Buradasınız

Madde 1 Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Defterdarlığı

Gelir Kanunları KDV Ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV.5/İ/2024/9-14]-

09.10.2024

Konu

:

Yurt İçinde Verilen Tasarım Hizmetinden Elde Edilen Gelirin Vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Şirketinizin faaliyet konusunun mühendislik, danışmanlık ve proje hizmetleri olduğu, … Elektrik İdaresi tarafından ihale edilen iş kapsamında; …'da yapımı gerçekleştirilen inşaat, elektrik tesisi ve trafo merkezleri için primer elektrik, inşaat ve çelik konstruksiyon projelerinin hazırlanması ve mühendislik hizmetlerinin sağlanması işlerinin yapıldığı, yapımı gerçekleşecek olan tesisin taahhüdünün asıl yüklenici firma (… A.Ş) tarafından üstlenildiği ve söz konusu ihracata esas işlerin asıl yüklenici tarafından yapıldığı, firmanızın Ankara'da bulunan iş yerinden tasarım hizmetlerinin sağlanması için asıl yüklenici firmanın alt yüklenicisi olarak söz konusu işin proje ve mühendislik işlerini yaptığı, söz konusu iş kapsamında merkezi İstanbul'da yer alan asıl yüklenici firmaya sözü edilen yurt dışı işi için proje ve mühendislik hizmetleri karşılığı fatura düzenleneceği belirtilerek ihracatçı firmaya verilen söz konusu hizmet dolayısıyla elde edilecek kazancın kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılıp
yapılmayacağı ile düzenlenecek faturanın hizmet ihracatı kapsamında KDV'den istisna olup olmadığı hususunda görüş talep edilmiştir.

 

 

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde;

 

"Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın, elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar tamamının Türkiye'ye transfer edilmesi şartıyla, %80'i.

 

Bu indirimden yararlanılabilmesi için fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi şarttır.

 

..." hükmüne yer verilmiştir.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.5. Türkiye'den yurt dışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler" başlıklı bölümünde konu hakkında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup"10.5.2.İndirimden faydalanma şartları" başlıklı bölümünde;

 

"10.5.2.1. İndirimden faydalanabilecek şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konusu

 

İlgili şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konuları arasında, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim, eğitim ve sağlık hizmetleri sunmak olmalıdır. Şirket bünyesinde sözü edilen hizmetlerden sadece birisi verilebileceği gibi ana sözleşmelerinde yer almak şartıyla birden fazlası da verilebilir.

 

...

 

10.5.2.2. Hizmetin, Türkiye'den münhasıran yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için yapılmış olması

 

Mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim hizmetlerinin, Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara; eğitim veya sağlık hizmetlerinin de Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere verilmesi gerekmektedir.

 

Yukarıda belirtilen hizmetlerin fiilen verilmesi gerekmekte olup bu alanlarda sunulan asistanlık, danışmanlık ve aracılık gibi hizmetlerin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir.

 

10.5.2.3. Faturanın yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi

 

Yapılan hizmet ile ilgili olarak düzenlenecek faturanın, yukarıda özellikleri açıklanan yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi gerekmektedir.

 

...

 

10.5.2.4. Türkiye'den verilen, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme ve veri analizi hizmetlerinden yurt dışında yararlanılması

 

Verilen hizmetten yurt dışında yararlanılmış olması gerekir.Diğer bir anlatımla, yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için verilen hizmetin,bu kişilerin ve/veya kurumların Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisinin olmaması gerekmektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Şirketiniz tarafından gerçekleştirilen proje ve mühendislik hizmetinin merkezi İstanbul'da yer alan ana yüklenici firma … A.Ş.'ye verilmesi, hizmete ilişkin faturanın ana yüklenici firma adına düzenlenmiş olması ve söz konusu hizmetten Türkiye'de yararlanılmış olması nedeniyle Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi hükmünden  yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

II-KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

 

-4/1 inci maddesinde; hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

-6/b maddesinde; işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını ve hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-11/1-a maddesinde; yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

-12/2 nci maddesinde de, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için, hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "II-A/2. Hizmet İhracı" başlıklı bölümün, "2.1. İstisnanın Kapsamı" alt başlıklı bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)nci maddesine göre;

 

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

 

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 

gerekir.

 

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

 

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

 

Yurtdışındaki firmaların, Türkiye'ye gönderecekleri mal ve hizmetler Türkiye'de tüketildiğinden, bu firmalara söz konusu mal ve hizmetler için Türkiye'de verilen danışmanlık, aracılık, gözetim, müşteri bulma, piyasa araştırması vb. hizmetler, hizmet ihracı istisnası kapsamında değerlendirilmez ve KDV'ye tabidir. Bu durumda faydalanma kriterinin tespitinde, yapılan hizmetin ithal edilen mal ile doğrudan ilişkili olması gerekir.''

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, …'da gerçekleşecek olan inşaat, elektrik tesisi ve trafo merkezleri için merkezi Ankara'da yer alan firmanız tarafından merkezi İstanbul'da yer alan ana yüklenici firmaya tasarım hizmeti verilmesi, hizmete ilişkin faturanın ana yüklenici firma adına düzenlenmesi ve söz konusu hizmetten Türkiye'de faydalanılması nedeniyle, bu hizmetin KDV Kanununun 11/1-a maddesi kapsamında hizmet ihracı olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Defterdarlığı

Gelir Kanunları KDV Ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV.5/İ/2024/9-14]-

09.10.2024

Konu

:

Yurt İçinde Verilen Tasarım Hizmetinden Elde Edilen Gelirin Vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Şirketinizin faaliyet konusunun mühendislik, danışmanlık ve proje hizmetleri olduğu, … Elektrik İdaresi tarafından ihale edilen iş kapsamında; …'da yapımı gerçekleştirilen inşaat, elektrik tesisi ve trafo merkezleri için primer elektrik, inşaat ve çelik konstruksiyon projelerinin hazırlanması ve mühendislik hizmetlerinin sağlanması işlerinin yapıldığı, yapımı gerçekleşecek olan tesisin taahhüdünün asıl yüklenici firma (… A.Ş) tarafından üstlenildiği ve söz konusu ihracata esas işlerin asıl yüklenici tarafından yapıldığı, firmanızın Ankara'da bulunan iş yerinden tasarım hizmetlerinin sağlanması için asıl yüklenici firmanın alt yüklenicisi olarak söz konusu işin proje ve mühendislik işlerini yaptığı, söz konusu iş kapsamında merkezi İstanbul'da yer alan asıl yüklenici firmaya sözü edilen yurt dışı işi için proje ve mühendislik hizmetleri karşılığı fatura düzenleneceği belirtilerek ihracatçı firmaya verilen söz konusu hizmet dolayısıyla elde edilecek kazancın kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılıp
yapılmayacağı ile düzenlenecek faturanın hizmet ihracatı kapsamında KDV'den istisna olup olmadığı hususunda görüş talep edilmiştir.

 

 

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde;

 

"Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın, elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar tamamının Türkiye'ye transfer edilmesi şartıyla, %80'i.

 

Bu indirimden yararlanılabilmesi için fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi şarttır.

 

..." hükmüne yer verilmiştir.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.5. Türkiye'den yurt dışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler" başlıklı bölümünde konu hakkında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup"10.5.2.İndirimden faydalanma şartları" başlıklı bölümünde;

 

"10.5.2.1. İndirimden faydalanabilecek şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konusu

 

İlgili şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konuları arasında, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim, eğitim ve sağlık hizmetleri sunmak olmalıdır. Şirket bünyesinde sözü edilen hizmetlerden sadece birisi verilebileceği gibi ana sözleşmelerinde yer almak şartıyla birden fazlası da verilebilir.

 

...

 

10.5.2.2. Hizmetin, Türkiye'den münhasıran yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için yapılmış olması

 

Mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim hizmetlerinin, Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara; eğitim veya sağlık hizmetlerinin de Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere verilmesi gerekmektedir.

 

Yukarıda belirtilen hizmetlerin fiilen verilmesi gerekmekte olup bu alanlarda sunulan asistanlık, danışmanlık ve aracılık gibi hizmetlerin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir.

 

10.5.2.3. Faturanın yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi

 

Yapılan hizmet ile ilgili olarak düzenlenecek faturanın, yukarıda özellikleri açıklanan yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi gerekmektedir.

 

...

 

10.5.2.4. Türkiye'den verilen, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme ve veri analizi hizmetlerinden yurt dışında yararlanılması

 

Verilen hizmetten yurt dışında yararlanılmış olması gerekir.Diğer bir anlatımla, yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için verilen hizmetin,bu kişilerin ve/veya kurumların Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisinin olmaması gerekmektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Şirketiniz tarafından gerçekleştirilen proje ve mühendislik hizmetinin merkezi İstanbul'da yer alan ana yüklenici firma … A.Ş.'ye verilmesi, hizmete ilişkin faturanın ana yüklenici firma adına düzenlenmiş olması ve söz konusu hizmetten Türkiye'de yararlanılmış olması nedeniyle Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi hükmünden  yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

II-KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

 

-4/1 inci maddesinde; hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

-6/b maddesinde; işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını ve hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-11/1-a maddesinde; yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

-12/2 nci maddesinde de, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için, hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "II-A/2. Hizmet İhracı" başlıklı bölümün, "2.1. İstisnanın Kapsamı" alt başlıklı bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)nci maddesine göre;

 

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

 

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 

gerekir.

 

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

 

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

 

Yurtdışındaki firmaların, Türkiye'ye gönderecekleri mal ve hizmetler Türkiye'de tüketildiğinden, bu firmalara söz konusu mal ve hizmetler için Türkiye'de verilen danışmanlık, aracılık, gözetim, müşteri bulma, piyasa araştırması vb. hizmetler, hizmet ihracı istisnası kapsamında değerlendirilmez ve KDV'ye tabidir. Bu durumda faydalanma kriterinin tespitinde, yapılan hizmetin ithal edilen mal ile doğrudan ilişkili olması gerekir.''

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, …'da gerçekleşecek olan inşaat, elektrik tesisi ve trafo merkezleri için merkezi Ankara'da yer alan firmanız tarafından merkezi İstanbul'da yer alan ana yüklenici firmaya tasarım hizmeti verilmesi, hizmete ilişkin faturanın ana yüklenici firma adına düzenlenmesi ve söz konusu hizmetten Türkiye'de faydalanılması nedeniyle, bu hizmetin KDV Kanununun 11/1-a maddesi kapsamında hizmet ihracı olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Defterdarlığı

Gelir Kanunları KDV Ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV.5/İ/2024/9-14]-

09.10.2024

Konu

:

Yurt İçinde Verilen Tasarım Hizmetinden Elde Edilen Gelirin Vergilendirilmesi

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Şirketinizin faaliyet konusunun mühendislik, danışmanlık ve proje hizmetleri olduğu, … Elektrik İdaresi tarafından ihale edilen iş kapsamında; …'da yapımı gerçekleştirilen inşaat, elektrik tesisi ve trafo merkezleri için primer elektrik, inşaat ve çelik konstruksiyon projelerinin hazırlanması ve mühendislik hizmetlerinin sağlanması işlerinin yapıldığı, yapımı gerçekleşecek olan tesisin taahhüdünün asıl yüklenici firma (… A.Ş) tarafından üstlenildiği ve söz konusu ihracata esas işlerin asıl yüklenici tarafından yapıldığı, firmanızın Ankara'da bulunan iş yerinden tasarım hizmetlerinin sağlanması için asıl yüklenici firmanın alt yüklenicisi olarak söz konusu işin proje ve mühendislik işlerini yaptığı, söz konusu iş kapsamında merkezi İstanbul'da yer alan asıl yüklenici firmaya sözü edilen yurt dışı işi için proje ve mühendislik hizmetleri karşılığı fatura düzenleneceği belirtilerek ihracatçı firmaya verilen söz konusu hizmet dolayısıyla elde edilecek kazancın kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılıp
yapılmayacağı ile düzenlenecek faturanın hizmet ihracatı kapsamında KDV'den istisna olup olmadığı hususunda görüş talep edilmiştir.

 

 

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde;

 

"Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın, elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar tamamının Türkiye'ye transfer edilmesi şartıyla, %80'i.

 

Bu indirimden yararlanılabilmesi için fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi şarttır.

 

..." hükmüne yer verilmiştir.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.5. Türkiye'den yurt dışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler" başlıklı bölümünde konu hakkında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup"10.5.2.İndirimden faydalanma şartları" başlıklı bölümünde;

 

"10.5.2.1. İndirimden faydalanabilecek şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konusu

 

İlgili şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konuları arasında, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim, eğitim ve sağlık hizmetleri sunmak olmalıdır. Şirket bünyesinde sözü edilen hizmetlerden sadece birisi verilebileceği gibi ana sözleşmelerinde yer almak şartıyla birden fazlası da verilebilir.

 

...

 

10.5.2.2. Hizmetin, Türkiye'den münhasıran yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için yapılmış olması

 

Mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme, veri analizi ve ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenen mesleki eğitim hizmetlerinin, Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara; eğitim veya sağlık hizmetlerinin de Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere verilmesi gerekmektedir.

 

Yukarıda belirtilen hizmetlerin fiilen verilmesi gerekmekte olup bu alanlarda sunulan asistanlık, danışmanlık ve aracılık gibi hizmetlerin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir.

 

10.5.2.3. Faturanın yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi

 

Yapılan hizmet ile ilgili olarak düzenlenecek faturanın, yukarıda özellikleri açıklanan yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi gerekmektedir.

 

...

 

10.5.2.4. Türkiye'den verilen, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon, veri saklama, veri işleme ve veri analizi hizmetlerinden yurt dışında yararlanılması

 

Verilen hizmetten yurt dışında yararlanılmış olması gerekir.Diğer bir anlatımla, yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için verilen hizmetin,bu kişilerin ve/veya kurumların Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisinin olmaması gerekmektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Şirketiniz tarafından gerçekleştirilen proje ve mühendislik hizmetinin merkezi İstanbul'da yer alan ana yüklenici firma … A.Ş.'ye verilmesi, hizmete ilişkin faturanın ana yüklenici firma adına düzenlenmiş olması ve söz konusu hizmetten Türkiye'de yararlanılmış olması nedeniyle Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi hükmünden  yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

II-KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

 

-4/1 inci maddesinde; hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

 

-6/b maddesinde; işlemlerin Türkiye'de yapılmasının, hizmetin Türkiye'de yapılmasını ve hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

 

-11/1-a maddesinde; yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

-12/2 nci maddesinde de, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için, hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "II-A/2. Hizmet İhracı" başlıklı bölümün, "2.1. İstisnanın Kapsamı" alt başlıklı bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2)nci maddesine göre;

 

- Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması,

 

- Hizmetten yurtdışında faydalanılması,

 

gerekir.

 

Hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurtdışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

 

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

 

Yurtdışındaki firmaların, Türkiye'ye gönderecekleri mal ve hizmetler Türkiye'de tüketildiğinden, bu firmalara söz konusu mal ve hizmetler için Türkiye'de verilen danışmanlık, aracılık, gözetim, müşteri bulma, piyasa araştırması vb. hizmetler, hizmet ihracı istisnası kapsamında değerlendirilmez ve KDV'ye tabidir. Bu durumda faydalanma kriterinin tespitinde, yapılan hizmetin ithal edilen mal ile doğrudan ilişkili olması gerekir.''

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, …'da gerçekleşecek olan inşaat, elektrik tesisi ve trafo merkezleri için merkezi Ankara'da yer alan firmanız tarafından merkezi İstanbul'da yer alan ana yüklenici firmaya tasarım hizmeti verilmesi, hizmete ilişkin faturanın ana yüklenici firma adına düzenlenmesi ve söz konusu hizmetten Türkiye'de faydalanılması nedeniyle, bu hizmetin KDV Kanununun 11/1-a maddesi kapsamında hizmet ihracı olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Defterdarlığı

Gelir Kanunları Kdv Ve Ötv Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV/İ-1-2022/80]-576821

09.10.2024

Konu

:

Yazılım satışı ve yazılım implementasyon ve eğitim hizmetlerinin gelir vergisi ve KDV karşısındaki durumu

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; serbest muhasebeci mali müşavir olarak faaliyette bulunduğunuz, bir bilgisayar mühendisi ile birlikte "m…" ve "d…" isimli iki adet yazılım geliştirdiğiniz, "m…" isimli yazılımın adınıza, "d…" isimli yazılımın ise bilgisayar mühendisi ile ayrı ayrı adlarınıza tescil edildiği, söz konusu bilgisayar yazılımlarını ilk defa 134.000,00 TL karşılığında bir holdinge sattığınız, ayrıca bu ürünlerin implemantasyon, eğitim ve refakat hizmetleri için de ayrıca bedel talep ettiğiniz, Kültür Bakanlığı tarafından adınıza tescil edilen yazılım ürünlerinin kurum veya şahıslara satılması, ayrıca bahse konu yazılım ürünleri için implementasyon, eğitim ve refakat hizmetleri verilmesi halinde, elde edeceğiniz kazancın vergilendirilmesi hususunda tereddüt hasıl olduğu anlaşılmış olup Defterdarlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Serbest meslek kazançlarında" başlıklı 18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekar, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızi olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur.",

 

- "Serbest meslek kazancının tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

...",

 

- "Serbest meslek erbabı" başlıklı 66 ncı maddesinde, "Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır.

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 ...

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

a)      18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 17)

 

b) Diğerlerinden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 20)

 ...

 

 vergi tevkifatı yapılır."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı ise faaliyetin; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması ve devamlı olması, unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun "Tanımlar" başlıklı 1/B maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde bilgisayar programının, bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını ifade ettiği belirtilmiştir.

 

Dolayısıyla, bilgisayar programcısı, yazılım geliştirme süreçlerinde yer alan ve bilgisayar yazılımlarının tasarımı ve geliştirilmesinden sorumlu olan kimse olup Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde zikredilen "bilgisayar programcısı" ve "bilgisayar yazılımı" ibareleri, bir yazılım üretimi ile ilgili olup bilgisayar kullanılarak yapılan her iş bu kapsama girmemektedir. Diğer bir ifadeyle, yasa maddesinin konu edindiği husus; üretilmiş programları kullanarak işlem yapmak değil, işletim veya uygulama programları üretilmesi/yaratılması gibi özgün özellikleri olan ve lisanslama/telif haklarıyla da ulusal veya uluslararası düzeyde korunan program üretimi/yaratımı faaliyetleridir.

