Buradasınız

-  KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞLERİ

Resmi Gazete No: 24797 Resmi Gazete Tarihi: Çarşamba, 26 Haziran, 2002 Adı: UID: GG9ADOZBRQZ8FY4E
İçerik:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin sonuna 12.6.2002 tarih ve 4761 sayılı Kanunla " Maliye Bakanlığı, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir." hükmü eklenmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizlerden, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin 8 numaralı bendine göre yapılacak gelir vergisi tevkifatı ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24 üncü maddesine göre yapılacak kurumlar vergisi tevkifatının İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası Anonim Şirketi (Takasbank) tarafından yapılması uygun bulunmuştur.

Buna göre, söz konusu faizlerden gerekli vergi tevkifatının, sorumlu sıfatıyla Takasbank tarafından yapılması ve ilgili vergi dairesine beyan edilerek ödenmesi gerekir.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin sonuna 12.6.2002 tarih ve 4761 sayılı Kanunla " Maliye Bakanlığı, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir." hükmü eklenmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizlerden, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin 8 numaralı bendine göre yapılacak gelir vergisi tevkifatı ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24 üncü maddesine göre yapılacak kurumlar vergisi tevkifatının İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası Anonim Şirketi (Takasbank) tarafından yapılması uygun bulunmuştur.

Buna göre, söz konusu faizlerden gerekli vergi tevkifatının, sorumlu sıfatıyla Takasbank tarafından yapılması ve ilgili vergi dairesine beyan edilerek ödenmesi gerekir.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin sonuna 12.6.2002 tarih ve 4761 sayılı Kanunla " Maliye Bakanlığı, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir." hükmü eklenmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizlerden, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin 8 numaralı bendine göre yapılacak gelir vergisi tevkifatı ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24 üncü maddesine göre yapılacak kurumlar vergisi tevkifatının İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası Anonim Şirketi (Takasbank) tarafından yapılması uygun bulunmuştur.

Buna göre, söz konusu faizlerden gerekli vergi tevkifatının, sorumlu sıfatıyla Takasbank tarafından yapılması ve ilgili vergi dairesine beyan edilerek ödenmesi gerekir.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 17723 Resmi Gazete Tarihi: Pazar, 13 Haziran, 1982 Adı: UID: GTR7GLJJC2SGQYX8
İçerik:

 

 
 



Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanunla değiştirilen, kabul edilmeyen indirimlere müteallik 15 inci maddesinin 7 numaralı bendinde "İhraç Kanunlarına ve Devletin Kanunların verdiği yetkiye dayanarak akdettiği mukavelenamelere göre mevcut ve çıkacak vergilerden muaflığı kabul edilmiş olan menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderler. (Gerçek giderlerin kati olarak tespit edilememesi halinde, bahis konusu gerçek giderler, Kurumlar Vergisinden muaf menkul kıymetler portföyünün itibari değer toplamına T.C. Merkez Bankası Meclisince menkul kıymetler portföyü ile ilgili giderler nazara alınarak tayin olunacak ortalama gider emsalinin uygulanması suretiyle bulunur. Vergiden muaf menkul kıymetler portföyünün itibari değer toplamı, ilgili hesap dönemine dahil ayların son günündeki vergiden muaf menkul kıymetler portföyünün ortalaması esas alınmak suretiyle tespit olunur) hükmü yer almış bulunmaktadır.

Bu hükme müsteniden, Banka Meclisinin 15/4/1982 günlü ve 3828/13427 sayılı Kararıyla tespit edilen geliri vergiden muaf menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderlerinin hesaplanmasında esas alınacak ortalama gider emsalleri aşağıdadır.






Menkul Kıymet Nev'i
Ortalama Gider Emsalleri

Kaynağı Gider

hissesi

Genel Gider

hissesi

Toplam
Kanuni ihtiyat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
_
3
3
Mevduat karşılığı olarak bulundurulan
9
3
12
Serbest portföyde bulundurulan
9
3
12
Sigorta şirketlerince, sabit teminat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
_
3
3
Sigorta şirketlerince, mütehavvil teminat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
7
3
10


Buna göre, menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderlerin, 13 ve 17 No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğlerindeki açıklamalar dahilinde yukarıdaki tabloda gösterilen ortalama gider emsallerinin uygulanması suretiyle hesaplanması gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:

 

 
 



Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanunla değiştirilen, kabul edilmeyen indirimlere müteallik 15 inci maddesinin 7 numaralı bendinde "İhraç Kanunlarına ve Devletin Kanunların verdiği yetkiye dayanarak akdettiği mukavelenamelere göre mevcut ve çıkacak vergilerden muaflığı kabul edilmiş olan menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderler. (Gerçek giderlerin kati olarak tespit edilememesi halinde, bahis konusu gerçek giderler, Kurumlar Vergisinden muaf menkul kıymetler portföyünün itibari değer toplamına T.C. Merkez Bankası Meclisince menkul kıymetler portföyü ile ilgili giderler nazara alınarak tayin olunacak ortalama gider emsalinin uygulanması suretiyle bulunur. Vergiden muaf menkul kıymetler portföyünün itibari değer toplamı, ilgili hesap dönemine dahil ayların son günündeki vergiden muaf menkul kıymetler portföyünün ortalaması esas alınmak suretiyle tespit olunur) hükmü yer almış bulunmaktadır.

Bu hükme müsteniden, Banka Meclisinin 15/4/1982 günlü ve 3828/13427 sayılı Kararıyla tespit edilen geliri vergiden muaf menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderlerinin hesaplanmasında esas alınacak ortalama gider emsalleri aşağıdadır.






Menkul Kıymet Nev'i
Ortalama Gider Emsalleri

Kaynağı Gider

hissesi

Genel Gider

hissesi

Toplam
Kanuni ihtiyat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
_
3
3
Mevduat karşılığı olarak bulundurulan
9
3
12
Serbest portföyde bulundurulan
9
3
12
Sigorta şirketlerince, sabit teminat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
_
3
3
Sigorta şirketlerince, mütehavvil teminat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
7
3
10


Buna göre, menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderlerin, 13 ve 17 No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğlerindeki açıklamalar dahilinde yukarıdaki tabloda gösterilen ortalama gider emsallerinin uygulanması suretiyle hesaplanması gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:

 

 
 



Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanunla değiştirilen, kabul edilmeyen indirimlere müteallik 15 inci maddesinin 7 numaralı bendinde "İhraç Kanunlarına ve Devletin Kanunların verdiği yetkiye dayanarak akdettiği mukavelenamelere göre mevcut ve çıkacak vergilerden muaflığı kabul edilmiş olan menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderler. (Gerçek giderlerin kati olarak tespit edilememesi halinde, bahis konusu gerçek giderler, Kurumlar Vergisinden muaf menkul kıymetler portföyünün itibari değer toplamına T.C. Merkez Bankası Meclisince menkul kıymetler portföyü ile ilgili giderler nazara alınarak tayin olunacak ortalama gider emsalinin uygulanması suretiyle bulunur. Vergiden muaf menkul kıymetler portföyünün itibari değer toplamı, ilgili hesap dönemine dahil ayların son günündeki vergiden muaf menkul kıymetler portföyünün ortalaması esas alınmak suretiyle tespit olunur) hükmü yer almış bulunmaktadır.

Bu hükme müsteniden, Banka Meclisinin 15/4/1982 günlü ve 3828/13427 sayılı Kararıyla tespit edilen geliri vergiden muaf menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderlerinin hesaplanmasında esas alınacak ortalama gider emsalleri aşağıdadır.






Menkul Kıymet Nev'i
Ortalama Gider Emsalleri

Kaynağı Gider

hissesi

Genel Gider

hissesi

Toplam
Kanuni ihtiyat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
_
3
3
Mevduat karşılığı olarak bulundurulan
9
3
12
Serbest portföyde bulundurulan
9
3
12
Sigorta şirketlerince, sabit teminat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
_
3
3
Sigorta şirketlerince, mütehavvil teminat akçeleri karşılığı olarak bulundurulan
7
3
10


Buna göre, menkul kıymetlerin Kurumlar Vergisinden istisna edilen temettü, faiz ve ikramiyelerine isabet eden giderlerin, 13 ve 17 No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğlerindeki açıklamalar dahilinde yukarıdaki tabloda gösterilen ortalama gider emsallerinin uygulanması suretiyle hesaplanması gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 23271 Resmi Gazete Tarihi: Cuma, 27 Şubat, 1998 Adı: UID: HGWOXCFWM2ZMOOBX
İçerik:




 
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre 1 yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunan indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmının gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1997 yılı kazançlarının tespitinde gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı, yeniden değerleme oranının, (% 80,4), aynı dönem için belirlenen yıllık ortama ticari kredi faizi oranına (% 100,2) bölünmesi suretiyle (% 80,4 / % 100,2) % 80,2 olarak tespit edilmiştir. Özel hesap dönemi 1998 takvim yılında sona eren mükellefler de bu oranı esas alacaklardır.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıklan yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının (% 80,2 x % 25 =) % 20'sini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre 1 yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunan indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmının gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1997 yılı kazançlarının tespitinde gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı, yeniden değerleme oranının, (% 80,4), aynı dönem için belirlenen yıllık ortama ticari kredi faizi oranına (% 100,2) bölünmesi suretiyle (% 80,4 / % 100,2) % 80,2 olarak tespit edilmiştir. Özel hesap dönemi 1998 takvim yılında sona eren mükellefler de bu oranı esas alacaklardır.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıklan yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının (% 80,2 x % 25 =) % 20'sini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun 41 inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre 1 yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunan indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmının gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1997 yılı kazançlarının tespitinde gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı, yeniden değerleme oranının, (% 80,4), aynı dönem için belirlenen yıllık ortama ticari kredi faizi oranına (% 100,2) bölünmesi suretiyle (% 80,4 / % 100,2) % 80,2 olarak tespit edilmiştir. Özel hesap dönemi 1998 takvim yılında sona eren mükellefler de bu oranı esas alacaklardır.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıklan yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının (% 80,2 x % 25 =) % 20'sini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 22902 Resmi Gazete Tarihi: Cumartesi, 8 Şubat, 1997 Adı: UID: HR4LWI5Q9JZL6ML7
İçerik:




 
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile yapılan ve işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının bir kısmının gider olarak kabul edilmeyeceğini öngören düzenleme hakkında 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliginde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklamalara ek olarak aşağıdaki hususların açıklanmasına gerek görülmüştür.

