Buradasınız

Madde 230 Faturanın Şekli

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

ÇORUM VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

76071283-105-11696

14.04.2023

Konu

:

Fatura düzenleme

 

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile … ilave açıklamaları içeren dilekçenizin incelenmesinden; şirketinizin çeşitli tiplerde (demirden kaynaklı, civatalı vb.) ve kilogramlarda elektrik demir direkleri imalatı işe ile uğraştığı, imalatı yapılan demir direklerin toptan olarak satışının gerçekleştirildiği ve satış anlaşması yapılan firmalarla kantar kilogramı tespit edilerek toplam kilogram bedeli üzerinden fiyatlar belirlenerek faturasının düzenlendiği, ancak alıcı firmaların faturada direklerin adetlerini de görmek istediği, direklerde türlerinin/çeşitlerinin farklı olması nedeniyle adet bazında sabit kg değeri olmadığından sürekli değişken (kaynak, galvaniz, montaj için ek kulakçık vs etkenler) olması sebebi ile faturada adet bazlı kg değerinin gösterilemediğinden bahisle, fatura düzenlenmesi sırasında direk çeşitlerinin adet ve direk bedellerinin sıfır olarak yazılarak direklerin ağırlıkları üzerinden ortaya çıkan toplam miktar ve tutarın faturada gösterilip gösterilemeyeceği (ürünlerin faturada adet miktarlarının bedelsiz olarak gösterilerek en alt satırda toplam kg bedeli üzerinden fatura düzenlenip düzenlenemeyeceği) hususunda Defterdarlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Söz konusu Kanunun "Faturanın şekli" başlıklı 230 uncu maddesinde ise; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyat ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası ..." hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "IV.1.1.Genel Olarak" başlıklı bölümünde, bu Tebliğde düzenlenen e-Fatura belgesinin, yeni bir belge türü olmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendine göre hali hazırda kağıt ortamda düzenlenmekte olan "Fatura" belgesi ile aynı hukuki niteliklere sahip olduğu belirtilmiştir.

Bu itibarla, bir malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmesi zorunlu olan faturada, Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca malın veya işin "nevi", "miktarı" "fiyatı" ve "tutarı"nın belirtilmesi kanuni zorunluluk olup, faturaya konu olan malın türü ve miktarının da herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olması gerekmektedir.

Buna göre, somut durumda, satışını yaptığınız çeşitli tip ve ağırlıkta (kaynaklı, galvanizli, ek kulakçıklı) olan direkler için düzenlenecek fatura ve sevk irsaliyesi ya da irsaliyeli faturanın, malın türü, miktarı, birim fiyatı bilgilerinin satışa esas ölçü/birim (herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olacak şekilde) dikkate alınarak düzenlenmesi icap etmekte olup, söz konusu faturaların dilekçeniz ekindeki şekilde düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, faturada, Kanunen yer verilmesi zorunlu bilgilerin yanı sıra, ilave bilgilere yer verilmesinde bir sakınca bulunmamakta olup, satışını yaptığınız direklerin cinsi itibariyle adet olarak da faturada yer verilmek istendiği durumlarda, faturada (e-Fatura ve e-Arşiv Faturada açıklama/not alanında) ihtiyacı karşılayacak mahiyette bir açıklamaya yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

ÇORUM VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

76071283-105-11696

14.04.2023

Konu

:

Fatura düzenleme

 

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile … ilave açıklamaları içeren dilekçenizin incelenmesinden; şirketinizin çeşitli tiplerde (demirden kaynaklı, civatalı vb.) ve kilogramlarda elektrik demir direkleri imalatı işe ile uğraştığı, imalatı yapılan demir direklerin toptan olarak satışının gerçekleştirildiği ve satış anlaşması yapılan firmalarla kantar kilogramı tespit edilerek toplam kilogram bedeli üzerinden fiyatlar belirlenerek faturasının düzenlendiği, ancak alıcı firmaların faturada direklerin adetlerini de görmek istediği, direklerde türlerinin/çeşitlerinin farklı olması nedeniyle adet bazında sabit kg değeri olmadığından sürekli değişken (kaynak, galvaniz, montaj için ek kulakçık vs etkenler) olması sebebi ile faturada adet bazlı kg değerinin gösterilemediğinden bahisle, fatura düzenlenmesi sırasında direk çeşitlerinin adet ve direk bedellerinin sıfır olarak yazılarak direklerin ağırlıkları üzerinden ortaya çıkan toplam miktar ve tutarın faturada gösterilip gösterilemeyeceği (ürünlerin faturada adet miktarlarının bedelsiz olarak gösterilerek en alt satırda toplam kg bedeli üzerinden fatura düzenlenip düzenlenemeyeceği) hususunda Defterdarlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Söz konusu Kanunun "Faturanın şekli" başlıklı 230 uncu maddesinde ise; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyat ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası ..." hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "IV.1.1.Genel Olarak" başlıklı bölümünde, bu Tebliğde düzenlenen e-Fatura belgesinin, yeni bir belge türü olmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendine göre hali hazırda kağıt ortamda düzenlenmekte olan "Fatura" belgesi ile aynı hukuki niteliklere sahip olduğu belirtilmiştir.

Bu itibarla, bir malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmesi zorunlu olan faturada, Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca malın veya işin "nevi", "miktarı" "fiyatı" ve "tutarı"nın belirtilmesi kanuni zorunluluk olup, faturaya konu olan malın türü ve miktarının da herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olması gerekmektedir.

Buna göre, somut durumda, satışını yaptığınız çeşitli tip ve ağırlıkta (kaynaklı, galvanizli, ek kulakçıklı) olan direkler için düzenlenecek fatura ve sevk irsaliyesi ya da irsaliyeli faturanın, malın türü, miktarı, birim fiyatı bilgilerinin satışa esas ölçü/birim (herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olacak şekilde) dikkate alınarak düzenlenmesi icap etmekte olup, söz konusu faturaların dilekçeniz ekindeki şekilde düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, faturada, Kanunen yer verilmesi zorunlu bilgilerin yanı sıra, ilave bilgilere yer verilmesinde bir sakınca bulunmamakta olup, satışını yaptığınız direklerin cinsi itibariyle adet olarak da faturada yer verilmek istendiği durumlarda, faturada (e-Fatura ve e-Arşiv Faturada açıklama/not alanında) ihtiyacı karşılayacak mahiyette bir açıklamaya yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

ÇORUM VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

76071283-105-11696

14.04.2023

Konu

:

Fatura düzenleme

 

 

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ile … ilave açıklamaları içeren dilekçenizin incelenmesinden; şirketinizin çeşitli tiplerde (demirden kaynaklı, civatalı vb.) ve kilogramlarda elektrik demir direkleri imalatı işe ile uğraştığı, imalatı yapılan demir direklerin toptan olarak satışının gerçekleştirildiği ve satış anlaşması yapılan firmalarla kantar kilogramı tespit edilerek toplam kilogram bedeli üzerinden fiyatlar belirlenerek faturasının düzenlendiği, ancak alıcı firmaların faturada direklerin adetlerini de görmek istediği, direklerde türlerinin/çeşitlerinin farklı olması nedeniyle adet bazında sabit kg değeri olmadığından sürekli değişken (kaynak, galvaniz, montaj için ek kulakçık vs etkenler) olması sebebi ile faturada adet bazlı kg değerinin gösterilemediğinden bahisle, fatura düzenlenmesi sırasında direk çeşitlerinin adet ve direk bedellerinin sıfır olarak yazılarak direklerin ağırlıkları üzerinden ortaya çıkan toplam miktar ve tutarın faturada gösterilip gösterilemeyeceği (ürünlerin faturada adet miktarlarının bedelsiz olarak gösterilerek en alt satırda toplam kg bedeli üzerinden fatura düzenlenip düzenlenemeyeceği) hususunda Defterdarlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Söz konusu Kanunun "Faturanın şekli" başlıklı 230 uncu maddesinde ise; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyat ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası ..." hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, 19/10/2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "IV.1.1.Genel Olarak" başlıklı bölümünde, bu Tebliğde düzenlenen e-Fatura belgesinin, yeni bir belge türü olmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendine göre hali hazırda kağıt ortamda düzenlenmekte olan "Fatura" belgesi ile aynı hukuki niteliklere sahip olduğu belirtilmiştir.

Bu itibarla, bir malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmesi zorunlu olan faturada, Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca malın veya işin "nevi", "miktarı" "fiyatı" ve "tutarı"nın belirtilmesi kanuni zorunluluk olup, faturaya konu olan malın türü ve miktarının da herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olması gerekmektedir.

Buna göre, somut durumda, satışını yaptığınız çeşitli tip ve ağırlıkta (kaynaklı, galvanizli, ek kulakçıklı) olan direkler için düzenlenecek fatura ve sevk irsaliyesi ya da irsaliyeli faturanın, malın türü, miktarı, birim fiyatı bilgilerinin satışa esas ölçü/birim (herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olacak şekilde) dikkate alınarak düzenlenmesi icap etmekte olup, söz konusu faturaların dilekçeniz ekindeki şekilde düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, faturada, Kanunen yer verilmesi zorunlu bilgilerin yanı sıra, ilave bilgilere yer verilmesinde bir sakınca bulunmamakta olup, satışını yaptığınız direklerin cinsi itibariyle adet olarak da faturada yer verilmek istendiği durumlarda, faturada (e-Fatura ve e-Arşiv Faturada açıklama/not alanında) ihtiyacı karşılayacak mahiyette bir açıklamaya yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

67854564-105[1741-7203]-344882

20.11.2020

Konu

:

Büyükbaş Hayvanlara Takılan Kulak Küpesinin Taşınmasında Sevk İrsaliyesi Düzenlenme Zorunluluğu Bulunup Bulunmadığı Hk.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; Birliğinizin, ana sözleşmesi gereğince hayvan gen kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak faaliyette bulunduğu, Birliğinize büyükbaş üretici durumunda yaklaşık olarak 30.000 üyenin kayıtlı olduğu, … Tarım İl Müdürlüğü ile Kurumunuz arasında yapılan protokol gereğince, üyelerinizin yetiştirdikleri buzağılara ıslah amaçlı kulak küpesi uygulaması yapıldığı, teknik ve belirli şartları taşıyan buzağıların kulak küpeleme işlemlerinin Tarım ve Orman Bakanlığının Türkvet sisteminden takibinin yapıldığı, … merkez ve ilçelerde bulunan 12 adet şube iş yerinden görevli saha personeli tarafından alınan kulak küpelerinin üreticilerin bulunduğu köylere götürüldüğü, söz konusu uygulama hizmeti karşılığında KDV dahil 1 TL hizmet bedeli alındığı, sonuç olarak Birlik için ticari mal niteliğinde olmayan sadece hizmet sunumuna konu kulak küpelerinin Birlik personeli tarafından üyelere iletilmesi sırasında sevk irsaliyesi düzenlenmesinin gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "...(Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

..."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, mezkur Kanunun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi uyarınca mal sevkiyatında kullanılması zorunlu belgelerden olan sevk irsaliyesinin hangi hallerde düzenleneceği ve uyulması gerekli esaslara ilişkin olarak 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ayrıntılı açıklamalar da yapılmıştır.

Öte yandan, 02.12.2011 tarih ve 28130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği ile sığır cinsi hayvanlara kulak küpesi takılmasının esasları belirlenmiş olup ilgili Yönetmeliğin "Kulak küpelerinin işletmelere tahsisi ve uygulanması" başlıklı 15 inci maddesinde, "(1) Üzerinde bireysel tanımlama numaraları bulunan kulak küpeleri, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ilgili İl/İlçe Müdürlüğü tarafından kendi görev, yetki ve sorumluluk sahasındaki işletmelere tahsis edilir.

(2) Üzerinde bireysel tanımlama numaraları bulunan kulak küpeleri, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ilgili İl/İlçe Müdürlüğü veya yetki verilen hayvan sahibi, kimliklendirici, serbest veteriner hekim, kurum ya da kuruluşlar tarafından kendi görev, yetki ve sorumluluk sahasındaki işletmelerdeki hayvanlara uygulanır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 19/2/2020 tarihli Hayvan Hastalıkları ile Mücadele ve Hayvan Hareketleri Kontrolü Programı Genelgesi (2020/1)'nin "L - Sığır Cinsi Hayvanlar ile Koyun ve Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, İzlenmesi ve TÜRKVET'' kısmının ''6. Küpeleme ve kayıt yetkisinin devredilmesi'' başlıklı maddesinde, "6.1. (Değişik:25.03.2020 tarihli ve E.995746 sayılı 2020/05 No'lu Genelge) Sığır cinsi hayvanların küpelenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla, İl/İlçe Müdürlüklerince yetiştiriciden alınan küpeleme ücretini (döner sermaye satış bedeli + Bakanlıkça belirlenen uygulama ücreti) geçmemek şartıyla, ilin tamamında veya ilçe bazında Türk Veteriner Hekimler Birliğine bağlı bölge veteriner hekim odalarına veya hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve üretici birliklerine il müdürlüklerince küpeleme yetki devri yapılabilecektir.

6.2. (Değişik:25.03.2020 tarihli ve E.995746 sayılı 2020/05 No'lu Genelge) Sadece kendi üyelerine ait sığır cinsi hayvanlardan doğan buzağıların küpelenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla, İl/İlçe Müdürlüklerince yetiştiriciden alınan küpeleme ücretini geçmemek şartıyla (döner sermaye satış bedeli + Bakanlıkça belirlenen uygulama ücreti), hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve üretici birliklerine il müdürlüklerince küpeleme yetki devri yapılabilecektir." ifadeleri yer almaktadır.

Diğer taraftan Birliğiniz ile …İl Tarım İl Müdürlüğü arasında 27/1/2020 tarihinde imzalanan ve 31/12/2020 tarihine kadar geçerli olan Sözleşmenin "5/14" numaralı ayrımında "Yüklenici, Tarım ve Orman Bakanlığının belirlediği uygulama ücreti haricinde yetiştiricilerden herhangi bir ücret talep etmeyecektir. Küpeler İl Müdürlüğünce temin edilecektir. Yüklenici, Küpelerin ücretli olması halinde küpeleri sadece maliyeti kadar ücreti, uygulama ücretine ek olarak yetiştiriciden alabilecektir. Başka her ne ad altında olursa olsun ek bir ücret alamaz. Aksi takdirde işbu sözleşme tek taraflı fesh edilecek olup; yüklenici hakkında yasal işlem yapılacaktır" ifadelerine yer verilmiş ve özelge talep formuna eklenen fatura örneğinden de "küpeleme hizmet bedeli" açıklaması ile fatura düzenlendiği anlaşılmıştır.

Sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olup ticari bir mal hareketinin söz konusu olmadığı durumlarda sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Buna göre Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlüğünce temin edilen küpelerin Birliğinize tutanak karşılığında bedelsiz olarak teslim edilmesi, Birliğiniz tarafından yetiştiricilerden söz konusu Bakanlık tarafından belirlenen uygulama ücreti haricinde her ne ad altında olursa olsun bir ücret talep edilmemesi/alınmaması ve bahse konu Bakanlık ile Birliğiniz arasında düzenlenen sözleşmenin bir örneğinin küpelerin taşındığı araçta bulundurulması koşullarıyla, anılan Bakanlık tarafından belirlenen uygulama ücreti karşılığında Birliğinize kayıtlı üreticilerin sahip olduğu büyükbaş hayvanlara takılan söz konusu küpelerin, hayvanlara takılmak üzere Birliğinizce taşınması/taşıttırılması esnasında sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

Ancak, söz konusu küpelerin Birliğiniz tarafından belirli bir bedel karşılığında temin edilmesi veya yetiştiriciden ilgili Bakanlıkça belirlenen uygulama ücretinden yüksek bedelin tahsil edilmesi durumunda kulak küpelerinin Birliğinizce taşınması/taşıttırılması esnasında sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

67854564-105[1741-7203]-344882

20.11.2020

Konu

:

Büyükbaş Hayvanlara Takılan Kulak Küpesinin Taşınmasında Sevk İrsaliyesi Düzenlenme Zorunluluğu Bulunup Bulunmadığı Hk.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; Birliğinizin, ana sözleşmesi gereğince hayvan gen kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak faaliyette bulunduğu, Birliğinize büyükbaş üretici durumunda yaklaşık olarak 30.000 üyenin kayıtlı olduğu, … Tarım İl Müdürlüğü ile Kurumunuz arasında yapılan protokol gereğince, üyelerinizin yetiştirdikleri buzağılara ıslah amaçlı kulak küpesi uygulaması yapıldığı, teknik ve belirli şartları taşıyan buzağıların kulak küpeleme işlemlerinin Tarım ve Orman Bakanlığının Türkvet sisteminden takibinin yapıldığı, … merkez ve ilçelerde bulunan 12 adet şube iş yerinden görevli saha personeli tarafından alınan kulak küpelerinin üreticilerin bulunduğu köylere götürüldüğü, söz konusu uygulama hizmeti karşılığında KDV dahil 1 TL hizmet bedeli alındığı, sonuç olarak Birlik için ticari mal niteliğinde olmayan sadece hizmet sunumuna konu kulak küpelerinin Birlik personeli tarafından üyelere iletilmesi sırasında sevk irsaliyesi düzenlenmesinin gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "...(Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

..."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, mezkur Kanunun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi uyarınca mal sevkiyatında kullanılması zorunlu belgelerden olan sevk irsaliyesinin hangi hallerde düzenleneceği ve uyulması gerekli esaslara ilişkin olarak 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ayrıntılı açıklamalar da yapılmıştır.

