Buradasınız

Madde 3 Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat:

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[I-19-22]-9300

10.01.2024

Konu

:

Yurt dışından satın alınan malların Türkiye'ye ithal edilmeden, Almanya'da yerleşik şirkete satılması işleminde vergilendirme

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketiniz tarafından Almanya mukimi bir firmadan satın alınan şampuanların Almanya'da bir müşteriye satışının yapılmak istenildiği ve Almanya'daki üretici şirketin fabrikasından müşteri tarafından teslim alınacağı, mal tesliminin Almanya'da gerçekleşmesi sebebiyle Almanya vergi mevzuatına göre hem alış hem de satış işleminde tarafınıza % 19 oranında katma değer vergisi (KDV) doğduğu belirtilerek,

 

-Almanya'daki üretici şirketten satın aldığınız ürünlerin bedeli üzerinden %19 oranında KDV hesaplanarak tarafınıza fatura edilmesi halinde yüklenilen KDV'nin kayıtlarınıza nasıl intikal ettirileceği,

 

-Ürünlerin alımı sırasında yüklenilen KDV'nin Almanya'daki müşteriye yansıtılması halinde düzenlenen e-faturada KDV'nin ne şekilde belirtilmesi gerektiği, bu satışın transit ticaret kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, yurtdışı faturasını KDV'li düzenleyemeyeceğiniz için yüklenilen KDV'nin satış hasılatı şeklinde mi belirtilmesi gerektiği,

 

-Yapılan ticaret kapsamında Almanya vergi mevzuatı çerçevesinde KDV mükellefiyetinizin doğduğu, bu kapsamda vergilendirme işleminin gerçekleştirilmesi için Şirketinizden, şirket antetli kağıda Almanya'da alacağınız vergi kimlik numarası, mal satış bedeli ve KDV'nin ayrı sütunlarda gösteren bir belgenin talep edildiği, Şirketinizin Almanya'daki mükellefiyeti çerçevesinde bahse konu belgenin düzenlenmesinin Vergi Usul Kanunu yönünden hatalı bir işlem olup olmadığı

 

hususlarında Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

 

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunanların tam mükellef olacakları ve gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançlarının tamamı üzerinden vergilendirilecekleri; aynı Kanunun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço esasında ticari kazancın tespiti" başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, tam mükellef olan Şirketinizin yurt dışından satın aldığı emtiayı gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki başka bir şirkete satması dolayısıyla elde ettiği kazancın kurumlar vergisi matrahına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zırai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/2 maddesinde her türlü mal ve hizmet ithalatının, KDV'ye tabi olduğu,

 

- 6/a maddesinde, malların teslim anında Türkiye'de bulunmasının, işlemin Türkiye'de yapılmasını ifade ettiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, Şirketiniz tarafından Almanya'da satın alınan malların Türkiye'ye getirilmeden Almanya'da yerleşik bir şirkete satılması işlemi, teslimin Türkiye'de gerçekleşmemesi nedeniyle KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun

 

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.",

 

- 215 inci maddesinde, "...

 

2.a) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.",

 

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

 

...

 

Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır. ",

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- 230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, ...",

 

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

2. Serbest meslek erbabına;

 

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

 

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

5. Vergiden muaf esnafa.

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. ",

 

-Mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, "...

 

Bu Kanunda ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerlidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkilidir.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı; elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda  tutulmasına, düzenlenmesine ve ibraz edilmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Hazine ve Maliye Bakanlığına veya Hazine ve Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkilidir. Bu Kanunun vergi mahremiyetine ilişkin hükümleri, bu kapsamda kurulan şirketin ortak, yönetici ve çalışanları ile elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, imzalanması, iletilmesi ve saklanması hususlarından herhangi biri için hizmet verme konusunda yetkilendirilenlerin ortak, yönetici ve çalışanları hakkında da uygulanır."

 

-Mükerrer 257 nci maddesinde, "Hazine ve Maliye Bakanlığı;

 

 

...

 

3.Tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Hazine ve Maliye Bakanlığında veya Muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye,

 

...

 

yetkilidir."

 

- 258 inci maddesinde, "Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.",

 

- 262 nci maddesinde, "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.

 

Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dâhil edilir:

 

a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri,

 

b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,

 

c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),

 

ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,

 

d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

 

Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir.

 

İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.

 

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.",

 

- 274 üncü maddesinde, "Emtia, maliyet bedeliyle değerlenir. ..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Ayrıca, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Bedellerle İlgili İşlemler" başlıklı bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebildikleri, yurt dışındaki kişi veya şirketlerden belge alan mükelleflerin, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde T.C. Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında gösterecekleri, ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelleflerin bu belgelerini tercüme ettirmek zorunda oldukları belirtilmiştir. Dolayısıyla, Kanunun 227 nci maddesi uygulamasında, yurt dışında mukim olan şirketlerin düzenlediği belgelerin, ilgili ülke mevzuatına göre geçerli belge sayılması durumunda, mezkur belgeler ispat/tevsik edici belge olarak kabul edilmektedir.

 

Bu bağlamda, yurt dışından yapılan alımlar nedeniyle yüklenilen tutarların işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak kayıtlara intikali için, esas itibariyle, mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerle tevsik edilmesi icap etmekte olup, aksi durumda gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilmesi, ancak yurt dışından alınacak, ilgili ülke vergi mevzuatı çerçevesinde geçerli bir belge ile tevsikini gerektirmektedir.

 

509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde e-Belgeler ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, "IV.1.4. e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde e-Fatura uygulamasına geçmek zorunda olan mükelleflere ilişkin detaylı açıklamalar yer verilmiştir.

 

Anılan Tebliğin "IV.2.4.1. e-Fatura Uygulamasına Dâhil Olan Mükelleflerin e-Arşiv Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde;

 

"14/12/2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:421) ile 20/06/2015 tarihli ve 29392 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:454)'nde yer alan açıklamalara göre, e-Fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu bulunan mükellefler ile isteğe bağlı olarak e-Fatura uygulamasına bu Tebliğin yayım tarihi itibarıyla geçmiş olan mükellefler (faaliyetleri gereği fatura yerine geçen diğer belgeler düzenleyenler hariç) 1/1/2020 tarihine kadar, bu Tebliğin yayım tarihinden itibaren isteğe bağlı olarak ya da bu Tebliğin "IV.l.4" numaralı bölümü ile e-Fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu nedeniyle e-Fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin ise, bu Tebliğin "IV 1.5." numaralı bölümünde belirtilen süreler içinde ve/veya e-Fatura uygulamasına isteğe bağlı olarak dahil oldukları süre içinde başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Arşiv Fatura uygulamasına da geçmek ve bu tarihten itibaren düzenleyecekleri faturaları, bu Tebliğin "V.7." ve "VIII." numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde, e-Fatura veya e-Arşiv Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur."

 

açıklamalarına yer verilerek e-Fatura uygulamasına geçen mükelleflerin e-Arşiv uygulamasına da geçmek zorunda oldukları vurgulanmıştır.

 

Mezkur Tebliğin "IV.1.7.1. İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde ise ;

 

"e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı (Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar dahil) ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye'de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını 1/7/2017 tarihinden (Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar açısından 1/7/2020 tarihinden) itibaren bu Tebliğin "V.7." ve "VIII." numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde e-Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur."

 

açıklamaları yapılmıştır.

 

Konuyla ilgili www.ebelge.gib.gov.tr adresinde yayında olan "e-Fatura Uygulaması Gümrük İşlemleri Kılavuzu" nun " 3- İHRACAT FATURASI" başlıklı bölümünde;

 

"İhracat faturalarının e-Fatura olarak düzenlenmesi zorunluluğu sadece Gümrük Beyannamesi ekinde yer alan mal ihracı faturaları için geçerlidir. Diğer belgelerin (Serbest Bölge İşlem Formu, transit ticaret formu vb.) ekinde yer alan ihracat faturaları e-Fatura kapsamında değildir. Bu kapsamda düzenlenecek faturalarda 2.2.1 de belirtildiği gibi profil tipi IHRACAT, fatura tipi ISTISNA seçilecek, gümrük beyannamesine konu olmayan diğer durumlarda ise profil tipi TEMELFATURA/TICARIFATURA, fatura tipi ISTISNA seçilip ilgili istisna kodu ile fatura düzenlenecektir." şeklinde açıklamalar yer almaktadır.

 

Şirketiniz hakkında sistem üzerinde yapılan incelemede 3/2/2021 tarihinde e-Fatura hesabının, 3/3/2021 tarihinde ise e-Arşiv Fatura hesabının kapatılmış olduğu görülmüş olup, bu tarihlerden önce e-Fatura ve e-Arşiv Fatura kayıtlı kullanıcısı olduğunuz tespit edilmiştir.

 

Buna göre;

 

1- Şirketinizin Almanya'daki alıcıya düzenleyeceği faturanın Gümrük Beyannamesi ekinde yer almayacağı ayrıca söz konusu teslim KDV'nin konusuna girmeyeceğinden "SATIŞ Fatura tipi" ile "e-Arşiv Fatura" olarak düzenlemesi gerekmektedir.

 

2-Yurt dışından mal alımlarınız ile ilgili olarak yurt dışındaki satıcı tarafından adınıza fatura (veya ilgili ülke vergi mevzuatına göre muteber bir belge) düzenlenmesi, şirketinizin mal satışları ile ilgili olarak ise alıcı adına gerçek satış bedeli üzerinden (alıcıya yansıtılacağı belirtilen Almanya'da ödenen KDV tutarı dahil tutar), malın teslim edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde şirketiniz tarafından fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

 

3-Mezkûr Kanunun 230 uncu maddesinde, faturada bulunması zorunlu olan asgari bilgiler sayılmış olup, başka bilgilerin bulunmayacağına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Dolayısıyla, bahse konu madde uyarınca faturada bulunması zorunlu olan bilgilerin yer alması kaydıyla, faturanın esas niteliğini bozmayacak ve okunmasına engel teşkil etmeyecek şekilde söz konusu bilgilere ilave bilgilere faturada yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

4-Yurt dışında mukim işletmelerden yurt dışında satın alınan emtialar nedeniyle yüklenilen ve söz konusu işletmeler tarafından adınıza düzenlenen faturalarda (veya ilgili ülke vergi mevzuatına göre muteber bir belgede) ilgili ülke mevzuat dahilinde hesaplanarak yer verilen KDV'nin, bahse konu emtianın maliyet bedelinin tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

 

5- Tek düzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış olup, söz konusu ticari işlemlerinize ilişkin muhasebe kayıtlarının, Vergi Usul Kanunu uyarınca tutulması zorunlu defter ve kayıtlara anılan Genel Tebliğlerdeki açıklamalara göre yapılması icap etmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[I-19-22]-9300

10.01.2024

Konu

:

Yurt dışından satın alınan malların Türkiye'ye ithal edilmeden, Almanya'da yerleşik şirkete satılması işleminde vergilendirme

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketiniz tarafından Almanya mukimi bir firmadan satın alınan şampuanların Almanya'da bir müşteriye satışının yapılmak istenildiği ve Almanya'daki üretici şirketin fabrikasından müşteri tarafından teslim alınacağı, mal tesliminin Almanya'da gerçekleşmesi sebebiyle Almanya vergi mevzuatına göre hem alış hem de satış işleminde tarafınıza % 19 oranında katma değer vergisi (KDV) doğduğu belirtilerek,

 

-Almanya'daki üretici şirketten satın aldığınız ürünlerin bedeli üzerinden %19 oranında KDV hesaplanarak tarafınıza fatura edilmesi halinde yüklenilen KDV'nin kayıtlarınıza nasıl intikal ettirileceği,

 

-Ürünlerin alımı sırasında yüklenilen KDV'nin Almanya'daki müşteriye yansıtılması halinde düzenlenen e-faturada KDV'nin ne şekilde belirtilmesi gerektiği, bu satışın transit ticaret kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, yurtdışı faturasını KDV'li düzenleyemeyeceğiniz için yüklenilen KDV'nin satış hasılatı şeklinde mi belirtilmesi gerektiği,

 

-Yapılan ticaret kapsamında Almanya vergi mevzuatı çerçevesinde KDV mükellefiyetinizin doğduğu, bu kapsamda vergilendirme işleminin gerçekleştirilmesi için Şirketinizden, şirket antetli kağıda Almanya'da alacağınız vergi kimlik numarası, mal satış bedeli ve KDV'nin ayrı sütunlarda gösteren bir belgenin talep edildiği, Şirketinizin Almanya'daki mükellefiyeti çerçevesinde bahse konu belgenin düzenlenmesinin Vergi Usul Kanunu yönünden hatalı bir işlem olup olmadığı

 

hususlarında Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

 

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunanların tam mükellef olacakları ve gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançlarının tamamı üzerinden vergilendirilecekleri; aynı Kanunun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço esasında ticari kazancın tespiti" başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, tam mükellef olan Şirketinizin yurt dışından satın aldığı emtiayı gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki başka bir şirkete satması dolayısıyla elde ettiği kazancın kurumlar vergisi matrahına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zırai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/2 maddesinde her türlü mal ve hizmet ithalatının, KDV'ye tabi olduğu,

 

- 6/a maddesinde, malların teslim anında Türkiye'de bulunmasının, işlemin Türkiye'de yapılmasını ifade ettiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, Şirketiniz tarafından Almanya'da satın alınan malların Türkiye'ye getirilmeden Almanya'da yerleşik bir şirkete satılması işlemi, teslimin Türkiye'de gerçekleşmemesi nedeniyle KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun

 

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.",

 

- 215 inci maddesinde, "...

 

2.a) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.",

 

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

 

...

 

Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır. ",

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- 230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, ...",

 

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

2. Serbest meslek erbabına;

 

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

 

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

5. Vergiden muaf esnafa.

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. ",

 

-Mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, "...

 

Bu Kanunda ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerlidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkilidir.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı; elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda  tutulmasına, düzenlenmesine ve ibraz edilmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Hazine ve Maliye Bakanlığına veya Hazine ve Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkilidir. Bu Kanunun vergi mahremiyetine ilişkin hükümleri, bu kapsamda kurulan şirketin ortak, yönetici ve çalışanları ile elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, imzalanması, iletilmesi ve saklanması hususlarından herhangi biri için hizmet verme konusunda yetkilendirilenlerin ortak, yönetici ve çalışanları hakkında da uygulanır."

 

-Mükerrer 257 nci maddesinde, "Hazine ve Maliye Bakanlığı;

 

 

...

 

3.Tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Hazine ve Maliye Bakanlığında veya Muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye,

 

...

 

yetkilidir."

 

- 258 inci maddesinde, "Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.",

 

- 262 nci maddesinde, "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.

 

Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dâhil edilir:

 

a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri,

 

b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,

 

c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),

 

ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,

 

d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

 

Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir.

 

İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.

 

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.",

 

- 274 üncü maddesinde, "Emtia, maliyet bedeliyle değerlenir. ..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Ayrıca, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Bedellerle İlgili İşlemler" başlıklı bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebildikleri, yurt dışındaki kişi veya şirketlerden belge alan mükelleflerin, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde T.C. Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında gösterecekleri, ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelleflerin bu belgelerini tercüme ettirmek zorunda oldukları belirtilmiştir. Dolayısıyla, Kanunun 227 nci maddesi uygulamasında, yurt dışında mukim olan şirketlerin düzenlediği belgelerin, ilgili ülke mevzuatına göre geçerli belge sayılması durumunda, mezkur belgeler ispat/tevsik edici belge olarak kabul edilmektedir.

 

Bu bağlamda, yurt dışından yapılan alımlar nedeniyle yüklenilen tutarların işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak kayıtlara intikali için, esas itibariyle, mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerle tevsik edilmesi icap etmekte olup, aksi durumda gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilmesi, ancak yurt dışından alınacak, ilgili ülke vergi mevzuatı çerçevesinde geçerli bir belge ile tevsikini gerektirmektedir.

 

509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde e-Belgeler ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, "IV.1.4. e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde e-Fatura uygulamasına geçmek zorunda olan mükelleflere ilişkin detaylı açıklamalar yer verilmiştir.

 

Anılan Tebliğin "IV.2.4.1. e-Fatura Uygulamasına Dâhil Olan Mükelleflerin e-Arşiv Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde;

 

"14/12/2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:421) ile 20/06/2015 tarihli ve 29392 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:454)'nde yer alan açıklamalara göre, e-Fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu bulunan mükellefler ile isteğe bağlı olarak e-Fatura uygulamasına bu Tebliğin yayım tarihi itibarıyla geçmiş olan mükellefler (faaliyetleri gereği fatura yerine geçen diğer belgeler düzenleyenler hariç) 1/1/2020 tarihine kadar, bu Tebliğin yayım tarihinden itibaren isteğe bağlı olarak ya da bu Tebliğin "IV.l.4" numaralı bölümü ile e-Fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu nedeniyle e-Fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin ise, bu Tebliğin "IV 1.5." numaralı bölümünde belirtilen süreler içinde ve/veya e-Fatura uygulamasına isteğe bağlı olarak dahil oldukları süre içinde başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Arşiv Fatura uygulamasına da geçmek ve bu tarihten itibaren düzenleyecekleri faturaları, bu Tebliğin "V.7." ve "VIII." numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde, e-Fatura veya e-Arşiv Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur."

 

açıklamalarına yer verilerek e-Fatura uygulamasına geçen mükelleflerin e-Arşiv uygulamasına da geçmek zorunda oldukları vurgulanmıştır.

 

Mezkur Tebliğin "IV.1.7.1. İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde ise ;

 

"e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı (Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar dahil) ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye'de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını 1/7/2017 tarihinden (Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar açısından 1/7/2020 tarihinden) itibaren bu Tebliğin "V.7." ve "VIII." numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde e-Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur."

 

açıklamaları yapılmıştır.

 

Konuyla ilgili www.ebelge.gib.gov.tr adresinde yayında olan "e-Fatura Uygulaması Gümrük İşlemleri Kılavuzu" nun " 3- İHRACAT FATURASI" başlıklı bölümünde;

 

"İhracat faturalarının e-Fatura olarak düzenlenmesi zorunluluğu sadece Gümrük Beyannamesi ekinde yer alan mal ihracı faturaları için geçerlidir. Diğer belgelerin (Serbest Bölge İşlem Formu, transit ticaret formu vb.) ekinde yer alan ihracat faturaları e-Fatura kapsamında değildir. Bu kapsamda düzenlenecek faturalarda 2.2.1 de belirtildiği gibi profil tipi IHRACAT, fatura tipi ISTISNA seçilecek, gümrük beyannamesine konu olmayan diğer durumlarda ise profil tipi TEMELFATURA/TICARIFATURA, fatura tipi ISTISNA seçilip ilgili istisna kodu ile fatura düzenlenecektir." şeklinde açıklamalar yer almaktadır.

 

Şirketiniz hakkında sistem üzerinde yapılan incelemede 3/2/2021 tarihinde e-Fatura hesabının, 3/3/2021 tarihinde ise e-Arşiv Fatura hesabının kapatılmış olduğu görülmüş olup, bu tarihlerden önce e-Fatura ve e-Arşiv Fatura kayıtlı kullanıcısı olduğunuz tespit edilmiştir.

 

Buna göre;

 

1- Şirketinizin Almanya'daki alıcıya düzenleyeceği faturanın Gümrük Beyannamesi ekinde yer almayacağı ayrıca söz konusu teslim KDV'nin konusuna girmeyeceğinden "SATIŞ Fatura tipi" ile "e-Arşiv Fatura" olarak düzenlemesi gerekmektedir.

 

2-Yurt dışından mal alımlarınız ile ilgili olarak yurt dışındaki satıcı tarafından adınıza fatura (veya ilgili ülke vergi mevzuatına göre muteber bir belge) düzenlenmesi, şirketinizin mal satışları ile ilgili olarak ise alıcı adına gerçek satış bedeli üzerinden (alıcıya yansıtılacağı belirtilen Almanya'da ödenen KDV tutarı dahil tutar), malın teslim edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde şirketiniz tarafından fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

 

3-Mezkûr Kanunun 230 uncu maddesinde, faturada bulunması zorunlu olan asgari bilgiler sayılmış olup, başka bilgilerin bulunmayacağına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Dolayısıyla, bahse konu madde uyarınca faturada bulunması zorunlu olan bilgilerin yer alması kaydıyla, faturanın esas niteliğini bozmayacak ve okunmasına engel teşkil etmeyecek şekilde söz konusu bilgilere ilave bilgilere faturada yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

4-Yurt dışında mukim işletmelerden yurt dışında satın alınan emtialar nedeniyle yüklenilen ve söz konusu işletmeler tarafından adınıza düzenlenen faturalarda (veya ilgili ülke vergi mevzuatına göre muteber bir belgede) ilgili ülke mevzuat dahilinde hesaplanarak yer verilen KDV'nin, bahse konu emtianın maliyet bedelinin tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

 

5- Tek düzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış olup, söz konusu ticari işlemlerinize ilişkin muhasebe kayıtlarının, Vergi Usul Kanunu uyarınca tutulması zorunlu defter ve kayıtlara anılan Genel Tebliğlerdeki açıklamalara göre yapılması icap etmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[I-19-22]-9300

10.01.2024

Konu

:

Yurt dışından satın alınan malların Türkiye'ye ithal edilmeden, Almanya'da yerleşik şirkete satılması işleminde vergilendirme

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketiniz tarafından Almanya mukimi bir firmadan satın alınan şampuanların Almanya'da bir müşteriye satışının yapılmak istenildiği ve Almanya'daki üretici şirketin fabrikasından müşteri tarafından teslim alınacağı, mal tesliminin Almanya'da gerçekleşmesi sebebiyle Almanya vergi mevzuatına göre hem alış hem de satış işleminde tarafınıza % 19 oranında katma değer vergisi (KDV) doğduğu belirtilerek,

 

-Almanya'daki üretici şirketten satın aldığınız ürünlerin bedeli üzerinden %19 oranında KDV hesaplanarak tarafınıza fatura edilmesi halinde yüklenilen KDV'nin kayıtlarınıza nasıl intikal ettirileceği,

 

-Ürünlerin alımı sırasında yüklenilen KDV'nin Almanya'daki müşteriye yansıtılması halinde düzenlenen e-faturada KDV'nin ne şekilde belirtilmesi gerektiği, bu satışın transit ticaret kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, yurtdışı faturasını KDV'li düzenleyemeyeceğiniz için yüklenilen KDV'nin satış hasılatı şeklinde mi belirtilmesi gerektiği,

 

-Yapılan ticaret kapsamında Almanya vergi mevzuatı çerçevesinde KDV mükellefiyetinizin doğduğu, bu kapsamda vergilendirme işleminin gerçekleştirilmesi için Şirketinizden, şirket antetli kağıda Almanya'da alacağınız vergi kimlik numarası, mal satış bedeli ve KDV'nin ayrı sütunlarda gösteren bir belgenin talep edildiği, Şirketinizin Almanya'daki mükellefiyeti çerçevesinde bahse konu belgenin düzenlenmesinin Vergi Usul Kanunu yönünden hatalı bir işlem olup olmadığı

 

hususlarında Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmıştır.

