Buradasınız

Madde 35 Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[3100-2015-253]-7670

24/02/2016

Konu

:

Kurumlar vergisinden muaf olan özel bütçeli kamu   kurumunun ÖKC kullanıp kullanamayacağı hk.

 

     

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olduğunuzu, Enstitünüz bünyesinde, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG'li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin gerçekleştirildiği, verilen bu hizmetler karşılığında fatura düzenlediğinizi belirterek, kurumlar vergisinden muaf olan Enstitünüzce verilen bu hizmetler karşılığında, işgücü, zaman kaybı gibi nedenlerden dolayı ödeme kaydedici cihaz kullanılıp kullanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

            A-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşları kurumlar vergisinin konusu kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2 nci maddesinde de Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketleri ve kooperatifler dışında kalan ticari, sınai veya zirai faaliyetlerin iktisadî kamu kuruluşu olduğu, bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

            1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.3.1) bölümünde, iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliğinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği ifade edilmiştir.

            Anılan Genel Tebliğin (2.3.1) bölümünün devamında ise  iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, bu Tebliğin "2.4. Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

            Kurumunuzun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olması nedeniyle, bizzat kendisi vergi mükellefi olmayacak varsa iktisadi kuruluşları vergiye tabi olacaktır.

            Diğer yandan, 22.11.1960 tarih ve 10661 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunun 11 inci maddesinde Türk Standartları Enstitüsünün gelirleri sayılarak; "... Türk Standartları Enstitüsünün yukarıdaki fıkralarda sayılan gelirleri ve muameleleri ve sahibi bulunduğu gayrimenkulleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır."  hükmüne yer verilmiştir.

            Bu itibarla, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG'li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin anılan Kuruluş Kanunu çerçevesinde yerine getirildiği anlaşıldığından, Enstitünüzün söz konusu faaliyetlerden elde ettiği gelirler dolayısıyla kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir. Ancak, Enstitünüzün Kuruluş Kanununda yer alan faaliyetler dışında ticari, zirai, sınai faaliyetlerde bulunması halinde Enstitünüze bağlı iktisadi kamu kuruluşu oluşacağı ve kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

            B-3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            Bilindiği gibi, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 Sayılı Kanunun 1/1 maddesinde "Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler." denilmektedir.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

            1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

            2. Serbest meslek erbabına;

            3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

            4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

            5. Vergiden muaf esnafa.

            Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

            Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015'den itibaren 880, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015'den itibaren 880, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir." hükmü yer almaktadır.

            Diğer taraftan, 50 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinin "Ödeme Kaydedici Cihazların Satışı" başlıklı A-1/a bölümünde, ancak perakende satış yapmakla beraber kurumlar vergisinden muaf olan ve teslimleri katma değer vergisinden istisna olanların, (askeri kantinler vb.) kurumlarınca düzenlenen ve faaliyet konuları ile neye istinaden vergiden muaf olduklarını belirtir bir yazıyla birlikte faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ödeme kaydedici cihaz satın alabilecekleri açıklanmıştır.

            206 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin A/5.bölümünde ise; "Perakende ticaretle uğraşmaları sebebiyle 3100 sayılı Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanan kurumlar vergisinden muaf kurumlar, ellerindeki cihazlarını, fiş üzerine "Kurumlar Vergisinden Muaf." ibaresini yazacak şekilde programlayacaklar veya programlatacaklardır. Söz konusu "Kurumlar Vergisinden Muaf" ibaresi (Ek: 1 deki örnekte olduğu gibi ödeme kaydedici cihaz fişlerinin mükellefe ilişkin bilgilerin yer aldığı baş taraftaki bölümünün son satırına yazılacak ve anlaşılabilir kısaltmalarla gösterilebilecektir.

            Yapılacak program değişikliği, cihaza ait kullanma kılavuzlarından yararlanılarak mükellefler tarafından veya yetkili teknik personel aracılığıyla cihaz mühürü sökülmeden tuşlarına basılmak suretiyle … gerçekleştirilecektir." denilmiştir.