Öte yandan, 02.12.2011 tarih ve 28130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği ile sığır cinsi hayvanlara kulak küpesi takılmasının esasları belirlenmiş olup ilgili Yönetmeliğin "Kulak küpelerinin işletmelere tahsisi ve uygulanması" başlıklı 15 inci maddesinde, "(1) Üzerinde bireysel tanımlama numaraları bulunan kulak küpeleri, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ilgili İl/İlçe Müdürlüğü tarafından kendi görev, yetki ve sorumluluk sahasındaki işletmelere tahsis edilir.

(2) Üzerinde bireysel tanımlama numaraları bulunan kulak küpeleri, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ilgili İl/İlçe Müdürlüğü veya yetki verilen hayvan sahibi, kimliklendirici, serbest veteriner hekim, kurum ya da kuruluşlar tarafından kendi görev, yetki ve sorumluluk sahasındaki işletmelerdeki hayvanlara uygulanır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 19/2/2020 tarihli Hayvan Hastalıkları ile Mücadele ve Hayvan Hareketleri Kontrolü Programı Genelgesi (2020/1)'nin "L - Sığır Cinsi Hayvanlar ile Koyun ve Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, İzlenmesi ve TÜRKVET'' kısmının ''6. Küpeleme ve kayıt yetkisinin devredilmesi'' başlıklı maddesinde, "6.1. (Değişik:25.03.2020 tarihli ve E.995746 sayılı 2020/05 No'lu Genelge) Sığır cinsi hayvanların küpelenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla, İl/İlçe Müdürlüklerince yetiştiriciden alınan küpeleme ücretini (döner sermaye satış bedeli + Bakanlıkça belirlenen uygulama ücreti) geçmemek şartıyla, ilin tamamında veya ilçe bazında Türk Veteriner Hekimler Birliğine bağlı bölge veteriner hekim odalarına veya hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve üretici birliklerine il müdürlüklerince küpeleme yetki devri yapılabilecektir.

6.2. (Değişik:25.03.2020 tarihli ve E.995746 sayılı 2020/05 No'lu Genelge) Sadece kendi üyelerine ait sığır cinsi hayvanlardan doğan buzağıların küpelenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla, İl/İlçe Müdürlüklerince yetiştiriciden alınan küpeleme ücretini geçmemek şartıyla (döner sermaye satış bedeli + Bakanlıkça belirlenen uygulama ücreti), hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve üretici birliklerine il müdürlüklerince küpeleme yetki devri yapılabilecektir." ifadeleri yer almaktadır.

Diğer taraftan Birliğiniz ile …İl Tarım İl Müdürlüğü arasında 27/1/2020 tarihinde imzalanan ve 31/12/2020 tarihine kadar geçerli olan Sözleşmenin "5/14" numaralı ayrımında "Yüklenici, Tarım ve Orman Bakanlığının belirlediği uygulama ücreti haricinde yetiştiricilerden herhangi bir ücret talep etmeyecektir. Küpeler İl Müdürlüğünce temin edilecektir. Yüklenici, Küpelerin ücretli olması halinde küpeleri sadece maliyeti kadar ücreti, uygulama ücretine ek olarak yetiştiriciden alabilecektir. Başka her ne ad altında olursa olsun ek bir ücret alamaz. Aksi takdirde işbu sözleşme tek taraflı fesh edilecek olup; yüklenici hakkında yasal işlem yapılacaktır" ifadelerine yer verilmiş ve özelge talep formuna eklenen fatura örneğinden de "küpeleme hizmet bedeli" açıklaması ile fatura düzenlendiği anlaşılmıştır.

Sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olup ticari bir mal hareketinin söz konusu olmadığı durumlarda sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Buna göre Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlüğünce temin edilen küpelerin Birliğinize tutanak karşılığında bedelsiz olarak teslim edilmesi, Birliğiniz tarafından yetiştiricilerden söz konusu Bakanlık tarafından belirlenen uygulama ücreti haricinde her ne ad altında olursa olsun bir ücret talep edilmemesi/alınmaması ve bahse konu Bakanlık ile Birliğiniz arasında düzenlenen sözleşmenin bir örneğinin küpelerin taşındığı araçta bulundurulması koşullarıyla, anılan Bakanlık tarafından belirlenen uygulama ücreti karşılığında Birliğinize kayıtlı üreticilerin sahip olduğu büyükbaş hayvanlara takılan söz konusu küpelerin, hayvanlara takılmak üzere Birliğinizce taşınması/taşıttırılması esnasında sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

Ancak, söz konusu küpelerin Birliğiniz tarafından belirli bir bedel karşılığında temin edilmesi veya yetiştiriciden ilgili Bakanlıkça belirlenen uygulama ücretinden yüksek bedelin tahsil edilmesi durumunda kulak küpelerinin Birliğinizce taşınması/taşıttırılması esnasında sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

67854564-105[1741-7203]-344882

20.11.2020

Konu

:

Büyükbaş Hayvanlara Takılan Kulak Küpesinin Taşınmasında Sevk İrsaliyesi Düzenlenme Zorunluluğu Bulunup Bulunmadığı Hk.

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; Birliğinizin, ana sözleşmesi gereğince hayvan gen kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak faaliyette bulunduğu, Birliğinize büyükbaş üretici durumunda yaklaşık olarak 30.000 üyenin kayıtlı olduğu, … Tarım İl Müdürlüğü ile Kurumunuz arasında yapılan protokol gereğince, üyelerinizin yetiştirdikleri buzağılara ıslah amaçlı kulak küpesi uygulaması yapıldığı, teknik ve belirli şartları taşıyan buzağıların kulak küpeleme işlemlerinin Tarım ve Orman Bakanlığının Türkvet sisteminden takibinin yapıldığı, … merkez ve ilçelerde bulunan 12 adet şube iş yerinden görevli saha personeli tarafından alınan kulak küpelerinin üreticilerin bulunduğu köylere götürüldüğü, söz konusu uygulama hizmeti karşılığında KDV dahil 1 TL hizmet bedeli alındığı, sonuç olarak Birlik için ticari mal niteliğinde olmayan sadece hizmet sunumuna konu kulak küpelerinin Birlik personeli tarafından üyelere iletilmesi sırasında sevk irsaliyesi düzenlenmesinin gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "...(Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

..."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, mezkur Kanunun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi uyarınca mal sevkiyatında kullanılması zorunlu belgelerden olan sevk irsaliyesinin hangi hallerde düzenleneceği ve uyulması gerekli esaslara ilişkin olarak 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ayrıntılı açıklamalar da yapılmıştır.

Öte yandan, 02.12.2011 tarih ve 28130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği ile sığır cinsi hayvanlara kulak küpesi takılmasının esasları belirlenmiş olup ilgili Yönetmeliğin "Kulak küpelerinin işletmelere tahsisi ve uygulanması" başlıklı 15 inci maddesinde, "(1) Üzerinde bireysel tanımlama numaraları bulunan kulak küpeleri, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ilgili İl/İlçe Müdürlüğü tarafından kendi görev, yetki ve sorumluluk sahasındaki işletmelere tahsis edilir.

(2) Üzerinde bireysel tanımlama numaraları bulunan kulak küpeleri, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ilgili İl/İlçe Müdürlüğü veya yetki verilen hayvan sahibi, kimliklendirici, serbest veteriner hekim, kurum ya da kuruluşlar tarafından kendi görev, yetki ve sorumluluk sahasındaki işletmelerdeki hayvanlara uygulanır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 19/2/2020 tarihli Hayvan Hastalıkları ile Mücadele ve Hayvan Hareketleri Kontrolü Programı Genelgesi (2020/1)'nin "L - Sığır Cinsi Hayvanlar ile Koyun ve Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, İzlenmesi ve TÜRKVET'' kısmının ''6. Küpeleme ve kayıt yetkisinin devredilmesi'' başlıklı maddesinde, "6.1. (Değişik:25.03.2020 tarihli ve E.995746 sayılı 2020/05 No'lu Genelge) Sığır cinsi hayvanların küpelenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla, İl/İlçe Müdürlüklerince yetiştiriciden alınan küpeleme ücretini (döner sermaye satış bedeli + Bakanlıkça belirlenen uygulama ücreti) geçmemek şartıyla, ilin tamamında veya ilçe bazında Türk Veteriner Hekimler Birliğine bağlı bölge veteriner hekim odalarına veya hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve üretici birliklerine il müdürlüklerince küpeleme yetki devri yapılabilecektir.

6.2. (Değişik:25.03.2020 tarihli ve E.995746 sayılı 2020/05 No'lu Genelge) Sadece kendi üyelerine ait sığır cinsi hayvanlardan doğan buzağıların küpelenmesi ve kayıt altına alınması amacıyla, İl/İlçe Müdürlüklerince yetiştiriciden alınan küpeleme ücretini geçmemek şartıyla (döner sermaye satış bedeli + Bakanlıkça belirlenen uygulama ücreti), hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve üretici birliklerine il müdürlüklerince küpeleme yetki devri yapılabilecektir." ifadeleri yer almaktadır.

Diğer taraftan Birliğiniz ile …İl Tarım İl Müdürlüğü arasında 27/1/2020 tarihinde imzalanan ve 31/12/2020 tarihine kadar geçerli olan Sözleşmenin "5/14" numaralı ayrımında "Yüklenici, Tarım ve Orman Bakanlığının belirlediği uygulama ücreti haricinde yetiştiricilerden herhangi bir ücret talep etmeyecektir. Küpeler İl Müdürlüğünce temin edilecektir. Yüklenici, Küpelerin ücretli olması halinde küpeleri sadece maliyeti kadar ücreti, uygulama ücretine ek olarak yetiştiriciden alabilecektir. Başka her ne ad altında olursa olsun ek bir ücret alamaz. Aksi takdirde işbu sözleşme tek taraflı fesh edilecek olup; yüklenici hakkında yasal işlem yapılacaktır" ifadelerine yer verilmiş ve özelge talep formuna eklenen fatura örneğinden de "küpeleme hizmet bedeli" açıklaması ile fatura düzenlendiği anlaşılmıştır.

Sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olup ticari bir mal hareketinin söz konusu olmadığı durumlarda sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Buna göre Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlüğünce temin edilen küpelerin Birliğinize tutanak karşılığında bedelsiz olarak teslim edilmesi, Birliğiniz tarafından yetiştiricilerden söz konusu Bakanlık tarafından belirlenen uygulama ücreti haricinde her ne ad altında olursa olsun bir ücret talep edilmemesi/alınmaması ve bahse konu Bakanlık ile Birliğiniz arasında düzenlenen sözleşmenin bir örneğinin küpelerin taşındığı araçta bulundurulması koşullarıyla, anılan Bakanlık tarafından belirlenen uygulama ücreti karşılığında Birliğinize kayıtlı üreticilerin sahip olduğu büyükbaş hayvanlara takılan söz konusu küpelerin, hayvanlara takılmak üzere Birliğinizce taşınması/taşıttırılması esnasında sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

Ancak, söz konusu küpelerin Birliğiniz tarafından belirli bir bedel karşılığında temin edilmesi veya yetiştiriciden ilgili Bakanlıkça belirlenen uygulama ücretinden yüksek bedelin tahsil edilmesi durumunda kulak küpelerinin Birliğinizce taşınması/taşıttırılması esnasında sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı

Usul Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

72788441-105-E.34474

19.06.2020

Konu

:

Düzenlenen Faturada Ürüne Ait Patent Bedelinin Ayrı Gösterilip Gösterilemeyeceği Hk.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumunuzun esas itibariyle tekstil ürünleri (iplik ve kumaş - kot) üretimiyle uğraştığı, kot kumaşların belli bir patente bağlı olarak üretilen kendine has kumaşlar olduğundan bahisle, söz konusu kumaşların piyasada taklit edilerek satılmasını önlemek amacıyla firmanız tarafından düzenlenen ve özelge talep formunuz ekinde sunulan örnek satış faturasında görüldüğü şekilde fiyatın bölümlendirilerek patent bedelinin faturada ayrı olarak (faturanın mal cinsi kısmında kot kumaşı ve patent bedeli olarak yer verilerek) gösterilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." ,

- 230 uncu maddesinde "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;…" ,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

hükümleri yer almaktadır.

Bu bağlamda, faturada bulunması zorunlu bilgiler mezkur Kanunun 230 uncu maddesinde belirtilmiş olup, bu bilgilere yer verilmeden düzenlenen belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmakla birlikte, faturada bulunması zorunlu olan bilgilerin okunmasına engel teşkil etmeyecek ve faturanın esas niteliğini bozmayacak şekilde faturada söz konusu bilgilere ilave bilgilere de yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, teslime konu malın faturanın malın nevi kısmında kot kumaşı ve patent bedeli olarak iki ayrı mal cinsi ve bunlara ait ayrı bedeller şeklinde gösterilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, kumaş satışına ilişkin düzenlenecek faturada malın cinsi kısmında kumaş ve malın fiyatı ve tutarı kısmında, patent bedeli dahil alınacak fiyat ve tutarına yer verilmesi gerekmektedir. Ancak, kumaş teslimine ilişkin düzenlenecek faturada, faturada bulunması zorunlu bilgilere ilave olarak, "Bedelin ....TL'si teslime konu mala ilişkin patent bedelinden oluşmaktadır." şeklinde açıklama/nota yer verilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı

Usul Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

72788441-105-E.34474

19.06.2020

Konu

:

Düzenlenen Faturada Ürüne Ait Patent Bedelinin Ayrı Gösterilip Gösterilemeyeceği Hk.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumunuzun esas itibariyle tekstil ürünleri (iplik ve kumaş - kot) üretimiyle uğraştığı, kot kumaşların belli bir patente bağlı olarak üretilen kendine has kumaşlar olduğundan bahisle, söz konusu kumaşların piyasada taklit edilerek satılmasını önlemek amacıyla firmanız tarafından düzenlenen ve özelge talep formunuz ekinde sunulan örnek satış faturasında görüldüğü şekilde fiyatın bölümlendirilerek patent bedelinin faturada ayrı olarak (faturanın mal cinsi kısmında kot kumaşı ve patent bedeli olarak yer verilerek) gösterilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." ,

- 230 uncu maddesinde "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;…" ,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

hükümleri yer almaktadır.

Bu bağlamda, faturada bulunması zorunlu bilgiler mezkur Kanunun 230 uncu maddesinde belirtilmiş olup, bu bilgilere yer verilmeden düzenlenen belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmakla birlikte, faturada bulunması zorunlu olan bilgilerin okunmasına engel teşkil etmeyecek ve faturanın esas niteliğini bozmayacak şekilde faturada söz konusu bilgilere ilave bilgilere de yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, teslime konu malın faturanın malın nevi kısmında kot kumaşı ve patent bedeli olarak iki ayrı mal cinsi ve bunlara ait ayrı bedeller şeklinde gösterilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, kumaş satışına ilişkin düzenlenecek faturada malın cinsi kısmında kumaş ve malın fiyatı ve tutarı kısmında, patent bedeli dahil alınacak fiyat ve tutarına yer verilmesi gerekmektedir. Ancak, kumaş teslimine ilişkin düzenlenecek faturada, faturada bulunması zorunlu bilgilere ilave olarak, "Bedelin ....TL'si teslime konu mala ilişkin patent bedelinden oluşmaktadır." şeklinde açıklama/nota yer verilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı

Usul Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

72788441-105-E.34474

19.06.2020

Konu

:

Düzenlenen Faturada Ürüne Ait Patent Bedelinin Ayrı Gösterilip Gösterilemeyeceği Hk.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumunuzun esas itibariyle tekstil ürünleri (iplik ve kumaş - kot) üretimiyle uğraştığı, kot kumaşların belli bir patente bağlı olarak üretilen kendine has kumaşlar olduğundan bahisle, söz konusu kumaşların piyasada taklit edilerek satılmasını önlemek amacıyla firmanız tarafından düzenlenen ve özelge talep formunuz ekinde sunulan örnek satış faturasında görüldüğü şekilde fiyatın bölümlendirilerek patent bedelinin faturada ayrı olarak (faturanın mal cinsi kısmında kot kumaşı ve patent bedeli olarak yer verilerek) gösterilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

...

Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır." ,

- 230 uncu maddesinde "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;…" ,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azamî yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

hükümleri yer almaktadır.

Bu bağlamda, faturada bulunması zorunlu bilgiler mezkur Kanunun 230 uncu maddesinde belirtilmiş olup, bu bilgilere yer verilmeden düzenlenen belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmakla birlikte, faturada bulunması zorunlu olan bilgilerin okunmasına engel teşkil etmeyecek ve faturanın esas niteliğini bozmayacak şekilde faturada söz konusu bilgilere ilave bilgilere de yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, teslime konu malın faturanın malın nevi kısmında kot kumaşı ve patent bedeli olarak iki ayrı mal cinsi ve bunlara ait ayrı bedeller şeklinde gösterilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, kumaş satışına ilişkin düzenlenecek faturada malın cinsi kısmında kumaş ve malın fiyatı ve tutarı kısmında, patent bedeli dahil alınacak fiyat ve tutarına yer verilmesi gerekmektedir. Ancak, kumaş teslimine ilişkin düzenlenecek faturada, faturada bulunması zorunlu bilgilere ilave olarak, "Bedelin ....TL'si teslime konu mala ilişkin patent bedelinden oluşmaktadır." şeklinde açıklama/nota yer verilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

Sayı

:

64597866-105[230]-E.11146

28.04.2020

Konu

:

Taşıma işi yapan nakliyecinin taşıdığı mallara ait sevk irsaliyesini düzenleyip, düzenleyemeyeceği.

 

 İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden;

- Akaryakıt satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithalatı faaliyetinden dolayı … vergi kimlik numaralı mükellefi olan şirketinizin, ülke genelinde Bayilik Lisansına sahip 1032 bayiniz bulunduğu, bayilerinize akaryakıt teslimlerinin ülke genelinde yer alan 12 terminal aracılığıyla gerçekleştirildiği,

- Akaryakıt ikmallerinin bir kısmının taşıma sorumluluğu ve taşımacılığı sizin adınıza olmak üzere nakliyeci vasıtasıyla gerçekleştirildiği, bir kısmının ise akaryakıt istasyonu işleten bayileriniz tarafından akaryakıt istasyonuna veya bayinin toptan satış yaptığı müşterisine yapıldığı,

- Bayilerinizin akaryakıt taleplerini internet üzerinden şirketinize ait web üzerinden ilettiği, siparişi onaylanan bayinin akaryakıt istasyonu ve toptan satış yaptığı müşterisine en yakın terminalden alım yapabildiği, satışı yapılan akaryakıtlardan şirketinizce taşıttırılanlar için VUK 230 uncu madde gereğince sevk irsaliyesinin tarafınızca, taşıma irsaliyesinin ise taşımayı yapan firma tarafından düzenlendiği, malın alıcı tarafından taşıttırıldığı durumlarda ise sevk irsaliyesinin alıcı tarafından düzenlendiği,

- Kendi tankeri ile akaryakıt sevkiyatı yapan bayilerinize ürünün depoda/ikmal noktasında teslim edildiği için bu ikmallerde bayinin kendisine ait sevk irsaliyesini düzenlediği, ancak bayilerin toptan alım yapan müşteriler için ülke geneline yayılan terminallerden nakliyeciler vasıtasıyla alım yapabildiği, bu durumda bayinin sevk irsaliyesini nakliyeciye tesliminde zorluklar yaşanabildiği ve sevk irsaliyelerinin nakliyeciler tarafından gerektiği gibi muhafaza edilememesi kaynaklı problemler yaşandığı, örneğin Mersin ilindeki bir bayinin Trabzon'da faaliyet gösteren toptan alım yapan bir müşterisine yapacağı ikmal için o bölgedeki nakliyeciye sevk irsaliyesini çok önceden düzenleyip iletmelerinin sorunların yaşanmasına neden olduğu

belirtilmek suretiyle, ücret karşılığı eşya nakleden gerçek ve tüzel kişilerce akaryakıt taşınması halinde, sevk irsaliyesinin taşıma işlemini yapan gerçek veya tüzel kişi tarafından düzenlenip, düzenlenmeyeceği hususunda tereddüt oluştuğundan Başkanlığımız görüşü talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir…",

- 230 uncu maddesinde; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki, nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "C Belge Düzenine İlişkin Olarak Uygulamada Ortaya Çıkan Tereddüt Konusu Hususlarla İlgili Açıklamalar ve Yeni Düzenlemeler" başlıklı bölümünün (d) bendinde, "Bazı mükelleflerin başka mükelleflere teslim edilmek üzere üçüncü şahıslara talimat vererek mal sevkettirmesi durumunda sevk irsaliyesi aşağıdaki örnekte açıklandığı şekilde düzenlenecektir.

Örnek: Toptancı (A) müşterisi olan perakendeci (C) ye teslim edilmek üzere imalatçı (B) ye talimat vererek kendi adına mal sevkiyatı yapılmasını istemektedir. Bu örnekte (C) ye karşı esas satıcı (A) dır. (B) ise (A) ya karşı satıcı durumundadır. Ancak, malı (A) yerine (C) ye teslim etmektedir.

Buna göre, 167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6/a maddesinde açıklandığı gibi, malın alıcı (C) ye teslim edilmek üzere (B) tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde (B), bir nüshası kendinde kalacak ve diğer nüshası (C) ye gönderilecek şekilde sevk irsaliyesi düzenleyecek ayrıca kendinde kalan nüshasının bir (örneğini) fotokopisini de (A) ya gönderecektir.

Sevk irsaliyesinin müşteriler bölümüne ise "(A) adına (C) ye teslim edilmek üzere" ibaresini yazacaktır."

Daha sonra, (B) tarafından (A) ya ve (A) tarafından da (C) ye düzenlenecek satış faturalarına, (B) tarafından düzenlenmiş sevk irsaliyesinin tarih ve numarası yazılmak suretiyle, mal alım satımına ilişkin belgeler düzenlenmiş olacaktır..." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu bağlamda, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olup, esas itibariyle bu belgenin malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı durumda satıcı, alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde ise alıcı tarafından düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması gerekmektedir. Ancak, mezkûr 173 Sıra No.lu Tebliğde yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, alım satıma taraf olanlar tarafından, üçüncü şahıslara talimat vermek suretiyle malın sevkettirildiği durumlarda, alım satıma taraf olanlar yerine malın taşıma sorumluluğunu üstlenen üçüncü şahıslar tarafından sevk irsaliyesi düzenlenebilmesine imkan sağlanmıştır.

Buna göre, bayilerinizin ülke genelinde yer alan ikmal merkezlerinden satın aldıkları ve ücret karşılığında eşya nakleden gerçek ve tüzel kişilere taşıttırdıkları akaryakıt için, nakliyecilerin satış ve sevk işleminde doğrudan fonksiyon üstlenmediği dikkate alındığında, mezkûr Tebliğ kapsamında kendi sevk irsaliyelerini düzenlenmeleri mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, nakliyecilere taşıttırılan akaryakıta ilişkin sevk irsaliyesinin taşıttıran (bayi) tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Taşıma işini üstlenen gerçek veya tüzel kişi nakliyecinin ise söz konusu taşıma işi için Vergi Usul Kanununun 240 ıncı maddesi gereğince taşıma irsaliyesi düzenleyeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

Sayı

:

64597866-105[230]-E.11146

28.04.2020

Konu

:

Taşıma işi yapan nakliyecinin taşıdığı mallara ait sevk irsaliyesini düzenleyip, düzenleyemeyeceği.

 

 İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden;

- Akaryakıt satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithalatı faaliyetinden dolayı … vergi kimlik numaralı mükellefi olan şirketinizin, ülke genelinde Bayilik Lisansına sahip 1032 bayiniz bulunduğu, bayilerinize akaryakıt teslimlerinin ülke genelinde yer alan 12 terminal aracılığıyla gerçekleştirildiği,

- Akaryakıt ikmallerinin bir kısmının taşıma sorumluluğu ve taşımacılığı sizin adınıza olmak üzere nakliyeci vasıtasıyla gerçekleştirildiği, bir kısmının ise akaryakıt istasyonu işleten bayileriniz tarafından akaryakıt istasyonuna veya bayinin toptan satış yaptığı müşterisine yapıldığı,

- Bayilerinizin akaryakıt taleplerini internet üzerinden şirketinize ait web üzerinden ilettiği, siparişi onaylanan bayinin akaryakıt istasyonu ve toptan satış yaptığı müşterisine en yakın terminalden alım yapabildiği, satışı yapılan akaryakıtlardan şirketinizce taşıttırılanlar için VUK 230 uncu madde gereğince sevk irsaliyesinin tarafınızca, taşıma irsaliyesinin ise taşımayı yapan firma tarafından düzenlendiği, malın alıcı tarafından taşıttırıldığı durumlarda ise sevk irsaliyesinin alıcı tarafından düzenlendiği,

- Kendi tankeri ile akaryakıt sevkiyatı yapan bayilerinize ürünün depoda/ikmal noktasında teslim edildiği için bu ikmallerde bayinin kendisine ait sevk irsaliyesini düzenlediği, ancak bayilerin toptan alım yapan müşteriler için ülke geneline yayılan terminallerden nakliyeciler vasıtasıyla alım yapabildiği, bu durumda bayinin sevk irsaliyesini nakliyeciye tesliminde zorluklar yaşanabildiği ve sevk irsaliyelerinin nakliyeciler tarafından gerektiği gibi muhafaza edilememesi kaynaklı problemler yaşandığı, örneğin Mersin ilindeki bir bayinin Trabzon'da faaliyet gösteren toptan alım yapan bir müşterisine yapacağı ikmal için o bölgedeki nakliyeciye sevk irsaliyesini çok önceden düzenleyip iletmelerinin sorunların yaşanmasına neden olduğu

belirtilmek suretiyle, ücret karşılığı eşya nakleden gerçek ve tüzel kişilerce akaryakıt taşınması halinde, sevk irsaliyesinin taşıma işlemini yapan gerçek veya tüzel kişi tarafından düzenlenip, düzenlenmeyeceği hususunda tereddüt oluştuğundan Başkanlığımız görüşü talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir…",

- 230 uncu maddesinde; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki, nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "C Belge Düzenine İlişkin Olarak Uygulamada Ortaya Çıkan Tereddüt Konusu Hususlarla İlgili Açıklamalar ve Yeni Düzenlemeler" başlıklı bölümünün (d) bendinde, "Bazı mükelleflerin başka mükelleflere teslim edilmek üzere üçüncü şahıslara talimat vererek mal sevkettirmesi durumunda sevk irsaliyesi aşağıdaki örnekte açıklandığı şekilde düzenlenecektir.

Örnek: Toptancı (A) müşterisi olan perakendeci (C) ye teslim edilmek üzere imalatçı (B) ye talimat vererek kendi adına mal sevkiyatı yapılmasını istemektedir. Bu örnekte (C) ye karşı esas satıcı (A) dır. (B) ise (A) ya karşı satıcı durumundadır. Ancak, malı (A) yerine (C) ye teslim etmektedir.

Buna göre, 167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6/a maddesinde açıklandığı gibi, malın alıcı (C) ye teslim edilmek üzere (B) tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde (B), bir nüshası kendinde kalacak ve diğer nüshası (C) ye gönderilecek şekilde sevk irsaliyesi düzenleyecek ayrıca kendinde kalan nüshasının bir (örneğini) fotokopisini de (A) ya gönderecektir.

Sevk irsaliyesinin müşteriler bölümüne ise "(A) adına (C) ye teslim edilmek üzere" ibaresini yazacaktır."

Daha sonra, (B) tarafından (A) ya ve (A) tarafından da (C) ye düzenlenecek satış faturalarına, (B) tarafından düzenlenmiş sevk irsaliyesinin tarih ve numarası yazılmak suretiyle, mal alım satımına ilişkin belgeler düzenlenmiş olacaktır..." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu bağlamda, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olup, esas itibariyle bu belgenin malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı durumda satıcı, alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde ise alıcı tarafından düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması gerekmektedir. Ancak, mezkûr 173 Sıra No.lu Tebliğde yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, alım satıma taraf olanlar tarafından, üçüncü şahıslara talimat vermek suretiyle malın sevkettirildiği durumlarda, alım satıma taraf olanlar yerine malın taşıma sorumluluğunu üstlenen üçüncü şahıslar tarafından sevk irsaliyesi düzenlenebilmesine imkan sağlanmıştır.

Buna göre, bayilerinizin ülke genelinde yer alan ikmal merkezlerinden satın aldıkları ve ücret karşılığında eşya nakleden gerçek ve tüzel kişilere taşıttırdıkları akaryakıt için, nakliyecilerin satış ve sevk işleminde doğrudan fonksiyon üstlenmediği dikkate alındığında, mezkûr Tebliğ kapsamında kendi sevk irsaliyelerini düzenlenmeleri mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, nakliyecilere taşıttırılan akaryakıta ilişkin sevk irsaliyesinin taşıttıran (bayi) tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Taşıma işini üstlenen gerçek veya tüzel kişi nakliyecinin ise söz konusu taşıma işi için Vergi Usul Kanununun 240 ıncı maddesi gereğince taşıma irsaliyesi düzenleyeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

Sayı

:

64597866-105[230]-E.11146

28.04.2020

Konu

:

Taşıma işi yapan nakliyecinin taşıdığı mallara ait sevk irsaliyesini düzenleyip, düzenleyemeyeceği.

 

 İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden;

- Akaryakıt satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithalatı faaliyetinden dolayı … vergi kimlik numaralı mükellefi olan şirketinizin, ülke genelinde Bayilik Lisansına sahip 1032 bayiniz bulunduğu, bayilerinize akaryakıt teslimlerinin ülke genelinde yer alan 12 terminal aracılığıyla gerçekleştirildiği,

- Akaryakıt ikmallerinin bir kısmının taşıma sorumluluğu ve taşımacılığı sizin adınıza olmak üzere nakliyeci vasıtasıyla gerçekleştirildiği, bir kısmının ise akaryakıt istasyonu işleten bayileriniz tarafından akaryakıt istasyonuna veya bayinin toptan satış yaptığı müşterisine yapıldığı,

- Bayilerinizin akaryakıt taleplerini internet üzerinden şirketinize ait web üzerinden ilettiği, siparişi onaylanan bayinin akaryakıt istasyonu ve toptan satış yaptığı müşterisine en yakın terminalden alım yapabildiği, satışı yapılan akaryakıtlardan şirketinizce taşıttırılanlar için VUK 230 uncu madde gereğince sevk irsaliyesinin tarafınızca, taşıma irsaliyesinin ise taşımayı yapan firma tarafından düzenlendiği, malın alıcı tarafından taşıttırıldığı durumlarda ise sevk irsaliyesinin alıcı tarafından düzenlendiği,

- Kendi tankeri ile akaryakıt sevkiyatı yapan bayilerinize ürünün depoda/ikmal noktasında teslim edildiği için bu ikmallerde bayinin kendisine ait sevk irsaliyesini düzenlediği, ancak bayilerin toptan alım yapan müşteriler için ülke geneline yayılan terminallerden nakliyeciler vasıtasıyla alım yapabildiği, bu durumda bayinin sevk irsaliyesini nakliyeciye tesliminde zorluklar yaşanabildiği ve sevk irsaliyelerinin nakliyeciler tarafından gerektiği gibi muhafaza edilememesi kaynaklı problemler yaşandığı, örneğin Mersin ilindeki bir bayinin Trabzon'da faaliyet gösteren toptan alım yapan bir müşterisine yapacağı ikmal için o bölgedeki nakliyeciye sevk irsaliyesini çok önceden düzenleyip iletmelerinin sorunların yaşanmasına neden olduğu

belirtilmek suretiyle, ücret karşılığı eşya nakleden gerçek ve tüzel kişilerce akaryakıt taşınması halinde, sevk irsaliyesinin taşıma işlemini yapan gerçek veya tüzel kişi tarafından düzenlenip, düzenlenmeyeceği hususunda tereddüt oluştuğundan Başkanlığımız görüşü talep edildiği anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde; "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir…",

- 230 uncu maddesinde; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

...