1. 1996 Yılı Kazançlarına İlişkin Gider Kısıtlaması Uygulamasında Esas Alınacak İndirim Oranı:

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1996 yılı kazançlarının tespitinde gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı; Bakanlığımızca 1996 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranının (% 72,8), T.C. Merkez Bankası'ndan alınan yıllık ortalama ticari kredi faiz oranına (% 109) bölünmesi suretiyle (% 72,8/ % 109 =) % 66,7 olarak tespit edilmiştir. Özel hesap dönemi 1997 takvim yılında sona eren mükellefler de bu oranı esas almak sureti ile yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin kazancın tespitinde indirilemeyecek kısmını hesaplayacaklardır.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler yapmış olduklan yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının (%66,7 x %25=) % 16,6 sını kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

2. Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri İle Uğraşan Mükelleflerde Gider Kısıtlaması Uygulaması:

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi hükmüne göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilmekte ve tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirilmektedir. Bu işlerle uğraşanların kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin, işin kesin kar veya zararının tespit edildiği yıl kazancının hesaplanmasında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerektiginden, gider kısıtlamasına ilişkin uygulama da aynı dönemde yapılacaktır. Bununla birlikte, indirilemeyecek finansman gideri tutarı, işin devamı süresince yapılan finansman giderleri toplamına işin bittiği yıla ilişkin indirimi oranı uygulanmak suretiyle değil, her, yıl yapılan finansman giderleri tutarına o yıla ilişkin indirim oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

Birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması veya yıllara sari inşaat ve onarma işlerinin yanısıra başka işlerin de bulunması halinde, yapılan finansman giderleri hangi yılın kar veya zarar tutarının tespitinde dikkate alınıyorsa, o yılda gider indirimi kısıtlamasına konu edilecektir.

Öte yandan, gider indirimi kısıtlamasına ilişkin hükümler 1/1/1996 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, bu tarihten önce yapılan finansman giderlerinin, inşaat ve onarma işi kazancının hangi yıl beyan edildigine bakılmaksızın gider indirimi kısıtlanmasına konu edilmemesi gerekmektedir.

3. Yeniden Değerleme ve Son Giren İlk Çıkar Yöntemi Uygulanmakla Birlikte Bunların Sağladığı Vergisel İmkanlardan Yararlanılmadığı Durumlar:

Gelir Vergisi Kanununun 41/8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/13 maddeleri hükümlerine göre Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutmayan ve dönem sonu stoklannı son giren ilk çıkar yöntemine göre değerlemeyen mükellefler gider indirimi kısıtlaması uygulamasının kapsamı dışındadırlar.

Yeniden değerleme müessesesi esas olarak işletmelere, iktisadi kıymetlerini eski değerleri yerine yeniden değerlenmiş değerleri üzerinden amortismana tabi tutma oluşan değer artışını vergilemeye konu olmaksızın sermayeye ekleme gibi bazı vergisel imkanlar sağlamaktadır. Yeniden değerleme yapılmasına rağmen, vergiye tabi kazancın tespitinde bu vergisel imkanlardan yararlanılmaması ve iktisadi kıymetin elden çıkarılması veya işletmenin tasfiyesi sırasında daha önce yapılan yeniden değerleme uygulanması dolayısıyla doğabilecek diğer vergi imkanlarından da vazgeçilmesi halinde, gider indirimi kısıtlaması uygulaması açısından yeniden değerleme yapılmamış kabul edilecektir.

Aynı şekilde ticari karın tespitinde son giren ilk çıkar değerleme yöntemi uygulanmasına rağmen, vergi matrahının hesaplanmasında bu yöntemin getirdiği vergisel imkanlardan yararlanılması şartıyla, gider indirimi kısıtlaması uygulamasında son giren ilk çıkar yönteminin uygulanmadığı kabul edilecektir.

Ancak, bu şekilde gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışında kalabilmek için, yasal kayıtların yukarıda açıklanan hususların tespitine imkan verecek şekilde tutulması gerekmektedir.

4. Gider İndirimi Uygulamasında Kur Farklarının Durumu:

Finansman giderlerinin düzenlenen belgelerde aynca gösterilmediği hallerde bu giderlerin tespitine ve 1996 yılı uygulamasına ilişkin gerekli açıklamalar 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır. Söz konusu Genel Tebliğde açıklandığı üzere, finansman giderinin gider kısıtlamasına konu olacak tutarı, T.C. Merkez Bankasınca belirlenen ve halen % 57 olarak uygulanan faiz oranı esas alınarak hesaplanacak, ancak bu tür giderlerden 1996 yılına ait olanlar gider kısıtlamasına konu olmayacaktır.

Buna göre, yabancı kaynak kullanımı nedeniyle doğan kur farkı giderlerinin % 57 oranı uygulanmak suretiyle hesaplanması söz konusu olmadığı gibi, bu giderlerin 1996 yılı ile sınırlı olarak gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışında tutulan giderler arasında değerlendirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Anılan yılda kapsam dışında bırakılan finansman giderleri esas olarak vade farkları ve benzeri giderleri kapsamakta olup, kur farkı giderleri 1996 yılı kazancının tespiti de dahil olmak üzere döviz kurlarındaki değişim dikkate alınarak hesaplanan gerçek tutarları ile gider indirimi kısıtlamasına konu edilecektir.

5. Bazı Giderlerin Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir fınansman gideri olmayıp, finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontolan veya peşin ödeme iskontoları da gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışındadır. Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir.

54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde de ifade edildigi üzere, kredi sözleşmelerine ilişkin olarak ödenen damga vergisi veya banka havale ücretlerine ilişkin ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi, bir yabancı kaynagın kullanım süresine bağlı olarak doğmayan gider ve maliyet unsurları gider indirimi kısıtlaması uygulamasına tabi olmayacaktır. Bu giderlerden kredi faizleri üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın işletmede kullanım süresine bağlı olacak doğanların ise gider indirimi kısıtlaması uygulamasına konu edileceği açıktır.

6. Bazı Mükelleflerin Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Borsa aracı kurumları, menkul kıymet yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları gibi, esas faaliyet konusu işletmelere finansman sağlamak olmayan kurumlar, gider kısıtlaması uygulamasında finans kurumu sayılmamaktadır.

Öte yandan, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamında yapılan finansal kiralamalar nedeniye ödenen kiralar, finansman gideri sayılmayacak ve dolayısıyla gider indirimi kısıtlamasına tabi olmayacaktır. Ancak bu çerçevede, finansal kiralama şirketlerince yapılan finansman giderleri, bunların kazançlarının tespiti sırasında gider indirimi kısıtlamasına tabi olacaktır.

7. Fason İmalatçıların Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Sanayi siciline kayıtlı imalatçı olup fason imalat yapanların veya yaptıranların, bu imalat faaliyetinde kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurları gider indirimi kısıtlamasına konu olmayacaktır.

8. Finansman Gideri Yanında Finansman Gelirinin de Bulunması Durumu:

Finansman giderlerinin yanısıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin gider kısıtlaması uygulamasında sözkonusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmeleri mümkün olmayıp, finansman giderleri toplamının gider kısıtlamasına konu edilmesi gerekmektedir.

9. Sanayi Siciline Kayıtlı İmalatçıların İmalat Faaliyetlerinde Kullandıkları Finansman Giderlerinin Tespiti:

54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde sanayi siciline kayıtlı imalatçıların imal edilen mal maliyetine girmesi zorunlu olan yabancı kaynaklara ait maliyet unsurlarının gider kısıtlaması uygulaması kapsamına girmediği belirtilmiş, ayrıca Vergi Usul Kanununun 275 inci maddesine göre genel idare giderlerinden mal maliyetine pay verilmesi halinde de genel idare giderleri içerisindeki finansman giderlerinin gider kısıtlamasına tabi olmayacağı açıklanmıştır. Bu giderlerin doğrudan gider kaydedilmesi halinde ise gider kısıtlamasına tabi olacağı ifade edilmiştir.

Konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda, seçimlik hakkın kullanılması suretiyle genel idare giderlerinin doğrudan gider yazıldığı durumda da bu giderlerin içerisinde yer alan ve mal maliyetine yüklenmesi mümkün bulunan finansman giderlerinin gider indirimi kısıtlamasına tabi olmaması uygun görülmüştür. Ancak, genel idare giderleri içerisinde yer alan finansman giderlerinden Vergi Usul Kanununun 275 inci maddesi uyarınca mal maliyetine pay verilmesi mümkün olmayan kısmın ise gider indirimi kısıtlamasına tabi tutulması gerekmektedir.