            Buna göre, Vergi Usul Kanununa uyarınca birinci ve ikinci sınıf tacir kapsamına girmeyen, diğer bir ifade ile vergi mükellefi olmadıklarından defter tutma yükümlülükleri de olmayanların ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır. Ancak mükellef olmamakla beraber perakende ticaretle uğraşan bazı kamu kurumları (polisevleri, askeri kantinler vb.) faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ihtiyari olarak ödeme kaydedici cihaz alıp kullanabilmektedirler.

            Bu nedenlerle, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Kurumunuzun mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde; Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olan hallerde fatura,Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olmayan perakende satış vesikaları ile belgelendirilecek nitelikteki satışlarında ise ödeme kaydedici cihazların kullanılması, ödeme kaydedici cihazlardan düzenlenecek fişlerin üzerinde "Kurumlar Vergisinden Muaf" ibaresinin yer alması gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

  

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[3100-2015-253]-7670

24/02/2016

Konu

:

Kurumlar vergisinden muaf olan özel bütçeli kamu   kurumunun ÖKC kullanıp kullanamayacağı hk.

 

     

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olduğunuzu, Enstitünüz bünyesinde, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG'li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin gerçekleştirildiği, verilen bu hizmetler karşılığında fatura düzenlediğinizi belirterek, kurumlar vergisinden muaf olan Enstitünüzce verilen bu hizmetler karşılığında, işgücü, zaman kaybı gibi nedenlerden dolayı ödeme kaydedici cihaz kullanılıp kullanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

            A-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşları kurumlar vergisinin konusu kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2 nci maddesinde de Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketleri ve kooperatifler dışında kalan ticari, sınai veya zirai faaliyetlerin iktisadî kamu kuruluşu olduğu, bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

            1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.3.1) bölümünde, iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliğinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği ifade edilmiştir.

            Anılan Genel Tebliğin (2.3.1) bölümünün devamında ise  iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, bu Tebliğin "2.4. Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

            Kurumunuzun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olması nedeniyle, bizzat kendisi vergi mükellefi olmayacak varsa iktisadi kuruluşları vergiye tabi olacaktır.

            Diğer yandan, 22.11.1960 tarih ve 10661 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunun 11 inci maddesinde Türk Standartları Enstitüsünün gelirleri sayılarak; "... Türk Standartları Enstitüsünün yukarıdaki fıkralarda sayılan gelirleri ve muameleleri ve sahibi bulunduğu gayrimenkulleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır."  hükmüne yer verilmiştir.

            Bu itibarla, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG'li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin anılan Kuruluş Kanunu çerçevesinde yerine getirildiği anlaşıldığından, Enstitünüzün söz konusu faaliyetlerden elde ettiği gelirler dolayısıyla kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir. Ancak, Enstitünüzün Kuruluş Kanununda yer alan faaliyetler dışında ticari, zirai, sınai faaliyetlerde bulunması halinde Enstitünüze bağlı iktisadi kamu kuruluşu oluşacağı ve kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

            B-3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            Bilindiği gibi, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 Sayılı Kanunun 1/1 maddesinde "Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler." denilmektedir.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

            1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

            2. Serbest meslek erbabına;

            3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

            4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

            5. Vergiden muaf esnafa.

            Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

            Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015'den itibaren 880, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015'den itibaren 880, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir." hükmü yer almaktadır.

            Diğer taraftan, 50 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinin "Ödeme Kaydedici Cihazların Satışı" başlıklı A-1/a bölümünde, ancak perakende satış yapmakla beraber kurumlar vergisinden muaf olan ve teslimleri katma değer vergisinden istisna olanların, (askeri kantinler vb.) kurumlarınca düzenlenen ve faaliyet konuları ile neye istinaden vergiden muaf olduklarını belirtir bir yazıyla birlikte faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ödeme kaydedici cihaz satın alabilecekleri açıklanmıştır.