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki, nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."

hükümleri yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "C Belge Düzenine İlişkin Olarak Uygulamada Ortaya Çıkan Tereddüt Konusu Hususlarla İlgili Açıklamalar ve Yeni Düzenlemeler" başlıklı bölümünün (d) bendinde, "Bazı mükelleflerin başka mükelleflere teslim edilmek üzere üçüncü şahıslara talimat vererek mal sevkettirmesi durumunda sevk irsaliyesi aşağıdaki örnekte açıklandığı şekilde düzenlenecektir.

Örnek: Toptancı (A) müşterisi olan perakendeci (C) ye teslim edilmek üzere imalatçı (B) ye talimat vererek kendi adına mal sevkiyatı yapılmasını istemektedir. Bu örnekte (C) ye karşı esas satıcı (A) dır. (B) ise (A) ya karşı satıcı durumundadır. Ancak, malı (A) yerine (C) ye teslim etmektedir.

Buna göre, 167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6/a maddesinde açıklandığı gibi, malın alıcı (C) ye teslim edilmek üzere (B) tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde (B), bir nüshası kendinde kalacak ve diğer nüshası (C) ye gönderilecek şekilde sevk irsaliyesi düzenleyecek ayrıca kendinde kalan nüshasının bir (örneğini) fotokopisini de (A) ya gönderecektir.

Sevk irsaliyesinin müşteriler bölümüne ise "(A) adına (C) ye teslim edilmek üzere" ibaresini yazacaktır."

Daha sonra, (B) tarafından (A) ya ve (A) tarafından da (C) ye düzenlenecek satış faturalarına, (B) tarafından düzenlenmiş sevk irsaliyesinin tarih ve numarası yazılmak suretiyle, mal alım satımına ilişkin belgeler düzenlenmiş olacaktır..." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu bağlamda, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olup, esas itibariyle bu belgenin malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı durumda satıcı, alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde ise alıcı tarafından düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması gerekmektedir. Ancak, mezkûr 173 Sıra No.lu Tebliğde yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, alım satıma taraf olanlar tarafından, üçüncü şahıslara talimat vermek suretiyle malın sevkettirildiği durumlarda, alım satıma taraf olanlar yerine malın taşıma sorumluluğunu üstlenen üçüncü şahıslar tarafından sevk irsaliyesi düzenlenebilmesine imkan sağlanmıştır.

Buna göre, bayilerinizin ülke genelinde yer alan ikmal merkezlerinden satın aldıkları ve ücret karşılığında eşya nakleden gerçek ve tüzel kişilere taşıttırdıkları akaryakıt için, nakliyecilerin satış ve sevk işleminde doğrudan fonksiyon üstlenmediği dikkate alındığında, mezkûr Tebliğ kapsamında kendi sevk irsaliyelerini düzenlenmeleri mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, nakliyecilere taşıttırılan akaryakıta ilişkin sevk irsaliyesinin taşıttıran (bayi) tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Taşıma işini üstlenen gerçek veya tüzel kişi nakliyecinin ise söz konusu taşıma işi için Vergi Usul Kanununun 240 ıncı maddesi gereğince taşıma irsaliyesi düzenleyeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.97769

27.01.2020

Konu

:

Yapı denetim hizmetinde belge düzeni ve hissedarlar adına düzenlenen faturada tevkifat ve KDV indirimi

 

 

  

İlgi

:

27/12/2017 tarih ve 2326176 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin arsanın %6 sının Şirketinize ait olduğu, yapı denetim şirketi tarafından düzenlenen yapı denetim faturasının … adına düzenlendiği belirtilerek yapı denetim hizmeti faturasında hesaplanan katma değer vergisinin (KDV) tamamının mı yoksa %6 sının mı indirim konusu yapılacağı ile yapı denetim hizmetine ilişkin faturadaki KDV'nin tevkifata tabi olup olmadığı, ayrıca yapı denetim firması tarafından düzenlenen faturanın hissedarlar için ayrım yapılmaksızın tüm hissedarları kapsayacak şekilde düzenlenmesinin mümkün olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde; fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Anılan Kanunun 230 uncu maddesinde ise faturada bulunması gereken asgari bilgiler sıralanmış olup bu bilgiler; faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasıdır.

Buna göre, yapı denetim hizmetine ilişkin faturanın, yapı sahipleri adına düzenlenmesi gerekmekte olup, bu kapsamda yapı sahiplerinden vergi mükellefi olanlar adına hisse oranları dikkate alınarak ayrı ayrı yapı denetim hizmeti faturası düzenlenmesi gerekmektedir. Yapı sahiplerinden vergi mükellefi olmayanlara ilişkin olarak birden fazla yapı sahibinin ismine yer verilmek suretiyle fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı KDV Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- 9 uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

- 29/1-a maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'nin indirilebileceği,

 - 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal edilen mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek suretiyle indirilebileceği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.6.) bölümünde, Tebliğin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümünde sayılanlara verilen yapı denetim hizmetlerinde alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı belirtilmiştir.

Buna göre, … Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin yapı denetim hizmeti faturasının vergi mükellefi yapı sahiplerinin hisseleri oranında düzenlenmesi gerektiğinden, hizmeti veren yapı denetim firmasının, söz konusu arsanın %6 sına sahip Şirketiniz adına hisseniz oranında düzenleyeceği faturada hesaplanan KDV'nin, Şirketinizce 9/10 oranında KDV tevkifatına tabi tutulması ve 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, Şirketinize bu şekilde düzenlenmesi kaydıyla faturada gösterilen KDV'nin Şirketiniz tarafından indirim konusu yapılması mümkün olup, yapı denetim şirketi tarafından … adına düzenlenen faturada gösterilen KDV'nin Şirketiniz tarafından indirimi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim. 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.97769

27.01.2020

Konu

:

Yapı denetim hizmetinde belge düzeni ve hissedarlar adına düzenlenen faturada tevkifat ve KDV indirimi

 

 

  

İlgi

:

27/12/2017 tarih ve 2326176 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin arsanın %6 sının Şirketinize ait olduğu, yapı denetim şirketi tarafından düzenlenen yapı denetim faturasının … adına düzenlendiği belirtilerek yapı denetim hizmeti faturasında hesaplanan katma değer vergisinin (KDV) tamamının mı yoksa %6 sının mı indirim konusu yapılacağı ile yapı denetim hizmetine ilişkin faturadaki KDV'nin tevkifata tabi olup olmadığı, ayrıca yapı denetim firması tarafından düzenlenen faturanın hissedarlar için ayrım yapılmaksızın tüm hissedarları kapsayacak şekilde düzenlenmesinin mümkün olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde; fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Anılan Kanunun 230 uncu maddesinde ise faturada bulunması gereken asgari bilgiler sıralanmış olup bu bilgiler; faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasıdır.

Buna göre, yapı denetim hizmetine ilişkin faturanın, yapı sahipleri adına düzenlenmesi gerekmekte olup, bu kapsamda yapı sahiplerinden vergi mükellefi olanlar adına hisse oranları dikkate alınarak ayrı ayrı yapı denetim hizmeti faturası düzenlenmesi gerekmektedir. Yapı sahiplerinden vergi mükellefi olmayanlara ilişkin olarak birden fazla yapı sahibinin ismine yer verilmek suretiyle fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı KDV Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- 9 uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

- 29/1-a maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'nin indirilebileceği,

 - 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal edilen mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek suretiyle indirilebileceği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.6.) bölümünde, Tebliğin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümünde sayılanlara verilen yapı denetim hizmetlerinde alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı belirtilmiştir.

Buna göre, … Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin yapı denetim hizmeti faturasının vergi mükellefi yapı sahiplerinin hisseleri oranında düzenlenmesi gerektiğinden, hizmeti veren yapı denetim firmasının, söz konusu arsanın %6 sına sahip Şirketiniz adına hisseniz oranında düzenleyeceği faturada hesaplanan KDV'nin, Şirketinizce 9/10 oranında KDV tevkifatına tabi tutulması ve 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, Şirketinize bu şekilde düzenlenmesi kaydıyla faturada gösterilen KDV'nin Şirketiniz tarafından indirim konusu yapılması mümkün olup, yapı denetim şirketi tarafından … adına düzenlenen faturada gösterilen KDV'nin Şirketiniz tarafından indirimi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim. 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.97769

27.01.2020

Konu

:

Yapı denetim hizmetinde belge düzeni ve hissedarlar adına düzenlenen faturada tevkifat ve KDV indirimi

 

 

  

İlgi

:

27/12/2017 tarih ve 2326176 evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin arsanın %6 sının Şirketinize ait olduğu, yapı denetim şirketi tarafından düzenlenen yapı denetim faturasının … adına düzenlendiği belirtilerek yapı denetim hizmeti faturasında hesaplanan katma değer vergisinin (KDV) tamamının mı yoksa %6 sının mı indirim konusu yapılacağı ile yapı denetim hizmetine ilişkin faturadaki KDV'nin tevkifata tabi olup olmadığı, ayrıca yapı denetim firması tarafından düzenlenen faturanın hissedarlar için ayrım yapılmaksızın tüm hissedarları kapsayacak şekilde düzenlenmesinin mümkün olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde; fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Anılan Kanunun 230 uncu maddesinde ise faturada bulunması gereken asgari bilgiler sıralanmış olup bu bilgiler; faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasıdır.

Buna göre, yapı denetim hizmetine ilişkin faturanın, yapı sahipleri adına düzenlenmesi gerekmekte olup, bu kapsamda yapı sahiplerinden vergi mükellefi olanlar adına hisse oranları dikkate alınarak ayrı ayrı yapı denetim hizmeti faturası düzenlenmesi gerekmektedir. Yapı sahiplerinden vergi mükellefi olmayanlara ilişkin olarak birden fazla yapı sahibinin ismine yer verilmek suretiyle fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı KDV Kanununun;

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- 9 uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

- 29/1-a maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'nin indirilebileceği,

 - 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal edilen mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek suretiyle indirilebileceği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.2.6.) bölümünde, Tebliğin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümünde sayılanlara verilen yapı denetim hizmetlerinde alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı belirtilmiştir.

Buna göre, … Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin yapı denetim hizmeti faturasının vergi mükellefi yapı sahiplerinin hisseleri oranında düzenlenmesi gerektiğinden, hizmeti veren yapı denetim firmasının, söz konusu arsanın %6 sına sahip Şirketiniz adına hisseniz oranında düzenleyeceği faturada hesaplanan KDV'nin, Şirketinizce 9/10 oranında KDV tevkifatına tabi tutulması ve 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, Şirketinize bu şekilde düzenlenmesi kaydıyla faturada gösterilen KDV'nin Şirketiniz tarafından indirim konusu yapılması mümkün olup, yapı denetim şirketi tarafından … adına düzenlenen faturada gösterilen KDV'nin Şirketiniz tarafından indirimi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim. 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı

(Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

26696128-130[30-2018/27]-E.57051

14.11.2019

Konu

:

Ticari Plaka Satışının Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

 

 

  

İlgi

:

27/09/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

   İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … plakalı servis minibüsü ve plakasını satmayı düşündüğünüz, söz konusu plakanın alımı sırasında tarafınıza plaka bedeline ilişkin olarak fatura düzenlenmediği ve aktifinizde de kaydının bulunmadığı belirtilerek, bahsi geçen araç ve plakanın satışı sırasında plaka için de ayrıca fatura düzenleme zorunluluğunuzun bulunup bulunmadığı, plaka satışının katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, ya da bu işlemin sadece noterde ödenecek binde otuz harç karşılığında mı gerçekleştirileceği hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

   I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış olup, aynı Kanunun 38 inci maddesine göre;

  

Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

   1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

 

   2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

   Yine aynı Kanunun 39 uncu maddesinde işletme hesabı esasına göre ticari kazancın bir hesap dönemi içinde elde edilen hâsılat ile giderler arasındaki müspet fark olduğu, elde edilen hâsılatın, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları, giderlerin ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade ettiği hükmü yer almaktadır.

 

   Anılan Kanunun "Değer Artışı Kazançları" başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde ise,

 

   "Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

 

   …

 

   5.Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

 

   …

 

   Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

 

   Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı ile bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 (12.000 TL) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.

 

   Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler uygulanır."

 

   hükmü yer almaktadır.

 

   Bu hüküm ve açıklamalara göre, şehir içi taşımacılık faaliyeti nedeniyle gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olmanız ve ticari plakalı aracın bizatihi ticari işletme olması nedeniyle, işletme aktifine dahil edilsin veya edilmesin bilfiil ticari faaliyetinizde kullanılan söz konusu ticari plaka ve aracın satışından doğan kazancın ticari kazancınıza dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca ilişkin hükümleri kapsamında değerlendirilen söz konusu kazançlarla ilgili olarak aynı Kanunun Değer Artışı Kazançları bölümünde düzenlenen istisna hükümlerinden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır.

 

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

   - 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

   - 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

   - 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

   - 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

   1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara,

 

   2.Serbest meslek erbabına;

 

   3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

   4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

   5.Vergiden muaf esnafa; sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

 

   Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde   tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2018 yılı için 1.000 TL, 2019 yılı için 1.200 TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2018 yılı için 1.000 TL, 2019 yılı için 1.200 TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

 

   hükümlerine yer verilmiştir.

 

   Vergi dairesi kayıtlarının tetkikinden ikinci sınıf tüccar olduğunuz anlaşılmış olup bu itibarla ticari araç (servis minibüsü) ve plaka satış işleminin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içerisinde söz konusu satışa ilişkin fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

 

   III-  KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı hüküm altına alınmıştır.

 

   Buna göre, gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olmanız ve ticari plakalı aracın bizatihi ticari işletme olması nedeniyle, işletme aktifine dahil edilsin veya edilmesin bilfiil ticari faaliyetinizde kullandığınız söz konusu ticari plaka ve aracın satışı genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır.

 

   Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı

(Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

26696128-130[30-2018/27]-E.57051

14.11.2019

Konu

:

Ticari Plaka Satışının Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

 

 

  

İlgi

:

27/09/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

   İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … plakalı servis minibüsü ve plakasını satmayı düşündüğünüz, söz konusu plakanın alımı sırasında tarafınıza plaka bedeline ilişkin olarak fatura düzenlenmediği ve aktifinizde de kaydının bulunmadığı belirtilerek, bahsi geçen araç ve plakanın satışı sırasında plaka için de ayrıca fatura düzenleme zorunluluğunuzun bulunup bulunmadığı, plaka satışının katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, ya da bu işlemin sadece noterde ödenecek binde otuz harç karşılığında mı gerçekleştirileceği hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

   I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış olup, aynı Kanunun 38 inci maddesine göre;

  

Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

   1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

 

   2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

   Yine aynı Kanunun 39 uncu maddesinde işletme hesabı esasına göre ticari kazancın bir hesap dönemi içinde elde edilen hâsılat ile giderler arasındaki müspet fark olduğu, elde edilen hâsılatın, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları, giderlerin ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade ettiği hükmü yer almaktadır.

 

   Anılan Kanunun "Değer Artışı Kazançları" başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde ise,

 

   "Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

 

   …

 

   5.Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

 

   …

 

   Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

 

   Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı ile bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 (12.000 TL) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.

 

   Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler uygulanır."

 

   hükmü yer almaktadır.

 

   Bu hüküm ve açıklamalara göre, şehir içi taşımacılık faaliyeti nedeniyle gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olmanız ve ticari plakalı aracın bizatihi ticari işletme olması nedeniyle, işletme aktifine dahil edilsin veya edilmesin bilfiil ticari faaliyetinizde kullanılan söz konusu ticari plaka ve aracın satışından doğan kazancın ticari kazancınıza dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca ilişkin hükümleri kapsamında değerlendirilen söz konusu kazançlarla ilgili olarak aynı Kanunun Değer Artışı Kazançları bölümünde düzenlenen istisna hükümlerinden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır.

 

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

   - 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

   - 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

   - 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

   - 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

   1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara,

 

   2.Serbest meslek erbabına;

 

   3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

   4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

   5.Vergiden muaf esnafa; sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

 

   Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde   tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2018 yılı için 1.000 TL, 2019 yılı için 1.200 TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2018 yılı için 1.000 TL, 2019 yılı için 1.200 TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

 

   hükümlerine yer verilmiştir.

 

   Vergi dairesi kayıtlarının tetkikinden ikinci sınıf tüccar olduğunuz anlaşılmış olup bu itibarla ticari araç (servis minibüsü) ve plaka satış işleminin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içerisinde söz konusu satışa ilişkin fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

 

   III-  KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı hüküm altına alınmıştır.

