuplarının bu süre zarfında ihtiyaç duydukları malların satışının yapıldığı yerlerdir. Kantinlerde diğer malların (giyecek, buzdolabı, çamaşır makinası gibi dayanıklı tüketim malları v.b.) veya konukevinde kalanlar dışındaki kişilere de satış yapılması hallerinde muafiyetten yararlanılamayacaktır.

Genel bütçe dışında kalan özel ve katma bütçeli idareler ile kamu iktisadi teşebbüslerine ait konuk evleri ve kantinleri bu madde kapsamı dışında olup muafiyetten yararlanmaları mümkün değildir.

Öte yandan, ordu evleri ve askeri kantinler genel bütçeli dairelere ait kuruluşlar olduğundan yukarıda belirtilen esaslar dahilinde muafiyetten aynen yararlanacaklardır.

c) Vakıflar ile Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Faaliyetinde Bulunan Kurum ve Kuruluşlar:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesinin 15 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, Türk Medeni Kanununa göre kurulan vakıflara, 903 sayılı Kanununun 4. maddesine göre Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti verilebilmesi için vakfın kurulmuş olması şartı getirilmiştir.

Vergi muafiyeti verilebilecek vakıflarla ilgili usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir tüzükle belirlenecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişen 94. maddesinin 6/b numaralı bendi hükmüyle dernek ve vakıflara ait gayrimenkullerin işyeri olarak kiralanması karşılığında, dernek ve vakıflara yapılan kira ödemelerinden, ödemeyi yapanlarca gelir vergisi tefkilatı yapılması öngörülmüştür. Ancak anılan bent hükmü uyarınca yapılan tevkifat, 903 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan kira ödemelerini kapsamamaktadır. Bunlara yapılan kira ödemelerinden tevkifat yapılmayacaktır. Bunun dışında kalan tüm dernek ve vakıfların kira gelirleri tevkifata tabi tutulacaktır.

Öte yandan, sadece bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunmak amacıyla kurulan ve faaliyette bulunan kurum ve kuruluşlar da belli şartlarla vergi muafiyetinden yararlanabileceklerdir. Söz konusu kuruluşlara muafiyet; ilgili Bakanlıkların ve kuruluşların olumlu görüşü alındıktan ve Maliye ve Gümrük Bakanlığının da kabul etmesi üzerine Bakanlar Kurulunca verilebilecektir.

Bu kuruluşlar için de, muafiyetten yararlanma veya muafiyetin kaybedilmesine ilişkin şartlar, usul ve esaslar bir tüzükle belirlenecektir.

d) Basılı Kağıt ve Plaka Satışı:

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 131. maddesinde, Trafik şube veya bürolarında işleri gereği, iş sahiplerince verilmesi, kullanılması zorunlu basılı kağıtlarla plakaların cins ve nevilerinin İçişleri ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca tesbit edileceği ve bu belgeler ile plakaların Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'nca bastırılacağı ve anılan Bakanlıklarla birlikte tesbit edilecek bedel mukabilinde satılacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 7. maddesine eklenen 19 numaralı bent hükmüne göre; Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu ile bu Federasyona bağlı şoförler ve otomobilciler derneklerinin Karayolları Trafik Kanununu 131. maddesinde belirtilen basılı kağıt ve plakaların satışı faaliyeti kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. Ancak muafiyeti yapan müesseselerin münhasıran bu faaliyette bulunmaları halinde geçerlidir.

Öte yandan, bu müesseselerin söz konusu kazançları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesine göre de herhangi bir tevkifat yapılamayacaktır.

3. İSTİSNALAR:

a) İştirak Kazançları İstisnası:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 1 numaralı bendi yürürlükten kaldırılarak iştirak kazançları istisnasına son verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle vergi alacağı müessesesi kaldırılmış bulunmaktadır. Diğer taraftan aynı Kanuna eklenen mükerrer 39. madde hükmüyle de, kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar paylarının beyan edilecek ticari kazançtan indirilmesi öngörülmüştür. Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesinin, safi kurum kazancının tesbiti ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın tesbitine ilişkin hükümlerine yaptığı atıf dolayısıyla, mükerrer 39. madde kurum kazancının tesbitinde de geçerli olacaktır. Yapılan bu düzenlemeler sonucu iştirak kazançları istinası uygulama imkanını yitirdiğinden, yürürlükten kaldırılmıştır.

Öte yandan, 3239 sayılı Kanuna eklenen geçici 1. maddenin (c) bendi hükmüne göre, 1985 takvim yılı kazançlarına ilişkin olarak 1986 takvim yılı içinde kurumlar vergisi beyannamesi veren kurumların 1985 takvim yılında elde ettikleri iştirak kazançları üzerinden % 10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.

Bu tevkifat, kurumların kurumlar vergisi beyannamelerini vermeleri gereken süre içinde yapılarak muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecektir.

Bu kazançların dağıtılmaması tevkifatın yapılması açısından önem taşımamaktadır.

Özel hesap dönemi kulanan ve hesap dönemi Ağustos 1985 veya bu tarihten önce kapanan kurumların, 1985 yılı kazançlarına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi 1.1.1986 tarihinden önce verilmesi gerektiğinden bu tevkifat uygulanmayacaktır.

1985 takvim yılında elde edilen iştirak kazançları içerisinde, kurumlar vergisi istisnasından yararlanmış kazançların bulunması halinde bu kazançlar, tevkifat matrahından indirilebilecektir.

Örnek: (X) Limited Şirketinin 1985 yılı iştirak kazancı bir milyon (1.000.000) liradır. Bu kazancı 500.000 lirası yatırım indirimi istisnasından oluşmaktadır.

Bu durumda tevkif edilecek vergi şöyle hesaplanacaktır.



_ İştirak kazancı
1.000.000.-TL.
_ Toplam iştirak kazançları içindeki yatırım

indirimi istisnası tutarı
- 500.000.-TL.)
_ Tevkifat matrahı
500.000.-TL.
_ Gelir vergisi (500.000 x % 10)
50.000.-TL.


Ancak kurum; ortağı olduğu şirketten alacağı bir belge ile elde ettiği iştirak kazancı içindeki istisna kazançların miktarını belgeleyecektir.

b) Yurt Dışı Kazançlar ile Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili Faizleri:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 3 numaralı bendinde yer alan "İhraç kanunlarına veya Devletin kanunların verdiği yetkiye göre mevcut ve çıkacak vergilerden muaflığı kabul edilmiş olan menkul kıymetlerin temettü, faiz ve ikramiyeleri"ne ilişkin istisna kaldırılmıştır.

Ancak Kanuna eklenen geçici 11. madde hükmüyle 1 Ocak 1986 tarihinden önce her türlü vergiden muaf olarak ihraç edilmiş olan menkul kıymetlerden elde edilecek temettü, faiz ve ikramiyeler eskiden olduğu gibi kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır. Bunlara ilişkin giderler ise kurumlar vergisi matrahına dahil edilecektir.

Öte yandan, sözkonusu gelirler dağıtılmadığı sürece, vergi kesintisine tabi tutulmayacaktır. Bu gelirler dağıtıldıklarında ise, 3239 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 23. madde hükmü uyarınca % 25 oranında vergi tevkifatına tabi tutulacaklardır.

3 numaralı bent hükmünün bu şekilde kaldırılması sonucu aynı numara ile yeniden düzenlenen bent hükmüyle; Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunan dar mükellefiyete tabi kurumların, yurt dışı faaliyetlerinden elde ettikleri ve döviz olarak Türkiye'ye getirdikleri kazançlar vergiden istisna edilmiştir.

Bu bent hükmüyle; mevcut uygulamaya açıklık getirilmiştir.

Bilindiği üzere, kurumlar vergisine tabi kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikiside Türkiye içinde bulunmayanlar, dar mükellefiyet esasına göre, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilmektedirler (K.V.K. Madde 11).

Kurumlar Vergisi Kanunun 10. maddesinde, kanuni merkez, vergiye tabi kurumların esas nizamname veya mukavelenamelerinde eya teşkilat kanunlarında gösterilen merkez, iş merkezi ise; iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkez olarak açıklanmıştır.

Sözü edilen kanuni ve iş merkezleri yurt dışında bulunan kurumların Türkiye'de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun bir işyeri veya kanuni temsilcileri bulunabilir. Bu kurumların Türkiye'de elde ettikleri kazançlar Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyetle ilgili hükümlerine göre vergiye tabidir. Dolayısıyla bu kurumların yurt dışında elde ettikleri kazançların Türkiye'de vergilendirilmesi mümkün değildir.

c) Yatırım İndirimi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin 9 numaralı bendinde yapılan değişiklikle; dar mükellefiyete tabi kurumlar ile tam mükellefiyete tabi kurumlardaki yabancı sermayeli ortakların da, yatırım indiriminden yararlanmaları öngörülmüştür.

Ancak, yatırım indiriminden yararlanma konusunda harcama esası geçerli olduğundan; dar mükellefiyete tabi kurumlar ile yabancı sermayeli ortakları bulunan tam mükellefiyete tabi kurumların 1.1.1986 tarihinden sonra yapacakları harcamalar dolayısıyla yatırım indirimi istisnası geçerli olacaktır.

d) Emisyon Primleri:

Anonim şirketlerin gerek kuruluşlarında gerekse sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerini itibari değerlerinin üzerinde bedelle elden çıkarmaları halinde; hisse senetlerinin itibarı değerleri toplamı ile elden çıkarma bedelleri toplamı arasındaki fark, emisyon primi niteliğindedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 13 numaralı bent hükmü ile söz konusu emisyon primleri kurumlar vergisinden müstesna tutulmaktadır. Ancak istisna, elden çıkarılan hisse senetlerinin borsaya kayıtlı olması ve emisyon primlerinin dağıtılmaması şartıyla uygulanacaktır.

Öte yandan, emisyon primleri, şartlar bulunduğunda, kurumlar vergisine tabi tutulmamakla beraber, Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi olacaktır.

Emisyon primlerinin ortaklara dağıtılması halinde, dağıtımın yapıldığı yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edilecektir. Ayrıca bunlar üzerinden daha önce tevkif yoluyla ödenmiş bulunan gelir vergisi de, ödenecek kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

İstisna, anonim şirketlerin portföylerinde bulunan başka şirketlere ait hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar hakkında uygulanmayacaktır.

e) Devralınan Kurumlara Ait Zararların Devralan Kurum Kazancından İndirimi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 14 numaralı bent hükmü ile Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devirlerde münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen mahsubu yapılmamış zararların devralan kurumca beyan edilen kurum kazancından indirilmesine imkan tanınmıştır.

Devir işlemi, Kurumlar Vergisi Kanununun 37. maddesinde öngörülen şartlar çerçevesinde yapılacaktır. Bu şartlara uyularak yapılan devirlerde, münfesih kurumun devir öncesi son bilançosunda görülen zararlar devralan kurumca 5 yıl içinde kurum kazancından indirilebilecektir. Kazancın yeterli olması halinde ise bu zararın daha kısa sürede de mahsup edilmesi mümkündür.

Ancak, zararlı şirketleri devralan kurumun, zararlı şirketin devir öncesi son bilançosu ile devir bilançosunun (devalan şirket yetkililerince onaylanmış) birer örneğini bir dilekçeye bağlayarak devir tarihinden itibaren en geç bir ay içinde Maliye ve Gümrük Bakanlığına bildirmesi gerekmektedir. Bu bildirim üzerine, zararlı şirketin defter ve belgeleri merkez denetim elemanlarınca incelenir. Ancak zarar, beş yılı aşkın bir dönemi kapsıyorsa, o döneme ait defter ve belgelerin de, denetim elemanına eksiksiz ibraz edilmesi zorunludur. İnceleme sonucu, devralan kurumun, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla indirebileceği zarar tutarı belirlenecektir.

Devir alınan kurumun birikmiş zararlarının kurum matrahından indirilecek olması, bilinen anlamda bir zarar mahsubu değildir. Bu bir vergi istisnasıdır. Bu nedenle, kurumlar vergisi matrahından düşülecek olan istisna tutarı (zararlar), Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca vergi tevkifatına tabi olacaktır.

f) Eğitim, Sağlık ve Spor Tesislerine İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 15 numaralı bent hükmüyle okul, kreş ve spor tesisleri ile 50 yatak (Kalkınmada öncelikli yörelerde 35 yatak) kapasitesinden az olmamak üzere yurt ve sağlık tesislerinin (Huzurevleri dahil) işletilmesinden elde edilen kazançların 5 yıl süreyle kurumlar vergisinden müstesna tutulması öngörülmektedir. Bu kuruluşların kalkınmada öncelikli yörelerde kurulması halinde ise, bunlardan elde edilecek kazançlar 10 yıl süreyle kurumlar vergisinden istisna olacaktır.

İstisna, anılan bentte sayılan işletmelere tanınmış bulunmaktadır. Bu nedenle, istisnadan yararlanan mükelleflerin bu işletmeleri başka bir kuruma devretmeleri halinde, devralan kurum, istisnadan 5 yıl süre ile değil, faydalanılmayan süre kadar yararlanacaktır. (Örnek: (X) Anonim şirketi 1986 yılı içinde faaliyete geçirdiği bir özel okulu, 31 Aralık 1987 tarihinde (Y) Limited şirketine satmıştır. Bu durumda (Y) Limited şirketinin bu özel okul işletmesinden 1988, 1989 ve 1990 yıllarında elde ettiği kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Daha sonraki yıl kazançları için istisna uygulanmıyacaktır).

Öte yandan istisna; bu işletmelerin faaliyete geçtiği tarihten itibaren 5 yıl süreyle, kalkınmada öncelikli yörelerde ise 10 yıl süre ile uygulanacaktır.

İstisnadan yararlanan mükelleflerin işletmeye ek yatırımlarda bulunmaları halinde sağlanan kazancın ne kadarının ek yatırımlar sonucu elde edildiğinin tespitinde, ek yatırım ile yaratılan ilave kapasitenin, toplam kapasite içindeki oranı esas alınacaktır.

Öte yandan; mükellefler sözü edilen yatırımları için istisna süresinin bitiminden itibaren mevcut hükümler çerçevesinde yatırım indiriminden aynen yararlanacaklardır.

Aynı bentte, kurumlar vergisinden müstesna tutulan sözkonusu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesine göre herhangi bir tevkifat yapılmayacağı, ortaklara dağıtımın kar dağıtımı olarak nitelendirilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, bu kazançlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı gibi, ortaklara dağıtımı halinde ortak tarafından da beyan edilmeyecektir.

Sözü edilen bentte yer alan istisnadan yararlanmak isteyen mükelleflerin, anılan kuruluşları faaliyete geçirmeden önce kurdukları eğitim, spor, yurt ve sağlık tesislerinin niteliklerini belirten (Tesisin kurulduğu yer, kapasitesi, hizmet karşılığı alınacak ücretin miktarı, tesisten yararlanacaklar gibi) bir dilekçeyle Bakanlığımıza başvurmaları gerekmektedir. Bu başvuru üzerine ilgili bakanlığın veya bakanlıkların olumlu görüşü alındıktan sonra kendilerine 5 yıl süreyle vergiden istisna olduklarına ilişkin (Kalkınmada öncelikli yörelerde 10 yıl) belge verilecektir. Ancak eğitim kuruluşlarında ve yurtlarda istisnadan yararlanmak için % 7 kapasitenin kimsesiz veya yoksul ve yetenekli öğrencilere ayrılmış olması zorunludur. bu zorunluluğa uymayanlar muafiyetten yararlanamazlar.

Hastane ve huzurevlerinde bu istisnanın uygulanabilmesi için ise, bu kuruluşların hizmetlerinin en az % 7'sinin, muhtaç oldukları ilgili kuruluşlarca belirlenen kimselere ayrılması gerekir.

Sözü edilen istisna hükmü, 1.1.1986 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, ilk olarak 1986 takvim yılı kazançlarına uygulanacaktır. 1982 ve daha sonraki bir yılda faaliyete geçen işletmelerde ise istisna; 14 yıl süreyle uygulanacaktır. (Örnek: 1982 takvim yılı içinde faaliyete geçen bir özel okul işletmesi için istisna sadece 1986 yılı kazançlarına uygulanacak, bu işletmeden daha sonraki yıllarda sağlanan kazançlar vergilendirilecektir.) Ancak, 1.1.1986 tarihinden önce faaliyete geçen tesislerin bu istisnadan yararlanabilmeleri için; yukarıda açıklanan şartlara sahip olmaları ve Maliye ve Gümrük Bakanlığından istisnadan yararlanacaklarına ilişkin bir belge almaları gerekir.

Örnek: (X) Anonim şirketi Ankara'da 100 yatak kapasiteli bir hastane işletmektedir. Bu işletmeden elde edilen kazanç dolayısıyla istisnadan yararlanabilmek için hastanenin poliklinik hizmetlerinin ve yatak sayısının yüzde 7'si olan 7 yatağın muhtaç durumunda bulunanlara ayrılması ve bu kişilerin parasız veya devlet hastanelerinde alınan ücreti geçmeyecek bir bedel karşılığında tedavi edilmesi gerekir.

g) Emekli ve Yardım Sandıkları, OYAK, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığının İştiraklerinde İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 16 numaralı bent hükmü ile T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur gibi Kanunla kurulan Emekli ve Yardım Sandıkları ile Ordu Yardımlaşma Kurumu ve 2983 sayılı Kanunla kurulan Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığının ortak olduğu kurumların, kurum kazançlarından, yukarıda sayılan kuruluşlara sermayeye iştirak oranında ödenecek miktarların yarısı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

İstisnadan yararlanmak için;

i) Kar payını elde eden kurumun söz konusu bentte sayılan kuruluşlardan biri veya kanunla kurulan emekli ve yardım sandığı olması,

ii) Bu kuruluşların sermaye payına isabet eden kar payları hakkında şirket yetkili organınca kar dağıtım kararı alınmış olması,

gerekmektedir.

Dağıtılmayan kurum kazançları için istisna uygulanmayacaktır.

diğer taraftan kurumların 1985 takvim yılı kazançları % 46 oranında kurumlar vergisine tabi tutulduğundan, kurumların bu yıl kazançlarından ortakların dağıttıkları kar payları için vergi alacağı sözkonusu değildir. Bu nedenle, 3239 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesine eklenen 16 numaralı bent hükmü kurumların 1985 takvim yılı kazançlarına da uygulanacaktır.

Öte yandan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesine göre bankalar, sigorta şirketleri, ticaret ve sanayi odaları ve borsalar tarafından kurulan emekli ve yardım sandıkları, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan yardım sandıkları, 2908 sayılı Dernekler Kanununa göre kurulan yardımlaşma sandıkları ile Türk Medeni Kanununa göre vakıf şeklinde kurulan yardımlaşma sandıkları anılan bent hükmü kapsamı dışındadırlar. Bilindiği gibi her türlü emekli ve yardım sandıklar bir kanuna dayanılarak kurulmaktadır. Ancak Kurumlar Vergisi Kanununun yukarıda belirtilen bent hükümde yer alan istisna sadece mezkür bentte ismen sayılan kuruluşlar ile kendi özel kuruluş kanunu bulunan ve emekli ve yardım sandığı mahiyetinde bulunan kuruluşlar için uygulanacaktır.

h) Kurumlar Vergisinden Muaf veya Müstesna Kazançlar:

1985 yılı içinde elde edilen kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendi hükmü gereğince yapılacak tevkifatın kurumlar vergisi beyanname verme süresi olan Nisan 1986 ayı içinde yapılması ve müteakip ayın 20. günü akşamına kadar bağlı bulunulan vergi dairesine yatırılması gerekmektedir. Bu tarihte 27.2.1986 gün 86/10145 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yürürlükte bulunduğundan, söz konusu muaf veya müstesna kazançlar % 10 oranında tevkifata tabi tutulacaktır.

Öte yandan 1980-1984 yıllarında elde edilmiş ve ihtiyata ayrılmış kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlar hakkında Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 13 üncü maddesi hükmüne göre işlem yapılacağı tabiidir.

4. İNDİRİMLER:

a) Bağış ve Yardımlar:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin birinci paragrafına eklenen fıkra hükmüne göre;

i) Genel bütçeye dahil dairelere, katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere veya köylere bağışlanan okul, kreş ve spor tesisleri ile 50 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 35 yatak) kapasitesinden az olmamak üzere yurt ve sağlık tesislerinin (huzurevleri dahil) inşaası dolayısıyla yapılan harcamalar,

ii) Bu tesislerin inşaası için yurarıda belirtilen kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

iii) Halen mevcut olan aynı mahiyetteki tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

iv) Bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar,

kurum kazancının tesbitinde, mükelleflerce gider olarak indirilebilecektir.

Gider olarak indirilebilecek bağışın miktarı, yapılacağı yerler ve tahsis edileceği kuruluşlar, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecektir.

b) Araştırma ve Geliştirmeyi Teşvik Amacıyla Vergi Ertelemesi:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 6 numaralı bendinin son paragrafına eklenen hüküm ile kurumların işletme içi araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmaları teşvik edilmiştir. Getirilen hükümle; kurumların, yıl içinde yaptıkları araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını geçmemek üzere ilgili dönemde ödemeleri gereken yıllık kurumlar vergisinin % 20'sinin kanuni süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi üç yıl süre ile faizsiz olarak ertelenebilecektir. Ertelenen bu vergi üç yıl içinde kurumlar vergisinin ödenme taksitleri ile birlikte eşit taksitler halinde geri ödenecektir.

Ancak, maddede sözü edilen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yeni teknoloji arayışına yönelik faaliyetlerden olması gerekir. Aksi halde söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.

Bu haktan yararlanmak isteyen mükelleflerin aşağıda belirtilen hususları tevsik eden belgeleri dilekçelerine ekleyerek Bakanlığımıza başvurmaları gerekmektedir.

i) İşletme içinde kurulan araştırma ve geliştirme ünitesinin amaçları,

ii) Araştırma ve geliştirme ünitesinde çalışan personelin sayısı ve kadroları ile eğitim durumu,

iii) Araştırma ve geliştirme faaliyeti ile ilgili projeler ve bu projelerin sonuçları ile uygulanma durumu,

iv) Varsa araştırma ve geliştirme ünitesine ait Yatırım Teşvik ve Yatırmı İndirimi Belgesinin noterden onaylı bir örneği,

v) Araştırma ve geliştirme harcamalarının kalemleri (Personel giderleri, yatırım harcamaları ve işletme giderleri olarak),

vi) Araştırma alet ve teçhizat imkanları,

Bu belgelerin Bakanlığımıza ibrazından sonra; ilgili bakanlık veya kuruluşların olumlu görüşü üzerine, araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kuruluşların ödemeleri gereken vergilerinin % 20'si, ertelenecektir.

Örnek: (A) Anonim şirketinin 1986 yılı beyannamesine göre ödemesi gereken kurumlar vergisi 400 milyon liradır. Kurumun 1986 yılı içinde yaptığı bilimsel araştırma ve geliştirme harcamaları tutarı ise 72 milyon liradır.







Ödenmesi gereken kurumlar vergisi
400.000.000.-TL.
Kurumlar Vergisininin (% 20) si (400 milyon x % 20)
80.000.000.-TL.
Ertelenecek vergi tutarı
72.000.000.-TL.


(Ertelenecek tutar yıl içinde yapılan araştırma ve geliştirme harcamaları tutarını aşamayacağından)

Ertelenen Verginin Ödemeleri Şu Şekilde Yapılacaktır:











 
Milyon TL

 
Nisan

______
Temmuz

_______
Ekim

______
1987
8
8
8
1988
8
8
8
1989
8
8
8


c) Özel Finans Kurumlarınca Ödenek Kar Payları:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesinin 8 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları yanında, özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarının da gider yazılması konusuna açıklık getirilmiştir.

Bu bentte sözkonsu edilen özel finans kurumları, Bankalar Kanunu ve Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun uyarınca Bakanlar kurulu kararı ile kurulan kuruluşlardır.

d) Safi Kurum Kazancına Dahil Edilmeyecek Gelirler:

Gelir Vergisi Kanununa eklenen ve Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesi hükmü uyarınca kurumlar vergisi mükellefleri için de uygulanacak olan mükerrer 39. madde hükmüne göre;

_ İratları vergiden müstesna bulunan menkul kıymetlerin iratları,

_ Kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar payları,

_ Hazine bonosu ve Devlet tahvil faizleri,

kurumun ticari bilanço karına dahil olacak, ancak vergiye tabi mali bilanço karının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.

i) Sözü edilen "İratları vergiden müstesna olan menkul kıymetlerin iratları", 1 Ocak 1986 tarihinden önce kurumlar vergisinden istisna olarak ihraç edilmiş olan Devlet tahvil ve Hazine bonosu faizlerinden ibarettir. Kurumlar Vergisi Kanununa eklenmiş bulunan geçici 11. madde hükmüyle anılan menkul kıymet gelirleri, 1 Ocak 1986 tarihinden sonra da kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır. Gelir Vergisi kanununun mükerrer 39. maddesi hükmü açısından da sözkonusu menkul kıymet gelirleri, vergiye tabi safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir.

Öte yandan, 1 Ocak 1986 tarihinden önce, ihraç edilmiş bulunan gelir ortaklığı senetlerinin gelirleri de (İhraç kanununda belirtilen istisna süresi dikkate alınarak) Devlet tahvil ve hazine bonosu faizleri gibi safi kurum kazancı dışında tutularak vergilendirilmeyecektir.

Ancak, kurumlar vergisine tabi tutulmayan "Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri ile gelir ortaklığı senetlerinin gelirleri" dağıtılmadığı sürece vergilendirilmeyecek dağıtımı halinde ise Gelir Vergisi Kanununun geçici 23. maddesi hükmü uyarınca tevkifata tabi tutulacaktır.

ii) Safi kurum kazancına dahil edilmeyecek diğer bir gelir grubunu, kurumlardan elde edilen kurumlar vergisine tabi tutulmuş veya üzerinden vergi tevkifatı yapılmış kar payları teşkil etmektedir. Bilançolarında hisse senedi bulunan kurumların, bu hisse senetleri karşılığında elde ettikleri kar payları, mali bilanço karının tesbitinde dikkate alınmayacaktır.

Öte yandan, kurumların 1985 takvim yılı kazançlarına ilişkin olarak 1986 Nisan ayında verilecek beyannamede gösterilen kazanca, 3239 sayılı Kanunla artırılan kurumlar vergisi oranı uygulanacaktır. Buna göre, kurumların 1985 yılı kazançlarından 1986 yılında elde edilecek karlar hakkında da Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesi uyarınca işlem yapılacaktır.

iii) Devlet Tahvili ve Hazine Bonolarının İratları:

1.1.1986 tarihinden önce ihraç edilmiş devlet tahvili ve Hazine bonoları iratları ergiden müstesna menkul kıymet iradı olduğu için safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir. 1.1.1986 tarihinden sonra ihraç edilen, Devlet Tahvili ve Hazine bonolarının iratları ise; kurumlar vergisinden istisna edilmemiştir. Ancak, sözkonusu iratlar bu hüküm uyarınca safi kurum kazancına dahil edilmeyecektir. Sözkonusu menkul kıymetlerin iratları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca yapılacak stopaj nihai vergi niteliğindedir.

Devlet Tahvili ve Hazine Bonoları dışında kalan diğer tahviller (şirket tahvilleri v.b.) safi kurum kazancına dahil olup, genel rejim uyarınca vergiye tabidir. Bunlardan, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca kesilen vergi, Kurumlar Vergisi Kanununun 44. maddesi hükmü uyarınca hesaplanacak vergiden mahsup edilecektir.

c) İşveren Sendika Aidatları:

Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesine 3239 sayılı Kanunla eklenen 8 numaralı bent hükmüyle işverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatların gider olarak hasılattan indirilmesi öngörülmüştür. Ancak, ödenen aidatın bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük tutarını aşamayacaktır. Söz konusu hüküm aynı esaslar dahilinde kurumlar ergisi mükellefleri için de uygulanacaktır.

5. BEYANNAMENİN MUHTEVİYATI:

Kurumlar Vergisi Kanununun 23. maddesinde yapılan değişiklikle, Kurumlar Vergisi beyannamesinin yasal düzenlemelere paralel olarak ihtiyaç duyulan bilgileri içerecek şekilde düzenlenmesini ve mümkün olduğu ölçüde basitleştirilmesini temin amacıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na yetki verilmektedir.

6. DAR MÜKELLEFİYET:

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinde yapılan değişiklikle, dar mükellefiyete tabi kurumların tevkifata tabi kazanç ve iratları için tek bir oran (% 25) belirlenmiştir.

Dar mükellefiyete tabi kurumların aşağıda yazılı kazanç ve iratları tevkif yoluyla vergilendirilecektir.

a) Ücretler;

b) Serbest meslek kazançları;

c) Gayrimenkul sermaye iratları;

d) Menkul sermaye iratları;

c) Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devri ve temliki karşılığında alınan bedeller.

Ancak, 20.12.1985 tarih ve 85/10178 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu maddede belirtilen kazanç ve iratlardan yapılacak tevkifat oranları yeniden belirlenmiş bulunmaktadır.

Bu karara göre tevkifat oranları şöyle olacaktır.

1. Ücretlerden % 25;

2. Serbest meslek kazançlarından;

a) Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5,

b) Diğerlerinden % 15,

3. Gayrimenkul sermaye iratlarından % 20;

4. Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellefiyete tabi kurumlar vergisi mükelleflerinin, Gelir Vergisi Kanununun 30. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yazılı kazançlarından sıfır;

5. Menkul sermaye iratlarından;

a) Tahvilat faizler,

i) Devlet tahvili ve hazine bonosu faizlerinden % 3,

ii) Gelir ortaklığı senetlerinden sağlanan gelirlerden sıfır,

iii) Nama yazılı tahvil faizlerinden % 10,

iv) Hamiline yazılı tahvil faizlerinden % 10,

v) Diğerlerinden % 10

b) Mevduat faizlerinden,

i) Döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizler ile özel finans kurumlarınca dövize katılma hesaplarına ödenen kar paylarından % 1,

ii) Nama yazılı mevduat hesaplarına yürütülen faizlerden % 10,

iii) Sırdaş hesaplara yürütülen faizlerden % 10,

iv) Diğerlerinden % 10,

c) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar paylarından % 10,

d) Her nevi alacak faizlerinden,

i) Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden sıfır,

ii) Diğerlerinden % 10,

e) Gelir Vergisi Kanununu'nun 75. maddesinin 1, 2, 3, 4, 8 (tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller hariç) ve 9 numaralı bentlerinde sayılan menkul sermaye iratlarından sıfır,

f) 5. maddenin a, b, c, d ve e fıkralarında sayılanlar dışında kalan Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinde yazılı diğer menkul sermaye iratlarından % 10.

6. Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki mukabilinde alınacak bedellerden % 25.

1.1.1986 tarihinden itibaren nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen kazanç ve iratlar hakkında yukarıda belirtilen yeni tevkifat oranları uygulanacaktır. Ancak bu tebliğin yayımı tarihinde veya daha sonra yukarıda belirtilen tevkifat oranlarında değişiklik yapılması hakkında Bakanlar Kurulunca yeni bir karar alınması halinde, bu kararlara göre tevkifat yapılacağı tabiidir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinde yer alan ve yukarıda açıklanan nispetlere göre vergisi tevkif suretiyle alınan kazanç ve iratlar için 20 ve 22. maddelere göre yıllık veya özel beyanname verilmesi veya 24. madde kapsamına girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere mezkur kazanç ve iratların dahil edilmesi mükelleflerin ihtiyarındadır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesinin beşinci fıkrasının sonunda yeralan parantez içi hükmü gereğince Türkiye'de ticari faaliyette bulunmayan kurumların doğrudan yurt dışındaki merkezleri tarafından elde edilen her nevi tahvil ve hazine bonolarından elde ettikleri faizler ile gelir ortaklığı senetlerinden sağlanan gelirler için beyanname verilmeyecek veya verilecek beyannamelere bu gelirler dahil edilmeyecektir. Bu kazançlar üzerinden yapılacak tevkifat nihai vergi niteliğindedir. Bu hüküm Türkiye'de ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumlara uygulanmayacaktır. Çünkü 3239 sayılı Kanunun 24. maddesinin gerekçesinde "Yapılan düzenleme ile tam ve dar mükellefler arasındaki uygulama farklılıkları giderilmekte ve sistem basitleştirilmektedir." denilmiştir. Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesi uyarınca kurumlara da uygulanan Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. madde hükmü gereğince tam mükellefiyete tabi kurumlar, sadece Devlet tahvili ve Hazine bonoları faizlerini kurum kazançlarına dahil etmeyeceklerdir. Elde ettikleri diğer faizlerini ise; kurum kazançlarına dahil edecekler ancak beyannamelerinde gösterdikleri bu kazançlar üzerinden daha önce tevkifat suretiyle ödedikleri vergileri beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edeceklerdir. Dolayısıyla tam mükellef kurumların elde ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri dışında kalan tahvil faizleri % 46 oranında vergilenmektedir.

Türkiye'de ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumlar, tam mükellefler gibi aynı esaslara tabi olacağından bu kurumların elde ettikleri Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri için hiç bir surette beyanname verilmeyecek ve verilecek beyannamelere de bu iratlar dahil edilmeyecektir. Bunun dışında kalan tahvil faizleri için ise; tam mükellefler için uygulanan esaslar aynen bunlara da uygulanacaktır.

Diğer taraftan kurumlar vergisi mükelleflerinin 1985 takvim yılına ilişkin olup 1/1/1986 tarihinden itibaren beyanı gereken kurum kazançları % 46 nispetinde vergilendirilecektir. Bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 7 ve 8 numaralı bentlerine göre yapılacak tevkifatın kurumlar vergisi beyanname verme süresi olan Nisan 1986 ayı içinde yapılması ve müteakip ayın (Mayıs) yirminci günü akşamına kadar bağlı bulunulan vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir. Bu tarihte 20.12.1985 gün ve 85/10178 sayılı 27.2.1986 gün ve 86/10145 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları yürürlükte bulunduğundan, anılan kararnamede belirlenen tevkifat oranları uygulanacaktır.

Aynı şekilde, dara mükellefiyete tabi kurumların Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin 1 ve 2 numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarının ortağı bulunduğu kurumların 1985 yılı kazançlarından dağıtılmış bulunması halinde 24. madde hükmüne göre tevkifat yapılmayacaktır. (Kararnamede bu iratlar için tevkifat oranı sıfır olarak belirlenmiştir.)

Diğer taraftan dar mükellefiyete tabi kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 30. maddesinde belirtilen Hükümetin müsaadesiyle açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar (Türkiye'de başkaca bir işyeri veya daimi temsilcileri bulunmamak şartıyla) üzerinden yapılacak tevkifat oranı, anılan kararnamede sıfır olarak belirlenmiştir. bu durumda bu kazançlar üzerinden bir tevkifat yapılmayacağından beyanname de verilmeyecektir.

Bunun yanısıra, Türkiye'de bir işyeri açmak suretiyle ticari faaliyette bulunan dar mükellefiyete tabi kurumların, bu işyerlerinden elde ettikleri ve kurum kazancına dahil kazanç ve iratları üzerinden de Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesine göre bir tevkifat yapılmayacaktır. Ancak sözkonusu dar mükellef kurumların, bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmayan diğer kazanç ve iratları üzerinden tevkifat yapılacağı tabiidir. Bir örnek vermek gerekirse,

6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu Hükümlerine göre; belli bir sermaye getirerek Türkiye'de şube açan yabancı bankaların, anılan şubelerinin bizzat bankacılık faaliyeti çerçevesinde elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 24. maddesine göre tevkifat yapılmayacaktır. Bu kazanç ve iratlar ticari kazanca dahil edilerek vergilenecektir. Ancak, bu bankaların şube dışında elde ettikleri ve bankacılık faaliyetine dahil olmayan kazanç ve iratları üzerinden yine anılan 24. madde hükmü uyarınca tevkifat yapılacağı tabiidir.

Bu çerçevede sözkonusu yabancı bankanın, Türkiye'de ticari faaliyet gösteren diğer kurumlara telif, patent hakkı kiralaması sonucunda elde ettiği gayrimenkul sermaye iradı, hiçbir şekilde şube faaliyetleriyle ilgili olmadığından tevkifata tabi olacaktır.

7. VERGİNİN NİSPETİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesinde yapılan değişiklikle kurumlar vergisi nispeti 1.1.1986 tarihinden geçerli olmak üzere tam kurumlar için % 46 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 12. madde hükmü gereğince yeni vergi nispetinin, kurumların 1.1.1986 tarihinden sonra beyan edecekleri kazançları hakkında da uygulanması öngörülmüştür.

Özel hesap dönemine tabi kurumlardan, Kurumlar Vergisi Kanununun 21. maddesi hükmüne göre beyannamelerini 1.1.1986 tarihinden itibaren vermeleri gerekenler için de yeni nispet uygulanacaktır. diğer bir anlatımla, özel hesap dönemi 1985 eylül ayı sonunda veya daha sonraki bir tarihte kapanan kurumların, bu döneme ilişkin kazançları için kurumlar vergisi oranının % 46 olarak uygulanması gerekir.

Dar mükellefiyete tabi kurumlar, Kurumlar Vergisi Kanununun 22. maddesinde belirtilen kazançlarına ilişkin olarak 1 Ocak 1986 tarihinden önce vermeleri gereken beyannamelerinde gösterilen kazançlara da % 40 oranında kurumlar vergisi nispeti uygulayacaklardır. Diğer bir anlatımla sözkonusu kazançların (15 gün içinde özel beyanname ile beyanı gerektiğinden) 16 Aralık 1985 veya daha önceki bir tarihte elde edilmiş olması gerekir.

8. KURUMLARDA DAHİLİ TEVKİFAT:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 40. madde ile kurumlar vergisi mükellefleri dahili tevkifat kapsamına alınmıştır.

Bu madde hükmüne göre, kurumlar vergisi mükellefleri, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanununun dahili tevkifat ile ilgili hükümleri çerçevesinde dahili tevkifat yaparak vergi dairesine yatırmak zorundadırlar.

Eshamlı komandit şirketlerde şirkete ait dahili tevkifat tutarı hesaplanırken komandite ortağın kar payı oranında hesaplanan dahili tevkifat düşülecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 94. maddesinin "B" fıkrasında dahili tevkifata ilişkin hükümler düzenlenmiş bulunmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefleri bu fıkrada belirtilen esaslara göre dahili tevkifat yaparak vergi dairesine ödeyeceklerdir.

Öte yandan, Bakanlığımıza yapılan başvurulardan, 25 Mart 1986 gün ve 19058 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 30 Seri No.'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "uluslararası taşıma işleri yapan dar mükellef kurumlarda dahili tevkifat" başlığı altındaki 13 numaralı bentle ilgili olarak bazı tereddütlerin bulunduğu anlaşılmıştır. Söz konusu tebliğin anılan bendinde yer alan örnekte % 3 oranında dahili tevkifatın uygulandığı 15.000.000.- liralık hasılat, yabancı ulaştırma kurumunun Şubat 1986 ayı içinde Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılat kısmını ifade etmekte olup, kurumlar vergisi matrahını göstermemektedir. Bir başka ifadeyle örnekteki kurumun Şubat 1986 ayı içindeki hasılatının % 85'i olan 85 milyon liranın, kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesi uyarınca Türkiye dışında elde edilmiş sayılan hasılat olduğu varsayılmıştır.

9. GEÇİCİ HÜKÜMLER:

a) Gayrimenkul ve İştirak Hisselerinin Satışından Doğan Kazançlarda İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesi hükmüne göre; tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazançlarının tamamı, 1985 yılında satışından doğan kazançlarının ise % 80'i kurum sermayesine ilave edilmek şartıyla kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Anılan maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, şirketlerin aktifine dahil bulunan iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin 1985 ve 1986 yıllarında satışından doğan kazançların % 80'inin, 1987 yılında satışından doğan kazançların % 70'inin ve 1988 yılında satışından doğan kazançların ise % 60'ının kurumun sermayesine ilave edilmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançların kurumlar vergisinden müstesna tutulması öngörülmüştür. Böylece mükelleflere sözü edilen istisnadan yararlanmaları için ek üç yıllık bir süre daha tanınmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle de; anılan yıllarda istisnadan yararlanan söz konusu kazançların 5 yıl içinde herhangi bir suretle işletmeden çekilmesi veya işletmelerin tasfiyesi halinde, bu kazançların o yılın kazancı sayılarak vergiye tabi tutulması göngörülmüştür.

Maddeye eklenen bir fıkra ile de; kooperatiflerin, ortağın sahip olabileceği en fazla pay tutarı dikkate alınmaksızın söz konusu istisnadan yararlanmaları öngörülmektedir. Ancak iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin satışından doğan kazançlar sermayeye eklenmeyerek özel bir fonda gösterilecek ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayacaktır. Bu kazançlar kooperatifin sözleşmesinde yer alan amaçların gerçekleştirilmesinde kullanılacaktır. Bu şartların ihlali halinde istisna uygulanmayacak ve zamanında alınamayan vergiler cezalı tahsil edilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesinde sözü edilen gayrimenkuller, Türk Medeni Kanununun 632. maddesinde yer alan gayrimenkullerdir. Bu gayrimenkuller ile birlikte gayrimenkulün mütemmim cüzü niteliğinde olan sabit istihsal vasıtalarının da satışa konu olması halinde, satışın tamamı istisna kapsamı içinde mütalaa edilecektir. "sabit istihsal vasıtaları" satışa konu olan gayrimenkulün zeminine, duvarlarına veya tabanına rapdedilmek suretiyle bina ile birlikte bir bütün oluşturan ve binanın genel mahiyeti itibariyle sınai bir müessese haline gelmesini sağlayan makina ve benzeri aletlerdir.

Ancak; raptedilmiş olmakla beraber münferiden veya toplu olarak sökülüp satılması mümkün olan ve bu takdirde işletmenin sınai olma vasfını değiştirmeyen ve üretimi de aksatmayan makina ve benzeri aletler sabit istihsal vasıtası addolunamayacağından bunların satışından doğan kazanç dolayısıyla istisnadan yararlanılmıyacaktır.

Öte yandan, sabit istihsal vasıtalarının gayrimenkulden bağımsız olarak satılması halinde mütemmim cüzü olma vasfı kalmayacağından bunlar menkul mal satışı olarak nitelendirilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 10. maddesi uyarınca sermaye artışı yapan iştiraklerden bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin şirket aktifine kaydı dolayısıyla meydana gelen artışların, pasifte özel bir fonda tutulması gerekmektedir. Söz konusu fonun sermayeye ilave edilmesi, sermayede nakit olarak bir artış sağlamayacağından istisna uygulanmayacaktır. Bu durumda fon, sermayeye eklendiği yılın kazancı olarak vergilenecektir. Diğer taraftan bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin satışından elde edilen kazancın nakit olarak sermayeye eklenmesi halinde ise; sermayeye eklenen bu kazançlar istisnadan yararlanacaktır.

Gayrimenkullerin satışı sırasında ödenen tapu harçları, sermayeye eklenmesi gereken gayrimenkul satış kazancından indirilecektir.

İstisnanın uygulanması için aranacak bir diğer şart da, gayrimenkullerin veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın o yıl için belirlenen asgari miktarının tamamının nakit olarak satışın yapıldığı yılda sermayeye eklenmesidir. Bu miktarın altında kalan kısmı ilaveler dolayısıyla istisna uygulanmayacaktır. Ancak bazı hallerde sermaye artışı için gerekli işlemler satışın yapıldığı yılda tamamlanamayabilir. Bu durumda, satışın yapıldığı yılda sermaye artışı için şirket yönetim kurulunca ilgili Bakanlığı başvurulmuş olması yeterlidir.(*)

Öte yandan, istisnanın uygulanması ile ilgili olarak 31 Aralık 1982 gün ve 17915 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunan 26 Seri No.'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar aynen geçerlidir.

b) Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 13. maddeyle, 2362 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 3239 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ayrılmış olan ihtiyat akçeleri ve banka provizyonlarının sermayeye eklenmesi veya ortaklara dağıtılması hallerinde bu işlemlerin gerçekleştirildiği yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edilmesi, teşebbüsün tasfiyesi halinde ise tasfiye karının hesaplanmasında dikkate alınması öngörülmüştür. Böylece, sözkonusu ihtiyatlar ve provizyonlar, ticari kazanca (kurum kazancına) veya tasfiye karına eklendiği yılda, 3239 sayılı kanunla getirilen oranda vergilenecek, evvelce ödenmiş olan vergiler ise mahsup edilecektir. Şu kadar ki; bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca bu vergiden müstesna tutulmuş kazançlara isabet eden bölümünün, vergiden önceki brüt tutarları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendinin 3239 sayılı Kanunla değişik hükmüne göre vergi tevkifatına tabi tutulacağı tabiidir.

Yine aynı madde hükmü ile bu ihtiyat akçeleri ve banka provizyonları üzerinden daha önce ödenmiş bulunan kurumlar vergisi ile tevkif yoluyla ödenen gelir vergilerinin ödenecek gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilmesi esası getirilmiştir.

Bu madde kapsamına dahil bulunan karlar, kurumların bilançolarında, dağıtılmayan karlar, kanuni ihtiyatlar, fevkalade ihtiyatlar, olağanüstü yedek akçeler, ihtiyari ihtiyatlar v.b. adlar altında yer almaktadır.

Örnek 1 :

1981 yılı kazancından ayrılmış olup kurumlar vergisine tabi tutulmuş olan 1.000.000.-lira tutarındaki ihtiyat 1986 yılında ortaklara dağıtılmıştır. Kurumun yapacağı işlemler şöyle olacaktır.

Öncelikle net tutarı 1.000.000.-lira olan ihtiyat akçesinin brüt tutarı hesaplanacaktır. (1981 yılında kurumlar vergisi oranı % 50'dir.)







 
50
 
Kurumlar vergisi matrahı: 1.000.000 + 1.000.000 x
= 2.000.000 .- Lira
 
100 - 50
 

Bulunan 2.000.000.-lira, önce dağıtımın yapıldığı 1986 yılı kurumlar vergisi matrahına brüt tutar üzerinden ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 2.000.000.-lira üzerinde % 46 oranı esas alınarak 920.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 1.000.000 lira kurumlar vergisi mahsup edilecektir. Ancak, mahsup edilemeyen 80.000.-lira tutarındaki vergi hiçbir zaman mükellefe iade edilmeyecektir.

Örnek 2 :

1983 yılında vergiden istisna edilmiş 2.000.000.-lira tutarındaki yatırım indirimi fonu 1986 yılı içinde dağıtılmıştır. Üzerinden sadecc gelir vergisi tevkifatı yapılmış bir ihtiyat akçcsi oldugundan brütleştirme işlemi şöyle olacaktır. Tevkifat matrahı:







 
20
 
2.000.000 + 2.000.000 x
= 2.500.000 .- Lira
 
100 - 20
 

Bulunan 2.500.000.-lira 1986 yılı ticari kazancına dahil edilecektir. Ancak ticari kazanca dahil edilen bu ihtiyatın kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmaması gerekir. Bu ihtiyatları aynen o yıl içinde elde edilen istisna konusu kazançlar gibi işleme tabi tutulacaktır. DoIayısıyla bu ihtiyatlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi hükmüne göre % 10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Ancak bu ihtiyatlar üzerinden daha önce tevkif edilen gelir vergisi mahsup edilecektir.

Bu açıklamalara göre yapılacak işlem şöyle olacaktır. 1986 yılı Ticari kazanca eklenen 2.500.000.-lira üzerinden % 10 oranında yapılacak tevkifat tutarı (2.500.000 x % 10 =) 250.000.-lira olacaktır. Bu tutardan önceden tevkif edilen 500.000.- liranın mahsubu gerekir. Ancak hesaplanan tevkifat tutarının daha az olması nedeniyle sadece 250.000.- lira mahsup edilecektir. Mahsup edilemeyen 250.000.- liranın ise Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 13. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca mükellefe iadesi mümkün değildir. Bu miktar beyannameye dahil diğer kazançlar üzerinden ödenecek gelir veya kurumlar vergisinden de mahsup edilemeyecektir.

Öte yandan, kurumlar vergisinden istisna olup, gelir vergisi tevkifatına da tabi tutulmamış gelir unsurlarının (yurt dışı inşaat, onarım ve teknik hizmet kazançları gibi) dağıtımı halinde bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 8 numaralı bendine göre tevkifat yapılacaktır.

c) Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 11. madde hükmüne göre; 1.1.1986 tarihinden önce vergiden muaf olarak ihraç edilen menkul kıymetlerin temettü faiz ve ikramiyeleri kurumlar vergisinden istisna olması nedeniyle bunlara isabet eden giderlerin de matraha dahil edilmesi gerekir. Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 14. maddeyle sözü edilen menkul kıymetlere isabet eden giderlerin gerçek olarak tesbit edilememesi halinde bu giderlerin ne şekilde tesbit edileceği açıklanmaktadır. Maddenin uygulanmasında 24 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar doğrultusunda hareket edilecektir.

Tebliğ olunur.

(*) 32 Sıra no'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değişmiştir.

Resmi Gazete No: 18675 Resmi Gazete Tarihi: Cumartesi, 23 Şubat, 1985 Adı: UID: RI528QE2ZSASA6YV
İçerik:




 
13/7/1967 gün ve 903 sayılı "Türk Kanunu Medenisinin Birinci Kitabının İkinci Babı Üçüncü Faslının Değiştirilmesi, Bu Kanuna Bazı Madde ve Fıkralar Eklenmesi, Bazı Vakıfların Vergi Muafiyetinden Faydalandırılması Hakkında Kanun"un 4. maddesinde "Bakanlar Kurulunca gelirlerinin en az % 80'ini nevi itibariyle genel, özel ve katma bütçeli idareler bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini istihdaf etmek üzere tahsisan kurulacağı kabul edilen vakıflara, tahsis edilen miktar için, vergi muafiyeti tanınabilir" hükmü yer almaktadır.

903 sayılı Kanunun 6. maddesine dayanılarak yayınlanmış bulunan "Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzük"ün 19/3/1982 tarihli ve 8/4475 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 37. maddesine göre; Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların idare uzvu elde ettiği vakıf gelirlerini;

i) Yönetim ve idame masraflarına,

ii) İhtiyata,

iii) Vakıf malvarlığını artıracak yatırımlara, sarf ve tahsise mezundur. Ancak, bu harcamalar vakıf gelirlerinin üçte birini geçemez.

Bu şarta vergi muaflığından yararlanan vakıfların titizlikle uymaları gerekmektedir. Ancak uygulamada, vakıfların söz konusu tüzüğün yukarıda açıklanan muafiyet şartını farklı şekilde yorumladıkları. Konuya açıklık getirmek amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.

1. Vakfa Bağlı Tesislerin İşletilmesi Amacıyla Yapılan Giderler:

Vakfın amaçları arasında yer alan bir hizmeti gerçekleştirmek için kurulmuş olan bir tesisin (Hastane, müze, kütüphane gibi...) işletilmesi amacıyla yapılan giderlerin (personel giderleri, bakım ve onarım giderleri gibi). Tüzüğün 37. maddesinde belirtilen vakfın yönetim giderleri içinde sayılmaması gerekir. Çünkü bu tür harcamalar vakfın amacını gerçekleştirmek için zorunlu olarak yapması gereken giderler olup, vakfın yönetim giderleriyle bir ilgisi bulunmamaktadır.

2. Vakfa Yapılan Para Bağışları:

a) Vakfa yapılan şartsız para bağışlarının tamamının, bağışın yapıldığı yılın gelirleri arasında gösterilmesi gerekmektedir.

b) Şartlı para bağışlarında ise:

i) Vakfın amaçları arasında yer alan bir hizmetin gerçekleştirilmesi şartıyla (Örneğin, öğrenci yurdu yapımı şartıyla) yapılan bağışların, hizmetin gerçekleştirildiği yıllarda harcanması öngörülen kısmın o yılın gelirleri arasında gösterilmesi gerekir.

ii) Vakfın malvarlığına ilavesi ve gelirlerinin vakfın amaçları içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesi şartıyla yapılan para bağışlarında ise, anapara vakfın malvarlığı sayılacak, buna karşılık bu paranın getireceği gelir vakfın gelirleri arasına dahil edilecektir.

3. Şartlı Bağışların Vakıf Hesaplarında İzlenmesi:

Şartlı bağışların vakıf defterlerinde ayrı hesaplarda izlenmesi gerekmektedir. Şartlı bağışın nakit olarak yapılması halinde ise, bu paranın fon halinde yine ayrı hesaplarda gösterilmesi ve bu fonun bir Devlet Bankasına veya Türkiye Vakıflar Bankasına yatırılması zorunludur.

4. Vakfa Tahsis Edilen Malvarlığının Satışı veya Kamulaştırılması:

Vakfa tahsis edilen malvarlığının satışı veya kamulaştırılmasından elde edilen bedeller vakfın malvarlığı (sermayesi, anaparası) olduğundan, bu paraların yıllık giderlere harcanmayıp, 903 sayılı Kanunun uygulanmasını gösterir Tüzüğün 27 ve 28. maddelerindeki usule göre; yeni bir gayrimenkul alımına, gelir getirici inşaata, hisse senedi alımına, vakfa gelir temin edecek yatırımlara tahsis edilmesi gerekir. Ancak bu paraların yatırımlara sarfedilmeden önce bir Devlet Bankası veya Türkiye Vakıflar Bankasında muhafaza edilip elde edilen faizin vakfın yıllık gelirlerine dahil edilmesi zorunludur.

5. Vakfın Bütçelerinin Onaylanması:

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı gereğince hazırlanan "1985 yılı Programı" ile "1985 yılı Programının Uygulanması Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar"ın kabulüne dair 12/10/1984 tarihli ve 84/8630 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi 14 Ekim 1984 gün ve 18545 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

1985 yılı Programında "Vakıf Kuruluşları" ile ilgili olarak getirilen tedbirler arasında, "Vergi muafiyeti almış bulunan vakıfların faaliyetleri Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nca etkin bir şekilde denetlenecek; bu vakıfların yıllık bütçeleri tasdik ve tasvibe tabi olacak ve vakıfların yıllık bütçe tatbikatı dikkatle izlenecektir." hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre 903 sayılı Kanunun 4. maddesine göre Bankalar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflarca hazırlanacak yıllık bütçelerin uygulanmadan önce Bakanlığımızın, tasdik ve tasvibine sunulması gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

(*) 48 Sıra No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile yürürlükten kaldırılmıştır.

İçerik 1:




 
13/7/1967 gün ve 903 sayılı "Türk Kanunu Medenisinin Birinci Kitabının İkinci Babı Üçüncü Faslının Değiştirilmesi, Bu Kanuna Bazı Madde ve Fıkralar Eklenmesi, Bazı Vakıfların Vergi Muafiyetinden Faydalandırılması Hakkında Kanun"un 4. maddesinde "Bakanlar Kurulunca gelirlerinin en az % 80'ini nevi itibariyle genel, özel ve katma bütçeli idareler bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini istihdaf etmek üzere tahsisan kurulacağı kabul edilen vakıflara, tahsis edilen miktar için, vergi muafiyeti tanınabilir" hükmü yer almaktadır.