 

Özelge başvurunuz ekinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığının … tarihli ve … numaralı Kayıt-Tescil Belgesine göre "D…" isimli bilgisayar programının, … tarihli ve … numaralı Kayıt-Tescil Belgesine göre "M…" adlı bilgisayar programının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre eser olarak kayıt ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, "m…" ve "d…" ismiyle geliştirdiğiniz yazılımların, şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması ve 5846 sayılı Kanun kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescil edilmiş olması kaydıyla; bahse konu yazılımların satışından elde edilen kazançların Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamında istisnaya tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bu bağlamda, söz konusu yazılımların satışından elde edilen toplam kazancın, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2022 yılı için 880.000 TL, 2023 yılı için 1.900.000 TL, 2024 yılı için 3.000.000 TL'yi) aşması halinde ise söz konusu kazancınızın tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Öte yandan, bilgisayar programları için verilen implementasyon, eğitim ve refakat hizmetlerinden elde edilen kazançlar ise istisna kapsamında olmayıp serbest meslek kazancı olarak vergilendirilecektir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu; ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler" başlıklı ( I/C-2.1.2.2) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (1/1) inci maddesine göre, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabidir. Sözü edilen faaliyetleri mutat ve sürekli olarak yapanlar KDV mükellefi olacak, arızi serbest meslek faaliyetinde bulunanların ise KDV mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

 

Serbest meslek faaliyetlerini mutat ve sürekli olarak yapanların, prensip olarak KDV mükellefiyeti tesis ettirmeleri gerekmektedir. Ancak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim ve hizmetleri münhasıran aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi, kurum ve kuruluşlara yapanların hesaplayacağı KDV'nin, bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekir.

 

Serbest meslek erbabının bu uygulamadan faydalanabilmesi için KDV mükellefiyetinin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerinin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması gerekmektedir.

 

Ayrıca, sorumluluk uygulaması kapsamında işlem yapılabilmesi için Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemleri yapan kişilerin, bu şekilde işlem yapılmasını önceden vergi sorumlusuna (Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlara) bildirmesi gerekmektedir.

 

İşlemlerine ait verginin beyan ve ödeme mükellefiyeti sorumlular tarafından yerine getirilen serbest meslek mensupları (Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılanlar) ayrıca KDV beyannamesi vermez ve defter tutmazlar. İşlemin belgelendirilmesi ise Vergi Usul Kanununun genel hükümlerine göre gerçekleştirilir.

 

Bu uygulamaya göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar, aynı Kanunun 18 inci maddesi kapsamına giren kişilere yaptıkları ödemeler ile ilgili olarak gelir vergisi (GV) stopaj tutarı dâhil işlem bedeli üzerinden KDV hesaplayıp sorumlu sıfatıyla beyan edip öderler. Hesaplanan KDV tutarı GV stopaj matrahına dâhil edilmez.

 

Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim veya hizmetleri aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar yanında bu maddede yer almayanlara da yapanlar, yukarıda belirtilen uygulamadan faydalanamazlar.

 

Sorumluluk uygulamasını tercih etmeyenler ile esasen bu kapsama girmesi mümkün olmayan mükelleflerin, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar ile bunlar dışındakilere yaptıkları işlemleri sebebiyle hesaplanan KDV, Tebliğin (I/C-2.1.3) bölümü saklı kalmak kaydıyla, kendileri tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip ödenir. Bu mükellefler genel hükümler çerçevesinde defter tutar, belge düzenler ve KDV beyannamesi verirler. Bu durumda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşların, Tebliğin (I/C-2.1.3)bölümü saklı kalmak kaydıyla, bu işlemler sebebiyle vergi sorumlulukları söz konusu olmaz."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre; tarafınızca geliştirilen yazılım programlarının satışı ve satış sonrası implementasyon, eğitim ve refakat hizmetleri 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olup söz konusu hizmetler 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli listelerde yer almadığından genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

Öte yandan, KDV mükellefiyetinizin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması halinde söz konusu hizmetlere ilişkin hesaplanan KDV'nin bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir. Söz konusu hizmetlerin bu kapsamda yer almaması halinde bu hizmetler üzerinden hesaplanan KDV'nin mükellef sıfatıyla tarafınızca beyan edilip ödeneceği tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Defterdarlığı

Gelir Kanunları Kdv Ve Ötv Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV/İ-1-2022/80]-576821

09.10.2024

Konu

:

Yazılım satışı ve yazılım implementasyon ve eğitim hizmetlerinin gelir vergisi ve KDV karşısındaki durumu

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; serbest muhasebeci mali müşavir olarak faaliyette bulunduğunuz, bir bilgisayar mühendisi ile birlikte "m…" ve "d…" isimli iki adet yazılım geliştirdiğiniz, "m…" isimli yazılımın adınıza, "d…" isimli yazılımın ise bilgisayar mühendisi ile ayrı ayrı adlarınıza tescil edildiği, söz konusu bilgisayar yazılımlarını ilk defa 134.000,00 TL karşılığında bir holdinge sattığınız, ayrıca bu ürünlerin implemantasyon, eğitim ve refakat hizmetleri için de ayrıca bedel talep ettiğiniz, Kültür Bakanlığı tarafından adınıza tescil edilen yazılım ürünlerinin kurum veya şahıslara satılması, ayrıca bahse konu yazılım ürünleri için implementasyon, eğitim ve refakat hizmetleri verilmesi halinde, elde edeceğiniz kazancın vergilendirilmesi hususunda tereddüt hasıl olduğu anlaşılmış olup Defterdarlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Serbest meslek kazançlarında" başlıklı 18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekar, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızi olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur.",

 

- "Serbest meslek kazancının tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

...",

 

- "Serbest meslek erbabı" başlıklı 66 ncı maddesinde, "Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır.

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 ...

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

a)      18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 17)

 

b) Diğerlerinden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 20)

 ...

 

 vergi tevkifatı yapılır."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı ise faaliyetin; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması ve devamlı olması, unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun "Tanımlar" başlıklı 1/B maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde bilgisayar programının, bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını ifade ettiği belirtilmiştir.

 

Dolayısıyla, bilgisayar programcısı, yazılım geliştirme süreçlerinde yer alan ve bilgisayar yazılımlarının tasarımı ve geliştirilmesinden sorumlu olan kimse olup Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde zikredilen "bilgisayar programcısı" ve "bilgisayar yazılımı" ibareleri, bir yazılım üretimi ile ilgili olup bilgisayar kullanılarak yapılan her iş bu kapsama girmemektedir. Diğer bir ifadeyle, yasa maddesinin konu edindiği husus; üretilmiş programları kullanarak işlem yapmak değil, işletim veya uygulama programları üretilmesi/yaratılması gibi özgün özellikleri olan ve lisanslama/telif haklarıyla da ulusal veya uluslararası düzeyde korunan program üretimi/yaratımı faaliyetleridir.

 

Özelge başvurunuz ekinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığının … tarihli ve … numaralı Kayıt-Tescil Belgesine göre "D…" isimli bilgisayar programının, … tarihli ve … numaralı Kayıt-Tescil Belgesine göre "M…" adlı bilgisayar programının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre eser olarak kayıt ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, "m…" ve "d…" ismiyle geliştirdiğiniz yazılımların, şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması ve 5846 sayılı Kanun kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescil edilmiş olması kaydıyla; bahse konu yazılımların satışından elde edilen kazançların Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamında istisnaya tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bu bağlamda, söz konusu yazılımların satışından elde edilen toplam kazancın, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2022 yılı için 880.000 TL, 2023 yılı için 1.900.000 TL, 2024 yılı için 3.000.000 TL'yi) aşması halinde ise söz konusu kazancınızın tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Öte yandan, bilgisayar programları için verilen implementasyon, eğitim ve refakat hizmetlerinden elde edilen kazançlar ise istisna kapsamında olmayıp serbest meslek kazancı olarak vergilendirilecektir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu; ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler" başlıklı ( I/C-2.1.2.2) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (1/1) inci maddesine göre, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabidir. Sözü edilen faaliyetleri mutat ve sürekli olarak yapanlar KDV mükellefi olacak, arızi serbest meslek faaliyetinde bulunanların ise KDV mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

 

Serbest meslek faaliyetlerini mutat ve sürekli olarak yapanların, prensip olarak KDV mükellefiyeti tesis ettirmeleri gerekmektedir. Ancak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim ve hizmetleri münhasıran aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi, kurum ve kuruluşlara yapanların hesaplayacağı KDV'nin, bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekir.

 

Serbest meslek erbabının bu uygulamadan faydalanabilmesi için KDV mükellefiyetinin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerinin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması gerekmektedir.

 

Ayrıca, sorumluluk uygulaması kapsamında işlem yapılabilmesi için Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemleri yapan kişilerin, bu şekilde işlem yapılmasını önceden vergi sorumlusuna (Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlara) bildirmesi gerekmektedir.

 

İşlemlerine ait verginin beyan ve ödeme mükellefiyeti sorumlular tarafından yerine getirilen serbest meslek mensupları (Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılanlar) ayrıca KDV beyannamesi vermez ve defter tutmazlar. İşlemin belgelendirilmesi ise Vergi Usul Kanununun genel hükümlerine göre gerçekleştirilir.

 

Bu uygulamaya göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar, aynı Kanunun 18 inci maddesi kapsamına giren kişilere yaptıkları ödemeler ile ilgili olarak gelir vergisi (GV) stopaj tutarı dâhil işlem bedeli üzerinden KDV hesaplayıp sorumlu sıfatıyla beyan edip öderler. Hesaplanan KDV tutarı GV stopaj matrahına dâhil edilmez.

 

Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim veya hizmetleri aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar yanında bu maddede yer almayanlara da yapanlar, yukarıda belirtilen uygulamadan faydalanamazlar.

 

Sorumluluk uygulamasını tercih etmeyenler ile esasen bu kapsama girmesi mümkün olmayan mükelleflerin, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar ile bunlar dışındakilere yaptıkları işlemleri sebebiyle hesaplanan KDV, Tebliğin (I/C-2.1.3) bölümü saklı kalmak kaydıyla, kendileri tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip ödenir. Bu mükellefler genel hükümler çerçevesinde defter tutar, belge düzenler ve KDV beyannamesi verirler. Bu durumda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşların, Tebliğin (I/C-2.1.3)bölümü saklı kalmak kaydıyla, bu işlemler sebebiyle vergi sorumlulukları söz konusu olmaz."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre; tarafınızca geliştirilen yazılım programlarının satışı ve satış sonrası implementasyon, eğitim ve refakat hizmetleri 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olup söz konusu hizmetler 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli listelerde yer almadığından genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

Öte yandan, KDV mükellefiyetinizin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması halinde söz konusu hizmetlere ilişkin hesaplanan KDV'nin bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir. Söz konusu hizmetlerin bu kapsamda yer almaması halinde bu hizmetler üzerinden hesaplanan KDV'nin mükellef sıfatıyla tarafınızca beyan edilip ödeneceği tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Defterdarlığı

Gelir Kanunları Kdv Ve Ötv Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV/İ-1-2022/80]-576821

09.10.2024

Konu

:

Yazılım satışı ve yazılım implementasyon ve eğitim hizmetlerinin gelir vergisi ve KDV karşısındaki durumu

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; serbest muhasebeci mali müşavir olarak faaliyette bulunduğunuz, bir bilgisayar mühendisi ile birlikte "m…" ve "d…" isimli iki adet yazılım geliştirdiğiniz, "m…" isimli yazılımın adınıza, "d…" isimli yazılımın ise bilgisayar mühendisi ile ayrı ayrı adlarınıza tescil edildiği, söz konusu bilgisayar yazılımlarını ilk defa 134.000,00 TL karşılığında bir holdinge sattığınız, ayrıca bu ürünlerin implemantasyon, eğitim ve refakat hizmetleri için de ayrıca bedel talep ettiğiniz, Kültür Bakanlığı tarafından adınıza tescil edilen yazılım ürünlerinin kurum veya şahıslara satılması, ayrıca bahse konu yazılım ürünleri için implementasyon, eğitim ve refakat hizmetleri verilmesi halinde, elde edeceğiniz kazancın vergilendirilmesi hususunda tereddüt hasıl olduğu anlaşılmış olup Defterdarlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

- "Serbest meslek kazançlarında" başlıklı 18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekar, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızi olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur.",

 

- "Serbest meslek kazancının tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

 

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

 

...",

 

- "Serbest meslek erbabı" başlıklı 66 ncı maddesinde, "Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır.

 

...",

 

- "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 ...

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

a)      18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 17)

 

b) Diğerlerinden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 20)

 ...

 

 vergi tevkifatı yapılır."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı ise faaliyetin; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması ve devamlı olması, unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun "Tanımlar" başlıklı 1/B maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde bilgisayar programının, bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını ifade ettiği belirtilmiştir.

 

Dolayısıyla, bilgisayar programcısı, yazılım geliştirme süreçlerinde yer alan ve bilgisayar yazılımlarının tasarımı ve geliştirilmesinden sorumlu olan kimse olup Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde zikredilen "bilgisayar programcısı" ve "bilgisayar yazılımı" ibareleri, bir yazılım üretimi ile ilgili olup bilgisayar kullanılarak yapılan her iş bu kapsama girmemektedir. Diğer bir ifadeyle, yasa maddesinin konu edindiği husus; üretilmiş programları kullanarak işlem yapmak değil, işletim veya uygulama programları üretilmesi/yaratılması gibi özgün özellikleri olan ve lisanslama/telif haklarıyla da ulusal veya uluslararası düzeyde korunan program üretimi/yaratımı faaliyetleridir.

 

Özelge başvurunuz ekinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığının … tarihli ve … numaralı Kayıt-Tescil Belgesine göre "D…" isimli bilgisayar programının, … tarihli ve … numaralı Kayıt-Tescil Belgesine göre "M…" adlı bilgisayar programının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre eser olarak kayıt ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, "m…" ve "d…" ismiyle geliştirdiğiniz yazılımların, şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması ve 5846 sayılı Kanun kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescil edilmiş olması kaydıyla; bahse konu yazılımların satışından elde edilen kazançların Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamında istisnaya tabi tutulması gerekmektedir.

 

Bu bağlamda, söz konusu yazılımların satışından elde edilen toplam kazancın, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2022 yılı için 880.000 TL, 2023 yılı için 1.900.000 TL, 2024 yılı için 3.000.000 TL'yi) aşması halinde ise söz konusu kazancınızın tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Öte yandan, bilgisayar programları için verilen implementasyon, eğitim ve refakat hizmetlerinden elde edilen kazançlar ise istisna kapsamında olmayıp serbest meslek kazancı olarak vergilendirilecektir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu; ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler" başlıklı ( I/C-2.1.2.2) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (1/1) inci maddesine göre, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabidir. Sözü edilen faaliyetleri mutat ve sürekli olarak yapanlar KDV mükellefi olacak, arızi serbest meslek faaliyetinde bulunanların ise KDV mükellefiyeti tesis edilmeyecektir.

 

Serbest meslek faaliyetlerini mutat ve sürekli olarak yapanların, prensip olarak KDV mükellefiyeti tesis ettirmeleri gerekmektedir. Ancak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim ve hizmetleri münhasıran aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi, kurum ve kuruluşlara yapanların hesaplayacağı KDV'nin, bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekir.

 

Serbest meslek erbabının bu uygulamadan faydalanabilmesi için KDV mükellefiyetinin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerinin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması gerekmektedir.

 

Ayrıca, sorumluluk uygulaması kapsamında işlem yapılabilmesi için Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemleri yapan kişilerin, bu şekilde işlem yapılmasını önceden vergi sorumlusuna (Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlara) bildirmesi gerekmektedir.

 

İşlemlerine ait verginin beyan ve ödeme mükellefiyeti sorumlular tarafından yerine getirilen serbest meslek mensupları (Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılanlar) ayrıca KDV beyannamesi vermez ve defter tutmazlar. İşlemin belgelendirilmesi ise Vergi Usul Kanununun genel hükümlerine göre gerçekleştirilir.

 

Bu uygulamaya göre, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar, aynı Kanunun 18 inci maddesi kapsamına giren kişilere yaptıkları ödemeler ile ilgili olarak gelir vergisi (GV) stopaj tutarı dâhil işlem bedeli üzerinden KDV hesaplayıp sorumlu sıfatıyla beyan edip öderler. Hesaplanan KDV tutarı GV stopaj matrahına dâhil edilmez.

 

Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren teslim veya hizmetleri aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar yanında bu maddede yer almayanlara da yapanlar, yukarıda belirtilen uygulamadan faydalanamazlar.

 

Sorumluluk uygulamasını tercih etmeyenler ile esasen bu kapsama girmesi mümkün olmayan mükelleflerin, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlar ile bunlar dışındakilere yaptıkları işlemleri sebebiyle hesaplanan KDV, Tebliğin (I/C-2.1.3) bölümü saklı kalmak kaydıyla, kendileri tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip ödenir. Bu mükellefler genel hükümler çerçevesinde defter tutar, belge düzenler ve KDV beyannamesi verirler. Bu durumda, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşların, Tebliğin (I/C-2.1.3)bölümü saklı kalmak kaydıyla, bu işlemler sebebiyle vergi sorumlulukları söz konusu olmaz."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre; tarafınızca geliştirilen yazılım programlarının satışı ve satış sonrası implementasyon, eğitim ve refakat hizmetleri 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabi olup söz konusu hizmetler 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli listelerde yer almadığından genel oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

Öte yandan, KDV mükellefiyetinizin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerin tamamının aynı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması halinde söz konusu hizmetlere ilişkin hesaplanan KDV'nin bu kişi veya kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir. Söz konusu hizmetlerin bu kapsamda yer almaması halinde bu hizmetler üzerinden hesaplanan KDV'nin mükellef sıfatıyla tarafınızca beyan edilip ödeneceği tabiidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Konya Defterdarlığı

 

 

 

 

Sayı

:

E-31435689-125[E.60564]-

09.09.2024

Konu

:

Tarımsal Kalkınma Kooperatifine Ait Taşınmazın Parselasyon İmarı Yapıldıktan Sonra Üyelerine Bedelsiz Dağıtılmasında Vergi Uygulamaları

 

 

 

 

 

İlgi

:

.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, kooperatifinize ait üç adet tarla vasfındaki taşınmazın tevhit işlemine tabi tutularak tek tapu haline getirildiği, aktifinizde iki yıldan fazla süredir kayıtlı olan ve tevhit işlemine tabi tutulan söz konusu taşınmazın parselasyon imarı yapıldıktan sonra kooperatif üyelerine bedelsiz dağıtılacağı belirtilerek, üyelerinize bedelsiz verilecek taşınmazlar nedeniyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesi ile Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi hükümlerinden faydalanıp faydalanamayacağınız hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

 

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olabilmesi için gerekli olan şartlara ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

 

Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 7456 sayılı Kanunla değiştirilen (e) bendinde, "Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri rüçhan hakları ve bu fıkranın (a) bendi kapsamında istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım fonlarının katılma paylarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı.

 

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

 

...

 

Menkul kıymet ticaretiyle uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır." hükmü yer almaktadır.