 

   Buna göre, gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olmanız ve ticari plakalı aracın bizatihi ticari işletme olması nedeniyle, işletme aktifine dahil edilsin veya edilmesin bilfiil ticari faaliyetinizde kullandığınız söz konusu ticari plaka ve aracın satışı genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır.

 

   Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı

(Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

26696128-130[30-2018/27]-E.57051

14.11.2019

Konu

:

Ticari Plaka Satışının Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

 

 

  

İlgi

:

27/09/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

   İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … plakalı servis minibüsü ve plakasını satmayı düşündüğünüz, söz konusu plakanın alımı sırasında tarafınıza plaka bedeline ilişkin olarak fatura düzenlenmediği ve aktifinizde de kaydının bulunmadığı belirtilerek, bahsi geçen araç ve plakanın satışı sırasında plaka için de ayrıca fatura düzenleme zorunluluğunuzun bulunup bulunmadığı, plaka satışının katma değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, ya da bu işlemin sadece noterde ödenecek binde otuz harç karşılığında mı gerçekleştirileceği hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

   I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmış olup, aynı Kanunun 38 inci maddesine göre;

  

Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

   1.İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

 

   2.İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

   Yine aynı Kanunun 39 uncu maddesinde işletme hesabı esasına göre ticari kazancın bir hesap dönemi içinde elde edilen hâsılat ile giderler arasındaki müspet fark olduğu, elde edilen hâsılatın, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları, giderlerin ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade ettiği hükmü yer almaktadır.

 

   Anılan Kanunun "Değer Artışı Kazançları" başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde ise,

 

   "Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

 

   …

 

   5.Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

 

   …

 

   Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

 

   Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı ile bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 (12.000 TL) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.

 

   Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler uygulanır."

 

   hükmü yer almaktadır.

 

   Bu hüküm ve açıklamalara göre, şehir içi taşımacılık faaliyeti nedeniyle gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olmanız ve ticari plakalı aracın bizatihi ticari işletme olması nedeniyle, işletme aktifine dahil edilsin veya edilmesin bilfiil ticari faaliyetinizde kullanılan söz konusu ticari plaka ve aracın satışından doğan kazancın ticari kazancınıza dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca ilişkin hükümleri kapsamında değerlendirilen söz konusu kazançlarla ilgili olarak aynı Kanunun Değer Artışı Kazançları bölümünde düzenlenen istisna hükümlerinden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır.

 

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

   - 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

   - 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

   - 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

   - 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

   1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara,

 

   2.Serbest meslek erbabına;

 

   3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

   4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

   5.Vergiden muaf esnafa; sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

 

   Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde   tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2018 yılı için 1.000 TL, 2019 yılı için 1.200 TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2018 yılı için 1.000 TL, 2019 yılı için 1.200 TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."

 

   hükümlerine yer verilmiştir.

 

   Vergi dairesi kayıtlarının tetkikinden ikinci sınıf tüccar olduğunuz anlaşılmış olup bu itibarla ticari araç (servis minibüsü) ve plaka satış işleminin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içerisinde söz konusu satışa ilişkin fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

 

   III-  KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

   3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı hüküm altına alınmıştır.

 

   Buna göre, gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olmanız ve ticari plakalı aracın bizatihi ticari işletme olması nedeniyle, işletme aktifine dahil edilsin veya edilmesin bilfiil ticari faaliyetinizde kullandığınız söz konusu ticari plaka ve aracın satışı genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır.

 

   Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

İmza                           

    

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]--19676

08.01.2019

Konu

:

İnternet üzerinden özel matraha tabi alışveriş şifrelerinin satılmasında belge düzeni ve ödemeler üzerinden kesinti yapılıp yapılmayacağı.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; internet üzerinden nihai tüketicilere çeşitli alışverişlerde kullanılmak üzere alışveriş şifrelerinin satışını yaptığınızı, müşterinin ödemeyi banka kanalıyla yaptığını, şifrenin de müşteriye mail ya da mesaj yoluyla iletildiğini belirterek;

- Yaptığınız satışlara istinaden düzenlenecek faturalarda müşterinin adres, T.C. kimlik numarası (TCKN), vergi kimlik numarası (VKN) bilgilerinin bulunmaması nedeniyle sadece ad-soyadının olmasının yeterli olup olmadığı,

- Ba-Bs bildirim formlarında, TCKN/VKN verilmemesi nedeniyle, sadece ad-soyad bilgisinin olmasının yeterli olup olmadığı,

- Söz konusu satışlarınıza istinaden toplu fatura düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz,

- Faturaların bir nüshasını mükellefe göndermenizin zorunlu olup olmadığı,

- Nihai tüketicilere yaptığınız satışlara istinaden fatura yerine ödeme kaydedici cihaz fişi düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz,

- Başka firmalar tarafından satılan şifrelerden nihai tüketiciler tarafından kullanılmayanların tarafınızca satın alınması durumunda düzenleyeceğiniz gider pusulasının nihai tüketiciye imzalattırılıp imzalattırılmayacağı

hususlarında Başkanlığımız görüşünü talep etmektesiniz.

I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (10/a) maddesinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında, (10/b) maddesinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, gerek ....'nin internet üzerinden nihai tüketicilere çeşitli alışverişlerde kullanılmak üzere bedel karşılığında alışveriş şifrelerinin satışı, gerekse başka firmalar tarafından satılan şifrelerden nihai tüketiciler tarafından kullanılmayanların Şirket tarafından satın alınması herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'ye tabi değildir.

  Ancak, bu alışveriş şifreleri kullanılarak mal veya hizmet satın alınması halinde, ilgili işyeri tarafından düzenlenecek faturada yapılan teslim veya hizmetin karşılığını teşkil eden bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

93 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- 37 nci maddesinde, her türlü ve sınai faaliyetten doğan kazancın ticari kazanç olduğu,

- 82 nci maddesinde, arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların vergiye tabi arızi kazanç olduğu

hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddenin bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde, vergi mükellefiyeti bulunmayan şahıslardan yapılan alımlar için gelir vergisi tevkifatı yapılacağına dair hüküm bulunmadığından, anılan şirketin kendi müşterilerinin, diğer satıcılardan aldıkları ve kullanmadıkları ihtiyaç fazlası alışveriş şifrelerinin şirket tarafından satın alınmasında gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır.

Öte yandan, bahse konu alışveriş şifrelerinin alışverişlerde kullanmak yerine, bu şifrelerin alış ve satış fiyatlarındaki farklılıklarından gelir elde etme amacıyla, devamlı veya arızi olarak alım satım yapan gerçek kişilerin elde ettikleri kazançların, 193 sayılı Kanunun ticari ve arızi ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilebileceği ise tabiidir.

III- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat edici kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibariyle, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinde, faturada, faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasının bulunmasının zorunlu olduğu,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği ve bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı; (6) numaralı bendinde ise Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanların, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumlu oldukları ancak bu sorumluluğun aynı maddenin ikinci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamadığı

hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 232 nci maddesi hükmüne göre, tüccarlar sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve aldıkları emtia veya hizmet için de fatura istemek ve almak mecburiyetinde olup, bu maddede sayılanlar dışında kalanların, tüccarlardan satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 2018 yılı için 1.000 (2015 yılı için 880, 2016 ve 2017 yılları için 900) TL'yi geçmesi veya 2018 yılı için 1.000 (2015 yılı için 880, 2016 ve 2017 yılları için 900) TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

Mezkûr Kanunun 234 üncü maddesi de; tüccarların vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu, gider pusulalarının, seri ve sıra numarası dâhilinde teselsül ettirileceği hükmüne amirdir.

Ayrıca, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında, satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarların, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde oldukları hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu Tebliğin "Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler" başlıklı (1.2) bölümünde; "1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara, ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına ilişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)"nun Tablo II alanında bildirilecektir.

Söz konusu hadlerin uygulanmasında, özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarında katma değer vergisi, özel tüketim vergisine tabi işlemlerde ise özel tüketim vergisi dâhil tutarlar dikkate alınacaktır.

Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır." düzenlemesine yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, 3 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliğinin "1.1-Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olan Kişiler" başlıklı bölümünde; "Bugüne kadar vergi kimlik numarası almış olan Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının eşleştirilmesi sonucunda, vergi dairesi kayıtlarında Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları onbir haneli rakamdan oluşan Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına dönüştürülmüş olup, 1/7/2006 tarihinden itibaren vergi dairelerince fiilen Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılmaya başlanılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişiler için vergi kimlik numarası olarak Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren belgelerde vergi kimlik numarası satırına onbir haneli Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre;

- Firmanızca yapılan satışlar için düzenlenecek faturalarda Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinde belirtilen bilgilerin tamamının bulunması gerekmektedir. Ancak, nihai tüketicilere düzenlenen faturalarda bunların TCKN bilgisine yer verilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

- Yaptığınız satışlar karşılığında düzenlediğiniz belgelerin, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde TCKN/VKN belirtilerek Bs bildirim formuna dâhil edilmesi gerekmektedir.

- Düzenlenen faturaların müşterilere gönderilmesi zorunludur.

- İnternet üzerinden yaptığınız satışlar haricinde işyerinizde müşterilerinize yüz yüze hizmet veriyor ya da satış yapıyor olmanız halinde, ödeme kaydedici cihaz kullanmanız gerekmektedir.

- Gider pusulası, toplu ya da imzasız düzenlenmesi mümkün olmayan bir belge olup, söz konusu belgede, başka firmalardan aldığı şifreleri internet üzerinden şirketinize satan kişilerin adının, adresinin ve imzasının bulunması kanuni bir zorunluluktur.

Öte yandan, satışlarınız için "muhtelif müşteriler" ibareli tek bir fatura düzenlenmesine izin verilmesine ilişkin yetkinin Hazine ve Maliye Bakanlığına ait olması nedeniyle, bu hususa ilişkin talebiniz için Hazine ve Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığına) müracaat etmeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

  

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]--19676

08.01.2019

Konu

:

İnternet üzerinden özel matraha tabi alışveriş şifrelerinin satılmasında belge düzeni ve ödemeler üzerinden kesinti yapılıp yapılmayacağı.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; internet üzerinden nihai tüketicilere çeşitli alışverişlerde kullanılmak üzere alışveriş şifrelerinin satışını yaptığınızı, müşterinin ödemeyi banka kanalıyla yaptığını, şifrenin de müşteriye mail ya da mesaj yoluyla iletildiğini belirterek;

- Yaptığınız satışlara istinaden düzenlenecek faturalarda müşterinin adres, T.C. kimlik numarası (TCKN), vergi kimlik numarası (VKN) bilgilerinin bulunmaması nedeniyle sadece ad-soyadının olmasının yeterli olup olmadığı,

- Ba-Bs bildirim formlarında, TCKN/VKN verilmemesi nedeniyle, sadece ad-soyad bilgisinin olmasının yeterli olup olmadığı,

- Söz konusu satışlarınıza istinaden toplu fatura düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz,

- Faturaların bir nüshasını mükellefe göndermenizin zorunlu olup olmadığı,

- Nihai tüketicilere yaptığınız satışlara istinaden fatura yerine ödeme kaydedici cihaz fişi düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz,

- Başka firmalar tarafından satılan şifrelerden nihai tüketiciler tarafından kullanılmayanların tarafınızca satın alınması durumunda düzenleyeceğiniz gider pusulasının nihai tüketiciye imzalattırılıp imzalattırılmayacağı

hususlarında Başkanlığımız görüşünü talep etmektesiniz.

I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (10/a) maddesinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında, (10/b) maddesinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, gerek ....'nin internet üzerinden nihai tüketicilere çeşitli alışverişlerde kullanılmak üzere bedel karşılığında alışveriş şifrelerinin satışı, gerekse başka firmalar tarafından satılan şifrelerden nihai tüketiciler tarafından kullanılmayanların Şirket tarafından satın alınması herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'ye tabi değildir.

  Ancak, bu alışveriş şifreleri kullanılarak mal veya hizmet satın alınması halinde, ilgili işyeri tarafından düzenlenecek faturada yapılan teslim veya hizmetin karşılığını teşkil eden bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

93 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- 37 nci maddesinde, her türlü ve sınai faaliyetten doğan kazancın ticari kazanç olduğu,

- 82 nci maddesinde, arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların vergiye tabi arızi kazanç olduğu

hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddenin bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde, vergi mükellefiyeti bulunmayan şahıslardan yapılan alımlar için gelir vergisi tevkifatı yapılacağına dair hüküm bulunmadığından, anılan şirketin kendi müşterilerinin, diğer satıcılardan aldıkları ve kullanmadıkları ihtiyaç fazlası alışveriş şifrelerinin şirket tarafından satın alınmasında gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır.

Öte yandan, bahse konu alışveriş şifrelerinin alışverişlerde kullanmak yerine, bu şifrelerin alış ve satış fiyatlarındaki farklılıklarından gelir elde etme amacıyla, devamlı veya arızi olarak alım satım yapan gerçek kişilerin elde ettikleri kazançların, 193 sayılı Kanunun ticari ve arızi ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilebileceği ise tabiidir.

III- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat edici kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibariyle, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinde, faturada, faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasının bulunmasının zorunlu olduğu,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği ve bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı; (6) numaralı bendinde ise Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanların, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumlu oldukları ancak bu sorumluluğun aynı maddenin ikinci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamadığı

hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 232 nci maddesi hükmüne göre, tüccarlar sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve aldıkları emtia veya hizmet için de fatura istemek ve almak mecburiyetinde olup, bu maddede sayılanlar dışında kalanların, tüccarlardan satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 2018 yılı için 1.000 (2015 yılı için 880, 2016 ve 2017 yılları için 900) TL'yi geçmesi veya 2018 yılı için 1.000 (2015 yılı için 880, 2016 ve 2017 yılları için 900) TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

Mezkûr Kanunun 234 üncü maddesi de; tüccarların vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu, gider pusulalarının, seri ve sıra numarası dâhilinde teselsül ettirileceği hükmüne amirdir.

Ayrıca, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında, satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarların, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde oldukları hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu Tebliğin "Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler" başlıklı (1.2) bölümünde; "1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara, ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına ilişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)"nun Tablo II alanında bildirilecektir.

Söz konusu hadlerin uygulanmasında, özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarında katma değer vergisi, özel tüketim vergisine tabi işlemlerde ise özel tüketim vergisi dâhil tutarlar dikkate alınacaktır.

Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır." düzenlemesine yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, 3 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliğinin "1.1-Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olan Kişiler" başlıklı bölümünde; "Bugüne kadar vergi kimlik numarası almış olan Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının eşleştirilmesi sonucunda, vergi dairesi kayıtlarında Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları onbir haneli rakamdan oluşan Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına dönüştürülmüş olup, 1/7/2006 tarihinden itibaren vergi dairelerince fiilen Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılmaya başlanılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişiler için vergi kimlik numarası olarak Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren belgelerde vergi kimlik numarası satırına onbir haneli Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre;

- Firmanızca yapılan satışlar için düzenlenecek faturalarda Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinde belirtilen bilgilerin tamamının bulunması gerekmektedir. Ancak, nihai tüketicilere düzenlenen faturalarda bunların TCKN bilgisine yer verilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

- Yaptığınız satışlar karşılığında düzenlediğiniz belgelerin, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde TCKN/VKN belirtilerek Bs bildirim formuna dâhil edilmesi gerekmektedir.

- Düzenlenen faturaların müşterilere gönderilmesi zorunludur.

- İnternet üzerinden yaptığınız satışlar haricinde işyerinizde müşterilerinize yüz yüze hizmet veriyor ya da satış yapıyor olmanız halinde, ödeme kaydedici cihaz kullanmanız gerekmektedir.

- Gider pusulası, toplu ya da imzasız düzenlenmesi mümkün olmayan bir belge olup, söz konusu belgede, başka firmalardan aldığı şifreleri internet üzerinden şirketinize satan kişilerin adının, adresinin ve imzasının bulunması kanuni bir zorunluluktur.

Öte yandan, satışlarınız için "muhtelif müşteriler" ibareli tek bir fatura düzenlenmesine izin verilmesine ilişkin yetkinin Hazine ve Maliye Bakanlığına ait olması nedeniyle, bu hususa ilişkin talebiniz için Hazine ve Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığına) müracaat etmeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

  

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]--19676

08.01.2019

Konu

:

İnternet üzerinden özel matraha tabi alışveriş şifrelerinin satılmasında belge düzeni ve ödemeler üzerinden kesinti yapılıp yapılmayacağı.