 

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunanların tam mükellef olacakları ve gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançlarının tamamı üzerinden vergilendirilecekleri; aynı Kanunun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço esasında ticari kazancın tespiti" başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, tam mükellef olan Şirketinizin yurt dışından satın aldığı emtiayı gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki başka bir şirkete satması dolayısıyla elde ettiği kazancın kurumlar vergisi matrahına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zırai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/2 maddesinde her türlü mal ve hizmet ithalatının, KDV'ye tabi olduğu,

 

- 6/a maddesinde, malların teslim anında Türkiye'de bulunmasının, işlemin Türkiye'de yapılmasını ifade ettiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, Şirketiniz tarafından Almanya'da satın alınan malların Türkiye'ye getirilmeden Almanya'da yerleşik bir şirkete satılması işlemi, teslimin Türkiye'de gerçekleşmemesi nedeniyle KDV'nin konusuna girmemektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun

 

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.",

 

- 215 inci maddesinde, "...

 

2.a) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.",

 

- 227 nci maddesinde, "Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

 

...

 

Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır. ",

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- 230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, ...",

 

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

2. Serbest meslek erbabına;

 

3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

 

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

5. Vergiden muaf esnafa.

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. ",

 

-Mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, "...

 

Bu Kanunda ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerlidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkilidir.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı; elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda  tutulmasına, düzenlenmesine ve ibraz edilmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Hazine ve Maliye Bakanlığına veya Hazine ve Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkilidir. Bu Kanunun vergi mahremiyetine ilişkin hükümleri, bu kapsamda kurulan şirketin ortak, yönetici ve çalışanları ile elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, imzalanması, iletilmesi ve saklanması hususlarından herhangi biri için hizmet verme konusunda yetkilendirilenlerin ortak, yönetici ve çalışanları hakkında da uygulanır."

 

-Mükerrer 257 nci maddesinde, "Hazine ve Maliye Bakanlığı;

 

 

...

 

3.Tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Hazine ve Maliye Bakanlığında veya Muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye,

 

...

 

yetkilidir."

 

- 258 inci maddesinde, "Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.",

 

- 262 nci maddesinde, "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.

 

Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dâhil edilir:

 

a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri,

 

b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,

 

c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),

 

ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,

 

d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

 

Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir.

 

İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.

 

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.",

 

- 274 üncü maddesinde, "Emtia, maliyet bedeliyle değerlenir. ..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Ayrıca, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Bedellerle İlgili İşlemler" başlıklı bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri gider olarak defterlerine kaydedebildikleri, yurt dışındaki kişi veya şirketlerden belge alan mükelleflerin, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde T.C. Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında gösterecekleri, ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükelleflerin bu belgelerini tercüme ettirmek zorunda oldukları belirtilmiştir. Dolayısıyla, Kanunun 227 nci maddesi uygulamasında, yurt dışında mukim olan şirketlerin düzenlediği belgelerin, ilgili ülke mevzuatına göre geçerli belge sayılması durumunda, mezkur belgeler ispat/tevsik edici belge olarak kabul edilmektedir.

 

Bu bağlamda, yurt dışından yapılan alımlar nedeniyle yüklenilen tutarların işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak kayıtlara intikali için, esas itibariyle, mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerle tevsik edilmesi icap etmekte olup, aksi durumda gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilmesi, ancak yurt dışından alınacak, ilgili ülke vergi mevzuatı çerçevesinde geçerli bir belge ile tevsikini gerektirmektedir.

 

509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde e-Belgeler ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, "IV.1.4. e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde e-Fatura uygulamasına geçmek zorunda olan mükelleflere ilişkin detaylı açıklamalar yer verilmiştir.

 

Anılan Tebliğin "IV.2.4.1. e-Fatura Uygulamasına Dâhil Olan Mükelleflerin e-Arşiv Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde;

 

"14/12/2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:421) ile 20/06/2015 tarihli ve 29392 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No:454)'nde yer alan açıklamalara göre, e-Fatura uygulamasına dahil olma zorunluluğu bulunan mükellefler ile isteğe bağlı olarak e-Fatura uygulamasına bu Tebliğin yayım tarihi itibarıyla geçmiş olan mükellefler (faaliyetleri gereği fatura yerine geçen diğer belgeler düzenleyenler hariç) 1/1/2020 tarihine kadar, bu Tebliğin yayım tarihinden itibaren isteğe bağlı olarak ya da bu Tebliğin "IV.l.4" numaralı bölümü ile e-Fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu nedeniyle e-Fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin ise, bu Tebliğin "IV 1.5." numaralı bölümünde belirtilen süreler içinde ve/veya e-Fatura uygulamasına isteğe bağlı olarak dahil oldukları süre içinde başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Arşiv Fatura uygulamasına da geçmek ve bu tarihten itibaren düzenleyecekleri faturaları, bu Tebliğin "V.7." ve "VIII." numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde, e-Fatura veya e-Arşiv Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur."

 

açıklamalarına yer verilerek e-Fatura uygulamasına geçen mükelleflerin e-Arşiv uygulamasına da geçmek zorunda oldukları vurgulanmıştır.

 

Mezkur Tebliğin "IV.1.7.1. İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu" başlıklı bölümünde ise ;

 

"e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı (Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar dahil) ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye'de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını 1/7/2017 tarihinden (Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar açısından 1/7/2020 tarihinden) itibaren bu Tebliğin "V.7." ve "VIII." numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde e-Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur."

 

açıklamaları yapılmıştır.

 

Konuyla ilgili www.ebelge.gib.gov.tr adresinde yayında olan "e-Fatura Uygulaması Gümrük İşlemleri Kılavuzu" nun " 3- İHRACAT FATURASI" başlıklı bölümünde;

 

"İhracat faturalarının e-Fatura olarak düzenlenmesi zorunluluğu sadece Gümrük Beyannamesi ekinde yer alan mal ihracı faturaları için geçerlidir. Diğer belgelerin (Serbest Bölge İşlem Formu, transit ticaret formu vb.) ekinde yer alan ihracat faturaları e-Fatura kapsamında değildir. Bu kapsamda düzenlenecek faturalarda 2.2.1 de belirtildiği gibi profil tipi IHRACAT, fatura tipi ISTISNA seçilecek, gümrük beyannamesine konu olmayan diğer durumlarda ise profil tipi TEMELFATURA/TICARIFATURA, fatura tipi ISTISNA seçilip ilgili istisna kodu ile fatura düzenlenecektir." şeklinde açıklamalar yer almaktadır.

 

Şirketiniz hakkında sistem üzerinde yapılan incelemede 3/2/2021 tarihinde e-Fatura hesabının, 3/3/2021 tarihinde ise e-Arşiv Fatura hesabının kapatılmış olduğu görülmüş olup, bu tarihlerden önce e-Fatura ve e-Arşiv Fatura kayıtlı kullanıcısı olduğunuz tespit edilmiştir.

 

Buna göre;

 

1- Şirketinizin Almanya'daki alıcıya düzenleyeceği faturanın Gümrük Beyannamesi ekinde yer almayacağı ayrıca söz konusu teslim KDV'nin konusuna girmeyeceğinden "SATIŞ Fatura tipi" ile "e-Arşiv Fatura" olarak düzenlemesi gerekmektedir.

 

2-Yurt dışından mal alımlarınız ile ilgili olarak yurt dışındaki satıcı tarafından adınıza fatura (veya ilgili ülke vergi mevzuatına göre muteber bir belge) düzenlenmesi, şirketinizin mal satışları ile ilgili olarak ise alıcı adına gerçek satış bedeli üzerinden (alıcıya yansıtılacağı belirtilen Almanya'da ödenen KDV tutarı dahil tutar), malın teslim edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde şirketiniz tarafından fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

 

3-Mezkûr Kanunun 230 uncu maddesinde, faturada bulunması zorunlu olan asgari bilgiler sayılmış olup, başka bilgilerin bulunmayacağına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Dolayısıyla, bahse konu madde uyarınca faturada bulunması zorunlu olan bilgilerin yer alması kaydıyla, faturanın esas niteliğini bozmayacak ve okunmasına engel teşkil etmeyecek şekilde söz konusu bilgilere ilave bilgilere faturada yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

4-Yurt dışında mukim işletmelerden yurt dışında satın alınan emtialar nedeniyle yüklenilen ve söz konusu işletmeler tarafından adınıza düzenlenen faturalarda (veya ilgili ülke vergi mevzuatına göre muteber bir belgede) ilgili ülke mevzuat dahilinde hesaplanarak yer verilen KDV'nin, bahse konu emtianın maliyet bedelinin tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

 

5- Tek düzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış olup, söz konusu ticari işlemlerinize ilişkin muhasebe kayıtlarının, Vergi Usul Kanunu uyarınca tutulması zorunlu defter ve kayıtlara anılan Genel Tebliğlerdeki açıklamalara göre yapılması icap etmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İmza                           

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

 

 

 

Sayı

:

E-45404237-130[I-21-22]-74408

28.03.2023

Konu

:

İnternet üzerinden yapılan alışlara ilişkin düzenlenen faturada T.C. kimlik numarası veya vergi kimlik numarası bulunmaması durumunda yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, cep telefonu ve aksesuarlarının satışı faaliyetiyle iştigal ettiğiniz, faaliyetinize ilişkin olarak internet üzerinden aracı firma olan … A.Ş.'den cep telefonları alıp bunları iş yerinizde sattığınız, bu alışlara ilişkin yaptığınız ödemeler karşılığında adınıza düzenlenen faturalarda vergi numaranızı aracı firmaya bildirmenize rağmen T.C. kimlik numaranıza veya vergi kimlik numaranıza yer verilmediği belirtilerek, söz konusu faturalara istinaden ödenen katma değer vergisi (KDV)'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

-3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

 

-227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

-229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

-230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2.Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası...",

 

-231 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, "(6) Bu Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludur. (Ancak bu sorumluluk, aynı maddenin 2 nci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamaz.) Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek zorundadır.",

 

-232 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

2. Serbest meslek erbabına;

 

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

5. Vergiden muaf esnafa

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 3 Seri No'lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliği'nin "1.1 Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olan Kişiler" başlıklı bölümünde, "Vergi kimlik numarası almış olan Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının eşleştirilmesi sonucunda, vergi dairesi kayıtlarında Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları on bir haneli rakamdan oluşan Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına dönüştürülmüş ve 01/07/2006 tarihinden itibaren vergi dairelerince fiilen Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılmaya başlanılmıştır.

 

Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişiler için vergi kimlik numarası olarak Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren belgelerde vergi kimlik numarası satırına on bir haneli Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; anılan Kanunun 232 nci maddesi uyarınca fatura düzenlemek ve almak zorunda olan mükellefler, münhasıran bu maddenin birinci fıkrasında sayılanlara düzenledikleri faturalarda, müşterinin ad ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludurlar. Bu itibarla, anılan Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılanlara fatura düzenlenmesi halinde, bu belgelerde vergi kimlik numarası veya T.C. Kimlik numarası bilgisine yer verilmesi zorunludur. Ancak, bu belgelerin mezkur fıkrada sayılmayanlara, örneğin nihai tüketicilere düzenlenmesi halinde vergi kimlik numarası veya T.C. Kimlik numarası bilgisine yer verilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

 

Buna göre, somut durumda, internet üzerinden faaliyetiniz ile ilgili mal alımlarına ilişkin düzenlenen faturaların, T.C. kimlik numarası bilgisine yer verilmek suretiyle düzenlenmesi gerekmekte olup, bu bilginin eksik olduğu faturalar vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır. Ancak, bu durum, düzenlenmemiş sayılan faturanın gerçek bir işleme dayanmadığı, işlemi doğru bir şekilde yansıtması koşuluyla faturada yazılı işlemin gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği gibi, faturaya konu işlemin tevsikinde kullanılmasına da engel teşkil etmemektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

 

-29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

-34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

-53 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, faaliyetinize ilişkin olarak internet üzerinden satın alarak işyerinizde satışını gerçekleştirdiğiniz cep telefonlarına ilişkin tarafınıza düzenlenen ve Vergi Usul Kanunu bakımından işlemi tevsik ettiği kabul edilen faturalarda gösterilen KDV'nin 3065 sayılı Kanunun 29 ve 34 üncü maddelerine uygun olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

 

 

 

Sayı

:

E-45404237-130[I-21-22]-74408

28.03.2023

Konu

:

İnternet üzerinden yapılan alışlara ilişkin düzenlenen faturada T.C. kimlik numarası veya vergi kimlik numarası bulunmaması durumunda yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, cep telefonu ve aksesuarlarının satışı faaliyetiyle iştigal ettiğiniz, faaliyetinize ilişkin olarak internet üzerinden aracı firma olan … A.Ş.'den cep telefonları alıp bunları iş yerinizde sattığınız, bu alışlara ilişkin yaptığınız ödemeler karşılığında adınıza düzenlenen faturalarda vergi numaranızı aracı firmaya bildirmenize rağmen T.C. kimlik numaranıza veya vergi kimlik numaranıza yer verilmediği belirtilerek, söz konusu faturalara istinaden ödenen katma değer vergisi (KDV)'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

-3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

 

-227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

-229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

-230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2.Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası...",

 

-231 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, "(6) Bu Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludur. (Ancak bu sorumluluk, aynı maddenin 2 nci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamaz.) Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek zorundadır.",

 

-232 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

2. Serbest meslek erbabına;

 

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

5. Vergiden muaf esnafa

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 3 Seri No'lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliği'nin "1.1 Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olan Kişiler" başlıklı bölümünde, "Vergi kimlik numarası almış olan Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının eşleştirilmesi sonucunda, vergi dairesi kayıtlarında Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları on bir haneli rakamdan oluşan Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına dönüştürülmüş ve 01/07/2006 tarihinden itibaren vergi dairelerince fiilen Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılmaya başlanılmıştır.

 

Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişiler için vergi kimlik numarası olarak Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren belgelerde vergi kimlik numarası satırına on bir haneli Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; anılan Kanunun 232 nci maddesi uyarınca fatura düzenlemek ve almak zorunda olan mükellefler, münhasıran bu maddenin birinci fıkrasında sayılanlara düzenledikleri faturalarda, müşterinin ad ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludurlar. Bu itibarla, anılan Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılanlara fatura düzenlenmesi halinde, bu belgelerde vergi kimlik numarası veya T.C. Kimlik numarası bilgisine yer verilmesi zorunludur. Ancak, bu belgelerin mezkur fıkrada sayılmayanlara, örneğin nihai tüketicilere düzenlenmesi halinde vergi kimlik numarası veya T.C. Kimlik numarası bilgisine yer verilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

 

Buna göre, somut durumda, internet üzerinden faaliyetiniz ile ilgili mal alımlarına ilişkin düzenlenen faturaların, T.C. kimlik numarası bilgisine yer verilmek suretiyle düzenlenmesi gerekmekte olup, bu bilginin eksik olduğu faturalar vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır. Ancak, bu durum, düzenlenmemiş sayılan faturanın gerçek bir işleme dayanmadığı, işlemi doğru bir şekilde yansıtması koşuluyla faturada yazılı işlemin gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği gibi, faturaya konu işlemin tevsikinde kullanılmasına da engel teşkil etmemektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

 

-29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

-34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

-53 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, faaliyetinize ilişkin olarak internet üzerinden satın alarak işyerinizde satışını gerçekleştirdiğiniz cep telefonlarına ilişkin tarafınıza düzenlenen ve Vergi Usul Kanunu bakımından işlemi tevsik ettiği kabul edilen faturalarda gösterilen KDV'nin 3065 sayılı Kanunun 29 ve 34 üncü maddelerine uygun olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

 

 

 

Sayı

:

E-45404237-130[I-21-22]-74408

28.03.2023

Konu

:

İnternet üzerinden yapılan alışlara ilişkin düzenlenen faturada T.C. kimlik numarası veya vergi kimlik numarası bulunmaması durumunda yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, cep telefonu ve aksesuarlarının satışı faaliyetiyle iştigal ettiğiniz, faaliyetinize ilişkin olarak internet üzerinden aracı firma olan … A.Ş.'den cep telefonları alıp bunları iş yerinizde sattığınız, bu alışlara ilişkin yaptığınız ödemeler karşılığında adınıza düzenlenen faturalarda vergi numaranızı aracı firmaya bildirmenize rağmen T.C. kimlik numaranıza veya vergi kimlik numaranıza yer verilmediği belirtilerek, söz konusu faturalara istinaden ödenen katma değer vergisi (KDV)'nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

-3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

 

-227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

-229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

-230 uncu maddesinde, "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2.Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası...",

 

-231 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, "(6) Bu Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludur. (Ancak bu sorumluluk, aynı maddenin 2 nci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamaz.) Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek zorundadır.",

 

-232 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

 

2. Serbest meslek erbabına;

 

3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

 

4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

 

5. Vergiden muaf esnafa

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan, 3 Seri No'lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliği'nin "1.1 Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olan Kişiler" başlıklı bölümünde, "Vergi kimlik numarası almış olan Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının eşleştirilmesi sonucunda, vergi dairesi kayıtlarında Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişilerin vergi kimlik numaraları on bir haneli rakamdan oluşan Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına dönüştürülmüş ve 01/07/2006 tarihinden itibaren vergi dairelerince fiilen Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılmaya başlanılmıştır.

 

Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan gerçek kişiler için vergi kimlik numarası olarak Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının kullanılmaya başlanıldığı tarihten itibaren belgelerde vergi kimlik numarası satırına on bir haneli Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; anılan Kanunun 232 nci maddesi uyarınca fatura düzenlemek ve almak zorunda olan mükellefler, münhasıran bu maddenin birinci fıkrasında sayılanlara düzenledikleri faturalarda, müşterinin ad ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludurlar. Bu itibarla, anılan Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılanlara fatura düzenlenmesi halinde, bu belgelerde vergi kimlik numarası veya T.C. Kimlik numarası bilgisine yer verilmesi zorunludur. Ancak, bu belgelerin mezkur fıkrada sayılmayanlara, örneğin nihai tüketicilere düzenlenmesi halinde vergi kimlik numarası veya T.C. Kimlik numarası bilgisine yer verilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

 

Buna göre, somut durumda, internet üzerinden faaliyetiniz ile ilgili mal alımlarına ilişkin düzenlenen faturaların, T.C. kimlik numarası bilgisine yer verilmek suretiyle düzenlenmesi gerekmekte olup, bu bilginin eksik olduğu faturalar vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır. Ancak, bu durum, düzenlenmemiş sayılan faturanın gerçek bir işleme dayanmadığı, işlemi doğru bir şekilde yansıtması koşuluyla faturada yazılı işlemin gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği gibi, faturaya konu işlemin tevsikinde kullanılmasına da engel teşkil etmemektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

 

-29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

-34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

-53 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, faaliyetinize ilişkin olarak internet üzerinden satın alarak işyerinizde satışını gerçekleştirdiğiniz cep telefonlarına ilişkin tarafınıza düzenlenen ve Vergi Usul Kanunu bakımından işlemi tevsik ettiği kabul edilen faturalarda gösterilen KDV'nin 3065 sayılı Kanunun 29 ve 34 üncü maddelerine uygun olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/150

 

Konusu: Depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergisel sonuçları ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni hakkında

Tarihi : 9/2/2023

Sayısı  : VUK-150 / 2023-1

 1. Giriş:

6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili kapsayan deprem felaketinin ardından Bakanlığımıza intikal eden talepler dikkate alınarak, depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergi kanunları karşısındaki durumunun netleştirilmesi ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni ile ilgili yetki kullanımı bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Depremzedelere Verilecek Bedelsiz Barınma Hizmetleri:

Başkanlığımıza intikal eden olaylardan, deprem felaketinden etkilenen kişilere İl AFAD müdürlükleri tarafından koordine edilerek konaklama tesisleri tarafından bedelsiz barınma hizmetlerinin sağlanması durumunda ortaya çıkan vergisel yükümlülükler konusunda tereddütler oluştuğu anlaşılmış olup, konuya ilişkin aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun bulunmuştur.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "5. Fatura, malın teslimi veya

hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.",

hükümleri yer almaktadır.

Yine aynı Kanunun 267 nci maddesinde; emsal bedelin tanımı yapıldıktan sonra nasıl hesaplanacağı ile hangi sıra ve esaslar dahilinde uygulanacağı üç bent halinde sayılmıştır.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

-1 inci maddesinde Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

-20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedelin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

-27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu ve emsal bedeli ve emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı

düzenlenmiştir.

Öte yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 34 üncü maddesinde otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetlerin (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) konaklama vergisine tabi olduğu, vergiyi doğuran olayın bu hizmetlerin sunulması ile meydana geldiği ve söz konusu verginin matrahının verginin konusuna giren hizmetler karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamı olduğu hüküm altına alınmıştır.

 Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliğinin "Matrah " başlıklı V-A. bölümünde, tesisi

işletenler ile yakınlarına, personeline veya üçüncü kişilere bedelsiz verilen konaklama hizmetinde matrah olarak emsal bedelin esas alınacağı açıklanmıştır.

Konu yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmiş olup, il AFAD müdürlükleri koordinasyonunda ilgili konaklama tesislerince depremzedelere verilecek olan bedelsiz barınma hizmetlerinin, afetin getirdiği olağanüstü şartlardan doğan bir zorunluluk gereği bedelsiz verileceği anlaşıldığından, bu hizmetlerde, emsal bedelin sıfır (bedelsiz) olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, 6/2/2023 tarihli depremden etkilenen kişilere verilecek bedelsiz barınma hizmetleri için düzenlenecek faturalarda, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalara (6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremden etkilenen 10 ildeki vatandaşlara verilen bedelsiz barınma hizmetleri) yer verilmek ve barınma hizmet bedelinin sıfır (bedelsiz) olarak gösterilmek suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca emsal bedeli sıfır olan söz konusu hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ve konaklama vergisinin hesaplanmayacağı ve bu hizmetler nedeniyle barınma hizmeti verenlerce yapılan harcamaların gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir.

3. Depremden Etkilenen İllerimizde Yapılan Akaryakıt Satışlarındaki Belge Düzeni:

Genel hayatı olumsuz etkileyen şartların ortadan kaldırılması ve afetzede vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının karşılanması için, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesi ile 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetki kapsamında, bu illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzenine ilişkin olarak, aşağıda açıklanan şekilde işlem tesis edilmesi uygun görülmüştür.

