Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan,
5015 sayılı Kanun kapsamında Akaryakıt dağıtıcı, madeni yağ veya bayilik (münhasıran ihrakiye bayiliği hariç) lisansı bulunanlar ile,
5307 sayılı Kanun kapsamında LPG dağıtıcı veya LPG otogaz bayilik lisansı bulunanlar teminat vermekle yükümlüdür.
Yeni işe başlayan mükelleflerden;
Akaryakıt Dağıtıcı Lisansı bulunanlar : 126.000.000 TL
LPG Dağıtıcı Lisansı bulunanlar : 126.000.000 TL
Akaryakıt Bayilik Lisansı bulunanlar : 6.300.000 TL
LPG Otogaz Bayilik Lisansı bulunanlar : 6.300.000 TL
Madeni Yağ Lisansı bulunanlar : 6.300.000 TL
Öteden beri faaliyetine devam eden mükellefler;
Sahip oldukları lisans sayısına bakılmaksızın, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan azami tutardan (2025 yılı için 630 milyon Türk lirası) fazla olmamak üzere, bir önceki hesap dönemine ilişkin olarak verilen yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi ile bildirilen yıllık brüt satışları toplamının %1’i oranında,
teminat vermesi gerekmektedir.
Süresinde/hiç teminat verilmemesi veya eksik teminat verilmesi durumunda Vergi Usul Kanunu mükerrer 355 inci maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilmekte ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna 5015 sayılı Kanunun 20/h ve 5307 sayılı Kanunun 17/e maddeleri gereği piyasa faaliyeti teminat verilinceye kadar durdurulması için bildirimde bulunulur.
Amme alacaklarının takip ve tahsili 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılır.
Alacaklı amme idareleri; Devlet, belediyeler ve il özel idareleridir. Amme alacağı ise bu idarelere ait olan vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'ileridir.
Ancak alacaklı amme idarelerinin sözleşmeden, haksız fıilden ve sebepsiz zenginleşmeden doğan alacaklannın 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibi mümkün bulunmamakta olup, bu alacaklar genel hukuk hükümleri çerçevesinde takip ve tahsil edilir.
Amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahıslar, bunların kanuni temsilcisi veya mirasçıları, vergi mükellefleri, vergi sorumlusu, kefil ve yabancı şahıs ve kurumların temsilcileri amme borçlusudur.
Ödemeler;
• Tüm vergi dairelerinden,
• Dijital Vergi Dairesinden,
• GİB Mobil Uygulamasından,
• e-Devlet Kapısında yer alan Gelir İdaresi Başkanlığı, Vergi Borcu Sorgulama ve Ödeme uygulamasından,
• Anlaşmalı bankaların; şubelerinden, alternatif ödeme kanallarından,
Amme borcunun ödenmeyen kısmına, borcun vadesinin bitim tarihinden itibaren borcun ödediği tarihe kadar (bu tarih dahil) geçen süre için gecikme zammı uygulanmaktadır.
-Amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki malları haczedilerek paraya çevrilmekte ve borçlarına mahsup edilmektedir.
-Amme borçlusu vergi dairesine teminat göstermişse teminat paya çevrilmekte veya kefil hakkında takip yapılmak suretiyle borçlar cebren tahsil edilmektedir.
-Gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflası istenmektedir.
Ödeme emri, 6183 sayılı Kanuna göre vadesinde ödenmeyen amme alacakları için düzenlenir. Amme borcunu vadesinde ödemeyenler adına vergi dairesince düzenlenen ödeme emri; borçlulara, borçlarını ödemeleri veya bu borçlarla ilgili mal bildiriminde bulunmaları konusunda yapılan bir bildirimdir.
Ödeme emrinin düzenlenerek tebliğ edilmesi ile vergi dairesi aynı zamanda amme alacağının tahsili için cebri takibat işlemlerine de başlamış sayılır.
Ödeme emri asıl amme borçlusu adına düzenlenmekle birlikte asıl borçlulardan tahsilat yapılamaması veya tahsilat yapılamayacağının anlaşılması halinde; kanuni temsilci, limited şirket ortağı, yabancı şahıs veya kurumların mümessilleri gibi borçtan sorumlu olanlar adına da düzenlenebilir.
Ödeme emrine konu borcunu 15 gün içinde ödemesi veya mal bildiriminde bulunması gerekmektedir.
Böyle bir borcun olmadığı veya kısmen ödediğini veya borcun zamanaşımına uğradığı
gerekçeleriyle 15 gün içinde vergi dairesinin bulunduğu yer mahkemesine dava açabilir.
Ödeme emrine konu alacaklar 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında bir alacak ise
görevli mahkeme vergi mahkemesi iken bu Kanun kapsamı dışında olan amme alacaklarında
görevli mahkeme idare mahkemesidir.
Ödeme emrinde yer alan borcun bir kısmına dava açılabilir. Bu durumda dava açılacak kısmın türü ve tutarı açıkça gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır. Ödeme emrine konu olan davaya açılmayan kısmının ödenmesi veya mal bildiriminde bulunulması gerekir.
Dava açan borçlu hakkında takip işlemleri durmaz. Ancak mahkemeden yürütmeyi durdurma talep edilmesi ve mahkemece yürütmeyi durdurma kararı verilmesi halinde takip işlemleri durmaktadır.
Mal bildirimi; amme borçlusunun, amme alacağını karşılayacak miktarda, gerek kendi elindeki gerekse üçüncü şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve haklarının nev'ini, mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyebileceğini vergi dairesine yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir.
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 15 günlük süre içinde borcunu ödeyemez ve mal bildiriminde de bulunmazsa (ödeme emrine karşı dava açılan hallerde, ret kararının tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde borçlu mal bildiriminde bulunmazsa) mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunur.
Adli ve idari para cezalarına ait özel kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri saklı kalmak şartıyla 6183 sayılı Kanun kapsamına giren bütün amme alacakları için tahsil zamanaşımı süresi 5 yıl olup, bu sürenin tayininde amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının başı esas alınmaktadır. Bu süresinin geçmesiyle alacak zamanaşımına uğrar. Zamanaşımına uğrayan amme alacağı artık cebren takip edilememekte ancak amme borçlusu tarafından zamanaşımından sonra yapılacak rızai ödemeler kabul edilmektedir.
Adli para cezaları ile ilgili zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 68 inci maddesinde genel süre şeklinde on yıl olarak belirlenmiştir. Ancak aynı maddede para cezasına çarptırılan kişinin yaşına ve suçun niteliğine göre farklı düzenlemelere yer verilmiştir.
Adli para cezalarının zamanaşımının tayininde adli para cezasına hükmedildiğine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği gün esas alınmakta ve süre bu günden itibaren işlemeye başlamaktadır.
Adli para cezalarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespitinde; gerek 5237 sayılı Kanunda gerekse 6183 sayılı Kanunda zamanaşımının kesilmesine veya durdurolmasına yönelik düzenlernelerin birlikte dikkate alınmak suretiyle değerlendirmesi gerekmektedir.
İdari para cezaları ile ilgili olarak zamanaşımına ilişkin özel hükümler 5326 sayılı Kabahatler Kanununda düzenlenmiş olup, bu Kanun gereğince idari para cezalarının yerine getirme (tahsil zamanaşımı) süreleri idari para cezasının tutarına bağlı olarak 3, 4, 5 ve 7 yıl olarak belirlenmiştir.
İdari para cezalarının zamanaşımının tayininde, idari para cezasının kesinleştiği takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren başlanılması gerekmektedir.
İdari para cezalarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespitinde; gerek 5326 sayılı Kanunda gerekse 6183 sayılı Kanunda zamanaşımının kesilmesine veya durdurulmasına yönelik düzenlemelerin birlikte dikkate alınmak suretiyle değerlendirmesi gerekmektedir.
Vergi dairelerince takibi yapılan amme alacaklarından para cezalarına ilişkin özel kanunlarında yer alan düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla;
1.Ödeme,
2. Haciz tatbiki,
3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat,
4. Ödeme emri tebliği,
5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,
6. Yukarıdaki 5 sırada gösterilen muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması,
7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,
8. Amme alacağının teminata bağlanması,
9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,
10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi.
11. Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması,
hallerinde zamanaşımı kesilmektedir.
Bu durumda, amme alacağı için zamanaşımı süresi yeniden hesaplanmakta ve zamanaşımı süresinin hesabında zamanaşımının kesildiği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının başı esas alınmaktadır.
Adli ve idari para cezalarında zamanaşımının kesilmesi halinde, yeniden işlemeye başlayacak olan süre, alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi olacaktır.
Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan yoksa bu hallerin devamı müddetince zamanaşımı işlemez.
Zamanaşımının işlememesi halinde süre, sebeplerinin kalktığı günün bitmesinden itibaren başlar ve durmasından evvel başlamış olan cereyanına devam eder.
Vergi borçlarının süresinde (vadesinde) ödenmesi esastır. Ödeme güçlüğü çeken ve çok zor durumda olması nedeniyle borçlarını ödeyemeyen mükelleflerin, yazı ile istemeleri ve teminat göstermiş (50.000,00 TL'nin üzerindeki borçlar için) olmaları şartıyla, 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak borçları tecil ve taksitlendirilebilir.
Geçici Vergi, Özel Tüketim Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Harçlar (İkmalen tarhiyata dayanan tapu harçları hariç), Fonlar, Paylar (Eğitime Katkı Payı ve buna ait gecikme zammı dahil), kamu kurumlarıyla yapılan sözleşmelerden kaynaklı damga vergisi ve ek vergiler ile bu alacaklara ait fer'iler (gecikme faizi, gecikme zammı, faiz vb.) tecil ve taksitlendirme kapsamı dışındadır.
Dolayısıyla, yukarıda sayılan alacaklar dışında kalan gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, trafik cezaları vb. tüm alacakların tecil ve taksidendirilmesi mümkündür.
Bizzat borçlu veya vekili tarafından tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulabilir. Kanuni temsilci, limited şirket ortakları vb. asıl borçlu gibi sorumlu tutulan kişiler de sorumlu oldukları tutar için tecil ve taksitlendirme başvurusunda bulunabilirler.
Tecil ve taksitlendirilme talep eden borçluların, "Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu" ile bağlı bulundukları vergi dairesine, vergi dairesi başkanlığına/defterdarlığa veya Başkanlığımıza yazılı olarak ya da interaktif vergi dairesi aracılığıyla elektronik ortamda müracaat etmeleri gerekmektedir.
Başkanlığımız internet sitesinden temin edilerek kullanılabilecek olan formun eksiksiz olarak doldurulması gerekmektedir.
Diğer taraftan, motorlu taşıtlar vergisi, trafik para cezaları, karayolu taşıma para cezaları, köprü ve otoyol (Karayolları Genel Müdürlüğünün işletiminde olan) ihlalli geçiş ücreti ve idari para cezaları ile kyk öğrenim ve harç kredi borcuna ilişkin tecil ve taksitlendirme taleplerinin ilgili vergi dairelerine doğrudan veya interaktif vergi dairesi aracılığıyla yapılması gerekmektedir.
Tarhiyat öncesi veya tarhiyat sonrası uzlaşma yoluyla tahakkuk eden vergi ve cezalar için zor durum nedeniyle tecil ve taksitlendirme talep edilebilir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371. maddesine göre pişmanlıkla beyan edilen tutarlar ile aynı Kanunun 376. maddesine göre ceza indiriminden yararlanılmak suretiyle ödeme yapılmasının talep edildiği durumlarda, bu hükümlerden yararlanma şartı ödemenin belli zamanlarda yapılmasına bağlandığından, taksitlendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Tecil faizi oranı yıllık % 48’dir. Azami taksitlendirme süresi 36 aydır. Katma değer vergisinden olan alacaklarda azami tecil süresi müracaat tarihinden itibaren 6 ay, ek motorlu taşıtlar vergisi ve 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 10 uncu maddesinin yirmi yedinci fıkrası kapsamında tahakkuk eden ek vergide ise azami 12 aydır.
Mükellefin 50.000 TL'yi aşmayan tecil taleplerinde teminat aranılmaz. Bu tutarı aşan taksitlendirmelerde ise 50.000 TL'yi aşan kısmın yarısı kadar teminat gösterilir.
Teminat olarak aşağıdaki değerler dikkate alınır.
- Para,
- Bankalar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,
- Devlet iç borçlanma senetleri (Devlet tahvili veya hazine bonosu) veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler,
- İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve vergi dairelerince haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,
Borçları tecil ve taksidendirilen mükellefler borcun % 10'unu ödemiş olmaları ve vadesi geçmiş başka borçları bulunmaması şartıyla vadesi geçmiş borcunun bulunmadığına dair yazı alabilirler.
- Tecil ve taksitlendirme şartlarına uyulmaması halinde, tecil geçerliliğini kaybeder.
- Teminat paraya çevrilir ve cebri icraya ilişkin hükümler uygulanarak alacağın tahsili yoluna gidilir.
- Tecil edilen borçlara normal vade tarihinden yapılan ödeme tarihlerine kadar gecikme zammı hesaplanır. Yapılan taksit ödemeleri borca mahsup edilir.
- Bu borçlar için daha önceden ödenmiş olan tecil faizleri, hesaplanan gecikme zammına mahsup edilir. Ancak, tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilemeyen alacaklardan olması halinde ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.
Tecilin ihlal edilmiş olması halinde yeniden tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulabilir.
Ancak, yeniden tecil ve taksitlendirme talebinin tecile yetkili makam tarafından uygun görmesi gerekmektedir.
396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (1.2.1.) numaralı bölümünde yer alan “Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir” açıklaması uyarınca sigorta hizmeti alanların poliçe bilgilerini Ba bildirim formuna dahil etmeleri gerekmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 18 inci maddesi uyarınca, resmi tatil günleri süreye dahil olmakla birlikte, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takibeden ilk iş gününün tatil saatinde biter. Bu bağlamda; bildirim formlarının verilme süresinin son günü resmi tatile rastlarsa, bildirimlerin tatili takibeden ilk iş günü saat 24:00'ten önce gönderilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan aynı Kanunun mükerrer 355 inci maddesine göre kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasına ilişkin süre hesabında (bildirimlerin kanuni süresinden sonraki 3 gün içinde verilmesi veya düzeltme bildiriminin kanuni süresinden sonra verilmesi hallerinde) bildirimlerin verilmesi gereken son gün dikkate alınır.
Örneğin; 2017/Ağustos dönemine ait bildirim formlarının 1/9/2017 tarihinden itibaren en geç 30/9/2017 tarihi akşamı saat 24:00'e kadar verilmesi gerekmektedir. Ancak, son gün resmi tatile (Cumartesi) rastladığından, bildirim formlarının verilme süresi, tatili takip eden ilk iş günü olan 2/10/2017 tarihi (Pazartesi) akşamı saat 24:00'e kadar uzamaktadır.
Ancak, 3 günlük 1/10 oranında cezalı bildirim, 10 günlük cezasız düzeltme ile 15 günlük 1/5 oranında cezalı düzeltme bildirimi verme tarihleri hesaplanırken, 2/10/2017 tarihi değil, 30/9/2017 tarihi esas alınacaktır.
Bildirim formlarını süresinde vermeyen mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununun mükerrer 355. maddesi hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, elektronik ortamda verilmesi gereken bildirim formlarını belirlenen sürelerin sonundan itibaren 3 gün içinde veren mükellefler hakkında ilgili hüküm uyarınca ceza miktarı 1/10 oranında uygulanır. Bu durumda kesilecek ceza için söz konusu Kanunun 376. maddesine göre indirim de talep edilebilir.
Bir aylık dönem içinde aynı kişi veya kurumdan alınan yazar kasa fişlerinin toplamının Tebliğ ile belirlenen haddi aşması halinde Ba bildirimine dâhil edilmesi gerekmektedir.
396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (1.2.1.) numaralı bölümüne göre işyeri kira bedelinin Ba bildirimine dahil edilmesi gerekmektedir. Aynı Tebliğin (1.2.2.) numaralı bölümünde “Belgelerde gelir vergisi tevkifatına da yer verilen hallerde tevkifattan önceki brüt tutarlar dikkate alınacaktır” ifadesi yer almaktadır. Buna göre belgede gelir vergisi tevkifatına da yer verilmesi halinde kesintiden önceki brüt tutarın bildirilmesi gerekmektedir.
Şahsın yabancı uyruklu olması nedeniyle, T.C kimlik numarası ve vergi kimlik numarası alanları boş bırakılarak ad-soyad/unvan bilgileri yazılıp, ülkesi alanına Türkiye seçilerek bildirilmesi gerekmektedir.
Vergi dairesi değişen mükelleflerin, düzeltme yaparken en son bağlı bulundukları vergi dairesini seçmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla şu anda bağlı bulunduğunuz vergi dairesini seçerek düzeltme işlemini yapmanız gerekmektedir.
Türkiye’de bulunan merkezden yapılan alımların, Türkiye’nin kodu seçilerek bir satıra yazılması, ayrı bir satıra da serbest bölgenin kodu seçilerek serbest bölgedeki şubeden yapılan alımların yazılması gerekmektedir. Alış yapılan mükellefin vergi kimlik numarası ve unvan bilgileri her iki satıra da yazılmalıdır.
Düzeltme işlemlerinin, bildirimlerin verilme süresi içinde veya bildirimlerin verilme süresinin sonundan itibaren 10 gün içinde yapılması halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde yapılması halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır. Bu süre de dolduktan sonra yapılan düzeltmelere ise özel usulsüzlük cezası tam olarak uygulanır.
396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (1.) ve (3.2.4.) numaralı bölümleri gereğince bilanço esasına göre defter tutan ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bütün mükelleflerin, belirlenen haddi aşan herhangi bir alım satımı olmasa dahi Ba-Bs formlarını vermeleri gerekmektedir.
396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (2.2.5.) numaralı bölümüne göre Şubat dönemi için, devrin gerçekleştiği tarihe kadar olan Ba-Bs bildirim formlarının limited şirket adına, devrin gerçekleştiği tarihten ay sonuna kadar olan Ba-Bs bildirim formlarının ise anonim şirket adına, takip eden ayın sonuna kadar verilmesi gerekmektedir.
396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "4- CEZAİ UYGULAMA" başlıklı bölümünün 4.1. numaralı bendinde yer alan, "Bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır." hükmü gereği işlem yapılacaktır.
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 396)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 543) ile; 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3.2.4. numaralı bendi,"Bildirim verme yükümlülüğü bulunan ancak tüm alış ve/veya satışları belirtilen haddin altında kalan veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşan mükelleflerin, ilgili dönem Form Ba ve/veya Form Bs bildirimlerini vermelerine gerek bulunmamaktadır." şeklinde düzenlenmiş olup, şirketinizin tüm alış ve/veya satışlarının belirtilen haddin altında kalması veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşması durumunda, ilgili dönem için Form Ba ve Bs bildirimlerini vermenize gerek bulunmamaktadır.
Söz konusu Tebliğ ile getirilen bu düzenleme, 2023/01 ve sonraki dönemlere ilişkin olarak verilecek Form Ba ve Bs bildirimlerini kapsamakta olup, bilanço esasına tabi olan mükelleflerin Form Ba ve Bs bildirim yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Anılan Tebliğ ile mükelleflerin bildirimlerinin boş olarak verilmesi zorunluluğuna son verilmiştir.
Yıllık beyannameden indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar;
- Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler ile kamu yararına çalışan dernekler ve Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yıllık toplamı beyan edilecek gelirin % 5'ini (kalkınmada öncelikli yöreler için % 10'unu) aşmamak üzere, makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar.
- Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı.
- Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı.
- Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların % 100'ü (Cumhurbaşkanı, bölgeler ve faaliyet türleri itibariyle bu oranı yarısına kadar indirmeye veya kanuni oranına kadar çıkarmaya yetkilidir).
- Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı.
- İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz mukabili yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı.
- Kapadokya Alanı Başkanlığına yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı.
- 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17.6.1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için % 50'si.
-Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanununa göre yapılan bağış ve yardımlar ile sponsorluk harcamaları
-Uludağ Alan Başkanlığına yapılan bağış ve yardımlar ile sponsorluk harcamaları
-Aile ve Gençlik Fonuna yapılan nakdi bağış ve yardımlar
Kurumlar vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar;
- Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamaların,
- Söz konusu tesislerin inşası için yukarıda belirtilen kamu kuruluşlarına yapılan her türlü bağış ve yardımların,
- Mevcut okul, sağlık tesisi ve öğrenci yurtları ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı,
- Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Cumhurbaşkanınca/Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların %100'ü,
- Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışların tamamı,
- İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz karşılığı yapılan nakdî bağış veya yardımların tamamı,
Üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan aynî veya nakdî bağış ve yardımların tamamı.
İndirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar, beyan edilecek gelirin %5'i (Kalkınmada Öncelikli Yörelerde % 10'u) ile sınırlı olarak, Genel ve Özel Bütçeli Kamu İdarelerine, İl Özel İdarelerine, Belediyelere ve Köylere, Kamu Yararına Çalışan Derneklere, Cumhurbaşkanınca/Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıflara yapılan bağış ve yardımları kapsamaktadır.
Örneğin; okul koruma dernekleri ve okul aile birlikleri gibi diğer dernekler yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlar arasında yer almadığından, bu derneklere yapılan bağış ve yardımların beyan edilecek gelirden indirilmesi mümkün değildir. Ancak söz konusu derneklerin kamu menfaatine yararlı bir dernek olması halinde bu derneklere yapılan bağış ve yardımlar beyan edilen gelirin %5'ini aşmaması koşuluyla indirim olarak dikkate alınabilecektir.
Gelir Vergisi Kanununun 89/4 üncü maddesi ve Kurumlar Vergisi Kanununun 10/1-c maddesi uyarınca kamu yararına çalışan derneklerle, Cumhurbaşkanınca/Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan bağış ve yardımların toplamı, beyan edilen gelirin veya kurum kazancının %5'ini, (gelir vergisi mükellefleri için kalkınmada öncelikli yörelerde % 10'unu) aşmaması şartıyla, gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirler veya kazançlar üzerinden indirilebilecektir.
Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde, yıllık beyannamede yer alacak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak işlemlerde mükelleflerce yapılan bağış ve yardımların ilgili kurumlardan alınacak belgelerle tevsik edilmesi yeterlidir. Bağışı yapan tarafından bir belge düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, varsa bağış yapılan malın edinimine ilişkin belgelerin saklanması zorunludur.
Bu kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 257 nci maddesindeki yetkiye istinaden indirim için geçerli belge olarak kabul edilecektir.
Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesine eklenen hüküm çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenecektir.
Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenecektir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır.
Faturada "İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır." ibaresinin yer alması zorunludur.
Dernek ve vakıflar kendi mevzuatlarının öngördüğü belgeleri düzenleyecek ve bağış yapanlara bir örneğini vereceklerdir. Ticari faaliyetle uğraşanlarca düzenlenen faturalar dernek ve vakıf tarafından muhafaza edilecektir.
Gelir vergisi mükellefleri tarafından bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu teşkil eden mal veya hakkın varsa mukayyet değeri, yoksa Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca tespit edilecek değeri esas alınır.
Kurumlar vergisi mükellefleri tarafından bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır.
Gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kazancın yetersiz olması nedeniyle cari yılda indirim konusu yapılamayan bağış ve yardımlar sonraki yıllarda indirim konusu yapılamamaktadır.
Üniversite tüzel kişiliği adına (vakıf üniversiteleri de dâhil) yapılacak her türlü nakdi ve ayni bağışların tamamı, beyannamede ayrıca gösterilmek şartıyla gelir vergisi matrahının veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.
Ticari bilanço kârı – (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)
Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesine göre; Kanunun 47 ve 48 inci maddelerinde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 51 inci maddesinde yazılı faaliyetlerde bulunanlar, Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi kazançları basit usulde tespit edilmez.
7338 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile 193 sayılı Kanuna MÜKERRER 20/A maddesi eklenmiş olup bu madde kapsamında Basit usule tabi mükelleflerin 193 sayılı Kanunun 46 ncı maddesine göre tespit edilen ticari kazançları gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Basit usulde kazanç istisnasından yararlanacak olan mükellefler, istisna kapsamındaki bu kazançlar için yıllık beyanname vermeyecek ve diğer gelirler dolayısıyla beyanname vermeleri halinde de bu kazançlarını beyannameye dahil etmeyeceklerdir.
Söz konusu istisna, 1/1/2021 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yürürlüğe girdiğinden basit usule tabi mükelleflerin 2021 yılında elde ettiği ticari kazançları da bu istisna kapsamındadır.
Basit usulde kazanç tespitinde ;
- Basit usule tabi mükelleflerin kazançları gelir vergisinden istisnadır.
- Basit usul kazançları için yıllık beyanname vermezler.
- Defter tutulmaz.
- İsteyen mükellefler ödeme kaydedici cihaz kullanabilirler.
- Vergi tevkifatı yapılmaz ve muhtasar beyanname verilmez.
- Geçici vergi ödenmez.
- Mal teslimi ve hizmet ifası işlemleri katma değer vergisinden istisnadır.
- Ticari kazancın tespitinde amortismana tabi iktisadi kıymet alışları ve satışları dikkate alınmaz.
- Alınan ve verilen belgelerin kayıtları mükelleflerin bağlı oldukları meslek odalarındaki bürolarda tutulur. Ancak, isteyen mükellefler kayıtlarını hiçbir yerden izin almadan kendileri tutabilecekleri gibi meslek mensuplarına da tutturabilirler.
- 31.12.2025 tarihine kadar, belge vermedikleri hasılatları için gün sonunda toplu belge
düzenleme imkanları bulunmaktadır.
1. Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak: İşinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak; seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde iş sahibinin dul eşi veya küçük çocukları namına işe devam olunduğu takdirde bunların bilfiil işin başında bulunup bulunmamalarına bakılmaz.
2.İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamı aşağıda yazılı miktarları aşmamalıdır:
- Büyükşehir belediye sınırları içinde 329 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2025 tarihinden itibaren 79.000 TL,
- Diğer yerlerde 329 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2025 tarihinden itibaren 48.000 TL.
3.Ticari, zirai ve mesleki faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olmamak.
Yukarıda yer alan, (2) ve (3) numaralı bent hükümleri, öteden beri işe devam edenlerde takvim yılı başındaki, yeni işe başlayanlarda ise işe başlama tarihindeki duruma göre uygulanır.
1.Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının;
2024 takvim yılı için 690.000 TL,
2025 takvim yılı için 990.000 TL,
veya yıllık satışları tutarının;
2024 takvim yılı için 1.100.000 TL,
2025 takvim yılı için 1.580.000 TL'yi aşmaması.
2. (1) numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hâsılatının;
2024 takvim yılı için 340.000 TL,
2025 takvim yılı için 480.000 TL'yi aşmaması.
3. (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının;
2024 takvim yılı için 690.000 TL'yi aşmaması.
2025 takvim yılı için 990.000 TL'yi aşmaması.
Milli piyango bileti, akaryakıt, şeker ve bunlar gibi kar hadleri emsallerine nazaran bariz şekilde düşük olarak tespit edilmiş bulunan emtia için (1) ve (3) numaralı bentlerde yazılı hadler yerine ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek alım satım hadleri uygulanır. Anılan maddelerin ticaretini yapanların 2025 yılında basit usulden yararlanmaları için belirlenen hadler 329 Seri No.lu Gelir Vergisi Tebliğinde yayımlanmıştır.
1. Kollektif şirket ortakları ile, komandit şirketlerin komandite ortakları,
2. İkrazat (ödünç para verme) işleriyle uğraşanlar,
3. Sarraflar ve kıymetli mücevherat alım satımı ile uğraşanlar,
4. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece derece taahhütte bulunanlar,
5. Sigorta prodüktörleri,
6. Her türlü ilan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut (aracılık) edenler,
7. Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar,
8. Tavassut (aracılık) işi yapanlar (dayıbaşılar hariç),
9. Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler,
10. Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri, (Yapısı itibarıyla sürücüsünden başka on dört ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç),
11. Maliye Bakanlığınca teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları (mücavir alanlar dahil), belediyelerin nüfusları, yöreler itibarıyla veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunulup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler.
Bakanlar Kurulu Kararları Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına Alınanlar:
Gelir Vergisi Kanununun 51 nci maddesinin 12 numaralı bendinde yer alan yetkiye istinaden yayımlanan ve halen yürürlükte olan Bakanlar Kurulu Kararlarında belirtilen faaliyetleri yapan mükellefler de basit usulden faydalanamazlar.
a) 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına Alınanlar;
Büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır, Sakarya ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine alınan yerlerden, yeni bağlanan mahallelerle birlikte 2000 yılı genel nüfus sayımındaki nüfusu 30.000’den az olan yerler ile 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında büyükşehir belediyesi kurulan ve büyükşehir belediyesi sınırları içerisine alınan yerler hariç),mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde;
a) Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,
b) Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar,
c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar,
d) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar,
e) Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini işletenler,
f) Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler,
01.05.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.
b) 8/5521 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına
Alınanlar;
Zirai mahsul satın alarak bu mahsulleri kısmen veya tamamen tüketici dışında kalanlara satan ticaret erbabı 01.01.1983 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.
c) 92/2683 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Uyarınca Gerçek Usul Kapsamına Alınanlar;
Her türlü televizyon, video, radyo, teyp, müzik seti, disk-çalar, kamera, bilgisayar, soğutucu, çamaşır ve bulaşık makinesi, elektrikli süpürge, elektronik müzik aletleri, elektrikli dikiş makinesi ile elektrikle çalışan benzeri eşyaların alım-satımı ve üretimi ile uğraşan mükellefler gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.
Basit usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu fark yapılan faaliyetle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanacaktır.
Aynı işte ortak olarak çalışanlar hakkında Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı yıllık kira bedeli ve 48 inci maddede yazılı iş hacmi ölçüleri toplu olarak, diğer şartlar ortakların her biri için ayrı ayrı aranacaktır. Ortaklarından birisi gerçek usule göre gelir vergisine tabi bulunan ortaklıklarda, diğer ortakların ticari kazancı da gerçek usulde tespit olunacaktır.
Bu usulde vergilendirilenler defter tutmayacaklardır. Bu mükellefler, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabi olacaklardır.
Basit usulden yararlanan mükellefler hasılatları ile ilgili olarak Vergi Usul Kanununda yazılı vesikaları kullanacaklardır.
Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, kazançları basit usulde tespit edilen mükellefler 31.12.2022 tarihine kadar belge vermedikleri günlük hasılatları için gün sonunda tek bir fatura düzenlemeleri mümkün bulunmaktadır.
Ancak, toplu belge düzenleme imkanından yararlanmak isteyen mükelleflerin müşterilerinin istemeleri halinde fatura veya perakende satış vesikası (dolmuş işletenler hariç) vermek zorundadırlar.
Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerin kullandıkları belgeler ve zarflar sadece Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) tarafından bastırılmaktadır. Mükellefler bu belgeleri bağlı oldukları odalardan temin edeceklerdir.
Mükelleflerin bulunduğu yerde bağlı oldukları oda veya birlik yoksa veya bulunduğu yerde bağlı olacağı oda veya birlik kurulmamış ise; en yakın oda veya birliğe veya karma odaya kayıt yaptıracaklardır. Belgelerini de kayıt yaptırdığı bu odadan temin edeceklerdir. Kazancı basit usulde tespit edilip, meslek odalarına üye kayıtları yapılamayan, traktörle nakliyecilik yapanlar, hususi oto ile ticari faaliyette bulunanlar, biçerdöver işletmecileri ile inşaat ustaları gibi mükellefler, kullanacakları belgeleri ikinci sınıf tüccarların tabi oldukları esaslar çerçevesinde (anlaşmalı matbaalara bastırmak veya noterlere tasdik ettirmek suretiyle) temin edebilmektedirler. Anılan mükellefler, diledikleri takdirde kullanacakları belgeleri faaliyette bulundukları yerdeki herhangi bir oda veya birlikten de temin edebilmektedirler.
Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerin kayıtları, mükelleflerin "Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi" düzenledikleri meslek odaları veya meslek mensupları aracılığıyla Defter-Beyan Sistemi üzerinde tutulacaktır. Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerin alış ve giderleri ile satış ve hasılatlarına ilişkin üçer aylık kayıtlar, "Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi" düzenledikleri meslek odaları veya meslek mensupları aracılığıyla izleyen ayın sonuna kadar Defter-Beyan Sistemine kaydedilir.
Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilenler, bu hususun kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ikinci sınıf tüccarlara ilişkin hükümlere tabi olacaklardır. Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri tespit edilenlerin kazançları hiçbir suretle basit usulde tespit edilmez.
Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir.
Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı şartları topluca taşıyan ve arka arkaya son iki yıl alış, satış ve/veya hâsılat tutarlarının her biri aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı hadlerden düşük olan gerçek usule tabi mükelleflerin kazançları, bu şartın gerçekleşmesini izleyen yılın Ocak ayının başından otuz birinci günü akşamına kadar yazılı olarak bağlı bulundukları vergi dairesine başvurmaları halinde basit usulde tespit edilebilecektir.
Söz konusu mükelleflerin, anılan Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen faaliyetlerde bulunmaması ve diğer şartları da topluca taşımaları gerekmektedir.
31/5/2012 tarihli ve 6322 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 46 ıncı maddesinde yapılan düzenlemeyle, gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, belirli şartları sağlayanlara basit usule geçme imkânı tanınmıştır.
Gerçek usulde vergilendirmeden basit usule geçiş ile ilgili ayrıntılı açıklamalar 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ve 18.12.2013 tarihli ve 93 Sıra No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde yapılmıştır.
Gerçek usulde vergilendirilenler ile basit usulün şartlarını kaybeden mükelleflerin; işin terk edilmesi veya eş ve/veya çocuklara devredilmesi hallerinde ilgisine göre terk veya devir tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usule dönmeleri mümkün değildir.
Gerçek usulde vergilendirilmiş olan veya vergilendirilmesi gereken faaliyetini terk eden mükellefler terk tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usulden yararlanamayacaklardır.
Kira sözleşmeleri sözleşme süresine göre kira bedeli üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulur. Bu kağıtlara ilişkin damga vergisi kağıdı imzalayanların sürekli damga vergisi mükellefi olması halinde Damga Vergisi Kanununun 22/a maddesi uyarınca ertesi ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir. Sözleşmeyi düzenleyenlerin sürekli mükellefiyeti olmaması halinde ise sözleşmenin düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.
Damga vergisine tabi kağıtları imzalayanların damga vergisi açısından müteselsil sorumluluğu vardır. Bu nedenle kağıdı düzenleyen taraflardan birinin vergiyi ödemesi yeterlidir.
Gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri damga vergisinden istisnadır.
Bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınır. Kira sözleşmesinde adi kefalet olması halinde kefalet işlemi için nispi, kiralama işlemi için nispi ayrı ayrı damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.
Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır. Kira sözleşmesinin müteselsil kefalet durumunu da içermesi halinde, söz konusu sözleşmenin en yüksek vergi alınmasını gerektiren kefalet işlemi üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Kira sözleşmesinin süresinin, süre uzatımına ilişkin yazılı bir karar/olur alınmaksızın veya yeni bir sözleşme düzenlenmeksizin veyahut mevcut sözleşmeye bu hususa ilişkin ayrıca bir şerh konulmaksızın otomatik olarak uzaması halinde, damga vergisine tabi bir kağıt bulunmadığından, uzatılan süre için damga vergisi aranılmayacaktır.
Ancak, söz konusu sözleşmeye süre uzatımına ilişkin şerh konulması veya bu konuda bir karar/olur alınması veyahut süre uzatımına dair ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kağıdın/şerhin, uzatılan süre ve kira bedeli esas alınmak suretiyle hesaplanacak matrah üzerinden Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-2 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin gerçek kişilerce mesken olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.
Ancak, 9/8/2016 tarihinden önce düzenlenen istisna kapsamındaki kira sözleşmelerinin ayrıca kiracı ve kiralayan yanında "adi kefil" veya "müteselsil kefil", "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmekteydi.
Diğer taraftan, 6728 sayılı Kanunun 29/c-7 maddesi ile 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (31) numaralı fıkrasında yer alan "kira mukavelenameleri." ibareleri "kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar." şeklinde değiştirildiğinden 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.
Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar nispi damga vergisine tabidir.
Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre söz konusu istisna şartlarını taşıyan kapıcıların ücret ödemesine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi aranmayacaktır.
Ücret avanslarının ödenmesi sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi damga vergisine tabi tutulması, kati ödemeye ilişkin düzenlenen kağıdın ise, daha önce ödenen avansın mahsubunu da içerecek şekilde düzenlenmiş olması halinde kalan ödeme tutarı üzerinden aynı nispette damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Harcırah ödemeleri sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
9/8/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, "Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı aynı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise sadece bir nüshası damga vergisine tabidir." şeklinde değiştirilmiştir.
Kanunla yapılan düzenleme öncesinde, gerek nispi gerekse maktu damga vergisine tabi kağıtlar, nüsha sayısına göre ayrı ayrı aynı nispet ve miktarda damga vergisine tabi tutulmaktaydı.
Yapılan düzenleme uyarınca, damga vergisi yönünden vergiyi doğuran olayın ilgili maddenin yürürlük tarihinden (9/8/2016) itibaren gerçekleşmesi durumunda, birden fazla nüsha olarak düzenlenen nispi vergiye tabi kağıtlarda sadece tek nüsha üzerinden damga vergisi hesaplanacaktır.
Maktu damga vergisine tabi kağıtlarda ise her bir nüshadan ayrı ayrı aynı miktarda vergi alınması uygulamasına devam edilecektir.
6728 sayılı Kanunun 24/b maddesiyle 488 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin sonuna, "Pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmaz." şeklinde fıkra eklenmiştir.
Buna göre, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren asıl akit ve işlemle birlikte aynı kağıtta yer verilen pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin yaptırımı olarak belirlenen taahhütlerden damga vergisi alınmayacak, damga vergisi asıl akit konusu işlem üzerinden alınacaktır. Ancak söz konusu taahhütler, ayrı bir kağıtta düzenlenmesi ve başlı başına bir sözleşmeye konu olması durumunda damga vergisine konu teşkil edecektir.
7491 sayılı Kanunun 21 maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "II. Kararlar ve mazbatalar" başlıklı bölümünün (2) numaralı fıkrasının parantez içi hükmünde yer alan "ihale kararının" ibaresi "ihale kararı ve ihaleye ilişkin olarak ihale makamı ile düzenlenen sözleşmenin" şeklinde değiştirilmiş olup düzenleme sonrası söz konusu fıkra aşağıdaki gibidir.
"2. İhale Kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların her türlü ihale kararları (4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikâyet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikâyet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi hâlinde, bu (7491 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 28/12/2023) ihale kararı ve ihaleye ilişkin olarak ihale makamı ile düzenlenen sözleşmenin hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur.)"
Söz konusu fıkradaki düzenleme sonrasında, Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihale makamı olan kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi nedeniyle ihale kararı ve ihaleye ilişkin olarak ihale makamı ile düzenlenen sözleşmenin hükmünden kısmen veya tamamen yararlanılmayan kısmına ait damga vergisi ret ve iade edilecektir.