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; internet üzerinden nihai tüketicilere çeşitli alışverişlerde kullanılmak üzere alışveriş şifrelerinin satışını yaptığınızı, müşterinin ödemeyi banka kanalıyla yaptığını, şifrenin de müşteriye mail ya da mesaj yoluyla iletildiğini belirterek;

- Yaptığınız satışlara istinaden düzenlenecek faturalarda müşterinin adres, T.C. kimlik numarası (TCKN), vergi kimlik numarası (VKN) bilgilerinin bulunmaması nedeniyle sadece ad-soyadının olmasının yeterli olup olmadığı,

- Ba-Bs bildirim formlarında, TCKN/VKN verilmemesi nedeniyle, sadece ad-soyad bilgisinin olmasının yeterli olup olmadığı,

- Söz konusu satışlarınıza istinaden toplu fatura düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz,

- Faturaların bir nüshasını mükellefe göndermenizin zorunlu olup olmadığı,

- Nihai tüketicilere yaptığınız satışlara istinaden fatura yerine ödeme kaydedici cihaz fişi düzenleyip düzenleyemeyeceğiniz,

- Başka firmalar tarafından satılan şifrelerden nihai tüketiciler tarafından kullanılmayanların tarafınızca satın alınması durumunda düzenleyeceğiniz gider pusulasının nihai tüketiciye imzalattırılıp imzalattırılmayacağı

hususlarında Başkanlığımız görüşünü talep etmektesiniz.

I- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (1/1) maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

- (10/a) maddesinde, mal teslimi veya hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında, (10/b) maddesinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, gerek ....'nin internet üzerinden nihai tüketicilere çeşitli alışverişlerde kullanılmak üzere bedel karşılığında alışveriş şifrelerinin satışı, gerekse başka firmalar tarafından satılan şifrelerden nihai tüketiciler tarafından kullanılmayanların Şirket tarafından satın alınması herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden KDV'ye tabi değildir.

  Ancak, bu alışveriş şifreleri kullanılarak mal veya hizmet satın alınması halinde, ilgili işyeri tarafından düzenlenecek faturada yapılan teslim veya hizmetin karşılığını teşkil eden bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

II- GELİR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

93 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- 37 nci maddesinde, her türlü ve sınai faaliyetten doğan kazancın ticari kazanç olduğu,

- 82 nci maddesinde, arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançların vergiye tabi arızi kazanç olduğu

hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddenin bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde, vergi mükellefiyeti bulunmayan şahıslardan yapılan alımlar için gelir vergisi tevkifatı yapılacağına dair hüküm bulunmadığından, anılan şirketin kendi müşterilerinin, diğer satıcılardan aldıkları ve kullanmadıkları ihtiyaç fazlası alışveriş şifrelerinin şirket tarafından satın alınmasında gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır.

Öte yandan, bahse konu alışveriş şifrelerinin alışverişlerde kullanmak yerine, bu şifrelerin alış ve satış fiyatlarındaki farklılıklarından gelir elde etme amacıyla, devamlı veya arızi olarak alım satım yapan gerçek kişilerin elde ettikleri kazançların, 193 sayılı Kanunun ticari ve arızi ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilebileceği ise tabiidir.

III- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat edici kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise, esas itibariyle, aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

- 230 uncu maddesinde, faturada, faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasının bulunmasının zorunlu olduğu,

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği ve bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı; (6) numaralı bendinde ise Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanların, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumlu oldukları ancak bu sorumluluğun aynı maddenin ikinci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamadığı

hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 232 nci maddesi hükmüne göre, tüccarlar sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve aldıkları emtia veya hizmet için de fatura istemek ve almak mecburiyetinde olup, bu maddede sayılanlar dışında kalanların, tüccarlardan satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 2018 yılı için 1.000 (2015 yılı için 880, 2016 ve 2017 yılları için 900) TL'yi geçmesi veya 2018 yılı için 1.000 (2015 yılı için 880, 2016 ve 2017 yılları için 900) TL'den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

Mezkûr Kanunun 234 üncü maddesi de; tüccarların vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulasının vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu, gider pusulalarının, seri ve sıra numarası dâhilinde teselsül ettirileceği hükmüne amirdir.

Ayrıca, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında, satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarların, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde oldukları hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu Tebliğin "Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler" başlıklı (1.2) bölümünde; "1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara, ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına ilişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)"nun Tablo II alanında bildirilecektir.

Söz konusu hadlerin uygulanmasında, özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarında katma değer vergisi, özel tüketim vergisine tabi işlemlerde ise özel tüketim vergisi dâhil tutarlar dikkate alınacaktır.

Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır." düzenlemesine yer verilmiştir.

Bunun yanı sıra, 3 Seri No.lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliğinin "1.1-Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olan Kişiler" başlıklı bölümünde; "Bugüne kadar vergi kimlik numarası almış olan Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının eşleştirilmesi sonucunda, vergi dairesi kayıtlarında Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları onbir haneli rakamdan oluşan Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına dönüştürülmüş olup, 1/7/2006 tarihinden itibaren vergi dairelerince fiilen Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılmaya başlanılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişiler için vergi kimlik numarası olarak Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren belgelerde vergi kimlik numarası satırına onbir haneli Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre;

- Firmanızca yapılan satışlar için düzenlenecek faturalarda Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinde belirtilen bilgilerin tamamının bulunması gerekmektedir. Ancak, nihai tüketicilere düzenlenen faturalarda bunların TCKN bilgisine yer verilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

- Yaptığınız satışlar karşılığında düzenlediğiniz belgelerin, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde TCKN/VKN belirtilerek Bs bildirim formuna dâhil edilmesi gerekmektedir.

- Düzenlenen faturaların müşterilere gönderilmesi zorunludur.

- İnternet üzerinden yaptığınız satışlar haricinde işyerinizde müşterilerinize yüz yüze hizmet veriyor ya da satış yapıyor olmanız halinde, ödeme kaydedici cihaz kullanmanız gerekmektedir.

- Gider pusulası, toplu ya da imzasız düzenlenmesi mümkün olmayan bir belge olup, söz konusu belgede, başka firmalardan aldığı şifreleri internet üzerinden şirketinize satan kişilerin adının, adresinin ve imzasının bulunması kanuni bir zorunluluktur.

Öte yandan, satışlarınız için "muhtelif müşteriler" ibareli tek bir fatura düzenlenmesine izin verilmesine ilişkin yetkinin Hazine ve Maliye Bakanlığına ait olması nedeniyle, bu hususa ilişkin talebiniz için Hazine ve Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığına) müracaat etmeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

  

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

ORDU VALİLİĞİ

Defterdarlık (Gelir Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

25953680-045.02[2017-04]-39198

10.07.2019

Konu

:

Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan kiralama işleminde KDV.

 

  

İlgi

:

… tarihli … sayılı yazınız ve eki özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden; mülkiyeti Belediyenize geçen ve yap-tamamla-işlet-devret modeli ile yapılarak … Tic. A.Ş.'ne kiralanan alışveriş merkezinin kira sözleşmesinde, kira bedelinin KDV hariç olarak belirlendiği ve kiracı şirket tarafından sadece kira asıllarının vadelerinde ödendiği belirtilerek söz konusu kiralama işleminin KDV'den istisna olup olmadığı ve istisna değil ise KDV'nin tahsilinde izlenecek yol hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edildiği anlaşılmıştır.

I- Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde iktisadi kamu kuruluşları, kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup anılan maddenin üçüncü fıkrasında, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında da iktisadi kamu kuruluşlarının kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise her mükellefin vergiye tâbi kazancının tamamı için bir beyanname vereceği; ancak, tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerden her biri için, bunların bağlı olduğu kamu tüzel kişileri ile dernek ve vakıflar tarafından ayrı beyanname verileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamaları içeren 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

-(2.3.1.) bölümünde, iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği,

-(2.4.) bölümünde, iktisadi işletmelerin belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu, diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği,

-(14.1.) bölümünde, tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi işletmelerin her biri için bunların bağlı oldukları kamu tüzel kişileri ile dernek veya vakıflar tarafından ayrı beyanname verilmesi gerektiği; bu nedenle söz konusu kuruluşlara ait iktisadi işletmelerin her biri için ayrı kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis ettirileceği; iktisadi işletmelerin, ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı olması halinde, ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği, aynı faaliyet alanında farklı iş yerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesinin mümkün olduğu; ancak, farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul edileceği,

-(15.3.2.3.) bölümünde, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacağı, bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesiyle beyan edileceği; dernek ve vakıflara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisinin yapılmayacağı,

-(15.3.2.4.) bölümünde de Devlete, özel idarelere, belediyelere ve köylere ait taşınmazların kiralanması karşılığında anılan kamu kurumlarına yapılan kira ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacağı

açıklamalarına yer verilmiştir.

Kiralama işlemlerinde iktisadi işletme oluşup oluşmadığı hususu, kuru mülkiyet kiralaması ile işletme hakkının devrini de içeren ve bir iktisadi işletme mahiyetinde bulunan gayrimenkulün kiralanması halinde ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Kuru mülkiyet kiralaması şeklinde gerçekleştirilen kiralamaların ticari amaçla ya da ticari bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmediği veya devamlı surette belirli bir hacim ve ehemmiyette olmadığı müddetçe bu kiralama işlemi nedeniyle iktisadi işletmeden söz etmek mümkün bulunmamaktadır. Ancak, işletilmeye hazır hale getirilen ve iktisadi bir faaliyetin icrasına tahsis edilen gayrimenkuller üzerinde sahip olunan işletme hakkının kiralanması işlemi işletme hakkının devrini de içerdiğinden, bu tür kiralamaların ticari nitelikte bir kiralama olduğu ve iktisadi işletme oluşacağının kabul edilmesi gerekir.

Buna göre, Belediyeniz tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefi olmamakla birlikte Belediyenize ait gayrimenkullerin kiralanması işleminin, ticari amaçla ya da ticari bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmesi veya devamlı surette belirli bir hacim ve ehemmiyette olması veyahut işletme hakkının devrini de içermesi halinde, Belediyeniz bünyesinde oluşacak iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, söz konusu kiralama işlemi dolayısıyla iktisadi kamu kuruluşunun oluşması söz konusu olmayacaktır.

Ayrıca, Belediyenizin iktisadi kamu kuruluşu oluşturacak şekilde faaliyette bulunması halinde, elde edilen kira gelirleri, Belediyeniz bünyesinde oluşan iktisadi kamu kuruluşu tarafından kurum kazancına dahil edilerek ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, kira ödemesini yapanlarca tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

II- Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemlerinin katma değer vergisinin konusuna girdiği,

17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV den istisna olduğu,

hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "I/C-2.1.2.3.Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde, KDV Kanununun 1/3-f maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemlerinde KDV beyanına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Öte yandan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin "1.4.Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde;

 "- Belediye veya bir devlet üniversitesine ait arsanın kiraya verilmesi KDV Kanununun 17/4-d maddesine göre KDV'den müstesnadır. Ancak arsanın, bu kurumların iktisadi işletmesine dahil olması veya bu kiralama işlemi nedeniyle bir iktisadi işletme oluşması halinde, söz konusu kiralama işlemi Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

- Belediye veya bir devlet üniversitesi tarafından bir yerin çay bahçesi olarak işletilmek üzere kiraya verilmesi durumunda işletme hakkının kiralanması söz konusu olacağından, çay bahçesinin, kiraya veren kurumun bir iktisadi işletmesine dahil olup olmadığına bakılmaksızın, bu kiralama işlemi Kanunun 1/3-f maddesi gereğince KDV'ye tabi tutulacaktır."

denilmektedir.

Buna göre, çarşı kompleksinin "yap-tamamla-işlet-devret modeli" çerçevesinde kiraya verilmesi işlemi taşınmaza bağlı işletme hakkının kiralanması olarak değerlendirilecek ve KDV Kanununun 1/3-f maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

ORDU VALİLİĞİ

Defterdarlık (Gelir Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

25953680-045.02[2017-04]-39198

10.07.2019

Konu

:

Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan kiralama işleminde KDV.

 

  

İlgi

:

… tarihli … sayılı yazınız ve eki özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden; mülkiyeti Belediyenize geçen ve yap-tamamla-işlet-devret modeli ile yapılarak … Tic. A.Ş.'ne kiralanan alışveriş merkezinin kira sözleşmesinde, kira bedelinin KDV hariç olarak belirlendiği ve kiracı şirket tarafından sadece kira asıllarının vadelerinde ödendiği belirtilerek söz konusu kiralama işleminin KDV'den istisna olup olmadığı ve istisna değil ise KDV'nin tahsilinde izlenecek yol hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edildiği anlaşılmıştır.

I- Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde iktisadi kamu kuruluşları, kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup anılan maddenin üçüncü fıkrasında, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında da iktisadi kamu kuruluşlarının kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise her mükellefin vergiye tâbi kazancının tamamı için bir beyanname vereceği; ancak, tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerden her biri için, bunların bağlı olduğu kamu tüzel kişileri ile dernek ve vakıflar tarafından ayrı beyanname verileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamaları içeren 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

-(2.3.1.) bölümünde, iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği,

-(2.4.) bölümünde, iktisadi işletmelerin belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu, diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği,

-(14.1.) bölümünde, tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi işletmelerin her biri için bunların bağlı oldukları kamu tüzel kişileri ile dernek veya vakıflar tarafından ayrı beyanname verilmesi gerektiği; bu nedenle söz konusu kuruluşlara ait iktisadi işletmelerin her biri için ayrı kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis ettirileceği; iktisadi işletmelerin, ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı olması halinde, ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği, aynı faaliyet alanında farklı iş yerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesinin mümkün olduğu; ancak, farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul edileceği,

-(15.3.2.3.) bölümünde, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacağı, bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesiyle beyan edileceği; dernek ve vakıflara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisinin yapılmayacağı,

-(15.3.2.4.) bölümünde de Devlete, özel idarelere, belediyelere ve köylere ait taşınmazların kiralanması karşılığında anılan kamu kurumlarına yapılan kira ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacağı

açıklamalarına yer verilmiştir.

Kiralama işlemlerinde iktisadi işletme oluşup oluşmadığı hususu, kuru mülkiyet kiralaması ile işletme hakkının devrini de içeren ve bir iktisadi işletme mahiyetinde bulunan gayrimenkulün kiralanması halinde ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Kuru mülkiyet kiralaması şeklinde gerçekleştirilen kiralamaların ticari amaçla ya da ticari bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmediği veya devamlı surette belirli bir hacim ve ehemmiyette olmadığı müddetçe bu kiralama işlemi nedeniyle iktisadi işletmeden söz etmek mümkün bulunmamaktadır. Ancak, işletilmeye hazır hale getirilen ve iktisadi bir faaliyetin icrasına tahsis edilen gayrimenkuller üzerinde sahip olunan işletme hakkının kiralanması işlemi işletme hakkının devrini de içerdiğinden, bu tür kiralamaların ticari nitelikte bir kiralama olduğu ve iktisadi işletme oluşacağının kabul edilmesi gerekir.

Buna göre, Belediyeniz tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefi olmamakla birlikte Belediyenize ait gayrimenkullerin kiralanması işleminin, ticari amaçla ya da ticari bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmesi veya devamlı surette belirli bir hacim ve ehemmiyette olması veyahut işletme hakkının devrini de içermesi halinde, Belediyeniz bünyesinde oluşacak iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, söz konusu kiralama işlemi dolayısıyla iktisadi kamu kuruluşunun oluşması söz konusu olmayacaktır.

Ayrıca, Belediyenizin iktisadi kamu kuruluşu oluşturacak şekilde faaliyette bulunması halinde, elde edilen kira gelirleri, Belediyeniz bünyesinde oluşan iktisadi kamu kuruluşu tarafından kurum kazancına dahil edilerek ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, kira ödemesini yapanlarca tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

II- Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemlerinin katma değer vergisinin konusuna girdiği,

17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV den istisna olduğu,

hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "I/C-2.1.2.3.Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde, KDV Kanununun 1/3-f maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemlerinde KDV beyanına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Öte yandan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin "1.4.Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde;

 "- Belediye veya bir devlet üniversitesine ait arsanın kiraya verilmesi KDV Kanununun 17/4-d maddesine göre KDV'den müstesnadır. Ancak arsanın, bu kurumların iktisadi işletmesine dahil olması veya bu kiralama işlemi nedeniyle bir iktisadi işletme oluşması halinde, söz konusu kiralama işlemi Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

- Belediye veya bir devlet üniversitesi tarafından bir yerin çay bahçesi olarak işletilmek üzere kiraya verilmesi durumunda işletme hakkının kiralanması söz konusu olacağından, çay bahçesinin, kiraya veren kurumun bir iktisadi işletmesine dahil olup olmadığına bakılmaksızın, bu kiralama işlemi Kanunun 1/3-f maddesi gereğince KDV'ye tabi tutulacaktır."

denilmektedir.