 

15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ile 15/7/2023 tarihinden itibaren taşınmaz satışları söz konusu istisna kapsamından çıkarılmış ve aynı Kanunun 22 nci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen Geçici 16 ncı maddesinde, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için 5 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilmeden önceki hükümleri uygulanır. Şu kadar ki, bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan %50 oranı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak taşınmaz satış kazançları için %25 olarak uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuyla ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "4.13. Kooperatifler" başlıklı bölümünde ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

 

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış olup, ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmakla sorumlu olanlar sayılmış olup, aynı fıkranın (6) numaralı bendinin (b/i) alt bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından, tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından  tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır. 4936 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile değişik 2009/14592 sayılı BKK uyarınca tevkifat oranı 22/12/2021 tarihinden itibaren %10 olarak belirlenmiştir.

 

Ayrıca, Başkanlığımızın kayıtları üzerinden yapılan sorgulama sonucunda Kooperatifinizin Meram Vergi Dairesi Müdürlüğünde 1/3/1980 tarihinden itibaren kurumlar vergisi yönünden mükellefiyetinin bulunduğu, özelge talep formu ekinde yer alan kooperatif ana sözleşmesinin tetkikinden; ana sözleşmenin "Amaç" başlıklı 6 ncı maddesinde; Kooperatifin amacının, ortakların her türlü bitkisel, hayvancılık, ormancılık konularındaki ihtihsalini geliştirmek ve ihtiyaçları ile ilgili temin, tedarik, işletme, pazarlama, değerlendirme faaliyetlerinde bulunmak, ortakların ekonomik ve sosyal yönden gelişmelerine yardımcı olmak, iş sahası temin etmek, ortakların ekonomik gücünü arttırmak için tabii kaynaklardan faydalanmak, el ve ev sanatları ile tarımsal sanayinin gelişmesini sağlayıcı tedbirler almak olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 20/04/1993, 03/11/1998 ve 15/01/2014 tarihlerinde satın alınıp, kooperatifinize tarla olarak kaydedilen ancak, 3083 sayılı Kanuna göre yapılan toplulaştırma uygulaması sonucu 22/7/2019 tarihinde … m² yüz ölçümlü tarla olarak tek tapu olarak verilen taşınmaz için Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnanın uygulanmasında iki yıllık sürenin başlangıcı olarak, taşınmazın kooperatifiniz aktifine kaydedildiği tarihlerin (20/4/1993, 03/11/1998 ve 15/1/2014) dikkate alınması gerekmektedir.

 

Öte yandan; kooperatifinize ait tarla niteliğindeki taşınmazların (toplulaştırma yapılarak tek tapuda birleştirilen üç adet tarla), parselasyon imarı yapıldıktan sonra kooperatifiniz üyelerine devredilmesi taşınmaz ticareti sayılacağından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte devredilen söz konusu değerlerin emsal bedelinin kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmekte olup, söz konusu bedel üzerinden de Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6/b-i) numaralı bendine göre %10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

   

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisselerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- Geçici 43 maddesinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklik öncesi hükümlerin uygulanacağının belirtildiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması" başlıklı (II/F- 4.16.1) bölümünün;

 

- "4.16.1.1. 15/7/2023 Tarihinden Önce Kurumların Aktifinde Yer Alan Taşınmazların Satışında İstisna Uygulaması" başlıklı bölümünde,  "3065 sayılı Kanuna 15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunla eklenen geçici 43 üncü maddede,

 

"Bu maddenin yürürlük tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklik öncesi hükümler uygulanır."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Bu kapsamda, 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazların 15/7/2023 tarihinden itibaren kurumlar tarafından satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerde KDV istisnası uygulamasına devam edilecektir.

 

Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

 

...

 

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

 

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanır. Bağış, hibe şeklinde yapılan devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

 

...",

 

- "4.16.1.2. 15/7/2023 Tarihinden İtibaren Kurumların Aktifine Kaydedilen Taşınmazların Satışı" başlıklı bölümünde, "15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesinde yapılan değişiklikle kurumların aktifinde kayıtlı bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerde KDV istisnası uygulaması 15/7/2023 tarihi itibarıyla kaldırılmış olup, bu tarihten itibaren kurumların aktifine kaydedilen taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Kooperatifinize ait üç adet tarlanın tek tapu olarak toplulaştırılarak parselasyon imarı yapıldıktan sonra üyelerinize devri halinde taşınmaz ticareti ile uğraşılmış olacağından ve bedelsiz devirler istisna kapsamına girmediğinden bu işlemin KDV'den istisna tutulması mümkün değildir.

 

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İçerik 1:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Konya Defterdarlığı

 

 

 

 

Sayı

:

E-31435689-125[E.60564]-

09.09.2024

Konu

:

Tarımsal Kalkınma Kooperatifine Ait Taşınmazın Parselasyon İmarı Yapıldıktan Sonra Üyelerine Bedelsiz Dağıtılmasında Vergi Uygulamaları

 

 

 

 

 

İlgi

:

.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, kooperatifinize ait üç adet tarla vasfındaki taşınmazın tevhit işlemine tabi tutularak tek tapu haline getirildiği, aktifinizde iki yıldan fazla süredir kayıtlı olan ve tevhit işlemine tabi tutulan söz konusu taşınmazın parselasyon imarı yapıldıktan sonra kooperatif üyelerine bedelsiz dağıtılacağı belirtilerek, üyelerinize bedelsiz verilecek taşınmazlar nedeniyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesi ile Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi hükümlerinden faydalanıp faydalanamayacağınız hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

 

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olabilmesi için gerekli olan şartlara ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

 

Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 7456 sayılı Kanunla değiştirilen (e) bendinde, "Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri rüçhan hakları ve bu fıkranın (a) bendi kapsamında istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım fonlarının katılma paylarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı.

 

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

 

...

 

Menkul kıymet ticaretiyle uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır." hükmü yer almaktadır.

 

15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ile 15/7/2023 tarihinden itibaren taşınmaz satışları söz konusu istisna kapsamından çıkarılmış ve aynı Kanunun 22 nci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen Geçici 16 ncı maddesinde, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için 5 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilmeden önceki hükümleri uygulanır. Şu kadar ki, bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan %50 oranı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak taşınmaz satış kazançları için %25 olarak uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuyla ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "4.13. Kooperatifler" başlıklı bölümünde ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

 

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış olup, ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmakla sorumlu olanlar sayılmış olup, aynı fıkranın (6) numaralı bendinin (b/i) alt bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından, tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından  tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır. 4936 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile değişik 2009/14592 sayılı BKK uyarınca tevkifat oranı 22/12/2021 tarihinden itibaren %10 olarak belirlenmiştir.

 

Ayrıca, Başkanlığımızın kayıtları üzerinden yapılan sorgulama sonucunda Kooperatifinizin Meram Vergi Dairesi Müdürlüğünde 1/3/1980 tarihinden itibaren kurumlar vergisi yönünden mükellefiyetinin bulunduğu, özelge talep formu ekinde yer alan kooperatif ana sözleşmesinin tetkikinden; ana sözleşmenin "Amaç" başlıklı 6 ncı maddesinde; Kooperatifin amacının, ortakların her türlü bitkisel, hayvancılık, ormancılık konularındaki ihtihsalini geliştirmek ve ihtiyaçları ile ilgili temin, tedarik, işletme, pazarlama, değerlendirme faaliyetlerinde bulunmak, ortakların ekonomik ve sosyal yönden gelişmelerine yardımcı olmak, iş sahası temin etmek, ortakların ekonomik gücünü arttırmak için tabii kaynaklardan faydalanmak, el ve ev sanatları ile tarımsal sanayinin gelişmesini sağlayıcı tedbirler almak olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 20/04/1993, 03/11/1998 ve 15/01/2014 tarihlerinde satın alınıp, kooperatifinize tarla olarak kaydedilen ancak, 3083 sayılı Kanuna göre yapılan toplulaştırma uygulaması sonucu 22/7/2019 tarihinde … m² yüz ölçümlü tarla olarak tek tapu olarak verilen taşınmaz için Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnanın uygulanmasında iki yıllık sürenin başlangıcı olarak, taşınmazın kooperatifiniz aktifine kaydedildiği tarihlerin (20/4/1993, 03/11/1998 ve 15/1/2014) dikkate alınması gerekmektedir.

 

Öte yandan; kooperatifinize ait tarla niteliğindeki taşınmazların (toplulaştırma yapılarak tek tapuda birleştirilen üç adet tarla), parselasyon imarı yapıldıktan sonra kooperatifiniz üyelerine devredilmesi taşınmaz ticareti sayılacağından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte devredilen söz konusu değerlerin emsal bedelinin kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmekte olup, söz konusu bedel üzerinden de Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6/b-i) numaralı bendine göre %10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

   

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisselerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- Geçici 43 maddesinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklik öncesi hükümlerin uygulanacağının belirtildiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması" başlıklı (II/F- 4.16.1) bölümünün;

 

- "4.16.1.1. 15/7/2023 Tarihinden Önce Kurumların Aktifinde Yer Alan Taşınmazların Satışında İstisna Uygulaması" başlıklı bölümünde,  "3065 sayılı Kanuna 15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunla eklenen geçici 43 üncü maddede,

 

"Bu maddenin yürürlük tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklik öncesi hükümler uygulanır."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Bu kapsamda, 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazların 15/7/2023 tarihinden itibaren kurumlar tarafından satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerde KDV istisnası uygulamasına devam edilecektir.

 

Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

 

...

 

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

 

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanır. Bağış, hibe şeklinde yapılan devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

 

...",

 

- "4.16.1.2. 15/7/2023 Tarihinden İtibaren Kurumların Aktifine Kaydedilen Taşınmazların Satışı" başlıklı bölümünde, "15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesinde yapılan değişiklikle kurumların aktifinde kayıtlı bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerde KDV istisnası uygulaması 15/7/2023 tarihi itibarıyla kaldırılmış olup, bu tarihten itibaren kurumların aktifine kaydedilen taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Kooperatifinize ait üç adet tarlanın tek tapu olarak toplulaştırılarak parselasyon imarı yapıldıktan sonra üyelerinize devri halinde taşınmaz ticareti ile uğraşılmış olacağından ve bedelsiz devirler istisna kapsamına girmediğinden bu işlemin KDV'den istisna tutulması mümkün değildir.

 

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İçerik 2:

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

Konya Defterdarlığı

 

 

 

 

Sayı

:

E-31435689-125[E.60564]-

09.09.2024

Konu

:

Tarımsal Kalkınma Kooperatifine Ait Taşınmazın Parselasyon İmarı Yapıldıktan Sonra Üyelerine Bedelsiz Dağıtılmasında Vergi Uygulamaları

 

 

 

 

 

İlgi

:

.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, kooperatifinize ait üç adet tarla vasfındaki taşınmazın tevhit işlemine tabi tutularak tek tapu haline getirildiği, aktifinizde iki yıldan fazla süredir kayıtlı olan ve tevhit işlemine tabi tutulan söz konusu taşınmazın parselasyon imarı yapıldıktan sonra kooperatif üyelerine bedelsiz dağıtılacağı belirtilerek, üyelerinize bedelsiz verilecek taşınmazlar nedeniyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesi ile Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi hükümlerinden faydalanıp faydalanamayacağınız hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

 

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olup, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olabilmesi için gerekli olan şartlara ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

 

Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 7456 sayılı Kanunla değiştirilen (e) bendinde, "Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri rüçhan hakları ve bu fıkranın (a) bendi kapsamında istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım fonlarının katılma paylarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı.

 

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

 

...

 

Menkul kıymet ticaretiyle uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır." hükmü yer almaktadır.

 

15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ile 15/7/2023 tarihinden itibaren taşınmaz satışları söz konusu istisna kapsamından çıkarılmış ve aynı Kanunun 22 nci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen Geçici 16 ncı maddesinde, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için 5 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilmeden önceki hükümleri uygulanır. Şu kadar ki, bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan %50 oranı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak taşınmaz satış kazançları için %25 olarak uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

 

Konuyla ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "4.13. Kooperatifler" başlıklı bölümünde ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

 

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış olup, ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir.

 

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmakla sorumlu olanlar sayılmış olup, aynı fıkranın (6) numaralı bendinin (b/i) alt bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından, tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından  tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır. 4936 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile değişik 2009/14592 sayılı BKK uyarınca tevkifat oranı 22/12/2021 tarihinden itibaren %10 olarak belirlenmiştir.

 

Ayrıca, Başkanlığımızın kayıtları üzerinden yapılan sorgulama sonucunda Kooperatifinizin Meram Vergi Dairesi Müdürlüğünde 1/3/1980 tarihinden itibaren kurumlar vergisi yönünden mükellefiyetinin bulunduğu, özelge talep formu ekinde yer alan kooperatif ana sözleşmesinin tetkikinden; ana sözleşmenin "Amaç" başlıklı 6 ncı maddesinde; Kooperatifin amacının, ortakların her türlü bitkisel, hayvancılık, ormancılık konularındaki ihtihsalini geliştirmek ve ihtiyaçları ile ilgili temin, tedarik, işletme, pazarlama, değerlendirme faaliyetlerinde bulunmak, ortakların ekonomik ve sosyal yönden gelişmelerine yardımcı olmak, iş sahası temin etmek, ortakların ekonomik gücünü arttırmak için tabii kaynaklardan faydalanmak, el ve ev sanatları ile tarımsal sanayinin gelişmesini sağlayıcı tedbirler almak olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 20/04/1993, 03/11/1998 ve 15/01/2014 tarihlerinde satın alınıp, kooperatifinize tarla olarak kaydedilen ancak, 3083 sayılı Kanuna göre yapılan toplulaştırma uygulaması sonucu 22/7/2019 tarihinde … m² yüz ölçümlü tarla olarak tek tapu olarak verilen taşınmaz için Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnanın uygulanmasında iki yıllık sürenin başlangıcı olarak, taşınmazın kooperatifiniz aktifine kaydedildiği tarihlerin (20/4/1993, 03/11/1998 ve 15/1/2014) dikkate alınması gerekmektedir.

 

Öte yandan; kooperatifinize ait tarla niteliğindeki taşınmazların (toplulaştırma yapılarak tek tapuda birleştirilen üç adet tarla), parselasyon imarı yapıldıktan sonra kooperatifiniz üyelerine devredilmesi taşınmaz ticareti sayılacağından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte devredilen söz konusu değerlerin emsal bedelinin kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmekte olup, söz konusu bedel üzerinden de Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (6/b-i) numaralı bendine göre %10 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

   

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, Türkiye'de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisselerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- Geçici 43 maddesinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklik öncesi hükümlerin uygulanacağının belirtildiği

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması" başlıklı (II/F- 4.16.1) bölümünün;

 

- "4.16.1.1. 15/7/2023 Tarihinden Önce Kurumların Aktifinde Yer Alan Taşınmazların Satışında İstisna Uygulaması" başlıklı bölümünde,  "3065 sayılı Kanuna 15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunla eklenen geçici 43 üncü maddede,

 

"Bu maddenin yürürlük tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklik öncesi hükümler uygulanır."

 

hükmü yer almaktadır.

 

Bu kapsamda, 15/7/2023 tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazların 15/7/2023 tarihinden itibaren kurumlar tarafından satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerde KDV istisnası uygulamasına devam edilecektir.

 

Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

 

...

 

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

 

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanır. Bağış, hibe şeklinde yapılan devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

 

...",

 

- "4.16.1.2. 15/7/2023 Tarihinden İtibaren Kurumların Aktifine Kaydedilen Taşınmazların Satışı" başlıklı bölümünde, "15/7/2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesinde yapılan değişiklikle kurumların aktifinde kayıtlı bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerde KDV istisnası uygulaması 15/7/2023 tarihi itibarıyla kaldırılmış olup, bu tarihten itibaren kurumların aktifine kaydedilen taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi olacaktır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Kooperatifinize ait üç adet tarlanın tek tapu olarak toplulaştırılarak parselasyon imarı yapıldıktan sonra üyelerinize devri halinde taşınmaz ticareti ile uğraşılmış olacağından ve bedelsiz devirler istisna kapsamına girmediğinden bu işlemin KDV'den istisna tutulması mümkün değildir.

 

 Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

64597866-125-                                                                                               30.07.2024

 

Konu

:

Geri kazanım katılım payı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin akaryakıt ve madeni yağ satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithali faaliyetleri ile iştigal ettiği, ... EPDK lisans numarası ile madeni yağ üretimi, satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithalatı operasyonu yürüten şirketinizin 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesine göre "geri kazanım katılım payı" uygulaması kapsamında geri kazanım katılım payı beyanı ve ödeme yükümlülüğü altına girdiği belirtilerek, geri kazanım katılım payının müşterilerinize düzenlenecek faturalarda ayrı olarak gösterilip gösterilemeyeceği, geri kazanım katılım payının hasılat içerisinde yer alıp almayacağı, geri kazanım katılım payının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca KDV matrahına dahil edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası ile kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrası ile de safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş olup bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun,

 

- 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır."

 

- 38 inci maddesinde, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

 

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu olarak dikkate alınabileceği hükme bağlanmış olup, yapılan giderlerin bu hüküm uyarınca indirim konusu yapılabilmesi için söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu mahiyette olmayan giderler ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılamayacaktır.

 

Diğer taraftan 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesinde,

 

"Yurt içinde piyasaya arz edilen bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan bu listede belirtilen tutarda geri kazanım katılım payı tahsil edilir. Bu listedeki ürünlerden herhangi birinin piyasaya arzının, farklı bir ürünün, malzemenin veya eşyanın ithalatı ile birlikte gerçekleşmesi halinde geri kazanım katılım payı ithalatçıdan tahsil edilir. Bu listede yer alan tutarlar takvim yılı başından geçerli olmak üzere her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarların %5'ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Cumhurbaşkanı, bu listede yer alan veya bu fıkra uyarınca yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle belirlenen tutarları iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar indirmeye yetkilidir.

 

Geri kazanım katılım payları ürünün piyasaya sürüldüğü/ithal edildiği tarihi takip eden ayın yirmi dördüncü günü sonuna kadar ilgililerin gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar tarafından ise Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek vergi dairesine beyan edilerek aynı ayın sonuna kadar ödenir. Katılım payının süresinde beyan edilmediğinin veya eksik beyan edildiğinin tespiti halinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının bir ay içinde ödenmesi gerektiği ilgiliye tebliğ edilir. Süresinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının beyan edilmesi gereken son günden ödendiği tarihe kadar geçen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı oranında faiz uygulanarak aynı Kanuna göre tahsil edilir. Bu madde kapsamında tahsil edilen tutarlar genel bütçeye gelir kaydedilir.

 

..." hükümlerine yer verilmiştir.