6728 sayılı Kanunun 28/c-1 maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar" başlıklı bölümünün "2.Beyannameler" başlıklı fıkrasının (b) bendine, "Vergi beyannameleri:" ibaresinden sonra gelmek üzere "((f) bendi dahil olmak üzere, beyanname verme süresi içerisinde düzeltme amacıyla verilen beyannameler hariç)" şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.
Buna göre, kanuni süresinde düzeltme amacıyla verilen vergi beyannamelerinden damga vergisi alınmayacaktır.
488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (43) numaralı fıkrası kapsamında;
1) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak Yatırım Teşvik Belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kağıtlara,
2) Münhasıran yatırım döneminde Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlara,
3) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kağıtlara,
4) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlara,
damga vergisi istisnası uygulanacaktır.
488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında 7349 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, ücret niteliğindeki ödemeler nedeniyle düzenlenen kağıtlara, 1/1/2022 tarihinden itibaren aylık brüt asgari ücrete isabet eden kısım için damga vergisi istisnası sağlanmış olup aşan kısım damga vergisine tabi tutulacaktır.
26 Ekim 2021 tarihinde yürürlüğe giren 7338 sayılı Kanun ile 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünü eklenen (55) numaralı fıkra uyarınca, genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası sağlanmıştır
Türkiye sınırları içinde bulunan mesken nitelikli taşınmazlardan 29 uncu maddeye göre belirlenen bina vergi değeri 15.709.000 Türk lirasının üzerinde olanlar değerli konut vergisine tabidir.
Değerli konut vergisi uygulamasında "mesken nitelikli taşınmaz" kavramı, mesken niteliğini haiz binalar ile birden fazla bağımsız bölümden oluşan binalarda her bir bağımsız bölümü ifade eder. Her bir bağımsız bölüm vergilendirme açısından ayrı ayrı değerlendirilir.
Değerli konut vergisini mesken nitelikli taşınmazların maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa mesken nitelikli taşınmaza malik gibi tasarruf edenler öder. Bir mesken nitelikli taşınmaza paylı mülkiyet hâlinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftirler. Elbirliği mülkiyette malikler vergiden müteselsilen sorumlu olurlar.
15.709.000 TL ile 23.564.000 TL arasında olanlar (bu tutar dahil) 15.709.000 TL’yi aşan kısmı için |
(Binde 3) |
31.421.000 TL’ye kadar olanlar (bu tutar dahil) 23.564.000 TL’si için 23.565 TL, fazlası için |
(Binde 6) |
31.421.000 TL’den fazla olanlar 31.421.000 TL’si için 70.707 TL, fazlası için |
(Binde 10) |
oranında vergilendirilir.
Mükellefiyetin başlaması:
Değerli konut vergisi mükellefiyeti;
a) Mesken nitelikli taşınmazın bina vergi değerinin 42 nci maddede belirtilen tutarı aştığı tarihi,
b) 33 üncü maddenin (1) ila (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması hâlinde bu değişikliklerin vuku bulduğu tarihi,
c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi,
takip eden yıldan itibaren başlar.
Mükellefiyetin sona ermesi:
Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hâle gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan mesken nitelikli taşınmazlardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vuku bulduğu tarihi takip eden taksitten itibaren sona erer.
Mükellef tarafından, mesken nitelikli taşınmaza ilişkin bina vergi değeri, buna ait vesikalarla, mesken nitelikli taşınmazın bulunduğu yerdeki Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı yetkili vergi dairesine, mesken nitelikli taşınmazın değerinin 42 nci maddede belirtilen tutarı aştığı yılı takip eden yılın şubat ayının 20 nci günü sonuna kadar beyanname ile beyan edilir ve vergi, yetkili vergi dairesince yıllık olarak tarh ve tahakkuk olunur. Müteakip yıllar için mükellef tarafından aynı şekilde yıllık olarak beyanname verilir ve vergi ilgili vergi dairesince tarh ve tahakkuk olunur.
Bina vergi değerinin, 1319 sayılı Kanunun 42 nci maddesinde yer alan ve ilgili yılda uygulanan tutarı aşan kısmı, mesken nitelikli taşınmaza ait verginin matrahını oluşturacaktır.
Paylı mülkiyette ve elbirliği mülkiyette, matrahın hesabında mesken nitelikli taşınmazın toplam değeri esas alınır.
Vergi dairesi tarafından tarh ve tahakkuk ettirilen vergi, ilgili yılın Şubat ve Ağustos aylarının sonuna kadar iki eşit taksitte ödenir.
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından elektronik ortamda sunulan hizmetlerin tek çatı altında birleştirilerek kişilerin tüm uygulamalara kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde erişim sağlaması, beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgelerin elektronik ortamda verilebilmesi ve bu belgelere ilişkin yapılan işlemlerin sonuçlarının ilgililerine elektronik ortamda sunulması ile mükelleflerin vergilendirmeye ilişkin ödevlerini yerine getirirken hizmet alma süreçlerinde günümüz bilişim teknolojilerinin getirdiği imkânlardan daha fazla yararlanması amacıyla oluşturulan sistemdir.
Sistemden;
- Kullanıcı kodu ve şifresi bulunan,
- e-Devlet şifresi bulunan,
- dijital.gib.gov.tr adresi üzerinden e-devlet ile kayıt ol menüsünden şifre edinen gerçek ve tüzel kişiler yararlanabilmektedir.
Dijital Vergi Dairesi Sistemi Başkanlığımız tarafından mükelleflere kolaylık sağlamak amacı ile oluşturulan bir sistemdir. Sistemin kullanılması zorunlu değildir.
Sistemi kullanmak için herhangi bir başvuru yapılmasına gerek yoktur. Hâlihazırda kullanıcı kodu ve şifresi bulunanlar bu kullanıcı kodu ve şifre ile e-devlet şifresi bulunanlar e-devlet şifresi ile sisteme giriş yapabileceklerdir. Kullanıcı kodu ve şifresi olmayan kişilerin dijital.gib.gov.tr adresi üzerinden sisteme kayıt olarak şifre edinmeleri gerekmektedir.
Sisteme T.C. Kimlik Numarası/Vergi Kimlik Numarası/kullanıcı kodu ve şifre bilgileri ile ya da e-Devlet şifresi ile dijital.gib.gov.tr adresi üzerinden giriş yapılabilmektedir.
Ayrıca e-Devlet (www.turkiye.gov.tr) üzerinden giriş yaptıktan sonra veya internet bankacılığı üzerinden e-Devlet sayfası kanalıyla da Dijital Vergi Dairesine geçiş yapılabilmektedir.
Dijital Vergi Dairesi uygulamamızdan faydalanmak için Gelir İdaresi Başkanlığı'nın gib.gov.tr adresi üzerinden sunmuş olduğu hizmetler (İnternet Vergi Dairesi, DefterBeyan Sistemi, Hazır Beyan Sistemi, e-Tebligat Sistemi) sebebiyle aldığınız şifreler ile veya e-Devlet şifreniz ile sisteme giriş yapabilir; yeni şifre edinmek için ise sistem üzerinden online kayıt olabilir veya vergi dairenize başvurarak kullanıcı kodu ve şifre edinebilirsiniz.
Vergi Dairenizden Şifre Edinmek İçin Yapmanız Gerekenler
Eğer gerçek kişi iseniz 552 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan "Dijital Vergi Dairesi Talep Bildirimi (Gerçek Kişiler İçin)" formunu kendiniz veya Dijital Vergi Dairesi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekâletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla mükellefiyet kaydınız var ise bağlı bulunduğunuz vergi dairesine, mükellefiyet kaydınız bulunmuyor ise herhangi bir vergi dairesine vererek şifre edinmeniz mümkündür. Eğer tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan teşekkül adına şifre almak istiyorsanız, ekte yer alan ''Dijital Vergi Dairesi Talep Bildirimi (Tüzel Kişiler ve Tüzel Kişiliği Olmayan Teşekküller İçin)'' formunu kanuni temsilci/idareci veya Dijital Vergi Dairesi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekâletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla bağlı olduğunuz vergi dairesine, mükellefiyet kaydı bulunmayan tüzel kişiliği olmayan teşekkül iseniz kanuni veya iş merkezinizin bulunduğu yer vergi dairesine vererek de şifre edinebilirsiniz.
e-Devlet Şifreniz ile Online Kayıt Olmak İçin Yapmanız Gerekenler
Dijital Vergi Dairesi (dijital.gib.gov.tr) web sayfamızdan veya uygulama marketlerden indirebileceğiniz GİB mobil uygulamamızdan, E-devlet ile Kayıt Ol menüsü ile anında kullanıcı kodu ve şifre edinebilirsiniz. ''E-devlet ile Kayıt Ol'' menüsüne tıkladıktan sonra e-Devlet sistemine yönlendirilirsiniz; gerçek kişi iseniz kendinize ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve e-Devlet şifrenizi; tüzel kişi iseniz kanuni temsilci/idareciye ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve e-Devlet şifrenizi girmeniz beklenir. Girilen bilgilerin doğrulanması ile Dijital Vergi Dairesi sayfasına yönlendirilirsiniz. Burada istenilen bilgilerin girilmesi ve Dijital Vergi Dairesine giriş için kullanmak istediğiniz şifrenizi oluşturmanızın ardından, sistem tarafından kullanıcı kodunuz oluşturulur ve kayıt işleminiz tamamlanır. Tüzel kişilerin kayıt işlemleri esnasında kanuni temsilci/idareci bilgileri MERSİS sisteminden kontrol edilmektedir. Eğer bu platformda kaydınız bulunmuyor ise kullanıcı kodu ve şifre edinme talebinizi vergi dairesi aracılığı ile gerçekleştirmeniz gerekmektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığının internet üzerinden sunmuş olduğu uygulamalar (İnteraktif Vergi Dairesi, İnternet Vergi Dairesi, Defter Beyan Sistemi, Hazır Beyan Sistemi, e-Tebligat) sebebiyle almış olduğunuz şifrenizi Dijital Vergi Dairesine giriş için de kullanabilirsiniz.
Sisteme giriş yaptıktan sonra ekranın sağ üst köşesinde yer alan Ad Soyad/Unvan alanının üzerine tıklayarak "Şifre Değiştir" menüsünden şifrenizi değiştirebilirsiniz.
Şifrenin art arda üç kere hatalı girilmesinden dolayı hesap beş dakika süreyle geçici olarak kilitlenir. Şifrenin unutulması durumunda "Şifremi Unuttum" seçeneği ile yeni şifre oluşturabilirsiniz.
Dijital Vergi Dairesi kullanımınız sırasında cep telefonunuza gönderilen mesajlar tamamen ücretsizdir.
Sisteme giriş yaptıktan sonra ekranın sağ üst köşesinde Ad Soyad/Unvan alanının üzerine tıklayarak "Telefon Bilgisi Güncelle" menüsünden Dijital/İnteraktif Vergi Dairesi talep/onay için kullanılan cep telefonu numaranızı değiştirebilirsiniz.
Dijital Vergi Dairesini kullanarak oluşturmuş olduğunuz belgelerinizi 552 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca Elektronik imza ile imzalanmasına gerek bulunmamaktadır. Belgelerinizin vergi dairenize gönderilme aşamasında mobil telefonunuza gönderilen şifrenin doğrulanması yeterli olacaktır.
Sisteme giriş yaptıktan sonra "Dilekçelerim/Oluşturduğum Dilekçeler" menüsünden oluşturduğunuz dilekçenizi görüntüleyebilir, dilekçenize vergi dairenizce yapılan işlemin durumunu sorgulayabilir, bu dilekçeyle ilgili oluşturulan evrakları görüntüleyebilirsiniz.
Vergi dairesine verdiğiniz ve taratılarak sisteme aktarılan tüm dilekçelerinizi Dijital Vergi Dairesi/Dilekçelerim/Oluşturduğum Dilekçeler menüsünden görüntüleyebilir, durumunu sorgulayabilir ve bu dilekçelerle ilgili oluşturulan evrakları görüntüleyebilirsiniz.
Mükelleflerin vergisel işlemleri ile ilgili bilgiler, Vergi Usul Kanununun 5. maddesine göre mahremiyet taşıdığı için sisteme giriş yapılmadan sistemin kullanılması ve sistem içerisinde yer alan bilgi ve belgelere erişilmesi mümkün değildir.
Dijital Vergi Dairesi üzerinden yapılacak işlemlerde sistemde kayıtlı cep telefonuna doğrulama kodu gönderilecektir. Doğrulama kodu bilgisi olmadan işleme devam edilemeyecektir.
Sisteme girişler kullanıcı kodu, T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası, kullanıcı şifresi veya e-Devlet kapısı üzerinden gerçekleştirilmektedir. Sisteme giriş yapıldıktan sonra 30 dakika süreyle işlem yapılmaması durumunda oturum otomatik olarak sonlandırılarak tekrar sisteme giriş yapılması beklenmektedir. Kullanıcı şifresinin art arda üç kere hatalı girilmesinden dolayı kullanıcı hesabı beş dakika süreyle geçici olarak kilitlenir.
Bilginin bütünlüğü ve gizliliği kriptolu iletişim (128-bit SSL) ile sağlanmaktadır. SSL teknolojisi ağ sunucusu ve ağ tarayıcısı arasındaki tüm bilgi akışını koruyan bir güvenlik protokolüdür.
dijital.gib.gov.tr adresinde yer alan Şifremi Unuttum butonunu tıklayarak yeni şifre oluşturabilirsiniz.Şifresiz Yapabileceğim İşlemler Nelerdir?
Dijital vergi dairesi işlemlerini mobil cihazlarınız aracılığı ile gerçekleştirebilmek için, mobil cihazınıza App Store, Play Store ve AppGallery(Huawei) uygulama marketlerinde yer alan GİB Mobil uygulamasını indirebilirsiniz.
Dijital Vergi Dairesine giriş yaparak borç bilgilerinizi görüntüleyebilir ve ödeme işlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Sisteme giriş yapmadan hızlı ödeme alanlarından veya mobil uygulamamızı App Store, Play Store ve AppGallery(Huawei) uygulama marketlerinden mobil cihazınıza indirerek de hızlı ve kolay bir şekilde ödeme işlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz.
Dijital Vergi Dairesine giriş yaparak Ödeme ve Borç İşlemleri/Ödemelerim ve Alındılarım/Sanal Pos Ödemelerim ve Alındılarım alanından gerekli dönem bilgileri girilerek ödeme belgenize ulaşılabilirsiniz.
Dijital Vergi Dairesine giriş yaptıktan sonra yetkiniz dahilinde İnteraktif Vergi Dairesi, İnternet Vergi Dairesi, e-Beyanname, Hazır Beyan, Defter Beyan, İadem Nerede, Yeni Nesil ÖKC, İhbar Bildirimi, e-Tebligat uygulamalarına şifresiz erişim sağlayabilirsiniz.
B-Trans, e-Belge ve e-Defter uygulamalarına ise bu uygulamalara ait kullanıcı kodu ve şifre bilgileri ile giriş yaparak erişim sağlayabilirsiniz.
dijital.gib.gov.tr adresinde sisteme giriş yapmadan Potential Tax Identification Number Application (Yabancılar İçin Potansiyel Vergi Kimlik Numarası Başvurusu) alanından başvuru yapabilirsiniz.
Dijital Vergi Dairesine giriş yaptıktan sonra Sorgulamalar/Doğrulamalar menüsünde yer alan Yabancılar İçin Potansiyel Vergi Kimlik Numarası Sorgulama (Foreigners) alanından ulaşabilirsiniz.
dijital.gib.gov.tr adresinde sisteme giriş yapmadan Hızlı Ödeme/Yabancı Plakalı Araç Ödemeleri (Foreign Vehicle Payments) alanından plaka numaranız ile giriş yaparak aracınıza ait borçlarınızı 02:00-23:45 saatleri arasında anlaşmalı bankalar aracılığı ile ödeyebilirsiniz.
dijital.gib.gov.tr adresinde sisteme giriş yapmadan Hızlı Ödeme/Yurt Dışına Çıkış Harcı Ödeme alanından yurt dışına çıkış harcınızı 00:10-23:50 saatleri arasında anlaşmalı bankalar aracılığı ile ödeyebilirsiniz.
Dijital Vergi Dairesine giriş yaptıktan sonra Sorgulamalar/Doğrulamalar menüsü altında yer alan Yurt Dışına Çıkış Harcı Sorgulama alanından sorgulayabilirsiniz.
Türkiye sınırları içinde bulunan bina, arsa ve araziler emlak vergisinin konusuna girmektedir.
Bina: Yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsidir. Yüzer havuzlar, sair yüzer yapılar, çadırlar ve nakil vasıtalarına takılıp çekilebilen seyyar evler ve benzerleri bina sayılmaz.
Arazi: Sınırları yeterli vasıtalarla belirlenmiş, yatay ve düşey sınırları bulunan yeryüzü parçasıdır.
Arsa: Belediye sınırları içinde Belediyece parsellenmiş arazi arsa sayılır.
Bina veya arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa bina veya araziye malik gibi tasarruf edenlerdir. Bir bina veya araziye paylı mülkiyet halinde malik olanlar hisseleri oranında mükelleftirler. Elbirliği mülkiyette ise malikler vergiden müteselsilen sorumludurlar.
|
Konut |
İşyeri |
Arsa |
Arazi |
Büyükşehir belediyesi dışındaki yerlerde |
Binde 1 |
Binde 2 |
Binde 3 |
Binde 1 |
Büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanlarda |
Binde 2 |
Binde 4 |
Binde 6 |
Binde 2 |
Mükellefiyetin başlaması:
Bina ve arazi vergisi mükellefiyeti;
a) 33 üncü maddenin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde bu değişikliklerin vuku bulduğu, aynı maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı halde ise bu duruma bağlı olarak takdir işleminin yapıldığı tarihi,
b) Dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde takdir işleminin yapıldığı tarihi,
c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi,
Takip eden bütçe yılından itibaren başlar.
Mükellefiyetin sona ermesi:
a) Bina vergisi:
Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hale gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan binalardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vukubulduğu tarihi takip eden taksitten itibaren sona erer.
Oturulması ve kullanılması kanunların verdiği yetkiye dayanılarak yasak edilen binaların vergileri, mükelleflerce, keyfiyetin vergi dairesine (belediyeye)bildirilmesi veya vergi dairesince (belediyece) re'sen tespit edilmesi üzerine, bu olayların vukua geldiği tarihlerden sonra gelen taksitlerden itibaren, bu hallerin devam ettiği sürece alınmaz.
b) Arazi vergisi:
Vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan araziden dolayı mükellefiyet, bu olayın vukubulduğu tarihi takip eden taksitten itibaren sona erer.
Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tasarrufu yasak edilen arazinin vergisi, mükelleflerce keyfiyetin vergi dairesine bildirilmesi veya vergi dairesince re'sen tespit edilmesi üzerine, yasaklama tarihini izleyen taksitlerden itibaren bu hallerin devam ettiği sürece alınmaz.
Deprem, su basması, yangın gibi tabii afetler sebebiyle yanan, yıkılan binaların arsalarına ait vergiler, bu olayların vukua geldiği tarihleri takip eden bütçe yılından itibaren iki yıl süre ile alınmaz.
Üzerine bina yapılan arsanın arazi vergisi mükellefiyeti, inşaatın bittiği yılı takibeden bütçe yılından itibaren sona erer.
Vergi değerini değiştiren sebepler aşağıda gösterilmiştir.
a) Yeni bina inşa edilmesi. (Mevcut binalara ilaveler yapılması veya asansör veya kalorifer tesisleri konulması yeni inşaat hükmündedir.)
b) Bir binanın yanması, yıkılması suretiyle veya sair sebeplerle tamamen veya kısmen harap olması veya binada mevcut asansör veya kalorifer tesislerinin kısmen veya tamamen kaldırılması.
c) Bir binanın kullanış tarzının tamamen değiştirilmesi veya bir binanın ikamete mahsus mahallerinden bir kısmının dükkân, mağaza, depo gibi ticaret ve sanat icrasına mahsus mahaller haline kalbedilmesi, (Bu hükmün uygulanmasında bir apartmanın her dairesi bir bina sayılır ve tadil sebebi, yalnız kullanış tarzı tamamen veya kısmen değiştirilen daire için geçerli olur.)
d) Arazinin hal ve heyetinde değişik olması:
- Arazinin fidanlandırılması veya ağaçlandırılması, bağ haline getirilmesi.
- Fidanlı, ağaçlı veya kütüklü bir arazinin tarla haline getirilmesi veya gelmesi.
- Tarım yapılan bir arazinin tabii bir afet veya arıza sebebiyle veya sair sebepler yüzünden tarıma elverişsiz hale gelmesi.
- Tarım yapılmayan bir arazinin tarıma elverişli hale getirilmesi.
- Arazinin parsellenmek suretiyle arsalar haline getirilmesi.
e) Bir binanın mütemmimi durumunda olan arazinin mütemmimlik durumundan çıkması veya bir arazi ve arsanın bina mütemmimi durumuna girmesi.
f) Bir bina veya arazinin taksim veya ifraz edilmesi veya mükellefinin değişmesi (Araziden bir kısmının istimlak edilmesi de ifraz hükmündedir)
g) Müteaddit arazi ve arsaların tek bir arazi ve arsa haline getirilmesi veya müteaddit hisselere ayrılmış olan bir binanın bütün hisselerinin birleştirilmesi.
h) Herhangi bir sebep yüzünden bir şehir, kasaba veya köyün tamamında devamlı olmak üzere bina ve arazinin değerlerinde % 25'i aşan oranda artma veya eksilme olması.
Bina ve arazi vergisi, ilgili belediye tarafından;
Dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında,
Kanunun 33 üncü maddesinin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim verilmesi icap eden hallerde, vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden sebep bütçe yılının son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim, vergi değerini tadil eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise bildirimin verildiği tarihte,
33 üncü maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı hallerde, takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında,
29 uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunur. Bu şekilde tarh ve tahakkuk eden vergi, takip eden yıllarda, her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır.
Bir il veya ilçe hududu içerisinde birden fazla belediye olması halinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan bina ve araziye ait bina ve arazi vergisini tarha yetkili olacak belediye, ilgili valiler tarafından belirlenir.
Vergi değeri;
a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre,
b) Binalar için, Maliye ve Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan Tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle,
hesaplanan bedeldir.
Vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunur.
33 üncü maddeye (8 numaralı fıkra hariç) göre mükellefiyet tesisi gereken hallerde vergi değerinin hesaplanmasında, 213 sayılı Kanunun mükerrer 49 uncu maddesinin (b) fıkrasına göre belirlenen arsa ve arazi birim değerleri, takdir işleminin yapıldığı yılı takip eden ikinci yıldan başlamak suretiyle her yıl, bir önceki yıl birim değerinin, 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle dikkate alınır.
Emlak vergisi birinci taksiti, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, ikinci taksiti ise Kasım ayı içinde olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.
Maliye Bakanlığı ödeme aylarını, bölgelerin özelliklerine göre değiştirebilir.
Bu Kanun uyarınca sağlanan gelirler; vergiler, harçlar, harcamalara katılma payları, ücretler, müze giriş ücretlerinden verilen pay ve maden paylarıdır.
a) Vergilerb) Harçlar
c) Harcamalara Katılma Payları
d) Ücret, Müze Giriş Ücretleri ve Madenlerden Belediyeye Pay
Engellilik indirimi; çalışma gücü kayıp oranı asgari % 40 ve üzerinde olanların ücret ve/veya kazançlarına, girecekleri derecelere göre belirlenen miktarda indirimin uygulanmasıdır. Engellilik bulgularına göre girecekleri derecelere esas oranlar; çalışma gücünün asgari % 80'ini kaybetmiş bulunanlar birinci derece engelli, asgari % 60'ını kaybetmiş bulunanlar ikinci derece engelli, asgari % 40'ını kaybetmiş bulunanlar ise üçüncü derece engelli olarak belirlenmektedir.
Engellilik indiriminden;
-Engelli ücretli( hizmet erbabı),
-Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli(hizmet erbabı),
-Engelli serbest meslek erbabı,
-Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan (serbest meslek erbabı) yararlanır.
Bakmakla yükümlü olunan kişi" ifadesi, engellilik indirimi uygulamasına ilişkin olarak yayımlanan 222 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde tanımlanmıştır. Bu ifadeden, engelli kişinin tabi olduğu çalışma mevzuatı veya bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik Kurumunun mevzuatına göre bakmakla yükümlü sayılan anne, baba, eş, çocukları anlaşılacaktır. Çocuklarda yaş sınırlamasına gidilmeksizin işlem yapılacaktır.
Engelli sayılanların çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen dereceler itibariyle tespit edilen 2025 yılına ilişkin aylık engellilik indirimi tutarları,
- Birinci derece engelliler için 9.900 TL,
- İkinci derece engelliler için 5.700 TL,
- Üçüncü derece engelliler için 2.400 TL.
Bu tutarlar, engelli ücretlilerde ve bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretlilerde aylık tevkifat matrahından düşülür. Serbest meslek erbabı olan engelliler ile bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabının ve basit usulde vergilendirilenlerin yıllık beyan edilecek gelirlerinden (yukarıda aylık olarak belirlenen tutarlar yıllık olarak hesaplanarak) indirilir.
Engellilik indiriminden yararlanmak isteyen kişiler engellilik vergi indirimi başvurularını; İnteraktif Vergi Dairesi aracılığı (ivd.gib.gov.tr) ile ve İnteraktif Vergi Dairesi mobil uygulamasını kullanarak sistem üzerinden ya da bir dilekçe ve aşağıda belirtilen belgelerle birlikte; Defterdarlık/Malmüdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir.
Engellilik indiriminden yararlanmak isteyenlerin dilekçe ekinde bulunduracağı belgeler şunlardır:
Engelli ücretli;
- Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge.
- T.C. kimlik numarasını içeren nüfus cüzdanı fotokopisi
- İlgili yönetmeliğe (18 yaşını doldurmuş bireyler için: 20/02/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik – 18 yaşını doldurmamış bireyler için: 20/02/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik) uygun Sağlık Kurulu Raporu,
2. Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli;
- Ücretlinin çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge.
- Kendisinin ve engelli kişinin T.C. kimlik numarasını içeren nüfus cüzdanı fotokopisi
- Engelli kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösterir belge.
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu,
3. Engelli serbest meslek erbabı;
- Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge.
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu,
4. Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı;
- Serbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge.
- Engelli kişinin T.C. kimlik numarasını içeren nüfus cüzdanı fotokopisi
- Engelli kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösteren belge,
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu,
Başvuru sahibinin çalışma gücü kayıp oranları Gelir Vergisi Kanununa ve bu Kanun gereğince hazırlanan ilgili Yönetmeliğe göre belirlenmektedir. İlgililerin hastanelerden aldıkları ve ilgili müdürlükler vasıtasıyla Gelir İdaresi Başkanlığına gönderilen raporları, Merkez Sağlık Kurulunca ilgili yönetmelik ve eklerine göre incelenir ve değerlendirilir. Merkez Sağlık Kurulu değerlendirmelerinde; 18 yaşını doldurmuş bireyler için engel oranları alan kılavuzu, 18 yaşını doldurmamış bireyler için özel gereksinim alanları kılavuzu baz alınır. Merkez Sağlık Kurulunca tespit edilen çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen engellilik dereceleri, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından ilgilinin başvurduğu Defterdarlık/Malmüdürlüğüne bildirilir ve bu birimler tarafından da durum ilgililere tebliğ edilir. Başvuru sahibi ücretli hizmet erbabı ise, hizmet erbabının ücretlerinin vergilendirilmesinden ve vergiye tabi ücret gelirinden engellilik indirimi tutarını tenzil etmek ve kalan kısmı vergilendirmek suretiyle engellilik indiriminin uygulanmasından sorumlu olan tabi bulunduğu işverenine tebligat yapılır ve bu tebligat yazısında, durumun hizmet erbabına işveren tarafından tebliğ edilmesi gerektiği de belirtilir.
Merkez Sağlık Kurulu Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde görev yapmaktadır. Merkez Sağlık Kurulunun görevi, engellilik indiriminden yararlanmak amacıyla hastanelerden alınan raporları inceleyip, çalışma gücü kayıp oranlarını belirlemektir.
Merkez Sağlık Kurulunun engellilik indiriminden yararlanılıp yararlanılamayacağının tespitinde yetkilendirilmesi, çalışma şekli ve engellilik indiriminden yararlanmak için başvuracakların yapacağı işlemler 28/04/1981 tarihli ve 17324 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olan Engellilik İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Engellilik Derecelerinin Tespit Şekli İle Uygulanması Hakkında Yönetmelik'te düzenlenmiştir. Merkez Sağlık Kurulu engellilik indiriminden yararlanılıp yararlanılamayacağının tespiti kararını verirken, kendisine ulaşan raporların öncelikle yetkili sağlık kuruluşu tarafından verilip verilmediğine, sonra da usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğine bakar. Raporlar usulüne uygun ise, karar vermek üzere inceler. Kararını verirken raporlarda yer alan laboratuvar bulgularını, klinik muayene bulgularını, engellilik bulgularını ve konulan tanıyı ilgili Yönetmelik ekindeki alan kılavuzuna göre inceler. Kurul, raporlarda yer alan bulgular ve tanı ile ilgili Yönetmelik eki alan kılavuzunda belirlenen çalışma gücü kayıp oranları arasında çelişki görürse resen ve nihai olarak karar vermeye yetkilidir. Ancak, kurul gerek görmesi halinde bu raporları bir daha incelenmek üzere raporu veren hastaneye iade edebilir veya başvuruda bulunanın/ilgilinin başka bir yetkili sağlık kuruluşuna gönderilmesini isteyebilir.
Merkez Sağlık Kurulu tarafından verilen kararların objektif ve hakkaniyete uygun olması için, raporda belirtilen ve ilgili Yönetmeliğe uygun olarak yazılması gereken laboratuar bulguları, klinik muayene ve engellilik bulguları ile tanının açık ve anlaşılır olması gerekir. Kurul bu bilgileri yetersiz görmesi halinde, ilgili hastaneden ek bilgi istemektedir.
Öte yandan, başvuruda bulunan kişiler Merkez Sağlık Kuruluna birden fazla rapor ulaştırırlarsa ve bu raporların bulguları ve tanısı aynı ise, Kurul bu raporları değerlendirmeye alarak kararını vermektedir. Ancak, bu raporların bulguları ve tanısı farklı ise Kurul ilgiliyi bu raporların birleştirilmesi için hakem hastaneye sevk etmektedir.
Yukarıda açıklanan düzenlemeler ile yetkili sağlık kuruluşlarından alınan raporlarda belirtilen çalışma gücü kayıp oranlarının, raporlarda belirtilen bulgulara ve tanıya göre mevzuata uygun ve doğru olup olmadığının bir üst kurul olarak görev yapan Merkez Sağlık Kurulunca incelenerek, ilgili sağlık kuruluşlarınca Türkiye çapında aynı bulgular ve tanı için düzenlenen raporlarda çalışma gücü kayıp oranlarının farklı belirlenmesinin önlenmesi suretiyle uygulama birliğinin sağlanması, uygulamanın adaletli olması amaçlanmaktadır.
Engellilik indiriminden yararlanmak için genel uygulama ilgilinin rapor almak üzere gerekli belgelerle ilgili müdürlüğe başvurması, ilgili müdürlükçe hastaneye sevk edilerek rapor aldırılması olmakla birlikte; vatandaşların mağdur edilmemesi için, evvelce aldıkları ilgili Yönetmeliğe uygun mevcut raporlarla ve gerekli diğer belgelerle birlikte ilgili Müdürlüklere başvurabilmelerine imkân sağlanmaktadır. Bu uygulama ile kişiler yeniden rapor alma külfetinden kurtarılmaktadır.
Herhangi bir şekilde iş yeri değiştiren ücretlilerin daha önce işlem tesis ettirdikleri Müdürlüklere yeni iş yerlerinin adreslerini bildirerek buradan yeni iş yerlerine hitaben yazı almaları yeterli olacaktır. Bu kişilerin yeniden rapor almalarına gerek yoktur. Bulundukları il sınırları dışına gidenler de aynı şekilde hareket edebileceklerdir. Engellilik İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Engellilik Derecelerinin Tespit Şekli İle Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin "Hizmet erbabının iş yerini değiştirmesi halinde yapacağı işlemler" başlıklı 12. Maddesinde, madde başlığından da anlaşılacağı üzere, bu işlemin ücretli hizmet erbabınca yerine getirilmesi öngörülmüştür.
Buna göre, eski iş yerinden aldığı ücretlerin vergilendirilmesi sırasında, Merkez Sağlık Kurulu'nca kararlaştırılmış olan engellilik indiriminden yararlanmakta olan ücretli hizmet erbabı hakkında, evvelce kararlaştırılmış olan engellilik indiriminin, yeni işverenlerince kendilerine ödenecek ücretlerin vergilendirilmesi sırasında, yeni işverenlerince de uygulanabilmesi bakımından, ilgili Müdürlüklerden yeni iş yerlerine hitaben düzenlenen engellilik indiriminden yararlandırılmaları gerektiği yönündeki yazıyı (sonradan da alınması durumunda da) yeni işverenlerine ibraz etmeleri gerekmektedir.
Eski iş yerinde engellilik indiriminden yararlanmakta iken iş yeri değiştiren engelli hizmet erbabının, yeni iş yerinden de engellilik indiriminden yararlanmaya devam etmesi bakımından, bahse konu yazıyı temin ederek, yeni işverenine ibraz edeceği bu yazıyla yeni işverenini bilgilendirmek suretiyle işlemin devamını sağlaması önemli görülmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinde vergiden muaf esnafa ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, kimlerin esnaf muaflığından yararlanacakları da aynı maddede sayılmıştır. Buna göre, ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.
1. Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler. (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç)
2. Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı.
3. Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir iş yeri açmak suretiyle yapanlardan Gelir vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı şartları haiz bulunanlar. (51 inci madde şümulüne girenler bu muafiyetten faydalanamazlar)
4. Nehir, göl ve denizlerde ve su geçitlerinde toplamı 50 rüsum tonilatoya (50 rüsum tonilato dâhil) kadar makinesiz veya motorsuz nakil vasıtaları işletenler; hayvanla veya bir adet hayvan arabası ile nakliyecilik yapanlar. (Bu bentte yazılı ölçüler, birlikte yaşayan eşlerle velayet altındaki çocuklar hakkında veya ortaklık halindeki işletmelerde, bu kimselerin veya ortaklığın işlettiği vasıtalar toplu olarak nazara alınmak suretiyle tespit edilir)
5. Ziraat işlerinde kullandıkları hayvan, hayvan arabası, motor, traktör gibi vasıtalar veya sandallarla nakliyeciliği mutat hale getirmeksizin ara sıra ücret karşılığında eşya ve insan taşıyan çiftçiler.
6. Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın veya yıl içinde gerçekleştirilen satış tutarı, ilgili yıl için geçerli olan asgari ücretin yıllık brüt tutarından fazla olmamak üzere, internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.
7. Ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar.
8. Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı şartları haiz olanlardan kendi ürettikleri ürünleri satanlara münhasır olmak üzere el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı, sedef kakma ve ahşap oyma işleri, kaşıkçılık, bastonculuk, semercilik, yazmacılık, yorgancılık, keçecilik, lüle ve oltu taşı işçiliği, çarıkçılık, yemenicilik, oyacılık ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar.
9.(7103 Sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 27.03.2018) 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi amacıyla, sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu gücü azami (7420 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 09.11.2022) 50 kW'a kadar (50 kW dâhil) olan (Kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan dâhil) yalnızca bir üretim tesisinden üretilen elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketine satanlar (Bu bendin uygulanmasında üçüncü fıkra hükmü dikkate alınmaz.);
10.(7256 Sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle eklenen bent; Yürürlük: 1/1/2022 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere 17.11.2020) Ayrı bir iş yeri açmaksızın ve sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve alet kullanmaksızın oturdukları evlerde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar. Bu bent kapsamında esnaf muaflığından faydalanılabilmesi için Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi alınması, Türkiye'de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması ve tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. Bankalar, bu bent kapsamında açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 (bir ve üzeri işçi çalıştırıldığı durumda %2) oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. İstihdama bağlı indirimli oranın uygulanması için ilgili ayda bir işçinin en az on gün süreyle çalıştırılması gerekir. Bu hasılat tutarı üzerinden ayrıca 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Bu bent kapsamında elde edilen hasılatın 240.000 Türk lirasını (329 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel tebliğ ile 1.1.2025 tarihinden itibaren 1.5800.000 TL) aşması hâlinde, mükellef izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilir ve tekrar bu muafiyetten faydalanamaz. Bentte yer alan hasılat koşulu dışındaki diğer şartların ihlal edildiğinin tespit edilmesi hâlinde muafiyetten faydalanılamaz ve zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur. Bentte yer alan oranları ve tutarı, yarısına kadar indirmeye ve iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Esnaf muaflığına ilişkin şartları topluca taşıyanlar talep etmeleri halinde vergi dairelerinden "Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi" alabilirler.
Bu belgeyi almak isteyenlerin, 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ekinde yer alan dilekçe ile varsa işyerlerinin, işyeri olmayanların ise ikametgâhlarının bulunduğu yerdeki tarha yetkili vergi dairesine başvurmaları gerekmektedir.
Esnaf muaflığından faydalananların söz konusu belgeyi almaları isteğe bağlı olup, belge alanlardan herhangi bir bedel talep edilmemektedir.
"Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi" düzenlendiği tarihten itibaren üç yıl için geçerli olup, bu sürenin sonunda vergi dairesine başvurularak yeni belge alabilirler.
Diğer taraftan, 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından faydalanmak isteyenlerin, tarha yetkili vergi dairelerine başvurarak 314 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin Ek-1'inde yer alan "Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi (GVK Madde 9/10 Kapsamında Olanlar İçin)" almaları gerekmektedir. Bu belgeyi alarak esnaf muaflığından faydalananların üç yılda bir tarha yetkili vergi dairelerine başvurarak durumlarını güncellemeleri gerekmektedir.
Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak milli piyango bileti satanlar Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesi kapsamında esnaf muaflığından yararlanabilirler. Milli Piyango İdaresince çıkarılan diğer bilet ve kuponları aynı şartlarla satanlar da muafiyetten faydalanabilirler. Bu kişilere Milli Piyango İdaresince yapılacak komisyon, prim ve benzeri ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/10-a maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar gelir vergisinden muaftır. Bu şekilde vergiden muaf olanlara yapılan komisyon, prim ve benzeri ödemeler üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (10-b) bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bir işyeri açarak faaliyette bulunanlar ile hizmet sözleşmesine bağlı olarak ücretli kapsamında çalışanlar bu muafiyetten faydalanamazlar.
Ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar esnaf muaflığından yararlanabilirler.
Esnaf muaflığı kapsamında bulunanlar, mal veya hizmet teslim ettikleri kişilerin durumuna bağlı olarak tevkif suretiyle vergilendirilmektedir.
Esnaf muaflığı, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmü gereğince, aynı Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle vergilendirmeye engel teşkil etmemektedir.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tevkifat yapmak zorunda olanlar; esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet alımları karşılığında yaptıkları ödemeler üzerinden aynı Kanunda belirlenen oranlarda gelir vergisi tevkifatı yapacaklardır.
Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin son fıkrasında, "Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur." hükmü yer almakta olup, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, nakden veya hesaben yaptığı ödemelerden vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiştir.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca tevkifat yapmak zorunda olanların, aynı maddenin 13 numaralı bendi uyarınca esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet alımları karşılığında yaptıkları ödemeler üzerinden;
a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (6) ve (8) numaralı bentlerinde yer alan emtia bedelleri veya bu emtianın imalinde ödenen hizmet bedelleri üzerinden (2012/3322 sayılı B.K.K uyarınca) % 2,
b) Hurda mal alımları için (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 2,
c) Diğer mal alımları için (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 5,
ç) (2018/11750 sayılı BKK ile Yürürlük 18/5/2018) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından yararlananlara ihtiyaç fazlası elektrik bedeli olarak yapılan ödemeler üzerinden % 0,"
d) Diğer hizmet alımları (a, b ve c alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de bu kapsamdadır) için (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 10,
oranında gelir vergisi tevkifatı yapmaları gerekmektedir.
Diğer taraftan, Bankalar tarafından, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (10) numaralı bent hükmü kapsamında Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi ibraz edenlere, münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlarda yapılacak mal satışlarına ilişkin elde edilen hasılatın yatırılacağı ticari bir hesap açılacaktır. Bu bent kapsamında açılacak ticari hesaptan anlaşılması gereken, münhasıran esnaf muaflığı kapsamında internetten satışı yapılan ürünlere ilişkin satış bedellerinin tahsil edileceği ve tahsil edilen bu tutarların tevkifat matrahı olarak kabul edileceği bir hesaptır.
Bankalar, bu ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 oranında gelir vergisi tevkifatı yapacaklar ve bir aya ilişkin aktarılan tutarlar üzerinden tevkif edilen vergileri, 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde muhtasar beyanname ile beyan edip ödeyeceklerdir.
Bu bent kapsamında esnaf muaflığından yararlanan kişilerin bir veya üzeri işçi çalıştırdığı durumlarda tevkifat oranı %2 olarak uygulanacaktır.
Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının 8 numaralı bendi uyarınca; el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı, sedef kakma ve ahşap oyma işleri, kaşıkçılık, bastonculuk, semercilik, yazmacılık, yorgancılık, keçecilik, lüle ve oltu taşı işçiliği, çarıkçılık, yemenicilik, oyacılık ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar esnaf muaflığından yararlanabilirler.
Anılan meslek kollarında faaliyette bulunanların söz konusu muafiyetten yararlanabilmeleri için Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesinde yazılı basit usule tabi olmanın genel şartlarını topluca taşımaları ve münhasıran kendi ürettikleri ürünleri satmak suretiyle faaliyette bulunmaları gerekmektedir.
Öte yandan, söz konusu meslek kollarında; devamlı veya arızi olarak, işyeri açılarak, motorlu araç kullanılarak, yardımcı işçi veya çırak çalıştırılarak faaliyette bulunulması muafiyetten yararlanmaya engel teşkil etmemektedir. Ancak, sanayi tipi makine kullanarak üretim yapanlar ile seri şekilde üretim yapanlar muaflıktan faydalanamazlar.
Geçici vergi, gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden hesaplanarak ödenen bir peşin vergi uygulaması olup ödenen geçici vergi gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilir.
Gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere geçici vergi ödemek zorundadırlar. Adi ortaklıklar, kollektif şirketler ve adi komandit şirketler, ortaklık olarak gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmadıklarından geçici vergi mükellefi değillerdir. Ancak adi ortaklıklar ile kollektif şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde komandite ortakların elde ettikleri kazançlar geçici verginin konusuna girmektedir.
Tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde, basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri, yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapanlar, ücret geliri elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, zirai kazanç sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna edilen serbest meslek erbabı ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar geçici vergi ödemezler. Ancak, geçici vergi ödemeyeceği belirtilen kişiler bu işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadırlar.
Mükellefler, öncelikle ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12(*) aylık mali tablolarını esas alarak geçici vergi dönem kazancını, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmüne göre belirleyeceklerdir. Geçici vergiye ilişkin kazançların tespitinde dönemsellik esasına uyulması ve Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
*(7338 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 1/1/2022 tarihinden itibaren elde edilen kazançlar için dördüncü geçici vergilendirme dönemi kaldırılmıştır.)
Geçici vergi oranı, Gelir Vergisi mükellefleri için gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oran(%15),
Geçici vergi oranı, gelir vergisi mükellefleri için gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oran(%15), kurumlar vergisi mükellefleri 2025 hesap dönemi için %25'dir. Bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna göre yap-işlet-devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilen projeler ile 21/2/2013 tarihli ve 6428 sayılı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerine göre kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde yürütülen projelerde sözleşmenin tarafı olarak faaliyette bulunan şirketlerin 2025 yılı vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için geçici vergi oranı %30’dur.(*)
(*) Dipnot: Kurumlar vergisi mükellefleri için söz konusu oran, 15/7/2023 tarihinde yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, 1/10/2023 tarihinden itibaren verilmesi gereken beyannamelerden başlamak üzere; kurumların 2023 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlarına, özel hesap dönemine tabi olan kurumların ise 2023 takvim yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kurum kazançları için geçerli olmak üzere uygulanacaktır. 02/8/2024 tarihinde yürürlüğe giren 7524 Sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle, 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna göre yap-işlet-devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilen projeler ile 21/2/2013 tarihli ve 6428 sayılı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerine göre kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde yürütülen projelerde sözleşmenin tarafı olarak faaliyette bulunan şirketler için ise söz konusu oran 2025 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara, özel hesap dönemine tabi olan kurumların ise 2025 takvim yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançları için geçerli olmak üzere uygulanacaktır.
Gelir vergisi mükellefleri için geçici vergi ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançlarına, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oranın (%15) uygulanması suretiyle hesaplanacaktır. Kurumlar vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı safi kurum kazancı üzerinden %25 oranında uygulanır. Hesaplanan geçici vergiden varsa aynı hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkifat yoluyla ödenmiş vergiler mahsup edilecek, mahsuptan sonra kalan tutar ödenmesi gereken geçici vergi olarak beyan edilecektir.(*)
(*) Dipnot: Kurumlar vergisi mükellefleri için söz konusu oran, 15/7/2023 tarihinde yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, 1/10/2023 tarihinden itibaren verilmesi gereken beyannamelerden başlamak üzere; kurumların 2023 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlarına, özel hesap dönemine tabi olan kurumların ise 2023 takvim yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kurum kazançları için geçerli olmak üzere uygulanacaktır. )
Mükellefler, geçici vergiye tabi kazançlarının tespiti sırasında gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde dikkate alabilecekleri tüm indirim ve istisnalardan yararlanabilirler.
Geçmiş dönemlere ilişkin geçici verginin %10'u aşan tutarda eksik beyan edilmesi durumunda eksik beyan edilen kısım için yapılacak re'sen veya ikmalen tarhiyata vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi uygulanır. %10'luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekmektedir.
Tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş olması dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarı için vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarih olan yıllık beyannamenin verilmesi gereken kanuni sürenin başlangıç tarihine kadar gecikme zammı uygulanır.
Tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemiş geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş olması şarttır.
Yıl içinde bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici verginin ödenme şartına bağlı olmaksızın bir sonraki dönem beyannamesinden mahsubu mümkündür. Ödenmiş olma şartı yıllık gelir vergisi beyannamesinden mahsup yaparken aranmaktadır. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilir.
Üçer aylık kazançlar üzerinden tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemesi nedeniyle yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe (gelir vergisi mükellefleri için 1 Mart, kurumlar vergisi mükellefleri için 1 Nisan) kadar gecikme zammı uygulanır.
Gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla, bağ-kur primleri, kazançla sınırlı olarak indirilebilecektir. Dönem sonunda yıllık beyannamede beyan edilen kazanç olmaması veya yetersiz olması halinde, geçici vergi dönemlerinde indirilen ödenmiş bağ-kur giriş keseneği ve primleri tutarının, yıllık beyannameye göre yararlanılması mümkün olan kısmı; gelir vergisi mükelleflerince beyan edilen gelirden indirilebilecek, kalan kısmı indirim konusu yapılamayacaktır. Bağ-Kur primleri beyanname üzerinde "Diğer İndirimler" sütununda gösterilir.
DÖNEM |
BEYAN |
ÖDEME |
1.Dönem (Ocak, Şubat, Mart) |
17 Mayıs akşamına kadar |
17 Mayıs akşamına kadar |
2.Dönem (Nisan, Mayıs, Haziran) |
17 Ağustos akşamına kadar |
17 Ağustos akşamına kadar |
3.Dönem (Temmuz, Ağustos, Eylül) |
17 Kasım akşamına kadar |
17 Kasım akşamına kadar |
*7338 sayılı Kanun uyarınca yapılan değişiklik ile 2022 takvim yılından itibaren uygulanmak üzere dördüncü geçici vergilendirme dönemi beyannamesi verilmeyecektir.
Yeni işe başlayan mükellefler, faaliyete başladıkları tarihin içinde bulunduğu geçici vergi döneminden itibaren geçici vergi ödemeye başlayacaklardır. İşin bırakılması halinde ise işin bırakıldığı tarihi içeren dönemden sonraki dönemler için geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir. Ticaret siciline tescil edilerek tasfiyeye giren kurumlar tasfiyeye girdikleri tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları üzerinden geçici vergi ödeyecekler, bu dönemden sonraki tasfiye dönemlerinde geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.
Yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapan firmalar hariç, tüm inşaat firmaları geçici vergi beyannamesi verirler.
Geçici vergi matrahının hesaplanmasında, gelir/kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde indirimi mümkün olan geçmiş yıl zararları dikkate alınacaktır.
Yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Gelir Vergisi Kanununa göre kesilmiş bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir, mahsubu yapılan miktar gelir vergisinden fazla olursa aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilir ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade edilir.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.
Bunun için mahsup talebinin 10/10/2013 tarihli ve 28791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 429)'nin ekinde yer alan iade talep dilekçesi (1A) ile yapılması gerekmektedir. Mahsuba ilişkin iade talep dilekçesinin (1A) verilmiş olması kaydıyla, mükelleflerin vergi borçlarına ilişkin mahsup talepleri yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilir.
Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 340.000 Türk Lirasını geçmemesi halinde iade talebi, iade talep dilekçesi (1A) ile birlikte bu dilekçenin "Nakden İadelere İlişkin Açıklamalar" kısmında yer alan eklenecek belgelerin eksiksiz ibraz edilmesi kaydıyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilir.
Nakden iade talebinin 340.000 Türk Lirasını aşan kısmının iadesi her hâlûkârda vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
Nakden iade talebinin 3.400.000 Türk Lirasına kadar olan kısmı mükellefle süresinde tam tasdik sözleşmesi düzenlenmiş yeminli mali müşavirce düzenlenecek tam tasdik raporu uyarınca iade edilir.
Nakden iade talebinin 3.400.000 Türk Lirasını aşması durumunda iade talebi her hâlûkârda vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
İkamet amaçlı kullanılan konutun, aynı zamanda bir odasının da iş yeri olarak kullanılması halinde, konutun tamamı iş yeri olarak kabul edilecek ve gayrimenkulün kiracısı tarafından Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinin (a) alt bendi hükmüne göre; %20 oranında gelir vergisi kesintisi (tevkifatı) yapılacaktır.
Bu durumda gayrimenkulü hem ikamet amaçlı hem de iş yeri olarak kullanmakta olan kiracı, yürütmekte olduğu faaliyete ilişkin kazancın elde edilmesiyle ilgisi bulunan giderlerini, faaliyette bulunulan işe ait olduğu ve işle ilgili olarak kullanıldığını ispat etmesi halinde ticari kazancın ve/veya serbest meslek kazancının tespitinde (hesaplarında) gider olarak indirim konusu yapabilecektir. Ayrıca mülk sahibi tarafından elde edilecek tevkifata tabi kira gelirinin, 2024 yılı için ise 230.000-TL(2025 Yılı için 330.000TL) tutarındaki beyan sınırını aşması halinde, (beyana tabi başkaca gelirlerin bulunması halinde GVK 85 ve 86 ncı maddeler uyarınca ayrıca bir değerlendirme yapılmalıdır.) gayrimenkul sermaye iradı olarak yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.
Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/b) bendinde, vakıflar (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması esası getirilmiş olduğundan, vergi uygulamalarında dernek olarak kabul edilen sandıkların sahip olduğu gayrimenkullerin kiraya verilmesi durumunda bunlara yapılan kira ödemeleri üzerinden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Muafiyetler" başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, kamu idare ve kuruluşları tarafından sosyal amaçlarla işletilen şefkat, rehin ve yardım sandıkları, sosyal yardım kurumları, yoksul aşevleri, ceza ve infaz kurumları ile tutukevlerine ait işyurtları, darülaceze atölyeleri, öğrenci yurtları, pansiyonları ve benzeri kuruluşların kurumlar vergisinden muaf olduğu belirtilmiştir. Buna göre, bu kapsamda, değerlendirilen sandıkların sahip olduğu gayrimenkullerin kiralanması nedeniyle elde edilen kira gelirlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekmektedir.
Gayrimenkul alım satım işlemlerinde tapu harcı, beyan edilen gerçek alım satım bedeli üzerinden ödenmelidir. Tapuda yapılan işlemden sonra, beyan edilen alım satım bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının veya emlak vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin tespit edilmesi halinde, eksik ödenen harç %25 vergi ziyaı cezası ile birlikte alıcı ve satıcıdan alınacaktır.
Motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemlerinde taşıtın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince tespit edilen ve işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan KASKO sigortasına esas değerinden düşük olmamak şartıyla gerçek satış bedeli üzerinden noter harcı ödenmelidir.
Gerçek satış bedelinin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük beyan edilmesi halinde idarece, taşıtın gerçek satış bedelinin tespiti yoluna gidilebilecektir. Bu tespit işlemi sırasında, diğer unsurlarla birlikte taşıtın satış tarihi itibariyle geçerli olan, kasko sigortasına esas alınan bedelinden de yararlanılabilecektir.
Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, pay devri, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler harçtan istisnadır.
26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma ve Altyapı Alanına İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, deniz, ve iç su araçlarına verilecek ruhsatnamelerden, aracın boyuna göre bir defa harç alınmaktayken, 7491 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 492 sayılı Kanuna bağlı (8) sayılı tarifenin "XIII-Bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden alınacak harçlar:" başlıklı bölümünde yapılan değişiklikler sonucu, 1/1/2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden yıllık harç alınması sağlanmış olup, ruhsatnamenin birden fazla yıl için düzenlenmesi durumunda harç, ruhsatnamenin düzenlendiği ya da yenilendiği tarihte geçerli harç tutarı ile ruhsatnamenin geçerlilik süresinin çarpımı suretiyle hesaplanır.
Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar bu bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan müstesnadır.
Yıllık harçlar, her yıl ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılır. Tahakkuk ettirilen harçlar ayrıca mükellefe tebliğ olunmaz ve ocak ayı içerisinde ödenir.
Ödeme zamanı gösterilen harçlardan süresinde ödenmeyenler, ilgili mahkeme ve daireler tarafından sürenin sonundan itibaren onbeş gün içinde bir yazı ile o yerin vergi dairesine bildirilir ve harçlar vergi dairesince tahsil olunur.
Vergi yargısı harçlarından "Başvurma harcı" dava dilekçesi verilmesi sırasında makbuz karşılığında peşin olarak ödenir. Nispi ve maktu harçlar, ihbarname esasına göre, ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren 1 ay içinde ilgili vergi dairesine ödenir.
Vergi Mahkemelerince verilen nihai kararlar üzerinden alınan nispi ve maktu harçlar (Başvurma harcı hariç) Bölge İdare Mahkemelerince veya Danıştayca mükellef lehine karar verilmesi halinde mükellefçe kazanılan miktar üzerinden, kesin kararın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde geri verilir veya istek üzerine vergi borcuna mahsup edilir.
9/8/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu maddesiyle 492 sayılı Harçlar Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına " Birden fazla nüsha olarak düzenlenen muayyen bir bedeli ihtiva eden kağıtlarla ilgili nispi harca tabi işlemlerden sadece bir nüsha için harç tahsil olunur." hükmü eklenmiştir.
6728 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile, noterde işlem gören ve belli bir bedel ihtiva eden kâğıtların her bir nüshasından noter harcı tahsil edilmesi uygulamasına son verilmiş olup, bu çerçevede noterde işlem gören birden fazla nüsha olarak düzenlenen muayyen bir bedeli ihtiva eden kağıtlarla ilgili nispi harca tabi işlemlerden sadece bir nüsha için harç tahsil olunacaktır.
Noterde işleme konu edilmiş belli tutarı ihtiva eden her nev'i senet, sözleşme ve kağıtların değiştirilmesi halinde, daha önce bir işlem yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, değişikliğe ilişkin kağıdın ihtiva ettiği değer üzerinden noter harcı alınmaktaydı. 6728 sayılı Kanunla Harçlar Kanununun 47 nci maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, noterde işlem gören söz konusu kağıtların değiştirilmesine ilişkin kağıtlardan, sadece artan tutar üzerinden noter harcı alınacaktır.
Ticari işletmelerinin kuruluş aşamasında yapılan defter tasdiki işlemlerinden harç alınmakta iken, 6728 sayılı Kanunun 9/8/2016 tarihinde yürürlüğe giren 37 nci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (2) sayılı tarifede yapılan düzenleme ile sermaye şirketleri dahil ticari işletmelerin kuruluş aşamasındaki defter tasdiki işlemleri noter harçlarının konusu dışına çıkarılmış olup, gerek ticaret sicil müdürlüklerinde gerekse noterliklerde yapılan söz konusu defter tasdiki işlemlerinden harç alınmamaktadır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinin beşinci fıkrası kapsamında;
1)Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak Yatırım Teşvik Belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kağıtlar,
2) Münhasıran yatırım döneminde Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlar,
3) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kağıtlar,
4) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlar,
ile ilgili işlemler harçlardan istisnadır.
7033 sayılı Kanunla 492 sayılı Harçlar Kanununun, "Harçtan müstesna tutulan işlemler" başlıklı 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde 7033 sayılı Kanunla düzenleme yapılmış olup, bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği 01.07.2017 tarihinden itibaren, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve sanayi sitelerinde bulunan arsaların tahsisi nedeniyle şerhi gerektiren işlemleri ile bu arsa ve üzerine inşa edilen binaların tahsis edilene devir ve tescili işlemleri ve cins değişikliği işlemleri de harçtan istisna tutulmuştur.
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, bu kazanca indirimli vergi oranı uygulanacaktır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın bu şekilde oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle mükellefçe tespit edilmesi esastır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan sabit kıymet ifadesinden Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin anlaşılması gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde yer alan "Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır." ifadesi ile kastedilen sabit kıymetlerin gerekli şartların oluşması halinde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan yeniden değerlenmiş değerinin dikkate alınması gerektiğidir. Bu nedenle, gerekli şartların oluşması halinde yapılacak enflasyon düzeltmesi dışında başkaca bir değerleme yapılmayacaktır.
İndirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın ayrı bir şekilde belirlenmesine imkan bulunmaması halinde indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir. Oranlamada sabit kıymetler birikmiş amortismanları düşülmeden önceki brüt tutarları ile dikkate alınacaktır.
Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde, devralan kurum, ilgili mevzuatta belirtilen koşulları aynen yerine getirmek kaydıyla indirimli vergi oranı uygulamasından yararlanabilecektir. Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde devreden kurumun bu yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulamasından yararlanması mümkün değildir.
Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde ise, indirimli vergi uygulamasından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise devralan, ilgili mevzuatta belirtilen koşulları yerine getirmek kaydıyla yararlanabilecektir.
16/3/2023 tarihli ve 32134 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İnşaat Demiri İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünce kurulan ve üretilen ve ithal edilen inşaat demirinin vergi güvenliğini sağlamak amacıyla, özel etiket veya işaretle kimliklendirilmesi ve ithalat ile üretimden yapı müteahhidi dahil tüm teslim aşamaları ile laboratuvar test süreçlerini de kapsayan uygulamalarla izlenmesine, ilgili bilgi sistemlerine veri aktarılmasına ve denetim cihazları ile saha denetimine imkan sağlanmasına dayanan işlemler bütünüdür.
Gümrük Tarife ve İstatistik Pozisyonunda (GTIP) 7214.20 grubunda tanımlanan ve inşaatta kullanılan yuvarlak çubuk ürünleri kapsamaktadır. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, bayi, tüccar, yapı müteahhidi ve yapı denetim kuruluşları gibi ilgili sektörde faaliyet gösteren mükellefleri kapsamaktadır.
01/01/2024 tarihinden itibaren kayıt yaptırma zorunluluğu bulunanlardan üreticiler ve ithalatçılar dışında kalanlar etiket/işaret bulunmayan inşaat demiri stoklarını 30/4/2024 tarihinden sonra satışa konu edemeyeceklerdir.
Söz konusu Tebliğle getirilen zorunluluklara uymayanlar adına 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilir.
Sisteme Şifresiz, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası, kullanıcı kodu ve şifre bilgileri ya da e-devlet şifresi kullanılarak https://intvrg.gib.gov.tr adresi üzerinden giriş yapılacaktır.
- ÖTV2A ödeme belgesini sorgulayabilirsiniz.
- Motorlu taşıtlar verginizi hesaplayabilir ve aracınızın kasko değerini öğrenebilirsiniz.
- Gümrük Çıkış Beyannamelerinin kapanma tarihini öğrenebilirsiniz.
- E-vergi levhasını sorgulayabilirsiniz.
- Gelir İdaresi Başkanlığına görüş ve önerilerinizi gönderebilirsiniz.
- Kişi ve kurumlara hitaben düzenlenen elektronik imzalı resmi yazıların görüntüleme ve doğrulama işlemini yapabilirsiniz./ ya da E-belge doğrulama işlemi yapabilirsiniz.
- Gelir vergisi, GMSİ, gecikme zammı ve gecikme faizini hesaplayabilirsiniz.
- Vergi kimlik numarasını sorgulayabilirsiniz.
- Vergi kimlik numarasının doğruluğunu, mükellefin faal mükellef olup olmadığını ve unvanını sorgulayabilirsiniz.
- Yabancılar için vergi kimlik numarasından sorgulama yapabilirsiniz.
- Gümrük Giriş Beyannamelerini sorgulayabilirsiniz.
- E-Ticaret Gümrük Beyannamelerini sorgulayabilirsiniz.
- Şifresiz İşlemler menüsünden yapılabilen işlemleri bu menüden de yapabilirsiniz.
- Ödeme ve alındı belgelerinizi sorgulayabilirsiniz.
- GMSİ, MSİ, ücret ve DKİ gelirlerinize ait beyannamenizi verebilir ve tahakkuk eden verginizi ödeyebilirsiniz.
- Aracınıza ya da banka hesaplarınıza elektronik haciz uygulanıp uygulanmadığını sorgulayabilirsiniz.
- Borcu yoktur ve mükellefiyet yazısı talep edebilirsiniz.
- Hakkınızda yapılan elektronik yoklamalara ilişkin tutanaklarınızı görüntüleyebilirsiniz.
- Kaçak Ürün İhbar Bildirimi, Belge Düzeni, Sahte / Yanıltıcı Belge, Mükellefiyet Kaydı, Kira Gelirleri, Vergi Dairesine Bildirimi Yapılmamış İşçi, Asgari Geçim İndirimi, Ücret Ödemeleri konularında ihbarda bulunabilir ve yaptığınız ihbarın sonucunu sorgulayabilirsiniz.
- Yeni Nesil ÖKC Satış Sorgulaması, Eski Nesil ÖKC Aylık Satış Rapor Bildirimleri ve Yeni Nesil ÖKC Aylık Satış Rapor Bildirimleri yapılabilir.
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 456 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği hükümlerine göre tebliğ edilen Elektronik Tebligatlarınızı görüntüleyebilirsiniz.
- Gelir/Kurumlar Vergisi İade İşlemlerinden; Gelir/Kurum İTD, Gelir/Kurumlar Vergisi İade Talebi Girişi (GEKSİS), Gelir/Kurumlar Vergisi İade Kontrol Raporu Görüntüleme (GEKSİS) ve Gelir/Kurumlar Vergisi İadesi Eksiklik Cevap Yazıları yapılabilir.
- KDV İadesi Eksiklik Cevap Yazısı işlemleri yapılabilir.
- Vergi dairesine başvuran mükelleflere verilen kullanıcı yetkilerine göre menüler gelmektedir.
- Bu bölümde e-Beyanname, Bilgi Girişi, Dilekçeler, Sorgulamalar, KDV İade Talebi Listelerini Gönderme, Gelir-Kurumlar Vergisi İade Talebi Girişi (GEKSİS) Kılavuzu gibi işlemleri yapma imkanı bulabilirsiniz.
- E-Devlet Şifresi kullanılarak internet vergi dairesine giriş yapabilir ve "T.C. Kimlik Numarası ile Giriş" bölümünden yapılan tüm işlemler yapılabilir.
Vergi dairesi tarafından kapalı zarf içerisinde Internet Vergi Dairesi uygulamasından yararlanabilmeniz için size özel olarak verilir.
Bu durumda bağlı olduğunuz vergi dairesine başvuruda bulunmanız gerekmektedir.
Bu hizmetten yararlanmak isteyen TÜZEL (Ltd Şti, A.Ş vb) kişilerin;
Internet Hizmetleri Kullanım Başvuru Formu (Tüzel Kişiler)'nu doldurması,
Internet Hizmetleri Başvuru Formu'nun alt kısmında yer alan Beyan Metnini imzalaması,
Kurum yetkilisi ya da kurum yetkilisinin Zarf Teslim Yazısı ile yetkilendirdiği bir kişinin bu belgelerle birlikte mükellefin bağlı olduğu Vergi Dairesine gelerek başvuruyu fiilen yapması gerekmektedir.
Bu hizmetten yararlanmak isteyen GERÇEK kişilerin;
Internet Hizmetleri Kullanım Başvuru Formu (Gerçek Kişiler)'nu doldurması,
Internet Hizmetleri Başvuru Formu'nun alt kısmında yer alan Beyan Metnini imzalayıp bağlı olduğu Vergi Dairesi'ne gelerek başvuruyu fiilen veya noterden tasdikli yetki belgesi ile vekil tayin edilen kişinin yapması gerekmektedir.
Vergi Dairesi; Internet Hizmetleri Başvuru Formu üzerindeki mükellef bilgilerin doğruluğunu kontrol eder. Başvuruyu yapan kişiye Kullanıcı Kodu ve Kullanıcı Şifresi bilgilerini kapalı şifre zarfı içerisinde teslim eder. Kullanıcı hesabı bu işlemi takiben internette aktif hale getirilir.
Vergi ile ilgili bilgiler, Vergi Usul Kanununun 5. maddesine göre mahremiyet taşıdığı için Internet üzerinden yapılacak borç sorgulamalarında yetkisi olmayan şahısların vergi bilgilerine erişimi engellenmiştir.
Kimlik doğrulama için Kullanıcı Kodu, Kullanıcı Şifresi ve Kişisel Şifre bilgileri kullanılmaktadır. 5 dakika süreyle sorgulama yapılmaması durumunda Kullanıcı Kodu, Kullanıcı Şifresi ve Kişisel Şifrenin tekrar girilmesi istenecektir. Şifrenin arka arkaya 5 defa hatalı girilmesi durumunda kullanıcı hesabı 10 dakika için erişilemez hale gelecektir.
Bilginin bütünlüğü ve gizliliği kriptolu iletişim (128-bit SSL) ile sağlanmaktadır. SSL teknolojisi ağ sunucusu ve ağ tarayıcısı arasındaki tüm bilgi akışını koruyan bir güvenlik protokolüdür.
KKDF, gerçek veya tüzel kişi ayrımı gözetilmeksizin, kullanılan krediler ve vadeli yapılan ithalatlar üzerinden alınan bir fondur.
KKDF kesintileri genel bütçeye gelir olarak kaydedilmektedir.
Merkez Bankası, KKDF uygulamasını bir kredi ve para politikası aracı olarak 1988 yılında uygulamaya koymuştur.
Merkez Bankası KKDF'yi 2002 yılına kadar takip edip uygulamasını fiilen yürütmüştür. 2002 yılından sonra ise KKDF takip ve tahsilatı Maliye Bakanlığına devredilmiştir.
Fonun uygulamasına ilişkin temel açıklamalar, 4684 sayılı Kanun ile 26.08.1989 tarihli ve 20264 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 12.05.1988 tarihli ve 88/12944 sayılı Kararnameye İlişkin KKDF Hakkında 6 Sıra No.lu Tebliğ'de yapılmıştır.
KKDF kesintisinin yapıldığı kredili işlemler şunlardır:
- Yurt içi bankalar ve finansman şirketlerinden kullanılan tüketici kredileri
- Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları krediler
* TL cinsinden
* Döviz cinsinden
- Vadeli ithalat işlemleri
KKDF, yurt içinden tüketici kredisi kullanan, yurt dışından kredi kullanan ve vadeli ithalat yapan kişilerden alınmaktadır.
KKDF'nin mükellefleri:
bankalar,
finansman şirketleri,
vadeli ithalat yapan kişilerdir.
KKDF kesintisi;
Türk Lirası kredilerde tahakkuk ettirilen faiz tutarları,
Dövize endeksli ve diğer endeksli kredilerde, borç bakiyesine ilişkin kur farkı veya endeks farkı ile dönem faizinin cari kurdan Türk Lirası karşılığı veya fark faizin (spread) toplam tutarları,
Döviz ve altın kredilerinde kredinin kullanıldığı tarihte, kredinin anapara tutarı ve altın miktarları,
Vadeli ithalatta ithalat bedeli
üzerinden yapılır.
KKDF kesintisi,
a) Bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan,
- Tüketici kredilerinde % 15,
- Diğer kredilerde % 0,
b) Bankalar ve finansman şirketlerinin yurt dışından sağladıkları kredilerde % 0,
c) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladıkları
- Ortalama vadesi 1 yıla kadar olan TL kredilerde % 1
- Döviz ve altın kredilerinde ortalama vadeye göre % 0 ila % 3,
d) Vadeli ithalatta % 6
oranında yapılır.
KKDF kesintisi tüketici kredilerinde tahakkuk eden faiz tutarları üzerinden yapılmaktadır.
Örneğin bir kişinin bankadan % 1,09 faiz ile 5.000 TL'lık 5 ay vadeli bir tüketici kredisi kullandığını varsayarsak, bu kişinin ödeyeceği taksitler ve taksitler içindeki KKDF tutarına ilişkin tablo aşağıdaki gibidir.
Taksit Sayısı |
Taksit |
Anapara |
Faiz |
KKDF |
BSMV |
1 |
1.039,58 |
974,17 |
54,50 |
8,18 |
2,73 |
2 |
1.039,58 |
986,93 |
43,88 |
6,58 |
2,19 |
3 |
1.039,58 |
999,83 |
33,12 |
4,97 |
1,66 |
4 |
1.039,58 |
1012,91 |
22,23 |
3,33 |
1,11 |
5 |
1.039,59 |
1026,16 |
11,19 |
1,68 |
0,56 |
Tablodan görüleceği üzere tüketici kredilerinde tahakkuk eden faiz tutarları üzerinden %15 oranında KKDF kesintisi yapılmaktadır.
Birinci taksit için KKDF hesaplama:
(Faiz tutarı) * (KKDF oranı) = Kesinti tutarı
54,5 TL* % 15 = 8,18 TL
22/12/2017 tarihli ve 2017/11176 sayılı Bakanlar Kurulu Karararının eki Karar ile bankalarca Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili mevzuatı uyarınca oluşturulan Çiftçi Kayıt Sistemi, Hayvan Bilgi Sistemi ve diğer sistemlerde kaydı olduğu tespit edilen veya il ve ilçe tarım müdürlüklerince düzenlenecek belgeler ile çiftçilik faaliyeti tevsik olunan çiftçilere tarıma yönelik kullandırılan azami 15.000 (onbeşbin) Türk Lirasına kadar olan kredilerde KKDF kesintisi yapılmamaktadır.
Gerçek kişilerin ihtiyaçları için kullandığı konut kredilerinden KKDF kesintisi yapılmamaktadır.
Ancak kredi ile bir konut satın alınması sonrasında kredi geri ödemeleri devam ederken konutun satılması halinde kredi kapatılmaz ise kullanılan kredi konut kredisi kapsamından çıkacağından, söz konusu kredinin bakiye kısmına tahakkuk eden faizler üzerinden KKDF hesaplanmaya başlanır.
Yurtdışından yapılan her ithalat KKDF'ye tabi değildir. İthalatın vadeli yapılması halinde vadeli ithalat bedeli üzerinden fon kesintisi yapılmaktadır.
KKDF uygulamasında ödeme şekli aşağıdaki şekilde olan ithalatlar vadeli ithalat olarak kabul edilir.
Kabul kredili
Mal mukabili
Vadeli akreditif
Yapılan ithalat işlemine ilişkin, mal bedelinin gümrük mevzuatında tanımlanan gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce transfer edilmesi halinde fon kesintisi yapılmamakta, bedelin bu tarihten sonra transfer edilmesi halinde ise ithalatçı kredilendirilmiş olacağından, söz konusu kredili işlem üzerinden KKDF kesintisi yapılmaktadır.
Üretim maliyetlerinin azaltılması suretiyle ekonomik büyümeye katkıda bulunulması ve ilave istihdam yaratılması amacıyla, 10.04.2015 tarihli ve 29322 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2015/7511 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli listede yer alan yatırım mallarının ve ara malların vadeli ithalatında KKDF kesintisi yapılmamaktadır.
Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları krediler aşağıda yer aldığı şekilde KKDF’ye tabidir.
a) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladıkları TL kredilerde KKDF oranı;
* Ortalama vadesi 1 yıla kadar olanlarda % 1,
* Ortalama vadesi 1 yıl ve üzeri olanlarda % 0,
b) Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF oranı;
* Ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda % 3,
* Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda % 1,
* Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda % 0,5,
* Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda % 0,
olarak uygulanmaktadır.
Bankalar ve finansman şirketlerinden kullanılan kredilerden kesilen KKDF tutarları tahsil edildiği ayı izleyen ayın 15 inci günü akşamına kadar bankalar veya finansman şirketlerince beyan edilip ödenmektedir.
Vadeli ithalat işlemlerinde KKDF, ilgili gümrük idaresi tarafından ithalatçılardan tahsil edilmektedir.
Bu çerçevede, bankalar veya finansman şirketlerinden kredi kullanan veya vadeli ithalat yapan kişilerin herhangi bir beyanname verme yükümlülüğü yoktur.
Yersiz ve fazladan ödenen KKDF kesintileri kesintiyi yapan banka veya finansman şirketinin kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine gerekli evraklar ile başvurulmak suretiyle geri alınabilir.
KKDF uygulamasına ilişkin mevzuat ve daha ayrıntılı bilgi Başkanlığımız https://www.gib.gov.tr/kkdf-mevzuat
internet adresinden edinilebilir.
Temel gıda ürünlerinin birçoğunun toptan teslimi, 5189 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan değişiklik öncesinde zaten 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı liste kapsamında %1 oranında KDV'ye tabi idi. Cumhurbaşkanı Kararı ile bahsi geçen BKK eki (II) sayılı listede yer alan ve %8 oranında KDV'ye tabi olan gıda ürünlerinin tamamı (I) sayılı liste çatısı altına alınmak ve toptan perakende ayrımı kaldırılmak suretiyle 14.02.2022 tarihinden itibaren %1 oranında KDV'ye tabi tutulmuş ve BKK kapsamındaki tüm gıda ürünlerinin teslimlerinde KDV oranları eşitlenmiştir. Bu durumun yegâne istisnası, özel tüketim vergisine tabi olan gıda ürünleridir. Bu ürünlerin tesliminde %8 (7346 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren %10) oranında KDV uygulanmaya devam edilecektir.
Toptan ve perakende teslim ayrımı, toptancı hallerinde faaliyet gösterme, KDV mükellefi olma gibi farklı KDV oranı uygulanmasına neden olan hükümler, 5189 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ortadan kaldırılarak nereden alındığına, kime satıldığına bakılmaksızın 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı liste kapsamındaki tüm gıda teslimlerinde KDV oranı %1'de eşitlenmiştir.
13/2/2022 tarihli ve 31749 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5189 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan düzenleme, yeme-içme hizmetlerine uygulanan KDV oranında bir değişiklik öngörmemektedir.
Öte yandan, 29/3/2022 tarihli ve 31793 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile (II) sayılı listenin 24 üncü sırasında yer alan "(birinci sınıf lokanta ruhsatı ya da işletme belgesine sahip olan yerler ile üç yıldız ve üzeri oteller, tatil köyleri ve benzeri tesislerin bünyesindeki lokantalar hariç)" ibaresi söz konusu Kararın yürürlüğe giriş tarihi olan 1/4/2022 tarihinden itibaren kaldırılmış ve ilgili madde çerçevesinde tüm yeme içme hizmetlerinde KDV oranı %8 (7346 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren %10) olarak belirlenmiştir.
Yeme içme hizmeti veren işletmelerin paket servis (on-line, mobil yemek sipariş siteleri dahil) şeklinde verdikleri hizmetler ile catering, tabldot servis gibi adlarla verdikleri yeme içme hizmetleri, 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 24 üncü sırası kapsamında %10 oranında KDV'ye tabi olup, bu hizmetlerin gıda teslimi sayılması mümkün değildir.
Başkanlığımıza ait www.gib.gov.tr internet adresinden, sırasıyla Yararlı Bilgiler - KDV Oranları - KDV Oranları Listesi sekmeleri takip edilmek suretiyle güncel KDV oranlarına kolayca ulaşılabilmesi mümkündür.
Yurt dışındaki müşteriler (İkametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şube, büro, temsilcilik ve acentası) için Türkiye'de yapılan ve yurt dışında faydalanılan hizmetler KDV den istisnadır.
Verilen bir hizmetin ihracat istisnası kapsamında değerlendirilebilmesi için;
1. Hizmetin Türkiye de, yurt dışındaki bir müşteri için yapılması, (bu işlemin tevsikinin edilmesi için, fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi)
2. Hizmetten yurt dışında faydalanılması,
gerekmektedir.
KDV Kanununun yukarıda belirtilen hükümleri ile konu hakkındaki açıklamaların yer aldığı KDV Genel Uygulama Tebliği uyarınca, yurt dışındaki müşteriler için ifa edilen hizmetlerin, hizmetin ifa edildiği dönemde, bedelin Türkiye'ye gelmesi beklenilmeden ihracat istisnası kapsamında beyan edilecektir. Ancak, bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan vergilerin KDV Kanununun 32 nci maddesi kapsamında iadesinde ise ödeme belgesi (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) aranacaktır.
Türkiye içinde taşıma hakkı bulunmayan yabancı bayraklı gemilerin tadil, bakım ve onarım hizmetlerinde, geminin tersaneye giriş çıkış yaptığının Liman Başkanlığı tarafından verilecek belge ile tevsik edilmesi kaydıyla, istisna kapsamındaki hizmet nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV'nin %50'si, hizmet bedelinin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belge aranmaksızın iade edilir. İade edilecek KDV'nin kalan kısmı, işleme ilişkin bedelin yarısının Türkiye'ye getirildiği oranda iade edilir.