Buna göre, çarşı kompleksinin "yap-tamamla-işlet-devret modeli" çerçevesinde kiraya verilmesi işlemi taşınmaza bağlı işletme hakkının kiralanması olarak değerlendirilecek ve KDV Kanununun 1/3-f maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

ORDU VALİLİĞİ

Defterdarlık (Gelir Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

25953680-045.02[2017-04]-39198

10.07.2019

Konu

:

Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan kiralama işleminde KDV.

 

  

İlgi

:

… tarihli … sayılı yazınız ve eki özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden; mülkiyeti Belediyenize geçen ve yap-tamamla-işlet-devret modeli ile yapılarak … Tic. A.Ş.'ne kiralanan alışveriş merkezinin kira sözleşmesinde, kira bedelinin KDV hariç olarak belirlendiği ve kiracı şirket tarafından sadece kira asıllarının vadelerinde ödendiği belirtilerek söz konusu kiralama işleminin KDV'den istisna olup olmadığı ve istisna değil ise KDV'nin tahsilinde izlenecek yol hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edildiği anlaşılmıştır.

I- Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde iktisadi kamu kuruluşları, kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup anılan maddenin üçüncü fıkrasında, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında da iktisadi kamu kuruluşlarının kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise her mükellefin vergiye tâbi kazancının tamamı için bir beyanname vereceği; ancak, tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerden her biri için, bunların bağlı olduğu kamu tüzel kişileri ile dernek ve vakıflar tarafından ayrı beyanname verileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamaları içeren 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

-(2.3.1.) bölümünde, iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği,

-(2.4.) bölümünde, iktisadi işletmelerin belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu, diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği,

-(14.1.) bölümünde, tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi işletmelerin her biri için bunların bağlı oldukları kamu tüzel kişileri ile dernek veya vakıflar tarafından ayrı beyanname verilmesi gerektiği; bu nedenle söz konusu kuruluşlara ait iktisadi işletmelerin her biri için ayrı kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis ettirileceği; iktisadi işletmelerin, ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı olması halinde, ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği, aynı faaliyet alanında farklı iş yerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesinin mümkün olduğu; ancak, farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul edileceği,

-(15.3.2.3.) bölümünde, Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacağı, bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesiyle beyan edileceği; dernek ve vakıflara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisinin yapılmayacağı,

-(15.3.2.4.) bölümünde de Devlete, özel idarelere, belediyelere ve köylere ait taşınmazların kiralanması karşılığında anılan kamu kurumlarına yapılan kira ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacağı

açıklamalarına yer verilmiştir.

Kiralama işlemlerinde iktisadi işletme oluşup oluşmadığı hususu, kuru mülkiyet kiralaması ile işletme hakkının devrini de içeren ve bir iktisadi işletme mahiyetinde bulunan gayrimenkulün kiralanması halinde ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Kuru mülkiyet kiralaması şeklinde gerçekleştirilen kiralamaların ticari amaçla ya da ticari bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmediği veya devamlı surette belirli bir hacim ve ehemmiyette olmadığı müddetçe bu kiralama işlemi nedeniyle iktisadi işletmeden söz etmek mümkün bulunmamaktadır. Ancak, işletilmeye hazır hale getirilen ve iktisadi bir faaliyetin icrasına tahsis edilen gayrimenkuller üzerinde sahip olunan işletme hakkının kiralanması işlemi işletme hakkının devrini de içerdiğinden, bu tür kiralamaların ticari nitelikte bir kiralama olduğu ve iktisadi işletme oluşacağının kabul edilmesi gerekir.

Buna göre, Belediyeniz tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefi olmamakla birlikte Belediyenize ait gayrimenkullerin kiralanması işleminin, ticari amaçla ya da ticari bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmesi veya devamlı surette belirli bir hacim ve ehemmiyette olması veyahut işletme hakkının devrini de içermesi halinde, Belediyeniz bünyesinde oluşacak iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, söz konusu kiralama işlemi dolayısıyla iktisadi kamu kuruluşunun oluşması söz konusu olmayacaktır.

Ayrıca, Belediyenizin iktisadi kamu kuruluşu oluşturacak şekilde faaliyette bulunması halinde, elde edilen kira gelirleri, Belediyeniz bünyesinde oluşan iktisadi kamu kuruluşu tarafından kurum kazancına dahil edilerek ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden, kira ödemesini yapanlarca tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

II- Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemlerinin katma değer vergisinin konusuna girdiği,

17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV den istisna olduğu,

hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "I/C-2.1.2.3.Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde, KDV Kanununun 1/3-f maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemlerinde KDV beyanına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Öte yandan, 60 No.lu KDV Sirkülerinin "1.4.Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde;

 "- Belediye veya bir devlet üniversitesine ait arsanın kiraya verilmesi KDV Kanununun 17/4-d maddesine göre KDV'den müstesnadır. Ancak arsanın, bu kurumların iktisadi işletmesine dahil olması veya bu kiralama işlemi nedeniyle bir iktisadi işletme oluşması halinde, söz konusu kiralama işlemi Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

- Belediye veya bir devlet üniversitesi tarafından bir yerin çay bahçesi olarak işletilmek üzere kiraya verilmesi durumunda işletme hakkının kiralanması söz konusu olacağından, çay bahçesinin, kiraya veren kurumun bir iktisadi işletmesine dahil olup olmadığına bakılmaksızın, bu kiralama işlemi Kanunun 1/3-f maddesi gereğince KDV'ye tabi tutulacaktır."

denilmektedir.

Buna göre, çarşı kompleksinin "yap-tamamla-işlet-devret modeli" çerçevesinde kiraya verilmesi işlemi taşınmaza bağlı işletme hakkının kiralanması olarak değerlendirilecek ve KDV Kanununun 1/3-f maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK1-20973]-E.1106848

07.12.2018

Konu

:

Gümüş Takı Satışı Faaliyetinde KDV ve Belge Düzeni

 

  

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; toptan gümüş takı ticareti işi ile iştigal ettiğiniz, faturalarınızda gümüş ve işçilik bedellerini ayrı ayrı gösterdiğiniz, yakın bir zamanda e-ticaret kapsamında internet üzerinden perakende satış yapmaya da başlayacağınız belirtilerek perakende satışlarınıza istinaden düzenleyeceğiniz faturaların gümüş madeni ve işçilik bedellerinin ayrı ayrı gösterilmeden düzenlenip düzenlenemeyeceği, miktar bölümünde satılan ürün miktarının gram yerine adet olarak yazılıp yazılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (17/4-g) maddesinde, külçe altın ve külçe gümüş teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

- (23/g) maddesinde ise Maliye Bakanlığının işin mahiyetini göz önünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkili olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Gümüşten Mamul Eşya" başlıklı (III/A-4.2.2.) bölümünde; "3065 sayılı Kanunun (17/4-g)maddesine göre külçe gümüş teslimleri KDV'den istisnadır. 3065 sayılı Kanunun (16/1-a) maddesi hükmü gereğince, söz konusu istisna külçe gümüş ithalatında da uygulanır.

Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde özel matrah şekli uygulanması uygun görülmüştür.

Buna göre, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve ithalatında KDV matrahı, teslim bedelinden külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan miktar olarak belirlenmiştir.

İşlemin yapıldığı gündeki külçe gümüş bedeli olarak, gümüş borsası faaliyete geçinceye kadar Etibank tarafından belirlenen fiyat, borsanın faaliyete geçmesinden sonra ise "Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası"nda oluşan fiyat esas alınacaktır.

Gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve ithalatında, satış bedelinden teslim konusu mamulün bünyesinde yer alan külçe gümüşün, Borsa İstanbul'da işlem yapılan son resmi iş gününde külçe gümüş için oluşan kapanış fiyatı esas alınmak ve kullanılan gümüşün ayarı göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan tutar KDV'nin matrahı olacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşya teslimlerinde KDV matrahı olarak, teslim bedelinden külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan tutar dikkate alınacak olup, bu tutar üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

…",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyat ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)"

hükümlerine yer verilmiştir.

Bu itibarla, bir hizmet ifası veya emtia satışı için düzenlenen faturalarda, malın türü, miktarı, fiyatı ve tutarının bulunması kanuni zorunluluk olup, faturaya konu olan malın türü ve miktarının da herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olması gerekmektedir.

Buna göre, gümüş ihtiva eden eşyalar için düzenlenecek faturalarda malın miktarı bölümünde adet ifadesinin kullanılması mümkün bulunmamakta olup, ilgili kısımda kesin ve standart bir ölçü birimi olan "gram" ibaresine yer verilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan söz konusu faturalarınızda satış bedelinin yanı sıra, KDV matrahı hesaplamasına ayrıca yer verilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

  

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK1-20973]-E.1106848

07.12.2018

Konu

:

Gümüş Takı Satışı Faaliyetinde KDV ve Belge Düzeni

 

  

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; toptan gümüş takı ticareti işi ile iştigal ettiğiniz, faturalarınızda gümüş ve işçilik bedellerini ayrı ayrı gösterdiğiniz, yakın bir zamanda e-ticaret kapsamında internet üzerinden perakende satış yapmaya da başlayacağınız belirtilerek perakende satışlarınıza istinaden düzenleyeceğiniz faturaların gümüş madeni ve işçilik bedellerinin ayrı ayrı gösterilmeden düzenlenip düzenlenemeyeceği, miktar bölümünde satılan ürün miktarının gram yerine adet olarak yazılıp yazılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (17/4-g) maddesinde, külçe altın ve külçe gümüş teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

- (23/g) maddesinde ise Maliye Bakanlığının işin mahiyetini göz önünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkili olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Gümüşten Mamul Eşya" başlıklı (III/A-4.2.2.) bölümünde; "3065 sayılı Kanunun (17/4-g)maddesine göre külçe gümüş teslimleri KDV'den istisnadır. 3065 sayılı Kanunun (16/1-a) maddesi hükmü gereğince, söz konusu istisna külçe gümüş ithalatında da uygulanır.

Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde özel matrah şekli uygulanması uygun görülmüştür.

Buna göre, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve ithalatında KDV matrahı, teslim bedelinden külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan miktar olarak belirlenmiştir.

İşlemin yapıldığı gündeki külçe gümüş bedeli olarak, gümüş borsası faaliyete geçinceye kadar Etibank tarafından belirlenen fiyat, borsanın faaliyete geçmesinden sonra ise "Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası"nda oluşan fiyat esas alınacaktır.

Gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve ithalatında, satış bedelinden teslim konusu mamulün bünyesinde yer alan külçe gümüşün, Borsa İstanbul'da işlem yapılan son resmi iş gününde külçe gümüş için oluşan kapanış fiyatı esas alınmak ve kullanılan gümüşün ayarı göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan tutar KDV'nin matrahı olacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşya teslimlerinde KDV matrahı olarak, teslim bedelinden külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan tutar dikkate alınacak olup, bu tutar üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

…",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyat ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)"

hükümlerine yer verilmiştir.

Bu itibarla, bir hizmet ifası veya emtia satışı için düzenlenen faturalarda, malın türü, miktarı, fiyatı ve tutarının bulunması kanuni zorunluluk olup, faturaya konu olan malın türü ve miktarının da herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olması gerekmektedir.

Buna göre, gümüş ihtiva eden eşyalar için düzenlenecek faturalarda malın miktarı bölümünde adet ifadesinin kullanılması mümkün bulunmamakta olup, ilgili kısımda kesin ve standart bir ölçü birimi olan "gram" ibaresine yer verilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan söz konusu faturalarınızda satış bedelinin yanı sıra, KDV matrahı hesaplamasına ayrıca yer verilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

  

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

11395140-105[VUK1-20973]-E.1106848

07.12.2018

Konu

:

Gümüş Takı Satışı Faaliyetinde KDV ve Belge Düzeni

 

  

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; toptan gümüş takı ticareti işi ile iştigal ettiğiniz, faturalarınızda gümüş ve işçilik bedellerini ayrı ayrı gösterdiğiniz, yakın bir zamanda e-ticaret kapsamında internet üzerinden perakende satış yapmaya da başlayacağınız belirtilerek perakende satışlarınıza istinaden düzenleyeceğiniz faturaların gümüş madeni ve işçilik bedellerinin ayrı ayrı gösterilmeden düzenlenip düzenlenemeyeceği, miktar bölümünde satılan ürün miktarının gram yerine adet olarak yazılıp yazılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

- (17/4-g) maddesinde, külçe altın ve külçe gümüş teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

- 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

- (23/g) maddesinde ise Maliye Bakanlığının işin mahiyetini göz önünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkili olduğu

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Gümüşten Mamul Eşya" başlıklı (III/A-4.2.2.) bölümünde; "3065 sayılı Kanunun (17/4-g)maddesine göre külçe gümüş teslimleri KDV'den istisnadır. 3065 sayılı Kanunun (16/1-a) maddesi hükmü gereğince, söz konusu istisna külçe gümüş ithalatında da uygulanır.

Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde özel matrah şekli uygulanması uygun görülmüştür.

Buna göre, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve ithalatında KDV matrahı, teslim bedelinden külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan miktar olarak belirlenmiştir.

İşlemin yapıldığı gündeki külçe gümüş bedeli olarak, gümüş borsası faaliyete geçinceye kadar Etibank tarafından belirlenen fiyat, borsanın faaliyete geçmesinden sonra ise "Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası"nda oluşan fiyat esas alınacaktır.

Gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve ithalatında, satış bedelinden teslim konusu mamulün bünyesinde yer alan külçe gümüşün, Borsa İstanbul'da işlem yapılan son resmi iş gününde külçe gümüş için oluşan kapanış fiyatı esas alınmak ve kullanılan gümüşün ayarı göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan tutar KDV'nin matrahı olacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşya teslimlerinde KDV matrahı olarak, teslim bedelinden külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan tutar dikkate alınacak olup, bu tutar üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

…",

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

1. Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyat ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)"

hükümlerine yer verilmiştir.

Bu itibarla, bir hizmet ifası veya emtia satışı için düzenlenen faturalarda, malın türü, miktarı, fiyatı ve tutarının bulunması kanuni zorunluluk olup, faturaya konu olan malın türü ve miktarının da herkesçe bilinen, resmi kabul görmüş, kesin ve standart bir ölçü olması gerekmektedir.

Buna göre, gümüş ihtiva eden eşyalar için düzenlenecek faturalarda malın miktarı bölümünde adet ifadesinin kullanılması mümkün bulunmamakta olup, ilgili kısımda kesin ve standart bir ölçü birimi olan "gram" ibaresine yer verilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan söz konusu faturalarınızda satış bedelinin yanı sıra, KDV matrahı hesaplamasına ayrıca yer verilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

  

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[ I-15-11]-10024

20.02.2017

Konu

:

Firma tarafından bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin bedelsiz olarak verilmesinin vergi kanunları karşısındaki durumu hakkında.

 

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden, perdelik kumaş imalat ve ticareti ile iştigal eden firmanızın ürünlerinin pazarlama ve satışını bayiler aracılığı ile yaptığı, pazar payını arttırmak amacıyla belli bir tutarda mal alımı taahhüdünde bulunup, taahhüt etmiş olduğu mal alımına ait vadeli avans çek veya senetlerini veren bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin firmanız tarafından bedelsiz olarak verileceği, firmanızca taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili marka, model, tip ve benzeri özelliklerden dolayı oluşan fiyat farklarının bayilerden talep edileceği, tescil işlemlerine tabi ticari araçların firmanız adına tescil edildikten sonra bayilere devrinin gerçekleştirileceği belirtilerek, söz konusu ürünlerin bedelsiz olarak bayilere tesliminin katma değer vergisine tabi olup olmadığı, ürünlerin alımında ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, ürünlerin tesliminde sevk irsaliyesi ve fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, fatura düzenlenmesi halinde hangi bedel üzerinden düzenleneceği, bayilerin söz konusu ürünleri fatura ile belgelendirmesinin gerekip gerekmediği, firmanızca satın alınan ürünlerin hangi dönem gideri olarak dikkate alınacağı, taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili bayilerden talep edilecek fiyat farkları için faturalandırma işlemlerinin nasıl yapılacağı hususlarında bilgi istenilmektedir..

 

            KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

           

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirlenmiştir. İşletme ile ilgili pazarlama harcamaları da genel gider niteliğindedir.

           

            Promosyon kampanyalarının düzenlenmesindeki amaç; mal ve hizmet satışının, dolayısıyla işletmenin ticari kazancının arttırılmasıdır. Bu nedenle, promosyon amaçlı bedelsiz verilen malın, satışların artırılması amacıyla yapılan pazarlama harcaması niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak, promosyon amaçlı bedelsiz verilen malın kurum kazancının tespitinde gider olarak değerlendirilebilmesi için, işin ehemmiyet ve genişliği ile orantılı olmasının gerekeceği tabiidir.