10. Finansman Giderlerine İlişkin Katma Değer Vergisi:

Katma Değer Vergisi Kanununun "İndirilmeyecek Katma Değer Vergisi" başlıklı 30 uncu maddesinin (d) bendinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmış olup, madde hükmünün amacı esas itibariyle işle veya işletme ile ilgisi bulunmayan, dolayısıyla özel veya nihai tüketim sayılan giderler için yüklenilen vergilerin, işletmede oluşan katma değerden indirilmemesine yöneliktir.

Buna karşılık, Gelir Vergisi Kanununun 41/8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/13 üncü maddeleri ile getirilen ve işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin bazı gider ve maliyet unsurlarının bir kısmının indirim kısıtlamasına tabi olacağını öngören düzenlemenin, Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda bahsi geçen 30/d maddesi hükmü ile paralellik arz etmediği açıktır. Doğrudan işletmenin faaliyetiyle ilgili olan bu giderler için yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamaması, katma değer vergisinin temel prensibi olan işle ilgili giderler için yüklenilen vergilerin mükellef üzerinde kalmaması prensibi ile de çelişmektedir.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun 29/4 üncü maddesi ile vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak giderme ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenleme konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiş bulunmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Kanunun 30/d maddesi hükmünün söz konusu işlemler bakımından uygulanmaması Bakanlığımıza tanınan yetki çerçevesinde uygun görülmüştür.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile yapılan ve işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının bir kısmının gider olarak kabul edilmeyeceğini öngören düzenleme hakkında 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliginde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklamalara ek olarak aşağıdaki hususların açıklanmasına gerek görülmüştür.

1. 1996 Yılı Kazançlarına İlişkin Gider Kısıtlaması Uygulamasında Esas Alınacak İndirim Oranı:

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1996 yılı kazançlarının tespitinde gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı; Bakanlığımızca 1996 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranının (% 72,8), T.C. Merkez Bankası'ndan alınan yıllık ortalama ticari kredi faiz oranına (% 109) bölünmesi suretiyle (% 72,8/ % 109 =) % 66,7 olarak tespit edilmiştir. Özel hesap dönemi 1997 takvim yılında sona eren mükellefler de bu oranı esas almak sureti ile yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin kazancın tespitinde indirilemeyecek kısmını hesaplayacaklardır.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler yapmış olduklan yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının (%66,7 x %25=) % 16,6 sını kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

2. Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri İle Uğraşan Mükelleflerde Gider Kısıtlaması Uygulaması:

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi hükmüne göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilmekte ve tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirilmektedir. Bu işlerle uğraşanların kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin, işin kesin kar veya zararının tespit edildiği yıl kazancının hesaplanmasında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerektiginden, gider kısıtlamasına ilişkin uygulama da aynı dönemde yapılacaktır. Bununla birlikte, indirilemeyecek finansman gideri tutarı, işin devamı süresince yapılan finansman giderleri toplamına işin bittiği yıla ilişkin indirimi oranı uygulanmak suretiyle değil, her, yıl yapılan finansman giderleri tutarına o yıla ilişkin indirim oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

Birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması veya yıllara sari inşaat ve onarma işlerinin yanısıra başka işlerin de bulunması halinde, yapılan finansman giderleri hangi yılın kar veya zarar tutarının tespitinde dikkate alınıyorsa, o yılda gider indirimi kısıtlamasına konu edilecektir.

Öte yandan, gider indirimi kısıtlamasına ilişkin hükümler 1/1/1996 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, bu tarihten önce yapılan finansman giderlerinin, inşaat ve onarma işi kazancının hangi yıl beyan edildigine bakılmaksızın gider indirimi kısıtlanmasına konu edilmemesi gerekmektedir.

3. Yeniden Değerleme ve Son Giren İlk Çıkar Yöntemi Uygulanmakla Birlikte Bunların Sağladığı Vergisel İmkanlardan Yararlanılmadığı Durumlar:

Gelir Vergisi Kanununun 41/8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/13 maddeleri hükümlerine göre Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutmayan ve dönem sonu stoklannı son giren ilk çıkar yöntemine göre değerlemeyen mükellefler gider indirimi kısıtlaması uygulamasının kapsamı dışındadırlar.

Yeniden değerleme müessesesi esas olarak işletmelere, iktisadi kıymetlerini eski değerleri yerine yeniden değerlenmiş değerleri üzerinden amortismana tabi tutma oluşan değer artışını vergilemeye konu olmaksızın sermayeye ekleme gibi bazı vergisel imkanlar sağlamaktadır. Yeniden değerleme yapılmasına rağmen, vergiye tabi kazancın tespitinde bu vergisel imkanlardan yararlanılmaması ve iktisadi kıymetin elden çıkarılması veya işletmenin tasfiyesi sırasında daha önce yapılan yeniden değerleme uygulanması dolayısıyla doğabilecek diğer vergi imkanlarından da vazgeçilmesi halinde, gider indirimi kısıtlaması uygulaması açısından yeniden değerleme yapılmamış kabul edilecektir.

Aynı şekilde ticari karın tespitinde son giren ilk çıkar değerleme yöntemi uygulanmasına rağmen, vergi matrahının hesaplanmasında bu yöntemin getirdiği vergisel imkanlardan yararlanılması şartıyla, gider indirimi kısıtlaması uygulamasında son giren ilk çıkar yönteminin uygulanmadığı kabul edilecektir.

Ancak, bu şekilde gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışında kalabilmek için, yasal kayıtların yukarıda açıklanan hususların tespitine imkan verecek şekilde tutulması gerekmektedir.

4. Gider İndirimi Uygulamasında Kur Farklarının Durumu:

Finansman giderlerinin düzenlenen belgelerde aynca gösterilmediği hallerde bu giderlerin tespitine ve 1996 yılı uygulamasına ilişkin gerekli açıklamalar 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır. Söz konusu Genel Tebliğde açıklandığı üzere, finansman giderinin gider kısıtlamasına konu olacak tutarı, T.C. Merkez Bankasınca belirlenen ve halen % 57 olarak uygulanan faiz oranı esas alınarak hesaplanacak, ancak bu tür giderlerden 1996 yılına ait olanlar gider kısıtlamasına konu olmayacaktır.

Buna göre, yabancı kaynak kullanımı nedeniyle doğan kur farkı giderlerinin % 57 oranı uygulanmak suretiyle hesaplanması söz konusu olmadığı gibi, bu giderlerin 1996 yılı ile sınırlı olarak gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışında tutulan giderler arasında değerlendirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Anılan yılda kapsam dışında bırakılan finansman giderleri esas olarak vade farkları ve benzeri giderleri kapsamakta olup, kur farkı giderleri 1996 yılı kazancının tespiti de dahil olmak üzere döviz kurlarındaki değişim dikkate alınarak hesaplanan gerçek tutarları ile gider indirimi kısıtlamasına konu edilecektir.

5. Bazı Giderlerin Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir fınansman gideri olmayıp, finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontolan veya peşin ödeme iskontoları da gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışındadır. Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir.

54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde de ifade edildigi üzere, kredi sözleşmelerine ilişkin olarak ödenen damga vergisi veya banka havale ücretlerine ilişkin ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi, bir yabancı kaynagın kullanım süresine bağlı olarak doğmayan gider ve maliyet unsurları gider indirimi kısıtlaması uygulamasına tabi olmayacaktır. Bu giderlerden kredi faizleri üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın işletmede kullanım süresine bağlı olacak doğanların ise gider indirimi kısıtlaması uygulamasına konu edileceği açıktır.

6. Bazı Mükelleflerin Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Borsa aracı kurumları, menkul kıymet yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları gibi, esas faaliyet konusu işletmelere finansman sağlamak olmayan kurumlar, gider kısıtlaması uygulamasında finans kurumu sayılmamaktadır.

Öte yandan, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamında yapılan finansal kiralamalar nedeniye ödenen kiralar, finansman gideri sayılmayacak ve dolayısıyla gider indirimi kısıtlamasına tabi olmayacaktır. Ancak bu çerçevede, finansal kiralama şirketlerince yapılan finansman giderleri, bunların kazançlarının tespiti sırasında gider indirimi kısıtlamasına tabi olacaktır.

7. Fason İmalatçıların Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Sanayi siciline kayıtlı imalatçı olup fason imalat yapanların veya yaptıranların, bu imalat faaliyetinde kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurları gider indirimi kısıtlamasına konu olmayacaktır.

8. Finansman Gideri Yanında Finansman Gelirinin de Bulunması Durumu:

Finansman giderlerinin yanısıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin gider kısıtlaması uygulamasında sözkonusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmeleri mümkün olmayıp, finansman giderleri toplamının gider kısıtlamasına konu edilmesi gerekmektedir.

9. Sanayi Siciline Kayıtlı İmalatçıların İmalat Faaliyetlerinde Kullandıkları Finansman Giderlerinin Tespiti:

54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde sanayi siciline kayıtlı imalatçıların imal edilen mal maliyetine girmesi zorunlu olan yabancı kaynaklara ait maliyet unsurlarının gider kısıtlaması uygulaması kapsamına girmediği belirtilmiş, ayrıca Vergi Usul Kanununun 275 inci maddesine göre genel idare giderlerinden mal maliyetine pay verilmesi halinde de genel idare giderleri içerisindeki finansman giderlerinin gider kısıtlamasına tabi olmayacağı açıklanmıştır. Bu giderlerin doğrudan gider kaydedilmesi halinde ise gider kısıtlamasına tabi olacağı ifade edilmiştir.

Konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda, seçimlik hakkın kullanılması suretiyle genel idare giderlerinin doğrudan gider yazıldığı durumda da bu giderlerin içerisinde yer alan ve mal maliyetine yüklenmesi mümkün bulunan finansman giderlerinin gider indirimi kısıtlamasına tabi olmaması uygun görülmüştür. Ancak, genel idare giderleri içerisinde yer alan finansman giderlerinden Vergi Usul Kanununun 275 inci maddesi uyarınca mal maliyetine pay verilmesi mümkün olmayan kısmın ise gider indirimi kısıtlamasına tabi tutulması gerekmektedir.

10. Finansman Giderlerine İlişkin Katma Değer Vergisi:

Katma Değer Vergisi Kanununun "İndirilmeyecek Katma Değer Vergisi" başlıklı 30 uncu maddesinin (d) bendinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmış olup, madde hükmünün amacı esas itibariyle işle veya işletme ile ilgisi bulunmayan, dolayısıyla özel veya nihai tüketim sayılan giderler için yüklenilen vergilerin, işletmede oluşan katma değerden indirilmemesine yöneliktir.

Buna karşılık, Gelir Vergisi Kanununun 41/8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/13 üncü maddeleri ile getirilen ve işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin bazı gider ve maliyet unsurlarının bir kısmının indirim kısıtlamasına tabi olacağını öngören düzenlemenin, Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda bahsi geçen 30/d maddesi hükmü ile paralellik arz etmediği açıktır. Doğrudan işletmenin faaliyetiyle ilgili olan bu giderler için yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamaması, katma değer vergisinin temel prensibi olan işle ilgili giderler için yüklenilen vergilerin mükellef üzerinde kalmaması prensibi ile de çelişmektedir.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun 29/4 üncü maddesi ile vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak giderme ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenleme konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiş bulunmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Kanunun 30/d maddesi hükmünün söz konusu işlemler bakımından uygulanmaması Bakanlığımıza tanınan yetki çerçevesinde uygun görülmüştür.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
4008 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesine eklenen 8, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile yapılan ve işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının bir kısmının gider olarak kabul edilmeyeceğini öngören düzenleme hakkında 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliginde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklamalara ek olarak aşağıdaki hususların açıklanmasına gerek görülmüştür.

1. 1996 Yılı Kazançlarına İlişkin Gider Kısıtlaması Uygulamasında Esas Alınacak İndirim Oranı:

Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1996 yılı kazançlarının tespitinde gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı; Bakanlığımızca 1996 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranının (% 72,8), T.C. Merkez Bankası'ndan alınan yıllık ortalama ticari kredi faiz oranına (% 109) bölünmesi suretiyle (% 72,8/ % 109 =) % 66,7 olarak tespit edilmiştir. Özel hesap dönemi 1997 takvim yılında sona eren mükellefler de bu oranı esas almak sureti ile yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin kazancın tespitinde indirilemeyecek kısmını hesaplayacaklardır.

Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler yapmış olduklan yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının (%66,7 x %25=) % 16,6 sını kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.

2. Yıllara Sari İnşaat ve Onarma İşleri İle Uğraşan Mükelleflerde Gider Kısıtlaması Uygulaması:

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi hükmüne göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilmekte ve tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirilmektedir. Bu işlerle uğraşanların kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin, işin kesin kar veya zararının tespit edildiği yıl kazancının hesaplanmasında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerektiginden, gider kısıtlamasına ilişkin uygulama da aynı dönemde yapılacaktır. Bununla birlikte, indirilemeyecek finansman gideri tutarı, işin devamı süresince yapılan finansman giderleri toplamına işin bittiği yıla ilişkin indirimi oranı uygulanmak suretiyle değil, her, yıl yapılan finansman giderleri tutarına o yıla ilişkin indirim oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

Birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması veya yıllara sari inşaat ve onarma işlerinin yanısıra başka işlerin de bulunması halinde, yapılan finansman giderleri hangi yılın kar veya zarar tutarının tespitinde dikkate alınıyorsa, o yılda gider indirimi kısıtlamasına konu edilecektir.

Öte yandan, gider indirimi kısıtlamasına ilişkin hükümler 1/1/1996 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, bu tarihten önce yapılan finansman giderlerinin, inşaat ve onarma işi kazancının hangi yıl beyan edildigine bakılmaksızın gider indirimi kısıtlanmasına konu edilmemesi gerekmektedir.

3. Yeniden Değerleme ve Son Giren İlk Çıkar Yöntemi Uygulanmakla Birlikte Bunların Sağladığı Vergisel İmkanlardan Yararlanılmadığı Durumlar:

Gelir Vergisi Kanununun 41/8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/13 maddeleri hükümlerine göre Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutmayan ve dönem sonu stoklannı son giren ilk çıkar yöntemine göre değerlemeyen mükellefler gider indirimi kısıtlaması uygulamasının kapsamı dışındadırlar.

Yeniden değerleme müessesesi esas olarak işletmelere, iktisadi kıymetlerini eski değerleri yerine yeniden değerlenmiş değerleri üzerinden amortismana tabi tutma oluşan değer artışını vergilemeye konu olmaksızın sermayeye ekleme gibi bazı vergisel imkanlar sağlamaktadır. Yeniden değerleme yapılmasına rağmen, vergiye tabi kazancın tespitinde bu vergisel imkanlardan yararlanılmaması ve iktisadi kıymetin elden çıkarılması veya işletmenin tasfiyesi sırasında daha önce yapılan yeniden değerleme uygulanması dolayısıyla doğabilecek diğer vergi imkanlarından da vazgeçilmesi halinde, gider indirimi kısıtlaması uygulaması açısından yeniden değerleme yapılmamış kabul edilecektir.

Aynı şekilde ticari karın tespitinde son giren ilk çıkar değerleme yöntemi uygulanmasına rağmen, vergi matrahının hesaplanmasında bu yöntemin getirdiği vergisel imkanlardan yararlanılması şartıyla, gider indirimi kısıtlaması uygulamasında son giren ilk çıkar yönteminin uygulanmadığı kabul edilecektir.

Ancak, bu şekilde gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışında kalabilmek için, yasal kayıtların yukarıda açıklanan hususların tespitine imkan verecek şekilde tutulması gerekmektedir.

4. Gider İndirimi Uygulamasında Kur Farklarının Durumu:

Finansman giderlerinin düzenlenen belgelerde aynca gösterilmediği hallerde bu giderlerin tespitine ve 1996 yılı uygulamasına ilişkin gerekli açıklamalar 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır. Söz konusu Genel Tebliğde açıklandığı üzere, finansman giderinin gider kısıtlamasına konu olacak tutarı, T.C. Merkez Bankasınca belirlenen ve halen % 57 olarak uygulanan faiz oranı esas alınarak hesaplanacak, ancak bu tür giderlerden 1996 yılına ait olanlar gider kısıtlamasına konu olmayacaktır.

Buna göre, yabancı kaynak kullanımı nedeniyle doğan kur farkı giderlerinin % 57 oranı uygulanmak suretiyle hesaplanması söz konusu olmadığı gibi, bu giderlerin 1996 yılı ile sınırlı olarak gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışında tutulan giderler arasında değerlendirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Anılan yılda kapsam dışında bırakılan finansman giderleri esas olarak vade farkları ve benzeri giderleri kapsamakta olup, kur farkı giderleri 1996 yılı kazancının tespiti de dahil olmak üzere döviz kurlarındaki değişim dikkate alınarak hesaplanan gerçek tutarları ile gider indirimi kısıtlamasına konu edilecektir.

5. Bazı Giderlerin Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde bir fınansman gideri olmayıp, finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontolan veya peşin ödeme iskontoları da gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışındadır. Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir.

54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde de ifade edildigi üzere, kredi sözleşmelerine ilişkin olarak ödenen damga vergisi veya banka havale ücretlerine ilişkin ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi, bir yabancı kaynagın kullanım süresine bağlı olarak doğmayan gider ve maliyet unsurları gider indirimi kısıtlaması uygulamasına tabi olmayacaktır. Bu giderlerden kredi faizleri üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın işletmede kullanım süresine bağlı olacak doğanların ise gider indirimi kısıtlaması uygulamasına konu edileceği açıktır.

6. Bazı Mükelleflerin Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Borsa aracı kurumları, menkul kıymet yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları gibi, esas faaliyet konusu işletmelere finansman sağlamak olmayan kurumlar, gider kısıtlaması uygulamasında finans kurumu sayılmamaktadır.

Öte yandan, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamında yapılan finansal kiralamalar nedeniye ödenen kiralar, finansman gideri sayılmayacak ve dolayısıyla gider indirimi kısıtlamasına tabi olmayacaktır. Ancak bu çerçevede, finansal kiralama şirketlerince yapılan finansman giderleri, bunların kazançlarının tespiti sırasında gider indirimi kısıtlamasına tabi olacaktır.

7. Fason İmalatçıların Gider Kısıtlaması Uygulaması Karşısındaki Durumu:

Sanayi siciline kayıtlı imalatçı olup fason imalat yapanların veya yaptıranların, bu imalat faaliyetinde kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurları gider indirimi kısıtlamasına konu olmayacaktır.

8. Finansman Gideri Yanında Finansman Gelirinin de Bulunması Durumu:

Finansman giderlerinin yanısıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin gider kısıtlaması uygulamasında sözkonusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmeleri mümkün olmayıp, finansman giderleri toplamının gider kısıtlamasına konu edilmesi gerekmektedir.