            206 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin A/5.bölümünde ise; "Perakende ticaretle uğraşmaları sebebiyle 3100 sayılı Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanan kurumlar vergisinden muaf kurumlar, ellerindeki cihazlarını, fiş üzerine "Kurumlar Vergisinden Muaf." ibaresini yazacak şekilde programlayacaklar veya programlatacaklardır. Söz konusu "Kurumlar Vergisinden Muaf" ibaresi (Ek: 1 deki örnekte olduğu gibi ödeme kaydedici cihaz fişlerinin mükellefe ilişkin bilgilerin yer aldığı baş taraftaki bölümünün son satırına yazılacak ve anlaşılabilir kısaltmalarla gösterilebilecektir.

            Yapılacak program değişikliği, cihaza ait kullanma kılavuzlarından yararlanılarak mükellefler tarafından veya yetkili teknik personel aracılığıyla cihaz mühürü sökülmeden tuşlarına basılmak suretiyle … gerçekleştirilecektir." denilmiştir.

            Buna göre, Vergi Usul Kanununa uyarınca birinci ve ikinci sınıf tacir kapsamına girmeyen, diğer bir ifade ile vergi mükellefi olmadıklarından defter tutma yükümlülükleri de olmayanların ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır. Ancak mükellef olmamakla beraber perakende ticaretle uğraşan bazı kamu kurumları (polisevleri, askeri kantinler vb.) faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ihtiyari olarak ödeme kaydedici cihaz alıp kullanabilmektedirler.

            Bu nedenlerle, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Kurumunuzun mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde; Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olan hallerde fatura,Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olmayan perakende satış vesikaları ile belgelendirilecek nitelikteki satışlarında ise ödeme kaydedici cihazların kullanılması, ödeme kaydedici cihazlardan düzenlenecek fişlerin üzerinde "Kurumlar Vergisinden Muaf" ibaresinin yer alması gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

  

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

27575268-105[3100-2015-253]-7670

24/02/2016

Konu

:

Kurumlar vergisinden muaf olan özel bütçeli kamu   kurumunun ÖKC kullanıp kullanamayacağı hk.

 

     

 

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olduğunuzu, Enstitünüz bünyesinde, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG'li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin gerçekleştirildiği, verilen bu hizmetler karşılığında fatura düzenlediğinizi belirterek, kurumlar vergisinden muaf olan Enstitünüzce verilen bu hizmetler karşılığında, işgücü, zaman kaybı gibi nedenlerden dolayı ödeme kaydedici cihaz kullanılıp kullanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

            A-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşları kurumlar vergisinin konusu kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2 nci maddesinde de Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketleri ve kooperatifler dışında kalan ticari, sınai veya zirai faaliyetlerin iktisadî kamu kuruluşu olduğu, bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

            1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.3.1) bölümünde, iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliğinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği ifade edilmiştir.

            Anılan Genel Tebliğin (2.3.1) bölümünün devamında ise  iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, bu Tebliğin "2.4. Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

            Kurumunuzun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun II sayılı cetvelinde yer alan özel bütçeli bir kamu kurumu olması nedeniyle, bizzat kendisi vergi mükellefi olmayacak varsa iktisadi kuruluşları vergiye tabi olacaktır.

            Diğer yandan, 22.11.1960 tarih ve 10661 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunun 11 inci maddesinde Türk Standartları Enstitüsünün gelirleri sayılarak; "... Türk Standartları Enstitüsünün yukarıdaki fıkralarda sayılan gelirleri ve muameleleri ve sahibi bulunduğu gayrimenkulleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır."  hükmüne yer verilmiştir.

            Bu itibarla, motorlu taşıtlar ile ilgili araç proje ve tip onay işlemleri, ADR kapsamında muayene ve inceleme hizmetleri ile LPG/CNG'li araçların sızdırmazlık kontrolü faaliyetlerinin anılan Kuruluş Kanunu çerçevesinde yerine getirildiği anlaşıldığından, Enstitünüzün söz konusu faaliyetlerden elde ettiği gelirler dolayısıyla kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir. Ancak, Enstitünüzün Kuruluş Kanununda yer alan faaliyetler dışında ticari, zirai, sınai faaliyetlerde bulunması halinde Enstitünüze bağlı iktisadi kamu kuruluşu oluşacağı ve kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

            B-3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

            Bilindiği gibi, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 Sayılı Kanunun 1/1 maddesinde "Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetindedirler." denilmektedir.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

            1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

            2. Serbest meslek erbabına;

            3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;

            4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

            5. Vergiden muaf esnafa.

            Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

            Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015'den itibaren 880, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (442 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2015'den itibaren 880, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir." hükmü yer almaktadır.