3.1. Seyyar Olarak Akaryakıt Satışı Yapılması Halinde

Akaryakıt satışı yapılmasına imkân tanıyan üzerinde tank, pompa vb. tesisatı bulunan ancak ödeme kaydedici cihazlara bağlı olmayan seyyar istasyonlar veya tankerler aracılığıyla akaryakıt satışı yapılması durumunda;

a) Akaryakıt satışı sonrasında 213 sayılı Kanunda yer alan belgelerden herhangi birinin düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup yapılan satışlar için gün sonunda "muhtelif müşteriler" ibareli bir fatura düzenlenebilecektir.

b) Müşterinin kendisine yapılan satış işlemi için belge talep etmesi halinde ise, 213 sayılı Kanunun belge düzenine ilişkin hükümlerinde yazılı belgeler (fatura, perakende satış fişi gibi) kullanılabilecektir.

3.2. Akaryakıt İstasyonlarında Bidon, Varil Gibi Eşyalara Akaryakıt Satışı Yapılması Halinde

Akaryakıt istasyonlarında doğrudan taşıtlara yapılmayıp bidon, varil gibi eşyalara yapılan akaryakıt satışları için düzenlenecek fişlerde, ödeme kaydedici cihazların T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası ya da plaka bilgisi alanına sadece “2” rakamının girilmesi yeterli olacaktır.

3.3. Akaryakıt Pompa Ödeme Kaydedici Cihazların Çalışmaması Halinde

Akaryakıt istasyonlarında bulunan akaryakıt pompa ödeme kaydedici cihazların veya sistemin çalışmaması durumunda, akaryakıt satışı sonrasında 213 sayılı Kanunda yer alan belgelerden herhangi biri düzenlenmeyecek, ancak yapılan satışlar için gün sonunda "muhtelif müşteriler" ibareli bir fatura düzenlenecektir.

Diğer taraftan, müşterinin bu satış için belge talep etmesi durumunda ise, 213 sayılı Kanunun belge düzenine ilişkin hükümlerinde yazılı belgeler (fatura, perakende satış fişi gibi) kullanılabilecektir.

Duyurulur.

 

Bekir BAYRAKDAR

Gelir İdaresi Başkanı

İçerik 1:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/150

 

Konusu: Depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergisel sonuçları ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni hakkında

Tarihi : 9/2/2023

Sayısı  : VUK-150 / 2023-1

 1. Giriş:

6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili kapsayan deprem felaketinin ardından Bakanlığımıza intikal eden talepler dikkate alınarak, depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergi kanunları karşısındaki durumunun netleştirilmesi ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni ile ilgili yetki kullanımı bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Depremzedelere Verilecek Bedelsiz Barınma Hizmetleri:

Başkanlığımıza intikal eden olaylardan, deprem felaketinden etkilenen kişilere İl AFAD müdürlükleri tarafından koordine edilerek konaklama tesisleri tarafından bedelsiz barınma hizmetlerinin sağlanması durumunda ortaya çıkan vergisel yükümlülükler konusunda tereddütler oluştuğu anlaşılmış olup, konuya ilişkin aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun bulunmuştur.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "5. Fatura, malın teslimi veya

hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.",

hükümleri yer almaktadır.

Yine aynı Kanunun 267 nci maddesinde; emsal bedelin tanımı yapıldıktan sonra nasıl hesaplanacağı ile hangi sıra ve esaslar dahilinde uygulanacağı üç bent halinde sayılmıştır.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

-1 inci maddesinde Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

-20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedelin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

-27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu ve emsal bedeli ve emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı

düzenlenmiştir.

Öte yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 34 üncü maddesinde otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetlerin (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) konaklama vergisine tabi olduğu, vergiyi doğuran olayın bu hizmetlerin sunulması ile meydana geldiği ve söz konusu verginin matrahının verginin konusuna giren hizmetler karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamı olduğu hüküm altına alınmıştır.

 Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliğinin "Matrah " başlıklı V-A. bölümünde, tesisi

işletenler ile yakınlarına, personeline veya üçüncü kişilere bedelsiz verilen konaklama hizmetinde matrah olarak emsal bedelin esas alınacağı açıklanmıştır.

Konu yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmiş olup, il AFAD müdürlükleri koordinasyonunda ilgili konaklama tesislerince depremzedelere verilecek olan bedelsiz barınma hizmetlerinin, afetin getirdiği olağanüstü şartlardan doğan bir zorunluluk gereği bedelsiz verileceği anlaşıldığından, bu hizmetlerde, emsal bedelin sıfır (bedelsiz) olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, 6/2/2023 tarihli depremden etkilenen kişilere verilecek bedelsiz barınma hizmetleri için düzenlenecek faturalarda, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalara (6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremden etkilenen 10 ildeki vatandaşlara verilen bedelsiz barınma hizmetleri) yer verilmek ve barınma hizmet bedelinin sıfır (bedelsiz) olarak gösterilmek suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca emsal bedeli sıfır olan söz konusu hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ve konaklama vergisinin hesaplanmayacağı ve bu hizmetler nedeniyle barınma hizmeti verenlerce yapılan harcamaların gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir.

3. Depremden Etkilenen İllerimizde Yapılan Akaryakıt Satışlarındaki Belge Düzeni:

Genel hayatı olumsuz etkileyen şartların ortadan kaldırılması ve afetzede vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının karşılanması için, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesi ile 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetki kapsamında, bu illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzenine ilişkin olarak, aşağıda açıklanan şekilde işlem tesis edilmesi uygun görülmüştür.

3.1. Seyyar Olarak Akaryakıt Satışı Yapılması Halinde

Akaryakıt satışı yapılmasına imkân tanıyan üzerinde tank, pompa vb. tesisatı bulunan ancak ödeme kaydedici cihazlara bağlı olmayan seyyar istasyonlar veya tankerler aracılığıyla akaryakıt satışı yapılması durumunda;

a) Akaryakıt satışı sonrasında 213 sayılı Kanunda yer alan belgelerden herhangi birinin düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup yapılan satışlar için gün sonunda "muhtelif müşteriler" ibareli bir fatura düzenlenebilecektir.

b) Müşterinin kendisine yapılan satış işlemi için belge talep etmesi halinde ise, 213 sayılı Kanunun belge düzenine ilişkin hükümlerinde yazılı belgeler (fatura, perakende satış fişi gibi) kullanılabilecektir.

3.2. Akaryakıt İstasyonlarında Bidon, Varil Gibi Eşyalara Akaryakıt Satışı Yapılması Halinde

Akaryakıt istasyonlarında doğrudan taşıtlara yapılmayıp bidon, varil gibi eşyalara yapılan akaryakıt satışları için düzenlenecek fişlerde, ödeme kaydedici cihazların T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası ya da plaka bilgisi alanına sadece “2” rakamının girilmesi yeterli olacaktır.

3.3. Akaryakıt Pompa Ödeme Kaydedici Cihazların Çalışmaması Halinde

Akaryakıt istasyonlarında bulunan akaryakıt pompa ödeme kaydedici cihazların veya sistemin çalışmaması durumunda, akaryakıt satışı sonrasında 213 sayılı Kanunda yer alan belgelerden herhangi biri düzenlenmeyecek, ancak yapılan satışlar için gün sonunda "muhtelif müşteriler" ibareli bir fatura düzenlenecektir.

Diğer taraftan, müşterinin bu satış için belge talep etmesi durumunda ise, 213 sayılı Kanunun belge düzenine ilişkin hükümlerinde yazılı belgeler (fatura, perakende satış fişi gibi) kullanılabilecektir.

Duyurulur.

 

Bekir BAYRAKDAR

Gelir İdaresi Başkanı

İçerik 2:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/150

 

Konusu: Depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergisel sonuçları ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni hakkında

Tarihi : 9/2/2023

Sayısı  : VUK-150 / 2023-1

 1. Giriş:

6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili kapsayan deprem felaketinin ardından Bakanlığımıza intikal eden talepler dikkate alınarak, depremzedelere verilecek bedelsiz barınma hizmetlerinin vergi kanunları karşısındaki durumunun netleştirilmesi ile depremden etkilenen illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzeni ile ilgili yetki kullanımı bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Depremzedelere Verilecek Bedelsiz Barınma Hizmetleri:

Başkanlığımıza intikal eden olaylardan, deprem felaketinden etkilenen kişilere İl AFAD müdürlükleri tarafından koordine edilerek konaklama tesisleri tarafından bedelsiz barınma hizmetlerinin sağlanması durumunda ortaya çıkan vergisel yükümlülükler konusunda tereddütler oluştuğu anlaşılmış olup, konuya ilişkin aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun bulunmuştur.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "5. Fatura, malın teslimi veya

hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev'i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

- 232 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.",

hükümleri yer almaktadır.

Yine aynı Kanunun 267 nci maddesinde; emsal bedelin tanımı yapıldıktan sonra nasıl hesaplanacağı ile hangi sıra ve esaslar dahilinde uygulanacağı üç bent halinde sayılmıştır.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

-1 inci maddesinde Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

-20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu ve bedelin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

-27 nci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu ve emsal bedeli ve emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı

düzenlenmiştir.

Öte yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 34 üncü maddesinde otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetlerin (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) konaklama vergisine tabi olduğu, vergiyi doğuran olayın bu hizmetlerin sunulması ile meydana geldiği ve söz konusu verginin matrahının verginin konusuna giren hizmetler karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamı olduğu hüküm altına alınmıştır.

 Konaklama Vergisi Uygulama Genel Tebliğinin "Matrah " başlıklı V-A. bölümünde, tesisi

işletenler ile yakınlarına, personeline veya üçüncü kişilere bedelsiz verilen konaklama hizmetinde matrah olarak emsal bedelin esas alınacağı açıklanmıştır.

Konu yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmiş olup, il AFAD müdürlükleri koordinasyonunda ilgili konaklama tesislerince depremzedelere verilecek olan bedelsiz barınma hizmetlerinin, afetin getirdiği olağanüstü şartlardan doğan bir zorunluluk gereği bedelsiz verileceği anlaşıldığından, bu hizmetlerde, emsal bedelin sıfır (bedelsiz) olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, 6/2/2023 tarihli depremden etkilenen kişilere verilecek bedelsiz barınma hizmetleri için düzenlenecek faturalarda, işlemin mahiyetine ilişkin açıklamalara (6/2/2023 tarihinde meydana gelen depremden etkilenen 10 ildeki vatandaşlara verilen bedelsiz barınma hizmetleri) yer verilmek ve barınma hizmet bedelinin sıfır (bedelsiz) olarak gösterilmek suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca emsal bedeli sıfır olan söz konusu hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ve konaklama vergisinin hesaplanmayacağı ve bu hizmetler nedeniyle barınma hizmeti verenlerce yapılan harcamaların gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir.

3. Depremden Etkilenen İllerimizde Yapılan Akaryakıt Satışlarındaki Belge Düzeni:

Genel hayatı olumsuz etkileyen şartların ortadan kaldırılması ve afetzede vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının karşılanması için, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesi ile 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetki kapsamında, bu illerimizde yapılan akaryakıt satışlarındaki belge düzenine ilişkin olarak, aşağıda açıklanan şekilde işlem tesis edilmesi uygun görülmüştür.

3.1. Seyyar Olarak Akaryakıt Satışı Yapılması Halinde

Akaryakıt satışı yapılmasına imkân tanıyan üzerinde tank, pompa vb. tesisatı bulunan ancak ödeme kaydedici cihazlara bağlı olmayan seyyar istasyonlar veya tankerler aracılığıyla akaryakıt satışı yapılması durumunda;

a) Akaryakıt satışı sonrasında 213 sayılı Kanunda yer alan belgelerden herhangi birinin düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup yapılan satışlar için gün sonunda "muhtelif müşteriler" ibareli bir fatura düzenlenebilecektir.

b) Müşterinin kendisine yapılan satış işlemi için belge talep etmesi halinde ise, 213 sayılı Kanunun belge düzenine ilişkin hükümlerinde yazılı belgeler (fatura, perakende satış fişi gibi) kullanılabilecektir.

3.2. Akaryakıt İstasyonlarında Bidon, Varil Gibi Eşyalara Akaryakıt Satışı Yapılması Halinde

Akaryakıt istasyonlarında doğrudan taşıtlara yapılmayıp bidon, varil gibi eşyalara yapılan akaryakıt satışları için düzenlenecek fişlerde, ödeme kaydedici cihazların T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası ya da plaka bilgisi alanına sadece “2” rakamının girilmesi yeterli olacaktır.

3.3. Akaryakıt Pompa Ödeme Kaydedici Cihazların Çalışmaması Halinde

Akaryakıt istasyonlarında bulunan akaryakıt pompa ödeme kaydedici cihazların veya sistemin çalışmaması durumunda, akaryakıt satışı sonrasında 213 sayılı Kanunda yer alan belgelerden herhangi biri düzenlenmeyecek, ancak yapılan satışlar için gün sonunda "muhtelif müşteriler" ibareli bir fatura düzenlenecektir.

Diğer taraftan, müşterinin bu satış için belge talep etmesi durumunda ise, 213 sayılı Kanunun belge düzenine ilişkin hükümlerinde yazılı belgeler (fatura, perakende satış fişi gibi) kullanılabilecektir.

Duyurulur.

 

Bekir BAYRAKDAR

Gelir İdaresi Başkanı

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-76464994-130[KDV.2022.32]-204356

23.08.2022

Konu

:

Yurtdışına verilen tercüme hizmeti

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, İsveç'te bulunan gerçek ve tüzel kişilere tercümanlık faaliyetinde bulunduğunuz belirtilerek, düzenleyeceğiniz serbest meslek makbuzunda gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılamayacağı ile söz konusu tercümanlık hizmetinin, hizmet ihracı kapsamında katma değer vergisinden (KDV) istisna olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- 3 üncü maddesinde, aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:

 

1.Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

 

- 4 üncü maddesinde,

 

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

 

1- İkametgâhı Türkiye'de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19'uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

 

2-Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.),

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye'de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Aynı Kanunun 65 inci maddesinde, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

- 66 ncı maddesinde, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez,

 

- 85 inci maddesinde mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.

 

Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler,

 

- 94 üncü maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

b) Diğerlerinden %20 vergi tevkifatı yapılır.

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre; yurtdışında mukim müşteriler için Türkiye'de verilen tercümanlık hizmetleri karşılığı yapılan ödemelerden, bu kişilerin tevkifat yapma sorumluluğu bulunmaması nedeniyle, gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu olmayıp, bu hizmetler karşılığında elde edilen kazançların, serbest meslek kazancınıza dahil edilerek geçici vergi beyannameleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

 3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde, Türkiye' de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

 

-4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV den istisna olduğu,

 

-12/2 nci maddesinde, bir hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilebilmesi için hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurtdışında faydalanılması gerektiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/A-2.1.) bölümünde; "3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)nci maddesine göre;

 

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

 

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 

gerekir.

 

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

 

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, İsveç'te bulunan gerçek ve tüzel kişilere verdiğiniz tercümanlık hizmetinin bu kişilerin yurtdışındaki faaliyetlerine ilişkin olması Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgilisinin bulunmaması halinde söz konusu hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilerek KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-76464994-130[KDV.2022.32]-204356

23.08.2022

Konu

:

Yurtdışına verilen tercüme hizmeti

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, İsveç'te bulunan gerçek ve tüzel kişilere tercümanlık faaliyetinde bulunduğunuz belirtilerek, düzenleyeceğiniz serbest meslek makbuzunda gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılamayacağı ile söz konusu tercümanlık hizmetinin, hizmet ihracı kapsamında katma değer vergisinden (KDV) istisna olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- 3 üncü maddesinde, aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:

 

1.Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

 

- 4 üncü maddesinde,

 

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

 

1- İkametgâhı Türkiye'de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19'uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

 

2-Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.),

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye'de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Aynı Kanunun 65 inci maddesinde, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

- 66 ncı maddesinde, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez,

 

- 85 inci maddesinde mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.

 

Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler,

 

- 94 üncü maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

b) Diğerlerinden %20 vergi tevkifatı yapılır.

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre; yurtdışında mukim müşteriler için Türkiye'de verilen tercümanlık hizmetleri karşılığı yapılan ödemelerden, bu kişilerin tevkifat yapma sorumluluğu bulunmaması nedeniyle, gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu olmayıp, bu hizmetler karşılığında elde edilen kazançların, serbest meslek kazancınıza dahil edilerek geçici vergi beyannameleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

 3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde, Türkiye' de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

 

-4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV den istisna olduğu,

 

-12/2 nci maddesinde, bir hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilebilmesi için hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurtdışında faydalanılması gerektiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/A-2.1.) bölümünde; "3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)nci maddesine göre;

 

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

 

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 

gerekir.

 

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

 

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, İsveç'te bulunan gerçek ve tüzel kişilere verdiğiniz tercümanlık hizmetinin bu kişilerin yurtdışındaki faaliyetlerine ilişkin olması Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgilisinin bulunmaması halinde söz konusu hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilerek KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-76464994-130[KDV.2022.32]-204356

23.08.2022

Konu

:

Yurtdışına verilen tercüme hizmeti

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, İsveç'te bulunan gerçek ve tüzel kişilere tercümanlık faaliyetinde bulunduğunuz belirtilerek, düzenleyeceğiniz serbest meslek makbuzunda gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılamayacağı ile söz konusu tercümanlık hizmetinin, hizmet ihracı kapsamında katma değer vergisinden (KDV) istisna olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- 3 üncü maddesinde, aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:

 

1.Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

 

- 4 üncü maddesinde,

 

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

 

1- İkametgâhı Türkiye'de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19'uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

 

2-Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.),

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye'de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye'de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

Aynı Kanunun 65 inci maddesinde, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

- 66 ncı maddesinde, serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez,

 

- 85 inci maddesinde mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.

 

Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler,

 

- 94 üncü maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

b) Diğerlerinden %20 vergi tevkifatı yapılır.

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Bu hükümlere göre; yurtdışında mukim müşteriler için Türkiye'de verilen tercümanlık hizmetleri karşılığı yapılan ödemelerden, bu kişilerin tevkifat yapma sorumluluğu bulunmaması nedeniyle, gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu olmayıp, bu hizmetler karşılığında elde edilen kazançların, serbest meslek kazancınıza dahil edilerek geçici vergi beyannameleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

 3065 sayılı KDV Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde, Türkiye' de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

 

-4/1 inci maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

-6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV den istisna olduğu,

 

-12/2 nci maddesinde, bir hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilebilmesi için hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurtdışında faydalanılması gerektiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/A-2.1.) bölümünde; "3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)nci maddesine göre;

 

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

 

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 

gerekir.

 

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

 

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, İsveç'te bulunan gerçek ve tüzel kişilere verdiğiniz tercümanlık hizmetinin bu kişilerin yurtdışındaki faaliyetlerine ilişkin olması Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgilisinin bulunmaması halinde söz konusu hizmetin hizmet ihracı kapsamında değerlendirilerek KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[I-20-28]-156995

28.06.2022

Konu

:

Adi ortaklık adına alınan gayrimenkullere ait yüklenilen KDV'nin indirimi ve kiralanması işleminin vergi kanunları karşısındaki durumu

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, Adi Ortaklığınız adına alınan gayrimenkullerin Ortaklığınızın faaliyet konusuyla ilgili olarak kullanılmayacağından, gayrimenkullerin alımında ödenen katma değer vergisinin (KDV) indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile söz konusu gayrimenkullerin Ortaklığınıza dahil edilmeden kiraya verilmesi işleminin Gelir Vergisi Kanunu karşısındaki durumu hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- (3/B) maddesinde, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

...",

 

- 171 inci maddesinde, "Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlıyacak şekilde tutarlar:

 

1. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tesbit etmek;

 

2. Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek;

 

3. Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

 

4. Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

 

5. Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.",

 

- 186 ncı maddesinde, "Envanter çıkarmak, bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.

 

Şu kadar ki; ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mûtat olmıyan malların değerleri tahminen tesbit olunur.

 

Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Ayrıca, mezkûr Kanunun uygulamasında mükelleflerin ödevleri (bildirim, defter tutma, belge düzeni gibi) Kanunun ikinci kitabında yer almakta olup, mezkûr Kanun uyarınca düzenlenmesi/kullanılması zorunlu olan vesikalar, esas itibarıyla, Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir.

 

Diğer taraftan, adi ortaklık sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620-645 inci maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 620 nci maddesinde, adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla gelir veya kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri karlar, hisseleri oranında gerçek kişilerin ticari kazancına veya şirketlerin kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmektedir. Ancak, adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, adi ortaklıkların bağımsız işletme birimleri olarak ayrı stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edilmekte ve adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetleri ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmektedir.

 

Buna göre, Adi Ortaklığınız tarafından satın alındığı, ancak ortaklık faaliyetinde kullanılmadığı belirtilen gayrimenkulün (konut, ofis) Adi Ortaklık aktifine/envantere dahil edilmesi gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkulün kiralanması işlemine ilişkin olarak da Adi Ortaklığınız tarafından genel hükümler çerçevesinde fatura veya fatura düzenleme zorunluluğunun bulunmadığı durumda perakende satış vesikası düzenlenmesi icap etmektedir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış, ikinci fıkrasında da birinci fıkrada yazılı mallar ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, üçüncü fıkrasında ise tüccarlara ait olsa dahi işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkullerle haklar hakkında gayrimenkul sermaye iradıyla ilgili hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası ile de kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu madde de yazılı bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Adi Ortaklığınız tarafından satın alınan ancak ortaklık faaliyetinde kullanılmadığı belirtilen gayrimenkullerin (konut, ofis), Adi Ortaklık aktifine/envantere dahil edilmesi gerektiğinden; söz konusu gayrimenkullerin kiraya verilmesinden elde edilen gelir ticari kazancın tespitine ilişkin hükümler çerçevesinde vergilendirilecek olup, elde edilen gelir üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı tabiidir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV'den istisna olduğu,

 

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri, 29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

-34 üncü maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

-53 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade edeceği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Adi Ortaklıklarda Vergileme" başlıklı (I/B-7) bölümünde; "KDV uygulamasında adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerinin ortaklarından ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekir." açıklaması yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve müteakip hükümlerine göre, birden çok kişinin bir taşınmaz satın alıp bunun adi şirket adına tescilini istemesi halinde, bu taşınmaz adi ortaklık adına değil ortakları adına elbirliği mülkiyeti esasına göre tescil edilmektedir. Diğer bir ifade ile adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından taşınmazı satın alan gerçek veya tüzel kişilerin adları tapu kütüğüne yazılarak pay oranları gösterilmeksizin, el birliği halini oluşturan neden "adi şirket" şeklinde tapu kütüğüne tescil edilmektedir. Elbirliği halinde tescil hali, birlikte mülkiyet hali değil, esasında şirket adına tek mülkiyetin tescil halidir. Ayrıca, ortakların taşınmazdaki tasarrufları elbirliği mülkiyet hükümlerine göre yapılabilmekte olup, ortaklar paylarını ancak birbirlerine temlik edebilmekte üçüncü bir kişiye temlik edememektedirler. Bu itibarla, adi şirket adına tapu siciline tescil edilmek istenen taşınmaz, elbirliği mülkiyeti olarak tescil edilmekte ve adi şirket olduğu belirtilmektedir.