9. Sanayi Siciline Kayıtlı İmalatçıların İmalat Faaliyetlerinde Kullandıkları Finansman Giderlerinin Tespiti:

54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde sanayi siciline kayıtlı imalatçıların imal edilen mal maliyetine girmesi zorunlu olan yabancı kaynaklara ait maliyet unsurlarının gider kısıtlaması uygulaması kapsamına girmediği belirtilmiş, ayrıca Vergi Usul Kanununun 275 inci maddesine göre genel idare giderlerinden mal maliyetine pay verilmesi halinde de genel idare giderleri içerisindeki finansman giderlerinin gider kısıtlamasına tabi olmayacağı açıklanmıştır. Bu giderlerin doğrudan gider kaydedilmesi halinde ise gider kısıtlamasına tabi olacağı ifade edilmiştir.

Konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda, seçimlik hakkın kullanılması suretiyle genel idare giderlerinin doğrudan gider yazıldığı durumda da bu giderlerin içerisinde yer alan ve mal maliyetine yüklenmesi mümkün bulunan finansman giderlerinin gider indirimi kısıtlamasına tabi olmaması uygun görülmüştür. Ancak, genel idare giderleri içerisinde yer alan finansman giderlerinden Vergi Usul Kanununun 275 inci maddesi uyarınca mal maliyetine pay verilmesi mümkün olmayan kısmın ise gider indirimi kısıtlamasına tabi tutulması gerekmektedir.

10. Finansman Giderlerine İlişkin Katma Değer Vergisi:

Katma Değer Vergisi Kanununun "İndirilmeyecek Katma Değer Vergisi" başlıklı 30 uncu maddesinin (d) bendinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmış olup, madde hükmünün amacı esas itibariyle işle veya işletme ile ilgisi bulunmayan, dolayısıyla özel veya nihai tüketim sayılan giderler için yüklenilen vergilerin, işletmede oluşan katma değerden indirilmemesine yöneliktir.

Buna karşılık, Gelir Vergisi Kanununun 41/8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/13 üncü maddeleri ile getirilen ve işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin bazı gider ve maliyet unsurlarının bir kısmının indirim kısıtlamasına tabi olacağını öngören düzenlemenin, Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda bahsi geçen 30/d maddesi hükmü ile paralellik arz etmediği açıktır. Doğrudan işletmenin faaliyetiyle ilgili olan bu giderler için yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamaması, katma değer vergisinin temel prensibi olan işle ilgili giderler için yüklenilen vergilerin mükellef üzerinde kalmaması prensibi ile de çelişmektedir.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun 29/4 üncü maddesi ile vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak giderme ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenleme konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiş bulunmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Kanunun 30/d maddesi hükmünün söz konusu işlemler bakımından uygulanmaması Bakanlığımıza tanınan yetki çerçevesinde uygun görülmüştür.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Perşembe, 23 Eylül, 1954 Adı: UID: IY8AEA6MCND6LPMN
İçerik:

 

 
2 numaralı Kurumlar Vergisi Gene1 Tebliğine ektir :

Kurumlar Vergisi Kanununun 18 inci maddesindeki esaslara uyarak. 1952, 1953 ve 1954 yıllarındâ tatbik edilecek ortalama emsal nisbetleri, kara ve deniz ulaştırmaları için % 20, hava ulaştırmaları için de % 2,5 olarak tesbit ve 11 Aralık 1952 gün ve 8280 sayılı Resmî Gazete ile ilân edilmiş idi.

Ancak, anılan 18 inci maddede zikredilen "uygulanacakları dönem" tabirinden, vergi alacağının doğduğu yılın anlaşılması sebebiyle 11/12/1952 tarihli Resmî Gazete'de neşrolunan ortalama emsal nisbetlerinin, 1952 yılına ait kazançların tesbitinde nazari itibare alınmaması gerektiği yolunda mükelleflerin yaptığı iddialar, Devlet Şûrası tarafından haklı görülmüş ve bu mevzudaki Devlet Şûrası kararları müstakar bir hal almış olduğun-dan, Vekâletimizce de bu görüşe uyulması, muvafık bulunmuştur.

Bu itibarla, gün ve sayısı zikredilen Resmî Gazete'de ilân edilmiş olân ortalama emsal nisbetlerinin, 1952 yılından değil, 1953 yılından itibaren üç sene müddetle, yani 1953, 1954 ve 1955 yılları için tatbik edilmesi ve 1952 yılı için yeni nisbetler üzerinden salınmış olan vergilerin Vergi Usul Kanunu ahkâmı dâhilinde ıslah edilerek vergi fazlalarının mükelleflere iadesi icabeder.

Gereğinin bu esaslar dairesinde ifası tamimen tebliğ olunur.

İçerik 1:

 

 
2 numaralı Kurumlar Vergisi Gene1 Tebliğine ektir :

Kurumlar Vergisi Kanununun 18 inci maddesindeki esaslara uyarak. 1952, 1953 ve 1954 yıllarındâ tatbik edilecek ortalama emsal nisbetleri, kara ve deniz ulaştırmaları için % 20, hava ulaştırmaları için de % 2,5 olarak tesbit ve 11 Aralık 1952 gün ve 8280 sayılı Resmî Gazete ile ilân edilmiş idi.

Ancak, anılan 18 inci maddede zikredilen "uygulanacakları dönem" tabirinden, vergi alacağının doğduğu yılın anlaşılması sebebiyle 11/12/1952 tarihli Resmî Gazete'de neşrolunan ortalama emsal nisbetlerinin, 1952 yılına ait kazançların tesbitinde nazari itibare alınmaması gerektiği yolunda mükelleflerin yaptığı iddialar, Devlet Şûrası tarafından haklı görülmüş ve bu mevzudaki Devlet Şûrası kararları müstakar bir hal almış olduğun-dan, Vekâletimizce de bu görüşe uyulması, muvafık bulunmuştur.

Bu itibarla, gün ve sayısı zikredilen Resmî Gazete'de ilân edilmiş olân ortalama emsal nisbetlerinin, 1952 yılından değil, 1953 yılından itibaren üç sene müddetle, yani 1953, 1954 ve 1955 yılları için tatbik edilmesi ve 1952 yılı için yeni nisbetler üzerinden salınmış olan vergilerin Vergi Usul Kanunu ahkâmı dâhilinde ıslah edilerek vergi fazlalarının mükelleflere iadesi icabeder.

Gereğinin bu esaslar dairesinde ifası tamimen tebliğ olunur.

İçerik 2:

 

 
2 numaralı Kurumlar Vergisi Gene1 Tebliğine ektir :

Kurumlar Vergisi Kanununun 18 inci maddesindeki esaslara uyarak. 1952, 1953 ve 1954 yıllarındâ tatbik edilecek ortalama emsal nisbetleri, kara ve deniz ulaştırmaları için % 20, hava ulaştırmaları için de % 2,5 olarak tesbit ve 11 Aralık 1952 gün ve 8280 sayılı Resmî Gazete ile ilân edilmiş idi.

Ancak, anılan 18 inci maddede zikredilen "uygulanacakları dönem" tabirinden, vergi alacağının doğduğu yılın anlaşılması sebebiyle 11/12/1952 tarihli Resmî Gazete'de neşrolunan ortalama emsal nisbetlerinin, 1952 yılına ait kazançların tesbitinde nazari itibare alınmaması gerektiği yolunda mükelleflerin yaptığı iddialar, Devlet Şûrası tarafından haklı görülmüş ve bu mevzudaki Devlet Şûrası kararları müstakar bir hal almış olduğun-dan, Vekâletimizce de bu görüşe uyulması, muvafık bulunmuştur.

Bu itibarla, gün ve sayısı zikredilen Resmî Gazete'de ilân edilmiş olân ortalama emsal nisbetlerinin, 1952 yılından değil, 1953 yılından itibaren üç sene müddetle, yani 1953, 1954 ve 1955 yılları için tatbik edilmesi ve 1952 yılı için yeni nisbetler üzerinden salınmış olan vergilerin Vergi Usul Kanunu ahkâmı dâhilinde ıslah edilerek vergi fazlalarının mükelleflere iadesi icabeder.

Gereğinin bu esaslar dairesinde ifası tamimen tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 17950 Resmi Gazete Tarihi: Cumartesi, 5 Şubat, 1983 Adı: UID: J1YDB2U18Y274Q8K
İçerik:




 
31 Aralık 1982 gün ve 17915 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 31/12/1982 tarihli ve 2773 sayılı Kanun ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ VAKIF KAZANÇLARINDA İSTİSNA:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanunla değişik 8 inci maddesinin 11 numaralı bendi ile "safi kurum kazancından, gelirlerinin tamamını amaçlarına tahsis eden ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek miktarlar" Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir.

Bu defa 2773 sayılı Kanunla anılan bent hükmünde yapılan değişiklikle, bu istisna sadece, gelirlerinin tamamını Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirmeye tahsis eden vakıflardan Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınanlara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek kar paylarına inhisar ettirilmiştir.

Ancak, bu hüküm 1/1/1983 tarihinde yürürlüğe girdiğinden kurumların 1982 yılı karlarından vakıflara ödenecek miktarlar istisnadan yararlanacaktır.

II _ MATRAHIN TAYİNİ:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesine eklenen 9 numaralı bent hükmü uyarınca, kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tesbit edilen hadler saklı kalmak üzere, menkul kıymetlerin itibari değerlerinin altında satışından doğan zararlar ile ödenen komisyon ve benzeri her türlü giderler kurum kazancının tesbiti sırasında hasılattan indirilemiyecektir.

Diğer bir ifadeyle, menkul kıymetlerin kanunların tanıdığı hadler altında satışından doğan zararlar ile bu kıymetlerin pazarlanması sırasında kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dalanılarak tesbit edilen miktarlar dışında yapılan ödemeler kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilemiyecektir.