 

 

Öte yandan, 1 seri no.lu Geri Kazanım Katılım Payı Beyannamesi Genel Tebliğinde 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan ürünler için ödenecek geri kazanım katılım payının beyanı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmeliğinin "İlkeler" başlıklı beşinci maddesinde 2872 sayılı Çevre Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlere ilişkin idari ve teknik usul ve esaslara yer verilmiştir.

 

Bu itibarla, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi kapsamında geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi olan ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından madeni yağ olarak tanımlanan ürünlerin piyasaya sürülmesi aşamasında

 

-Şirketiniz tarafından Geri Kazanım Katılım Payı olarak tahsil edilen tutarların hasılat olarak dikkat alınması,

 

-Şirketiniz tarafından ödenen, Geri Kazanım Katılım Payının beyan edilerek fiilen ödendiği tarih itibarıyla Gelir Vergisi Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması

 

gerekmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- Mezkur Kanunun 230 uncu maddesinde; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, ..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bunun yanı sıra, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi, "Yurt içinde piyasaya arz edilen bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan bu listede belirtilen tutarda geri kazanım katılım payı tahsil edilir. Bu listedeki ürünlerden herhangi birinin piyasaya arzının, farklı bir ürünün, malzemenin veya eşyanın ithalatı ile birlikte gerçekleşmesi halinde geri kazanım katılım payı ithalatçıdan tahsil edilir..." hükümlerine amir olup, söz konusu Kanunun ek-1 sayılı listesinde yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan tahsil edilecek geri kazanım katılım paylarının belirlenmesi, beyan edilmesi, tahsilatı ve izlenmesi ile bahse konu ürünlerden, plastik poşetler için satış noktalarınca, diğer ürünler için piyasaya sürenlerce/ithalatçılarca uyulacak hükümlere ilişkin idari ve teknik usul ve esaslar ise 31/12/2019 tarihli ve 30995 (4. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmelik" ile belirlenmiştir.

 

Bu itibarla, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi kapsamında geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi olan ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından madeni yağ olarak tanımlanan ürünlerin piyasaya sürülmesi aşamasındaki teslimlerine ilişkin düzenlenecek faturalarda;

 

- Geri kazanım katılım payının ürün bedeli içerisinde yer almaması halinde, 213 sayılı Kanun gereğince yer verilmesi gereken bilgilerin (malın/işin türü, miktarı, fiyatı, tutarı gibi) yer alması kaydıyla, geri kazanım katılım payının ayrıca gösterilmesi/belirtilmesi,

 

- Geri kazanım katılım payının ürün bedeli içerisinde yer alması halinde ise, "Bedelin ... TL'si ilgili mevzuat dahilinde geri kazanım katılım payı olarak beyan edilip ödenmektedir." mahiyetinde bir dipnota/açıklamaya yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

 

-20/2 nci maddesinde, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

 

-24/b maddesinde, ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların matraha dahil olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, Geri Kazanım Katılım Payına ilişkin mevzuat kapsamındaki madeni yağlarla ilgili olarak beyanı gereken ve teslim konusu bu mala ilişkin vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi bir unsur niteliğinde bulunan geri kazanım katılım payının, KDV Kanununun 24/b maddesi gereğince KDV matrahına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

İçerik 1:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

64597866-125-                                                                                               30.07.2024

 

Konu

:

Geri kazanım katılım payı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin akaryakıt ve madeni yağ satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithali faaliyetleri ile iştigal ettiği, ... EPDK lisans numarası ile madeni yağ üretimi, satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithalatı operasyonu yürüten şirketinizin 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesine göre "geri kazanım katılım payı" uygulaması kapsamında geri kazanım katılım payı beyanı ve ödeme yükümlülüğü altına girdiği belirtilerek, geri kazanım katılım payının müşterilerinize düzenlenecek faturalarda ayrı olarak gösterilip gösterilemeyeceği, geri kazanım katılım payının hasılat içerisinde yer alıp almayacağı, geri kazanım katılım payının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca KDV matrahına dahil edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası ile kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrası ile de safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş olup bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun,

 

- 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır."

 

- 38 inci maddesinde, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

 

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu olarak dikkate alınabileceği hükme bağlanmış olup, yapılan giderlerin bu hüküm uyarınca indirim konusu yapılabilmesi için söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu mahiyette olmayan giderler ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılamayacaktır.

 

Diğer taraftan 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesinde,

 

"Yurt içinde piyasaya arz edilen bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan bu listede belirtilen tutarda geri kazanım katılım payı tahsil edilir. Bu listedeki ürünlerden herhangi birinin piyasaya arzının, farklı bir ürünün, malzemenin veya eşyanın ithalatı ile birlikte gerçekleşmesi halinde geri kazanım katılım payı ithalatçıdan tahsil edilir. Bu listede yer alan tutarlar takvim yılı başından geçerli olmak üzere her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarların %5'ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Cumhurbaşkanı, bu listede yer alan veya bu fıkra uyarınca yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle belirlenen tutarları iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar indirmeye yetkilidir.

 

Geri kazanım katılım payları ürünün piyasaya sürüldüğü/ithal edildiği tarihi takip eden ayın yirmi dördüncü günü sonuna kadar ilgililerin gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar tarafından ise Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek vergi dairesine beyan edilerek aynı ayın sonuna kadar ödenir. Katılım payının süresinde beyan edilmediğinin veya eksik beyan edildiğinin tespiti halinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının bir ay içinde ödenmesi gerektiği ilgiliye tebliğ edilir. Süresinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının beyan edilmesi gereken son günden ödendiği tarihe kadar geçen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı oranında faiz uygulanarak aynı Kanuna göre tahsil edilir. Bu madde kapsamında tahsil edilen tutarlar genel bütçeye gelir kaydedilir.

 

..." hükümlerine yer verilmiştir.

 

 

Öte yandan, 1 seri no.lu Geri Kazanım Katılım Payı Beyannamesi Genel Tebliğinde 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan ürünler için ödenecek geri kazanım katılım payının beyanı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmeliğinin "İlkeler" başlıklı beşinci maddesinde 2872 sayılı Çevre Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlere ilişkin idari ve teknik usul ve esaslara yer verilmiştir.

 

Bu itibarla, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi kapsamında geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi olan ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından madeni yağ olarak tanımlanan ürünlerin piyasaya sürülmesi aşamasında

 

-Şirketiniz tarafından Geri Kazanım Katılım Payı olarak tahsil edilen tutarların hasılat olarak dikkat alınması,

 

-Şirketiniz tarafından ödenen, Geri Kazanım Katılım Payının beyan edilerek fiilen ödendiği tarih itibarıyla Gelir Vergisi Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması

 

gerekmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- Mezkur Kanunun 230 uncu maddesinde; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, ..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bunun yanı sıra, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi, "Yurt içinde piyasaya arz edilen bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan bu listede belirtilen tutarda geri kazanım katılım payı tahsil edilir. Bu listedeki ürünlerden herhangi birinin piyasaya arzının, farklı bir ürünün, malzemenin veya eşyanın ithalatı ile birlikte gerçekleşmesi halinde geri kazanım katılım payı ithalatçıdan tahsil edilir..." hükümlerine amir olup, söz konusu Kanunun ek-1 sayılı listesinde yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan tahsil edilecek geri kazanım katılım paylarının belirlenmesi, beyan edilmesi, tahsilatı ve izlenmesi ile bahse konu ürünlerden, plastik poşetler için satış noktalarınca, diğer ürünler için piyasaya sürenlerce/ithalatçılarca uyulacak hükümlere ilişkin idari ve teknik usul ve esaslar ise 31/12/2019 tarihli ve 30995 (4. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmelik" ile belirlenmiştir.

 

Bu itibarla, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi kapsamında geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi olan ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından madeni yağ olarak tanımlanan ürünlerin piyasaya sürülmesi aşamasındaki teslimlerine ilişkin düzenlenecek faturalarda;

 

- Geri kazanım katılım payının ürün bedeli içerisinde yer almaması halinde, 213 sayılı Kanun gereğince yer verilmesi gereken bilgilerin (malın/işin türü, miktarı, fiyatı, tutarı gibi) yer alması kaydıyla, geri kazanım katılım payının ayrıca gösterilmesi/belirtilmesi,

 

- Geri kazanım katılım payının ürün bedeli içerisinde yer alması halinde ise, "Bedelin ... TL'si ilgili mevzuat dahilinde geri kazanım katılım payı olarak beyan edilip ödenmektedir." mahiyetinde bir dipnota/açıklamaya yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

 

-20/2 nci maddesinde, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

 

-24/b maddesinde, ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların matraha dahil olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, Geri Kazanım Katılım Payına ilişkin mevzuat kapsamındaki madeni yağlarla ilgili olarak beyanı gereken ve teslim konusu bu mala ilişkin vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi bir unsur niteliğinde bulunan geri kazanım katılım payının, KDV Kanununun 24/b maddesi gereğince KDV matrahına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

İçerik 2:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

64597866-125-                                                                                               30.07.2024

 

Konu

:

Geri kazanım katılım payı

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin akaryakıt ve madeni yağ satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithali faaliyetleri ile iştigal ettiği, ... EPDK lisans numarası ile madeni yağ üretimi, satışı, pazarlaması, dağıtımı ve ithalatı operasyonu yürüten şirketinizin 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesine göre "geri kazanım katılım payı" uygulaması kapsamında geri kazanım katılım payı beyanı ve ödeme yükümlülüğü altına girdiği belirtilerek, geri kazanım katılım payının müşterilerinize düzenlenecek faturalarda ayrı olarak gösterilip gösterilemeyeceği, geri kazanım katılım payının hasılat içerisinde yer alıp almayacağı, geri kazanım katılım payının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca KDV matrahına dahil edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası ile kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrası ile de safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş olup bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun,

 

- 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır."

 

- 38 inci maddesinde, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

 

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu olarak dikkate alınabileceği hükme bağlanmış olup, yapılan giderlerin bu hüküm uyarınca indirim konusu yapılabilmesi için söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu mahiyette olmayan giderler ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılamayacaktır.

 

Diğer taraftan 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesinde,

 

"Yurt içinde piyasaya arz edilen bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan bu listede belirtilen tutarda geri kazanım katılım payı tahsil edilir. Bu listedeki ürünlerden herhangi birinin piyasaya arzının, farklı bir ürünün, malzemenin veya eşyanın ithalatı ile birlikte gerçekleşmesi halinde geri kazanım katılım payı ithalatçıdan tahsil edilir. Bu listede yer alan tutarlar takvim yılı başından geçerli olmak üzere her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarların %5'ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Cumhurbaşkanı, bu listede yer alan veya bu fıkra uyarınca yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle belirlenen tutarları iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar indirmeye yetkilidir.

 

Geri kazanım katılım payları ürünün piyasaya sürüldüğü/ithal edildiği tarihi takip eden ayın yirmi dördüncü günü sonuna kadar ilgililerin gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar tarafından ise Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek vergi dairesine beyan edilerek aynı ayın sonuna kadar ödenir. Katılım payının süresinde beyan edilmediğinin veya eksik beyan edildiğinin tespiti halinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının bir ay içinde ödenmesi gerektiği ilgiliye tebliğ edilir. Süresinde beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen katılım payının beyan edilmesi gereken son günden ödendiği tarihe kadar geçen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı oranında faiz uygulanarak aynı Kanuna göre tahsil edilir. Bu madde kapsamında tahsil edilen tutarlar genel bütçeye gelir kaydedilir.

 

..." hükümlerine yer verilmiştir.

 

 

Öte yandan, 1 seri no.lu Geri Kazanım Katılım Payı Beyannamesi Genel Tebliğinde 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan ürünler için ödenecek geri kazanım katılım payının beyanı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslara ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmeliğinin "İlkeler" başlıklı beşinci maddesinde 2872 sayılı Çevre Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlere ilişkin idari ve teknik usul ve esaslara yer verilmiştir.

 

Bu itibarla, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi kapsamında geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi olan ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından madeni yağ olarak tanımlanan ürünlerin piyasaya sürülmesi aşamasında

 

-Şirketiniz tarafından Geri Kazanım Katılım Payı olarak tahsil edilen tutarların hasılat olarak dikkat alınması,

 

-Şirketiniz tarafından ödenen, Geri Kazanım Katılım Payının beyan edilerek fiilen ödendiği tarih itibarıyla Gelir Vergisi Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması

 

gerekmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerden uygun olanı ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, mezkûr Kanunun;

 

- 229 uncu maddesinde, "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.",

 

- Mezkur Kanunun 230 uncu maddesinde; "Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

 

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

 

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;

 

4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı;

 

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, ..."

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Bunun yanı sıra, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi, "Yurt içinde piyasaya arz edilen bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan bu listede belirtilen tutarda geri kazanım katılım payı tahsil edilir. Bu listedeki ürünlerden herhangi birinin piyasaya arzının, farklı bir ürünün, malzemenin veya eşyanın ithalatı ile birlikte gerçekleşmesi halinde geri kazanım katılım payı ithalatçıdan tahsil edilir..." hükümlerine amir olup, söz konusu Kanunun ek-1 sayılı listesinde yer alan ürünlerden poşetler için satış noktalarından, diğer ürünler için piyasaya sürenlerden/ithalatçılardan tahsil edilecek geri kazanım katılım paylarının belirlenmesi, beyan edilmesi, tahsilatı ve izlenmesi ile bahse konu ürünlerden, plastik poşetler için satış noktalarınca, diğer ürünler için piyasaya sürenlerce/ithalatçılarca uyulacak hükümlere ilişkin idari ve teknik usul ve esaslar ise 31/12/2019 tarihli ve 30995 (4. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmelik" ile belirlenmiştir.

 

Bu itibarla, 2872 sayılı Çevre Kanunun ek 11 inci maddesi kapsamında geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi olan ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından madeni yağ olarak tanımlanan ürünlerin piyasaya sürülmesi aşamasındaki teslimlerine ilişkin düzenlenecek faturalarda;

 

- Geri kazanım katılım payının ürün bedeli içerisinde yer almaması halinde, 213 sayılı Kanun gereğince yer verilmesi gereken bilgilerin (malın/işin türü, miktarı, fiyatı, tutarı gibi) yer alması kaydıyla, geri kazanım katılım payının ayrıca gösterilmesi/belirtilmesi,

 

- Geri kazanım katılım payının ürün bedeli içerisinde yer alması halinde ise, "Bedelin ... TL'si ilgili mevzuat dahilinde geri kazanım katılım payı olarak beyan edilip ödenmektedir." mahiyetinde bir dipnota/açıklamaya yer verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

 

-20/2 nci maddesinde, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

 

-24/b maddesinde, ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların matraha dahil olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Buna göre, Geri Kazanım Katılım Payına ilişkin mevzuat kapsamındaki madeni yağlarla ilgili olarak beyanı gereken ve teslim konusu bu mala ilişkin vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi bir unsur niteliğinde bulunan geri kazanım katılım payının, KDV Kanununun 24/b maddesi gereğince KDV matrahına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

 

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Erzurum Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

88342184-130-….

23.07.2024

Konu

:

Kooperatife ait iktisadi işletmenin mükellefiyet durumu

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

….

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ortak dışı işlemi bulunmayan ve kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanan kooperatifinizin ortak içi işlemleri nedeniyle KDV mükellefiyetinin bulunduğu, …. tarihinden itibaren ortak içi işlemlerinin yanı sıra ortak dışı işlemlerde de bulunulmaya başlanıldığı, ayrıca lokantacılık faaliyeti için iş yeri kiralandığı, bu işlemler nedeniyle kooperatifinize bağlı olarak kurulan iktisadi işletme için kurumlar vergisi ve kurum geçici vergi yönünden mükellefiyet tesis ettirildiği belirtilerek, iktisadi işletmenin kooperatif bünyesinde ve şubelerde faaliyet gösterecek olması, kooperatifinizin aynı zamanda KDV mükellefi olması nedeniyle iktisadi işletme için KDV mükellefiyeti açılmasına gerek olup olmadığı, iktisadi işletmenin Ba-Bs bildiriminde bulunup bulunmayacağı ile ödeme kaydedici cihazların iktisadi işletme adına mı alınacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; "Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri. (Kooperatiflerin ortakları dışındaki kişilerle yaptıkları işlemler ile kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortakları ile yaptıkları işlemler "ortak dışı" işlemlerdir. Kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları ile yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edilir. Kooperatiflerin, iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının muafiyete etkisi yoktur. Ortak dışı işlemlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.)" hükmü yer almaktadır.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "4.13. Kooperatifler" başlıklı bölümünün "4.13.1. Muafiyet şartları" başlıklı alt bölümünde;

 

"Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;

 

- Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,

- Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,

- Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,

- Sadece ortaklarla iş görülmesine

 

dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması gerekmektedir.

 

Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Aynı Tebliğin "4.13.3. Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerde ortak dışı işlemlerin vergilendirilmesi" başlıklı alt bölümünde ise;

 

"7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendine eklenen parantez içi hükümle 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edileceği, kooperatiflerin bu iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının da muafiyete etkisinin olmayacağı ve ortak dışı işlemlerden elde edilen kazancın vergilendirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

 

Bu suretle kooperatiflerin, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri ortak dışı işlemler nedeniyle muafiyetleri etkilenmeyecek; ancak bu işlemlerden elde edilen kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, muafiyete ilişkin diğer şartları taşıyan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde edilen kazançları kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak, ortak içi işlemlerinden elde edilen kazançlarının kurumlar vergisine tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.

 

Ortak dışı işlemlerle ilgili olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme adına gerekli kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

 

Öte yandan, ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacaktır. Bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

 

Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerce, ortak dışı işlemlerden doğan kazancın ve kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından ortak dışı işlem kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, ortak dışı işlemlere ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının diğer işlemlerle ilişkilendirilmemesi ve kooperatif tarafından tutulan defterlere, bu ayrımı sağlayacak şekilde kaydedilmesi gerekmektedir.

 

..." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifinizin fiilen ortak dışı işlemde bulunması nedeniyle, ortak dışı işlemin yapıldığı tarihten itibaren kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletmeniz adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi ve bu işlemlerden elde edilen kazancınızın kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı,

 

-1/3-g maddesinde ise, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Öte yandan 7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yapılan değişiklikle birlikte ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacak olup, bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

 

Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, söz konusu düzenleme Kurumlar Vergisi uygulamasına yönelik olup, kooperatifinizin KDV mükellefiyetine bir etkisi bulunmamaktadır. Bu bakımdan KDV'ye tabi tüm işlemlerin (ortak içi ve ortak dışı) kooperatifiniz mükellefiyeti altında beyanına devam olunması gerekmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile, mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile duyurulmuştur.