 

Buna göre, satın alınan gayrimenkullerin Adi Ortaklığa dahil edilmesi gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkullerin tapu siciline yukarıda belirtilen şekilde tescil edilmesi ve ortakların isimlerine ayrı ayrı yer verilmesi suretiyle faturanın ortaklık adına düzenlenmesi şartıyla, gayrimenkullerin alımı sırasında ödenen KDV'nin vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmakta olup, Adi Ortaklığa dahil edilen bu gayrimenkullerin kiralanması işlemleri de 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[I-20-28]-156995

28.06.2022

Konu

:

Adi ortaklık adına alınan gayrimenkullere ait yüklenilen KDV'nin indirimi ve kiralanması işleminin vergi kanunları karşısındaki durumu

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, Adi Ortaklığınız adına alınan gayrimenkullerin Ortaklığınızın faaliyet konusuyla ilgili olarak kullanılmayacağından, gayrimenkullerin alımında ödenen katma değer vergisinin (KDV) indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile söz konusu gayrimenkullerin Ortaklığınıza dahil edilmeden kiraya verilmesi işleminin Gelir Vergisi Kanunu karşısındaki durumu hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- (3/B) maddesinde, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

...",

 

- 171 inci maddesinde, "Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlıyacak şekilde tutarlar:

 

1. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tesbit etmek;

 

2. Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek;

 

3. Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

 

4. Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

 

5. Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.",

 

- 186 ncı maddesinde, "Envanter çıkarmak, bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.

 

Şu kadar ki; ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mûtat olmıyan malların değerleri tahminen tesbit olunur.

 

Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Ayrıca, mezkûr Kanunun uygulamasında mükelleflerin ödevleri (bildirim, defter tutma, belge düzeni gibi) Kanunun ikinci kitabında yer almakta olup, mezkûr Kanun uyarınca düzenlenmesi/kullanılması zorunlu olan vesikalar, esas itibarıyla, Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir.

 

Diğer taraftan, adi ortaklık sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620-645 inci maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 620 nci maddesinde, adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla gelir veya kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri karlar, hisseleri oranında gerçek kişilerin ticari kazancına veya şirketlerin kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmektedir. Ancak, adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, adi ortaklıkların bağımsız işletme birimleri olarak ayrı stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edilmekte ve adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetleri ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmektedir.

 

Buna göre, Adi Ortaklığınız tarafından satın alındığı, ancak ortaklık faaliyetinde kullanılmadığı belirtilen gayrimenkulün (konut, ofis) Adi Ortaklık aktifine/envantere dahil edilmesi gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkulün kiralanması işlemine ilişkin olarak da Adi Ortaklığınız tarafından genel hükümler çerçevesinde fatura veya fatura düzenleme zorunluluğunun bulunmadığı durumda perakende satış vesikası düzenlenmesi icap etmektedir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış, ikinci fıkrasında da birinci fıkrada yazılı mallar ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, üçüncü fıkrasında ise tüccarlara ait olsa dahi işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkullerle haklar hakkında gayrimenkul sermaye iradıyla ilgili hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası ile de kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu madde de yazılı bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Adi Ortaklığınız tarafından satın alınan ancak ortaklık faaliyetinde kullanılmadığı belirtilen gayrimenkullerin (konut, ofis), Adi Ortaklık aktifine/envantere dahil edilmesi gerektiğinden; söz konusu gayrimenkullerin kiraya verilmesinden elde edilen gelir ticari kazancın tespitine ilişkin hükümler çerçevesinde vergilendirilecek olup, elde edilen gelir üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı tabiidir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV'den istisna olduğu,

 

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri, 29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

-34 üncü maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

-53 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade edeceği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Adi Ortaklıklarda Vergileme" başlıklı (I/B-7) bölümünde; "KDV uygulamasında adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerinin ortaklarından ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekir." açıklaması yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve müteakip hükümlerine göre, birden çok kişinin bir taşınmaz satın alıp bunun adi şirket adına tescilini istemesi halinde, bu taşınmaz adi ortaklık adına değil ortakları adına elbirliği mülkiyeti esasına göre tescil edilmektedir. Diğer bir ifade ile adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından taşınmazı satın alan gerçek veya tüzel kişilerin adları tapu kütüğüne yazılarak pay oranları gösterilmeksizin, el birliği halini oluşturan neden "adi şirket" şeklinde tapu kütüğüne tescil edilmektedir. Elbirliği halinde tescil hali, birlikte mülkiyet hali değil, esasında şirket adına tek mülkiyetin tescil halidir. Ayrıca, ortakların taşınmazdaki tasarrufları elbirliği mülkiyet hükümlerine göre yapılabilmekte olup, ortaklar paylarını ancak birbirlerine temlik edebilmekte üçüncü bir kişiye temlik edememektedirler. Bu itibarla, adi şirket adına tapu siciline tescil edilmek istenen taşınmaz, elbirliği mülkiyeti olarak tescil edilmekte ve adi şirket olduğu belirtilmektedir.

 

Buna göre, satın alınan gayrimenkullerin Adi Ortaklığa dahil edilmesi gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkullerin tapu siciline yukarıda belirtilen şekilde tescil edilmesi ve ortakların isimlerine ayrı ayrı yer verilmesi suretiyle faturanın ortaklık adına düzenlenmesi şartıyla, gayrimenkullerin alımı sırasında ödenen KDV'nin vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmakta olup, Adi Ortaklığa dahil edilen bu gayrimenkullerin kiralanması işlemleri de 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

45404237-130[I-20-28]-156995

28.06.2022

Konu

:

Adi ortaklık adına alınan gayrimenkullere ait yüklenilen KDV'nin indirimi ve kiralanması işleminin vergi kanunları karşısındaki durumu

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge başvuru formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, Adi Ortaklığınız adına alınan gayrimenkullerin Ortaklığınızın faaliyet konusuyla ilgili olarak kullanılmayacağından, gayrimenkullerin alımında ödenen katma değer vergisinin (KDV) indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile söz konusu gayrimenkullerin Ortaklığınıza dahil edilmeden kiraya verilmesi işleminin Gelir Vergisi Kanunu karşısındaki durumu hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- (3/B) maddesinde, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

...",

 

- 171 inci maddesinde, "Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması bakımından aşağıdaki maksatları sağlıyacak şekilde tutarlar:

 

1. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tesbit etmek;

 

2. Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tesbit etmek;

 

3. Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek;

 

4. Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek;

 

5. Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.",

 

- 186 ncı maddesinde, "Envanter çıkarmak, bilânço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir.

 

Şu kadar ki; ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mûtat olmıyan malların değerleri tahminen tesbit olunur.

 

Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Ayrıca, mezkûr Kanunun uygulamasında mükelleflerin ödevleri (bildirim, defter tutma, belge düzeni gibi) Kanunun ikinci kitabında yer almakta olup, mezkûr Kanun uyarınca düzenlenmesi/kullanılması zorunlu olan vesikalar, esas itibarıyla, Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir.

 

Diğer taraftan, adi ortaklık sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620-645 inci maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 620 nci maddesinde, adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla gelir veya kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri karlar, hisseleri oranında gerçek kişilerin ticari kazancına veya şirketlerin kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmektedir. Ancak, adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, adi ortaklıkların bağımsız işletme birimleri olarak ayrı stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edilmekte ve adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetleri ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmektedir.

 

Buna göre, Adi Ortaklığınız tarafından satın alındığı, ancak ortaklık faaliyetinde kullanılmadığı belirtilen gayrimenkulün (konut, ofis) Adi Ortaklık aktifine/envantere dahil edilmesi gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkulün kiralanması işlemine ilişkin olarak da Adi Ortaklığınız tarafından genel hükümler çerçevesinde fatura veya fatura düzenleme zorunluluğunun bulunmadığı durumda perakende satış vesikası düzenlenmesi icap etmektedir.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış, ikinci fıkrasında da birinci fıkrada yazılı mallar ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, üçüncü fıkrasında ise tüccarlara ait olsa dahi işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkullerle haklar hakkında gayrimenkul sermaye iradıyla ilgili hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası ile de kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu madde de yazılı bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Adi Ortaklığınız tarafından satın alınan ancak ortaklık faaliyetinde kullanılmadığı belirtilen gayrimenkullerin (konut, ofis), Adi Ortaklık aktifine/envantere dahil edilmesi gerektiğinden; söz konusu gayrimenkullerin kiraya verilmesinden elde edilen gelir ticari kazancın tespitine ilişkin hükümler çerçevesinde vergilendirilecek olup, elde edilen gelir üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı tabiidir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 17/4-d maddesinde, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV'den istisna olduğu,

 

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri, 29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

-34 üncü maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

-53 üncü maddesinde, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade edeceği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Adi Ortaklıklarda Vergileme" başlıklı (I/B-7) bölümünde; "KDV uygulamasında adi ortaklıklar, bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerinin ortaklarından ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın KDV ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekir." açıklaması yer almaktadır.

 

Diğer taraftan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve müteakip hükümlerine göre, birden çok kişinin bir taşınmaz satın alıp bunun adi şirket adına tescilini istemesi halinde, bu taşınmaz adi ortaklık adına değil ortakları adına elbirliği mülkiyeti esasına göre tescil edilmektedir. Diğer bir ifade ile adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından taşınmazı satın alan gerçek veya tüzel kişilerin adları tapu kütüğüne yazılarak pay oranları gösterilmeksizin, el birliği halini oluşturan neden "adi şirket" şeklinde tapu kütüğüne tescil edilmektedir. Elbirliği halinde tescil hali, birlikte mülkiyet hali değil, esasında şirket adına tek mülkiyetin tescil halidir. Ayrıca, ortakların taşınmazdaki tasarrufları elbirliği mülkiyet hükümlerine göre yapılabilmekte olup, ortaklar paylarını ancak birbirlerine temlik edebilmekte üçüncü bir kişiye temlik edememektedirler. Bu itibarla, adi şirket adına tapu siciline tescil edilmek istenen taşınmaz, elbirliği mülkiyeti olarak tescil edilmekte ve adi şirket olduğu belirtilmektedir.

 

Buna göre, satın alınan gayrimenkullerin Adi Ortaklığa dahil edilmesi gerekmekte olup, söz konusu gayrimenkullerin tapu siciline yukarıda belirtilen şekilde tescil edilmesi ve ortakların isimlerine ayrı ayrı yer verilmesi suretiyle faturanın ortaklık adına düzenlenmesi şartıyla, gayrimenkullerin alımı sırasında ödenen KDV'nin vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmakta olup, Adi Ortaklığa dahil edilen bu gayrimenkullerin kiralanması işlemleri de 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olacaktır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

 

T.C.

SİVAS VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-67630374-130[2021]-7143

22.03.2022

Konu

:

Elektrik Dağıtım Şirketi Tarafından Yapılan Fatura Düzeltmeleri Nedeniyle KDV'nin Düzeltme Yapılan Dönemde İndirim Konusu Yapılıp Yapılmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

../../…. tarih ve ….. kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinin incelenmesinden;

 

-Şirketinizin elektrik piyasasına ilişkin ilgili kanun ve ikincil mevzuata uygun olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen 24/8/2006 tarih ve ED/874-23/687 no.lu dağıtım lisansına sahip olup yaklaşık 1 milyon abonenin bulunduğu …, … ve … illerinde elektrik dağıtım faaliyetinde bulunduğu,

 

-Şirketinizin iş ve işlemlerinin, EPDK tarafından hazırlanmış olan serbest, serbest olmayan ve son kaynak tedariki kapsamındaki tüketicilere elektrik enerjisi ve/veya kapasite satışı ile buna ilişkin hizmetlerin sunulmasında tüketici, tedarikçiler ve/veya dağıtım şirketleri arasındaki iş ve işlemlere esas asgari standart, usul ve esasların belirlendiği ve 30/5/2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında yürütüldüğü, ayrıca Şirketinizin muhasebe işlemleri dahil olmak üzere tüm iş ve işlemlerinin aynı zamanda denetimle yetkili olan EPDK tarafından regüle edildiği,

 

-Şirketinizce, EPDK/TEDAŞ mevzuatına uygunluk incelemeleri, müşteri itiraz başvuruları, mahkeme sonuçları ile Şirketinizin iç kontrol ve kalite süreçleri kapsamında fatura düzeltmelerinin yapıldığı,

 

-Şirketinizce yapılan faturalama süreçleri esnasında çarpan hatası, sayacın hatalı okunması ve tüketim miktarının hatalı hesaplanmasına bağlı dağıtım şirketlerine özgü fatura/tahakkuk hataları ile karşılaşıldığı (Örneğin; Dengeleme ve Uzlaşma Yönetmeliği kapsamında geçmişe dönük yapılan düzeltmeler, hatalı, kaçak ve ek tüketim ile arızalı sayaç kaynaklı tahakkuk düzeltmeleri ve EPDK denetimleri ile TEDAŞ kontrolleri kapsamında yapılan genel aydınlatma tahakkuk düzeltmeleri vb.),

 

-Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 36 ncı ve 37 nci maddelerinde faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespiti ve sayacın doğru tüketim kaydetmemesi halinde tüketim miktarının tespiti aşamasında ne şekilde düzeltme yapılacağının usul ve esaslarının belirlendiği, bu kapsamda her ay yaklaşık 750.000 abonenin sayaçlarının sahada okunduğu ve faturalandırmaya esas unsurların tespit edildiği,

 

-Yapılan tüm düzeltmelerin, tahakkuk edecek tutarın tespitine yönelik bir çalışma olduğu, herhangi bir iade işlemi mahiyetinde olmadığı yalnızca fatura içeriğinde oluşan tüketim miktarı veya tutar hatalarının düzeltilmesinden ibaret olduğu,

 

-Hatalı tahakkukların iptal edilerek doğru tahakkukların tekrardan oluşturulması sonucu tüketicilere doğru faturalama işlemi yapıldığı,

 

-Daha önce yüksek bedel ile tahakkuk ettirilerek faturaya bağlanan ve katma değer vergisi (KDV) yüksek bedel üzerinden beyan edilen tüm hatalı faturaların düzeltme işlemlerinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında 10 iş günü içerisinde sonuca bağlanması gerektiği

 

belirtilerek ilgili düzeltme işlemleri sonucunda oluşturulan yeni faturanın dayanak belge olarak kabul edilerek, daha önce hatalı düzenlenmiş olan faturanın KDV'sinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı, indirime konu edilebilmesi halinde söz konusu KDV'nin hangi dönemde indirilebileceği, hatalı ve düzeltilmiş faturalar ile varsa müşteriye iade için düzenlenmiş olan banka dekontlarının Şirketinizce muhafaza edildiği bilgisi karşısında ilave olarak düzenlenmesi gereken herhangi bir belge olup olmadığı ve belge düzeninin nasıl olması gerektiği konusunda Defterdarlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

 

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

 

- 19 uncu maddesinde, "Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.

 

...",

 

- 174 üncü maddesinde, "Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.",

 

- 217 nci maddesinde, "Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kaidelerine göre düzeltilebilir. ...",

 

- 219 uncu maddesinde, "Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki

 

a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

 

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

213 sayılı Kanunun 227 nci maddesi de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmünü amir olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Ayrıca, işleme (mal teslimi, hizmet ifası) ait fatura veya fatura yerine geçen belgenin düzenlenmesinden sonra işlemin gerçekleşmemesi, kısmen gerçekleşmesi, istenilen evsafta olmaması, malın iadesi ya da işleme ait faturanın yüksek tutar üzerinden düzenlenmiş olması gibi nedenlerle kağıt ortamında düzenlenmiş faturaya ilişkin itiraz durumunda uygulamada, esas itibariyle, ilgili dönem (muamelelerin defterlere kayıt süresi) içinde tüm nüshalar ile birlikte fatura iptali ve yeniden fatura düzenlenmesi, harici dönemlerde ise müşterinin vergi mükellefi olması durumunda mal iadesine/düzeltmeye yönelik (işlemin mahiyetine ilişkin açıklamayı içerecek şekilde) müşteri tarafından satıcı adına fatura düzenlenmesi, müşterinin vergi mükellefi olmaması durumunda ise satıcı tarafından (213 sayılı Kanunun 234 üncü maddenin beşinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere) gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Bunun yanı sıra, 213 sayılı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; muhasebenin temel kavramları, muhasebe politikalarının açıklanması, mali tablolar ilkeleri, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması, tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, mükelleflerin muhasebe kayıtlarını; muhasebenin temel kavramlarına, muhasebe politikalarının açıklanması ve mali tablolar ilkelerine, tekdüzen hesap planı ve işleyişine ilişkin yapılan düzenlemelere uygun olarak yapmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, kapanan hesap dönemine ilişkin olarak ilgili dönemde düzenlenen hatalı faturalara ilişkin düzeltmelerin de, esas itibarıyla, genel muhasebe ilkeleri dahilinde kayıtlara intikal ettirilmesi icap etmektedir.

 

Öte yandan, somut durumda Şirketiniz özel entegrasyon yöntemleriyle 11/10/2012 tarihinden itibaren e-Fatura, 31/12/2019 tarihinden itibaren de e-Arşiv Fatura kayıtlı kullanıcısı olduğundan, düzenleyeceğiniz elektrik faturalarının, müşterinin e-Fatura kullanıcısı olması durumunda e-Fatura, aksi durumda e-Arşiv Fatura olarak düzenlenmesi gerekmekte olup, e-Belge uygulamaları çerçevesinde tesis edilmesi gereken işlemlere ilişkin açıklamalara ise aşağıda yer verilmiştir.

 

213 sayılı Kanunun;

 

- Mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu; bu Kanun ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu,

 

- Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması, bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili olduğu

 

hükme bağlanmıştır.

 

Bu bağlamda, elektronik belge (e-Belge) uygulamalarına ilişkin düzenlemeleri ihtiva eden 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi" başlıklı bölümünde, mezkur Genel Tebliğ kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1/5/2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

 

Bu kapsamda Başkanlığımızca ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan "e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu" ve "e-Arşiv Uygulamaları (e-Arşiv Fatura, e-SMM) İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu" ile e-Belge uygulamalarına ilişkin iptal ve ihtar/itiraz süreçlerine ilişkin mükelleflerin yapmaları gereken işlemler açıklanmıştır.

 

Söz konusu Kılavuzlar çerçevesinde e-Fatura uygulamasında;

 

- İptal işlemleri; "Ticari Fatura Senaryosu" kapsamında düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde e-Fatura sistemi içinden "Ret Uygulama Yanıtı" ile, "Temel Fatura Senaryosu" kapsamında düzenlenen faturalarda da yine 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla, "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden iptal talebi oluşturmak ve faturanın diğer tarafının da aynı sürede söz konusu portal üzerinden iptal talebini onaylaması suretiyle gerçekleştirilebilmektedir.

 

- e-Faturalara, sistem içinden ihtar ve itiraz bildirimlerinin yapılabilmesi için ise öncelikle Türk Ticaret Kanununun 18 ve 21 inci maddelerinde belirtilen yöntemler ve süre dâhilinde alıcı ya da satıcısı tarafından itiraz edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan itirazlara ilişkin olarak fatura dönemini izleyen ayın 20 nci günü sonuna kadar, söz konusu Portal üzerinden ihtar/itiraz bildirim talebi oluşturulmakta ve aynı süre zarfında faturanın diğer tarafının söz konusu ihtar/itiraz talebini onaylaması/reddetmesi beklenmektedir. Her iki tarafın da onayladığı durumda fatura iptal edilmiş kabul edilmekte olup, aksi durumda söz konusu fatura ihtar/itiraz talebini Portal üzerinden reddeden/süresinde onaylamayan açısından hüküm ifade etmeye devam etmektedir.

 

Söz konusu Kılavuzlar çerçevesinde e-Arşiv uygulamalarında;

 

İptal işlemlerinin; 8 günlük itiraz süresi içinde belgenin düzenleyicisi ya da alıcısı tarafından ilgili belgeye iptal talebi oluşturmak ve diğer muhatabı tarafından onaylanması suretiyle, ihtar ve itiraz işlemlerinin ise öncelikle Türk Ticaret Kanununun 18 ve 21 inci maddelerinde belirtilen yöntemler ve süre dâhilinde ilgili belgenin düzenleyen ya da alan tarafından ihtar/itiraza konu edilmesi ve bu kapsamda yapılan ihtar/itirazın söz konusu kılavuzda açıklandığı şekilde belge dönemini izleyen ayın 20 nci günü sonuna kadar, Başkanlığımıza bildirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, e-Arşiv Faturaya iptal veya ihtar/itiraz talebi oluşturulabilmesi için, GİB Portal yöntemi ile e-Arşiv Fatura uygulamasından yararlanan mükellefler mali mühür/elektronik imzaları ile söz konusu portala giriş yaparak, kayıtlı e-Belge kullanıcısı olmayan (İnteraktif Vergi Dairesi kullanıcı kodu ve şifreleri ile giriş yapılan e-Arşiv Fatura Portalından belge düzenleyen) mükellefler ise İnteraktif Vergi Dairesi kullanıcı kodu ve şifreleri ile GİB e-Arşiv Fatura Portalına giriş yaparak düzenledikleri e-Belgelere iptal veya ihtar/itiraz talebinde bulunabilecekleri gibi onaylarına sunulan iptal veya ihtar/itiraz taleplerini onaylayabilmekte ya da reddedebilmektedir. Diğer taraftan, e-Arşiv Fatura uygulamasından "Özel Entegratör" veya "Bilgi İşlem Sistemleri Entegrasyonu" yöntemi ile yararlanan mükellefler, Başkanlığımıza gönderecekleri "İptal" veya "İtiraz" Raporu ile düzenledikleri e-Belgeler için iptal veya ihtar/itiraz talebinde bulunabilmektedir. Bu şekilde Başkanlığımıza iptal veya ihtar/itiraz talebinin iletilmesi halinde, satıcı tarafından Portal üzerinden yapılacak ayrıca bir işlem bulunmamakta olup, bu yol ile iletilen iptal talebi yine GİB Portal üzerinden alıcı tarafından kabul ya da reddedilebilmektedir.