903 sayılı Kanunun 6. maddesine dayanılarak yayınlanmış bulunan "Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzük"ün 19/3/1982 tarihli ve 8/4475 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 37. maddesine göre; Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların idare uzvu elde ettiği vakıf gelirlerini;

i) Yönetim ve idame masraflarına,

ii) İhtiyata,

iii) Vakıf malvarlığını artıracak yatırımlara, sarf ve tahsise mezundur. Ancak, bu harcamalar vakıf gelirlerinin üçte birini geçemez.

Bu şarta vergi muaflığından yararlanan vakıfların titizlikle uymaları gerekmektedir. Ancak uygulamada, vakıfların söz konusu tüzüğün yukarıda açıklanan muafiyet şartını farklı şekilde yorumladıkları. Konuya açıklık getirmek amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.

1. Vakfa Bağlı Tesislerin İşletilmesi Amacıyla Yapılan Giderler:

Vakfın amaçları arasında yer alan bir hizmeti gerçekleştirmek için kurulmuş olan bir tesisin (Hastane, müze, kütüphane gibi...) işletilmesi amacıyla yapılan giderlerin (personel giderleri, bakım ve onarım giderleri gibi). Tüzüğün 37. maddesinde belirtilen vakfın yönetim giderleri içinde sayılmaması gerekir. Çünkü bu tür harcamalar vakfın amacını gerçekleştirmek için zorunlu olarak yapması gereken giderler olup, vakfın yönetim giderleriyle bir ilgisi bulunmamaktadır.

2. Vakfa Yapılan Para Bağışları:

a) Vakfa yapılan şartsız para bağışlarının tamamının, bağışın yapıldığı yılın gelirleri arasında gösterilmesi gerekmektedir.

b) Şartlı para bağışlarında ise:

i) Vakfın amaçları arasında yer alan bir hizmetin gerçekleştirilmesi şartıyla (Örneğin, öğrenci yurdu yapımı şartıyla) yapılan bağışların, hizmetin gerçekleştirildiği yıllarda harcanması öngörülen kısmın o yılın gelirleri arasında gösterilmesi gerekir.

ii) Vakfın malvarlığına ilavesi ve gelirlerinin vakfın amaçları içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesi şartıyla yapılan para bağışlarında ise, anapara vakfın malvarlığı sayılacak, buna karşılık bu paranın getireceği gelir vakfın gelirleri arasına dahil edilecektir.

3. Şartlı Bağışların Vakıf Hesaplarında İzlenmesi:

Şartlı bağışların vakıf defterlerinde ayrı hesaplarda izlenmesi gerekmektedir. Şartlı bağışın nakit olarak yapılması halinde ise, bu paranın fon halinde yine ayrı hesaplarda gösterilmesi ve bu fonun bir Devlet Bankasına veya Türkiye Vakıflar Bankasına yatırılması zorunludur.

4. Vakfa Tahsis Edilen Malvarlığının Satışı veya Kamulaştırılması:

Vakfa tahsis edilen malvarlığının satışı veya kamulaştırılmasından elde edilen bedeller vakfın malvarlığı (sermayesi, anaparası) olduğundan, bu paraların yıllık giderlere harcanmayıp, 903 sayılı Kanunun uygulanmasını gösterir Tüzüğün 27 ve 28. maddelerindeki usule göre; yeni bir gayrimenkul alımına, gelir getirici inşaata, hisse senedi alımına, vakfa gelir temin edecek yatırımlara tahsis edilmesi gerekir. Ancak bu paraların yatırımlara sarfedilmeden önce bir Devlet Bankası veya Türkiye Vakıflar Bankasında muhafaza edilip elde edilen faizin vakfın yıllık gelirlerine dahil edilmesi zorunludur.

5. Vakfın Bütçelerinin Onaylanması:

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı gereğince hazırlanan "1985 yılı Programı" ile "1985 yılı Programının Uygulanması Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar"ın kabulüne dair 12/10/1984 tarihli ve 84/8630 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi 14 Ekim 1984 gün ve 18545 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

1985 yılı Programında "Vakıf Kuruluşları" ile ilgili olarak getirilen tedbirler arasında, "Vergi muafiyeti almış bulunan vakıfların faaliyetleri Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nca etkin bir şekilde denetlenecek; bu vakıfların yıllık bütçeleri tasdik ve tasvibe tabi olacak ve vakıfların yıllık bütçe tatbikatı dikkatle izlenecektir." hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre 903 sayılı Kanunun 4. maddesine göre Bankalar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflarca hazırlanacak yıllık bütçelerin uygulanmadan önce Bakanlığımızın, tasdik ve tasvibine sunulması gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

(*) 48 Sıra No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile yürürlükten kaldırılmıştır.

İçerik 2:




 
13/7/1967 gün ve 903 sayılı "Türk Kanunu Medenisinin Birinci Kitabının İkinci Babı Üçüncü Faslının Değiştirilmesi, Bu Kanuna Bazı Madde ve Fıkralar Eklenmesi, Bazı Vakıfların Vergi Muafiyetinden Faydalandırılması Hakkında Kanun"un 4. maddesinde "Bakanlar Kurulunca gelirlerinin en az % 80'ini nevi itibariyle genel, özel ve katma bütçeli idareler bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini istihdaf etmek üzere tahsisan kurulacağı kabul edilen vakıflara, tahsis edilen miktar için, vergi muafiyeti tanınabilir" hükmü yer almaktadır.

903 sayılı Kanunun 6. maddesine dayanılarak yayınlanmış bulunan "Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzük"ün 19/3/1982 tarihli ve 8/4475 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 37. maddesine göre; Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların idare uzvu elde ettiği vakıf gelirlerini;

i) Yönetim ve idame masraflarına,

ii) İhtiyata,

iii) Vakıf malvarlığını artıracak yatırımlara, sarf ve tahsise mezundur. Ancak, bu harcamalar vakıf gelirlerinin üçte birini geçemez.

Bu şarta vergi muaflığından yararlanan vakıfların titizlikle uymaları gerekmektedir. Ancak uygulamada, vakıfların söz konusu tüzüğün yukarıda açıklanan muafiyet şartını farklı şekilde yorumladıkları. Konuya açıklık getirmek amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.

1. Vakfa Bağlı Tesislerin İşletilmesi Amacıyla Yapılan Giderler:

Vakfın amaçları arasında yer alan bir hizmeti gerçekleştirmek için kurulmuş olan bir tesisin (Hastane, müze, kütüphane gibi...) işletilmesi amacıyla yapılan giderlerin (personel giderleri, bakım ve onarım giderleri gibi). Tüzüğün 37. maddesinde belirtilen vakfın yönetim giderleri içinde sayılmaması gerekir. Çünkü bu tür harcamalar vakfın amacını gerçekleştirmek için zorunlu olarak yapması gereken giderler olup, vakfın yönetim giderleriyle bir ilgisi bulunmamaktadır.

2. Vakfa Yapılan Para Bağışları:

a) Vakfa yapılan şartsız para bağışlarının tamamının, bağışın yapıldığı yılın gelirleri arasında gösterilmesi gerekmektedir.

b) Şartlı para bağışlarında ise:

i) Vakfın amaçları arasında yer alan bir hizmetin gerçekleştirilmesi şartıyla (Örneğin, öğrenci yurdu yapımı şartıyla) yapılan bağışların, hizmetin gerçekleştirildiği yıllarda harcanması öngörülen kısmın o yılın gelirleri arasında gösterilmesi gerekir.

ii) Vakfın malvarlığına ilavesi ve gelirlerinin vakfın amaçları içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesi şartıyla yapılan para bağışlarında ise, anapara vakfın malvarlığı sayılacak, buna karşılık bu paranın getireceği gelir vakfın gelirleri arasına dahil edilecektir.

3. Şartlı Bağışların Vakıf Hesaplarında İzlenmesi:

Şartlı bağışların vakıf defterlerinde ayrı hesaplarda izlenmesi gerekmektedir. Şartlı bağışın nakit olarak yapılması halinde ise, bu paranın fon halinde yine ayrı hesaplarda gösterilmesi ve bu fonun bir Devlet Bankasına veya Türkiye Vakıflar Bankasına yatırılması zorunludur.

4. Vakfa Tahsis Edilen Malvarlığının Satışı veya Kamulaştırılması:

Vakfa tahsis edilen malvarlığının satışı veya kamulaştırılmasından elde edilen bedeller vakfın malvarlığı (sermayesi, anaparası) olduğundan, bu paraların yıllık giderlere harcanmayıp, 903 sayılı Kanunun uygulanmasını gösterir Tüzüğün 27 ve 28. maddelerindeki usule göre; yeni bir gayrimenkul alımına, gelir getirici inşaata, hisse senedi alımına, vakfa gelir temin edecek yatırımlara tahsis edilmesi gerekir. Ancak bu paraların yatırımlara sarfedilmeden önce bir Devlet Bankası veya Türkiye Vakıflar Bankasında muhafaza edilip elde edilen faizin vakfın yıllık gelirlerine dahil edilmesi zorunludur.

5. Vakfın Bütçelerinin Onaylanması:

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı gereğince hazırlanan "1985 yılı Programı" ile "1985 yılı Programının Uygulanması Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar"ın kabulüne dair 12/10/1984 tarihli ve 84/8630 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi 14 Ekim 1984 gün ve 18545 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

1985 yılı Programında "Vakıf Kuruluşları" ile ilgili olarak getirilen tedbirler arasında, "Vergi muafiyeti almış bulunan vakıfların faaliyetleri Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nca etkin bir şekilde denetlenecek; bu vakıfların yıllık bütçeleri tasdik ve tasvibe tabi olacak ve vakıfların yıllık bütçe tatbikatı dikkatle izlenecektir." hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre 903 sayılı Kanunun 4. maddesine göre Bankalar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflarca hazırlanacak yıllık bütçelerin uygulanmadan önce Bakanlığımızın, tasdik ve tasvibine sunulması gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

(*) 48 Sıra No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Resmi Gazete No: 24752 Resmi Gazete Tarihi: Cumartesi, 11 Mayıs, 2002 Adı: UID: RKEDO1RCVSUUGODD
İçerik:
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak indirim oranının uygulanması suretiyle hesaplanacak tutarın % 25 ' inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2002 yılı Ocak-Mart geçici vergi dönemi kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 83.3 olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 83.3 x % 25 =) % 20.8 'ini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak indirim oranının uygulanması suretiyle hesaplanacak tutarın % 25 ' inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2002 yılı Ocak-Mart geçici vergi dönemi kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 83.3 olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 83.3 x % 25 =) % 20.8 'ini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak indirim oranının uygulanması suretiyle hesaplanacak tutarın % 25 ' inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2002 yılı Ocak-Mart geçici vergi dönemi kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 83.3 olarak tespit edilmiştir.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 83.3 x % 25 =) % 20.8 'ini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 21502 Resmi Gazete Tarihi: Cumartesi, 20 Şubat, 1993 Adı: UID: RZ5EX3P7TL1V1P6E
İçerik:



 
 



Kurumlar Vergisi Kanununa 3824 sayılı Kanunla aşağıdaki mükerrer 25 inci madde hükmü eklenmiştir.

"Kurumların, kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, ödeyecekleri vergi; kurumlar vergisinden muaf veya müstesna tutulacak kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapılacak gelirleri (iştirak kazançları hariç) toplamına ve kurumlar vergisi matrahına, bu Kanunun 25 inci maddesinde yazılı oranın uygulanması suretiyle hesaplanan verginin % 50'sinden az olamaz.

Bu şekilde hesaplanan vergiden, bu Kanunun 25 inci maddesine göre hesaplanan vergi ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 8 ve 15 numaralı bentlerine göre hesaplanan tevkif suretiyle ödenecek vergiler toplamı düşülerek, kurumların ödeyecekleri asgari vergi farkı hesaplanır. Asgari vergi farkının doğması halinde, bu vergi bu Kanun hükümlerine göre beyan edilerek ödenir.

Bakanlar Kurulu bu maddede yazılı % 50 oranını, kazanç ve iratların her biri için iş ve mükellef grupları, sektörler ve faaliyet konuları, kazancın elde edildiği ülkeler ve menkul kıymetlerin türüne göre topluca veya ayrı ayrı % 100'e kadar artırmaya veya sıfıra (0) kadar indirmeye yetkilidir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tayin ve tespit edilir."

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen bu maddenin Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na verdiği yetkiye dayanılarak, yeni bir müessese olarak getirilen "asgari kurumlar vergisi"nin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda açaklanmıştır.

1. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN KAPSAMINA GİREN MÜKELLEFLER

Kurumlar Vergisi kanununa veya özel kanunlara göre kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançları bulunan kurumlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirleri bulunan kurumlar, asgari kurumlar vergisine tabidir.

Türkiye'de elde ettikleri kazançlarını kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan etmek zorunda olan dar mükellef kurumlar da asgari kurumlar vergisine tabi bulunmaktadır. Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinde yer alan ve vergisi tevkif suretiyle alınan kazanç ve iratların beyanı dar mükelleflerin ihtiyarına bırakılmıştır. Dar mükellef kurumların söz konusu kazanç ve iratlar nedeni ile beyanname vermeleri halinde, bu kurumlar da asgari kurumlar vergisine tabi olacaklardır.

Şu kadar ki Kurumlar Vergisi Kanununa göre özel kanunlarına göre kurumlar vergisinden muaf tutulmuş bulunan kurumlar, asgari kurumlar vergisine tabi olmayacaklardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanması uygun bulunup, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan uluslararası anlaşmalar dolayısıyla Türkiye'de veya yurt dışında elde ettikleri kurum kazançları Türkiye'de vergiden istisna edilen tam ve dar mükellef kurumlar, bu kazançları dolayısıyla asgari kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır.

Yabancı ülkelerde tam mükellef statüsünde olup, Türkiye'de uluslararası taşımacılık faaliyetlerinde bulunan bazı dar mükellef yabancı ulaştırma kurumlarının anılan faaliyetlerden elde ettikleri kazançları için kurumlar vergisine ve gelir vergisi tevkifat nispetleri, Bakanlar Kurulu Kararları ile sıfır olarak tespit edilmiştir. Anılan kurumların bu tür kazançları için de asgari kurumlar vergisi hesaplanmayacaktır.

2. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN HESABINDA DİKKATE ALINACAK GELİRLER

2.1 Asgari Kurumlar Vergisi Matrahını Oluşturan Unsurlar

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 inci maddesi hükmüne göre asgari kurumlar vergisinin hesabında aşağıda belirtilen unsurlar dikkate alınacaktır.

a) Kurumlar vergisi matrahı,

b) Kurumlar Vergisi Kanununa göre kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar,

c) Özel kanunlarla kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiş kurumların kazançları,

d) Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre kurum kazancından indirilen;

- Geliri vergiden müstesna bulunan menkul kıymetlerin iratları

- Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri

- Yatırım fonları katılma belgelerine ve yatırım ortaklıkları hisse senetlerine ödenen kar payları.

- Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerden sağlanan iratlar.

Kurumların ortağı bulunduğu kurumlardan ettikleri kâr payları (iştirak kazançları) Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre kurum kazancından indirilmekle birlikte, bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.

2.2. Asgari Kurumlar Vergisi Matrahını Oluşturan Unsurların Özellikleri

Bilindiği gibi, kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançların bazıları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesi kapsamına giren indirilecek gelirler, kurum kazancı "zarar" olsa dahi indirilmekte ve zarar, indirim konusu yapılan gelir kadar artmaktadır.

Bazı istisnalar ise kurum kazancının mevcut olması halinde uygulanmaktadır

2.2.1. Kurum Kazancı "Sıfır" veya "Zarar" Olsa Dahi Uygulanacak İstisnalar ve İndirimler

Bazı istisnalar ile indirimler kurum kazancının bulunup bulunmadığına bakılmaksızın indirilmektedir. Bu istisna ve indirimler şunlardır.

a) Gelir Vergisi Kanununun mükerer 39 uncu maddesine göre indirilen gelirler,

b) Yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar ile karşılıklı olmak kaydıyla Bakanlar Kurulu'nca belirlenen ülkelerde ve beirlenen iş kollarında yapılan faaliyetlerden elde edilen kazançlar (K.V.K. Madde 8/4),

c) Menkul kıymet yatırım fonları ve aynı nitelikteki yatırım ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları ile risk sermayesi ve gayrimenkul yatırım fonları veya yatırım ortaklıklarının kazançları (K.V.K. Madde 8/12),

d) Rüçhan hakkı kupon satış kazançları ile emisyon primleri (K.V.K. Madde 8/13),

e) Okul, kreş ve spor tesisleri ile yurt ve sağlık tesislerinin işletilmesinden elde edilen kazançlar (K.V.K. Madde 8/15),

f) Devlet Tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satım kazançları (K.V.K. Madde 8/17),

g) Gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satış kazançları (K.V.K. geçici madde 18 ve 8/18),

h) Vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma geliştirme amacıyla kurulan işletmelerinin kazançları (K.V.K. Madde 8/19),

ı) Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 11 inci maddesi kapsamına giren kazançlar,

j) Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamına giren kazançlar,

k) Benzer nitelikteki diğer istisna ve indirimler.

2.2.2. Kurum Kazancının Bulunması Halinde Uygulanacak İstisnalar

Bazı istisnalar ancak kurum kazancının mevcut olması halinde indirim konusu yapılmaktadır. Bu istisnalar şunlardır.

a) Kooperatiflerde dağıtılan risturnlar (K.V.K. Madde 8/2),

b) Sanayi ürünü ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/6),

c) Yaş meyve, sebze, kesme çiçek, süs bitkileri ile bunların tohum ve fideleri ve su ürünleri ihracatına ilişkin istisna kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/7),

d) Dış navlun hasılat istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/8),

e) Yatırım indirimi istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/9),

f) Turizm istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/10),

g) Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıflarının iştirak kazançları, (K.V.K. Madde 8/11),

h) Devir alınan kurumun birikmiş zararları (K.V.K. Madde 8/14),

ı) T.C. Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur, Ordu Yardımlaşma Kurumu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresine ait iştirak kazançları (K.V.K. Madde 8/16),

j) Benzer nitelikteki istisnalar.

3. BAKANLAR KURULU KARARI İLE ÜZERİNDEN ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ HESAPLANMAYACAK GELİRLER

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, Bakanlar Kurulu, % 50 olan asgari kurumlar vergisi oranını % 100'e kadar artırma veya sıfıra kadar indirme konusunda yetkili kılınmıştır.

Bakanlar Kurulu bu yetkisini, 31.12.1992 tarihli ve 21452 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22.12.1992 tarihli 92/3895 sayılı Kararı ile kullanmıştır.

Söz konusu Karar ile 1992 ve müteakip yıllarda uygulanmak üzere aşağıda yer alan istisna kazançlar ile indirim konusu gelirler için asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlenmiştir.

1. Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin:

a) 2 numaralı bendinde yer alan risturnlar,

b) 3 numaralı bendinde yer alan dar mükellefiyete tabi kurumların yurt dışında elde ettikleri kazançlar,

c) 4 numaralı bendinde yer alan yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar,

d) 6 numaralı bendinde yer alan sanayi ürünleri ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar,

e) 7 numaralı bendinde yer alan tarım ve su ürünleri ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar,

f) 8 numaralı bendinde yer alan dış navlun istisnası kapsamına giren kazançlar,

g) 9 numaralı bendinde yer alan yatırım indirimi kapsamına giren kazançlar,

h) 10 numaralı bendinde yer alan turizm istisnası kapsamına giren kazançlar,

ı) 12 numaralı bendinde yer alan kazançlar,

j) 13 numaralı bendinde yer alan rüçhan hakkı kuponlarının satışından elde edilen kazançlar ile emisyon primleri,

k) 14 numaralı bendinde yer alan devralınan kurum zararları,

l) 15 numaralı bendinde yer alan okul, kreş ve spor tesisleri ile yurt ve sağlık tesislerinden sağlanan kazançlar,

m) 19 numaralı bendinde yer alan, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma-geliştirme amacıyla kurdukları iktisadi işletmelerinin kazançları.

2. Kurumlar Vergisi Kanununun;

a) Mükerrer 8 inci maddesinde yer alan finansman fonu,

b) Geçici 11 inci maddesi kapsamına giren kazançlar,

c) Geçici 18 inci maddesinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından sağlanan kazançlar,

d) Geçici 20 nci maddesinde yer alan kazançlar.

3. Bankaların 3332 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (a) fıkrasında belirtilen faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar.

4. Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesinin 4 numaralı bendinde yer alan gelirler."

Buna göre, yukarıda belirtilen istisna kazançlar ile indirim konusu gelirler, asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacaktır.

4. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN VE VERGİ FARKININ HESAPLANMASI

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 nci maddesine göre asgari kurumlar vergisinin matrahı, Tebliğin yukarıdaki (2.1) numaralı bölümünün (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen istisna kazançlar ve indirim konusu gelirler ile kurumlar vergisi matrahı toplamından oluşacaktır. Bu tutara, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde yazılı vergi oranı uygulanacak ve bu suretle hesaplanan tutarın % 50'si asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Bu çerçevede hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, ilgili yıla ait kurumlar vergisi ile üzerinden asgari kurumlar vergisi hesaplanan istisna ve indirim konusu gelirlere isabet eden ve tevfik suretiyle ödenmiş veya ödenecek vergiler toplamı düşülerek vergi farkı bulunacaktır.

Asgari kurumlar vergisi, kurumlar vergisi ile birlikte beyan edilecektir. İndirim ve istisnalar üzerinden hesaplanan gelir vergisi tevkifatı ise kurumlar vergisi beyanname verme süresi içinde yapılmakta ve ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilip süresinde ödenmektedir. Bu nedenle, indirim ve istisnalar üzerinden yapılan tevkifat, vergi farkının hesabında, beyan edilmiş ve ödenmiş gibi dikkate alınacaktır. Ancak, bu tevkifatın beyan edilmemesi veya ödenmemesi halinde, gerekli tarhiyat ve takibat işlemlerinin yapılacağı tabiidir.

Yukarıdaki açıklamalara göre, asgari kurumlar vergisinin ve vergi farkının hesabı, kurumun ilgili dönem kazancının bulunması veya zararlı olması durumuna göre değişmektedir.

4.1. Kurum Kazancının (ticari bilanço kârının) Bulunması ve İndirimler Sonucu Kurumlar Vergisi Matrahı Teşekkül Etmesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi ve Vergi Farkı

Kurumun, kurum kazancının bulunması halinde, kurum kazancına varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre yapılacak indirimler ve kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile varsa geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilenlerin dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşır. Hesaplanan asgari kurumlar vergisi matrahına Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde yer alan kurumlar vergisi oranı uygulanacak, bu tutarın % 50'si asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Öte yandan vergi farkı, hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, ilgili yıla ait kurumlar vergisi ile üzerinden asgarî kurumlar vergisi hesaplanan istisna ve indirim konusu yapılan gelirlere ilişkin olarak ödenen veya ödenecek gelir vergisi tevkifat tutarı düşülerek bulunacaktır. Sıfır nispette asgari kurumlar vergisine tabi istisna ve indirim konusu kazançlar için daha önce tevkif suretiyle ödenen veya bundan böyle ödenecek olan gelir vergisinin asgari kurumlar vergisinden indirilemeyeceği tabiidir.

ÖRNEK:

(A) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup, 1993 yılı Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan alınan 175 milyon lira kâr payı ile 12 Şubat 1992 tarihinden sonra ihraç edilmiş olan Hazine bonosundan sağlamış olduğu 300 milyon lira faiz geliri bulunmaktadır.

Bu kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.













































Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
1992 yılı kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .............................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre indirilen 
gelirler ..................................................................................
(-) 475.000.000.-TL.
_ Başka bir kurumdan alınan kâr payı (İştirak kazancı) ............
175.000.000.-TL.
_ Hazine bonosu faizi ...........................................................
+ 300.000.000.-TL
 
475.000.000.-TL
Kurumlar vergisi matrahı .........................................................
25.000.000.-TL.
İlaveler ...............................................................................
+ 300.000.000 TL
Cari yıla ait Hazine bonosu faizi ..............................................
300.000.000.-TL
Asgari kurumlar vergisi matrahı ............................................... 
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .........................................

(325.000.000X%46X%50=)
74.750.000.-TL
Vergi Farkının Hesabı: 
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .........................................
74.750.000.-TL
Kurumlar vergisi ile istisna ve indirimler üzerinden hesaplanan gelir 
vergisi tevkifat toplamı ............................................................
- 56.500.000.-TL
_ Kurumlar vergisi  
(25.000.000 X %46=) .............................................................   11.500.000.-TL
_ Gelir vergisi tevkifat toplamı ................................................+ 45.000.000.-TL.
(300.000.000X%15=)    56.500.000.-TL
Vergi farkı .............................................................................
18.250.000.-TL


Yukarıda hesaplandığı gibi kurum, 1992 yılı beyanına göre 11.500.000 TL. kurumlar vergisi ve 45.000.000 TL. gelir vergisi tevkifatına ilave olarak 18.250.000 TL asgari kurumlar vergisi farkını da ödeyecektir.

4.2. Kurum Kazancının (Ticari bilanço kârı) Bulunması ve İndirimler Sonucu Kurumlar Vergisi Matrahının Teşekkül Etmemesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi ve Vergi Farkı

Ticari bilanço kârının bulunması, ancak indirimler nedeniyle kurumlar vergisi matrahının teşekkül etmemesi halinde, Ticari bilanço kârına varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bu suretle bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre yapılacak indirimler ve kurumlar vergisinden müstesna kazançlar ile geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilenlerin dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşılır.

ÖRNEK:

(B) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 600 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan alınan 160 milyon lira kar payı da vardır. Şirketin indirim konusu yapılabileceği 1 Milyar lira tutarında Devlet tahvili faizi bulunmaktadır.

Bu durumda, anılan şirketin 1992 yılı asgari kurumlar vergisi ile vergi farkının hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.























Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .................................................
600.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen gelirler 
toplamı .........................................................................................
- 1.160.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı ..........................................................................     160.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi .......................................................................+ 1.000.000.000.-TL
   1.160.000.000.-TL
Kalan (devreden zarar) ...................................................................
(-) 560.000.000.-TL.
İlaveler ..........................................................................................
+ 1.000.000.00.-TL
_ Cari yılda indirilen Devlet tahvil faizi .............................................
1.000.000.000.-TL


4.3. Faaliyet Sonucunun Zararlı Olması ve Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Zarar Beyan Edilmesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumun faaliyet sonucunun zararlı olması ve bu zarara kanunen kabul edilmeyen giderlerin ilavesinden sonra yine kazanç doğmaması halinde, asgari kurumlar vergisi hesaplanmayacaktır.

Bilindiği üzere, kurumun ilgili yıl faaliyeti zararla sonuçlanmış olsa dahi, bu Tebliğin (2.2.1.) numaralı bölümünde belirtilen indirim ve istisnalar yine de uygulanmaktadır. Böylece, müteakip yıla devredilecek cari yıl zararı, kurumun ticari faaliyetinden doğan zarar tutarı ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine göre yapılan zorunlu indirimlerin toplam tutarından oluşmaktadır.

Bu durumda, kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında fiilen indirim konusu yapılamayan istisna ve indirimler, geçmiş yıl zararı olarak müteakip yılı devredilecektir. Devredilen bu zarar içinde yer alan istisna ve indirimler toplamı, fiilen kurum kazancından indirildiği yıllarda, asgari kurumlar vergisi matrahına dahil edilecektir.

ÖRNEK:

(C) Anonim şirketi 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında verdiği kurumlar vergisi beyannamesinde 300 milyon lira zarar beyan etmiştir. Bu kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre beyannamede indirim konusu yaptığı, 12 Şubat 1992 tarihinden önce ihraç edilmiş Hazine bonosundan elde ettiği 180 milyon lira faiz geliri bulunmaktadır.

Bu durumda, kurumun 1992 yılı asgari kurumlar vergisinin hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.



















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .................................................
(-) 300.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre indirilen 
Hazine bonosu faizi .......................................................................
(-) 180.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) ...................................................................
(-) 480.000.000.-TL.
İlaveler .........................................................................................
+ 180.000.000 TL.
_ Cari yılda indirilen Hazine bonosu faizi ........................................180.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .......................................................
(-) 300.000.000.-TL.


Yukarıda hesaplandığı gibi, bu Kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yaptığı Hazine bonosu faiz geliri bulunmasına rağmen, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle 1992 yılına ait asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Öte yandan kurum, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle fiilen indiremediği ve müteakip yıla devrettiği 480 milyon lira zarar tutarı içerisinde yer alan 180 milyon liralık Hazine bonosu faizini, fiilen indirebildiği yıldaki asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alacaktır.

4.4. Kurumların Bakanlar Kurulu Kararı ile Sıfır Oranda Asgari Kurumlar Vergisine Tabi Kazançlarının Bulunması Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi

Tebliğin (3) üncü bölümünde de belirtildiği üzere, asgari kurumlar vergisi oranı Bakanlar Kurulunca sıfır oranda belirlenen istisna kazançlar ile indirim konusu gelirlerden, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2) numaralı bölümlerinde yer alanlar, asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacaktır. Kurumların, asgari kurumlar vergisinin konusuna giren ve Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilen kazançlarının yanı sıra başkaca istisna kazanç ve indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, asgari kurumlar vergisi matrahı, sıfır orana tabi olanların dışında kalan diğer istisna kazanç ve indirim konusu gelirler ile kurumlar vergisi matrahı toplamından oluşacaktır.

Diğer taraftan, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilen istisna ve indirim konusu kazançlar, asgari kurumlar vergisi matrahına dahil edilmediğinden, bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkif suretiyle ödenen vergiler, vergi farkının hesaplanmasında hiçbir şekilde asgari kurumlar vergisinden mahsup edilmeycektir.

4.5. Geçmiş Yıl Zararlarının Asgari Kurumlar Vergisi Karşısındaki Durumu

Kurumların, geçmiş yıl zararları; normal ticari faaliyetlerinden, bu Tebliğin (2.2.1.) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimlerden veya her iki kaynaktan oluşabilir. Geçmiş yıl zararının oluşumuna göre, asgari kurumlar vergisinin hesabı aşağdaki şekilde olacaktır.

4.5.1. Geçmiş Yıl Zararlarının Ticari Faaliyet Sonucu Doğması

Kurumun geçmiş yıl zararı sadece ticari faaliyet sonucunda oluşmuşsa, asgari kurumlar vergisinin hesabında, ticari bilanço kazancına varsa kanunen kabul edilmeyen giderler ilave edilir. Bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre yapılacak indirimler ile kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ve ticari faaliyetten doğan geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi olanların dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşılır.

4.5.2. Geçmiş Yıl Zararlarının İndirim ve İstisnalardan Oluşması Halinde Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurum geçmiş yıl zararı, sadece bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimlerden oluşmuşsa, dönem kazancına, varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bu suretle bulunan tutardan bu Tebliğin (2.1) numaralı bölümünde belirtilen indirim ve istisnalar ile geçmiş yıl zararları indirilir. Bu indirimlerden sonra, Tebliğin (4.5.3) numaralı bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde gerekli ilaveler yapılarak asgari kurumlar vergisi hesaplanır.

Ancak geçmiş yıl zararları içerisinde, 1991 ve daha önceki yıllara ait kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesi kapsamındaki indirilen gelirlerin bulunması halinde, bu tutarların tamamı kurum kazancından indirilecek, ancak asgari kurumlar vergisinin hesabında ilaveler arasında gösterilmeyecektir. Bu tutarlara isabet eden gelir vergisi tevkifatı ise hiçbir şekilde vergi farkının hesaplanmasında mahsup olarak dikkate alınmayacaktır.

4.5.3. Geçmiş Yıl Zararlarının Ticari Faaliyetten Doğan Zararla Birlikte İstisna ve İndirimlerden Kaynaklanması Halinde Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurumun geçmiş yıl zararları, ticari faaliyetten doğan zarar ile bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde belirtilen istisna ve indirimlerin uygulanması sonucu doğan zararlar toplamından oluşabilir.

Bu durumda olan kurumlar geçmiş yıl zararlarını, ticari faaliyet sonucu doğan zararlar ve bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alan indirim ve istisnalardan kaynaklanan zararlar şeklinde ayrıma tabi tutacaklardır. Ayrıca söz konusu istisna ve indirimlerin de sıfır oranda ve normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi olanlar şeklinde ayrıma tabi tutulması gerekmektedir.

Asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında 5 yıllık zarar mahsup süresi dikkate alınarak indirilecek zararlar, sırasıyla;

_ Ticari faaliyetten doğan zararlar,

_ Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi tutulan istisna ve indirim konusu kazançlardan doğan zararlar,

_ Dİğer unsurlardan doğan zararlar,

şeklinde indirim konusu yapılacaktır.

Kurumlar, ticari bilanço kârından aşağıdaki indirim ve ilaveleri yaparak asgari kurumlar vergisi matrahını hesaplayacaklardır.

İndirimler

1. İştirak kazançları,

2. Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlardan sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi olan istisna ve indirimler.

3. Normal oranda agsari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlar,

4. Geçmiş yıl zararları,

5. Bu Tebliğin (2.2.2) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimler.

İlaveler

1. Normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlar.

2. Normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.2) numaralı bölümünde yer alanlar.

ÖRNEK: 1

(D) Anonim Şirketi 1992 yılı ticari faaliyet sonucu ile ilgili olarak 1993 Nisan ayında 300 milyon lira zarar beyan etmiştir. Şirketin bu yıla ilişkin olarak indirim konusu yapabileceği 600 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır.

Bu kurumun, asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabı aşağıdaki şekilde olacaktır.



















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Ticari bilanço kârı (zarar) ..................................................................
(-) 300.000.000.-TL.
İndirimler ......................................................................................
- 600.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi ..............................................................................
600.000.000.-TL.
kalan (devreden zarar) ......................................................................
(-) 900.000.000.-TL.
İlaveler .........................................................................................
+ 600.000.000 TL.
_ Devlet tahvil faizi .........................................................................
600.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .........................................................
(-) 300.000.000.-TL.


Yukarıda hesaplandığı gibi, bu kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapacağı Devlet tahvil faizi bulunmasına rağmen, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle 1992 yılına ait asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Kurumun zararlı olması nedeniyle kurumlar vergisi matrahının hesabında fiilen indiremediği ve müteakip yıla devrettiği zarar tutarı içerisinde yer alan 600 milyon liralık Devlet tahvili faizi ile buna isabet eden 60 milyon liralık gelir vergisi tevkifatı tutarı, 1992 yılı kazancı ile ilgili olarak beyan edilip ödenmiş olmasına rağmen müteakip yıllarda asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabında dikkate alınacaktır.

Kurumun 1993 Yılındaki Durumu

Zararlı olması nedeniyle 1992 yılında 600 milyon lira Devlet tahvil faizini cari yıl zararı olarak müeakip yıla devreden kurumun, 1993 yılı faaliyet sonucu aşağıdaki gibidir.

Kurumun, 1993 yılı kurum kazancı 650 milyon liradır. 200 milyon lira Devlet tahvili faizi bulunmaktadır. Kurum bu faiz geliri üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 15 numaralı bendine göre (200.000.000 X %10=) 20.000.000 lira gelir vergisi tevkifatı hesaplanmıştır.

Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, anılan Kurumun, asgari kurumlar vergisi ve asgari vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı:

Bu kurumun 1992 yılından gelen ticari faaliyetten 300 milyon lira, Devlet tahvil faizi indiriminden 600 milyon lira olmak üzere toplam 900 milyon liralık geçmiş yıl zararı bulunmaktadır. Kurum, 1993 yılına ait 650 milyon lira ticari bilanço kârından, öncelikle cari yıla ait 200 milyon liralık Devlet tahvil faizini indirim konusu yapacaktır. Daha sonra 1992 yılından devreden 900 milyon liralık geçmiş yıl zararının 450 milyon liralık kısmını indirim konusu yapabilecektir. Böylece bu kurumun kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır. Bu durumda kurum, cari yılda kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında mahsup edemediği 450 milyon liralık geçmiş yıl zararına aşağıda belirtilen ilaveleri yapmak suretiyle asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşacaktır.







































Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ..................................................
650.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi ............................................................................
- 200.000.000.-TL.
Kalan ............................................................................................
450.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ............................................................................
- 900.000.000.-TL.
_ Ticari Zarar ................................................................................   300.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 600.000.000.-TL.
    900.000.000.-TL.
Kalan (Mahsup edilemeyen geçmiş yıl zararı) ...................................
(-) 450.000.000.-TL.
İlaveler ........................................................................................
+ 800.000.000.-TL.
_ Cari yılda indirilen 
Devlet tahvil faizi ............................................................................     200.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde yer  
alan Devlet tahvil faizi .....................................................................(+) 600.000.000.-TL.
      800.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .......................................................
(-) 350.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .................................................
80.500.000.-TL.
(350.000.000 X % 46 X 50) 



Yukarıda hesaplandığı gibi, ticari faaliyetten doğan 300 milyon liralık geçmiş yıl zararı ile Devlet tahvil faizi indiriminden doğan 150 milyon liralık zarar mahsup edilmiştir. Bu durumda, müteakip yıla devreden 450 milyon liralık zararın tamamı Devlet tahvil faizinden kaynaklanmaktadır.



























Asgari kurumlar vergisi ......................................................................
80.500.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı ...............................................
- 35.000.000.-TL.
_ Kurumlar Vergisi 
_ Cari yılda indirilen Devlet tahvil 
     faizine isabet eden gelir vergisi 
     tevkifatı .....................................................................200.000.000.-TL.
(200.000.000 X %10) 
_ 1992 yılında zarara dönüşen  
Devlet tahvil faizinin 1993 yılında 
indiriebilen kısmına isabet 
eden gelir vergisi tevkifatı .................................................+ 15.000.000.-TL.
(150.000.000 X %10=)    35.000.000.-TL.
Vergi farkı ......................................................................................
45.500.000.-TL.


ÖRNEK: 2

(E) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan aldığı 125 milyon lira kâr payı, indirim konusu yapabileceği 75 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 150 milyon lira yurt dışı inşaat kazancı bulunmaktadır.

Öte yandan kurumun 1991 yılından devreden zararı 450 milyon lira olup, bu zararın, 100 milyon lirası ticari faaliyetten, 200 milyon lirası yurt dışı inşaat kazancına ilişkin istisnanın uygulanmasından ve 150 milyon lirası da Devlet tahvil faizi indiriminden kaynaklanmaktadır.

Bu durumda, anılan kurulan asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurum, 1992 yılı ticari bilanço karından öncelikle Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesi gereğince cari yıla ait 125 milyon lira iştirak kazancı ile 75 milyon lira Devlet tahvil faizini indirecektir. Daha sonra kurumlar vergisinden müstesna tutulan 150 milyon liralık yurt dışı inşaat kazancını düşecektir. Bu indirimler sonucu kalan tutar 150 milyon lira olduğundan, 1991 yılından devreden 450 milyon lira zararın 150 milyon lirasını mahsup edebilecektir. Böylece kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Bu durumda kurum, cari yılda kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında mahsup edemediği 300 milyon liralık geçmiş yıl zararına aşağıda belirtilen ilaveleri yapmak suretiyle asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşacaktır.

































Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ..................................................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. mad. göre indirilen 
indirilen kazanç tutarı .....................................................................
- 200.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı ...........................................................................   125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 75.000.000.-TL.
    200.000.000.-TL.
Kalan tutar ....................................................................................
300.000.000.-TL.
Yurt dışı inşaat kazancı istisnası .....................................................
- 150.000.000.-TL.
Kalan ............................................................................................
150.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ............................................................................
- 450.000.000.-TL.
Kalan (Geçmiş yıl zararının mahsup edilemeyen tutarı) ......................
(-) 300.000.000.-TL.
İlaveler ........................................................................................
- 75.000.000.-TL.
_ Cari yılda indirilen Devlet 
     tahvil faizi .................................................................................75.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ........................................................
(-) 225.000.000.-TL.


Yukarıda görüldüğü üzere, 1991 yılından devreden zarar içinde yer alan Devlet tahvil faizi, asgari kurumlar vergisine tabi tutulmadığından, ilaveler arasında yer almamıştır. Ayrıca, yapılan hesaplamada asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmadığından, asgari kurumlar vergisi hesaplanmamıştır.

Kurumun 1993 Yılındaki Durumu:

1991 yılından 300 milyon lira zarar devreden kurumun, 1993 yılı kurum kazancı 600 milyon liradır. Bu kazanç içinde 150 milyon liralık yurt dışı inşaat kazancı bulunmaktadır. Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Bu kurumun, asgari kurumlar vergisi matrahını hesaplamak için öncelikle geçmiş yıl zararlarının hangi kaynaklardan oluştuğunun ayırımının yapılması gerekmektedir.

Örnekteki (E) kurumunun asgari kurumlar vergisi matrahının hesaplanması açısından 1991 yılından devren gelen 300 milyon liralık zararı, yukarıda hesaplandığı gibi aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.







_ 1991 yılı yurt dışı inşaat kazançları istisnasından ...................
150.000.000.-TL.
_ 1991 yılından gelen Devlet tahvil faizi ....................................
+ 150.000.000.-TL.
_ 1991 yılından devreden zarar toplamı.....................................
300.000.000.-TL.


Bu verilerden hareketle, kurumun asgari kurumlar vergisi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.





















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .....................................................
600.000.000.-TL.
İndirimler .......................................................................................
- 150.000.000.-TL.
_ Cari yıla ait yurt dışı 
     inşaat kazancı.............................................................................150.000.000.-TL.
Kalan tutar .......................................................................................
450.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı (1991 yılından) ........................................................
- 300.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı....................................................................
+ 150.000.000.-TL.
İlaveler ..........................................................................................
Asgari kurumlar vergisi matrahı..........................................................
150.000.000.-TL.


Kurumun 1991 yılından devreden zararı içinde yer alan Devlet tahvil faizi, yukarıda görüldüğü üzere asgari kurumlar vergisinin hesabında indirimler arasında yer almasına rağmen, ilave olarak dikkate alınmamıştır.

















Vergi Farkının Hesabı 
Asgari kurumlar vergisi .....................................................................
34.500.000.-TL.
(150.000.000 X %46 X %50=) 
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı...............................................
- 69.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi...........................................................................+ 69.000.000.-TL.
_ Gelir vergisi tevkifatı..................................................................... 
    69.000.000.-TL.
Vergi farkı .......................................................................................
Yok


ÖRNEK: 3

(F) Limited şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 yılı Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 800 milyon liradır. Bu kazanç içinde 200 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır. Ayrıca, adı geçen kurum % 30 yatırım indirimi uygulanan bu yörede 2.500 milyon liralık teşvik belgeli yatırım yapmıştır. Bu verilere göre kurumlar vergisi çıkmayan bu kurumun, istisna ve indirimler nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 8 ve 15 numaralı bentlerine göre hesapladığı gelir vergisi tevkifatı tutarı (800.000.000 X % 10=) 80.000.000 liradır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.











































Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
800.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen Devlet tahvil faizi 
...............................................................................................................- 200.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
600.000.000.-TL.
Yatırım indirimi istisnası ............................................................................
- 600.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı ...........................................................................
Yok
İlaveler ....................................................................................................
+ 200.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanunun Mük. 
39 uncu maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ................................................................
200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................

(200.000.000 x % 46 X % 50)
46.000.000.-TL.
Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ...........................................................................
46.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı ...........................................
- 200.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi ................................................................................. 
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 20.000.000.-TL.
(200.000.000 X %10=)   20.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
26.000.000.-TL.


Yukarıda yapılan hesaplamadan da anlaşılacağı üzere Bakanlar Kurulu Kararı ile yatırım indirimi için, asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edildiğinden, bu kurumun asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında yatırım indirimi ve asgari vergi farkının hesabında da buna isabet eden gelir vergisi tevkifatı dikkate alınmamıştır.

ÖRNEK: 4

(G) Anonim şirketinin 1993 yılına ilişkin olarak beyan ettiği kurum kazancı 150 milyon liradır. Bu kazanç içinde 20 milyon lira iştirak kazancı, 120 milyon lira Devlet tahvili alım satım kazancı ile 30 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır. Kurumun, 1992 yılından devreden geçmiş yıl zararı 230 milyon lira olup, bu zararın 50 milyon lirası normal ticari faaliyetten, 125 milyon lirası yurt dışı müteahhitlik kazancı istisnası uygulanmasından, 55 milyon lirası ise Devlet tahvil faizinden kaynaklanmaktadır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.



























































1993 Yılı Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
150.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu maddesine 
göre indirilen; ...........................................................................................
- 50.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı .....................................................................................   20.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ..................................................................................- 30.000.000.-TL.
    50.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
100.000.000.-TL.
Devlet tahvili alım satım kazancına ilişkin istisna tutarı ................................
- 120.000.000.-TL.
Kalan (Cari yıl zararı) ...............................................................................
(-) 20.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı .....................................................................................
- 230.000.000.-TL.
_ Ticari faaliyet zararı .............................................................................50.000.000.-TL.
_ Yurt dışı müteahhitlik  
kazancı istisnası .....................................................................................125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi..................................................................................+ 55.000.000.-TL.
 230.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) .............................................................................
(-) 250.000.000.-TL.
İlaveler: ..................................................................................................
+ 205.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun  
Mük. 30 uncu maddesine 
göre indirilen cari yıla ait 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................+ 30.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı .................................................................................................120.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 55.000.000.-TL.
 205.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ................................................................
(-) 45.000.000.-TL.


Kurumun, asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmadığından, asgari kurumlar vergisi de söz konusu olmayacaktır.

Kurumun, 1993 yılından devreden 250 milyon liralık geçmiş yıl zararı aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.











_ 1992 yılı ticari faaliyet zararı ................................................
50.000.000.-TL.
_ 1992 yılı yurt dışı müteahhitlik kazanç istisnasından ..............
125.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil faizinden .............................................
55.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil alım satım kazancından .......................
+ 20.000.000.-TL.
_ 1992 yılı ve 1993 yıllarından devreden zarar toplamı ...............
250.000.000.-TL.


Kurumun 1994 Yılındaki Durumu

Kurumun, 1994 yılında kurumlar vergisi beyannamesinde beyan ettiği ticari kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde 50 milyon lira iştirak kazancı, 125 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 175 milyon lira yurt dışı müteahhitlik kazancı bulunmaktadır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi olacaktır.



































































1994 Yılı Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu maddesine göre indirilen 
kazanç tutarı ...........................................................................................
-175.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı .....................................................................................   50.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ..................................................................................- 125.000.000.-TL.
    175.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
325.000.000.-TL.
Cari yıla ait Yurt dışı müteahhitlik kazancı ..................................................
- 175.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
150.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ......................................................................................
- 250.000.000.-TL.
_ Ticari faaliyet zararı .............................................................................   50.000.000.-TL.
_ Yurt dışı inşaat kazancı  
istisnası ................................................................................................. 125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi .................................................................................    55.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı ..................................................................................................+ 20.000.000.-TL.
  250.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) .............................................................................
(-) 100.000.000.-TL.
İlaveler: ................................................................................................
+ 200.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun  
Mük. 30 uncu maddesine 
göre indirilen cari yıl 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................+ 125.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvil faizi ........................................................................   55.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvili alım + 20.000.000.-TL.
satım kazancı ........................................................................................ 200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ...............................................................
(+) 100.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi ..........................................................
23.000.000.-TL.
(100.000.000 X %46 X %50) 



Hesaplanan asgari kurumlar vergisi matrahı, cari yılda indirim konusu yapılan 125 milyon liralık Devlet tahvil faizinin 100 milyon liralık kısmına tekabül etmektedir.















1994 Yılı Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................
23.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı .....................................................
- 10.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi .................................................................................          -
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 10.000.000.-TL.
(100.000.000 X %10=)   10.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
13.000.000.-TL.


Kurumun devreden 100 milyon liralık geçmiş yıl zararı aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.









_ 1992 yılı yurt dışı müteahhitlik kazanç istisnasından .................
25.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil faizi indiriminden ....................................
55.000.000.-TL.
_ 1993 yılı Devlet tahvil faizi indiriminden ....................................
+ 20.000.000.-TL.
_ 1992 yılı ve 1993 yıllarından devreden zarar toplamı ..................
100.000.000.-TL.


Kurumun 1995 Yılındaki Durumu:

Kurumun, 1995 yılına ilişkin olarak beyan ettiği kurum kazancı 700 milyon liradır. Bu kazanç içinde 100 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 200 milyon lira yurt dışı müteahhitlik kazancı bulunmaktadır.

Buna göre kurumun, 1995 yılına ilişkin olarak asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki şekilde hesaplancaktır.























































1995 Yılı Asgari Kurumlar Vergisi Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
700.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu mad. göre  
indirilen cari yılına ait Devlet tahvil faizi .......................................................
-100.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
600.000.000.-TL.
Yurt dışı müteahhitlik kazancı istisnası ......................................................
- 200.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
400.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararları ..................................................................................
- 100.000.000.-TL.
_ Yurt dışı inşaat kazancı  
istisnası ..................................................................................................- 25.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faiz indirimi .......................................................................   55.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı istisnası .....................................................................................+ 20.000.000.-TL.
  100.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı ...........................................................................
300.000.000.-TL.
İlaveler: ...................................................................................................
+ 175.000.000.-TL.
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39 uncu  
maddesine göre indirilen cari yıla ait Devlet tahvil faizi .................................
100.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararları içinde yer alan asgari  
kurumlar vergisine tabi istisna ve indirimler;  
_ Devlet tahvil faizi .................................................................................. - 50.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım kazancı ............................................................+ 20.000.000.-TL.
 175.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .................................................................
(+) 475.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi ...........................................................
109.250.000.-TL.
(475.000.000 X %46 X %50) 

















1995 Yılı Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................
- 109.250.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı .....................................................
- 155.200.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi .................................................................................   138.000.000.-TL.
(300.000.000 X %46=) 
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 175.000.000.-TL.
(175.000.000 X %10=)   155.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
Yok


Yukarıdaki örneklerde yer verilmemiş olmasına rağmen aynı yıl içideki kurum gelirleri arasında Hazine bonosu ve Devlet tahvili faizi birlikte bulunabilir. Bu durumda, asgari kurumlar vergisinin hesabında öncelikle hazine bonosu faizleri dikkate alınacaktır.

Kurumun gelirleri arasında, söz konusu menkul kıymetlerin alım satım kazancının birlikte bulunması halinde de yine aynı sıraya uyulacaktır.

5. VERGİ FARKININ BEYANI VE ÖDENMESİ:

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde hesaplanan vergi farkı, kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili sütununa aktarılacaktır. Sonuçta, kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi matrahı üzerinden hesaplanan "kurumlar vergisi" ile "vergi farkı" toplamından, gerekli vergi mahsuplarının yapılmasından sonra kurumun ödeyeceği veya kendisine iadesi gereken kurumlar vergisi bulunacaktır. Kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilen vergi farkı, kurumlar Vergisi taksit süreleri içinde ödenecektir.

6. DİĞER HUSUSLAR

6.1. Asgari Kurumlar Vergisine Tabi Kurumlarda Geçici Vergi

Asgari kurumlar vergisi uygulaması dolayısıyla ödenecek vergi farkı üzerinden geçici vergi hesaplanmayacaktır.

6.2 Halka Açık Şirketlerde Asgari Kurumlar Vergisi

Halka açık şirketlerde, kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapılacak gelirler (iştirak kazancı hariç) toplamına ve kurumlar vergisi matrahına, bu şirketlerde halka açılma derecesine göre uygulanan düşük oranlı kurumlar vergisi oranının uygulanması suretiyle hesaplanan verginin % 50'si, asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Öte yandan yukarıdaki bölümlerde açıklanan diğer hususlar, bu şirketler için de aynen geçerlidir.

6.3. Fon Uygulaması

Kurumların, asgari kurumlar vergisi uygulaması nedeniyle "vergi farkı" ödemelerinin gerekmesi halinde, kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi matrahı üzerinden hesaplanan "Kurumlar Vergisi" ile "vergi farkı" toplamı üzerinden 3824 sayılı Kanuna göre % 7 oranında fon payı hesaplayıp ödemeleri gerekmektedir.

6.4. Dernek ve Vakıfların İktisadi İşletmelerinde Asgari Kurumlar Vergisi

Bilindiği üzere dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefi bulunmaktadır. Bu işletmelerin kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançları ile Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin (iştirak kazançları hariç) bulunması halinde, asgari kurumlar vergisine tabi olacakları tabiidir. Ancak, 22.12.1992 tarihli ve 92/3895 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma geliştirme amacıyla kurdukları iktisadi işletmelerin kazançları için asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlendiğinden, bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesabında ticari bilanço kârından indirilecek, ancak ilaveler arasında yer almayacaktır. Böylece bu kazançlar, asgari kurumlar vergisine tabi tutulmamış olacaktır.

6.5. Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri

Yıllara sari inşaat ve onarma işi ile iştigal eden kurumların, kurumlar vergisinden müstesna kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi ödemeleri gerekmektedir.

6.6. Tasfiye, Birleşme ve Devir Halinde Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumların tasfiye, birleşme veya devir nedeniyle verecekleri kurumlar vergisi beyannamesi üzerine, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi uygulanacaktır.

6.7. Özel Hesap Dönemi Tayin Edilen Kurumlarda Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması

Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesine göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılmaktadır. Özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar da bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi mükellefiyetlerini yerine getireceklerdir.

Ancak, 22.12.1992 tarihli ve 92/3895 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile özel hesap dönemi tayin edilen kurumların 1992 takvim yılına ilişkin olup 31.12.1992 tarihine kadar beyanı gereken kazançlarına uygulanacak asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlenmiş bulunmaktadır. bu durumda, anılan Bakanlar Kurulu Kararı gereğince kurumların 1992 takvim yılına ilişkin olup 31.12.1992 tarihine kadar beyanı gereken kazançları hakkında "asgari kurumlar vergisi" uygulanmayacaktır.

6.8. İkmalen ve Re'sen Yapılan Tarhiyatlarda Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumların 1992 ve müeakip yılları ile ilgili olarak yapılan incelemeler sonucu matrah farkı bulunması halinde, bulunan matrah farkı üzerinden yapılacak tarhiyat sırasında asgari kurumlar vergisinin de dikkate alınacağı tabiidir.

6.9. Hesaplanan Asgari Vergi Farkının Kurumlar Vergisi Beyannamesine İntikali

Kurumlar, asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasına ilişkin bilgileri içeren bir tabloyu beyannamelerine ekleyeceklerdir. Ayrıca, bu Tebliğde belirtilen açıklamalar çerçevesinde hesapladıkları asgari vergi farkını, kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili sütununda gösterceklerdir.

Tebliğ Olunur.