 

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmış olup Tebliğin,

 

-1.1.1. numaralı bendinde, "Bilanço esasına göre defter tutmakta iken, işletme hesabı esasına geçen mükellefler, işletme hesabına geçtikleri hesap döneminden itibaren bildirimde bulunmayacaklardır.",

 

-1.1.2. numaralı bendinde, "Kurumlar vergisinden muaf olan mükellefler, muafiyetten yararlandıkları hesap döneminden itibaren Ba-Bs bildirim formu vermeyeceklerdir.",

 

-1.1.8. numaralı bendinde, (523 Sıra No.lu VUK GT ile Eklenen Madde) "Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge olarak düzenlenen belgeler, 2021 yılının Temmuz ayına ilişkin dönemden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dâhil edilmeyecektir.",

 

-1.2.2. numaralı bendinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir.

 

(523 Sıra No.lu VUK GT ile Eklenen Paragraf) Bir kişi veya kurumdan yapılan mal ve/veya hizmet alış tutarları ile bir kişi veya kuruma yapılan mal ve/veya hizmet satış tutarlarına ilişkin 5.000 TL tutarındaki haddin belirlenmesinde, elektronik olarak ve kâğıt ortamında düzenlenen tüm belgelerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu haddin aşılması halinde sadece kâğıt ortamında düzenlenen belgeler bildirimlere dâhil edilecektir.",

 

-3.2.4. numaralı bendinde, (543 Sıra No.lu VUK GT ile Değişen Bent) "Bildirim verme yükümlülüğü bulunan ancak tüm alış ve/veya satışları belirtilen haddin altında kalan veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşan mükelleflerin, ilgili dönem Form Ba ve/veya Form Bs bildirimlerini vermelerine gerek bulunmamaktadır.",

 

-4.1. numaralı maddesinde, "Bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Yukarıda yer alan açıklamalara göre, kooperatifin kurumlar vergisinden muaf olması halinde muafiyetten yararlanılan hesap döneminden itibaren Form Ba ve Bs bildirimlerini verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak kooperatif kurumlar vergisinden muaf olmakla birlikte kooperatifin ortak dışı işlemlerinden dolayı kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi halinde, kooperatif tarafından iktisadi işletmenin iş ve işlemlerini kapsayacak şekilde Form Ba ve Bs bildirimlerinin verilmesi gerekmektedir.

 

Öte yandan kooperatifin kurumlar vergisinden muaf olmaması halinde ise muafiyet şartlarının ihlal edildiği dönemden itibaren Form Ba ve Bs bildirimlerini verme yükümlülüğü bulunmaktadır.

 

3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN:

 

3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler." hükmü yer almaktadır.

 

Diğer taraftan 426 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet ifa eden) Vergi Usul Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde (6.12.1984 tarihli ve 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna göre kullanmak zorunda oldukları ödeme kaydedici cihazların yerine) "Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları" kullanma mecburiyeti getirilmiştir.

 

Buna göre, kooperatiflere bağlı olarak kurulan iktisadi işletmenin faaliyeti itibarıyla anılan Kanun kapsamına girmesi sebebiyle Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti bulunmaktadır. Ancak Vergi Usul Kanununa göre düzenlenmesi gereken belgelerin kooperatif tüzel kişiliği adına düzenlenmesi durumunda Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların da kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı olması mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İçerik 1:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Erzurum Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

88342184-130-….

23.07.2024

Konu

:

Kooperatife ait iktisadi işletmenin mükellefiyet durumu

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

….

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ortak dışı işlemi bulunmayan ve kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanan kooperatifinizin ortak içi işlemleri nedeniyle KDV mükellefiyetinin bulunduğu, …. tarihinden itibaren ortak içi işlemlerinin yanı sıra ortak dışı işlemlerde de bulunulmaya başlanıldığı, ayrıca lokantacılık faaliyeti için iş yeri kiralandığı, bu işlemler nedeniyle kooperatifinize bağlı olarak kurulan iktisadi işletme için kurumlar vergisi ve kurum geçici vergi yönünden mükellefiyet tesis ettirildiği belirtilerek, iktisadi işletmenin kooperatif bünyesinde ve şubelerde faaliyet gösterecek olması, kooperatifinizin aynı zamanda KDV mükellefi olması nedeniyle iktisadi işletme için KDV mükellefiyeti açılmasına gerek olup olmadığı, iktisadi işletmenin Ba-Bs bildiriminde bulunup bulunmayacağı ile ödeme kaydedici cihazların iktisadi işletme adına mı alınacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; "Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri. (Kooperatiflerin ortakları dışındaki kişilerle yaptıkları işlemler ile kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortakları ile yaptıkları işlemler "ortak dışı" işlemlerdir. Kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları ile yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edilir. Kooperatiflerin, iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının muafiyete etkisi yoktur. Ortak dışı işlemlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.)" hükmü yer almaktadır.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "4.13. Kooperatifler" başlıklı bölümünün "4.13.1. Muafiyet şartları" başlıklı alt bölümünde;

 

"Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;

 

- Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,

- Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,

- Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,

- Sadece ortaklarla iş görülmesine

 

dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması gerekmektedir.

 

Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Aynı Tebliğin "4.13.3. Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerde ortak dışı işlemlerin vergilendirilmesi" başlıklı alt bölümünde ise;

 

"7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendine eklenen parantez içi hükümle 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edileceği, kooperatiflerin bu iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının da muafiyete etkisinin olmayacağı ve ortak dışı işlemlerden elde edilen kazancın vergilendirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

 

Bu suretle kooperatiflerin, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri ortak dışı işlemler nedeniyle muafiyetleri etkilenmeyecek; ancak bu işlemlerden elde edilen kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, muafiyete ilişkin diğer şartları taşıyan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde edilen kazançları kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak, ortak içi işlemlerinden elde edilen kazançlarının kurumlar vergisine tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.

 

Ortak dışı işlemlerle ilgili olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme adına gerekli kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

 

Öte yandan, ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacaktır. Bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

 

Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerce, ortak dışı işlemlerden doğan kazancın ve kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından ortak dışı işlem kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, ortak dışı işlemlere ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının diğer işlemlerle ilişkilendirilmemesi ve kooperatif tarafından tutulan defterlere, bu ayrımı sağlayacak şekilde kaydedilmesi gerekmektedir.

 

..." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifinizin fiilen ortak dışı işlemde bulunması nedeniyle, ortak dışı işlemin yapıldığı tarihten itibaren kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletmeniz adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi ve bu işlemlerden elde edilen kazancınızın kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı,

 

-1/3-g maddesinde ise, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Öte yandan 7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yapılan değişiklikle birlikte ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacak olup, bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

 

Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, söz konusu düzenleme Kurumlar Vergisi uygulamasına yönelik olup, kooperatifinizin KDV mükellefiyetine bir etkisi bulunmamaktadır. Bu bakımdan KDV'ye tabi tüm işlemlerin (ortak içi ve ortak dışı) kooperatifiniz mükellefiyeti altında beyanına devam olunması gerekmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile, mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile duyurulmuştur.

 

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmış olup Tebliğin,

 

-1.1.1. numaralı bendinde, "Bilanço esasına göre defter tutmakta iken, işletme hesabı esasına geçen mükellefler, işletme hesabına geçtikleri hesap döneminden itibaren bildirimde bulunmayacaklardır.",

 

-1.1.2. numaralı bendinde, "Kurumlar vergisinden muaf olan mükellefler, muafiyetten yararlandıkları hesap döneminden itibaren Ba-Bs bildirim formu vermeyeceklerdir.",

 

-1.1.8. numaralı bendinde, (523 Sıra No.lu VUK GT ile Eklenen Madde) "Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge olarak düzenlenen belgeler, 2021 yılının Temmuz ayına ilişkin dönemden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dâhil edilmeyecektir.",

 

-1.2.2. numaralı bendinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir.

 

(523 Sıra No.lu VUK GT ile Eklenen Paragraf) Bir kişi veya kurumdan yapılan mal ve/veya hizmet alış tutarları ile bir kişi veya kuruma yapılan mal ve/veya hizmet satış tutarlarına ilişkin 5.000 TL tutarındaki haddin belirlenmesinde, elektronik olarak ve kâğıt ortamında düzenlenen tüm belgelerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu haddin aşılması halinde sadece kâğıt ortamında düzenlenen belgeler bildirimlere dâhil edilecektir.",

 

-3.2.4. numaralı bendinde, (543 Sıra No.lu VUK GT ile Değişen Bent) "Bildirim verme yükümlülüğü bulunan ancak tüm alış ve/veya satışları belirtilen haddin altında kalan veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşan mükelleflerin, ilgili dönem Form Ba ve/veya Form Bs bildirimlerini vermelerine gerek bulunmamaktadır.",

 

-4.1. numaralı maddesinde, "Bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Yukarıda yer alan açıklamalara göre, kooperatifin kurumlar vergisinden muaf olması halinde muafiyetten yararlanılan hesap döneminden itibaren Form Ba ve Bs bildirimlerini verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak kooperatif kurumlar vergisinden muaf olmakla birlikte kooperatifin ortak dışı işlemlerinden dolayı kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi halinde, kooperatif tarafından iktisadi işletmenin iş ve işlemlerini kapsayacak şekilde Form Ba ve Bs bildirimlerinin verilmesi gerekmektedir.

 

Öte yandan kooperatifin kurumlar vergisinden muaf olmaması halinde ise muafiyet şartlarının ihlal edildiği dönemden itibaren Form Ba ve Bs bildirimlerini verme yükümlülüğü bulunmaktadır.

 

3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN:

 

3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler." hükmü yer almaktadır.

 

Diğer taraftan 426 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet ifa eden) Vergi Usul Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde (6.12.1984 tarihli ve 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna göre kullanmak zorunda oldukları ödeme kaydedici cihazların yerine) "Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları" kullanma mecburiyeti getirilmiştir.

 

Buna göre, kooperatiflere bağlı olarak kurulan iktisadi işletmenin faaliyeti itibarıyla anılan Kanun kapsamına girmesi sebebiyle Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti bulunmaktadır. Ancak Vergi Usul Kanununa göre düzenlenmesi gereken belgelerin kooperatif tüzel kişiliği adına düzenlenmesi durumunda Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların da kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı olması mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

İçerik 2:

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Erzurum Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

88342184-130-….

23.07.2024

Konu

:

Kooperatife ait iktisadi işletmenin mükellefiyet durumu

 

 

 

 

 

 

İlgi

:

….

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ortak dışı işlemi bulunmayan ve kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanan kooperatifinizin ortak içi işlemleri nedeniyle KDV mükellefiyetinin bulunduğu, …. tarihinden itibaren ortak içi işlemlerinin yanı sıra ortak dışı işlemlerde de bulunulmaya başlanıldığı, ayrıca lokantacılık faaliyeti için iş yeri kiralandığı, bu işlemler nedeniyle kooperatifinize bağlı olarak kurulan iktisadi işletme için kurumlar vergisi ve kurum geçici vergi yönünden mükellefiyet tesis ettirildiği belirtilerek, iktisadi işletmenin kooperatif bünyesinde ve şubelerde faaliyet gösterecek olması, kooperatifinizin aynı zamanda KDV mükellefi olması nedeniyle iktisadi işletme için KDV mükellefiyeti açılmasına gerek olup olmadığı, iktisadi işletmenin Ba-Bs bildiriminde bulunup bulunmayacağı ile ödeme kaydedici cihazların iktisadi işletme adına mı alınacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; "Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri. (Kooperatiflerin ortakları dışındaki kişilerle yaptıkları işlemler ile kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortakları ile yaptıkları işlemler "ortak dışı" işlemlerdir. Kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları ile yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edilir. Kooperatiflerin, iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının muafiyete etkisi yoktur. Ortak dışı işlemlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.)" hükmü yer almaktadır.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "4.13. Kooperatifler" başlıklı bölümünün "4.13.1. Muafiyet şartları" başlıklı alt bölümünde;

 

"Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;

 

- Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,

- Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,

- Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,

- Sadece ortaklarla iş görülmesine

 

dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması gerekmektedir.

 

Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Aynı Tebliğin "4.13.3. Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerde ortak dışı işlemlerin vergilendirilmesi" başlıklı alt bölümünde ise;

 

"7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendine eklenen parantez içi hükümle 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edileceği, kooperatiflerin bu iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının da muafiyete etkisinin olmayacağı ve ortak dışı işlemlerden elde edilen kazancın vergilendirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

 

Bu suretle kooperatiflerin, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri ortak dışı işlemler nedeniyle muafiyetleri etkilenmeyecek; ancak bu işlemlerden elde edilen kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, muafiyete ilişkin diğer şartları taşıyan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde edilen kazançları kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak, ortak içi işlemlerinden elde edilen kazançlarının kurumlar vergisine tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.

 

Ortak dışı işlemlerle ilgili olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme adına gerekli kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

 

Öte yandan, ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacaktır. Bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

 

Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerce, ortak dışı işlemlerden doğan kazancın ve kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından ortak dışı işlem kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, ortak dışı işlemlere ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının diğer işlemlerle ilişkilendirilmemesi ve kooperatif tarafından tutulan defterlere, bu ayrımı sağlayacak şekilde kaydedilmesi gerekmektedir.

 

..." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifinizin fiilen ortak dışı işlemde bulunması nedeniyle, ortak dışı işlemin yapıldığı tarihten itibaren kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletmeniz adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi ve bu işlemlerden elde edilen kazancınızın kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

-1/1 inci maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı,

 

-1/3-g maddesinde ise, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Öte yandan 7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yapılan değişiklikle birlikte ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacak olup, bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

 

Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, söz konusu düzenleme Kurumlar Vergisi uygulamasına yönelik olup, kooperatifinizin KDV mükellefiyetine bir etkisi bulunmamaktadır. Bu bakımdan KDV'ye tabi tüm işlemlerin (ortak içi ve ortak dışı) kooperatifiniz mükellefiyeti altında beyanına devam olunması gerekmektedir.

 

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile, mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri yükümlülüğüne yönelik uyulacak usul ve esaslar sırasıyla 350, 362, 381 ve 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile duyurulmuştur.

 

Söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uyulacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmış olup Tebliğin,

 

-1.1.1. numaralı bendinde, "Bilanço esasına göre defter tutmakta iken, işletme hesabı esasına geçen mükellefler, işletme hesabına geçtikleri hesap döneminden itibaren bildirimde bulunmayacaklardır.",

 

-1.1.2. numaralı bendinde, "Kurumlar vergisinden muaf olan mükellefler, muafiyetten yararlandıkları hesap döneminden itibaren Ba-Bs bildirim formu vermeyeceklerdir.",

 

-1.1.8. numaralı bendinde, (523 Sıra No.lu VUK GT ile Eklenen Madde) "Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik belge olarak düzenlenen belgeler, 2021 yılının Temmuz ayına ilişkin dönemden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dâhil edilmeyecektir.",

 

-1.2.2. numaralı bendinde, "Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" nun Tablo II alanında bildirilecektir.

 

(523 Sıra No.lu VUK GT ile Eklenen Paragraf) Bir kişi veya kurumdan yapılan mal ve/veya hizmet alış tutarları ile bir kişi veya kuruma yapılan mal ve/veya hizmet satış tutarlarına ilişkin 5.000 TL tutarındaki haddin belirlenmesinde, elektronik olarak ve kâğıt ortamında düzenlenen tüm belgelerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu haddin aşılması halinde sadece kâğıt ortamında düzenlenen belgeler bildirimlere dâhil edilecektir.",

 

-3.2.4. numaralı bendinde, (543 Sıra No.lu VUK GT ile Değişen Bent) "Bildirim verme yükümlülüğü bulunan ancak tüm alış ve/veya satışları belirtilen haddin altında kalan veya elektronik belge olarak düzenlenen belgelerden oluşan mükelleflerin, ilgili dönem Form Ba ve/veya Form Bs bildirimlerini vermelerine gerek bulunmamaktadır.",

 

-4.1. numaralı maddesinde, "Bildirim formlarını bu Tebliğde belirlenen süreler içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi hükmü uyarınca cezai işlem uygulanacaktır."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Yukarıda yer alan açıklamalara göre, kooperatifin kurumlar vergisinden muaf olması halinde muafiyetten yararlanılan hesap döneminden itibaren Form Ba ve Bs bildirimlerini verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak kooperatif kurumlar vergisinden muaf olmakla birlikte kooperatifin ortak dışı işlemlerinden dolayı kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi halinde, kooperatif tarafından iktisadi işletmenin iş ve işlemlerini kapsayacak şekilde Form Ba ve Bs bildirimlerinin verilmesi gerekmektedir.

 

Öte yandan kooperatifin kurumlar vergisinden muaf olmaması halinde ise muafiyet şartlarının ihlal edildiği dönemden itibaren Form Ba ve Bs bildirimlerini verme yükümlülüğü bulunmaktadır.

 

3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN:

 

3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler." hükmü yer almaktadır.

 

Diğer taraftan 426 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet ifa eden) Vergi Usul Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde (6.12.1984 tarihli ve 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna göre kullanmak zorunda oldukları ödeme kaydedici cihazların yerine) "Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları" kullanma mecburiyeti getirilmiştir.

 

Buna göre, kooperatiflere bağlı olarak kurulan iktisadi işletmenin faaliyeti itibarıyla anılan Kanun kapsamına girmesi sebebiyle Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti bulunmaktadır. Ancak Vergi Usul Kanununa göre düzenlenmesi gereken belgelerin kooperatif tüzel kişiliği adına düzenlenmesi durumunda Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların da kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı olması mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-49327596-120[GVK.ÖZ.2023.157]-149426

03.06.2024

Konu

:

Ticari kazanç mükellefinin kitap yazarlığı faaliyetinden elde etmiş olduğu kazanç

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olduğunuz, ticari faaliyetiniz dışında kitap yazarlığı yaptığınız ve kitabınızın Kültür ve Turizm Bakanlığınca 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser niteliği taşıdığı belirtilerek, anılan Bakanlıkça düzenlenen … tarihli ve … numaralı tescil belgesine sahip eser niteliği taşıyan "…" isimli kitabınızın satışından elde edeceğiniz kazancınızın Gelir Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanununda yer alan istisna hükümleri açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 ve 66 ncı maddelerine göre, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazanç serbest meslek kazancı olup serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır.

 

Aynı Kanunun istisnaları düzenleyen "Serbest meslek kazançlarında" başlıklı 18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlanmak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." ,

 

 - "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

...

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

a) 18 inci madde kapsamında giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %17)

 

b) Diğerlerinden, (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %20)

 

...