 

Diğer taraftan, 30/05/2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin; 36 ncı maddesinde faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespitine, 37 nci maddesinde sayacın doğru tüketim kaydetmemesi halinde tüketim miktarının tespitine ve 38 inci maddesinde tedarik şirketinin yükümlülüklerine ilişkin usul ve esaslara yer verilmiş olup, aynı Yönetmeliğin 54 üncü maddesinde ise dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri tarafından, faaliyet konuları ile ilgili olarak arıza bildirimi, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanım ihbarları, ödeme bildirimlerine ilişkin itirazlar, şikâyetler ve benzeri konularda yapılan başvuruların cevaplandırılması için, yeterli donanım ve personele sahip tüketici hizmetleri merkezlerinin kurulmasının zorunlu olduğu, dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri tarafından, tüketici hizmetleri merkezlerinin bünyesinde, tüketicilere yönelik 24 saat kesintisiz hizmet verecek şekilde çağrı merkezinin kurulacağı, dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketlerinin internet sitelerinde, kolayca görülebilecek ve erişilebilecek şekilde "İtiraz veya Şikâyet Başvurusu" erişimine yer verilmesinin zorunlu olduğu belirlenmiştir.

 

Bu bakımdan, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında kurulacak sisteme uygun olarak tüketiciler tarafından yapılacak olan ve tevsik edilen itiraz ve şikayetlerin de e-Fatura ve e-Arşiv uygulaması kapsamında yapılan iptal veya ihtar/itiraz talebi olarak değerlendirilmesi mümkündür.

 

Buna göre;

 

1- İptale/itiraza konu edilen faturanın e-Fatura olması durumunda;

 

Faturanın "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde harici yöntemlerle itiraz edilmesi ve itiraz üzerine "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden taraflardan birinin başlatacağı itiraz talebi veya 8 günlük itiraz süresi dolmadı ise doğrudan satıcının/alıcının "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden başlatacağı iptal talebi ile iptal/itiraz işlemi başlayacak olup faturaya taraf diğer mükellefin söz konusu Portal üzerinden talebi onaylaması akabinde süreç tamamlanmış olacaktır.

 

Faturanın "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde ise, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde harici yöntemlerle itiraz edilebileceği gibi (e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden taraflardan birinin itiraz talebi başlatması ve diğer tarafında da onaylaması gerektiği hususu unutulmamalıdır.), e-Fatura uygulaması üzerinden "Ret Uygulama Yanıtı" ile de söz konusu faturaya ilişkin iptal veya ihtar/itiraz süreci tamamlanabilir.

 

2- İptale/itiraza konu edilen faturanın e-Arşiv Fatura olması durumunda; Şirketinizin uygulamadan özel entegrasyon yöntemiyle yararlanıyor olması nedeniyle, hatalı olarak düzenlenen e-Arşiv Faturanın; iptal işlemine konu edilmesinde yukarıda açıklandığı şekilde e-Arşiv Raporunun ilgili bölümlerinde "iptal" olarak raporlanması, ihtar/itiraza konu edilmesi durumunda ise ihtar/itirazı tevsik eden belgelere ilişkin bilgiler ile birlikte e-Arşiv Raporunun ilgili bölümünde "itiraz" olarak raporlanması suretiyle iptal veya ihtar/itiraz süreci tamamlanmış olacaktır.

 

3- Hatalı düzenlenen e-Fatura/e-Arşiv Faturanın yukarıda belirtilen yöntemler dahilinde iptali sonucunun ortaya çıkması durumunda, söz konusu muameleye ilişkin kayıtların genel muhasebe ilkeleri dahilinde düzeltilmesi gerekmekte olup, bu kapsamda da kayıtlara intikal ettirilmiş söz konusu fatura muhteviyatı muamelenin ters kayıt yapmak suretiyle muhasebe kayıtlarından çıkarılabilmesi mümkündür.

 

4- Hatalı düzenlenen e-Fatura/e-Arşiv Faturanın iptali üzerine yeni bir fatura düzenlenmesi gerektiği durumlarda, yeni faturanın not/açıklama alanında iptal edilen faturaya ilişkin bilgilere de yer verilmesi gerekmektedir.

 

5- Hatalı (fazla) tutar üzerinden düzenlendiği anlaşılan e-Fatura/e-Arşiv Faturaya ilişkin olarak yukarıda yer verilen açıklamalar/durumlar dahilinde iptal sonucunu doğuracak süreçlerin söz konusu olmaması halinde ise genel uygulama doğrultusunda işlem tesis edilmesi, diğer bir ifade ile müşterinin vergi mükellefi olması durumunda düzeltmeye yönelik (işlemin mahiyetine ilişkin açıklamayı içerecek şekilde) müşteri tarafından satıcı adına fatura düzenlenmesi, vergi mükellefi olmaması durumunda ise satıcı tarafından (213 sayılı Kanunun 234 üncü maddenin beşinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere) gider pusulası düzenlenmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerektiği tabii olup, bu kapsamda vergi mükellefi olmayanlara yapılan ödemelerin mezkur Kanunun 234 üncü maddesinin beşinci fıkrasında sayılan Kurumlar vasıtasıyla yapılması durumunda, bu kurumlarca düzenlenen belgeler (Dekont, Makbuz, vb.) gider pusulası yerine geçmektedir.

 

KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 2/3 üncü maddesinde; su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu,

 

- 10 uncu maddesinin (g) bendinde, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi anında vergiyi doğurun olayın meydana geleceği,

 

- 29 uncu maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi ve ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV'yi indirebilecekleri, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergiyi, bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltebileceği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Matrah ve İndirim Miktarlarının Değişmesi" başlıklı (III/C-6.) bölümünün  "Genel Açıklama"  başlıklı (III/C-6.1.) alt bölümünde,

 

"İade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şartıyla malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemi içinde 3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesi hükmü gereğince düzeltirler.

 

Ayrıca söz konusu hüküm uyarınca, matrahta değişikliğin vuku bulduğu tarihte işlemin tabi olduğu KDV oranının değişmiş olması halinde düzeltme işleminin, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan KDV oranı esas alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen belge düzenine ilişkin açıklamalarına uygun şekilde tevsik edilmesine bağlı olarak, hatalı olarak düzenlenmiş olan faturalara ilişkin KDV'nin, değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemi içinde 3065 sayılı KDV Kanununun 35 inci maddesi hükmü gereğince düzeltilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

 

T.C.

SİVAS VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-67630374-130[2021]-7143

22.03.2022

Konu

:

Elektrik Dağıtım Şirketi Tarafından Yapılan Fatura Düzeltmeleri Nedeniyle KDV'nin Düzeltme Yapılan Dönemde İndirim Konusu Yapılıp Yapılmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

../../…. tarih ve ….. kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinin incelenmesinden;

 

-Şirketinizin elektrik piyasasına ilişkin ilgili kanun ve ikincil mevzuata uygun olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen 24/8/2006 tarih ve ED/874-23/687 no.lu dağıtım lisansına sahip olup yaklaşık 1 milyon abonenin bulunduğu …, … ve … illerinde elektrik dağıtım faaliyetinde bulunduğu,

 

-Şirketinizin iş ve işlemlerinin, EPDK tarafından hazırlanmış olan serbest, serbest olmayan ve son kaynak tedariki kapsamındaki tüketicilere elektrik enerjisi ve/veya kapasite satışı ile buna ilişkin hizmetlerin sunulmasında tüketici, tedarikçiler ve/veya dağıtım şirketleri arasındaki iş ve işlemlere esas asgari standart, usul ve esasların belirlendiği ve 30/5/2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında yürütüldüğü, ayrıca Şirketinizin muhasebe işlemleri dahil olmak üzere tüm iş ve işlemlerinin aynı zamanda denetimle yetkili olan EPDK tarafından regüle edildiği,

 

-Şirketinizce, EPDK/TEDAŞ mevzuatına uygunluk incelemeleri, müşteri itiraz başvuruları, mahkeme sonuçları ile Şirketinizin iç kontrol ve kalite süreçleri kapsamında fatura düzeltmelerinin yapıldığı,

 

-Şirketinizce yapılan faturalama süreçleri esnasında çarpan hatası, sayacın hatalı okunması ve tüketim miktarının hatalı hesaplanmasına bağlı dağıtım şirketlerine özgü fatura/tahakkuk hataları ile karşılaşıldığı (Örneğin; Dengeleme ve Uzlaşma Yönetmeliği kapsamında geçmişe dönük yapılan düzeltmeler, hatalı, kaçak ve ek tüketim ile arızalı sayaç kaynaklı tahakkuk düzeltmeleri ve EPDK denetimleri ile TEDAŞ kontrolleri kapsamında yapılan genel aydınlatma tahakkuk düzeltmeleri vb.),

 

-Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 36 ncı ve 37 nci maddelerinde faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespiti ve sayacın doğru tüketim kaydetmemesi halinde tüketim miktarının tespiti aşamasında ne şekilde düzeltme yapılacağının usul ve esaslarının belirlendiği, bu kapsamda her ay yaklaşık 750.000 abonenin sayaçlarının sahada okunduğu ve faturalandırmaya esas unsurların tespit edildiği,

 

-Yapılan tüm düzeltmelerin, tahakkuk edecek tutarın tespitine yönelik bir çalışma olduğu, herhangi bir iade işlemi mahiyetinde olmadığı yalnızca fatura içeriğinde oluşan tüketim miktarı veya tutar hatalarının düzeltilmesinden ibaret olduğu,

 

-Hatalı tahakkukların iptal edilerek doğru tahakkukların tekrardan oluşturulması sonucu tüketicilere doğru faturalama işlemi yapıldığı,

 

-Daha önce yüksek bedel ile tahakkuk ettirilerek faturaya bağlanan ve katma değer vergisi (KDV) yüksek bedel üzerinden beyan edilen tüm hatalı faturaların düzeltme işlemlerinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında 10 iş günü içerisinde sonuca bağlanması gerektiği

 

belirtilerek ilgili düzeltme işlemleri sonucunda oluşturulan yeni faturanın dayanak belge olarak kabul edilerek, daha önce hatalı düzenlenmiş olan faturanın KDV'sinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı, indirime konu edilebilmesi halinde söz konusu KDV'nin hangi dönemde indirilebileceği, hatalı ve düzeltilmiş faturalar ile varsa müşteriye iade için düzenlenmiş olan banka dekontlarının Şirketinizce muhafaza edildiği bilgisi karşısında ilave olarak düzenlenmesi gereken herhangi bir belge olup olmadığı ve belge düzeninin nasıl olması gerektiği konusunda Defterdarlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

 

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

 

- 19 uncu maddesinde, "Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.

 

...",

 

- 174 üncü maddesinde, "Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.",

 

- 217 nci maddesinde, "Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kaidelerine göre düzeltilebilir. ...",

 

- 219 uncu maddesinde, "Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki

 

a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

 

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

213 sayılı Kanunun 227 nci maddesi de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmünü amir olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Ayrıca, işleme (mal teslimi, hizmet ifası) ait fatura veya fatura yerine geçen belgenin düzenlenmesinden sonra işlemin gerçekleşmemesi, kısmen gerçekleşmesi, istenilen evsafta olmaması, malın iadesi ya da işleme ait faturanın yüksek tutar üzerinden düzenlenmiş olması gibi nedenlerle kağıt ortamında düzenlenmiş faturaya ilişkin itiraz durumunda uygulamada, esas itibariyle, ilgili dönem (muamelelerin defterlere kayıt süresi) içinde tüm nüshalar ile birlikte fatura iptali ve yeniden fatura düzenlenmesi, harici dönemlerde ise müşterinin vergi mükellefi olması durumunda mal iadesine/düzeltmeye yönelik (işlemin mahiyetine ilişkin açıklamayı içerecek şekilde) müşteri tarafından satıcı adına fatura düzenlenmesi, müşterinin vergi mükellefi olmaması durumunda ise satıcı tarafından (213 sayılı Kanunun 234 üncü maddenin beşinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere) gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Bunun yanı sıra, 213 sayılı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; muhasebenin temel kavramları, muhasebe politikalarının açıklanması, mali tablolar ilkeleri, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması, tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, mükelleflerin muhasebe kayıtlarını; muhasebenin temel kavramlarına, muhasebe politikalarının açıklanması ve mali tablolar ilkelerine, tekdüzen hesap planı ve işleyişine ilişkin yapılan düzenlemelere uygun olarak yapmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, kapanan hesap dönemine ilişkin olarak ilgili dönemde düzenlenen hatalı faturalara ilişkin düzeltmelerin de, esas itibarıyla, genel muhasebe ilkeleri dahilinde kayıtlara intikal ettirilmesi icap etmektedir.

 

Öte yandan, somut durumda Şirketiniz özel entegrasyon yöntemleriyle 11/10/2012 tarihinden itibaren e-Fatura, 31/12/2019 tarihinden itibaren de e-Arşiv Fatura kayıtlı kullanıcısı olduğundan, düzenleyeceğiniz elektrik faturalarının, müşterinin e-Fatura kullanıcısı olması durumunda e-Fatura, aksi durumda e-Arşiv Fatura olarak düzenlenmesi gerekmekte olup, e-Belge uygulamaları çerçevesinde tesis edilmesi gereken işlemlere ilişkin açıklamalara ise aşağıda yer verilmiştir.

 

213 sayılı Kanunun;

 

- Mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu; bu Kanun ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu,

 

- Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması, bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili olduğu

 

hükme bağlanmıştır.

 

Bu bağlamda, elektronik belge (e-Belge) uygulamalarına ilişkin düzenlemeleri ihtiva eden 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi" başlıklı bölümünde, mezkur Genel Tebliğ kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1/5/2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

 

Bu kapsamda Başkanlığımızca ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan "e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu" ve "e-Arşiv Uygulamaları (e-Arşiv Fatura, e-SMM) İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu" ile e-Belge uygulamalarına ilişkin iptal ve ihtar/itiraz süreçlerine ilişkin mükelleflerin yapmaları gereken işlemler açıklanmıştır.

 

Söz konusu Kılavuzlar çerçevesinde e-Fatura uygulamasında;

 

- İptal işlemleri; "Ticari Fatura Senaryosu" kapsamında düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde e-Fatura sistemi içinden "Ret Uygulama Yanıtı" ile, "Temel Fatura Senaryosu" kapsamında düzenlenen faturalarda da yine 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla, "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden iptal talebi oluşturmak ve faturanın diğer tarafının da aynı sürede söz konusu portal üzerinden iptal talebini onaylaması suretiyle gerçekleştirilebilmektedir.

 

- e-Faturalara, sistem içinden ihtar ve itiraz bildirimlerinin yapılabilmesi için ise öncelikle Türk Ticaret Kanununun 18 ve 21 inci maddelerinde belirtilen yöntemler ve süre dâhilinde alıcı ya da satıcısı tarafından itiraz edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan itirazlara ilişkin olarak fatura dönemini izleyen ayın 20 nci günü sonuna kadar, söz konusu Portal üzerinden ihtar/itiraz bildirim talebi oluşturulmakta ve aynı süre zarfında faturanın diğer tarafının söz konusu ihtar/itiraz talebini onaylaması/reddetmesi beklenmektedir. Her iki tarafın da onayladığı durumda fatura iptal edilmiş kabul edilmekte olup, aksi durumda söz konusu fatura ihtar/itiraz talebini Portal üzerinden reddeden/süresinde onaylamayan açısından hüküm ifade etmeye devam etmektedir.

 

Söz konusu Kılavuzlar çerçevesinde e-Arşiv uygulamalarında;

 

İptal işlemlerinin; 8 günlük itiraz süresi içinde belgenin düzenleyicisi ya da alıcısı tarafından ilgili belgeye iptal talebi oluşturmak ve diğer muhatabı tarafından onaylanması suretiyle, ihtar ve itiraz işlemlerinin ise öncelikle Türk Ticaret Kanununun 18 ve 21 inci maddelerinde belirtilen yöntemler ve süre dâhilinde ilgili belgenin düzenleyen ya da alan tarafından ihtar/itiraza konu edilmesi ve bu kapsamda yapılan ihtar/itirazın söz konusu kılavuzda açıklandığı şekilde belge dönemini izleyen ayın 20 nci günü sonuna kadar, Başkanlığımıza bildirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, e-Arşiv Faturaya iptal veya ihtar/itiraz talebi oluşturulabilmesi için, GİB Portal yöntemi ile e-Arşiv Fatura uygulamasından yararlanan mükellefler mali mühür/elektronik imzaları ile söz konusu portala giriş yaparak, kayıtlı e-Belge kullanıcısı olmayan (İnteraktif Vergi Dairesi kullanıcı kodu ve şifreleri ile giriş yapılan e-Arşiv Fatura Portalından belge düzenleyen) mükellefler ise İnteraktif Vergi Dairesi kullanıcı kodu ve şifreleri ile GİB e-Arşiv Fatura Portalına giriş yaparak düzenledikleri e-Belgelere iptal veya ihtar/itiraz talebinde bulunabilecekleri gibi onaylarına sunulan iptal veya ihtar/itiraz taleplerini onaylayabilmekte ya da reddedebilmektedir. Diğer taraftan, e-Arşiv Fatura uygulamasından "Özel Entegratör" veya "Bilgi İşlem Sistemleri Entegrasyonu" yöntemi ile yararlanan mükellefler, Başkanlığımıza gönderecekleri "İptal" veya "İtiraz" Raporu ile düzenledikleri e-Belgeler için iptal veya ihtar/itiraz talebinde bulunabilmektedir. Bu şekilde Başkanlığımıza iptal veya ihtar/itiraz talebinin iletilmesi halinde, satıcı tarafından Portal üzerinden yapılacak ayrıca bir işlem bulunmamakta olup, bu yol ile iletilen iptal talebi yine GİB Portal üzerinden alıcı tarafından kabul ya da reddedilebilmektedir.

 

Diğer taraftan, 30/05/2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin; 36 ncı maddesinde faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespitine, 37 nci maddesinde sayacın doğru tüketim kaydetmemesi halinde tüketim miktarının tespitine ve 38 inci maddesinde tedarik şirketinin yükümlülüklerine ilişkin usul ve esaslara yer verilmiş olup, aynı Yönetmeliğin 54 üncü maddesinde ise dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri tarafından, faaliyet konuları ile ilgili olarak arıza bildirimi, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanım ihbarları, ödeme bildirimlerine ilişkin itirazlar, şikâyetler ve benzeri konularda yapılan başvuruların cevaplandırılması için, yeterli donanım ve personele sahip tüketici hizmetleri merkezlerinin kurulmasının zorunlu olduğu, dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri tarafından, tüketici hizmetleri merkezlerinin bünyesinde, tüketicilere yönelik 24 saat kesintisiz hizmet verecek şekilde çağrı merkezinin kurulacağı, dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketlerinin internet sitelerinde, kolayca görülebilecek ve erişilebilecek şekilde "İtiraz veya Şikâyet Başvurusu" erişimine yer verilmesinin zorunlu olduğu belirlenmiştir.

 

Bu bakımdan, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında kurulacak sisteme uygun olarak tüketiciler tarafından yapılacak olan ve tevsik edilen itiraz ve şikayetlerin de e-Fatura ve e-Arşiv uygulaması kapsamında yapılan iptal veya ihtar/itiraz talebi olarak değerlendirilmesi mümkündür.

 

Buna göre;

 

1- İptale/itiraza konu edilen faturanın e-Fatura olması durumunda;

 

Faturanın "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde harici yöntemlerle itiraz edilmesi ve itiraz üzerine "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden taraflardan birinin başlatacağı itiraz talebi veya 8 günlük itiraz süresi dolmadı ise doğrudan satıcının/alıcının "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden başlatacağı iptal talebi ile iptal/itiraz işlemi başlayacak olup faturaya taraf diğer mükellefin söz konusu Portal üzerinden talebi onaylaması akabinde süreç tamamlanmış olacaktır.

 

Faturanın "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde ise, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde harici yöntemlerle itiraz edilebileceği gibi (e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden taraflardan birinin itiraz talebi başlatması ve diğer tarafında da onaylaması gerektiği hususu unutulmamalıdır.), e-Fatura uygulaması üzerinden "Ret Uygulama Yanıtı" ile de söz konusu faturaya ilişkin iptal veya ihtar/itiraz süreci tamamlanabilir.

 

2- İptale/itiraza konu edilen faturanın e-Arşiv Fatura olması durumunda; Şirketinizin uygulamadan özel entegrasyon yöntemiyle yararlanıyor olması nedeniyle, hatalı olarak düzenlenen e-Arşiv Faturanın; iptal işlemine konu edilmesinde yukarıda açıklandığı şekilde e-Arşiv Raporunun ilgili bölümlerinde "iptal" olarak raporlanması, ihtar/itiraza konu edilmesi durumunda ise ihtar/itirazı tevsik eden belgelere ilişkin bilgiler ile birlikte e-Arşiv Raporunun ilgili bölümünde "itiraz" olarak raporlanması suretiyle iptal veya ihtar/itiraz süreci tamamlanmış olacaktır.

 

3- Hatalı düzenlenen e-Fatura/e-Arşiv Faturanın yukarıda belirtilen yöntemler dahilinde iptali sonucunun ortaya çıkması durumunda, söz konusu muameleye ilişkin kayıtların genel muhasebe ilkeleri dahilinde düzeltilmesi gerekmekte olup, bu kapsamda da kayıtlara intikal ettirilmiş söz konusu fatura muhteviyatı muamelenin ters kayıt yapmak suretiyle muhasebe kayıtlarından çıkarılabilmesi mümkündür.

 

4- Hatalı düzenlenen e-Fatura/e-Arşiv Faturanın iptali üzerine yeni bir fatura düzenlenmesi gerektiği durumlarda, yeni faturanın not/açıklama alanında iptal edilen faturaya ilişkin bilgilere de yer verilmesi gerekmektedir.

 

5- Hatalı (fazla) tutar üzerinden düzenlendiği anlaşılan e-Fatura/e-Arşiv Faturaya ilişkin olarak yukarıda yer verilen açıklamalar/durumlar dahilinde iptal sonucunu doğuracak süreçlerin söz konusu olmaması halinde ise genel uygulama doğrultusunda işlem tesis edilmesi, diğer bir ifade ile müşterinin vergi mükellefi olması durumunda düzeltmeye yönelik (işlemin mahiyetine ilişkin açıklamayı içerecek şekilde) müşteri tarafından satıcı adına fatura düzenlenmesi, vergi mükellefi olmaması durumunda ise satıcı tarafından (213 sayılı Kanunun 234 üncü maddenin beşinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere) gider pusulası düzenlenmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerektiği tabii olup, bu kapsamda vergi mükellefi olmayanlara yapılan ödemelerin mezkur Kanunun 234 üncü maddesinin beşinci fıkrasında sayılan Kurumlar vasıtasıyla yapılması durumunda, bu kurumlarca düzenlenen belgeler (Dekont, Makbuz, vb.) gider pusulası yerine geçmektedir.