III _ KURUMLAR VERGİSİ TEVKİFATI:

a) Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyete tabi kurumların kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatını düzenleyen 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, gayrimenkul sermaye iratlarında tevkiat oranı % 30 olarak tesbit edilmiştir.

Bu nedele dar mükellef kurumlara 1/1/1983 tarihinden itibaren ödenecek olan gayrimenkul sermaye iradı mahiyetindeki kazançlar % 30 oranında vergi tevkifatına tabi tutulacak ve anılan maddede belirtilen esaslar dahilinde ilgili vergi dairesine bildirilecektir.

b) Aynı fıkranın (bb) bendine eklenen parantez içi hüküm ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7 ve 8 numaralı bentleri uyarınca vergi tevkifatına tabi tutulan kazançlardan Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmüne göre ayrıca kurumlar vergisi tevkifatı yapılmıyacağı konusunda maddeye açıklık getirilmiştir.

Bilindiği üzere, kazançları yıllık ya da özel beyanname ile bildirilen dar mükellef kurumların kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesi uyarınca % 40 oranında Kurumlar Vergisine tabi tutulmaktadır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendi hükmü ile, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari bilançolarına göre doğan kardan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu şekilde hesaplanan menkul sermaye iratları üzerinden de Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır. Bu durumda, yabancı kurumun nihai vergi yükü olan % 52 oranına ulaşıldığından, söz konusu menkul sermaye iradı üzerinden ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılmaması gerekmektedir.

Aynı şekilde kurumların, kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlarının dar mükellef kurumlara dağıtılması halinde, Gelir Vergisi Kanunun 94/8 ve 105/6 ncı maddeleri uyarınca tevkifat yapılmakta olup, bu tevkifatla nihai vergi yükü olan % 52 oranına ulaşıldığından, söz konusu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca ayrıca tevkifat yapılmaması icap etmektedir.

IV _ ÖDEME SÜRESİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2773 sayılı Kanunla değişik 40. maddesinde, Kurumlar Vergisi ödeme süreleri Nisan, Temmuz ve Ekim ayları olarak tesbit edilmşitir.

Hesap dönemleri veya beyanname verme süreleri Maliye Bakanlığınca tayin edilen mükellefler ise, kurumlar vergisinin biri beyannamenin verildiği ayda, diğerleri bu ayı takip eden üçüncü ve altıncı ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödeneceklerdir.

Bu değişiklik 1/1/1983 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, 1983 takvim yılında verilecek beyannameler üzerinden tahakkuk ettirilecek Kurumlar Vergisi Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında olmak üzere üç eşit taksitte ödenecektir.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
31 Aralık 1982 gün ve 17915 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 31/12/1982 tarihli ve 2773 sayılı Kanun ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ VAKIF KAZANÇLARINDA İSTİSNA:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanunla değişik 8 inci maddesinin 11 numaralı bendi ile "safi kurum kazancından, gelirlerinin tamamını amaçlarına tahsis eden ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek miktarlar" Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir.

Bu defa 2773 sayılı Kanunla anılan bent hükmünde yapılan değişiklikle, bu istisna sadece, gelirlerinin tamamını Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirmeye tahsis eden vakıflardan Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınanlara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek kar paylarına inhisar ettirilmiştir.

Ancak, bu hüküm 1/1/1983 tarihinde yürürlüğe girdiğinden kurumların 1982 yılı karlarından vakıflara ödenecek miktarlar istisnadan yararlanacaktır.

II _ MATRAHIN TAYİNİ:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesine eklenen 9 numaralı bent hükmü uyarınca, kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tesbit edilen hadler saklı kalmak üzere, menkul kıymetlerin itibari değerlerinin altında satışından doğan zararlar ile ödenen komisyon ve benzeri her türlü giderler kurum kazancının tesbiti sırasında hasılattan indirilemiyecektir.

Diğer bir ifadeyle, menkul kıymetlerin kanunların tanıdığı hadler altında satışından doğan zararlar ile bu kıymetlerin pazarlanması sırasında kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dalanılarak tesbit edilen miktarlar dışında yapılan ödemeler kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilemiyecektir.

III _ KURUMLAR VERGİSİ TEVKİFATI:

a) Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyete tabi kurumların kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatını düzenleyen 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, gayrimenkul sermaye iratlarında tevkiat oranı % 30 olarak tesbit edilmiştir.

Bu nedele dar mükellef kurumlara 1/1/1983 tarihinden itibaren ödenecek olan gayrimenkul sermaye iradı mahiyetindeki kazançlar % 30 oranında vergi tevkifatına tabi tutulacak ve anılan maddede belirtilen esaslar dahilinde ilgili vergi dairesine bildirilecektir.

b) Aynı fıkranın (bb) bendine eklenen parantez içi hüküm ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7 ve 8 numaralı bentleri uyarınca vergi tevkifatına tabi tutulan kazançlardan Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmüne göre ayrıca kurumlar vergisi tevkifatı yapılmıyacağı konusunda maddeye açıklık getirilmiştir.

Bilindiği üzere, kazançları yıllık ya da özel beyanname ile bildirilen dar mükellef kurumların kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesi uyarınca % 40 oranında Kurumlar Vergisine tabi tutulmaktadır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendi hükmü ile, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari bilançolarına göre doğan kardan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu şekilde hesaplanan menkul sermaye iratları üzerinden de Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır. Bu durumda, yabancı kurumun nihai vergi yükü olan % 52 oranına ulaşıldığından, söz konusu menkul sermaye iradı üzerinden ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılmaması gerekmektedir.

Aynı şekilde kurumların, kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlarının dar mükellef kurumlara dağıtılması halinde, Gelir Vergisi Kanunun 94/8 ve 105/6 ncı maddeleri uyarınca tevkifat yapılmakta olup, bu tevkifatla nihai vergi yükü olan % 52 oranına ulaşıldığından, söz konusu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca ayrıca tevkifat yapılmaması icap etmektedir.

IV _ ÖDEME SÜRESİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2773 sayılı Kanunla değişik 40. maddesinde, Kurumlar Vergisi ödeme süreleri Nisan, Temmuz ve Ekim ayları olarak tesbit edilmşitir.

Hesap dönemleri veya beyanname verme süreleri Maliye Bakanlığınca tayin edilen mükellefler ise, kurumlar vergisinin biri beyannamenin verildiği ayda, diğerleri bu ayı takip eden üçüncü ve altıncı ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödeneceklerdir.

Bu değişiklik 1/1/1983 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, 1983 takvim yılında verilecek beyannameler üzerinden tahakkuk ettirilecek Kurumlar Vergisi Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında olmak üzere üç eşit taksitte ödenecektir.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
31 Aralık 1982 gün ve 17915 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 31/12/1982 tarihli ve 2773 sayılı Kanun ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I _ VAKIF KAZANÇLARINDA İSTİSNA:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2362 sayılı Kanunla değişik 8 inci maddesinin 11 numaralı bendi ile "safi kurum kazancından, gelirlerinin tamamını amaçlarına tahsis eden ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek miktarlar" Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir.

Bu defa 2773 sayılı Kanunla anılan bent hükmünde yapılan değişiklikle, bu istisna sadece, gelirlerinin tamamını Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirmeye tahsis eden vakıflardan Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınanlara sermayeye iştirak nisbetinde ödenecek kar paylarına inhisar ettirilmiştir.

Ancak, bu hüküm 1/1/1983 tarihinde yürürlüğe girdiğinden kurumların 1982 yılı karlarından vakıflara ödenecek miktarlar istisnadan yararlanacaktır.

II _ MATRAHIN TAYİNİ:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesine eklenen 9 numaralı bent hükmü uyarınca, kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tesbit edilen hadler saklı kalmak üzere, menkul kıymetlerin itibari değerlerinin altında satışından doğan zararlar ile ödenen komisyon ve benzeri her türlü giderler kurum kazancının tesbiti sırasında hasılattan indirilemiyecektir.

Diğer bir ifadeyle, menkul kıymetlerin kanunların tanıdığı hadler altında satışından doğan zararlar ile bu kıymetlerin pazarlanması sırasında kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dalanılarak tesbit edilen miktarlar dışında yapılan ödemeler kurum kazancının tesbitinde gider olarak indirilemiyecektir.

III _ KURUMLAR VERGİSİ TEVKİFATI:

a) Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyete tabi kurumların kazanç ve iratlarından yapılacak vergi tevkifatını düzenleyen 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, gayrimenkul sermaye iratlarında tevkiat oranı % 30 olarak tesbit edilmiştir.

Bu nedele dar mükellef kurumlara 1/1/1983 tarihinden itibaren ödenecek olan gayrimenkul sermaye iradı mahiyetindeki kazançlar % 30 oranında vergi tevkifatına tabi tutulacak ve anılan maddede belirtilen esaslar dahilinde ilgili vergi dairesine bildirilecektir.

b) Aynı fıkranın (bb) bendine eklenen parantez içi hüküm ile Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 7 ve 8 numaralı bentleri uyarınca vergi tevkifatına tabi tutulan kazançlardan Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi hükmüne göre ayrıca kurumlar vergisi tevkifatı yapılmıyacağı konusunda maddeye açıklık getirilmiştir.

Bilindiği üzere, kazançları yıllık ya da özel beyanname ile bildirilen dar mükellef kurumların kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesi uyarınca % 40 oranında Kurumlar Vergisine tabi tutulmaktadır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendi hükmü ile, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari bilançolarına göre doğan kardan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu şekilde hesaplanan menkul sermaye iratları üzerinden de Gelir Vergisi Kanununun 94/7 ve 105/5 inci maddeleri uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır. Bu durumda, yabancı kurumun nihai vergi yükü olan % 52 oranına ulaşıldığından, söz konusu menkul sermaye iradı üzerinden ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılmaması gerekmektedir.