 

vergi tevkifatı yapılır."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, yazarı olduğunuz "…" adlı kitabınızın satışı dolayısıyla elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, söz konusu istisna kapsamında bulunan çalışmalarınızı tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca satın alınması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

 

Öte yandan, söz konusu eserinizin satışından ilgili takvim yılında elde edeceğiniz kazancınızın, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde, söz konusu istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmayacağından elde edeceğiniz kazancın tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 13/n maddesinde, 21/6/1927 tarihli ve 1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu hükümlerine göre poşetlenerek satılanlar hariç olmak üzere basılı kitap ve süreli yayınların tesliminin KDV'den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Basılı Kitap ve Süreli Yayınların Tesliminde İstisna" başlıklı (II/B-17.) bölümünün "Kapsam" başlıklı (17.1.) ayrımında;

 

"İstisna, basılı kitap ve süreli yayınların (ikinci el olanlar dahil) yurt içindeki her safhada tesliminde ve ithalinde uygulanır.

 

1117 sayılı Kanun hükümlerine göre poşetlenerek satılan basılı kitap ve süreli yayınların tesliminde istisna uygulanmaz.

 

Kanun maddesinde yer alan süreli yayın ifadesinden, belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile basılı haber ajansları yayınlarının anlaşılması gerekmektedir.

 

Ders kitapları, dini kitaplar, ansiklopediler, almanaklar, hikaye ve romanlar (foto roman, çizgi roman dahil), yemek kitapları, kitap şeklindeki harita ve atlaslar, soru ve bilgi bankası kitapları, mevzuat seti kitapları, Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) bulunan boyama ve etkinlik kitapları da istisna kapsamındadır.

 

Boyama defterleri, kitap şeklinde olmayan yaprak testler, mevzuat setlerinin güncellenmesi amacıyla gönderilen föyler, ciltli takvim, kartela, ezber kartları, kataloglar, broşürler gibi yayınlar kitap kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bunların teslimi istisna kapsamında değerlendirilmez.

 

Elektronik kitap (e-kitap) ile süreli yayınların elektronik ortamda satışı, elektronik kitap ve süreli yayın okuyucu, tablet ve benzerlerinin tesliminde istisna uygulanmaz.

 

İstisna, basılı kitap ve süreli yayınların teslimine ilişkin olup, bunların basımına ilişkin alınan mal ve hizmetler KDV'ye tabidir.

 

Program şeklindeki mevzuat bilgi bankası, soru bankası, online test ve benzerleri ile CD veya flash bellek gibi veri taşıyıcılarla satılan görüntülü eğitim setleri basılı kitap kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bunların satışı istisna kapsamında değerlendirilmez."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, "…" isimli kitabınızın tesliminin 3065 sayılı Kanunun 13/n maddesi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-49327596-120[GVK.ÖZ.2023.157]-149426

03.06.2024

Konu

:

Ticari kazanç mükellefinin kitap yazarlığı faaliyetinden elde etmiş olduğu kazanç

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olduğunuz, ticari faaliyetiniz dışında kitap yazarlığı yaptığınız ve kitabınızın Kültür ve Turizm Bakanlığınca 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser niteliği taşıdığı belirtilerek, anılan Bakanlıkça düzenlenen … tarihli ve … numaralı tescil belgesine sahip eser niteliği taşıyan "…" isimli kitabınızın satışından elde edeceğiniz kazancınızın Gelir Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanununda yer alan istisna hükümleri açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 ve 66 ncı maddelerine göre, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazanç serbest meslek kazancı olup serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır.

 

Aynı Kanunun istisnaları düzenleyen "Serbest meslek kazançlarında" başlıklı 18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlanmak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." ,

 

 - "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

...

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

a) 18 inci madde kapsamında giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %17)

 

b) Diğerlerinden, (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %20)

 

...

 

vergi tevkifatı yapılır."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, yazarı olduğunuz "…" adlı kitabınızın satışı dolayısıyla elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, söz konusu istisna kapsamında bulunan çalışmalarınızı tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca satın alınması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

 

Öte yandan, söz konusu eserinizin satışından ilgili takvim yılında elde edeceğiniz kazancınızın, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde, söz konusu istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmayacağından elde edeceğiniz kazancın tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 13/n maddesinde, 21/6/1927 tarihli ve 1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu hükümlerine göre poşetlenerek satılanlar hariç olmak üzere basılı kitap ve süreli yayınların tesliminin KDV'den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Basılı Kitap ve Süreli Yayınların Tesliminde İstisna" başlıklı (II/B-17.) bölümünün "Kapsam" başlıklı (17.1.) ayrımında;

 

"İstisna, basılı kitap ve süreli yayınların (ikinci el olanlar dahil) yurt içindeki her safhada tesliminde ve ithalinde uygulanır.

 

1117 sayılı Kanun hükümlerine göre poşetlenerek satılan basılı kitap ve süreli yayınların tesliminde istisna uygulanmaz.

 

Kanun maddesinde yer alan süreli yayın ifadesinden, belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile basılı haber ajansları yayınlarının anlaşılması gerekmektedir.

 

Ders kitapları, dini kitaplar, ansiklopediler, almanaklar, hikaye ve romanlar (foto roman, çizgi roman dahil), yemek kitapları, kitap şeklindeki harita ve atlaslar, soru ve bilgi bankası kitapları, mevzuat seti kitapları, Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) bulunan boyama ve etkinlik kitapları da istisna kapsamındadır.

 

Boyama defterleri, kitap şeklinde olmayan yaprak testler, mevzuat setlerinin güncellenmesi amacıyla gönderilen föyler, ciltli takvim, kartela, ezber kartları, kataloglar, broşürler gibi yayınlar kitap kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bunların teslimi istisna kapsamında değerlendirilmez.

 

Elektronik kitap (e-kitap) ile süreli yayınların elektronik ortamda satışı, elektronik kitap ve süreli yayın okuyucu, tablet ve benzerlerinin tesliminde istisna uygulanmaz.

 

İstisna, basılı kitap ve süreli yayınların teslimine ilişkin olup, bunların basımına ilişkin alınan mal ve hizmetler KDV'ye tabidir.

 

Program şeklindeki mevzuat bilgi bankası, soru bankası, online test ve benzerleri ile CD veya flash bellek gibi veri taşıyıcılarla satılan görüntülü eğitim setleri basılı kitap kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bunların satışı istisna kapsamında değerlendirilmez."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, "…" isimli kitabınızın tesliminin 3065 sayılı Kanunun 13/n maddesi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-49327596-120[GVK.ÖZ.2023.157]-149426

03.06.2024

Konu

:

Ticari kazanç mükellefinin kitap yazarlığı faaliyetinden elde etmiş olduğu kazanç

 

 

 

 

 

İlgi

:

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, gerçek usulde ticari kazanç mükellefi olduğunuz, ticari faaliyetiniz dışında kitap yazarlığı yaptığınız ve kitabınızın Kültür ve Turizm Bakanlığınca 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser niteliği taşıdığı belirtilerek, anılan Bakanlıkça düzenlenen … tarihli ve … numaralı tescil belgesine sahip eser niteliği taşıyan "…" isimli kitabınızın satışından elde edeceğiniz kazancınızın Gelir Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanununda yer alan istisna hükümleri açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 ve 66 ncı maddelerine göre, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazanç serbest meslek kazancı olup serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır.

 

Aynı Kanunun istisnaları düzenleyen "Serbest meslek kazançlarında" başlıklı 18 inci maddesinde, "Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlanmak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

 

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

 

Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

 

Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur." ,

 

 - "Vergi tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

 

...

 

2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

 

a) 18 inci madde kapsamında giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %17)

 

b) Diğerlerinden, (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %20)

 

...

 

vergi tevkifatı yapılır."

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre, yazarı olduğunuz "…" adlı kitabınızın satışı dolayısıyla elde edeceğiniz hasılata münhasır olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde yer alan istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, söz konusu istisna kapsamında bulunan çalışmalarınızı tevkifat yapmak mecburiyetinde olanlarca satın alınması halinde, tarafınıza yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

 

Öte yandan, söz konusu eserinizin satışından ilgili takvim yılında elde edeceğiniz kazancınızın, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde, söz konusu istisnadan faydalanmanız mümkün bulunmayacağından elde edeceğiniz kazancın tamamının yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 13/n maddesinde, 21/6/1927 tarihli ve 1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu hükümlerine göre poşetlenerek satılanlar hariç olmak üzere basılı kitap ve süreli yayınların tesliminin KDV'den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "Basılı Kitap ve Süreli Yayınların Tesliminde İstisna" başlıklı (II/B-17.) bölümünün "Kapsam" başlıklı (17.1.) ayrımında;

 

"İstisna, basılı kitap ve süreli yayınların (ikinci el olanlar dahil) yurt içindeki her safhada tesliminde ve ithalinde uygulanır.

 

1117 sayılı Kanun hükümlerine göre poşetlenerek satılan basılı kitap ve süreli yayınların tesliminde istisna uygulanmaz.

 

Kanun maddesinde yer alan süreli yayın ifadesinden, belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile basılı haber ajansları yayınlarının anlaşılması gerekmektedir.

 

Ders kitapları, dini kitaplar, ansiklopediler, almanaklar, hikaye ve romanlar (foto roman, çizgi roman dahil), yemek kitapları, kitap şeklindeki harita ve atlaslar, soru ve bilgi bankası kitapları, mevzuat seti kitapları, Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) bulunan boyama ve etkinlik kitapları da istisna kapsamındadır.

 

Boyama defterleri, kitap şeklinde olmayan yaprak testler, mevzuat setlerinin güncellenmesi amacıyla gönderilen föyler, ciltli takvim, kartela, ezber kartları, kataloglar, broşürler gibi yayınlar kitap kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bunların teslimi istisna kapsamında değerlendirilmez.

 

Elektronik kitap (e-kitap) ile süreli yayınların elektronik ortamda satışı, elektronik kitap ve süreli yayın okuyucu, tablet ve benzerlerinin tesliminde istisna uygulanmaz.

 

İstisna, basılı kitap ve süreli yayınların teslimine ilişkin olup, bunların basımına ilişkin alınan mal ve hizmetler KDV'ye tabidir.

 

Program şeklindeki mevzuat bilgi bankası, soru bankası, online test ve benzerleri ile CD veya flash bellek gibi veri taşıyıcılarla satılan görüntülü eğitim setleri basılı kitap kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bunların satışı istisna kapsamında değerlendirilmez."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, "…" isimli kitabınızın tesliminin 3065 sayılı Kanunun 13/n maddesi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-21152195-130[30-2021/4005]-2645

02.01.2024

Konu

:

Serbest bölgede faaliyette bulunan firmanın araç alımında ödediği KDV'nin indiriminin mümkün olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … Serbest Bölgesi sınırları içerisinde organik gıda ihracat işi ile iştigal ettiğiniz ve katma değer vergisi (KDV) mükellefiyetinizin bulunmadığı, işçilerin gidiş gelişi için kullanılan servis aracının satılarak yeni bir servis aracı alınacağı, eski aracın satışından tahsil edilen KDV'nin bu işleme ilişkin verilecek KDV beyannamesi ile beyan edileceği, aynı ay içinde yeni bir servis aracının alındığı belirtilerek söz konusu araç alımında ödenen KDV'nin indiriminin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- 12 nci maddesinde, bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için, teslimin yurt dışındaki bir müşteriye yapılması ve teslim konusu malın T.C. gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye vasıl olması şartlarının yerine getirilmiş olması gerektiği,

 

- 17/4-ı maddesinde, serbest bölgelerde verilen hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler sırasında hesaplanan KDV ile ithalat sırasında ödenen KDV'nin indirilebileceği,

 

hükme bağlanmıştır.

 

Konuyla ilgili olarak vergi indirimi uygulamasına ilişkin KDV Genel Uygulama Tebliğinin (III/C-2.) bölümünde açıklamalar yapılmış olup Tebliğin (II/A-1.1.1.) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesine göre, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler KDV'den istisnadır. Aynı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki iki şartın gerçekleşmesi gerekir:

 

a) Teslim, yurtdışındaki bir müşteriye veya serbest bölgedeki alıcıya veya 4458 sayılı Gümrük Kanununun 95 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir.

 

...

 

b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına veya yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, yurt içinde trafik tescili yapılan araçlar, hem serbest bölgede hem de serbest bölge dışında kullanılabileceklerinden, bu araçların ihracat istisnası hükümleri kapsamında serbest bölgeye teslim edilmesi mümkün olmayıp, Şirketinize serbest bölge dışında Türkiye'nin diğer yerlerinden satışı yapılacak servis aracı teslimi KDV'ye tabi olacaktır. Şirketiniz tarafından işçilerin gidiş gelişi için kullanılmak üzere satın alınan araca ilişkin yüklenilen KDV'nin 3065 sayılı KDV Kanununun 29/1 inci maddesi kapsamında indirimi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, serbest bölgede faaliyette bulunan Şirketiniz adına kayıtlı kullanılmış servis aracının serbest bölge dışında Türkiye'nin diğer yerlerine teslimi KDV'ye tabidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-21152195-130[30-2021/4005]-2645

02.01.2024

Konu

:

Serbest bölgede faaliyette bulunan firmanın araç alımında ödediği KDV'nin indiriminin mümkün olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … Serbest Bölgesi sınırları içerisinde organik gıda ihracat işi ile iştigal ettiğiniz ve katma değer vergisi (KDV) mükellefiyetinizin bulunmadığı, işçilerin gidiş gelişi için kullanılan servis aracının satılarak yeni bir servis aracı alınacağı, eski aracın satışından tahsil edilen KDV'nin bu işleme ilişkin verilecek KDV beyannamesi ile beyan edileceği, aynı ay içinde yeni bir servis aracının alındığı belirtilerek söz konusu araç alımında ödenen KDV'nin indiriminin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- 12 nci maddesinde, bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için, teslimin yurt dışındaki bir müşteriye yapılması ve teslim konusu malın T.C. gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye vasıl olması şartlarının yerine getirilmiş olması gerektiği,

 

- 17/4-ı maddesinde, serbest bölgelerde verilen hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler sırasında hesaplanan KDV ile ithalat sırasında ödenen KDV'nin indirilebileceği,

 

hükme bağlanmıştır.

 

Konuyla ilgili olarak vergi indirimi uygulamasına ilişkin KDV Genel Uygulama Tebliğinin (III/C-2.) bölümünde açıklamalar yapılmış olup Tebliğin (II/A-1.1.1.) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesine göre, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler KDV'den istisnadır. Aynı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki iki şartın gerçekleşmesi gerekir:

 

a) Teslim, yurtdışındaki bir müşteriye veya serbest bölgedeki alıcıya veya 4458 sayılı Gümrük Kanununun 95 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir.

 

...

 

b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına veya yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, yurt içinde trafik tescili yapılan araçlar, hem serbest bölgede hem de serbest bölge dışında kullanılabileceklerinden, bu araçların ihracat istisnası hükümleri kapsamında serbest bölgeye teslim edilmesi mümkün olmayıp, Şirketinize serbest bölge dışında Türkiye'nin diğer yerlerinden satışı yapılacak servis aracı teslimi KDV'ye tabi olacaktır. Şirketiniz tarafından işçilerin gidiş gelişi için kullanılmak üzere satın alınan araca ilişkin yüklenilen KDV'nin 3065 sayılı KDV Kanununun 29/1 inci maddesi kapsamında indirimi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, serbest bölgede faaliyette bulunan Şirketiniz adına kayıtlı kullanılmış servis aracının serbest bölge dışında Türkiye'nin diğer yerlerine teslimi KDV'ye tabidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-21152195-130[30-2021/4005]-2645

02.01.2024

Konu

:

Serbest bölgede faaliyette bulunan firmanın araç alımında ödediği KDV'nin indiriminin mümkün olup olmadığı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, … Serbest Bölgesi sınırları içerisinde organik gıda ihracat işi ile iştigal ettiğiniz ve katma değer vergisi (KDV) mükellefiyetinizin bulunmadığı, işçilerin gidiş gelişi için kullanılan servis aracının satılarak yeni bir servis aracı alınacağı, eski aracın satışından tahsil edilen KDV'nin bu işleme ilişkin verilecek KDV beyannamesi ile beyan edileceği, aynı ay içinde yeni bir servis aracının alındığı belirtilerek söz konusu araç alımında ödenen KDV'nin indiriminin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- 12 nci maddesinde, bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için, teslimin yurt dışındaki bir müşteriye yapılması ve teslim konusu malın T.C. gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye vasıl olması şartlarının yerine getirilmiş olması gerektiği,

 

- 17/4-ı maddesinde, serbest bölgelerde verilen hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

 

- 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV'den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler sırasında hesaplanan KDV ile ithalat sırasında ödenen KDV'nin indirilebileceği,

 

hükme bağlanmıştır.

 

Konuyla ilgili olarak vergi indirimi uygulamasına ilişkin KDV Genel Uygulama Tebliğinin (III/C-2.) bölümünde açıklamalar yapılmış olup Tebliğin (II/A-1.1.1.) bölümünde;

 

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesine göre, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler KDV'den istisnadır. Aynı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki iki şartın gerçekleşmesi gerekir:

 

a) Teslim, yurtdışındaki bir müşteriye veya serbest bölgedeki alıcıya veya 4458 sayılı Gümrük Kanununun 95 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir.

 

...

 

b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına veya yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır."

 

açıklamaları yer almaktadır.

 

Buna göre, yurt içinde trafik tescili yapılan araçlar, hem serbest bölgede hem de serbest bölge dışında kullanılabileceklerinden, bu araçların ihracat istisnası hükümleri kapsamında serbest bölgeye teslim edilmesi mümkün olmayıp, Şirketinize serbest bölge dışında Türkiye'nin diğer yerlerinden satışı yapılacak servis aracı teslimi KDV'ye tabi olacaktır. Şirketiniz tarafından işçilerin gidiş gelişi için kullanılmak üzere satın alınan araca ilişkin yüklenilen KDV'nin 3065 sayılı KDV Kanununun 29/1 inci maddesi kapsamında indirimi mümkün bulunmaktadır.

 

Öte yandan, serbest bölgede faaliyette bulunan Şirketiniz adına kayıtlı kullanılmış servis aracının serbest bölge dışında Türkiye'nin diğer yerlerine teslimi KDV'ye tabidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV.2/I/Geç-20-2022/1]-614610

25.12.2023

Konu

:

Teknokentte Faaliyet Gösteren Firmanın Yazılım ve Raporlama Teslim ve Hizmetinde KDV

 

 

 

 

 

İlgi

:

a)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

b)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

c)

… tarih ve … sayılı dilekçeniz.