Kısmi tevkifat uygulaması kapsamına giren her bir işlemin KDV dahil bedeli işlemin yapıldığı yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırını aşmadığı takdirde, hesaplanan KDV tevkifata tabi tutulmayacaktır. Sınırın aşılması halinde ise tutarın tamamı üzerinden tevkifat yapılacaktır.
Tespit edilen tutarı aşan işlemlerde KDV tevkifatı zorunluluğundan kaçınmak amacıyla bedel parçalara ayrılamayacak, aynı işleme ait bedellerin toplamı dikkate alınarak bu sınırın aşılması halinde tevkifat yapılacaktır.
Tevkifat zorunluluğundan kaçınmak amacıyla, birden fazla fatura düzenlenmek suretiyle bedelin parçalara bölündüğünün tespiti halinde vergi dairelerince, bütünlük arzettiği anlaşılan alımların toplamının yukarıda belirtilen sınırı aşıp aşmadığına bakılarak gerekli işlemler yapılacaktır.
Buna göre;
- 1 yıl süreli hizmet alımı şeklinde sözleşme yapılan, ancak aylık vergilendirme dönemleri itibariyle kısım kısım verilebilen hizmetlerde, alt sınır hesabında aylık olarak verilen hizmete ilişkin düzenlenen faturadaki KDV dahil bedel dikkate alınacaktır.
- 5018 sayılı Kanuna tabi bir kurumun makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlarına haftalık, aylık, yıllık bakım sözleşmeleri çerçevesinde sunulan hizmetler; her bir bakım döneminde sunulan kısım itibariyle değerlendirilecektir. Kurumun talep ve ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan, dönemsellik içermeyen tamir, bakım ve onarım hizmetleri ise KDV dahil işlemin yapıldığı yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırını geçmediği sürece tevkifata tabi olmayacaktır. Tamir, bakım ve onarım hizmetlerinin sorumlu kurumun muhtelif makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlarına aynı gün içinde ifa edilmesi halinde bedel, her bir araç itibariyle değil, toplam olarak dikkate alınacak ve işlemin yapıldığı yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırını geçtiği taktirde de tevkifata tabi tutulacaktır.
- Yılın tamamında belli miktarda ürün için fason konfeksiyon işi yapılması yönünde sözleşme düzenlenmesi, ancak yıl içinde günlük, haftalık ya da aylık olarak teslim edilen ürün karşılığında fason hizmet faturası düzenlenmesi halinde, her fason hizmet faturasındaki KDV dahil hizmet bedeli, tevkifat alt sınırının hesabında dikkate alınacaktır. Ancak, bedelin parçalara bölünerek birden fazla fatura düzenlendiğinin tespiti halinde gerekli işlemlerin yapılacağı tabiidir.
Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) ayırımında sayılanların (profesyonel spor kulüplerince (şirketleşenler dahil) yapılan teslim ve hizmetler hariç), kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki teslim ve hizmetlerinde hesaplanan KDV, alıcıların durumuna bakılmaksızın, tevkifata tabi tutulmayacaktır.
KDV mükellefleri tarafından geçmiş vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak bir düzeltme beyannamesi verilmesi halinde, en son KDV beyannamesi de dâhil olmak üzere aradaki tüm KDV beyanlarının buna göre düzeltilmesi gerekmektedir.
Ancak, düzeltme beyannamesinin verildiği dönemden en son vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesine kadar, bu düzeltme neticesinde aradaki vergilendirme dönemlerinde ödenecek bir vergi çıkmaması kaydıyla, her bir dönem için ayrı ayrı düzeltme beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu tür durumlarda düzeltmenin yapıldığı vergilendirme dönemi ile en son vergilendirme dönemine ilişkin, düzeltme beyannamesi verilmesi yeterli olacaktır.
İhraç kaydıyla teslim yapabilmek için imalatçı vasfına haiz olunması gerekir.
İmalatçının;
- Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olması veya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından alınmış çiftçi kayıt belgesi, gıda işletmesi kayıt belgesi ve işletme onay belgelerinden (üretici belgesi) herhangi birine sahip olması, (Bu belgeler sonraki bölümlerde 'imalatçı belgesi' olarak anılacaktır.)
- İlgili meslek odasına kayıtlı bulunması,
- Üretimin yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan Sanayi Sicil Tebliğlerinde öngörülen sayıda işçi çalıştırması ve gerekli araç parkına sahip olması veya kapasite raporundaki üretim altyapısına sahip olması,
gerekmektedir.
Tecil-terkin uygulamasından 'imalatçı' vasfını haiz satıcılar yararlanabilir. İmalatçı kapsamına girmeyen mükellefler, tecil-terkin uygulamasından yararlanamaz. Ancak, diğer şartları taşımakla beraber, sadece imalatçı belgesine sahip olmayan mükelleflerden, ilgili Kuruma başvuran ve bu Kurumdan söz konusu belgenin verileceğine ilişkin olumlu görüş alanlar da bu belgelerin verilmesi beklenilmeden tecil-terkin uygulamasından yararlanırlar.
3194 sayılı İmar Kanununun geçici 16 ncı maddesi doğrultusunda konut olarak tescillendiği, imar barışından faydalanılarak yapı kayıt belgesi ile niteliği mesken (konut) olarak değiştirilen ve tapu kayıtlarında mesken olarak yer alan söz konusu bağımsız bölümlerin, niteliği İmar Barışı ile konuta dönüşse dahi; inşaat ruhsatının konut olarak değil, ofis ve işyeri olarak verildiği, bu taşınmazların fiili durumda işyeri olarak kullanılabileceği, verilen inşaat ruhsatının da bu taşınmazların işyeri olarak kullanılmasını mümkün kıldığı ve işyeri olarak kullanılmak üzere satın alınabileceği hususları dikkate alındığında, KDV oran uygulaması bakımından ilgili taşınmazların konut olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu teslimlerde genel oranda (%20) KDV uygulanması gerekmektedir.
Şirket ortağının aracının kiralanması durumunda (şirket ortağının gerçek usulde KDV mükellefiyeti yoksa) şirketin, kira bedeli üzerinden % 18 olarak hesaplanacak KDV yi sorumlu sıfatıyla beyan edip ödemesi ve %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapması zorunludur. Şirket ortağının elde ettiği gelir GVK 103. Maddesinde belirtilen Gelir Vergisi tarifesinin 2. dilimini geçmesi durumunda Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan etmesi gerekmektedir.
Tüketiciler tarafından malların iade edilip bedellerinin geri verilmesinin istendiği durumlarda, satıcı tarafından ödenen bedellerin KDV dâhil tutarları tüketiciye iade edilir. Satıcılar işlemlerinin düzeltilmesi için iade edilen mal nedeniyle gider makbuzu düzenler ve tüketiciden iade edilen mala ait fatura ve benzeri belgeyi bu makbuz ekinde geri alırlar. Gider makbuzunda iade edilen malın KDV’si satış bedelinden ayrı gösterilir ve bu miktar indirim konusu yapılmak suretiyle işlem düzeltilir.
İade edilen mala ait fatura veya benzeri belgenin fiili imkânsızlıklar nedeniyle ibraz edilemediği durumlarda, aynı şekilde üzerine alış belgesinin ibraz edilemediği açıkça belirtilmek suretiyle gider makbuzu düzenlenmesi mümkündür.
İade edilen malın yerine aynı veya başka bir malın verildiği durumlarda ise, satıcı tarafından yukarıda sözü edilen işlemlerin yanı sıra bu defa verilen yeni mal için fatura ve benzeri belge düzenleneceği tabiidir.
Dolayısıyla iade edilen malların yerine verilen yeni malların değerleri dikkate alınarak belge düzenleneceğinden, iade edilen mallar ile yeni verilen mallar arasında değer farkının olup olmaması düzeltme işlemini etkilemez.
2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 33 üncü sırası uyarınca; Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 94 üncü faslında yer alan ve ilgili Kararda Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon numaraları ve tanımları itibariyle belirlenen eşyaların teslimi %10 oranında KDV'ye tabi olacaktır.
GTİP numarası bir eşyanın 12 haneli numarasıdır. Mükellefler, ithal ya da yurtiçi teslimde bulundukları bir eşyanın GTİP numarasının tespiti için Ticaret Bakanlığının ilgili Bölge Müdürlüğüne bu eşyaya ilişkin teknik bilgilerin de yer aldığı kataloglar ile diğer ayrıntılı bilgi/belgelerle başvurmak suretiyle bağlayıcı tarife bilgi talebinde bulunarak GTİP numarası tespit ettirebilirler.
Ayrıca gümrük beyanlarında da ithal veya ihraç edilen eşyanın GTİP numara bilgisi yer almaktadır.
2008/13426 sayılı BKK gereğince, KDV Kanununun 30/b maddesine göre binek otomobillerin alımında yüklenilen KDV'yi indirim hakkı bulunan mükelleflerin, kiralamak veya çeşitli şekillerde işletme üzere iktisap ettikleri 31.12.2007 tarihi itibariyle aktiflerinde veya envanterlerinde bulunan Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 87.03 tarife pozisyonunda yer alan binek otomobillerinin iktisap tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra teslime konu olması halinde bu teslimde % 1 oranında KDV uygulanması; 31.12.2007 tarihinden sonra aktiflerine veya envanterlerine kaydedilen binek otomobillerinin teslimi halinde genel oranda (%20) KDV uygulanması gerekmektedir.
Dolayısıyla 2 yıl düzenlemesi, araç kiralama şirketinin 31.12.2007 tarihine kadar aktifinde veya envanterinde kayıtlı olan araçlara ilişkindir.
Geceleme hizmetinin, 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 25 inci sırası kapsamında değerlendirilebilmesi için bu hizmetin; otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde verilmesinin yanı sıra işletmenin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen turizm işletme belgesine sahip olması gerekmektedir.
Diğer taraftan, günübirlik veya haftalık mesken kiralamaları bu sıra kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu kiralama hizmetlerinde genel oranda (%20) KDV hesaplanacaktır.
7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı öncesinde; 28/3/2022 tarihli ve 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı listenin "B) DİĞER MAL VE HİZMETLER" bölümünün 11 inci sırasında yer alan net alanı 150 m²'ye kadar konut teslimleri düzenlemesi ile söz konusu Kararın 1 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümler 1/4/2022 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış; ancak 5359 sayılı Kararın 10 uncu maddesinde, 1/4/2022 tarihinden önce yapı ruhsatı alınmış veya kamu kurum ve kuruluşları ile bunların iştirakleri tarafından ihalesi yapılmış projeler kapsamında inşa edilen konutlar için bu hükümlerin uygulanmasına devam olunacağına karar verilmiştir.
Konut teslimlerinde uygulanması gereken KDV oranıyla ilgili olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin (III/B-2.1.1.) bölümünde ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir. Bu kapsamda, yapı ruhsatı 1/4/2022 tarihinden sonra alınmış olan taşınmaz teslimlerinde 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile getirilen düzenlemeye göre, yapı ruhsatı bu tarihten önce tanzim edilen taşınmazların satışında ise 2007/13033 sayılı BKK'nın bu Karar ile kaldırılmadan önceki hükümleri dikkate alınarak vergilendirme yapılmaktadır.
Bu çerçevede;
- Yapı ruhsatı 1/4/2022 tarihinden önce tanzim edilen konutların Büyükşehir statüsüne haiz illerde bulunması halinde emlak birim m2 değerleri esas alınarak %1, %10, %20; Büyükşehir vasfında olmayan illerde ise 150 m2'ye kadar %1, 150 m2'nin üzerindekilerde %20,
- Yapı ruhsatı 1/4/2022 tarihinden sonra tanzim edilen konutların tesliminde ise,
-- 6306 sayılı Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerlerde dönüşüm projeleri çerçevesinde yapılan konutların net alanının 150 m2'ye kadar olan kısmı için %1; 150 m2'yi aşan kısım için %20,
-- Konutların net alanının 150 m2'ye kadar olan kısmı için %10; 150 m2'yi aşan kısım için %20,
- Daha önce genel KDV oranına tabi olan arsa ve arazi teslimlerinde %10,
- İşyeri, depo, ofis vb. nitelikteki taşınmazların tesliminde ise genel oranda (%20)
oranında KDV hesaplanmaktadır.
1594 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla 02.10.2019 tarihinden itibaren;
- Aile mahkemeleri, tüketici mahkemeleri ve çocuk mahkemelerinin görev alanına giren davalar ve işler,
- Vesayet davaları ve işleri,
- Yukarıda belirtilen davalara ilişkin kanun yolları,
- İş uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabuluculuk,
- Yukarıda sayılanlara bağlı ilamlı icra takipleri
kapsamında verilen avukatlık hizmetlerinin KDV oranı %8 (7346 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren %10) olarak uygulanmakta iken, 4862 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 32 nci sırasının kapsamı genişletilerek 01.12.2021 tarihinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununda yer alan adli yardım ve adli müzaharet hükümleri kapsamında verilen avukatlık hizmetleri de indirimli oran kapsamına alınmıştır.
1594 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla iş uyuşmazlıklarıyla ilgili dava şartı olarak arabuluculuk sürecinde kendisini avukatla temsil eden taraf avukatının verdiği avukatlık hizmetinin KDV oranı %8 (7346 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren %10) olarak tespit edilmiş olup, Kararda arabuluculuk hizmetine yönelik herhangi bir belirleme bulunmamaktadır. Bu çerçevede;
- Avukat arabulucu (veya avukat sıfatı olmayan arabulucu) tarafından verilen iş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculuk hizmetinin, ilgili BKK eki (II) sayılı listenin 32 nci sırası kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığından genel oranda (%20),
- İş uyuşmazlıklarıyla ilgili dava şartı olarak arabuluculuk sürecinde kendisini avukatla temsil eden taraf avukatının düzenleyeceği serbest meslek makbuzunda ise %10 oranında
KDV hesaplanması gerekmektedir.
Mobil cihazlar; Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılabilecek makine ve teçhizatlar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden söz konusu alımların 3065 sayılı Kanunun 13/m maddesine göre KDV'den istisna tutulması mümkün değildir.
Sektör ayrımı yapılmaksızın imal ettikleri malları doğrudan ihraç eden imalatçılar, ihracat teslimlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV tutarına bakılmaksızın ihracat bedelinin %10'una kadar devreden KDV tutarı ile sınırlı olarak iade talep edebilirler.
-İndirimli Orana Tabi İşlemlerde İade Talep Süresi:
3065 sayılı Kanunun (29/2) nci maddesine göre, Cumhurbaşkanı tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup indirim yoluyla giderilemeyen ve tutarı Cumhurbaşkanınca tespit edilecek sınırı aşan verginin iadesinin en geç izleyen yıl talep edilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede mükelleflerin, indirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanan iade taleplerini, en geç indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği yılı izleyen yılın Ocak-Kasım vergilendirme dönemlerine ilişkin beyannamelerin (yılın sonuna kadar verilen Ocak-Kasım vergilendirme dönemlerine ilişkin verilen düzeltme beyannameleri dahil) herhangi birinde iadeye konu olan KDV alanında beyan etmeleri ve indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği yılı izleyen yılın sonuna kadar standart iade talep dilekçesiyle birlikte iade talepleri için Tebliğin ilgili bölümlerinde sayılan belgelerle (teminatla talep edilen iadelerde teminat dahil) vergi dairelerine başvurmaları zorunludur.
- Tam İstisna Kapsamındaki İşlemlere İlişkin İade Talep Süresi:
3065 sayılı Kanunun 32 nci maddesine göre, iade talebinin, iade hakkı doğuran işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar yapılması zorunludur.
Buna göre, Kanunun 32 nci maddesi ile geçici maddelerde yer alan tam istisna kapsamındaki işlemlere ilişkin iade talebinde bulunacak mükelleflerin, istisnaya tabi işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar ilgili dönem beyannamelerinde istisnaya ilişkin yüklenilen KDV sütununu doldurmaları ve en geç bu süre içinde standart iade talep dilekçesiyle birlikte iade talepleri için Tebliğin ilgili bölümlerinde sayılan belgelerle (teminatla talep edilen iadelerde teminat dahil) vergi dairelerine başvurmaları zorunludur.
- Kısmi Tevkifat Kapsamındaki İşlemlere İlişkin İade Talep Süresi:
Mükelleflerin, 3065 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi kapsamındaki kısmi tevkifat uygulanan işlemlerine ilişkin iade taleplerini, tevkifata tabi işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar ilgili dönem beyannamelerinde iadeye konu olan KDV alanında beyan etmeleri ve en geç bu süre içinde standart iade talep dilekçesiyle birlikte iade talepleri için Tebliğin ilgili bölümlerinde sayılan belgelerle (teminatla talep edilen iadelerde teminat dahil) vergi dairelerine başvurmaları zorunludur.
Çifte vatandaşlığa sahip Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunan gerçek kişilerin, 3065 sayılı KDV Kanununun 13/l maddesi kapsamında istisnadan faydalanmaları mümkün bulunmamaktadır.
5249 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla; 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listeye 34 üncü sıra eklenmek suretiyle "Mesken ve tarımsal sulama abone gruplarına yapılan elektrik teslimleri" ne uygulanan KDV oranı, %18'den %8'e indirilmiştir. Bu çerçevede, meskenlerde ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik teslimlerinde, söz konusu Kararın yayımlandığı 1/3/2022 tarihinden itibaren tahakkuk ettirilen bedellere %8 (7346 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren %10) oranında KDV uygulanmaya başlanmıştır.
1/4/2022 tarihinde yürürlüğe giren 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 22 nci sırası, "Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan Tıbbi Cihaz Yönetmeliği ve İn Vitro Tanı Amaçlı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği hükümlerine tabi olan cihazların teslimi ile bunların kiralanması hizmetleri," şeklinde değiştirilerek, Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu bazlı %8 KDV oranı uygulanan tıbbi cihazlar için, güncel mevzuat düzenlemeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığı uygulamaları ile uyum sağlanmıştır.
Bu çerçevede, ilgili sırada sayılan Yönetmelik hükümlerine tabi olan cihazlardan olup olmadığı, açık devlet verisi olarak herhangi bir kullanıcı hesabı gerekmeksizin tüm kullanıcıların erişebileceği https://utsuygulama.saglik.gov.tr/UTS/vatandas#/ linkinde yer alan "Ürün Takip Sistemi (ÜTS)" Bilgi Bankasından ürün barkodu, marka, model vb. bilgiler ile sorgulama yapılmak suretiyle tespit edilebilmektedir.
Bu tespit sonucunda; söz konusu Yönetmelik hükümlerine tabi cihaz olduğuna dair ÜTS kaydı bulunan tıbbi cihazların ithal ve tesliminde % 8 (7346 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren %10) oranında, ÜTS kaydı ibraz edilmeyen cihazların ithal ve tesliminde ise genel oranda (%18) (7346 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren %20) KDV uygulanması gerekmektedir.
7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 10.07.2023 tarihinden itibaren sadece diş fırçaları, diş macunları, diş ipliklerinin ithal ve teslimi %10 KDV oranına tabiidir. Bunun dışında kalan diğer temizlik ürünleri genel oran kapsamındadır.
Kamusal ve beledi hizmetler sunan belediyelerin faaliyetleri ticari faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, belediyeler adına düzenlenen YTB’lere istinaden 3065 sayılı Kanunun (13/d) maddesi kapsamında belediyelere KDV istisna belgesi verilmesi mümkün değildir. Ancak belediyelerce YTB’ye konu işleme ilişkin bir iktisadi işletme açılması halinde açılan iktisadi işletmenin söz konusu istisnadan yararlanması mümkün bulunmaktadır.
3065 sayılı Kanunun (13/b) maddesine göre gezi, eğlence, spor ve amatör balıkçılık gibi faaliyetlerde kullanılan araçlar, özel tekne ve özel yatlar deniz taşıma aracı olarak kabul edilmediğinden bu araçlara limanlarda verilen hizmetler istisna kapsamına girmemektedir.
Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelirler "Gayrimenkul sermaye iradı" olarak ifade edilmektedir. Gayrimenkul sermaye iradının mükellefi, kira gelirine konu mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri ile kiralanmış bir mal veya hakkın kiraya verilmesi durumunda kiracılarıdır.
2024 yılı için mesken kira gelirlerinin 33.000 TL'si (324 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği); 2025 yılı için ise 47.000 TL'si (329 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği) gelir vergisinden istisnadır. Bu tutarın altında kalan mesken kira gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmez. İstisna tutarının üzerinde mesken kira geliri elde edilmesi halinde verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesinde beyan edilen kira gelirinden istisna tutarının düşülmesi gerekir.
Kira gelirinin yanında ticari, zirai veya mesleki kazancını beyan etmek zorunda olanlar, istisna uygulamasından yararlanamazlar.
Ayrıca, istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı Gelir Vergisi Kanununun 103.maddesinde yazılı vergi tarifesinin 3. diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı (2024 yılı için 870.000 TL, 2025 yılı için 1.200.000 TL) aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar.
İstisna uygulaması, sadece, konut olarak kiraya verilen gayrimenkullerden elde edilen gelirler için söz konusudur. Örneğin, mesken ve işyeri kira gelirinin birlikte elde edilip beyan edilmesi halinde, istisna sadece mesken kira gelirine uygulanır. İşyeri kira gelirine istisna uygulanmaz.
Bir konuta birden fazla kişinin ortak olması halinde; bu konuttan elde edilen kira gelirlerinin vergilendirmesinde, her bir ortak için istisna ayrı ayrı uygulanacaktır. Bir mükellefin birden fazla konuttan kira geliri elde etmesi halinde ise istisna kira gelirleri toplamına bir defa uygulanacaktır.
Konut kira gelirinin beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde istisnadan yararlanılamaz. Ancak, idarece herhangi bir tespit yapılmadan önce, süresinde beyan etmedikleri veya süresinde verdikleri beyannamede yer almayan konut kira gelirlerini kendiliklerinden verecekleri beyanname ile beyan edenler istisnadan yararlanabilirler.
Konut kira geliri elde eden kişilerin, yıllık olarak tespit edilen istisna tutarının altında kira geliri elde etmesi halinde vergi dairesinde mükellefiyet kaydı açtırmasına ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır.
Mükellefler tarafından o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak tahsil edilen kira bedelleri, tahsil edildiği yılın hasılatı sayılır.
Örneğin; 2021, 2022 ve 2023 yılları kira gelirleri topluca 2024 yılında tahsil edilirse, 2024 yılının geliri olarak dikkate alınacaktır.
Gelecek yıllara ait olup, peşin tahsil edilen kira bedelleri, ödemenin yapıldığı yılın değil, gelirin ilgili olduğu yılın hasılatı olarak kabul edilir.
Örneğin; 2024, 2025 ve 2026 yılları kira gelirleri topluca 2024 yılında tahsil edilirse, her yıla ait kira bedeli ilgili yılda beyan edilecektir.
Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde, "emsal kira bedeli" esas alınır. Buna göre;
- Gayrimenkulün bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılması,
- Kiraya verilen gayrimenkulün kira bedelinin emsal kira bedelinden düşük olması,
hallerinde emsal kira bedeli esası uygulanacaktır.
Kiraya verilen bina ve arazilerde emsal kira bedeli, varsa yetkili özel makamlarca veya mahkemelerce saptanmış kira bedelidir. O bina ya da arazi için kira takdiri veya tespiti yapılmamışsa; emsal kira bedeli, emlak vergisi değerinin % 5'idir.
Bina veya arazi dışında kalan mal ve haklarda emsal kira bedeli, bunların maliyet bedelinin % 10'udur. Bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlemesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin %10'udur.
Örnek: Bay C, emlak vergisi değeri 100.000 TL olan bir apartman dairesini arkadaşına bedelsiz olarak kiralamıştır.
Bu durumda, Bay C'nin kira geliri elde etmediği halde, emsal kira bedeli hesaplaması ve buna göre bulunacak tutar kadar kira geliri elde etmiş sayılması gerekmektedir.
Emsal Kira Bedeli: 100.000 x %5= 5.000 TL olacaktır.
- Boş kalan gayrimenkullerin korunması amacıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması,
- Binaların mal sahiplerinin çocuklarının, anne ve babalarının veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi. (Ancak, bu kimselerin her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmişse bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz),
- Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede oturması,
- Genel bütçeye dâhil daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan kiralamalar,
durumlarında emsal kira bedeli esası uygulanmaz.
Kira gelirinin vergilendirilmesinde, elde edilen gelirin safi tutarı iki farklı şekilde tespit edilebilmektedir:
- Götürü Gider Yöntemi. (hakları kiraya verenler hariç)
- Gerçek Gider Yöntemi.
Götürü veya gerçek gider yönteminin seçimi, taşınmaz malların tümü için yapılır. Bunlardan bir kısmı için gerçek gider, diğer kısmı için götürü gider yöntemi seçilemez.
Götürü gider yöntemini seçen mükellefler, kira gelirlerinden istisna tutarını düştükten sonra kalan tutarın % 15'i oranındaki götürü gideri gerçek giderlere karşılık olmak üzere indirebilirler. Ancak, bu usulü seçen mükellefler iki yıl geçmedikçe gerçek gider yöntemine dönemezler.
Gerçek gider yönteminin seçilmesi durumunda;
- Kiraya veren tarafından, kiraya verilen gayrimenkul için ödenen; aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri,
- Kiraya verilen malların idaresi için yapılan ve gayrimenkulün önemi ile orantılı olan idare giderleri,
- Kiraya verilen mal ve haklara ait sigorta giderleri,
- Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara harcanan borçların faiz giderleri,
- Konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren 5 yıl süre ile iktisap bedelinin % 5'i (iktisap bedelinin % 5'i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanacak, indirilmeyen kısım gider fazlalığı sayılmayacaktır.),
- Kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya verenler tarafından ödenmiş olmak şartıyla belediyelere ödenen harcamalara iştirak payları,
- Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar ile kiraya veren tarafından yapılan ve gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar. (Bu harcamalar 2024 takvim yılı için 6.900 TL, 2025 takvim yılı için 9.900 TL'yi aşıyor ise maliyet olarak dikkate alınabilir.),
- Kiraya veren tarafından kiraya verilen gayrimenkul için yapılan onarım giderleri ile bakım ve idame giderleri,
- Kiraladıkları mal ve hakları kiraya verenlerin ödedikleri kiralar ve diğer gerçek giderler,
-Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konut veya lojmanların kira bedeli (kiranın indirilemeyen kısmı gider fazlalığı sayılmayacaktır.),
- Kiraya verilen mal ve haklarla ilgili olarak sözleşmeye, kanuna veya ilama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar,
Gayrisafi hasılattan indirilebilecektir. Ancak, gerçek gider yönteminin seçilmesi, konut kira geliri elde edilmesi ve konut kira gelirlerine uygulanan istisnadan yararlanılması durumunda, gerçek gider tutarının istisnaya isabet eden kısmı, gayrisafi hasılattan indirilemeyecektir.
Sahibi oldukları gayrimenkulleri konut olarak kiraya verenler, gerçek gider usulünü seçmeleri halinde, buradan elde ettikleri kira gelirinden, oturdukları konut için ödedikleri kira bedelini gider olarak indirebilirler.
Ancak, Türkiye'de yerleşik olmayan kişilerin (çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları dâhil), yabancı ülkelerde ödedikleri kira bedelleri Türkiye'de elde ettikleri kira gelirinden gider olarak indirim konusu yapılamaz.
Konutlarda ve iş yerlerinde; konutunu ve iş yerini kiraya verenler ve bunları kiralayanların (328 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca 17/10/2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere mükellef olmayanlar dâhil), kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerini 17/10/2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, iş yeri kira ödeme ve tahsilatlarında öteden beri uygulandığı şekilde, konutlar yönünden de herhangi bir tutar sınırlaması olmaksızın bankalar veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunludur.
Bankalar veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracı kılınmak suretiyle; para yatırma, havale, EFT, çek, banka ve kredi kartı gibi araçlar kullanılmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinden, bu belgeler tevsik edici belge kabul edilecektir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamdadır.
Kişilerin kira ödemelerini; banka şubelerine giderek T.C. kimlik numarası, vergi kimlik numarası, ad soyad/unvan bilgileri ve “kira ödemesi” açıklamasıyla kiraya verenin hesabına yatırması durumunda da tevsik yükümlülüğü yerine getirilmiş sayılır.
Bu durumda, ortaklardan her birinin hissesine isabet eden kısmın, ilgili yıl için öngörülen istisna haddini aşması halinde; hissesine, istisna tutarının üzerinde bir konut kira geliri isabet eden ortak veya ortaklar bakımından söz konusu konut kira gelirinin beyanı gerekmektedir.
Diğer taraftan, ortak veya ortaklarca beyanname verilmesi durumunda, her bir ortak konut kira gelirlerine tanınan istisnadan ayrı ayrı faydalanabilecektir.
- Konutlardan elde edilen kira gelirleri beyan edilmez veya eksik beyan edilirse, istisna uygulamasından yararlanılamaz. Ancak, idarece herhangi bir tespit yapılmadan önce, süresinde beyan etmedikleri veya süresinde verdikleri beyannamede yer almayan mesken kirası gelirlerini, kendiliklerinden, süresinden sonra verecekleri beyanname ile beyan edenler söz konusu istisnadan yararlanabileceklerdir.
- Geçmiş takvim yıllarına ait kira gelirlerini ilgili beyan döneminde hiç beyan etmeyen veya eksik beyan eden kira geliri sahiplerinin bu gelirlerini, Vergi Usul Kanununda yer alan Pişmanlık ve Islah hükümlerinden yararlanarak beyan etmeleri de mümkündür.
- Beyan edilmesi gereken kira gelirinin bildirilmemesi halinde, mükellef adına ceza kesilir ve gelir takdir komisyonunca takdir edilir. Takdir edilen gelir üzerinden, gelir vergisi ile vergi ziyaı cezası hesaplanır. Ayrıca gecikilen her ay için gecikme faizi talep edilir. Bu şekilde tahakkuk eden vergi, ceza ve gecikme faizinin tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Ödenmediği takdirde, vergi dairesince ayrıca her ay için ayrı ayrı gecikme zammı hesaplanmak suretiyle cebren tahsil yoluna gidilir.
Mükelleflerin, 1 Ocak – 31 Aralık dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı gelirleri için MART ayının 1 inci gününden son günü akşamına kadar beyannamelerini vermeleri gerekmektedir.
Beyanname verme süresinin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde, tatilden sonraki ilk iş gününün tatil saatine kadar beyanname verilebilir.
Takvim yılı içinde ülkeyi terk edenler, yurt dışına çıkma tarihinden önceki 15 gün içinde beyanname vermek zorundadırlar. Ölüm halinde ise beyanname ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde mirasçılar tarafından verilir.
Beyanname, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir. Mükellefler normal olarak ikametgâhlarının bulunduğu yerin vergi dairesine bağlıdırlar.
Beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükellefler, istemeleri halinde vergi dairesinden alacakları kullanıcı kodu, parola ve şifreyi kullanmak suretiyle yıllık gelir vergisi beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri gönderebilecekleri gibi elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış meslek mensubu aracılığıyla da elektronik ortamda gönderebileceklerdir.
Beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisi MART ve TEMMUZ aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir. Hesaplanan vergi;
- Başkanlığımıza ait www.gib.gov.tr internet sitesi (İnteraktif Vergi Dairesi ve GİB Mobil Uygulaması) adresi üzerinde bulunan İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden;
- Vergi tahsiline yetkili olan banka şubelerine,
- Bağlı bulunulan vergi dairesine,
- Bağlı bulunulan vergi dairesinin bildirilmesi şartı ile herhangi bir vergi dairesine
ödenebilir.
Kira gelirlerinin beyanına ilişkin ayrıntılı bilgi edinmek için Kira Geliri Rehberi ve Dar Mükellefler İçin Kira Geliri Rehberi’nden yararlanabilirsiniz. |
Ticari kazancın tespitinde tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri geçerli olduğundan alınan bedellerin intifa hakkı ve anlaşma süresi ile ilişkilendirilmeksizin tahakkuk eden dönem kazancına dâhil edilir.
Ancak bunun intifa hakkı tesisi ettirilmesi suretiyle kullandırılması durumunda kiralama olarak değerlendirilmesi ve tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereği ilgili yılların kurum kazancına dâhil edilmesi gerekmektedir.
Malzeme temini ve inşaat işinin ayrı ayrı sözleşmeye bağlanmayıp tek sözleşmeyle yapılması halinde, belirtilen işler bir bütün olarak yıllara sâri inşaat ve onarım işi kapsamında değerlendirileceğinden, malzeme temini dâhil ödenen hak edişlerin tamamından 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı; aynı Kanunun 43 üncü maddesinde de, "Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır:1. Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine tâbi tutulmuş tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde;
2. Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde;
3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre."
hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yer alan yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinin yanında diğer faaliyetlerle de uğraşılması halinde, bunların hepsi için yapılacak ortak genel giderler, yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının birbirine olan oranı dâhilinde; müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları ise kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtılacaktır.
Adi ortaklıklar Borçlar Kanununun 620 - 645 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 620 nci maddesinde adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri kârlar, hisseleri oranında şirketlerin kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilecektir.
Dar mükellef kurumların inşaat taahhüt işi yapan adi ortaklıklara girmeleri halinde ise, söz konusu adi ortaklık, dar mükellef kurumların işyeri sayılacak ve ticari kazanç hükümlerine göre vergileme yapılacaktır.
Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemelerinden %3 oranında tevkifat yapılmaktadır. Söz konusu oran 3491 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile %5 olarak yeniden belirlenmiş olup 1/3/2021 tarihinden itibaren yapılacak ödemeler üzerinden %5 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
Konsorsiyum olarak hareket eden firmalarca yapımı taahhüt edilen yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde (makine, teçhizat ve taşıt temini dahil);
- Firmalar arasındaki konsorsiyum anlaşmasında, ""konsorsiyum"" tanımı için gerekli olan şartların yer almış olması,
- İdare ile konsorsiyum arasında yapılan sözleşmede işin tamamının alt aşamada kısımlara ayrılabilmesi ve her bir kısım için ödenecek bedelin belirlenmesi,
- Yurt dışından makine, teçhizat ve taşıt teminini içeren sözleşmelerde, temin işinin doğrudan yurt dışındaki ana merkez tarafından ve Türkiye'deki işyerinin hiçbir katkısı olmaksızın gerçekleştirilmiş olması,
halinde ihale edilen iş için yapılan ödemeler, vergi kesintisi açısından konsorsiyum üyesi firmaların taahhüt ettikleri işle sınırlı olmak üzere ayrı ayrı değerlendirilecektir.
Bu şekilde ihalesi yapılan inşaat işlerinde, taahhüt edilen iş, bütünü itibarıyla alt aşamalara ayrılacak ve birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin kısmı için vergi kesintisi yapılacaktır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 5/h maddesi ile yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye'de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, herhangi bir koşula bağlanmaksızın kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Bu istisnanın uygulanması açısından, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların Türkiye'ye getirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Söz konusu kazançların Türkiye'de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi istisnadan yararlanılması için yeterlidir.
Yurt dışında yapılan inşaat işlerinde kullanılmak üzere alınmış krediler için, inşaat işlerinin sona erdirilmesinden sonra ödenmesi gereken faiz ve kur farkları, yabancı ülkede bunları ödeyecek bir işletmenin kalmaması ve bu işe ilişkin olarak elde edilen hasılatın yurt dışındaki inşaata harcanan kredi tutarı kadar kısmının Türkiye'ye getirilmesi halinde, söz konusu kredi Türkiye'deki merkezin bir borcu haline gelmekte ve merkez tarafından ödenmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu kredilere ilişkin olarak yurt dışındaki inşaat işlerinin sona ermesinden sonra doğan kur farkı ve faizler, merkezdeki kurum için ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılmış bir gider niteliğinde olduğundan, genel esaslar çerçevesinde kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir.
Yurt dışında yapılan inşaat işleri ile ilgili olarak Türkiye'deki merkez ile yurt dışındaki işyeri arasında ortaya çıkan ilişkilerde yurt dışındaki işyerine Türkiye'den fatura kesilmek suretiyle yapılan ve o işyerinde maliyet veya gider olarak kabul edilen mal ve hizmet hareketleri ile yurt dışındaki işyeri ile Türkiye'deki merkez arasındaki para hareketlerinin ayrı ayrı hesaplarda izlenmesi ve değerlemenin buna göre yapılması gerekmektedir.
Yurt dışındaki işyerine merkez tarafından fatura düzenlenmek suretiyle ihraç olunan emtia ile yurt dışına yönelik olarak fatura düzenlenmek suretiyle yapılan hizmetlerden doğan dövize bağlı alacak ve borçların aynen mal veya hizmet ihracından doğan alacak ve borçlarda olduğu gibi değerlemeye tabi tutulacağı ve değerleme farklarının vergi matrahının tespitinde dikkate alınacağı tabiidir.
Türkiye'de bulunan merkez ile yurt dışındaki işyeri arasında gerçekleşen diğer para hareketlerinden doğan alacak ve borçların ise gerçek bir alacak ve borç niteliği taşımadığı açıktır. Bu nedenle, söz konusu para hareketlerine dayalı cari hesap bakiyelerinin değerlemesine gerek bulunmamaktadır.
Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zararın işin bittiği yıl kati olarak tespit edileceği ve tamamının o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterileceği hükme bağlanmış olup 44 üncü maddesinde de, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih, diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin bitim tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
İnşaat taahhüt işlerinde işin yıllara sari olup olmayacağı, işe başlama ve işin bitirilmesinin farklı takvim yıllarında vuku bulup bulmadığının tespiti ile mümkün olabilmektedir. Taraflar, işe ilişkin sözleşmede işin bir sonraki takvim yılında bitirilmesini hüküm altına almış iseler, bu tarih dikkate alınarak hakedişler üzerinden vergilendirme yapılacaktır. İşin bitim tarihi, işin yıllara sari bir iş olup olmayacağının tespiti açısından çok önemli bir tarih olup; bu tarihin, işi üstlenen firma tarafından işin süresinden önce bitirileceği yönünde taahhüt verilerek öne çekilmiş olması vergilendirme rejiminde değişiklik yapılmasını gerektirmeyeceğinden, müteahhit firmalara bu işler nedeniyle yapılacak ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
Özel hesap dönemi için Hazine ve Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığına) yazılı başvuru yapılarak izin alınması gerekmektedir. Özel hesap dönemi istenmesinin gerekçesinin belirtilmesi ve belgelendirilmesi gerekmektedir.
Faaliyetlerinin niteliği itibariyle özel hesap dönemine geçmek isteyen mükellef kurumlar hesap dönemi değişikliğinin sebebinin izah edildiği bir dilekçe ile başvurabilirler.
Ancak, yabancı ortakları dolayısıyla mali tabloların konsolidasyonunu teminen özel hesap dönemine geçmek isteyen kurumlar ise özel hesap dönemi talebine ilişkin dilekçelerine yabancı ortağın hesap dönemini gösteren kuruluş sözleşmesinin noter onaylı Türkçe tercümesini veya yabancı ortağın bulunduğu ülkenin bağımsız denetim kurumları ya da ilgili kamu idaresinden alınacak hesap dönemini gösterir yazıyı ekleyeceklerdir.
Kurumlar vergisi matrahının tespitinde geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılabilmesi için kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir.