Aynı şekilde kurumların, kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançlarının dar mükellef kurumlara dağıtılması halinde, Gelir Vergisi Kanunun 94/8 ve 105/6 ncı maddeleri uyarınca tevkifat yapılmakta olup, bu tevkifatla nihai vergi yükü olan % 52 oranına ulaşıldığından, söz konusu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesi uyarınca ayrıca tevkifat yapılmaması icap etmektedir.

IV _ ÖDEME SÜRESİ:

Kurumlar Vergisi Kanununun 2773 sayılı Kanunla değişik 40. maddesinde, Kurumlar Vergisi ödeme süreleri Nisan, Temmuz ve Ekim ayları olarak tesbit edilmşitir.

Hesap dönemleri veya beyanname verme süreleri Maliye Bakanlığınca tayin edilen mükellefler ise, kurumlar vergisinin biri beyannamenin verildiği ayda, diğerleri bu ayı takip eden üçüncü ve altıncı ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödeneceklerdir.

Bu değişiklik 1/1/1983 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, 1983 takvim yılında verilecek beyannameler üzerinden tahakkuk ettirilecek Kurumlar Vergisi Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında olmak üzere üç eşit taksitte ödenecektir.

Tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Perşembe, 22 Aralık, 1955 Adı: UID: KKMJUWQN3TGABECT
İçerik:




 
1. 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 18 inci maddesindeki esaslara uyularak 1956, 1957 ve 1958 yıllarında uygulanacak emsal nispetleri:

A _ Kara ulaştırmaları için % 8 (yüzde sekiz)

B _ Deniz ulaştırmaları için % 20 (Yüzde yirmi)

C _ Hava ulaştırmaları için % 8 (Yüzde sekiz)

olarak tespit ve bu Genel. Tebliğin Resmî Gazetede neşri suretiyle ilân olunmuştur.

2. Yabancı ulaştırma işlerinde vergi matrahının; yabancı ulaştırma kurumlarının Türkiye'de elde ettikleri gayrisâfi hasılatla dar mükellefiyete tabi olan gerçek kişilerin Türkiye ile yabancı memleketler arasında veya yabancı memleketlere arızî olarak yaptıkları ulaştırma işlerinden elde ettikleri gayrisâfi hasılâta yukarki maddede gösterilen emsal nispetlerinin uygulanması suretiyle tâyini lâzımdır.

Gereğinin bu esaslar dairesinde yapılması tamimen tebliğ ve rica olunur.

İçerik 1:




 
1. 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 18 inci maddesindeki esaslara uyularak 1956, 1957 ve 1958 yıllarında uygulanacak emsal nispetleri:

A _ Kara ulaştırmaları için % 8 (yüzde sekiz)

B _ Deniz ulaştırmaları için % 20 (Yüzde yirmi)

C _ Hava ulaştırmaları için % 8 (Yüzde sekiz)

olarak tespit ve bu Genel. Tebliğin Resmî Gazetede neşri suretiyle ilân olunmuştur.

2. Yabancı ulaştırma işlerinde vergi matrahının; yabancı ulaştırma kurumlarının Türkiye'de elde ettikleri gayrisâfi hasılatla dar mükellefiyete tabi olan gerçek kişilerin Türkiye ile yabancı memleketler arasında veya yabancı memleketlere arızî olarak yaptıkları ulaştırma işlerinden elde ettikleri gayrisâfi hasılâta yukarki maddede gösterilen emsal nispetlerinin uygulanması suretiyle tâyini lâzımdır.

Gereğinin bu esaslar dairesinde yapılması tamimen tebliğ ve rica olunur.

İçerik 2:




 
1. 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 18 inci maddesindeki esaslara uyularak 1956, 1957 ve 1958 yıllarında uygulanacak emsal nispetleri:

A _ Kara ulaştırmaları için % 8 (yüzde sekiz)

B _ Deniz ulaştırmaları için % 20 (Yüzde yirmi)

C _ Hava ulaştırmaları için % 8 (Yüzde sekiz)

olarak tespit ve bu Genel. Tebliğin Resmî Gazetede neşri suretiyle ilân olunmuştur.

2. Yabancı ulaştırma işlerinde vergi matrahının; yabancı ulaştırma kurumlarının Türkiye'de elde ettikleri gayrisâfi hasılatla dar mükellefiyete tabi olan gerçek kişilerin Türkiye ile yabancı memleketler arasında veya yabancı memleketlere arızî olarak yaptıkları ulaştırma işlerinden elde ettikleri gayrisâfi hasılâta yukarki maddede gösterilen emsal nispetlerinin uygulanması suretiyle tâyini lâzımdır.

Gereğinin bu esaslar dairesinde yapılması tamimen tebliğ ve rica olunur.

Resmi Gazete No: 23944 Resmi Gazete Tarihi: Salı, 25 Ocak, 2000 Adı: UID: KREK6W1J5XV8K9AJ
İçerik:

 

4008 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun 41' inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15' inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak kısmının % 25'inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1999 yılı kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 46,1 olarak tespit edilmiştir.

Bu oran aynı zamanda 1999 yılı dördüncü geçici vergi vergilendirme dönemi için de uygulanacaktır.



Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 46,1 x % 25 =) % 11,5' ini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.



Tebliğ olunur.









İçerik 1:

 

4008 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun 41' inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15' inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak kısmının % 25'inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1999 yılı kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 46,1 olarak tespit edilmiştir.

Bu oran aynı zamanda 1999 yılı dördüncü geçici vergi vergilendirme dönemi için de uygulanacaktır.



Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 46,1 x % 25 =) % 11,5' ini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.



Tebliğ olunur.









İçerik 2:

 

4008 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun 41' inci maddesine eklenen 8 ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15' inci maddesine eklenen 13 numaralı bent hükümleri ile işletmelerin kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurları toplamına, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunacak kısmının % 25'inin gider olarak kabul edilmemesi öngörülmüştür.

Bu hüküm uyarınca gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1999 yılı kazançları için gider indirimi kısıtlaması uygulamasına esas alınacak indirim oranı % 46,1 olarak tespit edilmiştir.

Bu oran aynı zamanda 1999 yılı dördüncü geçici vergi vergilendirme dönemi için de uygulanacaktır.



Bu durumda, tespit edilen orana göre mükellefler, kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin gider ve maliyet unsurlarının ( % 46,1 x % 25 =) % 11,5' ini kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alacaklardır.



Tebliğ olunur.









Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Çarşamba, 16 Mayıs, 1956 Adı: UID: L3N53YLB1O39YCP1
İçerik:



 
Bilindiği gibi, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin (D) fıkrasile "derneklere...... ait iktisadî işletmeler" vergi mevzuuna alınmış, aynı kanunun 4' üncü maddesine atfen 5 inci maddesinde derneklere ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatif şirketler haricinde kalan ticarî, sinaî ve ziraî işletmelerin derneklerin iktisadî işletmeleri olduğu ve bunların kuruluşlarında kazanç gayesinin aranmayacağı tasrih edilmiş bulunduğu, Ticaret Kanununun 20/3 üncü maddesinde de, umumi mahaller küşadı ticarî muamelâttan sayıldığı cihetle, dernekler tarafından işletilen büfe, çay, kahve ocağı, oyun salonu, lokanta vesair işletmeler Kurumlar Vergisi Kanunu mevzuundâ mütalâa edilmekte ve vergiye tabi tutulmakta idi.

Bu konuda tahaddüs eden ihtilâflar dolayısiyle malî kaza mercileri ve Devlet Şûrasınca ittihaz olunan kararlarda "üyelerinin istirahat ve ihtiyaçlarına cevap vermek üzere işletilen ve umumun istifadesine arz edilmiyen bu gibi yerlerin iktisadî bir işletme ve kazanç müessesesi addine imkân görülmediği içtihat edilmiş ve bu içtihat müstakar bir hal almış bulunmaktadır.

Bu durumda, tatbikatın eskisi gibi yürütülmesinde bir fayda melhuz olmadığından, münhasıran âzalarile muamele ve münasebette bulunmak ve onların ihtiyaçlarına cevap vermek maksadiyle derneklerce işletilen büfe, lokal, lokanta çay ve kahve ocağı, oyun salonu gibi işletmelerin kurumlar vergisine tabi tutulmaması muvafık görülmüştür.

Gereğince muamele ifası tamimen tebliğ olunur.

İçerik 1:



 
Bilindiği gibi, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin (D) fıkrasile "derneklere...... ait iktisadî işletmeler" vergi mevzuuna alınmış, aynı kanunun 4' üncü maddesine atfen 5 inci maddesinde derneklere ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatif şirketler haricinde kalan ticarî, sinaî ve ziraî işletmelerin derneklerin iktisadî işletmeleri olduğu ve bunların kuruluşlarında kazanç gayesinin aranmayacağı tasrih edilmiş bulunduğu, Ticaret Kanununun 20/3 üncü maddesinde de, umumi mahaller küşadı ticarî muamelâttan sayıldığı cihetle, dernekler tarafından işletilen büfe, çay, kahve ocağı, oyun salonu, lokanta vesair işletmeler Kurumlar Vergisi Kanunu mevzuundâ mütalâa edilmekte ve vergiye tabi tutulmakta idi.