İçerik 1:



 
 



Kurumlar Vergisi Kanununa 3824 sayılı Kanunla aşağıdaki mükerrer 25 inci madde hükmü eklenmiştir.

"Kurumların, kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, ödeyecekleri vergi; kurumlar vergisinden muaf veya müstesna tutulacak kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapılacak gelirleri (iştirak kazançları hariç) toplamına ve kurumlar vergisi matrahına, bu Kanunun 25 inci maddesinde yazılı oranın uygulanması suretiyle hesaplanan verginin % 50'sinden az olamaz.

Bu şekilde hesaplanan vergiden, bu Kanunun 25 inci maddesine göre hesaplanan vergi ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 8 ve 15 numaralı bentlerine göre hesaplanan tevkif suretiyle ödenecek vergiler toplamı düşülerek, kurumların ödeyecekleri asgari vergi farkı hesaplanır. Asgari vergi farkının doğması halinde, bu vergi bu Kanun hükümlerine göre beyan edilerek ödenir.

Bakanlar Kurulu bu maddede yazılı % 50 oranını, kazanç ve iratların her biri için iş ve mükellef grupları, sektörler ve faaliyet konuları, kazancın elde edildiği ülkeler ve menkul kıymetlerin türüne göre topluca veya ayrı ayrı % 100'e kadar artırmaya veya sıfıra (0) kadar indirmeye yetkilidir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tayin ve tespit edilir."

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen bu maddenin Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na verdiği yetkiye dayanılarak, yeni bir müessese olarak getirilen "asgari kurumlar vergisi"nin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda açaklanmıştır.

1. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN KAPSAMINA GİREN MÜKELLEFLER

Kurumlar Vergisi kanununa veya özel kanunlara göre kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançları bulunan kurumlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirleri bulunan kurumlar, asgari kurumlar vergisine tabidir.

Türkiye'de elde ettikleri kazançlarını kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan etmek zorunda olan dar mükellef kurumlar da asgari kurumlar vergisine tabi bulunmaktadır. Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinde yer alan ve vergisi tevkif suretiyle alınan kazanç ve iratların beyanı dar mükelleflerin ihtiyarına bırakılmıştır. Dar mükellef kurumların söz konusu kazanç ve iratlar nedeni ile beyanname vermeleri halinde, bu kurumlar da asgari kurumlar vergisine tabi olacaklardır.

Şu kadar ki Kurumlar Vergisi Kanununa göre özel kanunlarına göre kurumlar vergisinden muaf tutulmuş bulunan kurumlar, asgari kurumlar vergisine tabi olmayacaklardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanması uygun bulunup, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan uluslararası anlaşmalar dolayısıyla Türkiye'de veya yurt dışında elde ettikleri kurum kazançları Türkiye'de vergiden istisna edilen tam ve dar mükellef kurumlar, bu kazançları dolayısıyla asgari kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır.

Yabancı ülkelerde tam mükellef statüsünde olup, Türkiye'de uluslararası taşımacılık faaliyetlerinde bulunan bazı dar mükellef yabancı ulaştırma kurumlarının anılan faaliyetlerden elde ettikleri kazançları için kurumlar vergisine ve gelir vergisi tevkifat nispetleri, Bakanlar Kurulu Kararları ile sıfır olarak tespit edilmiştir. Anılan kurumların bu tür kazançları için de asgari kurumlar vergisi hesaplanmayacaktır.

2. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN HESABINDA DİKKATE ALINACAK GELİRLER

2.1 Asgari Kurumlar Vergisi Matrahını Oluşturan Unsurlar

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 inci maddesi hükmüne göre asgari kurumlar vergisinin hesabında aşağıda belirtilen unsurlar dikkate alınacaktır.

a) Kurumlar vergisi matrahı,

b) Kurumlar Vergisi Kanununa göre kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar,

c) Özel kanunlarla kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiş kurumların kazançları,

d) Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre kurum kazancından indirilen;

- Geliri vergiden müstesna bulunan menkul kıymetlerin iratları

- Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri

- Yatırım fonları katılma belgelerine ve yatırım ortaklıkları hisse senetlerine ödenen kar payları.

- Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerden sağlanan iratlar.

Kurumların ortağı bulunduğu kurumlardan ettikleri kâr payları (iştirak kazançları) Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre kurum kazancından indirilmekle birlikte, bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.

2.2. Asgari Kurumlar Vergisi Matrahını Oluşturan Unsurların Özellikleri

Bilindiği gibi, kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançların bazıları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesi kapsamına giren indirilecek gelirler, kurum kazancı "zarar" olsa dahi indirilmekte ve zarar, indirim konusu yapılan gelir kadar artmaktadır.

Bazı istisnalar ise kurum kazancının mevcut olması halinde uygulanmaktadır

2.2.1. Kurum Kazancı "Sıfır" veya "Zarar" Olsa Dahi Uygulanacak İstisnalar ve İndirimler

Bazı istisnalar ile indirimler kurum kazancının bulunup bulunmadığına bakılmaksızın indirilmektedir. Bu istisna ve indirimler şunlardır.

a) Gelir Vergisi Kanununun mükerer 39 uncu maddesine göre indirilen gelirler,

b) Yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar ile karşılıklı olmak kaydıyla Bakanlar Kurulu'nca belirlenen ülkelerde ve beirlenen iş kollarında yapılan faaliyetlerden elde edilen kazançlar (K.V.K. Madde 8/4),

c) Menkul kıymet yatırım fonları ve aynı nitelikteki yatırım ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları ile risk sermayesi ve gayrimenkul yatırım fonları veya yatırım ortaklıklarının kazançları (K.V.K. Madde 8/12),

d) Rüçhan hakkı kupon satış kazançları ile emisyon primleri (K.V.K. Madde 8/13),

e) Okul, kreş ve spor tesisleri ile yurt ve sağlık tesislerinin işletilmesinden elde edilen kazançlar (K.V.K. Madde 8/15),

f) Devlet Tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satım kazançları (K.V.K. Madde 8/17),

g) Gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satış kazançları (K.V.K. geçici madde 18 ve 8/18),

h) Vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma geliştirme amacıyla kurulan işletmelerinin kazançları (K.V.K. Madde 8/19),

ı) Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 11 inci maddesi kapsamına giren kazançlar,

j) Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamına giren kazançlar,

k) Benzer nitelikteki diğer istisna ve indirimler.

2.2.2. Kurum Kazancının Bulunması Halinde Uygulanacak İstisnalar

Bazı istisnalar ancak kurum kazancının mevcut olması halinde indirim konusu yapılmaktadır. Bu istisnalar şunlardır.

a) Kooperatiflerde dağıtılan risturnlar (K.V.K. Madde 8/2),

b) Sanayi ürünü ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/6),

c) Yaş meyve, sebze, kesme çiçek, süs bitkileri ile bunların tohum ve fideleri ve su ürünleri ihracatına ilişkin istisna kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/7),

d) Dış navlun hasılat istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/8),

e) Yatırım indirimi istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/9),

f) Turizm istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/10),

g) Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıflarının iştirak kazançları, (K.V.K. Madde 8/11),

h) Devir alınan kurumun birikmiş zararları (K.V.K. Madde 8/14),

ı) T.C. Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur, Ordu Yardımlaşma Kurumu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresine ait iştirak kazançları (K.V.K. Madde 8/16),

j) Benzer nitelikteki istisnalar.

3. BAKANLAR KURULU KARARI İLE ÜZERİNDEN ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ HESAPLANMAYACAK GELİRLER

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, Bakanlar Kurulu, % 50 olan asgari kurumlar vergisi oranını % 100'e kadar artırma veya sıfıra kadar indirme konusunda yetkili kılınmıştır.

Bakanlar Kurulu bu yetkisini, 31.12.1992 tarihli ve 21452 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22.12.1992 tarihli 92/3895 sayılı Kararı ile kullanmıştır.

Söz konusu Karar ile 1992 ve müteakip yıllarda uygulanmak üzere aşağıda yer alan istisna kazançlar ile indirim konusu gelirler için asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlenmiştir.

1. Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin:

a) 2 numaralı bendinde yer alan risturnlar,

b) 3 numaralı bendinde yer alan dar mükellefiyete tabi kurumların yurt dışında elde ettikleri kazançlar,

c) 4 numaralı bendinde yer alan yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar,

d) 6 numaralı bendinde yer alan sanayi ürünleri ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar,

e) 7 numaralı bendinde yer alan tarım ve su ürünleri ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar,

f) 8 numaralı bendinde yer alan dış navlun istisnası kapsamına giren kazançlar,

g) 9 numaralı bendinde yer alan yatırım indirimi kapsamına giren kazançlar,

h) 10 numaralı bendinde yer alan turizm istisnası kapsamına giren kazançlar,

ı) 12 numaralı bendinde yer alan kazançlar,

j) 13 numaralı bendinde yer alan rüçhan hakkı kuponlarının satışından elde edilen kazançlar ile emisyon primleri,

k) 14 numaralı bendinde yer alan devralınan kurum zararları,

l) 15 numaralı bendinde yer alan okul, kreş ve spor tesisleri ile yurt ve sağlık tesislerinden sağlanan kazançlar,

m) 19 numaralı bendinde yer alan, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma-geliştirme amacıyla kurdukları iktisadi işletmelerinin kazançları.

2. Kurumlar Vergisi Kanununun;

a) Mükerrer 8 inci maddesinde yer alan finansman fonu,

b) Geçici 11 inci maddesi kapsamına giren kazançlar,

c) Geçici 18 inci maddesinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından sağlanan kazançlar,

d) Geçici 20 nci maddesinde yer alan kazançlar.

3. Bankaların 3332 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (a) fıkrasında belirtilen faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar.

4. Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesinin 4 numaralı bendinde yer alan gelirler."

Buna göre, yukarıda belirtilen istisna kazançlar ile indirim konusu gelirler, asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacaktır.

4. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN VE VERGİ FARKININ HESAPLANMASI

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 nci maddesine göre asgari kurumlar vergisinin matrahı, Tebliğin yukarıdaki (2.1) numaralı bölümünün (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen istisna kazançlar ve indirim konusu gelirler ile kurumlar vergisi matrahı toplamından oluşacaktır. Bu tutara, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde yazılı vergi oranı uygulanacak ve bu suretle hesaplanan tutarın % 50'si asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Bu çerçevede hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, ilgili yıla ait kurumlar vergisi ile üzerinden asgari kurumlar vergisi hesaplanan istisna ve indirim konusu gelirlere isabet eden ve tevfik suretiyle ödenmiş veya ödenecek vergiler toplamı düşülerek vergi farkı bulunacaktır.

Asgari kurumlar vergisi, kurumlar vergisi ile birlikte beyan edilecektir. İndirim ve istisnalar üzerinden hesaplanan gelir vergisi tevkifatı ise kurumlar vergisi beyanname verme süresi içinde yapılmakta ve ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilip süresinde ödenmektedir. Bu nedenle, indirim ve istisnalar üzerinden yapılan tevkifat, vergi farkının hesabında, beyan edilmiş ve ödenmiş gibi dikkate alınacaktır. Ancak, bu tevkifatın beyan edilmemesi veya ödenmemesi halinde, gerekli tarhiyat ve takibat işlemlerinin yapılacağı tabiidir.

Yukarıdaki açıklamalara göre, asgari kurumlar vergisinin ve vergi farkının hesabı, kurumun ilgili dönem kazancının bulunması veya zararlı olması durumuna göre değişmektedir.

4.1. Kurum Kazancının (ticari bilanço kârının) Bulunması ve İndirimler Sonucu Kurumlar Vergisi Matrahı Teşekkül Etmesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi ve Vergi Farkı

Kurumun, kurum kazancının bulunması halinde, kurum kazancına varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre yapılacak indirimler ve kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile varsa geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilenlerin dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşır. Hesaplanan asgari kurumlar vergisi matrahına Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde yer alan kurumlar vergisi oranı uygulanacak, bu tutarın % 50'si asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Öte yandan vergi farkı, hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, ilgili yıla ait kurumlar vergisi ile üzerinden asgarî kurumlar vergisi hesaplanan istisna ve indirim konusu yapılan gelirlere ilişkin olarak ödenen veya ödenecek gelir vergisi tevkifat tutarı düşülerek bulunacaktır. Sıfır nispette asgari kurumlar vergisine tabi istisna ve indirim konusu kazançlar için daha önce tevkif suretiyle ödenen veya bundan böyle ödenecek olan gelir vergisinin asgari kurumlar vergisinden indirilemeyeceği tabiidir.

ÖRNEK:

(A) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup, 1993 yılı Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan alınan 175 milyon lira kâr payı ile 12 Şubat 1992 tarihinden sonra ihraç edilmiş olan Hazine bonosundan sağlamış olduğu 300 milyon lira faiz geliri bulunmaktadır.

Bu kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.













































Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
1992 yılı kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .............................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre indirilen 
gelirler ..................................................................................
(-) 475.000.000.-TL.
_ Başka bir kurumdan alınan kâr payı (İştirak kazancı) ............
175.000.000.-TL.
_ Hazine bonosu faizi ...........................................................
+ 300.000.000.-TL
 
475.000.000.-TL
Kurumlar vergisi matrahı .........................................................
25.000.000.-TL.
İlaveler ...............................................................................
+ 300.000.000 TL
Cari yıla ait Hazine bonosu faizi ..............................................
300.000.000.-TL
Asgari kurumlar vergisi matrahı ............................................... 
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .........................................

(325.000.000X%46X%50=)
74.750.000.-TL
Vergi Farkının Hesabı: 
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .........................................
74.750.000.-TL
Kurumlar vergisi ile istisna ve indirimler üzerinden hesaplanan gelir 
vergisi tevkifat toplamı ............................................................
- 56.500.000.-TL
_ Kurumlar vergisi  
(25.000.000 X %46=) .............................................................   11.500.000.-TL
_ Gelir vergisi tevkifat toplamı ................................................+ 45.000.000.-TL.
(300.000.000X%15=)    56.500.000.-TL
Vergi farkı .............................................................................
18.250.000.-TL


Yukarıda hesaplandığı gibi kurum, 1992 yılı beyanına göre 11.500.000 TL. kurumlar vergisi ve 45.000.000 TL. gelir vergisi tevkifatına ilave olarak 18.250.000 TL asgari kurumlar vergisi farkını da ödeyecektir.

4.2. Kurum Kazancının (Ticari bilanço kârı) Bulunması ve İndirimler Sonucu Kurumlar Vergisi Matrahının Teşekkül Etmemesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi ve Vergi Farkı

Ticari bilanço kârının bulunması, ancak indirimler nedeniyle kurumlar vergisi matrahının teşekkül etmemesi halinde, Ticari bilanço kârına varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bu suretle bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre yapılacak indirimler ve kurumlar vergisinden müstesna kazançlar ile geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilenlerin dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşılır.

ÖRNEK:

(B) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 600 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan alınan 160 milyon lira kar payı da vardır. Şirketin indirim konusu yapılabileceği 1 Milyar lira tutarında Devlet tahvili faizi bulunmaktadır.

Bu durumda, anılan şirketin 1992 yılı asgari kurumlar vergisi ile vergi farkının hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.























Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .................................................
600.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen gelirler 
toplamı .........................................................................................
- 1.160.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı ..........................................................................     160.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi .......................................................................+ 1.000.000.000.-TL
   1.160.000.000.-TL
Kalan (devreden zarar) ...................................................................
(-) 560.000.000.-TL.
İlaveler ..........................................................................................
+ 1.000.000.00.-TL
_ Cari yılda indirilen Devlet tahvil faizi .............................................
1.000.000.000.-TL


4.3. Faaliyet Sonucunun Zararlı Olması ve Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Zarar Beyan Edilmesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumun faaliyet sonucunun zararlı olması ve bu zarara kanunen kabul edilmeyen giderlerin ilavesinden sonra yine kazanç doğmaması halinde, asgari kurumlar vergisi hesaplanmayacaktır.

Bilindiği üzere, kurumun ilgili yıl faaliyeti zararla sonuçlanmış olsa dahi, bu Tebliğin (2.2.1.) numaralı bölümünde belirtilen indirim ve istisnalar yine de uygulanmaktadır. Böylece, müteakip yıla devredilecek cari yıl zararı, kurumun ticari faaliyetinden doğan zarar tutarı ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine göre yapılan zorunlu indirimlerin toplam tutarından oluşmaktadır.

Bu durumda, kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında fiilen indirim konusu yapılamayan istisna ve indirimler, geçmiş yıl zararı olarak müteakip yılı devredilecektir. Devredilen bu zarar içinde yer alan istisna ve indirimler toplamı, fiilen kurum kazancından indirildiği yıllarda, asgari kurumlar vergisi matrahına dahil edilecektir.

ÖRNEK:

(C) Anonim şirketi 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında verdiği kurumlar vergisi beyannamesinde 300 milyon lira zarar beyan etmiştir. Bu kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre beyannamede indirim konusu yaptığı, 12 Şubat 1992 tarihinden önce ihraç edilmiş Hazine bonosundan elde ettiği 180 milyon lira faiz geliri bulunmaktadır.

Bu durumda, kurumun 1992 yılı asgari kurumlar vergisinin hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.



















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .................................................
(-) 300.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre indirilen 
Hazine bonosu faizi .......................................................................
(-) 180.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) ...................................................................
(-) 480.000.000.-TL.
İlaveler .........................................................................................
+ 180.000.000 TL.
_ Cari yılda indirilen Hazine bonosu faizi ........................................180.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .......................................................
(-) 300.000.000.-TL.


Yukarıda hesaplandığı gibi, bu Kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yaptığı Hazine bonosu faiz geliri bulunmasına rağmen, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle 1992 yılına ait asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Öte yandan kurum, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle fiilen indiremediği ve müteakip yıla devrettiği 480 milyon lira zarar tutarı içerisinde yer alan 180 milyon liralık Hazine bonosu faizini, fiilen indirebildiği yıldaki asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alacaktır.

4.4. Kurumların Bakanlar Kurulu Kararı ile Sıfır Oranda Asgari Kurumlar Vergisine Tabi Kazançlarının Bulunması Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi

Tebliğin (3) üncü bölümünde de belirtildiği üzere, asgari kurumlar vergisi oranı Bakanlar Kurulunca sıfır oranda belirlenen istisna kazançlar ile indirim konusu gelirlerden, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2) numaralı bölümlerinde yer alanlar, asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacaktır. Kurumların, asgari kurumlar vergisinin konusuna giren ve Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilen kazançlarının yanı sıra başkaca istisna kazanç ve indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, asgari kurumlar vergisi matrahı, sıfır orana tabi olanların dışında kalan diğer istisna kazanç ve indirim konusu gelirler ile kurumlar vergisi matrahı toplamından oluşacaktır.

Diğer taraftan, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilen istisna ve indirim konusu kazançlar, asgari kurumlar vergisi matrahına dahil edilmediğinden, bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkif suretiyle ödenen vergiler, vergi farkının hesaplanmasında hiçbir şekilde asgari kurumlar vergisinden mahsup edilmeycektir.

4.5. Geçmiş Yıl Zararlarının Asgari Kurumlar Vergisi Karşısındaki Durumu

Kurumların, geçmiş yıl zararları; normal ticari faaliyetlerinden, bu Tebliğin (2.2.1.) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimlerden veya her iki kaynaktan oluşabilir. Geçmiş yıl zararının oluşumuna göre, asgari kurumlar vergisinin hesabı aşağdaki şekilde olacaktır.

4.5.1. Geçmiş Yıl Zararlarının Ticari Faaliyet Sonucu Doğması

Kurumun geçmiş yıl zararı sadece ticari faaliyet sonucunda oluşmuşsa, asgari kurumlar vergisinin hesabında, ticari bilanço kazancına varsa kanunen kabul edilmeyen giderler ilave edilir. Bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre yapılacak indirimler ile kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ve ticari faaliyetten doğan geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi olanların dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşılır.

4.5.2. Geçmiş Yıl Zararlarının İndirim ve İstisnalardan Oluşması Halinde Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurum geçmiş yıl zararı, sadece bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimlerden oluşmuşsa, dönem kazancına, varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bu suretle bulunan tutardan bu Tebliğin (2.1) numaralı bölümünde belirtilen indirim ve istisnalar ile geçmiş yıl zararları indirilir. Bu indirimlerden sonra, Tebliğin (4.5.3) numaralı bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde gerekli ilaveler yapılarak asgari kurumlar vergisi hesaplanır.

Ancak geçmiş yıl zararları içerisinde, 1991 ve daha önceki yıllara ait kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesi kapsamındaki indirilen gelirlerin bulunması halinde, bu tutarların tamamı kurum kazancından indirilecek, ancak asgari kurumlar vergisinin hesabında ilaveler arasında gösterilmeyecektir. Bu tutarlara isabet eden gelir vergisi tevkifatı ise hiçbir şekilde vergi farkının hesaplanmasında mahsup olarak dikkate alınmayacaktır.

4.5.3. Geçmiş Yıl Zararlarının Ticari Faaliyetten Doğan Zararla Birlikte İstisna ve İndirimlerden Kaynaklanması Halinde Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurumun geçmiş yıl zararları, ticari faaliyetten doğan zarar ile bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde belirtilen istisna ve indirimlerin uygulanması sonucu doğan zararlar toplamından oluşabilir.

Bu durumda olan kurumlar geçmiş yıl zararlarını, ticari faaliyet sonucu doğan zararlar ve bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alan indirim ve istisnalardan kaynaklanan zararlar şeklinde ayrıma tabi tutacaklardır. Ayrıca söz konusu istisna ve indirimlerin de sıfır oranda ve normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi olanlar şeklinde ayrıma tabi tutulması gerekmektedir.

Asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında 5 yıllık zarar mahsup süresi dikkate alınarak indirilecek zararlar, sırasıyla;

_ Ticari faaliyetten doğan zararlar,

_ Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi tutulan istisna ve indirim konusu kazançlardan doğan zararlar,

_ Dİğer unsurlardan doğan zararlar,

şeklinde indirim konusu yapılacaktır.

Kurumlar, ticari bilanço kârından aşağıdaki indirim ve ilaveleri yaparak asgari kurumlar vergisi matrahını hesaplayacaklardır.

İndirimler

1. İştirak kazançları,

2. Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlardan sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi olan istisna ve indirimler.

3. Normal oranda agsari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlar,

4. Geçmiş yıl zararları,

5. Bu Tebliğin (2.2.2) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimler.

İlaveler

1. Normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlar.

2. Normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.2) numaralı bölümünde yer alanlar.

ÖRNEK: 1

(D) Anonim Şirketi 1992 yılı ticari faaliyet sonucu ile ilgili olarak 1993 Nisan ayında 300 milyon lira zarar beyan etmiştir. Şirketin bu yıla ilişkin olarak indirim konusu yapabileceği 600 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır.

Bu kurumun, asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabı aşağıdaki şekilde olacaktır.



















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Ticari bilanço kârı (zarar) ..................................................................
(-) 300.000.000.-TL.
İndirimler ......................................................................................
- 600.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi ..............................................................................
600.000.000.-TL.
kalan (devreden zarar) ......................................................................
(-) 900.000.000.-TL.
İlaveler .........................................................................................
+ 600.000.000 TL.
_ Devlet tahvil faizi .........................................................................
600.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .........................................................
(-) 300.000.000.-TL.


Yukarıda hesaplandığı gibi, bu kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapacağı Devlet tahvil faizi bulunmasına rağmen, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle 1992 yılına ait asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Kurumun zararlı olması nedeniyle kurumlar vergisi matrahının hesabında fiilen indiremediği ve müteakip yıla devrettiği zarar tutarı içerisinde yer alan 600 milyon liralık Devlet tahvili faizi ile buna isabet eden 60 milyon liralık gelir vergisi tevkifatı tutarı, 1992 yılı kazancı ile ilgili olarak beyan edilip ödenmiş olmasına rağmen müteakip yıllarda asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabında dikkate alınacaktır.

Kurumun 1993 Yılındaki Durumu

Zararlı olması nedeniyle 1992 yılında 600 milyon lira Devlet tahvil faizini cari yıl zararı olarak müeakip yıla devreden kurumun, 1993 yılı faaliyet sonucu aşağıdaki gibidir.

Kurumun, 1993 yılı kurum kazancı 650 milyon liradır. 200 milyon lira Devlet tahvili faizi bulunmaktadır. Kurum bu faiz geliri üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 15 numaralı bendine göre (200.000.000 X %10=) 20.000.000 lira gelir vergisi tevkifatı hesaplanmıştır.

Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, anılan Kurumun, asgari kurumlar vergisi ve asgari vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı:

Bu kurumun 1992 yılından gelen ticari faaliyetten 300 milyon lira, Devlet tahvil faizi indiriminden 600 milyon lira olmak üzere toplam 900 milyon liralık geçmiş yıl zararı bulunmaktadır. Kurum, 1993 yılına ait 650 milyon lira ticari bilanço kârından, öncelikle cari yıla ait 200 milyon liralık Devlet tahvil faizini indirim konusu yapacaktır. Daha sonra 1992 yılından devreden 900 milyon liralık geçmiş yıl zararının 450 milyon liralık kısmını indirim konusu yapabilecektir. Böylece bu kurumun kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır. Bu durumda kurum, cari yılda kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında mahsup edemediği 450 milyon liralık geçmiş yıl zararına aşağıda belirtilen ilaveleri yapmak suretiyle asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşacaktır.







































Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ..................................................
650.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi ............................................................................
- 200.000.000.-TL.
Kalan ............................................................................................
450.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ............................................................................
- 900.000.000.-TL.
_ Ticari Zarar ................................................................................   300.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 600.000.000.-TL.
    900.000.000.-TL.
Kalan (Mahsup edilemeyen geçmiş yıl zararı) ...................................
(-) 450.000.000.-TL.
İlaveler ........................................................................................
+ 800.000.000.-TL.
_ Cari yılda indirilen 
Devlet tahvil faizi ............................................................................     200.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde yer  
alan Devlet tahvil faizi .....................................................................(+) 600.000.000.-TL.
      800.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .......................................................
(-) 350.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .................................................
80.500.000.-TL.
(350.000.000 X % 46 X 50) 



Yukarıda hesaplandığı gibi, ticari faaliyetten doğan 300 milyon liralık geçmiş yıl zararı ile Devlet tahvil faizi indiriminden doğan 150 milyon liralık zarar mahsup edilmiştir. Bu durumda, müteakip yıla devreden 450 milyon liralık zararın tamamı Devlet tahvil faizinden kaynaklanmaktadır.



























Asgari kurumlar vergisi ......................................................................
80.500.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı ...............................................
- 35.000.000.-TL.
_ Kurumlar Vergisi 
_ Cari yılda indirilen Devlet tahvil 
     faizine isabet eden gelir vergisi 
     tevkifatı .....................................................................200.000.000.-TL.
(200.000.000 X %10) 
_ 1992 yılında zarara dönüşen  
Devlet tahvil faizinin 1993 yılında 
indiriebilen kısmına isabet 
eden gelir vergisi tevkifatı .................................................+ 15.000.000.-TL.
(150.000.000 X %10=)    35.000.000.-TL.
Vergi farkı ......................................................................................
45.500.000.-TL.


ÖRNEK: 2

(E) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan aldığı 125 milyon lira kâr payı, indirim konusu yapabileceği 75 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 150 milyon lira yurt dışı inşaat kazancı bulunmaktadır.

Öte yandan kurumun 1991 yılından devreden zararı 450 milyon lira olup, bu zararın, 100 milyon lirası ticari faaliyetten, 200 milyon lirası yurt dışı inşaat kazancına ilişkin istisnanın uygulanmasından ve 150 milyon lirası da Devlet tahvil faizi indiriminden kaynaklanmaktadır.

Bu durumda, anılan kurulan asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurum, 1992 yılı ticari bilanço karından öncelikle Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesi gereğince cari yıla ait 125 milyon lira iştirak kazancı ile 75 milyon lira Devlet tahvil faizini indirecektir. Daha sonra kurumlar vergisinden müstesna tutulan 150 milyon liralık yurt dışı inşaat kazancını düşecektir. Bu indirimler sonucu kalan tutar 150 milyon lira olduğundan, 1991 yılından devreden 450 milyon lira zararın 150 milyon lirasını mahsup edebilecektir. Böylece kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Bu durumda kurum, cari yılda kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında mahsup edemediği 300 milyon liralık geçmiş yıl zararına aşağıda belirtilen ilaveleri yapmak suretiyle asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşacaktır.

































Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ..................................................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. mad. göre indirilen 
indirilen kazanç tutarı .....................................................................
- 200.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı ...........................................................................   125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 75.000.000.-TL.
    200.000.000.-TL.
Kalan tutar ....................................................................................
300.000.000.-TL.
Yurt dışı inşaat kazancı istisnası .....................................................
- 150.000.000.-TL.
Kalan ............................................................................................
150.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ............................................................................
- 450.000.000.-TL.
Kalan (Geçmiş yıl zararının mahsup edilemeyen tutarı) ......................
(-) 300.000.000.-TL.
İlaveler ........................................................................................
- 75.000.000.-TL.
_ Cari yılda indirilen Devlet 
     tahvil faizi .................................................................................75.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ........................................................
(-) 225.000.000.-TL.


Yukarıda görüldüğü üzere, 1991 yılından devreden zarar içinde yer alan Devlet tahvil faizi, asgari kurumlar vergisine tabi tutulmadığından, ilaveler arasında yer almamıştır. Ayrıca, yapılan hesaplamada asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmadığından, asgari kurumlar vergisi hesaplanmamıştır.

Kurumun 1993 Yılındaki Durumu:

1991 yılından 300 milyon lira zarar devreden kurumun, 1993 yılı kurum kazancı 600 milyon liradır. Bu kazanç içinde 150 milyon liralık yurt dışı inşaat kazancı bulunmaktadır. Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Bu kurumun, asgari kurumlar vergisi matrahını hesaplamak için öncelikle geçmiş yıl zararlarının hangi kaynaklardan oluştuğunun ayırımının yapılması gerekmektedir.

Örnekteki (E) kurumunun asgari kurumlar vergisi matrahının hesaplanması açısından 1991 yılından devren gelen 300 milyon liralık zararı, yukarıda hesaplandığı gibi aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.







_ 1991 yılı yurt dışı inşaat kazançları istisnasından ...................
150.000.000.-TL.
_ 1991 yılından gelen Devlet tahvil faizi ....................................
+ 150.000.000.-TL.
_ 1991 yılından devreden zarar toplamı.....................................
300.000.000.-TL.


Bu verilerden hareketle, kurumun asgari kurumlar vergisi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.





















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .....................................................
600.000.000.-TL.
İndirimler .......................................................................................
- 150.000.000.-TL.
_ Cari yıla ait yurt dışı 
     inşaat kazancı.............................................................................150.000.000.-TL.
Kalan tutar .......................................................................................
450.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı (1991 yılından) ........................................................
- 300.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı....................................................................
+ 150.000.000.-TL.
İlaveler ..........................................................................................
Asgari kurumlar vergisi matrahı..........................................................
150.000.000.-TL.


Kurumun 1991 yılından devreden zararı içinde yer alan Devlet tahvil faizi, yukarıda görüldüğü üzere asgari kurumlar vergisinin hesabında indirimler arasında yer almasına rağmen, ilave olarak dikkate alınmamıştır.

















Vergi Farkının Hesabı 
Asgari kurumlar vergisi .....................................................................
34.500.000.-TL.
(150.000.000 X %46 X %50=) 
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı...............................................
- 69.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi...........................................................................+ 69.000.000.-TL.
_ Gelir vergisi tevkifatı..................................................................... 
    69.000.000.-TL.
Vergi farkı .......................................................................................
Yok


ÖRNEK: 3

(F) Limited şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 yılı Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 800 milyon liradır. Bu kazanç içinde 200 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır. Ayrıca, adı geçen kurum % 30 yatırım indirimi uygulanan bu yörede 2.500 milyon liralık teşvik belgeli yatırım yapmıştır. Bu verilere göre kurumlar vergisi çıkmayan bu kurumun, istisna ve indirimler nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 8 ve 15 numaralı bentlerine göre hesapladığı gelir vergisi tevkifatı tutarı (800.000.000 X % 10=) 80.000.000 liradır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.











































Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
800.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen Devlet tahvil faizi 
...............................................................................................................- 200.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
600.000.000.-TL.
Yatırım indirimi istisnası ............................................................................
- 600.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı ...........................................................................
Yok
İlaveler ....................................................................................................
+ 200.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanunun Mük. 
39 uncu maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ................................................................
200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................

(200.000.000 x % 46 X % 50)
46.000.000.-TL.
Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ...........................................................................
46.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı ...........................................
- 200.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi ................................................................................. 
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 20.000.000.-TL.
(200.000.000 X %10=)   20.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
26.000.000.-TL.


Yukarıda yapılan hesaplamadan da anlaşılacağı üzere Bakanlar Kurulu Kararı ile yatırım indirimi için, asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edildiğinden, bu kurumun asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında yatırım indirimi ve asgari vergi farkının hesabında da buna isabet eden gelir vergisi tevkifatı dikkate alınmamıştır.

ÖRNEK: 4

(G) Anonim şirketinin 1993 yılına ilişkin olarak beyan ettiği kurum kazancı 150 milyon liradır. Bu kazanç içinde 20 milyon lira iştirak kazancı, 120 milyon lira Devlet tahvili alım satım kazancı ile 30 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır. Kurumun, 1992 yılından devreden geçmiş yıl zararı 230 milyon lira olup, bu zararın 50 milyon lirası normal ticari faaliyetten, 125 milyon lirası yurt dışı müteahhitlik kazancı istisnası uygulanmasından, 55 milyon lirası ise Devlet tahvil faizinden kaynaklanmaktadır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.



























































1993 Yılı Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
150.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu maddesine 
göre indirilen; ...........................................................................................
- 50.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı .....................................................................................   20.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ..................................................................................- 30.000.000.-TL.
    50.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
100.000.000.-TL.
Devlet tahvili alım satım kazancına ilişkin istisna tutarı ................................
- 120.000.000.-TL.
Kalan (Cari yıl zararı) ...............................................................................
(-) 20.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı .....................................................................................
- 230.000.000.-TL.
_ Ticari faaliyet zararı .............................................................................50.000.000.-TL.
_ Yurt dışı müteahhitlik  
kazancı istisnası .....................................................................................125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi..................................................................................+ 55.000.000.-TL.
 230.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) .............................................................................
(-) 250.000.000.-TL.
İlaveler: ..................................................................................................
+ 205.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun  
Mük. 30 uncu maddesine 
göre indirilen cari yıla ait 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................+ 30.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı .................................................................................................120.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 55.000.000.-TL.
 205.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ................................................................
(-) 45.000.000.-TL.


Kurumun, asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmadığından, asgari kurumlar vergisi de söz konusu olmayacaktır.

Kurumun, 1993 yılından devreden 250 milyon liralık geçmiş yıl zararı aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.











_ 1992 yılı ticari faaliyet zararı ................................................
50.000.000.-TL.
_ 1992 yılı yurt dışı müteahhitlik kazanç istisnasından ..............
125.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil faizinden .............................................
55.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil alım satım kazancından .......................
+ 20.000.000.-TL.
_ 1992 yılı ve 1993 yıllarından devreden zarar toplamı ...............
250.000.000.-TL.


Kurumun 1994 Yılındaki Durumu

Kurumun, 1994 yılında kurumlar vergisi beyannamesinde beyan ettiği ticari kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde 50 milyon lira iştirak kazancı, 125 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 175 milyon lira yurt dışı müteahhitlik kazancı bulunmaktadır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi olacaktır.



































































1994 Yılı Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu maddesine göre indirilen 
kazanç tutarı ...........................................................................................
-175.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı .....................................................................................   50.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ..................................................................................- 125.000.000.-TL.
    175.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
325.000.000.-TL.
Cari yıla ait Yurt dışı müteahhitlik kazancı ..................................................
- 175.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
150.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ......................................................................................
- 250.000.000.-TL.
_ Ticari faaliyet zararı .............................................................................   50.000.000.-TL.
_ Yurt dışı inşaat kazancı  
istisnası ................................................................................................. 125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi .................................................................................    55.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı ..................................................................................................+ 20.000.000.-TL.
  250.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) .............................................................................
(-) 100.000.000.-TL.
İlaveler: ................................................................................................
+ 200.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun  
Mük. 30 uncu maddesine 
göre indirilen cari yıl 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................+ 125.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvil faizi ........................................................................   55.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvili alım + 20.000.000.-TL.
satım kazancı ........................................................................................ 200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ...............................................................
(+) 100.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi ..........................................................
23.000.000.-TL.
(100.000.000 X %46 X %50) 



Hesaplanan asgari kurumlar vergisi matrahı, cari yılda indirim konusu yapılan 125 milyon liralık Devlet tahvil faizinin 100 milyon liralık kısmına tekabül etmektedir.















1994 Yılı Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................
23.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı .....................................................
- 10.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi .................................................................................          -
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 10.000.000.-TL.
(100.000.000 X %10=)   10.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
13.000.000.-TL.


Kurumun devreden 100 milyon liralık geçmiş yıl zararı aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.









_ 1992 yılı yurt dışı müteahhitlik kazanç istisnasından .................
25.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil faizi indiriminden ....................................
55.000.000.-TL.
_ 1993 yılı Devlet tahvil faizi indiriminden ....................................
+ 20.000.000.-TL.
_ 1992 yılı ve 1993 yıllarından devreden zarar toplamı ..................
100.000.000.-TL.


Kurumun 1995 Yılındaki Durumu:

Kurumun, 1995 yılına ilişkin olarak beyan ettiği kurum kazancı 700 milyon liradır. Bu kazanç içinde 100 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 200 milyon lira yurt dışı müteahhitlik kazancı bulunmaktadır.

Buna göre kurumun, 1995 yılına ilişkin olarak asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki şekilde hesaplancaktır.























































1995 Yılı Asgari Kurumlar Vergisi Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
700.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu mad. göre  
indirilen cari yılına ait Devlet tahvil faizi .......................................................
-100.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
600.000.000.-TL.
Yurt dışı müteahhitlik kazancı istisnası ......................................................
- 200.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
400.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararları ..................................................................................
- 100.000.000.-TL.
_ Yurt dışı inşaat kazancı  
istisnası ..................................................................................................- 25.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faiz indirimi .......................................................................   55.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı istisnası .....................................................................................+ 20.000.000.-TL.
  100.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı ...........................................................................
300.000.000.-TL.
İlaveler: ...................................................................................................
+ 175.000.000.-TL.
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39 uncu  
maddesine göre indirilen cari yıla ait Devlet tahvil faizi .................................
100.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararları içinde yer alan asgari  
kurumlar vergisine tabi istisna ve indirimler;  
_ Devlet tahvil faizi .................................................................................. - 50.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım kazancı ............................................................+ 20.000.000.-TL.
 175.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .................................................................
(+) 475.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi ...........................................................
109.250.000.-TL.
(475.000.000 X %46 X %50) 

















1995 Yılı Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................
- 109.250.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı .....................................................
- 155.200.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi .................................................................................   138.000.000.-TL.
(300.000.000 X %46=) 
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 175.000.000.-TL.
(175.000.000 X %10=)   155.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
Yok


Yukarıdaki örneklerde yer verilmemiş olmasına rağmen aynı yıl içideki kurum gelirleri arasında Hazine bonosu ve Devlet tahvili faizi birlikte bulunabilir. Bu durumda, asgari kurumlar vergisinin hesabında öncelikle hazine bonosu faizleri dikkate alınacaktır.

Kurumun gelirleri arasında, söz konusu menkul kıymetlerin alım satım kazancının birlikte bulunması halinde de yine aynı sıraya uyulacaktır.

5. VERGİ FARKININ BEYANI VE ÖDENMESİ:

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde hesaplanan vergi farkı, kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili sütununa aktarılacaktır. Sonuçta, kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi matrahı üzerinden hesaplanan "kurumlar vergisi" ile "vergi farkı" toplamından, gerekli vergi mahsuplarının yapılmasından sonra kurumun ödeyeceği veya kendisine iadesi gereken kurumlar vergisi bulunacaktır. Kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilen vergi farkı, kurumlar Vergisi taksit süreleri içinde ödenecektir.

6. DİĞER HUSUSLAR

6.1. Asgari Kurumlar Vergisine Tabi Kurumlarda Geçici Vergi

Asgari kurumlar vergisi uygulaması dolayısıyla ödenecek vergi farkı üzerinden geçici vergi hesaplanmayacaktır.

6.2 Halka Açık Şirketlerde Asgari Kurumlar Vergisi

Halka açık şirketlerde, kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapılacak gelirler (iştirak kazancı hariç) toplamına ve kurumlar vergisi matrahına, bu şirketlerde halka açılma derecesine göre uygulanan düşük oranlı kurumlar vergisi oranının uygulanması suretiyle hesaplanan verginin % 50'si, asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Öte yandan yukarıdaki bölümlerde açıklanan diğer hususlar, bu şirketler için de aynen geçerlidir.

6.3. Fon Uygulaması

Kurumların, asgari kurumlar vergisi uygulaması nedeniyle "vergi farkı" ödemelerinin gerekmesi halinde, kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi matrahı üzerinden hesaplanan "Kurumlar Vergisi" ile "vergi farkı" toplamı üzerinden 3824 sayılı Kanuna göre % 7 oranında fon payı hesaplayıp ödemeleri gerekmektedir.

6.4. Dernek ve Vakıfların İktisadi İşletmelerinde Asgari Kurumlar Vergisi

Bilindiği üzere dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefi bulunmaktadır. Bu işletmelerin kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançları ile Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin (iştirak kazançları hariç) bulunması halinde, asgari kurumlar vergisine tabi olacakları tabiidir. Ancak, 22.12.1992 tarihli ve 92/3895 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma geliştirme amacıyla kurdukları iktisadi işletmelerin kazançları için asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlendiğinden, bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesabında ticari bilanço kârından indirilecek, ancak ilaveler arasında yer almayacaktır. Böylece bu kazançlar, asgari kurumlar vergisine tabi tutulmamış olacaktır.

6.5. Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri

Yıllara sari inşaat ve onarma işi ile iştigal eden kurumların, kurumlar vergisinden müstesna kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi ödemeleri gerekmektedir.

6.6. Tasfiye, Birleşme ve Devir Halinde Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumların tasfiye, birleşme veya devir nedeniyle verecekleri kurumlar vergisi beyannamesi üzerine, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi uygulanacaktır.

6.7. Özel Hesap Dönemi Tayin Edilen Kurumlarda Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması

Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesine göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılmaktadır. Özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar da bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi mükellefiyetlerini yerine getireceklerdir.

Ancak, 22.12.1992 tarihli ve 92/3895 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile özel hesap dönemi tayin edilen kurumların 1992 takvim yılına ilişkin olup 31.12.1992 tarihine kadar beyanı gereken kazançlarına uygulanacak asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlenmiş bulunmaktadır. bu durumda, anılan Bakanlar Kurulu Kararı gereğince kurumların 1992 takvim yılına ilişkin olup 31.12.1992 tarihine kadar beyanı gereken kazançları hakkında "asgari kurumlar vergisi" uygulanmayacaktır.

6.8. İkmalen ve Re'sen Yapılan Tarhiyatlarda Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumların 1992 ve müeakip yılları ile ilgili olarak yapılan incelemeler sonucu matrah farkı bulunması halinde, bulunan matrah farkı üzerinden yapılacak tarhiyat sırasında asgari kurumlar vergisinin de dikkate alınacağı tabiidir.

6.9. Hesaplanan Asgari Vergi Farkının Kurumlar Vergisi Beyannamesine İntikali

Kurumlar, asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasına ilişkin bilgileri içeren bir tabloyu beyannamelerine ekleyeceklerdir. Ayrıca, bu Tebliğde belirtilen açıklamalar çerçevesinde hesapladıkları asgari vergi farkını, kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili sütununda gösterceklerdir.

Tebliğ Olunur.

İçerik 2:



 
 



Kurumlar Vergisi Kanununa 3824 sayılı Kanunla aşağıdaki mükerrer 25 inci madde hükmü eklenmiştir.

"Kurumların, kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, ödeyecekleri vergi; kurumlar vergisinden muaf veya müstesna tutulacak kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapılacak gelirleri (iştirak kazançları hariç) toplamına ve kurumlar vergisi matrahına, bu Kanunun 25 inci maddesinde yazılı oranın uygulanması suretiyle hesaplanan verginin % 50'sinden az olamaz.

Bu şekilde hesaplanan vergiden, bu Kanunun 25 inci maddesine göre hesaplanan vergi ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 8 ve 15 numaralı bentlerine göre hesaplanan tevkif suretiyle ödenecek vergiler toplamı düşülerek, kurumların ödeyecekleri asgari vergi farkı hesaplanır. Asgari vergi farkının doğması halinde, bu vergi bu Kanun hükümlerine göre beyan edilerek ödenir.

Bakanlar Kurulu bu maddede yazılı % 50 oranını, kazanç ve iratların her biri için iş ve mükellef grupları, sektörler ve faaliyet konuları, kazancın elde edildiği ülkeler ve menkul kıymetlerin türüne göre topluca veya ayrı ayrı % 100'e kadar artırmaya veya sıfıra (0) kadar indirmeye yetkilidir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tayin ve tespit edilir."

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen bu maddenin Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na verdiği yetkiye dayanılarak, yeni bir müessese olarak getirilen "asgari kurumlar vergisi"nin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda açaklanmıştır.

1. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN KAPSAMINA GİREN MÜKELLEFLER

Kurumlar Vergisi kanununa veya özel kanunlara göre kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançları bulunan kurumlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirleri bulunan kurumlar, asgari kurumlar vergisine tabidir.

Türkiye'de elde ettikleri kazançlarını kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan etmek zorunda olan dar mükellef kurumlar da asgari kurumlar vergisine tabi bulunmaktadır. Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinde yer alan ve vergisi tevkif suretiyle alınan kazanç ve iratların beyanı dar mükelleflerin ihtiyarına bırakılmıştır. Dar mükellef kurumların söz konusu kazanç ve iratlar nedeni ile beyanname vermeleri halinde, bu kurumlar da asgari kurumlar vergisine tabi olacaklardır.

Şu kadar ki Kurumlar Vergisi Kanununa göre özel kanunlarına göre kurumlar vergisinden muaf tutulmuş bulunan kurumlar, asgari kurumlar vergisine tabi olmayacaklardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanması uygun bulunup, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan uluslararası anlaşmalar dolayısıyla Türkiye'de veya yurt dışında elde ettikleri kurum kazançları Türkiye'de vergiden istisna edilen tam ve dar mükellef kurumlar, bu kazançları dolayısıyla asgari kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır.

Yabancı ülkelerde tam mükellef statüsünde olup, Türkiye'de uluslararası taşımacılık faaliyetlerinde bulunan bazı dar mükellef yabancı ulaştırma kurumlarının anılan faaliyetlerden elde ettikleri kazançları için kurumlar vergisine ve gelir vergisi tevkifat nispetleri, Bakanlar Kurulu Kararları ile sıfır olarak tespit edilmiştir. Anılan kurumların bu tür kazançları için de asgari kurumlar vergisi hesaplanmayacaktır.

2. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN HESABINDA DİKKATE ALINACAK GELİRLER

2.1 Asgari Kurumlar Vergisi Matrahını Oluşturan Unsurlar

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 inci maddesi hükmüne göre asgari kurumlar vergisinin hesabında aşağıda belirtilen unsurlar dikkate alınacaktır.

a) Kurumlar vergisi matrahı,

b) Kurumlar Vergisi Kanununa göre kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar,

c) Özel kanunlarla kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiş kurumların kazançları,

d) Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre kurum kazancından indirilen;

- Geliri vergiden müstesna bulunan menkul kıymetlerin iratları

- Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizleri

- Yatırım fonları katılma belgelerine ve yatırım ortaklıkları hisse senetlerine ödenen kar payları.

- Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan menkul kıymetlerden sağlanan iratlar.

Kurumların ortağı bulunduğu kurumlardan ettikleri kâr payları (iştirak kazançları) Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre kurum kazancından indirilmekle birlikte, bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.

2.2. Asgari Kurumlar Vergisi Matrahını Oluşturan Unsurların Özellikleri

Bilindiği gibi, kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançların bazıları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesi kapsamına giren indirilecek gelirler, kurum kazancı "zarar" olsa dahi indirilmekte ve zarar, indirim konusu yapılan gelir kadar artmaktadır.

Bazı istisnalar ise kurum kazancının mevcut olması halinde uygulanmaktadır

2.2.1. Kurum Kazancı "Sıfır" veya "Zarar" Olsa Dahi Uygulanacak İstisnalar ve İndirimler

Bazı istisnalar ile indirimler kurum kazancının bulunup bulunmadığına bakılmaksızın indirilmektedir. Bu istisna ve indirimler şunlardır.

a) Gelir Vergisi Kanununun mükerer 39 uncu maddesine göre indirilen gelirler,

b) Yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar ile karşılıklı olmak kaydıyla Bakanlar Kurulu'nca belirlenen ülkelerde ve beirlenen iş kollarında yapılan faaliyetlerden elde edilen kazançlar (K.V.K. Madde 8/4),

c) Menkul kıymet yatırım fonları ve aynı nitelikteki yatırım ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları ile risk sermayesi ve gayrimenkul yatırım fonları veya yatırım ortaklıklarının kazançları (K.V.K. Madde 8/12),

d) Rüçhan hakkı kupon satış kazançları ile emisyon primleri (K.V.K. Madde 8/13),

e) Okul, kreş ve spor tesisleri ile yurt ve sağlık tesislerinin işletilmesinden elde edilen kazançlar (K.V.K. Madde 8/15),

f) Devlet Tahvili ve Hazine bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerin alım satım kazançları (K.V.K. Madde 8/17),

g) Gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satış kazançları (K.V.K. geçici madde 18 ve 8/18),

h) Vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma geliştirme amacıyla kurulan işletmelerinin kazançları (K.V.K. Madde 8/19),

ı) Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 11 inci maddesi kapsamına giren kazançlar,

j) Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamına giren kazançlar,

k) Benzer nitelikteki diğer istisna ve indirimler.

2.2.2. Kurum Kazancının Bulunması Halinde Uygulanacak İstisnalar

Bazı istisnalar ancak kurum kazancının mevcut olması halinde indirim konusu yapılmaktadır. Bu istisnalar şunlardır.

a) Kooperatiflerde dağıtılan risturnlar (K.V.K. Madde 8/2),

b) Sanayi ürünü ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/6),

c) Yaş meyve, sebze, kesme çiçek, süs bitkileri ile bunların tohum ve fideleri ve su ürünleri ihracatına ilişkin istisna kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/7),

d) Dış navlun hasılat istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/8),

e) Yatırım indirimi istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/9),

f) Turizm istisnası kapsamına giren kazançlar (K.V.K. Madde 8/10),

g) Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıflarının iştirak kazançları, (K.V.K. Madde 8/11),

h) Devir alınan kurumun birikmiş zararları (K.V.K. Madde 8/14),

ı) T.C. Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur, Ordu Yardımlaşma Kurumu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresine ait iştirak kazançları (K.V.K. Madde 8/16),

j) Benzer nitelikteki istisnalar.

3. BAKANLAR KURULU KARARI İLE ÜZERİNDEN ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ HESAPLANMAYACAK GELİRLER

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, Bakanlar Kurulu, % 50 olan asgari kurumlar vergisi oranını % 100'e kadar artırma veya sıfıra kadar indirme konusunda yetkili kılınmıştır.

Bakanlar Kurulu bu yetkisini, 31.12.1992 tarihli ve 21452 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22.12.1992 tarihli 92/3895 sayılı Kararı ile kullanmıştır.

Söz konusu Karar ile 1992 ve müteakip yıllarda uygulanmak üzere aşağıda yer alan istisna kazançlar ile indirim konusu gelirler için asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlenmiştir.

1. Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin:

a) 2 numaralı bendinde yer alan risturnlar,

b) 3 numaralı bendinde yer alan dar mükellefiyete tabi kurumların yurt dışında elde ettikleri kazançlar,

c) 4 numaralı bendinde yer alan yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar,

d) 6 numaralı bendinde yer alan sanayi ürünleri ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar,

e) 7 numaralı bendinde yer alan tarım ve su ürünleri ihracat istisnası kapsamına giren kazançlar,

f) 8 numaralı bendinde yer alan dış navlun istisnası kapsamına giren kazançlar,

g) 9 numaralı bendinde yer alan yatırım indirimi kapsamına giren kazançlar,

h) 10 numaralı bendinde yer alan turizm istisnası kapsamına giren kazançlar,

ı) 12 numaralı bendinde yer alan kazançlar,

j) 13 numaralı bendinde yer alan rüçhan hakkı kuponlarının satışından elde edilen kazançlar ile emisyon primleri,

k) 14 numaralı bendinde yer alan devralınan kurum zararları,

l) 15 numaralı bendinde yer alan okul, kreş ve spor tesisleri ile yurt ve sağlık tesislerinden sağlanan kazançlar,

m) 19 numaralı bendinde yer alan, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma-geliştirme amacıyla kurdukları iktisadi işletmelerinin kazançları.

2. Kurumlar Vergisi Kanununun;

a) Mükerrer 8 inci maddesinde yer alan finansman fonu,

b) Geçici 11 inci maddesi kapsamına giren kazançlar,

c) Geçici 18 inci maddesinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından sağlanan kazançlar,

d) Geçici 20 nci maddesinde yer alan kazançlar.

3. Bankaların 3332 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (a) fıkrasında belirtilen faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar.

4. Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesinin 4 numaralı bendinde yer alan gelirler."

Buna göre, yukarıda belirtilen istisna kazançlar ile indirim konusu gelirler, asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacaktır.

4. ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİN VE VERGİ FARKININ HESAPLANMASI

Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 25 nci maddesine göre asgari kurumlar vergisinin matrahı, Tebliğin yukarıdaki (2.1) numaralı bölümünün (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen istisna kazançlar ve indirim konusu gelirler ile kurumlar vergisi matrahı toplamından oluşacaktır. Bu tutara, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde yazılı vergi oranı uygulanacak ve bu suretle hesaplanan tutarın % 50'si asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Bu çerçevede hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, ilgili yıla ait kurumlar vergisi ile üzerinden asgari kurumlar vergisi hesaplanan istisna ve indirim konusu gelirlere isabet eden ve tevfik suretiyle ödenmiş veya ödenecek vergiler toplamı düşülerek vergi farkı bulunacaktır.

Asgari kurumlar vergisi, kurumlar vergisi ile birlikte beyan edilecektir. İndirim ve istisnalar üzerinden hesaplanan gelir vergisi tevkifatı ise kurumlar vergisi beyanname verme süresi içinde yapılmakta ve ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilip süresinde ödenmektedir. Bu nedenle, indirim ve istisnalar üzerinden yapılan tevkifat, vergi farkının hesabında, beyan edilmiş ve ödenmiş gibi dikkate alınacaktır. Ancak, bu tevkifatın beyan edilmemesi veya ödenmemesi halinde, gerekli tarhiyat ve takibat işlemlerinin yapılacağı tabiidir.