 

KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 2/3 üncü maddesinde; su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu,

 

- 10 uncu maddesinin (g) bendinde, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi anında vergiyi doğurun olayın meydana geleceği,

 

- 29 uncu maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi ve ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV'yi indirebilecekleri, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergiyi, bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltebileceği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Matrah ve İndirim Miktarlarının Değişmesi" başlıklı (III/C-6.) bölümünün  "Genel Açıklama"  başlıklı (III/C-6.1.) alt bölümünde,

 

"İade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şartıyla malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemi içinde 3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesi hükmü gereğince düzeltirler.

 

Ayrıca söz konusu hüküm uyarınca, matrahta değişikliğin vuku bulduğu tarihte işlemin tabi olduğu KDV oranının değişmiş olması halinde düzeltme işleminin, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan KDV oranı esas alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen belge düzenine ilişkin açıklamalarına uygun şekilde tevsik edilmesine bağlı olarak, hatalı olarak düzenlenmiş olan faturalara ilişkin KDV'nin, değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemi içinde 3065 sayılı KDV Kanununun 35 inci maddesi hükmü gereğince düzeltilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

 

T.C.

SİVAS VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-67630374-130[2021]-7143

22.03.2022

Konu

:

Elektrik Dağıtım Şirketi Tarafından Yapılan Fatura Düzeltmeleri Nedeniyle KDV'nin Düzeltme Yapılan Dönemde İndirim Konusu Yapılıp Yapılmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

../../…. tarih ve ….. kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve ekinin incelenmesinden;

 

-Şirketinizin elektrik piyasasına ilişkin ilgili kanun ve ikincil mevzuata uygun olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen 24/8/2006 tarih ve ED/874-23/687 no.lu dağıtım lisansına sahip olup yaklaşık 1 milyon abonenin bulunduğu …, … ve … illerinde elektrik dağıtım faaliyetinde bulunduğu,

 

-Şirketinizin iş ve işlemlerinin, EPDK tarafından hazırlanmış olan serbest, serbest olmayan ve son kaynak tedariki kapsamındaki tüketicilere elektrik enerjisi ve/veya kapasite satışı ile buna ilişkin hizmetlerin sunulmasında tüketici, tedarikçiler ve/veya dağıtım şirketleri arasındaki iş ve işlemlere esas asgari standart, usul ve esasların belirlendiği ve 30/5/2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında yürütüldüğü, ayrıca Şirketinizin muhasebe işlemleri dahil olmak üzere tüm iş ve işlemlerinin aynı zamanda denetimle yetkili olan EPDK tarafından regüle edildiği,

 

-Şirketinizce, EPDK/TEDAŞ mevzuatına uygunluk incelemeleri, müşteri itiraz başvuruları, mahkeme sonuçları ile Şirketinizin iç kontrol ve kalite süreçleri kapsamında fatura düzeltmelerinin yapıldığı,

 

-Şirketinizce yapılan faturalama süreçleri esnasında çarpan hatası, sayacın hatalı okunması ve tüketim miktarının hatalı hesaplanmasına bağlı dağıtım şirketlerine özgü fatura/tahakkuk hataları ile karşılaşıldığı (Örneğin; Dengeleme ve Uzlaşma Yönetmeliği kapsamında geçmişe dönük yapılan düzeltmeler, hatalı, kaçak ve ek tüketim ile arızalı sayaç kaynaklı tahakkuk düzeltmeleri ve EPDK denetimleri ile TEDAŞ kontrolleri kapsamında yapılan genel aydınlatma tahakkuk düzeltmeleri vb.),

 

-Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 36 ncı ve 37 nci maddelerinde faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespiti ve sayacın doğru tüketim kaydetmemesi halinde tüketim miktarının tespiti aşamasında ne şekilde düzeltme yapılacağının usul ve esaslarının belirlendiği, bu kapsamda her ay yaklaşık 750.000 abonenin sayaçlarının sahada okunduğu ve faturalandırmaya esas unsurların tespit edildiği,

 

-Yapılan tüm düzeltmelerin, tahakkuk edecek tutarın tespitine yönelik bir çalışma olduğu, herhangi bir iade işlemi mahiyetinde olmadığı yalnızca fatura içeriğinde oluşan tüketim miktarı veya tutar hatalarının düzeltilmesinden ibaret olduğu,

 

-Hatalı tahakkukların iptal edilerek doğru tahakkukların tekrardan oluşturulması sonucu tüketicilere doğru faturalama işlemi yapıldığı,

 

-Daha önce yüksek bedel ile tahakkuk ettirilerek faturaya bağlanan ve katma değer vergisi (KDV) yüksek bedel üzerinden beyan edilen tüm hatalı faturaların düzeltme işlemlerinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında 10 iş günü içerisinde sonuca bağlanması gerektiği

 

belirtilerek ilgili düzeltme işlemleri sonucunda oluşturulan yeni faturanın dayanak belge olarak kabul edilerek, daha önce hatalı düzenlenmiş olan faturanın KDV'sinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı, indirime konu edilebilmesi halinde söz konusu KDV'nin hangi dönemde indirilebileceği, hatalı ve düzeltilmiş faturalar ile varsa müşteriye iade için düzenlenmiş olan banka dekontlarının Şirketinizce muhafaza edildiği bilgisi karşısında ilave olarak düzenlenmesi gereken herhangi bir belge olup olmadığı ve belge düzeninin nasıl olması gerektiği konusunda Defterdarlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, "B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

 

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

 

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.",

 

- 19 uncu maddesinde, "Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.

 

...",

 

- 174 üncü maddesinde, "Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.",

 

- 217 nci maddesinde, "Yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kaidelerine göre düzeltilebilir. ...",

 

- 219 uncu maddesinde, "Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyle ki

 

a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir.

 

b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevaz vermez.

 

..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

213 sayılı Kanunun 227 nci maddesi de "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmünü amir olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Ayrıca, işleme (mal teslimi, hizmet ifası) ait fatura veya fatura yerine geçen belgenin düzenlenmesinden sonra işlemin gerçekleşmemesi, kısmen gerçekleşmesi, istenilen evsafta olmaması, malın iadesi ya da işleme ait faturanın yüksek tutar üzerinden düzenlenmiş olması gibi nedenlerle kağıt ortamında düzenlenmiş faturaya ilişkin itiraz durumunda uygulamada, esas itibariyle, ilgili dönem (muamelelerin defterlere kayıt süresi) içinde tüm nüshalar ile birlikte fatura iptali ve yeniden fatura düzenlenmesi, harici dönemlerde ise müşterinin vergi mükellefi olması durumunda mal iadesine/düzeltmeye yönelik (işlemin mahiyetine ilişkin açıklamayı içerecek şekilde) müşteri tarafından satıcı adına fatura düzenlenmesi, müşterinin vergi mükellefi olmaması durumunda ise satıcı tarafından (213 sayılı Kanunun 234 üncü maddenin beşinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere) gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Bunun yanı sıra, 213 sayılı Kanunun 175 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; muhasebenin temel kavramları, muhasebe politikalarının açıklanması, mali tablolar ilkeleri, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması, tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, mükelleflerin muhasebe kayıtlarını; muhasebenin temel kavramlarına, muhasebe politikalarının açıklanması ve mali tablolar ilkelerine, tekdüzen hesap planı ve işleyişine ilişkin yapılan düzenlemelere uygun olarak yapmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, kapanan hesap dönemine ilişkin olarak ilgili dönemde düzenlenen hatalı faturalara ilişkin düzeltmelerin de, esas itibarıyla, genel muhasebe ilkeleri dahilinde kayıtlara intikal ettirilmesi icap etmektedir.

 

Öte yandan, somut durumda Şirketiniz özel entegrasyon yöntemleriyle 11/10/2012 tarihinden itibaren e-Fatura, 31/12/2019 tarihinden itibaren de e-Arşiv Fatura kayıtlı kullanıcısı olduğundan, düzenleyeceğiniz elektrik faturalarının, müşterinin e-Fatura kullanıcısı olması durumunda e-Fatura, aksi durumda e-Arşiv Fatura olarak düzenlenmesi gerekmekte olup, e-Belge uygulamaları çerçevesinde tesis edilmesi gereken işlemlere ilişkin açıklamalara ise aşağıda yer verilmiştir.

 

213 sayılı Kanunun;

 

- Mükerrer 242 nci maddesinin ikinci fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu; bu Kanun ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu,

 

- Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması, bu kayıt ortamlarında saklanması veya ibraz edilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye yetkili olduğu

 

hükme bağlanmıştır.

 

Bu bağlamda, elektronik belge (e-Belge) uygulamalarına ilişkin düzenlemeleri ihtiva eden 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi" başlıklı bölümünde, mezkur Genel Tebliğ kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1/5/2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

 

Bu kapsamda Başkanlığımızca ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan "e-Fatura Uygulaması İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu" ve "e-Arşiv Uygulamaları (e-Arşiv Fatura, e-SMM) İptal, İhtar/İtiraz Bildirim Kılavuzu" ile e-Belge uygulamalarına ilişkin iptal ve ihtar/itiraz süreçlerine ilişkin mükelleflerin yapmaları gereken işlemler açıklanmıştır.

 

Söz konusu Kılavuzlar çerçevesinde e-Fatura uygulamasında;

 

- İptal işlemleri; "Ticari Fatura Senaryosu" kapsamında düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde e-Fatura sistemi içinden "Ret Uygulama Yanıtı" ile, "Temel Fatura Senaryosu" kapsamında düzenlenen faturalarda da yine 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla, "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden iptal talebi oluşturmak ve faturanın diğer tarafının da aynı sürede söz konusu portal üzerinden iptal talebini onaylaması suretiyle gerçekleştirilebilmektedir.

 

- e-Faturalara, sistem içinden ihtar ve itiraz bildirimlerinin yapılabilmesi için ise öncelikle Türk Ticaret Kanununun 18 ve 21 inci maddelerinde belirtilen yöntemler ve süre dâhilinde alıcı ya da satıcısı tarafından itiraz edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan itirazlara ilişkin olarak fatura dönemini izleyen ayın 20 nci günü sonuna kadar, söz konusu Portal üzerinden ihtar/itiraz bildirim talebi oluşturulmakta ve aynı süre zarfında faturanın diğer tarafının söz konusu ihtar/itiraz talebini onaylaması/reddetmesi beklenmektedir. Her iki tarafın da onayladığı durumda fatura iptal edilmiş kabul edilmekte olup, aksi durumda söz konusu fatura ihtar/itiraz talebini Portal üzerinden reddeden/süresinde onaylamayan açısından hüküm ifade etmeye devam etmektedir.

 

Söz konusu Kılavuzlar çerçevesinde e-Arşiv uygulamalarında;

 

İptal işlemlerinin; 8 günlük itiraz süresi içinde belgenin düzenleyicisi ya da alıcısı tarafından ilgili belgeye iptal talebi oluşturmak ve diğer muhatabı tarafından onaylanması suretiyle, ihtar ve itiraz işlemlerinin ise öncelikle Türk Ticaret Kanununun 18 ve 21 inci maddelerinde belirtilen yöntemler ve süre dâhilinde ilgili belgenin düzenleyen ya da alan tarafından ihtar/itiraza konu edilmesi ve bu kapsamda yapılan ihtar/itirazın söz konusu kılavuzda açıklandığı şekilde belge dönemini izleyen ayın 20 nci günü sonuna kadar, Başkanlığımıza bildirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, e-Arşiv Faturaya iptal veya ihtar/itiraz talebi oluşturulabilmesi için, GİB Portal yöntemi ile e-Arşiv Fatura uygulamasından yararlanan mükellefler mali mühür/elektronik imzaları ile söz konusu portala giriş yaparak, kayıtlı e-Belge kullanıcısı olmayan (İnteraktif Vergi Dairesi kullanıcı kodu ve şifreleri ile giriş yapılan e-Arşiv Fatura Portalından belge düzenleyen) mükellefler ise İnteraktif Vergi Dairesi kullanıcı kodu ve şifreleri ile GİB e-Arşiv Fatura Portalına giriş yaparak düzenledikleri e-Belgelere iptal veya ihtar/itiraz talebinde bulunabilecekleri gibi onaylarına sunulan iptal veya ihtar/itiraz taleplerini onaylayabilmekte ya da reddedebilmektedir. Diğer taraftan, e-Arşiv Fatura uygulamasından "Özel Entegratör" veya "Bilgi İşlem Sistemleri Entegrasyonu" yöntemi ile yararlanan mükellefler, Başkanlığımıza gönderecekleri "İptal" veya "İtiraz" Raporu ile düzenledikleri e-Belgeler için iptal veya ihtar/itiraz talebinde bulunabilmektedir. Bu şekilde Başkanlığımıza iptal veya ihtar/itiraz talebinin iletilmesi halinde, satıcı tarafından Portal üzerinden yapılacak ayrıca bir işlem bulunmamakta olup, bu yol ile iletilen iptal talebi yine GİB Portal üzerinden alıcı tarafından kabul ya da reddedilebilmektedir.

 

Diğer taraftan, 30/05/2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin; 36 ncı maddesinde faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespitine, 37 nci maddesinde sayacın doğru tüketim kaydetmemesi halinde tüketim miktarının tespitine ve 38 inci maddesinde tedarik şirketinin yükümlülüklerine ilişkin usul ve esaslara yer verilmiş olup, aynı Yönetmeliğin 54 üncü maddesinde ise dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri tarafından, faaliyet konuları ile ilgili olarak arıza bildirimi, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanım ihbarları, ödeme bildirimlerine ilişkin itirazlar, şikâyetler ve benzeri konularda yapılan başvuruların cevaplandırılması için, yeterli donanım ve personele sahip tüketici hizmetleri merkezlerinin kurulmasının zorunlu olduğu, dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri tarafından, tüketici hizmetleri merkezlerinin bünyesinde, tüketicilere yönelik 24 saat kesintisiz hizmet verecek şekilde çağrı merkezinin kurulacağı, dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketlerinin internet sitelerinde, kolayca görülebilecek ve erişilebilecek şekilde "İtiraz veya Şikâyet Başvurusu" erişimine yer verilmesinin zorunlu olduğu belirlenmiştir.

 

Bu bakımdan, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında kurulacak sisteme uygun olarak tüketiciler tarafından yapılacak olan ve tevsik edilen itiraz ve şikayetlerin de e-Fatura ve e-Arşiv uygulaması kapsamında yapılan iptal veya ihtar/itiraz talebi olarak değerlendirilmesi mümkündür.

 

Buna göre;

 

1- İptale/itiraza konu edilen faturanın e-Fatura olması durumunda;

 

Faturanın "Temel Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde harici yöntemlerle itiraz edilmesi ve itiraz üzerine "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden taraflardan birinin başlatacağı itiraz talebi veya 8 günlük itiraz süresi dolmadı ise doğrudan satıcının/alıcının "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden başlatacağı iptal talebi ile iptal/itiraz işlemi başlayacak olup faturaya taraf diğer mükellefin söz konusu Portal üzerinden talebi onaylaması akabinde süreç tamamlanmış olacaktır.

 

Faturanın "Ticari Fatura" senaryosunda düzenlenmiş olması halinde ise, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde harici yöntemlerle itiraz edilebileceği gibi (e-Fatura İptal/İtiraz Portalı üzerinden taraflardan birinin itiraz talebi başlatması ve diğer tarafında da onaylaması gerektiği hususu unutulmamalıdır.), e-Fatura uygulaması üzerinden "Ret Uygulama Yanıtı" ile de söz konusu faturaya ilişkin iptal veya ihtar/itiraz süreci tamamlanabilir.

 

2- İptale/itiraza konu edilen faturanın e-Arşiv Fatura olması durumunda; Şirketinizin uygulamadan özel entegrasyon yöntemiyle yararlanıyor olması nedeniyle, hatalı olarak düzenlenen e-Arşiv Faturanın; iptal işlemine konu edilmesinde yukarıda açıklandığı şekilde e-Arşiv Raporunun ilgili bölümlerinde "iptal" olarak raporlanması, ihtar/itiraza konu edilmesi durumunda ise ihtar/itirazı tevsik eden belgelere ilişkin bilgiler ile birlikte e-Arşiv Raporunun ilgili bölümünde "itiraz" olarak raporlanması suretiyle iptal veya ihtar/itiraz süreci tamamlanmış olacaktır.

 

3- Hatalı düzenlenen e-Fatura/e-Arşiv Faturanın yukarıda belirtilen yöntemler dahilinde iptali sonucunun ortaya çıkması durumunda, söz konusu muameleye ilişkin kayıtların genel muhasebe ilkeleri dahilinde düzeltilmesi gerekmekte olup, bu kapsamda da kayıtlara intikal ettirilmiş söz konusu fatura muhteviyatı muamelenin ters kayıt yapmak suretiyle muhasebe kayıtlarından çıkarılabilmesi mümkündür.

 

4- Hatalı düzenlenen e-Fatura/e-Arşiv Faturanın iptali üzerine yeni bir fatura düzenlenmesi gerektiği durumlarda, yeni faturanın not/açıklama alanında iptal edilen faturaya ilişkin bilgilere de yer verilmesi gerekmektedir.

 

5- Hatalı (fazla) tutar üzerinden düzenlendiği anlaşılan e-Fatura/e-Arşiv Faturaya ilişkin olarak yukarıda yer verilen açıklamalar/durumlar dahilinde iptal sonucunu doğuracak süreçlerin söz konusu olmaması halinde ise genel uygulama doğrultusunda işlem tesis edilmesi, diğer bir ifade ile müşterinin vergi mükellefi olması durumunda düzeltmeye yönelik (işlemin mahiyetine ilişkin açıklamayı içerecek şekilde) müşteri tarafından satıcı adına fatura düzenlenmesi, vergi mükellefi olmaması durumunda ise satıcı tarafından (213 sayılı Kanunun 234 üncü maddenin beşinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere) gider pusulası düzenlenmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerektiği tabii olup, bu kapsamda vergi mükellefi olmayanlara yapılan ödemelerin mezkur Kanunun 234 üncü maddesinin beşinci fıkrasında sayılan Kurumlar vasıtasıyla yapılması durumunda, bu kurumlarca düzenlenen belgeler (Dekont, Makbuz, vb.) gider pusulası yerine geçmektedir.

 

KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 2/3 üncü maddesinde; su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da mal teslimi niteliğinde olduğu,

 

- 10 uncu maddesinin (g) bendinde, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi anında vergiyi doğurun olayın meydana geleceği,

 

- 29 uncu maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi ve ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV'yi indirebilecekleri, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergiyi, bu işlemlere muhatap olan mükelleflerin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltebileceği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Matrah ve İndirim Miktarlarının Değişmesi" başlıklı (III/C-6.) bölümünün  "Genel Açıklama"  başlıklı (III/C-6.1.) alt bölümünde,

 

"İade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şartıyla malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemi içinde 3065 sayılı Kanunun 35 inci maddesi hükmü gereğince düzeltirler.

 

Ayrıca söz konusu hüküm uyarınca, matrahta değişikliğin vuku bulduğu tarihte işlemin tabi olduğu KDV oranının değişmiş olması halinde düzeltme işleminin, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan KDV oranı esas alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen belge düzenine ilişkin açıklamalarına uygun şekilde tevsik edilmesine bağlı olarak, hatalı olarak düzenlenmiş olan faturalara ilişkin KDV'nin, değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemi içinde 3065 sayılı KDV Kanununun 35 inci maddesi hükmü gereğince düzeltilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.591417

12.08.2020

Konu

:

Tek ortaklı limited şirketin ortağı adına düzenlenen ithalat beyannamesinin şirket adına kayıt edilip edilemeyeceği

 

 

İlgi

:

a) 15/03/2019 tarihli ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

b) 28/05/2019 tarihli ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgi (a) ve (b)'de kayıtlı özelge talep formlarında, tek ortaklı Şirketiniz tarafından … Cumhuriyetinden ithalat yapılırken şirket ortağı ….'ın kendi adını verdiği ve ithalat beyannamesinin …. adına düzenlendiği, ancak söz konusu beyannamede yer alan katma değer vergisinin (KDV) Şirketiniz tarafından ödendiği, stok ve giderlerin Şirketinize ait olduğu ve gümrük beyannamesinin değiştirilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilerek söz konusu gümrük beyannamesinin Şirketiniz kayıtlarının tevsikinde kabul edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise esas itibariyle mezkûr Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta düzenlenen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikine ilişkin vesikaların/belgelerin mükellef adına düzenlenmesi icap etmekte olup, aksi halde yapılan harcamanın/giderin gider/maliyet olarak dikkate alınabilmesi veya kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesini teminen kayıtların tevsikinde kullanılabilmesi mümkün değildir.

Buna göre, somut durumda, şirketiniz adına düzenlenmeyen belgelerin kayıtlarınızın tevsikinde tevsik edici belge olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun;

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV'yi indirim konusu yapabilecekleri,

- 30/d maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin indirilemeyeceği,

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Şirket ortağınız tarafından açılan ithalat beyannamesi nedeniyle doğan ve Şirketiniz adına düzenlenmeyen belgelerde yer alan KDV'nin, Şirketinizce ödenmiş olsa dahi indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.591417

12.08.2020

Konu

:

Tek ortaklı limited şirketin ortağı adına düzenlenen ithalat beyannamesinin şirket adına kayıt edilip edilemeyeceği

 

 

İlgi

:

a) 15/03/2019 tarihli ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

b) 28/05/2019 tarihli ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgi (a) ve (b)'de kayıtlı özelge talep formlarında, tek ortaklı Şirketiniz tarafından … Cumhuriyetinden ithalat yapılırken şirket ortağı ….'ın kendi adını verdiği ve ithalat beyannamesinin …. adına düzenlendiği, ancak söz konusu beyannamede yer alan katma değer vergisinin (KDV) Şirketiniz tarafından ödendiği, stok ve giderlerin Şirketinize ait olduğu ve gümrük beyannamesinin değiştirilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilerek söz konusu gümrük beyannamesinin Şirketiniz kayıtlarının tevsikinde kabul edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise esas itibariyle mezkûr Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta düzenlenen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikine ilişkin vesikaların/belgelerin mükellef adına düzenlenmesi icap etmekte olup, aksi halde yapılan harcamanın/giderin gider/maliyet olarak dikkate alınabilmesi veya kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesini teminen kayıtların tevsikinde kullanılabilmesi mümkün değildir.