Bu konuda tahaddüs eden ihtilâflar dolayısiyle malî kaza mercileri ve Devlet Şûrasınca ittihaz olunan kararlarda "üyelerinin istirahat ve ihtiyaçlarına cevap vermek üzere işletilen ve umumun istifadesine arz edilmiyen bu gibi yerlerin iktisadî bir işletme ve kazanç müessesesi addine imkân görülmediği içtihat edilmiş ve bu içtihat müstakar bir hal almış bulunmaktadır.

Bu durumda, tatbikatın eskisi gibi yürütülmesinde bir fayda melhuz olmadığından, münhasıran âzalarile muamele ve münasebette bulunmak ve onların ihtiyaçlarına cevap vermek maksadiyle derneklerce işletilen büfe, lokal, lokanta çay ve kahve ocağı, oyun salonu gibi işletmelerin kurumlar vergisine tabi tutulmaması muvafık görülmüştür.

Gereğince muamele ifası tamimen tebliğ olunur.

İçerik 2:



 
Bilindiği gibi, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin (D) fıkrasile "derneklere...... ait iktisadî işletmeler" vergi mevzuuna alınmış, aynı kanunun 4' üncü maddesine atfen 5 inci maddesinde derneklere ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatif şirketler haricinde kalan ticarî, sinaî ve ziraî işletmelerin derneklerin iktisadî işletmeleri olduğu ve bunların kuruluşlarında kazanç gayesinin aranmayacağı tasrih edilmiş bulunduğu, Ticaret Kanununun 20/3 üncü maddesinde de, umumi mahaller küşadı ticarî muamelâttan sayıldığı cihetle, dernekler tarafından işletilen büfe, çay, kahve ocağı, oyun salonu, lokanta vesair işletmeler Kurumlar Vergisi Kanunu mevzuundâ mütalâa edilmekte ve vergiye tabi tutulmakta idi.

Bu konuda tahaddüs eden ihtilâflar dolayısiyle malî kaza mercileri ve Devlet Şûrasınca ittihaz olunan kararlarda "üyelerinin istirahat ve ihtiyaçlarına cevap vermek üzere işletilen ve umumun istifadesine arz edilmiyen bu gibi yerlerin iktisadî bir işletme ve kazanç müessesesi addine imkân görülmediği içtihat edilmiş ve bu içtihat müstakar bir hal almış bulunmaktadır.

Bu durumda, tatbikatın eskisi gibi yürütülmesinde bir fayda melhuz olmadığından, münhasıran âzalarile muamele ve münasebette bulunmak ve onların ihtiyaçlarına cevap vermek maksadiyle derneklerce işletilen büfe, lokal, lokanta çay ve kahve ocağı, oyun salonu gibi işletmelerin kurumlar vergisine tabi tutulmaması muvafık görülmüştür.

Gereğince muamele ifası tamimen tebliğ olunur.

Resmi Gazete No: 21763 Resmi Gazete Tarihi: Cuma, 19 Kasım, 1993 Adı: UID: LO6PTVAWMF9DBIEC
İçerik:




 
Bakanlığımızca çıkarılan ve 4/11/1993 tarihli ve 21748 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan menkul kıymet alımsatım kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin 44 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde, "Menkul Kıymet Yatırım Fonları"nın portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarının vergilendirilmesi konusunda da gerekli açıklamalar yapılmış bulunmaktadır.

Sözkonusu Genel Tebliğde yabancı ülkede kurulmuş olmakla birlikte Türkiye'de de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan fonlar gibi kabul edilebilmesi ve istisnadan yararlanabilmeleri için, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundan kaynaklanan şartlara yer verilmişti.

Ancak, Sermaye Piyasası Kurulunun 18/11/1993 tarihli ve 21762 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Numaralı Sirkülerinde yurt dışında kurulup Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları addolunabilmesi için haiz olmaları gereken şartlar aşağıdaki şekilde açıklanmış bulunmaktadır.

Yabancı yatırım fonları ve ortaklıkları kendi ülkelerindeki hukuki yapıları nedeniyle birbirlerinden kesin hudutlarla ayrılamamakta ve sermaye Piyasası mevzuatındaki tarifleri tam olarak karşılamamaktadırlar. Bu sebeple, Sermaye Piyasası Kurulu uygulamaları açısından portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunan, emeklilik ve sigorta kuruluşları ile bunlar tarafından kurulan fonlar ve ortaklıklar, ülke fonları, yatırım kuruluşları yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları gibi pek çok çeşitte olan yabancı kurumsal portföy işletmecilerinin tümünün (Türk yatırım fonlarından mahiyet farklılıkları sözkonusu olsa dahi, sorunu yabancı mevzuata göre de çözümlemek zaruri olduğundan) mali mevzuat uygulamaları açısından, "Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonları" gibi addedilmesi uygun görülmüştür.

Bu bakımdan, yurt dışında kurulup Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarının, tam mükellef yatırım fonlarında olduğu gibi kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için, 44 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin (II/3) bölümünün (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı şartlara bakılmayacak; sözkonusu Genel Tebliğde yeralan diğer hükümlerin yanısıra Sermaye Piyasası Kurulu'nca yayımlanan 1 Numaralı Sirkülerdeki şartlar aranacaktır.

Tebliğ olunur.

İçerik 1:




 
Bakanlığımızca çıkarılan ve 4/11/1993 tarihli ve 21748 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan menkul kıymet alımsatım kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin 44 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde, "Menkul Kıymet Yatırım Fonları"nın portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarının vergilendirilmesi konusunda da gerekli açıklamalar yapılmış bulunmaktadır.

Sözkonusu Genel Tebliğde yabancı ülkede kurulmuş olmakla birlikte Türkiye'de de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan fonlar gibi kabul edilebilmesi ve istisnadan yararlanabilmeleri için, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundan kaynaklanan şartlara yer verilmişti.

Ancak, Sermaye Piyasası Kurulunun 18/11/1993 tarihli ve 21762 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Numaralı Sirkülerinde yurt dışında kurulup Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları addolunabilmesi için haiz olmaları gereken şartlar aşağıdaki şekilde açıklanmış bulunmaktadır.

Yabancı yatırım fonları ve ortaklıkları kendi ülkelerindeki hukuki yapıları nedeniyle birbirlerinden kesin hudutlarla ayrılamamakta ve sermaye Piyasası mevzuatındaki tarifleri tam olarak karşılamamaktadırlar. Bu sebeple, Sermaye Piyasası Kurulu uygulamaları açısından portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunan, emeklilik ve sigorta kuruluşları ile bunlar tarafından kurulan fonlar ve ortaklıklar, ülke fonları, yatırım kuruluşları yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları gibi pek çok çeşitte olan yabancı kurumsal portföy işletmecilerinin tümünün (Türk yatırım fonlarından mahiyet farklılıkları sözkonusu olsa dahi, sorunu yabancı mevzuata göre de çözümlemek zaruri olduğundan) mali mevzuat uygulamaları açısından, "Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonları" gibi addedilmesi uygun görülmüştür.

Bu bakımdan, yurt dışında kurulup Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarının, tam mükellef yatırım fonlarında olduğu gibi kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için, 44 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin (II/3) bölümünün (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı şartlara bakılmayacak; sözkonusu Genel Tebliğde yeralan diğer hükümlerin yanısıra Sermaye Piyasası Kurulu'nca yayımlanan 1 Numaralı Sirkülerdeki şartlar aranacaktır.

Tebliğ olunur.

İçerik 2:




 
Bakanlığımızca çıkarılan ve 4/11/1993 tarihli ve 21748 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan menkul kıymet alımsatım kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin 44 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde, "Menkul Kıymet Yatırım Fonları"nın portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarının vergilendirilmesi konusunda da gerekli açıklamalar yapılmış bulunmaktadır.

Sözkonusu Genel Tebliğde yabancı ülkede kurulmuş olmakla birlikte Türkiye'de de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan fonlar gibi kabul edilebilmesi ve istisnadan yararlanabilmeleri için, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundan kaynaklanan şartlara yer verilmişti.

Ancak, Sermaye Piyasası Kurulunun 18/11/1993 tarihli ve 21762 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Numaralı Sirkülerinde yurt dışında kurulup Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları addolunabilmesi için haiz olmaları gereken şartlar aşağıdaki şekilde açıklanmış bulunmaktadır.

Yabancı yatırım fonları ve ortaklıkları kendi ülkelerindeki hukuki yapıları nedeniyle birbirlerinden kesin hudutlarla ayrılamamakta ve sermaye Piyasası mevzuatındaki tarifleri tam olarak karşılamamaktadırlar. Bu sebeple, Sermaye Piyasası Kurulu uygulamaları açısından portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunan, emeklilik ve sigorta kuruluşları ile bunlar tarafından kurulan fonlar ve ortaklıklar, ülke fonları, yatırım kuruluşları yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları gibi pek çok çeşitte olan yabancı kurumsal portföy işletmecilerinin tümünün (Türk yatırım fonlarından mahiyet farklılıkları sözkonusu olsa dahi, sorunu yabancı mevzuata göre de çözümlemek zaruri olduğundan) mali mevzuat uygulamaları açısından, "Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonları" gibi addedilmesi uygun görülmüştür.

Bu bakımdan, yurt dışında kurulup Türkiye'de faaliyette bulunan dar mükellef yatırım fonlarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarının, tam mükellef yatırım fonlarında olduğu gibi kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için, 44 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin (II/3) bölümünün (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı şartlara bakılmayacak; sözkonusu Genel Tebliğde yeralan diğer hükümlerin yanısıra Sermaye Piyasası Kurulu'nca yayımlanan 1 Numaralı Sirkülerdeki şartlar aranacaktır.

Tebliğ olunur.

Sayfalar