İlgili hesap döneminde kazanç olmasına ve indirim konusu yapılabilecek geçmiş yıl zararı bulunmasına rağmen geçmiş yıl zararlarını dikkate almayan mükelleflerin, bu dönemi izleyen yıllarda geçmiş yıl zararlarını mahsuba konu etmeleri mümkün değildir. Ayrıca, ilgili yıl kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılmayan geçmiş yıl zararlarının beyannamenin verildiği tarihin içinde bulunulduğu hesap döneminin sonuna kadar düzeltme beyannamesi vererek indirim konusu yapılması mümkündür. Ancak, sonraki dönemde bu döneme ilişkin indirim konusu yapılmayan geçmiş yıl zararlarının düzeltme beyannamesi verilerek indirim konusu yapılması söz konusu değildir.
Yapılan bu ödemelerin belgesi müteahhitler adına düzenlenmediğinden ticari kazancın tespitinde gider ve maliyet olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Ar-Ge indirimi uygulamasına ilişkin 5520 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 6728 sayılı Kanunun 58 inci maddesi hükmü gereğince 9/8/2016 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
6728 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesiyle, 5746 sayılı Kanuna 3/A maddesi eklenmiştir. 5746 sayılı Kanunun 3/A maddesinde, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine ilişkin Ar-Ge indirimi müessesesi düzenlenmiştir. Buna göre, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının %100'ü, bu kapsamdaki projelerin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge ve yenilik projesi olarak değerlendirilmesi şartıyla, 5520 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ve 193 sayılı Kanunun 89 uncu maddesi uyarınca kazancın tespitinde indirim konusu yapılacaktır.
Buna göre, 9/8/2016 tarihinden itibaren 5746 sayılı Kanunun 3/A maddesi kapsamında yapılan başvurulara konu yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme projeleriyle ilgili indirim uygulamasında 5746 sayılı Kanun ve buna ilişkin düzenlemeler dikkate alınmak suretiyle Ar-Ge indirimi uygulamasından faydalanılacaktır. Diğer taraftan, 9/8/2016 tarihinden önce 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği düzenlemeleri çerçevesinde yapılan başvurulara konu projelerle ilgili olarak Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin 6728 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki hükümlerine göre Ar-Ge indiriminden yararlanılacaktır.
Ayrıca, 5746 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi çerçevesinde, Ar-Ge ve tasarım indirimi uygulamasından yararlanılabileceği tabiidir.
4691 sayılı Kanunda yer alan teşviklerden faydalanmayı tercih eden mükelleflerin, 5746 sayılı Kanun uygulamasındaki teşviklerden yararlanması mümkün olmadığından, Ar-Ge ve tasarım indiriminden faydalanmaları da mümkün değildir. Ancak tercih edilmesi ve şartların sağlanması halinde, 4691 sayılı Kanundaki teşvikler yerine, 5746 sayılı Kanundaki desteklerden yararlanılması mümkün bulunmaktadır.
İlgili dönemde kazancın yetersizliği nedeniyle indirim konusu yapılamayan Ar-Ge indirimi tutarı sonraki hesap dönemlerine devredilebilir.
5746 sayılı Kanuna göre, Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile tasarım faaliyetlerinde bulunanların; kamu kurum ve kuruluşları, kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge ve yenilik projeleri ile tasarım projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar ile uluslararası fonlardan aldıkları destekler özel bir fon hesabında tutulur. Bu fon, 193 sayılı Kanun ve 5520 sayılı Kanuna göre vergiye tabi kazancın ve ilgili yılda yapılan Ar-Ge veya tasarım harcaması tutarının tespitinde dikkate alınmaz. Bu fonun, elde edildiği hesap dönemini izleyen beş yıl içinde sermayeye ilâve dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğratılmış sayılır.
5520 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının mülga (a) bendi kapsamındaki projelere ilişkin alınan hibeler ise kurum kazancına dahil edilecek ve bu desteklerle karşılanan Ar-Ge harcamaları, Ar-Ge indiriminden yararlanabilecektir.
- Hibe olarak alınacak destek tutarlarının, alındığı tarihte özel bir fon hesabına alınması gerekmekte olup, bu hesapta yer alan tutarların kurum kazancına dahil edilmemesi ve bu tutardan yapılan Ar-Ge ve tasarım harcamalarının da Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilmemesi gerekmektedir. - Hibe olarak alınacak destek tutarlarının, ilgili yılın kurumlar vergisi beyanname verme süresi geçmeden belirlenmesi halinde, hibe tutarını aşan Ar-Ge ve tasarım harcamalarının Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır. - Hibe olarak alınacak destek tutarlarının ilgili yılın kurumlar vergisi beyanname verme süresi geçtikten sonra belirlenmesi halinde ise hibe tutarını aşan Ar-Ge ve tasarım harcamalarının ilgili dönemde Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilmemiş olması şartıyla, düzeltme beyannamesi verilerek Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilmesi mümkün olabilecektir. Bununla beraber, Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilecek harcamaların Ar-Ge ve tasarım harcaması olması ve desteklenen Ar-Ge ve tasarım projesiyle ilgili olması gerektiği ise tabiidir.
Kanun hükümlerinin ihlali veya destek ve teşvik unsurlarının amacı dışında kullanılması durumunda, zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler yönünden vergi zıyaı doğmuş sayılır ve zıyaa uğratılmış vergiler gecikme faizi ve vergi zıyaı cezasıyla birlikte tahsil edilir. Sağlanan vergi dışı destekler ise 6183 sayılı amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsil edilir.
Projelerin tamamlanmasına zorunlu nedenlerle imkân kalmaması veya projenin başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle iktisadi kıymet oluşmaması hallerinde, Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyeti kapsamında yapılan ve önceki yıllarda aktifleştirilmiş olan tutarlar doğrudan gider yazılır.
KOSGEB tarafından onaylanan Ar-Ge ve tasarım projelerinin, 5746 sayılı Kanunda yer alan destek ve teşviklerden yararlanması mümkündür. Bu projelerin ayrıca TÜBİTAK'ın onayına sunulması gereği de bulunmamaktadır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından San-Tez Programı çerçevesinde desteklenmesi uygun görülen projelerin şartların sağlanması halinde, 5746 sayılı Kanunda yer alan destek ve teşviklerden yararlanması mümkün bulunmaktadır.
-Yurt dışında mukim firmalardan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde, elde edilen kazanç ticari kazanç niteliğinde olup, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
- "Copyright" kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme vb. gibi haklarının satın alınması halinde, satın alan bakımından bir gayri maddi hak elde edilecek olup, yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayri maddi hak bedeli ödemelerinden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
- Yurt dışında mukim firmalara, işletmede kullanmak üzere özel olarak bir bilgisayar programı hazırlatılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç serbest meslek kazancı niteliği taşıdığından, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
- Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Bilgisayar yazılım ürünlerinin, CD, disket vb. taşıyıcı medya ürünü içerisinde gümrükten ithal edildikten sonra internet üzerinden indirilen şifre ile aktive edilerek iktisap edilmiş olması ya da bilgisayar programının doğrudan doğruya internet üzerinden şifre ile indirilerek iktisap edilmiş olması durumu yurt dışında yapılacak ödemelerin vergilendirilmesinde herhangi bir farklılığa yol açmamaktadır.
Yine, ülkemiz ile çifte vergilemeyi önleme anlaşması bulunan ülkelere yapılan söz konusu ödemelerde ise ilgili anlaşmada bir hüküm bulunması halinde öncelikle bu hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyette vergi kesintisinin düzenlendiği 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasında; ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde, e-posta servisinin güvenli bir şekilde kullanılmasını sağlayan hizmetlere ilişkin lisanslar için yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Bir şirketin yurt dışında tanıtımının yapılması amacıyla alınan ilan ve reklam hizmetlerinin, doğrudan, ilan ve reklam yayınlatılmasından ziyade; ilan tasarımı, uygulaması, stratejik planlama, medya planlaması ve medya stratejisi gibi serbest meslek faaliyeti, kapsamına giren işlerden, olması durumunda, bu hizmetlerin karşılığı olarak yurt dışında yerleşik kuruluşlara yapılan ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevkifat yapılması gerekir.
Ayrıca, yurt dışında mukim bir firmaya Türkiye'de kullanılmak üzere bir reklam filmi hazırlatılması halinde de yapılacak ödemeler üzerinden aynı çerçevede vergi kesintisi yapılacaktır.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Yurtdışında mukim şirketlerden danışmanlık ve eğitim hizmetleri alımı ile ilgili olarak yapılan ödemelerin serbest meslek ödemesi olarak değerlendirilmesi yapılan ödemelerden %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Yurt dışında oluşturulan veri tabanlarından bilgi alma işlemleri karşılığında yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca %20 oranında vergi kesintisi yapılmaması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Yurtdışında mukim dar mükellef kurum tarafından petrol arama faaliyetlerine ilişkin olarak verilecek hizmetler serbest meslek faaliyeti kapsamında olup gider karşılığı dâhil yapılan ödemeler dar mükellef kuruma yapılan serbest meslek ödemesi olarak kabul edilecektir.
Bu çerçevede, söz konusu serbest meslek faaliyetinin;
- Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci bulundurmak suretiyle ticari faaliyet kapsamında yürütülmesi halinde, yapılan ödemelerden kurumlar vergisi kesintisi yapılmayacak, elde edilen kazançlar ticari kazanç hükümleri çerçevesinde iç mevzuatımıza göre vergilendirilecektir.
-Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunmadan veya Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle yürütülmesi halinde ise yapılan ödemelerin tamamı üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30/1-b maddesi gereğince 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca % 5 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının
bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Söz konusu yayın hakları, Gelir Vergisi Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları hükümlerine göre gayri maddi hak olarak değerlendirildiğinden, yapılan ödemelerden 5520 sayılı Kurumlar vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasına istinaden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca %20 kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Ancak, yurt dışında firmanın mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilemeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda daha düşük bir oranın bulunması durumunda, bu oranın dikkate alınacağı tabiidir.
Yurtdışında mukim firmalardan internet ortamında satın alınan "domain name" "alan adı" gayri maddi hak olarak değerlendirilmekte ve yapılan ödemelerden 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasına istinaden 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca %20 kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının
bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Türkiye'de bir iş yeri veya daima temsilcisi bulunmayan ve kazancını bu iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde etmeyen dar mükellef kurumların, Türkiye'de düzenlenen uluslararası kongre nedeniyle elde edeceği kazancın ticari kazanç olarak değil, Türkiye'de elde edilen arızi ticari kazanç olarak değerlendirilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, dar mükellefiyete tâbi olan yabancı kurumların vergiye tâbi kazancının arızi ticari kazançtan ibaret bulunması halinde, bu kurumlar tarafından bu kazançların elde edilme tarihinden itibaren onbeş gün içinde özel beyanname ile bildirilmesi gerekmektedir.
Yurt dışına ihraç edilen mal ve hizmetlerle ilgili olarak hizmet veren yurt dışındaki firmanın faaliyeti, müşteri bulma ve satılan mal bedeli üzerinden komisyon alınmasından ibaret ise, bu iş ticari faaliyet çerçevesinde değerlendirilecek ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine istinaden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Ancak, söz konusu faaliyetin yurt dışı Pazar araştırması yapılması, ürünlerin reklamının yapılması, pazarlama ve yönetim hizmetleri gibi hizmetler olması ve salt komisyonculuk hizmetini aşması durumunda, bu hizmetler serbest meslek hizmeti olarak değerlendirilecek ve Kurumlar Vergisi Kanununun 30/1-b maddesi gereğince 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekecektir.
Diğer taraftan çifte vergilendirme anlaşmalarının serbest meslek faaliyetlerine ilişkin hükümleri öncelikle göz önünde bulundurulacaktır.
Yurt dışı mukimi firmalara yapılan faiz ödemeleri ile garantörlük hizmeti karşılığında ödenen komisyon vb. giderler finansman hizmeti çerçevesinde alacak faizi olarak değerlendirilmekte ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendine göre 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %10 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır.
Ayrıca, grup şirketleri arasındaki finansman hizmetleri örtülü kazanç açısından eleştiri konusu yapılabilmekte veya örtülü sermayenin konusuna girebilmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının
bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir.
Yurtdışındaki banka ve finans kurumlarından kullanılan krediler karşılığında ödenen faizlerden ise 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %0 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır.
İrtibat büroları Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı ve bu Karara dayanılarak çıkarılan Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı Hakkında Tebliğlerde yer alan düzenlemelere göre kurulmakta ve faaliyet göstermektedir. Mevcut yasal düzenlemelere göre irtibat büroları Türkiye'de ticari faaliyette bulunamamakta, kar elde edip transfer edememekte ve bütün masraflarını yurt dışından getirecekleri dövizlerle karşılamak zorunda bulunmaktadır.
İrtibat bürolarının Türkiye'de ticaret yapmaları hukuken yasak olduğundan, yukarıdaki tanımlar çerçevesinde irtibat bürosunun işyeri, buranın işlerini yürütmekle görevli kişileri de daimi temsilci olarak kabul etmek mümkün bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, irtibat bürosunun ilgili mevzuat çerçevesinde faaliyette bulunması, bir başka ifade ile ticari ve diğer gelir getirici faaliyette bulunmaması halinde;
- Kurumlar vergisi mükellefiyeti tesisine,
- İşe başlama bildiriminde bulunulmasına,
- Kurumlar vergisi beyannamesi verilmesine,
- Vergi Usul Kanunun hükümleri çerçevesinde defter tutulmasına,
gerek bulunmamaktadır. Ticari faaliyette bulunulması halinde, bütün bu yükümlülüklerin yerine getirileceği ise açıktır.
Öte yandan, irtibat büroların işçi ücretleri ve işyeri kira ödemleri üzerinden tevkifat yapmakla sorumlu olduğundan bu bürolara muhtasar açısından mükellefiyet tesis edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde; okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulları, özel kreş ve gündüz bakımevleri ile Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden elde edilen kazançların ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Bakanlığımızın belirleyeceği usuller çerçevesinde beş hesap dönemi itibarıyla elde edilen kazançların kurumlar vergisinden müstesna olduğu, istisnanın belirtilen okulların, kreş ve gündüz bakımevlerinin ve rehabilitasyon merkezlerinin faaliyete geçtiği hesap döneminden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Kreş ve gündüz bakımevlerinin söz konusu istisnadan yararlanabilmesi için bu kurumların 1/1/2017 tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları gerekmektedir. Bu tarihten önce faaliyete geçen kreş ve gündüz bakımevlerinin işletilmesinden doğan kazançlar için anılan istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
Bu istisnadan yararlanmak isteyen mükelleflerin ilgili Bakanlıkça kendilerine verilen kurum açma izin belgesiyle, faaliyete geçtikleri hesap döneminden itibaren söz konusu istisnadan yararlanabilmeleri mümkün olup söz konusu istisnadan yararlanmak için ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurmalarına gerek bulunmamaktadır.
Sadece Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu yararına çalışan derneklerce işletilen rehabilitasyon merkezlerinden elde edilen kazançlar faaliyete geçilen dönemden itibaren beş yıl kurumlar vergisinden istisnadır. Şirketler tarafından işletilen rehabilitasyon merkezleri için bu istisna öngörülmemiştir.
Eğitim öğretim işletmeleri ile rehabilitasyon merkezleri kazanç istisnasından yararlanan mükelleflerin, işletilen okul ve merkezlere ilave olarak yeni okul veya merkez açmaları durumunda, yeni açılan okul veya merkezden elde edilen kazanç, istisna uygulaması açısından ayrı bir birim olarak değerlendirilecektir.
Eğitim ve öğretim istisnasından yararlanan mükelleflerin bu işletmeleri başka bir kuruma devretmeleri halinde, devralan kurum istisnadan beş hesap dönemi değil, faydalanılmayan dönem kadar yararlanacaktır.
"7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen taşınmaz satış kazancı uygulamasına son verilmiştir. Öte yandan aynı Kanunun 22 inci maddesiyle, maddenin yürürlüğe girdiği 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için istisna uygulamasına devam edileceği ancak istisna oranının % 25 olarak uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir."
İstisnadan faydalanmanın şartları:
- Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının en az iki tam yıl süreyle aktifte bulundurulması,
- Satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulması,
- Satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi,
- Fon hesabında tutulan kazançların işletmeden çekilmemesi (İstisna uygulamasında, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulması gereken kazançların, beş yıl içinde fon hesabından başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilmesi, işletmeden çekilmesi, dar mükellef kurumlar tarafından yurt dışına transfer edilmesi veya bu süre içinde işletmenin tasfiyeye girmesi halinde, bu işlemlere tabi tutulan kazanç kısmı için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte alınacaktır),
- Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması.
Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir, tam ve kısmi bölünme hallerinde devir veya bölünme suretiyle devralınan iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının iktisap tarihi olarak, devir alınan veya bölünen kurumdaki iktisap tarihi dikkate alınır.
"7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen taşınmaz satış kazancı uygulamasına son verilmiştir. Öte yandan aynı Kanunun 22 inci maddesiyle, maddenin yürürlüğe girdiği 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için istisna uygulamasına devam edileceği ancak istisna oranının % 25 olarak uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir."
Taşınmaz satış istisnası satışın yapıldığı dönemde uygulanır. Dolayısıyla satış bedelinin döviz cinsinden belirlenmesiyle ortaya çıkan kur farklarının da istisna kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca bunun dışında vade farkları, faiz, komisyon ve benzeri gelirler de dikkate alınmayacaktır. Döviz üzerinden veya vadeli olarak gerçekleşen satışlarda, yabancı paraların ya da alacakların değerlemesinden kaynaklanan unsurlar vergi matrahının tespitinde gelir veya gider unsuru olarak dikkate alınacaktır.
"7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen taşınmaz satış kazancı uygulamasına son verilmiştir. Öte yandan aynı Kanunun 22 inci maddesiyle, maddenin yürürlüğe girdiği 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için istisna uygulamasına devam edileceği ancak istisna oranının % 25 olarak uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir."
Şirkete ait taşınmazın kamulaştırılması neticesinde elde edilecek kazancın %50'lik kısmının, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen şartların sağlanması koşuluyla kurumlar vergisi istisnasından faydalanması mümkün bulunmaktadır.
"7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen taşınmaz satış kazancı uygulamasına son verilmiştir. Öte yandan aynı Kanunun 22 inci maddesiyle, maddenin yürürlüğe girdiği 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için istisna uygulamasına devam edileceği ancak istisna oranının % 25 olarak uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir."
Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.
Fiiliyatta cins tashihinin kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi mümkün olabilecektir.
Örneğin; organize sanayi bölgeleri tarafından verilen tahsis belgesine istinaden veya çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda kurum adına henüz tescil edilmemiş bir taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak veya zilyetliğin devri suretiyle satılması durumunda bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden istisna uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazançlar bu istisna kapsamında değerlendirilecektir.
"7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen taşınmaz satış kazancı uygulamasına son verilmiştir. Öte yandan aynı Kanunun 22 inci maddesiyle, maddenin yürürlüğe girdiği 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için istisna uygulamasına devam edileceği ancak istisna oranının % 25 olarak uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir."
Şirket aktifinde iki yıldan fazla kayıtlı bulunan arsa üzerine yapılan ve yapılmakta olan yatırımlar hesabında takip edilen bina inşaatının; inşaat tamamlanmadan satılmasında, sadece arsanın satıştan elde edilecek kazancın %50'si kurumlar vergisinden istisna olacak, inşaat halindeki bina satışından elde edilen kazanç ise istisnaya konu edilmeyecektir.
6728 sayılı Kanunun 57 nci maddesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından değerleme raporu düzenlenmesine ilişkin Kanunun 5/B maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi hükmü yürürlükten kaldırıldığından, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren bahse konu değerleme raporu düzenlenmesine gerek olmaksızın şartları taşıyan mükellefler istisnadan yararlanabilirler.
- Taşınır veya taşınmazın kiralayanlara, geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla satıldığı hususunun sözleşmede yer alması,
- Satıştan elde edilecek istisna kazancın, kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabında tutulması,
- Fon hesabında tutulan kazancın işletmeden çekilmemesi.
21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına devredilen taşınmazların kiracı tarafından üçüncü kişilere satışında, aktifte bulundurma süresinin hesabında, bu taşınmazların sat-kirala-geri al işlemi dolayısıyla finansal kiralama şirketi, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankalarının aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınır.
Aynı şekilde, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine devredilen taşınmazların kaynak kuruluş tarafından üçüncü kişilere satışında, aktifte bulundurma süresinin hesabında, bu taşınmazların kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketinin aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınır.
- Varlık veya hakkın varlık kiralama şirketine, kira sertifikası ihracı amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla satıldığı hususunun sözleşmede yer alması,
- Satış kazancının özel fon hesabında tutulması,
- Fon hesabında tutulan kazancın işletmeden çekilmemesi.
Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;
- Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,
- Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,
- Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,
- Sadece ortaklarla iş görülmesine dair hükümlerin bulunması,
- Bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması,
gerekmektedir.
Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır.
Yapı kooperatiflerinde muafiyetten yararlanabilmek için yukarıda belirtilen şartlara ilaveten;
- Kuruluşlarından, yapı inşaatlarının sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine ve Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili kişilere veya işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer verilmemesi,
- Yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına olması,
gerekmektedir.
Üretim kooperatiflerinin, ortaklarından aldığı ürünleri, niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmadan üçüncü kişilere satmaları ortak dışı işlem sayılmamaktadır. Ortaklardan alınan ürünlerin bir takım işlemlerden geçirildikten sonra niteliği değiştirilmiş olarak üçüncü kişilere satılması ise ortak dışı işlem sayılmaktadır.
- Ortaklardan alınan sütlerin niteliği değiştirilmeksizin üçüncü kişilere satılması ortak dışı işlem sayılmazken, bu sütlerin işlendikten sonra peynir olarak ortaklara veya üçüncü kişilere satılması ya da ortak olmayanlardan süt alınması halinde, bu satış ve alış işlemi ortak dışı işlem sayılmaktadır.
- Üretim kooperatifi tarafından ortaklardan alınan zeytinlerin ayıklanma ve temizlenme gibi işlemlerle sofralık zeytin haline getirilerek üçüncü kişilere satılması ortak dışı işlem sayılmazken, bu zeytinlerin çeşitli işlemlere tabi tutarak zeytinyağı şeklinde ortaklara veya üçüncü kişilere satılması halinde, bu satış işlemi ortak dışı işlem sayılacaktır. Aynı şekilde üye olmayanlardan zeytin alınması da ortak dışı işlemdir.
- Üretim kooperatiflerin üçüncü kişilerden satın aldığı üretimde kullanılan girdileri (ilaç, gübre, tohum gibi) ortaklara vermesi ve bedelin ortakların kooperatife satacakları ürün bedeli ile ilişkilendirilmesi ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Buna göre bir pancar üretim kooperatifi tarafından üçüncü kişilerden satın alınan gübrenin, kooperatif ortaklarından satın alınacak pancara ait ürün bedelinden mahsup edilmek üzere ortaklara dağıtılması, ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecektir. Ancak, ortak olmayanlara da ilaç, gübre, tohum gibi üretim girdileri satılması halinde ortak dışı işlem yapılmış sayılacaktır.
- Üretim kooperatiflerinin ortaklarının kişisel ihtiyaç giyim ve gıda ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla market işletmeciliği yapması ortak dışı işlem sayılacaktır.
Kredi kooperatiflerinin kendi kaynaklarından veya banka, kredi kuruluşu benzeri üçüncü kişilerden sağladığı fonları, sadece ortaklarına kredi olarak vermesi halinde, bu faaliyetler ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Kredinin, kooperatif ortağı olmayanlara verilmesi ise ortak dışı işlem olarak kabul edilecektir. Yine kredi kooperatifinin finansman dışında ortaklardan ürün satın alması ortaklara herhangi ürün satması, gayrimenkul edinip bunları kiralaması veya satması da ortak dışı işlem sayılacaktır.
- Yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecektir.
- Yapı kooperatifi tarafından inşa edilen işyeri ve konutlarda yaşayan insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sosyal tesislerin kat karşılığı inşa ettirilmesi de ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Bu tesislerin yapımını müteakip, kooperatif tarafından işletilmesi halinde, işletilmeye başlandığı tarihte muafiyet şartı ihlal edilmiş sayılacaktır.
- Kooperatiflerin konut inşa etmek üzere kum, çimento, demir vb. malzeme satın alması, söz konusu inşaata finansman sağlamak üzere üçüncü kişilerden kredi temin etmesi de ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyecektir.
- İşyeri veya konut inşa etmek üzere kurulan bir yapı kooperatifinin ortaklarından topladığı paraları değerlendirerek nemalandırması halinde, söz konusu nemaların Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesine göre vergilendirilmiş olması ve ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda harcanması şartıyla, ortak dışı işlem sayılmayacaktır.
- Kooperatife ait taşınmazların, ortaklara veya ortak olmayanlara kiraya verilmesi veya kooperatifin inşa ettiği konut veya işyerlerinin ortaklara dağıtımından sonra elinde kalan işyeri, konut veya arsaların satılması ortak dışı işlem sayılacaktır.
- Kooperatifin amacını gerçekleştirmesinden sonra elinde kalan malzeme, alet ve edevatın satılması ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyecektir.
- Öte yandan, bazı kooperatiflerin ana sözleşmelerinde, "ortakların sosyal, kültürel ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli tesisleri kurmak, işletmek veya kiraya vermek …." hükmü yer alabilmektedir. Ana sözleşmelerinde söz konusu hüküm olsa dahi fiilen söz konusu tesislerin kurulup bizzat işletilmesi veya kiraya verilmesi ortak dışı işlem olarak değerlendirilecektir. Bu hükmün, ana sözleşmede yer alması tek başına mükellefiyet için yeterli olmayacaktır.
Kooperatiflerin aktifinde kayıtlı işyerlerini kiraya vermesi durumunda, kooperatife yapılacak kira ödemeleri üzerinden kiralayanlar tarafından Kurumlar Vergisi Kanununun 15/1-b maddesi uyarınca %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekir.
Söz konusu kira ödemeleri üzerinden yapılacak vergi kesintisinde, kooperatifin türü, mükellef veya muaf olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Yeni kurulan kooperatiflerde henüz arsa temin edilmemesi ve inşaat aşamasına gelinmemesi nedeniyle yapı ruhsatının bulunmaması kurumlar vergisi muafiyetine engel teşkil etmeyecektir.
İnşaat ruhsatının yapı kooperatifi adına olması Kanun hükmü gereğidir. Bu nedenle inşaat ruhsatının kooperatif ve ortakları adına olması durumunda da muafiyet şartı ihlal edilmiş olacaktır.
Arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına bulunmaması durumunda kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanılması mümkün değildir.
01/01/2006 tarihinden itibaren üst birliğe üye olma şartı kaldırılmıştır. Dolayısıyla, muafiyet şartlarından faydalanabilmek için üst birliğe üye olunmasına gerek bulunmamaktadır.
Kooperatif arsasının kamulaştırılması ortak dışı işlem sayılmayacağından kurumlar vergisi muafiyetini sona erdirmeyecektir. Ancak kamulaştırma neticesinde elde edilen gelirin ortaklara dağıtılması ise muafiyet şartlarından biri olan "ortaklara kazanç üzerinden pay verilmemesi" şartına aykırılık teşkil edeceğinden kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir.
Kooperatifin sahip olduğu arsasını satması ortak dışı işlem sayılacağından kurumlar vergisi muafiyeti sona erecektir. Bu satış neticesinde elde edilen kazancın dağıtılması da gelir vergisi stopajına tabi olacaktır. Ancak, stopaj yapılacak tutar, ortakların kooperatife ödedikleri aidatlar ile arsanın satılması neticesinde oluşacak kazancın arasındaki fark olacaktır. Yani kooperatif ortaklarının ödediği aidatların tekrar ortaklara dağıtılması gelir vergisi tevkifatı kapsamına girmemektedir.
Kooperatifin inşa ettiği konutların ortaklara dağıtılmasından sonra kooperatifin elinde kalan konut, işyeri arsaların ortaklara ya da ortak dışı kişilere satılması ortak dışı işlem sayılacağından, bu tarih itibariyle kurumlar vergisi muafiyeti sona erecektir.
Yapı kooperatiflerinin, arsalarını kat karşılığı vererek işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılacaktır. Ancak, bu kooperatiflerin, her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmesi halinde, bu işlem ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecektir.
Gerek arsa tapusunun kooperatif adına olmaması gerekse müteahhitlik işi yapılması nedeniyle bu işe başlandığı tarih itibariyle muafiyet sona erecektir.
Tasfiye halindeki kooperatiflerin ellerinde kalan işyeri, konut veya arsaları satmaları halinde satış tarihi itibariyle kurumlar vergisi muafiyeti sona erecektir.
"7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen taşınmaz satış kazancı uygulamasına son verilmiştir. Öte yandan aynı Kanunun 22 inci maddesiyle, maddenin yürürlüğe girdiği 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için istisna uygulamasına devam edileceği ancak istisna oranının % 25 olarak uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir."
Kooperatiflerin sahip oldukları arsaları satmaları halinde muafiyetleri sona ermekte ve kurumlar vergisi mükellefi olmaktadırlar. Aktiflerinde iki yıldan fazla süre tuttukları arsaları satmaları halinde katma değer vergisi hesaplanmamakta ve satıştan doğan kazancın %50'si 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine göre kurumlar vergisinden istisna edilmektedir. Ancak, satıştan elde edilen kazancın bir fon hesabına alınması, ortaklara dağıtılmaması ve kooperatif amaçları için kullanılması gerekmektedir.
Tasfiye halindeki kooperatiflerin ise taşınmaz satış kazancı istisnasından faydalanması mümkün bulunmamaktadır.
Site işletme kooperatifleri de 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen muafiyet şartlarını taşıması halinde kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanması mümkün bulunmaktadır.
Site işletme kooperatiflerince, kooperatife ait kafeterya ve market olarak işletilen taşınmazların kiralanması ya da buraların kendilerince işletilmesi ortak dışı işlem sayılacaktır. Aynı şekilde, çay bahçesi, otopark işletmeciliği vb. faaliyetlerde bulunulması da ortak dışı işlem olarak değerlendirilecektir.
Kooperatiflerin taşınmazlarını kiraya vermeleri ortak dışı işlem olarak değerlendirileceğinden kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir. Ancak, bu iktisadi işletmelerin başkaca gelir getirici faaliyetinin bulunmaması ve gelirlerinin sadece vergi kesintisine tabi tutulmuş taşınmaz kira gelirleri ile vergi kesintisine tabi tutulan mevduat faizlerinden ibaret olması halinde, kurumlar vergisi beyannamesi (geçici vergi beyannameleri dahil) vermelerine gerek bulunmamaktadır. Yapılan vergi kesintileri nihai vergileme olacaktır.
Öte yandan, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bu iktisadi işletmelerin kurumlar vergisi beyannamesi de dahil olmak üzere mükellefiyetle ilgili tüm ödevlerin yerine getirilmesinden kooperatif tüzel kişiliği sorumlu olacaktır.
Kooperatiflerin, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri ortak dışı işlemler nedeniyle muafiyetleri etkilenmeyecek; ancak bu işlemlerden elde edilen kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, muafiyete ilişkin diğer şartları taşıyan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde edilen kazançları kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak, ortak içi işlemlerinden elde edilen kazançlarının kurumlar vergisine tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.
Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerce, ortak dışı işlemlerden doğan kazancın ve kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından ortak dışı işlem kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, ortak dışı işlemlere ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının diğer işlemlerle ilişkilendirilmemesi ve kooperatif tarafından tutulan defterlere, bu ayrımı sağlayacak şekilde kaydedilmesi gerekmektedir. Buna göre, kooperatif nezdinde oluşan iktisadi işletmelerin ayrı bir defter tutma zorunlulukları yoktur.
Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerin farklı alan veya konularda yaptığı tüm ortak dışı işlemler nedeniyle, alan veya konu ayrımı gözetilmeksizin, kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen tek bir iktisadi işletme adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilecek ve ortak dışı işlemlerle ilgili kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamelerine ilişkin mükellefiyetle ilgili tüm ödevlerin yerine getirilmesinden kooperatif tüzel kişiliği sorumlu olacaktır.
Kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletmelerin kendi adlarına defter tutma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak ortak dışı işlemlerden doğan kazanç ve kurumlar vergisi matrahının tespit edilebilmesi için ortak dışı işlemlere ilişkin hesap ve kayıtların, kooperatif defterlerinde ortak dışı işlem kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve giderlerin ayrı ayrı izlenmesine imkan verecek şekilde kaydedilmesi gerekmektedir.
1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacaktır. Bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir. Söz konusu mükellefiyet tesisi kooperatiflerce veya iktisadi işletmelerce herhangi bir işlem yapılmaksızın ilgili Vergi Dairesi Müdürlüklerince yerine getirilecektir. Öte yandan 1/1/2018 tarihinden önce muaf olan kooperatiflerin sonradan ortak dışı işlemlerde bulunması durumunda kooperatiflerin işe başlama dilekçesiyle ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğüne başvurmaları yeterlidir.
Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde ettikleri kazançları, bu işlemleri nedeniyle oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak olup bu kazançlar üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi, kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılan kooperatif tüzel kişiliği adına tarh olunacaktır.
Konaklama vergisinin konusunu; otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetler (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) oluşturur. Geceleme hizmetinin; sağlıklı yaşam tesisleri, eğlence merkezleri gibi tesislerin bünyesinde sunulması, vergilendirmeye etki etmez.
Kampinglerde yer tahsis etmek suretiyle verilen tesiste günlük yatma, barınma ve kalma hizmetleri konaklama vergisinin konusuna girmektedir. Kampinglerde, konaklayanların geceleme ihtiyaçlarını kendi imkânlarıyla karşılayıp karşılamaması veya gecelemenin, işletmeye ait olsun olmasın çadır, çadır-araba, çekme karavan, motokaravan, bungalov gibi ünitelerde yapılması, hizmetin geceleme hizmeti mahiyetini etkilememektedir.
Ancak, kamping (veya herhangi bir konaklama tesisi) bünyesinde kurulmayan çadırlardan ya da bu tesislerde yer tahsis edilmeyen karavanlardan ayrıca konaklama vergisi alınması söz konusu değildir.
Vergiyi doğuran olay, verginin konusuna giren hizmetlerin sunulması ile meydana gelmektedir.
Konaklama vergisinin mükellefi, verginin konusuna giren hizmetleri sunanlardır. Dolayısıyla konaklama vergisinin mükellefi, konaklama hizmetlerinin sunulduğu tesisi fiilen işletenlerdir.
• Öğrenci yurtları, pansiyonları ve kamplarında öğrencilere,
• Karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve mensuplarına,
verilen hizmetler vergiden istisnadır.
Konaklama vergisinin oranı % 2'dir.
Konaklama vergisinin matrahı, verginin konusuna giren hizmetler karşılığında, KDV hariç, her ne suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamıdır.
Bedelin döviz ile hesaplanması durumunda döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte geçerli olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilmelidir. Merkez Bankasınca Resmî Gazete' de ilan edilmeyen dövizlerin Türk parasına çevrilmesinde vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki cari kur esas alınmalıdır.
Konaklama vergisinde vergilendirme dönemi, faaliyette bulunulan takvim yılının birer aylık dönemleridir.
Her bir vergilendirme dönemine ait konaklama vergisi, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar KDV yönünden bağlı olunan vergi dairesine, KDV mükellefiyeti bulunmayanlarca ise tesisin bulunduğu yer vergi dairesine beyan edilecek olup beyanname verme süresi içinde ödenecektir.
- Her nevi hisse senetleri kar payları,
- İştirak hisselerinden doğan kazançlar,
- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar paylarının yarısı
gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarın ilgili yıl beyan haddini aşması halinde beyanname verilecektir. (2024 yılı için 230.000 TL, 2025 yılı için 330.000 TL) Ayrıca kurum bünyesinde yapılan %15 (9286 sayılı CBK ile 22/12/2024 tarihinden itibaren yapılan kar payı ödemeleri üzerinden %15 oranında tevkifat yapılacaktır.) oranındaki tevkifatın tamamı, yıllık beyannamede hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.
27/12/2023 tarihli ve 7491 sayılı Kanunun 8 inci maddesi ile yapılan düzenlemeyle kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan anonim ve limited şirket niteliğindeki kurumlardan elde edilen
- Her nevi hisse senetleri kar payları,
- İştirak hisselerinden doğan kazançlar,
- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar paylarının yarısı
gelir vergisinden istisnadır.
Bu istisnadan yararlanılabilmesi için bu kurumların ödenmiş sermayesinin en az %50'sine sahip olunması ve kâr payının elde edildiği takvim yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi gerekmektedir.
Vergi uygulaması bakımından Devlet tahvili ve Hazine bonosu gibi değerlendirilmekle birlikte Eurobondlar geçici 67 nci madde kapsamında değildir. Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94/7-a bendine göre % 0 (Sıfır) oranında tevkifata tabi tutulmakta olup, anılan Kanunun 86/1-c bendinde yer alan beyan haddini (2024 yılı için 230.000 TL, 2025 yılı için 330.000 TL) aşması halinde faiz gelirinin tamamının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir. Bu uygulamada Eurobondların ihraç tarihinin bir önemi bulunmamaktadır. Eurobondlar döviz cinsinden ihraç edildiğinden indirim oranı uygulanmamaktadır. Geçici 59 uncu maddenin yürürlüğü 31/12/2007 tarihinde sona erdiğinden bu tarihten sonra elde edilen gelirler için bu istisna uygulanmamaktadır.
Bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, tam veya dar mükellef ayrımı yapmaksızın ve mevduatın TL veya döviz cinsinden olmasının bir önemi olmaksızın, tüm mevduatlar tevkif yoluyla vergilendirilmektedir.
- Geçici 67 nci maddenin (4) numaralı fıkrası kapsamında tevkifata tabi olan mevduat faizleri vadelere göre değişen oranlarda tevkifata tabi tutulmakta olup, TL cinsinden yürütülen mevduat hesapları için 24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılmış olan düzenlemeler çerçevesinde %15, %12 ve %10 oranlarında tevkifat yapılmaktadır. Ancak, 29/9/2020 tarihli ve 3032 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2006/10731 sayılı B.K.K'na eklenen geçici 2 nci madde ile bu gelirler için indirimli tevkifat oraları belirlenmiştir. Mevcut durumda TL mevduat hesaplarından elde edilen faizler için geçerli tevkifat oranları 31/10/2024 tarihli ve 9075 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca vadelerine göre %10, %7,5 ve %5 olarak uygulanmaktadır.
- Öte yandan,
• Döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizler için 27/6/2023 tarihli ve 7332 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca %25 oranında,
• Enflasyon oranına bağlı olarak değişken faiz oranı uygulanan 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda 30/4/2019 tarihli ve 1015 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca %0 oranında,
• Kur korumalı vadeli mevduat hesapları ile döviz tevdiat hesaplarından dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilen mevduat hesaplarına 31/10/2024 tarihli ve 9075 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca vadelerine göre %10, %7,5 ve %5 oranlarında,
• Altın cinsinden mevduat hesaplarından dönüşüm fiyatı üzerinden Türk lirasına çevrilen mevduat hesaplarına ise 31/10/2024 tarihli ve 9075 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile vadelerine göre %10 ve %7,5 oranlarında
tevkifat uygulanmaktadır.