ç)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; … Teknoloji Geliştirme Bölgesi …'ta faaliyet gösteren Firmanız ile T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) arasında yapılmış olan sözleşme gereğince, araştırma-geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti olarak değerlendirilen 84221 STB kodlu "… Klinik Çalışma" projesi kapsamında, veri girişi, veri toplama, veri yönetimi/sorgu oluşturma, gönüllü takip, randomizasyon, klinik araştırma yönetimi sistemi(CTMS), interaktif web tabanlı yanıt sistemi, (IWRS), interaktif ses tabanlı yanıt sistemi(IVRS), e-onam, VOIP otomatik anket aramaları, aşı/ürün takip, aşı/ürün sıcaklık izlem, malzeme yönetimi, labaratuvar yönetimi, etkililik ve güvenlilik analizlerinin raporlanmasını kapsayan web tabanlı uygulama yazılımları hazırlanarak TÜSEB'in belirlediği araştırma merkezlerine teslim edildiği, bu yazılımların kullanılması suretiyle elde edilen verilerin de yine Firmanızca analiz edilerek raporların hazırlandığı ve TÜSEB ile paylaşıldığı belirtilerek, söz konusu yazılım, veri analizi ve raporlama teslim ve hizmetlerinin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (KDV) geçici 20 nci maddesi kapsamında istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

            3065 sayılı KDV Kanununun;

 

            - 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

            - Geçici 20/1 inci maddesinde, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerinin KDV'den müstesna olduğu, bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulanmayacağı, Hazine ve Maliye Bakanlığının program ve lisans türleri itibarıyla istisnadan yararlanılacak bedele ilişkin olarak asgari sınır belirlemeye, istisna uygulanacak yazılım programlarını tanımlamaya ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkili olduğu

 

            hüküm altına alınmıştır.

 

            KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II-G/2.) bölümünde;

 

            " ...

 

            Bu hükme göre, teknoloji geliştirme bölgelerinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgelerinde bulunan mükelleflerin 31/12/2023 tarihine kadar bu bölgede ürettikleri sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımları şeklindeki teslim ve hizmetleri KDV'den istisnadır. Söz konusu bölgede üretilen yazılımın farklı kişilere satılması ya da satışın CD veya elektronik ortamda yapılması istisna uygulanmasına engel değildir.

 

            Üniversitelere bağlı Teknokentler de Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak değerlendirilir. Kanunun geçici 20/1 inci maddesi kapsamında üretilen söz konusu yazılımların fikri mülkiyet hakkının, bu bölgede faaliyette bulunan mükellefte kalmak suretiyle belirli zaman aralıklarıyla farklı kişilere satılması veya söz konusu yazılımların sanal ortamda paylaşımının sağlanması halinde de KDV istisnası uygulanır.

 

            ...

 

            Ancak, teknoloji geliştirme bölgesinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimciler tarafından münhasıran bu bölgelerde üretilen yazılımlar için yapılacak her türlü mal ve hizmet alımları, söz konusu yazılımın vergiden istisna olup olmadığına bakılmaksızın KDV'ye tabidir.

 

            Güncelleme dışında bir yazılımla ilgili olarak verilen bakım, destek (otomasyon) hizmetleri, teknoloji geliştirme bölgesinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde üretilse dahi, network uygulamaları gibi yazılımlar, işlevlerini yerine getirmek için yazılım kullanan ürün, aygıt, eşya vb. donanımlar ile bu donanımlara ilişkin hizmetler, web sitesi aracılığıyla verilen reklam hizmetleri ve ar-ge çalışmaları kapsamında yer alan teslim ve hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez.

 

            ..."

 

            açıklamaları yer almaktadır.

             

            Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, 4691 sayılı Kanun kapsamında kurulan … Teknoloji Geliştirme Bölgesi … 'ta faaliyette bulunan Firmanızın kurum kazancının kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde ve münhasıran bu bölgede üretilmek ve KDV Genel Uygulama Tebliğinin yukarıda yer alan bölümünde belirtilen yazılımlardan olmak koşuluyla, TÜSEB ile yapmış olduğunuz sözleşme gereğince 84221 STB kodlu "… Klinik Çalışma" projesi kapsamında web tabanlı uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerinizin KDV'den istisna tutulması mümkündür. Ancak, bahse konu yazılımların kullanılması suretiyle toplanacak verilerin analizi ve raporlanması hizmetlerinin 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi gereğince KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır.

 

 

            Bu kapsamda, Firmanızca verilen yazılım şeklindeki teslim ve hizmetlere ilişkin bedelin, toplam bedelden ayrıştırılması ve faturada ayrıca gösterilmesi halinde, 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre istisna hükmünden yararlanılması mümkün olup, bedelin ayrıştırılamaması halinde ise faturada gösterilen toplam bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV.2/I/Geç-20-2022/1]-614610

25.12.2023

Konu

:

Teknokentte Faaliyet Gösteren Firmanın Yazılım ve Raporlama Teslim ve Hizmetinde KDV

 

 

 

 

 

İlgi

:

a)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

b)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

c)

… tarih ve … sayılı dilekçeniz.

ç)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; … Teknoloji Geliştirme Bölgesi …'ta faaliyet gösteren Firmanız ile T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) arasında yapılmış olan sözleşme gereğince, araştırma-geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti olarak değerlendirilen 84221 STB kodlu "… Klinik Çalışma" projesi kapsamında, veri girişi, veri toplama, veri yönetimi/sorgu oluşturma, gönüllü takip, randomizasyon, klinik araştırma yönetimi sistemi(CTMS), interaktif web tabanlı yanıt sistemi, (IWRS), interaktif ses tabanlı yanıt sistemi(IVRS), e-onam, VOIP otomatik anket aramaları, aşı/ürün takip, aşı/ürün sıcaklık izlem, malzeme yönetimi, labaratuvar yönetimi, etkililik ve güvenlilik analizlerinin raporlanmasını kapsayan web tabanlı uygulama yazılımları hazırlanarak TÜSEB'in belirlediği araştırma merkezlerine teslim edildiği, bu yazılımların kullanılması suretiyle elde edilen verilerin de yine Firmanızca analiz edilerek raporların hazırlandığı ve TÜSEB ile paylaşıldığı belirtilerek, söz konusu yazılım, veri analizi ve raporlama teslim ve hizmetlerinin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (KDV) geçici 20 nci maddesi kapsamında istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

            3065 sayılı KDV Kanununun;

 

            - 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

            - Geçici 20/1 inci maddesinde, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerinin KDV'den müstesna olduğu, bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulanmayacağı, Hazine ve Maliye Bakanlığının program ve lisans türleri itibarıyla istisnadan yararlanılacak bedele ilişkin olarak asgari sınır belirlemeye, istisna uygulanacak yazılım programlarını tanımlamaya ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkili olduğu

 

            hüküm altına alınmıştır.

 

            KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II-G/2.) bölümünde;

 

            " ...

 

            Bu hükme göre, teknoloji geliştirme bölgelerinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgelerinde bulunan mükelleflerin 31/12/2023 tarihine kadar bu bölgede ürettikleri sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımları şeklindeki teslim ve hizmetleri KDV'den istisnadır. Söz konusu bölgede üretilen yazılımın farklı kişilere satılması ya da satışın CD veya elektronik ortamda yapılması istisna uygulanmasına engel değildir.

 

            Üniversitelere bağlı Teknokentler de Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak değerlendirilir. Kanunun geçici 20/1 inci maddesi kapsamında üretilen söz konusu yazılımların fikri mülkiyet hakkının, bu bölgede faaliyette bulunan mükellefte kalmak suretiyle belirli zaman aralıklarıyla farklı kişilere satılması veya söz konusu yazılımların sanal ortamda paylaşımının sağlanması halinde de KDV istisnası uygulanır.

 

            ...

 

            Ancak, teknoloji geliştirme bölgesinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimciler tarafından münhasıran bu bölgelerde üretilen yazılımlar için yapılacak her türlü mal ve hizmet alımları, söz konusu yazılımın vergiden istisna olup olmadığına bakılmaksızın KDV'ye tabidir.

 

            Güncelleme dışında bir yazılımla ilgili olarak verilen bakım, destek (otomasyon) hizmetleri, teknoloji geliştirme bölgesinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde üretilse dahi, network uygulamaları gibi yazılımlar, işlevlerini yerine getirmek için yazılım kullanan ürün, aygıt, eşya vb. donanımlar ile bu donanımlara ilişkin hizmetler, web sitesi aracılığıyla verilen reklam hizmetleri ve ar-ge çalışmaları kapsamında yer alan teslim ve hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez.

 

            ..."

 

            açıklamaları yer almaktadır.

             

            Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, 4691 sayılı Kanun kapsamında kurulan … Teknoloji Geliştirme Bölgesi … 'ta faaliyette bulunan Firmanızın kurum kazancının kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde ve münhasıran bu bölgede üretilmek ve KDV Genel Uygulama Tebliğinin yukarıda yer alan bölümünde belirtilen yazılımlardan olmak koşuluyla, TÜSEB ile yapmış olduğunuz sözleşme gereğince 84221 STB kodlu "… Klinik Çalışma" projesi kapsamında web tabanlı uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerinizin KDV'den istisna tutulması mümkündür. Ancak, bahse konu yazılımların kullanılması suretiyle toplanacak verilerin analizi ve raporlanması hizmetlerinin 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi gereğince KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır.

 

 

            Bu kapsamda, Firmanızca verilen yazılım şeklindeki teslim ve hizmetlere ilişkin bedelin, toplam bedelden ayrıştırılması ve faturada ayrıca gösterilmesi halinde, 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre istisna hükmünden yararlanılması mümkün olup, bedelin ayrıştırılamaması halinde ise faturada gösterilen toplam bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV.2/I/Geç-20-2022/1]-614610

25.12.2023

Konu

:

Teknokentte Faaliyet Gösteren Firmanın Yazılım ve Raporlama Teslim ve Hizmetinde KDV

 

 

 

 

 

İlgi

:

a)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

b)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

c)

… tarih ve … sayılı dilekçeniz.

ç)

… tarih ve … sayılı özelge talep formunuz.

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; … Teknoloji Geliştirme Bölgesi …'ta faaliyet gösteren Firmanız ile T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) arasında yapılmış olan sözleşme gereğince, araştırma-geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti olarak değerlendirilen 84221 STB kodlu "… Klinik Çalışma" projesi kapsamında, veri girişi, veri toplama, veri yönetimi/sorgu oluşturma, gönüllü takip, randomizasyon, klinik araştırma yönetimi sistemi(CTMS), interaktif web tabanlı yanıt sistemi, (IWRS), interaktif ses tabanlı yanıt sistemi(IVRS), e-onam, VOIP otomatik anket aramaları, aşı/ürün takip, aşı/ürün sıcaklık izlem, malzeme yönetimi, labaratuvar yönetimi, etkililik ve güvenlilik analizlerinin raporlanmasını kapsayan web tabanlı uygulama yazılımları hazırlanarak TÜSEB'in belirlediği araştırma merkezlerine teslim edildiği, bu yazılımların kullanılması suretiyle elde edilen verilerin de yine Firmanızca analiz edilerek raporların hazırlandığı ve TÜSEB ile paylaşıldığı belirtilerek, söz konusu yazılım, veri analizi ve raporlama teslim ve hizmetlerinin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (KDV) geçici 20 nci maddesi kapsamında istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

            3065 sayılı KDV Kanununun;

 

            - 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

            - Geçici 20/1 inci maddesinde, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerinin KDV'den müstesna olduğu, bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulanmayacağı, Hazine ve Maliye Bakanlığının program ve lisans türleri itibarıyla istisnadan yararlanılacak bedele ilişkin olarak asgari sınır belirlemeye, istisna uygulanacak yazılım programlarını tanımlamaya ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkili olduğu

 

            hüküm altına alınmıştır.

 

            KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II-G/2.) bölümünde;

 

            " ...

 

            Bu hükme göre, teknoloji geliştirme bölgelerinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgelerinde bulunan mükelleflerin 31/12/2023 tarihine kadar bu bölgede ürettikleri sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, oyun, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımları şeklindeki teslim ve hizmetleri KDV'den istisnadır. Söz konusu bölgede üretilen yazılımın farklı kişilere satılması ya da satışın CD veya elektronik ortamda yapılması istisna uygulanmasına engel değildir.

 

            Üniversitelere bağlı Teknokentler de Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak değerlendirilir. Kanunun geçici 20/1 inci maddesi kapsamında üretilen söz konusu yazılımların fikri mülkiyet hakkının, bu bölgede faaliyette bulunan mükellefte kalmak suretiyle belirli zaman aralıklarıyla farklı kişilere satılması veya söz konusu yazılımların sanal ortamda paylaşımının sağlanması halinde de KDV istisnası uygulanır.

 

            ...

 

            Ancak, teknoloji geliştirme bölgesinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimciler tarafından münhasıran bu bölgelerde üretilen yazılımlar için yapılacak her türlü mal ve hizmet alımları, söz konusu yazılımın vergiden istisna olup olmadığına bakılmaksızın KDV'ye tabidir.

 

            Güncelleme dışında bir yazılımla ilgili olarak verilen bakım, destek (otomasyon) hizmetleri, teknoloji geliştirme bölgesinde veya ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde üretilse dahi, network uygulamaları gibi yazılımlar, işlevlerini yerine getirmek için yazılım kullanan ürün, aygıt, eşya vb. donanımlar ile bu donanımlara ilişkin hizmetler, web sitesi aracılığıyla verilen reklam hizmetleri ve ar-ge çalışmaları kapsamında yer alan teslim ve hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez.

 

            ..."

 

            açıklamaları yer almaktadır.

             

            Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, 4691 sayılı Kanun kapsamında kurulan … Teknoloji Geliştirme Bölgesi … 'ta faaliyette bulunan Firmanızın kurum kazancının kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde ve münhasıran bu bölgede üretilmek ve KDV Genel Uygulama Tebliğinin yukarıda yer alan bölümünde belirtilen yazılımlardan olmak koşuluyla, TÜSEB ile yapmış olduğunuz sözleşme gereğince 84221 STB kodlu "… Klinik Çalışma" projesi kapsamında web tabanlı uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetlerinizin KDV'den istisna tutulması mümkündür. Ancak, bahse konu yazılımların kullanılması suretiyle toplanacak verilerin analizi ve raporlanması hizmetlerinin 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi gereğince KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır.

 

 

            Bu kapsamda, Firmanızca verilen yazılım şeklindeki teslim ve hizmetlere ilişkin bedelin, toplam bedelden ayrıştırılması ve faturada ayrıca gösterilmesi halinde, 3065 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre istisna hükmünden yararlanılması mümkün olup, bedelin ayrıştırılamaması halinde ise faturada gösterilen toplam bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-39044742-130[Özelge]-1501038

22.12.2023

Konu

:

Malın millileşmesinden sonra iade edilmesinde KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketiniz tarafından ithal edilen ürünlerin millileştirilmeden antrepodan devir yoluyla Türkiye'de vergi mükellefi olan bir firmaya satıldığı ve faturanın katma değer vergisi (KDV) hesaplanmadan düzenlendiği, alıcı firmanın %8 oranında KDV ödeyerek bu malları gümrükten çektiği, ancak söz konusu ürünlerin bir kısmının Şirketinize iade edildiği belirtilerek, Şirketiniz adına düzenlenecek iade faturasında KDV uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 16/1-c maddesinde, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların tesliminin KDV den istisna edildiği,

 

- 20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde, matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

 

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği, şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin şart olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

 

- "II/D-3. Bazı Gümrük Rejimlerinin Uygulandığı Mallar" başlıklı bölümünde,

 

"3065 sayılı Kanunun (16/1-c) maddesi, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile serbest bölge ve geçici depolama hükümlerinin uygulandığı malları vergiden istisna etmiştir. Bu madde hükmü, malın tabi olduğu rejime göre uygulanan bir istisnayı düzenlemektedir."

 

- "III/B-1.2. Vade Farkı, Kur Farkı ve Matrahta Değişikliğe Yol Açan İşlemlerde KDV Oranı" başlıklı bölümünün "1.2.3. Malların İade Edilmesi, İşlemin Gerçekleşmemesi veya İşlemden Vazgeçilmesi" alt başlıklı bölümünde,

 

"Matrahta değişikliğin vuku bulduğu tarihte işlemin tabi olduğu KDV oranının değişmiş olması halinde düzeltme işleminin, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan KDV oranı esas alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Gümrük Kanunu uyarınca gümrük antrepo rejimi veya geçici depolama hükümlerinin uygulandığı yerlerde bulunan eşyanın, yurt dışından getirilerek bu yerlere konulması ve bu yerlerde teslimi eşya millileşmedikçe KDV'den istisna tutulacaktır.

 

Ancak, daha önce gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal millileştikten (serbest dolaşıma girişinden) sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybetmektedir. Dolayısıyla, daha önceki safhalarda istisna kapsamında işlem yapılsa dahi eşyanın millileşmesinden sonra bu eşyanın istisna düzenlemesinden kaynaklanan sonuçlardan yararlanabilmesine imkan bulunmamaktadır.

 

Bu çerçevede, gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için tesliminde KDV istisnası uygulanan ürünlerin, satın alan firma tarafından söz konusu ürünler millileştirildikten sonra Türkiye'de Şirketinize iade edilmesi durumunda, Şirketiniz adına düzenlenecek iade faturasında %8 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-39044742-130[Özelge]-1501038

22.12.2023

Konu

:

Malın millileşmesinden sonra iade edilmesinde KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketiniz tarafından ithal edilen ürünlerin millileştirilmeden antrepodan devir yoluyla Türkiye'de vergi mükellefi olan bir firmaya satıldığı ve faturanın katma değer vergisi (KDV) hesaplanmadan düzenlendiği, alıcı firmanın %8 oranında KDV ödeyerek bu malları gümrükten çektiği, ancak söz konusu ürünlerin bir kısmının Şirketinize iade edildiği belirtilerek, Şirketiniz adına düzenlenecek iade faturasında KDV uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 16/1-c maddesinde, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların tesliminin KDV den istisna edildiği,

 

- 20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde, matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

 

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği, şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin şart olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

 

- "II/D-3. Bazı Gümrük Rejimlerinin Uygulandığı Mallar" başlıklı bölümünde,

 

"3065 sayılı Kanunun (16/1-c) maddesi, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile serbest bölge ve geçici depolama hükümlerinin uygulandığı malları vergiden istisna etmiştir. Bu madde hükmü, malın tabi olduğu rejime göre uygulanan bir istisnayı düzenlemektedir."

 

- "III/B-1.2. Vade Farkı, Kur Farkı ve Matrahta Değişikliğe Yol Açan İşlemlerde KDV Oranı" başlıklı bölümünün "1.2.3. Malların İade Edilmesi, İşlemin Gerçekleşmemesi veya İşlemden Vazgeçilmesi" alt başlıklı bölümünde,

 

"Matrahta değişikliğin vuku bulduğu tarihte işlemin tabi olduğu KDV oranının değişmiş olması halinde düzeltme işleminin, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan KDV oranı esas alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Gümrük Kanunu uyarınca gümrük antrepo rejimi veya geçici depolama hükümlerinin uygulandığı yerlerde bulunan eşyanın, yurt dışından getirilerek bu yerlere konulması ve bu yerlerde teslimi eşya millileşmedikçe KDV'den istisna tutulacaktır.