Yukarıdaki açıklamalara göre, asgari kurumlar vergisinin ve vergi farkının hesabı, kurumun ilgili dönem kazancının bulunması veya zararlı olması durumuna göre değişmektedir.

4.1. Kurum Kazancının (ticari bilanço kârının) Bulunması ve İndirimler Sonucu Kurumlar Vergisi Matrahı Teşekkül Etmesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi ve Vergi Farkı

Kurumun, kurum kazancının bulunması halinde, kurum kazancına varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre yapılacak indirimler ve kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile varsa geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilenlerin dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşır. Hesaplanan asgari kurumlar vergisi matrahına Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde yer alan kurumlar vergisi oranı uygulanacak, bu tutarın % 50'si asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Öte yandan vergi farkı, hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, ilgili yıla ait kurumlar vergisi ile üzerinden asgarî kurumlar vergisi hesaplanan istisna ve indirim konusu yapılan gelirlere ilişkin olarak ödenen veya ödenecek gelir vergisi tevkifat tutarı düşülerek bulunacaktır. Sıfır nispette asgari kurumlar vergisine tabi istisna ve indirim konusu kazançlar için daha önce tevkif suretiyle ödenen veya bundan böyle ödenecek olan gelir vergisinin asgari kurumlar vergisinden indirilemeyeceği tabiidir.

ÖRNEK:

(A) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup, 1993 yılı Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan alınan 175 milyon lira kâr payı ile 12 Şubat 1992 tarihinden sonra ihraç edilmiş olan Hazine bonosundan sağlamış olduğu 300 milyon lira faiz geliri bulunmaktadır.

Bu kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.













































Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
1992 yılı kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .............................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre indirilen 
gelirler ..................................................................................
(-) 475.000.000.-TL.
_ Başka bir kurumdan alınan kâr payı (İştirak kazancı) ............
175.000.000.-TL.
_ Hazine bonosu faizi ...........................................................
+ 300.000.000.-TL
 
475.000.000.-TL
Kurumlar vergisi matrahı .........................................................
25.000.000.-TL.
İlaveler ...............................................................................
+ 300.000.000 TL
Cari yıla ait Hazine bonosu faizi ..............................................
300.000.000.-TL
Asgari kurumlar vergisi matrahı ............................................... 
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .........................................

(325.000.000X%46X%50=)
74.750.000.-TL
Vergi Farkının Hesabı: 
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .........................................
74.750.000.-TL
Kurumlar vergisi ile istisna ve indirimler üzerinden hesaplanan gelir 
vergisi tevkifat toplamı ............................................................
- 56.500.000.-TL
_ Kurumlar vergisi  
(25.000.000 X %46=) .............................................................   11.500.000.-TL
_ Gelir vergisi tevkifat toplamı ................................................+ 45.000.000.-TL.
(300.000.000X%15=)    56.500.000.-TL
Vergi farkı .............................................................................
18.250.000.-TL


Yukarıda hesaplandığı gibi kurum, 1992 yılı beyanına göre 11.500.000 TL. kurumlar vergisi ve 45.000.000 TL. gelir vergisi tevkifatına ilave olarak 18.250.000 TL asgari kurumlar vergisi farkını da ödeyecektir.

4.2. Kurum Kazancının (Ticari bilanço kârı) Bulunması ve İndirimler Sonucu Kurumlar Vergisi Matrahının Teşekkül Etmemesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi ve Vergi Farkı

Ticari bilanço kârının bulunması, ancak indirimler nedeniyle kurumlar vergisi matrahının teşekkül etmemesi halinde, Ticari bilanço kârına varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bu suretle bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre yapılacak indirimler ve kurumlar vergisinden müstesna kazançlar ile geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilenlerin dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşılır.

ÖRNEK:

(B) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 600 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan alınan 160 milyon lira kar payı da vardır. Şirketin indirim konusu yapılabileceği 1 Milyar lira tutarında Devlet tahvili faizi bulunmaktadır.

Bu durumda, anılan şirketin 1992 yılı asgari kurumlar vergisi ile vergi farkının hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.























Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .................................................
600.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen gelirler 
toplamı .........................................................................................
- 1.160.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı ..........................................................................     160.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi .......................................................................+ 1.000.000.000.-TL
   1.160.000.000.-TL
Kalan (devreden zarar) ...................................................................
(-) 560.000.000.-TL.
İlaveler ..........................................................................................
+ 1.000.000.00.-TL
_ Cari yılda indirilen Devlet tahvil faizi .............................................
1.000.000.000.-TL


4.3. Faaliyet Sonucunun Zararlı Olması ve Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Zarar Beyan Edilmesi Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumun faaliyet sonucunun zararlı olması ve bu zarara kanunen kabul edilmeyen giderlerin ilavesinden sonra yine kazanç doğmaması halinde, asgari kurumlar vergisi hesaplanmayacaktır.

Bilindiği üzere, kurumun ilgili yıl faaliyeti zararla sonuçlanmış olsa dahi, bu Tebliğin (2.2.1.) numaralı bölümünde belirtilen indirim ve istisnalar yine de uygulanmaktadır. Böylece, müteakip yıla devredilecek cari yıl zararı, kurumun ticari faaliyetinden doğan zarar tutarı ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine göre yapılan zorunlu indirimlerin toplam tutarından oluşmaktadır.

Bu durumda, kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında fiilen indirim konusu yapılamayan istisna ve indirimler, geçmiş yıl zararı olarak müteakip yılı devredilecektir. Devredilen bu zarar içinde yer alan istisna ve indirimler toplamı, fiilen kurum kazancından indirildiği yıllarda, asgari kurumlar vergisi matrahına dahil edilecektir.

ÖRNEK:

(C) Anonim şirketi 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında verdiği kurumlar vergisi beyannamesinde 300 milyon lira zarar beyan etmiştir. Bu kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre beyannamede indirim konusu yaptığı, 12 Şubat 1992 tarihinden önce ihraç edilmiş Hazine bonosundan elde ettiği 180 milyon lira faiz geliri bulunmaktadır.

Bu durumda, kurumun 1992 yılı asgari kurumlar vergisinin hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.



















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .................................................
(-) 300.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesine göre indirilen 
Hazine bonosu faizi .......................................................................
(-) 180.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) ...................................................................
(-) 480.000.000.-TL.
İlaveler .........................................................................................
+ 180.000.000 TL.
_ Cari yılda indirilen Hazine bonosu faizi ........................................180.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .......................................................
(-) 300.000.000.-TL.


Yukarıda hesaplandığı gibi, bu Kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yaptığı Hazine bonosu faiz geliri bulunmasına rağmen, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle 1992 yılına ait asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Öte yandan kurum, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle fiilen indiremediği ve müteakip yıla devrettiği 480 milyon lira zarar tutarı içerisinde yer alan 180 milyon liralık Hazine bonosu faizini, fiilen indirebildiği yıldaki asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alacaktır.

4.4. Kurumların Bakanlar Kurulu Kararı ile Sıfır Oranda Asgari Kurumlar Vergisine Tabi Kazançlarının Bulunması Halinde, Asgari Kurumlar Vergisi

Tebliğin (3) üncü bölümünde de belirtildiği üzere, asgari kurumlar vergisi oranı Bakanlar Kurulunca sıfır oranda belirlenen istisna kazançlar ile indirim konusu gelirlerden, Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2) numaralı bölümlerinde yer alanlar, asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacaktır. Kurumların, asgari kurumlar vergisinin konusuna giren ve Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilen kazançlarının yanı sıra başkaca istisna kazanç ve indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, asgari kurumlar vergisi matrahı, sıfır orana tabi olanların dışında kalan diğer istisna kazanç ve indirim konusu gelirler ile kurumlar vergisi matrahı toplamından oluşacaktır.

Diğer taraftan, Bakanlar Kurulu Kararı ile asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edilen istisna ve indirim konusu kazançlar, asgari kurumlar vergisi matrahına dahil edilmediğinden, bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkif suretiyle ödenen vergiler, vergi farkının hesaplanmasında hiçbir şekilde asgari kurumlar vergisinden mahsup edilmeycektir.

4.5. Geçmiş Yıl Zararlarının Asgari Kurumlar Vergisi Karşısındaki Durumu

Kurumların, geçmiş yıl zararları; normal ticari faaliyetlerinden, bu Tebliğin (2.2.1.) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimlerden veya her iki kaynaktan oluşabilir. Geçmiş yıl zararının oluşumuna göre, asgari kurumlar vergisinin hesabı aşağdaki şekilde olacaktır.

4.5.1. Geçmiş Yıl Zararlarının Ticari Faaliyet Sonucu Doğması

Kurumun geçmiş yıl zararı sadece ticari faaliyet sonucunda oluşmuşsa, asgari kurumlar vergisinin hesabında, ticari bilanço kazancına varsa kanunen kabul edilmeyen giderler ilave edilir. Bulunan tutardan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre yapılacak indirimler ile kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ve ticari faaliyetten doğan geçmiş yıl zararları indirilir. Bulunan bu tutara Tebliğin (2.2.1) ve (2.2.2.) numaralı bölümlerinde yer alan istisna ve indirimlerden, Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi olanların dışında kalanlar ilave edilerek asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşılır.

4.5.2. Geçmiş Yıl Zararlarının İndirim ve İstisnalardan Oluşması Halinde Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurum geçmiş yıl zararı, sadece bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimlerden oluşmuşsa, dönem kazancına, varsa Kanunen kabul edilmeyen giderler ilave olunur. Bu suretle bulunan tutardan bu Tebliğin (2.1) numaralı bölümünde belirtilen indirim ve istisnalar ile geçmiş yıl zararları indirilir. Bu indirimlerden sonra, Tebliğin (4.5.3) numaralı bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde gerekli ilaveler yapılarak asgari kurumlar vergisi hesaplanır.

Ancak geçmiş yıl zararları içerisinde, 1991 ve daha önceki yıllara ait kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesi kapsamındaki indirilen gelirlerin bulunması halinde, bu tutarların tamamı kurum kazancından indirilecek, ancak asgari kurumlar vergisinin hesabında ilaveler arasında gösterilmeyecektir. Bu tutarlara isabet eden gelir vergisi tevkifatı ise hiçbir şekilde vergi farkının hesaplanmasında mahsup olarak dikkate alınmayacaktır.

4.5.3. Geçmiş Yıl Zararlarının Ticari Faaliyetten Doğan Zararla Birlikte İstisna ve İndirimlerden Kaynaklanması Halinde Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurumun geçmiş yıl zararları, ticari faaliyetten doğan zarar ile bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde belirtilen istisna ve indirimlerin uygulanması sonucu doğan zararlar toplamından oluşabilir.

Bu durumda olan kurumlar geçmiş yıl zararlarını, ticari faaliyet sonucu doğan zararlar ve bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alan indirim ve istisnalardan kaynaklanan zararlar şeklinde ayrıma tabi tutacaklardır. Ayrıca söz konusu istisna ve indirimlerin de sıfır oranda ve normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi olanlar şeklinde ayrıma tabi tutulması gerekmektedir.

Asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında 5 yıllık zarar mahsup süresi dikkate alınarak indirilecek zararlar, sırasıyla;

_ Ticari faaliyetten doğan zararlar,

_ Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi tutulan istisna ve indirim konusu kazançlardan doğan zararlar,

_ Dİğer unsurlardan doğan zararlar,

şeklinde indirim konusu yapılacaktır.

Kurumlar, ticari bilanço kârından aşağıdaki indirim ve ilaveleri yaparak asgari kurumlar vergisi matrahını hesaplayacaklardır.

İndirimler

1. İştirak kazançları,

2. Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlardan sıfır oranda asgari kurumlar vergisine tabi olan istisna ve indirimler.

3. Normal oranda agsari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlar,

4. Geçmiş yıl zararları,

5. Bu Tebliğin (2.2.2) numaralı bölümünde yer alan istisna ve indirimler.

İlaveler

1. Normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.1) numaralı bölümünde yer alanlar.

2. Normal oranda asgari kurumlar vergisine tabi istisna kazanç ve indirimlerden, bu Tebliğin (2.2.2) numaralı bölümünde yer alanlar.

ÖRNEK: 1

(D) Anonim Şirketi 1992 yılı ticari faaliyet sonucu ile ilgili olarak 1993 Nisan ayında 300 milyon lira zarar beyan etmiştir. Şirketin bu yıla ilişkin olarak indirim konusu yapabileceği 600 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır.

Bu kurumun, asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabı aşağıdaki şekilde olacaktır.



















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Ticari bilanço kârı (zarar) ..................................................................
(-) 300.000.000.-TL.
İndirimler ......................................................................................
- 600.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi ..............................................................................
600.000.000.-TL.
kalan (devreden zarar) ......................................................................
(-) 900.000.000.-TL.
İlaveler .........................................................................................
+ 600.000.000 TL.
_ Devlet tahvil faizi .........................................................................
600.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .........................................................
(-) 300.000.000.-TL.


Yukarıda hesaplandığı gibi, bu kurumun Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapacağı Devlet tahvil faizi bulunmasına rağmen, dönem sonucunun zararlı olması nedeniyle 1992 yılına ait asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Kurumun zararlı olması nedeniyle kurumlar vergisi matrahının hesabında fiilen indiremediği ve müteakip yıla devrettiği zarar tutarı içerisinde yer alan 600 milyon liralık Devlet tahvili faizi ile buna isabet eden 60 milyon liralık gelir vergisi tevkifatı tutarı, 1992 yılı kazancı ile ilgili olarak beyan edilip ödenmiş olmasına rağmen müteakip yıllarda asgari kurumlar vergisi ve vergi farkının hesabında dikkate alınacaktır.

Kurumun 1993 Yılındaki Durumu

Zararlı olması nedeniyle 1992 yılında 600 milyon lira Devlet tahvil faizini cari yıl zararı olarak müeakip yıla devreden kurumun, 1993 yılı faaliyet sonucu aşağıdaki gibidir.

Kurumun, 1993 yılı kurum kazancı 650 milyon liradır. 200 milyon lira Devlet tahvili faizi bulunmaktadır. Kurum bu faiz geliri üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 15 numaralı bendine göre (200.000.000 X %10=) 20.000.000 lira gelir vergisi tevkifatı hesaplanmıştır.

Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, anılan Kurumun, asgari kurumlar vergisi ve asgari vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı:

Bu kurumun 1992 yılından gelen ticari faaliyetten 300 milyon lira, Devlet tahvil faizi indiriminden 600 milyon lira olmak üzere toplam 900 milyon liralık geçmiş yıl zararı bulunmaktadır. Kurum, 1993 yılına ait 650 milyon lira ticari bilanço kârından, öncelikle cari yıla ait 200 milyon liralık Devlet tahvil faizini indirim konusu yapacaktır. Daha sonra 1992 yılından devreden 900 milyon liralık geçmiş yıl zararının 450 milyon liralık kısmını indirim konusu yapabilecektir. Böylece bu kurumun kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır. Bu durumda kurum, cari yılda kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında mahsup edemediği 450 milyon liralık geçmiş yıl zararına aşağıda belirtilen ilaveleri yapmak suretiyle asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşacaktır.







































Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ..................................................
650.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi ............................................................................
- 200.000.000.-TL.
Kalan ............................................................................................
450.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ............................................................................
- 900.000.000.-TL.
_ Ticari Zarar ................................................................................   300.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 600.000.000.-TL.
    900.000.000.-TL.
Kalan (Mahsup edilemeyen geçmiş yıl zararı) ...................................
(-) 450.000.000.-TL.
İlaveler ........................................................................................
+ 800.000.000.-TL.
_ Cari yılda indirilen 
Devlet tahvil faizi ............................................................................     200.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde yer  
alan Devlet tahvil faizi .....................................................................(+) 600.000.000.-TL.
      800.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .......................................................
(-) 350.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi .................................................
80.500.000.-TL.
(350.000.000 X % 46 X 50) 



Yukarıda hesaplandığı gibi, ticari faaliyetten doğan 300 milyon liralık geçmiş yıl zararı ile Devlet tahvil faizi indiriminden doğan 150 milyon liralık zarar mahsup edilmiştir. Bu durumda, müteakip yıla devreden 450 milyon liralık zararın tamamı Devlet tahvil faizinden kaynaklanmaktadır.



























Asgari kurumlar vergisi ......................................................................
80.500.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı ...............................................
- 35.000.000.-TL.
_ Kurumlar Vergisi 
_ Cari yılda indirilen Devlet tahvil 
     faizine isabet eden gelir vergisi 
     tevkifatı .....................................................................200.000.000.-TL.
(200.000.000 X %10) 
_ 1992 yılında zarara dönüşen  
Devlet tahvil faizinin 1993 yılında 
indiriebilen kısmına isabet 
eden gelir vergisi tevkifatı .................................................+ 15.000.000.-TL.
(150.000.000 X %10=)    35.000.000.-TL.
Vergi farkı ......................................................................................
45.500.000.-TL.


ÖRNEK: 2

(E) Anonim şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde başka bir kurumdan aldığı 125 milyon lira kâr payı, indirim konusu yapabileceği 75 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 150 milyon lira yurt dışı inşaat kazancı bulunmaktadır.

Öte yandan kurumun 1991 yılından devreden zararı 450 milyon lira olup, bu zararın, 100 milyon lirası ticari faaliyetten, 200 milyon lirası yurt dışı inşaat kazancına ilişkin istisnanın uygulanmasından ve 150 milyon lirası da Devlet tahvil faizi indiriminden kaynaklanmaktadır.

Bu durumda, anılan kurulan asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı

Kurum, 1992 yılı ticari bilanço karından öncelikle Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39. maddesi gereğince cari yıla ait 125 milyon lira iştirak kazancı ile 75 milyon lira Devlet tahvil faizini indirecektir. Daha sonra kurumlar vergisinden müstesna tutulan 150 milyon liralık yurt dışı inşaat kazancını düşecektir. Bu indirimler sonucu kalan tutar 150 milyon lira olduğundan, 1991 yılından devreden 450 milyon lira zararın 150 milyon lirasını mahsup edebilecektir. Böylece kurumlar vergisi matrahı çıkmamaktadır.

Bu durumda kurum, cari yılda kurumlar vergisi matrahının hesaplanması sırasında mahsup edemediği 300 milyon liralık geçmiş yıl zararına aşağıda belirtilen ilaveleri yapmak suretiyle asgari kurumlar vergisi matrahına ulaşacaktır.

































Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ..................................................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. mad. göre indirilen 
indirilen kazanç tutarı .....................................................................
- 200.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı ...........................................................................   125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 75.000.000.-TL.
    200.000.000.-TL.
Kalan tutar ....................................................................................
300.000.000.-TL.
Yurt dışı inşaat kazancı istisnası .....................................................
- 150.000.000.-TL.
Kalan ............................................................................................
150.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ............................................................................
- 450.000.000.-TL.
Kalan (Geçmiş yıl zararının mahsup edilemeyen tutarı) ......................
(-) 300.000.000.-TL.
İlaveler ........................................................................................
- 75.000.000.-TL.
_ Cari yılda indirilen Devlet 
     tahvil faizi .................................................................................75.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ........................................................
(-) 225.000.000.-TL.


Yukarıda görüldüğü üzere, 1991 yılından devreden zarar içinde yer alan Devlet tahvil faizi, asgari kurumlar vergisine tabi tutulmadığından, ilaveler arasında yer almamıştır. Ayrıca, yapılan hesaplamada asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmadığından, asgari kurumlar vergisi hesaplanmamıştır.

Kurumun 1993 Yılındaki Durumu:

1991 yılından 300 milyon lira zarar devreden kurumun, 1993 yılı kurum kazancı 600 milyon liradır. Bu kazanç içinde 150 milyon liralık yurt dışı inşaat kazancı bulunmaktadır. Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Bu kurumun, asgari kurumlar vergisi matrahını hesaplamak için öncelikle geçmiş yıl zararlarının hangi kaynaklardan oluştuğunun ayırımının yapılması gerekmektedir.

Örnekteki (E) kurumunun asgari kurumlar vergisi matrahının hesaplanması açısından 1991 yılından devren gelen 300 milyon liralık zararı, yukarıda hesaplandığı gibi aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.







_ 1991 yılı yurt dışı inşaat kazançları istisnasından ...................
150.000.000.-TL.
_ 1991 yılından gelen Devlet tahvil faizi ....................................
+ 150.000.000.-TL.
_ 1991 yılından devreden zarar toplamı.....................................
300.000.000.-TL.


Bu verilerden hareketle, kurumun asgari kurumlar vergisi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.





















Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) .....................................................
600.000.000.-TL.
İndirimler .......................................................................................
- 150.000.000.-TL.
_ Cari yıla ait yurt dışı 
     inşaat kazancı.............................................................................150.000.000.-TL.
Kalan tutar .......................................................................................
450.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı (1991 yılından) ........................................................
- 300.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı....................................................................
+ 150.000.000.-TL.
İlaveler ..........................................................................................
Asgari kurumlar vergisi matrahı..........................................................
150.000.000.-TL.


Kurumun 1991 yılından devreden zararı içinde yer alan Devlet tahvil faizi, yukarıda görüldüğü üzere asgari kurumlar vergisinin hesabında indirimler arasında yer almasına rağmen, ilave olarak dikkate alınmamıştır.

















Vergi Farkının Hesabı 
Asgari kurumlar vergisi .....................................................................
34.500.000.-TL.
(150.000.000 X %46 X %50=) 
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı...............................................
- 69.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi...........................................................................+ 69.000.000.-TL.
_ Gelir vergisi tevkifatı..................................................................... 
    69.000.000.-TL.
Vergi farkı .......................................................................................
Yok


ÖRNEK: 3

(F) Limited şirketinin 1992 yılına ilişkin olup 1993 yılı Nisan ayında beyan ettiği kurum kazancı 800 milyon liradır. Bu kazanç içinde 200 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır. Ayrıca, adı geçen kurum % 30 yatırım indirimi uygulanan bu yörede 2.500 milyon liralık teşvik belgeli yatırım yapmıştır. Bu verilere göre kurumlar vergisi çıkmayan bu kurumun, istisna ve indirimler nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (A) fıkrasının 8 ve 15 numaralı bentlerine göre hesapladığı gelir vergisi tevkifatı tutarı (800.000.000 X % 10=) 80.000.000 liradır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.











































Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
800.000.000.-TL.
İndirimler: 
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39. maddesine göre indirilen Devlet tahvil faizi 
...............................................................................................................- 200.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
600.000.000.-TL.
Yatırım indirimi istisnası ............................................................................
- 600.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı ...........................................................................
Yok
İlaveler ....................................................................................................
+ 200.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanunun Mük. 
39 uncu maddesine göre indirilen 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ................................................................
200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................

(200.000.000 x % 46 X % 50)
46.000.000.-TL.
Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ...........................................................................
46.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı ...........................................
- 200.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi ................................................................................. 
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 20.000.000.-TL.
(200.000.000 X %10=)   20.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
26.000.000.-TL.


Yukarıda yapılan hesaplamadan da anlaşılacağı üzere Bakanlar Kurulu Kararı ile yatırım indirimi için, asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak tespit edildiğinden, bu kurumun asgari kurumlar vergisi matrahının hesabında yatırım indirimi ve asgari vergi farkının hesabında da buna isabet eden gelir vergisi tevkifatı dikkate alınmamıştır.

ÖRNEK: 4

(G) Anonim şirketinin 1993 yılına ilişkin olarak beyan ettiği kurum kazancı 150 milyon liradır. Bu kazanç içinde 20 milyon lira iştirak kazancı, 120 milyon lira Devlet tahvili alım satım kazancı ile 30 milyon lira Devlet tahvil faizi bulunmaktadır. Kurumun, 1992 yılından devreden geçmiş yıl zararı 230 milyon lira olup, bu zararın 50 milyon lirası normal ticari faaliyetten, 125 milyon lirası yurt dışı müteahhitlik kazancı istisnası uygulanmasından, 55 milyon lirası ise Devlet tahvil faizinden kaynaklanmaktadır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı hesabı aşağıdaki gibi olacaktır.



























































1993 Yılı Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
150.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu maddesine 
göre indirilen; ...........................................................................................
- 50.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı .....................................................................................   20.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ..................................................................................- 30.000.000.-TL.
    50.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
100.000.000.-TL.
Devlet tahvili alım satım kazancına ilişkin istisna tutarı ................................
- 120.000.000.-TL.
Kalan (Cari yıl zararı) ...............................................................................
(-) 20.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı .....................................................................................
- 230.000.000.-TL.
_ Ticari faaliyet zararı .............................................................................50.000.000.-TL.
_ Yurt dışı müteahhitlik  
kazancı istisnası .....................................................................................125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi..................................................................................+ 55.000.000.-TL.
 230.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) .............................................................................
(-) 250.000.000.-TL.
İlaveler: ..................................................................................................
+ 205.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun  
Mük. 30 uncu maddesine 
göre indirilen cari yıla ait 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................+ 30.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı .................................................................................................120.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvil faizi ........................................................................+ 55.000.000.-TL.
 205.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ................................................................
(-) 45.000.000.-TL.


Kurumun, asgari kurumlar vergisi matrahı çıkmadığından, asgari kurumlar vergisi de söz konusu olmayacaktır.

Kurumun, 1993 yılından devreden 250 milyon liralık geçmiş yıl zararı aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.











_ 1992 yılı ticari faaliyet zararı ................................................
50.000.000.-TL.
_ 1992 yılı yurt dışı müteahhitlik kazanç istisnasından ..............
125.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil faizinden .............................................
55.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil alım satım kazancından .......................
+ 20.000.000.-TL.
_ 1992 yılı ve 1993 yıllarından devreden zarar toplamı ...............
250.000.000.-TL.


Kurumun 1994 Yılındaki Durumu

Kurumun, 1994 yılında kurumlar vergisi beyannamesinde beyan ettiği ticari kazancı 500 milyon liradır. Bu kazanç içinde 50 milyon lira iştirak kazancı, 125 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 175 milyon lira yurt dışı müteahhitlik kazancı bulunmaktadır.

Bu durumda, anılan kurumun asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki gibi olacaktır.



































































1994 Yılı Asgari Kurumlar Vergisinin Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
500.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu maddesine göre indirilen 
kazanç tutarı ...........................................................................................
-175.000.000.-TL.
_ İştirak kazancı .....................................................................................   50.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi ..................................................................................- 125.000.000.-TL.
    175.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
325.000.000.-TL.
Cari yıla ait Yurt dışı müteahhitlik kazancı ..................................................
- 175.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
150.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararı ......................................................................................
- 250.000.000.-TL.
_ Ticari faaliyet zararı .............................................................................   50.000.000.-TL.
_ Yurt dışı inşaat kazancı  
istisnası ................................................................................................. 125.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faizi .................................................................................    55.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı ..................................................................................................+ 20.000.000.-TL.
  250.000.000.-TL.
Kalan (devreden zarar) .............................................................................
(-) 100.000.000.-TL.
İlaveler: ................................................................................................
+ 200.000.000.-TL.
_ Gelir Vergisi Kanununun  
Mük. 30 uncu maddesine 
göre indirilen cari yıl 
Devlet tahvil faizi .....................................................................................+ 125.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvil faizi ........................................................................   55.000.000.-TL.
_ Geçmiş yıl zararları içinde 
yer alan Devlet tahvili alım + 20.000.000.-TL.
satım kazancı ........................................................................................ 200.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı ...............................................................
(+) 100.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi ..........................................................
23.000.000.-TL.
(100.000.000 X %46 X %50) 



Hesaplanan asgari kurumlar vergisi matrahı, cari yılda indirim konusu yapılan 125 milyon liralık Devlet tahvil faizinin 100 milyon liralık kısmına tekabül etmektedir.















1994 Yılı Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................
23.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı .....................................................
- 10.000.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi .................................................................................          -
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 10.000.000.-TL.
(100.000.000 X %10=)   10.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
13.000.000.-TL.


Kurumun devreden 100 milyon liralık geçmiş yıl zararı aşağıdaki kaynaklardan oluşmaktadır.









_ 1992 yılı yurt dışı müteahhitlik kazanç istisnasından .................
25.000.000.-TL.
_ 1992 yılı Devlet tahvil faizi indiriminden ....................................
55.000.000.-TL.
_ 1993 yılı Devlet tahvil faizi indiriminden ....................................
+ 20.000.000.-TL.
_ 1992 yılı ve 1993 yıllarından devreden zarar toplamı ..................
100.000.000.-TL.


Kurumun 1995 Yılındaki Durumu:

Kurumun, 1995 yılına ilişkin olarak beyan ettiği kurum kazancı 700 milyon liradır. Bu kazanç içinde 100 milyon lira Devlet tahvil faizi ile 200 milyon lira yurt dışı müteahhitlik kazancı bulunmaktadır.

Buna göre kurumun, 1995 yılına ilişkin olarak asgari kurumlar vergisi ve vergi farkı aşağıdaki şekilde hesaplancaktır.























































1995 Yılı Asgari Kurumlar Vergisi Hesabı: 
Kurum kazancı (Ticari bilanço kârı) ............................................................
700.000.000.-TL.
İndirimler: 
_ Gelir Vergisi Kanununun Mük. 39 uncu mad. göre  
indirilen cari yılına ait Devlet tahvil faizi .......................................................
-100.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
600.000.000.-TL.
Yurt dışı müteahhitlik kazancı istisnası ......................................................
- 200.000.000.-TL.
Kalan ......................................................................................................
400.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararları ..................................................................................
- 100.000.000.-TL.
_ Yurt dışı inşaat kazancı  
istisnası ..................................................................................................- 25.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil faiz indirimi .......................................................................   55.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım  
kazancı istisnası .....................................................................................+ 20.000.000.-TL.
  100.000.000.-TL.
Kurumlar vergisi matrahı ...........................................................................
300.000.000.-TL.
İlaveler: ...................................................................................................
+ 175.000.000.-TL.
Gelir Vergisi Kanununun mük. 39 uncu  
maddesine göre indirilen cari yıla ait Devlet tahvil faizi .................................
100.000.000.-TL.
Geçmiş yıl zararları içinde yer alan asgari  
kurumlar vergisine tabi istisna ve indirimler;  
_ Devlet tahvil faizi .................................................................................. - 50.000.000.-TL.
_ Devlet tahvil alım satım kazancı ............................................................+ 20.000.000.-TL.
 175.000.000.-TL.
Asgari kurumlar vergisi matrahı .................................................................
(+) 475.000.000.-TL.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisi ...........................................................
109.250.000.-TL.
(475.000.000 X %46 X %50) 

















1995 Yılı Vergi Farkının Hesabı: 
Asgari kurumlar vergisi ............................................................................
- 109.250.000.-TL.
Kurumlar vergisi ve gelir vergisi tevkifatı .....................................................
- 155.200.000.-TL.
_ Kurumlar vergisi .................................................................................   138.000.000.-TL.
(300.000.000 X %46=) 
_ Gelir vergisi tevkifatı ............................................................................+ 175.000.000.-TL.
(175.000.000 X %10=)   155.000.000.-TL
Vergi farkı ..............................................................................................
Yok


Yukarıdaki örneklerde yer verilmemiş olmasına rağmen aynı yıl içideki kurum gelirleri arasında Hazine bonosu ve Devlet tahvili faizi birlikte bulunabilir. Bu durumda, asgari kurumlar vergisinin hesabında öncelikle hazine bonosu faizleri dikkate alınacaktır.

Kurumun gelirleri arasında, söz konusu menkul kıymetlerin alım satım kazancının birlikte bulunması halinde de yine aynı sıraya uyulacaktır.

5. VERGİ FARKININ BEYANI VE ÖDENMESİ:

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde hesaplanan vergi farkı, kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili sütununa aktarılacaktır. Sonuçta, kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi matrahı üzerinden hesaplanan "kurumlar vergisi" ile "vergi farkı" toplamından, gerekli vergi mahsuplarının yapılmasından sonra kurumun ödeyeceği veya kendisine iadesi gereken kurumlar vergisi bulunacaktır. Kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilen vergi farkı, kurumlar Vergisi taksit süreleri içinde ödenecektir.

6. DİĞER HUSUSLAR

6.1. Asgari Kurumlar Vergisine Tabi Kurumlarda Geçici Vergi

Asgari kurumlar vergisi uygulaması dolayısıyla ödenecek vergi farkı üzerinden geçici vergi hesaplanmayacaktır.

6.2 Halka Açık Şirketlerde Asgari Kurumlar Vergisi

Halka açık şirketlerde, kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu yapılacak gelirler (iştirak kazancı hariç) toplamına ve kurumlar vergisi matrahına, bu şirketlerde halka açılma derecesine göre uygulanan düşük oranlı kurumlar vergisi oranının uygulanması suretiyle hesaplanan verginin % 50'si, asgari kurumlar vergisi olacaktır.

Öte yandan yukarıdaki bölümlerde açıklanan diğer hususlar, bu şirketler için de aynen geçerlidir.

6.3. Fon Uygulaması

Kurumların, asgari kurumlar vergisi uygulaması nedeniyle "vergi farkı" ödemelerinin gerekmesi halinde, kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi matrahı üzerinden hesaplanan "Kurumlar Vergisi" ile "vergi farkı" toplamı üzerinden 3824 sayılı Kanuna göre % 7 oranında fon payı hesaplayıp ödemeleri gerekmektedir.

6.4. Dernek ve Vakıfların İktisadi İşletmelerinde Asgari Kurumlar Vergisi

Bilindiği üzere dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefi bulunmaktadır. Bu işletmelerin kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançları ile Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin (iştirak kazançları hariç) bulunması halinde, asgari kurumlar vergisine tabi olacakları tabiidir. Ancak, 22.12.1992 tarihli ve 92/3895 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma geliştirme amacıyla kurdukları iktisadi işletmelerin kazançları için asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlendiğinden, bu kazançlar asgari kurumlar vergisinin hesabında ticari bilanço kârından indirilecek, ancak ilaveler arasında yer almayacaktır. Böylece bu kazançlar, asgari kurumlar vergisine tabi tutulmamış olacaktır.

6.5. Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri

Yıllara sari inşaat ve onarma işi ile iştigal eden kurumların, kurumlar vergisinden müstesna kazançları ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 39 uncu maddesine göre indirim konusu gelirlerinin bulunması halinde, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi ödemeleri gerekmektedir.

6.6. Tasfiye, Birleşme ve Devir Halinde Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumların tasfiye, birleşme veya devir nedeniyle verecekleri kurumlar vergisi beyannamesi üzerine, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi uygulanacaktır.

6.7. Özel Hesap Dönemi Tayin Edilen Kurumlarda Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması

Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesine göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılmaktadır. Özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar da bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde asgari kurumlar vergisi mükellefiyetlerini yerine getireceklerdir.

Ancak, 22.12.1992 tarihli ve 92/3895 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile özel hesap dönemi tayin edilen kurumların 1992 takvim yılına ilişkin olup 31.12.1992 tarihine kadar beyanı gereken kazançlarına uygulanacak asgari kurumlar vergisi oranı sıfır olarak belirlenmiş bulunmaktadır. bu durumda, anılan Bakanlar Kurulu Kararı gereğince kurumların 1992 takvim yılına ilişkin olup 31.12.1992 tarihine kadar beyanı gereken kazançları hakkında "asgari kurumlar vergisi" uygulanmayacaktır.

6.8. İkmalen ve Re'sen Yapılan Tarhiyatlarda Asgari Kurumlar Vergisi

Kurumların 1992 ve müeakip yılları ile ilgili olarak yapılan incelemeler sonucu matrah farkı bulunması halinde, bulunan matrah farkı üzerinden yapılacak tarhiyat sırasında asgari kurumlar vergisinin de dikkate alınacağı tabiidir.

6.9. Hesaplanan Asgari Vergi Farkının Kurumlar Vergisi Beyannamesine İntikali

Kurumlar, asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasına ilişkin bilgileri içeren bir tabloyu beyannamelerine ekleyeceklerdir. Ayrıca, bu Tebliğde belirtilen açıklamalar çerçevesinde hesapladıkları asgari vergi farkını, kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili sütununda gösterceklerdir.

Tebliğ Olunur.

Resmi Gazete No: 17334 Resmi Gazete Tarihi: Cuma, 8 Mayıs, 1981 Adı: UID: S4Z62QX9LOIY8AD1
İçerik:




 
 





27/12/1980 günlü ve 17203 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 24/12/1980 tarih ve 2362 sayılı Kanunla, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun, 24/12/1980 tarih, 2361 sayılı ve 1/5/1981 tarih, 2454 sayılı Kanunlarla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bazı maddeleri değiştirilmiş bulunmaktadır.

Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle, Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerin kurumları ilgilendiren hükümleri konusunda aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ MEVZU VE MÜKELLEFLER:

a) Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında sendikaların Dernek sayılacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

Kurumlar Vergisi kanununun 1 inci maddesinin (D) bendi ile "Dernek ve Vakıfların iktisadi işletmeleri"nin kazançları vergi mevzuuna alınmıştır. Sendikaların iktisadi işletmelerinin de Kurumlar Vergisi mezuu içinde mütalaa edilmesi Kurumlar Vergisi Kanununun amacına tamamen uygun olduğu halde, söz konusu işletmelerin kanunda ismen belirtilmemiş olması bunların vergilendirilmesinde tereddütlerin doğmasına sebep olmaktaydı. Sendikaların dernek hükmünde olduğu söz konusu maddenin ikinci fıkrasında belirtilmek suretiyle bunların iktisadi işletmelerinin de vergiye tabi olduğu açıklığa kavuşturulmuştur.

b) Kooperatifler mevcut hukuki duruma uygun olarak yeniden tanımlanmışlardır: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3 üncü maddesinde yapılan değişikliklerle, kooperatiflerle ilgili mevcut hukuki duruma uygun bir düzenleme getirilmiştir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun kooperatiflere ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan, maddenin "kooperatif şirketler" şeklindeki matlabı "kooperatifler" olarak değiştirilmiş ve madde metninde de "Türk Ticaret Kanunu ve özel kanunlara göre kurulan" ibaresi yerine "1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan" ibaresi ikame olunmuştur. Yapılan Değişiklik l 163 sayılı Kooperatifler Kanununa uygunluk sağlamak gayesine yönelik olup başkaca bir anlam ve uygulama değişikliğine ilişkin bulunmamaktadır.

Bu düzenlemeye paralel olarak kanunun çeşitli maddelerinde yer alan "kooperatif şirketler" ibaresi "kooperatifler" olarak değiştirilmiştir.

c) İktisadi kamu müesseselerinin mükellefıyetinin tayini konusuna açıklık kazandırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına yapılan ilavelerle, bu kurumların mükellefıyetlerinin tayini konusunda ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Bu anlayış içinde yapılan belirlemelerle, Bu kurumlarda "faaliyetin kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunması" veya "işyerlerinin bulunmaması" hallerinin de mükellefiyete etkili olmayacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

d) Yabancı kamu idare ve müesselerine ait iktisadi işletlemlerin mükellefiyetinin tayini konusuna açıklık kazandırılmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına yapılan ilave ile bu kurumların mükellefıyetlerinin tayini konusunda ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Bu anlayış içinde yapılan belirlemeyle, bu kurumlarda "işyerlerinin bulunmaması" halinin de mükellefıyete etkili olamayacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

II _ MUAFLIKLAR:

a) Vergiden Muaf Tutulacak Emekli ve Yardım Sandıkları yeniden belirlenmiştir:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 9 numaralı bendinde yapılan değişiklikle vergiden muaf tutulacak emekli ve yardım sandıkları yeniden belirlenmiştir.

Bu bendin değişiklik yapılmadan önceki şeklinde, tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları herhangi bir koşula bağlı olmaksızın Kurumlar Vergisinden muaf tutulmuşlardı. Bu hüküm uyarınca tüzel kişiliği haiz olmak üzere dernek veya vakıf statüsünde çok sayıda emekli ve yardım sandıkları kurulmuş olup, bu teşekküller çeşitli alanlarda kurumlar vergisi mevzuuna giren faaliyetlerde bulundukları halde, mevcut hükümler çerçevesinde bunların vergilendirilmeleri mümkün olmamıştır.

9 numaralı bent hükmü; T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve Memur Yardımlaşma Kurumu gibi kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ile Sosyal Sigortalar Kurumları şeklinde değiştirilmiştir. Yapılan değişikliğe göre, bir emekli ya da yardım sandığı ile Sosyal Sigorta Kurumunun vergi muafiyetini haiz olabilmesi için tüzel kişiliğinin yanında ayrıca "kanunla kurulmuş olma" şartı da aranacaktır. Şu kadar ki emekli ve yardım sandıkları genellikle dernek veya vakıf şeklinde kurulduklarından Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesi gereğince bunların dernek veya vakıf olarak Kurumlar Vergisi mükellefiyetine girmesi söz konusu olmayıp, iktisadi işletmelerin mevcudiyeti halinde bu işletmeleri Kurumlar Vergisine tabi olacaktır.

b) Mahalli idareler ile bunların birlikleri veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen soğuk hava deposu işletmeleri" muafiyet kapsamına alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 11 numaralı bend hükmüne yapılan ilave ile il özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen "soğuk hava deposu işletmeleri"nin de vergiden muaf tutulması sağlanmıştır.

c) Derneklere ait lokal, gazino ve lokanta işletmeleri için tanınan vergi muafiyeti kaldırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 15 numaralı bend hükmü ile "Derneklere ait olup münhasıran üyelerin istifadesine tahsis edilen ve alkollü içki vermeyen lokal, gazino ve lokanta işletmeleri" için öngörülmüş olan vergi muafiyeti kaldırılmıştır.

Bu itibarla, bundan böyle derneklerce işletilen söz konusu işletmeler kurumlar vergisine tabi olacaktır.

Öte yandan 15 numaralı bend hükmünün bu şekilde kaldırılması sonucu, önceden 18 numaralı bentde düzenlenen "Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti tanınan Vakıflar"a ilişkin muafiyet hükmü aynı haliyle 15 numaralı bende aktarılmıştır.

d) Maddenin Kooperatiflerin Kurumlar Vergisinden muaf tutulması şartlarını belirleyen 16 numaralı bendinde "kooperatif şirketler" ibaresi "kooperatifler" olarak değiştirilmiştir.

Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, kooperatifleri 1 inci maddesiyle Kurumlar Vergisine tabi tutarken, bu genel prensipten 7 nci maddenin 16 numaralı bendi ile ayrılmış ve esas mukavelelerinde, sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyaç akçelerinin ortaklara dağıtılmaması ve münhasıran ortaklarla iş görülmesine dair hükümler bulunmaması ve fiiliyatta da bu kayıt şartlara uyulması halinde sözü edilen kooperatiflerin Kurumlar Vergisinden muafiyetini kabul etmiştir. Buna göre esas mukavelesinde, yukarıdaki hususlardan herhangi biri bulunmayan ya da bulunmasına rağmen fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatif kazançları yine bu bentte değişiklik yapılmadan önceki gibi Kurumlar Vergisine tabi tutulacaktır.

Ancak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun "Gelir Gider farklarının bölünmesi ve paylara faiz verilmesi" ne ilişkin 38 inci maddesinde, ortaklarla yapılan muamelelerden bir yıllık faaliyet sonunda elde edilen gelir-gider farkından belirli şartlarda ortakların sermaye paylarına göre en çok % 7 oranına kadar faiz dağıtılmasının kooperatifin muafiyetini ihlal edecek şekilde "sermaye üzerinden kazanç dağıtımı" mahiyetinde kabul edilmemesi gerekir. Diğer taraftan 1163 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki tanıma uygun olarak, kooperatifin faaliyet konusu, ortakların belirli ekonomik menfaatlerinin korunması ve mesleki ihtiyaçlarının karşılıklı yardım ve dayanışma ile sağlanması amacına uygun olmalıdır.

e) K.V.K.'nun 7 nci maddesinin 17 numaralı bendinde yapılan ilave ile, "Devletle aktolunan mukavelelerle" ibaresi yerine "Devletin kanunların verdiği yetkiye dayanarak aktettiği mukavelelerle" ibaresi kullanılmış ve bu suretle anılan bend hükmüne açıklık getirilmiştir.

Söz konusu ibare değişikliği, aynı amaçla, vergiden muaflığı kabul edilmiş menkul kıymetlerin temettü faiz ve ikramiyeleri ile ilgili 8 inci maddenin 3 numaralı bendinde ve bunların giderlerine ilişkin 15 inci maddenin 7 numaralı bend hükmünde de aynen gerçekleştirilmiştir.

III _ İSTİSNALAR:

a) İştirak Kazançları İstisnası Şarta Bağlı Olmaktan Çıkarılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle iştirak kazançları istisnası evvelce kanunda öngörülen şartlara bağlı olmaktan çıkarılmıştır. Bu itibarla tam mükellefiyete tabi kurumların 1/1/1981 tarihinden itibaren elde edcekleri iştirak kazançları şarta bağlı olmaksızın Kurumlar Vergisi istisnasından faydalanacaktır.

İstisna konusunda getirilen yeni hükmün geriye yürütülmesi mümkün bulunmadığından 1980 yılında, kanunda evvelce mevcut şartları taşımayan nitelikte iştirak kazancı elde eden kurumların istisnadan yararlanamayacakları tabidir.

b) Kooperatiflerdeki Risturn İstisnasına İlişkin Hükümlerde Yapılan Değişiklikler:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 2 numaralı bendinde yapılan değişikliklerle kooperatiflerdeki risturn istisnasına ilişkin hükümlere açıklık kazandırılmıştır.

Bu amaçla, istisna konusu olacak risturnların; istihlak kooperatiflerinde ortakların şahsi ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için satın aldıkları malların kıymetlerine göre, istihsal kooperatiflerinde ise ortakların istihsal ederek kooperatife sattıkları veya kooperatiften istihsal faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların kıymetlerine göre hesaplanacağı hususu Kanunda açıklığa kavuşturulmuştur.

aa) İstihlak kooperatiflerinde risturn istisnası:

İstihlak kooperatiflerinde, ortakların satın aldıkları malların kıymetine göre hesaplanan risturnların istisnadan yararlanabilmesi için satın alma fiilinin, "şahsi ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılama" amacına dayalı olması gerekmektedir. Kooperatiflerin ortaklarına bu maddelerin dışında sattıkları mallardan (örneğin elektrikli ev aletleri, halı, mobilya vs.) sağladıkları kurum kazançları Kurumlar Vergisine tabi tutulacaktır.

Ortaklarla yapılan muamelelerden doğan kazançtan, şahsi ve ailevi gıda ve giyecek türü mallara ilişkin kazancın tefrikinde, bu tür mallara ilişkin iş hacminin ortaklarla yapılan genel iş hacmine olan nisbeti esas tutulur.

bb) İstihsal Kooperatiflerinde risturn istisnası:

Yeni bent hükmüne göre, ortakların ancak kendileri tarafından istihsal edilip kooperatife sattıkları mallar ile münhasıran kendi istihsal faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların kıymetlerine göre hesaplanan risturnlar istisnadan yararlanacaktır.

Öteyandan söz konusu bendin ikinci fıkrasına yapılan ilave ile "ortaklarla, ortaklık statüsü dışında yapılan muamelelerden doğan kazançlar hakkında risturnlara ilişkin istisna hükmünün uygulanamayacağı" ifade edilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; 8 inci maddede düzenlenmiş bulunan risturn istisnası Kurumlar Vergisinden muaf olmayan kooperatifler için geçerli bulunmaktadır. Zira, Kanunun kooperatiflerde muafiyeti düzenleyen 7/16 ncı maddesinde öngörülen şartlara uyan kooperatifler Kurumlar Vergisi mükellefi bulunmadıklarından bu niteliği haiz kooperatifler kazançlarının tamamını, yukarıda açıklanan sınırlamaya tabi olmaksızın risturn olarak vergilemeden dağıtabileceklerdir.

c) Maden Suları İmtiyazının İşletilmesine İlişkin İstisna Hükmü Kaldırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendinde yer alan maden suları imtiyazının işletilmesinden elde edilen kazançlara ilişkin istisna hükmü kaldırılarak, yerine aşağıda açıklanan yeni bir istisna hükmü konulmuştur.

d) Yurt Dışı İnşaat, Onarma ve Montaj İşleri ile Teknik Hizmetlerden Sağlanan Kazançlara İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi K.'nun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendine getirilen yeni bir hükümle, yurt dışında yapılan inşaat, onarma ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların, bu kazançlara tekabül eden dövizin yurda getirildiğinin ve kesin satışının yapıldığının kambiyo mevzuatı gereğince tevsiki şartiyle Kurumlar Vergisinden müstesna tutulması sağlanmıştır.

e) Sanayi Ürünlerinin İhracına İlişkin İstisna:

K.V.K.'nun 8 inci maddesinin 6 numaralı bendinde yer alan vakıf paylarına ilişkin istisna hükmü, yapılan bir ilave ile anılan maddenin 11 numaralı bendine aktarılırken, 6 numaralı bentde yeni bir istisna hükmü öngörülmüştür.

Sanayi ürünleri ihracına ilişkin bu istisna hükmüyle ilgili özellikler şöyle sıralanabilir.

- İhraç edilecek malların sanayi ürünü niteliğini taşıması gerekmektedir. Sanayi ürünü 6948 sayılı Sanayi Sicil Kanununda şöyle ifade edilmektedir.

"Bir maddenin vasıf, şekil, hassa veya terkibini, makina, cihaz, tezgah, alet veya diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal eden yerlerle maddelerin çıkarılıp işlendiği yerler (Sanayi işletmesi) ve buralarda yapılan işler (Sanayi İşlerisanayi Ürünleri) sayılır,"

Sanayi ürünleri ana gruplar halinde Tebliğe ekli listede belirtilmiştir. Şu kadar ki bu listede yer alan deri, çinko, kalay, kurşun, gümüş, altın gibi maddelerin sanayi ürünü sayılabilmesi için yukarıda yer verilen tanıma uygun olarak değişikliğe tabi tutulmuş veya işlenmiş olması zorunludur.

- İstisna için öngörülen diğer bir şart, ihracat tutarının 250.000 Amerikan Doları veya muadili yabancı para karşılığı Türk Lirasını aşması gereğidir. 250.000 Amerikan Dolarının aşılıp aşılmadığının hesabında gümrük çıkış beyannamesinde yer alan FOB değerler esas alınacaktır. Amerikan Doları dışında diğer bir yabancı para ile ihracat söz konusu ise fiili ihraç tarihinde geçerli olan parite (Amerikan Doları/Diğer Yabancı Para Paritesi) dikkate alınacaktır.

- İstisna ihracat kazancı ile sınırlı olmayıp, kurumun varsa diğer kazanç kısmına da uygulanacaktır. Ancak aynı yıl içinde yararlanılamayan istisnadan, sonraki yıllar yararlanmak mümkün olmıyacaktır.

Bilindiği üzere istisnalar, kural olarak, istisna konusu kazancın elde edildiği veya istisna için öngörülen işlemin (örneğin ihracat veya yatırımın) gerçekleştiği dönem kazançlarına uygulanır.

Kazancın doğrudan istisna edilmesi hallerinde istinanın uygulanacağı dönem doğal olarak kazancın elde edildiği dönem olacaktır. (İştirak kazançları ve vergiden muaf menkul kıymet faizlerinde olduğu gibi) Ancak istisna miktarı, doğrudan doğruya kazancın değil, sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisnada olduğu gibi "hasılatın" veya yatırım indirimi istisnasında olduğu gibi "harcamanın" bir oranı olarak belirlendiği hallerde, o yıla ilişkin kazancın tamamının istisnadan yararlanamaması halinde sonraki yıl kazançlarına istisnanın uygulanıp uygulanamıyacağı bazı tereddütlere yol açmaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimine ilişkin hükümleri, yatırım istisnası açısından sorunu çözmektedir. Söz konusu düzenlemeye göre kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanılmayan indirimlerden sonraki yıllarda yararlanmak mümkün olabilmektedir.

Sanayi ürünleri, yaş, meyve, sebze ve su ürünleri ihracatı ile dış navlun istisnaları bakımından kanunda özel bir düzenleme yapılmadığından temel kural gereği, varsa sadece o dönem kazancının istisnadan yararlanması mümkündür. Yaralanılmayan istisna kısmı hiçbir şekilde sonraki yıl kazançlarından düşülmeyecektir.

- İstisnanın hesabında, ihracat tutarının ilk yıl için % 20'si sonraki yıllarda bir önceki yıla göre artan ihracat hasılatının % 30'u ile, bakiyesinin % 15'i dikkate alınacaktır. Artan ihracatın hesabında kur değişmelerinden dolayı meydana gelen artışların dikkate alınmayacağı kanunda özel olarak belirtilmiştir.

ÖRNEK:

Sanayi ürünü ihracatı yapan Anonim Şirketin 1981 ve 1982 yıllardaki ihracatı şöyledir.










 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
30.000.000
300.000
100
1982
36.000.000
300.000
120




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar, 30.000.000 liranın % 20'si olan (30.000.000 x % 20) = 6.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda uygulanacak istisnanın hesabında ise önce artan ihracatın bulunup, bulunmadığının tayini gerekmektedir. Türk lirası olarak ihracat 6.000.000 lira artmıştır. Ancak artış reel bir artış olamayıp kur değişikliklerinden oluşmuş bir fazlalıktır. Bu itibarla % 30 oranının uygulanacağı bir tutar söz konusu değildir. İhracatın tamamına, yani 36.000.000 liraya % 15 oranı uygulanarak (36.000.000 x % 15) = 5.400.000.- lira istisnadan faydalanacak tutar olarak tesbit edilecek ve safi kurum kazancından tenzil edilecektir.

ÖRNEK:

Sanayi ürünü ihracı yapan bir kurumun 1981 ve 1982 yıllarındaki ihracatı şöyledir.










 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
30.000.000
300.000
100
1982
42.000.000
350.000
120




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar. (30.000.000 x % 20) = 6.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda artan ihracat 12.000.000 liradır. Ancak bu artışın tamamına % 30 oranının uygulanması söz konusu değildir. Zira artışın bir bölümü kur değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Reel artışı bulabilmek için 50.000 Amerikan Dolarlık ihracat artışının, o yılki ortalama kur değeri ile çarpılması gerekir. Bu durumda reel artış 50.000 x 120.-TL.=6.000.000 lira olacaktır. Dolayısiyle toplam istisna tutarı şöyle hesaplanacaktır.












İhracat Tutarı Tl.
 
Oran
 
İstisna Tutarı TL.
6.000.000x
 
% 30 =
 
1.800.000
36.000.000x
 
% 15 =
 
5.400.000
TOPLAM 42.000.000
   
7.200.000


ÖRNEK:














100.000 $ 95 TL.= 9.500.000.-TL.
100.000 $100 TL.=10.000.000.-TL.
100.000 $135 TL.=13.500.000.-TL.
100.000 $150 TL.=15.000.000.-TL.
400.000 $ 48.000.000.-TL.