- Repo işlemlerinden elde edilen gelirler de % 15 oranında tevkifata tabidir.
Tevkif yoluyla vergilendirilen bu gelirler için yıllık beyanname verilmeyecektir. Tevkifat uygulamasında gelir sahibinin gerçek/tüzel kişi ya da tam/dar mükellef olmasının veya elde edilen gelirin vergiden istisna olup olmamasının önemi bulunmamaktadır.
Ancak, tam mükellef gerçek kişilerin yurt dışındaki bir bankadan elde ettiği mevduat faizleri yurt dışında elde edilen gelir niteliğinde olduğundan ve Türk Vergi Kanunlarına göre herhangi bir vergi tevkifatına tabi tutulmadıklarından Gelir Vergisi Kanununun 86/1-d maddesine göre 2025 yılı için 18.000 TL olarak belirlenen beyan haddi dikkate alınarak yıllık gelir vergisi beyannamesi ile menkul sermaye iradı olarak beyan edilecektir.
Söz konusu miktarı aşan ve yabancı ülkelerdeki bankalardan elde edilen faiz gelirlerinin eğer Türkiye'de elde edilmiş diğer gelirler varsa bu takdirde de beyannameye dâhil edilmesi gerekmektedir. Yurt dışından yabancı para birimine göre elde edilen faiz gelirleri elde edildiği tarih itibariyle T.C. Merkez Bankası tarafından belirlenen döviz alış kuru dikkate alınarak hesaplanmaktadır.
Kıyı bankacılığı (off-shore) dolayısıyla elde edilen mevduat faizleri de bu kapsamda değerlendirilir.
"Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir."
- Geçici 67 nci maddenin (4) numaralı fıkrası kapsamında tevkifata tabi olan katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığı ödenen kar payları vadelerine göre değişen oranlarda tevkifata tabi tutulmakta olup, katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları için 24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılmış olan düzenlemeler çerçevesinde %15, %12 ve %10 oranlarında tevkifat yapılmaktadır.Ancak, 29/9/2020 tarihli ve 3032 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2006/10731 sayılı B.K.K'na eklenen geçici 2 nci madde ile bu gelirler için indirimli tevkifat oraları belirlenmiştir. Mevcut durumda TL katılma hesaplarından elde edilen kar payları için geçerli tevkifat oranları31/10/2024 tarihli ve 9075 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca vadelerine göre %10, %7,5 ve %5 olarak uygulanmaktadır.
- Öte yandan;
• 27/6/2023 tarihli ve 7332 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca katılım bankalarınca döviz katılma hesaplarına ödenen kar payları %25,
• Kur korumalı vadeli katılma hesapları ile döviz cinsinden katılım fonu hesaplarından dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilen katılma hesaplarına 31/10/2024 tarihli ve 9075 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca vadelerine göre %10, %7,5 ve %5 oranlarında,
• Altın cinsinden katılım fonu hesaplarından dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilen katılma hesaplarına ise 31/10/2024 tarihli ve 9075 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile vadelerine göre %10 ve %7,5 oranlarında
tevkifat uygulanmaktadır.
Tevkif yoluyla vergilendirilen bu gelirler için yıllık beyanname verilmeyecektir. Tevkifat uygulamasında gelir sahibinin gerçek/tüzel kişi ya da tam/dar mükellef olmasının veya elde edilen gelirin vergiden istisna olup olmamasının önemi bulunmamaktadır.
"Diğer taraftan, Türkiye ile ilgili ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir."
Çalışma veya oturma izni alarak altı aydan fazla bir süre yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmektedir. Dar mükellefiyet esasında vergilendirilecek söz konusu vatandaşlarımızın, Türkiye'de elde ettiği gelirin tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş menkul sermaye iratlarından ibaret olması halinde beyanname verilmeyecektir.
Dar mükellefiyete tabi olanlar, Türkiye'de elde ettikleri, vergi kesintisine tabi tutulmamış menkul sermaye iratlarının tamamını, elde etme tarihinden itibaren 15 gün içinde münferit beyanname ile bildirecek ve vergisini de aynı süre içerisinde ödeyeceklerdir.
Kiracıların kira bedellerini ödememeleri nedeniyle açılan davalar sonucu verilen yargı kararlarında, kira bedelinin yanı sıra yasal faiz ödenmesine de karar verilmiş olması halinde, tahsil edilen kira bedelinin gayrimenkul sermaye iradı, mahkeme kararına istinaden hükmedilen faiz gelirinin ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (6) numaralı bendi kapsamında alacak faizi olarak vergilendirilmesi gerekmekte olup, Türk Vergi Kanunlarına göre herhangi bir vergi tevkifatına tabi tutulmadığından Gelir Vergisi Kanununun 86/1-d maddesine göre 2024 yılı için 13.000 TL, 2025 yılı için 18.000 TL olarak belirlenen beyan haddi dikkate alınarak yıllık gelir vergisi beyannamesi ile menkul sermaye iradı olarak beyan edilecektir.
Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan menkul kıymetler yatırım fonlarının katılma paylarının ilgili olduğu fona iadesi, üçüncü kişilere satışından doğan gelirler ve elde tutulduğu dönemde elde edilen dönemsel getirileri ile menkul kıymetler yatırım ortaklıkları pay senetlerinin alım satımından elde edilen gelirler geçici 67 nci madde kapsamında tevkifat yoluyla vergilendirilmektedir.
Tevkifat oranı gerçek kişiler için % 10, kurumlar için ise % 0 olarak uygulanmaktadır. Hisse senedi yoğun fonların katılma paylarından elde edilen gelirler hem gerçek kişi hem de kurumlar için % 0 oranında tevkifata tabi tutulmaktadır.
-Öte yandan,
• Değişken, karma, eurobond, dış borçlanma, yabancı, serbest fonlar ile unvanında ''döviz'' ifadesi geçen yatırım fonları hariç olmak üzere, 23/12/2020 ile 30/4/2024 tarihi (bu tarih dâhil) arasında iktisap edilen yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar için % 0 oranında,
• Değişken, karma, eurobond, dış borçlanma, yabancı, serbest fonlar ile unvanında ''döviz'' ifadesi geçen yatırım fonları hariç olmak üzere, 1/5/2024 ile 31/10/2024 tarihi (bu tarih dâhil) arasında iktisap edilen yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar için % 7,5 oranında,
• 1/11/2024 tarihinden itibaren iktisap edilen yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar için öteden beri olduğu üzere % 10 oranında
tevkifat uygulanmaktadır.
Sürekli olarak portföyünün en az % 51'i Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetlerinden oluşan yatırım fonlarının bir yıldan fazla süreyle elde tutulan katılma paylarının elden çıkarılmasından doğan gelirler tevkifat kapsamında bulunmamaktadır.
Söz konusu gelirler için yıllık beyanname verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından;
* On yıldan az süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlara ödenen irat tutarları, %15,
* On yıl süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara ödenen irat tutarları, %10
oranında tevkifata tabidir.
Bireysel emeklilik sisteminden;
* On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.), %15,
* On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.), %10,
* Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.), %5
oranında tevkifata tabidir.
Tevkif yoluyla vergilendirilen bu gelirler için yıllık beyanname verilmeyecektir.
Diğer taraftan, 9/3/2023 tarihli ve 7440 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme kapsamında; depremlerde veya bu depremlerdeki yaralanmalara bağlı olarak daha sonraki tarihlerde vefat edenlerin mirasçılarına, tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından ve bireysel emeklilik sisteminden, 6/2/2023 tarihinden itibaren yapılan ve 193 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (15) ve (16) numaralı bentlerinde sayılan menkul sermaye iradı kapsamındaki ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmamaktadır.
Tevkifat kapsamı dışında olan bu ödemeler için yıllık beyanname verilmeyecek, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir.
Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler geçici 67 nci madde kapsamında tevkifat yoluyla vergilendirilmektedir. Hisse senedine ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak yapılan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler için tevkifat oranı % 0'dır. Bunlar dışında kalan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler için ise tevkifat oranı gerçek kişilerde % 10, kurumlarda % 0 olarak uygulanmaktadır.
Tasarruflarını bankaya yatırarak elde ettiği faiz gelirini ortaklarına dağıtan kooperatif sermaye üzerinden kazanç dağıttığından Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendindeki muafiyet hükmünden yararlanamaz. Ancak kooperatifin söz konusu faiz gelirini ortaklarına dağıtmayarak sermayesine eklemesi durumunda kurumlar vergisi mükellefiyeti doğmayacaktır.
Dar mükellef gerçek kişilerce Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, % 0 oranında tevkifata tutulmakta olup Türkiye'de tevkif suretiyle vergilendirilmiş Eurobond faiz gelirleri tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceği gibi, diğer gelirlerin beyanı halinde de beyannameye dâhil edilmeyecektir.
Beyanname verilip verilmeyeceğinin tespitinde, Devlet tahvili ve Hazine bonosunun ihraç tarihi önem arz etmektedir. Buna göre, 1/1/2006 tarihinden önce TL olarak ihraç edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu için, 2019-2020-2021-2022-2023 takvim yılında elde edilen menkul sermaye iratlarına uygulanacak indirim oranı sırasıyla %113,35 - %85,1-%217 -%677,67-%352,38'tir. 2024 takvim yılında elde edilen menkul sermaye iratlarına uygulanacak olan indirim oranı ise %123,64 olarak tespit edilmiş olup indirim oranı birden büyük çıkmaktadır.
Bu çerçevede, 2019, 2021, 2022, 2023 ve 2024 takvim yılında elde edilen menkul sermaye iratlarından, 1/1/2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan ve 193 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler indirim oranının birden büyük olması dolayısıyla beyan edilmeyecektir. Ancak 2020 yılında indirim oranının birden küçük olması dolayısıyla anılan gelirlere indirim oranı uygulanmak suretiyle beyan edilecektir.
01/01/2006 tarihinden itibaren ihraç edilen Devlet Tahvili ve Hazine bonolarından elde edilecek olan faiz gelirleri geçici 67 nci madde kapsamında tevkifata tabi olduğundan beyan edilmeyecektir.
Motorlu Taşıtlar Vergisi, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.
Taşıt, takvim yılının ilk altı aylık döneminde (Ocak-Temmuz) ve birinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise, birinci taksit bir ay içinde, ikinci taksit ise Temmuz ayında ödenir. Taşıt, takvim yılının son altı aylık döneminde (Temmuz-Aralık) ve ikinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise ikinci taksit bir ay içinde ödenir. Birinci taksit ise ödenmez.
(I/A) sayılı tarifede yer alan taşıtlara ait vergi tutarlarının Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği tarafından her yılın ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin %5'ini aşması halinde taşıtlara ait vergi tutarları, bir önceki satırdaki aynı yaş grubunda bulunan taşıtlara isabet eden vergi tutarı olarak esas alınır.
Taşıtları "Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi"nde yer alan mükellefler kasko sigortası değeri uygulamasından yararlanmak için yetkili sigorta acentelerine müracaat etmeden, Tebliğ ekinde yer alan "Kasko Sigortası Değeri Uygulaması Başvuru Formu"nu (Ek- 2) düzenleyerek motorlu taşıtlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederler.
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından yayınlanan Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi nde yer almayan taşıtların kasko sigortasına esas olan değerleri; yetkili sigorta acenteleri tarafından Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nden alınarak, buna göre ilgili Yıl Motorlu Taşıtlar Vergisi Tutarına Esas Olan Kasko Sigortası Değeri Bildirim Formu düzenlenecektir.
Vergi daireleri, bu şekilde müracaatta bulunan mükelleflerin ibraz edecekleri söz konusu formda yer alan bilgileri, motorlu taşıtlar kütüğünde ve ilgili yılın Ocak ayında ilan edilen "Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi"nde yer alan bilgilerle karşılaştırarak, bilgilerin birbirini tutması halinde, başvuruda bulunan mükellefleri kasko sigortası değeri uygulamasından faydalandırırlar."
Engellilik dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtları ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtları motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kayıt ve tescil yapılmış olup da devir ve temlik sebebiyle kayıt ve tescil yapılan taşıtlarda değişiklik son altı ayında yapılmış ise takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.
Çalınan araçların tescil kayıtlarının silinmesi ve tescil kayıtlarının silindiğinin trafik tescil kuruluşlarınca ilgili vergi dairelerine bildirilmesi halinde; tescil kaydının silindiği tarihi takip eden dönemin başından itibaren Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi hükmü gereğince, bu araçlardan dolayı motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetleri bulunan kişilerin mükellefiyetleri sona erdirilecektir.
Çalınan araçların bulunması halinde ise bu araçların tescil kaydı üzerinde gerekli düzeltme işleminin yapıldığının trafik tescil kuruluşu tarafından ilgili vergi dairesine bildirilmesi halinde tescil kaydının yapıldığı tarihten itibaren motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti yeniden başlatılacaktır. Mükellefiyetin sona erdiği tarih ile mükellefiyetin başladığı tarih arasında geçen dönemler içerisinde motorlu taşıtlar vergisi tahakkuku yapılmayacaktır.
A. Araç Bilgilerinizde Hata Varsa
1.Ruhsat,
2.Teknik Belge,
3.Şahadetname ( Gümrük Girişli Araçlar için ),
4.Aracınızda herhangi bir tadilat var ve işlem görmemişse Karayolları Uygunluk Belgesi,
B. Tescil Tarihinizde Hata Varsa
1.Ruhsat,
2.Satış işleminiz varsa satış senediniz,
3.Veraset işleminiz varsa veraset ilamınız ve varislerin Vergi Numaraları,
C. Mükellef bilgilerinizde hata varsa
1. Kimlik bilgilerinizde hata varsa
a-Nüfus Cüzdanı,
b-Vergi Kimlik Numaranız,
c-Ruhsat,
2. Adres bilgilerinizde hata varsa
a - Vergi Kimlik Numaranız,
b - Adresiniz değişmişse yeni adresinizi bildirir dilekçe,
D. Trafik para cezaları bilgileri
a- Polis, Banka ve diğer vergi dairelerine yaptığınız ödemeleriniz halen plakanızda borç olarak gözüküyorsa makbuzlarınız,
b- Trafik Para Cezası konusunda mahkeme kararınız varsa kararın aslı,
Yukarıda açıklanan bilgilerden konunuza uyan belgelerle birlikte plakanın kayıtlı olduğu vergi dairesine müracaat edilmesi gerekmektedir.
Trafik idari para ceza tutanakları Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmekte olup kesinleşme tarihinden sonra takip ve tahsil edilmesi için ilgili vergi dairesi müdürlüğüne elektronik ortamda aktarılmakta ve aktarıldığı tarih itibariyle tahakkuk kaydı otomatik olarak oluşturulmaktadır.
Vergi dairesi müdürlüklerince takip ve tahsilatına başlanan trafik idari para cezası tutanaklarının sorgulanarak, vergi dairesi müdürlükleri kayıtlarına işlenmeyen tutanakların ise tutanak ve tebligat bilgilerine göre beyanlı olarak,
Trafik Para Cezanızı;
> Başkanlığımıza ait www.gib.gov.tr internet sitesi (İnteraktif Vergi Dairesi ve GİB Mobil Uygulaması) üzerinden;
-Anlaşmalı bankaların kredi kartları ile
-Anlaşmalı bankaların banka kartları veya banka hesabınızdan
-Yabancı ülkede faaliyet gösteren bankaların; kredi kartları, banka kartları ve diğer ödeme yöntemleri ile
> Anlaşmalı bankaların;
- Şubelerinden
- Alternatif ödeme kanallarından (İnternet Bankacılığı, Telefon Bankacılığı, Mobil Bankacılık vb.)
> PTT işyerlerinden
> Tüm vergi dairelerinden
ödeyebilirsiniz.
Motorlu Taşıtlar Vergisi borcunuzu;
> Başkanlığımıza ait www.gib.gov.tr internet sitesi (İnteraktif Vergi Dairesi ve GİB Mobil Uygulaması) üzerinden;
-Anlaşmalı bankaların kredi kartları ile
-Anlaşmalı bankaların banka kartları veya banka hesabınızdan
-Yabancı ülkede faaliyet gösteren bankaların; kredi kartları, banka kartları ve diğer ödeme yöntemleri ile
> Anlaşmalı bankaların;
- Şubelerinden
- Alternatif ödeme kanallarından (İnternet Bankacılığı, Telefon Bankacılığı, Mobil Bankacılık vb.)
> PTT işyerlerinden
> Tüm vergi dairelerinden
ödeyebilirsiniz.
Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, mülga 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ilişkin fer'ilerinin tecil taleplerini; tecili talep edilen alacağın tutarına bakılmaksızın değerlendirerek sonuçlandırmaya ve tecil müracaat tarihinden itibaren azami 36 ayı aşmayacak şekilde süre vermeye vergi daireleri yetkili kılınmıştır.
Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, mülga 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ilişkin fer'ileri tecil edilen borçluların, tecil şartlarına uygun ödeme yaptığı sürece maliki oldukları motorlu taşıta ilişkin fenni muayene yaptırabilmeleri, denize veya uçuşa elverişlilik belgesi alabilmeleri için Fenni Muayene İzin Belgesinin düzenlenmesi gerekmektedir.
1- Plaka bitişik yazılacak özel plaka 'Hayır' seçilecek.
2- Gerçek kişiler 'TC kimlik numarası', Tüzel kişiler 'Vergi kimlik numarası' ile işlem yapacaklar.
3- Tahsilat belgesini resmi işlemlerde kullanmak isteyenler; Tahsilat belgesinin bilgisayar çıktısı şeklinde alındıktan sonra vergi dairesine onaylatarak resmi işlemlerde kullanabilirler.
4- Beyaz ekran geldiğinde yoğunluktan kaynaklanıyor.
5- Lütfen bekleyiniz uyarısı ekranda sürekli gözüktüğünde bankanın yoğunluğundan kaynaklanmaktadır.
6- Yukarıda açıklanan sorunların haricinde “mtvvd@gelirler.gov.tr” adresine mail atıldığında şube mailin geliş sırasına göre cevap vermektedirler"
7- Askıda işlem kaldı uyarısı; bankadan olumlu veya olumsuz geri bildirim yapılmadığı için bu uyarı geliyor. Uyarı için belirli bir süre (5 dakika gibi) veriliyor, bu sürenin sonunda işlemleri tekrar denemek gerekiyor. Buna rağmen uyarı devam ediyorsa banka ile irtibata geçilmesi gerekmektedir.
İnternet Vergi Dairesi Alındısı, vergi daireniz ya da bankanız tarafından üretilemez. İnternet Vergi Dairesi Alındısını, ödemenin başarıyla yapıldığını bildiren sayfadan alındıyı indir (PDF) butonuna basarak cihazınıza kaydedebilirsiniz.
İnternet Vergi Dairesi Alındısı belgelerine, İnteraktif Vergi Dairesi üzerinde bulunan Ödeme ve Borç İşlemleri başlığı altındaki Ödemelerim ve Alındılarım adımından ulaşmanız mümkün bulunmaktadır. Ayrıca Başkanlığımıza ait www.gib.gov.tr internet adresinde yer alan e-İşlemler, Borç Sorgulama ve Ödeme, Kredi Kartı ile Yapılan Ödeme Belgesi Sorgulama ekranından istenilen bilgileri girerek de söz konusu ödeme alındısına ulaşabilirsiniz.
Bankadan veya İnteraktif Vergi Dairesi uygulaması üzerinden yapılan tahsilatlar anlığa yakın olarak hesap kartınıza işlenmektedir. Bankalardan yapılan ödemelerde "Vergi Tahsil Alındısı", İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden yapılan ödemelerde "İNTERNET VERGİ DAİRESİ ÖDEME ALINDISI" düzenlenmiş ise ödemeniz geçte olsa hesap kartınıza işlenecektir. Belirtilen alındıların alınamaması halinde ödemenin gerçekleşip gerçekleşmediğini bankanızdan öğrenmeniz gerekmektedir.
Vergi dairesi müdürlükleri adına yapılan yanlış ödemenin iade ya da mahsup işlemleri için, ödemenin yapıldığı vergi dairesi müdürlüğüne; adına vergi tahsil alındı belgeleri düzenlenmiş kişi tarafından, hesabının bulunduğu banka ve şube adı ile IBAN numarasının yazılı olduğu dilekçe ile şahsen veya posta yolu ile müracaat edilmesi gerekmektedir. Söz konusu iade veya mahsup dilekçelerinin Başkanlığımıza ait www.gib.gov.tr internet adresi üzerinde bulunan "e-İşlemler", "İnteraktif Vergi Dairesi", "İşlem Başlat", "Vergi İşlemleri", "Genel Amaçlı Dilekçe" bölümünden de verilmesi mümkün bulunmaktadır.
Yapılan ödeme ile tahakkukun ilişkilendirilebilmesi için plakanın kayıtlı olduğu vergi dairesine veya https://www.gib.gov.tr adresindeki İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden talebinizi iletebilirsiniz.
Motorlu Taşıtlar Vergisi ve tebliğ edilmiş Trafik İdari Para cezalarına ait borçları https://ivd.gib.gov.tr adresi üzerinden veya ilgili vergi dairelerine başvurarak öğrenilebilir.
Trafik İdari Para Cezası detay bilgileri için https://www.turkiye.gov.tr veya https://www.egm.gov.tr adresi üzerinden bilgi alınabilir.
https://ivd.gib.gov.tr adresindeki hesaplamalar menüsünden bilgi edinilir.
Trafik İdari Para Cezası tutanakları Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmekte ve ilgilisine tebliğ edildikten sonra kesinleşme tarihinden sonra elektronik olarak Başkanlığımıza aktarılmaktadır. Bu nedenle https://www.turkiye.gov.tr veya https://www.egm.gov.tr adresinden Trafik İdari Para Cezası tutanak bilgileri hakkında detaylı bilgi alınabilir.
https://www.gib.gov.tr/ adresindeki İnteraktif Vergi Dairesinden, İnternet Vergi Dairesi Ödeme Alındı belgesini tekrar edinebilirsiniz.
https://www.gib.gov.tr adresindeki İnteraktif Vergi Dairesinden, vergi dairelerinden, bankalardan veya bankaların internet şubelerinden tutanak bilgileriyle birlikte beyanlı olarak ödenebilir.
Engellilik dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtları ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtları motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmiştir.
Engellilik dereceleri %90 dan az olan malul ve engelliler, bu durumlarını tam teşekküllü Devlet hastanesinden alınan sağlık kurulu raporu ile belgelendirmeleri ve kendi adlarına kayıt ve tescilli olan taşıtların engellilik haline uygun özel tertibatlı veya özel tertibatlı hale getirilmiş taşıtlar olduğunu belirten "Motorlu Araç Tescil Belgesi"nin ilgili tescil kuruluşlarınca onaylanmış örneği ile "Araçlar İçin Teknik Belge" ve "Proje Raporu"nun aslı veya noter onaylı örneğini ilgili vergi dairesine ibraz etmeleri halinde istisna hükmünden yararlanabileceklerdir.
Sağlık raporunda sadece sol alt ekstremitede (ayak veya bacakta) engelliliği olduğu belirtilen malul ve engellilerin otomatik vitesli taşıtlarının başkaca özel tertibat yapılmasına gerek olmaksızın, malul ve engelli adına kayıt ve tescil edildiği tarihten itibaren motorlu taşıtlar vergisinden istisna olur.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;
- 87.03 ( motor silindir hacmi 1.600 cm³’ ü aşanlar hariç ), 87.04 ( motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar hariç ) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,
- 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan (motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü dahil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek otomobilleri, yarış arabaları, arazi taşıtları hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %50’sinin altında olanlar ile sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanların engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat çerçevesinde alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi %90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye ve ya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malul ve engelliler tarafından,
- 87.03 ( motor silindir hacmi 1.600 cm³’ ü aşanlar hariç ), 87.04 ( motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar hariç ) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,
- Yukarıda belirtilen araçların anılan malûl ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılmasında, bu araçları hurdaya çıkaran malûl ve engelliler tarafından,
beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den istisna edilmiştir.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun (7/2) maddesine göre, Kanuna ekli (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi mallardan;
- 87.03 (motor silindir hacmi 1600 cm3’ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm3’ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olan malul ve engelliler,
- 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan (motor silindir hacmi 2.800 cm³’ ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü dahil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek otomobilleri, yarış arabaları, arazi taşıtları hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %50’sinin altında olanlar ile sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanların engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat çerçevesinde alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi %90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye ve ya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malul ve engelliler tarafından,
beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı vergiden istisna edilmiştir.
Bu hükmün uygulamasında engellilik oranı %90 ve üzerinde olan malul ve engellilerin yaşıyla ilgili bir sınırlama olmayıp, engellilik derecesi (tüm vücut fonksiyon kaybı oranı) %90’ın üzerinde olan engelli küçükler tarafından ilk iktisap edilecek araçta da ÖTV istisnasından yararlanılması mümkün bulunmaktadır.
ÖTV Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca; malul ve engelliler tarafından istisnadan yararlanılarak ilk iktisabı yapılan aracın, deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya ayrılması halinde, bu aracın ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl geçmemiş olsa dahi - aynı koşullarla - bir başka aracın ilk iktisabında da istisnadan yararlanılabilecektir.
ÖTV Kanununun 15/2-a maddesine göre, (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların, veraset yoluyla intikaller hariç, ilk iktisabında istisna uygulanan malların istisnadan yararlananlar dışındakilerce iktisabında, ilk iktisabındaki matrah esas alınarak adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan, kayıt ve tescili tarihinde geçerli olan oran üzerinden, bu tarihte özel tüketim vergisi alınacağı, Kanunun 7 nci maddesinin (2) numaralı bendi çerçevesinde istisnadan yararlananlar tarafından bu istisnadan yararlanılarak iktisap ettikleri kayıt ve tescile tabi malları 5 yıldan fazla kullanarak elden çıkarmaları durumunda ise bu hükmün uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre; Kanunun 7/2 nci maddesinde düzenlenen istisnadan yararlanan malul ve engellilerin bu kapsamda iktisap ettikleri araçları 5 yıldan fazla kullanarak bir başkasına satması durumunda, aracı alan kişi tarafından ÖTV ödenmeyecektir.
(II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;
a) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,
b) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,
beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı, vergiden müstesnadır.
İstisnadan yararlanarak adlarına bir taşıt aracı tescil edilenlerin, ilk iktisap tarihinden itibaren 5 yıl süresince ÖTV ödemeden taşıt aracı satın almaları veya ithal etmeleri mümkün değildir. Ancak, istisna kapsamında iktisap edilen araçların, ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılması halinde beş yıllık süre dolmaksızın yeniden istisnadan yararlanılması mümkündür.
Malul ve engelliler; motor silindir hacmi 1600 cm³'ü aşmayan binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar (steyşın vagon, arazi taşıtı ve jeepler dahil),motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşmayan eşya taşımaya mahsus taşıtlar, motosikletler, mopedler ve bir yardımcı motoru bulunan tekerlekli taşıtları özel tertibat yapılma şartı olsun veya olmasın ÖTV ödemeden iktisap edebileceklerdir.
Sigortalının birden fazla satırda bildirilmesi gereken durumlarda, AGİ tek satırda bildirilmek zorundadır. Gelir vergisi matrahı ve gelir vergisi kesintisinin ilgili satıra göre miktarları tespit edilebiliyorsa, bu miktarlar yazılmalıdır. Bunun yapılamadığı durumlarda sigortalıya ait gelir vergisi matrahı ve gelir vergisi kesintisine ilişkin bilgiler tek satıra yazılmalı, diğer satılar boş geçilmelidir.
1 Sıra No.lu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliğinin "Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerinin elektronik ortamda bizzat mükelleflerce/işverenlerce gönderilmesi" başlıklı 7. maddesinde "kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamakla birlikte vergi kesintisi yapma zorunluluğu bulunanlar/işverenler" Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini elektronik ortamda kendileri gönderebilecekler arasında sayılmıştır.
Muhtasar mükellefiyeti bulunan ve aynı zamanda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini bildirmekle yükümlü olan Okul Aile Birliklerinin Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerini elektronik ortamda gönderebilmeleri için 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekindeki "Elektronik Beyanname Gönderme Talep Formu (Ek-1)"nu doldurarak yetkili vergi dairesine müracaat etmeleri halinde vergi dairesince kendilerine kullanıcı kodu, parola ve şifre verilecektir.
Vergi kanunlarına göre vergi kesintisi yapma zorunluluğu olmayan ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca sigortalıların sigorta primleri ve kazançları toplamı, meslek adları ve kodları ile prim ödeme gün sayılarını bildirme zorunluluğu olanlar da 0003 Gelir Stopaj mükellefiyeti tesis ettirmek zorundadır. "0003 Gelir Vergisi Stopajı" mükellefiyeti bağlı olunan vergi dairesine bizzat başvurularak talep edilebileceği gibi, https://ivd.gib.gov.tr adresinden de yapılabilir. Bunun için;
- İnteraktif vergi dairesine Kullanıcı Kodu / Vergi Kimlik No / T.C. Kimlik No ve şifre bilgileri ile giriş yapılır.
- Şifresi olmayan mükellefler "Kayıt Ol" adımı ile şifre edinebilirler.
- Sisteme girdiklerinde "İşlem Başlat / Mükellefiyet İşlemleri / Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Gelir Stopaj Mükellefiyeti Açılış Dilekçesi" ile başvuruda bulunabilirler.
Apartman yönetimi Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini elektronik ortamda gönderebilmek için Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliği (Sıra No: 1) ekindeki "Elektronik Ortamda Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Gönderme Talep Formu"nu (Ek-1) doldurarak yetkili vergi dairesine müracaat ederek, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi göndermek için kullanıcı kodu, parola ve şifre alabilir.
Bu mükellefler BDP programında yer alan 1003A kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin sadece SGK Bildirimleri bölümü doldurabileceği gibi, Internet Vergi Dairesinde Beyanname İşlemleri bölümünde yer alan "Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi (Vergi Kesintisi Yapmayanlar İçin)" menüsündeki beyannameyi doldurarak da yükümlülüklerini yerine getirebilirler.
Bu mükelleflerin dikkat etmesi gereken önemli bir konu da, oluşan tahakkuklarda damga vergisinin ilgili ayın 26'sına, SGK tahakkukunun ise ayın sonuna kadar ödenebiliyor olmasıdır. Her iki tahakkuk da kredi kartı ile ödenebilmektir.
Diğer taraftan, apartman yönetimleri istemeleri halinde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan "Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi (Ek-4)" düzenlemek suretiyle aracılık yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiler vasıtasıyla da elektronik ortamda gönderebilir.
1 Sıra No.lu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliği ile vergi kesintilerine ilişkin bilgilerle birlikte, sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamının Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Buna göre gelir vergisi kesintisine tabi çalışanı bulunan apartman yönetiminin de vergi kesintilerine ilişkin bilgilerle sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamını Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile elektronik ortamda beyan etme zorunluluğu bulunmaktadır.
Muhtasar mükellefiyeti bulunan ve aynı zamanda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini bildirmekle yükümlü apartman yönetimlerinin Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerini elektronik ortamda gönderebilmeleri için 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekindeki "Elektronik Beyanname Gönderme Talep Formu (Ek-1)"nu doldurarak yetkili vergi dairesine müracaat etmeleri halinde vergi dairesince kendilerine kullanıcı kodu, parola ve şifre verilecektir.
Diğer taraftan, apartman yönetimleri istemeleri halinde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan "Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi" düzenlemek suretiyle aracılık yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiler vasıtasıyla da elektronik ortamda gönderebileceklerdir.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin verileceği yetkili vergi dairesi, vergi kanunlarına göre yapmış oldukları ödemelerden vergi kesintisi yapmaya mecbur olmayan gerçek kişiler için ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesidir. Yazlık evinde çalışan kapıcı için de daimi ikametgahının bulunduğu yer vergi dairesine beyanname vermelidir.
0003 Gelir Stopaj mükellefiyeti tesis ettirmek zorundadır. 0003 Gelir Vergisi Stopajı mükellefiyeti bağlı olunan vergi dairesine bizzat başvurularak talep edilebileceği gibi, https://ivd.gib.gov.tr adresinden de yapılabilir. Bunun için;
- İnteraktif vergi dairesine kullanıcı kodu / vergi kimlik no / T.C. kimlik no ve şifre bilgileri ile giriş yapılır.
- Şifresi olmayan mükellefler "Kayıt Ol" adımı ile şifre edinebilirler.
- Sisteme girdiklerinde "İşlem Başlat / Mükellefiyet İşlemleri / Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Gelir Stopaj Mükellefiyeti Açılış Dilekçesi" ile başvuruda bulunabilirler.
Vergi mükellefiyeti bulunmayan ve özel nitelikte inşaat işi yapanlar Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini elektronik ortamda gönderebilmek için Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliği (Sıra No: 1) ekindeki "Elektronik Ortamda Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Gönderme Talep Formu"nu (Ek-1) doldurarak yetkili vergi dairesine müracaat ederek, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi göndermek için kullanıcı kodu, parola ve şifre alabilirler.
Bu mükellefler BDP programında yer alan 1003A kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin sadece SGK Bildirimleri bölümünü doldurabileceği gibi, Internet Vergi Dairesinde Beyanname İşlemleri bölümünde yer alan "Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi (Vergi Kesintisi Yapmayanlar İçin)" menüsündeki beyannameyi doldurarak da yükümlülüklerini yerine getirebilirler.
Bu mükelleflerin dikkat etmesi gereken önemli bir konu, oluşan tahakkuklarda damga vergisinin ilgili ayın 26'sına kadar ancak SGK tahakkukunun ayın sonuna kadar ödenebiliyor olmasıdır. Her iki tahakkuk da kredi kartı ile ödenebilecektir.
Diğer taraftan, özel inşaat işi ile uğraşanlar istemeleri halinde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan "Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi" düzenlemek suretiyle aracılık yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiler vasıtasıyla da elektronik ortamda gönderebileceklerdir.
1003B Beyanname kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ücrete ilişkin vergi kesintileri ile sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamını Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile ilgili bilgilerini ayrı bir beyanname ile göndermek isteyen mükellefler için uygulamaya konulmuştur. Beyannamelerini kendileri gönderme yetkisi bulunan mükellefler istemeleri halinde mevcut kullanıcılarından ayrı bir kullanıcı kodu, parola ve şifre alarak bu beyannameyi kullanabilirler.
1 Sıra No.lu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliğinin "Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin verileceği vergi dairesi" başlıklı 6 ncı maddesinde;
"(1) 193 sayılı Kanunun 98/A maddesiyle verilen yetkiye istinaden Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin verileceği yetkili vergi dairesi;
a) Vergi kanunlarına göre vergi kesintisi yapma yükümlülüğü bulunanlar için yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri kazanç ve iratlar ile bunlardan kestikleri vergileri ödeme veya tahakkukun yapıldığı,
b) Vergi kanunlarına göre yapmış oldukları ödemelerden vergi kesintisi yapmaya mecbur olmayanlar ile vergi kesintisi yapmaya mecbur oldukları halde kesintiye tabi ödemesi bulunmayan ve çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini beyan etme zorunluluğu olanlardan; kazancı basit usulde vergilendirilenler için gelir vergisi yönünden mükellefiyetinin, gerçek kişiler için ikametgâhının ve gerçek kişiler dışında kalanlar için ise kanuni merkezi/işyerinin bulunduğu,
yer vergi dairesidir.
(2) Birden fazla vergi dairesinde gelir (stopaj) vergisi mükellefiyeti bulunanlar için sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini içerecek şekilde verilecek olan Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin verileceği yetkili vergi dairesi, çalışanların ücret ödemeleri üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisinin beyan edileceği yer vergi dairesidir.
….."
açıklaması yer almaktadır.
Yukarıdaki açıklama çerçevesinde, sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini içerecek şekilde verilecek olan Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini çalışanların ücret ödemeleri üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisini beyan ettiğiniz vergi dairesine vermeniz gerekmektedir.
Çalışanların ücret ödemeleri Trabzon merkezden yapılıyorsa sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgileri ile vergi kesintilerini içeren Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini de merkezinizin bağlı olduğu yetkili vergi dairesine vermeniz gerekmektedir.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini Antalya'daki yetkili vergi dairesine verebilmeniz için ise şubede çalışanların ücret ödemelerinin şubeden yapılıyor olması ve bu ücret ödemeleri üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisinin beyan edileceği yetkili vergi dairesinde gelir(stopaj) vergisi mükellefiyetinin bulunması gerekmektedir.
Aynı mükellef için farklı vergi dairelerinde iki ayrı aracılık sözleşmesi imzalanıp yetki verilebileceği için; Antalya'daki şubede çalışanların ücret ödemelerinin şubeden yapılıyor olması ve bu ücret ödemeleri üzerinden yapılan gelir vergisi kesintisinin beyan edileceği yetkili vergi dairesinde gelir(stopaj) vergisi mükellefiyetinin bulunması halinde ayrı bir "Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi" düzenlenmesi ve 1 Sıra No.lu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliği kapsamında sisteme bilgi girişi yapılması suretiyle Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Antalya'daki yetkili vergi dairesine verilebilir.
At sahipleri için yetkili vergi dairesi,
1. Potansiyel vergi mükellefi olmaları durumunda veya vergi mükellefiyeti bulunmaması durumunda ikametgâhının bulunduğu,
2. Şirket ortaklığı olan at sahiplerinin;
a) Ticari, zirai veya mesleki kazancı nedeniyle gelir vergisi mükellefiyeti bulunması durumunda bu mükellefiyetinin bulunduğu,
b) Ticari, zirai veya mesleki kazancı nedeniyle gelir vergisi mükellefiyeti bulunmaması durumunda ise ikametgâhının bulunduğu,
3. Ticari, zirai veya mesleki kazancı nedeniyle gelir vergisi mükellefiyeti bulunması durumunda bağlı olduğu
yer vergi dairesidir.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliği (Sıra No: 1) ile 213 sayılı VUK'un mükerrer 257 nci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 100 üncü maddesinin verdiği yetkilere dayanılarak, kesilen vergilerin matrahlarıyla birlikte, sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamı, meslek adları ve kodları ile prim ödeme gün sayılarının Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini elektronik ortamda gönderilmesi zorunludur.
A-Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kooperatiflerin( K.V.K. 4. Madde k bendine göre; tüketim ve taşımacılık Kooperatiflerinin kurumlar vergisi muafiyetleri bulunmamaktadır) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan düzenlemeler kapsamında Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Genel Tebliği (Sıra No: 1)nin yürürlüğe girdiği tarihten önce kendileri tarafından elektronik ortamda beyanname göndermek üzere kullanıcı kodu, parola ve şifre almış olmaları halinde bu mükellefler mevcut kullanıcı kodu, parola ve şifrelerini kullanarak Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini elektronik ortamda gönderebileceklerdir.
Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan düzenlemeler kapsamında söz konusu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce Beyannamelerini elektronik ortamda gönderebilmelerine izin verilen bu mükellefler diledikleri takdirde elektronik beyanname göndermeye aracılık yetkisi verilmiş gerçek ve tüzel kişiler vasıtasıyla da beyannamelerini gönderebileceklerdir.