Buna göre, somut durumda, şirketiniz adına düzenlenmeyen belgelerin kayıtlarınızın tevsikinde tevsik edici belge olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun;

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV'yi indirim konusu yapabilecekleri,

- 30/d maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin indirilemeyeceği,

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Şirket ortağınız tarafından açılan ithalat beyannamesi nedeniyle doğan ve Şirketiniz adına düzenlenmeyen belgelerde yer alan KDV'nin, Şirketinizce ödenmiş olsa dahi indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

39044742-130[Özelge]-E.591417

12.08.2020

Konu

:

Tek ortaklı limited şirketin ortağı adına düzenlenen ithalat beyannamesinin şirket adına kayıt edilip edilemeyeceği

 

 

İlgi

:

a) 15/03/2019 tarihli ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

b) 28/05/2019 tarihli ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgi (a) ve (b)'de kayıtlı özelge talep formlarında, tek ortaklı Şirketiniz tarafından … Cumhuriyetinden ithalat yapılırken şirket ortağı ….'ın kendi adını verdiği ve ithalat beyannamesinin …. adına düzenlendiği, ancak söz konusu beyannamede yer alan katma değer vergisinin (KDV) Şirketiniz tarafından ödendiği, stok ve giderlerin Şirketinize ait olduğu ve gümrük beyannamesinin değiştirilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilerek söz konusu gümrük beyannamesinin Şirketiniz kayıtlarının tevsikinde kabul edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise esas itibariyle mezkûr Kanun ve ilgili ikincil mevzuatta düzenlenen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikine ilişkin vesikaların/belgelerin mükellef adına düzenlenmesi icap etmekte olup, aksi halde yapılan harcamanın/giderin gider/maliyet olarak dikkate alınabilmesi veya kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesini teminen kayıtların tevsikinde kullanılabilmesi mümkün değildir.

Buna göre, somut durumda, şirketiniz adına düzenlenmeyen belgelerin kayıtlarınızın tevsikinde tevsik edici belge olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun;

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV'yi indirim konusu yapabilecekleri,

- 30/d maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin indirilemeyeceği,

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Şirket ortağınız tarafından açılan ithalat beyannamesi nedeniyle doğan ve Şirketiniz adına düzenlenmeyen belgelerde yer alan KDV'nin, Şirketinizce ödenmiş olsa dahi indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

19579043-105[2019]-E.47309

11.06.2020

Konu

:

Belediyeye bağlı iktisadi işletmelerin P.S.F. veya Ö.K.C.Fişlerinin gider kaydedilip kaydedilemeyeceği, KDV nin indirilip indirilemeyceği.

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

31/12/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, Şirketinizin Muğla Büyükşehir Belediyesine bağlı iktisadi bir işletme olduğu, faaliyet konularınızdan biri olan şehir içi yolcu taşımacılığının yürütülmesi aşamasında, Göcek Tüneli geçiş ücretine ilişkin düzenlenen ödeme kaydedici cihaz fişlerinde Şirketinize ait otobüs plakalarının yer almaması nedeniyle ilgili şirketten bu hizmet karşılığında fatura istenildiği ancak, fatura düzenlenmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, söz konusu giderin nasıl indirim konusu yapılacağı konusunda tereddüte düşüldüğünden Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

Vergi Usul Kanunu Yönünden;

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

 

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (1.1.2019'dan itibaren 1.200,-TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (1.1.2019'dan itibaren 1.200,-TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.",

 

- 233 üncü maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur.

 

1.Perakende satış fişleri;

2.Makineli kasaların kayıt ruloları;

3.Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

 

Perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt ruloları ve biletlerde, işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gösterilir.

 

Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Bu fiş ve biletler kopyalı iki nüsha olarak tanzim edilir ve bir nüshası müşteriye verilir. Makineli kasa kullanılıp da müşteriye fiş (makineli kasanın önceki fıkrada belirtilen malumatı ihtiva eden fişi) verilmemesi halinde, perakende satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir."

 

hükümleri bulunmaktadır.

 

Öte yandan, 167 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde beş bent halinde sayılan kimselere sattıkları emtia veya yaptıkları işler için satılan emtianın veya yapılan işin bedeli ne olursa olsun fatura vermelerinin, emtiayı satın alan veya hizmeti yaptıran bu kimselerin de fatura istemelerinin ve almalarının zorunlu olduğu ve bunlar için perakende satış fişlerinin geçerli olmayacağı açıklanmıştır.

 

Ancak, daha sonra yayımlanan 204 ve 206 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu düzenlemeye bazı istisnalar getirilerek, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür. İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi ve defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerektiği açıklanmıştır.

 

Ayrıca, 275 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de, taksi işleten mükelleflerden alınan ve tutarı fatura düzenleme mecburiyetine ilişkin kanuni haddi aşmayan perakende satış fişlerinin de gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür.

 

Bunun yanı sıra, 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, "Elektronik Sistemler Kullanılarak Yapılan Otopark İşletmeciliğinde Belge Düzeni" başlıklı 3 üncü bölümünde, otopark işletmeciliği faaliyetinde bulunan mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde oldukları belirtilerek otopark işletmeciliği faaliyetinde bulunan mükellefler tarafından ödeme kaydedici cihaz yerine kullanılacak elektronik cihazların Tebliğde belirtilen şekilde kullanılması kaydıyla, otopark işletmeciliği hizmetinin Tebliğde yer alan açıklamalar çerçevesinde belgelendirilmesinin mümkün olduğu açıklanmıştır.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; şehir içinde bulunan Göcek Tüneli giriş ve çıkışlarında, Şirketiniz tarafından ödenen ücret bedellerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Bununla birlikte, Göcek Tünel İşletmecisi tarafından tünel giriş ve çıkışlarında uygulanan ödeme sisteminin, otopark işletmelerinde uygulanan sistemler gibi ödeme kaydedici cihaz veya 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan özelliklere haiz elektronik cihazlar tarafından yerine getirilmesi ve bu cihazlar ile düzenlenen belgelerde söz konusu hizmetten faydalanan Şirketinize ait araçların plaka bilgilerinin yer alması durumunda, fatura yerine bu belgeler ile de söz konusu hizmet satışlarının tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden;

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesindeki giderlerin indirim konusu yapılması mümkündür.

 

Gelir Vergisi Kanununun "İndirilecek giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılacak giderler tadadi olarak sayılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirtilmiş bulunmaktadır.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, söz konusu tünel geçiş ücretlerine ilişkin giderler ile ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık illiyet bağının bulunması ve Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince tevsik edici belgelere dayanması halinde, bu giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden;

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

- 29/1 inci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

 

- 29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

- 30/d maddesinde; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin indirilemeyeceği,

 

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

- 34/2 nci maddesinde, Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceğinin Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit olunacağı,

 

- 53 üncü maddesinde ise bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

 

hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, Göcek Tüneli giriş ve çıkışlarında, Şirketiniz tarafından ödenen ücret bedellerine ilişkin KDV'nin ancak fatura veya yukarıda açıklanan şekilde Vergi Usul Kanunu uygulaması bakımından fatura yerine geçen/kabul edilen belgeler ile tevsik edilmesi kaydıyla indirime konu edilmesi mümkün olup, Göcek Tünel İşletmecisi tarafından düzenlenen belgelerde Şirketinize ait otobüslerin plaka bilgilerine yer verilmediğinden söz konusu belgelerde yer alan KDV tutarlarının indirime konu edilmesi mümkün değildir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

19579043-105[2019]-E.47309

11.06.2020

Konu

:

Belediyeye bağlı iktisadi işletmelerin P.S.F. veya Ö.K.C.Fişlerinin gider kaydedilip kaydedilemeyeceği, KDV nin indirilip indirilemeyceği.

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

31/12/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, Şirketinizin Muğla Büyükşehir Belediyesine bağlı iktisadi bir işletme olduğu, faaliyet konularınızdan biri olan şehir içi yolcu taşımacılığının yürütülmesi aşamasında, Göcek Tüneli geçiş ücretine ilişkin düzenlenen ödeme kaydedici cihaz fişlerinde Şirketinize ait otobüs plakalarının yer almaması nedeniyle ilgili şirketten bu hizmet karşılığında fatura istenildiği ancak, fatura düzenlenmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, söz konusu giderin nasıl indirim konusu yapılacağı konusunda tereddüte düşüldüğünden Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

Vergi Usul Kanunu Yönünden;

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

 

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (1.1.2019'dan itibaren 1.200,-TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (1.1.2019'dan itibaren 1.200,-TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.",

 

- 233 üncü maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur.

 

1.Perakende satış fişleri;

2.Makineli kasaların kayıt ruloları;

3.Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

 

Perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt ruloları ve biletlerde, işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gösterilir.

 

Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Bu fiş ve biletler kopyalı iki nüsha olarak tanzim edilir ve bir nüshası müşteriye verilir. Makineli kasa kullanılıp da müşteriye fiş (makineli kasanın önceki fıkrada belirtilen malumatı ihtiva eden fişi) verilmemesi halinde, perakende satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir."

 

hükümleri bulunmaktadır.

 

Öte yandan, 167 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde beş bent halinde sayılan kimselere sattıkları emtia veya yaptıkları işler için satılan emtianın veya yapılan işin bedeli ne olursa olsun fatura vermelerinin, emtiayı satın alan veya hizmeti yaptıran bu kimselerin de fatura istemelerinin ve almalarının zorunlu olduğu ve bunlar için perakende satış fişlerinin geçerli olmayacağı açıklanmıştır.

 

Ancak, daha sonra yayımlanan 204 ve 206 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu düzenlemeye bazı istisnalar getirilerek, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür. İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi ve defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerektiği açıklanmıştır.

 

Ayrıca, 275 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de, taksi işleten mükelleflerden alınan ve tutarı fatura düzenleme mecburiyetine ilişkin kanuni haddi aşmayan perakende satış fişlerinin de gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür.

 

Bunun yanı sıra, 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, "Elektronik Sistemler Kullanılarak Yapılan Otopark İşletmeciliğinde Belge Düzeni" başlıklı 3 üncü bölümünde, otopark işletmeciliği faaliyetinde bulunan mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde oldukları belirtilerek otopark işletmeciliği faaliyetinde bulunan mükellefler tarafından ödeme kaydedici cihaz yerine kullanılacak elektronik cihazların Tebliğde belirtilen şekilde kullanılması kaydıyla, otopark işletmeciliği hizmetinin Tebliğde yer alan açıklamalar çerçevesinde belgelendirilmesinin mümkün olduğu açıklanmıştır.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; şehir içinde bulunan Göcek Tüneli giriş ve çıkışlarında, Şirketiniz tarafından ödenen ücret bedellerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Bununla birlikte, Göcek Tünel İşletmecisi tarafından tünel giriş ve çıkışlarında uygulanan ödeme sisteminin, otopark işletmelerinde uygulanan sistemler gibi ödeme kaydedici cihaz veya 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan özelliklere haiz elektronik cihazlar tarafından yerine getirilmesi ve bu cihazlar ile düzenlenen belgelerde söz konusu hizmetten faydalanan Şirketinize ait araçların plaka bilgilerinin yer alması durumunda, fatura yerine bu belgeler ile de söz konusu hizmet satışlarının tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden;

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesindeki giderlerin indirim konusu yapılması mümkündür.

 

Gelir Vergisi Kanununun "İndirilecek giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılacak giderler tadadi olarak sayılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirtilmiş bulunmaktadır.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, söz konusu tünel geçiş ücretlerine ilişkin giderler ile ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık illiyet bağının bulunması ve Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince tevsik edici belgelere dayanması halinde, bu giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden;

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

- 29/1 inci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

 

- 29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

- 30/d maddesinde; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin indirilemeyeceği,

 

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

- 34/2 nci maddesinde, Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceğinin Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit olunacağı,

 

- 53 üncü maddesinde ise bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

 

hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, Göcek Tüneli giriş ve çıkışlarında, Şirketiniz tarafından ödenen ücret bedellerine ilişkin KDV'nin ancak fatura veya yukarıda açıklanan şekilde Vergi Usul Kanunu uygulaması bakımından fatura yerine geçen/kabul edilen belgeler ile tevsik edilmesi kaydıyla indirime konu edilmesi mümkün olup, Göcek Tünel İşletmecisi tarafından düzenlenen belgelerde Şirketinize ait otobüslerin plaka bilgilerine yer verilmediğinden söz konusu belgelerde yer alan KDV tutarlarının indirime konu edilmesi mümkün değildir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:


T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

19579043-105[2019]-E.47309

11.06.2020

Konu

:

Belediyeye bağlı iktisadi işletmelerin P.S.F. veya Ö.K.C.Fişlerinin gider kaydedilip kaydedilemeyeceği, KDV nin indirilip indirilemeyceği.

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

31/12/2018 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, Şirketinizin Muğla Büyükşehir Belediyesine bağlı iktisadi bir işletme olduğu, faaliyet konularınızdan biri olan şehir içi yolcu taşımacılığının yürütülmesi aşamasında, Göcek Tüneli geçiş ücretine ilişkin düzenlenen ödeme kaydedici cihaz fişlerinde Şirketinize ait otobüs plakalarının yer almaması nedeniyle ilgili şirketten bu hizmet karşılığında fatura istenildiği ancak, fatura düzenlenmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, söz konusu giderin nasıl indirim konusu yapılacağı konusunda tereddüte düşüldüğünden Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

 

Vergi Usul Kanunu Yönünden;

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

 

- 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.",

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, "5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.",

 

- 232 nci maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

 

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

 

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

 

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (1.1.2019'dan itibaren 1.200,-TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (1.1.2019'dan itibaren 1.200,-TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.",

 

- 233 üncü maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur.

 

1.Perakende satış fişleri;

2.Makineli kasaların kayıt ruloları;

3.Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

 

Perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt ruloları ve biletlerde, işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gösterilir.

 

Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Bu fiş ve biletler kopyalı iki nüsha olarak tanzim edilir ve bir nüshası müşteriye verilir. Makineli kasa kullanılıp da müşteriye fiş (makineli kasanın önceki fıkrada belirtilen malumatı ihtiva eden fişi) verilmemesi halinde, perakende satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir."

 

hükümleri bulunmaktadır.

 

Öte yandan, 167 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde beş bent halinde sayılan kimselere sattıkları emtia veya yaptıkları işler için satılan emtianın veya yapılan işin bedeli ne olursa olsun fatura vermelerinin, emtiayı satın alan veya hizmeti yaptıran bu kimselerin de fatura istemelerinin ve almalarının zorunlu olduğu ve bunlar için perakende satış fişlerinin geçerli olmayacağı açıklanmıştır.

 

Ancak, daha sonra yayımlanan 204 ve 206 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu düzenlemeye bazı istisnalar getirilerek, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür. İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi ve defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerektiği açıklanmıştır.

 

Ayrıca, 275 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de, taksi işleten mükelleflerden alınan ve tutarı fatura düzenleme mecburiyetine ilişkin kanuni haddi aşmayan perakende satış fişlerinin de gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür.

 

Bunun yanı sıra, 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, "Elektronik Sistemler Kullanılarak Yapılan Otopark İşletmeciliğinde Belge Düzeni" başlıklı 3 üncü bölümünde, otopark işletmeciliği faaliyetinde bulunan mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde oldukları belirtilerek otopark işletmeciliği faaliyetinde bulunan mükellefler tarafından ödeme kaydedici cihaz yerine kullanılacak elektronik cihazların Tebliğde belirtilen şekilde kullanılması kaydıyla, otopark işletmeciliği hizmetinin Tebliğde yer alan açıklamalar çerçevesinde belgelendirilmesinin mümkün olduğu açıklanmıştır.

 

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; şehir içinde bulunan Göcek Tüneli giriş ve çıkışlarında, Şirketiniz tarafından ödenen ücret bedellerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Bununla birlikte, Göcek Tünel İşletmecisi tarafından tünel giriş ve çıkışlarında uygulanan ödeme sisteminin, otopark işletmelerinde uygulanan sistemler gibi ödeme kaydedici cihaz veya 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan özelliklere haiz elektronik cihazlar tarafından yerine getirilmesi ve bu cihazlar ile düzenlenen belgelerde söz konusu hizmetten faydalanan Şirketinize ait araçların plaka bilgilerinin yer alması durumunda, fatura yerine bu belgeler ile de söz konusu hizmet satışlarının tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden;

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesindeki giderlerin indirim konusu yapılması mümkündür.

 

Gelir Vergisi Kanununun "İndirilecek giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılacak giderler tadadi olarak sayılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi ticari kazancın tespitinde indirilecek gider olarak kabul edileceği belirtilmiş bulunmaktadır.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, söz konusu tünel geçiş ücretlerine ilişkin giderler ile ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık illiyet bağının bulunması ve Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince tevsik edici belgelere dayanması halinde, bu giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

 

Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden;

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

- 29/1 inci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

 

- 29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

 

- 30/d maddesinde; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin indirilemeyeceği,

 

- 34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV'nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

 

- 34/2 nci maddesinde, Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceğinin Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit olunacağı,

 

- 53 üncü maddesinde ise bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği

 

hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, Göcek Tüneli giriş ve çıkışlarında, Şirketiniz tarafından ödenen ücret bedellerine ilişkin KDV'nin ancak fatura veya yukarıda açıklanan şekilde Vergi Usul Kanunu uygulaması bakımından fatura yerine geçen/kabul edilen belgeler ile tevsik edilmesi kaydıyla indirime konu edilmesi mümkün olup, Göcek Tünel İşletmecisi tarafından düzenlenen belgelerde Şirketinize ait otobüslerin plaka bilgilerine yer verilmediğinden söz konusu belgelerde yer alan KDV tutarlarının indirime konu edilmesi mümkün değildir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[03-2015-500]-48839

08.02.2019

Konu

:

Oto aksesuarlarının ÖTV matrahına dahil edilip edilmeyeceği ile ödenecek ÖTV’nin muhasebe kaydı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, motorlu araçların satışı, bakımı ve onarımı işiyle iştigal eden firmanız tarafından ilk iktisap kapsamında nihai kullanıcılara teslimi gerçekleştirilen taşıtlar için taşıtın teslim bedeli içinde tahsil edilerek firmanızca ilgili vergi dairesine beyan ve ödemesi yapılan ÖTV tutarının, KDV matrahı ile kurumlar vergisi matrahı arasında fark oluşmasına sebebiyet verdiği ve vergi dairesince izahat talep edildiği hususlarından bahisle, bu işleme ilişkin muhasebe kaydının ne şekilde yapılması gerektiği ve taşıtların ilk iktisabı aşamasında taşıta montajı yapılan ancak taşıt teslim faturasıyla aynı tarihli ayrı bir faturada gösterilen park sensörü gibi ilave malzeme/aksesuar bedellerinin taşıtın satış bedeline dahil edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

1. 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Uygulaması Yönünden

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun;

- (1/1-b) maddesinde, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV'ye tabi olduğu,

- (2/1-b) maddesinde, ilk iktisabın; (II) sayılı listedeki mallardan Türkiye'de kayıt ve tescil edilmemiş olanların kullanılmak üzere ithalini, motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabını, motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanmasını, aktife alınmasını veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesini ifade ettiği,

- (3/a) maddesinde, mal teslimi veya ilk iktisap hallerinde vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya ilk iktisabında meydana geldiği,

- (11/3) maddesinde, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallar için verginin matrahının; bunların ilk iktisabında hesaplanacak ÖTV hariç, KDV matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül ettiği,

- (12/1) maddesinde, özel tüketim vergisinin, bu Kanuna ekli listelerde yazılı malların karşılarında gösterilen tutar ve/veya oranlarda alınacağı, (II) sayılı listedeki mallardan alınacak verginin, mükellefin bu malı alış bedeli ile her hâlükârda bu malların imalatçısının satış bedeli veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı üzerinden malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacağı, verginin, mükellefin alış bedeli üzerinden hesaplandığı durumlarda, malı teslim tarihine kadar bu malı mükellefe teslim eden tarafından yüzde 10'a kadar yapılan indirimlerin alış bedelinden de indirilebileceği, ancak bu indirimler sonrası kalan tutarın, malın imalatçısının satış bedelinden veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahından düşük olamayacağı

hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, mezkûr Kanunun (11/3) ve (12/1) maddeleri uygulamasına ilişkin olarak Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;

- (III/A/1) bölümünde, ÖTV matrahına esas alınan KDV matrahının tespitinde, Katma Değer Vergisi Kanununun 20 ila 27 nci maddeleri ile bu maddelere ilişkin Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yapılan açıklamaların dikkate alınacağı; dolayısıyla, (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi taşıtların yurtiçinden ilk iktisabı ile aynı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi olmayan taşıtların imal ya da inşa edenler tarafından yurtiçinde tesliminde ÖTV matrahının, işlemin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; teslim edilen taşıt karşılığında her ne nam adı altında olursa olsun müşteriden alınan bedellerin, teslim edilen taşıtın ÖTV matrahına dâhil olduğu; vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği teslim veya ilk iktisaba ait faturada ayrıca gösterilen ticari teamüllere uygun iskontoların ÖTV matrahından indirilebileceği; öte yandan, (II) sayılı listedeki taşıtlardan alınacak verginin, mükellefin bu taşıtı alış bedeli ile her halükârda bu taşıtın imalatçısının satış bedeli veya Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesine göre ithalatta hesaplanan KDV matrahı üzerinden taşıtın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacağı,

- (III/A-3) bölümünde, teslimi veya ilk iktisabı yapılan taşıta ilişkin satış anında veya daha sonraki bir tarihte ortaya çıkan vade farkı, fiyat farkı, faiz vb. gelirler ile ÖTV mükellefleri tarafından yapılan ve taşıtın teslimi veya ilk iktisabında alıcıdan ayrıca alınan aksesuar, boya koruma, kuaför, ek garanti ve benzeri teslim ve hizmetlere ilişkin bedellerin ÖTV matrahına dâhil olduğu; ancak, teslimi veya ilk iktisabı yapılan taşıt için, müşterinin vekâlet vermek suretiyle satıcı firmaya yaptırdığı trafik kayıt ve tescil işlemleri ile plaka çıkartılmasına ilişkin hizmet bedelinin müşteriye yansıtılmasında bu bedelin, taşıtın ÖTV matrahına dâhil edilmeyeceği; mükelleflerin söz konusu hizmet bedeli için, rayicine göre yüksek bedel göstermek suretiyle taşıt bedelini, dolayısıyla ÖTV matrahını azaltması halinde bu işlemlerin Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereğince, işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması prensibinden hareketle muvazaa olarak değerlendirileceği ve buna göre işlem tesis edileceği

belirtilmiştir.