Bu rakamlara göre bir doların ortalama kuru 48.000.000 Tl/400.000 $=120 Tl. olarak hesaplanır.

_ Ötedenberi ihracat yapan kurumlarda yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, söz konusu şartların gerçekleştiği ilk dönem ihracatın ilk yılı sayılır.

_ İstinadan yararlanmaya başladıktan sonra bazı yıllar öngörülen hadlerin altında kalınması, ya da hiç ihracat yapılmaması durumu doğarsa şartların gerçekleştiği ilk yıl için % 20 oranı uygulanacaktır.

ÖRNEK:

1981 yılı ihracat tutarı = 251.000 Amerikan Doları

1982 yılı ihracat tutarı = 200.000 Amerikan Doları

1983 yılı ihracat tutarı = 500.000 Amerikan Doları

1983 yılı ihracat hasılatının tamamına % 20 nisbeti uygulanacaktır. (Çünkü bir önceki yılda aranılan 250.000 dolarlık sınırın aşılmaması nedeniyle ihracat istisnasından faydalanılamamıştır.)

_ İstisna esas itibariyle imalaçı kurumların ihracatı için öngörülmüştür. Ancak ihraç edildiğinin tevsiki koşuluyla imalatçı kurumlar tarafından ihracatçılara yapılan satışlar da yıllık ihracat tutarının hesabında ihracat olarak kabul edilecektir. Bu halde ihracatçıların kurum olması şart değildir.

İhracatın tevsiki şu yolla olacaktır. İhracatçı firma gümrük çıkış beyannamesinin tasdikli bir örneğini, durumu açıklayan bir yazı ekinde imalatçı kuruma gönderecektir. Ancak gönderilmeden önce, bu yazının bir örneği ihracatçı kuruluş tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine tevdi edilecek, imalatçı kuruma gönderilecek örneği ise, "Bir örneği Dairemize verilmiştir" şerhi ile Vergi Dairesince tasdik edilecektir.

İhracatçılar vasıtasıyla yapılan ihracatlarda, imalatçı kurum açısından 250.000 Amerikan Doları olarak tayin edilen sınırın aşılıp aşılmadığının tayininde yine fiili FOB ihraç değeri esas alınacaktır.

İmalatçı kurumların ihracatçılara yaptığı satışın tarihi ile, fiili ihraç tarihi arasındaki zaman farkı bazı hallerde dönem farkına yol açabilir. Bu takdirde; ihracatın tevsiki, imalatcı kurumun Kurumlar Vergisi beyannamesini vereceği süreye kadar gerçekleşemezse, düzeltme yolu ile imalatçı kuruma ret ve iade yapılacaktır.

İmalatçı kurum ile ihracatçı arasına başka bir firmanın girmesi halinde, imalatçı kurum için istisnadan yararlanmak mümkün olamayacaktır.

- İmalatçı kurumların söz konusu istisnadan faydalanabilmelerini temin edecek ihracat tutarının hesabında ihracatçılara yapılan satışların dikkate alınabilmesi için, bu sanayi ürünlerinin ihracatçılarca herhangi bir nitelik değişikliği yapılmadan aynen ihracı gerekir. İhracatçının malın terkibini değiştirerek ihraç etmesi halinde kendisi imalatçı kurum sayılacak ve imalatçılar için öngörülen oranda istisnadan faydalanacaktır.

- Geçmiş yıl zararları Kurumlar Vergisi Kanununun 14/7 nci maddesinde indirilecek giderler arasında sayıldığından, ilgili yıl kurum kazancından önce varsa geçmiş yıllar zararları mahsup edilecek ancak arta kalan kâra istisna uygulanacaktır.

- Sanayi ürünü ihraç etmek ve yıllık ihracat tutarı 250.000 Amerikan Dolarını aşmak koşuluyla ihracatçı kurumların da bu istisnadan 1/4 oranında yararlanması öngörülmüştür. İhracatçı kurumların ihraç konusu sanayi ürünlerini, kurum statüsündeki imalatçılardan almaları şart değildir. Kurum olmayan imalatçılardan almaları halinde de istisna geçerli olacaktır.

f) Yaş meyva, sebze ve su ürünlerinin ihracına ilişkin istisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine eklenen 7 numaralı bend ile yaş meyva, sebze ve su ürünleri ihracından sağlanan hasılatın belli bir oran dahilinde kurum kazancından istisnası öngörülmüştür.

Bu istinanın uygulanmasına ilişkin özellikler esas itibariyle sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisna ile paralellik göstermektedir. Farklılık gösteren noktalar ise şöyle sıralanabilir,

- İstisna için asgari ihracat tutarı tayin edilmemiştir.

- İstisna hem üretici kurumlar için, hem de ihracatçı kurumlar için aynı oranda uygulanacaktır.

İstisnanın hesabında ihracat tutarının ilk yıl için % 20'si sonraki yıllarda bir önceki yıla göre artan ihracatın % 30'u ile bakiyesinin % 15'i dikkate alınacaktır.

ÖRNEK:

Yaş meyva, sebze ve su ürünleri ihracı yapan bir kurumun 1981 ve 1982 yıllarındaki ihracatı şöyledir.







 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
10.000.000
100.000
100
1982
19.500.000
150.000
130




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar, 10.000.000 liranın % 20'si olan (10.000.000 x %20) = 2.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda artan ihracat 9.500.000 liradır. Ancak bu artışın bir bölümü kur değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Reel artışı bulabilmek için 50.000 dolarlık ihracat artışının ortalama kur değeri ile çarpılması gerekir. Bu durumda reel artış 50.000 x 130 = 6.500.000 lira olacaktır. Dolayısiyle toplam istisna tutarı şöyle hesaplanacaktır.












İhracat Tutarı Tl.
 
Oran
 
İstisna Tutarı TL.
6.500.000x
 
% 30 =
 
1.950.000
13.000.000x
 
% 15=
 
1.950.000
TOPLAM 19.500.000
   
3.900.000


g) Dış Navlun Hasılatına İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine eklenen 8 numaralı bent ile Türkiye'ye döviz olarak getirildiğinin tevşik edilmesi kaydiyle dış navlun hasılatının belli bir oran dahilinde kurum kazancından istisnası öngörülmüştür.

Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin özellikler de sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisna hükmü ile paralellik göstermektedir. Farklılık arzeden tek nokta istisna için asgari bir had tayin edilmemiş olmasıdır.

h) Yatırım İndirimi İstisnası:

Önceden Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 5 numaralı bendinde ayrı bir fıkra halinde yer alan yatırım indirimi istisnasına ilişkin hüküm, getirilen değişiklikle aynı maddenin 9 numaralı bend hükmü olarak yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimine ilişkin hükümlerine göre saptanacak yatırım indirimi, sermaye şirketleri ve kooperatifler hakkında da uygulanacaktır. Ancak gelir vergisi mükelleflerinden farklı olarak kalkınma planı ve yıllık programlarda özel önem taşıdığı belirtilen sektörlere yapılan yatırımlar dolayısıyla, yatırımcı sermaye şirketleri ile kooperatiflerin bu yatırımları için uygulanacak nispet % 60 olarak belirlenmiştir.

Gerek söz konusu oran değişikliği, gerekse de Gelir Vergisi Kanununda yatırım indirimine ilişkin hükümlerde yapılan değişiklikler nedeniyle, kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1981 tarihinden sonraki uygulama eski uygulamaya göre farklılık gösterecektir. Bu itibarla 2362 sayılı Kanunla getirilen Geçici 5 inci madde hükmü ile, 1/1/1981 tarihinden önce yapılmış olan yatırım indirimine konu yatırım harcamalarına yatırım indirimine ilişkin eski hükümlerin, bu tarihten sonra yapılacak yatırım harcamalarına ise yatırım indirimine ilişkin yeni hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş ve 1/1/1981 tarihinden önce başlandığı halde henüz bitmemiş olan yatırım indirimine konu yatırımlar nedeniyle uygulanacak yatırım indirimi tutarının bu hükme göre hesaplanacak indirimler toplamını geçemeyeceği ifade edilmiştir.

i) Turizm müesseselerinde döviz gelirlerine tekabul eden kazançlara ilişkin istisna:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesine eklenen 10 numaralı bent hükmü ile Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu hükümleri dairesinde "Turizm Müessesesi" belgesi almış olan kurumların elde ettikleri döviz gelirlerine tekabül eden kazançların belli bir oran dahilinde vergiden istisnası öngörülmüştür.

Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin özellikleri şöylece sıralıyabiliriz.

- Turizm müesseseleri, "Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu" ve buna bağlı "Turizm Müesseseleri ve Nitelikleri Yönetmeliği"nde sayılan ve bu yönetmeliğe göre Turizm ve Tanıtma Bakanlığından" Turizm Müessesesi kuruluş belgesi veya "Turizm Müessesesi İşletme Belgesi" almış bulunan yatırım ve işletmelerdir.

Bu istisnanın hesabında benzeri diğer istisnalara göre önemli bir fark, istisnanın hasılatın bir oranı olarak değil, döviz gelirlerine tekabül eden kazancın bir oranı olarak hesaplanacağı hususudur.

- Söz konusu dövizlerin yetkili bankalara bozdurulduğunun tevsiki istisnanın uygulanabilmesi için zorunludur.

- Bu istisnanın uygulanması için asgari bir döviz hasılatı öngörülmemiştir.

- İstisna uygulaması konusundaki diğer hususlar sanayi ürünü ihracatına ilişkin istisna ile paralellik göstermektedir.

ÖRNEK:

Turizm müessesesi belgesine sahip bir Limited Şirket Tatil Köyü işletmektedir. Kurumun 1981 yılı faaliyetine ilişkin bilgiler şöyledir. Kurum bu yılda toplam 20.000.000 lira hasılat sağlamıştır. Bu hasılatın 12.000.000 liralık bölümü döviz olarak elde edilmiş ve yetkili bankalara bozdurulmuştur. Kurumun bu yıldaki tüm işletme ve genel giderleri toplam (Amortismanlar dahil) 14.000.000 liradır. Bu bilgiler ışığında istisnadan faydalanacak tutar şöyle tespit edilecektir.












  
Hasılat (TL.)
 
Toplam Hasılat İçindeki Payı
TL.'ye tekabül eden
 
8.000.000.-
 
% 40
Döviz'e tekabül eden
 
12.000.000.-
 
% 60
TOPLAM
 
20.000.000.-
 
% 100


Kurumun safi kazancı ise tüm giderlerin tenzili sonucu (20.000.000-14.000.000=) 6.000.000.- liradır. Bu kazanç içindeki döviz gelirlerine tekabül eden pay ise basit orantı yoluyla (6.000.000 x % 60=) 3.600.000 TL. olarak hesaplanacaktır. Uygulamanın ilk yılı olduğundan, istisna tutarının hesabına esas alınacak oran % 20'dir. Bu durumda istisna tutarı (3.600.000 x %20 =) 720.000., lira olarak hesaplanacaktır. Safi kurum kazancı 6.000.000.- liradan, bulunan bu tutar tenzil edilerek kurumlar vergisi matrahı (6.000.000 - 720.000 =) 5.280.000.-TL olarak bulunacaktır.

i) Kurumlar Vergisi Kanununun aynı maddesinin 6 numaralı bendi ile "safi kurum kazancından Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek miktarlar" Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir.

Söz Konusu hüküm maddede 11 numaralı bent olarak yeniden düzenlenmiş ve istisnadan faydalanacak kazançların, gelirlerinin tamamını amaçlarına tahsis eden vakıflara ait olması şartı getirilmiştir.

Bilindiği gibi 903 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi gereğince kamu hizmetini azaltıcı çalışmalar yapan vakıflara Bankalar Kurulunca belirli şartlarda vergi muafiyeti tanınmaktadır. Vakıfların kamu hizmetlerini sürekli yapabilmeleri ise gelirlerinin devamlılık arzetmesine bağlıdır. Vergi muafiyetine haiz bir vakfın, sermayesine katıldığı şirketlerde karın dağıtılıp vakfa intikal ettirilmemesi vakfın amacının gerçekleşmesine engel olacak ve vergi muafiyetine esas alınan "kamu hizmetlerini azaltma" görevini yerine getirmeleri imkansız hale gelecektir. Bu sebeple vakıf iştirakine isabet eden karların Kurumlar Vergisinden müstesna tutulabilmesi için iştirak edilen kurumda yetkili organın anılan karlar hakkında dağıtım kararı almış olması gerekir.

IV - FİNANSMAN FONU:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 8 inci madde hükmüyle; sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, yatırım indiriminden faydalanması kabul edilmiş bulunan yatırımların finansmanında kullanmak ve yatırım indirimi belgesinde bu yatırım için öngörülen süre ile sınırlı kalmak kaydıyla belli şartlarla finansman fonu ayırarak safi kurum kazancından indirilebilecekleri esası getirilmiştir.

Vergi ertelemesi amacına yönelik bu hükmün uygulama esasları şöyledir.

Finansman Fonu tanımı gereği, yapılacak yatırımların finansmanında kullanılacak bir fon niteliğindedir. Bu husus kanun metninde açıkça belirlenmiştir. Bu itibarla, yatırım indirimi belgesi alınmış olmak koşuluyla (Teşvik mevzuatı gereği, uygulamada yatırım indirimi belgesi, ancak yatırımın belli bir aşamaya gelmesi halinde verilmekte olduğundan, başlangıçta fon ayrılması için teşvik belgesi alınması yeterli sayılacaktır.) yatırıma başlanmadan önceki yıl kazancından da ayrılabilecektir. Öteyandan yatırımın tamamlandığı yılda bu yatırımla ilgili olarak fon ayrılması aynı ilke gereği mümkün değildir.

ÖRNEK:

Bir Limited Şirketin 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesinde, yatırımın 1982-1984 yıllarında gerçekleşeceği öngörülmüştür.

Bu durumda şirket 1981 yılı kazancından finansman fonu ayırabilecektir. Belgeye uygun olarak yatırımın 1984 yılında tamamlanması halinde ise, bu yılda finansman fonu ayıramayacaktır. Zira artık 1985 yılında yapılacak bir yatırım söz konusu değildir.

- Ayrılacak Finansman Fonu kurumlar vergisi matrahının % 25'ini geçemeyecektir. Fonun safi kurum kazancından ayrılması sonucu kalan kısım kurumlar vergisi matrahını oluşturacağından, hesabın örnekteki şekilde yapılması gerekir.

ÖRNEK:

Bir Anonim Şirketin, safi kurum kazancı (varsa istisnalar düşüldükten sonra kalan kazancı) 10.000.000.- liradır. Kurumlar Vergisi matrahının % 25'ine tekabül edecek Finansman fonu şöyle hesaplanacaktır.









Safi Kazanç 10.000.000.- x 25/100+25 =
2.000.000.-TL.
Bu durumda: Safi kurum kazancı
10.000.000.-TL.
- Finansman fonu
-2.000.000.-TL.
- Kurumlar V. matrahı
8.000.000.-TL.


olarak belirlenecektir. Başka bir ifadeyle kurumlar vergisi matrahının % 25'ine tekabül eden finansman fonu, safi kurum kazancının % 20'sine tekabül etmektedir.

- Kurumlar Vergisi matrahının % 25'i sınırlı olarak ayrılabilecek finansman fonu, ayrıca yapılacak toplam yatırım tutarını da aşamayacaktır. Yapılacak yatırım tutarının aşılması yolundaki sınırlamanın aşağıdaki ikinci örnekte gösterildiği üzere her yıl için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

ÖRNEK:

Bir Anonim Şirket, 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesine göre 20.000.000.-TL. tutarındaki yatırımı 1982 yılında gerçekleştirecektir. Şirketin 1981 yılı safi kurum kazancı 150.000.000.-TL.'dir.

Bu bilgilere göre finansman fonuna ayrılabilecek kurum kazancı şöyle hesaplanacaktır.

Kurumlar vergisi matrahının % 25'ine tekabül edecek tutarın, safi kurum kazancının % 20'si olduğunu önceki örnekte ifade etmiştik. Safi kurum kazancının % 20'si ise (150.000.000.-x %20=) 30.000.000.-TL.'dir. Ancak bu tutarın tamamının fona ayrılması mümkün değildir. Ayrılacak fon yapılacak yatırım tutarı ile sınırlı olacağından, kurum sadece 20.000.000.- lirayı fona ayırmak durumundadır.

ÖRNEK:

Bir Limited Şirketin 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesinde, yatırımın 1982-1983 yıllarında gerçekleştirileceği öngörülmüştür. Yatırımın toplam tutarı 30.000.000.- liradır. Yatırımın 20.000.000.-liralık kısmı 1982'de, 10.000.000.-liralık kısmı ise 1983 yılında gerçekleştirilmiştir.

Bu durumda, safi kurum kazancı uygun olduğu takdirde kurum, 1981 yılında 30.000.000.- lira finansman fonuna ayırabilecektir. 1982 yılında finansman fonuna ayırabilecek tutar ise yatırımın tamamlanmayan bölümü ile sınırlıdır. Bu itibarla safi kurum kazancı uygun olduğu takdirde fona ayrılabilecek tutar 1982 yılında 10.000.000.-lira olacaktır.

Görüldüğü gibi yatırım tutarının aşılamaması her yıl için bağımsız olarak değerlendirilmekte ve tamamlanmamış yatırım tutarına göre tayin edilmektedir. Bu uygulama, doğal olarak, yıllar itibariyle fona ayrılan meblağlar toplamının, yatırımın toplam tutarından fazla olması sonucu verilebilecektir.

- Finansman Fonunun T.C. Merkez Bankasına açılacak her an paraya çevrilebilir Devlet Tahvili hesabına yatırılması zorunludur. Bu işlemin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir.

- T.C. Merkez Bankasında açılacak hesaptan çekişler Devlet Planlama Teşkilatınca düzenlenecek çekiş belgelerine dayanılarak ve yıl içinde fiilen yapılan yatırım tutarını aşamayacaktır.

Yıl içindeki çekişler fona ayrılan tutarın altında kalırsa T.C. Merkez Bankasındaki hesabın bakiyesi, bir sonraki yıl fona ayrılacak tutarın hesabında dikkate alınacaktır.

ÖRNEK:

1981 yılında firma 10.000.000.- lira finansman fonu ayırarak T.C. Merkez Bankasındaki hesabına yatırmıştır. Yıl içinde fondan 8.000.000.- lira çekilmiştir. 1982 yılında fona ayrılacak tutar 5.000.000.-lira olarak hesaplanmıştır. Bu durumda bakiye 2.000.000.-lira dikkate alınarak, firma tarafından Merkez Bankasındaki hesaba 3.000.000.-lira yatırılacaktır.

- Bir önceki yıl safi kurum kazancından finansman fonu olarak ayrılan meblağ hesap dönemi sonunda safi kurum kazancına eklenecektir.

İlavenin yapıldığı yılda da fon ayrılması söz konusu olursa, fon ayrılacak tutarın tesbitinde esas alınacak safi kazanç içinde, ilave edilen kısmın da bulunacağı kuşkusuzdur.

- 1981 yılından evvel başlanılmış olup halen devam eden yatırımlar için de finansman fonu ayrılabilecektir.

V _ DAR MÜKELLEFİYETTE MEVZU:

Dar mükellef kurumların bazı kazançları vergi konusu içine alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin 1,6 ve 7 numaralı bendlerinin parantez için hükümleri kaldırılarak önceden vergi dışı tutulan dar mükellef kurumların bazı kazançları vergi konusu içine alınmıştır.

Buna göre ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları, imal, istihsal veya istihraç ettikleri malları, Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderilen dar mükellef kurumların bu faaliyetleri vergi konusu içine alınmıştır. Vergi matrahının ne şekilde tesbit edileceği konusu mükerrer 19. madde ile düzenlenmiş olup, bununla ilgili açıklamalar ilgili bölümde yapılmıştır.

Öteyandan Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan kurumların önceden vergi dışı tutulan mevduat faizleri ile, menkul kıymet satışlarından elde ettikleri kazançlar vergi konusu içine alınmışlardır.

VI _ MATRAHIN TAYİNİ:

a) Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliğe paralel olarak Kurumlar Vergisi Kanununn 13 üncü maddesinde bazı değişiklikler yapılmıştır:

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde yapılan değişiklikle, senelere sari inşaat ve onarma işlerinde tek usul olarak kar ve zararın işin bittiği yıl kati olarak tesbit edileceği ve tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirileceği hükme bağlandığından, Kurumlar Vergisi kanununun bu maddeye atıf yapan 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki parantez içi" 42 nci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendi hariç" hükmü kaldırılmıştır. Eskiden olduğu gibi senelere sari inşaat işiyle uğraşan kurumlarda kar veya zarar yine işin bittiği yıl kati olarak tesbit edilecektir.

Öte yandan aynı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan diğer bir değişiklikle, Gelir Vergisi Kanunuyla getirilen "Asgari Gayrisafi Hasılat Esası"nın Kurumlar Vergisi mükellefleri için de uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

b) Geçmiş yıl zararlarının kurum kazancından indirilme süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle geçmiş yılların mali bilançolarına göre meydana gelen zararların kurum kazancından indirilme süresi 5 yıldan 3 yıla indirilmiştir. Bu değişikliğe göre bir hesap döneminde meydan gelen zarar, arka arkaya 3 yıl kurum kazancından indirilmediği takdirde daha sonraki yıl kazançlarından indirilemeyecektir. Ancak Geçici 7 nci madde ile 1/1/1981 tarihinden önce meydana gelen ve gider olarak kurum kazancından indirilmemiş bulunan zararlar hakkında eski hüküm uygulanacak ve mezkur zararlar 5 yıllık sürede indirilebilecektir.

c) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar paylarının kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilebilmesi esası getirilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesine eklenen 8 numaralı bend hükmü ile "faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları"nın kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilebileceği öngörülmüştür. Kanunun gerekçesinde de açıkça belirlendiği üzere yapılan bu değişiklik, bazı İslam ülkeleri finans kuruluşlarından alınan kredi karşılığında bu kuruluşlara yapılan ödemeler bakımından hüküm ifade etmekte, bunun dışında bir anlam ve uygulama değişikliğine ilişkin bulunmamaktadır.

Bu itibarla Kurumlar Vergisi kanununun örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde indirilemeyeceğini öngören 15 inci madde hükmü yürürlükte olup bu tür sermayeye ilişkin olarak ödenecek faizlerin kar payı adı altında kurumlar vergisi matrahından indirilmesi mümkün değildir.(*)

d) Vergiden muaf menkul kıymetlerin ortalama gider emsallerini tespit konusundaki yetkili merci, mevcut hukuki duruma uygun olarak belirlenmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun, kabul edilmeyen indirimlere ilişkin 15 inci maddesinin 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle,

7129 sayılı Bankalar Kanunu ile teşekkül eden Banka Kredileri Tanzim Komitesi, 14/1/1970 gün ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile kaldırılmış ve bu komitenin görev ve yetkileri Banka Meclisine devredilmiş bulunduğundan, bendin daha önce parantez içi hükmünde yeralan "Banka Kredileri Tanzim Komitesi" ibaresi kaldırılmış ve yerine "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Meclisi" ibaresi ikame olunmuştur.

e) Vergiden istisna edilen yurt dışı inşaat, onarım ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlara ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilmesi önlenmiştir.

K.V.K.'nun 15 inci maddesine eklenen 8 numaralı bent hükmü ile kanunun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendiyle vergiden istisna edilmiş olan "Kambiyo Mevzuatı gereğince Türkiye'ye getirildiğinin tevsik edilmesi kaydıyla yurt dışında yapılan inşaat, onarma ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar"a ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilmemesi hükme bağlanmıştır.

f) Kurumların İdare Meclisi Başkan ve Üyelerine verilen temettü ikramiyeleri, kurum kazancından indirilemeyecektir:

Gelir Vergisi Kanunu'nun 61 ve 75 inci maddelerinde yapılan değişiklikler sonucu, önceden ücret sayılan İdare Meclisi Başkan ve Üyelerinin temüttü ikramiyeleri, yeni düzenlemede menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu itibarla bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmeleri mümkün olamayacaktır. Bu hüküm 2361 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 9 uncu maddenin (a) bendi uyarınca, kurumların 1980 yılı karlarından ayırarak İdare Meclisi Başkan ve Üyelerine verilecek temettü ikramiyeleri için de geçerlidir.

Öte yandan kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesine göre ücret sayıldığından eskiden olduğu gibi bu ödemeler kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaya devam edilecektir.

g) Örtülü kazanç dağıtımı hallerine açıklık kazandırılmıştır:

Bilindiği üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde, sermaye şirketlerince dağıtılan örtülü kazançların kurum kazancının tesbitinde indirilemeyeceği belirtilmiş ve 17 nci maddede örtülü kazanç dağıtım halleri 4 bent halinde sıralanmıştır. Bu maddenin birinci bendine yapılan ilave ile, bu bentde belirlenen örtülü kazanç dağıtımı haline açıklık kazandırılmak gayesiyle "İmalat, inşaat muameleleri ve hizmet ilişkilerinde" bulunma hallerinin de örtülü kazanç dağıtımı konusuna gireceği ifade edilmiştir.

VII _ TÜRKİYE'DE SATIŞ YAPILMAKSIZIN MAL İHRACINDA KURUM KAZANCININ GÖTÜRÜ USULDE TESBİTİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde yapılan değişiklikle, maddenin 1 numaralı bendinde yer alan; Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderen dar mükellef kurumlarla ilgili istisna hükmü kaldırıldığından, bu kurumların söz konusu faaliyetlerine ilişkin kazancın tespit şekli mükerrer 19 uncu maddede düzenlenmiştir.

Buna göre, Türkiye'de satın aldıkları ya da imal, istihsal veya istihraç ettikleri malları, Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderen dar mükellefiyete tabi kurumların vergiye matrah olan kurum kazancı, ihraç edilen malların maliyet bedeli ile dışarıya taşınmak üzere kara, deniz ve hava ulaştırma araçlarına teslim edildikleri ana kadar yapılan her türlü giderler toplamına, ortalama kazanç emsallerinin uygulanması suretiyle tespit edilerek vergilendirilecektir.

Mal çeşitleri itibariyle ortalama kazanç emsalleri, kanunun geçici 3 üncü maddesi hükmü uyarınca ilk uygulama dönemi olan 1981 yılı başından itibaren geçerli olmak üzere 30/6/1981 tarihine kadar Bakanlığımızca tespit ve ilan olunacaktır.

VIII _ ÖZEL BEYAN ZAMANI:

Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinde yapılan değişiklikle dar mükellef kurumların özel beyan konusu kazançları ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere paralel yeni bir düzenleme getirilmiştir.

Maddenin değişiklik yapılmadan önceki şeklinde, dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergiye tabi kazancı gayrimenkullerin ve hakların satışından iştirak hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazançlardan veya arızi kazançlardan ibaret bulunduğu takdirde bu gibi kazançların iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde özel beyanname ile maddede belirtilen vergi dairesine bildirileceği hükmü bulunmaktaydı.

Dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergiye tabi olup özel beyanname ile bildirilmesi zorunlu olan kazançları Gelir Vergisi Kanununda değer artışı kazançları ve arızi kazançlar başlığı altında yeniden düzenlendiğinden, bu düzenlenmeye paralel olarak söz konusu kazançlar için Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 ve 82 nci maddelerine atıfta bulunulmuştur. Böylece dar mükellef kurumların vergiye tabi kazancı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 ve 82 nci maddelerinde belirtilen değer artışı kazançları ve arızi kazançlardan (Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin A bölümünün 5 numaralı bendinde sayılanlar hariç) ibaret bulunduğu takdirde yabancı kurum veya Türkiye'de namına hareket eden kimseler bu gibi kazançları iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde Gelir Vergisi Kanununun 101 inci maddesinde belirtilen vergi dairelerine bildireceklerdir.

IX _ KURUMLAR VERGİSİ TEVKİFATI:

Dar mükellef kurumların bazı kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatını düzenleyen kurumlar vergisi kanununun 24 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ilgili özellikler şöyle sıralanabilir:

- Kanunun 12 nci maddesinin 6 numaralı bendindeki parantez içi hükmün kaldırılmış olması sonucu, vergi konusu içine alınan, Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef kurumlara ait mevduat faizlerinin de tevkifata tabi tutulması yeni düzenleme ile sağlanmıştır.

- Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 12 numaralı bendi ile menkul sermaye iradı sayılan "faizsiz olarak kredi verenlere ödenecek kar paylarının" da tevkifata tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

- Tevkifat oranları değiştirilmiş ve bazı kazanç ve iratlara ait tevkifat oranlarının yükseltilmesi veya azaltılması konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki tanınmıştır. Bu meyanda Bakanlar Kurulunun 11/3/1981 gün ve 8/2507 sayılı kararı ile yabancı devletler, uluslarası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan hazinenin ödeme garantisi ile alınacak bir yıl ve daha uzun vadeli krediler için ödenecek faizlerdeki tevkifat oranı sıfıra indirilmiştir. Buna göre sözü edilen krediler için yabancı kuruluşlara ödenecek faizler üzerinden Kurumlar Vergisi tevkifatı yapılmıyacaktır.

- Yabancı memleketlerde ödenen vergi ile mukayese ve bu mukayese sonucu yapılacak iadeye ilişkin eski metinde mevcut hükümler, yeni metinde yer almamaktadır.

- Gelir Vergisi Kanununun 96 ncı maddesinde öngörülen dağıtılmayan kurum kazançlarına ilişkin tevkifat 2361 sayılı kanunla kaldırıldığından, dar mükellef kurumlara ödenecek hisse senedi kar paylarına ilişkin olarak yapılacak tevkifatlardan dağıtılmayan kurum kazançları üzerinden yapılmış tevkifatın indirileceğine ilişkin hüküm yeni metinde yer almamaktadır.

- Vergi tevkifatının sorumluluları, tevkifatın yapılma şekli ve beyanı ile ilgili hükümler maddede aynen muhafaza edilmiştir.

- Öte yandan 2362 sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesi hükmü ile, 1980 ve önceki yıllara ait kurum kazançlarından 1/1/1981 tarihinden itibaren dar mükellef kurumlara nakden veya hesaben ödenecek veya tahakkuk ettirilecek iratlar hakkında da yeni tevkifat nisbetlerinin uygulanacağı özel olarak belirlenmiştir.

X _ VERGİNİN NİSPETİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, sermaye şirketleri ile kooperatiflerde kurumlar vergisi oranı % 50 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan 2362 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi hükmüne göre yeni Kurumlar Vergisi nisbeti, kurumların 1980 takvim yılı kazançları hakkında da uygulanacaktır.

Özel hesap dönemine tabi kurumlardan, Kurumlar Vergisi Kanunun 21 inci maddesi hükmüne göre beyannamelerini 1981 yılı Ocak ayında verecek olanlar için de yeni nisbet uygulanacaktır. Başka bir deyişle özel hesap dönemi 1980 yılının Eylül ayı sonunda veya daha sonraki bir tarihte kapanan kurumların bu döneme ilişkin kazançları için Kurumlar Vergisi nisbeti % 50 olarak uygulanacaktır.

XI _ TASFİYE:

a) Tasfiye Döneminin Tayinine İlişkin Hüküm Yeniden Düzenlenmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde yapılan değişiklikle kurumlarda tasfiye dönemi yeniden belirlenmiştir. Önceki hükümlere göre tasfiye döneminin, üç yılı aşmayan tasfiyelerde kurumun tasfiye haline girdiği tarihten başlayıp tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edeceği ve ancak üç yılı aşkın tasfiyelerde tasfiye tarihini takibeden takvim yılı başından itibaren üç yıl sonuna kadarki dönemin bir tasfiye dönemi sayılacağı belirlenmişken, yeni düzenlemede doğrudan doğruya her takvim yılı müstakil bir tasfiye dönemi sayılmıştır.

Buna göre her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumlarda tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve bu takvim yılının sonuna kadar olan dönem ile bundan sonraki her takvim yılı müstakil bir tasfiye dönemi sayılacaktır.

Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edecektir.

Tasfiye kar veya zararının tesbiti ile zamanaşımı süresi konusunda değişiklik yapılmadığından bu konularda mevcut hükümler bundan sonra da aynen uygulanacaktır.

ÖRNEK:









Tasfiyenin aynı yıl içinde sonuçlanma hali:  
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:20/3/1981
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:10/10/1981
Tasfiye dönemi:20/3/1981 - 10/10/1981


ÖRNEK:















Tasfiyenin birden fazla yıl devam etmesi hali:  
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:15/2/1981
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:20/6/1984
I. Tasfiye dönemi:15/2/1981 - 31/12/1981
II. Tasfiye dönemi:1/1/1982 - 31/12/1982
III. Tasfiye dönemi:1/1/1983 - 31/12/1983
IV. Tasfiye dönemi:1/1/1984 - 20/6/1984


Öte yandan 2362 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükmüne göre 1/1/1981 tarihinden önce başlanıpta bu tarihe kadar sonuçlandırılmamış tasfiyelerde, tasfiye dönemi ve tasfiye beyannamesi hakkında eski hükümlerin uygulanmasına devam edilecektir.

b) Tasfiye Beyannamesi:

Tasfiye dönemi konusunda getirilen yeni düzenlemeye paralel olarak tasfiye beyannamelerinin verileceği süre Kurumlar Vergisi Kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre tasfiye dönemi içinde tasfiye de neticelenmişse, bilançonun veya nihai hesabın kesinleşmesinden itibaren 15 gün içinde tasfiye beyannamesi sorunlularca kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.

XII _ GELİR VERGİSİ KANUNUNUN İLGİLİ HÜKÜMLERİ DE DİKKATE ALINARAK KURUM KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLME İLKELERİ:

a) Tam Mükellef Kurumlarda;

1. Vergiye Tabi Kurum Kazançları Üzerinden Ödenecek Kurumlar Vergisi:

Sermaye Şirketleri ile Kooperatifler Vergiye Tabi kurum kazançları üzerinden % 50; diğer kurumlar ise % 35 nisbetinde kurumlar vergisi ödeyeceklerdir.

2. Sermaye Şirketleri ile Kooperatiflerin Vergiden İstisna Edilmiş Kazançları Üzerinden Yapılacak Gelir Vergisi Tevkifatı:

Genel Olarak:

Gelir Vergisi Kanununun 94/8 inci maddesi hükmü ile dağıtılma koşuluna bağlı olmaksızın kurumların vergiden istisna edilmiş kazançları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. Aynı Kanunun 105/6 ncı maddesi hükmüne göre tevkifat oranı genelde % 20 dir. Bu tevkifat sözkonusu kazançların nakden veya hesaben ödenmesi halinde % 33 1/3'e, dar mükelleflere nakden veya hesaben ödenmesi halinde ise % 60'a tamamlanacaktır.

Yapılacak bu tamamlama sırasında dağıtılan kazancının terkibinin; bir başka ifadeyle ne kadarının vergiye tabi kurum kazancından, ne kadarının vergiden istisna edilmiş kurum kazancından oluştuğunun tesbitinde, vergiye tabi ve vergiden istisna edilmiş kurum kazançları toplamlarının, toplam kurum kazancı içindeki payları esas alınacaktır.

Söz konusu 94/8 inci maddede yapılan belirlemeyle, yurt dışında elde edilen kazançlar ile iştirak kazançlarından tevkifat yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan söz konusu madde hükmünde belirtilmemesine karşın, istisna konusu bazı kazançlardan tevkifat yapılmayacağı da açıktır. Bunlar mahiyetleri itibariyle tevkifata konu olmaması gereken, risturn istisnası gibi istisnadan yararlanacak kazançlardır.

Bu açıklamalardan sonra kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançların gelir vergi tevkifatı karşısındaki durumunu şöyle özetleyebiliriz:

- Aşağıda yazılı istisnalara ilişkin kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Tevkifatı yapılmayacaktır.

1. İştirak kazançları istisnası

2. Yurt Dışı İnşaat, Onarım ve Teknik Hizmetlere İlişkin istisna

3. Risturn istisnası

4. Vakıf paylarına ilişkin istisna

- Aşağıda yazılı istisnalara ilişin kazançlar üzerinden ise Gelir Vergisi Tevkifatı yapılacaktır.

1. Vergiden Muaf Menkul Kıymetlere İlişkin istisna

2. Sanayi Ürünleri İhracatına İlişkin istisna

3. Yaş meyve, sebze ve su ürünleri ihracatına ilişkin istisna

4. Dış navlun hasılatına ilişkin istisna

5. Yatırım indirimi istisnası

6. Turizm müesseselerine ilişkin istisna

Başlangıçta da belirtildiği üzere Gelir Vergisi Kanununun 105/6 ncı maddesi hükmüne göre tevkifat iki safhada yapılacaktır. Birinci safhada kurumların Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlarından sözkonusu tevkifat kapsamına girenler üzerinden, bu kazanç ve iratların dağıtılması şartı aranmaksızın % 20 oranında tevkifat yapılacaktır. Bu kazanç ve iratların Gelir Vergisi Kanununun 96 ncı maddesi hükmü uyarınca nakten veya hesaben ödenmesi halinde daha önce % 20 oranında yapılmış bulunan tevkifat % 33 1/3'e, dar mükelleflere nakden veya hesaben yapılan ödemelerde ise % 60'a tamamlanacaktır.

GVK'nun 94/8 inci maddesine göre yapılacak bu tevkifat, sisteme yeni getirilen "Vergi alacağı" esasının doğal bir sonucudur. Bu itibarla, sermaye şirketleri ve kooperatifler yukarıda belirtilen istisna konusu kazançların tamamı üzerinden tevkifat yapacaklardır. Başka bir ifadeyle, özellikle bu kazançların dağıtımı halinde; kazancın gerçek ya da tüzel kişilere ait olması tevkifat bakımından önem taşımayacaktır. Dağıtılmama halinde de tevkifatın öngörülmüş olması, bu yönde bir uygulamayı zorunlu kılmaktadır.

Yapılacak tevkifat, istisna konusu kazançların dağıtılması halinde tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler, özel kanunlarla kurulmuş müesseselerden kendi kanunlarına göre vergiden muaf tutulan müesseseler; kollektif ve adi komandit şirketler ile eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarının "vergi alacağı"nın kaynağını oluşturacaktır. Vergi alacağı, bu halde de dağıtılan kar paylarının yarısı olaak hesap ve kabul edilecektir.

Tevkifata tabi tutulan, kazançların tam mükellefiyete tabi kurumlara dağıtılması halinde, kar payı alan kurum iştirak kazancı elde etmiş olacaktır. Bu itibarla, elde eden kurumda, bu kar paylarının ayrıca vergilendirilmesi veya tevkifata tabi tutulması sözkonusu olmayacaktır.

Öte yandan sermayesinin tamamı kamu idare ve müesseselerine ait iktisadi Kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin istisna kapsamına giren kurum kazançlarından bunların özelliği nedeniyle tevkifat yapılmıyacağı ortadadır.

Kurumların 1980 Takvim Yılında Elde Ettiği ve İstisnadan Yararlanan İştirak Kazançlarının Durumu:

Gelir Vergisi Kanununun 94/8 inci maddesi hükmüne göre yapılacak tevkifatın iştirak kazançlarını kapsamadığı yukarıda genel açıklamalarımızda belirtilmiştir. Ancak Kurumların 1980 takvim yılında elde ettikleri ve 2362 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerden önceki hükümlere göre istisna şartlarını taşıyan iştirak kazançları üzerinde 2454 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen 1/1/1981 tarihinde yürürlüğe giren geçici 18 inci madde uyarınca % 33 1/3 oranında tevkifat yapılacaktır. Söz konusu tevkifat bu kazançların dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın Kurumlar Vergisi beyanname verme süresi içinde yapılacak ve ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar Vergi Dairesine muhtasar beyanname ile bildirilerek yatırılacaktır.

Kazanç Dağıtımı Halinde Yapılacak İşlem:

Daha önce açıklandığı gibi Kurumlar Vergisine tabi olan Kurum Kazançları ile Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlardan yurt dışında elde edilenler ve Türkiye'de elde edilen iştirak kazançlarının dar mükellefler dışında kalan kişi ve kuruluşlara dağıtılması halinde dağıtım nedeniyle ayrıca bir tevkifat yapılması sözkonusu olmayacaktır.

Dağıtım nedeniyle tevkifat yapılması durumu, daha önce açıklanan ve Gelir Vergisi Kanununun 94/8 ve 105 inci maddelerine göre yapılan % 20 tevkifatın % 33 1/3'e tamamlanması hali dışında sadece dar mükelleflere kar payı ödenmesi haliyle sınırlıdır. Kurumlar Vergisine tabi tutulmuş kazançların dağıtımı halinde, dar mükellef gerçek kişilere yapılan ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 gelir vergisi tevkifatı, dar mükellef kurumlara yapılan ödemelerden ise Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmüne göre yine % 20 oranında Kurumlar vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Vergiden istisna edilmiş kurum kazançlarının dar mükellef gerçek kişi ya da kurumlara dağıtılması halinde ise Gelir Vergisi Kanununun 94/8 ve 105/6 ncı maddeleri uyarınca önceden % 20 oranında yapılmış tevkifat, mezkur 105/6 ncı maddede yer alan hüküm uyarınca % 60'a tamamlanacaktır.

b) Dar mükellef kurumlarda kurum kazançları üzerinden ödenecek kurumlar vergisi ve yapılacak gelir vergisi tevkifatı:

Kazançlarını yıllık ya da özel beyanname ile bildiren dar mükellef kurumların kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde tayin edilen nisbetlerde vergiye tabi tutulacaktır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bent hükmüne göre, bu kurumların ticari bilançolarına göre doğan kardan Kurumlar Vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradi sayılmaktadır. Bu itibarla karın bu kısmı üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 oranında Gelir Vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifatın 1980 yılına ilişkin söz konusu nitelikteki karlar üzerinden de yapılacağı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 9 uncu maddesinin (b) bendi ile hükme bağlanmıştır.

Dar mükellef kurumların yapacakları bu tevkifat konusunda önem taşıyan iki nokta vardır. Bunlardan birincisi "Ticari Bilanço Karı"nın sınırıdır. Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunan ve yıllık ya da özel beyanname verme durumunda olan dar mükellef kurumların, bu beyannamelerine dahil etmek konusunda seçimlik hakka sahip oldukları kazançları da bulunabilir. K.V.K.'nun 24 üncü maddesine göre tevkifata tabi bu kazançlarını kurumlar vergisi beyannamesine dahil etmemiş dar mükellef kurumların ticari bilanço karı saptanırken, bu kazançların dikkate alınmaması gerekir. Bu yöndeki bir uygulama yıllık veya özel beyanname vermek zorunda olmayan dar mükellef kurumlarla, bu kurumlar arasında aynı nitelikteki kazançlar için vergi yükü eşitliği sağlanması bakımından zorunludur.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta dar mükellef kurumlarda Menkul Sermaye iradı sayılacak karın tespitinde ticari bilanço karından hareket edilmesi gereğidir. Bunun anlamı, kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirelememiş "Kanunen kabul edilmeyen giderlerin" ticari bilanço karı tespit edilirken dikkate alınacağıdır.

Öte yandan söz konusu tevkifat dağıtılma koşuluna bağlı olamadığından, dağıtılma niteliğini taşıyabilecek işlemler nedeniyle (Yurt dışında bulunan merkezlere transfer v.b.) bu karlar üzerinden ayrıca tevkifat yapılması söz konusu olmayacaktır.

XIII _ İTHİYAT AKÇELERİNİN DAĞITIMI VEYA SERMAYEYE İLAVESİ HALİNDE YAPILACAK İŞLEM:

a) Genel Olarak:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanun ile eklenen geçici 2 nci madde hükmü ile 5422 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1950 tarihinden, 2362 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1981 tarihine kadar ayrılmış olan ihtiyat akçeleri ve banka provizyonlarının sermayeye eklenmesi veya ortaklara dağıtılması hallerinde, bu işlemlerin gerçekleştirildiği yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edileceği, teşebbüsün tasfiyesi halinde ise tasfiye karının hesaplanmasında dikkate alınacağı öngörülmüştür.

Yine aynı madde hükmü ile bu ihtiyat akçeleri ve banka provizyonları üzerinden ödenmiş bulunan kurumlar vergisi ile tevkif yoluyla ödenen gelir vergilerinin ödenecek kurumlar vergisinden mahsup edileceği ifade edilmiştir.

Söz konusu Geçici 2 nci madde hükmü ile ilgili uygulama ilkeleri aşağıda belirtilmektedir.

Kurumların bilançolarında bulunabilecek ihtiyat akçeleri ve provizyonlar şu şekilde sınıflandırılabilir.

aa) 1/1/1950'den önce ayrılmış olanlar:

Söz konusu geçici 2 nci madde hükmüne göre bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı halinde herhangi bir işlem yapılmayacaktır.

bb) 1/1/1950-1/1/1981 tarihleri arasında ayrılmış:

1. Kurumlar Vergisi ödenmiş ve Gelir Vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olanlar:

Bu nitelikteki karlar kurumların bilançolarında dağıtılmayan karlar, fevkalade ihtiyatlar, olağanüstü yedek akçeler, ihtiyari ihtiyatlar v.b. adlar altında yer alırlar.

2. Üzerinden sadece Kurumlar Vergisi ödenmiş olanlar:

Bunlar esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu ve özel kanunlardaki mecburiyetlere dayanılarak ayrılmış ve kurumların bilançolarında kanuni yedek akçe v.b. isimler altında yer alan ihtiyat ve provizyonlardır.

3. Üzerinden sadece Gelir Vergisi tevkifatı yapılmış olanlar:

Bunlar Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş, gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş iştirak kazançları, vergiden muaf menkul kıymetlerin faizleri v.b. kar paylarıdır. Bu nitelikteki karlar da kurumların bilançolarında 1 inci bölümde belirtilen adlar altında yer alırlar.

4. Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi tevkifatına tabi tutulmamış olanlar:

Bu nitelikteki ihtiyatlar, yatırım indirimi istisnasından yararlanmış kar paylarında oluşan fonlar olup, kurumların bilançolarında Yatırım İndirimi Fonu v.b. aidatlar altında yer alırlar.

1/1/1950 - 1/1/1981 tarihleri arasında ayrılmış bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı veya sermayeye ilavesi halinde ya da tasfiye sırasında yapılacak işlem belirlenen gruplara göre farklılıklar gösterecektir. 1/1/1950 - 1/1/1981 tarihleri arasındaki dönem içinde farklı vergi ve tevkifat oranlarının geçerli olması nedeniyle, ilk üç grubun kendi içinde de farklı brütleştirme işlemleri söz konusu olabilecektir. Ancak söz konusu ihtiyat akçeleri ve provizyonların ayrıldığı yıl ve tabi olduğu vergi ve tevkifat nisbetleri, kurumlar tarafından izlenmek durumunda olduğundan, yapılacak işlem konusunda önemli bir sorun doğmayacaktır.

Aşağıda, kurumlar vergisi oranının % 25, Gelir Vergisi tevkifat nisbetinin % 20 olduğu dönemlerde ayrılmış ve bilançoda net tutarlarıyla kayıtlı ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı halinde yapılacak işlemlere ilişkin örnek verilmektedir.

ÖRNEK:

Kurumlar Vergisi ödenmiş ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olan 600.000.-lira tutarındaki olağanüstü yedek akçe 1981 yılında dağıtılmıştır.

Net tutarı 600.000-lira olan ihtiyat akçesinin brüt tutarı saptanırken, önce tevkifat matrahı, sonra da kurumlar vergisi matrahı hesaplanacaktır.







 
20
 
Tevkifat matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 750.000.-TL.
 
100 - 20
 








 
20
 
Kurumlar vergisi matrahı 750.000.-+750.000.-x
= 1.000.000.-TL.
 
100 - 25
 

Bulunan 1.000.000.-lira, önce 1981 yılı ticari kazancına ve tamamı vergiye tabi kar niteliğinde olduğundan aynen bu yıla ilişkin kurumlar vergisi matrahına ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 1.000.000.-lira üzerinden % 50 nisbeti esas alınarak 500.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 250.000.-lira kurumlar vergisi ile 150.000.-lira gelir vergisi toplamı olan (250.000.-+150.000.=) 400.000.-lira mahsup edilerek, kalan (500.000-400.000=) 100.000.-lira vergi genel hükümler çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

600.000.-lira tutarındaki kanuni ihtiyat akçesinin 1981 yılında sermayeye ilavesi söz konusu olmuştur. Üzerinden sadece kurumlar vergisi ödenmiş bir ihtiyat akçesi söz konusu olduğundan, brütleştirme işlemi tek aşamada yapılabilecektir.







 
20
 
Kurumlar vergisi matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 800.000.-TL.
 
100 - 25
 

Bulunan 800.000.-lira önce 1981 yılı ticari kazancına ve tamamı vergiye tabi kar niteliğinde olduğundan aynen bu yıla ilişkin kurumlar vergisi matrahına ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 800.000.-lira üzerinden %50 nisbeti esas alınarak 400.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 200.000.-lira kurumlar vergisi mahsup edilerek, kalan (400.000.- - 200.000.-=) 200.000.-lira vergi genel hükümler çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

Vergiden istisna edilmiş iştirak kazancı ve menkul kıymetlerin faizlerinden oluşan 600.000.-lira tutarındaki ihtiyat 1981 yılı içinde dağıtılmıştır. Üzerinden sadece gelir vergisi tevkifatı yapılmış bir ihtiyat akçesi söz konusu olduğundan brütleştirme işlemi yine tek aşamada yapılacaktır.







 
20
 
Tevkifat matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 750.000.-TL.
 
100 - 20
 



Bulunan 750.000.-lira 1981 yılı ticari kazancına ilave edilecektir. Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş nitelikteki kazançlardan oluşan bu ihtiyatın, kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmaması gerekmektedir. Bu itibarla belirtilen nitelikteki ihtiyatlar, aynen o yıl içinde elde edilen istisna konusu kazançlar gibi işleme tabi tutulacaktır. Başka bir ifadeyle, brüt tutarı ticari kazanca ilave edilmiş bu ihtiyat akçeleri üzerinden Gelir Vergisi kanununun 94/8 inci maddesi uyarınca % 33 1/3 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır. Ancak bu durumda, daha önce tevkif edilmiş olan gelir vergisinin mahsubu zorunludur.

Bu açıklamalar çerçevesinde yapılacak işlem şöyle olacaktır. Ticari kazanca eklenen 750.000.-lira üzerinden % 33 1/3 oranında yapılacak tevkifat tutarı (750.000. x % 33 1/3 =) 250.000.-liradır. Bu tutardan önceden tevkif edilen 150.000.- lira tenzil edilerek, kalan (250.000 - 150.000=) 100.000.-lira tutarında gelir vergisi, tevkifata ilişkin esaslar çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

600.000.-lira tutarındaki yatırım indirimi fonu 1981 yılında dağıtılmıştır. Bu fon, üzerinden herhangi bir vergi ödenmemiş olan bir ihtiyat niteliğindedir. Bu itibarla brütleşme işlemi yapılması söz konusu olmayacak, söz konusu 600.000.-lira aynen 1981 yılı ticari kazancına ilave edilecektir.

Söz konusu fon vergiden istisna edilmiş nitelikteki karlardan oluştuğundan, bir önceki örnekte olduğu gibi kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacak, sadece Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca % 33 1/3 oranında tevkifata tabi tutulacaktır. Önceden yapılmış bir tevkifat da söz konusu olmadığından herhangi bir mahsup işlemi yapılmayacaktır.

Bu itibarla 600.000.-lira üzerinden % 33 1/3 oranında yapılacak (600.000.-X % 33 1/3=) 200.000.-lira gelir vergisi tevkifatı, tevkifata ilişkin esaslar çerçevesinde ödenecektir.

b) Dar Mükellef Ortakların Bulunması Hali:

İhtiyat akçelerini ve banka provizyonlarını dağıtan veya tasfiye nedeniyle bunlarla ilgili işlem yapmak durumunda olan kurumların dar mükellefiyete tabi ortakları varsa, bir önceki bölümde belirtilen işlemlere ilaveten, tebliğin XII-a/3. bölümünde açıklanan esaslar çerçevesinde bunlara ilişkin paylar üzerinde % 20 oranında tevkifat yapılacaktır.

c) Dar mükellef kurumların 1/1/1981'den önce ayrılmış dağıtılmayan karlarının, dağıtım niteliğini taşıyacak bir işleme tabi tutulması hali:

Bu durumda 2362 sayılı Kanunun geçici 2. maddesine göre yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde yapılacak işleme ilaveten, Tebliğin XII-b/1. bölümünde belirtildiği şekilde % 20 oranında tevkifat yapılacaktır.

Tebliğ olunur.

(*) 22 Sıra No'lu Genel Tebliğ ile değişmiştir.

EK : 20 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine Ekli Listedir.

Sanayii Ürünlerinin Ana Hatları İle Sınıflandırılması

İçerik 1:




 
 





27/12/1980 günlü ve 17203 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 24/12/1980 tarih ve 2362 sayılı Kanunla, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun, 24/12/1980 tarih, 2361 sayılı ve 1/5/1981 tarih, 2454 sayılı Kanunlarla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bazı maddeleri değiştirilmiş bulunmaktadır.

Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle, Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerin kurumları ilgilendiren hükümleri konusunda aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ MEVZU VE MÜKELLEFLER:

a) Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında sendikaların Dernek sayılacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

Kurumlar Vergisi kanununun 1 inci maddesinin (D) bendi ile "Dernek ve Vakıfların iktisadi işletmeleri"nin kazançları vergi mevzuuna alınmıştır. Sendikaların iktisadi işletmelerinin de Kurumlar Vergisi mezuu içinde mütalaa edilmesi Kurumlar Vergisi Kanununun amacına tamamen uygun olduğu halde, söz konusu işletmelerin kanunda ismen belirtilmemiş olması bunların vergilendirilmesinde tereddütlerin doğmasına sebep olmaktaydı. Sendikaların dernek hükmünde olduğu söz konusu maddenin ikinci fıkrasında belirtilmek suretiyle bunların iktisadi işletmelerinin de vergiye tabi olduğu açıklığa kavuşturulmuştur.

b) Kooperatifler mevcut hukuki duruma uygun olarak yeniden tanımlanmışlardır: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3 üncü maddesinde yapılan değişikliklerle, kooperatiflerle ilgili mevcut hukuki duruma uygun bir düzenleme getirilmiştir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun kooperatiflere ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan, maddenin "kooperatif şirketler" şeklindeki matlabı "kooperatifler" olarak değiştirilmiş ve madde metninde de "Türk Ticaret Kanunu ve özel kanunlara göre kurulan" ibaresi yerine "1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan" ibaresi ikame olunmuştur. Yapılan Değişiklik l 163 sayılı Kooperatifler Kanununa uygunluk sağlamak gayesine yönelik olup başkaca bir anlam ve uygulama değişikliğine ilişkin bulunmamaktadır.