B-Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan kooperatiflerin(K.V.K. 4. Madde k bendine göre; Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (…) (1) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri kurumlar vergisinden muaftır) söz konusu uygulamadan yararlanabilmesi için 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekindeki "Elektronik Beyanname Gönderme Talep Formu"nu doldurarak bağlı bulundukları vergi dairelerine müracaat etmeleri halinde vergi dairesince kendilerine verilen kullanıcı kodu, parola ve şifre ile Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerini elektronik ortamda gönderebileceklerdir.
Bu mükellefler diledikleri takdirde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerini elektronik beyanname göndermeye aracılık yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiler vasıtasıyla da elektronik ortamda gönderebileceklerdir. Bu durumda mükelleflerin ilk beyanname gönderilmeden önce gerekli kayıt işlemlerinin yapılması için yetkili vergi dairesine müracaat etmeleri gerekmektedir.
Hâlihazırda muhtasar beyannamelerini üçer aylık dönemler halinde vermekle birlikte yanında işçi çalıştıran mükelleflerin, çalıştırdıkları hizmet erbabının sigorta primleri ve kazançları toplamı ile prim ödeme gün sayılarının bildirilmesine ilişkin olarak verecekleri Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini aylık dönemler halinde beyan etme zorunluluğu bulunmaktadır.
Ancak bu mükellefler (zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar ile 10 kişiden fazla işçi çalıştıranlar hariç olmak üzere) Ocak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül ve Ekim-Aralık dönemlerinde yaptıkları ödemeleri veya tahakkuk ettirdikleri kârlar ve iratlar ile bunlardan kestikleri vergileri her ay yerine Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarına ilişkin olarak sırasıyla Nisan, Temmuz, Ekim ve izleyen yılın Ocak aylarında verilecek Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesine dâhil etmek suretiyle beyan edebileceklerdir.
Diğer taraftan, muhtasar beyannamelerini üçer aylık dönemler halinde veren ve yanında işçi çalıştırmayan mükellefler ise yaptıkları ödemeleri veya tahakkuk ettirdikleri kârlar ve iratlar ile bunlardan kestikleri vergileri Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile önceden olduğu gibi üçer aylık dönemler halinde Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının 26 ncı günü akşamına kadar vermeye devam edeceklerdir.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinde en az bir işçi çalıştıran mükellefler aylık mükellefiyete geçmek zorundadır. İşçi çalıştırmıyorlarsa üç aylık mükellefiyete devam edebilirler. Ekim-Aralık/2019 vergilendirme dönemi itibariyle verilen beyannamelerde en az bir işçi çalıştırdığı sistem tarafından tespit edilebilen mükelleflerin mükellefiyetleri sistem tarafından aylığa dönüştürülecektir. Mükellefler beyannamenin verileceği ay içerisinde mükellefiyetlerini kontrol ederek, dönüştürülme yapılmamışsa vergi dairesine bizzat başvurarak veya ivd.gib.gov.tr adresinden dilekçe vermek suretiyle dönem tipini "aylık" olarak değiştirebilirler.
1003B kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi gönderebilmek için mükellefler 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanununda yer alan düzenlemelere göre, kendileri e-Beyanname gönderme şartlarını taşıyanlar istemeleri halinde merkez veya mükellefiyetli şubeler için ayrı ayrı kullanıcı kodu, parola ve şifre alabilirler.
"Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ( Vergi Kesintisi Yapmayanlar İçin)" bölümünden vergi kesintisi yapma zorunluluğu bulunmayan ancak sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamı, meslek adları ve kodları ile prim ödeme gün sayıları beyan etmek zorunda olan apartman yönetimleri, vergiye tabi olmayan özel nitelikte inşat işi yapanlar, GMSİ mükellefi yanında çalışanlar vb. işverenler "0003 Gelir Stopaj Vergisi" mükellefiyeti tesis ettirmek suretiyle beyanname verebilir.
1003B kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi için mükellefler 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanununda beyannamelerini kendileri gönderebilecek mükellefler arasında sayılıyorlarsa, kendi beyannamelerini göndermek üzere kullanıcı kodu, parola ve şifre alabilirler. Ancak bu kullanıcı kodu, parola ve şifre ile başkasına ait beyanname gönderilemez. Sadece kullanıcının bağlı olduğu vergi kimlik numarasına ait 1003B kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi gönderilebilir.
Düzeltme işleminin sadece vergi kesintilerine ilişkin olması, prim ve hizmet bilgilerinde düzeltme yapılmasını gerektiren bir durum olmaması halinde, SGK Bildirimleri kulakçığında "Bu döneme ilişkin önceki beyannamemde / beyannamelerimde beyan ettiğim sigortalı çalışan bilgilerinin, aşağıdaki tabloda yapmış olduğum değişiklik ve eklemeler dışında aynı olduğunu beyan ederim." kutucuğunun işaretlenmesi önceki beyannamelerinizde bildirmiş olduğunuz sigortalı bilgilerinin geçerli olduğu anlamına gelmektedir. Bu bölümde değişiklik yapılmayacaksa tablo boş bırakılmalıdır.
Düzeltme işleminin sadece prim ve hizmet bilgilerine ilişkin olması, vergi kesintilerine ilişkin düzeltme yapılmasını gerektiren bir durum olmaması halinde vergi kesintilerinin önceki beyannamede beyan edildiği şekliyle düzeltme beyannamesinde de yer alması gerekmektedir. Prim ve hizmete ilişkin düzeltmeler tabloda Asıl – Ek ve İptal şeklinde belirtilmesi, değişmeyen bilgiler için SGK Bildirimleri kulakçığında "Bu döneme ilişkin önceki beyannamemde / beyannamelerimde beyan ettiğim sigortalı çalışan bilgilerinin, aşağıdaki tabloda yapmış olduğum değişiklik ve eklemeler dışında aynı olduğunu beyan ederim." kutucuğunun gerekmektedir. Düzeltme beyannamelerine ilişkin ayrıntılı bilgiler kılavuzlarda yer almaktadır.
Beyannamenin damga vergisi tektir.
Ayrı ayrı tahakkuk çıkacak ve ödeme zamanları ilgili mevzuatlarında belirtildiği şekilde olacaktır.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi vergi kanunlarına göre verilmesi gereken muhtasar beyanname ile 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin birleştirilerek, kesilen vergilerin matrahlarıyla birlikte sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamı ile prim ödeme gün sayılarının bildirilmesine mahsus tek bir beyannamedir. Dolayısıyla Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi, kanuni süresi içerisinde ve vergi bölümleri açısından doğru bir şekilde verilmişse 213 sayılı Vergi Usul Kanunu açısından ceza kesilecek bir durum oluşmamaktadır. İçeriğinde sigorta primleri ve kazançları toplamı ile prim ödeme gün sayılarının yer almaması nedeniyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre belgenin verilmemesine ilişkin ceza kesilmeyecektir. Fakat sigortalıların bildirilmemesi nedeniyle ilgili kanunlarına göre cezalar kesilecektir.
Öteden beri kullanıcı kodu, parola ve şifresi olan mükellefler 1003A kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini gönderebilirler. Yeni bir kullanıcı kodu, parola ve şifre alınmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak ücrete ilişkin bilgilerin beyan edilmesine yönelik 1003B kodlu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini göndermek isteyen ve şartları taşıyan mükellefler önceki kullanıcı kodu, parola ve şifrelerinin yanında bu beyannameye özgü yeni bir kullanıcı kodu, parola ve şifre almalıdırlar.
Mükellefleri adına Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi vermek isteyen serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirler, bu beyannamede sigortalılara ilişkin bilgiler yer alacaksa, prim ve hizmet bilgileri ile ilgili yeni sorumlulukları nedeniyle, 18.02.2017 tarihinden önce yapılmış olan "Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi"ni yenilemek zorundadır. Yenilenen sözleşmenin İnternet Vergi Dairesi aracılığıyla sisteme girilmesi gerekmektedir. Şayet mükellefleri işçi çalıştırmıyorsa hâlihazırdaki "Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi" ile beyanname göndermeye devam edebilirler.
Bir gerçek veya tüzel kişinin mukimi olduğu ülkenin yetkili makamlarından alınan ve o kişi/kurumun ilgili ülkede yerleşik ve vergi mükellefi olduğunu gösteren resmi bir evraktır.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları (ÇVÖA) hükümleri, Akit Devletlerin mukimlerine uygulanır. Anlaşmalardan yararlanmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, mukim oldukları ülkenin yetkili makamından tam mükellef olduklarını gösteren mukimlik belgesi talep edebilirler.
Bu kapsamda; mukimlik belgesi, Türkiye'nin taraf olduğu bir ÇVÖA'ya taraf bir ülkeden gelir elde eden Türkiye'de yerleşik kişiler (tam mükellefler) tarafından ilgili anlaşma hükümlerine göre vergilendirilmek üzere alınır.
Türkiye’de tam mükellef olan gerçek ve tüzel kişilerin mukimlik belgesi almak için, 20.12.2013 tarih ve 2013-1 sayılı Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Sirküleri ekinde yer alan dilekçe ile mukimlik belgesini düzenlemeye yetkili makamlara başvurmaları gerekmektedir.
Diğer taraftan, 03.07.2024 tarih ve 32591 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.09.2024 tarihinde yürürlüğe giren 161 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde; vergi dairesi başkanlıklarının kapatılarak bulundukları ilin adı ile Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı defterdarlık olarak görevlerine devam etmelerine ayrıca, İstanbul İlinde kurulan Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığının kapatılmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede, söz konusu Sirkülerde geçen "Vergi Dairesi Başkanlığı" ibaresi "Defterdarlık" olarak değiştirilmiş bulunmaktadır.
Bu kapsamda mukimlik belgesi düzenlemeye yetkili makamlar şunlardır:
1. Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Trabzon Defterdarlıkları,
- kendilerine bağlı vergi dairelerinde sürekli vergi mükellefiyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler,
- kendi yetki alanlarının sınırları içerisinde ikamet eden ve sürekli mükellefiyeti olmayan T.C. uyruklu gerçek kişiler (potansiyel mükellefler),
2. Gelir İdaresi Başkanlığı (Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı),
- sürekli vergi mükellefiyeti olan/olmayan tüm yabancı uyruklu gerçek kişiler,
- Avusturya, İsviçre ve Suudi Arabistan yetkili makamlarına verilmek üzere mukimlik belgesi talep eden mükellefler,
- 1 inci madde kapsamına girmeyen diğer gerçek ve tüzel kişiler.
Ayrıca mukimlik belgesi başvurularının Dijital Vergi Dairesinden (dijital.gib.gov.tr) ya da http://giris.turkiye.gov.tr/Giris/ internet adresi üzerinden "e-Devlet Kapısı" aracılığıyla yapılması da mümkündür.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli;
- (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi,
- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabı,
- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanlar ile (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların ithalatı veya imal ya da inşa edenler tarafından teslimi,
-(I), (III) ve (IV) sayılı listedeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanların özel tüketim vergisi uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışı,
bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tabidir.
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli dört adet liste kapsamına giren mallar Gümrük Tarife
İstatistik Pozisyonu (G.T.İ.P.) numaralarıyla tanımlanmıştır.
- (I) sayılı listenin A cetvelinde; akaryakıt ürünleri, doğal gaz, LPG,
- (I) sayılı listenin B cetvelinde; akaryakıta katılabilen solvent türevleri, tiner, bazyağ,
madeni yağlar ve yağlama müstahzarları,
- (II) sayılı listede, yarı römorklar için çekiciler, binek otomobilleri ve esas itibarıyla insan
taşımak üzere imal edilmiş motorlu taşıtlar, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar, özel amaçlı motorlu taşıtlar, motosiklet, helikopter, uçak, gemi, yat, eğlence ve spor tekneleri gibi taşıtlar,
- (III) sayılı listenin A cetvelinde, alkolsüz içecekler ve alkollü içkiler,
- (III) sayılı listenin B cetvelinde; puro, sigarillo, sigara, nargile tütünü, enfiye veya
çiğnemeye mahsus tütün gibi tütün mamulleri ve makaron,
- (IV) sayılı listede, genel itibariyle, havyar ve havyar yerine kullanılan ürünler, kozmetik ürünleri, kürkler ve kürkten giyim eşyası, muzır neşriyat, sofra, mutfak, tuvalet, yazıhane, ev tezyinatı ve benzeri işler için bazı cam eşyalar, manikür ve pedikür takım ve aletleri, altın veya gümüş kaplama kaşık, çatal ve kaşık-çatal takımları, klimalar, ısıtıcılar, beyaz eşyalar, elektrik motorlu araçların motorunu çalıştırmaya mahsus araç pilleri, küçük ev aletleri, cep telefonu, telsiz-telefon cihazları, mikrofon, hoparlör, kulaklık, amplifikatörler, ses kayıt ve çalma cihazları, televizyon, projektör, kamera, ses ve görüntü cihazları, infrared ile çalışan uzaktan kumanda cihazı, inci ve kıymetli taşlardan mamul saat kayışları, tabancalar ve diğer ateşli silahlar ile sürgülü silahlar, kristal avizeler, bazı oyun eşyaları, hayvansal maddelerden süs eşyaları gibi mallar yer almaktadır.
ÖTV Kanununa ekli (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanları imal, inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler, (II) sayılı listedeki mallardan, kayıt ve tescile tabi olanlar için; motorlu araç ticareti yapanlar, kullanmak üzere ithal edenler veya müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler.
Vergilendirme dönemi;
- (I) sayılı listedeki mallar için, her ayın ilk on beş günü birinci dönem, kalan günler ise ikinci dönem olarak belirlenmiştir.
- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlarda vergilendirme dönemi olmayıp, ilk iktisapla ilgili işlemlerin tamamlanmasından önce verginin beyanı ve ödenmesi esastır.
- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanlar ile (III) ile (IV) sayılı listelerdeki mallar için, faaliyette bulunulan takvim yılının birer aylık dönemleridir.
Beyanname;
- (I) sayılı listedeki mallar için vergilendirme dönemini izleyen onuncu günü akşamına kadar KDV (Katma Değer Vergisi) yönünden bağlı olunan vergi dairesine,
- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlar için ilk iktisap ile ilgili işlemlerin tamamlanmasından önce bu işlemlerin yapıldığı yer vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa motorlu taşıtlar vergisi ile görevli vergi dairesine,
- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olmayanlar ile (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar için vergilendirme dönemini izleyen ayın onbeşinci günü akşamına kadar KDV yönünden bağlı olunan vergi dairesine,
verilir.
İlk iktisap, (II) sayılı listedeki mallardan Türkiye’de kayıt ve tescil edilmemiş olanların;
- kullanılmak üzere ithalini,
- müzayede yoluyla veya kayıt ve tescil edilmiş olsa dahi 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre iade edilenler de dahil motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabını,
- motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanmasını, aktife alınmasını veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesini,
ifade eder.
ÖTV Kanununda yer alan tecil-terkin uygulamaları bu Kanunun 8/1 ve 8/2 inci maddesinde düzenlenmiştir.
ÖTV Kanununun 8/1 inci maddesine göre, bu Kanuna ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur. Söz konusu malların tecil tarihini takip eden ay başından itibaren on iki ay içerisinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil olunan vergi terkin edilir. Bu hükümlere uyulmaması halinde, bu malların tecil-terkin işlemi dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi tutarından, daha önce tahsil edilen verginin mahsubundan sonra kalan tutar, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edilir. Ancak, tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.
Diğer yandan ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki vergi tutarları uygulanarak teslim edilen malların, imalatçılar tarafından imalatta kullanılmaları halinde vergi tutarlarının indirimli uygulanmasına yönelik 9/10/2012 tarihli ve 28436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 8/10/2012 tarihli ve 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü maddesi ile (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; aynı Kanunun 8/1 inci maddesi uyarınca (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen ÖTV’nin tecil edilecek kısmı sıfır olarak belirlendiğinden, bu Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarih olan 9/10/2012 tarihi itibariyle tecil-terkin uygulaması fiilen sona ermiş bulunmaktadır.
ÖTV Kanununun 8/2 inci maddesine göre, ihraç edilmek kaydıyla ihracatçılara teslim edilen mallara ait özel tüketim vergisi, mükelleflerce ihracatçılardan tahsil edilmemesi şartıyla, bu mükelleflerin talebi üzerine vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur. Söz konusu malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren üç ay içerisinde ihraç edilmesi halinde tecil olunan vergi terkin edilir. İhracatın yukarıdaki şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde, tecil olunan vergi vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı ile birlikte tahsil olunur. Ancak, ihraç edilmek şartıyla teslim edilen malların 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler nedeniyle ihraç edilememesi halinde, tecil edilen vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte tahsil edilir.
Özel Tüketim Vergisine tabi malların, yer aldıkları listedeki başka bir malın imalinde kullanılması halinde söz konusu mal için ödenen vergi, imal edilen mala ilişkin olarak ödenecek vergiden Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre indirilir.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi yerli katkı oranı en az %40 olan mallardan;
- 87.03 (2025 yılı için; hesaplanması gereken özel tüketim vergisi ve diğer her türlü vergiler dahil bedeli 2.290.200 TL'yi aşanlar hariç) 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11
G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, engellilik oranı % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,
- 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan (motor silindir hacmi 2,800 cm³'ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü dâhil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek otomobilleri, yarış
arabaları, arazi taşıtları hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %50'sinin altında olanlar ile sürücü dâhil 9 kişilik oturma yeri olanların, engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat çerçevesinde alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi %90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye veya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,
- 87.03 (2025 yılı için; hesaplanması gereken özel tüketim vergisi ve diğer her türlü vergiler dahil bedeli 2.290.200 TL'yi aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11
G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,
- Yukarıda belirtilen araçların anılan malûl ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılmasında, bu
araçları hurdaya çıkaran malûl ve engelliler tarafından, on yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den istisna edilmiştir.
ÖTV Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca, malul ve engelliler tarafından istisnadan yararlanılarak ilk iktisabı yapılan aracın, deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya ayrılması halinde, bu aracın ilk iktisap tarihinden itibaren on yıl geçmemiş olsa dahi - aynı koşullarla - bir başka aracın ilk iktisabında da istisnadan yararlanılabilecektir.
ÖTV Kanununun 15/2-a maddesine göre, (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların, veraset yoluyla intikaller hariç, ilk iktisabında istisna uygulanan malların istisnadan yararlananlar dışındakilerce iktisabında, ilk iktisabındaki matrah esas alınarak adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan, kayıt ve tescili tarihinde geçerli olan oran üzerinden, bu tarihte özel tüketim vergisi alınacağı, Kanunun 7 nci maddesinin (2) numaralı bendi çerçevesinde istisnadan yararlananlar tarafından bu istisnadan yararlanılarak iktisap ettikleri kayıt ve tescile tabi malları 5 yıldan fazla kullanarak elden çıkarmaları durumunda ise bu hükmün uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre; Kanunun 7/2 nci maddesinde düzenlenen istisnadan yararlanan malul ve engellilerin bu kapsamda iktisap ettikleri araçları 5 yıldan fazla kullanarak bir başkasına satması durumunda, aracı alan kişi tarafından ÖTV ödenmeyecektir.
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli listelerde yer alan mallardan karşılarında belirtilen tutar ve/veya oranlarda ÖTV alınmaktadır.
Buna göre (I) sayılı listedeki mallar için litre, kilogram ve standart metreküp birimleri itibariyle maktu vergi tutarları, (II) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar için ise nispi vergi oranları, (III) sayılı listenin (A) Cetvelindeki mallar için nispi vergi oranları ile asgari maktu vergi tutarları, (B) Cetvelindeki mallar için nispi vergi oranları ile asgari maktu vergi ve maktu vergi tutarları belirlenmiştir.
4760 sayılı ÖTV Kanununun 1. maddesinde bu Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi ile ÖTV uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışı bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV'ye tabi tutulmuştur. Buna göre; atık madeni yağ geri kazanım tesisleri tarafından geri kazanılan malların ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listede yer alması halinde, bu mallar ÖTV'ye tabi olacak, geri kazanılan malların ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listede yer almaması halinde ise bu mallar ÖTV'ye tabi olmayacaktır.
4760 sayılı ÖTV Kanununun 7/1-a maddesi ile bu Kanuna ekli (I) sayılı listede yer alan malların Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatının ihtiyacı için bu kuruluşlara veya bunların gerek göstermeleri üzerine ve işlemlerin bu kuruluşlar adına yapılması koşuluyla akaryakıt ikmalini yapanlara teslimi ÖTV'den istisna edilmiştir. Söz konusu istisna uygulamasının usul ve esasları, Özel Tüketim Vergisi (I) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin (II/C-1) bölümünde düzenlenmiştir. Buna göre; ÖTV mükellefleri ile EPDK'dan dağıtıcı/dağıtım lisansı veya ihrakiye teslim lisansını haiz şirketler, yukarıda adı geçen kurumlardan bu kurumların askeri amaçlı istisna kapsamında satın almak istedikleri malların cinsi ve miktarının belirtildiği bir belgeyi aldıkları takdirde söz konusu uygulama uyarınca mal teslim edebileceklerdir.
ÖTV Kanununun (13/5) maddesine göre, kullanılma zorunluluğuna rağmen özel etiketi veya işareti olmayan ÖTV' ye tabi malların bulundurulduğunun tespit edilmesi halinde bu malları bulunduranlar adına ÖTV re'sen tarh edilir. Ayrıca, her bir tespit için Kanuna ekli (III) sayılı listenin (A) cetvelindeki malların 50 litreyi; (B) cetvelindeki tütün içeren sigaralar ile tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaraların ve 1/1/2024 itibarıyla makaronların 5.000 adedi aşması durumunda, müteselsilen sorumlu olmak üzere, bu malları bulunduranlar ile ithal veya imal edenlerden herhangi biri adına ÖTV re'sen tarh edilir. Bu tarhiyata ayrıca vergi ziyaı cezası da uygulanır
ÖTV Kanununa göre, ilk iktisabında istisna uygulanan kayıt ve tescile tabi taşıtların, veraset yoluyla intikallerinde ÖTV aranmaz. Dolayısıyla, taşıtın veraset yoluyla intikaline bağlı olarak müştereken bütün mirasçılar adına kayıt ve tescil edilmesi halinde, bu intikal işlemi nedeniyle ÖTV uygulanmaz.
Ancak, muristen mirasçılara sadece bir taşıtın intikal etmiş olması, başka bir mal ve/veya hakkın intikal etmemiş olması halinde, taşıtın miras hisselerinin tek bir mirasçıya devredilmesi, devralan mirasçı açısından (kendi miras hissesine karşılık gelen kısmı hariç olmak üzere) "veraset yoluyla intikal" olarak değerlendirilmez.
Muristen mirasçılara intikal etmiş olan terekede söz konusu taşıtın yanı sıra başkaca mal ve/veya hakkın da bulunması halinde ise diğer mirasçıların, lehine taşıt üzerindeki mülkiyet hakkından ivazsız olarak feragatini gösteren belgenin ibrazı şartıyla istisnadan yararlanılmış olan taşıtın lehine feragat edilen mirasçıya intikali, "veraset yoluyla intikal" olarak değerlendirilir. Bununla birlikte, terekede yer alan diğer mal ve/veya hakların değerinin taşıtın değeri ile mütenasip olması gerekmektedir.
Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde düzenlenen istisnadan, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sayılanlardan şehit olanların eş veya çocuklarından birisi, eş ve çocuğu yoksa anne veya babasından birisi bir defaya mahsus yararlanabilir.
İstisnadan yararlanma hakkı, belirtilen kişilerin eş veya çocuğuna, eş ve çocuğu yoksa anne veya babasına tanınmış olup, bu yakınlardan hiçbirisinin olmaması veya istisna hakkından yararlanmamaları durumunda dahi istisnadan yararlanma hakkı, şehidin kardeşi, yeğeni, kayın hısımları vb. başka bir yakını tarafından kullanılamaz.
Söz konusu istisna uygulamasında, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallardan, Türk Gümrük Tarife Cetvelinin;
• 87.03 tarife pozisyonunda yer alan, 1600 cm³ veya altında motor silindir hacmine sahip binek otomobil, panelvan, pick-up, arazi taşıtı, ATV, jeep, steyşın vagon, vb. taşıtların,
• 87.04 tarife pozisyonunda yer alan, eşya taşımaya mahsus, 2800 cm³ veya altında motor silindir hacmine sahip van, panelvan, kamyonet, pick-up, vb. taşıtların,
• 87.11 tarife pozisyonunda yer alan, motor silindir hacmine bakılmaksızın motosikletlerin ilk iktisabı ÖTV'den müstesnadır.
İstisnadan yararlanacak kişi, ilk iktisap aşamasında,
• Şehit yakını olduğunu gösterir Sosyal Güvenlik Kurumundan alınmış Malullük Durum Belgesini,
• Şehite ait Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği Belgesini,
• Gerektiği durumda noter nezdinde düzenlenmiş Feragat Beyanı Belgesini
ÖTV mükellefine veya gümrük idaresine ibraz eder.
6327 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca;
- Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından;
a) On yıldan az süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlara ödenen irat tutarları,
b) On yıl süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara ödenen irat tutarları,
- Bireysel emeklilik sisteminden;
a) On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.),
b) On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.),
c) Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.),
menkul sermaye iradı olarak tanımlanmıştır.
Anılan maddeye eklenen fıkra hükmü gereği irat tutarı;
- Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından yapılan ödemelerde varsa fesih ve iştira kesintisi indirilmeden önceki birikim tutarından, yatırıma yönlendirilen tutar indirilerek,
- Bireysel emeklilik sisteminden yapılan ödemelerde ise hak kazanılan Devlet katkısı ve getirileri dâhil ödemeye konu toplam birikim tutarından, (varsa ertelenmiş giriş aidatı indirilmeksizin) ödenen katkı payları ve Devlet katkısının hak edilen kısmı indirilerek,
hesaplanacaktır.
Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesine göre, beyan edilen gelirin % 15'ini ve asgarî ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla (Bu şartın tespitinde işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile 63 üncü maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ve bu bent kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı birlikte dikkate alınır.) mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortalarına ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri (Sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim kendi gelirlerinden indirilir.) indirim konusu yapılabilir.
6327 sayılı Kanunun 5 ve 8 inci maddeleriyle Gelir Vergisi Kanununun 63 ve 89 uncu maddelerinde yapılan değişiklikler uyarınca, 01/01/2013 tarihinden itibaren, ücretliler için vergiye tabi ücret matrahının; yıllık beyanname veren mükellefler için vergi matrahlarının tespitinde bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirim konusu yapılamayacaktır.
Gelir Vergisi Kanununun 63/3 üncü maddesine göre, sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler indirim konusu yapılmaktadır.(İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.)
6327 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yapılan değişiklik uyarınca, 01/01/2013 tarihinden itibaren, ücretliler için vergiye tabi ücret matrahının tespitinde bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirim konusu yapılamayacaktır.
1- Şahıs sigorta şirketlerine ödenen şahıs sigorta primlerinin, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait olması.
2- Sigorta şirketinin Türkiye'de kâin ve merkezinin Türkiye'de olması.
3- Sigorta mukavelesinin bu nitelikteki şirketlerle yapılması.
4- Sigorta priminin ödenmiş olduğunun belgelendirilmesi.
5- Mükelleflerce ödenen primlerin yıllık beyanname ile beyan edilen gelirden indirilebilmesi için, bu primlerin ücretin safi tutarının tespitinde ayrıca indirilmemiş olması gerekmektedir.
6327 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yapılan değişiklik uyarınca, 01/01/2013 tarihinden itibaren, bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için ödenen primlerin beyan edilen gelirin % 15'ine kadar olan kısmı yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması koşuluyla matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir. Beyan edilen gelir olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki tutar esas alınacaktır.
Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları hiçbir surette indirim konusu yapılmayacaktır.
Yıllık beyannamede matrahın tespitinde dikkate alınacak sigorta primleri;
- Mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait birikim priminin alındığı hayat sigortalarına ödenen primlerin %50'si ile,
- Ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primlerinden,
müteşekkildir.
Bakanlar Kurulunun 12/01/2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı Kararnamesinin eki Kararda değişiklik yapan 13/8/2012 tarihli ve 2012/3571 sayılı Kararı ile söz konusu tevkifat oranları belirlenmiştir. Buna göre; bireysel emeklilik sisteminden; on yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.) üzerinden %15 oranında tevkifat uygulanır.
6327 sayılı Kanunla değişik Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (16) numaralı bent hükmü uyarınca, emeklilik ve sigorta şirketleri, bireysel emeklilik sözleşmeleri dolayısıyla yaptıkları ödemelerde irat tutarları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmak durumundadır.
Bakanlar Kurulunun 12/01/2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı Kararnamesinin eki Kararda değişiklik yapan 13/8/2012 tarihli ve 2012/3571 sayılı Kararı uyarınca, 29/8/2012 tarihinden itibaren yapılacak ödemeler için geçerli olmak üzere,
Bireysel emeklilik sisteminden;
a) On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.) üzerinden %15,
b) On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.) üzerinden %10,
c) Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dâhil.) üzerinden %5,
oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.
6327 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yapılan ve 29/8/2012 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, tevkifata tabi irat tutarlarına herhangi bir istisna uygulanması söz konusu değildir.
Gelir Vergisi Kanununun 63/3 ve 89/1 inci maddelerinde yer alan hükümler uyarınca şahıs sigortalarına ödenen primlerin, belirli şartlar çerçevesinde, gelir vergisi matrahının tespitinde indirimi mümkün bulunmakta olup, bu indirimin gerçekleştirilebilmesi için ödeme tutarı ile tarihinin belgelendirilmesi gerekmektedir.
Ödeme tutarı ve tarihinin aşağıdaki belgelerle tevsik edilebilmesi mümkündür;
1. Sigorta şirketlerince düzenlenen makbuzlar.
2. Ödeyenin adı ve soyadı, ödemenin ait olduğu dönem, ödenen prim tutarı, ödeme yapılansigorta şirketinin unvanı ve ödemenin türüne (Şahıs sigorta primi) ilişkin bilgilerin yer alması koşuluyla;
- Banka dekontları.
- Otomatik para çekme makinesi makbuzları.
- Kredi kartı ekstreleri.
- Posta çekleri.
3. Ayrıca, sigorta poliçesinin bir örneğinin işverene verilmesi halinde sigorta şirketlerince;
- Faks veya e-posta yoluyla katılımcılara gönderilen makbuz örnekleri.
- İnternet ortamında yapılan ödemelere ilişkin olarak bilgisayardan alınan çıktılar esas alınarak da indirim uygulanabilecektir.
4. Sigorta primini sigorta şirketine hizmet erbabı tarafından doğrudan ödenmeyip, işverenler aracılığıyla ödenmesi halinde (grup sigortası sözleşmesi);
- Sigorta poliçesi sözleşmesinin bir örneğinin işverende bulunması,
- Bu poliçe veya sözleşmede sigorta priminin ödeme dönemlerinin, ayrıca bu dönemler için ödenecek prim ve katkı payı tutarlarının belli edilmiş olması kaydıyla,
hizmet erbabı için işveren tarafından sigorta şirketine ödenen ve/veya hizmet erbabının ücretinden kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilen sigorta primi her bir kişi için ayrıca yukarıda belirtilen belgeler aranmaksızın ücretin vergi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınabilecektir.
Yıllık beyannamede indirim konusu yapılacak primlerin, beyannamenin ilgili olduğu dönem ile ilişkili olması ve ödemenin bu dönem içerisinde yapılmış olması, ücretlere ilişkin indirimde ise ücretin ilgili olduğu ay ile ilişkili olması ve en geç bu aylık dönem içinde ödenmiş olması gerekmektedir.
Örneğin; gelir vergisi mükellefi Bay (A), kendi adına 1 Temmuz 2014 - 31 Haziran 2015 dönemini kapsamak üzere bir yıllık yaptırdığı ve bedelini peşin olarak ödediği sağlık sigortası priminin; 6 aylık kısmını 2014 yılına, diğer 6 aylık kısmını da 2015 yılına ilişkin olarak vereceği yıllık gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapacaktır.
Ücretlerini peşin alan ücretlilerin, aylık dönemler itibariyle ödedikleri şahıs sigorta primleri, ödeme belgesinin prim ve katkı payının ait olduğu ay içinde işverene ibraz edilmesi koşuluyla, oransal ve mutlak sınırlamalar çerçevesinde izleyen aylara (bir sonraki aya) ait ücretlerin vergi matrahının hesabında indirim olarak dikkate alınabilecektir.
Yıllık beyannamede zarar beyanı ya da oran ve tutar sınırlamaları dolayısıyla indirim konusu yapılamayan primlerin daha sonraki yıllarda indirim konusu yapılması mümkün değildir. Aynı şekilde ücretlilerin ödediği primin ilgili olduğu ayda indirilemeyen kısmı, izleyen aylara ait ücretin matrahından indirilemeyecektir.
Gelir Vergisi Kanununun 63 ve 89 uncu maddelerinde yapılmış olan düzenlemelere göre, ödenmemiş primler, sigorta poliçesi bulunsa dahi indirim konusu yapılamamaktadır. Geçmiş dönemlere ilişkin olarak yapılan prim ödemelerinin düzeltme yoluyla ödemenin ilgili olduğu dönemin matrahının tespitinde indirim konusu yapılması da mümkün değildir.
İşverenlerce ödenen şahıs sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan, Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 68 inci maddeleri çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir.
Vergiye tabi ücret matrahının tespitinde dikkate alınacak sigorta primleri; sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla;
- Ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait birikim priminin alındığı hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile,
- Ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin % 100'ünden,
müteşekkildir.
İndirim konusu yapılacak prim tutarının tespitinde esas alınacak ücret, işveren tarafından çalışana hizmeti karşılığında ödenen aylık (maaş), prim, ikramiye, sosyal yardımlar ve zamlar gibi vergiye tabi sürekli nitelikteki ödemelerin brüt tutarlarının toplamı olacaktır. Gider karşılığı olarak ödenen tutarlar (yapılan gerçek bir giderin karşılığı olsun olmasın) dikkate alınmayacaktır.
"Çocuk" veya "küçük çocuk" tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, "eş" tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.
Döner sermayeden alınan ek ödemeler ile maaş ödemelerinin tek işverenden alınan ücret olarak değerlendirildiği durumlarda, Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin uygulamasında ek ödemeler de indirim matrahının tespitinde dikkate alınır.
Konut, taşıt ve tüketici gibi kredilerin kullanımı sırasında bu kredilere bağlı olarak ilgili bankalarca yapılan hayat sigortası poliçelerine ilişkin ödenen primler, Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin uygulamasında indirim olarak dikkate alınabilecektir.
Transfer fiyatlandırması, ilişkili kişiler arasında yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedeli ifade eder.
Transfer fiyatlandırması, ilişkili kişiler arasındaki mal ve hizmet alım satımlarının, iktisadi ve ticari koşullar dikkate alınarak nasıl belirlenmesi gerektiği yönünde temel prensipleri ortaya koyan bir kavram iken örtülü kazanç dağıtımı, kurum kazancının vergilendirilmeden kurum dışına aktarılmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla, transfer fiyatlandırması ve örtülü kazanç dağıtımı kavramları bir arada değerlendirildiğinde, “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı”, ilişkili kişilerin aralarında yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerindeki fiyat veya bedeli, emsallerinden farklı tespit etmek suretiyle vergi matrahını aşındırmaları ve kurum kazancının vergilendirilmeden ilişkili kişilere aktarılması sonucunu doğurmaktadır.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri çerçevesinde ilişkili kişi sayılanlar aşağıda belirtilmiştir:
Kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumlar ile ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları ilişkili kişi sayılmaktadır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Cumhurbaşkanınca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır. İlişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az %10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkının olması şartı aranır. Ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda da taraflar ilişkili kişi sayılır. İlişkili kişiler açısından bu oranlar topluca dikkate alınır.
İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade etmektedir.
Emsallere uygun fiyat veya bedel, aralarında ilişkili kişi tanımına uygun herhangi bir ilişki olmayan kişilerin tamamen işlemin gerçekleştiği andaki koşullar altında oluşturduğu piyasa ya da pazar fiyatı olarak da adlandırılan tutardır. Bu fiyat veya bedel, işlem anında hiçbir etki olmaksızın objektif olarak belirlenen en uygun tutar olup ilişkili kişilerle yapılan işlemlerde uygulanan fiyat veya bedelin bu tutar olması gerekmektedir.
Türkiye’deki tam ve dar mükellef gerçek kişi ve kurumların tamamı, transfer fiyatlandırması uygulamasının kapsamında olup bu gerçek kişi ve kurumların ilişkili kişilerle gerek yurt içi gerekse yurt dışı faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı çerçevesinde değerlendirilecektir.
Kurumlar Vergisi Kanunu yönünden, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacaktır.
“Kurum” ifadesi sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflar ile bunlara ait iktisadi işletmeleri ve iş ortaklıklarını kapsamaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu yönünden, teşebbüs sahibinin ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılacaktır.
Gelir Vergisi Kanununun uygulamasında "teşebbüs sahibi" ifadesi, ticari ve zirai kazanç yönünden gelir vergisine tabi gerçek kişiler ile adi ortaklıkların ortakları, kollektif şirketlerin ortakları, adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarını kapsamaktadır.
Kontrol altındaki işlem, birbirleriyle ilişkili olan kişiler arasındaki işlemleri ifade ederken kontrol dışı işlem, birbirleriyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunmayan kişiler arasındaki işlemleri ifade eder.
İç emsal, mükellefin ilişkisiz kişilerle yaptığı işlemlerde kullandığı fiyat ya da bedeli ifade eder. Dış emsal ise ilişkisiz kişilerin kendi aralarında yaptıkları karşılaştırılabilir nitelikteki işlemlerde kullandığı fiyat ya da bedeli ifade eder.
Karşılaştırılabilirlik analizi, kontrol altındaki işlemler ile kontrol dışı işlemlerin karşılaştırılabilir olmasını ifade etmekte olup işlemler arasında maddi bir farklılık yoksa ya da var olan farklılıkların düzeltmelerle giderilmesi mümkünse, kontrol altındaki işlem ile kontrol dışı işlem karşılaştırılabilir nitelikte kabul edilir.
Kontrol altındaki işlemler ile kontrol dışı işlemler karşılaştırılırken öncelikle aşağıda belirtilen unsurların temel alınması gerekmektedir.
a) Mal veya hizmetlerin nitelikleri.
b) Gerçekleştirilen işlevler, kullanılan varlıklar ve üstlenilen riskler (işlev analizi).
c) Pazardaki ekonomik koşullar.
ç) Kurumların iş stratejileri.
(a) ve (b)'de yer alan unsurların karşılaştırılmasında sözleşme koşullarının da (sağlanan garantinin kapsamı ve süresi, lisansın süresi, coğrafi bölge gibi) dikkate alınması gerekmektedir.
Transfer fiyatlandırmasına konu işlemde ilgili tarafların;
Gerçekleştirdikleri işlevlerin (üretim, satın alma, araştırma ve geliştirme, pazarlama, bilgi işlem, insan kaynakları vb.),
Üstlendikleri risklerin (pazar riski, stok riski, kur riski, şüpheli ticari alacaklar riski, araştırma ve geliştirme yatırımlarına ilişkin riskler vb.),
Kullandıkları varlıkların (fabrika, tesis, know-how, marka vb.),tanımlanması ve karşılaştırmasını ifade eder.