           

            Öte yandan, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani gelir veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

           

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, belli bir ciro taahhüdünde bulunan bayilere ciro hedeflerine göre verilecek promosyon ürünlerle ilgili gider, bayiler tarafından taahhüdün yerine getirilmesi üzerine tahakkuk edeceğinden, söz konusu ürünlere ait alış bedellerinin ciro taahhüdünün yerine getirildiği tarih itibariyle pazarlama gideri olarak Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

           

            Diğer taraftan, promosyon olarak verilecek taşıtlar ile ilgili marka, model, tip vb. özelliklerinden dolayı bayilerden alınacak fiyat farkları nedeniyle elde edilecek kazanç kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilecektir.

 

            VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Faturanın tarifi" başlıklı 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 231/5 inci maddesinde ise faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

           

            Aynı Kanunun 230 uncu maddesinin 5 numaralı bendinde, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesinin ve taşıtta bulundurulmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belgedir.

           

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, firmanızın pazar payını arttırmak amacıyla belli bir ciroyu aşan bayilere vereceği;

           

            -Ticari araç gibi tescile tabi hediyeler için teslim tarihinden itibaren yedi gün içinde bedel yazılmadan hediye ürünü olduğu belirtilerek bayiler adına fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, marka, model, tip vb. nedeniyle oluşacak ve bayiden tahsil edilecek fiyat farkının da söz konusu fatura üzerinde ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.

           

            - Diğer hediyeler için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

           

            -Ayrıca, söz konusu hediye ürünlerin taşınması esnasında ise firmanız tarafından üzerine "hediyelik ürün" şeklinde bir ibarenin düşüldüğü sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.

 

            KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

           

            1/1 inci maddesine göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

           

            24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu,

           

            29/1 inci maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebileceği,

           

            hüküm altına alınmıştır.

           

            KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi (BKK) ile BKK eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

             

            Promosyon ürünlerinde KDV uygulamasına ilişkin olarak 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/B-10.1.) bölümünde; firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerinde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslimin söz konusu olmadığı, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değerin arttığı, dolayısıyla, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında KDV hesaplanmasına gerek bulunmadığı ve bu ürünler için yüklenilen KDV nin prensip olarak indirim konusu yapılması gerektiği açıklamalarına yer verilmiştir.

           

            Buna göre, pazar payını arttırmak amacıyla belli bir tutarda mal alımı taahhüdünde bulunup, taahhüt etmiş olduğu mal alımına ait vadeli avans çek veya senetlerini veren bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin firmanız tarafından bedelsiz olarak teslimi işleminin anılan Tebliğin (I/B-10.1.) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu nedenle söz konusu ürünlerin tesliminde KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, firmanızca taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili marka, model, tip ve benzeri özelliklerden dolayı oluşan ve bayilerden talep edilecek fiyat farkları KDV ye tabi olup, bayilerden talep edilecek fiyat farklarının düzenlenecek faturada ayrıca gösterilmesi ve söz konusu tutara araçların tabi olduğu KDV oranı üzerinden vergi hesaplanması gerekmektedir.

           

            Bununla beraber, promosyon amacıyla bedelsiz olarak teslim edilen söz konusu ürünlerin alımında veya üretiminde yüklenilen vergiler, promosyon ürünü olarak verilen malın (aynı işletmede imal veya inşa edilenler dahil) tabi olduğu KDV oranı;

           

            - satışı yapılan mala ait KDV oranına eşit veya daha düşük ise tamamı,

           

            - satışı yapılan malın tabi olduğu KDV oranından yüksek ise satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmı,

           

            indirim konusu yapılacak, kalan kısım ise gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak dikkate alınabilecektir.

 

            Öte yandan, firmanız tarafından taahhüdünü gerçekleştiren bayilere bedelsiz olarak verilecek aracın binek oto niteliğini haiz bir taşıt olması halinde, buna ilişkin yüklenilen KDV nin Kanunun 30/b maddesi uyarınca indirim konusu yapılamayacağı tabiidir.  

           

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[ I-15-11]-10024

20.02.2017

Konu

:

Firma tarafından bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin bedelsiz olarak verilmesinin vergi kanunları karşısındaki durumu hakkında.

 

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden, perdelik kumaş imalat ve ticareti ile iştigal eden firmanızın ürünlerinin pazarlama ve satışını bayiler aracılığı ile yaptığı, pazar payını arttırmak amacıyla belli bir tutarda mal alımı taahhüdünde bulunup, taahhüt etmiş olduğu mal alımına ait vadeli avans çek veya senetlerini veren bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin firmanız tarafından bedelsiz olarak verileceği, firmanızca taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili marka, model, tip ve benzeri özelliklerden dolayı oluşan fiyat farklarının bayilerden talep edileceği, tescil işlemlerine tabi ticari araçların firmanız adına tescil edildikten sonra bayilere devrinin gerçekleştirileceği belirtilerek, söz konusu ürünlerin bedelsiz olarak bayilere tesliminin katma değer vergisine tabi olup olmadığı, ürünlerin alımında ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, ürünlerin tesliminde sevk irsaliyesi ve fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, fatura düzenlenmesi halinde hangi bedel üzerinden düzenleneceği, bayilerin söz konusu ürünleri fatura ile belgelendirmesinin gerekip gerekmediği, firmanızca satın alınan ürünlerin hangi dönem gideri olarak dikkate alınacağı, taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili bayilerden talep edilecek fiyat farkları için faturalandırma işlemlerinin nasıl yapılacağı hususlarında bilgi istenilmektedir..

 

            KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

           

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirlenmiştir. İşletme ile ilgili pazarlama harcamaları da genel gider niteliğindedir.

           

            Promosyon kampanyalarının düzenlenmesindeki amaç; mal ve hizmet satışının, dolayısıyla işletmenin ticari kazancının arttırılmasıdır. Bu nedenle, promosyon amaçlı bedelsiz verilen malın, satışların artırılması amacıyla yapılan pazarlama harcaması niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak, promosyon amaçlı bedelsiz verilen malın kurum kazancının tespitinde gider olarak değerlendirilebilmesi için, işin ehemmiyet ve genişliği ile orantılı olmasının gerekeceği tabiidir.

           

            Öte yandan, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani gelir veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

           

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, belli bir ciro taahhüdünde bulunan bayilere ciro hedeflerine göre verilecek promosyon ürünlerle ilgili gider, bayiler tarafından taahhüdün yerine getirilmesi üzerine tahakkuk edeceğinden, söz konusu ürünlere ait alış bedellerinin ciro taahhüdünün yerine getirildiği tarih itibariyle pazarlama gideri olarak Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

           

            Diğer taraftan, promosyon olarak verilecek taşıtlar ile ilgili marka, model, tip vb. özelliklerinden dolayı bayilerden alınacak fiyat farkları nedeniyle elde edilecek kazanç kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilecektir.

 

            VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Faturanın tarifi" başlıklı 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 231/5 inci maddesinde ise faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

           

            Aynı Kanunun 230 uncu maddesinin 5 numaralı bendinde, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesinin ve taşıtta bulundurulmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belgedir.

           

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, firmanızın pazar payını arttırmak amacıyla belli bir ciroyu aşan bayilere vereceği;

           

            -Ticari araç gibi tescile tabi hediyeler için teslim tarihinden itibaren yedi gün içinde bedel yazılmadan hediye ürünü olduğu belirtilerek bayiler adına fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, marka, model, tip vb. nedeniyle oluşacak ve bayiden tahsil edilecek fiyat farkının da söz konusu fatura üzerinde ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.

           

            - Diğer hediyeler için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

           

            -Ayrıca, söz konusu hediye ürünlerin taşınması esnasında ise firmanız tarafından üzerine "hediyelik ürün" şeklinde bir ibarenin düşüldüğü sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.

 

            KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

           

            1/1 inci maddesine göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

           

            24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu,

           

            29/1 inci maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebileceği,

           

            hüküm altına alınmıştır.

           

            KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi (BKK) ile BKK eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

             

            Promosyon ürünlerinde KDV uygulamasına ilişkin olarak 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/B-10.1.) bölümünde; firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerinde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslimin söz konusu olmadığı, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değerin arttığı, dolayısıyla, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında KDV hesaplanmasına gerek bulunmadığı ve bu ürünler için yüklenilen KDV nin prensip olarak indirim konusu yapılması gerektiği açıklamalarına yer verilmiştir.

           

            Buna göre, pazar payını arttırmak amacıyla belli bir tutarda mal alımı taahhüdünde bulunup, taahhüt etmiş olduğu mal alımına ait vadeli avans çek veya senetlerini veren bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin firmanız tarafından bedelsiz olarak teslimi işleminin anılan Tebliğin (I/B-10.1.) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu nedenle söz konusu ürünlerin tesliminde KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, firmanızca taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili marka, model, tip ve benzeri özelliklerden dolayı oluşan ve bayilerden talep edilecek fiyat farkları KDV ye tabi olup, bayilerden talep edilecek fiyat farklarının düzenlenecek faturada ayrıca gösterilmesi ve söz konusu tutara araçların tabi olduğu KDV oranı üzerinden vergi hesaplanması gerekmektedir.

           

            Bununla beraber, promosyon amacıyla bedelsiz olarak teslim edilen söz konusu ürünlerin alımında veya üretiminde yüklenilen vergiler, promosyon ürünü olarak verilen malın (aynı işletmede imal veya inşa edilenler dahil) tabi olduğu KDV oranı;

           

            - satışı yapılan mala ait KDV oranına eşit veya daha düşük ise tamamı,

           

            - satışı yapılan malın tabi olduğu KDV oranından yüksek ise satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmı,

           

            indirim konusu yapılacak, kalan kısım ise gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak dikkate alınabilecektir.

 

            Öte yandan, firmanız tarafından taahhüdünü gerçekleştiren bayilere bedelsiz olarak verilecek aracın binek oto niteliğini haiz bir taşıt olması halinde, buna ilişkin yüklenilen KDV nin Kanunun 30/b maddesi uyarınca indirim konusu yapılamayacağı tabiidir.  

           

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[ I-15-11]-10024

20.02.2017

Konu

:

Firma tarafından bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin bedelsiz olarak verilmesinin vergi kanunları karşısındaki durumu hakkında.

 

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden, perdelik kumaş imalat ve ticareti ile iştigal eden firmanızın ürünlerinin pazarlama ve satışını bayiler aracılığı ile yaptığı, pazar payını arttırmak amacıyla belli bir tutarda mal alımı taahhüdünde bulunup, taahhüt etmiş olduğu mal alımına ait vadeli avans çek veya senetlerini veren bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin firmanız tarafından bedelsiz olarak verileceği, firmanızca taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili marka, model, tip ve benzeri özelliklerden dolayı oluşan fiyat farklarının bayilerden talep edileceği, tescil işlemlerine tabi ticari araçların firmanız adına tescil edildikten sonra bayilere devrinin gerçekleştirileceği belirtilerek, söz konusu ürünlerin bedelsiz olarak bayilere tesliminin katma değer vergisine tabi olup olmadığı, ürünlerin alımında ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, ürünlerin tesliminde sevk irsaliyesi ve fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, fatura düzenlenmesi halinde hangi bedel üzerinden düzenleneceği, bayilerin söz konusu ürünleri fatura ile belgelendirmesinin gerekip gerekmediği, firmanızca satın alınan ürünlerin hangi dönem gideri olarak dikkate alınacağı, taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili bayilerden talep edilecek fiyat farkları için faturalandırma işlemlerinin nasıl yapılacağı hususlarında bilgi istenilmektedir..

 

            KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

           

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirlenmiştir. İşletme ile ilgili pazarlama harcamaları da genel gider niteliğindedir.

           

            Promosyon kampanyalarının düzenlenmesindeki amaç; mal ve hizmet satışının, dolayısıyla işletmenin ticari kazancının arttırılmasıdır. Bu nedenle, promosyon amaçlı bedelsiz verilen malın, satışların artırılması amacıyla yapılan pazarlama harcaması niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak, promosyon amaçlı bedelsiz verilen malın kurum kazancının tespitinde gider olarak değerlendirilebilmesi için, işin ehemmiyet ve genişliği ile orantılı olmasının gerekeceği tabiidir.

           

            Öte yandan, ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani gelir veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

           

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, belli bir ciro taahhüdünde bulunan bayilere ciro hedeflerine göre verilecek promosyon ürünlerle ilgili gider, bayiler tarafından taahhüdün yerine getirilmesi üzerine tahakkuk edeceğinden, söz konusu ürünlere ait alış bedellerinin ciro taahhüdünün yerine getirildiği tarih itibariyle pazarlama gideri olarak Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

           

            Diğer taraftan, promosyon olarak verilecek taşıtlar ile ilgili marka, model, tip vb. özelliklerinden dolayı bayilerden alınacak fiyat farkları nedeniyle elde edilecek kazanç kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilecektir.

 

            VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Faturanın tarifi" başlıklı 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 231/5 inci maddesinde ise faturanın mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

           

            Aynı Kanunun 230 uncu maddesinin 5 numaralı bendinde, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesinin ve taşıtta bulundurulmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belgedir.

           

            Bu hüküm ve açıklamalara göre, firmanızın pazar payını arttırmak amacıyla belli bir ciroyu aşan bayilere vereceği;

           

            -Ticari araç gibi tescile tabi hediyeler için teslim tarihinden itibaren yedi gün içinde bedel yazılmadan hediye ürünü olduğu belirtilerek bayiler adına fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, marka, model, tip vb. nedeniyle oluşacak ve bayiden tahsil edilecek fiyat farkının da söz konusu fatura üzerinde ayrıca gösterilmesi gerekmektedir.

           

            - Diğer hediyeler için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

           

            -Ayrıca, söz konusu hediye ürünlerin taşınması esnasında ise firmanız tarafından üzerine "hediyelik ürün" şeklinde bir ibarenin düşüldüğü sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.

 

            KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

           

            1/1 inci maddesine göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

           

            24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu,

           

            29/1 inci maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebileceği,

           

            hüküm altına alınmıştır.

           

            KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi (BKK) ile BKK eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

             

            Promosyon ürünlerinde KDV uygulamasına ilişkin olarak 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/B-10.1.) bölümünde; firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerinde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslimin söz konusu olmadığı, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değerin arttığı, dolayısıyla, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında KDV hesaplanmasına gerek bulunmadığı ve bu ürünler için yüklenilen KDV nin prensip olarak indirim konusu yapılması gerektiği açıklamalarına yer verilmiştir.

           

            Buna göre, pazar payını arttırmak amacıyla belli bir tutarda mal alımı taahhüdünde bulunup, taahhüt etmiş olduğu mal alımına ait vadeli avans çek veya senetlerini veren bayilere ciro hedefine göre, cep telefonu, bilgisayar, tatil ve ticari araç gibi ürünlerin firmanız tarafından bedelsiz olarak teslimi işleminin anılan Tebliğin (I/B-10.1.) bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu nedenle söz konusu ürünlerin tesliminde KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, firmanızca taahhüt edilen ticari araçlar ile ilgili marka, model, tip ve benzeri özelliklerden dolayı oluşan ve bayilerden talep edilecek fiyat farkları KDV ye tabi olup, bayilerden talep edilecek fiyat farklarının düzenlenecek faturada ayrıca gösterilmesi ve söz konusu tutara araçların tabi olduğu KDV oranı üzerinden vergi hesaplanması gerekmektedir.

           

            Bununla beraber, promosyon amacıyla bedelsiz olarak teslim edilen söz konusu ürünlerin alımında veya üretiminde yüklenilen vergiler, promosyon ürünü olarak verilen malın (aynı işletmede imal veya inşa edilenler dahil) tabi olduğu KDV oranı;

           

            - satışı yapılan mala ait KDV oranına eşit veya daha düşük ise tamamı,

           

            - satışı yapılan malın tabi olduğu KDV oranından yüksek ise satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmı,

           

            indirim konusu yapılacak, kalan kısım ise gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak dikkate alınabilecektir.

 

            Öte yandan, firmanız tarafından taahhüdünü gerçekleştiren bayilere bedelsiz olarak verilecek aracın binek oto niteliğini haiz bir taşıt olması halinde, buna ilişkin yüklenilen KDV nin Kanunun 30/b maddesi uyarınca indirim konusu yapılamayacağı tabiidir.  

           

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sayfalar