Bu düzenlemeye paralel olarak kanunun çeşitli maddelerinde yer alan "kooperatif şirketler" ibaresi "kooperatifler" olarak değiştirilmiştir.

c) İktisadi kamu müesseselerinin mükellefıyetinin tayini konusuna açıklık kazandırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına yapılan ilavelerle, bu kurumların mükellefıyetlerinin tayini konusunda ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Bu anlayış içinde yapılan belirlemelerle, Bu kurumlarda "faaliyetin kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunması" veya "işyerlerinin bulunmaması" hallerinin de mükellefiyete etkili olmayacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

d) Yabancı kamu idare ve müesselerine ait iktisadi işletlemlerin mükellefiyetinin tayini konusuna açıklık kazandırılmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına yapılan ilave ile bu kurumların mükellefıyetlerinin tayini konusunda ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Bu anlayış içinde yapılan belirlemeyle, bu kurumlarda "işyerlerinin bulunmaması" halinin de mükellefıyete etkili olamayacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

II _ MUAFLIKLAR:

a) Vergiden Muaf Tutulacak Emekli ve Yardım Sandıkları yeniden belirlenmiştir:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 9 numaralı bendinde yapılan değişiklikle vergiden muaf tutulacak emekli ve yardım sandıkları yeniden belirlenmiştir.

Bu bendin değişiklik yapılmadan önceki şeklinde, tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları herhangi bir koşula bağlı olmaksızın Kurumlar Vergisinden muaf tutulmuşlardı. Bu hüküm uyarınca tüzel kişiliği haiz olmak üzere dernek veya vakıf statüsünde çok sayıda emekli ve yardım sandıkları kurulmuş olup, bu teşekküller çeşitli alanlarda kurumlar vergisi mevzuuna giren faaliyetlerde bulundukları halde, mevcut hükümler çerçevesinde bunların vergilendirilmeleri mümkün olmamıştır.

9 numaralı bent hükmü; T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve Memur Yardımlaşma Kurumu gibi kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ile Sosyal Sigortalar Kurumları şeklinde değiştirilmiştir. Yapılan değişikliğe göre, bir emekli ya da yardım sandığı ile Sosyal Sigorta Kurumunun vergi muafiyetini haiz olabilmesi için tüzel kişiliğinin yanında ayrıca "kanunla kurulmuş olma" şartı da aranacaktır. Şu kadar ki emekli ve yardım sandıkları genellikle dernek veya vakıf şeklinde kurulduklarından Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesi gereğince bunların dernek veya vakıf olarak Kurumlar Vergisi mükellefiyetine girmesi söz konusu olmayıp, iktisadi işletmelerin mevcudiyeti halinde bu işletmeleri Kurumlar Vergisine tabi olacaktır.

b) Mahalli idareler ile bunların birlikleri veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen soğuk hava deposu işletmeleri" muafiyet kapsamına alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 11 numaralı bend hükmüne yapılan ilave ile il özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen "soğuk hava deposu işletmeleri"nin de vergiden muaf tutulması sağlanmıştır.

c) Derneklere ait lokal, gazino ve lokanta işletmeleri için tanınan vergi muafiyeti kaldırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 15 numaralı bend hükmü ile "Derneklere ait olup münhasıran üyelerin istifadesine tahsis edilen ve alkollü içki vermeyen lokal, gazino ve lokanta işletmeleri" için öngörülmüş olan vergi muafiyeti kaldırılmıştır.

Bu itibarla, bundan böyle derneklerce işletilen söz konusu işletmeler kurumlar vergisine tabi olacaktır.

Öte yandan 15 numaralı bend hükmünün bu şekilde kaldırılması sonucu, önceden 18 numaralı bentde düzenlenen "Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti tanınan Vakıflar"a ilişkin muafiyet hükmü aynı haliyle 15 numaralı bende aktarılmıştır.

d) Maddenin Kooperatiflerin Kurumlar Vergisinden muaf tutulması şartlarını belirleyen 16 numaralı bendinde "kooperatif şirketler" ibaresi "kooperatifler" olarak değiştirilmiştir.

Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, kooperatifleri 1 inci maddesiyle Kurumlar Vergisine tabi tutarken, bu genel prensipten 7 nci maddenin 16 numaralı bendi ile ayrılmış ve esas mukavelelerinde, sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyaç akçelerinin ortaklara dağıtılmaması ve münhasıran ortaklarla iş görülmesine dair hükümler bulunmaması ve fiiliyatta da bu kayıt şartlara uyulması halinde sözü edilen kooperatiflerin Kurumlar Vergisinden muafiyetini kabul etmiştir. Buna göre esas mukavelesinde, yukarıdaki hususlardan herhangi biri bulunmayan ya da bulunmasına rağmen fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatif kazançları yine bu bentte değişiklik yapılmadan önceki gibi Kurumlar Vergisine tabi tutulacaktır.

Ancak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun "Gelir Gider farklarının bölünmesi ve paylara faiz verilmesi" ne ilişkin 38 inci maddesinde, ortaklarla yapılan muamelelerden bir yıllık faaliyet sonunda elde edilen gelir-gider farkından belirli şartlarda ortakların sermaye paylarına göre en çok % 7 oranına kadar faiz dağıtılmasının kooperatifin muafiyetini ihlal edecek şekilde "sermaye üzerinden kazanç dağıtımı" mahiyetinde kabul edilmemesi gerekir. Diğer taraftan 1163 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki tanıma uygun olarak, kooperatifin faaliyet konusu, ortakların belirli ekonomik menfaatlerinin korunması ve mesleki ihtiyaçlarının karşılıklı yardım ve dayanışma ile sağlanması amacına uygun olmalıdır.

e) K.V.K.'nun 7 nci maddesinin 17 numaralı bendinde yapılan ilave ile, "Devletle aktolunan mukavelelerle" ibaresi yerine "Devletin kanunların verdiği yetkiye dayanarak aktettiği mukavelelerle" ibaresi kullanılmış ve bu suretle anılan bend hükmüne açıklık getirilmiştir.

Söz konusu ibare değişikliği, aynı amaçla, vergiden muaflığı kabul edilmiş menkul kıymetlerin temettü faiz ve ikramiyeleri ile ilgili 8 inci maddenin 3 numaralı bendinde ve bunların giderlerine ilişkin 15 inci maddenin 7 numaralı bend hükmünde de aynen gerçekleştirilmiştir.

III _ İSTİSNALAR:

a) İştirak Kazançları İstisnası Şarta Bağlı Olmaktan Çıkarılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle iştirak kazançları istisnası evvelce kanunda öngörülen şartlara bağlı olmaktan çıkarılmıştır. Bu itibarla tam mükellefiyete tabi kurumların 1/1/1981 tarihinden itibaren elde edcekleri iştirak kazançları şarta bağlı olmaksızın Kurumlar Vergisi istisnasından faydalanacaktır.

İstisna konusunda getirilen yeni hükmün geriye yürütülmesi mümkün bulunmadığından 1980 yılında, kanunda evvelce mevcut şartları taşımayan nitelikte iştirak kazancı elde eden kurumların istisnadan yararlanamayacakları tabidir.

b) Kooperatiflerdeki Risturn İstisnasına İlişkin Hükümlerde Yapılan Değişiklikler:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 2 numaralı bendinde yapılan değişikliklerle kooperatiflerdeki risturn istisnasına ilişkin hükümlere açıklık kazandırılmıştır.

Bu amaçla, istisna konusu olacak risturnların; istihlak kooperatiflerinde ortakların şahsi ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için satın aldıkları malların kıymetlerine göre, istihsal kooperatiflerinde ise ortakların istihsal ederek kooperatife sattıkları veya kooperatiften istihsal faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların kıymetlerine göre hesaplanacağı hususu Kanunda açıklığa kavuşturulmuştur.

aa) İstihlak kooperatiflerinde risturn istisnası:

İstihlak kooperatiflerinde, ortakların satın aldıkları malların kıymetine göre hesaplanan risturnların istisnadan yararlanabilmesi için satın alma fiilinin, "şahsi ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılama" amacına dayalı olması gerekmektedir. Kooperatiflerin ortaklarına bu maddelerin dışında sattıkları mallardan (örneğin elektrikli ev aletleri, halı, mobilya vs.) sağladıkları kurum kazançları Kurumlar Vergisine tabi tutulacaktır.

Ortaklarla yapılan muamelelerden doğan kazançtan, şahsi ve ailevi gıda ve giyecek türü mallara ilişkin kazancın tefrikinde, bu tür mallara ilişkin iş hacminin ortaklarla yapılan genel iş hacmine olan nisbeti esas tutulur.

bb) İstihsal Kooperatiflerinde risturn istisnası:

Yeni bent hükmüne göre, ortakların ancak kendileri tarafından istihsal edilip kooperatife sattıkları mallar ile münhasıran kendi istihsal faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların kıymetlerine göre hesaplanan risturnlar istisnadan yararlanacaktır.

Öteyandan söz konusu bendin ikinci fıkrasına yapılan ilave ile "ortaklarla, ortaklık statüsü dışında yapılan muamelelerden doğan kazançlar hakkında risturnlara ilişkin istisna hükmünün uygulanamayacağı" ifade edilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; 8 inci maddede düzenlenmiş bulunan risturn istisnası Kurumlar Vergisinden muaf olmayan kooperatifler için geçerli bulunmaktadır. Zira, Kanunun kooperatiflerde muafiyeti düzenleyen 7/16 ncı maddesinde öngörülen şartlara uyan kooperatifler Kurumlar Vergisi mükellefi bulunmadıklarından bu niteliği haiz kooperatifler kazançlarının tamamını, yukarıda açıklanan sınırlamaya tabi olmaksızın risturn olarak vergilemeden dağıtabileceklerdir.

c) Maden Suları İmtiyazının İşletilmesine İlişkin İstisna Hükmü Kaldırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendinde yer alan maden suları imtiyazının işletilmesinden elde edilen kazançlara ilişkin istisna hükmü kaldırılarak, yerine aşağıda açıklanan yeni bir istisna hükmü konulmuştur.

d) Yurt Dışı İnşaat, Onarma ve Montaj İşleri ile Teknik Hizmetlerden Sağlanan Kazançlara İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi K.'nun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendine getirilen yeni bir hükümle, yurt dışında yapılan inşaat, onarma ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların, bu kazançlara tekabül eden dövizin yurda getirildiğinin ve kesin satışının yapıldığının kambiyo mevzuatı gereğince tevsiki şartiyle Kurumlar Vergisinden müstesna tutulması sağlanmıştır.

e) Sanayi Ürünlerinin İhracına İlişkin İstisna:

K.V.K.'nun 8 inci maddesinin 6 numaralı bendinde yer alan vakıf paylarına ilişkin istisna hükmü, yapılan bir ilave ile anılan maddenin 11 numaralı bendine aktarılırken, 6 numaralı bentde yeni bir istisna hükmü öngörülmüştür.

Sanayi ürünleri ihracına ilişkin bu istisna hükmüyle ilgili özellikler şöyle sıralanabilir.

- İhraç edilecek malların sanayi ürünü niteliğini taşıması gerekmektedir. Sanayi ürünü 6948 sayılı Sanayi Sicil Kanununda şöyle ifade edilmektedir.

"Bir maddenin vasıf, şekil, hassa veya terkibini, makina, cihaz, tezgah, alet veya diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal eden yerlerle maddelerin çıkarılıp işlendiği yerler (Sanayi işletmesi) ve buralarda yapılan işler (Sanayi İşlerisanayi Ürünleri) sayılır,"

Sanayi ürünleri ana gruplar halinde Tebliğe ekli listede belirtilmiştir. Şu kadar ki bu listede yer alan deri, çinko, kalay, kurşun, gümüş, altın gibi maddelerin sanayi ürünü sayılabilmesi için yukarıda yer verilen tanıma uygun olarak değişikliğe tabi tutulmuş veya işlenmiş olması zorunludur.

- İstisna için öngörülen diğer bir şart, ihracat tutarının 250.000 Amerikan Doları veya muadili yabancı para karşılığı Türk Lirasını aşması gereğidir. 250.000 Amerikan Dolarının aşılıp aşılmadığının hesabında gümrük çıkış beyannamesinde yer alan FOB değerler esas alınacaktır. Amerikan Doları dışında diğer bir yabancı para ile ihracat söz konusu ise fiili ihraç tarihinde geçerli olan parite (Amerikan Doları/Diğer Yabancı Para Paritesi) dikkate alınacaktır.

- İstisna ihracat kazancı ile sınırlı olmayıp, kurumun varsa diğer kazanç kısmına da uygulanacaktır. Ancak aynı yıl içinde yararlanılamayan istisnadan, sonraki yıllar yararlanmak mümkün olmıyacaktır.

Bilindiği üzere istisnalar, kural olarak, istisna konusu kazancın elde edildiği veya istisna için öngörülen işlemin (örneğin ihracat veya yatırımın) gerçekleştiği dönem kazançlarına uygulanır.

Kazancın doğrudan istisna edilmesi hallerinde istinanın uygulanacağı dönem doğal olarak kazancın elde edildiği dönem olacaktır. (İştirak kazançları ve vergiden muaf menkul kıymet faizlerinde olduğu gibi) Ancak istisna miktarı, doğrudan doğruya kazancın değil, sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisnada olduğu gibi "hasılatın" veya yatırım indirimi istisnasında olduğu gibi "harcamanın" bir oranı olarak belirlendiği hallerde, o yıla ilişkin kazancın tamamının istisnadan yararlanamaması halinde sonraki yıl kazançlarına istisnanın uygulanıp uygulanamıyacağı bazı tereddütlere yol açmaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimine ilişkin hükümleri, yatırım istisnası açısından sorunu çözmektedir. Söz konusu düzenlemeye göre kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanılmayan indirimlerden sonraki yıllarda yararlanmak mümkün olabilmektedir.

Sanayi ürünleri, yaş, meyve, sebze ve su ürünleri ihracatı ile dış navlun istisnaları bakımından kanunda özel bir düzenleme yapılmadığından temel kural gereği, varsa sadece o dönem kazancının istisnadan yararlanması mümkündür. Yaralanılmayan istisna kısmı hiçbir şekilde sonraki yıl kazançlarından düşülmeyecektir.

- İstisnanın hesabında, ihracat tutarının ilk yıl için % 20'si sonraki yıllarda bir önceki yıla göre artan ihracat hasılatının % 30'u ile, bakiyesinin % 15'i dikkate alınacaktır. Artan ihracatın hesabında kur değişmelerinden dolayı meydana gelen artışların dikkate alınmayacağı kanunda özel olarak belirtilmiştir.

ÖRNEK:

Sanayi ürünü ihracatı yapan Anonim Şirketin 1981 ve 1982 yıllardaki ihracatı şöyledir.










 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
30.000.000
300.000
100
1982
36.000.000
300.000
120




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar, 30.000.000 liranın % 20'si olan (30.000.000 x % 20) = 6.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda uygulanacak istisnanın hesabında ise önce artan ihracatın bulunup, bulunmadığının tayini gerekmektedir. Türk lirası olarak ihracat 6.000.000 lira artmıştır. Ancak artış reel bir artış olamayıp kur değişikliklerinden oluşmuş bir fazlalıktır. Bu itibarla % 30 oranının uygulanacağı bir tutar söz konusu değildir. İhracatın tamamına, yani 36.000.000 liraya % 15 oranı uygulanarak (36.000.000 x % 15) = 5.400.000.- lira istisnadan faydalanacak tutar olarak tesbit edilecek ve safi kurum kazancından tenzil edilecektir.

ÖRNEK:

Sanayi ürünü ihracı yapan bir kurumun 1981 ve 1982 yıllarındaki ihracatı şöyledir.










 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
30.000.000
300.000
100
1982
42.000.000
350.000
120




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar. (30.000.000 x % 20) = 6.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda artan ihracat 12.000.000 liradır. Ancak bu artışın tamamına % 30 oranının uygulanması söz konusu değildir. Zira artışın bir bölümü kur değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Reel artışı bulabilmek için 50.000 Amerikan Dolarlık ihracat artışının, o yılki ortalama kur değeri ile çarpılması gerekir. Bu durumda reel artış 50.000 x 120.-TL.=6.000.000 lira olacaktır. Dolayısiyle toplam istisna tutarı şöyle hesaplanacaktır.












İhracat Tutarı Tl.
 
Oran
 
İstisna Tutarı TL.
6.000.000x
 
% 30 =
 
1.800.000
36.000.000x
 
% 15 =
 
5.400.000
TOPLAM 42.000.000
   
7.200.000


ÖRNEK:














100.000 $ 95 TL.= 9.500.000.-TL.
100.000 $100 TL.=10.000.000.-TL.
100.000 $135 TL.=13.500.000.-TL.
100.000 $150 TL.=15.000.000.-TL.
400.000 $ 48.000.000.-TL.


Bu rakamlara göre bir doların ortalama kuru 48.000.000 Tl/400.000 $=120 Tl. olarak hesaplanır.

_ Ötedenberi ihracat yapan kurumlarda yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, söz konusu şartların gerçekleştiği ilk dönem ihracatın ilk yılı sayılır.

_ İstinadan yararlanmaya başladıktan sonra bazı yıllar öngörülen hadlerin altında kalınması, ya da hiç ihracat yapılmaması durumu doğarsa şartların gerçekleştiği ilk yıl için % 20 oranı uygulanacaktır.

ÖRNEK:

1981 yılı ihracat tutarı = 251.000 Amerikan Doları

1982 yılı ihracat tutarı = 200.000 Amerikan Doları

1983 yılı ihracat tutarı = 500.000 Amerikan Doları

1983 yılı ihracat hasılatının tamamına % 20 nisbeti uygulanacaktır. (Çünkü bir önceki yılda aranılan 250.000 dolarlık sınırın aşılmaması nedeniyle ihracat istisnasından faydalanılamamıştır.)

_ İstisna esas itibariyle imalaçı kurumların ihracatı için öngörülmüştür. Ancak ihraç edildiğinin tevsiki koşuluyla imalatçı kurumlar tarafından ihracatçılara yapılan satışlar da yıllık ihracat tutarının hesabında ihracat olarak kabul edilecektir. Bu halde ihracatçıların kurum olması şart değildir.

İhracatın tevsiki şu yolla olacaktır. İhracatçı firma gümrük çıkış beyannamesinin tasdikli bir örneğini, durumu açıklayan bir yazı ekinde imalatçı kuruma gönderecektir. Ancak gönderilmeden önce, bu yazının bir örneği ihracatçı kuruluş tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine tevdi edilecek, imalatçı kuruma gönderilecek örneği ise, "Bir örneği Dairemize verilmiştir" şerhi ile Vergi Dairesince tasdik edilecektir.

İhracatçılar vasıtasıyla yapılan ihracatlarda, imalatçı kurum açısından 250.000 Amerikan Doları olarak tayin edilen sınırın aşılıp aşılmadığının tayininde yine fiili FOB ihraç değeri esas alınacaktır.

İmalatçı kurumların ihracatçılara yaptığı satışın tarihi ile, fiili ihraç tarihi arasındaki zaman farkı bazı hallerde dönem farkına yol açabilir. Bu takdirde; ihracatın tevsiki, imalatcı kurumun Kurumlar Vergisi beyannamesini vereceği süreye kadar gerçekleşemezse, düzeltme yolu ile imalatçı kuruma ret ve iade yapılacaktır.

İmalatçı kurum ile ihracatçı arasına başka bir firmanın girmesi halinde, imalatçı kurum için istisnadan yararlanmak mümkün olamayacaktır.

- İmalatçı kurumların söz konusu istisnadan faydalanabilmelerini temin edecek ihracat tutarının hesabında ihracatçılara yapılan satışların dikkate alınabilmesi için, bu sanayi ürünlerinin ihracatçılarca herhangi bir nitelik değişikliği yapılmadan aynen ihracı gerekir. İhracatçının malın terkibini değiştirerek ihraç etmesi halinde kendisi imalatçı kurum sayılacak ve imalatçılar için öngörülen oranda istisnadan faydalanacaktır.

- Geçmiş yıl zararları Kurumlar Vergisi Kanununun 14/7 nci maddesinde indirilecek giderler arasında sayıldığından, ilgili yıl kurum kazancından önce varsa geçmiş yıllar zararları mahsup edilecek ancak arta kalan kâra istisna uygulanacaktır.

- Sanayi ürünü ihraç etmek ve yıllık ihracat tutarı 250.000 Amerikan Dolarını aşmak koşuluyla ihracatçı kurumların da bu istisnadan 1/4 oranında yararlanması öngörülmüştür. İhracatçı kurumların ihraç konusu sanayi ürünlerini, kurum statüsündeki imalatçılardan almaları şart değildir. Kurum olmayan imalatçılardan almaları halinde de istisna geçerli olacaktır.

f) Yaş meyva, sebze ve su ürünlerinin ihracına ilişkin istisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine eklenen 7 numaralı bend ile yaş meyva, sebze ve su ürünleri ihracından sağlanan hasılatın belli bir oran dahilinde kurum kazancından istisnası öngörülmüştür.

Bu istinanın uygulanmasına ilişkin özellikler esas itibariyle sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisna ile paralellik göstermektedir. Farklılık gösteren noktalar ise şöyle sıralanabilir,

- İstisna için asgari ihracat tutarı tayin edilmemiştir.

- İstisna hem üretici kurumlar için, hem de ihracatçı kurumlar için aynı oranda uygulanacaktır.

İstisnanın hesabında ihracat tutarının ilk yıl için % 20'si sonraki yıllarda bir önceki yıla göre artan ihracatın % 30'u ile bakiyesinin % 15'i dikkate alınacaktır.

ÖRNEK:

Yaş meyva, sebze ve su ürünleri ihracı yapan bir kurumun 1981 ve 1982 yıllarındaki ihracatı şöyledir.







 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
10.000.000
100.000
100
1982
19.500.000
150.000
130




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar, 10.000.000 liranın % 20'si olan (10.000.000 x %20) = 2.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda artan ihracat 9.500.000 liradır. Ancak bu artışın bir bölümü kur değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Reel artışı bulabilmek için 50.000 dolarlık ihracat artışının ortalama kur değeri ile çarpılması gerekir. Bu durumda reel artış 50.000 x 130 = 6.500.000 lira olacaktır. Dolayısiyle toplam istisna tutarı şöyle hesaplanacaktır.












İhracat Tutarı Tl.
 
Oran
 
İstisna Tutarı TL.
6.500.000x
 
% 30 =
 
1.950.000
13.000.000x
 
% 15=
 
1.950.000
TOPLAM 19.500.000
   
3.900.000


g) Dış Navlun Hasılatına İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine eklenen 8 numaralı bent ile Türkiye'ye döviz olarak getirildiğinin tevşik edilmesi kaydiyle dış navlun hasılatının belli bir oran dahilinde kurum kazancından istisnası öngörülmüştür.

Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin özellikler de sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisna hükmü ile paralellik göstermektedir. Farklılık arzeden tek nokta istisna için asgari bir had tayin edilmemiş olmasıdır.

h) Yatırım İndirimi İstisnası:

Önceden Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 5 numaralı bendinde ayrı bir fıkra halinde yer alan yatırım indirimi istisnasına ilişkin hüküm, getirilen değişiklikle aynı maddenin 9 numaralı bend hükmü olarak yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimine ilişkin hükümlerine göre saptanacak yatırım indirimi, sermaye şirketleri ve kooperatifler hakkında da uygulanacaktır. Ancak gelir vergisi mükelleflerinden farklı olarak kalkınma planı ve yıllık programlarda özel önem taşıdığı belirtilen sektörlere yapılan yatırımlar dolayısıyla, yatırımcı sermaye şirketleri ile kooperatiflerin bu yatırımları için uygulanacak nispet % 60 olarak belirlenmiştir.

Gerek söz konusu oran değişikliği, gerekse de Gelir Vergisi Kanununda yatırım indirimine ilişkin hükümlerde yapılan değişiklikler nedeniyle, kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1981 tarihinden sonraki uygulama eski uygulamaya göre farklılık gösterecektir. Bu itibarla 2362 sayılı Kanunla getirilen Geçici 5 inci madde hükmü ile, 1/1/1981 tarihinden önce yapılmış olan yatırım indirimine konu yatırım harcamalarına yatırım indirimine ilişkin eski hükümlerin, bu tarihten sonra yapılacak yatırım harcamalarına ise yatırım indirimine ilişkin yeni hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş ve 1/1/1981 tarihinden önce başlandığı halde henüz bitmemiş olan yatırım indirimine konu yatırımlar nedeniyle uygulanacak yatırım indirimi tutarının bu hükme göre hesaplanacak indirimler toplamını geçemeyeceği ifade edilmiştir.

i) Turizm müesseselerinde döviz gelirlerine tekabul eden kazançlara ilişkin istisna:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesine eklenen 10 numaralı bent hükmü ile Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu hükümleri dairesinde "Turizm Müessesesi" belgesi almış olan kurumların elde ettikleri döviz gelirlerine tekabül eden kazançların belli bir oran dahilinde vergiden istisnası öngörülmüştür.

Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin özellikleri şöylece sıralıyabiliriz.

- Turizm müesseseleri, "Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu" ve buna bağlı "Turizm Müesseseleri ve Nitelikleri Yönetmeliği"nde sayılan ve bu yönetmeliğe göre Turizm ve Tanıtma Bakanlığından" Turizm Müessesesi kuruluş belgesi veya "Turizm Müessesesi İşletme Belgesi" almış bulunan yatırım ve işletmelerdir.

Bu istisnanın hesabında benzeri diğer istisnalara göre önemli bir fark, istisnanın hasılatın bir oranı olarak değil, döviz gelirlerine tekabül eden kazancın bir oranı olarak hesaplanacağı hususudur.

- Söz konusu dövizlerin yetkili bankalara bozdurulduğunun tevsiki istisnanın uygulanabilmesi için zorunludur.

- Bu istisnanın uygulanması için asgari bir döviz hasılatı öngörülmemiştir.

- İstisna uygulaması konusundaki diğer hususlar sanayi ürünü ihracatına ilişkin istisna ile paralellik göstermektedir.

ÖRNEK:

Turizm müessesesi belgesine sahip bir Limited Şirket Tatil Köyü işletmektedir. Kurumun 1981 yılı faaliyetine ilişkin bilgiler şöyledir. Kurum bu yılda toplam 20.000.000 lira hasılat sağlamıştır. Bu hasılatın 12.000.000 liralık bölümü döviz olarak elde edilmiş ve yetkili bankalara bozdurulmuştur. Kurumun bu yıldaki tüm işletme ve genel giderleri toplam (Amortismanlar dahil) 14.000.000 liradır. Bu bilgiler ışığında istisnadan faydalanacak tutar şöyle tespit edilecektir.












  
Hasılat (TL.)
 
Toplam Hasılat İçindeki Payı
TL.'ye tekabül eden
 
8.000.000.-
 
% 40
Döviz'e tekabül eden
 
12.000.000.-
 
% 60
TOPLAM
 
20.000.000.-
 
% 100


Kurumun safi kazancı ise tüm giderlerin tenzili sonucu (20.000.000-14.000.000=) 6.000.000.- liradır. Bu kazanç içindeki döviz gelirlerine tekabül eden pay ise basit orantı yoluyla (6.000.000 x % 60=) 3.600.000 TL. olarak hesaplanacaktır. Uygulamanın ilk yılı olduğundan, istisna tutarının hesabına esas alınacak oran % 20'dir. Bu durumda istisna tutarı (3.600.000 x %20 =) 720.000., lira olarak hesaplanacaktır. Safi kurum kazancı 6.000.000.- liradan, bulunan bu tutar tenzil edilerek kurumlar vergisi matrahı (6.000.000 - 720.000 =) 5.280.000.-TL olarak bulunacaktır.

i) Kurumlar Vergisi Kanununun aynı maddesinin 6 numaralı bendi ile "safi kurum kazancından Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek miktarlar" Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir.

Söz Konusu hüküm maddede 11 numaralı bent olarak yeniden düzenlenmiş ve istisnadan faydalanacak kazançların, gelirlerinin tamamını amaçlarına tahsis eden vakıflara ait olması şartı getirilmiştir.

Bilindiği gibi 903 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi gereğince kamu hizmetini azaltıcı çalışmalar yapan vakıflara Bankalar Kurulunca belirli şartlarda vergi muafiyeti tanınmaktadır. Vakıfların kamu hizmetlerini sürekli yapabilmeleri ise gelirlerinin devamlılık arzetmesine bağlıdır. Vergi muafiyetine haiz bir vakfın, sermayesine katıldığı şirketlerde karın dağıtılıp vakfa intikal ettirilmemesi vakfın amacının gerçekleşmesine engel olacak ve vergi muafiyetine esas alınan "kamu hizmetlerini azaltma" görevini yerine getirmeleri imkansız hale gelecektir. Bu sebeple vakıf iştirakine isabet eden karların Kurumlar Vergisinden müstesna tutulabilmesi için iştirak edilen kurumda yetkili organın anılan karlar hakkında dağıtım kararı almış olması gerekir.

IV - FİNANSMAN FONU:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 8 inci madde hükmüyle; sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, yatırım indiriminden faydalanması kabul edilmiş bulunan yatırımların finansmanında kullanmak ve yatırım indirimi belgesinde bu yatırım için öngörülen süre ile sınırlı kalmak kaydıyla belli şartlarla finansman fonu ayırarak safi kurum kazancından indirilebilecekleri esası getirilmiştir.

Vergi ertelemesi amacına yönelik bu hükmün uygulama esasları şöyledir.

Finansman Fonu tanımı gereği, yapılacak yatırımların finansmanında kullanılacak bir fon niteliğindedir. Bu husus kanun metninde açıkça belirlenmiştir. Bu itibarla, yatırım indirimi belgesi alınmış olmak koşuluyla (Teşvik mevzuatı gereği, uygulamada yatırım indirimi belgesi, ancak yatırımın belli bir aşamaya gelmesi halinde verilmekte olduğundan, başlangıçta fon ayrılması için teşvik belgesi alınması yeterli sayılacaktır.) yatırıma başlanmadan önceki yıl kazancından da ayrılabilecektir. Öteyandan yatırımın tamamlandığı yılda bu yatırımla ilgili olarak fon ayrılması aynı ilke gereği mümkün değildir.

ÖRNEK:

Bir Limited Şirketin 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesinde, yatırımın 1982-1984 yıllarında gerçekleşeceği öngörülmüştür.

Bu durumda şirket 1981 yılı kazancından finansman fonu ayırabilecektir. Belgeye uygun olarak yatırımın 1984 yılında tamamlanması halinde ise, bu yılda finansman fonu ayıramayacaktır. Zira artık 1985 yılında yapılacak bir yatırım söz konusu değildir.

- Ayrılacak Finansman Fonu kurumlar vergisi matrahının % 25'ini geçemeyecektir. Fonun safi kurum kazancından ayrılması sonucu kalan kısım kurumlar vergisi matrahını oluşturacağından, hesabın örnekteki şekilde yapılması gerekir.

ÖRNEK:

Bir Anonim Şirketin, safi kurum kazancı (varsa istisnalar düşüldükten sonra kalan kazancı) 10.000.000.- liradır. Kurumlar Vergisi matrahının % 25'ine tekabül edecek Finansman fonu şöyle hesaplanacaktır.









Safi Kazanç 10.000.000.- x 25/100+25 =
2.000.000.-TL.
Bu durumda: Safi kurum kazancı
10.000.000.-TL.
- Finansman fonu
-2.000.000.-TL.
- Kurumlar V. matrahı
8.000.000.-TL.


olarak belirlenecektir. Başka bir ifadeyle kurumlar vergisi matrahının % 25'ine tekabül eden finansman fonu, safi kurum kazancının % 20'sine tekabül etmektedir.

- Kurumlar Vergisi matrahının % 25'i sınırlı olarak ayrılabilecek finansman fonu, ayrıca yapılacak toplam yatırım tutarını da aşamayacaktır. Yapılacak yatırım tutarının aşılması yolundaki sınırlamanın aşağıdaki ikinci örnekte gösterildiği üzere her yıl için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

ÖRNEK:

Bir Anonim Şirket, 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesine göre 20.000.000.-TL. tutarındaki yatırımı 1982 yılında gerçekleştirecektir. Şirketin 1981 yılı safi kurum kazancı 150.000.000.-TL.'dir.

Bu bilgilere göre finansman fonuna ayrılabilecek kurum kazancı şöyle hesaplanacaktır.

Kurumlar vergisi matrahının % 25'ine tekabül edecek tutarın, safi kurum kazancının % 20'si olduğunu önceki örnekte ifade etmiştik. Safi kurum kazancının % 20'si ise (150.000.000.-x %20=) 30.000.000.-TL.'dir. Ancak bu tutarın tamamının fona ayrılması mümkün değildir. Ayrılacak fon yapılacak yatırım tutarı ile sınırlı olacağından, kurum sadece 20.000.000.- lirayı fona ayırmak durumundadır.

ÖRNEK:

Bir Limited Şirketin 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesinde, yatırımın 1982-1983 yıllarında gerçekleştirileceği öngörülmüştür. Yatırımın toplam tutarı 30.000.000.- liradır. Yatırımın 20.000.000.-liralık kısmı 1982'de, 10.000.000.-liralık kısmı ise 1983 yılında gerçekleştirilmiştir.

Bu durumda, safi kurum kazancı uygun olduğu takdirde kurum, 1981 yılında 30.000.000.- lira finansman fonuna ayırabilecektir. 1982 yılında finansman fonuna ayırabilecek tutar ise yatırımın tamamlanmayan bölümü ile sınırlıdır. Bu itibarla safi kurum kazancı uygun olduğu takdirde fona ayrılabilecek tutar 1982 yılında 10.000.000.-lira olacaktır.

Görüldüğü gibi yatırım tutarının aşılamaması her yıl için bağımsız olarak değerlendirilmekte ve tamamlanmamış yatırım tutarına göre tayin edilmektedir. Bu uygulama, doğal olarak, yıllar itibariyle fona ayrılan meblağlar toplamının, yatırımın toplam tutarından fazla olması sonucu verilebilecektir.

- Finansman Fonunun T.C. Merkez Bankasına açılacak her an paraya çevrilebilir Devlet Tahvili hesabına yatırılması zorunludur. Bu işlemin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir.

- T.C. Merkez Bankasında açılacak hesaptan çekişler Devlet Planlama Teşkilatınca düzenlenecek çekiş belgelerine dayanılarak ve yıl içinde fiilen yapılan yatırım tutarını aşamayacaktır.

Yıl içindeki çekişler fona ayrılan tutarın altında kalırsa T.C. Merkez Bankasındaki hesabın bakiyesi, bir sonraki yıl fona ayrılacak tutarın hesabında dikkate alınacaktır.

ÖRNEK:

1981 yılında firma 10.000.000.- lira finansman fonu ayırarak T.C. Merkez Bankasındaki hesabına yatırmıştır. Yıl içinde fondan 8.000.000.- lira çekilmiştir. 1982 yılında fona ayrılacak tutar 5.000.000.-lira olarak hesaplanmıştır. Bu durumda bakiye 2.000.000.-lira dikkate alınarak, firma tarafından Merkez Bankasındaki hesaba 3.000.000.-lira yatırılacaktır.

- Bir önceki yıl safi kurum kazancından finansman fonu olarak ayrılan meblağ hesap dönemi sonunda safi kurum kazancına eklenecektir.

İlavenin yapıldığı yılda da fon ayrılması söz konusu olursa, fon ayrılacak tutarın tesbitinde esas alınacak safi kazanç içinde, ilave edilen kısmın da bulunacağı kuşkusuzdur.

- 1981 yılından evvel başlanılmış olup halen devam eden yatırımlar için de finansman fonu ayrılabilecektir.

V _ DAR MÜKELLEFİYETTE MEVZU:

Dar mükellef kurumların bazı kazançları vergi konusu içine alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin 1,6 ve 7 numaralı bendlerinin parantez için hükümleri kaldırılarak önceden vergi dışı tutulan dar mükellef kurumların bazı kazançları vergi konusu içine alınmıştır.

Buna göre ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları, imal, istihsal veya istihraç ettikleri malları, Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderilen dar mükellef kurumların bu faaliyetleri vergi konusu içine alınmıştır. Vergi matrahının ne şekilde tesbit edileceği konusu mükerrer 19. madde ile düzenlenmiş olup, bununla ilgili açıklamalar ilgili bölümde yapılmıştır.

Öteyandan Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan kurumların önceden vergi dışı tutulan mevduat faizleri ile, menkul kıymet satışlarından elde ettikleri kazançlar vergi konusu içine alınmışlardır.

VI _ MATRAHIN TAYİNİ:

a) Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliğe paralel olarak Kurumlar Vergisi Kanununn 13 üncü maddesinde bazı değişiklikler yapılmıştır:

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde yapılan değişiklikle, senelere sari inşaat ve onarma işlerinde tek usul olarak kar ve zararın işin bittiği yıl kati olarak tesbit edileceği ve tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirileceği hükme bağlandığından, Kurumlar Vergisi kanununun bu maddeye atıf yapan 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki parantez içi" 42 nci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendi hariç" hükmü kaldırılmıştır. Eskiden olduğu gibi senelere sari inşaat işiyle uğraşan kurumlarda kar veya zarar yine işin bittiği yıl kati olarak tesbit edilecektir.

Öte yandan aynı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan diğer bir değişiklikle, Gelir Vergisi Kanunuyla getirilen "Asgari Gayrisafi Hasılat Esası"nın Kurumlar Vergisi mükellefleri için de uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

b) Geçmiş yıl zararlarının kurum kazancından indirilme süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle geçmiş yılların mali bilançolarına göre meydana gelen zararların kurum kazancından indirilme süresi 5 yıldan 3 yıla indirilmiştir. Bu değişikliğe göre bir hesap döneminde meydan gelen zarar, arka arkaya 3 yıl kurum kazancından indirilmediği takdirde daha sonraki yıl kazançlarından indirilemeyecektir. Ancak Geçici 7 nci madde ile 1/1/1981 tarihinden önce meydana gelen ve gider olarak kurum kazancından indirilmemiş bulunan zararlar hakkında eski hüküm uygulanacak ve mezkur zararlar 5 yıllık sürede indirilebilecektir.

c) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar paylarının kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilebilmesi esası getirilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesine eklenen 8 numaralı bend hükmü ile "faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları"nın kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilebileceği öngörülmüştür. Kanunun gerekçesinde de açıkça belirlendiği üzere yapılan bu değişiklik, bazı İslam ülkeleri finans kuruluşlarından alınan kredi karşılığında bu kuruluşlara yapılan ödemeler bakımından hüküm ifade etmekte, bunun dışında bir anlam ve uygulama değişikliğine ilişkin bulunmamaktadır.

Bu itibarla Kurumlar Vergisi kanununun örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde indirilemeyeceğini öngören 15 inci madde hükmü yürürlükte olup bu tür sermayeye ilişkin olarak ödenecek faizlerin kar payı adı altında kurumlar vergisi matrahından indirilmesi mümkün değildir.(*)

d) Vergiden muaf menkul kıymetlerin ortalama gider emsallerini tespit konusundaki yetkili merci, mevcut hukuki duruma uygun olarak belirlenmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun, kabul edilmeyen indirimlere ilişkin 15 inci maddesinin 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle,

7129 sayılı Bankalar Kanunu ile teşekkül eden Banka Kredileri Tanzim Komitesi, 14/1/1970 gün ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile kaldırılmış ve bu komitenin görev ve yetkileri Banka Meclisine devredilmiş bulunduğundan, bendin daha önce parantez içi hükmünde yeralan "Banka Kredileri Tanzim Komitesi" ibaresi kaldırılmış ve yerine "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Meclisi" ibaresi ikame olunmuştur.

e) Vergiden istisna edilen yurt dışı inşaat, onarım ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlara ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilmesi önlenmiştir.

K.V.K.'nun 15 inci maddesine eklenen 8 numaralı bent hükmü ile kanunun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendiyle vergiden istisna edilmiş olan "Kambiyo Mevzuatı gereğince Türkiye'ye getirildiğinin tevsik edilmesi kaydıyla yurt dışında yapılan inşaat, onarma ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar"a ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilmemesi hükme bağlanmıştır.

f) Kurumların İdare Meclisi Başkan ve Üyelerine verilen temettü ikramiyeleri, kurum kazancından indirilemeyecektir:

Gelir Vergisi Kanunu'nun 61 ve 75 inci maddelerinde yapılan değişiklikler sonucu, önceden ücret sayılan İdare Meclisi Başkan ve Üyelerinin temüttü ikramiyeleri, yeni düzenlemede menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu itibarla bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmeleri mümkün olamayacaktır. Bu hüküm 2361 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 9 uncu maddenin (a) bendi uyarınca, kurumların 1980 yılı karlarından ayırarak İdare Meclisi Başkan ve Üyelerine verilecek temettü ikramiyeleri için de geçerlidir.

Öte yandan kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesine göre ücret sayıldığından eskiden olduğu gibi bu ödemeler kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaya devam edilecektir.

g) Örtülü kazanç dağıtımı hallerine açıklık kazandırılmıştır:

Bilindiği üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde, sermaye şirketlerince dağıtılan örtülü kazançların kurum kazancının tesbitinde indirilemeyeceği belirtilmiş ve 17 nci maddede örtülü kazanç dağıtım halleri 4 bent halinde sıralanmıştır. Bu maddenin birinci bendine yapılan ilave ile, bu bentde belirlenen örtülü kazanç dağıtımı haline açıklık kazandırılmak gayesiyle "İmalat, inşaat muameleleri ve hizmet ilişkilerinde" bulunma hallerinin de örtülü kazanç dağıtımı konusuna gireceği ifade edilmiştir.

VII _ TÜRKİYE'DE SATIŞ YAPILMAKSIZIN MAL İHRACINDA KURUM KAZANCININ GÖTÜRÜ USULDE TESBİTİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde yapılan değişiklikle, maddenin 1 numaralı bendinde yer alan; Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderen dar mükellef kurumlarla ilgili istisna hükmü kaldırıldığından, bu kurumların söz konusu faaliyetlerine ilişkin kazancın tespit şekli mükerrer 19 uncu maddede düzenlenmiştir.

Buna göre, Türkiye'de satın aldıkları ya da imal, istihsal veya istihraç ettikleri malları, Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderen dar mükellefiyete tabi kurumların vergiye matrah olan kurum kazancı, ihraç edilen malların maliyet bedeli ile dışarıya taşınmak üzere kara, deniz ve hava ulaştırma araçlarına teslim edildikleri ana kadar yapılan her türlü giderler toplamına, ortalama kazanç emsallerinin uygulanması suretiyle tespit edilerek vergilendirilecektir.

Mal çeşitleri itibariyle ortalama kazanç emsalleri, kanunun geçici 3 üncü maddesi hükmü uyarınca ilk uygulama dönemi olan 1981 yılı başından itibaren geçerli olmak üzere 30/6/1981 tarihine kadar Bakanlığımızca tespit ve ilan olunacaktır.

VIII _ ÖZEL BEYAN ZAMANI:

Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinde yapılan değişiklikle dar mükellef kurumların özel beyan konusu kazançları ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere paralel yeni bir düzenleme getirilmiştir.

Maddenin değişiklik yapılmadan önceki şeklinde, dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergiye tabi kazancı gayrimenkullerin ve hakların satışından iştirak hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazançlardan veya arızi kazançlardan ibaret bulunduğu takdirde bu gibi kazançların iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde özel beyanname ile maddede belirtilen vergi dairesine bildirileceği hükmü bulunmaktaydı.

Dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergiye tabi olup özel beyanname ile bildirilmesi zorunlu olan kazançları Gelir Vergisi Kanununda değer artışı kazançları ve arızi kazançlar başlığı altında yeniden düzenlendiğinden, bu düzenlenmeye paralel olarak söz konusu kazançlar için Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 ve 82 nci maddelerine atıfta bulunulmuştur. Böylece dar mükellef kurumların vergiye tabi kazancı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 ve 82 nci maddelerinde belirtilen değer artışı kazançları ve arızi kazançlardan (Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin A bölümünün 5 numaralı bendinde sayılanlar hariç) ibaret bulunduğu takdirde yabancı kurum veya Türkiye'de namına hareket eden kimseler bu gibi kazançları iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde Gelir Vergisi Kanununun 101 inci maddesinde belirtilen vergi dairelerine bildireceklerdir.

IX _ KURUMLAR VERGİSİ TEVKİFATI:

Dar mükellef kurumların bazı kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatını düzenleyen kurumlar vergisi kanununun 24 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ilgili özellikler şöyle sıralanabilir:

- Kanunun 12 nci maddesinin 6 numaralı bendindeki parantez içi hükmün kaldırılmış olması sonucu, vergi konusu içine alınan, Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef kurumlara ait mevduat faizlerinin de tevkifata tabi tutulması yeni düzenleme ile sağlanmıştır.

- Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 12 numaralı bendi ile menkul sermaye iradı sayılan "faizsiz olarak kredi verenlere ödenecek kar paylarının" da tevkifata tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

- Tevkifat oranları değiştirilmiş ve bazı kazanç ve iratlara ait tevkifat oranlarının yükseltilmesi veya azaltılması konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki tanınmıştır. Bu meyanda Bakanlar Kurulunun 11/3/1981 gün ve 8/2507 sayılı kararı ile yabancı devletler, uluslarası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan hazinenin ödeme garantisi ile alınacak bir yıl ve daha uzun vadeli krediler için ödenecek faizlerdeki tevkifat oranı sıfıra indirilmiştir. Buna göre sözü edilen krediler için yabancı kuruluşlara ödenecek faizler üzerinden Kurumlar Vergisi tevkifatı yapılmıyacaktır.

- Yabancı memleketlerde ödenen vergi ile mukayese ve bu mukayese sonucu yapılacak iadeye ilişkin eski metinde mevcut hükümler, yeni metinde yer almamaktadır.

- Gelir Vergisi Kanununun 96 ncı maddesinde öngörülen dağıtılmayan kurum kazançlarına ilişkin tevkifat 2361 sayılı kanunla kaldırıldığından, dar mükellef kurumlara ödenecek hisse senedi kar paylarına ilişkin olarak yapılacak tevkifatlardan dağıtılmayan kurum kazançları üzerinden yapılmış tevkifatın indirileceğine ilişkin hüküm yeni metinde yer almamaktadır.

- Vergi tevkifatının sorumluluları, tevkifatın yapılma şekli ve beyanı ile ilgili hükümler maddede aynen muhafaza edilmiştir.

- Öte yandan 2362 sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesi hükmü ile, 1980 ve önceki yıllara ait kurum kazançlarından 1/1/1981 tarihinden itibaren dar mükellef kurumlara nakden veya hesaben ödenecek veya tahakkuk ettirilecek iratlar hakkında da yeni tevkifat nisbetlerinin uygulanacağı özel olarak belirlenmiştir.

X _ VERGİNİN NİSPETİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, sermaye şirketleri ile kooperatiflerde kurumlar vergisi oranı % 50 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan 2362 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi hükmüne göre yeni Kurumlar Vergisi nisbeti, kurumların 1980 takvim yılı kazançları hakkında da uygulanacaktır.

Özel hesap dönemine tabi kurumlardan, Kurumlar Vergisi Kanunun 21 inci maddesi hükmüne göre beyannamelerini 1981 yılı Ocak ayında verecek olanlar için de yeni nisbet uygulanacaktır. Başka bir deyişle özel hesap dönemi 1980 yılının Eylül ayı sonunda veya daha sonraki bir tarihte kapanan kurumların bu döneme ilişkin kazançları için Kurumlar Vergisi nisbeti % 50 olarak uygulanacaktır.

XI _ TASFİYE:

a) Tasfiye Döneminin Tayinine İlişkin Hüküm Yeniden Düzenlenmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde yapılan değişiklikle kurumlarda tasfiye dönemi yeniden belirlenmiştir. Önceki hükümlere göre tasfiye döneminin, üç yılı aşmayan tasfiyelerde kurumun tasfiye haline girdiği tarihten başlayıp tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edeceği ve ancak üç yılı aşkın tasfiyelerde tasfiye tarihini takibeden takvim yılı başından itibaren üç yıl sonuna kadarki dönemin bir tasfiye dönemi sayılacağı belirlenmişken, yeni düzenlemede doğrudan doğruya her takvim yılı müstakil bir tasfiye dönemi sayılmıştır.

Buna göre her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumlarda tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve bu takvim yılının sonuna kadar olan dönem ile bundan sonraki her takvim yılı müstakil bir tasfiye dönemi sayılacaktır.

Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edecektir.

Tasfiye kar veya zararının tesbiti ile zamanaşımı süresi konusunda değişiklik yapılmadığından bu konularda mevcut hükümler bundan sonra da aynen uygulanacaktır.

ÖRNEK:









Tasfiyenin aynı yıl içinde sonuçlanma hali:  
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:20/3/1981
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:10/10/1981
Tasfiye dönemi:20/3/1981 - 10/10/1981


ÖRNEK:















Tasfiyenin birden fazla yıl devam etmesi hali:  
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:15/2/1981
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:20/6/1984
I. Tasfiye dönemi:15/2/1981 - 31/12/1981
II. Tasfiye dönemi:1/1/1982 - 31/12/1982
III. Tasfiye dönemi:1/1/1983 - 31/12/1983
IV. Tasfiye dönemi:1/1/1984 - 20/6/1984


Öte yandan 2362 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükmüne göre 1/1/1981 tarihinden önce başlanıpta bu tarihe kadar sonuçlandırılmamış tasfiyelerde, tasfiye dönemi ve tasfiye beyannamesi hakkında eski hükümlerin uygulanmasına devam edilecektir.

b) Tasfiye Beyannamesi:

Tasfiye dönemi konusunda getirilen yeni düzenlemeye paralel olarak tasfiye beyannamelerinin verileceği süre Kurumlar Vergisi Kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre tasfiye dönemi içinde tasfiye de neticelenmişse, bilançonun veya nihai hesabın kesinleşmesinden itibaren 15 gün içinde tasfiye beyannamesi sorunlularca kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.

XII _ GELİR VERGİSİ KANUNUNUN İLGİLİ HÜKÜMLERİ DE DİKKATE ALINARAK KURUM KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLME İLKELERİ:

a) Tam Mükellef Kurumlarda;

1. Vergiye Tabi Kurum Kazançları Üzerinden Ödenecek Kurumlar Vergisi:

Sermaye Şirketleri ile Kooperatifler Vergiye Tabi kurum kazançları üzerinden % 50; diğer kurumlar ise % 35 nisbetinde kurumlar vergisi ödeyeceklerdir.

2. Sermaye Şirketleri ile Kooperatiflerin Vergiden İstisna Edilmiş Kazançları Üzerinden Yapılacak Gelir Vergisi Tevkifatı:

Genel Olarak:

Gelir Vergisi Kanununun 94/8 inci maddesi hükmü ile dağıtılma koşuluna bağlı olmaksızın kurumların vergiden istisna edilmiş kazançları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. Aynı Kanunun 105/6 ncı maddesi hükmüne göre tevkifat oranı genelde % 20 dir. Bu tevkifat sözkonusu kazançların nakden veya hesaben ödenmesi halinde % 33 1/3'e, dar mükelleflere nakden veya hesaben ödenmesi halinde ise % 60'a tamamlanacaktır.

Yapılacak bu tamamlama sırasında dağıtılan kazancının terkibinin; bir başka ifadeyle ne kadarının vergiye tabi kurum kazancından, ne kadarının vergiden istisna edilmiş kurum kazancından oluştuğunun tesbitinde, vergiye tabi ve vergiden istisna edilmiş kurum kazançları toplamlarının, toplam kurum kazancı içindeki payları esas alınacaktır.

Söz konusu 94/8 inci maddede yapılan belirlemeyle, yurt dışında elde edilen kazançlar ile iştirak kazançlarından tevkifat yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan söz konusu madde hükmünde belirtilmemesine karşın, istisna konusu bazı kazançlardan tevkifat yapılmayacağı da açıktır. Bunlar mahiyetleri itibariyle tevkifata konu olmaması gereken, risturn istisnası gibi istisnadan yararlanacak kazançlardır.

Bu açıklamalardan sonra kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançların gelir vergi tevkifatı karşısındaki durumunu şöyle özetleyebiliriz:

- Aşağıda yazılı istisnalara ilişkin kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Tevkifatı yapılmayacaktır.

1. İştirak kazançları istisnası

2. Yurt Dışı İnşaat, Onarım ve Teknik Hizmetlere İlişkin istisna

3. Risturn istisnası

4. Vakıf paylarına ilişkin istisna

- Aşağıda yazılı istisnalara ilişin kazançlar üzerinden ise Gelir Vergisi Tevkifatı yapılacaktır.

1. Vergiden Muaf Menkul Kıymetlere İlişkin istisna

2. Sanayi Ürünleri İhracatına İlişkin istisna

3. Yaş meyve, sebze ve su ürünleri ihracatına ilişkin istisna

4. Dış navlun hasılatına ilişkin istisna

5. Yatırım indirimi istisnası

6. Turizm müesseselerine ilişkin istisna

Başlangıçta da belirtildiği üzere Gelir Vergisi Kanununun 105/6 ncı maddesi hükmüne göre tevkifat iki safhada yapılacaktır. Birinci safhada kurumların Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlarından sözkonusu tevkifat kapsamına girenler üzerinden, bu kazanç ve iratların dağıtılması şartı aranmaksızın % 20 oranında tevkifat yapılacaktır. Bu kazanç ve iratların Gelir Vergisi Kanununun 96 ncı maddesi hükmü uyarınca nakten veya hesaben ödenmesi halinde daha önce % 20 oranında yapılmış bulunan tevkifat % 33 1/3'e, dar mükelleflere nakden veya hesaben yapılan ödemelerde ise % 60'a tamamlanacaktır.

GVK'nun 94/8 inci maddesine göre yapılacak bu tevkifat, sisteme yeni getirilen "Vergi alacağı" esasının doğal bir sonucudur. Bu itibarla, sermaye şirketleri ve kooperatifler yukarıda belirtilen istisna konusu kazançların tamamı üzerinden tevkifat yapacaklardır. Başka bir ifadeyle, özellikle bu kazançların dağıtımı halinde; kazancın gerçek ya da tüzel kişilere ait olması tevkifat bakımından önem taşımayacaktır. Dağıtılmama halinde de tevkifatın öngörülmüş olması, bu yönde bir uygulamayı zorunlu kılmaktadır.

Yapılacak tevkifat, istisna konusu kazançların dağıtılması halinde tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler, özel kanunlarla kurulmuş müesseselerden kendi kanunlarına göre vergiden muaf tutulan müesseseler; kollektif ve adi komandit şirketler ile eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarının "vergi alacağı"nın kaynağını oluşturacaktır. Vergi alacağı, bu halde de dağıtılan kar paylarının yarısı olaak hesap ve kabul edilecektir.

Tevkifata tabi tutulan, kazançların tam mükellefiyete tabi kurumlara dağıtılması halinde, kar payı alan kurum iştirak kazancı elde etmiş olacaktır. Bu itibarla, elde eden kurumda, bu kar paylarının ayrıca vergilendirilmesi veya tevkifata tabi tutulması sözkonusu olmayacaktır.