İşlev analizinin işlem bazında yapılması ayrıca söz konusu analizin ilişkili kişilerle birlikte aşağıda sunulan örnek "İşlev-Risk Matrisi"nde gösterildiği gibi karşılaştırmalı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Karşılaştırma yapılırken işlev, risk ve varlıkların paylaştırılması puanlama yoluyla da yapılabilir.
İŞLEVLER |
Mükellef |
İlişkili Kişi |
Üretim |
X |
|
Satın Alma |
X |
|
Ar-Ge |
X |
|
İnsan Kaynakları |
X |
|
RİSKLER |
||
Stok Riski |
X |
|
Kur Riski |
X |
|
VARLIKLAR |
||
Tesis ve Makina |
X |
|
Know-How |
X |
|
Ticari Marka |
X |
Emsallere uygun fiyat veya bedel, “geleneksel işlem yöntemleri” olarak adlandırılan karşılaştırılabilir fiyat yöntemi, maliyet artı yöntemi ve yeniden satış fiyatı yöntemleri ile “işlemsel kâr yöntemleri” olarak adlandırılan kâr bölüşüm yöntemi ve işleme dayalı net kâr marjı yöntemlerinden işlemin mahiyetine en uygun olan yöntem kullanılarak tespit edilir. Bu yöntemler arasında herhangi bir öncelik sırası yoktur.
Yukarıda belirtilen yöntemlere ilişkin ayrıntılı bilgiler 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yer almaktadır.
Evet, emsallere uygun fiyata karşılaştırılabilir fiyat yöntemi, maliyet artı yöntemi, yeniden satış fiyatı yöntemi ile kâr bölüşüm yöntemi ve işleme dayalı net kâr marjı yöntemlerinden herhangi birisiyle ulaşma olanağı yoksa; mükellef, işlemlerin mahiyetine uygun olarak kendi belirleyebileceği ve daha doğru sonuç verdiğine inandığı bir yöntemi de kullanabilir. İşleyiş sistemi mükellefler tarafından belirlenecek bu yöntemin de emsallere uygunluk ilkesine göre tespit edilmesi zorunludur.
Peşin fiyatlandırma anlaşması, ilişkili kişilerle yapılan işlemlere ilişkin transfer fiyatlandırmasının tespit edilmesinde belli bir süre için uygulanacak yöntemin mükellef ile Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (İdare) arasında anlaşılarak belirlenmesini ifade eder. İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde uygulayacağı yöntem konusunda tereddüdü bulunan mükellef, gerekli bilgi ve belgelerle birlikte İdareye başvurarak belli bir dönem için yöntem tespiti talebinde bulunabilecektir. Bu şekilde mükellef ile İdare arasında belirlenen yöntem, beş yılı aşmamak üzere anlaşmada tespit edilen süre ve şartlar dâhilinde kesinlik taşır.
Peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin İdareye başvuruda bulunan mükellef, tek taraflı, iki taraflı veya çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşması talep edebilir. Anlaşmaya ilişkin sürecin, diğer ülke vergi idaresinin katılımı olmaksızın, başvuruda bulunan mükellef ile İdare arasında gerçekleşmesi halinde tek taraflı; iki ayrı ülkede bulunan vergi idaresi ile bu idarelerin yetki alanlarında bulunan ilişkili iki mükellef arasında gerçekleşmesi halinde iki taraflı; ikiden fazla ülke vergi idaresi ile bu idarelerin yetki alanlarında bulunan ilişkili ikiden fazla mükellef arasında gerçekleşmesi halinde ise çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşması söz konusudur.
Peşin Fiyatlandırma Anlaşma başvurusu ve başvuru sırasında talep edilen bilgi ve belgelere ilişkin ayrıntılı açıklamalar 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yer almaktadır.
Peşin fiyatlandırma anlaşmasının kapsamına kurumlar vergisi mükellefleri girmektedir. Bu çerçevede;
Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle yaptıkları yurt dışı işlemleri,
Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükellefleri ile ilişkili kişi kapsamında yaptıkları işlemleri,
Serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu bölgelerde faaliyette bulunmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile ilişkili kişi kapsamında yaptıkları işlemleri
ile ilgili olarak belirlenecek yöntem konusunda İdareye başvurmaları mümkün bulunmaktadır.
1. Ön görüşme: Mükellef tarafından talep edilmesi durumunda, yazılı başvurudan önce, İdare ile ön görüşme yapılması mümkün bulunmaktadır. Ön görüşmede, anlaşmanın kapsamı ve ilgili işlemler ile anlaşma başvurusunun uygunluğu gibi konular ele alınır.
2. Yazılı başvuru ve İdareye sunulacak bilgi ve belgeler: Peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin süreç, mükellefin yazılı başvurusu ile başlar.
Söz konusu başvuru, 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin 1 numaralı ekinde yer alan başvuru formuna uygun olarak yapılır. Formdaki bilgileri içermek kaydıyla mükellefler anlaşma başvurularını diledikleri formatta da hazırlayabilir.
3. Değerlendirme ve analiz: İdare, mükellefin yaptığı başvuruda yer alan bilgi ve belgeler üzerinden peşin fiyatlandırma anlaşmasının uygun olup olmadığını, ne tür bilgilere ihtiyaç olduğunu tespit etmek amacıyla ön değerlendirme yapar.
Söz konusu başvuruda yer alan bilgi ve belgelerin yeterli bir değerlendirme yapma olanağı sunmaması halinde, İdare mükelleften ilave bilgi ve belge talebinde bulunabilir veya mükellef ile görüşmeler yapabilir.
İki taraflı veya çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmalarına ilişkin süreçte, diğer ülke vergi idaresine veya idarelerine sunulan bilgi ve belgelerin eş zamanlı olarak İdareye de sunulması gerekmektedir.
Gerekli veriler tamamlandıktan sonra, karşılaştırılabilir işlemlerin, kullanılan varlıkların, diğer düzeltmelerin, uygulanabilir yöntemlerin, anlaşma şartlarının ve diğer temel hususların değerlendirmesi yapılır.
Değerlendirme ve analiz sürecinin, tek taraflı peşin fiyatlandırma anlaşma başvurusunda altı ay, iki taraflı ve çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmaları başvurularında ise 12 ay içinde sonuçlandırılması esastır.
4. Anlaşmanın kabulü veya reddi: İdare yapılan değerlendirme ve analiz sonucunda, mükellefin başvurusunu aynen kabul edebilir veya gerekli değişikliklerin yapılması koşuluyla kabul edebilir ya da reddedebilir. İdarenin başvuruyu kabul etmesi halinde mükellef ile İdare arasında peşin fiyatlandırma anlaşması imzalanır.
İdareye yapılan tek taraflı peşin fiyatlandırma anlaşma başvurusu, başvuru talebine ilişkin yazının İdarenin kayıtlarına girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde sonuçlandırılır. Başvurunun bu süre içinde sonuçlandırılamaması durumunda, İdare ile mükellefin anlaşması halinde söz konusu süre uzatılabilir.
İki taraflı ya da çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin talepler, ilgili ülke veya ülkelerle yürürlükte olan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları çerçevesinde değerlendirilir. İki taraflı ya da çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmalarına ilişkin süreçte, ilgili çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasına taraf devletlerden birinin vergi idaresi diğer devletin vergi idaresi ile temasa geçer. Diğer devletin idaresi ile anlaşmaya varılamaması halinde bu durum İdare tarafından mükellefe bildirilir.
İdareye yapılan iki taraflı ya da çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşma başvuruları, başvuru talebine ilişkin yazının İdarenin kayıtlarına girdiği tarihten itibaren 18 ay içinde sonuçlandırılır. Başvurunun bu süre içinde sonuçlandırılamaması durumunda, idareler ile mükelleflerin anlaşması halinde süre uzatılabilir.
Diğer taraftan, İdare tarafından talep edilen bilgi ve belgelerin belirlenen sürelerde ibraz edilmemesi ve bu durumun süreklilik arz etmesi halinde başvurular ret olunabilir.
Peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin sürecin her aşamasında, mükellef ile karşılıklı bilgi ve görüş alışverişinde bulunulur. Ayrıca, yapılan her anlaşma yalnızca ilgili mükellefe özgüdür ve bu mükellefi ilgilendirmektedir. Dolayısıyla, yapılan anlaşmaların başka mükellefler tarafından emsal olarak kullanılması veya yapılan işlemlere ilişkin bir kanıt olarak sunulması mümkün değildir.
Peşin fiyatlandırma anlaşmasının süresi en fazla beş yıl olup imzalandığı tarihten itibaren anlaşmada belirlenen süre ve şartlar dâhilinde hüküm ifade eder.
İdare, mükellefin anlaşmada belirlenen koşullara uyum gösterip göstermediğini ve/veya bu koşulların geçerliliğini sürdürüp sürdürmediğini, anlaşmada belirlenen süre boyunca mükellefin sunacağı “Peşin Fiyatlandırma Anlaşmasına İlişkin Yıllık Rapor” üzerinden takip eder. Söz konusu raporun, anlaşma süresi boyunca her yıl kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin 2 numaralı ekinde yer alan formata uygun şekilde hazırlanarak bir yazı ekinde İdareye gönderilmesi gerekmektedir.
Evet, mükellef ve İdare, belirlenen yöntemin zamanaşımına uğramamış geçmiş vergilendirme dönemlerine de tatbik edilmesini, Vergi Usul Kanununun pişmanlık ve ıslah hükümlerinin uygulanmasının mümkün olması ile anlaşma koşullarının bu dönemlerde de geçerli olması hâlinde, anlaşma kapsamına almak suretiyle sağlayabilir. Bu durumda, imzalanan anlaşma söz konusu hükümlerde yer alan haber verme dilekçesi yerine geçer, beyan ve ödeme işlemleri buna göre tekemmül ettirilir. Anlaşmanın geçmiş vergilendirme dönemlerine uygulanması sebebiyle daha önceden ödenen vergiler ret ve iade edilmez.
Hazine zararı, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesini ifade etmektedir.
Tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü Hazine zararının doğması şartına bağlanmıştır.
Transfer fiyatlandırması belgelendirme yükümlülükleri; genel rapor, yıllık transfer fiyatlandırması raporu, ülke bazlı raporlamaya ilişkin bildirim formu ve ülke bazlı rapor ile transfer fiyatlandırması, kontrol edilen yabancı kurum ve örtülü sermayeye ilişkin formdan oluşur.
Kurumlar vergisi mükelleflerinin kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan "Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form"u doldurmaları gerekmektedir. Formun doldurulmasında, her bir ilişkili kişi bazında yıllık toplam net tutarı 30.000 TL’nin altında olan mal veya hizmet alım ya da satım işlem bilgileri ile söz konusu ilişkili kişi bilgilerine yer verilmesine gerek bulunmamaktadır. Söz konusu formun transfer fiyatlandırmasına ilişkin bölümü mükelleflerin ilişkili kişilerle gerçekleştirilen mal veya hizmet alım ya da satımı işlemlerinin bulunması durumunda doldurulacaktır.
Konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalara 24/04/2008 tarihli Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Formun Doldurulması hakkında yayımlanan Sirkülerde yer verilmiştir.
Çok uluslu işletmeler grubuna bağlı ve bir önceki hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan bilançodaki aktif büyüklüğü ve gelir tablosundaki net satışlar tutarının her ikisi de 500 milyon TL ve üzerinde olan kurumlar vergisi mükellefleri tarafından “Genel Rapor” hazırlanır. Genel raporun, çok uluslu işletmeler grubuna bağlı kurumlar vergisi mükellefleri tarafından, ilgili hesap dönemini takip eden hesap döneminin sonuna kadar hazırlanması ve bu süre sona erdikten sonra istenmesi durumunda, İdareye veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz edilmesi gerekmektedir.
Raporlanan hesap döneminden bir önceki hesap döneminin konsolide finansal tablolarına göre toplam konsolide grup geliri, 750 milyon Avro ve üzerinde olan çok uluslu işletmeler grubunun Türkiye’de mukim nihai ana işletmesi veya vekil işletmesi, 1 seri no.lu Transfer fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin 6 numaralı ekinde belirtilen formata ve açıklamalara uygun olarak “Ülke Bazlı Rapor” hazırlar ve raporlanan hesap döneminden sonraki on ikinci ayın sonuna kadar elektronik ortamda xml formatında İdareye sunar. Gönderim için Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi Transfer Sistemi (BTRANS) uygulaması kullanılır.
Ülke bazlı rapor kapsamına giren çok uluslu işletme grubu üyeleri tarafından doldurulması gereken “Ülke Bazlı Raporlamaya İlişkin Bildirim Formu”nda, çok uluslu işletmeler grubu üyeleri tarafından; nihai ana işletme veya vekil işletme olup olmadıkları ve grup adına hangi işletmenin raporlama yapacağı ile hesap dönemi hakkındaki bilgiler verilecektir. Bu bildirim formunun, her yıl, raporlanacak hesap döneminin bitimini takip eden altıncı ayın sonuna kadar 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin 5 numaralı ekindeki içeriğe ve Dijital Vergi Dairesinde yer alan açıklamalara uygun şekilde doldurularak elektronik ortamda Dijital Vergi Dairesi üzerinden verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, kurumlar vergisi mükellefleri aşağıda belirtilen işlemlere yönelik olarak “Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu” hazırlar:
a) İstanbul Defterdarlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Müdürlüğüne kayıtlı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı yurt içi ve yurt dışı işlemler,
b) Diğer kurumlar vergisi mükelleflerinin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı yurt dışı işlemler,
c) Serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle yaptığı yurt içi işlemler,
ç) Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt dışı şubeleri ve serbest bölgelerde bulunan ilişkili kişilerle (serbest bölgedeki şubeleri dahil) yaptığı işlemler.
Kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt dışında faaliyette bulunan şubelerinin veya serbest bölgede faaliyette bulunan şubelerinin ayrıca rapor hazırlamasına gerek bulunmamaktadır.
Söz konusu raporun 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Tebliğin 4 numaralı ekinde belirtilen formata uygun olarak kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar hazırlanması ve bu süre sona erdikten sonra istenmesi durumunda İdareye ve vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz edilmesi gerekmektedir. İdare gerekli gördüğü takdirde mükelleften ilave bilgi ve belge talebinde bulunabilir. İlgili bilgi ve belgelerin yabancı dilde yazılmış olmaları halinde, bunların Türkçe çevirilerinin de ibraz edilmesi zorunludur.
Transfer fiyatlandırmasına ilişkin belgelendirme yükümlülüklerinin tam ve zamanında yerine getirilmiş olması kaydıyla, örtülü olarak dağıtılan kazanç nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş veya eksik tahakkuk ettirilmiş vergiler için vergi ziyaı cezası (Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi hali hariç) %50 indirimli olarak uygulanır.
Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamasında, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde belirtilen şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacaktır. Dağıtılmış kâr payının net kâr payı tutarı olarak kabul edilmesi ve brüte tamamlanması sonucu bulunan tutar üzerinden ortakların hukuki niteliğine göre belirlenen oranlarda vergi kesintisi yapılacaktır.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı şartlarının gerçekleşmesi halinde, örtülü kazanç dağıtan kurum tarafından işlemin yapıldığı geçici vergi döneminde hesaben gerekli düzeltme işlemleri yapılabilecektir. Örtülü kazanç dağıtılan tarafından da aynı dönem içinde düzeltme yapılabilmesi mümkündür.
Düzeltmenin geçici vergi döneminden sonra yapılması halinde, örtülü kazanç dağıtan kurum tarafından verilen düzeltme beyannamesi ile tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, örtülü kazanç dağıtılan tarafından da (bir sonraki geçici vergi döneminde) düzeltme yapılabilecektir.
Hesap dönemi kapandıktan sonra transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapan kurumun düzeltme talebi, vergi dairesince Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca değerlendirilip sonuçlandırılacaktır. Bu düzeltme sonucu tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması
halinde, karşı tarafta da gerekli düzeltme işleminin kendiliğinden yapılması mümkün olacaktır.
Verginin kesinleşmesi; dava açma süresi içinde dava açılmaması, yargı mercilerince nihai kararın verilmiş olması veya uzlaşmanın vaki olması gibi haller nedeniyle verginin kesinleşmesi ve itiraz edilmeyecek duruma gelmesidir.
Gayri maddi haklara ilişkin emsallere uygun fiyat ya da bedelin belirlenmesinde gayri maddi hakkı devreden ile devralan taraf ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Gayri maddi hakka ilişkin emsal fiyat/bedel devreden yönünden, karşılaştırılabilir nitelikteki kontrol dışı işlemde, gayri maddi hakkın sahibinin söz konusu hakkı başkasına devretmeyi kabul edebileceği bedel olmalıdır. Devralan yönünden emsal fiyat/bedel, karşılaştırılabilir ilişkisiz bir kurumun faaliyetlerinde kullanmayı düşündüğü gayri maddi varlık için ödemeyi kabul ettiği tutarı ifade etmelidir.
Gayri maddi hakkın alım ya da satım işlemlerine yönelik olarak emsallere uygun fiyat/bedel tespiti 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde yapılacaktır.
Transfer fiyatlandırması yönünden grup içi hizmet, ilişkili şirketler arasında gerçekleşen, genellikle ana şirketin bağlı şirketlerine veya aynı gruba bağlı şirketlerden birinin diğerlerine verdiği hizmetleri ifade etmektedir. Bu hizmetler tüm grup için yönetim, koordinasyon ve kontrol işlevlerinin sağlanmasını da içermekte olup bu tür hizmetleri sağlamanın maliyeti, ana şirket, bu amaç için görevlendirilen bir grup üyesi veya diğer bir grup üyesi (grup hizmet merkezi) tarafından üstlenilebilmektedir.
Grup içi hizmetlerle ilgili olarak;
a. Hizmetin fiilen sağlanıp sağlanmadığı,Bu çerçevede, öncelikle hizmetin verilip verilmediğinin tespiti için hizmeti alan mükellefin ticari pozisyonunu güçlendirecek ticari veya ekonomik bir değer sağlayıp sağlamadığının dikkate alınması, bunun yanı sıra hizmet bedelinin hem hizmeti alan hem de hizmeti sağlayan bakımından ayrı ayrı ele alınarak emsallere uygunluğunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Grup içi hizmetlere yönelik olarak emsallere uygun bedelin tespiti 1 seri no.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde yapılacaktır.
Tütün Mamulleri, Makaron, Yaprak Sigara Kâğıdı ve Alkollü İçkilerde Ürün İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde düzenlenen usul ve esaslara göre Gelir İdaresi Başkanlığınca değerlendirilerek neticelendirilmektedir.
Tebliğde belirlenen tarihlerden sonra ÖTV ve KDV yönünden 7.500 TL'nin üzerinde vadesi geçmiş borcu bulunan firmaların özel etiket ve işaret talepleri karşılanmamaktadır.
Firmaların, Özel Tüketim Vergisi (III) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği ile getirilen zorunluluk kapsamında, bildirmeleri gereken bandrol bilgileri ile ürün/kodlu ürün bilgilerinin doğruluğu kontrol edilmektedir.
Firmaların, mevcut bandrol stokları, önceki dönemlerde aldıkları bandrol miktarları, üretim kapasiteleri, aylık üretim miktarları, mamul ve yarı mamul stokları ve aylık satış miktarları kontrol ve analiz edilmektedir.
Teminatlı olarak talep edilen özel etiket ve işaretler (bandrol, kod, kodlanmış etiket) 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde düzenlenen usul ve esaslara göre değerlendirilerek neticelendirilmektedir.
Tütün Mamulleri, Makaron, Yaprak Sigara Kâğıdı ve Alkollü İçkilerde Ürün İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığınca (TADAB) değerlendirilmektedir.
Bandrol talep edilen ürün ve talep edilen bandrol miktarına ilişkin olarak TADAB'dan alınacak uygunluk onayı aranmaktadır.
Uygunluk onayına ilişkin başvuru TADAB tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılmaktadır.
Tarhiyat Öncesi Uzlaşma
Tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamındaki cezalar şunlardır:
- Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca yapılan vergi incelemelerine dayanılarak bulunan matrah veya matrah farkları üzerine tarh edilecek vergilere ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezaları ile 577 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2025'ten itibaren 33.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları, (33.000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için VUK'un 376 ncı maddesindeki indirim oranı %50 artırımlı olarak uygulanır.)
Tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamı dışında kalan cezalar şunlardır:
- Kaçakçılık suçlarından dolayı 3 kat kesilecek vergi ziyaı cezaları ve bu fiillere iştirak edenlere kesilecek vergi ziayı cezaları,
- Vergi incelemesine dayanmaksızın bulunan matrah veya matrah farkları üzerinden tarh edilecek vergilere ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları.
Tarhiyat Sonrası Uzlaşma
Tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamındaki cezalar şunlardır:
-Kaçakçılık dışındaki fiiller sonucu vergi ziyaına sebebiyet verilen durumlarda tarh edilen vergilere ilişkin kesilen vergi ziyaı cezaları,
-577 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2025'ten itibaren 33.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları, (33.000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için VUK'un 376 ncı maddesindeki indirim oranı %50 artırımlı olarak uygulanır.)
-Mükellefler tarafından yasal süresinden sonra verilen beyannameler ile Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre pişmanlık talepli olarak kabul edilen ancak şartların ihlali nedeniyle kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulan beyannameler üzerinden tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezaları.
Tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamı dışında kalan cezalar ise şunlardır:
-Kaçakçılık suçlarından dolayı 3 kat kesilen vergi ziyaı cezaları ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen vergi ziyaı cezaları,
-213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İzaha davet" başlıklı 370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamında, kendilerine ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilen mükelleflere mezkur maddeye göre kesilen %20 oranındaki vergi ziyaı cezaları.
-213 sayılı Kanunun 153/A maddesinin üçüncü ve müteakip fıkraları uyarınca istenilen teminatın süresinde verilmemesi veya tamamlanmaması halinde, teminatı vermeyenler veya tamamlamayanlar adına kesilen özel usulsüzlük cezaları (213 sayılı V.U.K. Mükerrer Madde 355)
Uzlaşmanın konusuna ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilere ilişkin kesilecek/kesilen vergi ziyaı cezaları ve belirli bir tutarı geçen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları girmekte olup kesinleşmiş ve tahsil aşamasına gelmiş kamu alacakları uzlaşma kapsamı dışındadır.
Tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmayan mükellef, şartları taşıyorsa tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunabilir.
Tarhiyat öncesi uzlaşma talep eden mükellefin, tayin edilen uzlaşma gününden önce bu talebinden vazgeçtiğini yazılı olarak bildirmesi durumunda, şartları taşıyorsa tarhiyat sonrası uzlaşma hakkı vardır.
Hayır edemez, mevzuat gereği mükellef bu iki hakkın ancak birinden yararlanabilir.
Tarhiyat Öncesi Uzlaşma
Nezdinde inceleme yapılan mükellefler incelemenin başlangıcından inceleme ile ilgili son tutanağın düzenlenmesine kadar geçen süre içerisinde her zaman uzlaşma talebinde bulunabilirler.
İnceleme elemanlarınca yapılacak "uzlaşmaya davet" hallerinde ise, davet yazısının mükellefe tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde uzlaşma talebinde bulunulabilirler.
Tarhiyat Sonrası Uzlaşma
Uzlaşma talebinin, vergi/ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir.
Tarhiyat öncesi uzlaşma
Uzlaşma talebi, incelemeyi yapana veya bağlı bulunduğu birime yahut ekip başkanlığına yapılabilir. Söz konusu başvurunun bakanlık bilgi işlem sistemleri üzerinden elektronik ortamda yapılması da mümkündür.
Tarhiyat sonrası uzlaşma
Uzlaşma talebi, yetkili uzlaşma komisyonuna, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine dilekçe ile veya dijital vergi dairesi üzerinden yapılır.
Uzlaşma talebinde mükelleflerin şahsen başvurması gerekir. Ancak mükellefin temsilcisi de noterden alınmış vekâletnameye dayanarak başvuruda bulunabilir.
Tüzel kişiler, küçükler ve kısıtlılar ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunların kanuni temsilcileri uzlaşma talebinde bulunabilir.
Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği cezalar için ancak uzlaşma vaki olmadığı veya temin edilemediği durumda yargı yoluna başvurabilir.
Mükellef tarafından aynı ceza için uzlaşma talebinden önce dava açılmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır.
Mükellefler, kesilen cezalar için uzlaşma veya cezalarda indirim talebinde bulunma haklarından sadece birinden yararlanabilir. Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek kesilen cezalar için indirimden yararlanabilir. Uzlaşma tutanağı imzalandıktan sonra söz konusu indirim hakkı ortadan kalkar.
Uzlaşmanın vaki olması halinde, üzerinde uzlaşılan cezanın, düzenlenen uzlaşma tutanağı cezaların ödeme zamanlarından önce mükellefe tebliğ olunmuşsa kanuni ödeme zamanlarında; ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ olunmuşsa ödeme süreleri geçmiş olanların uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi gerekir.
Uzlaşmaya varıldıktan sonra üzerinde uzlaşılan tutar kesinleşmekte olup, söz konusu tutarın süresinde ödenmemesi halinde uzlaşma geçersiz sayılmaz. Ancak, kesinleşen tutarlar üzerinden gecikme zammı hesaplanır.
- Gerçek kişiler için: Nüfus cüzdanı/sürücü belgesi aslı ile fotokopisi.
- Tüzel kişiliği haiz müesseseler adına toplantıya katılacaklar için: İmza sirkülerinin aslı veya noter onaylı örneği, nüfuz cüzdanı/sürücü belgesi aslı, ayrıca bunların birer fotokopisi ile şirket kaşesi,
- Vekâletname ile katılacaklar için: Vekâletnamenin aslı ("uzlaşma" ibaresi bulunması şarttır) veya noter onaylı örneği, nüfus cüzdanı/sürücü belgesi aslı, ayrıca bunların birer fotokopisi.
Tarhiyat öncesi uzlaşmanın sağlanamaması üzerine vergi dairesince düzenlenen ihbarnamenin tebliğini takip eden 30 gün içinde mükellef uzlaşma komisyonunun teklifini kabul ettiğini bir dilekçe ile vergi dairesine bildirirse, uzlaşma sağlanmış sayılır ve ödeme yapılabilir.
Tarhiyat sonrası uzlaşmanın vaki olmaması/temin edilememesi halinde mükellef veya ceza muhatabı; kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına/ temin edilemediğine dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, dava açma müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar.
İkmalen, resen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkının tamamının ve vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının yarısının ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvuruda bulunularak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat gösterilerek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödenmesi gerekir.
Şartlara uyulması koşuluyla;
-Vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının %50'si,
- 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesine göre tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle her yıl belirlenen tutarı aşmayan (2025 yılı için 33.000 TL ve altı) usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için Kanunun 376 ncı maddesindeki indirim oranı %50 artırımlı olarak uygulanır.
Bir kişinin ölümü üzerine, sahibi bulunduğu menkul ve gayrimenkul mallarla bütün hak ve alacaklarının mirasçılarına intikali veraset ve intikal vergisine tabidir. Öte yandan, malların herhangi bir suretle ivazsız (karşılıksız) bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikali halinde de veraset ve intikal vergisi ödenmesi gerekmektedir.
Veraset ve intikal vergisi beyannamesi;
- Veraset yoluyla intikallerde ölen kimsenin, ivazsız intikallerde tasarrufu yapan kişinin ikametgâhının, tüzel kişilerde ve diğer teşekküllerde bunların merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine,
- Muris veya tasarrufu yapan kişinin ikametgâhı yabancı bir ülkede ise bunların Türkiye'deki son ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesine,
- Mükellefin yabancı memlekette bulunması halinde beyanname, mükellefin bulunduğu yerdeki Türkiye Konsolosluğuna, verilir. Ancak, muris veya tasarrufu yapan şahsın Türkiye'de hiç ikamet etmediği veya son ikametgâhının tespit olunamadığı takdirde veraset ve intikal vergisi beyannamelerinin, veraset yoluyla veya sair surette ivazsız tarzda intikal eden malın bulunduğu veya mükelleflerin ikametgâhlarının bağlı bulunduğu yer vergi dairesine verilebilir.
Beyannameler ilgili vergi dairelerine bizzat elden verilebileceği gibi taahhütlü olarak posta ile de gönderilebilir.
Ayrıca veraset ve intikal vergisi beyannamelerinin elektronik ortamda interaktif vergi daireleri aracılığıyla gönderilmesi de mümkün bulunmaktadır.
Kendilerine veraset yoluyla veya ivazsız surette intikal eden mallar dolayısıyla veraset ve intikal vergisi beyannamesi düzenleyenler, beyannameyi ilgili vergi dairesine verirken intikal eden malların çeşidine göre aşağıdaki belgeleri beyannameye ekleyeceklerdir.
-Veraset ilamı (mirasçılık belgesi)(*),
-Vasiyetname, miras mukavelenamesi,
-Borç ve masraflara ait belgeler,
-Ticari bilanço ve gelir tablosu,
-Gayrimenkuller için, emlak vergisi değerini gösteren ilgili belediyeden alınmış bir belge,
- Ölüm ve Mirasçılık Bildirimi; Bu bildirim formu, veraset ve intikal vergisini tarha yetkili vergi dairelerinden alınıp doldurulduktan sonra, ölenin son ikametgâhının bağlı olduğu muhtarlığa tasdik ettirilmesi zorunludur. (Murisin Türkiye'deki son ikametgâhı bilinmiyor ise söz konusu belge aranılmayacaktır.),
* Mirasçıları ve miras paylarını gösteren ve veraset ve intikal vergisi beyannamesine eklenmesi gereken mirasçılık belgesi, 01.10.2011 tarihine kadar yalnızca sulh hukuk mahkemesinden alınırken, 6217 sayılı İdari Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 1512 sayılı Noterlik Kanununda yapılan değişiklik sonucunda, 01.10.2011 tarihinden itibaren mirasçılarca sulh hukuk mahkemesinin yanı sıra noterlerden de alınabilmektedir.
Veraset yolu ile meydana gelen intikallerde intikal eden malların değerleri toplamı istisna haddi altında kalsa dahi beyanname verilmesi zorunludur. Diğer suretle meydana gelen ve değerleri toplamı istisna hadlerinin altında kalan ivazsız intikaller için beyanname verilmez.
Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinde yer alan istisnalar aşağıda belirtilmiştir:
- Veraset yoluyla intikal eden ev eşyası ile murise ait kişisel eşyalar ve aile hatırası olarak korunan tablo, kılıç, madalya gibi eşyalar,
- Veraset yoluyla intikal eden malların, evlatlıklar da dahil olmak üzere çocuklar ve eşten her birine düşen miras paylarının (2025 yılı için) 2.316.628 TL'si, eşin yalnız başına mirasçı olması halinde ise kendisine isabet eden miras payının (2025 yılı için) 4.636.103 TL'si,
- Örf ve adete göre verilmesi gelenek olmuş hediye, cihaz, yüzgörümlüğü ve drahomalar (gayrimenkuller hariç),
- Bütün sadakalar,
- İvazsız suretle vaki intikallerin (2025 yılı için) 53.339 TL'si,
- Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin (2025 yılı için) 53.339 TL'sı,
vergiden istisnadır.
Yukarıda belirtilen istisna tutarları, 2025 yılı için geçerli tutarlar olup, bu tutarlar her yıl yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle dikkate alınmaktadır.
Veraset yoluyla meydana gelen intikallere ilişkin veraset ve intikal vergisi beyannamesi;
-Ölüm Türkiye'de meydana gelmiş ise ölüm tarihinden itibaren, mükelleflerin Türkiye'de bulunmaları halinde dört, yabancı bir ülkede bulunmaları halinde altı ay içinde,
-Ölüm yabancı bir memlekette meydana gelmiş ise mükelleflerin Türkiye'de bulunmaları halinde altı, ölen kişinin bulunduğu ülkede bulunmaları halinde dört, murisin bulunduğu ülke dışında yabancı bir ülkede bulunmaları halinde sekiz ay içinde,
-Gaiplik halinde, gaiplik kararının ölüm siciline kaydolunduğu tarihi izleyen bir ay içinde,
-İvazsız intikallere ilişkin veraset ve intikal vergisi beyannamesi; malların hukuken iktisap edildiği tarihi izleyen bir ay içinde,
-Gerçek veya tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında, yarışma ve çekiliş ile müsabakaların yapıldığı günü takip eden ayın 20 nci günü akşamına kadar
verilir.
- Veraset ve intikal vergisi, tahakkukundan itibaren üç yılda her yıl Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere toplam altı eşit taksitte ödenir.
- Gerçek veya tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında, yarışma ve çekiliş ile müsabakaların yapıldığı günü takip eden ayın 20 nci günü akşamına kadar ödenir.
Veraset ve intikal vergisinin oranı, 7338 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde belirlenmiştir. Vergi tarifesi aşağıdaki gibidir. (2025 yılı için)
Matrah |
Verginin Oranı (%) |
||
Veraset Yoluyla İntikallerde |
İvazsız İntikallerde |
||
İlk 2.400.000 TL için |
1 |
10 |
|
Sonra gelen 5.700.000 TL için |
3 |
15 |
|
Sonra gelen 12.000.000 TL için |
5 |
20 |
|
Sonra gelen 24.000.000 TL için |
7 |
25 |
|
Matrahın 44.100.000 TL’yi aşan bölümü için |
10 |
30 |
Bir şahsa, ana, baba, eş ve çocuklarından (evlatlıktan evlat edinenlere yapılan ivazsız intikaller hariç) ivazsız mal intikali halinde vergi, ivazsız intikallere ilişkin tarifede yer alan oranların yarısı uygulanarak hesaplanır.
Veraset ve intikal vergisinin matrahının tespitinde aşağıda yazılı borç ve masrafların indirilmesi mümkündür.
1. Veraset yoluyla meydana gelen intikallerde, murisin geçerli belgelere dayanan borçları ile vergi borçları,
2. Diğer suretle iktisaplarda (ivazsız intikallerde) malın aynına (kendisine) ait borçlarla vergi borçları (Hibe edilen mala isabet eden borçları hibe eden üstlenmiş ise bu borçlar indirilmez),
3. Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallardan yabancı memleketlerde bulunanlara isabet eden borçlar ile yabancı memleketlerde bu mallar dolayısıyla ödenen veraset ve intikal vergileri (Ancak, söz konusu borçlar ve vergiler beyan edilen malların değerini geçemez),
4. Cenazenin donanımı ve gömülmesi için yapılan giderler.
Bu borç ve masrafların matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için, mükelleflerin bunları beyannamenin ilgili bölümünde göstermeleri ve bunlara ilişkin geçerli belgeleri beyannameye eklemeleri zorunludur.
Yurt dışına çıkış harcını, yurt dışına çıkış yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ödeyecektir.
Yurt dışına çıkış harcı, yurt dışına çıkmadan evvel, Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesi, Dijital Vergi Dairesi, GİB mobil uygulaması, yetkili bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık uygulamaları üzerinden ya da yetkili bankalar ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) ve vergi dairelerinin veznelerinden ödenebilmektedir.
Bu kanallardan yapılan ödemeler Emniyet Genel Müdürlüğü’ne elektronik ortamda otomatik olarak aktarıldığından, yurt dışına çıkış noktalarında ayrıca makbuz gösterilmesine gerek bulunmamakta olup, yurt dışına çıkış harcına ilişkin ödeme bilgilerinin Emniyet Genel Müdürlüğüne aktarılıp aktarılmadığı, Dijital Vergi Dairesi uygulamasında yer alan Yurt Dışına Çıkış Harcı Sorgulama alanından sorgulanabilmektedir.
Öte yandan, yurt dışına çıkış harcı, mal müdürlükleri, gümrük saymanlıkları ve defterdarlık muhasebe müdürlüklerine de makbuz karşılığında ödenebilmekte olup, bu şekilde ödeme yapılması durumunda, çıkış noktalarında yapılacak kontroller için ödeme makbuzunun yetkili emniyet personeline ibrazı gerekmektedir.
1/1/2025 tarihi itibarıyla harcın “yurt dışına çıkış harç pulu” ile ödenmesi usulü kaldırılmış olup, bu tarihten itibaren pul alınarak harç ödenmesi mümkün değildir. Ancak 2024 yılı sonu itibarıyla geçerli tutar olan 500 TL üzerinden alınan yurt dışına çıkış harç pulları, 2025 yılı Ocak ayının 10 uncu günü sonuna kadar yapılacak yurt dışına çıkışlarda kullanılabilecektir.
Yurt dışına çıkış harcının çıkış tarihi itibarıyla geçerli tutar üzerinden ödenmesi gerekir. Ancak içinde bulunulan yılda, yılın sonu itibarıyla geçerli tutar üzerinden ödenmiş yurt dışına çıkış harcı, sonraki yılın Ocak ayının 10 uncu günü sonuna kadar yapılacak yurt dışına çıkışlarda geçerli olacaktır.
Örneğin, 2024 yılı sonu itibarıyla geçerli tutar olan 500 TL üzerinden 28 Aralık 2024 tarihinde yapılan yurt dışına çıkış harcı ödemesi ile 2025 yılı Ocak ayının 10 uncu günü sonuna kadar yurt dışına çıkış yapılabilecektir. Bu örnekte, ödemenin 2025 yılında yapılması ya da yurt dışına çıkışın 2025 yılı Ocak ayının 10 uncu gününden sonraki bir tarih olması durumunda, 2025 yılı için geçerli tutar üzerinden harç ödenmesi gerekmektedir.
Çıkış tarihi itibarıyla yurt dışında oturma izni bulunanlar, 7 yaşını doldurmamış olanlar, pasavan ve benzeri belgelerle çıkış yapanlar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine kimlik belgesiyle çıkış yapanlar ile yurt dışına ticari amaçla sefer yapan kara, deniz, hava ve demiryolu toplu taşıma ve yük taşıma araçlarının mürettebatı yurt dışına çıkış harcından muaf bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen şartları haiz olmayan öğrencilere yönelik bir muafiyet bulunmamaktadır.
Yurt dışına çıkış harcının ödenmesine karşın, yurt dışına çıkışın yapılmaması veya muafiyet kapsamında olan kişilerden harç tahsil edilmiş olması halinde;
a) Vergi dairesi, yetkili bankalar ve PTT veznelerine makbuz karşılığında yapılan ödemeler ile Gelir İdaresi Başkanlığının Dijital Vergi Dairesi ve GİB mobil uygulamaları, yetkili bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık uygulamaları aracılığıyla tahsil olunan harçlar bakımından ödemenin yapıldığı vergi dairesine,
b) Mal müdürlükleri, gümrük saymanlıkları ve defterdarlık muhasebe müdürlüklerince tahsil olunan harçlarda ödemenin yapıldığı yere,
mükellefler tarafından başvurulması ve ilgili belgelerin ibrazı üzerine iade işlemi gerçekleştirilir.
Vergi dairesi, yetkili bankalar ve PTT veznelerine makbuz karşılığında yapılan ödemeler ile Gelir İdaresi Başkanlığının Dijital Vergi Dairesi ve GİB mobil uygulamaları, yetkili bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık uygulamaları aracılığıyla yapılan ödemelerde, iade başvurusu Gelir İdaresi Başkanlığının Dijital Vergi Dairesi uygulaması aracılığıyla elektronik ortamda da yapılabilir.