 

Ancak, daha önce gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal millileştikten (serbest dolaşıma girişinden) sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybetmektedir. Dolayısıyla, daha önceki safhalarda istisna kapsamında işlem yapılsa dahi eşyanın millileşmesinden sonra bu eşyanın istisna düzenlemesinden kaynaklanan sonuçlardan yararlanabilmesine imkan bulunmamaktadır.

 

Bu çerçevede, gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için tesliminde KDV istisnası uygulanan ürünlerin, satın alan firma tarafından söz konusu ürünler millileştirildikten sonra Türkiye'de Şirketinize iade edilmesi durumunda, Şirketiniz adına düzenlenecek iade faturasında %8 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV-ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-39044742-130[Özelge]-1501038

22.12.2023

Konu

:

Malın millileşmesinden sonra iade edilmesinde KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… tarih ve … evrak kayıt numaralı özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketiniz tarafından ithal edilen ürünlerin millileştirilmeden antrepodan devir yoluyla Türkiye'de vergi mükellefi olan bir firmaya satıldığı ve faturanın katma değer vergisi (KDV) hesaplanmadan düzenlendiği, alıcı firmanın %8 oranında KDV ödeyerek bu malları gümrükten çektiği, ancak söz konusu ürünlerin bir kısmının Şirketinize iade edildiği belirtilerek, Şirketiniz adına düzenlenecek iade faturasında KDV uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

- 1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

 

- 16/1-c maddesinde, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların tesliminin KDV den istisna edildiği,

 

- 20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde, matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

 

- 35 inci maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği, şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin şart olduğu

 

hüküm altına alınmıştır.

 

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

 

- "II/D-3. Bazı Gümrük Rejimlerinin Uygulandığı Mallar" başlıklı bölümünde,

 

"3065 sayılı Kanunun (16/1-c) maddesi, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile serbest bölge ve geçici depolama hükümlerinin uygulandığı malları vergiden istisna etmiştir. Bu madde hükmü, malın tabi olduğu rejime göre uygulanan bir istisnayı düzenlemektedir."

 

- "III/B-1.2. Vade Farkı, Kur Farkı ve Matrahta Değişikliğe Yol Açan İşlemlerde KDV Oranı" başlıklı bölümünün "1.2.3. Malların İade Edilmesi, İşlemin Gerçekleşmemesi veya İşlemden Vazgeçilmesi" alt başlıklı bölümünde,

 

"Matrahta değişikliğin vuku bulduğu tarihte işlemin tabi olduğu KDV oranının değişmiş olması halinde düzeltme işleminin, ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan KDV oranı esas alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir."

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Gümrük Kanunu uyarınca gümrük antrepo rejimi veya geçici depolama hükümlerinin uygulandığı yerlerde bulunan eşyanın, yurt dışından getirilerek bu yerlere konulması ve bu yerlerde teslimi eşya millileşmedikçe KDV'den istisna tutulacaktır.

 

Ancak, daha önce gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için KDV istisnası kapsamında teslim edilen bir mal millileştikten (serbest dolaşıma girişinden) sonra bu mal gümrük antrepo rejiminin uygulandığı mal olma özelliğini kaybetmektedir. Dolayısıyla, daha önceki safhalarda istisna kapsamında işlem yapılsa dahi eşyanın millileşmesinden sonra bu eşyanın istisna düzenlemesinden kaynaklanan sonuçlardan yararlanabilmesine imkan bulunmamaktadır.

 

Bu çerçevede, gümrük antrepo rejimine tabi olduğu için tesliminde KDV istisnası uygulanan ürünlerin, satın alan firma tarafından söz konusu ürünler millileştirildikten sonra Türkiye'de Şirketinize iade edilmesi durumunda, Şirketiniz adına düzenlenecek iade faturasında %8 oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV/5 -İ- 11-2023/148]-586979

14.12.2023

Konu

:

Hizmet İhracında Nakit Beyan Formunun Ödeme Belgesi Sayılıp Sayılmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… evrak kayıt tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yurt dışına gerçekleştirmiş olduğunuz hizmet ihracatına ilişkin bedelin, ilgili gümrük müdürlüğünce düzenlenen nakit beyan formu (NBF) ile Türkiye'ye getirildiği belirtilerek NBF'nin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu kapsamında bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge olup olmadığı hususunda görüş talep edilmektedir.

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-4 üncü maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu; bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

-6 ncı maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye'de bulunmasını, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

-11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

-12/2 nci maddesinde, yurt dışındaki müşteri tabirinin; ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği; bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için; hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

-"İstisnanın Kapsamı" başlıklı (II/A-2.1.) bölümünde;

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

- Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılması,

- Hizmetten yurt dışında faydalanılması gerekir.

Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurt dışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurt dışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurt dışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurt dışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

..."

-"İstisnanın Tevsiki ve Beyanı" başlıklı (II/A-2.2.) bölümünde;

"Hizmet ihracına ilişkin istisna, yurt dışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilir. Hizmet faturalarının firma yetkililerince onaylı fotokopileri veya dökümlerini gösteren liste verilir. Bu belgelerin istisnanın beyan edildiği dönemde beyanname verme süresi içinde bir dilekçe ekinde ibrazı gerekir. İstisnanın beyanı için, hizmete ait ödeme belgesinin (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu değildir.

...

Bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV'nin iadesi, hizmet bedeli döviz olarak Türkiye'ye gelmeden yerine getirilmez. Bununla birlikte, faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilir."

-"İade" başlıklı (II/A-2.3.) bölümünde;

"- Ödeme belgesi (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.)"

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, İhracat Genelgesinin "Efektif olarak getirilen ihracat bedelleri" başlıklı bölümünde;

"(1) Efektif olarak getirilen ihracat bedelinin yurt dışından getirildiğinin tespiti gümrük idarelerince onaylı Nakit Beyan Formu (NBF) ile yapılır.

(2) NBF konusu efektifin ihracat bedeli olarak kabulünün yapılabilmesi için;

a) NBF'nin düzenlenme tarihinden itibaren 30 gün içinde NBF'nin ve NBF konusu efektifin bankalara tevdi edilmesi,

b) NBF'nin "Geliş Sebebi" bölümünde efektiflerin getirilme sebebinin ihracat ile ilgili olduğunu belirtir bir ifadenin kayıtlı olması,

c) İhracat bedeli başkası adına getiriliyorsa NBF'nin ilgili kısımlarının bu hususu belirtecek şekilde doldurulması veya bu hususun açıklama olarak NBF'de yer alması,

ç) Tevdiat sırasında NBF'yi ibraz eden şahsın kimlik tespitinin yapılması,

d) İhracatçının ihracat işlemiyle ilgili yazılı beyanı, işlemin niteliğine göre proforma fatura, satış sözleşmesi, kesin satış faturası veya Gümrük Beyannamesinin bir örneği/Gümrük Beyannamesi bilgilerinin yanı sıra ihracatçı veya ithalatçının yazılı beyanında NBF'de kimliği belirlenen şahıs ile NBF sahibi ihracatçı ve ithalatçı arasındaki illiyet bağının belirtilerek bankalara ibraz edilmesi,

e) NBF'de kayıtlı efektif tutarının tamamen İhracat Bedeli Kabul Belgesine (İBKB) bağlanması halinde, NBF aslının ilgilisine iade edilmeyerek bankalar tarafından alıkonulması, kısmen bağlanması halinde ise, NBF aslı üzerine İBKB'ye bağlanan tutara ilişkin not düşülerek fotokopisi alındıktan sonra aslının ilgilisine iade edilmesi

gerekir.

(3) Üçüncü kişilerce getirilen efektifin ihracatçı adına kabulü tevdiatın ihracatçının kendisine veya hesabına yapılması şartıyla mümkündür."

açıklamaları yer almaktadır.

Dolayısıyla, hizmet ihracına ilişkin istisna, yurt dışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilecek olup istisnanın beyanı için hizmete ait ödeme belgesinin (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu olmamakla birlikte, iadenin yerine getirilebilmesi için ödeme belgesi (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) ibrazı aranmaktadır.

Buna göre, hizmet ihracatından doğan iade taleplerinde gerekli olan bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belge olarak NBF'nin kabul edilebilmesi için bu formda yer alan bilgilerin ihracatı tevsik eden faturada yer alan bilgilerle de uyuşması, ihracat ile bunu tevsik eden fatura ve NBF arasında illiyet bağının kurulması ve süresi içinde bankalara tevdi edildiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV/5 -İ- 11-2023/148]-586979

14.12.2023

Konu

:

Hizmet İhracında Nakit Beyan Formunun Ödeme Belgesi Sayılıp Sayılmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… evrak kayıt tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yurt dışına gerçekleştirmiş olduğunuz hizmet ihracatına ilişkin bedelin, ilgili gümrük müdürlüğünce düzenlenen nakit beyan formu (NBF) ile Türkiye'ye getirildiği belirtilerek NBF'nin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu kapsamında bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge olup olmadığı hususunda görüş talep edilmektedir.

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-4 üncü maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu; bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

-6 ncı maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye'de bulunmasını, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

-11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

-12/2 nci maddesinde, yurt dışındaki müşteri tabirinin; ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği; bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için; hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

-"İstisnanın Kapsamı" başlıklı (II/A-2.1.) bölümünde;

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

- Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılması,

- Hizmetten yurt dışında faydalanılması gerekir.

Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurt dışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurt dışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurt dışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurt dışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

..."

-"İstisnanın Tevsiki ve Beyanı" başlıklı (II/A-2.2.) bölümünde;

"Hizmet ihracına ilişkin istisna, yurt dışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilir. Hizmet faturalarının firma yetkililerince onaylı fotokopileri veya dökümlerini gösteren liste verilir. Bu belgelerin istisnanın beyan edildiği dönemde beyanname verme süresi içinde bir dilekçe ekinde ibrazı gerekir. İstisnanın beyanı için, hizmete ait ödeme belgesinin (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu değildir.

...

Bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV'nin iadesi, hizmet bedeli döviz olarak Türkiye'ye gelmeden yerine getirilmez. Bununla birlikte, faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilir."

-"İade" başlıklı (II/A-2.3.) bölümünde;

"- Ödeme belgesi (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.)"

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, İhracat Genelgesinin "Efektif olarak getirilen ihracat bedelleri" başlıklı bölümünde;

"(1) Efektif olarak getirilen ihracat bedelinin yurt dışından getirildiğinin tespiti gümrük idarelerince onaylı Nakit Beyan Formu (NBF) ile yapılır.

(2) NBF konusu efektifin ihracat bedeli olarak kabulünün yapılabilmesi için;

a) NBF'nin düzenlenme tarihinden itibaren 30 gün içinde NBF'nin ve NBF konusu efektifin bankalara tevdi edilmesi,

b) NBF'nin "Geliş Sebebi" bölümünde efektiflerin getirilme sebebinin ihracat ile ilgili olduğunu belirtir bir ifadenin kayıtlı olması,

c) İhracat bedeli başkası adına getiriliyorsa NBF'nin ilgili kısımlarının bu hususu belirtecek şekilde doldurulması veya bu hususun açıklama olarak NBF'de yer alması,

ç) Tevdiat sırasında NBF'yi ibraz eden şahsın kimlik tespitinin yapılması,

d) İhracatçının ihracat işlemiyle ilgili yazılı beyanı, işlemin niteliğine göre proforma fatura, satış sözleşmesi, kesin satış faturası veya Gümrük Beyannamesinin bir örneği/Gümrük Beyannamesi bilgilerinin yanı sıra ihracatçı veya ithalatçının yazılı beyanında NBF'de kimliği belirlenen şahıs ile NBF sahibi ihracatçı ve ithalatçı arasındaki illiyet bağının belirtilerek bankalara ibraz edilmesi,

e) NBF'de kayıtlı efektif tutarının tamamen İhracat Bedeli Kabul Belgesine (İBKB) bağlanması halinde, NBF aslının ilgilisine iade edilmeyerek bankalar tarafından alıkonulması, kısmen bağlanması halinde ise, NBF aslı üzerine İBKB'ye bağlanan tutara ilişkin not düşülerek fotokopisi alındıktan sonra aslının ilgilisine iade edilmesi

gerekir.

(3) Üçüncü kişilerce getirilen efektifin ihracatçı adına kabulü tevdiatın ihracatçının kendisine veya hesabına yapılması şartıyla mümkündür."

açıklamaları yer almaktadır.

Dolayısıyla, hizmet ihracına ilişkin istisna, yurt dışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilecek olup istisnanın beyanı için hizmete ait ödeme belgesinin (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu olmamakla birlikte, iadenin yerine getirilebilmesi için ödeme belgesi (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) ibrazı aranmaktadır.

Buna göre, hizmet ihracatından doğan iade taleplerinde gerekli olan bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belge olarak NBF'nin kabul edilebilmesi için bu formda yer alan bilgilerin ihracatı tevsik eden faturada yer alan bilgilerle de uyuşması, ihracat ile bunu tevsik eden fatura ve NBF arasında illiyet bağının kurulması ve süresi içinde bankalara tevdi edildiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları KDV ve ÖTV Grup Müdürlüğü

 

 

 

 

Sayı

:

E-84974990-130[KDV/5 -İ- 11-2023/148]-586979

14.12.2023

Konu

:

Hizmet İhracında Nakit Beyan Formunun Ödeme Belgesi Sayılıp Sayılmayacağı

 

 

 

 

 

İlgi

:

… evrak kayıt tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yurt dışına gerçekleştirmiş olduğunuz hizmet ihracatına ilişkin bedelin, ilgili gümrük müdürlüğünce düzenlenen nakit beyan formu (NBF) ile Türkiye'ye getirildiği belirtilerek NBF'nin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu kapsamında bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge olup olmadığı hususunda görüş talep edilmektedir.

3065 sayılı KDV Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

-4 üncü maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu; bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

-6 ncı maddesinde, işlemlerin Türkiye'de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye'de bulunmasını, hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade ettiği,

-11/1-a maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin KDV'den istisna olduğu,

-12/2 nci maddesinde, yurt dışındaki müşteri tabirinin; ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği; bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için; hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması ve hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin;

-"İstisnanın Kapsamı" başlıklı (II/A-2.1.) bölümünde;

"3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında bir hizmetin KDV'den istisna olabilmesi için, aynı Kanunun (12/2) nci maddesine göre;

- Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapılması,

- Hizmetten yurt dışında faydalanılması gerekir.

Hizmetin yurt dışındaki bir müşteri için yapıldığı, yurt dışındaki müşteri adına düzenlenen fatura ve benzeri belge ile tevsik edilir.

Hizmetten yurt dışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye'de yurt dışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurt dışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

..."

-"İstisnanın Tevsiki ve Beyanı" başlıklı (II/A-2.2.) bölümünde;

"Hizmet ihracına ilişkin istisna, yurt dışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilir. Hizmet faturalarının firma yetkililerince onaylı fotokopileri veya dökümlerini gösteren liste verilir. Bu belgelerin istisnanın beyan edildiği dönemde beyanname verme süresi içinde bir dilekçe ekinde ibrazı gerekir. İstisnanın beyanı için, hizmete ait ödeme belgesinin (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu değildir.

...

Bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV'nin iadesi, hizmet bedeli döviz olarak Türkiye'ye gelmeden yerine getirilmez. Bununla birlikte, faturasında Türk Lirası karşılığı gösterilen hizmet ihraçlarında, bedelin Türk Lirası olarak Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belgelere istinaden de iade yapılabilir."

-"İade" başlıklı (II/A-2.3.) bölümünde;

"- Ödeme belgesi (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.)"

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, İhracat Genelgesinin "Efektif olarak getirilen ihracat bedelleri" başlıklı bölümünde;

"(1) Efektif olarak getirilen ihracat bedelinin yurt dışından getirildiğinin tespiti gümrük idarelerince onaylı Nakit Beyan Formu (NBF) ile yapılır.

(2) NBF konusu efektifin ihracat bedeli olarak kabulünün yapılabilmesi için;

a) NBF'nin düzenlenme tarihinden itibaren 30 gün içinde NBF'nin ve NBF konusu efektifin bankalara tevdi edilmesi,

b) NBF'nin "Geliş Sebebi" bölümünde efektiflerin getirilme sebebinin ihracat ile ilgili olduğunu belirtir bir ifadenin kayıtlı olması,

c) İhracat bedeli başkası adına getiriliyorsa NBF'nin ilgili kısımlarının bu hususu belirtecek şekilde doldurulması veya bu hususun açıklama olarak NBF'de yer alması,

ç) Tevdiat sırasında NBF'yi ibraz eden şahsın kimlik tespitinin yapılması,

d) İhracatçının ihracat işlemiyle ilgili yazılı beyanı, işlemin niteliğine göre proforma fatura, satış sözleşmesi, kesin satış faturası veya Gümrük Beyannamesinin bir örneği/Gümrük Beyannamesi bilgilerinin yanı sıra ihracatçı veya ithalatçının yazılı beyanında NBF'de kimliği belirlenen şahıs ile NBF sahibi ihracatçı ve ithalatçı arasındaki illiyet bağının belirtilerek bankalara ibraz edilmesi,

e) NBF'de kayıtlı efektif tutarının tamamen İhracat Bedeli Kabul Belgesine (İBKB) bağlanması halinde, NBF aslının ilgilisine iade edilmeyerek bankalar tarafından alıkonulması, kısmen bağlanması halinde ise, NBF aslı üzerine İBKB'ye bağlanan tutara ilişkin not düşülerek fotokopisi alındıktan sonra aslının ilgilisine iade edilmesi

gerekir.

(3) Üçüncü kişilerce getirilen efektifin ihracatçı adına kabulü tevdiatın ihracatçının kendisine veya hesabına yapılması şartıyla mümkündür."

açıklamaları yer almaktadır.

Dolayısıyla, hizmet ihracına ilişkin istisna, yurt dışındaki müşteriye düzenlenen hizmet faturası ile tevsik edilecek olup istisnanın beyanı için hizmete ait ödeme belgesinin (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) temin edilmiş olması zorunlu olmamakla birlikte, iadenin yerine getirilebilmesi için ödeme belgesi (bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) ibrazı aranmaktadır.

Buna göre, hizmet ihracatından doğan iade taleplerinde gerekli olan bedelin Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belge olarak NBF'nin kabul edilebilmesi için bu formda yer alan bilgilerin ihracatı tevsik eden faturada yer alan bilgilerle de uyuşması, ihracat ile bunu tevsik eden fatura ve NBF arasında illiyet bağının kurulması ve süresi içinde bankalara tevdi edildiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sayfalar