Öte yandan sermayesinin tamamı kamu idare ve müesseselerine ait iktisadi Kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin istisna kapsamına giren kurum kazançlarından bunların özelliği nedeniyle tevkifat yapılmıyacağı ortadadır.

Kurumların 1980 Takvim Yılında Elde Ettiği ve İstisnadan Yararlanan İştirak Kazançlarının Durumu:

Gelir Vergisi Kanununun 94/8 inci maddesi hükmüne göre yapılacak tevkifatın iştirak kazançlarını kapsamadığı yukarıda genel açıklamalarımızda belirtilmiştir. Ancak Kurumların 1980 takvim yılında elde ettikleri ve 2362 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerden önceki hükümlere göre istisna şartlarını taşıyan iştirak kazançları üzerinde 2454 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen 1/1/1981 tarihinde yürürlüğe giren geçici 18 inci madde uyarınca % 33 1/3 oranında tevkifat yapılacaktır. Söz konusu tevkifat bu kazançların dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın Kurumlar Vergisi beyanname verme süresi içinde yapılacak ve ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar Vergi Dairesine muhtasar beyanname ile bildirilerek yatırılacaktır.

Kazanç Dağıtımı Halinde Yapılacak İşlem:

Daha önce açıklandığı gibi Kurumlar Vergisine tabi olan Kurum Kazançları ile Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlardan yurt dışında elde edilenler ve Türkiye'de elde edilen iştirak kazançlarının dar mükellefler dışında kalan kişi ve kuruluşlara dağıtılması halinde dağıtım nedeniyle ayrıca bir tevkifat yapılması sözkonusu olmayacaktır.

Dağıtım nedeniyle tevkifat yapılması durumu, daha önce açıklanan ve Gelir Vergisi Kanununun 94/8 ve 105 inci maddelerine göre yapılan % 20 tevkifatın % 33 1/3'e tamamlanması hali dışında sadece dar mükelleflere kar payı ödenmesi haliyle sınırlıdır. Kurumlar Vergisine tabi tutulmuş kazançların dağıtımı halinde, dar mükellef gerçek kişilere yapılan ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 gelir vergisi tevkifatı, dar mükellef kurumlara yapılan ödemelerden ise Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmüne göre yine % 20 oranında Kurumlar vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Vergiden istisna edilmiş kurum kazançlarının dar mükellef gerçek kişi ya da kurumlara dağıtılması halinde ise Gelir Vergisi Kanununun 94/8 ve 105/6 ncı maddeleri uyarınca önceden % 20 oranında yapılmış tevkifat, mezkur 105/6 ncı maddede yer alan hüküm uyarınca % 60'a tamamlanacaktır.

b) Dar mükellef kurumlarda kurum kazançları üzerinden ödenecek kurumlar vergisi ve yapılacak gelir vergisi tevkifatı:

Kazançlarını yıllık ya da özel beyanname ile bildiren dar mükellef kurumların kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde tayin edilen nisbetlerde vergiye tabi tutulacaktır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bent hükmüne göre, bu kurumların ticari bilançolarına göre doğan kardan Kurumlar Vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradi sayılmaktadır. Bu itibarla karın bu kısmı üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 oranında Gelir Vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifatın 1980 yılına ilişkin söz konusu nitelikteki karlar üzerinden de yapılacağı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 9 uncu maddesinin (b) bendi ile hükme bağlanmıştır.

Dar mükellef kurumların yapacakları bu tevkifat konusunda önem taşıyan iki nokta vardır. Bunlardan birincisi "Ticari Bilanço Karı"nın sınırıdır. Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunan ve yıllık ya da özel beyanname verme durumunda olan dar mükellef kurumların, bu beyannamelerine dahil etmek konusunda seçimlik hakka sahip oldukları kazançları da bulunabilir. K.V.K.'nun 24 üncü maddesine göre tevkifata tabi bu kazançlarını kurumlar vergisi beyannamesine dahil etmemiş dar mükellef kurumların ticari bilanço karı saptanırken, bu kazançların dikkate alınmaması gerekir. Bu yöndeki bir uygulama yıllık veya özel beyanname vermek zorunda olmayan dar mükellef kurumlarla, bu kurumlar arasında aynı nitelikteki kazançlar için vergi yükü eşitliği sağlanması bakımından zorunludur.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta dar mükellef kurumlarda Menkul Sermaye iradı sayılacak karın tespitinde ticari bilanço karından hareket edilmesi gereğidir. Bunun anlamı, kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirelememiş "Kanunen kabul edilmeyen giderlerin" ticari bilanço karı tespit edilirken dikkate alınacağıdır.

Öte yandan söz konusu tevkifat dağıtılma koşuluna bağlı olamadığından, dağıtılma niteliğini taşıyabilecek işlemler nedeniyle (Yurt dışında bulunan merkezlere transfer v.b.) bu karlar üzerinden ayrıca tevkifat yapılması söz konusu olmayacaktır.

XIII _ İTHİYAT AKÇELERİNİN DAĞITIMI VEYA SERMAYEYE İLAVESİ HALİNDE YAPILACAK İŞLEM:

a) Genel Olarak:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanun ile eklenen geçici 2 nci madde hükmü ile 5422 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1950 tarihinden, 2362 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1981 tarihine kadar ayrılmış olan ihtiyat akçeleri ve banka provizyonlarının sermayeye eklenmesi veya ortaklara dağıtılması hallerinde, bu işlemlerin gerçekleştirildiği yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edileceği, teşebbüsün tasfiyesi halinde ise tasfiye karının hesaplanmasında dikkate alınacağı öngörülmüştür.

Yine aynı madde hükmü ile bu ihtiyat akçeleri ve banka provizyonları üzerinden ödenmiş bulunan kurumlar vergisi ile tevkif yoluyla ödenen gelir vergilerinin ödenecek kurumlar vergisinden mahsup edileceği ifade edilmiştir.

Söz konusu Geçici 2 nci madde hükmü ile ilgili uygulama ilkeleri aşağıda belirtilmektedir.

Kurumların bilançolarında bulunabilecek ihtiyat akçeleri ve provizyonlar şu şekilde sınıflandırılabilir.

aa) 1/1/1950'den önce ayrılmış olanlar:

Söz konusu geçici 2 nci madde hükmüne göre bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı halinde herhangi bir işlem yapılmayacaktır.

bb) 1/1/1950-1/1/1981 tarihleri arasında ayrılmış:

1. Kurumlar Vergisi ödenmiş ve Gelir Vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olanlar:

Bu nitelikteki karlar kurumların bilançolarında dağıtılmayan karlar, fevkalade ihtiyatlar, olağanüstü yedek akçeler, ihtiyari ihtiyatlar v.b. adlar altında yer alırlar.

2. Üzerinden sadece Kurumlar Vergisi ödenmiş olanlar:

Bunlar esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu ve özel kanunlardaki mecburiyetlere dayanılarak ayrılmış ve kurumların bilançolarında kanuni yedek akçe v.b. isimler altında yer alan ihtiyat ve provizyonlardır.

3. Üzerinden sadece Gelir Vergisi tevkifatı yapılmış olanlar:

Bunlar Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş, gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş iştirak kazançları, vergiden muaf menkul kıymetlerin faizleri v.b. kar paylarıdır. Bu nitelikteki karlar da kurumların bilançolarında 1 inci bölümde belirtilen adlar altında yer alırlar.

4. Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi tevkifatına tabi tutulmamış olanlar:

Bu nitelikteki ihtiyatlar, yatırım indirimi istisnasından yararlanmış kar paylarında oluşan fonlar olup, kurumların bilançolarında Yatırım İndirimi Fonu v.b. aidatlar altında yer alırlar.

1/1/1950 - 1/1/1981 tarihleri arasında ayrılmış bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı veya sermayeye ilavesi halinde ya da tasfiye sırasında yapılacak işlem belirlenen gruplara göre farklılıklar gösterecektir. 1/1/1950 - 1/1/1981 tarihleri arasındaki dönem içinde farklı vergi ve tevkifat oranlarının geçerli olması nedeniyle, ilk üç grubun kendi içinde de farklı brütleştirme işlemleri söz konusu olabilecektir. Ancak söz konusu ihtiyat akçeleri ve provizyonların ayrıldığı yıl ve tabi olduğu vergi ve tevkifat nisbetleri, kurumlar tarafından izlenmek durumunda olduğundan, yapılacak işlem konusunda önemli bir sorun doğmayacaktır.

Aşağıda, kurumlar vergisi oranının % 25, Gelir Vergisi tevkifat nisbetinin % 20 olduğu dönemlerde ayrılmış ve bilançoda net tutarlarıyla kayıtlı ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı halinde yapılacak işlemlere ilişkin örnek verilmektedir.

ÖRNEK:

Kurumlar Vergisi ödenmiş ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olan 600.000.-lira tutarındaki olağanüstü yedek akçe 1981 yılında dağıtılmıştır.

Net tutarı 600.000-lira olan ihtiyat akçesinin brüt tutarı saptanırken, önce tevkifat matrahı, sonra da kurumlar vergisi matrahı hesaplanacaktır.







 
20
 
Tevkifat matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 750.000.-TL.
 
100 - 20
 








 
20
 
Kurumlar vergisi matrahı 750.000.-+750.000.-x
= 1.000.000.-TL.
 
100 - 25
 

Bulunan 1.000.000.-lira, önce 1981 yılı ticari kazancına ve tamamı vergiye tabi kar niteliğinde olduğundan aynen bu yıla ilişkin kurumlar vergisi matrahına ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 1.000.000.-lira üzerinden % 50 nisbeti esas alınarak 500.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 250.000.-lira kurumlar vergisi ile 150.000.-lira gelir vergisi toplamı olan (250.000.-+150.000.=) 400.000.-lira mahsup edilerek, kalan (500.000-400.000=) 100.000.-lira vergi genel hükümler çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

600.000.-lira tutarındaki kanuni ihtiyat akçesinin 1981 yılında sermayeye ilavesi söz konusu olmuştur. Üzerinden sadece kurumlar vergisi ödenmiş bir ihtiyat akçesi söz konusu olduğundan, brütleştirme işlemi tek aşamada yapılabilecektir.







 
20
 
Kurumlar vergisi matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 800.000.-TL.
 
100 - 25
 

Bulunan 800.000.-lira önce 1981 yılı ticari kazancına ve tamamı vergiye tabi kar niteliğinde olduğundan aynen bu yıla ilişkin kurumlar vergisi matrahına ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 800.000.-lira üzerinden %50 nisbeti esas alınarak 400.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 200.000.-lira kurumlar vergisi mahsup edilerek, kalan (400.000.- - 200.000.-=) 200.000.-lira vergi genel hükümler çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

Vergiden istisna edilmiş iştirak kazancı ve menkul kıymetlerin faizlerinden oluşan 600.000.-lira tutarındaki ihtiyat 1981 yılı içinde dağıtılmıştır. Üzerinden sadece gelir vergisi tevkifatı yapılmış bir ihtiyat akçesi söz konusu olduğundan brütleştirme işlemi yine tek aşamada yapılacaktır.







 
20
 
Tevkifat matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 750.000.-TL.
 
100 - 20
 



Bulunan 750.000.-lira 1981 yılı ticari kazancına ilave edilecektir. Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş nitelikteki kazançlardan oluşan bu ihtiyatın, kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmaması gerekmektedir. Bu itibarla belirtilen nitelikteki ihtiyatlar, aynen o yıl içinde elde edilen istisna konusu kazançlar gibi işleme tabi tutulacaktır. Başka bir ifadeyle, brüt tutarı ticari kazanca ilave edilmiş bu ihtiyat akçeleri üzerinden Gelir Vergisi kanununun 94/8 inci maddesi uyarınca % 33 1/3 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır. Ancak bu durumda, daha önce tevkif edilmiş olan gelir vergisinin mahsubu zorunludur.

Bu açıklamalar çerçevesinde yapılacak işlem şöyle olacaktır. Ticari kazanca eklenen 750.000.-lira üzerinden % 33 1/3 oranında yapılacak tevkifat tutarı (750.000. x % 33 1/3 =) 250.000.-liradır. Bu tutardan önceden tevkif edilen 150.000.- lira tenzil edilerek, kalan (250.000 - 150.000=) 100.000.-lira tutarında gelir vergisi, tevkifata ilişkin esaslar çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

600.000.-lira tutarındaki yatırım indirimi fonu 1981 yılında dağıtılmıştır. Bu fon, üzerinden herhangi bir vergi ödenmemiş olan bir ihtiyat niteliğindedir. Bu itibarla brütleşme işlemi yapılması söz konusu olmayacak, söz konusu 600.000.-lira aynen 1981 yılı ticari kazancına ilave edilecektir.

Söz konusu fon vergiden istisna edilmiş nitelikteki karlardan oluştuğundan, bir önceki örnekte olduğu gibi kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacak, sadece Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca % 33 1/3 oranında tevkifata tabi tutulacaktır. Önceden yapılmış bir tevkifat da söz konusu olmadığından herhangi bir mahsup işlemi yapılmayacaktır.

Bu itibarla 600.000.-lira üzerinden % 33 1/3 oranında yapılacak (600.000.-X % 33 1/3=) 200.000.-lira gelir vergisi tevkifatı, tevkifata ilişkin esaslar çerçevesinde ödenecektir.

b) Dar Mükellef Ortakların Bulunması Hali:

İhtiyat akçelerini ve banka provizyonlarını dağıtan veya tasfiye nedeniyle bunlarla ilgili işlem yapmak durumunda olan kurumların dar mükellefiyete tabi ortakları varsa, bir önceki bölümde belirtilen işlemlere ilaveten, tebliğin XII-a/3. bölümünde açıklanan esaslar çerçevesinde bunlara ilişkin paylar üzerinde % 20 oranında tevkifat yapılacaktır.

c) Dar mükellef kurumların 1/1/1981'den önce ayrılmış dağıtılmayan karlarının, dağıtım niteliğini taşıyacak bir işleme tabi tutulması hali:

Bu durumda 2362 sayılı Kanunun geçici 2. maddesine göre yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde yapılacak işleme ilaveten, Tebliğin XII-b/1. bölümünde belirtildiği şekilde % 20 oranında tevkifat yapılacaktır.

Tebliğ olunur.

(*) 22 Sıra No'lu Genel Tebliğ ile değişmiştir.

EK : 20 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine Ekli Listedir.

Sanayii Ürünlerinin Ana Hatları İle Sınıflandırılması

İçerik 2:




 
 





27/12/1980 günlü ve 17203 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 24/12/1980 tarih ve 2362 sayılı Kanunla, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun, 24/12/1980 tarih, 2361 sayılı ve 1/5/1981 tarih, 2454 sayılı Kanunlarla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bazı maddeleri değiştirilmiş bulunmaktadır.

Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle, Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerin kurumları ilgilendiren hükümleri konusunda aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ MEVZU VE MÜKELLEFLER:

a) Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında sendikaların Dernek sayılacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

Kurumlar Vergisi kanununun 1 inci maddesinin (D) bendi ile "Dernek ve Vakıfların iktisadi işletmeleri"nin kazançları vergi mevzuuna alınmıştır. Sendikaların iktisadi işletmelerinin de Kurumlar Vergisi mezuu içinde mütalaa edilmesi Kurumlar Vergisi Kanununun amacına tamamen uygun olduğu halde, söz konusu işletmelerin kanunda ismen belirtilmemiş olması bunların vergilendirilmesinde tereddütlerin doğmasına sebep olmaktaydı. Sendikaların dernek hükmünde olduğu söz konusu maddenin ikinci fıkrasında belirtilmek suretiyle bunların iktisadi işletmelerinin de vergiye tabi olduğu açıklığa kavuşturulmuştur.

b) Kooperatifler mevcut hukuki duruma uygun olarak yeniden tanımlanmışlardır: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3 üncü maddesinde yapılan değişikliklerle, kooperatiflerle ilgili mevcut hukuki duruma uygun bir düzenleme getirilmiştir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun kooperatiflere ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan, maddenin "kooperatif şirketler" şeklindeki matlabı "kooperatifler" olarak değiştirilmiş ve madde metninde de "Türk Ticaret Kanunu ve özel kanunlara göre kurulan" ibaresi yerine "1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan" ibaresi ikame olunmuştur. Yapılan Değişiklik l 163 sayılı Kooperatifler Kanununa uygunluk sağlamak gayesine yönelik olup başkaca bir anlam ve uygulama değişikliğine ilişkin bulunmamaktadır.

Bu düzenlemeye paralel olarak kanunun çeşitli maddelerinde yer alan "kooperatif şirketler" ibaresi "kooperatifler" olarak değiştirilmiştir.

c) İktisadi kamu müesseselerinin mükellefıyetinin tayini konusuna açıklık kazandırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına yapılan ilavelerle, bu kurumların mükellefıyetlerinin tayini konusunda ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Bu anlayış içinde yapılan belirlemelerle, Bu kurumlarda "faaliyetin kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunması" veya "işyerlerinin bulunmaması" hallerinin de mükellefiyete etkili olmayacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

d) Yabancı kamu idare ve müesselerine ait iktisadi işletlemlerin mükellefiyetinin tayini konusuna açıklık kazandırılmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına yapılan ilave ile bu kurumların mükellefıyetlerinin tayini konusunda ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Bu anlayış içinde yapılan belirlemeyle, bu kurumlarda "işyerlerinin bulunmaması" halinin de mükellefıyete etkili olamayacağı hususuna açıklık kazandırılmıştır.

II _ MUAFLIKLAR:

a) Vergiden Muaf Tutulacak Emekli ve Yardım Sandıkları yeniden belirlenmiştir:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 9 numaralı bendinde yapılan değişiklikle vergiden muaf tutulacak emekli ve yardım sandıkları yeniden belirlenmiştir.

Bu bendin değişiklik yapılmadan önceki şeklinde, tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları herhangi bir koşula bağlı olmaksızın Kurumlar Vergisinden muaf tutulmuşlardı. Bu hüküm uyarınca tüzel kişiliği haiz olmak üzere dernek veya vakıf statüsünde çok sayıda emekli ve yardım sandıkları kurulmuş olup, bu teşekküller çeşitli alanlarda kurumlar vergisi mevzuuna giren faaliyetlerde bulundukları halde, mevcut hükümler çerçevesinde bunların vergilendirilmeleri mümkün olmamıştır.

9 numaralı bent hükmü; T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve Memur Yardımlaşma Kurumu gibi kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ile Sosyal Sigortalar Kurumları şeklinde değiştirilmiştir. Yapılan değişikliğe göre, bir emekli ya da yardım sandığı ile Sosyal Sigorta Kurumunun vergi muafiyetini haiz olabilmesi için tüzel kişiliğinin yanında ayrıca "kanunla kurulmuş olma" şartı da aranacaktır. Şu kadar ki emekli ve yardım sandıkları genellikle dernek veya vakıf şeklinde kurulduklarından Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesi gereğince bunların dernek veya vakıf olarak Kurumlar Vergisi mükellefiyetine girmesi söz konusu olmayıp, iktisadi işletmelerin mevcudiyeti halinde bu işletmeleri Kurumlar Vergisine tabi olacaktır.

b) Mahalli idareler ile bunların birlikleri veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen soğuk hava deposu işletmeleri" muafiyet kapsamına alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 11 numaralı bend hükmüne yapılan ilave ile il özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen "soğuk hava deposu işletmeleri"nin de vergiden muaf tutulması sağlanmıştır.

c) Derneklere ait lokal, gazino ve lokanta işletmeleri için tanınan vergi muafiyeti kaldırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 15 numaralı bend hükmü ile "Derneklere ait olup münhasıran üyelerin istifadesine tahsis edilen ve alkollü içki vermeyen lokal, gazino ve lokanta işletmeleri" için öngörülmüş olan vergi muafiyeti kaldırılmıştır.

Bu itibarla, bundan böyle derneklerce işletilen söz konusu işletmeler kurumlar vergisine tabi olacaktır.

Öte yandan 15 numaralı bend hükmünün bu şekilde kaldırılması sonucu, önceden 18 numaralı bentde düzenlenen "Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti tanınan Vakıflar"a ilişkin muafiyet hükmü aynı haliyle 15 numaralı bende aktarılmıştır.

d) Maddenin Kooperatiflerin Kurumlar Vergisinden muaf tutulması şartlarını belirleyen 16 numaralı bendinde "kooperatif şirketler" ibaresi "kooperatifler" olarak değiştirilmiştir.

Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, kooperatifleri 1 inci maddesiyle Kurumlar Vergisine tabi tutarken, bu genel prensipten 7 nci maddenin 16 numaralı bendi ile ayrılmış ve esas mukavelelerinde, sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, idare meclisi başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi, ihtiyaç akçelerinin ortaklara dağıtılmaması ve münhasıran ortaklarla iş görülmesine dair hükümler bulunmaması ve fiiliyatta da bu kayıt şartlara uyulması halinde sözü edilen kooperatiflerin Kurumlar Vergisinden muafiyetini kabul etmiştir. Buna göre esas mukavelesinde, yukarıdaki hususlardan herhangi biri bulunmayan ya da bulunmasına rağmen fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatif kazançları yine bu bentte değişiklik yapılmadan önceki gibi Kurumlar Vergisine tabi tutulacaktır.

Ancak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun "Gelir Gider farklarının bölünmesi ve paylara faiz verilmesi" ne ilişkin 38 inci maddesinde, ortaklarla yapılan muamelelerden bir yıllık faaliyet sonunda elde edilen gelir-gider farkından belirli şartlarda ortakların sermaye paylarına göre en çok % 7 oranına kadar faiz dağıtılmasının kooperatifin muafiyetini ihlal edecek şekilde "sermaye üzerinden kazanç dağıtımı" mahiyetinde kabul edilmemesi gerekir. Diğer taraftan 1163 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki tanıma uygun olarak, kooperatifin faaliyet konusu, ortakların belirli ekonomik menfaatlerinin korunması ve mesleki ihtiyaçlarının karşılıklı yardım ve dayanışma ile sağlanması amacına uygun olmalıdır.

e) K.V.K.'nun 7 nci maddesinin 17 numaralı bendinde yapılan ilave ile, "Devletle aktolunan mukavelelerle" ibaresi yerine "Devletin kanunların verdiği yetkiye dayanarak aktettiği mukavelelerle" ibaresi kullanılmış ve bu suretle anılan bend hükmüne açıklık getirilmiştir.

Söz konusu ibare değişikliği, aynı amaçla, vergiden muaflığı kabul edilmiş menkul kıymetlerin temettü faiz ve ikramiyeleri ile ilgili 8 inci maddenin 3 numaralı bendinde ve bunların giderlerine ilişkin 15 inci maddenin 7 numaralı bend hükmünde de aynen gerçekleştirilmiştir.

III _ İSTİSNALAR:

a) İştirak Kazançları İstisnası Şarta Bağlı Olmaktan Çıkarılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle iştirak kazançları istisnası evvelce kanunda öngörülen şartlara bağlı olmaktan çıkarılmıştır. Bu itibarla tam mükellefiyete tabi kurumların 1/1/1981 tarihinden itibaren elde edcekleri iştirak kazançları şarta bağlı olmaksızın Kurumlar Vergisi istisnasından faydalanacaktır.

İstisna konusunda getirilen yeni hükmün geriye yürütülmesi mümkün bulunmadığından 1980 yılında, kanunda evvelce mevcut şartları taşımayan nitelikte iştirak kazancı elde eden kurumların istisnadan yararlanamayacakları tabidir.

b) Kooperatiflerdeki Risturn İstisnasına İlişkin Hükümlerde Yapılan Değişiklikler:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 2 numaralı bendinde yapılan değişikliklerle kooperatiflerdeki risturn istisnasına ilişkin hükümlere açıklık kazandırılmıştır.

Bu amaçla, istisna konusu olacak risturnların; istihlak kooperatiflerinde ortakların şahsi ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için satın aldıkları malların kıymetlerine göre, istihsal kooperatiflerinde ise ortakların istihsal ederek kooperatife sattıkları veya kooperatiften istihsal faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların kıymetlerine göre hesaplanacağı hususu Kanunda açıklığa kavuşturulmuştur.

aa) İstihlak kooperatiflerinde risturn istisnası:

İstihlak kooperatiflerinde, ortakların satın aldıkları malların kıymetine göre hesaplanan risturnların istisnadan yararlanabilmesi için satın alma fiilinin, "şahsi ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılama" amacına dayalı olması gerekmektedir. Kooperatiflerin ortaklarına bu maddelerin dışında sattıkları mallardan (örneğin elektrikli ev aletleri, halı, mobilya vs.) sağladıkları kurum kazançları Kurumlar Vergisine tabi tutulacaktır.

Ortaklarla yapılan muamelelerden doğan kazançtan, şahsi ve ailevi gıda ve giyecek türü mallara ilişkin kazancın tefrikinde, bu tür mallara ilişkin iş hacminin ortaklarla yapılan genel iş hacmine olan nisbeti esas tutulur.

bb) İstihsal Kooperatiflerinde risturn istisnası:

Yeni bent hükmüne göre, ortakların ancak kendileri tarafından istihsal edilip kooperatife sattıkları mallar ile münhasıran kendi istihsal faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların kıymetlerine göre hesaplanan risturnlar istisnadan yararlanacaktır.

Öteyandan söz konusu bendin ikinci fıkrasına yapılan ilave ile "ortaklarla, ortaklık statüsü dışında yapılan muamelelerden doğan kazançlar hakkında risturnlara ilişkin istisna hükmünün uygulanamayacağı" ifade edilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; 8 inci maddede düzenlenmiş bulunan risturn istisnası Kurumlar Vergisinden muaf olmayan kooperatifler için geçerli bulunmaktadır. Zira, Kanunun kooperatiflerde muafiyeti düzenleyen 7/16 ncı maddesinde öngörülen şartlara uyan kooperatifler Kurumlar Vergisi mükellefi bulunmadıklarından bu niteliği haiz kooperatifler kazançlarının tamamını, yukarıda açıklanan sınırlamaya tabi olmaksızın risturn olarak vergilemeden dağıtabileceklerdir.

c) Maden Suları İmtiyazının İşletilmesine İlişkin İstisna Hükmü Kaldırılmıştır:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendinde yer alan maden suları imtiyazının işletilmesinden elde edilen kazançlara ilişkin istisna hükmü kaldırılarak, yerine aşağıda açıklanan yeni bir istisna hükmü konulmuştur.

d) Yurt Dışı İnşaat, Onarma ve Montaj İşleri ile Teknik Hizmetlerden Sağlanan Kazançlara İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi K.'nun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendine getirilen yeni bir hükümle, yurt dışında yapılan inşaat, onarma ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların, bu kazançlara tekabül eden dövizin yurda getirildiğinin ve kesin satışının yapıldığının kambiyo mevzuatı gereğince tevsiki şartiyle Kurumlar Vergisinden müstesna tutulması sağlanmıştır.

e) Sanayi Ürünlerinin İhracına İlişkin İstisna:

K.V.K.'nun 8 inci maddesinin 6 numaralı bendinde yer alan vakıf paylarına ilişkin istisna hükmü, yapılan bir ilave ile anılan maddenin 11 numaralı bendine aktarılırken, 6 numaralı bentde yeni bir istisna hükmü öngörülmüştür.

Sanayi ürünleri ihracına ilişkin bu istisna hükmüyle ilgili özellikler şöyle sıralanabilir.

- İhraç edilecek malların sanayi ürünü niteliğini taşıması gerekmektedir. Sanayi ürünü 6948 sayılı Sanayi Sicil Kanununda şöyle ifade edilmektedir.

"Bir maddenin vasıf, şekil, hassa veya terkibini, makina, cihaz, tezgah, alet veya diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal eden yerlerle maddelerin çıkarılıp işlendiği yerler (Sanayi işletmesi) ve buralarda yapılan işler (Sanayi İşlerisanayi Ürünleri) sayılır,"

Sanayi ürünleri ana gruplar halinde Tebliğe ekli listede belirtilmiştir. Şu kadar ki bu listede yer alan deri, çinko, kalay, kurşun, gümüş, altın gibi maddelerin sanayi ürünü sayılabilmesi için yukarıda yer verilen tanıma uygun olarak değişikliğe tabi tutulmuş veya işlenmiş olması zorunludur.

- İstisna için öngörülen diğer bir şart, ihracat tutarının 250.000 Amerikan Doları veya muadili yabancı para karşılığı Türk Lirasını aşması gereğidir. 250.000 Amerikan Dolarının aşılıp aşılmadığının hesabında gümrük çıkış beyannamesinde yer alan FOB değerler esas alınacaktır. Amerikan Doları dışında diğer bir yabancı para ile ihracat söz konusu ise fiili ihraç tarihinde geçerli olan parite (Amerikan Doları/Diğer Yabancı Para Paritesi) dikkate alınacaktır.

- İstisna ihracat kazancı ile sınırlı olmayıp, kurumun varsa diğer kazanç kısmına da uygulanacaktır. Ancak aynı yıl içinde yararlanılamayan istisnadan, sonraki yıllar yararlanmak mümkün olmıyacaktır.

Bilindiği üzere istisnalar, kural olarak, istisna konusu kazancın elde edildiği veya istisna için öngörülen işlemin (örneğin ihracat veya yatırımın) gerçekleştiği dönem kazançlarına uygulanır.

Kazancın doğrudan istisna edilmesi hallerinde istinanın uygulanacağı dönem doğal olarak kazancın elde edildiği dönem olacaktır. (İştirak kazançları ve vergiden muaf menkul kıymet faizlerinde olduğu gibi) Ancak istisna miktarı, doğrudan doğruya kazancın değil, sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisnada olduğu gibi "hasılatın" veya yatırım indirimi istisnasında olduğu gibi "harcamanın" bir oranı olarak belirlendiği hallerde, o yıla ilişkin kazancın tamamının istisnadan yararlanamaması halinde sonraki yıl kazançlarına istisnanın uygulanıp uygulanamıyacağı bazı tereddütlere yol açmaktadır.

Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimine ilişkin hükümleri, yatırım istisnası açısından sorunu çözmektedir. Söz konusu düzenlemeye göre kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanılmayan indirimlerden sonraki yıllarda yararlanmak mümkün olabilmektedir.

Sanayi ürünleri, yaş, meyve, sebze ve su ürünleri ihracatı ile dış navlun istisnaları bakımından kanunda özel bir düzenleme yapılmadığından temel kural gereği, varsa sadece o dönem kazancının istisnadan yararlanması mümkündür. Yaralanılmayan istisna kısmı hiçbir şekilde sonraki yıl kazançlarından düşülmeyecektir.

- İstisnanın hesabında, ihracat tutarının ilk yıl için % 20'si sonraki yıllarda bir önceki yıla göre artan ihracat hasılatının % 30'u ile, bakiyesinin % 15'i dikkate alınacaktır. Artan ihracatın hesabında kur değişmelerinden dolayı meydana gelen artışların dikkate alınmayacağı kanunda özel olarak belirtilmiştir.

ÖRNEK:

Sanayi ürünü ihracatı yapan Anonim Şirketin 1981 ve 1982 yıllardaki ihracatı şöyledir.










 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
30.000.000
300.000
100
1982
36.000.000
300.000
120




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar, 30.000.000 liranın % 20'si olan (30.000.000 x % 20) = 6.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda uygulanacak istisnanın hesabında ise önce artan ihracatın bulunup, bulunmadığının tayini gerekmektedir. Türk lirası olarak ihracat 6.000.000 lira artmıştır. Ancak artış reel bir artış olamayıp kur değişikliklerinden oluşmuş bir fazlalıktır. Bu itibarla % 30 oranının uygulanacağı bir tutar söz konusu değildir. İhracatın tamamına, yani 36.000.000 liraya % 15 oranı uygulanarak (36.000.000 x % 15) = 5.400.000.- lira istisnadan faydalanacak tutar olarak tesbit edilecek ve safi kurum kazancından tenzil edilecektir.

ÖRNEK:

Sanayi ürünü ihracı yapan bir kurumun 1981 ve 1982 yıllarındaki ihracatı şöyledir.










 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
30.000.000
300.000
100
1982
42.000.000
350.000
120




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar. (30.000.000 x % 20) = 6.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda artan ihracat 12.000.000 liradır. Ancak bu artışın tamamına % 30 oranının uygulanması söz konusu değildir. Zira artışın bir bölümü kur değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Reel artışı bulabilmek için 50.000 Amerikan Dolarlık ihracat artışının, o yılki ortalama kur değeri ile çarpılması gerekir. Bu durumda reel artış 50.000 x 120.-TL.=6.000.000 lira olacaktır. Dolayısiyle toplam istisna tutarı şöyle hesaplanacaktır.












İhracat Tutarı Tl.
 
Oran
 
İstisna Tutarı TL.
6.000.000x
 
% 30 =
 
1.800.000
36.000.000x
 
% 15 =
 
5.400.000
TOPLAM 42.000.000
   
7.200.000


ÖRNEK:














100.000 $ 95 TL.= 9.500.000.-TL.
100.000 $100 TL.=10.000.000.-TL.
100.000 $135 TL.=13.500.000.-TL.
100.000 $150 TL.=15.000.000.-TL.
400.000 $ 48.000.000.-TL.


Bu rakamlara göre bir doların ortalama kuru 48.000.000 Tl/400.000 $=120 Tl. olarak hesaplanır.

_ Ötedenberi ihracat yapan kurumlarda yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, söz konusu şartların gerçekleştiği ilk dönem ihracatın ilk yılı sayılır.

_ İstinadan yararlanmaya başladıktan sonra bazı yıllar öngörülen hadlerin altında kalınması, ya da hiç ihracat yapılmaması durumu doğarsa şartların gerçekleştiği ilk yıl için % 20 oranı uygulanacaktır.

ÖRNEK:

1981 yılı ihracat tutarı = 251.000 Amerikan Doları

1982 yılı ihracat tutarı = 200.000 Amerikan Doları

1983 yılı ihracat tutarı = 500.000 Amerikan Doları

1983 yılı ihracat hasılatının tamamına % 20 nisbeti uygulanacaktır. (Çünkü bir önceki yılda aranılan 250.000 dolarlık sınırın aşılmaması nedeniyle ihracat istisnasından faydalanılamamıştır.)

_ İstisna esas itibariyle imalaçı kurumların ihracatı için öngörülmüştür. Ancak ihraç edildiğinin tevsiki koşuluyla imalatçı kurumlar tarafından ihracatçılara yapılan satışlar da yıllık ihracat tutarının hesabında ihracat olarak kabul edilecektir. Bu halde ihracatçıların kurum olması şart değildir.

İhracatın tevsiki şu yolla olacaktır. İhracatçı firma gümrük çıkış beyannamesinin tasdikli bir örneğini, durumu açıklayan bir yazı ekinde imalatçı kuruma gönderecektir. Ancak gönderilmeden önce, bu yazının bir örneği ihracatçı kuruluş tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine tevdi edilecek, imalatçı kuruma gönderilecek örneği ise, "Bir örneği Dairemize verilmiştir" şerhi ile Vergi Dairesince tasdik edilecektir.

İhracatçılar vasıtasıyla yapılan ihracatlarda, imalatçı kurum açısından 250.000 Amerikan Doları olarak tayin edilen sınırın aşılıp aşılmadığının tayininde yine fiili FOB ihraç değeri esas alınacaktır.

İmalatçı kurumların ihracatçılara yaptığı satışın tarihi ile, fiili ihraç tarihi arasındaki zaman farkı bazı hallerde dönem farkına yol açabilir. Bu takdirde; ihracatın tevsiki, imalatcı kurumun Kurumlar Vergisi beyannamesini vereceği süreye kadar gerçekleşemezse, düzeltme yolu ile imalatçı kuruma ret ve iade yapılacaktır.

İmalatçı kurum ile ihracatçı arasına başka bir firmanın girmesi halinde, imalatçı kurum için istisnadan yararlanmak mümkün olamayacaktır.

- İmalatçı kurumların söz konusu istisnadan faydalanabilmelerini temin edecek ihracat tutarının hesabında ihracatçılara yapılan satışların dikkate alınabilmesi için, bu sanayi ürünlerinin ihracatçılarca herhangi bir nitelik değişikliği yapılmadan aynen ihracı gerekir. İhracatçının malın terkibini değiştirerek ihraç etmesi halinde kendisi imalatçı kurum sayılacak ve imalatçılar için öngörülen oranda istisnadan faydalanacaktır.

- Geçmiş yıl zararları Kurumlar Vergisi Kanununun 14/7 nci maddesinde indirilecek giderler arasında sayıldığından, ilgili yıl kurum kazancından önce varsa geçmiş yıllar zararları mahsup edilecek ancak arta kalan kâra istisna uygulanacaktır.

- Sanayi ürünü ihraç etmek ve yıllık ihracat tutarı 250.000 Amerikan Dolarını aşmak koşuluyla ihracatçı kurumların da bu istisnadan 1/4 oranında yararlanması öngörülmüştür. İhracatçı kurumların ihraç konusu sanayi ürünlerini, kurum statüsündeki imalatçılardan almaları şart değildir. Kurum olmayan imalatçılardan almaları halinde de istisna geçerli olacaktır.

f) Yaş meyva, sebze ve su ürünlerinin ihracına ilişkin istisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine eklenen 7 numaralı bend ile yaş meyva, sebze ve su ürünleri ihracından sağlanan hasılatın belli bir oran dahilinde kurum kazancından istisnası öngörülmüştür.

Bu istinanın uygulanmasına ilişkin özellikler esas itibariyle sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisna ile paralellik göstermektedir. Farklılık gösteren noktalar ise şöyle sıralanabilir,

- İstisna için asgari ihracat tutarı tayin edilmemiştir.

- İstisna hem üretici kurumlar için, hem de ihracatçı kurumlar için aynı oranda uygulanacaktır.

İstisnanın hesabında ihracat tutarının ilk yıl için % 20'si sonraki yıllarda bir önceki yıla göre artan ihracatın % 30'u ile bakiyesinin % 15'i dikkate alınacaktır.

ÖRNEK:

Yaş meyva, sebze ve su ürünleri ihracı yapan bir kurumun 1981 ve 1982 yıllarındaki ihracatı şöyledir.







 
TL.
Amerikan Doları
Ortalama Kur TL.
1981
10.000.000
100.000
100
1982
19.500.000
150.000
130




Birinci yıl ihracatı için kurum kazancından istisna edilecek tutar, 10.000.000 liranın % 20'si olan (10.000.000 x %20) = 2.000.000 lira olarak hesaplanacaktır.

İkinci yılda artan ihracat 9.500.000 liradır. Ancak bu artışın bir bölümü kur değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Reel artışı bulabilmek için 50.000 dolarlık ihracat artışının ortalama kur değeri ile çarpılması gerekir. Bu durumda reel artış 50.000 x 130 = 6.500.000 lira olacaktır. Dolayısiyle toplam istisna tutarı şöyle hesaplanacaktır.












İhracat Tutarı Tl.
 
Oran
 
İstisna Tutarı TL.
6.500.000x
 
% 30 =
 
1.950.000
13.000.000x
 
% 15=
 
1.950.000
TOPLAM 19.500.000
   
3.900.000


g) Dış Navlun Hasılatına İlişkin İstisna:

Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesine eklenen 8 numaralı bent ile Türkiye'ye döviz olarak getirildiğinin tevşik edilmesi kaydiyle dış navlun hasılatının belli bir oran dahilinde kurum kazancından istisnası öngörülmüştür.

Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin özellikler de sanayi ürünleri ihracatına ilişkin istisna hükmü ile paralellik göstermektedir. Farklılık arzeden tek nokta istisna için asgari bir had tayin edilmemiş olmasıdır.

h) Yatırım İndirimi İstisnası:

Önceden Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 5 numaralı bendinde ayrı bir fıkra halinde yer alan yatırım indirimi istisnasına ilişkin hüküm, getirilen değişiklikle aynı maddenin 9 numaralı bend hükmü olarak yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimine ilişkin hükümlerine göre saptanacak yatırım indirimi, sermaye şirketleri ve kooperatifler hakkında da uygulanacaktır. Ancak gelir vergisi mükelleflerinden farklı olarak kalkınma planı ve yıllık programlarda özel önem taşıdığı belirtilen sektörlere yapılan yatırımlar dolayısıyla, yatırımcı sermaye şirketleri ile kooperatiflerin bu yatırımları için uygulanacak nispet % 60 olarak belirlenmiştir.

Gerek söz konusu oran değişikliği, gerekse de Gelir Vergisi Kanununda yatırım indirimine ilişkin hükümlerde yapılan değişiklikler nedeniyle, kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1981 tarihinden sonraki uygulama eski uygulamaya göre farklılık gösterecektir. Bu itibarla 2362 sayılı Kanunla getirilen Geçici 5 inci madde hükmü ile, 1/1/1981 tarihinden önce yapılmış olan yatırım indirimine konu yatırım harcamalarına yatırım indirimine ilişkin eski hükümlerin, bu tarihten sonra yapılacak yatırım harcamalarına ise yatırım indirimine ilişkin yeni hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş ve 1/1/1981 tarihinden önce başlandığı halde henüz bitmemiş olan yatırım indirimine konu yatırımlar nedeniyle uygulanacak yatırım indirimi tutarının bu hükme göre hesaplanacak indirimler toplamını geçemeyeceği ifade edilmiştir.

i) Turizm müesseselerinde döviz gelirlerine tekabul eden kazançlara ilişkin istisna:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesine eklenen 10 numaralı bent hükmü ile Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu hükümleri dairesinde "Turizm Müessesesi" belgesi almış olan kurumların elde ettikleri döviz gelirlerine tekabül eden kazançların belli bir oran dahilinde vergiden istisnası öngörülmüştür.

Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin özellikleri şöylece sıralıyabiliriz.

- Turizm müesseseleri, "Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu" ve buna bağlı "Turizm Müesseseleri ve Nitelikleri Yönetmeliği"nde sayılan ve bu yönetmeliğe göre Turizm ve Tanıtma Bakanlığından" Turizm Müessesesi kuruluş belgesi veya "Turizm Müessesesi İşletme Belgesi" almış bulunan yatırım ve işletmelerdir.

Bu istisnanın hesabında benzeri diğer istisnalara göre önemli bir fark, istisnanın hasılatın bir oranı olarak değil, döviz gelirlerine tekabül eden kazancın bir oranı olarak hesaplanacağı hususudur.

- Söz konusu dövizlerin yetkili bankalara bozdurulduğunun tevsiki istisnanın uygulanabilmesi için zorunludur.

- Bu istisnanın uygulanması için asgari bir döviz hasılatı öngörülmemiştir.

- İstisna uygulaması konusundaki diğer hususlar sanayi ürünü ihracatına ilişkin istisna ile paralellik göstermektedir.

ÖRNEK:

Turizm müessesesi belgesine sahip bir Limited Şirket Tatil Köyü işletmektedir. Kurumun 1981 yılı faaliyetine ilişkin bilgiler şöyledir. Kurum bu yılda toplam 20.000.000 lira hasılat sağlamıştır. Bu hasılatın 12.000.000 liralık bölümü döviz olarak elde edilmiş ve yetkili bankalara bozdurulmuştur. Kurumun bu yıldaki tüm işletme ve genel giderleri toplam (Amortismanlar dahil) 14.000.000 liradır. Bu bilgiler ışığında istisnadan faydalanacak tutar şöyle tespit edilecektir.












  
Hasılat (TL.)
 
Toplam Hasılat İçindeki Payı
TL.'ye tekabül eden
 
8.000.000.-
 
% 40
Döviz'e tekabül eden
 
12.000.000.-
 
% 60
TOPLAM
 
20.000.000.-
 
% 100


Kurumun safi kazancı ise tüm giderlerin tenzili sonucu (20.000.000-14.000.000=) 6.000.000.- liradır. Bu kazanç içindeki döviz gelirlerine tekabül eden pay ise basit orantı yoluyla (6.000.000 x % 60=) 3.600.000 TL. olarak hesaplanacaktır. Uygulamanın ilk yılı olduğundan, istisna tutarının hesabına esas alınacak oran % 20'dir. Bu durumda istisna tutarı (3.600.000 x %20 =) 720.000., lira olarak hesaplanacaktır. Safi kurum kazancı 6.000.000.- liradan, bulunan bu tutar tenzil edilerek kurumlar vergisi matrahı (6.000.000 - 720.000 =) 5.280.000.-TL olarak bulunacaktır.

i) Kurumlar Vergisi Kanununun aynı maddesinin 6 numaralı bendi ile "safi kurum kazancından Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek miktarlar" Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir.

Söz Konusu hüküm maddede 11 numaralı bent olarak yeniden düzenlenmiş ve istisnadan faydalanacak kazançların, gelirlerinin tamamını amaçlarına tahsis eden vakıflara ait olması şartı getirilmiştir.

Bilindiği gibi 903 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi gereğince kamu hizmetini azaltıcı çalışmalar yapan vakıflara Bankalar Kurulunca belirli şartlarda vergi muafiyeti tanınmaktadır. Vakıfların kamu hizmetlerini sürekli yapabilmeleri ise gelirlerinin devamlılık arzetmesine bağlıdır. Vergi muafiyetine haiz bir vakfın, sermayesine katıldığı şirketlerde karın dağıtılıp vakfa intikal ettirilmemesi vakfın amacının gerçekleşmesine engel olacak ve vergi muafiyetine esas alınan "kamu hizmetlerini azaltma" görevini yerine getirmeleri imkansız hale gelecektir. Bu sebeple vakıf iştirakine isabet eden karların Kurumlar Vergisinden müstesna tutulabilmesi için iştirak edilen kurumda yetkili organın anılan karlar hakkında dağıtım kararı almış olması gerekir.

IV - FİNANSMAN FONU:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 8 inci madde hükmüyle; sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, yatırım indiriminden faydalanması kabul edilmiş bulunan yatırımların finansmanında kullanmak ve yatırım indirimi belgesinde bu yatırım için öngörülen süre ile sınırlı kalmak kaydıyla belli şartlarla finansman fonu ayırarak safi kurum kazancından indirilebilecekleri esası getirilmiştir.

Vergi ertelemesi amacına yönelik bu hükmün uygulama esasları şöyledir.

Finansman Fonu tanımı gereği, yapılacak yatırımların finansmanında kullanılacak bir fon niteliğindedir. Bu husus kanun metninde açıkça belirlenmiştir. Bu itibarla, yatırım indirimi belgesi alınmış olmak koşuluyla (Teşvik mevzuatı gereği, uygulamada yatırım indirimi belgesi, ancak yatırımın belli bir aşamaya gelmesi halinde verilmekte olduğundan, başlangıçta fon ayrılması için teşvik belgesi alınması yeterli sayılacaktır.) yatırıma başlanmadan önceki yıl kazancından da ayrılabilecektir. Öteyandan yatırımın tamamlandığı yılda bu yatırımla ilgili olarak fon ayrılması aynı ilke gereği mümkün değildir.

ÖRNEK:

Bir Limited Şirketin 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesinde, yatırımın 1982-1984 yıllarında gerçekleşeceği öngörülmüştür.

Bu durumda şirket 1981 yılı kazancından finansman fonu ayırabilecektir. Belgeye uygun olarak yatırımın 1984 yılında tamamlanması halinde ise, bu yılda finansman fonu ayıramayacaktır. Zira artık 1985 yılında yapılacak bir yatırım söz konusu değildir.

- Ayrılacak Finansman Fonu kurumlar vergisi matrahının % 25'ini geçemeyecektir. Fonun safi kurum kazancından ayrılması sonucu kalan kısım kurumlar vergisi matrahını oluşturacağından, hesabın örnekteki şekilde yapılması gerekir.

ÖRNEK:

Bir Anonim Şirketin, safi kurum kazancı (varsa istisnalar düşüldükten sonra kalan kazancı) 10.000.000.- liradır. Kurumlar Vergisi matrahının % 25'ine tekabül edecek Finansman fonu şöyle hesaplanacaktır.









Safi Kazanç 10.000.000.- x 25/100+25 =
2.000.000.-TL.
Bu durumda: Safi kurum kazancı
10.000.000.-TL.
- Finansman fonu
-2.000.000.-TL.
- Kurumlar V. matrahı
8.000.000.-TL.


olarak belirlenecektir. Başka bir ifadeyle kurumlar vergisi matrahının % 25'ine tekabül eden finansman fonu, safi kurum kazancının % 20'sine tekabül etmektedir.

- Kurumlar Vergisi matrahının % 25'i sınırlı olarak ayrılabilecek finansman fonu, ayrıca yapılacak toplam yatırım tutarını da aşamayacaktır. Yapılacak yatırım tutarının aşılması yolundaki sınırlamanın aşağıdaki ikinci örnekte gösterildiği üzere her yıl için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

ÖRNEK:

Bir Anonim Şirket, 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesine göre 20.000.000.-TL. tutarındaki yatırımı 1982 yılında gerçekleştirecektir. Şirketin 1981 yılı safi kurum kazancı 150.000.000.-TL.'dir.

Bu bilgilere göre finansman fonuna ayrılabilecek kurum kazancı şöyle hesaplanacaktır.

Kurumlar vergisi matrahının % 25'ine tekabül edecek tutarın, safi kurum kazancının % 20'si olduğunu önceki örnekte ifade etmiştik. Safi kurum kazancının % 20'si ise (150.000.000.-x %20=) 30.000.000.-TL.'dir. Ancak bu tutarın tamamının fona ayrılması mümkün değildir. Ayrılacak fon yapılacak yatırım tutarı ile sınırlı olacağından, kurum sadece 20.000.000.- lirayı fona ayırmak durumundadır.

ÖRNEK:

Bir Limited Şirketin 1981 yılında aldığı yatırım indirimi belgesinde, yatırımın 1982-1983 yıllarında gerçekleştirileceği öngörülmüştür. Yatırımın toplam tutarı 30.000.000.- liradır. Yatırımın 20.000.000.-liralık kısmı 1982'de, 10.000.000.-liralık kısmı ise 1983 yılında gerçekleştirilmiştir.

Bu durumda, safi kurum kazancı uygun olduğu takdirde kurum, 1981 yılında 30.000.000.- lira finansman fonuna ayırabilecektir. 1982 yılında finansman fonuna ayırabilecek tutar ise yatırımın tamamlanmayan bölümü ile sınırlıdır. Bu itibarla safi kurum kazancı uygun olduğu takdirde fona ayrılabilecek tutar 1982 yılında 10.000.000.-lira olacaktır.

Görüldüğü gibi yatırım tutarının aşılamaması her yıl için bağımsız olarak değerlendirilmekte ve tamamlanmamış yatırım tutarına göre tayin edilmektedir. Bu uygulama, doğal olarak, yıllar itibariyle fona ayrılan meblağlar toplamının, yatırımın toplam tutarından fazla olması sonucu verilebilecektir.

- Finansman Fonunun T.C. Merkez Bankasına açılacak her an paraya çevrilebilir Devlet Tahvili hesabına yatırılması zorunludur. Bu işlemin kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir.

- T.C. Merkez Bankasında açılacak hesaptan çekişler Devlet Planlama Teşkilatınca düzenlenecek çekiş belgelerine dayanılarak ve yıl içinde fiilen yapılan yatırım tutarını aşamayacaktır.

Yıl içindeki çekişler fona ayrılan tutarın altında kalırsa T.C. Merkez Bankasındaki hesabın bakiyesi, bir sonraki yıl fona ayrılacak tutarın hesabında dikkate alınacaktır.

ÖRNEK:

1981 yılında firma 10.000.000.- lira finansman fonu ayırarak T.C. Merkez Bankasındaki hesabına yatırmıştır. Yıl içinde fondan 8.000.000.- lira çekilmiştir. 1982 yılında fona ayrılacak tutar 5.000.000.-lira olarak hesaplanmıştır. Bu durumda bakiye 2.000.000.-lira dikkate alınarak, firma tarafından Merkez Bankasındaki hesaba 3.000.000.-lira yatırılacaktır.

- Bir önceki yıl safi kurum kazancından finansman fonu olarak ayrılan meblağ hesap dönemi sonunda safi kurum kazancına eklenecektir.

İlavenin yapıldığı yılda da fon ayrılması söz konusu olursa, fon ayrılacak tutarın tesbitinde esas alınacak safi kazanç içinde, ilave edilen kısmın da bulunacağı kuşkusuzdur.

- 1981 yılından evvel başlanılmış olup halen devam eden yatırımlar için de finansman fonu ayrılabilecektir.

V _ DAR MÜKELLEFİYETTE MEVZU:

Dar mükellef kurumların bazı kazançları vergi konusu içine alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin 1,6 ve 7 numaralı bendlerinin parantez için hükümleri kaldırılarak önceden vergi dışı tutulan dar mükellef kurumların bazı kazançları vergi konusu içine alınmıştır.

Buna göre ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları, imal, istihsal veya istihraç ettikleri malları, Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderilen dar mükellef kurumların bu faaliyetleri vergi konusu içine alınmıştır. Vergi matrahının ne şekilde tesbit edileceği konusu mükerrer 19. madde ile düzenlenmiş olup, bununla ilgili açıklamalar ilgili bölümde yapılmıştır.

Öteyandan Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan kurumların önceden vergi dışı tutulan mevduat faizleri ile, menkul kıymet satışlarından elde ettikleri kazançlar vergi konusu içine alınmışlardır.

VI _ MATRAHIN TAYİNİ:

a) Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliğe paralel olarak Kurumlar Vergisi Kanununn 13 üncü maddesinde bazı değişiklikler yapılmıştır:

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde yapılan değişiklikle, senelere sari inşaat ve onarma işlerinde tek usul olarak kar ve zararın işin bittiği yıl kati olarak tesbit edileceği ve tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirileceği hükme bağlandığından, Kurumlar Vergisi kanununun bu maddeye atıf yapan 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki parantez içi" 42 nci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendi hariç" hükmü kaldırılmıştır. Eskiden olduğu gibi senelere sari inşaat işiyle uğraşan kurumlarda kar veya zarar yine işin bittiği yıl kati olarak tesbit edilecektir.

Öte yandan aynı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan diğer bir değişiklikle, Gelir Vergisi Kanunuyla getirilen "Asgari Gayrisafi Hasılat Esası"nın Kurumlar Vergisi mükellefleri için de uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

b) Geçmiş yıl zararlarının kurum kazancından indirilme süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir:

Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle geçmiş yılların mali bilançolarına göre meydana gelen zararların kurum kazancından indirilme süresi 5 yıldan 3 yıla indirilmiştir. Bu değişikliğe göre bir hesap döneminde meydan gelen zarar, arka arkaya 3 yıl kurum kazancından indirilmediği takdirde daha sonraki yıl kazançlarından indirilemeyecektir. Ancak Geçici 7 nci madde ile 1/1/1981 tarihinden önce meydana gelen ve gider olarak kurum kazancından indirilmemiş bulunan zararlar hakkında eski hüküm uygulanacak ve mezkur zararlar 5 yıllık sürede indirilebilecektir.

c) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar paylarının kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilebilmesi esası getirilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesine eklenen 8 numaralı bend hükmü ile "faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları"nın kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilebileceği öngörülmüştür. Kanunun gerekçesinde de açıkça belirlendiği üzere yapılan bu değişiklik, bazı İslam ülkeleri finans kuruluşlarından alınan kredi karşılığında bu kuruluşlara yapılan ödemeler bakımından hüküm ifade etmekte, bunun dışında bir anlam ve uygulama değişikliğine ilişkin bulunmamaktadır.