            Diğer taraftan, 50 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinin "Ödeme Kaydedici Cihazların Satışı" başlıklı A-1/a bölümünde, ancak perakende satış yapmakla beraber kurumlar vergisinden muaf olan ve teslimleri katma değer vergisinden istisna olanların, (askeri kantinler vb.) kurumlarınca düzenlenen ve faaliyet konuları ile neye istinaden vergiden muaf olduklarını belirtir bir yazıyla birlikte faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ödeme kaydedici cihaz satın alabilecekleri açıklanmıştır.

            206 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin A/5.bölümünde ise; "Perakende ticaretle uğraşmaları sebebiyle 3100 sayılı Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanan kurumlar vergisinden muaf kurumlar, ellerindeki cihazlarını, fiş üzerine "Kurumlar Vergisinden Muaf." ibaresini yazacak şekilde programlayacaklar veya programlatacaklardır. Söz konusu "Kurumlar Vergisinden Muaf" ibaresi (Ek: 1 deki örnekte olduğu gibi ödeme kaydedici cihaz fişlerinin mükellefe ilişkin bilgilerin yer aldığı baş taraftaki bölümünün son satırına yazılacak ve anlaşılabilir kısaltmalarla gösterilebilecektir.

            Yapılacak program değişikliği, cihaza ait kullanma kılavuzlarından yararlanılarak mükellefler tarafından veya yetkili teknik personel aracılığıyla cihaz mühürü sökülmeden tuşlarına basılmak suretiyle … gerçekleştirilecektir." denilmiştir.

            Buna göre, Vergi Usul Kanununa uyarınca birinci ve ikinci sınıf tacir kapsamına girmeyen, diğer bir ifade ile vergi mükellefi olmadıklarından defter tutma yükümlülükleri de olmayanların ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır. Ancak mükellef olmamakla beraber perakende ticaretle uğraşan bazı kamu kurumları (polisevleri, askeri kantinler vb.) faaliyet gösterdikleri mahallin yetkili bulunduğu vergi dairesinden alacakları yazıyla ihtiyari olarak ödeme kaydedici cihaz alıp kullanabilmektedirler.

            Bu nedenlerle, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Kurumunuzun mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde; Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olan hallerde fatura,Vergi Usul Kanununa göre fatura düzenlenmesi zorunlu olmayan perakende satış vesikaları ile belgelendirilecek nitelikteki satışlarında ise ödeme kaydedici cihazların kullanılması, ödeme kaydedici cihazlardan düzenlenecek fişlerin üzerinde "Kurumlar Vergisinden Muaf" ibaresinin yer alması gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

  

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: UID:
İçerik:

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

84098128-125[2-2014/6]-537

27/11/2015

Konu

:

Birliğinin faaliyetlerinin kurumlar vergisinden muaf   olup olmadığı hk.

 

     

 

            İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formunuzda, tarımsal üretici birliğinizin elde edeceği gelirlerin vergisel durumuyla ilgili tereddüt edilen hususlara ilişkin olarak ilgi (b)’de kayıtlı özelgemiz ile görüş verilmiştir.

            Bu defa ilgi (c)’de kayıtlı dilekçenizde, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununda yer alan faaliyet ve gelirleriniz nedeniyle kurumlar vergisinden muaf olup olmadığınız konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

            Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, dernekler ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamakla birlikte, aynı maddenin (ç) bendi ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler mükellefiyet kapsamına alınmıştır. Kanunun 2 nci maddesinde de, dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmelerin, dernek veya vakıfların iktisadî işletmeleri olduğu; bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

            Bu hükümlere göre iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan, devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edilebilmesi için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir.

            Diğer taraftan, dernek ve vakıflara ait veya bağlı olan ve faaliyetleri devamlı bulunan, sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde kurulmamış olan ticari, sınai ve zirai işletmeler dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler olarak kabul edilmektedir.

             Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun "Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı" başlıklı 35 inci maddesinin birinci fıkrasında, "Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir." hükmü mevcut olmakla birlikte aynı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasında, "Bu Kanunun yürürlüğünden önce kurumlar vergisine ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirimler bakımından 35'inci madde hükmü uygulanmaz." hükmü yer almaktadır.

            Vergi uygulamaları açısından dernek olarak kabul edilen birliğin, Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun 5 inci maddesinde belirtilen amaç ve görevleri;

            a) Üyelerinin ürettikleri ürünlerle ilgili piyasa araştırmaları yapmak ve yaptırmak,

            b) Üyelerinin ürünlerine pazar bulmak, ürünlerin pazara arzını düzenlemek,

            c) Üyelerine üretim teknikleri, hasat, depolama, paketleme konularında teknik destek sağlamak,

            d) Üyelerine girdi temininde yönlendirici yardımlarda bulunmak,

            e) İç pazara ve ihracata uygun çeşitlerin üretilmesini sağlamak,

            f) Eğitim ve yayım hizmeti vermek, danışman hizmeti sağlamak,

            g) Ürün kalitesini iyileştirici tedbirler almak ve ürün standartlarını uygulamak,

            h) Çiftlik düzeyinde yapılan tarımsal uygulamaları izlemek, kayıtlarını tutmak ve belge düzenlemek,

            ı) Paket ve ambalajlarla ilgili standartların uygulanmasını sağlamak,

            i) Çevreyle uyumlu üretim tekniklerini yaygınlaştırmak,

            j) Üyeleri adına ürün depolanmasına, gerektiğinde bu amaçla depo kiralanmasına yardımcı olmak,

            k) Ürünlerin tanıtımıyla ilgili faaliyetlerde bulunmak,

            l) Ürünlerle ilgili her türlü kaydı tutmak,

            m) Türkiye Cumhuriyeti’nin kabul ettiği uluslararası ürün veya ürüne özgü ortak piyasa düzenlemelerinin gerektirdiği görevleri yürütmek,

            n) Sözleşmeli üretim kapsamında, üyeleri adına örnek tip sözleşmeler düzenlemek ve bununla ilgili faaliyetleri koordine etmek

            olarak sayılmıştır.

            Aynı Kanunun 19 uncu maddesinde ise, birliğe ait her türlü taşınır ve taşınmaz mallar, bunların alım, satım, inşa ve kullanımları ile birlikçe yürütülen hizmet ve faaliyetlerin damga vergisi hariç her türlü vergi, resim, harç ve katkı payından muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

             Bu hükümler çerçevesinde; 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan Birliğinizin, anılan Kanunun 5 inci maddesi kapsamındaki görevlerini ifa için yapacağı faaliyetler ile Birliğinize ait taşınır ve taşınmaz malların alımı, satımı, inşası ve kullanımı dolayısıyla, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmüne istinaden kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir. Ancak, Birliğinizin 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununda belirtilen faaliyetler dışında ticari, zirai, sınai faaliyetlerde bulunması halinde birliğinize bağlı iktisadi işletme oluşacağı ve bu iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 1:

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

84098128-125[2-2014/6]-537

27/11/2015

Konu

:

Birliğinin faaliyetlerinin kurumlar vergisinden muaf   olup olmadığı hk.

 

     

 

            İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formunuzda, tarımsal üretici birliğinizin elde edeceği gelirlerin vergisel durumuyla ilgili tereddüt edilen hususlara ilişkin olarak ilgi (b)’de kayıtlı özelgemiz ile görüş verilmiştir.

            Bu defa ilgi (c)’de kayıtlı dilekçenizde, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununda yer alan faaliyet ve gelirleriniz nedeniyle kurumlar vergisinden muaf olup olmadığınız konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

            Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, dernekler ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamakla birlikte, aynı maddenin (ç) bendi ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler mükellefiyet kapsamına alınmıştır. Kanunun 2 nci maddesinde de, dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmelerin, dernek veya vakıfların iktisadî işletmeleri olduğu; bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

            Bu hükümlere göre iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan, devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edilebilmesi için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir.