Buna göre, firmanızca ilk iktisap kapsamında teslimi yapılan araçlara ait ÖTV matrahı, teslim edilen araç karşılığında her ne nam adı altında olursa olsun müşteriden alınan bedellerin (alıcının vekâlet vermek suretiyle firmanıza yaptırdığı trafik kayıt ve tescil işlemlerine ilişkin hizmet bedelleri hariç) toplamıdır. Buna göre, firmanızca taşıtın ilk iktisap kapsamında teslimine ilişkin olarak alıcıdan ayrıca alınan park sensörü gibi aksesuar bedelleri (montaj bedeli dahil), buna ilişkin ayrı bir fatura tanzim edilse dahi taşıtın ÖTV matrahına dâhildir.

Öte yandan, taşıtın ilk iktisap kapsamında tesliminden sonra taşıta ilişkin yapılan teslim ve verilen hizmetler ÖTV matrahına dahil olmamakla birlikte; sair suretlerle araç bedelinin, dolayısıyla ÖTV matrahının azaltılmasını sağlayacak doğrultuda işlem tesis edilmesi halinde, bu durumun Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereğince, işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması ilkesi kapsamında muvazaa olarak değerlendirileceği ve buna göre işlem tesis edileceği tabiidir.

2. Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulaması Yönünden

Tekdüzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 26/12/1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmıştır.

Buna göre, firmanızca ilk iktisap kapsamında teslim edilen taşıtlarla ilgili olarak ödenecek ÖTV'nin, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinin, Muhasebe Usul ve Esasları/V-Tekdüzen Hesap Çerçevesi, Hesap Planı ve Hesap Planı Açıklamaları başlığı altında yer alan C-Hesap Planı Açıklamaları çerçevesinde "360 Ödenecek Vergi ve Fonlar" hesabında izlenmesi gerektiği tabii olup, özelge talep formunuzda yer alan örnek işleme dair muhasebe kaydının aşağıdaki şekilde olması gerekmektedir.

                                                             /                                                                      

120. ALICILAR HESABI                                                        68.440

               600. YURTİÇİ SATIŞLAR HESABI                                 40.000

               360. ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR HESABI             18.000

               391.HESAPLANAN KDV HESABI                                   10.440

                                                             /                                                                   

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[03-2015-500]-48839

08.02.2019

Konu

:

Oto aksesuarlarının ÖTV matrahına dahil edilip edilmeyeceği ile ödenecek ÖTV’nin muhasebe kaydı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, motorlu araçların satışı, bakımı ve onarımı işiyle iştigal eden firmanız tarafından ilk iktisap kapsamında nihai kullanıcılara teslimi gerçekleştirilen taşıtlar için taşıtın teslim bedeli içinde tahsil edilerek firmanızca ilgili vergi dairesine beyan ve ödemesi yapılan ÖTV tutarının, KDV matrahı ile kurumlar vergisi matrahı arasında fark oluşmasına sebebiyet verdiği ve vergi dairesince izahat talep edildiği hususlarından bahisle, bu işleme ilişkin muhasebe kaydının ne şekilde yapılması gerektiği ve taşıtların ilk iktisabı aşamasında taşıta montajı yapılan ancak taşıt teslim faturasıyla aynı tarihli ayrı bir faturada gösterilen park sensörü gibi ilave malzeme/aksesuar bedellerinin taşıtın satış bedeline dahil edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

1. 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Uygulaması Yönünden

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun;

- (1/1-b) maddesinde, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV'ye tabi olduğu,

- (2/1-b) maddesinde, ilk iktisabın; (II) sayılı listedeki mallardan Türkiye'de kayıt ve tescil edilmemiş olanların kullanılmak üzere ithalini, motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabını, motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanmasını, aktife alınmasını veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesini ifade ettiği,

- (3/a) maddesinde, mal teslimi veya ilk iktisap hallerinde vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya ilk iktisabında meydana geldiği,

- (11/3) maddesinde, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallar için verginin matrahının; bunların ilk iktisabında hesaplanacak ÖTV hariç, KDV matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül ettiği,

- (12/1) maddesinde, özel tüketim vergisinin, bu Kanuna ekli listelerde yazılı malların karşılarında gösterilen tutar ve/veya oranlarda alınacağı, (II) sayılı listedeki mallardan alınacak verginin, mükellefin bu malı alış bedeli ile her hâlükârda bu malların imalatçısının satış bedeli veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı üzerinden malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacağı, verginin, mükellefin alış bedeli üzerinden hesaplandığı durumlarda, malı teslim tarihine kadar bu malı mükellefe teslim eden tarafından yüzde 10'a kadar yapılan indirimlerin alış bedelinden de indirilebileceği, ancak bu indirimler sonrası kalan tutarın, malın imalatçısının satış bedelinden veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahından düşük olamayacağı

hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, mezkûr Kanunun (11/3) ve (12/1) maddeleri uygulamasına ilişkin olarak Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;

- (III/A/1) bölümünde, ÖTV matrahına esas alınan KDV matrahının tespitinde, Katma Değer Vergisi Kanununun 20 ila 27 nci maddeleri ile bu maddelere ilişkin Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yapılan açıklamaların dikkate alınacağı; dolayısıyla, (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi taşıtların yurtiçinden ilk iktisabı ile aynı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi olmayan taşıtların imal ya da inşa edenler tarafından yurtiçinde tesliminde ÖTV matrahının, işlemin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; teslim edilen taşıt karşılığında her ne nam adı altında olursa olsun müşteriden alınan bedellerin, teslim edilen taşıtın ÖTV matrahına dâhil olduğu; vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği teslim veya ilk iktisaba ait faturada ayrıca gösterilen ticari teamüllere uygun iskontoların ÖTV matrahından indirilebileceği; öte yandan, (II) sayılı listedeki taşıtlardan alınacak verginin, mükellefin bu taşıtı alış bedeli ile her halükârda bu taşıtın imalatçısının satış bedeli veya Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesine göre ithalatta hesaplanan KDV matrahı üzerinden taşıtın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacağı,

- (III/A-3) bölümünde, teslimi veya ilk iktisabı yapılan taşıta ilişkin satış anında veya daha sonraki bir tarihte ortaya çıkan vade farkı, fiyat farkı, faiz vb. gelirler ile ÖTV mükellefleri tarafından yapılan ve taşıtın teslimi veya ilk iktisabında alıcıdan ayrıca alınan aksesuar, boya koruma, kuaför, ek garanti ve benzeri teslim ve hizmetlere ilişkin bedellerin ÖTV matrahına dâhil olduğu; ancak, teslimi veya ilk iktisabı yapılan taşıt için, müşterinin vekâlet vermek suretiyle satıcı firmaya yaptırdığı trafik kayıt ve tescil işlemleri ile plaka çıkartılmasına ilişkin hizmet bedelinin müşteriye yansıtılmasında bu bedelin, taşıtın ÖTV matrahına dâhil edilmeyeceği; mükelleflerin söz konusu hizmet bedeli için, rayicine göre yüksek bedel göstermek suretiyle taşıt bedelini, dolayısıyla ÖTV matrahını azaltması halinde bu işlemlerin Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereğince, işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması prensibinden hareketle muvazaa olarak değerlendirileceği ve buna göre işlem tesis edileceği

belirtilmiştir.

Buna göre, firmanızca ilk iktisap kapsamında teslimi yapılan araçlara ait ÖTV matrahı, teslim edilen araç karşılığında her ne nam adı altında olursa olsun müşteriden alınan bedellerin (alıcının vekâlet vermek suretiyle firmanıza yaptırdığı trafik kayıt ve tescil işlemlerine ilişkin hizmet bedelleri hariç) toplamıdır. Buna göre, firmanızca taşıtın ilk iktisap kapsamında teslimine ilişkin olarak alıcıdan ayrıca alınan park sensörü gibi aksesuar bedelleri (montaj bedeli dahil), buna ilişkin ayrı bir fatura tanzim edilse dahi taşıtın ÖTV matrahına dâhildir.

Öte yandan, taşıtın ilk iktisap kapsamında tesliminden sonra taşıta ilişkin yapılan teslim ve verilen hizmetler ÖTV matrahına dahil olmamakla birlikte; sair suretlerle araç bedelinin, dolayısıyla ÖTV matrahının azaltılmasını sağlayacak doğrultuda işlem tesis edilmesi halinde, bu durumun Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereğince, işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması ilkesi kapsamında muvazaa olarak değerlendirileceği ve buna göre işlem tesis edileceği tabiidir.

2. Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulaması Yönünden

Tekdüzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 26/12/1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmıştır.

Buna göre, firmanızca ilk iktisap kapsamında teslim edilen taşıtlarla ilgili olarak ödenecek ÖTV'nin, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinin, Muhasebe Usul ve Esasları/V-Tekdüzen Hesap Çerçevesi, Hesap Planı ve Hesap Planı Açıklamaları başlığı altında yer alan C-Hesap Planı Açıklamaları çerçevesinde "360 Ödenecek Vergi ve Fonlar" hesabında izlenmesi gerektiği tabii olup, özelge talep formunuzda yer alan örnek işleme dair muhasebe kaydının aşağıdaki şekilde olması gerekmektedir.

                                                             /                                                                      

120. ALICILAR HESABI                                                        68.440

               600. YURTİÇİ SATIŞLAR HESABI                                 40.000

               360. ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR HESABI             18.000

               391.HESAPLANAN KDV HESABI                                   10.440

                                                             /                                                                   

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[03-2015-500]-48839

08.02.2019

Konu

:

Oto aksesuarlarının ÖTV matrahına dahil edilip edilmeyeceği ile ödenecek ÖTV’nin muhasebe kaydı hk.

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, motorlu araçların satışı, bakımı ve onarımı işiyle iştigal eden firmanız tarafından ilk iktisap kapsamında nihai kullanıcılara teslimi gerçekleştirilen taşıtlar için taşıtın teslim bedeli içinde tahsil edilerek firmanızca ilgili vergi dairesine beyan ve ödemesi yapılan ÖTV tutarının, KDV matrahı ile kurumlar vergisi matrahı arasında fark oluşmasına sebebiyet verdiği ve vergi dairesince izahat talep edildiği hususlarından bahisle, bu işleme ilişkin muhasebe kaydının ne şekilde yapılması gerektiği ve taşıtların ilk iktisabı aşamasında taşıta montajı yapılan ancak taşıt teslim faturasıyla aynı tarihli ayrı bir faturada gösterilen park sensörü gibi ilave malzeme/aksesuar bedellerinin taşıtın satış bedeline dahil edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

1. 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu Uygulaması Yönünden

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun;

- (1/1-b) maddesinde, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV'ye tabi olduğu,

- (2/1-b) maddesinde, ilk iktisabın; (II) sayılı listedeki mallardan Türkiye'de kayıt ve tescil edilmemiş olanların kullanılmak üzere ithalini, motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabını, motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanmasını, aktife alınmasını veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesini ifade ettiği,

- (3/a) maddesinde, mal teslimi veya ilk iktisap hallerinde vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya ilk iktisabında meydana geldiği,

- (11/3) maddesinde, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallar için verginin matrahının; bunların ilk iktisabında hesaplanacak ÖTV hariç, KDV matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül ettiği,

- (12/1) maddesinde, özel tüketim vergisinin, bu Kanuna ekli listelerde yazılı malların karşılarında gösterilen tutar ve/veya oranlarda alınacağı, (II) sayılı listedeki mallardan alınacak verginin, mükellefin bu malı alış bedeli ile her hâlükârda bu malların imalatçısının satış bedeli veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı üzerinden malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacağı, verginin, mükellefin alış bedeli üzerinden hesaplandığı durumlarda, malı teslim tarihine kadar bu malı mükellefe teslim eden tarafından yüzde 10'a kadar yapılan indirimlerin alış bedelinden de indirilebileceği, ancak bu indirimler sonrası kalan tutarın, malın imalatçısının satış bedelinden veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahından düşük olamayacağı

hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, mezkûr Kanunun (11/3) ve (12/1) maddeleri uygulamasına ilişkin olarak Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;

- (III/A/1) bölümünde, ÖTV matrahına esas alınan KDV matrahının tespitinde, Katma Değer Vergisi Kanununun 20 ila 27 nci maddeleri ile bu maddelere ilişkin Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yapılan açıklamaların dikkate alınacağı; dolayısıyla, (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi taşıtların yurtiçinden ilk iktisabı ile aynı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi olmayan taşıtların imal ya da inşa edenler tarafından yurtiçinde tesliminde ÖTV matrahının, işlemin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; teslim edilen taşıt karşılığında her ne nam adı altında olursa olsun müşteriden alınan bedellerin, teslim edilen taşıtın ÖTV matrahına dâhil olduğu; vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği teslim veya ilk iktisaba ait faturada ayrıca gösterilen ticari teamüllere uygun iskontoların ÖTV matrahından indirilebileceği; öte yandan, (II) sayılı listedeki taşıtlardan alınacak verginin, mükellefin bu taşıtı alış bedeli ile her halükârda bu taşıtın imalatçısının satış bedeli veya Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesine göre ithalatta hesaplanan KDV matrahı üzerinden taşıtın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacağı,

- (III/A-3) bölümünde, teslimi veya ilk iktisabı yapılan taşıta ilişkin satış anında veya daha sonraki bir tarihte ortaya çıkan vade farkı, fiyat farkı, faiz vb. gelirler ile ÖTV mükellefleri tarafından yapılan ve taşıtın teslimi veya ilk iktisabında alıcıdan ayrıca alınan aksesuar, boya koruma, kuaför, ek garanti ve benzeri teslim ve hizmetlere ilişkin bedellerin ÖTV matrahına dâhil olduğu; ancak, teslimi veya ilk iktisabı yapılan taşıt için, müşterinin vekâlet vermek suretiyle satıcı firmaya yaptırdığı trafik kayıt ve tescil işlemleri ile plaka çıkartılmasına ilişkin hizmet bedelinin müşteriye yansıtılmasında bu bedelin, taşıtın ÖTV matrahına dâhil edilmeyeceği; mükelleflerin söz konusu hizmet bedeli için, rayicine göre yüksek bedel göstermek suretiyle taşıt bedelini, dolayısıyla ÖTV matrahını azaltması halinde bu işlemlerin Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereğince, işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması prensibinden hareketle muvazaa olarak değerlendirileceği ve buna göre işlem tesis edileceği

belirtilmiştir.

Buna göre, firmanızca ilk iktisap kapsamında teslimi yapılan araçlara ait ÖTV matrahı, teslim edilen araç karşılığında her ne nam adı altında olursa olsun müşteriden alınan bedellerin (alıcının vekâlet vermek suretiyle firmanıza yaptırdığı trafik kayıt ve tescil işlemlerine ilişkin hizmet bedelleri hariç) toplamıdır. Buna göre, firmanızca taşıtın ilk iktisap kapsamında teslimine ilişkin olarak alıcıdan ayrıca alınan park sensörü gibi aksesuar bedelleri (montaj bedeli dahil), buna ilişkin ayrı bir fatura tanzim edilse dahi taşıtın ÖTV matrahına dâhildir.

Öte yandan, taşıtın ilk iktisap kapsamında tesliminden sonra taşıta ilişkin yapılan teslim ve verilen hizmetler ÖTV matrahına dahil olmamakla birlikte; sair suretlerle araç bedelinin, dolayısıyla ÖTV matrahının azaltılmasını sağlayacak doğrultuda işlem tesis edilmesi halinde, bu durumun Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereğince, işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olması ilkesi kapsamında muvazaa olarak değerlendirileceği ve buna göre işlem tesis edileceği tabiidir.

2. Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulaması Yönünden

Tekdüzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 26/12/1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmıştır.

Buna göre, firmanızca ilk iktisap kapsamında teslim edilen taşıtlarla ilgili olarak ödenecek ÖTV'nin, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinin, Muhasebe Usul ve Esasları/V-Tekdüzen Hesap Çerçevesi, Hesap Planı ve Hesap Planı Açıklamaları başlığı altında yer alan C-Hesap Planı Açıklamaları çerçevesinde "360 Ödenecek Vergi ve Fonlar" hesabında izlenmesi gerektiği tabii olup, özelge talep formunuzda yer alan örnek işleme dair muhasebe kaydının aşağıdaki şekilde olması gerekmektedir.

                                                             /                                                                      

120. ALICILAR HESABI                                                        68.440

               600. YURTİÇİ SATIŞLAR HESABI                                 40.000

               360. ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR HESABI             18.000

               391.HESAPLANAN KDV HESABI                                   10.440

                                                             /                                                                   

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

46480499-130[2017/1665]-15871

13.02.2019

Konu

:

Oda tarife bedeline göre düzenlenecek faturalarda gerçek tutarın gösterilip gösterilemeyeceği.

 

İlgi

:

09.02.2017 tarihli özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, piyasa rekabet şartları sebebiyle verilen mühendislik hizmetlerinde Makine Mühendisleri Odası tarafından belirlenen asgari ücret tarifesinin uygulanamayıp daha düşük fiyatların uygulandığı belirtilmekte olup düzenlenen faturaların iskonto uygulanarak oda tarifesinden düşük düzenlenmesinin vergi kanunları açısından uygun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Ticari kazançta elde etme tahakkuk esasına bağlanmış bulunmaktadır. Bu esas dikkate alındığında, gelir veya gider unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancında dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Vergi kanunlarının uygulanması ve ispat" başlıklı 3 üncü maddesinde;

"…….

B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir." hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Şirketiniz tarafından verilen mühendislik hizmetlerinin Makine Mühendisleri Odasına ait asgari ücret tarifesinden daha düşük bedelle verilmesi halinde kurumlar vergisi uygulaması bakımından esas alınacak bedel, bu hizmetin karşılığını teşkil eden gerçek bedel olacaktır. Ancak, hasılat olarak gösterilen ve kurum kazancına dahil edilen söz konusu bedelin emsallere uygun olacağı ve kanaat verici vesikalarla tevsik edilmesi gerekeceği de tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

-25/a maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticari teamüllere uygun miktardaki iskontoların KDV matrahına dahil olmadığı,

-27/5 inci maddesinde, serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa hizmet bedelinin bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamayacağı,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Şirketiniz tarafından verilen mühendislik hizmetlerinde esas alınacak bedel, bu hizmetin karşılığını teşkil eden gerçek bedel olacaktır. Ancak söz konusu bedelin Kanunun 27/5 inci maddesi gereğince Makine Mühendisleri Odasına ait asgari ücret tarifesinde belirtilen emsal bedelden daha düşük olamayacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

46480499-130[2017/1665]-15871

13.02.2019

Konu

:

Oda tarife bedeline göre düzenlenecek faturalarda gerçek tutarın gösterilip gösterilemeyeceği.

 

İlgi

:

09.02.2017 tarihli özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, piyasa rekabet şartları sebebiyle verilen mühendislik hizmetlerinde Makine Mühendisleri Odası tarafından belirlenen asgari ücret tarifesinin uygulanamayıp daha düşük fiyatların uygulandığı belirtilmekte olup düzenlenen faturaların iskonto uygulanarak oda tarifesinden düşük düzenlenmesinin vergi kanunları açısından uygun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Ticari kazançta elde etme tahakkuk esasına bağlanmış bulunmaktadır. Bu esas dikkate alındığında, gelir veya gider unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancında dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Vergi kanunlarının uygulanması ve ispat" başlıklı 3 üncü maddesinde;

"…….

B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir." hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Şirketiniz tarafından verilen mühendislik hizmetlerinin Makine Mühendisleri Odasına ait asgari ücret tarifesinden daha düşük bedelle verilmesi halinde kurumlar vergisi uygulaması bakımından esas alınacak bedel, bu hizmetin karşılığını teşkil eden gerçek bedel olacaktır. Ancak, hasılat olarak gösterilen ve kurum kazancına dahil edilen söz konusu bedelin emsallere uygun olacağı ve kanaat verici vesikalarla tevsik edilmesi gerekeceği de tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

-25/a maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticari teamüllere uygun miktardaki iskontoların KDV matrahına dahil olmadığı,

-27/5 inci maddesinde, serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa hizmet bedelinin bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamayacağı,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Şirketiniz tarafından verilen mühendislik hizmetlerinde esas alınacak bedel, bu hizmetin karşılığını teşkil eden gerçek bedel olacaktır. Ancak söz konusu bedelin Kanunun 27/5 inci maddesi gereğince Makine Mühendisleri Odasına ait asgari ücret tarifesinde belirtilen emsal bedelden daha düşük olamayacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

46480499-130[2017/1665]-15871

13.02.2019

Konu

:

Oda tarife bedeline göre düzenlenecek faturalarda gerçek tutarın gösterilip gösterilemeyeceği.

 

İlgi

:

09.02.2017 tarihli özelge talep formu.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, piyasa rekabet şartları sebebiyle verilen mühendislik hizmetlerinde Makine Mühendisleri Odası tarafından belirlenen asgari ücret tarifesinin uygulanamayıp daha düşük fiyatların uygulandığı belirtilmekte olup düzenlenen faturaların iskonto uygulanarak oda tarifesinden düşük düzenlenmesinin vergi kanunları açısından uygun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Ticari kazançta elde etme tahakkuk esasına bağlanmış bulunmaktadır. Bu esas dikkate alındığında, gelir veya gider unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancında dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Vergi kanunlarının uygulanması ve ispat" başlıklı 3 üncü maddesinde;

"…….

B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir." hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Şirketiniz tarafından verilen mühendislik hizmetlerinin Makine Mühendisleri Odasına ait asgari ücret tarifesinden daha düşük bedelle verilmesi halinde kurumlar vergisi uygulaması bakımından esas alınacak bedel, bu hizmetin karşılığını teşkil eden gerçek bedel olacaktır. Ancak, hasılat olarak gösterilen ve kurum kazancına dahil edilen söz konusu bedelin emsallere uygun olacağı ve kanaat verici vesikalarla tevsik edilmesi gerekeceği de tabiidir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

-25/a maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticari teamüllere uygun miktardaki iskontoların KDV matrahına dahil olmadığı,

-27/5 inci maddesinde, serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilmiş bir tarife varsa hizmet bedelinin bu tarifede gösterilen ücretten düşük olamayacağı,

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Şirketiniz tarafından verilen mühendislik hizmetlerinde esas alınacak bedel, bu hizmetin karşılığını teşkil eden gerçek bedel olacaktır. Ancak söz konusu bedelin Kanunun 27/5 inci maddesi gereğince Makine Mühendisleri Odasına ait asgari ücret tarifesinde belirtilen emsal bedelden daha düşük olamayacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sayfalar