Bu itibarla Kurumlar Vergisi kanununun örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde indirilemeyeceğini öngören 15 inci madde hükmü yürürlükte olup bu tür sermayeye ilişkin olarak ödenecek faizlerin kar payı adı altında kurumlar vergisi matrahından indirilmesi mümkün değildir.(*)

d) Vergiden muaf menkul kıymetlerin ortalama gider emsallerini tespit konusundaki yetkili merci, mevcut hukuki duruma uygun olarak belirlenmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun, kabul edilmeyen indirimlere ilişkin 15 inci maddesinin 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle,

7129 sayılı Bankalar Kanunu ile teşekkül eden Banka Kredileri Tanzim Komitesi, 14/1/1970 gün ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile kaldırılmış ve bu komitenin görev ve yetkileri Banka Meclisine devredilmiş bulunduğundan, bendin daha önce parantez içi hükmünde yeralan "Banka Kredileri Tanzim Komitesi" ibaresi kaldırılmış ve yerine "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Meclisi" ibaresi ikame olunmuştur.

e) Vergiden istisna edilen yurt dışı inşaat, onarım ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlara ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilmesi önlenmiştir.

K.V.K.'nun 15 inci maddesine eklenen 8 numaralı bent hükmü ile kanunun 8 inci maddesinin 4 numaralı bendiyle vergiden istisna edilmiş olan "Kambiyo Mevzuatı gereğince Türkiye'ye getirildiğinin tevsik edilmesi kaydıyla yurt dışında yapılan inşaat, onarma ve montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar"a ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilmemesi hükme bağlanmıştır.

f) Kurumların İdare Meclisi Başkan ve Üyelerine verilen temettü ikramiyeleri, kurum kazancından indirilemeyecektir:

Gelir Vergisi Kanunu'nun 61 ve 75 inci maddelerinde yapılan değişiklikler sonucu, önceden ücret sayılan İdare Meclisi Başkan ve Üyelerinin temüttü ikramiyeleri, yeni düzenlemede menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu itibarla bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmeleri mümkün olamayacaktır. Bu hüküm 2361 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 9 uncu maddenin (a) bendi uyarınca, kurumların 1980 yılı karlarından ayırarak İdare Meclisi Başkan ve Üyelerine verilecek temettü ikramiyeleri için de geçerlidir.

Öte yandan kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesine göre ücret sayıldığından eskiden olduğu gibi bu ödemeler kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaya devam edilecektir.

g) Örtülü kazanç dağıtımı hallerine açıklık kazandırılmıştır:

Bilindiği üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde, sermaye şirketlerince dağıtılan örtülü kazançların kurum kazancının tesbitinde indirilemeyeceği belirtilmiş ve 17 nci maddede örtülü kazanç dağıtım halleri 4 bent halinde sıralanmıştır. Bu maddenin birinci bendine yapılan ilave ile, bu bentde belirlenen örtülü kazanç dağıtımı haline açıklık kazandırılmak gayesiyle "İmalat, inşaat muameleleri ve hizmet ilişkilerinde" bulunma hallerinin de örtülü kazanç dağıtımı konusuna gireceği ifade edilmiştir.

VII _ TÜRKİYE'DE SATIŞ YAPILMAKSIZIN MAL İHRACINDA KURUM KAZANCININ GÖTÜRÜ USULDE TESBİTİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde yapılan değişiklikle, maddenin 1 numaralı bendinde yer alan; Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderen dar mükellef kurumlarla ilgili istisna hükmü kaldırıldığından, bu kurumların söz konusu faaliyetlerine ilişkin kazancın tespit şekli mükerrer 19 uncu maddede düzenlenmiştir.

Buna göre, Türkiye'de satın aldıkları ya da imal, istihsal veya istihraç ettikleri malları, Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderen dar mükellefiyete tabi kurumların vergiye matrah olan kurum kazancı, ihraç edilen malların maliyet bedeli ile dışarıya taşınmak üzere kara, deniz ve hava ulaştırma araçlarına teslim edildikleri ana kadar yapılan her türlü giderler toplamına, ortalama kazanç emsallerinin uygulanması suretiyle tespit edilerek vergilendirilecektir.

Mal çeşitleri itibariyle ortalama kazanç emsalleri, kanunun geçici 3 üncü maddesi hükmü uyarınca ilk uygulama dönemi olan 1981 yılı başından itibaren geçerli olmak üzere 30/6/1981 tarihine kadar Bakanlığımızca tespit ve ilan olunacaktır.

VIII _ ÖZEL BEYAN ZAMANI:

Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinde yapılan değişiklikle dar mükellef kurumların özel beyan konusu kazançları ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere paralel yeni bir düzenleme getirilmiştir.

Maddenin değişiklik yapılmadan önceki şeklinde, dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergiye tabi kazancı gayrimenkullerin ve hakların satışından iştirak hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazançlardan veya arızi kazançlardan ibaret bulunduğu takdirde bu gibi kazançların iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde özel beyanname ile maddede belirtilen vergi dairesine bildirileceği hükmü bulunmaktaydı.

Dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergiye tabi olup özel beyanname ile bildirilmesi zorunlu olan kazançları Gelir Vergisi Kanununda değer artışı kazançları ve arızi kazançlar başlığı altında yeniden düzenlendiğinden, bu düzenlenmeye paralel olarak söz konusu kazançlar için Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 ve 82 nci maddelerine atıfta bulunulmuştur. Böylece dar mükellef kurumların vergiye tabi kazancı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 ve 82 nci maddelerinde belirtilen değer artışı kazançları ve arızi kazançlardan (Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin A bölümünün 5 numaralı bendinde sayılanlar hariç) ibaret bulunduğu takdirde yabancı kurum veya Türkiye'de namına hareket eden kimseler bu gibi kazançları iktisap tarihinden itibaren 15 gün içinde Gelir Vergisi Kanununun 101 inci maddesinde belirtilen vergi dairelerine bildireceklerdir.

IX _ KURUMLAR VERGİSİ TEVKİFATI:

Dar mükellef kurumların bazı kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatını düzenleyen kurumlar vergisi kanununun 24 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ilgili özellikler şöyle sıralanabilir:

- Kanunun 12 nci maddesinin 6 numaralı bendindeki parantez içi hükmün kaldırılmış olması sonucu, vergi konusu içine alınan, Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef kurumlara ait mevduat faizlerinin de tevkifata tabi tutulması yeni düzenleme ile sağlanmıştır.

- Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin 12 numaralı bendi ile menkul sermaye iradı sayılan "faizsiz olarak kredi verenlere ödenecek kar paylarının" da tevkifata tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

- Tevkifat oranları değiştirilmiş ve bazı kazanç ve iratlara ait tevkifat oranlarının yükseltilmesi veya azaltılması konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki tanınmıştır. Bu meyanda Bakanlar Kurulunun 11/3/1981 gün ve 8/2507 sayılı kararı ile yabancı devletler, uluslarası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan hazinenin ödeme garantisi ile alınacak bir yıl ve daha uzun vadeli krediler için ödenecek faizlerdeki tevkifat oranı sıfıra indirilmiştir. Buna göre sözü edilen krediler için yabancı kuruluşlara ödenecek faizler üzerinden Kurumlar Vergisi tevkifatı yapılmıyacaktır.

- Yabancı memleketlerde ödenen vergi ile mukayese ve bu mukayese sonucu yapılacak iadeye ilişkin eski metinde mevcut hükümler, yeni metinde yer almamaktadır.

- Gelir Vergisi Kanununun 96 ncı maddesinde öngörülen dağıtılmayan kurum kazançlarına ilişkin tevkifat 2361 sayılı kanunla kaldırıldığından, dar mükellef kurumlara ödenecek hisse senedi kar paylarına ilişkin olarak yapılacak tevkifatlardan dağıtılmayan kurum kazançları üzerinden yapılmış tevkifatın indirileceğine ilişkin hüküm yeni metinde yer almamaktadır.

- Vergi tevkifatının sorumluluları, tevkifatın yapılma şekli ve beyanı ile ilgili hükümler maddede aynen muhafaza edilmiştir.

- Öte yandan 2362 sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesi hükmü ile, 1980 ve önceki yıllara ait kurum kazançlarından 1/1/1981 tarihinden itibaren dar mükellef kurumlara nakden veya hesaben ödenecek veya tahakkuk ettirilecek iratlar hakkında da yeni tevkifat nisbetlerinin uygulanacağı özel olarak belirlenmiştir.

X _ VERGİNİN NİSPETİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklikle, sermaye şirketleri ile kooperatiflerde kurumlar vergisi oranı % 50 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan 2362 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi hükmüne göre yeni Kurumlar Vergisi nisbeti, kurumların 1980 takvim yılı kazançları hakkında da uygulanacaktır.

Özel hesap dönemine tabi kurumlardan, Kurumlar Vergisi Kanunun 21 inci maddesi hükmüne göre beyannamelerini 1981 yılı Ocak ayında verecek olanlar için de yeni nisbet uygulanacaktır. Başka bir deyişle özel hesap dönemi 1980 yılının Eylül ayı sonunda veya daha sonraki bir tarihte kapanan kurumların bu döneme ilişkin kazançları için Kurumlar Vergisi nisbeti % 50 olarak uygulanacaktır.

XI _ TASFİYE:

a) Tasfiye Döneminin Tayinine İlişkin Hüküm Yeniden Düzenlenmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde yapılan değişiklikle kurumlarda tasfiye dönemi yeniden belirlenmiştir. Önceki hükümlere göre tasfiye döneminin, üç yılı aşmayan tasfiyelerde kurumun tasfiye haline girdiği tarihten başlayıp tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edeceği ve ancak üç yılı aşkın tasfiyelerde tasfiye tarihini takibeden takvim yılı başından itibaren üç yıl sonuna kadarki dönemin bir tasfiye dönemi sayılacağı belirlenmişken, yeni düzenlemede doğrudan doğruya her takvim yılı müstakil bir tasfiye dönemi sayılmıştır.

Buna göre her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumlarda tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve bu takvim yılının sonuna kadar olan dönem ile bundan sonraki her takvim yılı müstakil bir tasfiye dönemi sayılacaktır.

Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edecektir.

Tasfiye kar veya zararının tesbiti ile zamanaşımı süresi konusunda değişiklik yapılmadığından bu konularda mevcut hükümler bundan sonra da aynen uygulanacaktır.

ÖRNEK:









Tasfiyenin aynı yıl içinde sonuçlanma hali:  
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:20/3/1981
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:10/10/1981
Tasfiye dönemi:20/3/1981 - 10/10/1981


ÖRNEK:















Tasfiyenin birden fazla yıl devam etmesi hali:  
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi:15/2/1981
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih:20/6/1984
I. Tasfiye dönemi:15/2/1981 - 31/12/1981
II. Tasfiye dönemi:1/1/1982 - 31/12/1982
III. Tasfiye dönemi:1/1/1983 - 31/12/1983
IV. Tasfiye dönemi:1/1/1984 - 20/6/1984


Öte yandan 2362 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükmüne göre 1/1/1981 tarihinden önce başlanıpta bu tarihe kadar sonuçlandırılmamış tasfiyelerde, tasfiye dönemi ve tasfiye beyannamesi hakkında eski hükümlerin uygulanmasına devam edilecektir.

b) Tasfiye Beyannamesi:

Tasfiye dönemi konusunda getirilen yeni düzenlemeye paralel olarak tasfiye beyannamelerinin verileceği süre Kurumlar Vergisi Kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre tasfiye dönemi içinde tasfiye de neticelenmişse, bilançonun veya nihai hesabın kesinleşmesinden itibaren 15 gün içinde tasfiye beyannamesi sorunlularca kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.

XII _ GELİR VERGİSİ KANUNUNUN İLGİLİ HÜKÜMLERİ DE DİKKATE ALINARAK KURUM KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLME İLKELERİ:

a) Tam Mükellef Kurumlarda;

1. Vergiye Tabi Kurum Kazançları Üzerinden Ödenecek Kurumlar Vergisi:

Sermaye Şirketleri ile Kooperatifler Vergiye Tabi kurum kazançları üzerinden % 50; diğer kurumlar ise % 35 nisbetinde kurumlar vergisi ödeyeceklerdir.

2. Sermaye Şirketleri ile Kooperatiflerin Vergiden İstisna Edilmiş Kazançları Üzerinden Yapılacak Gelir Vergisi Tevkifatı:

Genel Olarak:

Gelir Vergisi Kanununun 94/8 inci maddesi hükmü ile dağıtılma koşuluna bağlı olmaksızın kurumların vergiden istisna edilmiş kazançları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür. Aynı Kanunun 105/6 ncı maddesi hükmüne göre tevkifat oranı genelde % 20 dir. Bu tevkifat sözkonusu kazançların nakden veya hesaben ödenmesi halinde % 33 1/3'e, dar mükelleflere nakden veya hesaben ödenmesi halinde ise % 60'a tamamlanacaktır.

Yapılacak bu tamamlama sırasında dağıtılan kazancının terkibinin; bir başka ifadeyle ne kadarının vergiye tabi kurum kazancından, ne kadarının vergiden istisna edilmiş kurum kazancından oluştuğunun tesbitinde, vergiye tabi ve vergiden istisna edilmiş kurum kazançları toplamlarının, toplam kurum kazancı içindeki payları esas alınacaktır.

Söz konusu 94/8 inci maddede yapılan belirlemeyle, yurt dışında elde edilen kazançlar ile iştirak kazançlarından tevkifat yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan söz konusu madde hükmünde belirtilmemesine karşın, istisna konusu bazı kazançlardan tevkifat yapılmayacağı da açıktır. Bunlar mahiyetleri itibariyle tevkifata konu olmaması gereken, risturn istisnası gibi istisnadan yararlanacak kazançlardır.

Bu açıklamalardan sonra kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançların gelir vergi tevkifatı karşısındaki durumunu şöyle özetleyebiliriz:

- Aşağıda yazılı istisnalara ilişkin kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Tevkifatı yapılmayacaktır.

1. İştirak kazançları istisnası

2. Yurt Dışı İnşaat, Onarım ve Teknik Hizmetlere İlişkin istisna

3. Risturn istisnası

4. Vakıf paylarına ilişkin istisna

- Aşağıda yazılı istisnalara ilişin kazançlar üzerinden ise Gelir Vergisi Tevkifatı yapılacaktır.

1. Vergiden Muaf Menkul Kıymetlere İlişkin istisna

2. Sanayi Ürünleri İhracatına İlişkin istisna

3. Yaş meyve, sebze ve su ürünleri ihracatına ilişkin istisna

4. Dış navlun hasılatına ilişkin istisna

5. Yatırım indirimi istisnası

6. Turizm müesseselerine ilişkin istisna

Başlangıçta da belirtildiği üzere Gelir Vergisi Kanununun 105/6 ncı maddesi hükmüne göre tevkifat iki safhada yapılacaktır. Birinci safhada kurumların Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlarından sözkonusu tevkifat kapsamına girenler üzerinden, bu kazanç ve iratların dağıtılması şartı aranmaksızın % 20 oranında tevkifat yapılacaktır. Bu kazanç ve iratların Gelir Vergisi Kanununun 96 ncı maddesi hükmü uyarınca nakten veya hesaben ödenmesi halinde daha önce % 20 oranında yapılmış bulunan tevkifat % 33 1/3'e, dar mükelleflere nakden veya hesaben yapılan ödemelerde ise % 60'a tamamlanacaktır.

GVK'nun 94/8 inci maddesine göre yapılacak bu tevkifat, sisteme yeni getirilen "Vergi alacağı" esasının doğal bir sonucudur. Bu itibarla, sermaye şirketleri ve kooperatifler yukarıda belirtilen istisna konusu kazançların tamamı üzerinden tevkifat yapacaklardır. Başka bir ifadeyle, özellikle bu kazançların dağıtımı halinde; kazancın gerçek ya da tüzel kişilere ait olması tevkifat bakımından önem taşımayacaktır. Dağıtılmama halinde de tevkifatın öngörülmüş olması, bu yönde bir uygulamayı zorunlu kılmaktadır.

Yapılacak tevkifat, istisna konusu kazançların dağıtılması halinde tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler, özel kanunlarla kurulmuş müesseselerden kendi kanunlarına göre vergiden muaf tutulan müesseseler; kollektif ve adi komandit şirketler ile eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarının "vergi alacağı"nın kaynağını oluşturacaktır. Vergi alacağı, bu halde de dağıtılan kar paylarının yarısı olaak hesap ve kabul edilecektir.

Tevkifata tabi tutulan, kazançların tam mükellefiyete tabi kurumlara dağıtılması halinde, kar payı alan kurum iştirak kazancı elde etmiş olacaktır. Bu itibarla, elde eden kurumda, bu kar paylarının ayrıca vergilendirilmesi veya tevkifata tabi tutulması sözkonusu olmayacaktır.

Öte yandan sermayesinin tamamı kamu idare ve müesseselerine ait iktisadi Kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin istisna kapsamına giren kurum kazançlarından bunların özelliği nedeniyle tevkifat yapılmıyacağı ortadadır.

Kurumların 1980 Takvim Yılında Elde Ettiği ve İstisnadan Yararlanan İştirak Kazançlarının Durumu:

Gelir Vergisi Kanununun 94/8 inci maddesi hükmüne göre yapılacak tevkifatın iştirak kazançlarını kapsamadığı yukarıda genel açıklamalarımızda belirtilmiştir. Ancak Kurumların 1980 takvim yılında elde ettikleri ve 2362 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerden önceki hükümlere göre istisna şartlarını taşıyan iştirak kazançları üzerinde 2454 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen 1/1/1981 tarihinde yürürlüğe giren geçici 18 inci madde uyarınca % 33 1/3 oranında tevkifat yapılacaktır. Söz konusu tevkifat bu kazançların dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın Kurumlar Vergisi beyanname verme süresi içinde yapılacak ve ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar Vergi Dairesine muhtasar beyanname ile bildirilerek yatırılacaktır.

Kazanç Dağıtımı Halinde Yapılacak İşlem:

Daha önce açıklandığı gibi Kurumlar Vergisine tabi olan Kurum Kazançları ile Kurumlar Vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlardan yurt dışında elde edilenler ve Türkiye'de elde edilen iştirak kazançlarının dar mükellefler dışında kalan kişi ve kuruluşlara dağıtılması halinde dağıtım nedeniyle ayrıca bir tevkifat yapılması sözkonusu olmayacaktır.

Dağıtım nedeniyle tevkifat yapılması durumu, daha önce açıklanan ve Gelir Vergisi Kanununun 94/8 ve 105 inci maddelerine göre yapılan % 20 tevkifatın % 33 1/3'e tamamlanması hali dışında sadece dar mükelleflere kar payı ödenmesi haliyle sınırlıdır. Kurumlar Vergisine tabi tutulmuş kazançların dağıtımı halinde, dar mükellef gerçek kişilere yapılan ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 gelir vergisi tevkifatı, dar mükellef kurumlara yapılan ödemelerden ise Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmüne göre yine % 20 oranında Kurumlar vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Vergiden istisna edilmiş kurum kazançlarının dar mükellef gerçek kişi ya da kurumlara dağıtılması halinde ise Gelir Vergisi Kanununun 94/8 ve 105/6 ncı maddeleri uyarınca önceden % 20 oranında yapılmış tevkifat, mezkur 105/6 ncı maddede yer alan hüküm uyarınca % 60'a tamamlanacaktır.

b) Dar mükellef kurumlarda kurum kazançları üzerinden ödenecek kurumlar vergisi ve yapılacak gelir vergisi tevkifatı:

Kazançlarını yıllık ya da özel beyanname ile bildiren dar mükellef kurumların kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinde tayin edilen nisbetlerde vergiye tabi tutulacaktır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bent hükmüne göre, bu kurumların ticari bilançolarına göre doğan kardan Kurumlar Vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradi sayılmaktadır. Bu itibarla karın bu kısmı üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 oranında Gelir Vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu tevkifatın 1980 yılına ilişkin söz konusu nitelikteki karlar üzerinden de yapılacağı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 9 uncu maddesinin (b) bendi ile hükme bağlanmıştır.

Dar mükellef kurumların yapacakları bu tevkifat konusunda önem taşıyan iki nokta vardır. Bunlardan birincisi "Ticari Bilanço Karı"nın sınırıdır. Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunan ve yıllık ya da özel beyanname verme durumunda olan dar mükellef kurumların, bu beyannamelerine dahil etmek konusunda seçimlik hakka sahip oldukları kazançları da bulunabilir. K.V.K.'nun 24 üncü maddesine göre tevkifata tabi bu kazançlarını kurumlar vergisi beyannamesine dahil etmemiş dar mükellef kurumların ticari bilanço karı saptanırken, bu kazançların dikkate alınmaması gerekir. Bu yöndeki bir uygulama yıllık veya özel beyanname vermek zorunda olmayan dar mükellef kurumlarla, bu kurumlar arasında aynı nitelikteki kazançlar için vergi yükü eşitliği sağlanması bakımından zorunludur.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta dar mükellef kurumlarda Menkul Sermaye iradı sayılacak karın tespitinde ticari bilanço karından hareket edilmesi gereğidir. Bunun anlamı, kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirelememiş "Kanunen kabul edilmeyen giderlerin" ticari bilanço karı tespit edilirken dikkate alınacağıdır.

Öte yandan söz konusu tevkifat dağıtılma koşuluna bağlı olamadığından, dağıtılma niteliğini taşıyabilecek işlemler nedeniyle (Yurt dışında bulunan merkezlere transfer v.b.) bu karlar üzerinden ayrıca tevkifat yapılması söz konusu olmayacaktır.

XIII _ İTHİYAT AKÇELERİNİN DAĞITIMI VEYA SERMAYEYE İLAVESİ HALİNDE YAPILACAK İŞLEM:

a) Genel Olarak:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanun ile eklenen geçici 2 nci madde hükmü ile 5422 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1950 tarihinden, 2362 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/1981 tarihine kadar ayrılmış olan ihtiyat akçeleri ve banka provizyonlarının sermayeye eklenmesi veya ortaklara dağıtılması hallerinde, bu işlemlerin gerçekleştirildiği yılın ticari kazancına vergilendirilmeden önceki brüt tutarları üzerinden ilave edileceği, teşebbüsün tasfiyesi halinde ise tasfiye karının hesaplanmasında dikkate alınacağı öngörülmüştür.

Yine aynı madde hükmü ile bu ihtiyat akçeleri ve banka provizyonları üzerinden ödenmiş bulunan kurumlar vergisi ile tevkif yoluyla ödenen gelir vergilerinin ödenecek kurumlar vergisinden mahsup edileceği ifade edilmiştir.

Söz konusu Geçici 2 nci madde hükmü ile ilgili uygulama ilkeleri aşağıda belirtilmektedir.

Kurumların bilançolarında bulunabilecek ihtiyat akçeleri ve provizyonlar şu şekilde sınıflandırılabilir.

aa) 1/1/1950'den önce ayrılmış olanlar:

Söz konusu geçici 2 nci madde hükmüne göre bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı halinde herhangi bir işlem yapılmayacaktır.

bb) 1/1/1950-1/1/1981 tarihleri arasında ayrılmış:

1. Kurumlar Vergisi ödenmiş ve Gelir Vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olanlar:

Bu nitelikteki karlar kurumların bilançolarında dağıtılmayan karlar, fevkalade ihtiyatlar, olağanüstü yedek akçeler, ihtiyari ihtiyatlar v.b. adlar altında yer alırlar.

2. Üzerinden sadece Kurumlar Vergisi ödenmiş olanlar:

Bunlar esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu ve özel kanunlardaki mecburiyetlere dayanılarak ayrılmış ve kurumların bilançolarında kanuni yedek akçe v.b. isimler altında yer alan ihtiyat ve provizyonlardır.

3. Üzerinden sadece Gelir Vergisi tevkifatı yapılmış olanlar:

Bunlar Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş, gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş iştirak kazançları, vergiden muaf menkul kıymetlerin faizleri v.b. kar paylarıdır. Bu nitelikteki karlar da kurumların bilançolarında 1 inci bölümde belirtilen adlar altında yer alırlar.

4. Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi tevkifatına tabi tutulmamış olanlar:

Bu nitelikteki ihtiyatlar, yatırım indirimi istisnasından yararlanmış kar paylarında oluşan fonlar olup, kurumların bilançolarında Yatırım İndirimi Fonu v.b. aidatlar altında yer alırlar.

1/1/1950 - 1/1/1981 tarihleri arasında ayrılmış bu ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı veya sermayeye ilavesi halinde ya da tasfiye sırasında yapılacak işlem belirlenen gruplara göre farklılıklar gösterecektir. 1/1/1950 - 1/1/1981 tarihleri arasındaki dönem içinde farklı vergi ve tevkifat oranlarının geçerli olması nedeniyle, ilk üç grubun kendi içinde de farklı brütleştirme işlemleri söz konusu olabilecektir. Ancak söz konusu ihtiyat akçeleri ve provizyonların ayrıldığı yıl ve tabi olduğu vergi ve tevkifat nisbetleri, kurumlar tarafından izlenmek durumunda olduğundan, yapılacak işlem konusunda önemli bir sorun doğmayacaktır.

Aşağıda, kurumlar vergisi oranının % 25, Gelir Vergisi tevkifat nisbetinin % 20 olduğu dönemlerde ayrılmış ve bilançoda net tutarlarıyla kayıtlı ihtiyat akçeleri ve provizyonların dağıtımı halinde yapılacak işlemlere ilişkin örnek verilmektedir.

ÖRNEK:

Kurumlar Vergisi ödenmiş ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olan 600.000.-lira tutarındaki olağanüstü yedek akçe 1981 yılında dağıtılmıştır.

Net tutarı 600.000-lira olan ihtiyat akçesinin brüt tutarı saptanırken, önce tevkifat matrahı, sonra da kurumlar vergisi matrahı hesaplanacaktır.







 
20
 
Tevkifat matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 750.000.-TL.
 
100 - 20
 








 
20
 
Kurumlar vergisi matrahı 750.000.-+750.000.-x
= 1.000.000.-TL.
 
100 - 25
 

Bulunan 1.000.000.-lira, önce 1981 yılı ticari kazancına ve tamamı vergiye tabi kar niteliğinde olduğundan aynen bu yıla ilişkin kurumlar vergisi matrahına ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 1.000.000.-lira üzerinden % 50 nisbeti esas alınarak 500.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 250.000.-lira kurumlar vergisi ile 150.000.-lira gelir vergisi toplamı olan (250.000.-+150.000.=) 400.000.-lira mahsup edilerek, kalan (500.000-400.000=) 100.000.-lira vergi genel hükümler çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

600.000.-lira tutarındaki kanuni ihtiyat akçesinin 1981 yılında sermayeye ilavesi söz konusu olmuştur. Üzerinden sadece kurumlar vergisi ödenmiş bir ihtiyat akçesi söz konusu olduğundan, brütleştirme işlemi tek aşamada yapılabilecektir.







 
20
 
Kurumlar vergisi matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 800.000.-TL.
 
100 - 25
 

Bulunan 800.000.-lira önce 1981 yılı ticari kazancına ve tamamı vergiye tabi kar niteliğinde olduğundan aynen bu yıla ilişkin kurumlar vergisi matrahına ilave edilecektir.

Kurumlar vergisi matrahına eklenecek 800.000.-lira üzerinden %50 nisbeti esas alınarak 400.000.-lira kurumlar vergisi hesaplanacak, bu tutar üzerinden önceden ödenmiş olan 200.000.-lira kurumlar vergisi mahsup edilerek, kalan (400.000.- - 200.000.-=) 200.000.-lira vergi genel hükümler çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

Vergiden istisna edilmiş iştirak kazancı ve menkul kıymetlerin faizlerinden oluşan 600.000.-lira tutarındaki ihtiyat 1981 yılı içinde dağıtılmıştır. Üzerinden sadece gelir vergisi tevkifatı yapılmış bir ihtiyat akçesi söz konusu olduğundan brütleştirme işlemi yine tek aşamada yapılacaktır.







 
20
 
Tevkifat matrahı 600.000.-+600.000.-x
= 750.000.-TL.
 
100 - 20
 



Bulunan 750.000.-lira 1981 yılı ticari kazancına ilave edilecektir. Kurumlar Vergisinden istisna edilmiş nitelikteki kazançlardan oluşan bu ihtiyatın, kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmaması gerekmektedir. Bu itibarla belirtilen nitelikteki ihtiyatlar, aynen o yıl içinde elde edilen istisna konusu kazançlar gibi işleme tabi tutulacaktır. Başka bir ifadeyle, brüt tutarı ticari kazanca ilave edilmiş bu ihtiyat akçeleri üzerinden Gelir Vergisi kanununun 94/8 inci maddesi uyarınca % 33 1/3 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır. Ancak bu durumda, daha önce tevkif edilmiş olan gelir vergisinin mahsubu zorunludur.

Bu açıklamalar çerçevesinde yapılacak işlem şöyle olacaktır. Ticari kazanca eklenen 750.000.-lira üzerinden % 33 1/3 oranında yapılacak tevkifat tutarı (750.000. x % 33 1/3 =) 250.000.-liradır. Bu tutardan önceden tevkif edilen 150.000.- lira tenzil edilerek, kalan (250.000 - 150.000=) 100.000.-lira tutarında gelir vergisi, tevkifata ilişkin esaslar çerçevesinde ödenecektir.

ÖRNEK:

600.000.-lira tutarındaki yatırım indirimi fonu 1981 yılında dağıtılmıştır. Bu fon, üzerinden herhangi bir vergi ödenmemiş olan bir ihtiyat niteliğindedir. Bu itibarla brütleşme işlemi yapılması söz konusu olmayacak, söz konusu 600.000.-lira aynen 1981 yılı ticari kazancına ilave edilecektir.

Söz konusu fon vergiden istisna edilmiş nitelikteki karlardan oluştuğundan, bir önceki örnekte olduğu gibi kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmayacak, sadece Gelir Vergisi Kanununun 94/8. maddesi uyarınca % 33 1/3 oranında tevkifata tabi tutulacaktır. Önceden yapılmış bir tevkifat da söz konusu olmadığından herhangi bir mahsup işlemi yapılmayacaktır.

Bu itibarla 600.000.-lira üzerinden % 33 1/3 oranında yapılacak (600.000.-X % 33 1/3=) 200.000.-lira gelir vergisi tevkifatı, tevkifata ilişkin esaslar çerçevesinde ödenecektir.

b) Dar Mükellef Ortakların Bulunması Hali:

İhtiyat akçelerini ve banka provizyonlarını dağıtan veya tasfiye nedeniyle bunlarla ilgili işlem yapmak durumunda olan kurumların dar mükellefiyete tabi ortakları varsa, bir önceki bölümde belirtilen işlemlere ilaveten, tebliğin XII-a/3. bölümünde açıklanan esaslar çerçevesinde bunlara ilişkin paylar üzerinde % 20 oranında tevkifat yapılacaktır.

c) Dar mükellef kurumların 1/1/1981'den önce ayrılmış dağıtılmayan karlarının, dağıtım niteliğini taşıyacak bir işleme tabi tutulması hali:

Bu durumda 2362 sayılı Kanunun geçici 2. maddesine göre yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde yapılacak işleme ilaveten, Tebliğin XII-b/1. bölümünde belirtildiği şekilde % 20 oranında tevkifat yapılacaktır.

Tebliğ olunur.

(*) 22 Sıra No'lu Genel Tebliğ ile değişmiştir.

EK : 20 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine Ekli Listedir.

Sanayii Ürünlerinin Ana Hatları İle Sınıflandırılması

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Salı, 4 Ocak, 1955 Adı: UID: S8RGH3MP5QJYAZBH
İçerik:




 
Malûm olduğu üzere, şirketler, gerek şirket, gerekse iktisadî devlet teşekkülü mahiye-tindeki bankalar, müessese ve teşekküller tarafından, sözleşme veya hususi kanunlardaki hükümlere istinaden, hesap dönemi sonunda tahakkuk eden sâfi kazançlarından muhtelif nisbetler dâhilinde idare meclisi başkan ve üyeleriyle memur ve müstahdemlere temettü ikramiyesi olarak veya aynı mahiyette olup başka bir nam altında tevzi edilen mebaliğ, kurumlar vergisi matrahının tesbitinde masraf olarak nazarı itibare alınmamakta idi.

Bu konuda tahaddüs eden ihtilâflar dolayısiyle Devlet Şûrası tarafından verilen müte-addit kararlarda, Gelir Vergisi Kanununun 45 inci maddesiyle temettü ikramiyesinin ücret olarak kabul edildiği ve mezkür kanununun, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin matufu bulunan 41 inci maddesinin 1 inci fıkrası hükmüne nazaran ticarî kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin masraf olarak yazılabileceği esbabı mucibesine istinaden, bahis mevzuu ödemelerin kurum kazancının tespitinde nazarı itibare alınması gerektiğine karar verilmiş ve Vekâletimizce de mezkûr temettü ikramiyelerinin kurum kazancından masraf olarak tenzili uygun görülmüştür.

Gereğinin bu esaslar dairesinde ifası ve hesaplarını bu şekilde tertip ve tanzim eden mükellefler aleyhine bir müamele yapılmaması tamimen tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
Malûm olduğu üzere, şirketler, gerek şirket, gerekse iktisadî devlet teşekkülü mahiye-tindeki bankalar, müessese ve teşekküller tarafından, sözleşme veya hususi kanunlardaki hükümlere istinaden, hesap dönemi sonunda tahakkuk eden sâfi kazançlarından muhtelif nisbetler dâhilinde idare meclisi başkan ve üyeleriyle memur ve müstahdemlere temettü ikramiyesi olarak veya aynı mahiyette olup başka bir nam altında tevzi edilen mebaliğ, kurumlar vergisi matrahının tesbitinde masraf olarak nazarı itibare alınmamakta idi.

Bu konuda tahaddüs eden ihtilâflar dolayısiyle Devlet Şûrası tarafından verilen müte-addit kararlarda, Gelir Vergisi Kanununun 45 inci maddesiyle temettü ikramiyesinin ücret olarak kabul edildiği ve mezkür kanununun, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin matufu bulunan 41 inci maddesinin 1 inci fıkrası hükmüne nazaran ticarî kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin masraf olarak yazılabileceği esbabı mucibesine istinaden, bahis mevzuu ödemelerin kurum kazancının tespitinde nazarı itibare alınması gerektiğine karar verilmiş ve Vekâletimizce de mezkûr temettü ikramiyelerinin kurum kazancından masraf olarak tenzili uygun görülmüştür.

Gereğinin bu esaslar dairesinde ifası ve hesaplarını bu şekilde tertip ve tanzim eden mükellefler aleyhine bir müamele yapılmaması tamimen tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
Malûm olduğu üzere, şirketler, gerek şirket, gerekse iktisadî devlet teşekkülü mahiye-tindeki bankalar, müessese ve teşekküller tarafından, sözleşme veya hususi kanunlardaki hükümlere istinaden, hesap dönemi sonunda tahakkuk eden sâfi kazançlarından muhtelif nisbetler dâhilinde idare meclisi başkan ve üyeleriyle memur ve müstahdemlere temettü ikramiyesi olarak veya aynı mahiyette olup başka bir nam altında tevzi edilen mebaliğ, kurumlar vergisi matrahının tesbitinde masraf olarak nazarı itibare alınmamakta idi.

Bu konuda tahaddüs eden ihtilâflar dolayısiyle Devlet Şûrası tarafından verilen müte-addit kararlarda, Gelir Vergisi Kanununun 45 inci maddesiyle temettü ikramiyesinin ücret olarak kabul edildiği ve mezkür kanununun, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin matufu bulunan 41 inci maddesinin 1 inci fıkrası hükmüne nazaran ticarî kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin masraf olarak yazılabileceği esbabı mucibesine istinaden, bahis mevzuu ödemelerin kurum kazancının tespitinde nazarı itibare alınması gerektiğine karar verilmiş ve Vekâletimizce de mezkûr temettü ikramiyelerinin kurum kazancından masraf olarak tenzili uygun görülmüştür.

Gereğinin bu esaslar dairesinde ifası ve hesaplarını bu şekilde tertip ve tanzim eden mükellefler aleyhine bir müamele yapılmaması tamimen tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 18370 Resmi Gazete Tarihi: Perşembe, 12 Nisan, 1984 Adı: UID: S9UD7B5UUZY8F5CZ
İçerik:




 
14 Ocak 1984 gün ve 18281 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4/1/1984 tarihli ve 2970 sayılı Kanunla 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa Geçici 10'uncu madde eklenmiştir. Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili olarak Bakanlığımıza yansıyan muhtelif sorunların çözümü amacıyla aşağıdaki açaklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1. İstisnadan Yaralanma Şartları:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen Geçici 10 uncu madde hükmüne göre; tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazançların tamamının, 1985 yılında satışından doğan kazançların ise % 80'inin kurum sermayesine ilave edilmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançların Kurumlar Vergisinden istisna edilebilmesi için:

a) Gayrimenkul ve menkul kıymet ticareti mahiyetinde olmamak şartıyla yıl içinde alınıp satılanlar dahil, satışı yapılmış iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin 1983 veya 1984 hesap dönemine ait bilançolarda yer alması, (örneğin 1984 yılında satın alınan bir fabrikanın bir bölümünün aynı yıl içinde satılmasından doğan kazancın tamamının sermayeye eklenmesi halinde sözkonusu kazanç kurumlar vergisinden istisna edilecektir.)

b) Söz konusu iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satılması halinde sağlanan kazancın tamamının 1985 yılında satılması halinde ise sağlanan kazancın % 80'inin satışın yapıldığı yılda sermayeye eklenmesi,

gerekmektedir.

Bu madde gereğince sermayeye eklenen kazançlar 1980 yılı sonuna kadar herhangi bir surette işletmeden çekilir veya işletme tasfiye edilirse, bu kazançlar, kazancın işletmeden çekildiği veya işletmenin tasfiyeye girdiği yılın kazancı sayılarak vergilendirilecektir.

2. Rüçhan Hakkının Satışı:

Pay sahipliği sıfatına bağlı kanuni yeni pay alma hakkının (Rüçhan Hakkının) satışı ile kurumların likit kaynaklarının bağlı değerlere dönüşmemesi amaçlandığından bu devir dolayısıyla elde edilecek kazancın da sermayeye eklenmesi şartıyla istisnadan yararlandırılması maddenin getiriliş amacına uygundur. Rüçhan hakkının kullanılması suretiyle elde edilecek ortaklık paylarının satışı da, rüçhan hakkının devri sonucunu doğuracağından aralarında bir nitelik farkı bulunmaktadır. Bu nedenle, kurumların sermaye artırımına gitmeleri halinde, arttırılan sermayeden yeni pay alma hakkının 1984 veya 1985 yılında satışı dolayısıyla elde edilecek kazancın da satıldığı yılda sermayeye eklenmesi şartıyla kurumlar vergisi istisnasından yararlandırılması gerekmektedir.

3. Gelir ve Kurumlar Vergisi Tevkifatı:

Diğer taraftan, maddenin ikinci fıkrası hükmü ile gayrimenkullerin veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın sermayeye ilave edilmesinin kar dağıtımı sayılmayacağı ve sermayeye ilave edilen bu kazançların Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkifata tabi tutulmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu durumda tam mükellefiyete tabi kurumların aktiflerine dahil bulunan iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazancın tamamı, 1985 yılında satışından doğan kazancın ise % 80'i aktif kıymetlerin satıldığı yılda sermaye eklenme şartıyla Kurumlar Vergisinden müstesna olduğu gibi, ortaklar bakımından da gelir vergisine tabi bir kazanç olarak kabul edilmemiştir.

Ayrıca tam mükellef kurumlarca sermayelerine eklenen söz konusu kazançlardan dar mükellefiyete tabi ortak kurumlara isabet eden kar payları Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca da tevkifata tabi bulunmayacaktır. Çünkü geçici 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında "bu kazançların sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz" dendiğine göre ortak dar mükellef kurumların elde ettikleri bir menkul sermaye iradının varlığından söz edilmeyecektir.

4. İştirak Hisseleri Deyiminin Kapsamı:

Maddede yer alan "iştirak hisseleri" deyimi tam mükellef kurumların menkul değerleri protföyüne dahil hisse senetleriyle; iştirakler hesabında izlenen ortaklık paylarını ifade etmektedir.

5. Menkul Kıymet ve Gayrimenkul Ticaretiyle Uğraşanlarda İstisna:

Maddenin üçüncü fıkrası hükmü ile menkul kıymet veya gayrimenkul ticareti ile uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından sağladıkları kazançlar istisna kapsamı dışında tutulmuştur. Bu itibarla, anılan kurumların söz konusu aktif değerlerin satışından sağladıkları kazançlar hasılatlarına dahil edilerek vergilendirilecektir.

Ancak, bu kurumların faaliyetlerine tahsis ettikleri gayrimenkullerin satışından sağladıkları ve sermayelerine ekledikleri kazançlar istisnadan yararlandırılacaktır. Örneğin aktife kayıtlı işyeri olarak kullanılan binanın 1984 veya 1985 yılında satılması halinde bu satışdan doğan kazancın 1984 yılında tamamının, 1985 yılında ise % 80'inin sermayeye eklenmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançlar Kurumlar Vergisinden istisna edilecektir.

6. Nev'i Değiştiren İşletme veya Şirketlerde İstisna:

1984 veya 1985 yıllarında sermaye şirketine devrolunan ferdi işletmeler ile nev'i değiştirmek suretiyle sermaye şirketine dönüşen kollektif veya adi komandit şirketler de, dönüşümden sonra söz konusu geçici 10 uncu madde hükümlerinden yararlanabileceklerdir.

7. Yeniden Değerleme Yapan İşletmelerde İstisnanın Uygulanması:

Vergi Usul Kanununun 2791 sayılı Kanunla değiştirilen geçici 11 inci maddesi uyarınca, yeniden değerlemeye tabi tutulan gayrimenkuller ile iştirak edilen kurumun yeniden değerleme yapması ve değer artış fonunu sermayeye eklemesi nedeniyle elde edilen hisse senetleri veya sahip olunan ortaklık paylarının 1984 veya 1985 yıllarında satışından doğan kazançların yukarıda açıklanan şartlar dahilinde sermayeye eklenmesi halinde sermayeye eklenen bu kazançların da istisnadan yararlanacağı tabiidir.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
14 Ocak 1984 gün ve 18281 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4/1/1984 tarihli ve 2970 sayılı Kanunla 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa Geçici 10'uncu madde eklenmiştir. Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili olarak Bakanlığımıza yansıyan muhtelif sorunların çözümü amacıyla aşağıdaki açaklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1. İstisnadan Yaralanma Şartları:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen Geçici 10 uncu madde hükmüne göre; tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazançların tamamının, 1985 yılında satışından doğan kazançların ise % 80'inin kurum sermayesine ilave edilmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançların Kurumlar Vergisinden istisna edilebilmesi için:

a) Gayrimenkul ve menkul kıymet ticareti mahiyetinde olmamak şartıyla yıl içinde alınıp satılanlar dahil, satışı yapılmış iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin 1983 veya 1984 hesap dönemine ait bilançolarda yer alması, (örneğin 1984 yılında satın alınan bir fabrikanın bir bölümünün aynı yıl içinde satılmasından doğan kazancın tamamının sermayeye eklenmesi halinde sözkonusu kazanç kurumlar vergisinden istisna edilecektir.)

b) Söz konusu iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satılması halinde sağlanan kazancın tamamının 1985 yılında satılması halinde ise sağlanan kazancın % 80'inin satışın yapıldığı yılda sermayeye eklenmesi,

gerekmektedir.

Bu madde gereğince sermayeye eklenen kazançlar 1980 yılı sonuna kadar herhangi bir surette işletmeden çekilir veya işletme tasfiye edilirse, bu kazançlar, kazancın işletmeden çekildiği veya işletmenin tasfiyeye girdiği yılın kazancı sayılarak vergilendirilecektir.

2. Rüçhan Hakkının Satışı:

Pay sahipliği sıfatına bağlı kanuni yeni pay alma hakkının (Rüçhan Hakkının) satışı ile kurumların likit kaynaklarının bağlı değerlere dönüşmemesi amaçlandığından bu devir dolayısıyla elde edilecek kazancın da sermayeye eklenmesi şartıyla istisnadan yararlandırılması maddenin getiriliş amacına uygundur. Rüçhan hakkının kullanılması suretiyle elde edilecek ortaklık paylarının satışı da, rüçhan hakkının devri sonucunu doğuracağından aralarında bir nitelik farkı bulunmaktadır. Bu nedenle, kurumların sermaye artırımına gitmeleri halinde, arttırılan sermayeden yeni pay alma hakkının 1984 veya 1985 yılında satışı dolayısıyla elde edilecek kazancın da satıldığı yılda sermayeye eklenmesi şartıyla kurumlar vergisi istisnasından yararlandırılması gerekmektedir.

3. Gelir ve Kurumlar Vergisi Tevkifatı:

Diğer taraftan, maddenin ikinci fıkrası hükmü ile gayrimenkullerin veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın sermayeye ilave edilmesinin kar dağıtımı sayılmayacağı ve sermayeye ilave edilen bu kazançların Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkifata tabi tutulmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu durumda tam mükellefiyete tabi kurumların aktiflerine dahil bulunan iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazancın tamamı, 1985 yılında satışından doğan kazancın ise % 80'i aktif kıymetlerin satıldığı yılda sermaye eklenme şartıyla Kurumlar Vergisinden müstesna olduğu gibi, ortaklar bakımından da gelir vergisine tabi bir kazanç olarak kabul edilmemiştir.

Ayrıca tam mükellef kurumlarca sermayelerine eklenen söz konusu kazançlardan dar mükellefiyete tabi ortak kurumlara isabet eden kar payları Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca da tevkifata tabi bulunmayacaktır. Çünkü geçici 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında "bu kazançların sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz" dendiğine göre ortak dar mükellef kurumların elde ettikleri bir menkul sermaye iradının varlığından söz edilmeyecektir.

4. İştirak Hisseleri Deyiminin Kapsamı:

Maddede yer alan "iştirak hisseleri" deyimi tam mükellef kurumların menkul değerleri protföyüne dahil hisse senetleriyle; iştirakler hesabında izlenen ortaklık paylarını ifade etmektedir.

5. Menkul Kıymet ve Gayrimenkul Ticaretiyle Uğraşanlarda İstisna:

Maddenin üçüncü fıkrası hükmü ile menkul kıymet veya gayrimenkul ticareti ile uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından sağladıkları kazançlar istisna kapsamı dışında tutulmuştur. Bu itibarla, anılan kurumların söz konusu aktif değerlerin satışından sağladıkları kazançlar hasılatlarına dahil edilerek vergilendirilecektir.

Ancak, bu kurumların faaliyetlerine tahsis ettikleri gayrimenkullerin satışından sağladıkları ve sermayelerine ekledikleri kazançlar istisnadan yararlandırılacaktır. Örneğin aktife kayıtlı işyeri olarak kullanılan binanın 1984 veya 1985 yılında satılması halinde bu satışdan doğan kazancın 1984 yılında tamamının, 1985 yılında ise % 80'inin sermayeye eklenmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançlar Kurumlar Vergisinden istisna edilecektir.

6. Nev'i Değiştiren İşletme veya Şirketlerde İstisna:

1984 veya 1985 yıllarında sermaye şirketine devrolunan ferdi işletmeler ile nev'i değiştirmek suretiyle sermaye şirketine dönüşen kollektif veya adi komandit şirketler de, dönüşümden sonra söz konusu geçici 10 uncu madde hükümlerinden yararlanabileceklerdir.

7. Yeniden Değerleme Yapan İşletmelerde İstisnanın Uygulanması:

Vergi Usul Kanununun 2791 sayılı Kanunla değiştirilen geçici 11 inci maddesi uyarınca, yeniden değerlemeye tabi tutulan gayrimenkuller ile iştirak edilen kurumun yeniden değerleme yapması ve değer artış fonunu sermayeye eklemesi nedeniyle elde edilen hisse senetleri veya sahip olunan ortaklık paylarının 1984 veya 1985 yıllarında satışından doğan kazançların yukarıda açıklanan şartlar dahilinde sermayeye eklenmesi halinde sermayeye eklenen bu kazançların da istisnadan yararlanacağı tabiidir.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
14 Ocak 1984 gün ve 18281 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4/1/1984 tarihli ve 2970 sayılı Kanunla 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa Geçici 10'uncu madde eklenmiştir. Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili olarak Bakanlığımıza yansıyan muhtelif sorunların çözümü amacıyla aşağıdaki açaklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1. İstisnadan Yaralanma Şartları:

Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen Geçici 10 uncu madde hükmüne göre; tam mükellefiyete tabi kurumların iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazançların tamamının, 1985 yılında satışından doğan kazançların ise % 80'inin kurum sermayesine ilave edilmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançların Kurumlar Vergisinden istisna edilebilmesi için:

a) Gayrimenkul ve menkul kıymet ticareti mahiyetinde olmamak şartıyla yıl içinde alınıp satılanlar dahil, satışı yapılmış iştirak hisseleriyle gayrimenkullerin 1983 veya 1984 hesap dönemine ait bilançolarda yer alması, (örneğin 1984 yılında satın alınan bir fabrikanın bir bölümünün aynı yıl içinde satılmasından doğan kazancın tamamının sermayeye eklenmesi halinde sözkonusu kazanç kurumlar vergisinden istisna edilecektir.)

b) Söz konusu iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satılması halinde sağlanan kazancın tamamının 1985 yılında satılması halinde ise sağlanan kazancın % 80'inin satışın yapıldığı yılda sermayeye eklenmesi,

gerekmektedir.

Bu madde gereğince sermayeye eklenen kazançlar 1980 yılı sonuna kadar herhangi bir surette işletmeden çekilir veya işletme tasfiye edilirse, bu kazançlar, kazancın işletmeden çekildiği veya işletmenin tasfiyeye girdiği yılın kazancı sayılarak vergilendirilecektir.

2. Rüçhan Hakkının Satışı:

Pay sahipliği sıfatına bağlı kanuni yeni pay alma hakkının (Rüçhan Hakkının) satışı ile kurumların likit kaynaklarının bağlı değerlere dönüşmemesi amaçlandığından bu devir dolayısıyla elde edilecek kazancın da sermayeye eklenmesi şartıyla istisnadan yararlandırılması maddenin getiriliş amacına uygundur. Rüçhan hakkının kullanılması suretiyle elde edilecek ortaklık paylarının satışı da, rüçhan hakkının devri sonucunu doğuracağından aralarında bir nitelik farkı bulunmaktadır. Bu nedenle, kurumların sermaye artırımına gitmeleri halinde, arttırılan sermayeden yeni pay alma hakkının 1984 veya 1985 yılında satışı dolayısıyla elde edilecek kazancın da satıldığı yılda sermayeye eklenmesi şartıyla kurumlar vergisi istisnasından yararlandırılması gerekmektedir.

3. Gelir ve Kurumlar Vergisi Tevkifatı:

Diğer taraftan, maddenin ikinci fıkrası hükmü ile gayrimenkullerin veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın sermayeye ilave edilmesinin kar dağıtımı sayılmayacağı ve sermayeye ilave edilen bu kazançların Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre tevkifata tabi tutulmayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu durumda tam mükellefiyete tabi kurumların aktiflerine dahil bulunan iştirak hisselerinin veya gayrimenkullerin 1984 yılında satışından doğan kazancın tamamı, 1985 yılında satışından doğan kazancın ise % 80'i aktif kıymetlerin satıldığı yılda sermaye eklenme şartıyla Kurumlar Vergisinden müstesna olduğu gibi, ortaklar bakımından da gelir vergisine tabi bir kazanç olarak kabul edilmemiştir.

Ayrıca tam mükellef kurumlarca sermayelerine eklenen söz konusu kazançlardan dar mükellefiyete tabi ortak kurumlara isabet eden kar payları Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca da tevkifata tabi bulunmayacaktır. Çünkü geçici 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında "bu kazançların sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz" dendiğine göre ortak dar mükellef kurumların elde ettikleri bir menkul sermaye iradının varlığından söz edilmeyecektir.

4. İştirak Hisseleri Deyiminin Kapsamı:

Maddede yer alan "iştirak hisseleri" deyimi tam mükellef kurumların menkul değerleri protföyüne dahil hisse senetleriyle; iştirakler hesabında izlenen ortaklık paylarını ifade etmektedir.

5. Menkul Kıymet ve Gayrimenkul Ticaretiyle Uğraşanlarda İstisna:

Maddenin üçüncü fıkrası hükmü ile menkul kıymet veya gayrimenkul ticareti ile uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından sağladıkları kazançlar istisna kapsamı dışında tutulmuştur. Bu itibarla, anılan kurumların söz konusu aktif değerlerin satışından sağladıkları kazançlar hasılatlarına dahil edilerek vergilendirilecektir.

Ancak, bu kurumların faaliyetlerine tahsis ettikleri gayrimenkullerin satışından sağladıkları ve sermayelerine ekledikleri kazançlar istisnadan yararlandırılacaktır. Örneğin aktife kayıtlı işyeri olarak kullanılan binanın 1984 veya 1985 yılında satılması halinde bu satışdan doğan kazancın 1984 yılında tamamının, 1985 yılında ise % 80'inin sermayeye eklenmesi şartıyla sermayeye eklenen bu kazançlar Kurumlar Vergisinden istisna edilecektir.

6. Nev'i Değiştiren İşletme veya Şirketlerde İstisna:

1984 veya 1985 yıllarında sermaye şirketine devrolunan ferdi işletmeler ile nev'i değiştirmek suretiyle sermaye şirketine dönüşen kollektif veya adi komandit şirketler de, dönüşümden sonra söz konusu geçici 10 uncu madde hükümlerinden yararlanabileceklerdir.

7. Yeniden Değerleme Yapan İşletmelerde İstisnanın Uygulanması:

Vergi Usul Kanununun 2791 sayılı Kanunla değiştirilen geçici 11 inci maddesi uyarınca, yeniden değerlemeye tabi tutulan gayrimenkuller ile iştirak edilen kurumun yeniden değerleme yapması ve değer artış fonunu sermayeye eklemesi nedeniyle elde edilen hisse senetleri veya sahip olunan ortaklık paylarının 1984 veya 1985 yıllarında satışından doğan kazançların yukarıda açıklanan şartlar dahilinde sermayeye eklenmesi halinde sermayeye eklenen bu kazançların da istisnadan yararlanacağı tabiidir.

Tebliğ olunur.

Sayfalar