            Diğer taraftan, dernek ve vakıflara ait veya bağlı olan ve faaliyetleri devamlı bulunan, sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde kurulmamış olan ticari, sınai ve zirai işletmeler dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler olarak kabul edilmektedir.

             Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun "Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı" başlıklı 35 inci maddesinin birinci fıkrasında, "Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir." hükmü mevcut olmakla birlikte aynı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasında, "Bu Kanunun yürürlüğünden önce kurumlar vergisine ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirimler bakımından 35'inci madde hükmü uygulanmaz." hükmü yer almaktadır.

            Vergi uygulamaları açısından dernek olarak kabul edilen birliğin, Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun 5 inci maddesinde belirtilen amaç ve görevleri;

            a) Üyelerinin ürettikleri ürünlerle ilgili piyasa araştırmaları yapmak ve yaptırmak,

            b) Üyelerinin ürünlerine pazar bulmak, ürünlerin pazara arzını düzenlemek,

            c) Üyelerine üretim teknikleri, hasat, depolama, paketleme konularında teknik destek sağlamak,

            d) Üyelerine girdi temininde yönlendirici yardımlarda bulunmak,

            e) İç pazara ve ihracata uygun çeşitlerin üretilmesini sağlamak,

            f) Eğitim ve yayım hizmeti vermek, danışman hizmeti sağlamak,

            g) Ürün kalitesini iyileştirici tedbirler almak ve ürün standartlarını uygulamak,

            h) Çiftlik düzeyinde yapılan tarımsal uygulamaları izlemek, kayıtlarını tutmak ve belge düzenlemek,

            ı) Paket ve ambalajlarla ilgili standartların uygulanmasını sağlamak,

            i) Çevreyle uyumlu üretim tekniklerini yaygınlaştırmak,

            j) Üyeleri adına ürün depolanmasına, gerektiğinde bu amaçla depo kiralanmasına yardımcı olmak,

            k) Ürünlerin tanıtımıyla ilgili faaliyetlerde bulunmak,

            l) Ürünlerle ilgili her türlü kaydı tutmak,

            m) Türkiye Cumhuriyeti’nin kabul ettiği uluslararası ürün veya ürüne özgü ortak piyasa düzenlemelerinin gerektirdiği görevleri yürütmek,

            n) Sözleşmeli üretim kapsamında, üyeleri adına örnek tip sözleşmeler düzenlemek ve bununla ilgili faaliyetleri koordine etmek

            olarak sayılmıştır.

            Aynı Kanunun 19 uncu maddesinde ise, birliğe ait her türlü taşınır ve taşınmaz mallar, bunların alım, satım, inşa ve kullanımları ile birlikçe yürütülen hizmet ve faaliyetlerin damga vergisi hariç her türlü vergi, resim, harç ve katkı payından muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

             Bu hükümler çerçevesinde; 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan Birliğinizin, anılan Kanunun 5 inci maddesi kapsamındaki görevlerini ifa için yapacağı faaliyetler ile Birliğinize ait taşınır ve taşınmaz malların alımı, satımı, inşası ve kullanımı dolayısıyla, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmüne istinaden kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir. Ancak, Birliğinizin 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununda belirtilen faaliyetler dışında ticari, zirai, sınai faaliyetlerde bulunması halinde birliğinize bağlı iktisadi işletme oluşacağı ve bu iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İçerik 2:

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı

:

84098128-125[2-2014/6]-537

27/11/2015

Konu

:

Birliğinin faaliyetlerinin kurumlar vergisinden muaf   olup olmadığı hk.

 

     

 

            İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formunuzda, tarımsal üretici birliğinizin elde edeceği gelirlerin vergisel durumuyla ilgili tereddüt edilen hususlara ilişkin olarak ilgi (b)’de kayıtlı özelgemiz ile görüş verilmiştir.

            Bu defa ilgi (c)’de kayıtlı dilekçenizde, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununda yer alan faaliyet ve gelirleriniz nedeniyle kurumlar vergisinden muaf olup olmadığınız konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

            Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, dernekler ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamakla birlikte, aynı maddenin (ç) bendi ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler mükellefiyet kapsamına alınmıştır. Kanunun 2 nci maddesinde de, dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmelerin, dernek veya vakıfların iktisadî işletmeleri olduğu; bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

            Bu hükümlere göre iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan, devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz edilebilmesi için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir.

            Diğer taraftan, dernek ve vakıflara ait veya bağlı olan ve faaliyetleri devamlı bulunan, sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde kurulmamış olan ticari, sınai ve zirai işletmeler dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler olarak kabul edilmektedir.

             Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun "Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı" başlıklı 35 inci maddesinin birinci fıkrasında, "Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir." hükmü mevcut olmakla birlikte aynı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasında, "Bu Kanunun yürürlüğünden önce kurumlar vergisine ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirimler bakımından 35'inci madde hükmü uygulanmaz." hükmü yer almaktadır.

            Vergi uygulamaları açısından dernek olarak kabul edilen birliğin, Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun 5 inci maddesinde belirtilen amaç ve görevleri;

            a) Üyelerinin ürettikleri ürünlerle ilgili piyasa araştırmaları yapmak ve yaptırmak,

            b) Üyelerinin ürünlerine pazar bulmak, ürünlerin pazara arzını düzenlemek,

            c) Üyelerine üretim teknikleri, hasat, depolama, paketleme konularında teknik destek sağlamak,

            d) Üyelerine girdi temininde yönlendirici yardımlarda bulunmak,

            e) İç pazara ve ihracata uygun çeşitlerin üretilmesini sağlamak,

            f) Eğitim ve yayım hizmeti vermek, danışman hizmeti sağlamak,

            g) Ürün kalitesini iyileştirici tedbirler almak ve ürün standartlarını uygulamak,

            h) Çiftlik düzeyinde yapılan tarımsal uygulamaları izlemek, kayıtlarını tutmak ve belge düzenlemek,

            ı) Paket ve ambalajlarla ilgili standartların uygulanmasını sağlamak,

            i) Çevreyle uyumlu üretim tekniklerini yaygınlaştırmak,

            j) Üyeleri adına ürün depolanmasına, gerektiğinde bu amaçla depo kiralanmasına yardımcı olmak,

            k) Ürünlerin tanıtımıyla ilgili faaliyetlerde bulunmak,

            l) Ürünlerle ilgili her türlü kaydı tutmak,

            m) Türkiye Cumhuriyeti’nin kabul ettiği uluslararası ürün veya ürüne özgü ortak piyasa düzenlemelerinin gerektirdiği görevleri yürütmek,

            n) Sözleşmeli üretim kapsamında, üyeleri adına örnek tip sözleşmeler düzenlemek ve bununla ilgili faaliyetleri koordine etmek

            olarak sayılmıştır.

            Aynı Kanunun 19 uncu maddesinde ise, birliğe ait her türlü taşınır ve taşınmaz mallar, bunların alım, satım, inşa ve kullanımları ile birlikçe yürütülen hizmet ve faaliyetlerin damga vergisi hariç her türlü vergi, resim, harç ve katkı payından muaf olduğu hükme bağlanmıştır.

             Bu hükümler çerçevesinde; 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan Birliğinizin, anılan Kanunun 5 inci maddesi kapsamındaki görevlerini ifa için yapacağı faaliyetler ile Birliğinize ait taşınır ve taşınmaz malların alımı, satımı, inşası ve kullanımı dolayısıyla, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmüne istinaden kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir. Ancak, Birliğinizin 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununda belirtilen faaliyetler dışında ticari, zirai, sınai faaliyetlerde bulunması halinde birliğinize bağlı iktisadi işletme oluşacağı ve bu iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edileceği tabiidir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

 

 

 

 

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Resmi Gazete No: Resmi Gazete Tarihi: Adı: Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı UID:
İçerik:
(1) Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir.

(2) Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak bu Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununa hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.

(3) Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır.

 

İçerik 1:
(1) Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir.

(2) Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak bu Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununa hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.

(3) Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır.

 

İçerik 2:
(1) Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir.

(2) Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak bu Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununa hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.

(3) Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır.